Axtarış Nəticələri
Ana Səhifə
Surələr
Məallər
Blog
Bəqərə Suresi, 4. Ayet:
Onlar, sana indirilene ve senden önce indirilmiş olanlara inanırlar. Ve onlar, ahirete de kesin olarak inanırlar....
Ənam Suresi, 92. Ayet:
Bu, şehirlerin anası ve çevresindekileri uyarman için sana indirdiğimiz ve kendisinden öncekileri doğrulayan kutlu bir Kitap'tır. Ahirete iman edenler, buna da iman ederler. Ve onlar salatlarını korurlar....
Ənam Suresi, 113. Ayet:
Böylece ahirete inanmayanların gönülleri ona yönelsin, ondan hoşlansınlar: yaptıkları şeyleri yapmaya devam etsinler....
Ənam Suresi, 150. Ayet:
De ki: "Allah'ın bunu haram ettiğine dair tanıklık edecek tanıklarınızı getirin." Eğer onlar tanıklık ederlerse sen onlarla beraber tanıklık etme. Âyetlerimizi yalanlayanların ve ahirete iman etmeyenlerin tutku ve kuruntularına uyma. Onlar, Rabb'lerine eş koşuyorlar....
Nəhl Suresi, 22. Ayet:
Sizin ilahınız, bir tek ilahtır. Buna rağmen, ahirete inanmayanların kalpleri, bunu kabul etmez. Ve onlar büyüklenen kimselerdir....
Nəhl Suresi, 60. Ayet:
Kötü misaller ahirete inanmayanlara aittir. En yüce misaller Allah içindir. O, Mutlak Üstün Olan'dır, En İyi Hüküm Veren'dir....
Nəhl Suresi, 107. Ayet:
Bunun nedeni, onların dünya hayatını sevip onu ahirete tercih etmeleridir. Allah, Kafir halkı doğru yola iletmez....
İsra Suresi, 10. Ayet:
Ahirete inanmayanlara can yakıcı bir azap hazırlandığını haber verir....
İsra Suresi, 45. Ayet:
Kur'an okuduğun zaman, seninle ahirete inanmayanlar arasına görünmez bir perde çekeriz....
Möminun Suresi, 33. Ayet:
Dünya hayatında refaha kavuşturduğumuz, Kafirlik eden ve ahirete kavuşmayı yalanlayan kavminin meleleri: "Bu da sizin gibi bir beşerdir. Sizin yediğinizden yiyor, sizin içtiğinizden içiyor." dediler....
Möminun Suresi, 74. Ayet:
Kuşkusuz ahirete inanmayanlar, bu doğru yoldan sapanlardır....
Nəml Suresi, 3. Ayet:
Onlar, salatı ikame ederler, zekatı yaparlar. Onlar, ahirete kesin olarak inanırlar....
Loğman Suresi, 4. Ayet:
Onlar, salatı ikame ederler ve zekatı yaparlar. Onlar ahirete kesin olarak iman ederler....
Səba Suresi, 8. Ayet:
Bu adam, ya uydurduklarını Allah'a dayandırıyor ya da cinnet geçiriyor! Hayır, aslında ahirete inanmayanlar, çaresizlik ve derin bir sapkınlık içindedirler....
Səba Suresi, 21. Ayet:
Aslında iblisin onlar üzerinde bir sultanlığı yoktu. Fakat Biz, ahirete iman edenle ondan kuşku duyanı ayırt edeceğiz. Senin Rabb'in Her Şeyi Gözetip Koruyan'dır....
Zümər Suresi, 45. Ayet:
Allah, "tek başına" anıldığı zaman, ahirete inanmayanların kalpleri burkulur. O'nun yanı sıra başkası anıldığı zaman sevinip mutluluk duyarlar....
Nəcm Suresi, 27. Ayet:
Kuşkusuz ahirete inanmayanlar, melekleri dişi varlıkların adları ile adlandırıyorlar....
Bəqərə Suresi, 4. Ayet:
1.
ve
: ve
2.
ellezîne
: o kimseler, onlar
3.
yu'minûne
: îmân ederler
4.
bi mâ
: şeye
<...
Bəqərə Suresi, 4. Ayet:
Onlar (takva sahipleri) ki, sana indirilene ve senden önce indirilenlere (bütün semavî kitaplara) îmân ederler ve onlar ahirete yakîn hasıl ederler (yakîn seviyesinde kesin olarak inanırlar)....
Bəqərə Suresi, 4. Ayet:
Onlar sana indirilene de, senden önce indirilenlere de inanırlar. Ahirete de kesin olarak inanırlar....
Bəqərə Suresi, 4. Ayet:
Onlar, sana indirilene de inanırlar, senden önce indirilenlere de; ahirete de iyice inanmışlardır....
Bəqərə Suresi, 4. Ayet:
Ve onlar, sana indirilene, senden önce indirilenlere iman ederler ve ahirete de kesin bir bilgiyle inanırlar....
Bəqərə Suresi, 4. Ayet:
O kimseler ki, sana gönderilene (Kur’an’a) ve senden önceki Peygamberlere gönderilene (Tevrât, İncil, Zebûr ve diğer suhufa) îman ederler ve
âhirete
(kıyamete) ise şüphesiz yakînen inanırlar....
Bəqərə Suresi, 4. Ayet:
Onlar, sana indirilen Kitab'a da, senden once indirilenlere de inanirlar; ahirete de yalniz onlar kesinlikle inanirlar....
Bəqərə Suresi, 4. Ayet:
Onlar, sana indirilen Kitap'a da, senden önce indirilenlere de inanırlar; ahirete de yalnız onlar kesinlikle inanırlar....
Bəqərə Suresi, 4. Ayet:
Ve onlar ki hem sana indirilene iman ederler hem senden evvel indirilene, ahırete yakini de bunlar edinirler....
Bəqərə Suresi, 4. Ayet:
Ve onlar ki, hem sana indirilene iman ederler, hem senden evvel indirilene. Ahirete kesin inancı da bunlar edinirler....
Bəqərə Suresi, 4. Ayet:
Ve onlar ki hem sana indirilene iman ederler, hem senden önce indirilene. Ahirete de bunlar kesinlikle iman ederler....
Bəqərə Suresi, 4. Ayet:
(O takvaa saahibleri ki Habîbim) onlar sana indirilene de, senden evvel indirilenlere de inanırlar. Âhirete ise onlar şübhesiz bir bilgi ve inan beslerler. ...
Bəqərə Suresi, 4. Ayet:
Yine onlar ki, sana indirilene (Kur’ân’a) ve senden önce indirilenlere (diğer kitablara) inanırlar. Onlar,
âhirete
de kat'î olarak îmân ederler....
Bəqərə Suresi, 4. Ayet:
Ve onlar o kimselerdir ki sana indirilmiş ve senden evvel indirilmiş kitaplara da imân ederler ve onlar ahirete de yakînen kani olurlar....
Bəqərə Suresi, 4. Ayet:
Onlar, sana indirilene, senden önce indirilenlere ve ahirete de kesin olarak inanırlar....
Bəqərə Suresi, 4. Ayet:
Hem sana indirilen kitabı, hem de senden önce indirilen kitapları tasdik ederler. Âhirete de kesin olarak onlar inanırlar....
Bəqərə Suresi, 4. Ayet:
Sana indirilene ve senden önce indirilene inanırlar;
âhirete
de kesinlikle iman ederler....
Bəqərə Suresi, 4. Ayet:
Ve (yine) onlar, sana indirilene, senden önce indirilenlere iman ederler ve ahirete de kesin bir bilgiyle inanırlar....
Bəqərə Suresi, 4. Ayet:
Onlar sana indirilene de inanırlar, senden önce indirilene de. Âhirete de onların tam ve kesin bir imanı vardır....
Bəqərə Suresi, 62. Ayet:
İnananlar, Yahudiler, Hristiyanlar ve diğer dinlerden her kim: ALLAH'a ve ahirete inanır ve erdemli bir hayat sürdürürse, onların ödülleri Rab'leri katındadır. Onlar için korku ve üzüntü yoktur....
Bəqərə Suresi, 86. Ayet:
İşte onlar öyle kimselerdir ki, dünya hayatını ahirete karşı satın almışlardır. Bu sebeple azap onlardan hafifletilmez ve onlar yardım da olunmazlar ....
Bəqərə Suresi, 86. Ayet:
İşte onlar, ahirete karşılık dünya hayatını satın alan kimselerdir. Bu yüzden ne azapları hafifletilecek ne de kendilerine yardım edilecektir....
Bəqərə Suresi, 86. Ayet:
Bunlar ahirete karşılık dünya hayatını satın alanlardır. Bunların üzerindeki azap hafifletilmeyeceği gibi kendilerine yardım da edilmeyecektir....
Bəqərə Suresi, 86. Ayet:
İşte onlar dünya hayatını
âhirete
karşılık satın alan kimselerdir. Bunun için azâb onlardan hafifletilmez ve onlar yardım da olunmazlar....
Bəqərə Suresi, 86. Ayet:
İşte onlar, ahirete karşılık dünya hayatını satın alan kimselerdir. Bu yüzden ne azapları hafifletilecek ne de kendilerine yardım edilecektir....
Bəqərə Suresi, 86. Ayet:
Onlar
âhirete
bedel dünyâ hayatını satın almış kimselerdir. Bundan dolayı kendilerinden azâb kaldırılıb hafifletilmeyecek, onlara yardım da edilmeyecekdir. ...
Bəqərə Suresi, 86. Ayet:
İşte onlar, ahirete karşı dünya hayatını satın almış olanlardır. Bu yüzden kendilerinden azab kaldırılıp, hafifletilmeyecek, yardım da yapılmayacaktır....
Bəqərə Suresi, 86. Ayet:
İşte bunlar, ahirete karşılık dünya hayatını satın alanlardır; bundan dolayı azabları hafifletilmez ve kendilerine yardım edilmez....
Bəqərə Suresi, 126. Ayet:
İbrahim: 'Ey Rabbim! Burasını güvenli bir belde kıl. Halkından Allah'a ve ahirete iman edenleri çeşitli ürünlerle rızıklandır' demişti. Allah da: 'Kim küfrederse onu da kısa bir süre geçindirir sonra ateş azabına atarım. Orası ne fena bir varış yeridir' demişti....
Bəqərə Suresi, 177. Ayet:
Yüzlerinizi (namazda) doğu ve batı tarafına çevirmeniz hayır ve taat değildir. Fakat hayır ve ibadet, Allah’a,
âhirete
, meleklere, Allah’ın indirdiği kitablara ve peygamberlere iman edenin ibadetidir ve Allah sevgisi üzere, yahud mala olan sevgisine rağmen, malı (fakir) akrabaya, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışa , dilenenlere, köle ve esirlere (kurtulmaları için) harcayan, namazı gereği üzere kılan ve zekâtı veren kimsenin; ahidleştikleri zaman sözlerine sâdık kalanların, ihtiyaç ve sıkıntı ...
Bəqərə Suresi, 228. Ayet:
1.
ve el mutallakâtu
: ve boşanmış kadınlar
2.
yeterabbasne
: dururlar, beklerler
3.
bi enfusi-hinne
: kendi kendilerine
4.
sel...
Bəqərə Suresi, 228. Ayet:
Boşanmış kadınlar kendilerini tutup yeni bir nikâh yapmadan önce üç âdet beklesinler! Allah’a ve
âhirete
iman ediyorlarsa, kendi rahimlerinde Allah’ın önceki evlilikten yaratmış olduğu çocuğu veya hayızı gizlemeleri onlara helâl olmaz. Kocaları gerçekten barışmak istiyorlarsa, bu iddet müddeti içinde onları tekrar almaya başkalarından daha çok hak sahibidirler. Erkeklerin hanımları üzerinde bulunan hakları gibi, hanımların da kocaları üzerinde meşrû çerçevede hakları vardır. Şu kadar ki erkekler...
Bəqərə Suresi, 255. Ayet:
Allah o Allah’dır ki, kendinden başka hiç bir ilâh (Tanrı) yoktur (Ondan başka ibadete müstahak mâbud yoktur). O ezelî ve ebedî hayat ile bizâtihi (kendiliğinden) diridir, (bâkidir). Zât ve kemâl sıfatlarıyla yaratıkların (mahlûkatın) bütün işlerinde hâkim ve kâimdir, her şey onunla kâimdir. Onu ne bir dalgınlık, ne de bir uyku tutmaz. Göklerde ve yerde ne varsa hepsi onun. Onun izni olmadıkça katında kim şefaat edebilir? O, bütün varlıkların (dünya ve
âhirete
ait) önlerinde ve arkalarındaki giz...
Bəqərə Suresi, 264. Ayet:
Ey iman edenler! yardım ettiğiniz kimselere minnet etmek ve incitmek sûretiyle o sadakalarınızı boşa çıkarmayın! Allah’a da,
âhirete
de inanmadığı halde sırf insanlara gösteriş yapmak için malını harcayan kimsenin durumuna düşmeyin! Onun durumu, üzerinde azıcık toprak bulunan kaygan bir kayanın durumuna benzer ki, şiddetli bir yağmur iner inmez toprağı kayıverir, cascavlak kalır. Öyleleri işledikleri hiçbir şeyden sevap ve mükâfat elde edemezler. Zira Allah inkârcıları emellerine kavuşturmaz....
Ali-İmran Suresi, 145. Ayet:
Allah'ın izni olmadıkça hiçbir kimse ölmez. Ölüm, vakti tâyin edilmiş bir yazıdır. Kim dünya nîmetlerini isterse ona dünyadan nîmetler veririz ve kim âhiret mükâfatını dilerse ona ahirete ait mükâfatlar ihsân ederiz ve biz, şükredenleri yakında mükâfatlandıracağız....
Ali-İmran Suresi, 152. Ayet:
Ve lekad sadakakumullâhu va’dehû iz tehussûnehum bi iznih(iznihî), hattâ izâ feşiltum ve tenâza’tum fîl emri ve asaytum min ba’di mâ erâkum mâ tuhıbbûn(tuhıbbûne), minkum men yurîdud dunyâ ve minkum men yurîdul âhireh(
âhirete
), summe sarafekum anhum li yebteliyekum, ve lekad afâ ankum, vallâhu zû fadlin alel mu’minîn(mu’minîne). ...
Ali-İmran Suresi, 152. Ayet:
1.
ve lekad
: ve andolsun
2.
sadaka-kumu allâhu
: Allah size sadık kaldı
3.
va'de-hû
: onun vaadi
4.
iz tehussûne-hum
...
Ali-İmran Suresi, 152. Ayet:
Allah elbette size verdiği sözü tuttu; O'nun izniyle düşmanlarınızı yok etmek üzereydiniz; ne var ki Allah size arzuladığınız (zaferi) gösterdikten sonra gevşediniz, (Peygamber'den gelen) emre aykırı davrandınız ve itaatsizlik ettiniz. Aranızda (sadece) bu dünyaya ilgi duyan kimseler olduğu gibi, ahirete gönül verenler de mevcuttu: Bunun üzerine Allah, sizi sınamak için düşmanlarınızı yenmenize mani oldu. Ama O, şimdi günahlarınızı bağışladı, zira Allah'ın inananlara lütfu sınırsızdır....
Nisa Suresi, 59. Ayet:
Ey iman edenler! Allah'a itaat edin. Peygamber'e ve sizden olan ülülemre (idarecilere) de itaat edin. Eğer bir hususta anlaşmazlığa düşerseniz Allah'a ve ahirete gerçekten inanıyorsanız onu Allah'a ve Resûl'e götürün (onların talimatına göre halledin); bu hem hayırlı, hem de netice bakımından daha güzeldir....
Nisa Suresi, 59. Ayet:
Ey iman edenler! Allah'a itaat edin. Peygamber'e ve sizden olan ülülemre (idarecilere) de itaat edin. Eğer bir hususta anlaşmazlığa düşerseniz -Allah'a ve ahirete gerçekten inanıyorsanız- onu Allah'a ve Resûl'e götürün (onların talimatına göre halledin); bu hem hayırlı, hem de netice bakımından daha güzeldir....
