Axtarış Nəticələri
Ana Səhifə
Surələr
Məallər
Blog
Bəqərə Suresi, 246. Ayet:
Musadan sonra İsrail oğullarından bir dəstəni görmədinmi?! Onlar öz peyğəmbərlərinə demişdilər: “Bizə bir hökmdar göndər ki, (onun rəhbərliyində) Allah yolunda vuruşaq!” O da: “Vuruşmaq sizə əmr olunduğu zaman bəlkə vuruşmadınız?!” - dedi. Onlar: “Bizə nə olub ki, Allah yolunda vuruşmayaq. Yurdumuzdan çıxarılmışıq və övladlarımızdan
(ayrı
düşmüşük)”, - dedilər. Vuruşmaq onlara vacib edilən zaman onlardan az bir qismi istisna olmaqla, (döyüşdən) üz çevirdilər. Allah zalımları çox yaxşı tanıyır....
Əraf Suresi, 168. Ayet:
(Yəhudiləri) yer üzündə
(ayrı
-ayrı) dəstələrə parçaladıq. İçərilərində əməlisaleh olanlar da, olmayanlar da var idi. Onları yaxşı-yamanla imtahan etdik ki, bəlkə, (haqq yola) dönsünlər....
Ali-İmran Suresi, 19. Ayet:
Allah yanında (haqq olan) din, əlbəttə, islamdır. Kitab verilmiş şəxslər (yəhudilər və xaçpərəstlər) ancaq (bu dinin həqiqi olduğunu) bildikdən sonra aralarındakı paxıllıq üzündən ixtilafa
(ayrı
lığa) başladılar. Allahın hökmlərini inkar edənlərlə, şübhəsiz ki, Allah tezliklə haqq-hesab çəkəcəkdir....
Yusif Suresi, 13. Ayet:
(Yəqub) dedi: “Onu aparmağınız məni çox məyus edər
(ayrı
lığına dözə bilmərəm). Qorxuram ki, onu qurd yeyə, siz də xəbər tutmayasınız!”...
Qəsəs Suresi, 7. Ayet:
Biz Musanın anasına (ilham yolu ilə, yaxud röyada): “Onu (Musanı) əmizdir; elə ki ondan ötrü qorxdun, onu dəryaya (Nil çayına) at. (Uşağın suda boğulacağından) qorxma və
(ayrı
lığına da) kədərlənmə. Biz onu sənə qaytaracaq, özünü də (şəriət sahibi olan) peyğəmbərlərdən edəcəyik!” – deyə bildirdik....
Bəqərə Suresi, 198. Ayet:
(Hac esnâsında ticâret yaparak) Rabbinizden bir ihsan aramanızda size bir günah yoktur. Nihâyet Arafat’tan
(ayrı
lıp) akın ettiğiniz zaman, Meş'ar-i Harâm (tepesi) yanında(Müzdelife’de) artık Allah’ı zikredin! Ve (O) sizi hidâyete erdirdiği gibi, (siz de) O’nu zikredin! Doğrusu (siz) bundan evvel de elbette dalâlete düşenlerdendiniz....
Bəqərə Suresi, 201. Ayet:
Onlardan kimi de: "Rabbimiz, bize dünyada da hasene (Esmâ'nın güzelliklerini yaşamayı) ver, sonsuz gelecek sürecinde de hasene (nefsimizdeki Esmâ'nın güzellikleri) ver;
(ayrı
düşmenin) ateşinden bizi koru" derler....
Bəqərə Suresi, 220. Ayet:
Bir de dünya ve âhiret işi hususunda hakkınızda en iyi olan şeyi alasınız.
(Ayrı
ca) sana, yetimlerin malından soruyorlar. De ki: “-Onların malını korumak ve durumlarını düzeltmek, sizin için, işlerine karışmamaktan daha hayırlıdır. Eğer onları koruyarak kendileri ile bir arada yaşarsanız, artık onlar kardeşlerinizdir. Allah, onların hallerini düzeltenlerle mal ve durumlarını perişan edenleri bilir. Eğer Allah Tealâ dileseydi, sizi muhakkak zahmete sokardı da yetimlerle bir arada yaşama kolaylığı...
Bəqərə Suresi, 226. Ayet:
Kadınlarına (yaklaşmamaya) yemin edenler, dört ay
(ayrı
kalıp) beklerler. Fakat eğer (erkekler, bu süre dolmadan kefaret verip de kadınlarına) dönerlerse, o taktirde muhakkak ki Allah, Gafûr'dur, Rahîm'dir....
