Axtarış Nəticələri
Ana Səhifə
Surələr
Məallər
Blog
Casiyə Suresi, 5. Ayet:
Gecə və gündüzün ard-arda gəlməsində, Allahın göydən ruzi
(su)
endirib onunla torpağı ölümündən sonra diriltməsində və küləkləri əsdirməsində də düşünüb dərk edənlər üçün (Allahın varlığını və qüdrətini göstərən) dəlillər vardır....
Ğaşiyə Suresi, 5. Ayet:
Və onlara qaynar bulaqdan
(su)
içirdiləcəkdir....
Bəqərə Suresi, 13. Ayet:
Onlara: "Diğer insanların inandığı gibi inanın!" denildiğinde, "(Şu) dar kafalıların inandığı gibi mi?" diye cevap verirler. Gerçekte onlardır dar kafalılar, ama bunu bilmezler....
Bəqərə Suresi, 60. Ayet:
Ve bir zaman Mûsâ (Tih çölünde) kavmi için su istemişti de (ona): 'Asânla taşa vur!' dedik. Bunun üzerine (taşa vurunca) ondan on iki pınar fışkırdı. Doğrusu her kabîle
(su)
içeceği yeri bildi. (Onlara şöyle dedik:) 'Allah’ın (size lûtfettiği) rızkından yiyin, için; fakat fesad çıkarıcılar olarak yeryüzünde bozgun culuk yapmayın!'...
Bəqərə Suresi, 93. Ayet:
Biz o zaman, Sina Dağı'nı üzerinize şahit tutarak, "Size emanet ettiğimiz şeye (bütün) gücünüzle sarılın ve ona kulak verin!" (diyerek) sizden kesin bir taahhüt almıştık. (Bütün bu hatırlatmalara rağmen) onlar; "Dinledik, ama itaat etmiyoruz!" derler. Zira, hakikati reddetmeleri yüzünden bunların kalplerini (altın) buzağı sevgisi kaplamıştır. De ki: "Ne kötü (şu) inancınızın sizi yönelttiği (şey)! Eğer gerçekten bir şeylere inanıyorsanız."...
Bəqərə Suresi, 249. Ayet:
Böylece Tâlût ordu
(su)
yla (Kudüs’ten) ayrılınca (onlara) şöyle dedi: 'Muhakkak ki Allah, sizi bir nehirle (de) imtihân edicidir. Buna rağmen kim ondan içerse, artık benden değildir. Eliyle bir avuç alan müstesnâ, kim de ondan (izin verilenden fazlasını) tatmazsa, işte şübhesiz o bendendir!' Fakat içlerinden pek azı müstesnâ, (hepsi) ondan (kana kana) içtiler.Derken o ve berâberindeki îmân edenler onu (nehri) geçince, (sudan içenler): 'Bugün Câlût ve ordusuna karşı bizim tâkatimiz yoktur!' dedile...
Ali-İmran Suresi, 68. Ayet:
Hakıykat, İbrâhîme insanların en yakıyni, her halde (zamanında) ona tâbi olanlarla şu Peygamber ve (şu) îman edenlerdir. Allah, o îman edenlerin yâri (yardımcısı) dır. ...
Ali-İmran Suresi, 179. Ayet:
Allah, müminleri (şu) bulunduğunuz durumda bırakacak değildir; sonunda murdarı temizden ayıracaktır. Bununla beraber Allah, size gaybı da bildirecek değildir. Fakat Allah, elçilerinden dilediğini ayırdeder. O halde Allah'a ve peygamberlerine iman edin. Eğer iman eder, takvâ sahibi olursanız sizin için de çok büyük bir ecir vardır....
Ali-İmran Suresi, 179. Ayet:
Allah, müminleri (şu) bulunduğunuz durumda bırakacak değildir; sonunda murdarı temizden ayıracaktır. Bununla beraber Allah, size gaybı da bildirecek değildir. Fakat Allah, elçilerinden dilediğini ayırdeder. O halde Allah'a ve peygamberlerine iman edin. Eğer iman eder, takvâ sahibi olursanız sizin için de çok büyük bir ecir vardır....
Ali-İmran Suresi, 179. Ayet:
Allâh mü'minleri, (şu) üzerinde bulunduğunuz halde bırakacak değildir, temizi pisten ayıracaktır. Ve Allâh sizi gaybe vakıf kılacak değildir. Fakat Allâh, elçilerinden dilediğini seçer (onu gaybe vakıf kılar). O halde Allah'a ve elçilerine inanın; eğer inanır ve (günâhlardan) korunursanız sizin için büyük mükâfât vardır....
