Axtarış Nəticələri
Ana Səhifə
Surələr
Məallər
Blog
Maidə Suresi, 3. Ayet:
Leş, qan, donuz əti, Allahdan başqasının adı ilə kəsilmiş, boğulmuş, (daş, ağac və s. ilə) vurulmuş, (yuxarıdan yuvarlanaraq) yıxılıb ölmüş, buynuzlanıb ölmüş və vəhşi heyvanların parçalayıb yediyi heyvanlar sizə haram edildi. Canı çıxmadan kəsdikləriniz isə istisnadır. Dikinə qoyulmuş daşların (bütlərin) qarşısında kəsilmiş heyvanlar və fal oxları ilə qismətinizi axtarmağınız da (haram edilmişdir). Bunlar günah işlərdir. Bu gün kafirlər sizin dininizdən (dininizi yıxmaqdan) ümidlərini kəsdilər....
Nəhl Suresi, 26. Ayet:
Onlardan əvvəlkilər də (peyğəmbərlərə) hiylə qurmuşdular. Ancaq Allah onların binalarını bünövrəsindən sökdü və tavan yuxarıdan onların üstünə çökdü. Əzab onlara heç ağıllarına gəlməyən bir yerdən gəlmişdi....
Əhzab Suresi, 10. Ayet:
Onlar həm yuxarıdan, həm də aşağıdan sizin üstünüzə gəldikləri zaman gözləriniz bərəlmiş, ürəkləriniz ağızlarınıza gəlmiş və Allah barəsində müxtəlif şeylər düşünmüşdünüz....
Maidə Suresi, 66. Ayet:
Əgər onlar Tövrata, İncilə və Rəbbindən onlara nazil edilənə əməl etsəydilər, həm yuxarıdan, həm də ayaqlarının altından yeyərdilər. Onların arasında müktəsid icması da var. Və onların çoxu pis işlər görür....
Ənkəbut Suresi, 55. Ayet:
O gün əzab onları yuxarıdan və ayaqlarının altından əhatə edəcəkdir. Və “Etdiyiniz əməllərin cəzasını dadın!” deyir....
Əhzab Suresi, 10. Ayet:
Onlar yuxarıdan və aşağıdan, hər tərəfdən sizə hücum edəndə. Gözlər dolandı, ürəklər ağızlarına çatdı. Siz isə Allah haqqında fərz edirdiniz....
Saffat Suresi, 135. Ayet:
Yalnız əzab içində qalanlar arasında olan qoca qarıdan (Lutun övrətindən) başqa!...
Həcc Suresi, 25. Ayet:
Kafir olanlar ve Allah'ın yolundan ve Mescid-i Haram'dan engelleyenler -bilsinler ki- onu, orada yerleşik olan ve dışarıdan gelen bütün insanların eşitçe adanmaları için yaptık. Kim orada haksızlıkla sapkınlık yaparsa, ona acı azaptan tattıracağız....
Bəqərə Suresi, 74. Ayet:
Sonra kalpleriniz yine katılaştı. Taş gibi.. hatta daha da katı oldu. Nitekim öyle taşlar vardır ki, içlerinden ırmaklar kaynar, öyle taşlar var ki Allah korkusundan yukarıdan aşağıya yuvarlanırlar. Allah yaptıklarınızdan gafil değildir....
Bəqərə Suresi, 74. Ayet:
Sonra bunun arkasından kalpleriniz katılaştı, artık onlar taş gibi, hatta ondan da katı! Çünkü öyle taş var ki içinden ırmaklar fışkırır. Öylesi var ki çatlar da bağrından su kaynar. Ve öylesi var ki Allah’a olan tazimi sebebiyle yukarıdan düşüp parçalanır. Allah yaptıklarınızdan habersiz değildir....