Bəqərə Suresi, 227. Ayet:
Eğer (yemin edenler yeminlerinden dönmeyip kadınlarını) boşamaya karar verirlerse
(ayrı
lırlar). Biliniz ki, Allah hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir....
Bəqərə Suresi, 227. Ayet:
Eğer (müddeti içinde dönmeyip kadınlarını) boşamaya karar verirlerse
(ayrı
lırlar). Biliniz ki, Allah işitir ve bilir....
Bəqərə Suresi, 227. Ayet:
Eğer (müddeti içinde dönmeyip kadınlarını) boşamaya karar verirlerse
(ayrı
lırlar). Biliniz ki, Allah işitir ve bilir....
Bəqərə Suresi, 227. Ayet:
Eğer (o suretle yemîn edenler ric'at etmeyib de kadınlarını) boşamıya karar verirlerse
(ayrı
lırlar). Şübhesiz Allah (onların sözlerini) hakkıyle işidici, (niyyetlerini) gerçekden bilicidir. ...
Bəqərə Suresi, 227. Ayet:
Eğer boşamaya karar verirlerse
(ayrı
lırlar). Şüphesiz ki Allah işitendir, bilendir....
Bəqərə Suresi, 229. Ayet:
Boşanma iki keredir. Bundan sonra (kadın) ya ma'rufla (örf ve adete uygun olarak) iyilikle tutulur veya ihsanla serbest bırakılır. Kadınlarınıza verdiklerinizden bir şey (geri) almanız sizin için helâl olmaz. Ancak ikisi de, Allah'ın (evlilik hakkındaki) hududunu gereği üzere yerine getiremeyeceklerinden (ayakta tutamayacaklarından) korkmaları hariç. O zaman siz de eğer, Allah'ın bu hududunu ikame edemeyeceklerinden (gereği üzere yerine getirimeyeceklerinden) korkarsanız, bu durumda kadının (ayr...
Bəqərə Suresi, 229. Ayet:
Boşama iki defadır. (Bundan sonra kadını) ya iyilikle tutmak, ya da güzelce salıvermek (lâzım)dır. Onlara verdiklerinizden bir şey geri almanız, size helâl değildir. Şâyet erkek ve kadın, Allâh'ın sınırlarında duramayacaklarından korkarlarsa başka. Eğer erkek ve kadının, Allâh'ın sınırlarında duramayacaklarından korkarsanız, o zaman kadının
(ayrı
lmak için) verdiği fidye(hakkından vazgeçmesin)de ikisine de bir günâh yoktur. İşte bunlar Allâh'ın sınırlarıdır, sakın bunları aşmayın. Kim(ler) Allâh'...
Bəqərə Suresi, 246. Ayet:
Musa'dan sonra İsrailoğullarından bir cemaate bakmadın mı? Hani, onlar peygamberlerine bize bir hükümdar gönder ki, Allah yolunda savaşalım, dediler. Peygamberleri de: Üzerinize savaş farz edilir de ya savaşmazsanız? dedi. Onlar dediler ki: Biz Allah yolunda neden savaşmayalım? Hem yurtlarımızdan çıkarıldık, hem de oğullarımızdan
(ayrı
ldık) . Fakat onların üzerine savaş farz edildiği vakit, içlerinden pek azı müstesna hep geri döndüler. Allah, zalimleri çok iyi bilendir....
Bəqərə Suresi, 253. Ayet:
Bu (sûrede sözü geçen) peygamberlerin bir kısmını, kendilerine verilen özelliklerle diğerlerinden üstün kıldık. O peygamberlerden, (arada vasıta olmadan) Allah’ın sözleştiği (Hz. Mûsâ gibi) peygamber var! ve bazılarını da derece bakımından Allah yükseklere çıkarmıştır. Meryem’in oğlu Îsa’ya o açık mûcizeleri verdik ve kendisini melek (Cebrâil aleyhisselâm) ile kuvvetlendirdik. Eğer Allah dileseydi, peygamberlerden sonra gelen ümmetler, kendilerine hidayete ulaştırıcı o apaçık mûcizeler ve delill...
Bəqərə Suresi, 256. Ayet:
Dînde zorlama yoktur. irşad yolu (hidayet yolu, Allah'a ulaştıran yol), gayy yolundan (dalâlet yolundan, şeytana, cehenneme ulaştıran yoldan) açıkça
(ayrı
lıp) ortaya çıkmıştır. Artık kim tagutu (şeytanı ve şeytana ulaştıran yolu) inkâr edip de Allah'a îmân ederse (mü'min olur, Allah'a ulaştıran yolu tercih ederse), böylece o, (Allah'tan) kopması mümkün olmayan urvetul vuskaya (sağlam bir kulba, mürşidin eline) tutunmuştur. Allah Sem'î'dir, Alîm'dir....