Nisa Suresi, 59. Ayet:
Ey iman edenler! Allah’a itaat edin. Resulüne ve sizden olan ülülemre de itaat edin. Eğer Allah’a ve
âhirete
iman ediyorsanız, hakkında ihtilâfa düştüğünüz meseleyi Allah’a ve Resulüne arzediniz. Böyle yapmanız hem daha hayırlı, hem de netice bakımından daha güzeldir....
Nisa Suresi, 74. Ayet:
Dünya hayatını ahirete değişenler ALLAH yolunda savaşsınlar. Kim ALLAH yolunda savaşır, ölür yahut yenerse, kendisine büyük bir ödül vereceğiz....
Nisa Suresi, 74. Ayet:
O halde dünya hayatını ahirete satanlar, Allah yolunda savaşsınlar. Allah yolunda savaşan kimse; öldürülse de, galip gelse de Biz, ona büyük bir mükafat vereceğiz....
Nisa Suresi, 74. Ayet:
O halde, dünya hayatına değil,
âhirete
talip ve müşteri olanlar Allah yolunda savaşsınlar. Kim Allah yolunda savaşa girer de öldürülüp şehid olur veya galip gelir gazi olursa, her iki halde de biz ona yarın pek büyük mükâfat vereceğiz....
Nisa Suresi, 162. Ayet:
Fakat onlardan geniş ilmi olanlar ile müminler, hem sana indirilen Kur’ân’a, hem de senden önce indirilen kitaplara iman ederler. O namaz kılanlar, zekât verenler, Allah’a ve
âhirete
hakkıyla iman edenler var ya, işte onlara yarın büyük mükâfat vereceğiz....
Maidə Suresi, 80. Ayet:
Onlardan birçoğunun inkâr edenleri dost edindiklerini görürsün. Andolsun ki kendileri için önceden (ahirete) gönderdikleri şey; Allah’ın onlara gazap etmesi ne kötüdür! Onlar azap içinde ebedî kalıcıdırlar....
Maidə Suresi, 80. Ayet:
Onlardan çoğunu, kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah’a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altına iterek örtbas edip inkârda ısrar edenlerle, kâfirlerle dostluk ederlerken, ittifaklar kurarlarken, işlerinin idaresini onların ellerine bırakırlarken görürsün. Nefislerinin, kendileri için
âhirete
hazırladığı şey, ne kötüdür. Allah onlara gazap etmiştir. O azab içinde onlar ebedî kalırlar....
Ənam Suresi, 92. Ayet:
1.
ve hâzâ
: ve bu
2.
kitâbun
: bir kitap
3.
enzelnâ-hu
: onu indirdik
4.
mubârekun
: kutsal, mübarek
Ənam Suresi, 92. Ayet:
Bu (Kur'ân-ı Kerim), elleri arasındakini tasdik eden ve ahirete ve ona inanan, şehirlerin anası (olan Mekke'de) ve onun etrafında olan kimseleri uyarman için indirdiğimiz mübarek bir Kitap'tır. Onlar, namazlarını muhafaza ederler (devam ederler)....
Ənam Suresi, 92. Ayet:
İşte bu (Kur’an) da, bereket kaynağı, kendinden öncekileri (ilâhî kitapları) tasdik eden ve şehirler anasını (Mekke’yi) ve bütün çevresini (tüm insanlığı) uyarasın diye indirdiğimiz bir kitaptır. Ahirete iman edenler, ona da inanırlar. Onlar namazlarını vaktinde kılarlar....
Ənam Suresi, 92. Ayet:
Sana, şehirlerin anası olan Mekke halkını ve çevresindeki bütün insanları korkutmak, Tanrı azâbını onlara haber vermek için bu kutlu ve onlarda bulunan kitapları gerçekleyici kitabı indirdik ve
âhirete
inananlar, namazlarını dâimâ kılarak bu kitaba da inanırlar....
Ənam Suresi, 92. Ayet:
Bu (Kur'an), Ümmü'l-kurâ (Mekke) ve çevresindekileri uyarman için sana indirdiğimiz ve kendinden öncekileri doğrulayıcı mübarek bir kitaptır. Âhirete inananlar buna da inanırlar ve onlar namazlarını hakkıyla kılmaya devam ederler....
Ənam Suresi, 92. Ayet:
Bu Kur’ân, bizim indirdiğimiz, hayrı öğreten, insanlara faydalı mübarek bir kitaptır; vahyine muhatap olan önündeki zatın, Peygamber Muhammedin tebliğinin, sözlerinin samimiliğini, doğruluğunu tasdik eden bir kitaptır; manevî merkez Mekke ve çevresindeki bütün dünyayı, bütün insanları uyarman için sana indirdiğimiz bir kitaptır. Âhirete, ebedî yurda iman edenler, buna da iman ederler. Ve onlar dünyevî gâile ve düşüncelerden sıyrılarak namazlarını, rükûnlarına, şartlarına, vakitlerine riayet eder...
Ənam Suresi, 92. Ayet:
Bu da şehirlerin anası Mekke'de ve etrafında oturanları uyarman için sana indirdiğimiz mübarek, kendinden önce indirilmiş olanları doğrulayıcı bir Kitap'tır. Ahirete inananlar buna inanırlar ve onlar namazlarına devam ederler....
Ənam Suresi, 92. Ayet:
İşte bu (Kur'an), önündekileri doğrulayıcı ve şehirler anası (Mekke) ile çevresindekileri uyarman için indirdiğimiz kutlu Kitaptır. Ahirete iman edenler buna inanırlar. Onlar namazlarını (özenle) koruyanlardır....
Ənam Suresi, 92. Ayet:
Şu indirilmiş Kur’an, mübarek ve feyizli bir kitabdır ki, elleri önündekini (Tevrat’ı ve İncil’i) tasdik edicidir. Tâ ki onunla Mekke halkını ve bütün çevresinde bulunan insanları korkutasın. Ahirete iman edenler, namazlarına gereği üzre devam ettikleri halde Kur’an’a da inanırlar....
Ənam Suresi, 92. Ayet:
Bu indirdigimiz, kendinden oncekileri dogrulayan Mekkelileri ve etrafindakileri uyaran mubarek Kitap'dir. Ahirete inananlar buna inanirlar, namazlarina da devam ederler....
Ənam Suresi, 92. Ayet:
Bu indirdiğimiz kitap mübarektir; ellerindeki (Tevrat ve İncil'i) tasdîk edicidir. Ümmu'l-Kurâ (=Kentler Anası Mekke)lileri ve çevresindekileri uyarman içindir. Âhirete imân edenler, namazlarına devam ederek ona da imân ederler....
Ənam Suresi, 92. Ayet:
Bu indirdiğimiz, kendinden öncekileri doğrulayan, Mekkelileri ve etrafındakileri uyaran mübarek Kitap'dır. Ahirete inananlar buna inanırlar, namazlarına da devam ederler....
Ənam Suresi, 92. Ayet:
Bu (Kur'an), Ümmü'l-kurâ (Mekke) ve çevresindekileri uyarman için sana indirdiğimiz ve kendinden öncekileri doğrulayıcı mübarek bir kitaptır. Âhirete inananlar buna da inanırlar ve onlar namazlarını hakkıyla kılmaya devam ederler....
Ənam Suresi, 92. Ayet:
Bu, kendisinden öncekileri doğrulayan kutlu bir kitap olup ülkelerin anasını ve etrafındakileri uyarman için indirilmiştir. Ahirete inananlar ona inanırlar ve onlar namazlarına da devam ederler...
Ənam Suresi, 92. Ayet:
İşte bu da bizim indirdiğimiz bir kitap! Feyiz bereketi dünyayı tutacak; bu tasdik etmedikçe önceki kitaplar muteber olmayacak. Bir de Mekke ve çevresindekileri uyarsın diye indirmişizdir. Ahirete inananlar, buna da iman ederler. Ve onlar namazlarını devamlı kılarlar....
Ənam Suresi, 92. Ayet:
Bu Kur'an, anakent Mekke ile bu kentin çevresinde yaşayanları uyarasın diye sana indirdiğimiz, kendinden önceki kutsal kitapları onaylayan mübarek bir kitaptır. Ahirete inananlar bu kitaba da inanırlar. Onlar namazlarını devamlı olarak ve özenerek kılarlar....
Ənam Suresi, 92. Ayet:
İşte bu (Kuran), önündekileri doğrulayıcı ve şehirler anası (ümmelkur'a) (Mekke) ile çevresindekileri uyarman için indirdiğimiz kutlu Kitaptır. Ahirete inananlar buna inanırlar. Onlar namazlarını (özenle) koruyanlardır....
Ənam Suresi, 92. Ayet:
İşte bir kitab ki onu — bir feyz kaynağı ve elleri arasındaki (Tevrat ve İncili) tasdıyk edici (ve doğrultucu) olarak, bir de şehirlerin anası (bulunan Mekke) ile bütün çevresindeki (insanları) azâb ile korkutman için — indirdik. Âhirete inanmakda olanlar — onlar namazlarına devam (ve ihtimam) ederek — ona (Kur'ana) inanırlar. ...
Ənam Suresi, 92. Ayet:
Ve işte bu (Kur’ân), mübârek, kendinden önceki (kitab)ları tasdîk edici olarak, bir de şehirlerin anası (olan Mekke’nin ahâlisi)ni ve etrâfındaki kimseleri korkutasın diye onu(sana) indirdiğimiz bir kitabdır. Ve
âhirete
îmân edenler, ona (o Kur’ân’a) îmân ederlerve onlar namazlarına devâm ederler....
Ənam Suresi, 92. Ayet:
Şehirlerin anası ile çevresindekileri uyarasın diye sana indirdiğimiz işte bu kitab, mübarektir. Ve kendisinden öncekileri doğrulayıcıdır. Ahirete inananlar buna da inanırlar. Ve onlar namazlarına da devam ederler....
Ənam Suresi, 92. Ayet:
Ve işte bu da bir kitaptır ki, O'nu Biz indirmişizdir, mübarektir, kendisinden evvelki kitapları tasdik edicidir ve Ümmü'lKura'yı çevresinde bulunanları inzar etmek için indirmiştir. Ve ahirete imân edenler buna da imân ederler. Ve onlar namazlarını da muhafazada bulunurlar....
Ənam Suresi, 92. Ayet:
Bu, kendinden önceki kitapları doğrulayan, Ümmül-kurâ (Mekke) ve çevresindekileri uyarman için indirdiğimiz mübarek bir kitaptır. Ahirete iman edenler buna da inanırlar ve onlar namazlarına devam ederler....
Ənam Suresi, 92. Ayet:
Bu, Mekke ve etrafındakileri uyarman için, kendinden önceki kitapları doğrulayan bizim indirdiğimiz mübarek bir kitaptır. Ahirete iman edenler, buna iman ederler ve onlar namazlarına riayet ederler....
Ənam Suresi, 92. Ayet:
İşte bu da bir feyiz kaynağı ve daha önceki kitapları tasdik edici olarak, bir de hem Anakenti, hem de bütün çevresindeki insanları uyarman için indirdiğimiz bir kitap! Âhirete iman edenler, buna da inanırlar ve onlar namazlarını hakkıyla kılmaya devam ederler....
Ənam Suresi, 92. Ayet:
Bu da Anakent(Mekke'y)i ve çevresindeki(kasaba)ları uyarman için sana indirdiğimiz feyz kaynağı ve kendinden önceki (Tanrı Kitabı)nı doğrulayıcı bir Kitaptır. Âhirete inananlar, buna inanırlar ve onlar, namazlarına devam ederler....
Ənam Suresi, 92. Ayet:
İşte bu (Kur'an), önündekileri doğrulayıcı ve şehirler anası (Mekke) ile çevresindekilerini uyarıp korkutman için indirdiğimiz kutlu Kitaptır. Ahirete iman edenler buna inanırlar. Onlar namazlarını (özenle) koruyanlardır....
Ənam Suresi, 92. Ayet:
Bu da kendisinden öncekileri doğrulayan mübarek bir kitaptır ki, beldelerin anası ile onun çevresindekileri uyarman için indirdik. Âhirete inananlar, ona da inanırlar; onlar, namazlarına da dikkatle devam ederler....
Ənam Suresi, 92. Ayet:
Bu da bizim, kentlerin/medeniyetlerin anasını uyarman için indirdiğimiz bir Kitap. Kutsal-bereketli, kendinden öncekini doğrulayıcı. Âhirete inananlar, ona da inanırlar ve onlar namazlarına devam ederler....
Ənam Suresi, 112. Ayet:
(112-11) 3 Aldatmak icin birbirlerine cazip sozler fisildayan cin ve insan seytanlarini her peygambere dusman yaptik. Bu seytanlar ahirete inanmayanlarin kalblerinin o sozlere yonelmesi, ondan hosnut olmasi ve kendilerinin isledikleri suclari islemeleri icin byle yaparlar. Rabbin dileseydi bunu yapamazlardÙ, sen onlarÙ iftiralarÙ ile ba_ba_a bÙrak....
Ənam Suresi, 112. Ayet:
(112-113) Aldatmak için birbirlerine cazip sözler fısıldayan cin ve insan şeytanlarını her peygambere düşman yaptık. Bu şeytanlar ahirete inanmayanların kalblerinin o sözlere yönelmesi, ondan hoşnut olması ve kendilerinin işledikleri suçları işlemeleri için böyle yaparlar. Rabbin dileseydi bunu yapamazlardı, sen onları iftiraları ile başbaşa bırak;...
Ənam Suresi, 113. Ayet:
1.
ve li tesgâ
: ve meyletsin
2.
ileyhi
: ona
3.
ef'idetu
: gönülleri
4.
ellezîne
: ki onlar
Ənam Suresi, 113. Ayet:
Ve ahirete inanmayanların gönülleri ona (onlara; insan ve cin şeytanlara) meyletsin ve ondan razı olsunlar. Ve onlar, kazandıkları şeyleri kazanmaya devam etsinler....
Ənam Suresi, 113. Ayet:
Bir de (şeytanlar), ahirete inanmayanların gönülleri bu yaldızlı sözlere meyletsin, onlardan hoşlansınlar ve işleyecekleri günahları işlesinler diye (bu fısıldamayı yaparlar)....
Ənam Suresi, 113. Ayet:
Onlar,
âhirete
inanmayanların gönülleri meyletsin ve hoşnut olsunlar da yapageldiklerine devâm etsinler diye söylerler o sözleri....
Ənam Suresi, 113. Ayet:
Ahirete inanmayanların kalpleri ona (yaldızlı söze) kansın, ondan hoşlansınlar ve işledikleri suçu işlemeye devam etsinler diye (böyle yaparlar)....
Ənam Suresi, 113. Ayet:
Âhirete, ebedî yurda iman etmeyenlerin kalpleri, akılları yaldızlı sözlere kansın, ondan hoşlansın ve işledikleri suçu, günahı işlemeye devam etsinler diye böyle vesvese vermeye devam ederler....
Ənam Suresi, 113. Ayet:
Ahirete inanmayanların kalpleri o sözlere meyletsin, onlardan hoşnut olsunlar ve kendilerinin yaptıklarını onlar da yapsınlar diye (böyle sözler fısıldarlar)....
Ənam Suresi, 113. Ayet:
Bir de ahirete inanmayanların kalpleri ona meyletsin de ondan (bu yaldızlı ve içi çarpık sözlerden) hoşlansınlar ve yüklenmekte olduklarını yüklenedursunlar....
Ənam Suresi, 113. Ayet:
Bir de o yaldızlı lâfa,
âhirete
inanmıyanların kalbleri meyletsin, ondan hoşlansınlar ve kazanmakta oldukları günahı onlar da kazansınlar diye, öyle yaparlar....
