Axtarış Nəticələri
Ana Səhifə
Surələr
Məallər
Blog
Bəqərə Suresi, 52. Ayet:
Bil'
âhare
sizi bundan sonra da afvetmişdik. Gerekdi ki şubedesiniz. ...
Nisa Suresi, 153. Ayet:
Ehl-i kitap senden, kendilerine gökten bir kitap indirmeni istiyor. Onlar Musa'dan, bunun daha büyüğünü istemişler de, "Bize Allah'ı apaçık göster" demişlerdi. Zulümleri sebebiyle hemen onları yıldırım çarptı. Bil
âhare
kendilerine açık deliller geldikten sonra buzağıyı (tanrı) edindiler. Biz bunu da affettik. Ve Musa'ya apaçık delil (ve yetki) verdik....
Nisa Suresi, 153. Ayet:
Ehl-i kitap senden, kendilerine gökten bir kitap indirmeni istiyor. Onlar Musa'dan, bunun daha büyüğünü istemişler de, «Bize Allah'ı apaçık göster» demişlerdi. Zulümleri sebebiyle hemen onları yıldırım çarptı. Bil
âhare
kendilerine açık deliller geldikten sonra buzağıyı (tanrı) edindiler. Biz bunu da affettik. Ve Musa'ya apaçık delil (ve yetki) verdik....
Nisa Suresi, 153. Ayet:
Ehl-i kitâb, senin üzerlerine gökten bir kitab indirmeni isterler. Hakıykat, onlar Mûsâdan daha büyüğünü istemişler de «Allahı açıkdan bize göster» demişlerdi. İşte zulümleri yüzünden onları yıldırım çarpmışdı. Bil'
âhare
kendilerine bunca açık âyetler ve deliller geldikden sonra da (Tanrı diye) buzağıya tutunmuşlardı. Nihayet biz (tevbe etdikleri için) bunları afvetmişdik. Biz Musâya apaçık (nice) hüccet (ler) verdik. ...
Tövbə Suresi, 4. Ayet:
Ancak muahede yapmış olduğunuz müşriklerden bilahare size ahidlerinde hiç bir eksiklik yapmamış ve sizin aleyhinizde hiç bir kimseye muzaheret etmemiş bulunanlar müstesna, bunlara müddetlerine kadar ahidlerini tamamiyle iyfa edin, her halde Allah, müttekileri sever...
Tövbə Suresi, 11. Ayet:
Eğer onlar bil
âhare
tevbe ederlerse ve namaz kılarlar ve zekâtı da verirlerse artık sizin dinde kardeşlerinizdir. Ve Biz âyetlerimizi bilenler olan bir kavim için mufassalan beyan ederiz....
Tövbə Suresi, 26. Ayet:
Bilahare Allah; Rasulü ile mü'minlerin üzerine sekinetini indirmişti, görmediğiniz orduları da indirmişti. Ve kafirleri azaba uğratmıştı. Kafirlerin cezası buydu....
Tövbə Suresi, 101. Ayet:
Çevrenizdeki bedevî Araplardan ve Medine halkından birtakım münafıklar vardır ki, münafıklıkta maharet kazanmışlardır. Sen onları bilmezsin, biz biliriz onları. Onlara iki kez azap edeceğiz, sonra da onlar büyük bir azaba itileceklerdir....
Tövbə Suresi, 101. Ayet:
Çevrenizdeki bedevî Araplardan ve Medine halkından birtakım münafıklar vardır ki, münafıklıkta maharet kazanmışlardır. Sen onları bilmezsin, biz biliriz onları. Onlara iki kez azap edeceğiz, sonra da onlar büyük bir azaba itileceklerdir....
Tövbə Suresi, 101. Ayet:
Çevrenizdeki bedevîlerden münâfık olanlar da vardır. Medîne halkından da(bazıları) vardır ki, nifakta mahâret kazanmışlardır, (sen ise) onları bilmezsin! Onları biz biliriz. Onlara yakında iki def'a (dünyada ve kabirde) azâb edeceğiz; sonra da (âhirette)büyük bir azâba döndürüleceklerdir....
Yunus Suresi, 71. Ayet:
Onlara Nuhun kıssasını oku. Hani o, kavmine: «Ey kavmim, demişdi, eğer benim (aranızda) duruşum, Allahın âyetleriyle öğüd verişim size ağır geliyorsa (ne diyeyim), ben ancak Allaha dayanıb güvenmişimdİr. Siz ve ortaklarınız da artık toplanıb ne yapacağınızı kararlaşdırın. (O suretde ki) bil'
âhare
bu işiniz (yapacağınız) size hiç bir tasa (ve peşimanlık vermiş) olmasın. Sonra hükmünüzü bana icra edin. (Hattâ) bana mühlet de vermeyin»! ...
