Axtarış Nəticələri
Ana Səhifə
Surələr
Məallər
Blog
Ali-İmran Suresi, 40. Ayet:
Kâle rabbi ennâ yekûnu lî gul
âmun
ve kad beleganiyel kiberu vemraetî âkir(âkirun), kâle kezâlikellâhu yef’alu mâ yeşâ’(yeşâu). ...
Ali-İmran Suresi, 40. Ayet:
1.
kâle rabbi
: Rabbim dedi,
2.
ennâ yekûnu lî
: benim nasıl olur,
3.
gul
âmun
: erkek çocuk, oğul
4.
ve kad beleganiye
...
Ali-İmran Suresi, 132. Ayet:
Ve atîûllâhe ver resûle leallekum turhamûn(turhamûne)....
Ali-İmran Suresi, 132. Ayet:
1.
ve etîû allâhe
: ve Allah'a itaat edin
2.
ve er resûle
: ve resûle, elçiye
3.
lealle-kum
: umulur ki böylece siz
4.
turhamûn...
Nisa Suresi, 34. Ayet:
Er ricâlu kavvâmûne alân nisâi bi mâ faddalallâhu ba’dahum alâ ba’dın ve bi mâ enfekû min emvâlihim. Fes sâlihâtu kânitâtun hâfizâtun lil gaybi bi mâ hafizallâh(hafizallâhu). Vellâtî tehâfûne nuşûzehunne fe ızûhunne vahcurûhunn (vahcurûhunne) fîl medâcıı vadrıbûhunne, fe in ata’nekum fe lâ tebgû aleyhinne sebîlâ(sebîlen). İnnallâhe kâne aliyyen kebîrâ(kebîran)....
Nisa Suresi, 34. Ayet:
1.
er ricâlu
: erkekler
2.
kavvâmûne
: kâim olanlar, idareciler, koruyup gözetenler
3.
alâ en nisâi
: kadınlar üzerinde
4.
bi m...
Ənam Suresi, 54. Ayet:
Ve izâ câekellezîne yu’minûne bi âyâtinâ fe kul sel
âmun
aleykum ketebe rabbukum alâ nefsihir rahmete ennehu men amile minkum sûen bi cehâletin summe tâbe min ba’dihî ve asleha fe ennehu gafûrun rahîm(rahîmun)....
Ənam Suresi, 54. Ayet:
1.
ve izâ
: ve olduğu zaman
2.
câe-ke
: sana geldi
3.
ellezîne yu'minûne
: îmân eden kimseler
4.
bi âyâti-nâ
: âye...
Ənam Suresi, 54. Ayet:
(Esmâ'nın açığa çıkışı olan) işaretlerimize iman edenler sana geldiklerinde de ki: "Sel
âmun
aleyküm. . . Rabbiniz rahmeti nefsine yazmıştır! Sizden her kim bilgisizlikten bir kötülük yapar da, arkasından tövbe eder ve (hâlini) düzeltirse, muhakkak ki O, Ğafûr'dur, Rahıym'dir. "...
Ənam Suresi, 54. Ayet:
Âyetlerimize, Kur’ân’a iman edenler, sana geldikleri zaman onlara: 'Selâmün aleyküm! (Allah’ın selâmı ve selâmeti size olsun, siz selâmete ereceksiniz). Rabbiniz rahmetini, merhametini ihsan edeceğini yazılı olarak kendisine farz kıldı, ilke edindi. Sizden kim bilmeyerek bir kötülük yapar, kusur işler; ardından da günahlardan vazgeçerek Allah’a itaate yönelir, tevbe edip, kendisini ıslah eder, din ve dünya işlerini, sosyal ilişkilerini düzelterek, geliştirerek yaşarsa, bilsin ki Allah çok bağışl...
Ənam Suresi, 138. Ayet:
Ve kâlû hâzihi en’
âmun
ve harsun hicrun lâ yat’amuhâ illâ men neşâu bi za’mihim ve en’
âmun
hurrimet zuhûruhâ ve en’
âmun
lâ yezkurûnesmallâhi aleyhaftirâen aleyh(aleyhi) se yeczîhim bimâ kânû yefterûn(yefterûne)....