Bəqərə Suresi, 164. Ayet:
Şüphesiz Göklerin ve Yerin yaradılışında, gece ile gündüzün biribiri ardınca gelişinde, insanlara yarar şeylerle denizde akan gemide, Allahın yukarıdan bir su indirib de onunla Arzı ölmüşken diriltmesinde, diriltip de üzerinde deprenen hayvanatı yaymasında, rüzgârları, değiştirmesinde, Gök ile Yer arasında müsahhar bulutta, şüphesiz hep bunlar da akıllı olan bir ümmet için elbet Allahın birliğine âyetler var...
Bəqərə Suresi, 164. Ayet:
Şüphesiz, göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelişinde, insanlara yarar şeylerle denizde akan gemide, Allah'ın yukarıdan bir su indirip onunla toprağı ölmüşken diriltmesinde, üzerinde deprenen hayvanları yaymasında, rüzgarları değiştirmesinde, gökle yer arasında boyun eğmiş bulutta akıllı olan bir topluluk için elbette Allah'ın birliğine deliller vardır....
Bəqərə Suresi, 164. Ayet:
Şüphesiz göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelişinde, insanlara yarar şeylerle denizde akıp giden gemide, Allah'ın yukarıdan bir su indirip de onunla yeri ölümünden sonra diriltmesinde, diriltip de üzerinde deprenen hayvanları yaymasında, rüzgarları değiştirmesinde, gök ile yer arasında emre hazır olan bulutta şüphesiz akıllı olan bir topluluk için elbette Allah'ın birliğine deliller vardır....
Bəqərə Suresi, 164. Ayet:
Şübhesiz göklerin ve yerin yaradılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelişinde, insanlara yarar şeyleri denizde akıt (ıb taşıy) an o gemilerde, Allahın yukarıdan indirib onunla yer yüzünü, ölümünden sonra, diriltdiği suda, deprenen her hayvanı orada üretib yaymasında, gökle yer arasında (Hakkın emrine) boyun eğmiş olan rüzgârları ve bulutları evirib çevirmesinde aklı ile düşünen bir kavm için nice âyetler (Allahın varlığına, birliğine ve kemâl-i kudretine delâlet eden bir çok alâmetler) v...
Bəqərə Suresi, 184. Ayet:
Eyyâmen ma’dûdât(ma’dûdâtin), fe men kâne minkum marîdan ev alâ seferin fe iddetun min eyyâmin uhar(uhara) ve alellezîne yutîkûnehu fidyetun taâmu miskîn(miskînin), fe men tatavvaa hayran fe huve hayrun leh(lehu), ve en tesûmû hayrun lekum in kuntum ta’lemûn(ta’lemûne)....
Bəqərə Suresi, 184. Ayet:
1.
eyyâmen
: günler
2.
ma'dûdâtin
: adetli, sayılmış, sayılı
3.
fe men
: fakat kim
4.
kâne
: oldu, idi
<...
Bəqərə Suresi, 185. Ayet:
Şehru ramadânellezî unzile fîhil kur’ânu huden lin nâsi ve beyyinâtin minel hudâ vel furkân(furkâni), fe men şehide minkumuş şehra fel yesumh(yesumhu), ve men kâne marîdan ev alâ seferin fe iddetun min eyyâmin uhar(uhara) yurîdullâhu bikumul yusra ve lâ yurîdu bikumul usra, ve li tukmilûl iddete ve li tukebbirûllâhe alâ mâ hedâkum ve leallekum teşkurûn(teşkurûne)....
Bəqərə Suresi, 185. Ayet:
1.
şehru
: ay
2.
ramadân
: ramazan
3.
ellezî
: o ki, ki o
4.
unzile
: indirildi
Bəqərə Suresi, 196. Ayet:
Ve etimmûl hacce vel umrete lillâh(lillâhi), fe in uhsirtum fe mesteysera minel hedyi ve lâ tahlikû ruûsekum hattâ yeblugal hedyu mahilleh(mahillehu), fe men kâne minkum marîdan ev bihî ezen min ra’sihî fe fidyetun min sıyâmin ev sadakatin ev nusuk(nusukin) fe izâ emintum, fe men temettea bil umreti ilel haccı fe mesteysera minel hedyi, fe men lem yecid fe sıyâmu selâseti eyyâmin fîl haccı ve seb’atin izâ reca’tum tilke aşaratun kâmileh(kâmiletun), zâlike li men lem yekun ehluhu hâdırıl mescidil...