Yunus Suresi, 79. Ayet:
Fir'avun: 'Bana bütün mahâretli sihirbazları getirin!' dedi....
Hicr Suresi, 96. Ayet:
Ellezîne yec’alûne meallâhi ilâhen âhar(
âhare
), fe sevfe ya’lemûn(ya’lemûne). ...
Hicr Suresi, 96. Ayet:
1.
ellezîne
: o kimseler
2.
yec'alûne
: kılarlar, yaparlar
3.
mea allâhi
: Allah ile beraber
4.
ilâhen
: ilâh
...
Nəhl Suresi, 125. Ayet:
İnsanları Rabbinin yoluna maharetli bir yöntemle ve güzel öğütlerle çağır, onlarla üslupların en güzel, en etkilisi ile tartış. Hiç şüphesiz Rabbin, yolundan sapanları herkesten iyi bildiği gibi, doğru yolda olanları da herkesten iyi bilir....
İsra Suresi, 22. Ayet:
Lâ tec’al meallâhi ilâhen
âhare
fe tak’ude mezmûmen mahzûlâ(mahzûlen)....
İsra Suresi, 22. Ayet:
1.
lâ tec'al
: kılma, yapma, edinme
2.
meallâhi (mea allâhi)
: Allah ile beraber
3.
ilâhen
: bir ilâh
4.
âhare
: b...
İsra Suresi, 39. Ayet:
Zâlike mimmâ evhâ ileyke rabbuke minel hikmeh(hikmeti), ve lâ tec’al meallâhi ilâhen
âhare
fe tulkâ fî cehenneme melûmen medhûrâ(medhûren)....
İsra Suresi, 39. Ayet:
1.
zâlike
: işte bunlar
2.
mimmâ
: şeylerden
3.
evhâ
: vahyetti
4.
ileyke
: sana
Kəhf Suresi, 37. Ayet:
(37-38) Konuşma esnasında arkadaşı bu şahsa: "Ne o" dedi, "yoksa sen, senin aslını topraktan, sonra da bir damla meniden yaratan, bilahare de seni böyle tam mükemmel bir insan şekline getiren Rabbini mi inkâr ediyorsun? Fakat sen inkâr etsen de şunu bil ki benim Rabbim Allah’tır. Rabbime hiç bir şeyi ortak saymam."...
Kəhf Suresi, 38. Ayet:
(37-38) Konuşma esnasında arkadaşı bu şahsa: "Ne o" dedi, "yoksa sen, senin aslını topraktan, sonra da bir damla meniden yaratan, bilahare de seni böyle tam mükemmel bir insan şekline getiren Rabbini mi inkâr ediyorsun? Fakat sen inkâr etsen de şunu bil ki benim Rabbim Allah’tır. Rabbime hiç bir şeyi ortak saymam."...
Kəhf Suresi, 84. Ayet:
Gerçekten biz Zülkarneyn’i iktidar, kudret, itibar ve imkân sahibi yaptık. Onu, her konuda maksadına doğru araçlarla ulaşma bilgisi, kudreti, imkânlarıve maharetiyle donattık....
Taha Suresi, 57. Ayet:
(57-58) "Sen," dedi, "sihirdeki maharetinle bizi yerimizden yurdumuzdan çıkarmak için mi geldin ey Mûsâ!" "O halde bilmiş ol ki biz de seninki gibi bir sihirle karşı koyacağız." "Şimdi sen, bizim de senin de caymayacağımız uygun bir buluşma vakti tayin et, düz, geniş bir alanda karşılaşalım!"...
Taha Suresi, 58. Ayet:
(57-58) "Sen," dedi, "sihirdeki maharetinle bizi yerimizden yurdumuzdan çıkarmak için mi geldin ey Mûsâ!" "O halde bilmiş ol ki biz de seninki gibi bir sihirle karşı koyacağız." "Şimdi sen, bizim de senin de caymayacağımız uygun bir buluşma vakti tayin et, düz, geniş bir alanda karşılaşalım!"...
Taha Suresi, 60. Ayet:
Bunun üzerine Fir'avn arkasını dönüb gitdi. Bütün hıylesini toplayıb bil'
âhare
geldi. ...
Həcc Suresi, 29. Ayet:
Bilahare kirlerini gidersinler, adaklarını yerine getirsinler ve Beyt el Atik'i tavaf etsinler....
Möminun Suresi, 14. Ayet:
Sonra o nutfeyi bir kan pıhtısı haaline getirdik, derken o kan pıhtısını bir çiğnem et yapdık, o bir çiğnem eti de kemik (ler) e kalb etdik de o kemiklere de et giydirdik. Bil'
âhare
onu başka yaratılışla inşâ etdik. Suret yapanların en güzeli olan Allahın sânı (bak) ne yücedir! ...
