Axtarış Nəticələri
Ana Səhifə
Surələr
Məallər
Blog
Bəqərə Suresi, 153. Ayet:
Yâ eyyuhâllezîne âmenustainû bis sabri ves salât(salâti), innallâhe meas s
âbirî
n(s
âbirî
ne)....
Bəqərə Suresi, 153. Ayet:
1.
yâ eyyuhâ
: ey
2.
ellezîne
: o kimseler, onlar
3.
âmenû
: âmenû olanlar, îmân edenler(Allah'a ulaşmayı dileyenler)
4.
istain...
Bəqərə Suresi, 155. Ayet:
Ve le nebluvennekum bi şey’in minel havfi vel cûi ve naksın minel emvâli vel enfusi ves semerât(semerâti), ve beşşiris s
âbirî
n(s
âbirî
ne)....
Bəqərə Suresi, 155. Ayet:
1.
ve
: ve
2.
le
: elbette, mutlaka
3.
nebluvenne-kum
: sizi imtihan ederiz
4.
bi şey'in
: bir şey
Bəqərə Suresi, 177. Ayet:
Leysel birre en tuvellû vucûhekum kıbelel maşrıkı vel magrıbi ve lâkinnel birre men âmene billâhi vel yevmil âhırı vel melâiketi vel kitâbi ven nebiyyîn(nebiyyîne), ve âtel mâle alâ hubbihî zevil kurbâ vel yetâmâ vel mesâkîne vebnes sebîli, ves sâilîne ve fîr rıkâb(rıkâbi), ve ekâmes salâte ve âtez zekât(zekâte), vel mûfûne bi ahdihim izâ âhed(âhedû), ves s
âbirî
ne fîl be’sâi ved darrâi ve hînel be’s(be’si) ulâikellezîne sadakû, ve ulâike humul muttekûn(muttekûne)....
Bəqərə Suresi, 177. Ayet:
1.
leyse
: değil
2.
el birre
: birr, ebrar kılacak davranış biçimi
3.
en tuvellû
: dönmeniz, yönelmeniz
4.
vucûhe-kum
...
Bəqərə Suresi, 249. Ayet:
Fe lemmâ fesale tâlûtu bil cunûdi, kâle innallâhe mubtelîkum bi neher(neherin), fe men şeribe minhu fe leyse minnî, ve men lem yat’amhu fe innehu minnî illâ menigterafe gurfeten bi yedih(yedihî), fe şeribû minhu illâ kalîlen minhum fe lemmâ câvezehu huve vellezîne âmenû meahu, kâlû lâ tâkate lenâl yevme bi câlûte ve cunûdih(cunûdihî), kâlellezîne yezunnûne ennehum mulâkûllâhi, kem min fietin kalîletin galebet fieten kesîraten bi iznillâh(iznillâhi), vallâhu meas s
âbirî
n(s
âbirî
ne)....
Bəqərə Suresi, 249. Ayet:
1.
fe lemmâ
: böylece olduğu zaman
2.
fesale
: ayrıldı
3.
tâlûtu
: Talut
4.
bi
: ile
Ali-İmran Suresi, 17. Ayet:
Es s
âbirî
ne ves sâdıkîne vel kânitîne vel munfikîne vel mustagfirîne bil eshâr(eshâri). ...
Ali-İmran Suresi, 17. Ayet:
1.
es s
âbirî
ne
: sabredenler
2.
ve es sâdıkîne
: ve sadıklar (Allah ile olan ahdlerine sadık olanlar)
3.
ve el kânitîne
: ve kânitin olanlar (Allah'ın huzurunda saygı ile duranlar)
Ali-İmran Suresi, 142. Ayet:
Em hasibtum en tedhulûl cennete ve lemmâ ya’lemillâhullezîne câhedû minkum ve ya’lemes s
âbirî
n(s
âbirî
ne). ...
Ali-İmran Suresi, 142. Ayet:
1.
em hasibtum
: yoksa siz zannediyor musunuz
2.
en tedhulû
: girmenizi
3.
el cennete
: cennete
4.
ve lemmâ
: ve a...
Ali-İmran Suresi, 146. Ayet:
Ve keeyyin min nebiyyin kâtele, meahu rıbbiyyûne kesîr(kesîrun), fe mâ vehenû li mâ asâbehum fî sebîlillâhi ve mâ daufû ve mestekânû vallâhu yuhibbus s
âbirî
n(s
âbirî
ne)....
Ali-İmran Suresi, 146. Ayet:
1.
ve keeyyin
: ve niceleri
2.
min nebiyyin
: peygamberlerden
3.
kâtele
: savaştı
4.
mea-hu
: onunla beraber
<...
