Axtarış Nəticələri
Ana Səhifə
Surələr
Məallər
Blog
Tövbə Suresi, 51. Ayet:
De: “Allahın bizim üçün təqdir etdiyindən başqası bizə üz verməz. O, bizim himayədarımızdır
(yardım
çımızdır). Ona görə də möminlər Allaha təvəkkül etsinlər!”...
Hud Suresi, 20. Ayet:
Onlar yer üzündə Allahı aciz qoya bilməzlər. Onların Allahdan başqa
(yardım
istəyəcəkləri) dostları da yoxdur. Onlara ikiqat əzab veriləcəkdir. Onlar (haqqı) eşidə bilmir və görmürdülər....
Məryəm Suresi, 75. Ayet:
De: “Kim zəlalət içindədirsə, qoy Rəhman (olan Allah) ona uzun müddət möhlət versin!” Nəhayət, özlərinə vəd olunanı - əzabı, yaxud qiyaməti gördükləri zaman kimin məqamının daha pis, kimin əsgərlərinin
(yardım
çılarının) daha zəif olduğunu biləcəklər....
Bəqərə Suresi, 23. Ayet:
Eğer kulumuza indirdiklerimizden herhangi bir şüpheye düşüyorsanız, haydi onun benzeri bir sûre getirin, eğer iddianızda doğru iseniz Allah'tan gayri şahitlerinizi
(yardım
cılarınızı) da çağırın....
Bəqərə Suresi, 23. Ayet:
Eğer kulumuza indirdiklerimizden herhangi bir şüpheye düşüyorsanız, haydi onun benzeri bir sûre getirin, eğer iddianızda doğru iseniz Allah'tan gayri şahitlerinizi
(yardım
cılarınızı) da çağırın....
Bəqərə Suresi, 23. Ayet:
Eğer kulumuza indirdiğimizden kuşku içinde iseniz / kuşkulanıyorsanız (rayb), buna benzer / bunun benzerinden / buna benzeyen (min misli) bir (tek) sure getirin (fe'tu). Tanrı'dan başka tüm tanıklarınızı da
(yardım
a) çağırın (ved'u), doğru (sözlü) / dürüst (sadık) iseniz....
Bəqərə Suresi, 23. Ayet:
Eğer kulumuz (Muhammed) in üzerine parça parça (sûre sûre, âyet âyet) indirdiğimiz (Kur'ânın Allah katından geldiğin) den şübhe ediyorsanız haydi onun benzerinden siz de (meydana) bir sûre getirin. Allahdan başka sahicilerinizi (tapdığınız putları ve bilginlerinizi) de
(yardım
a) çağırın, eğer (iddianızda) doğru (insan) lar iseniz. ...
Bəqərə Suresi, 23. Ayet:
Ve eğer kulumuza indirdiğimiz (Kur’ân)dan şübhe içindeyseniz, haydi onun benzerinden bir sûre getirin; eğer (iddiânızda) doğru kimseler iseniz, Allah’dan başka şâhidlerinizi
(yardım
cılarınızı) da çağırın!...
Bəqərə Suresi, 23. Ayet:
Eğer kulumuz (Muhammed)e indirdiğimizden şüphe içinde iseniz, haydi onun gibi bir sûre getirin. Allah'tan başka bütün şâhid
(yardım
cı)larınızı da çağırın; eğer doğru iseniz (bunu yapın)....
Bəqərə Suresi, 89. Ayet:
Allah katından onlara, yanlarındaki kitab (Tevrat)ı tasdîk eden (yanlışlarını düzeltip semavî olduğunu bildiren) bir kitab (Kur'ân) gelince, ki daha önce inkâr edenlere karşı böyle bir fetih
(yardım
kapısının açılmasını) istiyorlardı (Tevrat'da vasfını görüp) tanıdıkları şey (Kur'ân ve Hz. Muhammed A.S.) kendilerine gelince, onu inkâr ettiler. O sebeple Allah'ın laneti inkâr edenler üzerinedir....
Bəqərə Suresi, 177. Ayet:
Gerçekte erdemlilik, yüzünü doğuya veya batıya çevirmeniz ile ilgili değildir; ama gerçek erdem sahibi, Allah'a, Ahiret Günü'ne, melekler, vahye ve Peygamberlere inanan, servetini -kendisi için ne kadar kıymetli olsa da- akrabasına, yetimlere, ihtiyaç sahiplerine, yolculara,
(yardım
) isteyenlere ve insanları kölelikten kurtarmaya harcayan; namazında devamlı ve dikkatli olan ve arındırıcı (mali) yükümlülüğünü ifa eden kişidir; ve (gerçek erdem sahipleri) söz verdiklerinde sözünü tutan, felaket, z...
Bəqərə Suresi, 270. Ayet:
1.
ve mâ enfaktum
: ve infâk ettiniz, infâk ettiğiniz şey
2.
min nafakatin
: nafakadan, nafaka olarak, bir nafaka
3.
ev
: veya
4.
...
Ali-İmran Suresi, 22. Ayet:
1.
ulâike
: işte onlar
2.
ellezîne
: onlar
3.
habitat
: heba oldu, boşa gitti
4.
a'mâlu-hum
: onların amelleri
Ali-İmran Suresi, 28. Ayet:
Mü'minler, mü'minleri bırakıp da kafirleri veliler edinmesinler. Kim böyle yaparsa, Allah'tan hiç bir şey
(yardım
) yoktur. Ancak onlardan korunma gayesiyle sakınma(nız) başka. Allah, sizi kendisinden sakındırır. Varış Allah'adır....