Ənam Suresi, 138. Ayet:
1.
ve kâlû
: ve dediler
2.
hâzihi
: bu
3.
en'
âmun
: (büyük baş) hayvanlar
4.
ve harsun
: ve ekinler
Ənam Suresi, 155. Ayet:
Ve hâzâ kitâbun enzelnâhu mubârekun fettebiûhu vettekû leallekum turhamûn(turhamûne). ...
Ənam Suresi, 155. Ayet:
1.
ve hâza
: ve bu
2.
kitâbun
: kitaptır
3.
enzelnâ-hu
: onu biz indirdik
4.
mubârekun
: mübarek
Əraf Suresi, 46. Ayet:
Ve beynehumâ hicâb(hicâbun) ve alel a'râfi ricâlun ya'rifûne kullen bi sîmâhum ve nâdev ashâbel cenneti en sel
âmun
aleykum lem yedhulûhâ ve hum yatmeûn(yatmeûne). ...
Əraf Suresi, 46. Ayet:
1.
ve beyne-humâ
: ve ikisi arasında (vardır)
2.
hicâbun
: bir perde (duvar)
3.
alâ el a'râfi
: A'raf (cennet-cehennem arasındaki yüksek tepelerin) üstünde (arf: yüksek tepe, a’raf: yüksek tepeler)
Əraf Suresi, 46. Ayet:
Onların ikisi (cennet ve cehennem) arasında bir perde vardır. . . A'rafta ise, her birini, onların yüzlerindeki alâmetlerden tanıyan RİCAL vardır. . . Cennet ashabına: "Sel
âmun
aleyküm" diye seslenirler. (Bu Rical henüz) cennete dâhil olmamıştır. . . Onlar (cenneti) umarlar....
Əraf Suresi, 46. Ayet:
Cennet ehli ve cehennemlikler arasında bir perde-engel mevcuttur. Â’râf üzerinde, aradaki surun burçlarında, her iki taraftakilerin kimliklerini, hallerini simalarından okuyarak tanıyan liyakatli kişiler, adamlar vardır. Bunlar cennet ehline: 'Selâmün aleyküm (Allah’ın selâmı ve selâmeti size olsun, siz selâmete erdiniz)' diye seslenirler. Bunlar henüz cennete girmeyen, cenneti arzu eden kimselerdir....
Əraf Suresi, 46. Ayet:
Cennetliklerle cehennemlikler arasında bir sûr (perde) vardır. A’raf (cennet hisarı) üzerinde de bir takım insanlar (sevab ve günahları eşit olup en son cennete girecek olanlar) var ki, bunlar, cennetlik ve cehennemliklerden her birini çehreleriyle tanırlar; ve henüz cennete giremeyip onu arzu eder oldukları halde, cennetliklere “Selâmün Aleyküm”, diye nida ederler....
Əraf Suresi, 46. Ayet:
İki taraf arasında bir set ve bu setin tepelerinde her iki grubu simalarından tanıyan kimseler vardır. Cennete girememiş, fakat gireceklerini uman bu kimseler cennetliklere «sel
âmun
aleyküm» diye seslenirler....
Əraf Suresi, 46. Ayet:
İki (taraf) arasında (sûrdan) bir perde ve «A'raaf» üzerinde de (cennetlik ve cehennemliklerin) her birini sîmalarıyle tanıyacak (müvahhid) rical vardır ki onlar henüz oraya (cennete) girmemiş, fakat onlar girmeyi şiddetle arzu eder olarak cennet yaranına: «Selâmün aleyküm» diye nida ederler. ...
Əraf Suresi, 46. Ayet:
Hem iki taraf (Cennet ve Cehennem ehli) arasında (aslâ aşamayacakları surdan)bir perde vardır. A'râf üzerinde (bu sûrun yüksek yerlerinde) ise, herkesi sîmâlarından tanıyan adamlar vardır ki, Cennet ehline: 'Selâmün Aleyküm! (Allah’ın selâmı üzerinize olsun!)' diye nidâ ederler; fakat onlar (Cennete girmeyi) çok arzu ediyor oldukları hâlde(henüz) oraya girmemişlerdir....