Nisa Suresi, 77. Ayet:
(Evvelce) kendilerine «Ellerinizi (muhaarebeden) çekin, dosdoğru namazı kılın, zekâtı verin» denilen kimselere bakmaz mısın? Şimdi onların üzerine muhaarebe yazılınca (farzedilince) içlerinden bir zümre, insan (dan başka bir şey olmayan düşman) lardan Allahdan korkar gibi, hattâ daha şiddetli bir korku ile korkuyorlar. Onlar: «Ey Rabbimiz üzerimize (şu) muhaarebeyi neye yazdın? Bizi yakın bir zamana kadar gecikdirmeli değil miydin» dediler. (Onlara) de ki: «Dünyânın fâidesi pek azdır, Âhiret ise...
Maidə Suresi, 49. Ayet:
(Ve şu emri indirdik:) Aralarında Allahın indirdiği (vech) ile hükmet, onların keyflerine uyma, Allahın sana indirdiği (hükümlerin) bir kısmından seni sapıtacaklar diye kaçın onlardan. Eğer onlar (indirilen hükümleri kabulden) yüz çevirirlerse bil ki Allah, günahlarının (yalınız (şu) biri (veya şu yüz çevirmeleri) sebebiyle bile kendilerini mutlakaa musıybete uğratmak istiyordur. İnsanlardan bir çoğu muhakkak ki Allahın emrinden dışarı çıkanlar (güruhu) dur. ...
Maidə Suresi, 55. Ayet:
Sizin Veliyy'niz sadece Allâh'tır, "HÛ"nun Rasûlüdür ve (şu) iman edenlerdir ki, onlar salâtı ikame ederler ve rükû hâlinde zekâtı verirler....
Ənam Suresi, 54. Ayet:
Ayetlerimize îman (da sebat) edenler sana geldiği zaman de ki: «Selâm sizlere. Rabbiniz kendi üzerine (şu) rahmeti yazdı: İçinizden kim bilmeyerek bir fenalık yapıb da sonra arkasından tevbe etmiş ve düzelmiş ise şübhesiz ki O, çok yarlığayıcıdır, çok esirgeyicidir. ...
Ənam Suresi, 138. Ayet:
Ve kendi zanlarınca dediler ki: "Bu hayvanlar ve ekinler dokunulmazdır. Onları bizim dilediklerimiz dışında başkası yiyemez. (Şu) Hayvanların da sırtları haram kılınmıştır." Öyle hayvanlar vardır ki, -O'na iftira etmek suretiyle- üzerlerinde Allah'ın ismini anmazlar. Yalan yere iftira düzmekte olduklarından dolayı O, cezalarını verecektir....
Ənam Suresi, 138. Ayet:
Ve kendi zanlarınca dediler ki: "Bu hayvanlar ve ekinler dokunulmazdır. Onları bizim dilediklerimiz dışında başkası yiyemez. (Şu) Hayvanların da sırtları haram kılınmıştır. Öyle hayvanlar vardır ki, -O'na iftira etmek suretiyle- üzerlerinde Tanrı'nın ismini anmazlar. Yalan yere iftira düzmekte olduklarından dolayı O, cezalarını verecektir....
Ənam Suresi, 138. Ayet:
Ve kendi zanlarınca dediler ki: «Bu hayvanlar ve ekinler dokunulmazdır. Onları bizim dilediklerimiz dışında başkası yiyemez. (Şu) Hayvanların da sırtları haram kılınmıştır.» Öyle hayvanlar da vardır ki, -O'na iftira etmek suretiyle- üzerlerinde Allah'ın ismini anmazlar. Yalan yere iftira düzmekte olduklarından dolayı O, onlara cezalarını verecektir....
Əraf Suresi, 136. Ayet:
Biz de onlardan öc aldık, onları yemm
(su)
da boğduk! Çünkü onlar, âyetlerimizi yalanlamışlardı ve onları umursamaz olmuşlardı....
Əraf Suresi, 143. Ayet:
Mûsâ, belirlediğimiz yere (Tûr’a) gelip Rabbi de ona konuşunca, “Rabbim! Bana (kendini) göster, sana bakayım” dedi. Allah da, “Beni (dünyada) katiyen göremezsin. Fakat (şu) dağa bak, eğer o yerinde durursa sen de beni görebilirsin.” dedi. Rabbi, dağa tecelli edince onu darmadağın ediverdi. Mûsâ da baygın düştü. Ayılınca, “Seni eksikliklerden uzak tutarım Allah’ım! Sana tövbe ettim. Ben inananların ilkiyim” dedi....