Ali-İmran Suresi, 28. Ayet:
İnançlılar, inançlıları bırakıp da kafirleri veliler edinmesinler. Kim böyle yaparsa, Tanrı'dan hiç bir şey
(yardım
) yoktur. Ancak onlardan korunma gayesiyle sakınma(nız) başka. Tanrı, sizi kendisinden sakındırır. Varış Tanrı'yadır....
Ali-İmran Suresi, 28. Ayet:
Mü'minler, mü'minleri bırakıp da kâfirleri veliler edinmesinler. Kim böyle yaparsa, Allah'tan hiç bir şey
(yardım
) yoktur. Ancak onlardan korunma gayesiyle sakınma(nız) başka. Allah, sizi kendisiyle sakındırır. Varış Allah'adır....
Ali-İmran Suresi, 56. Ayet:
1.
fe emma
: artık, fakat öyle ise
2.
ellezîne
: o kimseler, onlar
3.
keferû
: inkâr ettiler
4.
fe uazzibu-hum
: o...
Ali-İmran Suresi, 68. Ayet:
Hakıykat, İbrâhîme insanların en yakıyni, her halde (zamanında) ona tâbi olanlarla şu Peygamber ve (şu) îman edenlerdir. Allah, o îman edenlerin yâri
(yardım
cısı) dır. ...
Ali-İmran Suresi, 91. Ayet:
1.
inne ellezîne
: muhakkak ki onlar
2.
keferû
: inkâr ettiler
3.
ve mâtû
: ve öldüler
4.
ve hum
: ve onlar
Ali-İmran Suresi, 126. Ayet:
Allah bunu
(yardım
ı) size ancak bir müjde olsun ve kalpleriniz bununla tatmin bulsun diye yaptı. 'Yardım ve zafer' (nusret) ancak üstün ve güçlü, hüküm ve hikmet sahibi olan Allah'ın katındandır....
Ali-İmran Suresi, 126. Ayet:
Tanrı bunu
(yardım
ı) size ancak bir müjde olsun ve kalpleriniz bununla tatmin bulsun diye yaptı. 'Yardım ve zafer' (nusret) ancak üstün ve güçlü, hüküm ve hikmet sahibi olan Tanrı'nın katındandır....
Ali-İmran Suresi, 126. Ayet:
Çünki Allah, bu
(yardım
ı)nı size sâdece bir müjde olsun ve kalbleriniz onunla mutmain olsun diye yaptı. Yoksa zafer, ancak Azîz (kudreti dâimâ galib gelen), Hakîm (her işi hikmetli) olan Allah katındandır....
Ali-İmran Suresi, 126. Ayet:
Allâh bu
(yardım
va'di)ni sırf size müjde olsun ve kalbleriniz bununla güven bulsun diye yaptı. Yardım, yalnız, dâimâ gâlib, hüküm ve hikmet sâhibi Allâh katındandır....
Ali-İmran Suresi, 126. Ayet:
Allah bunu
(yardım
ı) size ancak bir müjde olsun ve kalpleriniz bununla tatmin bulsun diye yaptı. 'Yardım ve zafer (nusret) ' ancak üstün ve güçlü, hüküm ve hikmet sahibi olan Allah'ın katındandır....
Ali-İmran Suresi, 127. Ayet:
(Allah) kâfirlerden bir kısmını koparıp ayırsın veya başaşağı etsin diye
(yardım
da bulunmuş) ve bu sebeple onlar hüsrana uğrayarak yüzüstü gelmişlerdir....
Ali-İmran Suresi, 152. Ayet:
Kendi izniyle onları öldürdüğünüz sürece Allâh, size
(yardım
) va'dini doğruladı: Nihâyet siz korktunuz, Allâh size sevdiğiniz(gâlibiyet)i gösterdikten sonra (verilen) emir hakkında (birbirinizle) çekişip isyân ettiniz: Kiminiz dünyâyı istiyordu, kiminiz âhireti istiyordu. Sonra Allâh sizi denemek için onlardan geri çevirdi (yenilgiye uğrattı. Buna rağmen) sizi bağışladı. Allâh mü'minlere karşı çok lutufkârdır....
Nisa Suresi, 89. Ayet:
Onlar, (kendileri) hakikati inkâr ettikleri gibi sizin de inkâr etmenizi ve (böylece onlarla) eşit olmanızı arzu ettiler. . . O hâlde (onlar) Allâh uğruna zulüm ve kötülük diyarını terk edinceye kadar onlardan kimseyi dostlar edinmeyin. . . Eğer dönerlerse (düşmanlık için), onları yakalayın ve bulduğunuz yerde öldürün. . . Onlardan velî ve nasîr
(yardım
cı) edinmeyin....
Nisa Suresi, 141. Ayet:
Onlar hep sizi gözetleyib duranlardır. Onun için eğer Allahdan size bir feth (-u zafer) olursa: «Biz de sizinle beraber değil miydik?» derler. Şayet kâfirlere bir (zafer) hisse (si) düşerse (o vakit da kâfirlere dönerek): «Biz size
(yardım
ederek) galebenizi te'min etmedik mi? Size mü'minlerden (gelecek felâketi) önlemedik mi?» derler. Artık Allah, kıyaamet günü (onlarla sizin) aranızda hükmünü verecekdir. Allah, kâfirlere mü'minlerin aleyhinde (galebeye) asla bir yol (ve imkân) bahşetmez. ...