Nisa Suresi, 43. Ayet:
Yâ eyyuhâllezîne âmenû lâ takrabûs salâte ve entum sukârâ hattâ ta’lemû mâ tekûlûne ve lâ cunuben illâ
âbirî
sebîlin hattâ tagtesilû. Ve in kuntum mardâ ev alâ seferin ev câe ehadun minkum minel gâiti ev lâmestumun nisâe fe lem tecidû mâen fe teyemmemû saîden tayyiben femsehû bi vucûhikum ve eydîkum. İnnallâhe kâne afuvven gafûrâ(gafûran)....
Nisa Suresi, 43. Ayet:
1.
yâ eyyuhâ
: ey
2.
ellezîne
: onlar, olanlar
3.
âmenû
: âmenû oldular, îmân ettiler
4.
lâ takrabû
: yaklaşmayın<...
Ənam Suresi, 123. Ayet:
Böylece her şehirde ekâbiri (önde gelenleri), oranın suçluları kıldık ki, orada tuzak kursunlar. . . (Gerçekte) kendilerinden başkasına tuzak kurmuyorlar, farkında değiller!...
Əraf Suresi, 83. Ayet:
Fe enceynâhu ve ehlehû illemreetehu kânet minel g
âbirî
n(g
âbirî
ne). ...
Əraf Suresi, 83. Ayet:
1.
fe
: bunun üzerine, böylece
2.
encey-nâ-hu
: biz onu kurtardık
3.
ve ehle-hu
: ve onun ehlini, ailesini
4.
illâ imreete-hu
Ənfal Suresi, 46. Ayet:
Ve etîullâhe ve resûlehu ve lâ tenâzeû fe tefşelû ve tezhebe rîhukum vasbirû, innallâhe meas s
âbirî
n(s
âbirî
ne)....
Ənfal Suresi, 46. Ayet:
1.
ve etîu allâhe
: ve Allah'a itaat edin
2.
ve resûle-hu
: ve O'nun resûlüne
3.
ve lâ tenâzeû
: ve anlaşmazlığa, nizaya düşmeyin
4.
Ənfal Suresi, 49. Ayet:
Hani münafıklar ile içlerindeki şüphe dolayısıyla sağlıklı düşünemeyenler: "Bunları dinleri aldatmış" diyor(du). . . Kim Allâh'a tevekkül ederse (işe duygularını karıştırmayıp tabiri câiz ise kendini otomatik pilota bırakırsa, yani Allâh Esmâ'sının gereğini kendisinde açığa çıkaracağına iman ederse), muhakkak Allâh Aziyz'dir, Hakiym'dir....
Ənfal Suresi, 66. Ayet:
El'âne haffefallâhu ankum ve alime enne fîkum da'fâ(da'fen), fe in yekun minkum mietun sâbiratun yaglibû mieteyn(mieteyni), ve in yekun minkum elfun yaglibû elfeyni bi iznillâh(iznillâhi), vallâhu meas s
âbirî
n(s
âbirî
ne)....
Ənfal Suresi, 66. Ayet:
1.
el'âne
: şimdi
2.
haffefe allâhu
: Allah hafifletti
3.
an-kum
: sizden
4.
ve alime
: ve bildi
Tövbə Suresi, 84. Ayet:
Ve onlardan biri ölürse asla namazını kılma ve kabirinin başına gidip durma. Çünkü onlar Allah'ı ve Resulünü tanımadılar. Ve fasık olarak can verdiler....
Hud Suresi, 1. Ayet:
Elif lâm râ kitâbun uhkimet âyâtuhu summe fussılet min ledun hakîmin habîr(habîrin). ...
Hud Suresi, 1. Ayet:
1.
kitâbun
: bir kitaptır
2.
uhkimet
: muhkem kılındı (sağlamlaştırıldı)
3.
âyâtu-hu
: onun âyetleri
4.
summe
: so...
Hud Suresi, 1. Ayet:
Elif-Lâm-Râ. Bir hakîmi habîrin ledünnünden âyetleri ihkâm edilmiş sonra da tafsıl olunmuş bir kitab...
Yusif Suresi, 6. Ayet:
'Demek ki, Rabbin seni seçecek, sana, meselelerin, olayların tahlilini, ilmî esaslara dayalı yorumunu, doğacak sonuçları hesap edebilmeyi, akıl yürütmeyi, rüyaların tâbirini öğretecek; daha önce, iki atan İbrâhim ve İshak’a nimetini, peygamberliği ve devletini tamamladığı gibi, sana ve Yâkup soyuna da nimetini peygamberliği ve devletini tamamlayacaktır. Rabbin her şeyi bilir, hikmet sahibi ve hükümrandır.' dedi....