Əraf Suresi, 46. Ayet:
Ve onların arasında bir perde vardır. Ve A'râf üzerinde de birtakım rical vardır ki hepsini de alâmetleriyle tanır. Ashâb-ı cennete, «Selâmün Aleyküm» diye nidâ ederler. Ve bunlar ümitvar oldukları halde henüz cennete girmemiş bulunurlar....
Əraf Suresi, 46. Ayet:
İki taraf arasında bir perde, A’râf üzerinde de cennetlik ve cehennemliklerin her birini simalarından tanıyacak kimseler vardır ki onlar, henüz cennete girmemiş, fakat girmeyi şiddetle arzular olarak cennetliklere "selamün aleyküm." diye seslenirler....
Əraf Suresi, 63. Ayet:
E ve acibtum en câekum zikrun min rabbikum alâ raculin minkum li yunzirekum ve li tettekû ve leallekum turhamûn(turhamûne)....
Əraf Suresi, 63. Ayet:
1.
e ve acibtum
: ve şaşırdınız mı
2.
en câe-kum
: size gelmesine
3.
zikrun
: bir zikir
4.
min rabbi-kum
: Rabbini...
Əraf Suresi, 204. Ayet:
Ve izâ kuriel kur’ânu festemiû lehu ve ensıtû leallekum turhamûn(turhamûne). ...
Əraf Suresi, 204. Ayet:
1.
ve izâ kurie el kur'ânu
: ve Kur'ân okunduğu zaman
2.
festemiû (fe istemiû)
: artık dinleyin
3.
lehu
: onu
4.
ve ensıtû
<...
Yunus Suresi, 10. Ayet:
Da'vâhum fîhâ subhânekellâhumme ve tehiyyetuhum fîhâ selâm(sel
âmun
), ve âhıru da'vâhum enil hamdulillâhi rabbil âlemîn(âlemîne). ...
Yunus Suresi, 10. Ayet:
1.
da'vâ-hum
: onların duaları
2.
fî-hâ
: orada
3.
subhâne-ke allâhumme
: Allah'ım Seni tenzih ederim
4.
ve tehiyyetu-hum
Yunus Suresi, 47. Ayet:
Ve likulli ummetin resûl(resûlun), feizâ câe resûluhum kudıye beynehum bil kıstı ve hum lâ yuzlamûn(yuzlamûne). ...
Yunus Suresi, 47. Ayet:
1.
ve li kulli
: ve bütün, hepsi, ..... için vardır
2.
ummetin
: ümmet
3.
resûlun
: resûl
4.
fe izâ câe
: geldiği ...
Hud Suresi, 69. Ayet:
Ve lekad câet rusulunâ ibrâhîme bil buşrâ kâlû selâmâ(selâmen), kâle sel
âmun
fe mâ lebise en câe bi iclin hanîz(hanîzin). ...
Hud Suresi, 69. Ayet:
1.
ve lekad
: ve andolsun
2.
câet
: geldi
3.
rusulu-nâ
: resûllerimiz
4.
ibrâhîme
: İbrâhîm
Hud Suresi, 69. Ayet:
Şanım hakkı için, (melek olan) elçilerimiz İbrahim’e müjde ile gelip “selâmün aleyk” dediler. O da onlara “aleykümü’s-Selâm” dedi ve hemen gidip (onlara) kızartılmış bir buzağı getirdi....
Yusif Suresi, 19. Ayet:
Ve câet seyyâretun fe erselû vâridehum fe adlâ delveh(delvehu), kâle yâ buşrâ hâzâ gulâm(gul
âmun
), ve eserrûhu bidâah(bidâ’aten), vallâhu alîmun bi mâ ya’melûn(ya’melûne)....
