Axtarış Nəticələri
Ana Səhifə
Surələr
Məallər
Blog
Hümeze Suresi, 5. Ayet:
Hutamenin nə olduğunu haradan biləcəksən?...
Bəqərə Suresi, 20. Ayet:
Şimşek, neredeyse görmelerini yok edecekti. Şimşek, aydınlık verince ışığında yürürler; üzerlerine karanlık çökünce de oldukları yerde kalakalırlar. Allah dileseydi onların işitme ve görme yeteneklerini tamamen yok ederdi. Kuşkusuz, Allah'ın gücü her şeye yeter....
Həcc Suresi, 56. Ayet:
Egemenlik, İzin Günü tamamen Allah'a aittir, insanlar arasında yalnızca O hüküm verir. Artık iman eden ve salihatı yapanlar, nimet cennetlerindedirler....
Şüəra Suresi, 118. Ayet:
"Artık benim onlarla işimi tamamen bitir. Beni ve benimle beraber iman edenleri kurtar." dedi....
Səcdə Suresi, 13. Ayet:
Eğer dileseydik, herkese elbette hidayetini verirdik. Fakat Ben'den söz hak oldu: "Cehennemi tamamen cin ve insanlardan dolduracağım."...
Səba Suresi, 19. Ayet:
Fakat onlar: "Rabb'imiz! Yolculuk mesafelerimizi uzat." dediler ve kendilerine zulmettiler. Biz de onları dillerde dolaşan hadis yaptık. Ve onları tamamen parça parça dağıttık. Kuşkusuz bunda çok sabredenlerin ve çok şükredenlerin tamamı için kesinlikle ayetler vardır....
Fatir Suresi, 10. Ayet:
Kim izzet istiyorsa, bilsin ki izzet tamamen Allah'a aittir. Temiz sözler O'na yükselir. Düzgün iş onu yükseltir. Kötülük planı yapanlar için, şiddetli bir azap vardır. Kurdukları düzenler boşa gidecektir....
Hümeze Suresi, 5. Ayet:
Hutamenin ne olduğunu sen nereden bileceksin?...
Bəqərə Suresi, 6. Ayet:
1.
inne
: muhakkak
2.
ellezîne
: o kimseler ki, onlar
3.
keferû
: inkâr ettiler
4.
sevâun
: eşittir, birdir
Bəqərə Suresi, 8. Ayet:
Ve minen nâsi men yekûlu
âmen
nâ billâhi ve bil yevmil âhıri ve mâ hum bi mu’minîn(mu’minîne)....
Bəqərə Suresi, 8. Ayet:
1.
ve min en nâsi
: ve insanlardan bir kısmı
2.
men
: kimse, kişi
3.
yekûlu
: der, söyler
4.
âmen
nâ
: biz îmân ett...
Bəqərə Suresi, 9. Ayet:
Yuhâdiûnallâhe vellezîne
âmen
û, ve mâ yahdeûne illâ enfusehum ve mâ yeş’urûn(yeş’urûne)....
Bəqərə Suresi, 9. Ayet:
1.
allâhe
: Allah
2.
yuhâdiûne
: aldatırlar
3.
ve
: ve
4.
ellezîne
: o kimseler, onlar
<...
Bəqərə Suresi, 9. Ayet:
(Zannederler ki) Allah'ı ve
âmen
û olanları aldatırlar. Ve onlar, kendilerinden başkasını aldatmazlar ve farkında da olmazlar....
Bəqərə Suresi, 13. Ayet:
Ve izâ kîle lehum âminû kemâ
âmen
en nâsu kâlû e nu’minu kemâ
âmen
es sufehâu, e lâ innehum humus sufehâu ve lâkin lâ ya’lemûn(ya’lemûne)....
Bəqərə Suresi, 13. Ayet:
1.
ve
: ve
2.
izâ
: olduğu zaman
3.
kîle
: denildi
4.
lehum
: onlara
Bəqərə Suresi, 13. Ayet:
Ve onlara: “İnsanların inandıkları gibi siz de
âmen
û olun (Allah'a ulaşmayı dileyin).” denildiği zaman: “O sefihlerin (akılsızların) îmân ettiği gibi mi
âmen
û olalım?” dediler. Gerçekten onlar, kendileri sefih değiller mi? Ve lâkin bilmiyorlar....
Bəqərə Suresi, 14. Ayet:
Ve izâ lekûllezîne
âmen
û kâlû
âmen
nâ, ve izâ halev ilâ şeyâtînihim, kâlû innâ meakum, innemâ nahnu mustehziûn(mustehziûne)....
Bəqərə Suresi, 14. Ayet:
1.
ve izâ
: ve olduğu zaman
2.
lekû
: karşılaştılar, buluştular
3.
ellezîne
: o kimseler, onlar
4.
âmen
û
: îmân et...
Bəqərə Suresi, 14. Ayet:
Ve
âmen
û olanlarla buluştukları zaman: “Biz îmân ettik.” dediler. Şeytanlarıyla yalnız kaldıkları zaman: “Muhakkak ki biz sizinle beraberiz. Biz (onlarla) sadece alay eden kimseleriz.” dediler....
Bəqərə Suresi, 14. Ayet:
İman edenlerle beraberken "Amenna - kabul ettik" derler, şeytanlarıyla (vehimlerine tâbi olarak onları saptıranlarla) başbaşa olduklarında ise: "Biz sizinle aynı fikirdeyiz, onlarla alay ediyoruz" derler....
Bəqərə Suresi, 14. Ayet:
Bir de iman edenlerle karşılaştılar mı «
âmen
nâ» derler ve kendi şeytanları ile halvet oldular mı «emin olun derler, biz sizinle beraberiz, biz ancak mütehziyiz»...
Bəqərə Suresi, 19. Ayet:
Yahut (onların durumu), gökten boşanan, içinde karanlıklar, gök gürlemesi ve şimşek(ler) bulunan bir yağmur(a tutulmuşun hali) gibidir. Yıldırımlardan ölmek korkusuyla parmaklarını kulaklarına tıkarlar. Oysa Allah, inkârcıları tamamen kuşatmıştır....
Bəqərə Suresi, 19. Ayet:
Ya da (onlar), gökten boşanan, içinde karanlıklar, gök gürlemesi ve şimşek (ler) bulunan bir yağmur(a tutulmuş) gibi(dirler). Yıldırım seslerinden ölüm korkusuyla parmaklarını kulaklarına tıkarlar; oysa Allâh, inkârcıları tamamen kuşatmıştır....
Bəqərə Suresi, 25. Ayet:
Ve beşşirillezîne
âmen
û ve amilûs sâlihâti enne lehum cennâtin tecrî min tahtihel enhâr(enhâru), kullemâ ruzikû minhâ min semeretin rızkan kâlû hâzellezî ruzıknâ min kabl(kablu) ve utû bihî muteşâbihâ(muteşâbihan), ve lehum fîhâ ezvâcun mutahharatun ve hum fîhâ hâlidûn(hâlidûne)....
Bəqərə Suresi, 25. Ayet:
1.
ve beşşir
: ve müjdele
2.
ellezîne
âmen
û
:
âmen
û olanlar, Allah'a ulaşmayı dileyenler, îmân edenler
3.
ve amilû
: ve yaptılar
4.
Bəqərə Suresi, 25. Ayet:
Ve
âmen
û olup, ıslâh edici (nefsi tezkiye edici) amelde bulunanlar için altlarından nehirler akan cennetler olduğunu müjdele. Oradaki meyvelerden ve mahsullerden bir rızıkla her rızıklandırılışlarında “İşte bu bizim daha önce de rızıklandırıldığımız (yediğimiz) şeydir.” dediler. Ve ona (dünyadaki rızıklarına) benzer (lezzet ve nefaset bakımından çok üstünü) verilmiştir. Onlar için orada temiz eşler vardır. Ve onlar orada ebedî kalacak olanlardır....
Bəqərə Suresi, 26. Ayet:
İnnallâhe lâ yestahyî en yadribe meselen mâ beûdaten fe mâ fevkahâ fe emmellezîne
âmen
û fe ya’lemûne ennehul hakku min rabbihim, ve emmellezîne keferû fe yekûlûne mâzâ erâdallâhu bi hâzâ meselâ(meselen), yudıllu bihî kesîran ve yehdî bihî kesîrâ(kesîran) ve mâ yudıllu bihî illel fâsıkîn(fâsıkîne)....