Yusif Suresi, 6. Ayet:
İşte bu rüyan delâlet ettiği gibi, Rabbin seni seçecek ve sana rüya tâbirini öğretecektir. Bundan önce ataların İbrahim’e ve İshak’a, Allah nimetini tamamladığı gibi; hem sana, hem Yâkub ailesine de tamamlayacak. Gerçekten Rabbin Alîm’dir, Hâkim’dir.“...
Yusif Suresi, 6. Ayet:
«Ve işte böyle, Rabbin seni seçecek ve sana rüya tabirinden bilgiler öğretecek. Bundan önce ataların İbrahim'e ve İshak'a tamamladığı gibi, nimetini hem sana, hem de Yakup soyuna tamamlayacaktır. Muhakkak ki, Rabbin alîmdir, hakîmdir.»...
Yusif Suresi, 6. Ayet:
«Ve işte öylece Rabbin seni mümtaz kılacak ve sana rüyâların tâbirinden bilgi verecek ve nîmetini senin ve Yakub hanedanının üzerine tamamlayacak, nasıl ki, onu evvelce ataların İbrahim ve İshak üzerine de tamamlamıştı. Şüphe yok ki, senin Rabbin bir alîmdir, bir hakîmdir.»...
Yusif Suresi, 6. Ayet:
"Rabbin seni öylece seçecek, sana rüya tabirini öğretecek, ve daha önce büyük babaların İbrâhim ile İshak’a olan nimetini tamamına erdirdiği gibi, sana ve Yâkub ailesine de nimetini kemale erdirecektir. Çünkü Rabbin her şeyi hakkıyla bilir, tam hüküm ve hikmet sahibidir."...
Yusif Suresi, 6. Ayet:
'Rabbin seni böylece seçkin kılacak, sana rüya tabirini öğretecek ve, tıpkı bundan önce ataların İbrahim ve İshak'a yaptığı gibi, senin ve Yakub hanedanının üzerine de nimetini tamamlayacaktır. Şüphesiz ki Rabbin herşeyi bilir, herşeyi hikmetle yapar.'...
Yusif Suresi, 21. Ayet:
Onu satın alan Mısırlı, eşine: 'Onu konağa yerleştir, izzet ikramda bulun, güzel ağırla. Umulur ki bize faydası olur. Ve onu kendimize oğul ediniriz.' dedi. Böylece o ülkede, Yûsuf’a makam, mevki, güç ve itibar hazırladık. Ona, meselelerin, olayların tahlilini, ilmî esaslara dayalı yorumunu, doğacak sonuçları hesap edebilmeyi, akıl yürütmeyi, rüyaların tâbirini öğrettik. Allah’ın, planını icra etmeye gücü kudreti yeter. Fakat insanların çoğu bunu bilmezler....
Yusif Suresi, 21. Ayet:
Mısır halkından Yûsuf’u satın alan (vezir), karısına şöyle dedi: “- Bunun yerini iyi yap, kendisine güzel bak, umulur ki, bize bir faydası dokunur, yahut onu evlâd ediniriz.” İşte, Yûsuf’u böylece Mısır memleketine yerleştirdik ve ona rüyaların tâbirini öğrettik. Allah, emrinde galibdir, (iradesi geri çevrilemez) fakat insanların çoğu bunu bilmezler....
Yusif Suresi, 21. Ayet:
Onu satın alan Mısırlı, eşine dedi ki: «Buna güzel bak. Bize faydalı olabilir, ya da evlat ediniriz.» Yusuf'u böylece oraya yerleştirdik. Ona rüyaların tabirini de öğrettik. Allah emrinde galiptir. Fakat insanların çoğu bunu bilmezler....
Yusif Suresi, 21. Ayet:
Ve O'nu satın alan Mısırlı, refikasına dedi ki: «O'nun mevkiine güzelce riâyet et. Umulur ki, bize faideli olacaktır veya O'nu evlad ediniriz.» Ve işte Yusufu öylece Mısır'da yerleştirdik ve hem de O'na rüyaların tâbirini öğretelim diye. Ve Allah Teâlâ, emri üzerine galiptir velâkin nâsın ekserisi bilmezler....
Yusif Suresi, 21. Ayet:
Mısır'da onu satın alan kişi hanımına dedi ki: 'Ona güzel bak. Belki bize bir faydası dokunur, yahut onu evlât ediniriz.' Yusuf'u böylece ülkede yerleştirdik. Ve ona rüya tabirini öğrettik. Allah, işlerini kendi dilediği gibi yapar; lâkin insanların çoğu bunu bilmez....