Yusif Suresi, 19. Ayet:
1.
ve câet
: ve geldi
2.
seyyâretun
: yolcular, bir yolcu kafilesi, bir kervan
3.
fe
: böylece, sonra
4.
erselû
: ...
Yusif Suresi, 37. Ayet:
Kâle lâ ye’tikumâ ta
âmun
turzekânihî illâ nebbe’tukumâ bi te’vîlihî kable en ye’tiyekumâ, zâlikumâ mimmâ allemenî rabbî, innî terektu millete kavmin lâ yu’minûne billâhi ve hum bil âhiretihum kâfirûn(kâfirûne)....
Yusif Suresi, 37. Ayet:
1.
kâle
: dedi
2.
lâ ye'tikumâ
: size (ikinize) gelmez
3.
ta
âmun
: bir yemek
4.
turzekâni-hi
: onunla rızıklandırı...
Yusif Suresi, 49. Ayet:
Summe ye’tî min ba’di zâlike
âmun
fîhi yugâsun nâsu ve fîhi ya’sırûn(ya’sırûne)....
Yusif Suresi, 49. Ayet:
1.
summe
: sonra
2.
ye'tî
: gelecek
3.
min ba'di
: ...dan sonra
4.
zâlike
: bu
Rəd Suresi, 24. Ayet:
Sel
âmun
aleykum bi mâ sabertum fe ni’me ukbed dâr(dâri)....
Rəd Suresi, 24. Ayet:
1.
sel
âmun
: selâm olsun
2.
aleykum
: sizin üzerinize, size
3.
bi mâ
: sebebiyle, ...den dolayı
4.
sabertum
: sabr...
Rəd Suresi, 24. Ayet:
"Sel
âmun
aleyküm (Selâm ismiyle işaret edilen kuvvesi sizde açığa çıksın) sabretmenizin sonucu. . . Son vatan ne güzel!" ("Vatan sevgisi imandandır" hadisinde işaret edilen "vatan" budur. A. H. )...
Rəd Suresi, 24. Ayet:
'Sabrederek mücadeleye devamınıza karşılık, size selâm olsun, selâmette olun, siz selâmete erdiniz (selâmün aleyküm). Dünya yurdunun sonu, cennet ne güzeldir.' derler....
İbrahim Suresi, 23. Ayet:
Ve udhilellezîne âmenû ve amilûs sâlihâti cennâtin tecrî min tahtihel enhâru hâlidîne fîhâ bi izni rabbihim, tehıyyetuhum fîhâ selâm(sel
âmun
)....
İbrahim Suresi, 23. Ayet:
1.
ve udhile
: ve dahil edilirler, konulurlar
2.
ellezîne
: o kimseler
3.
âmenû
: ölmeden önce Allah'a ulaşmayı dileyenler, âmenû olanlar
4.
Nəhl Suresi, 32. Ayet:
Ellezîne teteveffâhumul melâiketu tayyibîne yekûlûne sel
âmun
aleykumudhulûl cennete bimâ kuntum ta’melûn(ta’melûne). ...
Nəhl Suresi, 32. Ayet:
1.
ellezîne
: o kimseler, onlar
2.
teteveffâ-hum
: onları vefat ettirir
3.
el melâiketu
: melekler
4.
tayyibîne
: ...
Nəhl Suresi, 32. Ayet:
Melekler, temiz inançlı oldukları hâlde vefat ettirdiği (bedenden ayırdığı) o kimselere: "Sel
âmun
aleyküm! Yaptıklarınızın getirisi olarak, girin cennete!" derler....
Nəhl Suresi, 32. Ayet:
Onlar meleklerin: 'Selâmün aleyküm (size selâm olsun, selâmette olun, siz selâmete erdiniz), yapmış olduğunuz devamlı amaçla örtüşen niyete dayalı, bilinçli amellere karşılık Cennet’e girin' diyerek, tertemiz şekilde canlarını alarak ölümlerini gerçekleştirdikleri kimselerdir....