Ənam Suresi, 34. Ayet:
And olsun ki, senden önce nice peygamberler de yalanlanmıştı; fakat yalanlanmalarına ve eziyet edilmelerine karşı sabrettiler; nihâyet onlara yardımımız geldi. Çünki Allah’ın kelimelerini
(yardım
va'dini) değiştirebilecek kimse yoktur. And olsun ki, o peygamberlerin haber(ler)inden bir kısmı sana da geldi....
Əraf Suresi, 197. Ayet:
Sizin O'nun dûnunda
(yardım
a) çağırdıklarınız ise, ne size yardım etmeye muktedirdirler ve ne de kendilerine yardım edebilirler....
Ənfal Suresi, 9. Ayet:
Rabbinizden yardım istediğiniz zaman böylece O, size icabet etti. Muhakkak ki Ben, birbirini izleyerek gelen bin melekle, size yardım edenim
(yardım
eden Benim)....
Ənfal Suresi, 10. Ayet:
Ve Allah, (bu yardımı) sadece bir müjde ve onunla kalplerinizin tatmin (mutmain) olması için yaptı (başka bir şey için yapmadı). Allah'ın katından başka yardım (yeri) yoktur
(yardım
ancak Allah'ın katındandır). Muhakkak ki Allah, Azîz (üstün izzet sahibi) ve Hakîm'dir (hikmet sahibi, hüküm sahibi)....
Ənfal Suresi, 12. Ayet:
O vakit Rabbin Meleklere şöyle vahyediyordu; “-Şüphesiz ki ben sizinle beraberim, hemen müminlere
(yardım
ve zafer ilham ederek kalblerine) sebat verin. Kâfirlerin kalblerine korku salacağım, hemen boyunları üstüne vurun (başlarını kesin), el ve ayakları etrafına vurun.”...
Ənfal Suresi, 48. Ayet:
1.
ve iz
: ve olduğu zaman, olmuştu
2.
zeyyene
: süsledi, güzel gösterdi
3.
lehum eş şeytânu
: onlara şeytan
4.
a'mâle-hum
<...
Ənfal Suresi, 48. Ayet:
Ve şeytan, onlara amellerini süslemişti. Ve şöyle dedi: “Bugün insanlardan size gâlip olacak yoktur. Ve muhakkak ki ben, size müttefikim
(yardım
cıyım).” Fakat iki toplum, (birbirini) görünce iki topuğu üzerinde arkasına dönüp kaçtı ve “Ben, sizden uzağım. Gerçekten ben, sizin görmediğiniz şeyleri görüyorum. Muhakkak ki ben, Allah'tan korkarım.” dedi. Ve Allah, ikabı (azabı) şiddetli olandır....
Ənfal Suresi, 72. Ayet:
Doğrusu îmân edip hicret edenler ve Allah yolunda mallarıyla canlarıyla cihâd eden (Muhâcir)ler ve (onları) barındırıp yardım edenler (Ensâr) var ya, işte onlar birbirlerinin velîleri (vârisleri)dirler. Îmân edip de (henüz) hicret etmeyenler ise, hicret edinceye kadar onların velâyetinden(mîrasçılığından) size hiçbir şey yoktur. Fakat din husûsunda sizden yardım isterlerse, artık üzerinize (onlara) yardım etmek düşer; ancak aranızda kendileriyle andlaşma bulunan bir kavme karşı
(yardım
istemeler...
Ənfal Suresi, 72. Ayet:
Onlar ki inandılar, hicret ettiler, Allâh yolunda mallariyle, canlariyle savaştılar ve onlar ki (yurtlarına göçenleri) barındırdılar ve yardım ettiler; işte onlar, birbirlerinin velisi(dostu, koruyucusu)durlar. İnanıp da hicret etmeyenlere gelince, onlar hicret edinceye kadar, onların velâyetinden size bir şey yoktur (onları korumakla yükümlü değilsiniz). Fakat dinde yardım isterlerse (onlara) yardım etmeniz gerekir. Yalnız, aranızda andlaşma bulunan bir topluma karşı
(yardım
etmeniz) olmaz. All...
Tövbə Suresi, 40. Ayet:
Eğer siz Elçiye yardım etmezseniz, o zaman (bilin ki) ona (yine) Allah
(yardım
edecektir, tıpkı,) o hakkı inkara şartlanmış olan kimseler onu yurdundan sürüp çıkardıkları zaman yardım etti(ği gibi); (ki o gün) (o yalnızca) iki kişiden biriydi: ve bu iki kişi (saklandıkları) mağaradayken Elçi arkadaşına: "Üzülme" dedi, "Allah bizimle beraberdir". Ve derken Allah ona katından bir sükunet/bir güven duygusu bahşetti, onu sizin göremeyeceğiniz güçlerle destekledi ve (böylece,) hakkı inkara şartlanmış...
Tövbə Suresi, 71. Ayet:
Mü'min erkeklerle mü'min kadınlar birbirlerinin velîleri
(yardım
cıları, destekleyicileri ve Allah için dost ve yakınları)dırlar. İyilikle emrederler, fenalıktan men'ederler; namazı vaktince kılarlar, zekâtı (yerli yerince) verirler ve Allah'a, Peygamberine itaat ederler. İşte bunları Allah (geniş) rahmetine eriştirecektir. Şüphesiz ki Allah yegâne üstündür, her işinde hikmet sahibidir....