Yusif Suresi, 36. Ayet:
Yûsuf’la beraber, zindana iki de delikanlı girdi. Delikanlılardan biri: “- Ben rüyamda kendimi şarap olacak üzüm sıkıyor gördüm”, dedi. Öteki de: “-Ben, rüyada kendimi görüyorum ki, başımın üstünde bir ekmek götürüyorum ve kuşlar ondan yiyor” dedi. Artık bize rüyanın tâbirini bildir. Çünkü biz, seni iyilik edenlerden görüyoruz....
Yusif Suresi, 36. Ayet:
Onunla birlikte zindana iki delikanlı daha girdi. Birisi: «Rüyada kendimi şarap sıkarken görüyorum.» dedi. Diğeri: «Ben, rüyada kendimi başımın üstünde bir ekmek götürürken görüyorum, ondan kuşlar yiyor. Bize bunun tabirini haber ver; çünkü biz seni iyilik sevenlerden görüyoruz.» dedi....
Yusif Suresi, 36. Ayet:
Ve O'nunla beraber iki genç de zindana girdi. Bunlardan biri dedi ki: «Muhakkak ben kendimi (rüyâda) görüyorum ki, şarap sıkıyorum.» Diğeri de dedi ki: «Ben de kendimi görüyorum ki, başımın üstünde bir ekmek yükleniyorum. Ondan kuşlar yiyor. Bize bunun tâbirini haber ver. Şüphesiz ki, biz seni iyilik sahiplerinden görüyoruz.»...
Yusif Suresi, 36. Ayet:
Hapishaneye onunla beraber iki genç de girmişti. Onlardan biri: "Ben rüyamda, kendimi şarap yapmak için üzüm sıkarken gördüm."Öbürü de: "Ben de başımın üstünde ekmek taşıdığımı ve bu ekmeği kuşların gagaladığını gördüm. Ne olur, bu rüyamızın tabirini bildir, doğrusu biz seni iyi insanlardan biri olarak görüyoruz." dediler....
Yusif Suresi, 37. Ayet:
Yûsuf: 'Size yiyecek olarak verilecek bir yemek gelmeden önce, rüyaların tâbirini size bildireceğim. Meselelerin ve olayların tahlili, ilmî yorumu, akıl yürütme, rüyaların tâbiri, Rabbimin vahiy ve ilham ile bana öğrettiği ilimlerdendir. Ben Allah’a iman etmeyecek olan bir kavmin geleneksel düzeninden, hayat tarzından uzaklaştım. Onlar özellikle âhireti, ebedî yurdu inkâr ediyorlardı.' dedi....
Yusif Suresi, 37. Ayet:
Yusuf şöyle dedi: «Size yiyeceğiniz bir yemek gelecek ya, işte, o gelmeden önce kesinlikle ben size bunun tabirini bildirmiş olurum. Bu, bana Rabbimin öğrettiklerindendir. Çünkü ben, Allaha inanmayan ve hepsi ahireti inkar eden bir toplululuğun dinini bıraktım.»...
Yusif Suresi, 37. Ayet:
Yusuf dedi ki: «Size yiyecek olarak verilecek bir yemek gelmeden önce onun tabirini size bildiririm. Bu, Rabbimin bana öğrettiği ilimlerdendir. Çünkü ben Allah'a inanmayan ve ahireti inkâr eden bir kavmin dinini terkettim.»...
Yusif Suresi, 37. Ayet:
(37-38) Yusuf: "Yiyeceğiniz yemek size henüz gelmeden, her birinizin rüyasının tabirini size bildirmiş olurum. Bu, Rabbimin bana öğrettiği ilimlerdendir. Ama, önce biraz beni dinleyin: Ben Allah’a iman etmeyen, âhireti de inkâr eden bir halkın dinini bir tarafa atıp, atalarım İbrâhim, İshak ve Yâkub’un dinine tabi oldum. Allah’a herhangi bir şeyi şerik saymak bizim için asla doğru olmaz. Bu tevhid inancı, Allah’ın hem bize, hem de insanlara olan ihsanıdır. Ama ne yazık ki insanların çoğu bu nime...
Yusif Suresi, 38. Ayet:
(37-38) Yusuf: "Yiyeceğiniz yemek size henüz gelmeden, her birinizin rüyasının tabirini size bildirmiş olurum. Bu, Rabbimin bana öğrettiği ilimlerdendir. Ama, önce biraz beni dinleyin: Ben Allah’a iman etmeyen, âhireti de inkâr eden bir halkın dinini bir tarafa atıp, atalarım İbrâhim, İshak ve Yâkub’un dinine tabi oldum. Allah’a herhangi bir şeyi şerik saymak bizim için asla doğru olmaz. Bu tevhid inancı, Allah’ın hem bize, hem de insanlara olan ihsanıdır. Ama ne yazık ki insanların çoğu bu nime...