Nəhl Suresi, 116. Ayet:
Ve lâ tekûlû limâ tesıfu elsinetukumul kezibe hâzâ halâlun ve hâzâ har
âmun
li tefterû alâllâhil kezib(kezibe), innellezîne yefterûne alâllâhil kezibe lâ yuflihûn(yuflihûne)....
Nəhl Suresi, 116. Ayet:
1.
ve lâ tekûlû
: ve söylemeyin
2.
limâ
: şey sebebiyle, ile
3.
tesıfu
(vasefe)
: vasıflandırır
: (vasıflandırdı, nitelendirdi)
4.
Məryəm Suresi, 8. Ayet:
Kâle rabbî ennâ yekûnu lî gul
âmun
ve kânetimreetî âkıran ve kad belagtu minel kiberi ıtiyyâ(ıtiyyen)....
Məryəm Suresi, 8. Ayet:
1.
kâle
: dedi
2.
rabbî
: Rabbim
3.
ennâ
: nasıl
4.
yekûnu lî
: benim olur (olabilir)
Məryəm Suresi, 15. Ayet:
Ve sel
âmun
aleyhi yevme vulide ve yevme yemûtu ve yevme yub’asu hayyâ(hayyen)....
Məryəm Suresi, 15. Ayet:
1.
ve sel
âmun
: ve selâm olsun
2.
aleyhi
: onun üzerine, ona
3.
yevme vulide
: doğduğu gün
4.
ve yevme yemûtu
: ve...
Məryəm Suresi, 20. Ayet:
Kâlet ennâ yekûnu lî gul
âmun
ve lem yemsesnî beşerun ve lem eku bagıyyâ(bagıyyen)....
Məryəm Suresi, 20. Ayet:
1.
kâlet
: dedi
2.
ennâ
: nasıl
3.
yekûnu
: olur
4.
lî gul
âmun
: benim bir erkek çocuğum, oğlum
Məryəm Suresi, 47. Ayet:
Kâle sel
âmun
aleyk(aleyke), se estagfiru leke rabbî, innehu kâne bî hafiyyâ(hafiyyen)....
Məryəm Suresi, 47. Ayet:
1.
kâle
: dedi
2.
sel
âmun
: selâm olsun
3.
aleyke
: sana, senin üzerine
4.
se estagfiru
: mağfiret dileyeceğim
Ənbiya Suresi, 61. Ayet:
'Onu kamunun huzuruna çıkarın ki tanık olsunlar,' dediler....
Ənbiya Suresi, 95. Ayet:
Ve har
âmun
alâ karyetin ehleknâhâ ennehum lâ yerciûn(yerciûne)....
Ənbiya Suresi, 95. Ayet:
1.
ve har
âmun
: ve haramdır, yasaktır, imkânsızdır
2.
alâ karyetin
: şehre, şehir halkına
3.
ehleknâ-hâ
: biz onu helâk ettik
4.
<...
Nur Suresi, 56. Ayet:
Ve ekîmûs salâte ve âtûz zekâte ve atîûr resûle leallekum turhamûn(turhamûne)....
Nur Suresi, 56. Ayet:
1.
ve ekîmû
: ve ikame edin
2.
es salâte
: namaz
3.
ve âtû
: ve verin
4.
ez zekâte
: zekât
Nəml Suresi, 46. Ayet:
Kâle yâ kavmi lime testa’cilûne bîs seyyieti kablel haseneh(haseneti), lev lâ testagfirûnallâhe leallekum turhamûn(turhamûne)....
Nəml Suresi, 46. Ayet:
1.
kâle
: dedi
2.
yâ kavmi
: ey kavmim
3.
lime
: neden, niçin
4.
testa'cilûne
: acele istiyorsunuz, acele ediyorsu...
Nəml Suresi, 59. Ayet:
Kulil hamdu lillâhi ve sel
âmun
alâ ibâdihillezînastafâ, âllâhu hayrun emmâ yuşrikûn(yuşrikûne)....