Bəqərə Suresi, 256. Ayet:
Dinde hiçbir zorlama yoktur. Şüphesiz doğru eğriden, hak bâtıldan, hidâyet dalâletten, hayır serden, imân küfürden
(ayrı
lıp) açıkça ortaya çıkmıştır. Artık kim Hakk'a yönelir de ilâhî sınırları aşan sapıklık ve bilgisizliği, azgınlık ve aşırılığı tanımıyarak Allah'a inanırsa, gerçekten o kopmak nedir bilmeyen en sağlam kulpa tutunup yapışmıştır. Allah her şeyi işitir ve bilir....
Ali-İmran Suresi, 97. Ayet:
Orada apaçık nişâneler,
(ayrı
ca) İbrahim'in makamı vardır. Oraya giren emniyette olur. Yoluna gücü yetenlerin o evi haccetmesi, Allah'ın insanlar üzerinde bir hakkıdır. Kim inkâr ederse bilmelidir ki, Allah bütün âlemlerden müstağnîdir....
Ali-İmran Suresi, 97. Ayet:
Orada apaçık nişâneler,
(ayrı
ca) İbrahim'in makamı vardır. Oraya giren emniyette olur. Yoluna gücü yetenlerin o evi haccetmesi, Allah'ın insanlar üzerinde bir hakkıdır. Kim inkâr ederse bilmelidir ki, Allah bütün âlemlerden müstağnîdir....
Ali-İmran Suresi, 167. Ayet:
(Ayrı
ca bir de) münafık (ikiyüzlü) olanların bilinmesi içindi. Bunlara "Gelin Allâh uğruna savaşın ya da müdafaa yapın" denildiğinde, "Savaş yapılacağını bilseydik, gelirdik arkanızdan" dediler. O gün onlar imandan çok küfür hâline yakındılar. Gerçek fikirlerini dillendirmiyorlardı! Allâh gerçeği bilirken, neyi içlerinde gizlemeye çalışıyorlardı!...
Nisa Suresi, 20. Ayet:
Eğer bir eşinizden ayrılıp yerine bir başkasını almak istiyorsanız, ona yüklerle (mehr) vermiş olsanız dahi
(ayrı
ldığınızda) geri almayın. Ona bir suç yükleyerek veya iftira atarak bu yola başvurmak olmaz!...
Nisa Suresi, 150. Ayet:
Allâh ve Rasûllerini inkâr edenler, Allâh ile Rasûllerinin arasını ayırmak isterler. "Bazısına iman edip bazısını inkâr ederiz" derler. Arada bir yol edinmek isterler.
(Ayrı
ca şöyle de değerlendirilebilir: Allâh Esmâ'sının açığa çıkması anlamındaki 'İrsâliyet' hakikat ve kavramından uzaklaşıp; gökteki tanrı ile yerden seçtiği peygamber anlayışını yaymak isterler. )...
Maidə Suresi, 48. Ayet:
1.
ve enzelnâ ileyke
: ve sana indirdik
2.
el kitâbe bi el hakkı
: kitabı hak ile
3.
musaddıkan
: tasdik edici olarak, doğrulayıcı olarak
4.
Maidə Suresi, 48. Ayet:
Ve sana kitabı hak olarak indirdik, kendisinden evvelki (semavî) kitabı tasdik edici ve üzerine bir muhafız olmak üzere. Artık aralarında Allah Teâlâ'nın indirmiş olduğu (ahkâm) ile hükmet. Ve sana gelen haktan
(ayrı
lıp da) onların hevâlarına tâbi olma. Sizden herbiriniz için (vaktiyle) bir şeriat, bir açık yol kılmıştık. Ve eğer Allah Teâlâ dilese idi elbette sizleri bir ümmet kılmış olurdu. Fakat size vermiş olduğu şeylerde sizi imtihan etmek için (bir ümmet kılmadı). Artık hayırlı işlere koşu...
Əraf Suresi, 62. Ayet:
"Size Rabbimin risaletini tebliğ ediyorum.
(Ayrı
ca) Size öğüt veriyor ve sizin bilmediklerinizi ben Allah'tan biliyorum."...
Əraf Suresi, 62. Ayet:
"Size rabimin risaletini tebliğ ediyorum.