Ənam Suresi, 113. Ayet:
(112-11) 3 Aldatmak icin birbirlerine cazip sozler fisildayan cin ve insan seytanlarini her peygambere dusman yaptik. Bu seytanlar ahirete inanmayanlarin kalblerinin o sozlere yonelmesi, ondan hosnut olmasi ve kendilerinin isledikleri suclari islemeleri icin byle yaparlar. Rabbin dileseydi bunu yapamazlardÙ, sen onlarÙ iftiralarÙ ile ba_ba_a bÙrak....
Ənam Suresi, 113. Ayet:
(112-113) Aldatmak için birbirlerine cazip sözler fısıldayan cin ve insan şeytanlarını her peygambere düşman yaptık. Bu şeytanlar ahirete inanmayanların kalblerinin o sözlere yönelmesi, ondan hoşnut olması ve kendilerinin işledikleri suçları işlemeleri için böyle yaparlar. Rabbin dileseydi bunu yapamazlardı, sen onları iftiraları ile başbaşa bırak;...
Ənam Suresi, 113. Ayet:
Âhirete inanmayanların kalpleri ona (yaldızlı söze) kansın, ondan hoşlansınlar ve işledikleri suçu işlemeye devam etsinler diye (böyle yaparlar)....
Ənam Suresi, 113. Ayet:
Ahirete inanmıyanların kalbi ona kansın, ondan hoşlansın ve gerçekten yapmak istediklerini yapabilsinler diye. . ....
Ənam Suresi, 113. Ayet:
Bir de o yaldızlı lâfa Âhırete inanmıyanların gönülleri aksın ve onu hoşlansınlar ve bu ele geçirmekte oldukları varidatı elde etsinler diye öyle yaparlar...
Ənam Suresi, 113. Ayet:
Bir de ahirete inanmayanların gönülleri o yaldızlı söze meyletsin, ondan hoşlansınlar ve onların işlediği günahları işlesinler diye yaldızlı söz fısıldarlar....
Ənam Suresi, 113. Ayet:
Bir de ahirete iman etmeyenlerin kalbleri, o yaldızlı söze kansın, ondan hoşlansın ve işledikleri suçları işlemeye devam etsinler diye böyle yaparlar....
Ənam Suresi, 113. Ayet:
Ahirete inanmayanların kalpleri bu yaldızlı uydurmalara kansın, onlardan hoşlansın ve işledikleri kötülükleri işlemeye devam etsinler diye....
Ənam Suresi, 113. Ayet:
Bir de ahirete inanmayanların yürekleri (efidet) ona meyletsin de ondan (bu yaldızlı ve çarpık sözlerden) hoşlansınlar ve yüklenmekte olduklarını yüklenedursunlar....
Ənam Suresi, 113. Ayet:
Bir de (bu telkıyni)
âhirete
inanmazların gönülleri ona ağsın, ondan hoşlansınlar, kazanmakda oldukları (günâhı) onlar ko-kazana dursunlar diye (yapar). ...
Ənam Suresi, 113. Ayet:
Bir de (o şeytanlar bu telkini)
âhirete
inanmayanların gönülleri ona (o yaldızlı sözlere) meyletsin, ondan hoşlansınlar ve onlar işleyici oldukları (günahları)nı işlesinler diye (yaparlar)....
Ənam Suresi, 113. Ayet:
Bir de ahirete inanmayanların kalbleri ona meyletsin, ondan hoşlansınlar ve işlesinler diye....
Ənam Suresi, 113. Ayet:
Yine de, ahirete inanmayanların kalpleri Ona yönelebilsin ve Onda tatmin bulabilsinler diye, ayrıca ulaşabilecekleri (fazilet derecesi)ne ulaşabilsinler diye,...
Ənam Suresi, 113. Ayet:
Ve o (yaldızlı) sözlerle ahirete inanmayanların gönülleri ona meyletsin ve ondan hoşlansınlar ve onlar irtikab eder olduklarını irtikab etsinler diye telkin eyler....
Ənam Suresi, 113. Ayet:
Bir de ahirete inanmayanların kalpleri ona meyletsin, ondan hoşlansınlar ve işleyeceklerini işlesinler diye....
Ənam Suresi, 113. Ayet:
Ahirete inanmayanların kalpleri o sözlere kansın, ondan hoşlansınlar ve işledikleri günahları işlemeye devam etsinler....
Ənam Suresi, 113. Ayet:
Bir de bu telkini,
âhirete
inanmayanların gönülleri ona meyletsin, derken ondan hoşlansınlar ve işledikleri suçlarını işlemeye devam etsinler diye yaparlar....
Ənam Suresi, 113. Ayet:
Ki
âhirete
inanmayanların kalbleri o(nların yaldızlı sözleri)ne kansın, ondan hoşlansınlar ve onlar, işledikleri suçları işlemeğe devam etsinler....
Ənam Suresi, 113. Ayet:
Bir de ahirete inanmayanların kalpleri ona meyletsin de ondan (bu yaldızlı ve içi çarpık sözlerden) hoşlansınlar ve yüklenmekte olduklarını yüklenedursunlar....
Ənam Suresi, 113. Ayet:
Onlar bunu,
âhirete
inanmayanların gönülleri o yaldızlı sözlere meyletsin, sonra ondan hoşlansınlar ve işlemekte oldukları kötülükleri işlemeye devam etsinler diye yaparlar....
Ənam Suresi, 113. Ayet:
Ki
âhirete
inanmayanların gönülleri ona ısınsın, ondan hoşlansınlar, elde ettikleri şeylere sahip olmaya devam etsinler....
Ənam Suresi, 150. Ayet:
1.
kul
: de
2.
helumme
: getirin
3.
şuhedâe-kum ellezîne
: şahitleriniz ki onlar
4.
yeşhedûne
: şahitlik ederler
Ənam Suresi, 150. Ayet:
“Allah'ın bunu haram kıldığına şahitlik eden şahitlerinizi getirin.” de. Artık şâyet onlar şahitlik ederlerse, onlarla beraber sen şahitlik etme. Ahirete inanmayan ve âyetlerimizi yalanlayan kimselerin heveslerine tâbî olma. Ve onlar, Rab'lerine eş tutuyorlar (ortak koşuyorlar)....
Ənam Suresi, 150. Ayet:
De ki: “Haydi, Allah şunu haram kıldı” diye tanıklık yapacak şahitlerinizi getirin. Onlar şahitlik etseler de sen onlarla beraber şahitlik etme. Âyetlerimizi yalanlayanların ve ahirete inanmayanların arzularına uyma. Onlar Rablerine, başka şeyleri denk tutuyorlar....
Ənam Suresi, 150. Ayet:
De ki: Allah'ın, şunu harâm ettiğine tanıklık eden şahitlerinizi getirin bakalım. Fakat gelirler de tanıklık ederlerse sen, onlarla berâber tanıklık etme ve putları, Rableriyle bir tutup
âhirete
inanmayarak âyetlerimizi yalanlayanların dileklerine uyma....
Ənam Suresi, 150. Ayet:
'Allah şunu yasak etti diyen, bilgi sahibi şâhitlerinizi, önderlerinizi getirin. Eğer onlar şâhitlik ederlerse, sen onlarla birlikte olup şâhitlik etme. Âyetlerimizi yalanlayanların ve
âhirete
, ebedî yurda iman etmeyenlerin şahsî arzu ve ihtiraslarına, bâtıla uyma. Onlar, başkalarını Rablerine denk tutuyorlar.' de....
Ənam Suresi, 150. Ayet:
De ki: 'Allah'ın bunları haram kıldığına şahitlik eden şahitlerinizi getirin.' Onlar şahitlik edecek olurlarsa sen onlarla birlikte şahitlik etme. Ayetlerimizi yalanlayanların ve ahirete inanmayanların heveslerine uyma. Onlar başkalarını Rabblerine denk tutmaktadırlar....
Ənam Suresi, 150. Ayet:
De ki: "Gerçekten Allah'ın bunu haram kıldığına şehadet edecek şahidlerinizi getirin." Şayet onlar, şehadet edecek olurlarsa sen onlarla birlikte şehadet etme. Ayetlerimizi yalan sayanların ve ahirete inanmayanların heva (istek ve tutku)larına uyma; onlar (birtakım güçleri ve varlıkları) Rablerine denk tutmaktadırlar....
Ənam Suresi, 150. Ayet:
Onlara söyle: “- Bu haram saydıklarınızı, Allah haram ettiğine dair şahidlik edecek olan şahidlerinizi getirin.” Eğer onlar, yalan yere şahidlik ederlerse, sen onlarla beraber bulunup kendilerini tasdik etme. Âyetlerimizi yalan sayanların, ahirete inanmıyanların arzularına tabi olma. Onlar, Rablerine putları eş tutuyorlar....
Ənam Suresi, 150. Ayet:
De ki: «Allah'in bunu haram kildigina sahidlik edecek sahidlerinizi getirin". sahidlik ederlerse, onlarla beraber olup sozlerini kabullenme; ayetlerimizi yalanlayanlarin ve ahirete inanmayanlarin heveslerine uyma; onlar Rablerine baskalarini esit tutuyorlar. *...
Ənam Suresi, 150. Ayet:
De ki: Allah'ın bunu haram kıldığına tanıklık edecek şahitlerinizi haydi getirin ! Eğer şahitlik ederlerse, sen onlarla beraber şahitlik etme; bizim âyetlerimizi yalanlayanların ve Âhirete de inanmayanların heveslerine uyma ; onlar (putlarını) Rablerine denk tutarlar....
Ənam Suresi, 150. Ayet:
De ki: 'Allah'ın bunu haram kıldığına şahidlik edecek şahidlerinizi getirin'. Şahidlik ederlerse, onlarla beraber olup sözlerini kabullenme; ayetlerimizi yalanlayanların ve ahirete inanmayanların heveslerine uyma; onlar Rablerine başkalarını eşit tutuyorlar....
Ənam Suresi, 150. Ayet:
De ki: 'ALLAH'ın şunu haram ettiğine tanıklık edecek tanıklarınızı getirin.' Tanıklık ederlerse onlarla beraber tanıklık etme. Ayetlerimizi yalanlayanların ve ahirete inanmıyanların keyfine uyma. Onlar, Rab'lerine başkalarını eş koşmaktadırlar....
Ənam Suresi, 150. Ayet:
Haydin, de: Allah bunu haram etti diye şehadet edecek şahidlerinizi getirin, eğer gelir şehadet ederlerse sen onlarla beraber şehadet etme, âyetlerimizi tekzib edenlerin, o Âhırete inanmıyanların hevâlarına tabi' olma, nasıl olursun ki bunlar rablarına başkasını denk tutuyorlar...
Ənam Suresi, 150. Ayet:
De ki: «Haydi, Allah'ın bunu haram kıldığına şahitlik edecek şahitlerinizi getirin!» Eğer gelir, şahitlik ederlerse, sen onlarla beraber şahitlik etme, ayetlerimizi yalanlayanların, o ahirete inanmayanların çarpık arzularına uyma! Nasıl uyarsın ki, onlar Rablerine başkasını denk tutuyorlar....
Ənam Suresi, 150. Ayet:
De ki: «Haydi, Allah bunu yasak etti diye tanıklık edecek şahitlerinizi getirin.». Eğer onlar şahitlik ederlerse, sen onlarla beraber şahitlik etme. Âyetlerimizi yalanlayanların ve ahirete inanmayanların keyiflerine uyma. Çünkü onlar Rablerine başkasını denk tutuyorlar....
Ənam Suresi, 150. Ayet:
De ki; Allah'ın bu yasakları koyduğuna şahitlik edecek tanıklarınızı getiriniz bakalım. Eğer onlar bu yolda şahitlik ederlerse, sakın şahitliklerini onaylama. Ayetlerimizi yalanlayanların, ahirete inanmayanların ve Rabblerine eş koşanların keyfi arzularına uyma....
Ənam Suresi, 150. Ayet:
De ki: "Gerçekten Tanrı'nın bunu haram kıldığına şehadet edecek şahidlerinizi getirin." Şayet onlar şehadet edecek olurlarsa sen onlarla birlikte şehadet etme. Ayetlerimizi yalan sayanların ve ahirete inanmayanların hevalarına uyma; onlar [birtakım güçleri ve varlıkları] rablerine denk tutmaktadırlar....
Ənam Suresi, 150. Ayet:
«(Haydin), de, muhakkak Allah bunu haram etdi diye bildiğini söyleyecek şâhidlerinizi getirin». Eğer onlar (yalan yere) şâhidlik ederlerse sen onlarla beraber olub da (sözlerini) tasdıyk etme. Âyetlerimizi yalan sayanların,
âhirete
de inanmayanların heva (ve heves) ine uyma. Onlar (putlarını) Rableriyle bir sayarlar. ...
Ənam Suresi, 150. Ayet:
De ki: 'Haydi, 'Şübhesiz Allah bunu haram kıldı’ diye şâhidlik edecek şâhidlerinizi getirin!' Buna rağmen şâhidlik ederlerse, sakın onlarla berâber şâhidlik etme! Hem âyetlerimizi yalanlayanların ve
âhirete
îmân etmeyenlerin (nefsî) arzularına uyma! Çünki onlar, (putları) Rablerine denk tutuyorlar....
Ənam Suresi, 150. Ayet:
De ki: «Haydi, 'Allah Teâlâ bunları muhakkak haram kıldı' diye şehâdet edecek olan şahitlerinizi getiriniz.» Şayet onlar şehâdet ederlerse sen onlar ile beraber şehâdette bulunma ve âyetlerimizi tekzîp edenlerin ve ahirete inanmayanların hevâlarına tâbi olma. Ve onlar, başkalarını Rablerine denk tutarlar....
Ənam Suresi, 150. Ayet:
De ki: “Allah'ın bunu haram ettiğine dair şâhitlik edecek şâhitlerinizi getirin. ” Eğer onlar şâhitlik ederlerse, sen onlarla beraber şâhitlik etme. Âyetlerimizi yalanlayanların ve ahirete inanmayanların hevâ ve heveslerine uyma. Onlar (taptıklarını) Rablerine denk tutuyorlar....
Ənam Suresi, 150. Ayet:
De ki: -Haydi, Allah şunu haram kıldı diye şehadet edecek şahitlerinizi getirin. (Yalan yere) şahitlik ederlerse sakın onlarla şahitlik etme. Ayetlerimizi yalanlayıp, ahirete iman etmeyen ve Rab’lerine başkalarını denk tutanların heveslerine uyma....
Ənam Suresi, 150. Ayet:
De ki: "Haydi Allâh'ın bunu yasakladığına şâhidlik edecek tanrılarınızı getirin." Eğer (onlar) şâhidlik ederlerse sen onlarla beraber şâhidlik etme; âyetlerimizi yalanlayanların ve
âhirete
inanmayanların keyiflerine uyma. (Nasıl uyarsın ki) onlar, Rablerine eş tutmaktadırlar....
Ənam Suresi, 150. Ayet:
De ki: «Gerçekten Allah'ın bunu haram kıldığına şehadet edecek şahidlerinizi getirin.» Şayet onlar,şehadet edecek olurlarsa sen onlarla birlikte şehadet etme. Ayetlerimizi yalan sayanların ve ahirete inanmayanların heva (istek ve tutku) larına uyma; onlar (birtakım güçleri ve varlıkları) Rablerine denk tutmaktadırlar....
Ənam Suresi, 150. Ayet:
De ki: Bunları Allah'ın haram ettiğine tanıklık edecek bütün şahitlerinizi getirin. Ancak onlar şahitlik etseler bile sen onlarla şahitlik etme. Âyetlerimizi yalanlayanların ve
âhirete
inanmayıp da başkalarını Rablerine denk tutanların heveslerine uyma....
Ənam Suresi, 150. Ayet:
Şunu da söyle: "Allah şunu haram etmiştir diye tanıklık edip duran şahitlerinizi getirin." Eğer tanıklık ederlerse sakın onlarla birlikte tanıklık etme! Ayetlerimizi yalanlayanlarla
âhirete
inanmayanların keyifleri ardınca gitme! Onlar, kendi Rablerine başkalarını denk tutuyorlar....