Nəml Suresi, 59. Ayet:
1.
kul
: de
2.
el hamdu
: hamd
3.
lillâhi (li allâhi)
: Allah'a aittir, Allah içindir
4.
ve sel
âmun
: ve selâm
Nəml Suresi, 66. Ayet:
Beliddâreke ilmuhum fîl âhıreh(âhıreti), bel hum fî şekkin minhâ, bel hum minhâ amûn(amûne)....
Nəml Suresi, 66. Ayet:
1.
bel
: hayır
2.
eddâreke
: yetişti, erişti, tamamlandı
3.
ilmu-hum
: onların ilmi
4.
fî el âhıreti
: ahirette
Qəsəs Suresi, 55. Ayet:
Ve izâ semiûllagve a’radû anhu, ve kâlû lenâ a’mâlunâ ve lekum a’mâlukum sel
âmun
aleykum lâ nebtegîl câhilîn(câhilîne)....
Qəsəs Suresi, 55. Ayet:
1.
ve izâ semiû
: ve işittikleri zaman
2.
el lagve
: boş söz
3.
a'radû
: yüz çevirdiler
4.
an-hu
: ondan
...
Qəsəs Suresi, 55. Ayet:
Ve lâğiv işittikleri zaman ondan yüzlerini çevirirler de «bize kendi amellerimiz size de kendi amelleriniz, selâmün aleyküm Allaha ısmarladık biz cahillik edenleri aramayız» derler...
Loğman Suresi, 27. Ayet:
Ve lev enne mâ fîl ardı min şeceretin akl
âmun
vel bahru yemudduhu min ba’dihî seb’atu ebhurin mâ nefidet kelimâtullâh(kelimâtullâhi), innellâhe azîzun hakîm(hakîmun)....
Loğman Suresi, 27. Ayet:
1.
ve lev enne
: ve eğer olsa
2.
mâ
: şey
3.
fî el ardı
: arzda, yerde, yeryüzünde
4.
min şeceretin
: ağaçlardan
Yasin Suresi, 45. Ayet:
Ve izâ kîle lehumuttekû mâ beyne eydîkum ve mâ halfekum leallekum turhamûn(turhamûne). ...
Yasin Suresi, 45. Ayet:
1.
ve izâ
: ve olduğu zaman, olmuştu
2.
kîle
: denildi
3.
lehum
: onlara
4.
ittekû
: sakının, takva sahibi olun
Saffat Suresi, 79. Ayet:
Sel
âmun
alâ nûhın fîl âlemîn(âlemîne). ...
Saffat Suresi, 79. Ayet:
1.
sel
âmun
: selâm, selâm olsun
2.
alâ nûhın
: Nuh'a
3.
fî el âlemîne
: âlemler içinde
...
Zümər Suresi, 68. Ayet:
Ve nufiha fîs sûri fe saıka men fîs semâvâti ve men fîl ardı illâ men şâallâh(şâallâhu), summe nufiha fîhi uhrâ fe izâhum kıy
âmun
yanzurûn(yanzurûne). ...
Zümər Suresi, 68. Ayet:
1.
ve nufiha
: ve üfürüldü
2.
fî
: de, içinde
3.
es sûri
: sûr
4.
fe
: böylece, artık
Zümər Suresi, 73. Ayet:
Vesîkallezînettekav rabbehum ilel cenneti zumerâ(zumeran), hattâ izâ câuhâ ve futihat ebvâbuhâ ve kâle lehum hazenetuhâ sel
âmun
aleykum tıbtum fedhulûhâ hâlidîn(hâlidîne). ...
Zümər Suresi, 73. Ayet:
1.
vesîka
: sevkedildi
2.
ellezîne
: onlar
3.
ittekav
: takva sahibi oldular
4.
rabbe-hum
: onların Rabbi
Zümər Suresi, 73. Ayet:
Rab'lerine karşı takva sahibi olanlar (cehennemi gördükten sonra) zümre zümre cennete sevkedilirler. Oraya (cennete) geldikleri zaman onun (cennetin) kapıları açılır. Ve onun (cennetin) bekçileri, onlara: "Sel
âmun
aleykum, siz temize çıktınız (aklandınız) ve öyleyse ebedi olarak ona (cennete) girin" derler....