Yunus Suresi, 38. Ayet:
Yoksa onu (peygamber) kendiliğinden uydurdu mu diyorlar? De ki: «Öyleyse, eğer (iddianızda) doğru söyleyiciler iseniz siz de onun benzeri bir sûre (meydana) getirin. (Bu hususda) Allahdan başka gücünüzün yetdiği (güvendiğiniz) kim varsa onları da
(yardım
a) çağırın! ...
Yunus Suresi, 38. Ayet:
Yoksa, 'Onu (Muhammed) uydurdu' mu diyorlar? De ki: 'O hâlde (iddiânızda)doğru kimseler iseniz,
(yardım
için) Allah’dan başka gücünüzün yettiklerini de çağırarak onun benzeri bir sûre getirin!'...
Hud Suresi, 13. Ayet:
Yoksa “onu (Kur’an’ı) uydurdu” mu diyorlar? De ki: “Eğer doğru söyleyenler iseniz, haydi Allah’tan başka gücünüzün yettiklerini de
(yardım
a) çağırıp, siz de onun gibi uydurma on sûre getirin.”...
Hud Suresi, 13. Ayet:
Yoksa, "Onu (Kur'an'ı) kendisi uydurdu" mu diyorlar? De ki: Eğer doğru iseniz Allah'tan başka çağırabildiklerinizi
(yardım
a) çağırın da siz de onun gibi uydurulmuş on sûre getirin....
Hud Suresi, 13. Ayet:
Yoksa, «Onu (Kur'an'ı) kendisi uydurdu» mu diyorlar? De ki: Eğer doğru iseniz Allah'tan başka çağırabildiklerinizi
(yardım
a) çağırın da siz de onun gibi uydurulmuş on sûre getirin....
Hud Suresi, 13. Ayet:
Yoksa, "Onu (Kur'an'ı) kendisi uydurdu" mu diyorlar? De ki: Eğer doğru iseniz Allah'tan başka çağırabildiklerinizi
(yardım
a) çağırın da siz de onun gibi uydurulmuş on sûre getirin....
Hud Suresi, 13. Ayet:
Yoksa onu (Kur'ânı) kendisi mi uydurdu diyorlar? De ki: «O halde haydi siz de onun gibi on sûre getirin düzme ve uydurma olarak. Allahdan başka kime gücünüz yetiyorsa (kime güveniyorsanız) onları da
(yardım
a) çağırın, eğer (iddianızda) doğrucular iseniz. ...
Hud Suresi, 13. Ayet:
Yoksa, «Onu (Kur'an'ı) kendisi uydurdu» mu diyorlar? De ki: Eğer doğru iseniz Allah'tan başka çağırabildiklerinizi
(yardım
a) çağırın da siz de onun gibi uydurulmuş on sûre getirin....
Hud Suresi, 13. Ayet:
Yoksa, "O'nu uydurdu" mu diyorlar? De ki: "Öyleyse siz de onun benzeri on uydurulmuş sûre getirin; eğer doğru iseniz Allah'tan başka, çağırabildiklerinizi de
(yardım
a) çağırın (da bunu yapın)!"...
Hud Suresi, 20. Ayet:
Onlar yeryüzünde (Allah'ı) âciz bırakacak değillerdir; onların Allah'tan başka
(yardım
isteyecekleri) dostları da yoktur. Onların azabı kat kat olacaktır. Çünkü onlar (gerçekleri) ne görebiliyorlar ne de kulak veriyorlardı....
Hud Suresi, 20. Ayet:
Onlar yeryüzünde (Allah'ı) âciz bırakacak değillerdir; onların Allah'tan başka
(yardım
isteyecekleri) dostları da yoktur. Onların azabı kat kat olacaktır. Çünkü onlar (gerçekleri) ne görebiliyorlar ne de kulak veriyorlardı....
Yusif Suresi, 18. Ayet:
Ve üzerinde yalancı kan bulunan gömleğini getirdiler. (Babası şöyle) dedi: “Hayır. Sizi, nefsiniz bir işe sevketti. Artık bundan sonrası (benim yapmam gereken şey) güzel (bir) sabırdır. Sizin anlattığınız şeye karşı istiane
(yardım
) istenecek olan (sadece) Allah'tır.”...
Yusif Suresi, 62. Ayet:
1.
ve kâle
: ve dedi
2.
li fityâni-hi
: adamlarına
(yardım
cı gençlere)
3.
ıc'alû
: yapın (koyun)
4.
bidâate-hum
: ...
Yusif Suresi, 62. Ayet:
Adamlarına
(yardım
cı gençlere) şöyle dedi: “Onların erzak bedellerini, yüklerinin içine koyun (geri verin). Umulur ki; onlar ailelerine geri döndükleri zaman onu farkederler, böylece geri gelirler."...
Rəd Suresi, 11. Ayet:
Önünde ve arkasında Allah'ın emriyle onu koruyan takipçiler (melekler) vardır. Bir millet kendi durumlarını değiştirmedikçe Allah onların durumlarını değiştirmez. Allah bir millet için kötülük dilediği zaman, artık onu geri çevirecek bir kuvvet yoktur. Onlar için Allah'tan başka bir veli
(yardım
cı) da yoktur....
