Axtarış Nəticələri
Ana Səhifə
Surələr
Məallər
Blog
Fussilət Suresi, 44. Ayet:
Əgər onu yad bir dildə Quran etsəydik, əlbəttə, onlar: “Onun ayələri izah olunmalı deyildimi? (Quran) yad dildə, (Peyğəmbər) isə ərəb olarmı?” - deyəcəkdilər. De ki: “O, iman gətirənlər üçün doğru yol rəhbəri və şəfadır. İman gətirməyənlərə gəldikdə, onların qulaqlarında ağırlıq (karlıq) vardır və o (Quranı anlamaq) onlara qapalıdır.
(Sanki)
onlara uzaqdan səslənilir (və onlar heç bir şey başa düşmürlər)....
Fussilət Suresi, 44. Ayet:
Əgər Biz onu özgə bir dildə olan Quran etsəydik (Məkkə müşrikləri): “Məgər onun ayələri (bizim üçün) müfəssəl izah olunmalı deyildimi?! Bu nədir? (Quran) özgə dildə, (Peyğəmbər isə) ərəbmidir?!” – deyərdilər. (Ya Rəsulum!) De: “O, iman gətirənlərə hidayətdir və (cəhalət xəstəliyinə tutulmuş ürəklərə) şəfadır. İman gətirməyənlərin isə qulaqlarında karlıq (ağırlıq) vardır. O, (Quran) onları kor etmişdir. Onlar
(sanki)
uzaq bir yerdən çağırılırlar. (Heç bir şey eşitməz, heç bir şey anlamazlar)....
Əraf Suresi, 137. Ayet:
Yeryüzünün bereketli kıldığımız doğusunda ve batısında güçsüzleştirilmiş bir toplumu onlara varis kıldık. İsrailoğulları’nın sabretmelerine karşılık olarak Rabbinin hükmü en iyi şekilde yerine geldi. Firavun ve kavminin yapmış olduğu şeyleri mahvettik
(sanki)
hükümranlık yapmamışlardı....
Hud Suresi, 28. Ayet:
(Nuh) dedi ki: «Ya ben (da'vâmın sıdkına şâhid olmak üzere) Rabbimden (gelen) apaçık bir bürhan üzerinde isem? O, bana kendi katından bir rahmet vermiş de bunlar siz (in kör gözleriniz) den gizli bırakılmışsa? Söyleyin bana ey kavmim? Sizi ona, kendiniz hoş görmeyib dururken de zorlayacak mıyız
(sanki)
»? ...
İbrahim Suresi, 43. Ayet:
Başlarını dikerek koşarlar, gözleri kendilerine dönüp çevrilmez. Kalbleri
(sanki)
bomboştur....
İbrahim Suresi, 43. Ayet:
Başlarını dikerek koşarlar, gözleri kendilerine dönüp çevrilmez. Yürekleri (efidetühüm)
(sanki)
bomboştur....
İbrahim Suresi, 43. Ayet:
Başlarını dikerek koşarlar, gözleri kendilerine dönüp çevrilmez. Kalbleri de
(sanki)
bomboştur....
İsra Suresi, 11. Ayet:
İnsan,
(sanki)
onun duası hayırmış (gibi) şerre dua eder. İnsan, çok aceleci olmuştur....
Kəhf Suresi, 77. Ayet:
Yine (berâberce) gittiler; nihâyet bir şehir ahâlîsine (Antakya’ya) vardıklarında, oranın halkından yiyecek istediler; fakat (onlar) bu ikisini misâfir etmekten kaçındılar. Derken orada
(sanki)
yıkılmak isteyen bir duvar buldular; (Hızır) hemen onu doğrulttu.(Mûsâ:) 'İsteseydin buna karşı elbette bir ücret alırdın' dedi....
Kəhf Suresi, 86. Ayet:
Nihayet güneşin battığı yere (okyanus kıyısına) vardığı zaman, güneşi,
(sanki)
siyah bir çamura batıyor buldu. Bir de bunun yanında bir kavim buldu. Biz şöyle hitap buyurduk: “- Ey Zül’-Karneyn! Ya (iman etmiyenlere) azâb edersin veya haklarında bir güzellik muamelesi yaparsın.”...