Zümər Suresi, 73. Ayet:
Rablerinden ittika edenler (bedenselliklerinden korunanlar) ise sınıflar hâlinde cennete sevkolunmuştur. . . Nihayet oraya geldiklerinde ve onun kapıları açıldığında, onun muhafızları hitap eder: "Sel
âmun
aleyküm! Ne hoş olmuşsunuz. . . Sonsuza dek kalmak üzere girin!"...
Zümər Suresi, 73. Ayet:
Rablerine sığınıp, emrine yapışarak günahlardan arınıp, azaptan korunanlar, kulluk ve sorumluluk şuuruyla, haklarına ve özgürlüklerine sahip çıkarak şahsiyetli davranan, dinî ve sosyal görevlerinin bilincinde olan, takvâya dayalı düzeni benimseyen mü’minler ise, imanda ve itaattaki derecelerine göre cennete bölük bölük sevkedilir. Cennete geldikleri zaman cennetin sekiz kapısı birden açılır. Cennetin bekçileri gelenlere: 'Selâmün aleyküm! (Allah’ın selâmı, selâmeti üzerinize olsun, selâmete erdi...
Zümər Suresi, 73. Ayet:
Ve Rablerinden korkmuş olanlar da cennete zümre zümre sevkedildi. Vaktâ ki ona geldiler ve kapıları açıldı ve onlara bekçileri dedi ki: «Selâmün aleyküm, tertemiz bulundunuz. Artık bunlara ebedîyyen kalıcılar olmak üzere giriniz.»...
Hucurat Suresi, 10. Ayet:
İnnemel mû’minûne ihvetun fe aslihû beyne ehaveykum vettekûllâhe leallekum turhamûn(turhamûne)....
Hucurat Suresi, 10. Ayet:
1.
innemâ
: sadece, ancak, oysa
2.
el mû'minûne
: mü'minler
3.
ihvetun
: kardeştirler
4.
fe
: öyleyse
Zariyat Suresi, 25. Ayet:
İz dehalû aleyhi fe kâlû selâmâ(selâmen), kâle selâm(sel
âmun
), kavmun munkerûn(munkerûne)....
Zariyat Suresi, 25. Ayet:
1.
iz dehalû
: girdikleri zaman
2.
aleyhi
: ona, onun yanına
3.
fe
: o zaman, olunca
4.
kâlû
: dediler
<...
Haqqə Suresi, 36. Ayet:
Ve lâ ta
âmun
illâ min gıslîn(gıslînin). ...
Haqqə Suresi, 36. Ayet:
1.
ve lâ
: ve yoktur
2.
ta
âmun
: yiyecek yemek
3.
illâ
: den başka
4.
min gıslînin
: kanlı irin
...
Ğaşiyə Suresi, 6. Ayet:
Leyse lehum ta
âmun
illâ min darî’(darîın)....
Ğaşiyə Suresi, 6. Ayet:
1.
leyse
: yoktur, değildir
2.
lehum
: onların
3.
ta
âmun
: yiyecek
4.
illâ
: den başka
<...
Bələd Suresi, 14. Ayet:
Ev ıt’
âmun
fî yevmin zî mesgabeh(mesgabetin)....
Bələd Suresi, 14. Ayet:
1.
ev
: veya
2.
ıt'
âmun
: doyurma
3.
fî yevmin
: günde
4.
zî
: sahip, ...oldu
Qədr Suresi, 5. Ayet:
Sel
âmun
, hiye hattâ matlaıl fecr(fecri). ...
Qədr Suresi, 5. Ayet:
1.
sel
âmun
: selâm, selâmet
2.
hiye
: o
3.
hattâ
: ... a kadar
4.
matlaı
: doğuş
Əhzab Suresi, 44. Ayet:
Tehiyyetuhum yevme yelkavnehu selâm(sel
âmun
), ve eadde lehum ecren kerîmâ(kerîmen)....