Əraf Suresi, 45. Ayet:
Onlar insanları Allah yolundan alıkoyarlar, onu eğri göstermeye yeltenirler ve ahirete de inanmazlar....
Əraf Suresi, 147. Ayet:
Ve âyetlerimizi ve ahirete ulaşmayı (hayatta iken ruhun Allah'a ulaşmasını) inkâr eden kimselerin amelleri, heba oldu (boşa gitti). Onlar, yaptıklarından başka bir şeyle mi cezalandırılır (karşılık verilir)?...
Əraf Suresi, 147. Ayet:
Âyetlerimizi ve ahirete kavuşmayı yalanlayanların amelleri boşa çıkmıştır. Onlar ancak yapmakta olduklarının cezasını çekerler....
Əraf Suresi, 147. Ayet:
Halbuki âyetlerimizi ve ahirete kavuşmayı yalanlayanların amelleri boşa çıkmıştır. Onlar, yapmakta oldukları amellerden başka bir şey için mi cezalandırılırlar!...
Əraf Suresi, 147. Ayet:
Ayetlerimizi ve ahirete kavuşmayı yalanlayanların ise yaptıkları boşa gitmiştir. İşlediklerinden başka bir şeyle mi cezalandırılıyorlar?...
Əraf Suresi, 147. Ayet:
Ayetlerimizi ve ahirete kavuşmayı yalanlayanlar, onların amelleri boşa çıkmıştır. Onlar yaptıklarından başkasıyla mı cezalandırılacaklardı?...
Əraf Suresi, 147. Ayet:
Halbuki, âyetlerimizi ve
âhirete
kavuşmayı yalanlıyanların bütün yaptıkları ameller boşa gitmiştir. Onlar, ancak kendi amellerinin cezasını çekeceklerdir....
Əraf Suresi, 147. Ayet:
Ayetlerimizi ve ahirete kavusmayi yalan sayan kimselerin isleri bosa gitmistir. Onlar islediklerinin karsiligindan baska bir seyle mi cezalanirlar? *...
Əraf Suresi, 147. Ayet:
Ayetlerimizi ve ahirete kavuşmayı yalan sayan kimselerin işleri boşa gitmiştir. Onlar işlediklerinin karşılığından başka bir şeyle mi cezalanırlar?...
Əraf Suresi, 147. Ayet:
Halbuki âyetlerimizi ve ahirete kavuşmayı yalanlayanların amelleri boşa çıkmıştır. Onlar, yapmakta oldukları amellerden başka bir şey için mi cezalandırılırlar!...
Əraf Suresi, 147. Ayet:
Halbuki ayetlerimizi ve ahırete kavuşacaklarını tekzib edenlerin bütün amelleri heder olagelmiştir, her halde çekecekleri sırf kendi amellerinin cezasıdır....
Əraf Suresi, 147. Ayet:
Ayetlerimizi ve ahirete kavuşmayı yalanlayanlar, onların amelleri boşa çıkmıştır. Onlar yaptıklarından başkasıyla mı cezalandırılacaklardı?...
Əraf Suresi, 147. Ayet:
Halbuki âyetlerimizi ve
âhirete
kavuşmayı yalan sayanların bütün işledikleri boşa gitmişdir. Onlar yapmakda olduklarından başkasıyle mi cezalandırılacaklardı ya? ...
Əraf Suresi, 147. Ayet:
Âyetlerimizi ve
âhirete
kavuşmayı yalanlayanlara gelince, onların amelleri boşa gitmiştir. (Onlar) yapmakta olduklarından başka bir şeyle mi cezâlandırılacaklar(sanıyorlar)?...
Əraf Suresi, 147. Ayet:
Ayetlerimizi ve ahirete kavuşmayı yalanlayanların işledikleri boşa gitmiştir. Onlar; işlediklerinden başka bir şeyle mi cezalandırılacaklardı?...
Əraf Suresi, 147. Ayet:
Ve o kimseler ki, âyetlerimizi ve ahirete kavuşmayı tekzîp etmişlerdir. Onların amelleri bâtıl olmuştur. Başkasıyla değil, ancak kendi yaptıkları amelleriyle cezalandırılacaklardır....
Əraf Suresi, 147. Ayet:
Âyetlerimizi ve ahirete kavuşmayı yalan sayanların bütün yaptıkları ameller boşa gitmiştir. Onlar yapmakta olduklarının karşılığından başka bir şeyle mi cezalandırılırlar?...
Əraf Suresi, 147. Ayet:
Halbuki âyetlerimizi ve
âhirete
kavuşacaklarını yalan sayanların bütün işleri ve eserleri boşa çıkmıştır. Böyle olmayıp ne olacaktı ya? Onlar yaptıklarından başkasıyla mı karşılık göreceklerdi?...
Əraf Suresi, 147. Ayet:
Âyetlerimizi ve
âhirete
kavuşmayı yalanlayanların eylemleri boşa çıkmıştır. Onlar, yalnız yaptıklarıyle cezâlanmıyorlar mı?...
Əraf Suresi, 147. Ayet:
Ayetlerimizi ve ahirete kavuşmayı yalan sayanlar, onların amelleri boşa çıkmıştır. Onlar yaptıklarından başkasıyla mı cezalandırılacaklardı?...
Əraf Suresi, 147. Ayet:
Âyetlerimizi ve
âhirete
kavuşmayı yalanlayanların ise bütün yaptıkları boşa çıkmıştır. Onlar kendi yaptıklarından başka birşeyle mi karşılık görecekler?...
Əraf Suresi, 147. Ayet:
Ayetlerimizi ve ahirete varılacağını yalan sayanların tüm yaptıkları boşa gitmiştir. Bulacakları karşılık, yapıp ürettiklerinden başkası olmayacaktır....
Tövbə Suresi, 38. Ayet:
Ey iman edenler! Ne oldunuz ki, size “Allah yolunda sefere çıkın” denilince, yere çakılıp kaldınız. Yoksa ahiretten vazgeçip dünya hayatını mı seçtiniz? Oysa ahirete göre dünya hayatının yararı, pek az bir şeydir....
Tövbə Suresi, 38. Ayet:
Ey inananlar, size ne oldu da Allah yolunda savaşa çıkın dendiği zaman olduğunuz yerde mıhlanıp kaldınız. Âhireti bıraktınız da dünyâ yaşayışına mı râzı oldunuz? Fakat dünyâ hayatının faydası,
âhirete
nispetle pek azdır....
Tövbə Suresi, 38. Ayet:
Ey iman edenler! Size ne oldu ki, "Allah yolunda savaşa çıkın!" denildiği zaman yere çakılıp kalıyorsunuz? Dünya hayatını ahirete tercih mi ediyorsunuz? Fakat dünya hayatının faydası ahiretin yanında pek azdır....
Tövbə Suresi, 38. Ayet:
Ey iman edenler! Size ne oldu ki 'Allah yolunda savaşa çıkın' denildiği zaman yere çakılıp kaldınız. Ahiretin yerine dünya hayatına mı razı oldunuz? Oysa dünya hayatının geçimliği ahirete göre çok azdır....
Tövbə Suresi, 38. Ayet:
Ey inananlar! Size ne oldu ki, «Allah yolunda, savasa cikin» dendigi zaman yere cokup kaldiniz? Oysa dunya hayatinin gecimi ahirete gore pek az bir seydir....
Tövbə Suresi, 38. Ayet:
Ey inananlar! Size ne oldu ki, 'Allah yolunda, savaşa çıkın' dendiği zaman yere çöküp kaldınız? Oysa dünya hayatının geçimi ahirete göre pek az bir şeydir....
Tövbə Suresi, 38. Ayet:
Ey iman edenler! Size ne oldu ki, «Allah yolunda savaşa çıkın!» denildiği zaman yere çakılıp kalıyorsunuz? Dünya hayatını ahirete tercih mi ediyorsunuz? Fakat dünya hayatının faydası ahiretin yanında pek azdır....
Tövbə Suresi, 38. Ayet:
Ey mü'minler, size ne oldu da «Allah yolunda savaşa çıkınız» dendiğinde yere çakıldınız. Yoksa dünya hayatını ahirete tercih mi ettiniz? Oysa dünya hayatının hazzı, ahiretin hazzı yanında pek azdır....
Tövbə Suresi, 38. Ayet:
Ey imân edenler! Sizin için ne var ki, size, «Allah yolunda seferber olunuz,» denildiği zaman yere yığıldınız kaldınız. Yoksa ahirete bedel dünya hayatına mı razı oldunuz? Halbuki, dünya hayatının metaı, ahiretin yanında pek az bir şeyden başka değildir....
Tövbə Suresi, 38. Ayet:
-Ey iman edenler! Size ne oluyor da ‘Allah yolunda savaşa çıkın!’ dendiği zaman yere çöküp kaldınız? Ahireti bırakıp dünya hayatına mı razı oldunuz? Oysa dünya hayatının geçimi ahirete göre çok az bir şeydir....
Yunus Suresi, 8. Ayet:
(7-8) (Öldükden sonra dirilib) bize kavuşacağını ummayan, (
âhirete
inanmayarak sâdece) dünyâ hayaatına raazî olan ve onunla sükûn (ve istirahat) e dalan kimselerle (varlığımıza, birliğimize ve kemâl-i kudretimize delâlet eden) bunca âyetlerimizden gaafil olanlar (yok mu?) işte onların, irtikâb etmekde oldukları (şirk ve mâ'siyetler) yüzünden varacakları yer, ateşdir. ...
Yunus Suresi, 19. Ayet:
İnsanlar ilk önce, yalnız tek bir ümmetti (aynı dine bağlıydılar) Sonra ayrılığa düştüler (bir çok batıl dinlere ayrıldılar.) Eğer Rabbinden ezelde bir takdir geçmemiş olsaydı (cezaları
âhirete
bırakılmamış olaydı), o ihtilâf edip durdukları şeylerde şimdiye kadar aralarında hüküm verilmiş bitmişti; (hemen üzerlerine azab inerdi)....
Yunus Suresi, 46. Ayet:
Onlara vaadettiğimiz (azabın) bir kısmını sana gösteririz veya senin hayatına son veririz (de görmen ahirete kalır.) Onların dönüşleri bizedir, sonra Allah işlediklerine şahiddir....
Yunus Suresi, 46. Ayet:
Kâfirlere vâdettiğimiz azabın bir kısmını sana göstersek, yahut onlara azab edişten önce seni (ahirete) alsak da, sonunda onların dönüşü bizedir. Sonra Allah, onların yapacakları şeylere de şâhiddir....
Yunus Suresi, 46. Ayet:
Onlara vaadettiğimiz (azabın) bir kısmını sana gösteririz veya senin hayatına son veririz (de görmen ahirete kalır.) Onların dönüşleri Bizedir, sonra Tanrı işlediklerine şahiddir....
Yunus Suresi, 46. Ayet:
Onlara vaadettiğimiz (azabın) bir kısmını sana gösteririz veya senin hayatına son veririz (de görmen ahirete kalır.) Onların dönüşleri bizedir, sonra Allah işlemekte olduklarına şahiddir....
Hud Suresi, 19. Ayet:
Onlar ki, Allah yolundan döndürmeye çalışırlar ve o yolu eğri büğrü yapmak isterler. Üstelik onlar, evet onlar ahirete de inanmazlar....
Hud Suresi, 19. Ayet:
Bunlar Tanrı'nın yolundan engelleyenler ve onda çarpıklık arayanlardır. Onlar, ahirete küfredenlerdir....
Yusif Suresi, 37. Ayet:
Dedi ki: "Size rızıklanacağınız bir yemek gelecek olsa, ben mutlaka size daha gelmeden önce onun ne olduğunu haber veririm. Bu, rabbimin bana öğrettiklerindendir. Doğrsu ben, Tanrı'ya inanmayan, ahirete de küfredenlerin ta kendileri olan bir topluluğun dinini terkettim."...
Yusif Suresi, 37. Ayet:
Dedi ki: Size rızık olmak üzere verilen yemeklerin gelmesinden önce onun yorumunu bildiririm. Bu; Rabbımın bana öğrettiklerindendir. Doğrusu ben, Allah'a inanmaz bir kavmin dinini terkettim. Hem onlar, ahirete küfrederdi....
Rəd Suresi, 26. Ayet:
Allah, dilediğinin rızkını genişletir ve daraltır ve onlar, dünyâ yaşayışıyla sevinip övünürler, halbuki dünyâ yaşayışı,
âhirete
nispetle değersiz, müddeti az ve geçici bir şeyden ibarettir....
Rəd Suresi, 26. Ayet:
Allah, dilediği kimse için rızkı alabildiğine açar da sınırlayıp kısar da. İğreti dünya hayatıyla sevinip şımardılar. Oysaki dünya hayatı,
âhirete
oranla sadece küçük bir nimetlenme....
İbrahim Suresi, 1. Ayet:
(1-3) Elif, Lâm, Râ. Bu, Rab’lerinin izniyle insanları karanlıklardan aydınlığa, azîz ve hamîd (üstün kudret sahibi ve her işi övgüye lâyık olan) Allah’ın yoluna, göklerde ve yerdeki her şeyin sahibinin yoluna insanları çıkarman için sana indirdiğimiz bir kitaptır. Kendilerini bekleyen o çetin azaptan ötürü vay o inkârcıların hallerine! Vay onlara ki,
âhirete
inanmalarına rağmen, bile bile dünyayı
âhirete
tercih ederler. İnsanları Allah yolundan çevirir de o yolu eğri büğrü göstermek isterler. İ...
İbrahim Suresi, 2. Ayet:
(1-3) Elif, Lâm, Râ. Bu, Rab’lerinin izniyle insanları karanlıklardan aydınlığa, azîz ve hamîd (üstün kudret sahibi ve her işi övgüye lâyık olan) Allah’ın yoluna, göklerde ve yerdeki her şeyin sahibinin yoluna insanları çıkarman için sana indirdiğimiz bir kitaptır. Kendilerini bekleyen o çetin azaptan ötürü vay o inkârcıların hallerine! Vay onlara ki,
âhirete
inanmalarına rağmen, bile bile dünyayı
âhirete
tercih ederler. İnsanları Allah yolundan çevirir de o yolu eğri büğrü göstermek isterler. İ...
İbrahim Suresi, 3. Ayet:
1.
ellezîne
: o kimseler, onlar
2.
yestehıbbûne
: tercih ederler, severler
3.
el hayâte ed dunyâ
: dünya hayatını
4.
alâ el âhı...
İbrahim Suresi, 3. Ayet:
Dünya hayatını ahirete tercih edenler, (insanları) Allah yolundan çevirip onu eğri ve çelişkili göstermek isteyenler var ya, işte onlar derin bir sapıklık içindedirler....
İbrahim Suresi, 3. Ayet:
Dünya hayatını ahirete tercih edenler, Allah yolundan alıkoyanlar ve onun eğriliğini isteyenler var ya, işte onlar (haktan) uzak bir sapıklık içindedirler....
İbrahim Suresi, 3. Ayet:
Kâfirler, dünya hayatını
âhirete
, ebedî yurda tercih edenler, insanları Allah yolundan, İslâm’a girmekten alıkoyanlar, İslâmî hayatı yaşamaya, İslâmî faaliyetlere engel tedbirler alanlar, Allah yolunda tezat, tenakuz, pürüz, yalan, sapma arayanlardır. İşte onlar tamamen başlarına buyruk bir hayat, koyu bir cehalet, dalâlet ve bozuk düzen içindedirler....
İbrahim Suresi, 3. Ayet:
Onlar dünya hayatını ahirete tercih eder, (başkalarını) Allah'ın yolundan alıkoyar ve onda çarpıklık ararlar. İşte onlar uzak bir sapıklık içindedirler....
İbrahim Suresi, 3. Ayet:
Onlar, dünya hayatını ahirete tercih ederler. Allah'ın yolundan alıkoyarlar ve onu çarpıtmak isterler (veya onda çarpıklık ararlar). İşte onlar, uzak bir sapıklık içindedirler....