Kəhf Suresi, 86. Ayet:
Nihayet güneşin battığı yere vardığı zaman, güneşi,
(sanki)
kara bir balçıkta batıyor buldu. Bir de bunun yanında bir kavim buldu. Biz ona dedik ki: «Ey Zülkarneyn! Onları ya cezalandırırsın veya onların hakkında iyi davranırsın.»...
Ənbiya Suresi, 34. Ayet:
Biz senden evvel de hiçbir beşere (dünyâda) ebedîlik vermedik. Şimdi sen ölürsen
(sanki)
onlar baakıy midirler? ...
Qəsəs Suresi, 48. Ayet:
(Fakat) şimdi onlara tarafımızdan o hak (peygamber) gelince: «Musâya verilenler gibi ona da verilmeli değil miydi?» dediler! Onlar (ın ataları) daha evvel Musâya verileni (inkâr ile) kâfir olmadılar mı
(sanki)
? «iki sihir birbirine destek oldu dediler, «Doğrusu biz hepsini (inkâr edici) kâfirleriz» dediler. ...
Qəsəs Suresi, 78. Ayet:
(Karun, onlara:) "Bu (servet) bendeki bilgi sayesinde bana verildi!" diye karşılık verdi. Oysa, Allah'ın, ondan önceki kuşaklardan, ondan daha güçlü ve ondan daha fazla servet toplamış nicelerini (kendilerini büyüklük duygusuna kaptırmaları yüzünden) yok ettiğini bilmiyor muydu
(sanki)
? Ama, şu var ki, suçluluğu kesinleşmiş olanlara (artık) günahlarından sual olunmaz!.....
Rum Suresi, 34. Ayet:
(sanki)
kendilerine bahşettiğimiz (nimetler)e karşı nankörlüklerini göstermek istiyorlar. Madem böyle (düşünüyorsunuz,) bu (kısa) ömrünüzün tadını çıkarın ama zamanı geldiğinde (gerçeği) göreceksiniz!...
Mömin Suresi, 18. Ayet:
Yaklaşmakta olan gün konusunda onları uyar. O gün yürekler gam ve tasa ile dolu,
(sanki)
gırtlaklara dayanmıştır. Zalimlerin ne sıcak bir dostu, ne de sözü dinlenir bir şefaatçisi vardır....
Fussilət Suresi, 44. Ayet:
Eğer biz onu başka dilde bir Kur’an yapsaydık onlar mutlaka, “Onun âyetleri genişçe açıklanmalı değil miydi? Başka dilde bir kitap ve Arap bir peygamber öyle mi?” derlerdi. De ki: “O, inananlar için bir hidayet ve şifâdır. İnanmayanların kulaklarında bir ağırlık vardır ve Kur’an onlara kapalı ve anlaşılmaz gelir.
(Sanki)
onlara uzak bir yerden sesleniliyor (da anlamıyorlar).”...
Fussilət Suresi, 44. Ayet:
Eğer biz onu, yabancı dilden bir Kur'an kılsaydık, diyeceklerdi ki: Ayetleri tafsilatlı şekilde açıklanmalı değil miydi? Arab'a yabancı dilden (kitap) olur mu? De ki: O, inananlar için doğru yolu gösteren bir kılavuzdur ve şifadır. İnanmayanlara gelince, onların kulaklarında bir ağırlık vardır ve Kur'an onlara kapalıdır.
(Sanki)
onlara uzak bir yerden bağırılıyor (da Kur'an'da ne söylendiğini anlamıyorlar.)...
Fussilət Suresi, 44. Ayet:
Onu yabancı dilde bir Kur'an kılsaydık: 'Ayetleri açıklanmalı değil miydi? Araba yabancı bir dille mi (hitab edilir)?' derlerdi. De ki: 'O, iman edenler için bir hidayet ve şifadır. İman etmeyenlere gelince onların kulaklarında bir ağırlık var ve o (Kur'an) onlara bir körlüktür. Onlara
(sanki)
uzak bir yerden sesleniliyor....