Yusif Suresi, 41. Ayet:
1.
yâ sâhıbeyi es sicni
: ey zindan arkadaşlarım
2.
emmâ ehadu-kumâ
: ama, fakat, sizin ikinizden biri
3.
fe yeskî
: bundan sonra sakilik yapacak (içecek sunacak)
Yusif Suresi, 41. Ayet:
Ey zindan arkadaşlarım! Bu durumda sizin ikinizden biri, bundan sonra efendisine şarap sunacak (sakiliğe devam edecek) fakat diğeri asılacak. Böylece kuşlar onun başından yiyecek. Hakkında ikinizin de tabirini (fetvasını) istediğiniz iş kesinleşmiştir (kaza edilmiştir)....
Yusif Suresi, 41. Ayet:
Ey zindan arkadaşlarım! Rüyalarınızın tâbirine gelince: Biriniz efendisine (eskiden olduğu gibi) yine şarap içirecek. Diğeri ise asılacak (idam edilecek), sonra kuşlar başından yiyecek. İşte fetvasını sorduğunuz iş, böyle halledilmiş bitmiştir....
Yusif Suresi, 41. Ayet:
«Ey iki zindan arkadaşım! Rüyanızın tâbirine gelince; (Biriniz) Efendisine şarap sunacaktır ve diğeri ise asılacak da başından kuşlar yiyecektir. Hakkında fetva istediğiniz emir, tamam olmuştur.»...
Yusif Suresi, 41. Ayet:
(Ey hapis arkadaşlarım, gelelim rüyalarınızın tabirine:) Sizden biriniz, efendisine yine şarap sunacak, öbürü ise asılacak, kuşlar da başını gagalayacak. İşte yorumunu istediğiniz iş, böylece halledilip sonuçlandırılmıştır."...
Yusif Suresi, 43. Ayet:
Kral: 'Ben rüyamda, yedi arık ineğin yediği yedi semiz inek gördüm. Yedi yeşil başakla yedi kuru başak gördüm. Ey devlet büyükleri, âlimler, siz, eğer rüya tâbir edebiliyorsanız, benim bu rüyamın tâbirini bana bildirin.' dedi....
Yusif Suresi, 43. Ayet:
Bir gün melik (hükümdar) dedi ki: «Ben rüyamda yedi cılız ineğin yedi semiz ineği yediğini ve yedi yeşil başakla yedi kuru başak görüyorum. Ey ileri gelenler! Siz rüya tabir edebiliyorsanız benim bu rüyamın tabirini bana bildirin.»...
Yusif Suresi, 43. Ayet:
Hükümdar: -Ben, yedi semiz ineği yedi zayıf ineğin yediğini; yedi yeşil başak ve yedi kuru başak gördüm. Ey ileri gelenler, eğer rüya tabirini biliyorsanız bana söyleyin, dedi....
Yusif Suresi, 43. Ayet:
Ve birgün Hükümdar dedi ki: 'Ben yedi semiz inek gördüm; onları yedi zayıf inek yiyordu. Bir de yedi yeşil başakla bir o kadar kuru başak gördüm. Efendiler, eğer rüya tabirinden anlıyorsanız bana bu rüyamı yorumlayın.'...
Yusif Suresi, 44. Ayet:
Onlar: “- Bu gördüklerin karma karışık rüyalardır. Biz böyle karışık rüyaların tâbirini bilmeyiz” dediler....
Yusif Suresi, 44. Ayet:
Dediler ki: «Rüya dediğin, demet demet hayallerdir, biz ise hayallerin tabirini bilmiyoruz.»...
Yusif Suresi, 44. Ayet:
'Bu karmakarışık bir rüyadır,' dediler. 'Biz böyle karışık rüyaların tabirini bilmeyiz.'...
Yusif Suresi, 45. Ayet:
Zindandan kurtulmuş olan genç, bir müddet sonra Yûsuf’u hatırlayarak: 'Ben size o rüyanın tâbirini haber veririm. Yeter ki benim zindana girmeme müsaade edin.' dedi....
Yusif Suresi, 45. Ayet:
O iki delikanlıdan idamdan kurtulanı, nice zaman sonra (Yûsuf’u ve kendisine söylediklerini) hatırladı da dedi ki: “- Ben, size onun tâbirini haber veririm, hemen beni (zindandaki Yûsuf’a) gönderin.”...
Yusif Suresi, 45. Ayet:
İki zindan arkadaşından kurtulmuş olan, uzun süre sonra hatırladı ve: «Ben size onun tabirini haber veririm, hemen beni gönderin!» dedi....