İbrahim Suresi, 3. Ayet:
Onlar dunya hayatini ahirete tercih ederler, Allah'in yolundan alikoyup onun egriligini isterler. Iste onlar uzak bir sapiklik icindedirler....
İbrahim Suresi, 3. Ayet:
Onlar dünya hayatını ahirete tercih ederler, Allah'ın yolundan alıkoyup onun eğriliğini isterler. İşte onlar uzak bir sapıklık içindedirler....
İbrahim Suresi, 3. Ayet:
Dünya hayatını ahirete tercih edenler, Allah yolundan alıkoyanlar ve onun eğriliğini isteyenler var ya, işte onlar (haktan) uzak bir sapıklık içindedirler....
İbrahim Suresi, 3. Ayet:
Onlar ki dünya hayatını ahirete yeğlerler, ALLAH'ın yolundan saptırırlar ve onu eğriltmek isterler. Bunlar, alabildiğine sapmışlardır....
İbrahim Suresi, 3. Ayet:
Onlar ki Dünya hayatı sever, Âhırete tercih ederler de Allah yolundan çevirirler ve onun eğrilmesini isterler, işte bunlar çok uzak bir dalâl içindedirler...
İbrahim Suresi, 3. Ayet:
Onlar ki dünya hayatını sevip ahirete tercih ederler; Allah' ın yolundan çevirirler ve onun eğrilmesini isterler. İşte bunlar çok uzak bir sapıklık içindedirler....
İbrahim Suresi, 3. Ayet:
Onlar, o kimselerdir ki dünya hayatını ahirete tercih ederler, (insanları) Allah'ın yolundan çevirirler ve onun eğrilmesini isterler. İşte bunlar, çok büyük bir sapıklık içindedirler....
İbrahim Suresi, 3. Ayet:
Onlar ki, dünya hayatını ahirete tercih ederler, insanları Allah yolundan alıkoyarlar ve bu yolu eğri göstermeye yeltenirler. İşte onlar koyu bir sapıklık içindedirler....
İbrahim Suresi, 3. Ayet:
Onlar, dünya hayatını ahirete tercih ederler. Tanrı'nın yolundan alıkoyarlar ve onu çarpıtmak isterler (veya onda çarpıklık ararlar). İşte onlar, uzak bir sapıklık içindedirler....
İbrahim Suresi, 3. Ayet:
Onlar ki, dünya hayâtını (severek)
âhirete
tercîh ederler; (insanları) Allah yolundan çevirirler ve ona (o yola) bir eğrilik (bulmak) isterler. İşte onlar, (haktan) uzak bir sapıklık içindedirler....
İbrahim Suresi, 3. Ayet:
Onlar dünya hayatını ahirete tercih ederler, insanları Allah'ın yolundan alıkoyarlar, Allah'ın yolunu eğriltmeye çalışırlar. İşte onlar uzak bir sapıklık içindedirler....
İbrahim Suresi, 3. Ayet:
(1-3) Elif, Lâm, Râ. Bu, Rab’lerinin izniyle insanları karanlıklardan aydınlığa, azîz ve hamîd (üstün kudret sahibi ve her işi övgüye lâyık olan) Allah’ın yoluna, göklerde ve yerdeki her şeyin sahibinin yoluna insanları çıkarman için sana indirdiğimiz bir kitaptır. Kendilerini bekleyen o çetin azaptan ötürü vay o inkârcıların hallerine! Vay onlara ki,
âhirete
inanmalarına rağmen, bile bile dünyayı
âhirete
tercih ederler. İnsanları Allah yolundan çevirir de o yolu eğri büğrü göstermek isterler. İ...
İbrahim Suresi, 3. Ayet:
Ki onlar, dünyâ hayâtını
âhirete
tercih ederler, Allâh'ın yoluna engel olur ve onun eğrilmesini isterler. İşte onlar,derin bir sapıklık içindedirler....
İbrahim Suresi, 3. Ayet:
Onlar, dünya hayatını ahirete tercih ederler, Allah'ın yolundan alıkoyarlar ve onu çarpıtmak isterler (veya onda çarpıklık ararlar) . İşte onlar, uzak bir sapıklık içindedirler....
İbrahim Suresi, 3. Ayet:
Onlar, dünya hayatını
âhirete
tercih eden, halkı Allah'ın yolundan alıkoyan ve o yolu eğri göstermeye çalışanlardır. İşte onlar pek derin bir sapıklık içindedirler....
İbrahim Suresi, 3. Ayet:
Onlar ki sefil ve iğreti hayatı
âhirete
tercih ederler ve Allah yolundan alıkoyup o yolu eğri büğrü yapmayı isterler. İşte bunlar, dönüşü olmayan bir sapıklık içindedirler....
İbrahim Suresi, 44. Ayet:
Ey Peygamber! İnsanları, azabın geleceği gün ile korkut. O gün, zalimler şöyle diyecekler: «Ey Rabbimiz! Bizi yakın bir zamana kadar ertele de senin davetine uyalım ve peygamberlere tâbi olalım.» Onlara: «Daha önce ahirete intikal etmeyeceğinize dair yemin etmemiş miydiniz?» denilir....
Nəhl Suresi, 22. Ayet:
1.
ilâhu-kum
: sizin ilâhınız
2.
ilâhun
: ilâhtır
3.
vâhidun
: tek, bir
4.
fellezîne (fe ellezîne)
: böylece, artı...
Nəhl Suresi, 22. Ayet:
Sizin ilâhınız, bir tek ilâhtır. Hâlâ ahirete (ruhu ölmeden evvel Allah'a ulaştırmaya) inanmayan kimselerin kalpleri, inkâr edicidir ve onlar, kibirlenen kimselerdir....
Nəhl Suresi, 22. Ayet:
Sizin ilâhınız tek bir ilâhtır. Ahirete inanmayanların kalpleri bunu inkâr etmekte, kendileri de büyüklük taslamaktadırlar....
Nəhl Suresi, 22. Ayet:
Mabudunuz, tek mabuttur,
âhirete
inanmayanlarınsa gönülleri inkâr eder bunu ve onlar, ululanmayı dileyen kişilerdir....
Nəhl Suresi, 22. Ayet:
İlâhınız bir tek Tanrıdır. Fakat ahirete inanmayanlar var ya, onların kalpleri inkârcı, kendileri de böbürlenen kimselerdir....
Nəhl Suresi, 22. Ayet:
İlâhınız bir tek tanrıdır. Âhirete, ebedî yurda iman etmeyecek olanların akılları, kalpleri inkârcı, kendileri de gururlu, kibirli, serkeş ve zorba kimselerdir....
Nəhl Suresi, 22. Ayet:
Sizin ilâhınız tek ilâhtır. O ahirete inanmayanların kalpleri inkâr içindedir ve onlar büyüklenmektedirler....
Nəhl Suresi, 22. Ayet:
Sizin ilahınız tek bir ilahtır. Ahirete inanmayanların kalpleri ise inkarcıdır ve onlar müstekbir (büyüklenmekte) olanlardır....
Nəhl Suresi, 22. Ayet:
İlâhınız tek bir İlâh’dır. Ahirete iman etmiyenlerin kalbleri bu gerçeği inkâr edicidir. Onlar, Allah’ın birliğine iman etmeyi kibirlerine yediremiyenlerdir....
Nəhl Suresi, 22. Ayet:
Tanriniz tek bir Tanridir. Ahirete inanmayanlarin kalbleri bunu inkar eder; onlar buyukluk taslarlar....
Nəhl Suresi, 22. Ayet:
Tanrınız tek bir Tanrıdır. Ahirete inanmayanların kalbleri bunu inkar eder; onlar büyüklük taslarlar....
Nəhl Suresi, 22. Ayet:
İlâhınız bir tek Tanrı'dır. Fakat ahirete inanmayanlar var ya, onların kalpleri inkârcı, kendileri de böbürlenen kimselerdir....
Nəhl Suresi, 22. Ayet:
Tanrınız bir tek tanrıdır. Ahirete inanmıyanların kalpleri inkarcıdır ve onlar büyüklük taslarlar....
Nəhl Suresi, 22. Ayet:
İlâhınız bir tek ilâhtır, öyle iken Âhırete inanmıyanlar kendilerini büyüksündüklerinden dolayı kalbleri münkirdir...
Nəhl Suresi, 22. Ayet:
İlahınız bir tek ilahtır; öyle iken ahirete inanmayanlar, kendilerini büyük gördüklerinden, onların kalpleri inkarcıdır....
Nəhl Suresi, 22. Ayet:
İlâhınız bir tek ilâhtır. Bununla beraber ahirete inanmayanların kalbleri inkârcı, kendileri de böbürlenen kimselerdir....
Nəhl Suresi, 22. Ayet:
İlahınız tek ilahtır. Ahirete inanmayanların kalpleri inkârcıdır, onlar gerçeğe set çevirmiş, kendini beğenmişlerdir....
Nəhl Suresi, 22. Ayet:
Sizin tanrınız tek bir tanrıdır. Ahirete inanmayanların kalpleri ise inkarcıdır ve onlar müstekbir (büyüklenmekte) olanlardır....
Nəhl Suresi, 22. Ayet:
Sizin Tanrınız bir tek Tanrıdır. Âhirete inanmazların kalbleri (bunu) inkâr edicidir. Onlar büyüksenen (kimse) lerdir. ...
Nəhl Suresi, 22. Ayet:
İlâhınız (olan Allah) tek bir İlâhdır. Fakat
âhirete
îmân etmeyenlerin kalbleri inkârcıdır ve onlar büyüklük taslayan kimselerdir....
Nəhl Suresi, 22. Ayet:
İlahınız; tek bir ilahtır. Ahirete inanmayanların kalbleri inkar edicidir ve onlar büyüklük taslayanlardır....
Nəhl Suresi, 22. Ayet:
Sizin tanrınız Tek Tanrıdır; ne var ki, ahirete inanmayanların kalpleri bu (gerçeği), boş bir kibir yüzünden, kabule yanaşmıyor....
Nəhl Suresi, 22. Ayet:
Sizin mabûdunuz, bir tek mabûddur. Ahirete imân etmeyenler ise onların kalpleri inkâr edicidir ve onlar kibirlenen kimselerdir....
Nəhl Suresi, 22. Ayet:
İlâhınız bir tek ilâhtır. Ahirete inanmayanların kalpleri inkârcıdır, onlar büyüklük taslarlar....
Nəhl Suresi, 22. Ayet:
İlahınız tek ilahtır. Ahirete inanmayanlar ise, onların kalpleri inkarcıdır. Aslında onlar, büyüklük taslayanlardır....
Nəhl Suresi, 22. Ayet:
Tanrınız bir tek Tanrıdır. Ama
âhirete
inanmayanların kalbleri inkârcıdır, onlar büyüklük taslarlar....
Nəhl Suresi, 22. Ayet:
Sizin ilahınız tek bir ilahtır. Ahirete inanmayanların kalpleri ise inkârcıdır ve onlar müstekbir (büyüklenmekte) olanlardır....
Nəhl Suresi, 22. Ayet:
Tanrınız tek bir Tanrıdır. Âhirete inanmayanların kalpleri bunu kabul etmek istemez; çünkü kibirlerine yediremezler....
Nəhl Suresi, 22. Ayet:
Tanrınız bir tek tanrıdır. Böyle iken,
âhirete
inanmayanlar, kibre saplandıkları için kalpleri inkârcı olmuştur....
Nəhl Suresi, 60. Ayet:
1.
lillezîne (li ellezîne)
: onlara aittir
2.
lâ yu'minûne
: mü'min olmazlar, inanmazlar
3.
bi el âhıreti
: ahirete (hayattayken Allah'a ulaşma gününe)
4.<...
Nəhl Suresi, 60. Ayet:
(Haberin) kötü telâkki edilmesi, ahirete (hayattayken Allah'a ulaşmaya) inanmayanlara aittir. Ve âlâ (yüce olma) durumu, Allah'a aittir. Ve O; Azîz'dir, Hakîm'dir....
Nəhl Suresi, 60. Ayet:
Kötü sıfatlar ahirete inanmayanlara aittir. En yüce sıfatlar ise Allah’ındır. O, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir....
Nəhl Suresi, 60. Ayet:
Âhirete inanmayanlar, kötü sıfatlara sâhiptir, en yüce sıfatsa Allah'ındır ve o üstündür, hüküm ve hikmet sâhibidir....
Nəhl Suresi, 60. Ayet:
Kötü sıfat, ahirete inanmayanlar içindir. En yüce sıfatlar ise Allah'a aittir. Çünkü O, her şeyden üstün ve hikmet sahibidir....
Nəhl Suresi, 60. Ayet:
Bozulmayı, çürümeyi, haksızlığı telkin eden, darb-ı mesel haline getiren, ayıplanması gereken safsatalar,
âhirete
, ebedî yurda inanmayanlara aittir. Emsalsiz değer hükümlerini öğütleyen darb-ı meselli âyetler; kainatta hükmünü sürdüren kanunlar; gösterilen, öğretilen dini hakikatlar, insani ve ahlaki değerler; dillerde pelesenk olan özdeyiş halindeki zikirler; hükümranlık ve kemal sıfatları yalınızca Allah’a aittir. O kudretli, hikmet sahibi ve hükümrandır....
Nəhl Suresi, 60. Ayet:
Ahirete inanmayanların kötü örnekleri vardır. En yüce örnek ise Allah'ındır. O yücedir, hakimdir....
Nəhl Suresi, 60. Ayet:
Ahirete inanmayanların kötü örnekleri vardır, en yüce örnekler ise Allah'a aittir. O, güç sahibi olandır, hüküm ve hikmet sahibidir....
Nəhl Suresi, 60. Ayet:
Ahirete iman etmiyenler için kötü sıfatlar var. En yüksek sıfatlar ise Allah’ındır. O Azîz’dir, Hâkîm’dir....
Nəhl Suresi, 60. Ayet:
Ahirete inanmayanlar kotuluk misalidirler. En ustun misali ise Allah verir. O guclu'dur, Hakim'dir. *...
Nəhl Suresi, 60. Ayet:
Âhirete inanmıyanların (böylesine) kötü misâli vardır. En yüce (güzel, yararlı) misâller ise Allah'ındır. O, yegâne üstündür, çok güçlüdür; hikmet sahibidir....
Nəhl Suresi, 60. Ayet:
Ahirete inanmayanlar kötülük misalidirler. En üstün misali ise Allah verir. O Güçlü'dür, Hakim'dir....
Nəhl Suresi, 60. Ayet:
Kötü sıfat, ahirete inanmayanlar içindir. En yüce sıfatlar ise Allah'a aittir. Çünkü O, her şeyden üstün ve hikmet sahibidir....
Nəhl Suresi, 60. Ayet:
Ahirete inanmıyanlar kötü örneği oluştururlar; halbuki en yüce örnekler ALLAH'ındır. O Üstündür, Bilgedir....
Nəhl Suresi, 60. Ayet:
Âhırete iymanı olmıyanlar için kötülük meseli sıfatlar var, Allah için ise en yüksek sıfatlar, ve azîz odur, hakîm o...
Nəhl Suresi, 60. Ayet:
Ahirete iman etmeyenler için kötülük örneği sıfatlar vardır; en yüce sıfatlar ise Allah'ındır. O, güçlüdür, hikmet sahibidir....
Nəhl Suresi, 60. Ayet:
Ahirete iman etmeyenler için kötü sıfatlar var. En yüce sıfatlar ise, Allah'ındır. O çok güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir....
Nəhl Suresi, 60. Ayet:
Ahirete inanmayanlar her konuda kötülüğün örneğini oluştururlar. Allah ise yüceliğin örneğidir. O üstün iradelidir ve her işi yerindedir....
Nəhl Suresi, 60. Ayet:
Ahirete inanmayanların kötü örnekleri vardır, en yüce örnekler ise Tanrı'ya aittir. O güç sahibi olandır, hüküm ve hikmet sahibidir....
Nəhl Suresi, 60. Ayet:
Âhirete îman etmeyenlerin (işte böyle) kötü sıfat (lar) ı vardır. En yüce mesel (vasıflar) ise Allahındır. O, mutlak kaadirdir, tam hüküm ve hikmet saahibidir. ...