İbrahim Suresi, 43. Ayet:
(İşte o gün onlar) zillet içinde bakarak, başlarını dikerek
(yardım
arayışında) koşuşur hâldedirler. . . Kendilerini göremez bir hâldedirler! Ne düşüneceklerini bilemezler!...
Nəhl Suresi, 86. Ayet:
1.
ve izâ
: ve o zaman, olduğu zaman
2.
rae
: gördü
3.
ellezîne
: onlar
4.
eşrekû
: (Allah'a) ortak (şirk) koştula...
İsra Suresi, 6. Ayet:
Sonra sizi, onlara karşı tekrar (yeniden zafere) döndürdük. Mallarla ve oğullarla, size imdat
(yardım
) ettik. Ve sizi, nefer (cemaat) olarak daha çok kıldık....
İsra Suresi, 22. Ayet:
Allah ile beraber diğer bir Tanrı edinme. Sonra kınanmış ve kendi başına
(yardım
sız) bırakılmış olursun. ...
Kəhf Suresi, 29. Ayet:
De ki: “Hak Rabbinizdendir.” Bundan sonra artık dileyen inansın ve dileyen inkâr etsin. Muhakkak ki Biz, zalimler için kenarları, onları (kâfirleri) ihata eden (saran, kaplayan) bir ateş hazırladık. Ve eğer onlar yağmur isterlerse (ateşe karşı), erimiş maden gibi koyu ve kaynar, yüzleri kavuran bir su yağdırılır. Ne kötü bir içecek ve ne kötü bir dost
(yardım
cı)....
Kəhf Suresi, 43. Ayet:
Ve Allah'tan başka ona yardım edecek kimseler yoktu. Ve o, yardım alan
(yardım
edilen) olmadı....
Kəhf Suresi, 44. Ayet:
İşte burada velâyet
(yardım
, dostluk) Allah'a ait bir haktır. O (Allah), sevap (mükâfat) açısından da akıbet (sonuç) açısından da hayırlıdır....
Kəhf Suresi, 44. Ayet:
İşte burada (bu durumda) velayet
(yardım
cılık, dostluk) hak olan Allah'a aittir. O, sevap bakımından hayırlı, sonuç bakımından hayırlıdır....
Kəhf Suresi, 44. Ayet:
İşte burada (bu durumda) velayet
(yardım
cılık, dostluk) hak olan Tanrı'ya aittir. O, sevap bakımından hayırlı, sonuç bakımından hayırlıdır....
Kəhf Suresi, 44. Ayet:
İşte burda (bu durumda) velayet
(yardım
cılık, dostluk) hak olan Allah'a aittir. O, sevap bakımından hayırlı, sonuç bakımından hayırlıdır....
Kəhf Suresi, 63. Ayet:
(Yardım
cısı): "Olacak şey mi, bu" dedi, "O kayanın yanında dinlenmek için durduğumuzda, nasıl olduysa, balığı unutmuşum. Bunu olsa olsa bana Şeytan unutturmuş olacak! Tuhaf şey, nasıl da yol bulup suya ulaştı!"...
Kəhf Suresi, 109. Ayet:
1.
kul
: de, söyle
2.
lev
: eğer, ise, olsa
3.
kâne el bahru
: deniz(ler) oldu
4.
midâden
: mürekkep
Kəhf Suresi, 109. Ayet:
De ki: “Denizler, Rabbimin kelimeleri için (kelimelerini yazmak için) mürekkep olsaydı ve onun bir mislini daha imdada
(yardım
a) getirmiş olsaydık bile, Rabbimin kelimeleri bitmeden, denizler mutlaka tükenirdi.”...
Məryəm Suresi, 82. Ayet:
Hayır, öyle değil. O (Tanrıları) onların tapmalarına küfredecekler, onların aleyhine
(yardım
cı ve) düşman olacaklar. ...
Taha Suresi, 29. Ayet:
Bana ailemden bir de vezir
(yardım
cı) ver,...
Taha Suresi, 29. Ayet:
Bana ailemden bir de vezir
(yardım
cı) ver,...
Ənbiya Suresi, 112. Ayet:
1.
kâle
: dedi
2.
rabbi ıh-kum
: Rabbim hükmet
3.
bi el hakkı
: hak ile
4.
ve rabbu-nâ
: ve bizim Rabbimiz
Həcc Suresi, 13. Ayet:
Gerçekten, zararı yararından daha yakın (daha fazla) olana dua ederler. (Onların taptıkları şeyler), ne kötü dost
(yardım
cı) ve ne kötü arkadaştır....
Həcc Suresi, 73. Ayet:
Ey insanlar! (Size) bir misâl getirildi; şimdi onu dinleyin! Şübhesiz ki Allah’dan başka (kendisine) yalvarmakta olduklarınız bir sinek dahi yaratamazlar; isterse bunun için hepsi toplansınlar! Sinek onlardan bir şey kapacak olsa, bunu ondan geri alamazlar.
(Yardım
) isteyen de âciz kaldı, kendinden istenen de!...
Nur Suresi, 22. Ayet:
Sizden fazilet ve varlık sahibi olanlar yakınlarına, düşkünlere, Allah yolunda hicret edenlere
(yardım
da) bulunmamaya yemin etmesinler (veya vermekte kusur etmesinler); affetsinler, bağışlayıp aldırış etmesinler. Allah'ın sizi bağışlamasını sevip arzu etmez misiniz ? Allah çok bağışlayan ve çok merhamet edendir....