Bəqərə Suresi, 26. Ayet:
1.
inne
: muhakkak ki, hiç şüphesiz
2.
allâhe
: Allah
3.
lâ yestahyî
: çekinmez
4.
en yadribe meselen
: darbı mese...
Bəqərə Suresi, 26. Ayet:
Muhakkak ki Allah bir sivrisineği, hatta onun üstünde olanı da misal vermekten çekinmez. Fakat
âmen
û olanlar (Allah'a ulaşmayı dileyenler), onun Rab'lerinden bir hak olduğunu bilirler. Kâfirler (Allah'a ulaşmayı dilemeyenler) ise: “Allah, bu misalle ne demek istedi?” derler. (Allah) onunla birçoğunu dalâlette bırakır, birçoğunu da onunla hidayete erdirir. Ve onunla fâsıklardan başkasını dalâlette bırakmaz....
Bəqərə Suresi, 62. Ayet:
İnnellezîne
âmen
û vellezîne hâdû ven nasârâ ves sâbiîne men
âmen
e billâhi vel yevmil âhiri ve amile sâlihan fe lehum ecruhum inde rabbihim, ve lâ havfun aleyhim ve lâ hum yahzenûn(yahzenûne)....
Bəqərə Suresi, 62. Ayet:
1.
inne ellezîne
: muhakkak ki, hiç şüphesiz onlar
2.
âmen
û
:
âmen
û oldular (Allah'a ulaşmayı dilediler)
3.
ve ellezîne
: ve o kimseler, onlar
4.
...
Bəqərə Suresi, 62. Ayet:
Muhakkak ki,
âmen
û olanlar ve yahudi, hristiyan ve sabii olanlardan kim, Allah'a ve ahiret gününe inandı ve ıslâh edici ameller işlediyse (nefsini tezkiye etti ise ), artık onların mükâfatları Rab'lerinin katındadır. Onlara korku yoktur ve onlar mahzun olmazlar....
Bəqərə Suresi, 76. Ayet:
Ve izâ lekûllezîne
âmen
û kâlû
âmen
nâ, ve izâ halâ ba’duhum ilâ ba’din kâlû e tuhaddisûnehum bi mâ fetehallâhu aleykum li yuhâccûkum bihî inde rabbikum e fe lâ ta’kılûn(ta’kılûne)....
Bəqərə Suresi, 76. Ayet:
1.
ve izâ
: ve olduğu zaman
2.
lekû
: mülâki oldular, karşılaştılar
3.
ellezîne
: o kimseler, onlar
4.
âmen
û
: âme...
Bəqərə Suresi, 76. Ayet:
Ve onlar,
âmen
û olanlarla (Allah'a ulaşmayı dileyenlerle) mülâki oldukları (karşılaştıkları) zaman: “Âmenû olduk.” dediler. Yalnız kaldıkları zaman birbirlerine: “Allah'ın size açtığı şeyleri (Resûlallah hakkında bildirdiklerini), Rabbinizin katında size karşı onu “hüccet (delil) göstersinler” diye mi onlara (mü'minlere) anlatıyorsunuz? Hâlâ akıl etmiyor musunuz?” dediler....
Bəqərə Suresi, 76. Ayet:
Hem iman edenlere rast geldiklerinde «amenna» derler. Birbirleriyle halvet yaptıklarında da «rabbinizin huzurunda aleyhinize huccet edinsinler diye mi tutup Allahın size açtığı hakikati onlara söylüyorsunuz? aklınız yok mu be?» dediler...
Bəqərə Suresi, 77. Ayet:
Onlar bilmiyorlar mı ki, Allah, gizledikleri şeyi de, açıkladıklarını da tamamen bilir....
Bəqərə Suresi, 80. Ayet:
Ve kâlû len temessenen nâru illâ eyy
âmen
ma’dûdeh(ma’dûdete), kul ettehaztum indallâhi ahden fe len yuhlifallâhu ahdehu(ahdehû) em tekûlûne alâllâhi mâ lâ ta’lemûn(ta’lemûne)....
Bəqərə Suresi, 80. Ayet:
1.
ve kâlû
: ve dediler
2.
len temesse-nâ
: bize dokunmaz
3.
en nâru
: ateş
4.
illâ
: ancak, sadece, den başka
Bəqərə Suresi, 82. Ayet:
Vellezîne
âmen
û ve amilûs sâlihâti ulâike ashâbul cenneh(cenneti), hum fîhâ hâlidûn(hâlidûne)....
Bəqərə Suresi, 82. Ayet:
1.
ve ellezîne
: ve o kimseler, onlar
2.
âmen
û
:
âmen
û oldular, îmân ettiler
3.
ve amilû es sâlihâti
: ve ıslâh edici amel (nefs tezkiyesi) yaptılar
4.
...
Bəqərə Suresi, 82. Ayet:
Ve
âmen
û olup (Allah'a ulaşmayı dileyip), ıslâh edici (nefsi tezkiye edici) amel işleyenler, işte onlar, cennet ehlidir. Ve orada (cennette) devamlı kalacak olanlardır....
Bəqərə Suresi, 91. Ayet:
1.
ve izâ
: ve olduğu zaman
2.
kîle lehum
: onlara denildi
3.
âminû
:
âmen
û olun, îmân edin
4.
bi mâ
: şeye
Bəqərə Suresi, 103. Ayet:
Ve lev ennehum
âmen
û vettekav le mesûbetun min indillâhi hayr(hayrun), lev kânû ya’lemûn(ya’lemûne)....
Bəqərə Suresi, 103. Ayet:
1.
ve lev
: ve şâyet, eğer
2.
enne-hum
: onların olması
3.
âmen
û
:
âmen
û oldular, îmân ettiler
4.
ve ittekav
: ve ...
Bəqərə Suresi, 103. Ayet:
Eğer onlar
âmen
û olup (Allah'a ulaşmayı dileyip) ve takva sahibi olsalardı, mutlaka Allah'ın katından (kendilerine verilecek) sevap, elbette daha hayırlı olurdu, keşke bilselerdi....
Bəqərə Suresi, 104. Ayet:
Yâ eyyuhâllezîne
âmen
û lâ tekûlû râinâ ve kûlûnzurnâ vesmeû ve lil kâfirîne azâbun elîm(elîmun)....
Bəqərə Suresi, 104. Ayet:
1.
yâ eyyuhâ
: ey
2.
ellezîne
: o kimseler, onlar
3.
âmen
û
:
âmen
û oldular, îmân ettiler
4.
lâ tekûlû
: söylemeyin...
Bəqərə Suresi, 104. Ayet:
Ey
âmen
u olanlar! “Raina (bizi gözet)” demeyin. ve “unzurna (bize bak)” deyin. ve (Allah'ın hükmünü) dinleyin (işitin). ve kâfirler için “elîm azap” vardır.....
Bəqərə Suresi, 107. Ayet:
Bilmez misin ki, gerçekten göklerin ve yerin mülkü tamamen Allah'a aittir. Size de Allah'tan başka ne bir dost, ne de bir yardımcı vardır!...
Bəqərə Suresi, 124. Ayet:
Ve izibtelâ ibrâhîme rabbuhu bi kelimâtin fe etemmehun(etemmehunne), kâle innî câiluke lin nâsi imâmâ(im
âmen
), kâle ve min zurriyyetî kâle lâ yenâlu ahdiz zâlimîn(zâlimîne)....
Bəqərə Suresi, 124. Ayet:
1.
ve iz ibtelâ
: ve imtihan etmişti
2.
ibrâhîme
: İbrâhîm
3.
rabbu-hu
: onun Rabbi
4.
bi kelimâtin
: kelimeler il...
Bəqərə Suresi, 124. Ayet:
Hatırlayın ki bir vakıt Hz. İbrahim’i, Rabbi bir takım kelimelerle (emir ve yasaklarla) imtihan etti. Hz. İbrahim o kelimeleri tamamen yerine getirdi. Allah: “- Ben, seni, insanlara (dinde önder) imam yapacağım ( tâ ki, din işlerinde sana uysunlar).” buyurdu. Hazreti İbrahim: “- Benim zürriyetimi de imam yap.” diye yalvardı. Allah: “- Senin zürriyetinden olan zâlimler benim imâmetime nâil olamaz.” buyurdu....
Bəqərə Suresi, 124. Ayet:
Ve hatırlayın o zaman ki Rabbi, İbrâhîmi bir takım kelimelerle (emirleriyle) imtihan edib de o, bunları tamamen yerine getirince: «Seni insanlara îmam (rehber) yapacağım» buyurmuş, (İbrâhîm). «Zür-riyyetimden de» demiş, Allah ise: «Zaalimler ahdime (rahmetime, imametime, taatıma) eremez» demişdi. ...