Bəqərə Suresi, 196. Ayet:
1.
ve etimmû
: ve tamamlayın
2.
el hacce
: hac
3.
ve el umrete
: ve umre
4.
li allâhi
: Allah için
Bəqərə Suresi, 272. Ayet:
Onların hidâyet bulması senin işlevin değildir! Ne var ki Allâh dilediğine hidâyet eder (hidâyet kişinin varlığını meydana getiren Esmâ terkibindeki Hadiy isminin mânâsının açığa çıkmasının dilenmesiyle oluşur; dışarıdan verilmez)! Hayır olarak ne bağışlarsanız bu kendi yararınız içindir. Zaten siz vechullah için (vechullahı bildiğiniz veya gördüğünüz için) bağışlarsınız. Hayır olarak ne bağışlarsanız tamı tamına size geri ödenir ve asla hakkınız yenmez....
Ali-İmran Suresi, 124. Ayet:
(Ve hatırla, o zamanı ki) müminlere (şöyle) demiştin: "Rabbinizin (yukarıdan) gönderilmiş üçbin melek ile size yardım edeceği(ni bilmeniz) sizin için yeterli değil mi?...
Nisa Suresi, 73. Ayet:
Eğer size Allâh'tan bir lütuf (ile başarı) erişir ise, sanki sizinle arasında beraberliği getirecek yakınlık yokmuşçasına, "Keşke onlarla beraber olsaydım da o büyük başarıdan hisse alsaydım" der....
Nisa Suresi, 73. Ayet:
Ama Allahtan size bir zafer ihsan edildiğinde, bu kimseler, -kuşkusuz sizinle kendileri arasında bir sevgi/bağlılık sorunu olmamış gibi- "Keşke onlarla birlikte olsaydık da o büyük başarıdan (bir pay) kapsaydık!" diyeceklerdir....
Maidə Suresi, 3. Ayet:
Leş, kan, domuz eti, Allah'tan başkası adına boğazlanan, boğulmuş, (taş, ağaç vb. ile) vurulup öldürülmüş, yukarıdan yuvarlanıp ölmüş, boynuzlanıp ölmüş (hayvanlar ile) canavarların yediği hayvanlar -ölmeden yetişip kestikleriniz müstesna- dikili taşlar (putlar) üzerine boğazlanmış hayvanlar ve fal oklarıyle kısmet aramanız size haram kılındı. Bunlar yoldan çıkmaktır. Bugün kâfirler, sizin dininizden (onu yok etmekten) ümit kesmişlerdir. Artık onlardan korkmayın, benden korkun. Bugün size dinini...
Maidə Suresi, 3. Ayet:
Leş, kan, domuz eti, Allah'tan başkasının adına boğazlanan, daha ölmeden yetişip kestikleriniz müstesna olmak üzere boğularak, üzerine bir şey vurularak, yukarıdan düşerek veya boynuzlanarak ölen, canavarın parçaladığı, dikili taşların üzerine kesilen hayvanlar ve fal okları ile kısmet aramanız size haram kılındı. Bütün bunlar fısktır (günahtır, hakka aykırıdır). Bugün artık inkar edenler sizin dininizi ortadan kaldırmaktan ümitlerini kesmişlerdir. Artık onlardan korkmayın benden korkun. Bugün s...
Maidə Suresi, 3. Ayet:
Leş, kan, domuz eti, Allah'tan başkası adına boğazlanan, boğulmuş, (taş, ağaç vb. ile) vurulup öldürülmüş, yukarıdan yuvarlanıp ölmüş, boynuzlanıp ölmüş (hayvanlar ile) canavarların yediği hayvanlar -ölmeden yetişip kestikleriniz müstesna- dikili taşlar (putlar) üzerine boğazlanmış hayvanlar ve fal oklarıyle kısmet aramanız size haram kılındı. Bunlar yoldan çıkmaktır. Bugün kâfirler, sizin dininizden (onu yok etmekten) ümit kesmişlerdir. Artık onlardan korkmayın, benden korkun. Bugün size dinini...