Əraf Suresi, 160. Ayet:
Onları (İsrâiloğullarını) on iki kabîleye, ümmetlere ayırdık. (Tîh çölünde) kavmi kendisinden su isteyince Mûsâ’ya: 'Asânla taşa vur!' diye vahyettik. (Taşa vurunca)hemen ondan on iki pınar fışkırdı! Her kabîle
(su)
içeceği yeri iyice bildi! Hem üzerlerini bulutlarla gölgeledik ve onlara kudret helvası ile bıldırcın indirdik. 'Sizi rızıklandırdığımız temiz şeylerden yiyin!' (dedik). Hâlbuki (onlar, nankörlük etmekle) bize zulmetmediler; fakat kendilerine zulmediyorlardı....
Ənfal Suresi, 45. Ayet:
Ey îmân edenler! Bir (düşman) ordu
(su)
ile karşılaştığınız zaman, artık sebât edin ve Allah’ı çok zikredin ki kurtuluşa eresiniz....
Ənfal Suresi, 56. Ayet:
Bunlar kendileriyle antlaşma yaptığın (şu) kimselerdir ki her keresinde antlaşmalarını bozarlar, hiç sakınmazlar. [8]...
Hud Suresi, 87. Ayet:
"Ey Şuayb!" dediler, "(Şu) senin dua (alışkanlığın) mı, atalarımızın tapınageldiği şeyleri bırakmamız ve malımız mülkümüz üzerine keyfi tasarruflarda bulunmamamız yönünde bizi uyarmanı zorunlu kılıyor? Çünkü, (biz) sen(i) aslında yumuşak başlı, aklı başında biri (olarak biliriz)....
Rəd Suresi, 2. Ayet:
Allah Odur ki gökleri (şu) görmekde olduğunuz (şekilde) direksiz yükseltmişdir, sonra (emri) arş üzerinde hükümran olmuşdur, güneşi, ayı da teshir etmişdir ki (bunların) her biri muayyen vakta kadar (seyr ve) cereyan eder. Her işi yerli yerinde O tedbîr (ve idare) eder, âyetleri O açıklar. Tâki Rabbinize kavuşacağınızı iyice bilesiniz. ...
Rəd Suresi, 14. Ayet:
Hakkın daveti O'nadır (Kendisinedir, Allah'adır). O'ndan başkasına davet ettikleri (şeyler), onlara bir şeyle icabet etmezler. Onlar ancak suya, onun ağzına, suyun ulaşması için avucunu açmış kimse gibidir. O
(su)
, ona ulaşacak değildir. Ve kâfirlerin daveti, dalâletten (su nasıl onların ağızlarına ulaşamıyorsa, dalâlette olanlar da hidayete ulaşamaz) başka bir şey değildir....
İbrahim Suresi, 39. Ayet:
«Bana (şu) ihtiyarlığ (ım) a rağmen İsmâîli ve Ishaakı bahş eden Allaha hamd olsun. Çünkü benim Rabbim düâyı elbette işidendir». ...
Nəhl Suresi, 10. Ayet:
Allah, odur ki, gökten sizin için bir yağmur indirdi. İçecek
(su)
ondandır; hayvanlarınızı içinde otlattığınız ot ve ağaçlar da ondandır....
Nəhl Suresi, 45. Ayet:
Peki öyleyse, (şu) şer düzenleri geliştiren kimseler, Allah'ın kendilerini yerin dibine geçirmeyeceğine yahut azabın, nereden geldiğini bilemeyecekleri bir tarzda başlarında kopmayacağına dair tamamen güvenlik içinde mi görüyorlar kendilerini?...
Nəhl Suresi, 76. Ayet:
Allah (şu) iki kişiyi de misâl getirdi: Bunlardan biri dilsizdir, hiç bir şey beceremez ve o, efendisinin üstünde bir yükdür. O, bunu nereye gönderse hayır getirmez. Hiç bu, adaletle emreden, kendisi dosdoğru bir yol üzerinde bulunan kişi ile bir olur mu? ...
İsra Suresi, 3. Ayet:
Ey Nuh ile beraber (gemide) taşı (yıb selâmete çıkar) dığımız (insanlar) zürriyeti, (şu) bir hakıykatdır ki (Nuh) çok şükreden bir kuldu. ...