Bəqərə Suresi, 124. Ayet:
Ve bir zaman Rabbi, İbrâhîm’i birtakım kelimelerle (emir ve yasaklarla) imtihân etmiş, bunun üzerine (o) onları tam
âmen
yerine getirmişti. (Rabbi de ona:) 'Doğrusu ben seni insanlara imam (her hususta kendisine tâbi' olunan rehber) yapıcıyım' buyurdu.(İbrâhîm ise:) 'Neslimden de (imamlar yap)!' dedi. (Rabbi de:) 'Verdiğim söz (senin neslinden de olsa, aslâ) zâlimlere ulaşmaz!' buyurdu....
Bəqərə Suresi, 124. Ayet:
Şunu da yâd et ki, bir vakit İbrahim'i Rabbisi birtakım kelimeler ile imtihan etmişti. O da bunları tamamen yerine getirmişti. (Cenâb-ı Hak) Dedi ki, «Ben seni nâsa imam kılacağım.» O da dedi ki: «Zürriyetimden de.» (Hak Teâlâ da) Buyurdu ki, «Benim ahdime zalimler nâil olamaz.»...
Bəqərə Suresi, 124. Ayet:
Bir zamanlar Rabbi İbrahim'i bir takım kelimelerle (emirlerle) imtihan etmiş, o ise bunları tamamen yerine getirmişti. Allah: “Ben seni insanlara imam (önder) yapacağım. ” buyurdu. İbrahim: “Zürriyetimden de!” deyince, “Zâlimler ahdime ermez. ” buyurdu....
Bəqərə Suresi, 124. Ayet:
(Hatırlayın o zamanı ki) Rabbi İbrahim’i bir takım hükümlerle imtihan etmiş, o da onları tamamen yerine getirince: -Seni insanlara önder yapacağım, buyurmuş, İbrahim de: -Soyumdan gelenlerden de önderler yap, demişti. Allah ise: -Ama zalimler için söz vermiyorum, diye cevap vermişti....
Bəqərə Suresi, 126. Ayet:
Ve iz kâle ibrâhîmu rabbic’al hâzâ beleden âminen verzuk ehlehu mines semerâti men
âmen
e minhum billâhi vel yevmil âhir(âhiri), kâle ve men kefere fe umettiuhu kalîlen summe adtarruhu ilâ azâbin nâr(nâri), ve bi’sel masîr(masîru)....
Bəqərə Suresi, 126. Ayet:
1.
ve iz kâle
: ve demişti
2.
ibrâhîmu
: İbrâhîm
3.
rabbi
: Rabbim
4.
ic'al
: kıl, yap
<...
Bəqərə Suresi, 136. Ayet:
Kûlû
âmen
nâ billâhi ve mâ unzile ileynâ ve mâ unzile ilâ ibrâhîme ve ismâîle ve ishâka ve ya’kûbe vel esbâtı ve mâ ûtiye mûsâ ve îsâ ve mâ ûtiyen nebiyyûne min rabbihim, lâ nuferriku beyne ehadin minhum ve nahnu lehu muslimûn(muslimûne)....
Bəqərə Suresi, 136. Ayet:
1.
kûlû
: deyin, söyleyin
2.
âmen
nâ
: biz îmân ettik
3.
billâhi (bi allâhi)
: Allah'a
4.
ve mâ unzile
: ve indiril...
Bəqərə Suresi, 137. Ayet:
Fe in
âmen
û bi misli mâ
âmen
tum bihî fe kadihtedev ve in tevellev fe innemâ hum fî şikâk(şikâkın) fe se yekfîke humullâh(humullâhu), ve huves semîul alîm(alîmu)....
Bəqərə Suresi, 137. Ayet:
1.
fe
: o zaman, o taktirde
2.
in
: eğer
3.
âmen
û
:
âmen
û oldular, îmân ettiler
4.
bi misli
: benzeri, gibi
Bəqərə Suresi, 153. Ayet:
Yâ eyyuhâllezîne
âmen
ustainû bis sabri ves salât(salâti), innallâhe meas sâbirîn(sâbirîne)....
Bəqərə Suresi, 153. Ayet:
1.
yâ eyyuhâ
: ey
2.
ellezîne
: o kimseler, onlar
3.
âmen
û
:
âmen
û olanlar, îmân edenler(Allah'a ulaşmayı dileyenler)
4.
istain...
Bəqərə Suresi, 165. Ayet:
Ve minen nâsi men yettehızu min dûnillâhi endâden yuhıbbûnehum ke hubbillâh(hubbillâhi), vellezîne
âmen
û eşeddu hubben lillâh(lillâhi), ve lev yerâllezîne zalemû iz yeravnel azâbe, ennel kuvvete lillâhi cemîan, ve ennellâhe şedîdul azâb(azâbi). ...
Bəqərə Suresi, 165. Ayet:
1.
ve min en nâsi
: ve insanlardan (bir kısmı)
2.
men
: kim, kimse
3.
yettehizu
: edinir
4.
min dûni allâhi
: Alla...
Bəqərə Suresi, 165. Ayet:
Ve insanlardan bir kısmı, Allah'tan başka “eş ve ortak (putlar)” edinenler, onları (eş ve ortak edindikleri şeyleri), Allah'ı sever gibi severler. (Oysa)
âmen
û olanların Allah'a olan sevgileri çok daha kuvvetlidir. Ve zulmedenler, azap görecekleri (azaba uğrayacakları) zaman, bütün kuvvetin tamamen Allah'a ait olduğunu ve Allah'ın şiddetli azabı olduğunu keşke görselerdi (bilselerdi)....
Bəqərə Suresi, 165. Ayet:
İnsanlardan öylesi de vardır ki, Allah’ı bırakıp birtakım putları ilâh edinir, onları Allah’ı sever gibi severler. Fakat îmân edenler, Allah’a olan sevgi(leri) cihetiyle daha kuvvetlidir. Eğer zulmedenler, (kıyâmette) azâbı görecekleri zaman (anlayacakları gibi), şübhesiz kuvvetin tam
âmen
Allah’a âid olduğunu ve gerçekten Allah’ın, pek şiddetli azab sâhibi olduğunu (dünyada da) gör(üp bil)selerdi (putları ilâh edinmezlerdi)....
Bəqərə Suresi, 172. Ayet:
Yâ eyyuhâllezîne
âmen
û kulû min tayyibâti mâ razaknâkum veşkurû lillâhi in kuntum iyyâhu ta’budûn(ta’budûne)....
Bəqərə Suresi, 172. Ayet:
1.
yâ eyyuhâ
: ey
2.
ellezîne
: o kimseler, onlar
3.
âmen
û
:
âmen
û oldular (Allah'a ulaşmayı dilediler, îmân ettiler
4.
kulû
Bəqərə Suresi, 172. Ayet:
Ey
âmen
û olanlar! Sizi rızıklandırdığımız temiz (helâl) şeylerden yeyin. Ve eğer sadece O'na kul iseniz, Allah'a şükredin....
Bəqərə Suresi, 177. Ayet:
Leysel birre en tuvellû vucûhekum kıbelel maşrıkı vel magrıbi ve lâkinnel birre men
âmen
e billâhi vel yevmil âhırı vel melâiketi vel kitâbi ven nebiyyîn(nebiyyîne), ve âtel mâle alâ hubbihî zevil kurbâ vel yetâmâ vel mesâkîne vebnes sebîli, ves sâilîne ve fîr rıkâb(rıkâbi), ve ekâmes salâte ve âtez zekât(zekâte), vel mûfûne bi ahdihim izâ âhed(âhedû), ves sâbirîne fîl be’sâi ved darrâi ve hînel be’s(be’si) ulâikellezîne sadakû, ve ulâike humul muttekûn(muttekûne)....
Bəqərə Suresi, 177. Ayet:
1.
leyse
: değil
2.
el birre
: birr, ebrar kılacak davranış biçimi
3.
en tuvellû
: dönmeniz, yönelmeniz
4.
vucûhe-kum
...
Bəqərə Suresi, 178. Ayet:
Yâ eyyuhâllezîne
âmen
û kutibe aleykumul kısâsu fîl katlâ el hurru bil hurri vel abdu bil abdi vel unsâ bil unsâ fe men ufiye lehu min ahîhi şey’un fettibâun bil ma’rûfi ve edâun ileyhi bi ihsân(ihsânin), zâlike tahfîfun min rabbikum ve rahmeh(rahmetun), fe meni’tedâ ba’de zâlike fe lehu azâbun elîm(elîmun)....