Yusif Suresi, 45. Ayet:
O ikiden kurtulmuş olanı nice zamandan sonra hatırladı da dedi ki: «Ben size o rüyanın tabirini haber veririm, hemen beni gönderin.»...
Yusif Suresi, 45. Ayet:
Ve o ikisinden kurtulmuş olan, bir uzunca müddetten sonra hatırladı da dedi ki: «Ben size onun tâbirini haber veririm, beni hemen gönderiniz.»...
Yusif Suresi, 45. Ayet:
O iki arkadaştan kurtulanı, aradan geçen bunca zamandan sonra, işte ancak o sırada, Yusuf’u hatırlayıp dedi ki "Rüyanın tabirini size ben bildireceğim. Hele siz beni hapishaneye bir gönderiverin!"...
Yusif Suresi, 45. Ayet:
İki gençten kurtulmuş olanı, neden sonra hatırladı da 'Beni gönderin, size rüyanın tabirini öğrenip geleyim' dedi....
Yusif Suresi, 46. Ayet:
(Delikanlı, hükümdarın izniyle zindana gidip şöyle dedi): Yûsuf, ey doğru sözlü! Bize şunun fetvasını ver (tâbirini yap): “Yedi semiz ineği, yedi cılız inek yiyor ve yedi yeşil başağı da diğer yedi kuru başak sarmalayıp onlara galip gelmiş.” Ümid ederim ki, (uygun bir cevapla) insanlara dönerim de, belki kıymetini bilirler.”...
Yusif Suresi, 50. Ayet:
Bu tâbiri duyan hükümdar: “- Yûsuf’u bana getirin” dedi. Bunun üzerine, kendisini dâvet için elçi gelince, Yûsuf ona şöyle dedi: “- Efendine dön de, o ellerini kesen kadınların hâli neydi, kendisinden sor. Muhakkak ki benim Rabbim, onların hilelerini bilendir....
Yusif Suresi, 100. Ayet:
1.
ve refea
: ve yükseltti, çıkardı
2.
ebeveyhi
: onun annesi ve babası
3.
alel arşı (alâ el arşı)
: tahtın üzerine
4.
ve harrû...
Yusif Suresi, 100. Ayet:
Ebeveynini taht üzerine çıkardı, onlar da (ebeveyn ve on bir kardeş) kendisine hürmet için eğildiler (veya kendisine kavuştuklarından şükür secdesine kapandılar). Yûsuf dedi ki: “-Ey babacığım! işte bu, önceden gördüğüm rüyanın tâbiridir. Doğrusu Rabbim onu tahakkuk ettirdi, hakikaten bana ihsan buyurdu. Çünkü beni zindandan çıkardı, şeytan benimle kardeşlerimin arasını bozduktan sonra sizi, çölden (bana) getirdi. Muhakkak ki Rabbim, dilediğine lütfedicidir; çünkü O Alîm’dir, Hakîm’dir....
Yusif Suresi, 100. Ayet:
Annesi ile babasını tahtına oturttu. Hepsi onun önünde saygı ile eğildiler. Yusuf: "Babacığım! dedi, işte küçükken gördüğüm rüyanın tabiri! Rabbim o rüyayı gerçekleştirdi. O, bana nice ihsanlarda bulundu: Beni zindandan kurtardı ve nihayet,Şeytan benimle kardeşlerimin arasını bozduktan sonra sizi çölden getirip bana kavuşturmakla da beni ihsanına mazhar etti. Gerçekten Rabbim dilediği kimse hakkında latifdir (dilediği hususları çok güzel, pek ince bir tarzda gerçekleştirir). Şüphesiz O alîmdir, ...
Yusif Suresi, 100. Ayet:
Anne ve babasını tahtına çıkardı. Hepsi birden onun önünde secdeye kapandılar. Yusuf, 'İşte, baba,' dedi, 'daha önce gördüğüm rüyanın tabiri budur. Rabbim onu gerçekleştirdi. Beni zindandan çıkarmakla ve şeytan kardeşlerimle aramı açtıktan sonra sizi çölden getirip bana kavuşturmakla da Rabbim bana lütufta bulundu. Şüphesiz ki Rabbim dilediğini pek ince tedbirleriyle gerçekleştirir. O herşeyi bilen, herşeyi hikmetle yapandır....