Maidə Suresi, 3. Ayet:
Ölü, kan, domuz eti, Allahdan başkası adına boğazlanan, — (henüz canı üstünde iken yetişib) kesdikleriniz müstesna olmak üzere — boğulmuş, vurulmuş, yukarıdan yuvarlanmış, süsülmüş, canavar yırtmış olub da ölenler, dikili taşlar üzerinde (onlar adına) boğazlanan (hayvanlar), fal oklarıyle kısmet (ve hüküm) aramanız üzerinize haram edilmişdir. (Bütün) bunlar yoldan çıkışdır. Bu gün kâfirler dîninizden umudlarını kesdiler. Artık onlardan korkmayın. Benden korkun. Bugün sizin dinînizi kemâle erdird...
Maidə Suresi, 3. Ayet:
Size şunlar haram kılındı: Kendiliğinden ölen hayvan, kan, domuz eti, Allah’tan başkasının adına kesilen, henüz canı çıkmadan yetişip şartına uygun tarzda kestikleriniz müstesna; boğulmuş, bir şey vurularak öldürülmüş, yukarıdan yuvarlanmış, boynuzlanmış yahut canavar tarafından parçalanmış olup da ölen hayvanların etleri, putlara ait sunaklarda kesilen hayvanların etleri ve zar atarak, kumar oynayarak elde edilen etler. Bütün bunlar itaat dışına çıkıştır. Artık bugün kâfirler dininizi söndürmek...
Maidə Suresi, 3. Ayet:
Leş, kan, domuz eti, Allah'tan başkası adına boğazlanan, boğulmuş, (tahta veya taşla) vurul(arak öldürül)müş, yukarıdan düşmüş, boynuzlanmış ve canavar parçalayarak ölmüş olan havyanlar -henüz canları çıkmadan kestikleriniz hariç- dikili taşlar (putlar) adına boğazlanan hayvanlar ve fal oklariyle kısmet (şans) aramanız size harâm kılındı. Bunlar fısktır (insanı yoldan çıkaran kötü şeylerdir). Bugün artık inkâr edenler, sizin dininiz(i yok etmek)den umudu kesmişlerdir. Onlardan korkmayın, benden ...
Maidə Suresi, 66. Ayet:
Eğer onlar Tevrat’ı, İncil’i ve Rab’leri tarafından kendilerine indirilen Kur’ân’ın hükümlerini hakkıyla yerine getirselerdi, muhakkak ki yukarıdan yağmur gibi yağan ve yerden biten nimetler içinde kalır, onlardan yerlerdi. Onlardan mûtedil bir zümre de vardır, ama onların çoğunun yaptıkları şeyler pek çirkin işlerdir....
Maidə Suresi, 94. Ayet:
-Ey İman edenler! Görmediği halde, Allah’tan korkan kimseyi belirlemek için Allah sizi, ellerinizin ve oklarınızın ulaştığı avdan bir şey ile dener. Bu (uyarıdan) sonra kim sınırı aşarsa, onun için acıklı bir azap vardır....
Maidə Suresi, 115. Ayet:
Allah buyurdu ki: "Ben onu yukarıdan size indiririm, fakat bundan sonra her kim nankörlük edip kâfir olursa, onu dünyada hiç kimseye yapmayacağım derecede cezalandırırım."...
Ənam Suresi, 138. Ayet:
Ve (o müşrikler, bâtıl) zanlarıyla: 'Bunlar, haram olan sağmal hayvanlar ve ekinlerdir; onları dilediğimizden başkası yiyemez, ve (bunlar da) sırtları(nda yük taşınması)haram kılınmış hayvanlardır!' dediler. Bir kısım hayvanlar da vardır ki, (onları keserken)üzerine Allah’ın ismini zikretmezler. (Bunları) O’na iftirâ ederek (yaparlar). İftirâ etmekte olduklarıdan dolayı (Allah) onları yakında cezâlandıracaktır....