Bəqərə Suresi, 178. Ayet:
1.
yâ eyyuhâ
: ey
2.
ellezîne
: onlar, olanlar
3.
âmen
û
:
âmen
û oldular
4.
kutibe
: yazıldı, farz kılındı
Bəqərə Suresi, 178. Ayet:
Ey
âmen
û olanlar! Katl (öldürülme) konusunda kısas üzerinize yazıldı (size farz kılındı). Hüre hür, köleye köle, dişiye dişi (kısas olunur), fakat kim, onun (öldürülenin) kardeşi tarafından bir şey ile (bir diyet karşılığı) affolunursa (bağışlanırsa), o taktirde gereken, örfe tâbî olunması ve ona (affedene), (diyetin) ihsanla ödenmesidir. İşte bu, Rabbinizden bir hafifletme ve bir rahmettir. Artık kim bundan sonra haddi aşarsa (saldırıya kalkarsa) o zaman onun için elîm bir azap vardır....
Bəqərə Suresi, 183. Ayet:
Yâ eyyuhâllezîne
âmen
û kutibe aleykumus sıyâmu kemâ kutibe alellezîne min kablikum leallekum tettekûn(tettekûne)....
Bəqərə Suresi, 183. Ayet:
1.
yâ eyyuhâ
: ey
2.
ellezîne
: kimseler, onlar
3.
âmen
û
:
âmen
û oldular
4.
kutibe
: yazıldı
Bəqərə Suresi, 183. Ayet:
Ey
âmen
û olanlar! Oruç, sizden öncekilerin üzerine yazıldığı (farz kılındığı) gibi sizin üzerinize de yazıldı (farz kılındı). Umulur ki böylece siz takva sahibi olursunuz....
Bəqərə Suresi, 184. Ayet:
Eyy
âmen
ma’dûdât(ma’dûdâtin), fe men kâne minkum marîdan ev alâ seferin fe iddetun min eyyâmin uhar(uhara) ve alellezîne yutîkûnehu fidyetun taâmu miskîn(miskînin), fe men tatavvaa hayran fe huve hayrun leh(lehu), ve en tesûmû hayrun lekum in kuntum ta’lemûn(ta’lemûne)....
Bəqərə Suresi, 184. Ayet:
1.
eyy
âmen
: günler
2.
ma'dûdâtin
: adetli, sayılmış, sayılı
3.
fe men
: fakat kim
4.
kâne
: oldu, idi
<...
Bəqərə Suresi, 186. Ayet:
1.
ve izâ
: ve olduğu zaman, olunca
2.
seele-ke
: sana sordu
3.
ıbâdî
: kullarım
4.
an-nî
: benden
Bəqərə Suresi, 186. Ayet:
Ve kullarım sana, Benden sorduğu zaman, muhakkak ki Ben, (onlara) yakınım. Bana dua edilince, dua edenin duasına (davetine) icabet ederim. O halde onlar da Bana (Benim davetime) icabet etsinler ve Bana
âmen
û olsunlar (Bana ulaşmayı dilesinler). Umulur ki böylece onlar irşada ulaşırlar (irşad olurlar)....
Bəqərə Suresi, 193. Ayet:
Fitne tamamen yok edilinceye ve din (kulluk) de yalnız Allah için oluncaya kadar onlarla savaşın. Şayet vazgeçerlerse zalimlerden başkasına düşmanlık ve saldırı yoktur....
Bəqərə Suresi, 193. Ayet:
Temel hak ve özgürlüklere yapılan tecavüz, baskı, zulüm, işkence, fitne tamamen yok oluncaya; sadece Allah’ın düzeni, din, medenî kurallar, Allah adına varlığını ve hâkimiyetini sağlayıncaya kadar onlarla savaşın. Eğer inkârdan, küfürden, işkence ve zulümden vazgeçerlerse, inkâr ile, isyan ile baskıya, aleyhte propagandaya devam eden zalimlerden başkasına düşmanca davranmayın....
Bəqərə Suresi, 193. Ayet:
Fitne tamamen yok edilinceye ve din (kulluk) de yalnız Allah için oluncaya kadar onlarla savaşın. Şayet vazgeçerlerse zalimlerden başkasına düşmanlık ve saldırı yoktur....
Bəqərə Suresi, 193. Ayet:
Fitne tamamen yok edilinceye ve din de yalnız Allah'ın oluncaya kadar onlarla savaşın! Eğer vazgeçerlerse, zâlimlerden başkasına düşmanlık olmaz....
Bəqərə Suresi, 196. Ayet:
Allah için haccı da, umreyi de tamamen yapın. Fakat alıkonulursanız, kurbandan kolayınıza geleni gönderiniz. Kurban yerine gelinceye kadar başlarınızı tıraş etmeyin. Artık içinizden her kim ki hasta olursa veya başında bir eziyet bulunursa; ona oruçtan, sadakadan veya kurbandan fidye (vacip olur). Emin olduğunuz vakitte kim hac zamanına kadar umre ile istifade etmiş olursa, kolayına gelen bir kurban kesmesi (icap eder). Ancak bulamazsa, hacc günlerinde üç; döndüğünüz vakit yedi gün oruç vacip ol...
Bəqərə Suresi, 208. Ayet:
Yâ eyyuhâllezîne
âmen
ûdhulû fîs silmi kâffeh(kâffeten), ve lâ tettebiû hutuvâtiş şeytân(şeytâni), innehu lekum aduvvun mubîn(mubînun)....
Bəqərə Suresi, 208. Ayet:
1.
yâ eyyuhâ
: ey
2.
ellezîne
: o kimseler, onlar
3.
âmen
û
:
âmen
û oldular (Allah'a ulaşmayı dilediler, îmân ettiler
4.
udhulû<...
Bəqərə Suresi, 208. Ayet:
Ey
âmen
û olanlar! Hepiniz silm'e dahil olun (Allah'a teslim olun)! Ve şeytanın adımlarına tâbî olmayın. Muhakkak ki o, size apaçık düşmandır....
Bəqərə Suresi, 208. Ayet:
Ey îmân edenler! İslâm’a tam
âmen
girin; ve şeytanın adımlarına uymayın! Çünki o, size apaçık bir düşmandır....
Bəqərə Suresi, 209. Ayet:
O hâlde, size apaçık deliller geldikten sonra eğer (İslâm’a tam
âmen
girmekten)saparsanız, artık bilin ki şübhesiz Allah, Azîz (kudreti dâimâ üstün gelen)dir, Hakîm (her işi hikmetli olan)dır....
Bəqərə Suresi, 212. Ayet:
Zuyyine lillezîne keferûl hayâtud dunyâ ve yesharûne minellezîne
âmen
û, vellezînettekav fevkahum yevmel kıyâmeh(kıyâmeti), vallâhu yerzuku men yeşâu bi gayrihisâb(hisâbin)....
Bəqərə Suresi, 212. Ayet:
1.
zuyyine
: süslendi, müzeyyen kılındı
2.
lillezîne (li ellezîne)
: o kimselere, onlara
3.
keferû
: inkâr ettiler
4.
el hayâtu...
Bəqərə Suresi, 212. Ayet:
İnkâr edenlere, dünya hayatı müzeyyen kılındı (süslü gösterildi) ve onlar,
âmen
û olanların bir kısmı ile alay ediyorlar (fakir olanları küçümsüyorlar). (Oysa) takva sahibi olanlar, kıyâmet günü onların üstündedir. Ve Allah, dilediği kimseyi hesapsız rızıklandırır....
Bəqərə Suresi, 213. Ayet:
Kânen nâsu ummeten vâhıdeten fe beasallâhun nebiyyîne mubeşşirîne ve munzirîne, ve enzele meahumul kitâbe bil hakkı li yahkume beynen nâsi fî mâhtelefû fîh(fîhi), ve mâhtelefe fîhi illellezîne ûtûhu min ba’di mâ câethumul beyyinâtu bagyen beynehum, fe hedâllâhullezîne
âmen
û li mâhtelefû fîhi minel hakkı bi iznih(iznihî), vallâhu yehdî men yeşâu ilâ sırâtın mustakîm(mustakîmin)....
Bəqərə Suresi, 213. Ayet:
1.
kâne
: oldu, idi
2.
en nâsu
: insanlar
3.
ummeten
: ümmet, topluluk
4.
vâhıdeten
: bir, tek, bir tek
...