Nəhl Suresi, 60. Ayet:
Âhirete îmân etmeyenler için çirkin sıfatlar vardır. En yüce sıfatlar ise Allah’ındır. Çünki O, Azîz (kudreti dâimâ üstün gelen)dir, Hakîm (her işi hikmetli olan)dır....
Nəhl Suresi, 60. Ayet:
Ahirete inanmayanlar kötülük örneğidirler. En yüce örnek ise Allah'ındır. O; Aziz'dir, Hakim'dir....
Nəhl Suresi, 60. Ayet:
(Bunun içindir ki,) kötü niteleme(ler) ahirete inanmayanlara yakışır; en yüce niteleme(ler) ise Allah'a. Çünkü, doğru hüküm ve hikmetle edip eyleyen en yüce iktidar sahibi O'dur!...
Nəhl Suresi, 60. Ayet:
Ahirete inanmayanlar için çirkin bir sıfat vardır. Allah için ise en yüksek (vasıflar) vardır. Ve o azîzdir, hakîmdir....
Nəhl Suresi, 60. Ayet:
Kötü sıfat ahirete inanmayanlarındır. En yüce vasıflar ise Allah'ındır. O Azîz'dir, hükmünde hikmet sahibidir....
Nəhl Suresi, 60. Ayet:
Kötülük örneği ahirete inanmayanlarındır. En yüce örnek ise Allah’ındır. Çünkü O, saygındır, hakimdir....
Nəhl Suresi, 60. Ayet:
Âhirete inanmayanların böylesine kötü sıfatları vardır. En yüce sıfatlar ise Allah’ındır. Aziz O’dur, hakim O! (üstün kudret, tam hüküm ve hikmet sahibidir)....
Nəhl Suresi, 60. Ayet:
Âhirete inanmayanların durumu, kötüdür. En yüce durum, Allâh'ındır. O, üstün hüküm ve hikmet sâhibidir....
Nəhl Suresi, 60. Ayet:
Ahirete inanmayanların kötü örnekleri vardır, en yüce örnekler ise Allah'a aittir. O, güç sahibi olandır, hüküm ve hikmet sahibidir....
Nəhl Suresi, 60. Ayet:
Âhirete inanmayanların böyle kötülük nümunesi sıfatları vardır. En yüce sıfatlar ise Allah'ındır. Onun kudreti herşeye üstün, her işi hikmet iledir....
Nəhl Suresi, 60. Ayet:
Âhirete inanmayanlar için kötülük örneği var. En yüce örnekse Allah içindir. O'dur Azîz, O'dur Hakîm....
Nəhl Suresi, 107. Ayet:
1.
zâlike
: işte bu
2.
bi enne-hum
: onların olmalarından dolayı, sebebiyle
3.
istehebbû
: sevgiyle istediler (çok sevdiler)
4.
Nəhl Suresi, 107. Ayet:
Bu, onların dünya hayatını sevip ahirete tercih etmelerinden ve Allah’ın kâfirler topluluğunu asla doğru yola iletmeyeceğindendir....
Nəhl Suresi, 107. Ayet:
Bu (azap), onların dünya hayatını ahirete tercih etmelerinden ve Allah'ın kâfirler topluluğunu hidayete erdirmemesinden ötürüdür....
Nəhl Suresi, 107. Ayet:
Bu azap, onların dünya hayatını severek,
âhirete
ebedî yurda tercih etmelerinden dolayıdır. Allah, kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah’a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altına iterek örtbas edip inkârda ısrar eden kâfir bir toplumu, doğru yola sevketme lütfunda bulunmayacak....
Nəhl Suresi, 107. Ayet:
Bu, onların dünya hayatını ahirete tercih etmeleri ve Allah'ın kâfirler topluluğunu hidayete eriştirmemesinden dolayıdır....
Nəhl Suresi, 107. Ayet:
Bu, onların dünya hayatını ahirete göre daha sevimli bulmalarından ve şüphesiz Allah'ın da inkâr eden bir topluluğu hidayete erdirmemesi nedeniyledir....
Nəhl Suresi, 107. Ayet:
Bu, dunya hayatini ahirete tercih etmelerinden ve Allah'in da, inkarci milleti dogru yola eristirmemesinden oturu boyledir....
Nəhl Suresi, 107. Ayet:
Bu böyledir. Çünkü onlar Dünya hayatını sevip Âhirete tercih etmişlerdir ve Allah da kâfirler topluluğunu doğru yola eriştirmez....
Nəhl Suresi, 107. Ayet:
Bu, dünya hayatını ahirete tercih etmelerinden ve Allah'ın da, inkarcı milleti doğru yola eriştirmemesinden ötürü böyledir....
Nəhl Suresi, 107. Ayet:
Bu (azap), onların dünya hayatını ahirete tercih etmelerinden ve Allah'ın kâfirler topluluğunu hidayete erdirmemesinden ötürüdür....
Nəhl Suresi, 107. Ayet:
Çünkü onlar dünya hayatını ahirete tercih ettiler. İnkarcı topluluğu ALLAH doğru yola iletmez....
Nəhl Suresi, 107. Ayet:
Bunun sebebi: çünkü onlar Dünya hayatı sevmiş âhırete tercih etmişlerdir, Allah da kâfirler güruhunu doğru yola çıkarmaz...
Nəhl Suresi, 107. Ayet:
Bunun sebebi, onların dünya hayatını sevip onu ahirete tercih etmiş olmalarıdır; Allah da kafirler güruhunu doğru yola çıkarmaz....
Nəhl Suresi, 107. Ayet:
Bu (azab) şundan dolayıdır ki, onlar, dünya hayatını sevmiş ve onu ahirete tercih etmişlerdir. Allah da kâfirler topluluğunu hidayete erdirmez....
Nəhl Suresi, 107. Ayet:
Çünkü onlar dünya hayatını ahirete tercih etmişlerdir ve çünkü Allah, kâfirleri doğru yola iletmez....
Nəhl Suresi, 107. Ayet:
Bu, onların dünya hayatını ahirete göre daha sevimli bulmalarından ve şüphesiz Tanrı'nın da kafir bir kavmi hidayete erdirmemesi nedeniyledir....
Nəhl Suresi, 107. Ayet:
Bu, doğrusu onların
âhirete
mukabil dünya hayâtını (tercîh ederek)sevmelerinden ve şübhesiz ki Allah’ın kâfirler topluluğunu hidâyete erdirmeyeceğindendir....
Nəhl Suresi, 107. Ayet:
Bu, dünya hayatını ahirete tercih etmeleri ve Allah'ın da kafirler topluluğunu hidayete eriştirmemesinden ötürü, böyledir....
Nəhl Suresi, 107. Ayet:
bütün bunlar, onların dünya hayatını ahirete yeğlemelerinden ve Allah'ın da hakkı inkar eden kimseleri doğru yola yöneltmemesinden ötürüdür....
Nəhl Suresi, 107. Ayet:
Bu da onların dünya hayatını ahirete tercih etmelerinden ve Allah'ın da inkâr eden topluluğu hidayete erdirmemesinden ötürüdür....
Nəhl Suresi, 107. Ayet:
Bu, dünya hayatını ahirete üstün tutmaları ve Allah’ın kafir toplumu doğru yola iletmemesinden dolayıdır....
Nəhl Suresi, 107. Ayet:
Çünkü onlar dünya hayatını
âhirete
üstün tutmuşlar, âhiretlerini dünyalarına feda etmişlerdir ve çünkü onlar inkârı tercih ettikleri müddetçe Allah kâfirler topluluğunu hidâyete erdirmez....
Nəhl Suresi, 107. Ayet:
Bu, onların dünyâ hayâtını
âhirete
tercih etmelerinden ve Allâh'ın, inkâr eden kavmi doğru yola iletmeyeceğinden ötürü böyledir....
Nəhl Suresi, 107. Ayet:
Bu, onların dünya hayatını ahirete göre daha sevimli bulmalarından ve şüphesiz Allah'ın da küfre sapan bir topluluğu hidayete ulaştırmaması nedeniyledir....
Nəhl Suresi, 107. Ayet:
Buna sebep, onların dünya hayatını seve seve
âhirete
tercih etmeleridir. Çünkü Allah kâfirler güruhuna yol göstermez....
Nəhl Suresi, 107. Ayet:
Bu böyledir, çünkü, onlar şu iğreti hayatı
âhirete
tercih etmişlerdir. Ve Allah, küfre sapanlar topluluğunu doğruya kılavuzlamaz....
İsra Suresi, 9. Ayet:
(9-10) Gerçekten bu Kur’an en doğru olan yola götürür ve iyi işler yapan mü’minler için büyük bir mükâfat olduğunu ve ahirete inanmayanlar için elem dolu bir azap hazırladığımızı müjdeler....
İsra Suresi, 9. Ayet:
(9-10) Dogrusu bu Kuran en dogru yola goturur ve yararli is yapan muminlere buyuk ecir oldugunu, ahirete inanmayanlara can yakici bir azap hazirladigimizi mujdeler. *...
İsra Suresi, 9. Ayet:
(9-10) Doğrusu bu Kuran en doğru yola götürür ve yararlı iş yapan müminlere büyük ecir olduğunu, ahirete inanmayanlara can yakıcı bir azap hazırladığımızı müjdeler....
İsra Suresi, 10. Ayet:
1.
ve ennellezîne (enne ellezîne)
: ve muhakkak o kimseler ki
2.
lâ yu'minûne
: inanmazlar, mü'min olmazlar (kalplerine îmân yazılmaz)
3.
bi el âhıreti
: ahirete
İsra Suresi, 10. Ayet:
Ve onlar, muhakkak ki ahirete (Allah'a mülâki olmaya ve kıyâmet gününe) inanmayan (kalplerinde îmân yazmayan) kimselerdir. Onlar için elîm azap hazırladık....
İsra Suresi, 10. Ayet:
(9-10) Gerçekten bu Kur’an en doğru olan yola götürür ve iyi işler yapan mü’minler için büyük bir mükâfat olduğunu ve ahirete inanmayanlar için elem dolu bir azap hazırladığımızı müjdeler....
İsra Suresi, 10. Ayet:
Âhirete inanmayanlara gelince: Onlara elemli bir azap hazırladık....
İsra Suresi, 10. Ayet:
Ahirete inanmayanlara gelince, onlar için de elemli bir azap hazırlamışızdır....
İsra Suresi, 10. Ayet:
Âhirete, ebedî yurda inanmayacak olanlara da can yakıp inleten müthiş bir azap hazırladık....
İsra Suresi, 10. Ayet:
Ahirete inanmayanlar için de acıklı bir azap hazırladığımızı (bildirir)....
İsra Suresi, 10. Ayet:
Ve şüphesiz, ahirete inanmayanlar için de acı bir azab hazırlamışızdır....
İsra Suresi, 10. Ayet:
Ahirete iman etmiyenlere de, acıklı bir azab hazırladığımızı haber verir....
İsra Suresi, 10. Ayet:
(9-10) Dogrusu bu Kuran en dogru yola goturur ve yararli is yapan muminlere buyuk ecir oldugunu, ahirete inanmayanlara can yakici bir azap hazirladigimizi mujdeler. *...
İsra Suresi, 10. Ayet:
(9-10) Doğrusu bu Kuran en doğru yola götürür ve yararlı iş yapan müminlere büyük ecir olduğunu, ahirete inanmayanlara can yakıcı bir azap hazırladığımızı müjdeler....
İsra Suresi, 10. Ayet:
Ahirete inanmayanlara gelince, onlar için de elemli bir azap hazırlamışızdır....
İsra Suresi, 10. Ayet:
Ahirete inanmıyanlara gelince, onlar için acı bir azap hazırlamış bulunuyoruz....
İsra Suresi, 10. Ayet:
Âhırete inanmıyanlara dahi elîm bir azâb hazırlamışızdır...
İsra Suresi, 10. Ayet:
Ahirete inanmayanlara da acı bir azap hazırlamışızdır....
İsra Suresi, 10. Ayet:
Ahirete inanmayanlara da can yakıcı bir azab hazırlamışızdır....
İsra Suresi, 10. Ayet:
Ahirete inanmayanlara gelince, onlar için acıklı bir azap hazırladığımızı bildirir....
İsra Suresi, 10. Ayet:
Ve şüphesiz ahirete inanmayanlar için de acı bir azab hazırlamışızdır....
İsra Suresi, 10. Ayet:
Âhirete îman etmezler (e gelince:) onlar için de şübhesiz pek acıklı bir azâb hazırladığımızı (bildirir). ...
İsra Suresi, 10. Ayet:
Hem
âhirete
îmân etmeyenlere, kendileri için hakikaten (pek) elemli bir azab hazırladığımızı (haber verir)!...
İsra Suresi, 10. Ayet:
Ahirete inanmayanlar; onlar için elem verici bir azab hazırladık....
İsra Suresi, 10. Ayet:
ve ahirete inanmayanlara da kendileri için çok can yakıcı bir azap hazırladığımızı (haber vermektedir)....
İsra Suresi, 10. Ayet:
Ve o kimseler ki, ahirete imân etmezler, muhakkak ki onlar için de pek acıklı bir azap hazırlamışızdır....
İsra Suresi, 10. Ayet:
Ahirete inanmayanlara gelince, onlar için de acıklı bir azap hazırladık....
İsra Suresi, 10. Ayet:
Ahirete inanmayanlara ise, onlara da acı veren bir azap hazırlamış olduğumuzu müjdeler....
İsra Suresi, 10. Ayet:
Âhirete inanmayanlara ise gayet acı bir azap hazırladığımızı bildirir....
İsra Suresi, 10. Ayet:
Âhirete inanmayanlara da acı bir azâb hazırlamışızdır....
İsra Suresi, 10. Ayet:
Ve şüphesiz, ahirete inanmayanlar için de acıklı bir azab hazırlamışızdır....
İsra Suresi, 10. Ayet:
Âhirete inanmayanlar için ise acı bir azap hazırladığımızı bildirir....
İsra Suresi, 10. Ayet:
Âhirete inanmayanlar var ya, onlar için biz korkunç bir azap hazırlamışızdır....
İsra Suresi, 19. Ayet:
Ve men erâdel âhırete ve saâ lehâ sa’yehâ ve huve mu’minun fe ulâike kâne sa’yuhum meşkûrâ(meşkûren)....
İsra Suresi, 19. Ayet:
1.
ve men
: ve kim
2.
erâde el âhırete
: ahireti istedi
3.
ve saâ
: ve çalıştı
4.
lehâ
: ona, onun için
...
İsra Suresi, 35. Ayet:
Bir şey ölçerken tam ölçünüz, tartılarınızda doğru terazi kullanınız. Bu tutum hem dünyada daha hayırlıdır, hem de ahirete ilişkin sonucu bakımından daha güzeldir....
İsra Suresi, 45. Ayet:
1.
ve izâ kara'te
: ve kıraat ettiğin (okuduğun) zaman
2.
el kur'âne
: Kur'ân
3.
ceal-nâ
: kıldık
4.
beyne-ke
: se...
İsra Suresi, 45. Ayet:
Sen Kur'ân'ı kıraat ettiğin (okuduğun) zaman, seninle ahirete (ölmeden evvel Allah'a ulaşmaya ve kıyâmet gününe) inanmayanlar arasına hicab-ı mesture kıldık (gözlerinin üzerine, seni peygamber olarak görmelerini engelleyen bir perde koyduk)....
İsra Suresi, 45. Ayet:
Kur’an okuduğunda, seninle ahirete inanmayanların arasına gizli bir perde çekeriz....
İsra Suresi, 45. Ayet:
Kur'ân okuduğun zaman seninle
âhirete
inanmayanların arasına gizli bir perde gereriz biz....
İsra Suresi, 45. Ayet:
Biz, Kur'an okuduğun zaman, seninle ahirete inanmayanların arasına gizleyici bir örtü çekeriz....