İsra Suresi, 90. Ayet:
(Sapık kâfirler) dediler ki: Mümkün değil sana inanmayız, tâ ki bize yerden kaynak
(su)
çıkarasın....
Kəhf Suresi, 10. Ayet:
O (yiğit) gençler mağaraya sığınmışlar ve: Rabbimiz! Bize tarafından rahmet ver ve bize, (şu) durumumuzdan bir kurtuluş yolu hazırla! demişlerdi....
Kəhf Suresi, 10. Ayet:
O (yiğit) gençler mağaraya sığınmışlar ve: Rabbimiz! Bize tarafından rahmet ver ve bize, (şu) durumumuzdan bir kurtuluş yolu hazırla! demişlerdi....
Kəhf Suresi, 16. Ayet:
(İçlerinden biri şöyle dedi): "Mâdem ki siz onlardan ve Allah'tan başka taptıkları şeylerden ayrıldınız, o halde mağaraya sığının ki, Rabbiniz size rahmetinden bir parça yaysın (rızkınızı açıp bollaştırsın) ve (şu) işinizden size yararlı bir şey hazırlasın."...
Kəhf Suresi, 22. Ayet:
Mağaradakiler üçtür, dördüncüleri köpekleridir, derler. Beştir, altıncıları köpekleridir, derler. Bu, gaybe taş atmaktır. Kimi de, yedidir, sekizincileri köpekleridir, derler. De ki: Onların sayısını Rabbim daha iyi bilir. Onları pek az kimseden başkası bilmez. Onlar hakkında (şu) ortaya konulandan fazlasiyle tartışma ve onlar hakkında hiç kimseden bir şey sorma....
Kəhf Suresi, 32. Ayet:
Onlara (şu) iki adamı örnek ver: Onlardan birine iki üzüm bağı vermiş, ikisinin de etrafını hurmalarla donatmış, aralarında da ekin bitirmiştik....
Kəhf Suresi, 32. Ayet:
Kâfirlere ve müminlere (şu) iki adamın halini misâl getir: Birine her türlü üzümden iki bağ vermişiz ve her iki bağın da etrafını hurmalarla donatmışız, ikisinin arasında da bir ekinlik yapmışız....
Məryəm Suresi, 77. Ayet:
(Şu) âyetlerimizi (inkâr ile) kâfir olan ve «Bana elbette mal ve evlâd verilecekdir» diyen adamı gördün mü? ...
Taha Suresi, 27. Ayet:
Dilimden (şu) bağı çöz....
Taha Suresi, 27. Ayet:
Dilimden (şu) bağı çöz....
Taha Suresi, 27. Ayet:
«Dilimden de (şu) düğümü çöz ki», ...
Taha Suresi, 72. Ayet:
(Sihirbazlar) dediler: «Seni bize gelen (şu) apaçık mucizelere, (hakıykatde ise) bizi yaratana kat'iyyen tercîh edemeyiz. Artık neye haakim isen hükmünü ver. Sen hükmünü ancak bu dünyâ hayaatında geçirebilirsin». ...
Həcc Suresi, 66. Ayet:
O, (önce) size hayaat veren, sonra sizi öldürecek, daha sonra da sizi yine diriltecek olandır. Hakıykat, (şu) insan çok nankördür! ...
Möminun Suresi, 37. Ayet:
«O (ya'nî hayaat) bizim (şu) dünyâ hayaatımızdan başkası değildir. Ölürüz yaşarız. (Fakat) biz (tekrar) diriltilecekler değiliz». ...
Nur Suresi, 58. Ayet:
Ey îman edenler, sağ elinizin mâlik olduğu (köle ve cariyeler), bir de sizden olub da henüz bulûğ çağına girmemiş (küçük) ler (şu) üç vakıtda, sabah namazından önce, öğle sıcağından elbisenizi çıkaracağınız zaman, bir de yatsı namazından sonra (odanıza girecek olurlarsa) sizden izin istesin (ler. Bu) üç (vakit) sizin için avret (ve halvet vakıfları) dir. Bunlardan sonra ise birbirinizi dolaşmanızda ne sizin üzerinize, ne onların üzerine bir vebal yokdur. Allah, âyetleri size böylece açıklar. All...
Furqan Suresi, 56. Ayet:
Biz seni (müminlerin) bir müjdeci (si), (kâfirlerin) bir korkutucu
(su)
olmakdan başka (bir sıfatla) göndermedik. ...