Fussilət Suresi, 44. Ayet:
Eğer biz onu A'cemi (Arapça olmayan bir dilde) olan bir Kur'an kılsaydık, herhalde derlerdi ki: "Onun ayetleri açıklanmalı değil miydi? Arap olana, A'cemi (Arapça olmayan bir dil) mi?" De ki: "O, iman edenler için bir hidayet ve bir şifadır. İman etmeyenlerin ise kulaklarında bir ağırlık vardır ve o (Kur'an), onlara karşı bir körlüktür. İşte onlara
(sanki)
uzak bir yerden seslenilir."...
Fussilət Suresi, 44. Ayet:
Eğer biz onu, yabancı dilden bir Kur'an kılsaydık, diyeceklerdi ki: Ayetleri tafsilatlı şekilde açıklanmalı değil miydi? Arab'a yabancı dilden (kitap) olur mu? De ki: O, inananlar için doğru yolu gösteren bir kılavuzdur ve şifadır. İnanmayanlara gelince, onların kulaklarında bir ağırlık vardır ve Kur'an onlara kapalıdır.
(Sanki)
onlara uzak bir yerden bağırılıyor (da Kur'an'da ne söylendiğini anlamıyorlar.)...
Fussilət Suresi, 44. Ayet:
Eğer biz onu acemi [Arapça olmayan bir dilde] olan bir Kuran kılsaydık, herhalde derlerdi ki: "Onun ayetleri açıklanmalı değil miydi? Arap olana, acemi [Arapça olmayan bir dil] mi?" De ki: "O, inananlar için bir hidayet ve bir şifadır. İnanmayanların ise kulaklarında bir ağırlık vardır ve o (Kuran), onlara karşı bir körlüktür. İşte onlara
(sanki)
uzak bir yerden seslenilir."...
Fussilət Suresi, 44. Ayet:
Eğer biz onu yabancı (dilden) bir Kur'an yapsaydık muhakkak ki «Ayetleri açıklanmalı değil miydi Araba mensub (bir muhaataba), Arabca olmayan (bir Kur'an) mı? diyeceklerdi. (Onlara) söyle: «O (Kur'an) îman edenler için (mahz-ı) hidâyet ve şifâdır. İman etmeyenlerin ise kulaklarında bir ağırlık vardır. O (Kur'an) bunlara karşı bir körlükdür.
(Sanki)
onlar uzak bir yerden çağırılıyorlardır. ...
Fussilət Suresi, 44. Ayet:
Ve şâyet (biz) onu yabancı (dilde) bir Kur’ân yapsaydık, elbette: 'Âyetleri(anlayacağımız bir dil ile) açıklanmalı değil miydi? Arab olana yabancı (dilde kitab) olur mu?' diyeceklerdi. De ki: 'O, îmân edenler için bir hidâyet ve bir şifâdır!' Îmân etmeyenlere gelince, onların kulaklarında bir ağırlık vardır ve o (Kur’ân), onlara karşı bir körlüktür. İşte onlar
(sanki)
uzak bir yerden çağrılıyorlar (da duymuyorlar)....
Fussilət Suresi, 44. Ayet:
Biz Kur’an’ı yabancı bir dilde okusaydık: -Ayetleri açıklanmalı değil miydi? bir Arab’a, yabancı dilde mi? derlerdi. De ki: -İman edenlere kılavuz ve şifadır. İman etmeyenlerin kulaklarında ağırlık vardır. O, onlara karşı bir körlüktür.
(Sanki)
onlara uzak bir yerden sesleniliyor....
Fussilət Suresi, 44. Ayet:
Eğer biz onu, yabancı (dilde) bir Kur'ân yapsaydık derlerdi ki: "Âyetleri (anlayacağımız) bir dille açıklanmalı değil miydi? Araba yabancı söz mü (geliyor)?" De ki: "O, inananlar için bir yol gösterici ve (gönüllere) şifâdır. İnanmayanlara gelince, onların kulaklarında bir ağırlık vardır ve o, onlara bir körlüktür.
(Sanki)
Onlar, uzak bir yerden çağırılıyorlar (da duymuyorlar)....
Fussilət Suresi, 44. Ayet:
Eğer biz onu A'cemi (Arapça olmayan bir dilde) olan Kur'an kılsaydık, herhalde derlerdi ki: «Onun ayetleri açıklanmalı değil miydi? Arap olana, A'cemi (Arapça olmayan bir dil) mi?» De ki: «O, iman edenler için bir hidayet ve bir şifadır. İman etmeyenlerin ise kulaklarında bir ağırlık vardır ve o (Kur'an), onlara karşı bir körlüktür. İşte onlara
(sanki)
uzak bir yerden seslenilir.»...