Bəqərə Suresi, 213. Ayet:
İnsanlar bir tek ümmetti. Sonra Allah, müjdeleyici ve uyarıcı peygamberler beas etti (gönderdi). Ve onlarla birlikte, insanların aralarında, ayrılığa düştükleri şey hakkında hüküm vermeleri için hak ile kitap indirdi. Kendilerine (apaçık) beyyineler (belgeler) geldikten sonra kendi aralarındaki çekememezlik (ve haset yüzünden) onun hakkında ayrılığa düşenler, kendilerine (kitap) verilenlerden başkası değildir . Bu sebeple
âmen
û olan (Allah'a ulaşmayı dileyen) o kimselerin, haktan yana ayrılığa d...
Bəqərə Suresi, 214. Ayet:
Em hasibtum en tedhulûl cennete ve lemmâ ye’tikum meselullezîne halev min kablikum messethumul be’sâu ved darrâu ve zulzilû hattâ yekûler resûlu vellezîne
âmen
û meahu metâ nasrullâh(nasrullâhi), e lâ inne nasrallâhi karîb(karîbun)....
Bəqərə Suresi, 214. Ayet:
1.
em hasibtum
: yoksa zan mı ettiniz
2.
en tedhulû
: girmeniz
3.
el cennete
: cennet
4.
ve lemmâ
: ve olmadıkça
Bəqərə Suresi, 214. Ayet:
Yoksa siz, kendinizden önce yaşayanların başına gelenlerin, sizin de başınıza gelmedikçe, cennete gireceğinizi mi zannettiniz? Onlara (öyle) şiddetli belâ ve sıkıntılar (felâketler) dokundu ki, resûl ve onun yanındaki
âmen
û olanlar: “Allah'ın yardımı ne zaman?” diyecek kadar sarsıldılar. Allah'ın yardımı gerçekten yakın değil mi?...
Bəqərə Suresi, 218. Ayet:
İnnellezîne
âmen
û vellezîne hâcerû ve câhedû fî sebîlillâhi, ulâike yercûne rahmetallâh(rahmetallâhi), vallâhu gafûrun rahîm(rahîmun)....
Bəqərə Suresi, 218. Ayet:
1.
inne ellezîne
: muhakak ki onlar
2.
âmen
û
:
âmen
û oldular (Allah'a ulaşmayı dilediler) îmân ettiler
3.
ve ellezîne
: ve o kimseler, onlar
4.
Bəqərə Suresi, 218. Ayet:
Muhakkak ki
âmen
û olanlar ve hicret (göç) edenler ve Allah yolunda cihad edenler, işte onlar, Allah'ın rahmetini dilerler. Ve Allah, Gafûr'dur, Rahîm'dir....
Bəqərə Suresi, 230. Ayet:
Eğer koca, karısını ikinci talâktan (boşamasından) sonra bir kere daha boşarsa, bundan sonra kadın başka bir erkeğe nikâhlanmadıkça (ve ondan da ayrılmadıkça) ilk kocasına helâl olmaz. Bu ikinci koca onu boşarsa, Allah’ın emirlerini sağlam tutacaklarına ümitvâr oldukları takdirde evvelkilerin birbirine dönmeleri kendilerine günah değildir. Bunlar, anlayan bir kavim için Allah’ın açıkladığı hükümlerdir. (1)- Ric’i Talâk: Karı-koca arasında akdedilen nikâhta üç mânevi bağ vardır ve bunlara erkek s...
Bəqərə Suresi, 233. Ayet:
1.
ve el vâlidâtu
: ve anneler
2.
yurdı'ne
: süt emzirirler
3.
evlâde-hunne
: kendi evlâtlarını
4.
havleyni
: iki ...
Bəqərə Suresi, 249. Ayet:
Fe lemmâ fesale tâlûtu bil cunûdi, kâle innallâhe mubtelîkum bi neher(neherin), fe men şeribe minhu fe leyse minnî, ve men lem yat’amhu fe innehu minnî illâ menigterafe gurfeten bi yedih(yedihî), fe şeribû minhu illâ kalîlen minhum fe lemmâ câvezehu huve vellezîne
âmen
û meahu, kâlû lâ tâkate lenâl yevme bi câlûte ve cunûdih(cunûdihî), kâlellezîne yezunnûne ennehum mulâkûllâhi, kem min fietin kalîletin galebet fieten kesîraten bi iznillâh(iznillâhi), vallâhu meas sâbirîn(sâbirîne)....
Bəqərə Suresi, 249. Ayet:
1.
fe lemmâ
: böylece olduğu zaman
2.
fesale
: ayrıldı
3.
tâlûtu
: Talut
4.
bi
: ile
Bəqərə Suresi, 250. Ayet:
Ve lemmâ berazû li câlûte ve cunûdihî kâlû rabbenâ efrig aleynâ sabren ve sebbit ekd
âmen
â vensurnâ alel kavmil kâfirîn(kâfirîne)....
Bəqərə Suresi, 251. Ayet:
Derken Allahın izniyle onları temamen bozdular, Davud Calutu öldürdü ve Allah kendisine mülk ve hikmet verdi ve daha dilediğinden ona ta'lim de buyurdu, Allahın insanları birbiriyle defetmesi olmasa idi Arz, mutlak fesad bulmuş gitmişti ve lâkin Allahın zevil'ukul âlemlerine bir fazlı var...
Bəqərə Suresi, 251. Ayet:
Böylece Allah'ın izniyle onları tamamen bozdular. Davud, Calut'u öldürdü, Allah kendisine hükümdarlık ve peygamberlik verdi ve ona dilediği şeyleri öğretti. Allah'ın insanları birbirleriyle önlemesi olmasaydı yeryüzü mutlaka bozulup gitmişti. Fakat Allah'ın bütün akıl sahibi varlıklara karşı bir iyiliği vardır....
Bəqərə Suresi, 251. Ayet:
Derken, Allah'ın izniyle onları tamamen bozdular. Davud, Calut'u öldürdü ve Allah, kendisine hükümdarlık ve hikmet (peygamberlik) verdi ve ona dilediği şeylerden de öğretti. Eğer Allah'ın, insanları birbirleriyle savması olmasaydı, yeryüzü mutlaka bozulur giderdi. Fakat Allah, bütün âlemlere karşı büyük bir lütuf sahibidir....
Bəqərə Suresi, 253. Ayet:
Tilker rusulu faddalnâ ba’dahum alâ ba’d(ba’din), minhum men kellemallâhu ve rafea ba’dahum derecât(derecâtin), ve âteynâ îsâbne meryemel beyyinâti ve eyyednâhu bi rûhıl kudus(rûhıl kudusi), ve lev şâallâhu maktetelellezîne min ba’dihim min ba’di mâ câethumul beyyinâtu ve lâkinihtelefû fe minhum men
âmen
e ve minhum men kefer(kefere), ve lev şâallâhu maktetelû ve lâkinnallâhe yef’alu mâ yurîd(yurîdu)....
Bəqərə Suresi, 253. Ayet:
1.
tilke
: o
2.
er rusulu
: resûller
3.
faddalnâ
: biz faziletli kıldık, üstün kıldık
4.
ba'da-hum
: onların bir k...
Bəqərə Suresi, 254. Ayet:
Yâ eyyûhellezîne
âmen
û enfikû mimmâ razaknâkum min kabli en ye’tiye yevmun lâ bey’un fîhi ve lâ hulletun ve lâ şefâah(şefâatun), vel kâfirûne humuz zâlimûn(zâlimûne)....
Bəqərə Suresi, 254. Ayet:
1.
yâ eyyuhâ
: ey
2.
ellezîne
: onlar
3.
âmen
û
:
âmen
û oldular, Allah'a ulaşmayı dilediler
4.
enfikû
: infâk edin,...
Bəqərə Suresi, 254. Ayet:
Ey
âmen
û olanlar! İçinde, ne bir alışverişin ne bir dostluğun ve ne de bir şefaatin bulunmadığı gün (kıyâmet günü) gelmeden önce, size verdiğimiz rızıklardan infâk edin (Allah için verin). Ve kâfirler, onlar zâlimlerdir....
Bəqərə Suresi, 256. Ayet:
Dinde zorlama yoktur. Doğruluk sapıklıktan tamamen ayrılmıştır. Kim Tağut'u inkar edip Allah'a iman ederse en sağlam kulpa yapışmış olur. [55] Onun kopması sözkonusu değildir. Allah duyandır, bilendir....