Hud Suresi, 76. Ayet:
(Elçiler:) "Ey İbrahim, vazgeç bu yakarıdan!" dediler, "Rabbinin hükmü bir kere gelmiş bulunuyor: artık onlara geri çevrilmez bir azap vaki olacak!"...
Rəd Suresi, 17. Ayet:
Yukarıdan bir su indirdi de vâdiler kendi mıkdarınca seyl oldu, seyl de yüze çıkan bir köpük yüklendi, bir ziynet veya bir meta' yapmak için ateşte üzerini körükledikleri madenlerden de onun gibi bir köpük vardır, İşte Allah, hakkile batılı böyle çarpıştırır, ammâ köpük atılır gider, nâsa menfeati olan ise Arzda kalır, işte Allah, emsali böyle darbeder...
İbrahim Suresi, 32. Ayet:
Allah öyle bir ilahdır ki gökleri ve yeri yarattı ve yukarıdan bir su indirdi de onunla size rızk için türlü semereler çıkardı ve emriyle denizde cereyan etmek için size gemileri musahhar kıldı, size nehirleri de musahhar kıldı....
İbrahim Suresi, 32. Ayet:
Allah, öyle bir Allah'tır ki, gökleri ve yeri yarattı; yukarıdan su indirip onunla size rızık olarak çeşitli ürünler çıkardı; emri gereği denizde seyretmesi için size gemileri hizmetinize sundu; nehirleri de size amade kıldı....
Hicr Suresi, 22. Ayet:
Rüzgârları da aşılayıcı olarak gönderip yukarıdan su indirerek sizi onunla suladık. Onu toplayıp depolayan da siz değilsiniz....
Hicr Suresi, 22. Ayet:
Ruzgarlari asilayici olarak gonderdik; yukaridan su indirdik de sizi onunla suladik. Yoksa siz onu toplayamazdiniz....
Hicr Suresi, 22. Ayet:
Rüzgarları aşılayıcı olarak gönderdik; yukarıdan su indirdik de sizi onunla suladık. Yoksa siz onu toplayamazdınız....
Nəhl Suresi, 10. Ayet:
Yukaridan size su indiren O'dur. Ondan icersiniz; hayvanlari otlattiginiz bitkiler de onunla biter....
Nəhl Suresi, 10. Ayet:
Yukarıdan size su indiren O'dur. Ondan içersiniz; hayvanları otlattığınız bitkiler de onunla biter....
Kəhf Suresi, 102. Ayet:
Hakikat bilgisini inkâr edenler, Beni bırakıp (hakikatlerindeki El VELİYY isminin özelliğini inkâr edip) kullarımı (dışarıdan) velî edineceklerini mi sandılar! Biz cehennemi, hakikat bilgisini inkâr edenlerin yaşam ortamı yaptık!...
Həcc Suresi, 25. Ayet:
Muhakkak ki kâfir olanlara ve Allah'ın yolundan alıkoyanlara ve yerlilere de dışarıdan gelenlere de eşit kıldığımız Mescid-i Haram'dan men edenlere ve orada zulüm ile (Hakk yolundan) saptırmak isteyen kimselere elîm azaptan tattıracağız....
Həcc Suresi, 25. Ayet:
Muhakkak ki hakikat bilgisini inkâr edenler; hem yerleşik olan hem de dışarıdan gelen insanlar için eşit kılınan Mescid-i Haram'dan ve Allâh yolundan alıkoyanlardır. . . Kim orada hakikatin gereğine ters düşerek ve zulmederek yanlış yaparsa, ona elim azaptan tattırırız....