Tur Suresi, 24. Ayet:
Ve onları (ölümsüz) gençlikler bekleyecek,
(sanki)
kendi kendilerinin (çocuklarıymış gibi), kabuklarının içinde saklanan inciler gibi (saf ve temiz)....
Qələm Suresi, 25. Ayet:
(Fakirleri) men'e
(sanki)
gücleri yetecek adamlar tavriyle erkenden gitdiler. ...
Nuh Suresi, 17. Ayet:
'Ve Allah, sizi yerden
(sanki)
bir bitki olarak bitirdi (sizi topraktan yarattı).'...
Fussilət Suresi, 44. Ayet:
Əgər Biz onu yad bir dildə Quran etsəydik, onlar deyərdilər: “Nə üçün onun ayələri müfəssəl izah edilməmişdir? Yad dil və ərəb (peyğəmbər)?!” De: “O, iman gətirənlərə doğru yol göstəricisi və şəfadır”. İman gətirməyənlərin isə qulaqlarında tıxac vardır. Onlar ona qarşı kordurlar. Onlar
(sanki)
uzaq bir yerdən çağırılırlar....
Əraf Suresi, 179. Ayet:
Doğrudan da Biz cin və insanların çoxunu
(sanki)
Cəhənnəm üçün yaratmışıq. Çünki onların qəlbləri var, amma onunla (həqiqətləri) dərk etmirlər, onların gözləri var, lakin onunla (ibrət üçün) baxmırlar və onların qulaqları var, amma onunla (haqq maarifi) eşitmirlər. Onlar heyvanlar kimi, bəlkə (onlardan) daha azğındırlar (çünki onlar inkişaf və təkamül istedadına malik olduqları halda, batil və puç yola gedirlər) və onlar həmin qafillərdirlər....
Kəhf Suresi, 86. Ayet:
Nəhayət, günəşin batdığı yerə (ehtimal ki, Afrikanın qərbinə, okean sahilinə) çatanda, günəşi
(sanki)
isti və palçıqlı çeşmədə batan gördü və orada (kafir) bir tayfa tapdı. Dedik: «Ey Zülqərneyn, (onların barəsində ixtiyar sahibisən) ya əzab verər və yaxud onların haqqında gözəl bir yol tutarsan.»...
Fussilət Suresi, 44. Ayet:
Əgər bunu (bu kitabı) ərəbcədən qeyri bir (dildə) Qur’an etsəydik mütləq deyərdilər: «Onun ayələri nə üçün aydın və aşkar bəyan olunmayıb?! Ərəb milləti və (onunla heç uyğunluğu olmayan) əcəm sözü?!». De: «(Bu kitabın nazil olmasında hədəf dil deyil.) Bu kitab iman gətirmiş kəslər üçün başdan-ayağa hidayət və (fərdi və ictimai xəstəliklər üçün) şəfadır. İman gətirməyənlərin qulaqlarında bir növ ağırlıq var (ki, onu eşitmirlər). Bu kitab onlara qaranlıq və anlaşılmazdır,
(sanki)
onlar uzaq bir ye...
Mömin Suresi, 18. Ayet:
Yaxınlaşan gün haqqında onları xəbərdar et. O gün ürəklər qəm-qüssə ilə doludur,
(sanki)
qırtlağa qədər dolmuşdur. Zalımların nə yaxın bir dostu, nə də sözü eşidilən bir şəfaətçisi var....
Fussilət Suresi, 44. Ayet:
Əgər biz onu başqa dildə bir Qur`an etsəydik, onlar, mütləq: “Onun ayələri müfəssəl açıqlanmalı deyildimi? Başqa dildə bir kitab və ərəb bir peyğəmbərmi?” –deyərdilər. De ki: “O, inananlar üçün bir hidayət və şəfadır. İnanmayanların qulaqlarında bir ağırlıq var və Qur`an onlara qapalı və anlaşılmaz gəlir.
(Sanki)
onlara uzaq bir yerdən səslənilir (amma anlamırlar)”....