(Ayrı
ca) Size öğüt veriyor ve sizin bilmediklerinizi ben Tanrı'dan biliyorum."...
Əraf Suresi, 62. Ayet:
«Size Rabbimin risaletini tebliğ ediyorum.
(Ayrı
ca) Size öğüt veriyor ve sizin bilmediklerinizi ben Allah'tan biliyorum.»...
Əraf Suresi, 145. Ayet:
1.
ve keteb-nâ
: ve biz yazdık
2.
lehu
: ona
3.
fî el elvâhı
: levhaların içine
4.
min kulli şey'in
: herşeyden
Əraf Suresi, 160. Ayet:
Biz onları (Ya'kûb'un oniki oğlundan gelen) oniki torun kabileye ayırdık. Kavmi kendisinden su isteyince, Mûsâ'ya: "Asânla taşa vur!" diye vahyettik. Taştan oniki göze fışkırdı. Her kabile içeceği yeri bildi.
(Ayrı
ca) üzerlerine bulutla gölge yaptık ve onlara kudret helvasıyle bıldırcın eti indirdik: "Size verdiğimiz güzel rızıklardan yeyin!" (dedik). Ama onlar (saptılar, haksızlık ettiler. Böylece onlar) bize zulmetmediler, fakat kendi kendilerine zulmediyorlardı....
Əraf Suresi, 168. Ayet:
Ve onları
(ayrı
topluluklar halinde yeryüzüne dağıttık; onlardan bazıları dürüst ve erdemli kimselerdi; bazılarıysa böyle değildi: bu sonrakileri hem bağış ve bolluk ile hem de darlık ve sıkıntı ile sınadık, ki belki doğru yola dönerler....
Ənfal Suresi, 14. Ayet:
"İşte siz şimdi tadın onu;
(ayrı
ca) kâfirler için ateş azâbı da vardır!"...
Tövbə Suresi, 107. Ayet:
Ve (birtakım) zararlı eylemlerde bulunmak, dinden çıkmayı örgütlemek, müminler arasına ayrılık sokmak ve başından beri Allah ve O'nun Elçisi'ne karşı savaş tavrı içinde bulunanlara bir gözetleme yeri sağlamak için
(ayrı
) bir mabed kuran (münafık)lar (var). Bunlar (ey inananlar, size) muhakkak ki, şöyle yemin edecekler: "Biz (bununla) sadece iyilerin iyisini yapmak istemiştik!" Oysa, Allah onların yalancılar olduğuna (Bizzat) tanıktır....
Yunus Suresi, 19. Ayet:
Ve insanlar, tek bir ümmetten başka olmadı (tek bir ümmetti). Sonradan ihtilâfa
(ayrı
lığa) düştüler. Rabbinden bir söz (kelime) geçmiş (verilmiş) olmasaydı, onların aralarında ihtilâfa düştükleri şey hakkında mutlaka hüküm verilirdi....
Yunus Suresi, 32. Ayet:
İşte O, sizin gerçek Rabbiniz olan Allah'tır. Artık haktan
(ayrı
ldıktan) sonra sapıklıktan başka ne kalır? O halde nasıl (sapıklığa) döndürülüyorsunuz?...
Yunus Suresi, 32. Ayet:
İşte O, sizin gerçek Rabbiniz olan Allah’tır. Artık haktan
(ayrı
ldıktan) sonra sapıklıktan başka ne kalır? O halde nasıl (sapıklığa) döndürülüyorsunuz?...
Yunus Suresi, 32. Ayet:
İşte bu (nları yapan) sizin gerçek Rabbiniz olan Allahdır. Artık hakdan
(ayrı
ldıkdan) sonra Sapıklıkdan başka ne kalır O halde nasıl olub da (bunca bürhanlara rağmen îmandan) döndürülüyorsunuz? ...
Yunus Suresi, 37. Ayet:
1.
ve mâ kâne
: ve değildir
2.
hâzâ
: bu
3.
el kur'ânu
: Kur'ân
4.
en yufterâ
: uydurulmuş
Yunus Suresi, 37. Ayet:
Ve bu Ku'rân, Allah'tan başkası tarafından uydurulmuş değildir. Ve lâkin, onların ellerinde olanı tasdik eder ve Kitab'ı tafsil eder
(ayrı
ntılı olarak açıklar). O'nun hakkında şüphe yoktur, âlemlerin Rabbindendir....