Bəqərə Suresi, 257. Ayet:
Allâhu velîyyullezîne
âmen
û, yuhricuhum minez zulumâti ilen nûr(nûri), vellezîne keferû evliyâuhumut tâgûtu yuhricûnehum minen nûri ilâz zulumât(zulumâti), ulâike ashâbun nâr(nâri), hum fîhâ hâlidûn(hâlidûne). ...
Bəqərə Suresi, 257. Ayet:
1.
allâhu
: Allah
2.
velîyyu
: dost
3.
ellezîne
: onlar
4.
âmen
û
:
âmen
û oldular (Allah'a ulaşmayı dilediler), îmâ...
Bəqərə Suresi, 257. Ayet:
Allah,
âmen
û olanların (Allah'a ulaşmayı dileyenlerin) dostudur, onları (onların nefslerinin kalplerini) zulmetten nura çıkarır. Ve kâfirlerin dostları taguttur (onlar, şeytanı dost edinirler, şeytan kimseye dost olmaz), onları (onların nefslerinin kalplerini) nurdan zulmete çıkarırlar. İşte onlar, ateş ehlidir. Onlar, orada ebedî kalacak olanlardır....
Bəqərə Suresi, 260. Ayet:
Hani İbrahim de, 'Ey Rabbim! Bana ölüleri nasıl dirilttiğini göster' demişti. (Allah) 'İnanmadın mı?' dedi. O: 'Hayır, inandım. Ama kalbim tamamen mutmain olsun diye!' dedi. (Allah) 'Şu halde kuşlardan dört tane al. Onları kendine alıştır. Sonra onları parçalayıp her bir dağın üzerine onlardan birer parça koy. Sonra da onları kendine çağır, hızla yanına geleceklerdir. Ve bil ki, Allah yücedir, hikmet sahibidir' dedi....
Bəqərə Suresi, 260. Ayet:
Hani İbrahim, "Ey Rabbim! Ölüye nasıl hayat verdiğini bana göster!" demişti. O da, "Yoksa inancın yok mu?" diye sormuştu. (İbrahim) cevap vermişti: "Hayır, ama (görmeme izin ver) ki kalbim tamamen mutmain olsun." "Öyleyse" demişti Allah, "Dört kuş al ve onlara sana itaat etmeyi öğret; sonra onları (etrafındaki) her tepeye ayrı ayrı sal; sonra da çağır: uçarak sana gelecekler. Bil ki Allah her şeye kadirdir, hikmet sahibidir."...
Bəqərə Suresi, 264. Ayet:
Yâ eyyuhâllezîne
âmen
û lâ tubtılû sadakâtikum bil menni vel ezâ, kellezî yunfiku mâlehu riâen nâsi ve lâ yu’minu billâhi vel yevmil âhır(âhıri), fe meseluhu ke meseli safvânin aleyhi turâbun fe esâbehu vâbilun fe terakehu saldâ(salden), lâ yakdirûne alâ şey’in mimmâ kesebû vallâhu lâ yehdîl kavmel kâfirîn(kâfirîne)....
Bəqərə Suresi, 264. Ayet:
1.
yâ eyyuhâ
: ey
2.
ellezîne
: onlar
3.
âmen
û
:
âmen
û oldular (Allah'a ulaşmayı dilediler), îmân ettiler
4.
lâ tubtılû
Bəqərə Suresi, 264. Ayet:
Ey
âmen
û olanlar! Allah'a ve yevm'il âhire inanmayarak, malını insanlara riya (gösteriş) için infâk eden (veren) kişi gibi, sadakalarınızı minnetle (başa kakarak) ve eza ile bâtıl etmeyin (boşa çıkartmayın). ışte onun durumu, üzerinde toprak bulunan sert bir kayaya benzer ki, ona kuvvetli bir yağmur isabet edince, böylece (üzerindeki toprağın gidip), onu (tekrar) sert (verimsiz) bir kaya halinde bırakması gibidir. Onlar kazandıklarından bir şey elde edemezler. Allah, kâfirler kavmini hidayete er...
Bəqərə Suresi, 266. Ayet:
Sizden biriniz, içinden ırmaklar akan ve çeşit çeşit meyve ile dolu bir hurma ve asma bahçesine sahip olmayı -ama sonra da sadece (bakıma muhtaç) zayıf çocuklarıyla yaşlılığa terkedilmeyi- ve sonra kızgın bir kasırganın bahçeye isabet edip onu tamamen kasıp kavurmasını ister mi? Belki düşünürsünüz diye Allah mesajlarını size böylece açıklar....
Bəqərə Suresi, 267. Ayet:
Yâ eyyuhâllezîne
âmen
û enfikû min tayyibâti mâ kesebtum ve mimmâ ahracnâ lekum minel ard(ardı), ve lâ teyemmemûl habîse minhu tunfikûne ve lestum bi âhızîhı illâ en tugmidû fîh(fîhî), va’lemû ennallâhe ganiyyun hamîd(hamîdun)....
Bəqərə Suresi, 267. Ayet:
1.
yâ eyyuhâ
: ey
2.
ellezine
: o kimseler, onlar
3.
âmen
û
:
âmen
û oldular (Allah'a ulaşmayı dilediler), îmân ettiler
4.
enfikû...
Bəqərə Suresi, 267. Ayet:
Ey
âmen
û olanlar! Kazandıklarınızın ve yerden sizin için çıkardıklarımızın temizlerinden infâk edin (ihtiyacı olanlara verin). ve sakın onun kötüsünden ve kendiniz için gözü kapalı (gönül rahatlığıyla) alamayacağınız (ucuz ve düşük evsaflı) şeyleri infâk etmeye meyletmeyin (kalkışmayın). Ve Allah'ın, Gani (ve) Hamîd olduğunu bilin!...
Bəqərə Suresi, 272. Ayet:
Onların hidayete ermesi senin üzerine (vazife) değildir. Fakat Allah, dilediği kimseyi hidayete erdirir. Ve hayır olarak ne infâk ederseniz, işte o sizin kendi nefsiniz içindir. Siz (ey mü'minler), sadece Allah'ın vechini (Zat'ını, Allah'ın Zat'ına ulaşmayı) dileyerek infâk edersiniz (verirsiniz). Ve hayır olarak ne infâk ederseniz, (o) size tamamen ödenir ve siz zulmedilmezsiniz (size haksızlık yapılmaz)....
Bəqərə Suresi, 272. Ayet:
Onların yola gelmesi senin üzerine değil velâkin Allahdır ki dilediğini yola getirir, ve hayır namına her ne infak ederseniz hep kendi lehinizedir, ancak sırf Allah yüzünü gözeterek verirsiniz, bu vechile hayra dair her ne verirseniz karşılığı size tamamen ödenir ve hiç hakkınız yenmez...
Bəqərə Suresi, 272. Ayet:
Onların yola gelmesi senin üzerine vazife değildir. Ancak Allah, dilediğini yola getirir. Hayır adına ne verirseniz, hep kendi lehinizedir. Ancak sizler, yalnız Allah rızası için verirsiniz. Bu şekilde hayır için her ne verirseniz, karşılığı size tamamen ödenir ve hiç hakkınız yenmez....
Bəqərə Suresi, 272. Ayet:
Onları hak yola getirmek senin görevin değil, lâkin Allah dilediğini doğru yola getirir. Hayır olarak yaptığınız her harcama sadece kendiniz içindir. Zaten siz Allah rızasını aramaktan başka bir gaye ile infak etmezsiniz. İşlediğiniz her hayrın mükâfatı size tamamen verilir ve sizin hakkınız yenmez....
Bəqərə Suresi, 273. Ayet:
(Ve) Allah yoluna kendilerini tamamen adamış oldukları için yeryüzünde (rızık aramak niyetiyle) gezip dolaşamayan muhtaçlar(a yardım edin). (Onların durumunun) farkında olmayan, onları zengin zanneder, çünkü (istemekten) çekinirler; (ancak) sen onları (bazı) özelliklerinden tanıyabilirsin: insanlardan arsız bir şekilde istemekten kaçınırlar. Ve onlara ne iyilik yaparsanız, doğrusu Allah hepsini bilir....
Bəqərə Suresi, 273. Ayet:
O fakirlere ki, Allah yolunda kapanmış kalmışlardır. Yeryüzünde dolaşmaya kâdir olamazlar. Onları bilmeyen, istemekten çekindikleri için onları zengin kimseler sanarlar. Sen onları yüzlerinden tanırsın. Onlar nâstan ilkah ile bir şey istemezler ve siz hayırdan her ne infak ederseniz, şüphe yok ki Allah Teâlâ onu tamamen bilir....