Möminun Suresi, 117. Ayet:
Ve men yed’u maallâhi ilâhen
âhare
lâ burhâne lehu bihî fe innemâ hısâbuhu inde rabbih(rabbihi), innehu lâ yuflihul kâfirûn(kâfirûne)....
Möminun Suresi, 117. Ayet:
1.
ve men
: ve kim
2.
yed'u
: dua eder
3.
maallâhi (mae allâhi)
: Allah ile beraber
4.
ilâhen
: ilâh
Şüəra Suresi, 149. Ayet:
1.
ve tenhıtûne
: ve oyuyorsunuz, yontuyorsunuz
2.
min el cibâli
: dağlardan
3.
buyûten
: evler
4.
fârihîne
: maha...
Şüəra Suresi, 149. Ayet:
Ve dağlardan maharetle evler oyuyorsunuz (yontuyorsunuz)....
Şüəra Suresi, 149. Ayet:
Dağları maharetle oyup alımlı köşkler yapıyorsunuz?...
Nəml Suresi, 33. Ayet:
(Seçkinler:) "Güçlü olduğumuza ve savaşta yıldırıcı bir cesaret ve maharet sahibi olduğumuza (güven), emir senindir; öyleyse artık vereceğin emri sen düşün" diye cevap verdiler....
Qəsəs Suresi, 78. Ayet:
Karun: 'O servet bana, ancak bendeki ticarî bilgi ve maharet sayesinde verildi' demişti. Bilmiyor muydu ki, Allah kendinden önceki nesillerden, ondan daha güçlü, ondan daha çok taraftarı olan kimseleri helâk etmişti. İslâm’a planlı cephe alarak, müslümanlığı, müslüman nesilleri yozlaştırma, yok etme suçu işleyen güç ve iktidar sahibi âsilerden, suçlulardan, günahkârlardan günahları sorulmaz. Allah onların hepsini bilir....
Ənkəbut Suresi, 25. Ayet:
Dedi ki: «Siz dünyâ hayaatında birbirinizle (müşrikler hususunda) dost olduğunuz için Allâhı bırakıb ancak putlara tutundunuz. (Fakat) bil'
âhare
kıyamet gününde kiminiz kiminize küfür, kiminiz kiminize lâ'net edecekdir. Barınacağınız yer ise ateşdir. Sizin (o vakit) hiçbir yardımcınız da yokdur». ...
Zümər Suresi, 21. Ayet:
Allahın yukarıdan bir su (yağmur) indirib de onu yerde menba'lara sokduğunu, sonra onunla türlü renklerde ekinler (nebatlar yetişdirib) çıkardığını, bil'
âhare
on (lar) ı kurutduğunu görmedin mi? Nihayet sen onun sapsarı bir haale gelmiş olduğunu görüyorsun. Sonra da (Allah) onu kuru bir kırıntı yapıyor. Muhakkak ki bunda temiz akıl saahibleri için mutlak bir ibret vardır. ...
Zümər Suresi, 49. Ayet:
İnsanın başına bir felâket, bir sıkıntı geldiği, ekonomik darboğaza düştüğü zaman bize kulluk ve ibadet eder, yalvarır. Sonra kendisine tarafımızdan bir nimet verdiğimiz vakit, 'Bu, bana yalnızca ticarî bilgimden, maharetimden dolayı verildi' der. Doğrusu bu ağır bir imtihandır. Fakat onların çokları bunu bilmezler....
Casiyə Suresi, 26. Ayet:
De ki: «Sizi Allah diriltiyor. Sonra sizi O öldürüyor. Bil
âhare
yine sizi, hakkında hiçbir şübhe bulunmayan, kıyamet gününe O (getirib) toplayacakdır. Fakat insanların çoğu (bunu) bilmezler. ...
Nəcm Suresi, 47. Ayet:
Ve muhakkak ki O'na aittir, ölenlerin bil
âhare
diriltilmeleri....
Hədid Suresi, 10. Ayet:
Ve sizin için ne vardır ki, Allah yolunda infakta bulunmayasınız? Ve göklerin ve yerin mirası Allah içindir. Sizden kable'l-feth infak eden ve mukatelede bulunanlar ki, onlar dereceten pek büyüktürler. Bil
âhare
infak eden ve mukatelede bulunanlar ile müsavî olmazlar. Maamafih Allah Teâlâ hepsine de pek güzel mükâfaat vaadetmiştir ve Allah Teâlâ yapar olduğunuzdan haberdardır....
Rum Suresi, 41. Ayet:
1.
zahare
: zahir oldu, ortaya çıktı
2.
el fesâdu
: fesat
3.
fî el berri
: karada
4.
ve el bahri
: ve deniz
Rum Suresi, 41. Ayet:
Zaharel fesâdu fîl berri vel bahri bimâ kesebet eydin nâsi, li yuzîkahum ba’dallezî amilû leallehum yerciûn(yerciûne)....