İsra Suresi, 45. Ayet:
Sen Kur’ân okurken, Kur’ân’ı incelerken, seninle
âhirete
, ebedî yurda inanmayacak olanlar arasına görünmeyen bir perde çekeriz....
İsra Suresi, 45. Ayet:
Kur'an okuduğun zaman seninle ahirete inanmayanların arasına görünmez bir perde çekeriz....
İsra Suresi, 45. Ayet:
Kur'an okuduğun zaman seninle ahirete inanmayanlar arasında görünmez bir perde kıldık....
İsra Suresi, 45. Ayet:
Sen Kur’ân’ı okuduğun zaman, biz, seninle ahirete inanmıyanların arasına görünmez bir perde çekeriz. (Böylece seni göremezler ve sana bir zarar yapamazlar)....
İsra Suresi, 45. Ayet:
Kuran okudugun zaman senin ile ahirete inanmayan kimseler arasina gorunmeyen bir perde cekeriz....
İsra Suresi, 45. Ayet:
Kuran okuduğun zaman senin ile ahirete inanmayan kimseler arasına görünmeyen bir perde çekeriz....
İsra Suresi, 45. Ayet:
Biz, Kur'an okuduğun zaman, seninle ahirete inanmayanların arasına gizleyici bir örtü çekeriz....
İsra Suresi, 45. Ayet:
Kuran okuduğun zaman, seninle ahirete inanmıyanlar arasına görülmez bir engel yerleştiririz...
İsra Suresi, 45. Ayet:
Bir de sen Kur'anı kıraet ettiğin vakıt biz seninle Âhırete inanmıyanların arasına görünmez bir hıcab çekeriz...
İsra Suresi, 45. Ayet:
Bir de sen Kur'an'ı okuduğun zaman Biz seninle ahirete inanmayanlar arasına görünmez bir perde çekeriz....
İsra Suresi, 45. Ayet:
Sen Kur'ân'ı okuduğun zaman biz, seninle ahirete inanmayanların arasına görünmez bir perde çekeriz....
İsra Suresi, 45. Ayet:
Ey Muhammed, sen Kur'an okurken, seninle ahirete inanmayanlar arasına görünmez bir perde gereriz....
İsra Suresi, 45. Ayet:
Kuran okuduğun zaman seninle ahirete inanmayanlar arasında görünmez bir perde kıldık....
İsra Suresi, 45. Ayet:
Sen Kur'ânı okuduğun zaman seninle
âhirete
inanmazların arasına gizli bir perde çekeriz. ...
İsra Suresi, 45. Ayet:
(Ey Resûlüm!) Kur’ân okuduğun zaman, seninle
âhirete
îmân etmeyenlerin arasına(bildikleri hâlde inkâr etmeleri sebebiyle) gizli bir perde çekeriz....
İsra Suresi, 45. Ayet:
Kur'an okuduğun zaman; seninle ahirete inanmayanların arasına örtülmüş bir perde koyarız....
İsra Suresi, 45. Ayet:
Ve (gerçeği anlamaya niyetli olmamalarından ötürü, onlara) Kuran okuduğun zamanlar, seninle ahirete inanmayacak olanların arasına görünmeyen bir perde çekeriz:...
İsra Suresi, 45. Ayet:
Ve Kur'an'ı okuduğun zaman seninle ahirete imân etmeyenler arasına bir örtecek perde çekeriz....
İsra Suresi, 45. Ayet:
Kur'an okuduğun zaman, seninle ahirete inanmayanların arasına gizli bir perde koyarız....
İsra Suresi, 45. Ayet:
Sen Kur’an okuduğun zaman seninle, ahirete inanmayanların arasına gizli bir perde çekeriz....
İsra Suresi, 45. Ayet:
Sen Kur’ân okuduğun zaman, seninle
âhirete
inanmayanlar arasına görünmez bir perde çekeriz....
İsra Suresi, 45. Ayet:
Kur'ân okuduğun zaman seninle,
âhirete
inanmayanların arasına gizli bir perde çekeriz....
İsra Suresi, 45. Ayet:
Kur'an okuduğun zaman seninle ahirete inanmayanlar arasında görünmez bir perde kıldık....
İsra Suresi, 45. Ayet:
Sen Kur'ân okuduğun zaman,
âhirete
inanmayanlarla senin arana görünmez bir perde çekeriz....
İsra Suresi, 45. Ayet:
Kur'an okuduğunda, seninle,
âhirete
inanmayanlar arasına gizli bir perde çekeriz....
Həcc Suresi, 11. Ayet:
Ve minen nâsi men ya’budullâhe alâ harf(harfın), fe in asâbehu hayrunıtmeenne bih(bihî), ve in asâbethu fitnetuninkalebe alâ vechihî, hasired dunyâ vel âhıreh(âhırete), zâlike huvel husrânul mubîn(mubînu)....
Həcc Suresi, 11. Ayet:
1.
ve min en nâsi
: ve insanlardan
2.
men
: kim, kimse(ler)
3.
ya'budu allâhe
: Allah'a ibadet eder
4.
alâ harfın
...
Möminun Suresi, 33. Ayet:
1.
ve kâle
: ve dedi
2.
el meleu
: ileri gelenler
3.
min kavmi-hi
: onun kavminden
4.
ellezîne keferû
: inkâr eden...
Möminun Suresi, 33. Ayet:
Ve onun kavminden kâfirlerin ileri gelenleri, ahirete mülâki olmayı (Allah'a mülâki olmayı) yalanlayanlar ve dünya hayatında kendilerine refah verdiğimiz kimseler: “Bu, sizin gibi beşerden (insandan) başka bir şey değil. Sizin yediğiniz şeylerden yiyor, sizin içtiğiniz şeylerden içiyor.” dediler....
Möminun Suresi, 33. Ayet:
Kavminin ileri gelenlerinden kâfir olanlar ve
âhirete
ulaşmayı yalanlayanlar, onlara dünyâ yaşayışında nîmetler verdiğimiz halde bu dediler, sizin gibi bir insandan başka bir şey değil; yediğiniz şeylerden o da yemekte ve içtiğiniz şeylerden o da içmekte....
Möminun Suresi, 33. Ayet:
Onun kavminden, kâfir olup ahirete ulaşmayı inkâr eden ve dünya hayatında kendilerine refah verdiğimiz varlıklı kişiler: "Bu, dediler, sadece sizin gibi bir insandır; sizin yediğinizden yer, sizin içtiğinizden içer."...
Möminun Suresi, 33. Ayet:
Kendi kavminden, inkâr edip ahirete kavuşmayı yalanlayan ve kendilerine, dünya hayatında refah verdiğimiz önde gelenler dedi ki: "Bu, sizin benzeriniz olan bir beşerden başkası değildir, kendisi de sizin yediklerinizden yemekte ve içtiklerinizden içmektedir."...
Möminun Suresi, 33. Ayet:
Onun, inkarci ve ahirete kavusmayi yalanlayan milletinin ileri gelenleri ki Biz onlara bu dunya hayatinda nimet vermistik soyle dediler: «Bu, yediginizden yiyen, ictiginizden icen sizin gibi bir insandan baska birsey degildir.»...
Möminun Suresi, 33. Ayet:
Onun, inkarcı ve ahirete kavuşmayı yalanlayan milletinin ileri gelenleri ki Biz onlara bu dünya hayatında nimet vermiştik şöyle dediler: 'Bu, yediğinizden yiyen, içtiğinizden içen sizin gibi bir insandan başka birşey değildir.'...
Möminun Suresi, 33. Ayet:
Onun kavminden, kâfir olup ahirete ulaşmayı inkâr eden ve dünya hayatında kendilerine refah verdiğimiz varlıklı kişiler: «Bu, dediler, sadece sizin gibi bir insandır; sizin yediğinizden yer, sizin içtiğinizden içer.»...
Möminun Suresi, 33. Ayet:
Dünya hayatında kendilerine refah verdiğimiz halde küfredip ahirete ulaşmayı yalanlayan kavminden o kodaman güruh ise şöyle dedi: «Bu, sizin gibi bir insandan başka bir şey değil; yediğinizden yiyor, içtiğinizden içiyor....
Möminun Suresi, 33. Ayet:
Onun kavminden, kâfir olup ahirete ulaşmayı yalanlayan ve dünya hayatında kendilerine refah verdiğimiz kodaman güruh dedi ki: «Bu dediler, sadece sizin gibi bir insandır; sizin yediğinizden yer, sizin içtiğinizden içer.»...
Möminun Suresi, 33. Ayet:
Kendi kavminden, küfredip ahirete kavuşmayı yalanlayan ve kendilerine dünya hayatında refah verdiğimiz önde gelenler dedi ki: "Bu, sizin benzeriniz olan bir beşerden başkası değildir, kendisi de sizin yediklerinizden yemekte ve içtiklerinizden içmektedir."...
Möminun Suresi, 33. Ayet:
Onun kavminden — kendilerine dünyâ hayâtında refah verdiğimiz halde küfr (-ü inkâr) eden,
âhirete
kavuşmayı yalan sayan — bir gurüh dedi ki: «Bu, sizin gibi bir beşerden başkası değildir. Sizin yediklerinizden yiyor, içdiklerinizden içiyor». ...
Möminun Suresi, 33. Ayet:
Onun kavminden, inkâr edip
âhirete
kavuşmayı yalanlayan ve dünya hayâtında kendilerine refah verdiğimiz ileri gelenleri ise şöyle dedi: 'Bu sâdece sizin gibi bir insandır; yemekte olduğunuzdan yiyor; içmekte olduğunuzdan içiyor.'...
Möminun Suresi, 33. Ayet:
Onun kavminden; kendilerine dünya hayatında rızık verdiğimiz halde küfr ederek ahirete kavuşmayı yalanlayan ileri gelenler dediler ki: Bu, sizin gibi bir beşerden başka bir şey değildir. Sizin yediklerinizden yiyor, içtiklerinizden içiyor....
Möminun Suresi, 33. Ayet:
Onun kavminden bir tâife ki, kâfir oldular ve ahirete kavuşmayı tekzîp ettiler ve dünya hayatında kendilerine refah verdiğimiz halde dediler ki: «Bu başka değil, ancak sizin gibi bir insan, sizin yediğinizden yiyor ve sizin içtiğinizden içiyor.»...
Möminun Suresi, 33. Ayet:
Onun kavminden, kendilerine dünya hayatında bol nimet verdiğimiz halde küfrederek ahirete kavuşmayı yalanlayan ileri gelenler dediler ki: “Bu da ancak sizin gibi bir insandır, sizin yediğinizden yiyor, içtiğinizden içiyor. ”...
Möminun Suresi, 33. Ayet:
Dünya hayatında kendilerine refah verdiğimiz, inkarcı ve ahirete kavuşmayı yalanlayan kavminin ileri gelenleri şöyle dediler: -Bu sizin gibi bir insandan başka bir şey değil. Yediğinizden yiyor, içtiğinizden içiyor....
Möminun Suresi, 33. Ayet:
Kendi kavminden, küfredip de ahirete kavuşmayı yalanlayan ve kendilerine, dünya hayatında refah verdiğimiz önde gelenler dedi ki: «Bu, sizin benzeriniz olan bir beşerden başkası değildir, kendisi de sizin yediklerinizden yemekte ve içtiklerinizden içmektedir.»...
Möminun Suresi, 33. Ayet:
Kavminin ileri gelenlerinden, dünya hayatında nimetler içinde yüzdürdüğümüz halde
âhirete
kavuşmayı yalanlayan kâfirler dediler ki: 'Bu da sizin gibi bir beşerdir. Sizin yediğinizden yer, içtiğinizden içer....
Möminun Suresi, 73. Ayet:
(73-74) Aslinda sen onlari dogru yola cagiriyorsun ama, ahirete inanmayanlar bu yoldan sapmaktadirlar....
Möminun Suresi, 73. Ayet:
(73-74) Aslında sen onları doğru yola çağırıyorsun ama, ahirete inanmayanlar bu yoldan sapmaktadırlar....
Möminun Suresi, 74. Ayet:
1.
ve inne ellezîne
: ve muhakkak o kimseler
2.
lâ yu'minûne
: inanmazlar
3.
bi el âhıreti
: ahirete (Allah'a hayatta iken ulaşmaya)
4.
Möminun Suresi, 74. Ayet:
Fakat ahirete inanmayanlar, ısrarla bu yoldan çıkmaktadırlar....
Möminun Suresi, 74. Ayet:
Fakat gerçekten de
âhirete
inanmayanlar, doğru yoldan sapıyorlar....
Möminun Suresi, 74. Ayet:
Ahirete inanmayanlar ise, ısrarla yoldan çıkmaktadırlar....
Möminun Suresi, 74. Ayet:
Âhirete, ebedî yurda inanmayanlar inatla, ısrarla, yoldan çıkıyorlar, İslâmî hayattan uzaklaşıyorlar....
Möminun Suresi, 74. Ayet:
Ama ahirete inanmayanlar yoldan sapıyorlar....
Möminun Suresi, 74. Ayet:
Ancak ahirete inanmayanlar, şüphesiz yoldan sapanlardır....
Möminun Suresi, 74. Ayet:
Fakat ahirete inanmıyanlar, bu doğru yoldan sapmaktadırlar....
Möminun Suresi, 74. Ayet:
(73-74) Aslinda sen onlari dogru yola cagiriyorsun ama, ahirete inanmayanlar bu yoldan sapmaktadirlar....
Möminun Suresi, 74. Ayet:
(73-74) Aslında sen onları doğru yola çağırıyorsun ama, ahirete inanmayanlar bu yoldan sapmaktadırlar....
Möminun Suresi, 74. Ayet:
Ahirete inanmayanlar ise, ısrarla yoldan çıkmaktadırlar....
Möminun Suresi, 74. Ayet:
Ama ahirete inanmıyanlar yoldan sapmaktadırlar....
Möminun Suresi, 74. Ayet:
Fakat Âhırete inanmıyanlar caddeden sapmaktadırlar...
Möminun Suresi, 74. Ayet:
Fakat ahirete inanmayanlar, o caddeden sapmaktadırlar....
Möminun Suresi, 74. Ayet:
Fakat ahirete inanmayanlar ise, ısrarla yoldan çıkmaktadırlar....
Möminun Suresi, 74. Ayet:
Ama ahirete inanmıyorlar doğru yolun uzağına düşüyorlar....
Möminun Suresi, 74. Ayet:
Ancak ahirete inanmayanlar kuşkusuz yoldan sapanlardır....
Möminun Suresi, 74. Ayet:
Âhirete îman etmez olanlar, mutlakaa (doğru) yoldan sapanlardır. ...
Möminun Suresi, 74. Ayet:
Fakat muhakkak ki
âhirete
inanmayanlar, doğrusu o yoldan sapanlardır....
Möminun Suresi, 74. Ayet:
Ama ahirete inanmayanlar, mutlaka bu yoldan sapmaktadırlar....
Möminun Suresi, 74. Ayet:
ama, ahirete inanmamakta direnenler ister istemez bu yoldan sapmaktalar....
Möminun Suresi, 74. Ayet:
Ve muhakkak o kimseler ki, ahirete imân etmezler, elbette onlar yoldan sapıtmışlardır....
Möminun Suresi, 74. Ayet:
Ahirete inanmayanlar ise, ısrarla yoldan sapıyorlar....
Möminun Suresi, 74. Ayet:
Fakat, ahirete inanmayanlar, yoldan sapan kimselerdir....
Möminun Suresi, 74. Ayet:
Ama şu da gerçek ki
âhirete
inanmayanlar, yoldan sapıyorlar....
Möminun Suresi, 74. Ayet:
Ama
âhirete
inanmayanlar yoldan sapıyorlar....
Möminun Suresi, 74. Ayet:
Ancak ahirete inanmayanlar, şüphesiz yoldan sapmakta olanlardır....
Möminun Suresi, 74. Ayet:
Âhirete inanmayanlar ise yoldan sapıyorlar....
Möminun Suresi, 74. Ayet:
Ama
âhirete
inanmayanlar, o yoldan hep yan çiziyorlar....