Bəqərə Suresi, 276. Ayet:
Allah rıbânın bereketini tamaamen giderir, sadaka (sı verilen mal) lan ise artırır, Allah (haramı halâl tanımakda ısrar eden) çok kâfir, çok günahkâr hiç bir kimseyi sevmez. ...
Bəqərə Suresi, 276. Ayet:
Allah fâizle kazanılanı eksiltir, bereketini tamamen giderir. Sadakası verilen malları ise artırır. Allah küfrân-ı nimette bulunan günahkâr hiç kimseyi sevmez....
Bəqərə Suresi, 277. Ayet:
İnnellezîne
âmen
û ve amilûs sâlihâti ve ekâmûs salâte ve âtevûz zekâte lehum ecruhum inde rabbihim, ve lâ havfun aleyhim ve lâ hum yahzenûn(yahzenûne)....
Bəqərə Suresi, 277. Ayet:
1.
inne ellezîne
: muhakkak ki onlar,
2.
âmen
û
: îmân ettiler,
âmen
û oldular
3.
ve amilû es sâlihâti
: ve ıslâh edici amel yaptılar, nefs tez-
4.
...
Bəqərə Suresi, 277. Ayet:
Muhakkak ki
âmen
û olanların (Allah'a ulaşmayı dileyenlerin) ve ıslâh edici (nefsi tezkiye edici) amel işleyenlerin, namazı ikame edenlerin (yerine getirenlerin) ve zekâtı verenlerin ecirleri (mükâfatları), Rab'lerinin katındadır. Ve onlara korku yoktur ve onlar mahzun olmazlar....
Bəqərə Suresi, 278. Ayet:
Yâ eyyuhâllezîne
âmen
ûttekûllâhe ve zerû mâ bakiye miner ribâ in kuntum mu’minîn(mu’minîne)....
Bəqərə Suresi, 278. Ayet:
1.
yâ eyyuhâ
: ey
2.
ellezîne
: o kimseler, onlar
3.
âmen
û
: îmân ettiler,
âmen
û oldular
4.
ittekû
: takva sahibi ...
Bəqərə Suresi, 278. Ayet:
Ey
âmen
û olanlar! Allah'a karşı takva sahibi olun. Eğer (gerçek) mü'minlerseniz, ribadan (faizden) arta kalan şeyi (faizin bakiyesini) bırakın (bakiyeyi almayın)....
Bəqərə Suresi, 281. Ayet:
1.
ve ittekû
: ve sakının
2.
yevmen
: bir gün
3.
turceûne
: döndürüleceksiniz
4.
fî-hi
: onun içinde, onda
Bəqərə Suresi, 281. Ayet:
Öyle bir günden (kıyamet gününden) korkun ve sakının ki, o gün hepiniz Allah’a döndürülüp götürüleceksiniz. Sonra herkese dünyada kazandığı amellerin karşılığı tamamen verilecek ve onlara asla haksızlık (zulüm) yapılmıyacaktır....
Bəqərə Suresi, 281. Ayet:
Ve o günden korkunuz ki, o günde Allah Teâlâ'ya döndürüleceksinizdir. Sonra herkese kazanmış olduğu tamamen verilecektir. Ve onlara zulmedilmeyecektir....
Bəqərə Suresi, 281. Ayet:
Öyle bir günde rezil olmaklıktan sakının ki, O gün Allah’ın huzuruna çıkarılacaksınız. Sonra her kişiye kazandığının karşılığı tamamen ödenecek ve kendilerine asla haksızlık edilmeyecektir....
Bəqərə Suresi, 282. Ayet:
Yâ eyyuhâllezîne
âmen
û izâ tedâyentum bi deynin ilâ ecelin musemmen fektubûh(fektubûhu), velyektub beynekum kâtibun bil adl(adli), ve lâ ye’be kâtibun en yektube kemâ allemehullâhu felyektub, velyumlilillezî aleyhil hakku velyettekıllâhe rabbehû ve lâ yebhas minhu şey’â(şey’en), fe in kânellezî aleyhil hakku sefîhan ev daîfen ev lâ yestatîu en yumille huve felyumlil veliyyuhu bil adl(adli), vesteşhidû şehîdeyni min ricâlikum, fe in lem yekûnâ raculeyni fe raculun vemraetâni mimmen terdavne mineş...
Bəqərə Suresi, 282. Ayet:
1.
yâ eyyuhe
: ey
2.
ellezîne
: onlar
3.
âmen
û
:
âmen
û oldular (Allah'a ulaşmayı dilediler) îmân ettiler
4.
izâ
: ...
Bəqərə Suresi, 282. Ayet:
Ey
âmen
û olanlar! Birbirinize belirli bir süreye kadar borç verdiğiniz zaman onu yazın (senet yapın). Aranızda bir kâtip onu adaletle yazsın. Ve kâtip, Allah'ın kendisine öğrettiği gibi yazmaktan çekinmesin, aynı şekilde yazsın. İzerinde hak bulunan (borçlu) da yazdırsın. Ve Rabbi olan Allah'a karşı takva sahibi olsun (ve emirlerinden sakınsın) ve ondan bir şey eksiltmesin. Fakat, eğer üzerinde hak olan (borçlu) olan kişi, sefih (aklı ermeyen) veya zayıf (küçük, güçsüz) ise veya kendisi onu (söy...
Bəqərə Suresi, 282. Ayet:
Ey iman sahipleri! Belirli bir süre için birbirinize borç verdiğinizde onu yazın. Aranızda bir yazıcı adaletle yazsın. Yazıcı, Allah'ın kendisine öğrettiği şekilde yazmaktan kaçınmasın, yazsın. Borç altına giren kişi de onu kayda geçirtsin ve Rabb'inden korksun da borcundan hiç bir şey eksiltmesin. Borç altına giren, aklı ermez yahut zayıf, çaresiz biri ise yahut yazdırmaya gücü yetmiyorsa, velisi adaletle yazdırsın. Erkeklerinizden iki kişiyi de tanık tutun. Eğer iki erkek yoksa rızanızla kabul...
Bəqərə Suresi, 285. Ayet:
Âmener resûlu bimâ unzile ileyhi min rabbihî vel mu’minûn(mu’minûne), kullun
âmen
e billâhi ve melâiketihî ve kutubihî ve rusulih(rusulihî), lâ nuferriku beyne ehadin min rusulih(rusulihî), ve kâlû semi’nâ ve ata’nâ gufrâneke rabbenâ ve ileykel masîr(masîru)....
Bəqərə Suresi, 285. Ayet:
1.
âmen
e
: îmân etti, inandı
2.
er resûlu
: resûl
3.
bi-mâ
: şeye
4.
unzile
: indirildi
...
Ali-İmran Suresi, 7. Ayet:
Huvellezî enzele aleykel kitâbe minhu âyâtun muhkemâtun hunne ummul kitâbi ve uharu muteşâbihât(muteşâbihâtun), fe emmâllezîne fî kulûbihim zeygun fe yettebiûne mâ teşâbehe minhubtigâel fitneti vebtigâe te’vîlihi, ve mâ ya’lemu te’vîlehû illâllâh(illâllâhu), ver râsihûne fîl ilmi yekûlûne
âmen
nâ bihî, kullun min indi rabbinâ, ve mâ yezzekkeru illâ ulûl elbâb(elbâbi)....
Ali-İmran Suresi, 7. Ayet:
1.
huve ellezî
: O ki
2.
enzele
: indirdi
3.
aleyke
: sana
4.
el kitâbe
: kitap
Ali-İmran Suresi, 7. Ayet:
Odur indiren sana bu muazzam kitabı: bunun bir kısım âyatı vardır muhkemat: onlar «ümmülkitab» ana kitab, diğer bir takımları da müteşabihattır, amma kalblerinde bir yamıklık bulunanlar sade onun müteşabih olanlarının ardına düşerler: fitne aramak, te'vilini aramak için, halbuki onun te'vilini ancak Allah bilir, ilimde rüsuhu olanlar da derler ki: amenna hepsi rabbımızdan, maamafih özü temiz olanlardan başkası düşünemez....
Ali-İmran Suresi, 16. Ayet:
Ellezîne yekûlune rabbenâ innenâ
âmen
nâ fagfir lenâ zunûbenâ ve kınâ azâben nâr(nâri). ...