Yusif Suresi, 39. Ayet:
(39-40) Ey zindan arkadaşlarım i
(Ayrı
ayrı isimler altında bir sürü) dağınık, tutarsız tanrılar mı hayırlıdır, yoksa Bir ve Kahhar olan Allah mı ? Allah'ı bırakıp taptığınız şeyler, sizin ve atalarınızın isimler uydurdukları birtakım (putlardır) ki, Allah onların (haklılığı) hakkında hiçbir belge ve kanıt indirmemiştir. Hüküm Allah'a aittir; O, ancak kendisine tapmanızı emretmiştir. İşte en sağlam ve doğru din de budur ! Ama ne var ki insanların çoğu (bu gerçeği) bilmezler....
Yusif Suresi, 40. Ayet:
(39-40) Ey zindan arkadaşlarım i
(Ayrı
ayrı isimler altında bir sürü) dağınık, tutarsız tanrılar mı hayırlıdır, yoksa Bir ve Kahhar olan Allah mı ? Allah'ı bırakıp taptığınız şeyler, sizin ve atalarınızın isimler uydurdukları birtakım (putlardır) ki, Allah onların (haklılığı) hakkında hiçbir belge ve kanıt indirmemiştir. Hüküm Allah'a aittir; O, ancak kendisine tapmanızı emretmiştir. İşte en sağlam ve doğru din de budur ! Ama ne var ki insanların çoğu (bu gerçeği) bilmezler....
Yusif Suresi, 68. Ayet:
Babalarının emrettiği şekilde
(ayrı
kapılardan) girdiklerinde (bile) bu, Allah’tan gelecek hiçbir şeyi onlardan uzaklaştıracak değildi. Sadece Yakub, içindeki bir dileği ortaya koymuş oldu. Şüphesiz o, biz kendisine öğrettiğimiz için bilgi sahibidir. Fakat insanların çoğu bilmezler....
Yusif Suresi, 68. Ayet:
Daha sonra babalarının kendilerine emrettiği şekilde
(ayrı
ayrı kapılardan şehre)girdiklerinde, (bu tedbir, gerçekten) Allah’dan (gelecek) hiçbir şeyi onlardan def' edecek değildi; ancak Ya'kub’un içinde bulunan (tevekkülde, o şeyin sebeblerine de riâyete duyduğu) ihtiyâç ki, onu yerine getirmiş oldu. Ve şübhesiz ki o, kendisine öğrettiğimizden dolayı elbette bir ilim sâhibi idi; fakat insanların çoğu bilmezler....
Yusif Suresi, 68. Ayet:
Babalarının kendilerine emrettiği yerden
(ayrı
ayrı şehre) girdiler. Gerçi bu (tedbir), Allah'ın takdirinden hiçbir şeyi onlardan savamazdı. Ancak Yakub içindeki arzuyu ortaya koymuş oldu. Şüphesiz ki o ilim sahibiydi, ona biz öğretmiştik. Fakat insanların çoğu bilmezler....
Yusif Suresi, 80. Ayet:
1.
fe lemmestey'esû
: artık umutlarını kestikleri zaman
2.
min-hu
: ondan
3.
halesû
: ayrıldılar, bir kenara çekildiler
4.
neci...
Yusif Suresi, 88. Ayet:
Bunun üzerine (kardeşleri tekrar Mısır’a gelip Yûsuf’un) huzûruna girdiklerinde dediler ki: 'Ey azîz! Bize ve âilemize zarûret (kıtlık ve açlık) dokundu ve pek ehemmiyetsiz bir sermâye ile geldik; (sen) yine de bize ölçeği tam olarak ver ve bize
(ayrı
ca) bağışta bulun! (Bize fazladan erzak ver ve kardeşimiz Bünyâmin’i bize lûtfet!)Muhakkak ki Allah, sadaka verenleri mükâfâtlandırır.'...
Hicr Suresi, 47. Ayet:
Biz onların,
(ayrı
görmekten kaynaklanan) kin - düşmanlık duygularını içlerinde söküp attık! Kardeşler olarak tahtlar üzerinde karşılıklı otururlar....
Nəhl Suresi, 94. Ayet:
Yeminlerinizi kendi aranızda, bir bozuculuk unsuru edinmeyin; sonra sapasağlam basan ayak kayar ve Allah'ın yolundan alıkoyduğunuz için kötülüğü tadarsınız.
(Ayrı
ca) Büyük azab da sizin içindir....
Nəhl Suresi, 94. Ayet:
Yeminlerinizi kendi aranızda, bir bozuculuk unsuru edinmeyin; sonra sapasağlam basan ayak kayar ve Tanrı'nın yolundan alıkoyduğunuz için kötülüğü tadarsınız.