Yusif Suresi, 101. Ayet:
'Rabbim, bana devletten saltanattan payımı verdin. Bana, meselelerin, olayların tahlilini, ilmî esaslara dayalı yorumunu, doğacak sonuçları hesap edebilmeyi, akıl yürütmeyi, rüyaların tâbirini öğrettin. Ey gökleri ve yeri yaratan! Sen dünyada da âhirette, ebedi yurtta da benim velimsin, işlerimi havale ettiğim hâmimsin, emrinde olduğum otoritesin. İslâm’ı yaşayan müslüman olarak benim ruhumu alıp ölümümü gerçekleştir. Beni dindar, ahlâklı, hayır-hasenât sahibi mü’minler, sâlihler, peygamberler z...
Yusif Suresi, 101. Ayet:
Ey Rabbim! Sen, bana mülkten bir nasip verdin ve bana rüyaların tâbirinden bir ilim öğrettin. Ey gökleri ve yeri yaratan! Sen dünyada ve ahirette benim yardımcımsın; beni müslim olarak vefat ettir ve beni sâlihlere kat.”...
Yusif Suresi, 101. Ayet:
Ey Rabbim, Sen bana mülkten bir nasip verdin ve bana rüyaların tabirinden bir ilim öğrettin. Gökleri ve yeri yaratan Rabbim, dünya ve ahirette benim velim Sensin! Benim ruhumu müslüman olarak al ve beni iyiler arasına kat!» dedi....
Yusif Suresi, 101. Ayet:
«Ey Rabbim! Sen bana dünya mülkünden nasip verdin ve bana rüyaların tabirinden bir ilim öğrettin. Ey gökleri ve yeri yoktan var eden Rabbim! Benim velim sensin, benim canımı müslüman olarak al ve beni salih kulların arasına kat!»...
Yusif Suresi, 101. Ayet:
“Rabbim! Sen bana hükümranlık verdin, rüyâların tabirini öğrettin. Ey göklerin ve yerin yaratıcısı! Dünyada da ahirette de benim yârim yardımcım sensin. Müslüman olarak canımı al ve beni sâlihler zümresine kat. ”...
Yusif Suresi, 101. Ayet:
'Yâ Rabbi, Sen bana saltanat verdin, rüya tabirini öğrettin. Dünyada da, âhirette de benim dostum ve yardımcım Sensin, ey gökleri ve yeri yoktan yaratan! Sana teslim olmuş bir kul olarak canımı al ve beni iyiler arasına kat.'...
Hicr Suresi, 60. Ayet:
İllemre’etehu kaddernâ innehâ le minel g
âbirî
n(g
âbirî
ne)....
Hicr Suresi, 60. Ayet:
1.
illemre'ete-hu
: onun hanımı (kadını) hariç
2.
kaddernâ
: hükmettik (kaderini tayin ettik), takdir ettik
3.
inne-hâ
: muhakkak o
4.
Nəhl Suresi, 126. Ayet:
Ve in âkabtum fe âkıbû bi misli mâ ûkıbtum bih(bihî), ve le in sabertum le huve hayrun lis s
âbirî
n(s
âbirî
ne). ...
Nəhl Suresi, 126. Ayet:
1.
ve in
: ve eğer
2.
âkabtum
: siz ceza verdiniz, ikab ettiniz
3.
fe âkıbû
: o taktirde ceza verin, cezalandırın
4.
bi misli
Ənbiya Suresi, 85. Ayet:
Ve ismâîle ve idrîse ve zelkifl(zelkifli), kullun mines s
âbirî
n(s
âbirî
ne)....
Ənbiya Suresi, 85. Ayet:
1.
ve ismâîle
: ve İsmail
2.
ve idrîse
: ve İdris
3.
ve zel kifli (za el kifli)
: ve Zelkifli (Zulkifli)
4.
kullun
Ənbiya Suresi, 85. Ayet:
İsmaili de, İdrisi de, Zül'kıfli de; hepsi sabirînden...
Həcc Suresi, 35. Ayet:
Ellezîne izâ zukirallâhu vecilet kulûbuhum vas s
âbirî
ne alâ mâ esâbehum vel mukîmis salâti ve mimmâ razaknâhum yunfikûn(yunfikûne)....
Həcc Suresi, 35. Ayet:
1.
ellezîne
: onlar, o kimseler
2.
izâ zukire allâhu
: Allah zikredildiği zaman
3.
vecilet
: titrer
4.
kulûbu-hum
...
Şüəra Suresi, 171. Ayet:
İllâ acûzen fîl g
âbirî
n(g
âbirî
ne)....
Şüəra Suresi, 171. Ayet:
1.
illâ
: hariç
2.
acûzen
: ihtiyar kadın
3.
fî el g
âbirî
ne
: geriye kalanların içinde
...
Nəml Suresi, 57. Ayet:
Fe enceynâhu ve ehlehû illemreetehu kaddernâhâ minel g
âbirî
n(g
âbirî
ne)....