Ali-İmran Suresi, 16. Ayet:
1.
ellezîne
: onlar
2.
yekûlûne
: derler
3.
rabbe-nâ
: Rabbimiz
4.
inne-nâ
: muhakkak ki biz
Ali-İmran Suresi, 20. Ayet:
Onlar seninle münakaşa edecek olurlarsa de ki: “Ben, bana tâbî olanlarla beraber kendimi tamamen Allah'a teslim ettim.” Kendilerine kitap verilenlerle (kitaptan haberi olmayan) ümmilere de ki: “Siz de İslâmı kabul ediyor musunuz?” Müslüman olurlarsa doğru yolu bulmuş olurlar. Yüz çevirirlerse sana düşen yalnız (Allah'ın gönderdiğini) bildirmektir. Allah kullarını görücüdür....
Ali-İmran Suresi, 24. Ayet:
Zâlike bi ennehum kâlû len temessenen nâru illâ eyy
âmen
ma’dûdât(ma’dûdâtin), ve garrahum fî dînihim mâ kânû yefterûn(yefterûne). ...
Ali-İmran Suresi, 24. Ayet:
1.
zâlike
: bu
2.
bi enne-hum
: sebebiyle
3.
kâlû
: dediler
4.
len
: asla
Ali-İmran Suresi, 25. Ayet:
Bakalım, kendilerini o geleceğinde hiç şüphe olmayan gün için bir araya topladığımız ve hiç kimseye haksızlık edilmeden herkese kazandığı tamamen ödendiği vakit, hâlleri nice olacaktır....
Ali-İmran Suresi, 25. Ayet:
Onları geleceğinde şüphe olmıyan kıyamet günü için topladığımız ve kendilerine hiç zulüm edilmiyerek herkese dünyada kazandığı tamamen ödendiği vakit halleri nasıl olacak?...
Ali-İmran Suresi, 25. Ayet:
Bakalım o geleceğinde şüphe olmıyan gün için kendilerini topladığımız ve hiç kimseye zulmedilmiyerek herkese her ne kazandıysa temamen ödendiği vakit nasıl olacak?...
Ali-İmran Suresi, 25. Ayet:
Bakalım o geleceğinde şüphe olmayan gün için kendilerini topladığımız ve hiç kimseye haksızlık edilmeyerek, herkese her ne kazandıysa tamamen ödendiği vakit ne olacak?...
Ali-İmran Suresi, 25. Ayet:
O geleceğinde hiç şüphe olmayan günde kendilerini bir araya topladığımız ve hiç kimseye haksızlık edilmeden herkese ne kazandıysa tamamen ödendiği vakit halleri nasıl olacaktır?...
Ali-İmran Suresi, 25. Ayet:
O halde, (geleceği) şüphesiz olan Gün'e tanıklık etmeleri için hepsini bir araya topladığımız, her insana yaptıklarının karşılığının tamamen ödeneceği ve kimseye haksızlık yapılmayacağı zaman ne olacak (onların hali)?...
Ali-İmran Suresi, 25. Ayet:
Hiçbir şüphe olmayan (kıyamet) gününde onları topladığımız ve herkesin kazandığı kendilerine tamamen ödenip hiç kimseye haksızlık edilmediği zaman halleri nice olur?...
Ali-İmran Suresi, 52. Ayet:
Fe lemmâ ehassa îsâ min humul kufre kâle men ensârî ilâllâh(ilâllâhi), kâlel havâriyyûne nahnu ensârullâh(ensârullâhi),
âmen
nâ billâh(billâhi), veşhed bi ennâ muslimûn(muslimûne). ...
Ali-İmran Suresi, 52. Ayet:
1.
fe lemmâ
: fakat, ... olunca
2.
ehassa îsâ
: Hz Îsâ hissetti
3.
min-hum
: onlardan
4.
el kufre
: küfür, inkâr e...
Ali-İmran Suresi, 53. Ayet:
Rabbenâ
âmen
nâ bi mâ enzelte vetteba’nâr resûle fektubnâ meaş şâhidîn(şâhidîne). ...
Ali-İmran Suresi, 53. Ayet:
1.
rabbe-nâ
: Rabbimiz
2.
âmen
nâ
: biz îmân ettik
3.
bi mâ
: şeye
4.
enzelte
: sen indirdin
Ali-İmran Suresi, 57. Ayet:
Ve emmellezîne
âmen
û ve amilûs sâlihâti fe yuveffîhim ucûrehum vallâhu lâ yuhibbuz zâlimîn(zâlimîne). ...
Ali-İmran Suresi, 57. Ayet:
1.
ve emmâ
: ve lakin, fakat
2.
ellezîne
: o kimseler
3.
âmen
û
:
âmen
û olan (ölmeden önce Allah'a ulaşmayı dileyen)
4.
ve amilû...
Ali-İmran Suresi, 57. Ayet:
Lakin,
âmen
û olan (ölmeden önce Allah'a ulaşmayı dileyen) ve amilus sâlihat (nefsi tezkiye edici amel) yapanlara ise ecirleri (mükafaatları) ödenir. Ve Allah, zâlimleri sevmez....
Ali-İmran Suresi, 57. Ayet:
Fakat iman edip sâlih ameller işliyenlere gelince: Allah onların mükâfatlarını tamamen ödeyecektir. Allahü Tealâ zâlimleri sevmez....
Ali-İmran Suresi, 57. Ayet:
Fakat o kimseler ki, imân etmişler ve sâlih amellerde bulunmuşlardır. Onlara da mükâfaatlarını tamamen ödeyecektir. Ve Allah Teâlâ zalimleri sevmez....
Ali-İmran Suresi, 68. Ayet:
İnne evlen nâsi bi ibrâhîme lellezînettebeûhu ve hâzan nebiyyu vellezîne
âmen
û vallâhu veliyyul mu’minîn(mu’minîne). ...
Ali-İmran Suresi, 68. Ayet:
1.
inne evlâ en nâsi
: muhakkak ki insanların en yakın olanı
2.
bi ibrâhîme
: Hz. İbrâhîm'e
3.
le ellezîne
: elbette onlar
4.
i...
Ali-İmran Suresi, 68. Ayet:
Muhakkak ki Hz.İbrâhîm'e insanların en yakın olanı elbette ona tâbî olanlar ve bu peygamber (Hz. Muhammed) ve
âmen
û olanlardır (ölmeden önce Allah'a ulaşmayı dileyenlerdir). Ve Allah, mü'minlerin dostudur....
Ali-İmran Suresi, 72. Ayet:
Ve kâlet tâifetun min ehlil kitâbi âminû billezî unzile alellezîne
âmen
û vechen nehâri vekfurû âhirahu leallehum yerciûn(yerciûne). ...
Ali-İmran Suresi, 72. Ayet:
1.
ve kâlet
: ve dedi
2.
tâifetun
: tâife, bir grup, topluluk
3.
min ehli el kitâbi
: kitap ehlinden, kitap verilenlerden
4.
âm...
Ali-İmran Suresi, 72. Ayet:
Kitap ehlinden bir grup (diğerlerine): “Âmenû olanlara indirilmiş olana, gündüz îmân edin, ve (günün) sonunda (akşamleyin) inkâr edin. Umulur ki böylece onlar (dînlerinden) dönerler.” dediler....
Ali-İmran Suresi, 84. Ayet:
Kul
âmen
nâ billâhi ve mâ unzile aleynâ ve mâ unzile alâ ibrâhîme ve ismâîle ve ishâka ve ya’kûbe vel esbâtı ve mâ ûtiye mûsâ ve îsâ ven nebiyyûne min rabbihim, lâ nuferriku beyne ehadin minhum, ve nahnu lehu muslimûn(muslimûne). ...
Ali-İmran Suresi, 84. Ayet:
1.
kul
: de, söyle
2.
âmen
nâ
: biz îmân ettik
3.
bi allâhi
: Allah'a
4.
ve mâ unzile
: ve indirilen şeye
...
Ali-İmran Suresi, 95. Ayet:
De ki: Allah doğru söylemiştir ; bâtıldan uzak, hakka tamamen yönelik İbrahim'in dinine uyun; O, Allah'a ortak koşanlardan değildi....
Ali-İmran Suresi, 99. Ayet:
Kul yâ ehlel kitâbi lime tesuddûne an sebîlillâhi men
âmen
e tebgûnehâ ivecen ve entum şuhedâu ve mâllâhu bi gâfilin ammâ ta’melûn(ta’melûne). ...
Ali-İmran Suresi, 99. Ayet:
1.
kul
: de , söyle
2.
yâ ehle el kitâbi
: ey kitap ehli, kitap sahipleri
3.
lime
: niçin
4.
tesuddûne
: men ediyo...