Həcc Suresi, 25. Ayet:
İnkar edenler, Allah'ın yolundan ve içerisinde oranın yerlisi ile dışarıdan gelen bir olmak üzere insanlar için (ibadet ve ziyaret yeri) kıldığımız Mescidi Haram'dan alıkoyanlar (bilsinler ki); kim orada saptırmaya ve zulme yeltenirse biz ona acıklı bir azap tattırırız....
Həcc Suresi, 25. Ayet:
Gerçek şu ki, inkar edip Allah yolundan ve yerlilerle dışarıdan gelenler için eşit olarak (haram ve kıble) kıldığımız Mescid-i Haram'dan alıkoyanlara, orada zulmederek adaletten ayrılanlara acı bir azab taddırırız....
Həcc Suresi, 25. Ayet:
İnkar edenler, yerli ve dışarıdan gelen tüm insanlar için eşit olarak ayırdığımız Kutsal Mescid'den ve ALLAH'ın yolundan geri çevirenler ve orada zulüm ve sapıklık arayanlar, tarafımızdan acı bir azap tadacaklardır....
Həcc Suresi, 25. Ayet:
Gerçek şu ki, küfredip Tanrı yolundan ve yerlilerle dışarıdan gelenler için eşit olarak (haram ve kıble) kıldığımız Mescid-i Haram'dan alıkoyanlara, orada zulmederek adaletten ayrılanlara acı bir azab tattırırız....
Həcc Suresi, 25. Ayet:
Bilin ki, hakkı inkara şartlanmış olanlara, (başkalarını) Allah'ın yolundan çevirmeye, (keza) hem orada yaşayan, hem de dışarıdan gelen bütün insanlar için tayin ettiğimiz Mescid-i Haram'dan (alıkoymaya) çalışanlara ve (bile bile) haksızlık yaparak oranın saygınlığına gölge düşürmeye kalkışanlara (öte dünyada) çok can yakıcı bir azap tattıracağız....
Həcc Suresi, 25. Ayet:
Nânkörlük edenler, Allâh'ın yolundan ve gerek yerli, gerek dışarıdan gelen bütün insanlar için ibâdet yeri yaptığımız Mescid-i Harâm'dan (insanları) geri çevirenler (bilsinler ki), kim orada (böyle) zulüm ile haktan sapmak isterse ona acı bir azâb taddırırız....
Həcc Suresi, 25. Ayet:
Gerçek şu ki, inkâr edip Allah yolundan ve yerlilerle dışarıdan gelenler için eşit olarak (haram ve kıble) kıldığımız Mescid-i Haram'dan alıkoyanlara, orada zulmederek adaletten ayrılanlara acı bir azab taddırırız....
Həcc Suresi, 25. Ayet:
Küfre sapanlar, Allah'ın yolundan alıkoyarlar. Hem sürekli içinde kalan hem dışarıdan gelen tüm insanlar için oluşturduğumuz Mescid-i Haram'dan da geri çeviriyorlar. Kim orada zulmederek haktan sapmak isterse, biz ona acıklı bir azabı tattıracağız....
Nur Suresi, 43. Ayet:
Görmedin mi şu hakıykatı ki Allah bulutları (dilediği yere) sürüyor, sonra aralarında bir imtizac haasıl ediyor, sonra da onu (bir biri üstüne binmiş) bir yığın haaline getiriyor. İşte görüyorsun ki yağmur bunların arasından çıkıyor. (Allah), içinde dolu bulunan gökden (yukarıdan) ba'zı dağlar indiriyor da bununla kimi dilerse ona musîybet veriyor, kimi de dilerse ondan bunu bertaraf ediyor. Onun şimşeğinin parıltısı nerdeyse gözleri çalıb kamaşdırır. ...
Şüəra Suresi, 5. Ayet:
Rahman’dan kendilerine gelen her yeni uyarıdan hemen yüz çevirenler oldular....
Şüəra Suresi, 116. Ayet:
Bunun üzerine onlar dediler ki: «Ey Nûh ! Eğer (uyarıdan) vazgeçmezsen elbette taşlanacak (bedbaht)lardan olursun.»...