(Ayrı
ca) Büyük azab da sizin içindir....
Nəhl Suresi, 94. Ayet:
Yeminlerinizi kendi aranızda bir bozuculuk unsuru edinmeyin; sonra sapasağlam basan ayak kayar ve Allah'ın yolundan alıkoyduğunuz için kötülüğü tadarsınız.
(Ayrı
ca) Büyük azab da sizin içindir....
İsra Suresi, 93. Ayet:
"Yahut senin altından bir evin olmalı ya da semâda uçmalısın. . .
(Ayrı
ca) senin göğe uçmana da biz asla iman etmeyiz; tâ ki, kendisini okuyacağımız bir yazılı madde kitabı gökten bizim üzerimize indirinceye kadar!". . . De ki: "Subhan'dır Rabbim! Rasûl bir beşerden başka neyim ki?"...
Kəhf Suresi, 16. Ayet:
1.
ve izi'tezeltumû-hum
(i'tezele)
: ve onlardan ayrıldığınız zaman
:
(ayrı
ldı)
2.
ve mâ ya'budûne
: ve kul olduğunuz şeyler
3.
illâllâhe (illâ allâhe)
: Allah'tan başka
Məryəm Suresi, 16. Ayet:
(Habîbim, yâ Muhammed!) Kitab’da (bu Kur’ân’da) Meryem’i de yâd et! Hani, âilesinden
(ayrı
larak evinin hemen yanında) doğu tarafında bir yere çekilmişti....
Taha Suresi, 86. Ayet:
Bunun üzerine Mûsâ, öfke dolu ve üzgün bir hâlde halkına döndü. “Ey kavmim! Rabbiniz, size güzel bir vaadde bulunmadı mı?
(Ayrı
lışımdan sonra) çok zaman mı geçti, yoksa üzerinize Rabbinizden bir gazap inmesini mi istediniz de bana verdiğiniz söze uymadınız (ve buzağıya taptınız)?” dedi....
Taha Suresi, 86. Ayet:
Derhal Musa öfkeli ve tasalı olarak kavmine döndü: «Ey kavmim, dedi, Rabbiniz size güzel bir va'd ile söz vermedi mi? Yoksa
(ayrı
lışımın üzerinden) sizce çok zaman mı (geçib) uzadı? Yahud Rabbinizden size bir gazab vâcib olmasını mı istediniz de bana olan vadinizden caydınız»? ...
Həcc Suresi, 17. Ayet:
Mümin olanlar, yahudi olanlar, sâbiîler, hıristiyanlar, mecûsîler ve müşrik olanlara gelince, muhakkak ki Allah, bunlar arasında kıyamet gününde
(ayrı
ayrı) hükmünü verir. Çünkü Allah her şeyi hakkıyla bilendir....
Həcc Suresi, 17. Ayet:
Mümin olanlar, yahudi olanlar, sâbiîler, hıristiyanlar, mecûsîler ve müşrik olanlara gelince, muhakkak ki Allah, bunlar arasında kıyamet gününde
(ayrı
ayrı) hükmünü verir. Çünkü Allah her şeyi hakkıyla bilendir....
Həcc Suresi, 21. Ayet:
(Ayrı
ca) onlar için demir kamçılar da var....
Həcc Suresi, 67. Ayet:
Biz her ümmete, kulluklarını göstermeleri için
(ayrı
) bir ibadet tarzı tayin ettik. Bunun içindir ki, (ey inanan kişi, seninkinden başka yollar tutan) kimseler bu konuda seni tartışmaya sürüklemesinler; sen yalnızca (onların hepsini) Rabbine çağır: çünkü, sen gerçekten dosdoğru bir yol üzerindesin....
Furqan Suresi, 8. Ayet:
Yahut kendisine bir hazine verilmeli veya içinden yeyip (meşakkatsizce geçimini sağlayacağı) bir bahçesi olmalıydı.
(Ayrı
ca) o zalimler (müminlere): Siz, ancak büyüye tutulmuş bir adama uymaktasınız! dediler....
Furqan Suresi, 8. Ayet:
Yahut kendisine bir hazine verilmeli veya içinden yeyip (meşakkatsizce geçimini sağlayacağı) bir bahçesi olmalıydı.
(Ayrı
ca) o zalimler (müminlere): Siz, ancak büyüye tutulmuş bir adama uymaktasınız! dediler....
Furqan Suresi, 51. Ayet:
Eğer dileseydik, (önceki çağlarda olduğu gibi) her topluma
(ayrı
) bir uyarıcı gönderirdik;...