Nur Suresi, 39. Ayet:
İnkâr edenlere gelince, onların amelleri çöllerdeki serab gibidir; susayan bir kimse onu su zanneder. Nihâyet
(yardım
a pek muhtaç olduğu, o hesab gününde) ona (o ameline)vardığı zaman, onu (kendisine fayda verecek) bir şey olarak bulamaz ama (amelinin)yanında Allah’ı bulur; (O da) onun hesâbını tamamıyla hemen görüverir. Çünki Allah, hesâbı çok çabuk görendir....
Furqan Suresi, 35. Ayet:
Ve andolsun ki Musa (A.S)'a Kitab'ı (Tevrat'ı) verdik. Ve onunla beraber kardeşi Harun'u, (ona) vezir
(yardım
cı) kıldık....
Furqan Suresi, 35. Ayet:
Gerçekten Mûsa’ya o kitabı (Tevrat’ı) verdik ve ona kardeşi Harûn’u beraberinde vezir
(yardım
cı) yaptık....
Qəsəs Suresi, 12. Ayet:
Ve daha önce ona (başka) süt annelerini haram kıldık (süt emmemesini sağladık). (Onun ablası, firavunun ailesine): "Ona kefil olacak (bakımını üstlenecek) bir aileye sizi ulaştırmak için delâlet
(yardım
) edeyim mi? Ve onlar, onu (bebeği) iyi yetiştirir." dedi....
Qəsəs Suresi, 17. Ayet:
(Musa A.S): "Rabbim beni ni'metlendirdiğin şeyler sebebiyle, bundan sonra ben asla mücrimlere arka çıkmayacağım
(yardım
cı olmayacağım)....
Qəsəs Suresi, 18. Ayet:
Şehirde korku içinde, (etrafı) gözetleyerek sabahladı. Bir de ne görsün, dün kendisinden yardım isteyen kimse, feryat ederek yine ondan imdat istiyor. Musa ona
(yardım
isteyene) dedi ki: Doğrusu sen, besbelli bir azgınsın!...
Qəsəs Suresi, 18. Ayet:
Şehirde korku içinde, (etrafı) gözetleyerek sabahladı. Bir de ne görsün, dün kendisinden yardım isteyen kimse, feryat ederek yine ondan imdat istiyor. Musa ona
(yardım
isteyene) dedi ki: Doğrusu sen, besbelli bir azgınsın!...
Qəsəs Suresi, 18. Ayet:
Böylece, ertesi sabah, korku içinde çevresini gözetleyerek yine şehirde dolaşıyordu; bir de ne görsün, dün kendisinden yardım isteyen adam (yine) o'nu
(yardım
ına) çağırmıyor mu! Musa, (bu sefer) ona: "Sen gerçekten apaçık bir azgınmışsın!" dedi....
Qəsəs Suresi, 19. Ayet:
Vakta ki Mûsa, hem kendisine, hem de kendisinden yardım istiyene düşman olanı (bu ikinci Kıptî’yi) yakalamak istedi,
(yardım
istiyen adam, daha önce kendisine Mûsa tarafından azgın diye hitab edildiğinden, Mûsa kendisini yakalayacak zannederek) şöyle dedi: “- Ey Mûsa! Dün bir adamı öldürdüğün gibi, beni de öldürmek mi istiyorsun. Ara buluculardan olmayı arzu etmiyorsun da yeryüzünde bir zorba mı olmak istiyorsun?”...
Qəsəs Suresi, 64. Ayet:
Onlara, 'Haydi ortaklarınızı
(yardım
a) çağırın.' Bunun üzerine onları çağırırlar, ancak kendilerine karşılık vermezler. Azabı görürler ve doğru yolda bulunmadıklarına yanarlar....
Rum Suresi, 33. Ayet:
Şimdi (vaki olduğu üzere) insanlar sıkıntıya uğradıklarında Rablerine dönerek
(yardım
için) O'na yalvarıp yakarırlar; fakat rahmetine nail olunca da bir kısmı, başka güçleri Rablerinin ilahlığına ortak koş(maya başl)arlar,...
Loğman Suresi, 33. Ayet:
Ey insanlar, Rabbinize karşı takva sahibi olun! Ve o günden korkun ki; baba, oğluna karşılık veremez
(yardım
edemez). Ve oğul da babasına bir şeyle karşılık veremez. Muhakkak ki Allah'ın vaadi haktır. Öyleyse dünya hayatı sakın sizi aldatmasın. Garur (tagut), Allah'a karşı sakın sizi kandırmasın....
Əhzab Suresi, 19. Ayet:
(Gelseler de) size karşı
(yardım
da) pek cimri adamlar olarak (gelirler). Hele kendilerine korku çatdı mı, onların ölümden üstüne baygınlık çökmüş kimseler gibi gözleri dönerek, sana bakdıklarını görürsün. O korku gidince ise hayra karşı pek düşkün adamlar tavriyle, sizi keskin dilleriyle incitirler. Onlar (hakıykatde) îman etmemişlerdir. Bundan dolayı Allah onların amellerini hiçe indirmişdir. Bu, Allaha göre kolaydır. ...
Əhzab Suresi, 25. Ayet:
Allah, inkâr edenleri kin ve öfkeleriyle geri çevirdi, onlar hiçbir hayra varamadılar. Savaşta Allah
(yardım
cı ve zafer nasib edici olarak) mü'minlere yetti. Allah çok güçlüdür, üstün ve galib olandır....