Nur Suresi, 2. Ayet:
İmdi, zina eden kadın ve erkeğin her birine yüz değnek vurun. Eğer Allah’a ve
âhirete
iman ediyorsanız, Allah’ın hükmünü uygulama işinde sakın acıma hissi sizi etkisi altına alıp da uygulamayı engellemesin. Hem onların bu cezalandırılmalarında müminlerden bir cemaat da bulunup şahid olsun!...
Nəml Suresi, 2. Ayet:
(2-3) Kur’an, namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren ve ahirete de kesin olarak inanan mü’minler için bir hidayet rehberi ve bir müjdedir....
Nəml Suresi, 2. Ayet:
(2-3) Bunlar, namaz kilan, zekat veren ve ahirete de kesin olarak inanan muminlere dogruluk rehberi ve mujdedir....
Nəml Suresi, 2. Ayet:
(2-3) Bunlar, namaz kılan, zekat veren ve ahirete de kesin olarak inanan müminlere doğruluk rehberi ve müjdedir....
Nəml Suresi, 2. Ayet:
(2-3) Namazı kılan, zekâtı veren ve ahirete de kesin olarak iman eden müminler için bir hidayet rehberi ve bir müjdedir....
Nəml Suresi, 3. Ayet:
1.
ellezîne
: ki onlar
2.
yukîmûne
: ikame ederler
3.
es salâte
: namaz
4.
ve yu'tûne
: ve verirler
Nəml Suresi, 3. Ayet:
Onlar, namazı ikame ederler, zekâtı verirler ve onlar ki, onlar ahirete yakîn (sahibi) olarak inanırlar....
Nəml Suresi, 3. Ayet:
(2-3) Kur’an, namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren ve ahirete de kesin olarak inanan mü’minler için bir hidayet rehberi ve bir müjdedir....
Nəml Suresi, 3. Ayet:
O inananlara ki namazlarını kılarlar, zekâtlarını verirler ve onlardır
âhirete
adamakıllı inananlar....
Nəml Suresi, 3. Ayet:
Onlar ki, namazı kılarlar, zekâtı verirler ve ahirete de kesin olarak inanırlar....
Nəml Suresi, 3. Ayet:
Onlar namazı kılarlar, zekatı verirler ve onlar ahirete kesin inanırlar....
Nəml Suresi, 3. Ayet:
Ki onlar, namazı dosdoğru kılarlar, zekatı verirler ve onlar, ahirete kesin bilgiyle iman ederler....
Nəml Suresi, 3. Ayet:
(2-3) Bunlar, namaz kilan, zekat veren ve ahirete de kesin olarak inanan muminlere dogruluk rehberi ve mujdedir....
Nəml Suresi, 3. Ayet:
(2-3) Bunlar, namaz kılan, zekat veren ve ahirete de kesin olarak inanan müminlere doğruluk rehberi ve müjdedir....
Nəml Suresi, 3. Ayet:
(2-3) Namazı kılan, zekâtı veren ve ahirete de kesin olarak iman eden müminler için bir hidayet rehberi ve bir müjdedir....
Nəml Suresi, 3. Ayet:
ki namazı dürüst kılarlar, zekatı verirler ve ahirete de kesin olarak inanırlar....
Nəml Suresi, 3. Ayet:
Ki o (müminler) namazı dosdoğru kılarlar, zekatı verirler ve ahirete de kesin olarak iman ederler....
Nəml Suresi, 3. Ayet:
Onlar namaz kılarlar, zekâtı verirler ve ahirete kesinlikle inanırlar....
Nəml Suresi, 3. Ayet:
Ki onlar, namazı dosdoğru kılarlar, zekatı verirler ve onlar, ahirete kesin bilgiyle iman ederler....
Nəml Suresi, 3. Ayet:
(öyle mü'minler) ki namazı dosdoğru kılarlar, zekâtı verirler. Onlar
âhirete
kat'î kanaat edinenlerin de ta kendileridir. ...
Nəml Suresi, 3. Ayet:
(O mü’minler) o kimselerdir ki namazı dosdoğru kılarlar, zekâtı verirler ve onlar
âhirete
gerçekten kat'î olarak inanırlar....
Nəml Suresi, 3. Ayet:
Onlar ki; namazı kılarlar, zekatı verirler ve ahirete de yakınen inanırlar....
Nəml Suresi, 3. Ayet:
o inananlar ki, salatta devamlı ve duyarlıdırlar, arınmak için verirler ve ahirete de yürekten inanırlar!...
Nəml Suresi, 3. Ayet:
Öyle (mü'min) kimseler ki namazı doğruca kılarlar ve zekâtı verirler ve onlar ahirete de (evet onlar) kat'i surette inanırlar....
Nəml Suresi, 3. Ayet:
Onlar ki namazı kılarlar, zekâtı verirler ve ahirete kesin olarak inanırlar....
Nəml Suresi, 3. Ayet:
Onlar, namazı kılarlar, zekatı verirler ve ahirete de kesin olarak inanırlar....
Nəml Suresi, 3. Ayet:
O müminler ki namazı hakkıyla ifa eder, zekâtı verir ve
âhirete
kesin olarak iman ederler....
Nəml Suresi, 3. Ayet:
Onlar ki namazı kılarlar, zekâtı verirler ve
âhirete
de kesin olarak inanırlar....
Nəml Suresi, 3. Ayet:
Ki onlar, namazı dosdoğru kılarlar, zekâtı verirler ve onlar, ahirete kesin bilgiyle iman edenlerdir....
Nəml Suresi, 3. Ayet:
O mü'minler ki, namazı dosdoğru kılarlar, zekâtı verirler. Onlar
âhirete
de kesin şekilde inanmışlardır....
Nəml Suresi, 3. Ayet:
O müminler ki, namazı kılar, zekâtı verirler. Ve
âhirete
tam bir biçimde inananlar da onlardır....
Nəml Suresi, 4. Ayet:
1.
inne ellezîne
: muhakkak ki onlar
2.
lâ yu'minûne
: mü'min olmazlar, inanmazlar
3.
bi el âhireti
: ahirete (Allah'a ruhun ulaşmasına)
4.
Nəml Suresi, 4. Ayet:
Muhakkak ki ahirete (ruhun Allah'a ulaşması) inanmayanlara, onların amellerini süsledik. Böylece onlar, (şaşkın bir halde) bocalarlar....
Nəml Suresi, 4. Ayet:
Âhirete inanmayanların işledikleri işleri bezedik de artık onlar, şaşkın bir halde kalakaldılar....
Nəml Suresi, 4. Ayet:
Şüphesiz biz, ahirete inanmayanların işlerini kendilerine süslü gösterdik; o yüzden bocalar dururlar....
Nəml Suresi, 4. Ayet:
Âhirete, ebedî yurda inanmayanlara biz, amellerini süsleyip güzel gösterdik. Onlar ilerisini göremezler, bocalayıp dururlar....
Nəml Suresi, 4. Ayet:
Şüphesiz ahirete inanmayanların yaptıklarını kendilerine süslemişizdir. Bu yüzden onlar körü körüne bocalarlar....
Nəml Suresi, 4. Ayet:
Ahirete inanmayanlara gelince; biz onlara kendi yaptıklarını süslemişiz, böylece onlar, 'körlük içinde şaşkınca dolaşırlar'....
Nəml Suresi, 4. Ayet:
Ahirete inanmıyanların âmellerini, kendilerine süslü göstermişiz de, onlar hakkı göremiyorlar....
Nəml Suresi, 4. Ayet:
Ahirete inanmayanlarin yaptiklari isleri kendilerine guzel gostermisizdir; bu yuzden koru korune bocalarlar....
Nəml Suresi, 4. Ayet:
Ahirete inanmayanların yaptıkları işleri kendilerine güzel göstermişizdir; bu yüzden körü körüne bocalarlar....
Nəml Suresi, 4. Ayet:
Şüphesiz biz, ahirete inanmayanların işlerini kendilerine süslü gösterdik; o yüzden bocalar dururlar....
Nəml Suresi, 4. Ayet:
Ahirete inanmıyanların ise yaptıklarını kendilerine süslü göstermişizdir, bocalayıp dururlar....
Nəml Suresi, 4. Ayet:
Çünkü Âhırete inanmıyanların yaptıklarını kendilerine müzeyyen göstermişizdir de onlar ilerisini görmezler, kalbleri körelmiştir...
Nəml Suresi, 4. Ayet:
Ahirete inanmayanların yaptıklarını kendilerine süslü göstermişizdir de onlar ilerisini göremezler, kalpleri körelmiştir....
Nəml Suresi, 4. Ayet:
Şüphesiz biz, ahirete inanmayanların işlerini kendilerine süslü gösterdik de onlar ilerisini göremezler, kalpleri körelmiştir....
Nəml Suresi, 4. Ayet:
ahirete inanmayanlara gelince onlara yaptıkları kötü işleri güzel gösteririz de sapıklıkları içinde bilinçsizce debelenirler....
Nəml Suresi, 4. Ayet:
Ahirete inanmayanlara gelince; biz onlara kendi yaptıklarını süslemişiz, böylece onlar, 'körlük içinde şaşkınca dolaşırlar'....
Nəml Suresi, 4. Ayet:
Biz,
âhirete
inanmayanların (kötü) amel (ve hareket) lerini kendileri için süslemişizdir de (kalbleri kör olarak) şaşırıb kalmakdadırlar. ...
Nəml Suresi, 4. Ayet:
Şübhesiz ki
âhirete
inanmayanların (kötü) amellerini kendilerine süslü gösterdik; bu yüzden onlar bocalayıp dururlar....
Nəml Suresi, 4. Ayet:
Ahirete inanmayanlara gelince; muhakkak ki onlara, yaptıklarını güzel göstermişizdir. Bu yüzden şaşırıp kalmaktadırlar....
Nəml Suresi, 4. Ayet:
Ahirete inanmayanlara gelince, onlara yapıp ettiklerini güzel göstermişizdir; bu yüzden, körcesine bocalayıp durmaktadırlar....
Nəml Suresi, 4. Ayet:
Şüphe yok o kimseler, ki ahirete inanmazlar, onlar için yaptıklarını süslemişizdir. Artık onlar mütehayyirane bir halde bulunurlar....
Nəml Suresi, 4. Ayet:
Hiç şüphesiz ki biz ahirete inanmayanların yaptıkları işleri kendilerine süslü gösterdik. O yüzden bocalar dururlar....
Nəml Suresi, 4. Ayet:
Ahirete inanmayanlar ise, biz onlara amellerini süsledik de onlar bocalayıp dururlar....
Nəml Suresi, 4. Ayet:
Biz
âhirete
iman etmeyenlere yaptıkları işleri süsledik, o yüzden onlar körelmiş bir vaziyette bocalar dururlar....
Nəml Suresi, 4. Ayet:
Âhirete inanmayanların işlerini kendilerine süslemişizdir, onlar körü körüne bocalarlar....
Nəml Suresi, 4. Ayet:
Ahirete inanmayanlara gelince; biz onlara kendi yapmakta olduklarını süsleyivermişiz; böylece onlar, 'körlük içinde şaşkınca dolaşmaktadırlar.'...
Nəml Suresi, 4. Ayet:
Âhirete inanmayanlara ise, Biz yaptıklarını hoş gösterdik; onun için böyle bocalayıp dururlar....
Nəml Suresi, 4. Ayet:
Şu bir gerçek ki,
âhirete
inanmayanların amellerini biz, kendileri için süsleyip püsledik. Bu yüzden onlar kalpleri körelmiş olarak şaşkınlık içinde bocalar dururlar....
Nəml Suresi, 66. Ayet:
Hayır, onların bilgileri, bu dünyâdayken,
âhirete
ulaşamaz; hayır, onlar, âhiret hakkında şüphe içindedir; hayır, onlar âhiret husûsunda kördür....
Nəml Suresi, 66. Ayet:
Ahirete dair bilgileri yeterli midir? hayir; ondan suphe etmemektedirler. Hayir; ona karsi kordurler. *...
Nəml Suresi, 66. Ayet:
Ahirete dair bilgileri yeterli midir? Hayır; ondan şüphe etmektedirler. Hayır; ona karşı kördürler....
Nəml Suresi, 66. Ayet:
Onların bilgileri ahirete erememiş, o alemin berisinde kalmıştır. Aslında onlar ahiret konusunda kuşku içindedirler. Hatta ondan yana kördürler....
Nəml Suresi, 66. Ayet:
Hayır! Onların
âhirete
dâir bilgileri pekişmiş (kendilerine ard arda yeterince ma'lûmât verilmiş)tir. Fakat onlar (yine de) ondan şübhe içindedirler. Bil'akis onlar, ondan yana kördürler....
Nəml Suresi, 66. Ayet:
Aslında
âhirete
dair bilgiler, peş peşe kendilerine ulaşmıştır. Fakat onlar bundan şüphe içindedirler. Hattâ bu konuda kördürler....
Qəsəs Suresi, 77. Ayet:
Vebtegı fîmâ âtâkellâhud dârel âhırete ve lâ tense nasîbekemined dunyâ ve ahsin kemâ ahsenallâhu ileyke ve lâ tebgıl fesâde fîl ard(ardı), innallâhe lâ yuhıbbul mufsidîn(mufsidîne)....
Qəsəs Suresi, 77. Ayet:
1.
vebtegı (ve ibtegı)
: ve iste
2.
fî
: de (onda)
3.
mâ
: şey
4.
âtâkellâhu (âtâ-ke allâhu)
: Allah sana verdi
Qəsəs Suresi, 80. Ayet:
Âhirete dair ilimden nasibi olanlar ise: "Yazıklar olsun size! Bu dünyalıkların böylesine peşine düşmeye değer mi? Oysa iman edip güzel ve makbul işler yapanlara Allah’ın cennette hazırladığı mükâfat elbette daha hayırlıdır. Buna da ancak sabredenler nail olur."...
Qəsəs Suresi, 85. Ayet:
Muhakkak ki Kur’an’ı sana inzâl eden (Allah), seni (ahirete göçmeden önce, hicret ederek içinden çıktığın) Mekke’ye geri çevirecektir. (Ey Rasûlüm), de ki: Rabbim, hidayetle gelen kimseyi ve apaçık bir sapıklık içinde olanı daha iyi bilir....
Ənkəbut Suresi, 20. Ayet:
Kul sîrû fîl ardı fânzurû keyfe bedeel halka, summallâhu yunşîun neş’etel âhıreh(âhırete), innallâhe alâ kulli şey’in kadîr(kadîrun)....
Ənkəbut Suresi, 20. Ayet:
1.
kul
: de, söyle
2.
sîrû
: yürüyün, dolaşın
3.
fî el ardı
: yeryüzünde
4.
fanzurû (fe unzurû)
: o zaman, böylece...
Ənkəbut Suresi, 64. Ayet:
Ve mâ hâzihil hayâtud dunyâ illâ lehvun ve laib(laibun), ve inned dârel âhırete le hiyel hayevân(hayevânu), lev kânû ya’lemûn(ya’lemûne). ...
Ənkəbut Suresi, 64. Ayet:
1.
ve
: ve
2.
mâ
: değil
3.
hâzihi
: bu
4.
el hayâtu ed dunyâ
: dünya hayatı
Rum Suresi, 16. Ayet:
Ve onlar ki (kâfirlerdir), âyetlerimizi inkâr ve tekzip ettiler (yalanladılar) ve ahirete ulaşmayı (hayattayken ruhu Allah'a ulaştırmayı tekzip ettiler). İşte onlar, azap içinde hazır bulundurulanlardır....
Rum Suresi, 16. Ayet:
İnkâr edip âyetlerimizi ve ahirete kavuşmayı yalanlayanlara gelince, işte onlar azabın içine atılacaklardır....
Rum Suresi, 16. Ayet:
Ve fakat kâfir olanlara ve delillerimizi ve
âhirete
kavuşacaklarını yalanlayanlara gelince: Artık onlardır azâp için hazırlananlar....