Qəsəs Suresi, 47. Ayet:
Ve
(ayrı
ca, Biz seni, Yargı Günü'nde) kendi elleriyle yapıp ettiklerinden ötürü başlarına bir musibet geldiği zaman: "Ey Rabbimiz, bize bir elçi göndermiş olsaydın senin mesajlarına uyar ve inanan kimselerden olurduk!" demesinler diye (gönderdik)....
Yasin Suresi, 40. Ayet:
Ne güneşin aya erişib çatması, ne de gecenin gündüzü geçmiş olması gerekmez. (Ecramdan) hepsi de
(ayrı
ayrı) birer felekde yüzerler. ...
Sad Suresi, 34. Ayet:
Ve andolsun ki Biz, Süleyman (A.S)'ı imtihan ettik. Ve onun kürsüsü (tahtı) üzerine ceset olarak ulaştırdık. Sonra yöneldi
(ayrı
ldı)....
Şura Suresi, 14. Ayet:
(Geçmiş ümmetlerin veya ehl-i kitabın) ayrılığa düşmeleri ise, kendilerine ilim geldikten sonra
(ayrı
lığın sapıklık olduğunu bildikten sonra) sırf aralarında hased ve azgınlıktan dolayıdır. Eğer Rabbinden tayin edilmiş bir vakte (kıyamete veya ömürlerinin sonuna) kadar azabın gecikmesine dair bir söz (vaad-i ilâhî) geçmiş olmasaydı, aralarında (kâfir olanların) helâk işleri mutlak bitiriverilirdi. O peygamberlerin arkasından (asr-ı saadet zamanında) Kur’an’a vâris kılınan ehl-i kitab da ondan mu...
Zuxruf Suresi, 36. Ayet:
Kim O çok esirgeyici (Allah) ın zikrinden göz yumarsa biz ona şeytanı musallat ederiz. Artık bu, onun
(ayrı
lmaz) bir arkadaşıdır. ...
Rəhman Suresi, 29. Ayet:
Göklerde ve yerde olanlar, O'ndan isterler (dilerler). O hergün (her an) bir şe'n
(ayrı
bir tecelli, yeni bir oluş) üzerindedir....
Münafiqun Suresi, 5. Ayet:
Ve onlara (münafıklara): “Geliniz, Allah'ın Resûl'ü sizin için mağfiret dilesin.” denildiği zaman, başlarını alay ederek iki yana salladılar. Ve sen, onların yüz çevirdiklerini
(ayrı
ldıklarını) gördün. Ve onlar, kibirlenen kimselerdir....
Haqqə Suresi, 29. Ayet:
Güç ve kudretim benden
(ayrı
lıp) yok oldu, der....
Nuh Suresi, 9. Ayet:
onlara açıktan tebliğde bulundum;
(ayrı
ca) onlarla gizlice, özel olarak da konuştum;...
Mürsəlat Suresi, 29. Ayet:
1.
intalikû
:
(ayrı
lıp) gidin
2.
ilâ
: ... a
3.
mâ
: şey
4.
kuntum
: olduğunuz
Mürsəlat Suresi, 30. Ayet:
«Haydi (cehennemin) üç kola
(ayrı
lmış) (duman) gölgesine gidin». ...
Nəbə Suresi, 17. Ayet:
Muhakkak ki fasıl
(ayrı
lma) günü, (önceden) tayin edilmiş bir vakitti....
Nəbə Suresi, 17. Ayet:
Muhakkak ki o Fasl
(ayrı
lıp tasnif olma) süreci vakit olarak belirlenmiştir....
Beyyinə Suresi, 4. Ayet:
Böyle iken kitab verilmiş olan bunlar, ayrılmadı (lar, ayrılmadılar) da ancak kendilerine o apâşikâr hüccet geldikden sonra
(ayrı
ldılar). ...
Bəqərə Suresi, 226. Ayet:
Qadınlarına (yaxınlaşmamağa) and içənlər dörd ay
(ayrı
qalıb) gözləyərlər. Lakin əgər (kişilər bu müddət bitmədən kəffarə verib qadınlarına) dönsələr, o təqdirdə şübhəsiz ki, Allah Ğafurdur, Rəhimdir....