Əhzab Suresi, 25. Ayet:
Allah, o küfredenleri öfke ve kinleriyle geri çevirdi de hiç bir hayra eremediler. Allah savaşta
(yardım
cı olarak) mü'minlere yetti. Allah çok güçlüdür, çok üstündür....
Əhzab Suresi, 25. Ayet:
Tanrı, küfredenleri kin ve öfkeleriyle geri çevirdi, onlar hiçbir hayra varamadılar. Savaşta Tanrı
(yardım
cı ve zafer nasib edici olarak) inançlılara yetti. Tanrı çok güçlüdür, üstün ve galib olandır....
Əhzab Suresi, 25. Ayet:
Allah, küfredenleri kin ve öfkeleriyle geri çevirdi, onlar hiçbir hayra varamadılar. Savaşta Allah,
(yardım
cı ve zafer nasib edici olarak) mü'minlere yetti. Allah çok güçlüdür, üstün ve galib olandır....
Əhzab Suresi, 26. Ayet:
Ve kitap ehlinden onlara arka çıkanları
(yardım
edenleri) kalelerinden indirdi. Ve onların kalplerine korku düşürdü. Bir kısmını öldürüyordunuz ve bir kısmını esir alıyordunuz....
Fatir Suresi, 37. Ayet:
1.
ve hum
: ve onlar
2.
yastarihûne
: feryat ederler
3.
fî-hâ
: orada
4.
rabbe-nâ
: bizim Rabbimiz
Zümər Suresi, 8. Ayet:
İşte (böyle,) insanın başına bir bela geldi mi Rabbine yönelerek
(yardım
için) O'na yalvarır fakat O'nun rahmetiyle bir nimete kavuşunca da önceden yalvarıp yakardığını unutarak başka güçleri Allah'a rakip çıkarır ve böylece (başkalarını) O'nun yolundan saptırır. (Bu şekilde günah işleyenlere) de ki: "Bu inkarınızla kısa bir müddet keyif sürün bakalım (ama sonunda) ateşi hak edenlerden olacaksınız!"...
Zümər Suresi, 44. Ayet:
De ki: "Şefâ'at tamamen Allâh'ındır
(yardım
ve destek yalnız O'ndandır). Göklerin ve yerin mülkü O'nundur. Sonra O'na döndürüleceksiniz."...
Mömin Suresi, 26. Ayet:
Firavun dedi ki: "Bırakın beni, Musa'yı öldüreyim. . . O da Rabbini
(yardım
a) çağırsın. . . Muhakkak ki ben, (Musa'nın) din anlayışınızı değiştirmesinden yahut bu beldede fesat çıkarmasından korkuyorum. "...
Casiyə Suresi, 19. Ayet:
Çünkü onlar, Allah’dan gelecek hiç bir şeyi senden geri bırakamazlar, (onlara uyduğun takdirde, Allah’ın azabını senden geri çeviremezler). Muhakkak ki zalimler birbirlerinin dostlarıdır. Allah ise, takva sahiblerinin velisidir,
(yardım
cısı ve dostudur)....
Məhəmməd Suresi, 11. Ayet:
Bunun sebebi şudur: Çünkü Allah şübhesiz iman edenlerin velîsi
(yardım
cısı) dır. Kâfirler (e gelince: hakıykaten) onların velîsi
(yardım
cısı) yokdur. ...
Zariyat Suresi, 19. Ayet:
Mallarında
(yardım
) isteyen ve (iffetinden dolayı isteyemeyip) mahrum olanlar için bir hak vardır....
Zariyat Suresi, 19. Ayet:
ve sahip oldukları her şeyden,
(yardım
) isteyenlere ve sıkıntı içinde bulunanlara bir pay (ayırırlardı)....
Qəmər Suresi, 44. Ayet:
Yoksa onlar, «biz yardım gören
(yardım
laşan) bir cemiyet miyiz» diyorlar ?...
Hədid Suresi, 28. Ayet:
Ey îman edenler, Allahdan korkun. Onun peygamberlerine de îman edin ki (Allah) size rahmetinden iki (kat) nasıyb versin. Sizin için,
(yardım
ıyle), yürüyeceğiniz bir nuur lütfetsin. Sizi yarlığasın. Allah hakkıyla yarlığayıcı, çok esirgeyicidir. ...
Mümtahinə Suresi, 9. Ayet:
Fakat Allah, dîn hususunda sizinle savaşmış ve sizi yurdunuzdan çıkarmış olan ve sizin çıkarılmanıza arka çıkmış
(yardım
etmiş) olan kimselere dönmenizden (onlarla dostluk kurmanızdan) sizi nehyeder (yasaklar). Ve kim onlara dönerse, o taktirde işte onlar, onlar zalimlerdir....
Münafiqun Suresi, 7. Ayet:
Bunlar o kimselerdir ki, «Allah'ın Peygamberi'nin yanında bulunanlara
(yardım
olarak) harcama yapmayın ki dağılıp gitsinler» derler. Göklerin ve yerin hazîneleri Allah'ındır. Fakat ikiyüzlü dönekler (bu gerçeği) anlamazlar....
Təhrim Suresi, 4. Ayet:
Siz ikiniz de Allah'a tövbe etseniz (ki, mutlaka etmelisiniz). Çünkü ikinizin de kalbi kaymıştı. Ve eğer O'na (Hz. Peygamber (S.A.V)'e) karşı yardımlaşırsanız, o taktirde muhakkak ki Allah, O; O'nun (Hz. Peygamber (S.A.V)'in) Mevlâsı'dır, Cibril (A.S) ve mü'minlerin salih olanları ve bunlardan başka melekler de O'na zahirdirler
(yardım
cıdırlar)....