Əhzab Suresi, 44. Ayet:
1.
tehiyyetu-hum
: onların tehıyyeti (karşılanma mükâfatı)
2.
yevme
: gün
3.
yelkavne-hu
: ona mülâki olurlar (ruhları ölmedenönce Allah'a ulaşır)
4.
Yasin Suresi, 58. Ayet:
Sel
âmun
kavlen min rabbin rahîm(rahîmin). ...
Yasin Suresi, 58. Ayet:
1.
sel
âmun
: selâm
2.
kavlen
: söz
3.
min rabbin
: Rab'lerinden
4.
rahîmin
: rahmet nuru gönderen
Saffat Suresi, 109. Ayet:
Sel
âmun
alâ ibrâhîm(ibrâhîme). ...
Saffat Suresi, 109. Ayet:
1.
sel
âmun
: selâm, selâm olsun
2.
alâ
: üzerine, ... a
3.
ibrâhîme
: İbrâhîm
...
Saffat Suresi, 120. Ayet:
Sel
âmun
alâ mûsâ ve hârûn(hârûne). ...
Saffat Suresi, 120. Ayet:
1.
sel
âmun
: selâm, selâm olsun
2.
alâ
: üzerine, ... a
3.
mûsâ
: Musa
4.
ve hârûne
: ve Harun
...
Saffat Suresi, 130. Ayet:
Sel
âmun
alâ ilyâsîn(ilyâsîne)....
Saffat Suresi, 130. Ayet:
1.
sel
âmun
: selâm olsun
2.
alâ
: üzerine, ... a
3.
lyâsîne
: İlyas
...
Saffat Suresi, 164. Ayet:
Ve mâ minnâ illâ lehu mak
âmun
ma’lûm(ma’lûmun). ...
Saffat Suresi, 164. Ayet:
1.
ve mâ
: ve yoktur
2.
min-nâ
: bizden
3.
illâ
: hariç, olmayan
4.
lehu
: onun
Saffat Suresi, 181. Ayet:
Ve sel
âmun
alel murselîn(murselîne). ...
Saffat Suresi, 181. Ayet:
1.
ve sel
âmun
: ve selâm olsun
2.
alâ
: üzerine
3.
el murselîne
: gönderilen, gönderilmiş olan resûller
...
Zuxruf Suresi, 89. Ayet:
Fasfah anhum ve kul selâm(sel
âmun
), fe sevfe ya’lemûn(ya’lemûne)....
Zuxruf Suresi, 89. Ayet:
1.
fe
: o zaman
2.
isfah
: vazgeç
3.
an-hum
: onlardan
4.
ve kul
: ve de, söyle
Vaqiə Suresi, 91. Ayet:
Fe sel
âmun
leke min ashâbil yemîn(yemîni)....
Vaqiə Suresi, 91. Ayet:
1.
fe
: o zaman
2.
sel
âmun
: selâm
3.
leke
: sana
4.
min ashâbi el yemîne
: yemin sahiplerinden, yeminlerini yerin...
Tövbə Suresi, 60. Ayet:
Kesinlikle, Allah tarafından bir taksim/zorunlu görev olarak sadakalar/ kamunun gelirleri ancak fakirler, miskinler/ yoksullar, işsizler, o iş üzerine çalışan görevliler/ kamu görevlileri, kalpleri İslâm'a ısındırılacaklar, özgürlüğü olmayan köleler, ağır borç altındakiler, Allah yolundakiler [askerler, öğrenci ve öğretmenler], yolda kalmışlar içindir. Allah, her şeyi en iyi bilendir ve en iyi yasa koyandır. ...
Zümər Suresi, 73. Ayet:
Rəblərinə qarşı təqva sahibi olanlar dəstə-dəstə cənnətə gətirilirlər. Cənnətə gəldikləri zaman cənnətin qapıları açılar. Cənnətin gözətçiləri onlara: ‘Səlamun əleykum, siz təmizə çıxdınız və elə isə əbədi olaraq cənnətə girin’ deyərlər....