Bəqərə Suresi, 229. Ayet:
Boşanma iki dəfədir. Bundan sonra (qadın) ya marufla (adət-ənənəyə uyğun olaraq) saxlanar və ya ehsanla sərbəst buraxılar. Qadınlarınıza verdiklərinizdən bir şey geri almağınız sizin üçün halal olmaz. Ancaq ikisinin də Allahın (evlilik haqqındakı) hüdudunu yerinə yetirə bilməyəcəklərindən qorxmaları istisnadır. O zaman siz də əgər Allahın bu hüdudunu yerinə yetirəbilməyəcəyinizdən qorxsanız, bu vəziyyətdə qadının
(ayrı
lmaq üçün) verdiyi fidyə barəsində hər ikisinin üzərinə də günah yoxdur. Bunla...
Yunus Suresi, 19. Ayet:
İnsanlar tək bir ümmət idi. Sonradan ixtilafa
(ayrı
lığa) düşdülər. Rəbbindən bir kəlmə keçmiş (verilmiş) olmasaydı, onların aralarında ixtilafa düşdükləri şey haqqında mütləq hökm verilərdi....
Rəhman Suresi, 29. Ayet:
Göylərdə və yerdə olanlar Ondan istəyərlər. O hər gün (hər an) bir şən üzərindədir
(ayrı
bir təcəlli, yeni bir var etmə, işlə məşğuldur)....
Nəbə Suresi, 17. Ayet:
Şübhəsiz ki, fəsil
(ayrı
lma) günü təyin edilmiş bir vaxtdır....
Nisa Suresi, 88. Ayet:
Sizə nə oldu ki, münafiqlər barəsində iki dəstəyə
(ayrı
ldınız)? Halbuki Allah onları etdikləri əməllərə görə geriyə (küfrə) qaytarmışdır. Siz Allahın azdırdığı kimsəni doğru yola yönəltməkmi istəyirsiniz? Allahın azdırdığı kimsə üçün heç bir yol tapa bilməzsən....
Məryəm Suresi, 16. Ayet:
Kitabda Məryəmi də yada sal. O zaman o, ailəsindən
(ayrı
lıb) şərq tərəfdə olan bir yerə çəkilmiş...
Ənam Suresi, 91. Ayet:
«Allah heç bir bəşərə bir şey (nə bir mələk, nə vəhy, nə kitab və nə də din) nazil etməmişdir» dedikləri zaman Allahı Ona layiq olan tərzdə tanımadılar və vəsf etmədilər. De: «Musanın nur və insanlar üçün hidayət kimi gətirdiyi kitabı kim nazil etmişdir? (Həmin kitab ki,) siz onu
(ayrı
-ayrı) kağızlarda yerləşdirərək (bir hissəsini camaata) aşkar edir, çoxusunu isə gizlədirsiniz. Sizə sizin və atalarınızın bilmədiyiniz şeylər öyrədildi.» De: «(Hamısını) Allah (nazil etmişdir)!» Sonra onları boşla...
Ənfal Suresi, 42. Ayet:
(Ayrı
lıq günü) o zaman (idi) ki, siz vadinin (Mədinəyə) yaxın tərəfində (əlverişli olmayan bir mövqedə) idiniz, onlar (Mədinədən) uzaq tərəfdə (Məkkəyə yaxın olan və əlverişli olan bir mövqedə), (Qüreyşin ticarət) karvan(ı) isə sizdən aşağı hissədə idi (ki, onlar qaça bildilər). Əgər bir-birinizlə vədələşsəydiniz, həmin vədələşmənizdə fikir ayrılığına düçar olar, yaxud orada olmaqdan yayınardınız. Lakin Allahın, olmalı işi gerçəkləşdirməsi üçün (belə oldu və belə bir məcburi qarşıdurma yarandı v...
Bəqərə Suresi, 227. Ayet:
Əgər (and içənlər andlarından dönməyib zövcələrini) boşamağa qərar versələr,
(ayrı
larlar). Bilin ki, Allah haqqı ilə eşidəndir, haqqı ilə biləndir....
Yusif Suresi, 68. Ayet:
Atalarının əmr etdiyi şəkildə
(ayrı
-ayrı qapılardan) girdikləri zaman (belə) bu, Allahdan gələcək heç bir şeyi onlardan uzaqlaşdıracaq deyildi. Sadəcə Yaqub içindəki bir diləyi ortaya qoymuş oldu. Şübhəsiz ki, o, biz ona öyrətdiyimiz üçün bilik sahibidir. Lakin insanların çoxu bilməzlər....
Məryəm Suresi, 16. Ayet:
Kitabda [Quranda] Məryəmi də yada sal. O zaman O, öz ailəsindən
(ayrı
lıb) şərqə tərəf xəlvət bir yerə çəkildi...