Haqqə Suresi, 35. Ayet:
Bugün de ona, burada
(yardım
edecek) bir yakın yok;...
Məaric Suresi, 25. Ayet:
(yardım
) isteyenlerin ve (hayatın güzel şeylerinden) yoksun bulunanların;...
Naziat Suresi, 23. Ayet:
Sonunda
(yardım
cı güçlerini) topladı, seslendi;...
Naziat Suresi, 23. Ayet:
Sonunda
(yardım
cı güçlerini) topladı, seslendi;...
Naziat Suresi, 23. Ayet:
Sonunda
(yardım
cı güçlerini) topladı, seslendi;...
Ələq Suresi, 17. Ayet:
Haydi, meclisini
(yardım
cılarını) çağırsın....
Ələq Suresi, 17. Ayet:
Bırak, kendi aklının (asılsız, düzmece) tavsiyelerini
(yardım
ına) çağırsın,...
Maun Suresi, 7. Ayet:
Zekâtı da, eğreti âlet edavatı da vermezler
(yardım
da bulunmaktan hiç hoşlanmazlar)....
Nəsr Suresi, 1. Ayet:
Allah’ın nasr’ı
(yardım
ı) ve fetih geldiği zaman!...
Yasin Suresi, 75. Ayet:
bunlar bağlılarına yardım eli uzatamazlar, hatta onlara
(yardım
için) çağrılmış askerler ol(arak görün)seler bile....
Saffat Suresi, 172. Ayet:
Gerçekten onlar, muhakkak nusret
(yardım
ve zafer) bulacaklardır....
Saffat Suresi, 172. Ayet:
Gerçekten onlar, muhakkak nusret
(yardım
ve zafer) bulacaklardır....
Saffat Suresi, 172. Ayet:
Hiç tartışmasız onlar, muhakkak nusret
(yardım
ve zafer) bulacaklardır....
Səff Suresi, 14. Ayet:
Ey iman edenler, Allâh'ın Ensârı
(yardım
cıları) olun; Meryemoğlu İsa'nın, Havarilere: "Kim benim yardımcılarımdır Allâh'a?" dediğindeki gibi! Havariyyun dedi ki: "Biz Allâh'ın yardımcılarıyız!". . . İsrailoğullarından bir kısmı iman etti ve bir kısmı da küfretti (gerçeği reddetti)! Bunun üzerine o iman edenleri, düşmanları aleyhine destekledik de üstün gelenler oldular....
Mülk Suresi, 20. Ayet:
Ya da kim oluyor sizin Rahman'dan başka
(yardım
beklediğiniz) şu ordularınız ki, sizi kurtarsın? Kafirler ancak bir aldanış içindedirler....
Ənfal Suresi, 10. Ayet:
Allah (bu yardımı) yalnız bir müjdə və onunla qəlblərinizin mütməin (rahat) olması üçün etdi. Allahın dərgahından başqa, yardım yeri yoxdur
(yardım
ancaq Allahın dərgahındandır). Şübhəsiz ki, Allah Əziz və Hakimdir....
Yusif Suresi, 18. Ayet:
Üzərində saxta qan ləkəsi olan köynəyi gətirdilər. (Atası belə) dedi: ‘Xeyr. Sizi nəfsiniz bir işə sövq etmişdir. Artıq bundan sonrası (mənim üzərimə düşən yalnız) gözəl bir səbirdir. Sizin anlatdığınız şeyə qarşı istianə
(yardım
) istəniləcək olan yalnız Allahdır.’...
Əhzab Suresi, 18. Ayet:
Sizdən
(yardım
a) mane olanlara və qardaşlarına: ‘Bizə tərəf gəlin.’ deyənləri Allah bilirdi. Onların çox azı xaric, döyüşə gəlməzlər....
Ənfal Suresi, 48. Ayet:
O zaman şeytan onların əməllərini özlərinə gözəl göstərib: “Bu gün insanlardan heç kəs sizə qalib gələ bilməz. Axı mən sizə
(yardım
edən bir) qonşuyam!”– demişdi, iki dəstə bir-birini gördükdə isə geri çəkilib: “Mən sizdən uzağam. Mən sizin görmədiklərinizi görürəm. Mən Allahdan qorxuram. Çünki Allah şiddətli cəza verəndir!”– demişdi....
Ənfal Suresi, 72. Ayet:
Həqiqətən, iman gətirən, hicrət edən və Allah yolunda öz malı və canı ilə cihad edən (mühacirlər) və sığınacaq verib köməklik göstərən (ənsarlar) – məhz onlar bir-birinin dostlarıdır. İman gətirən, lakin hicrət etməyənlərə gəldikdə isə, onlar hicrət etməyincə siz onları himayə etməyə borclu deyilsiniz. Əgər onlar din uğrunda sizdən kömək istəsələr, sizinlə aralarında müqavilə olan bir camaat əleyhinə
(yardım
) istisna olmaqla, kömək etməyiniz gərəkdir. Allah sizin nə etdiklərinizi görür....
Zariyat Suresi, 19. Ayet:
Mallarında
(yardım
) istəyən və (həya edərək istəməyib) məhrum qalanlar üçün bir haqq var....