Loğman Suresi, 10. Ayet:
O, (şu) görüb durduğunuz gökleri direksiz yaratdı. Yere, sizi sarsar diye, ağır baskılar koydu. Orada (yerde) her bir canlıdan (nice çeşidler) yaydı. Biz gökden de su indirdik de (yerde) her sınıf (dan) güzel nebatlar yetişdirdik. ...
Fatir Suresi, 24. Ayet:
Şübhesiz ki biz seni (rahmetimizin) müjdeci (si,) (azabımızın) korkutucu
(su)
olarak hidâyetle gönderdik. Hiçbir ümmet müstesna olmamak üzere mutlakaa içinde (azâbdan) bir korkutucu (peygamber gelib) geçmişdir. ...
Sad Suresi, 42. Ayet:
(Ona:) 'Ayağın ile (yere) vur! İşte yıkanılacak ve içilecek (ve böylelikle şifâ bulacağın) bir serin
(su)
!' (dedik.)...
Zümər Suresi, 18. Ayet:
(şu) söylenen her sözü (dikkatle) dinleyen ve onların en güzeline uyan (kullarım)a: (çünkü) Allah'ın hidayetine mazhar olanlar onlardır ve onlar (gerçek) akıl iz'an sahipleridir!...
Zümər Suresi, 65. Ayet:
Andolsun ki (Habîbim) sana da, senden evvelki (peygamberlere de (şu) vahyolunmuşdur: «Eğer (bilfarz Allaha) ortak tanırsan, celâlim hakkı için (bütün) amel (ve hareketler) in boşa gider ve muhakkak hüsrana düşenlerden olursun». ...
Zümər Suresi, 75. Ayet:
Ve meleklerin (Allah'ın) kudret tahtının çevresinde toplanıp Rablerinin yüceliğini hamd ile andıklarını göreceksin. (Ölen) herkes hakkında adaletle hükmedilecek ve (şu) sözler telaffuz edilecektir: "Bütün övgüler alemlerin Rabbi olan Allah içindir!"...
Zuxruf Suresi, 2. Ayet:
(Hidâyet yolunu) apâşikâr gösteren (şu) kitaba andederim ki, ...
Məhəmməd Suresi, 15. Ayet:
(Küfürden) sakınanlara vaad edilen cennetin hali (şu): Orada tadı ve kokusu bozulmıyan bir sudan ırmaklar var; tadı değişmiyen bir sütten ırmaklar var; içenlere lezzet veren şarabdan, (sarhoşluk vermiyen tatlı içkiden) ırmaklar var; saf süzme baldan ırmaklar var... Hem orada meyvelerin her çeşidi onlarındır. Bir de onlara, Rablerinden bir mağfiret vardır. Hiç bunlar, o ateşte ebedî kalan ve kaynar bir sudan su içirilib de bağırsaklarını parçalayan kimselere benzer mi?...
Zariyat Suresi, 2. Ayet:
Sonra
(su)
yükü (nü) taşıyan (bulut) lar, ...
Mümtahinə Suresi, 4. Ayet:
İbrâhîm’de ve onunla berâber bulunanlarda sizin için gerçekten güzel bir örnek vardır. Hani kavimlerine şöyle demişlerdi: 'Doğrusu biz, siz den ve Allah’dan başka tapmakta olduklarınız dan uzak kimseleriz! Sizi (bâtıl dîninizi) in kâr ettik; artık (siz) tek olarak Al lah’a îmân edin ceye kadar, si zinle bizim aramızda ebedî olarak düş manlık ve kin başlamıştır.' Ancak İbrâhîm ’in (îmân etmemiş) ba ba sına olan (şu) sözü müstesnâ: '(Allah’dan) senin için mutlakā mağfiret dileyeceğim; fakat senin ...
Nəbə Suresi, 14. Ayet:
Sıkışarak
(su)
çıkaran (bulut)lardan [1] şarıl şarıl su indirdik....
İnfitar Suresi, 7. Ayet:
(O Rabbine karşı) ki seni yaratan, sana (şu) salim uzuvlar (ı) veren, (onları birbirleriyle denk yapmak suretiyle) sana şu nizaam ve i'tidâli bahşedendir O. ...
Ğaşiyə Suresi, 5. Ayet:
Kendilerine kaynamış bir gözeden
(su)
içirilir....
Maun Suresi, 4. Ayet:
İşte (şu) namaz kılanların vay haline,...
Maun Suresi, 4. Ayet:
İşte (şu) namaz kılanların vay haline,...