Nəml Suresi, 57. Ayet:
1.
fe
: böylece
2.
enceynâ-hu
: biz onu kurtardık
3.
ve ehle-hû
: ve onun ailesi
4.
illemreetehu (illâ emreete-hu)
Ənkəbut Suresi, 32. Ayet:
Kâle inne fîhâ lûtâ(lûten), kâlû nahnu a’lemu bi men fîhâ le nunecciyennehu ve ehlehû illemreetehu kânet minel g
âbirî
n(g
âbirî
ne)....
Ənkəbut Suresi, 32. Ayet:
1.
kâle
: dedi
2.
inne
: muhakkak ki
3.
fîhâ
: orada vardır
4.
lûten
: Lut
Ənkəbut Suresi, 33. Ayet:
Ve lemmâ en câet rusulunâ lûtan sîe bihim ve dâka bihim zer’ân, ve kâlû lâ tehaf ve lâ tahzen, innâ muneccûke ve ehleke illemreeteke kânet minel g
âbirî
n(g
âbirî
ne). ...
Ənkəbut Suresi, 33. Ayet:
1.
ve lemmâ
: ve olduğu zaman
2.
en câet
: gelmesi
3.
rusulu-nâ
: bizim resûllerimiz
4.
lûtan
: Lut
Fatir Suresi, 14. Ayet:
İn ted’ûhum lâ yesmeû duâekum, ve lev semiû mestecâbû lekum, ve yevmel kıyâmeti yekfurûne bi şirkikum, ve lâ yunebbiuke mislu habîr(habîrin)....
Fatir Suresi, 14. Ayet:
1.
in
: eğer
2.
ted'û-hum
: onlara dua edersiniz
3.
lâ yesmeû
: işitmezler
4.
duâe-kum
: sizin dualarınız
Məhəmməd Suresi, 31. Ayet:
Ve le nebluvennekum hattâ na’lemel mucâhidîne minkum ves s
âbirî
ne ve nebluve ahbârekum....
Məhəmməd Suresi, 31. Ayet:
1.
ve le nebluvenne-kum
: ve sizi mutlaka imtihan edeceğiz
2.
hattâ na'leme
: biz bilinceye kadar, bize belli oluncaya kadar
3.
el mucâhidîne
: mücahitler
...
Əhzab Suresi, 35. Ayet:
İnnel muslimîne vel muslimâti vel mu’minîne vel mu’minâti vel kânitîne vel kânitâti ves sâdikîne ves sâdikâti ves s
âbirî
ne ves sâbirâti vel hâşiîne vel hâşiâti vel mutesaddikîne vel mutesaddikâti ves sâimîne ves sâimâti vel hâfızîne furûcehum vel hâfızâti vez zâkirînallâhe kesîren vez zâkirâti eaddallâhu lehum magfireten ve ecren azîmâ(azîmen)....
Əhzab Suresi, 35. Ayet:
1.
inne
: muhakkak ki
2.
el muslimîne
: İslâm olan, Allah'a teslim olan, müslüman erkekler
3.
ve el muslimâti
: ve İslâm olan, Allah'a teslim olan, müslüman kadınlar
Saffat Suresi, 102. Ayet:
Fe lemmâ belega meahus sa’ye kâle yâ buneyye innî erâ fîl menâmi ennî ezbehuke fanzur mâzâ terâ, kâle yâ ebetif’al mâ tû’meru setecidunî inşâallâhu mines s
âbirî
n(s
âbirî
ne). ...
Saffat Suresi, 102. Ayet:
1.
fe
: böylece
2.
lemmâ
: olduğu zaman, olunca
3.
belega
: erişti
4.
mea-hu
: onunla beraber
Saffat Suresi, 102. Ayet:
Vakta ki yanında koşmak çağına erdi, ey yavrum! dedi ben menamda görüyorum ki ben seni boğazlıyorum, artık bak ne görüyorsun! ey babacığım dedi: ne emrolunuyorsan yap! beni inşaallah sabirînden bulacaksın...
Saffat Suresi, 135. Ayet:
İllâ acûzen fîl g
âbirî
n(g
âbirî
ne)....
Saffat Suresi, 135. Ayet:
1.
illâ
: hariç
2.
acûzen
: acuze, yaşlı kadın
3.
fî
: içinde, arasında
4.
el g
âbirî
ne
: geride kalanlar
...
Mülk Suresi, 15. Ayet:
O Hâlıktır ki o, size Arzı zelûl (munkad) kıldı, haydin, o Arzın omuzlarında yürüyün de o yaradan lâtîfi habîrin rızkından yeyin, onadır fakat nihayet nüşûr...