Hud Suresi, 119. Ayet:
Rabbinin rahmet ettikleri dışında. Onları bunun için yarattı. Böylece Rabbinin (şu) sözü tamamlanıp gerçekleşmiştir: "Andolsun, cehennemi cinlerden ve insanlardan, (kafirlerin) tümüyle dolduracağım."...
Hud Suresi, 119. Ayet:
Rabbinin rahmet ettikleri dışında. Onları bunun için yarattı. Böylece rabbinin (şu) sözü tamamlanıp gerçekleşmiştir: "Andolsun, cehennemi cinlerden ve insanlardan, (kafirlerin) tümüyle dolduracağım."...
Hud Suresi, 119. Ayet:
Rabbinin rahmet ettikleri dışında onları bunun için yarattı. Böylece Rabbinin (şu) sözü tamamlanıp gerçekleşmiştir: «Andolsun, cehennemi cinlerden ve insanlardan, onların tümünden dolduracağım.»...
Saffat Suresi, 171. Ayet:
Andolsun ki irsâl olunan kullarımıza (şu) sözümüz geçerli olmuştur:...
Saffat Suresi, 171. Ayet:
Andolsun, (peygamber olarak) gönderilen kullarımıza (şu) sözümüz geçmiştir:...
Saffat Suresi, 171. Ayet:
Andolsun, (peygamber olarak) gönderilen kullarımıza (şu) sözümüz geçmiştir:...
Saffat Suresi, 171. Ayet:
Andolsun, (peygamber olarak) gönderilen kullarımıza (şu) sözümüz geçmiştir:...
Rəd Suresi, 14. Ayet:
Haqqın dəvəti Onadır (Allahadır). Ondan başqasına dəvət etdikləri (şeylər), onlara bir şeylə cavab verə bilməzlər. Onlar ancaq suyun onun ağızına çatması üçün ovucunu açmış kimsə kimidir. O
(su)
, ona çatacaq deyil. Kafirlərin dəvəti dəlalətdən başqa bir şey deyil. (Su necə onların ağızlarına çata bilmirsə, dəlalətdə olanlar da hidayətə çata bilməz)....
Rəd Suresi, 14. Ayet:
Haqq çağırış yalnız Onadır. (Müşriklərin) Ondan başqa çağırdıqları isə, onlara heç bir şeylə cavab vermirlər. Onlar ağzına
(su)
çatsın deyə (uzaqdan) iki ovcunu suya açan kimsəyə bənzəyirlər. Halbuki (o kimsə suyu ovuclayıb içməyincə) su (onun) ağzına çatan deyildir. Doğrusu, kafirlərin duası azğınlıqdan başqa bir şey deyildir....
Bəqərə Suresi, 114. Ayet:
Allah məscidlərində Onun adının çəkilməsinə mane olan və onların viran edilməsi (istiqaməti)ndə çalışandan daha zalım kim ola bilər? Onlar ora ancaq (insanların və ya Allahın) qorxu
(su)
ilə daxil olmalıdırlar və buna layiqdirlər. Onlar üçün (bu) dünyada xarlıq, axirətdə isə böyük bir əzab vardır....
Hud Suresi, 40. Ayet:
(Nuh və onun qövmü gözləyirdilər.) Nəhayət Bizim əmrimiz (Bizim mələklərə əmrimiz, ya Bizim icrası qəti olan iradəmiz) yetişən və
(su)
təndir(dən) qaynayan zaman dedik: «O gəmiyə hər bir heyvandan bir cüt (bir erkək və dişi) və həmçinin (həlak olması) barəsində (Bizim əzəli) hökmümüz verilmiş (zövcən və bir oğlun) istisna olmaqla öz ailə (üzvləri)ni və iman gətirənləri mindir». Və onunla (qövmünün) çox az bir qismindən başqa (heç kəs) iman gətirməmişdi....
Ənkəbut Suresi, 14. Ayet:
Həqiqətən, Biz Nuhu öz qövmünə (Peyğəmbər) göndərdik. Beləliklə onların arasında doqquz yüz əlli il qaldı (amma az bir qism istisna olmaqla ona iman gətirmədilər). Zalım olduqları halda tufan
(su)
onları yaxaladı....
Yasin Suresi, 38. Ayet:
Günəş də özü üçün müəyyən olunmuş qərargahına yetişmək üçün daim hərəkətdədir. (Planetlər sistemində onun seyr etməsinin) bu təqdir(i) və ölçü(sü) yenilməz qüvvət sahibi və (hər şeyi) bilən (Allah)dandır....