Ənkəbut Suresi, 3. Ayet:
Andolsun ki onlardan öncekileri de sınav objeleriyle denemişizdir. . . Allâh (dışarıdan bir tanrı gibi değil - hakikatleri olarak) elbette (sözlerinde) sadıkları açığa çıkarıp bilecek ve elbette yalancıları da açığa çıkarıp bilecek....
Rum Suresi, 24. Ayet:
Yine Onun âyetlerindendir ki O, size hem korku, hem tama (vermek) için şimşeği gösteriyor, yukarıdan bir su indiriyor da onunla arza, ölümünden sonra, can veriyor. Hakıykat, bunda da aklını kullanacak bir kavm için elbette âyetler vardır. ...
Səcdə Suresi, 5. Ayet:
Semâdan Zemine (yukarıdan aşağıya) emri tebdir eder, sonra da o ona urûc eyler bir günde ki mikdarı sizin sayınızdan bin sene eder...
Səcdə Suresi, 5. Ayet:
Gökten yere (yukarıdan aşağıya) kadar bütün işleri o düzenleyip yönetir, sonra da sizin saydıklarınızdan bin yıl kadar olan bir günde O'na yükselir....
Səcdə Suresi, 5. Ayet:
O, gökten yere, (yukarıdan aşağıya) işleri düzenler, sonra da o işler, sizin saydıklarınızdan bin yıl kadar olan bir günde O'na yükselir....
Əhzab Suresi, 10. Ayet:
1.
iz câû-kum
: size gelmişlerdi
2.
min fevkı-kum
: sizin üzerinizden, yukarıdan
3.
ve min esfele
: ve aşağıdan
4.
min-kum
<...
Əhzab Suresi, 10. Ayet:
Onlar yukarıdan ve aşağıdan üzerinize geldiklerinde ve gözler(inizin) feri kaybolup yürekler(iniz) ağzınıza geldiğinde ve Allah hakkında en çelişik düşünceler aklınızdan (bir bir) geçtiğinde (neler hissettiğinizi hatırlayın):...
Səba Suresi, 16. Ayet:
Ne var ki, onlar (bu uyarıdan) yüzçevirdiler. Biz de üzerlerine  r i m S e l 'ini gönderdik. (O güzelim) iki bahçelerini, acımsı buruk yemişli, acı ılgın ve biraz da sidir (Arabistan kirazı) bulunan iki bahçeye çevirdik....
Fatir Suresi, 27. Ayet:
Görmedin mi Allah, yukarıdan bir su indirdi de onunla renkleri başka başka birçok meyveler çıkardık. Dağlardan da yollar var, beyazlı, kırmızılı, renkleri çeşitli, bir de kuzguni siyahlar....
Zümər Suresi, 21. Ayet:
Allahın yukarıdan bir su (yağmur) indirib de onu yerde menba'lara sokduğunu, sonra onunla türlü renklerde ekinler (nebatlar yetişdirib) çıkardığını, bil'âhare on (lar) ı kurutduğunu görmedin mi? Nihayet sen onun sapsarı bir haale gelmiş olduğunu görüyorsun. Sonra da (Allah) onu kuru bir kırıntı yapıyor. Muhakkak ki bunda temiz akıl saahibleri için mutlak bir ibret vardır. ...
Zuxruf Suresi, 11. Ayet:
Ve o ki yukarıdan bir mikdar ile bir su indirmekte ve onunla ölü bir beldeye hayat neşretmekteyiz, işte siz de öyle çıkarılacaksınız...
Zuxruf Suresi, 11. Ayet:
O ki bir ölçü ile yukarıdan su indirmekte ve onunla ölü bir beldeye hayat neşretmekteyiz, işte siz de (kabirlerinizden) öyle çıkarılacaksınız....
Əhqaf Suresi, 3. Ayet:
Biz, gökleri, yeri ve onlar arasındaki her şeyi ancak (deruni bir) anlam ve amaç üzere ve (Bizim tarafımızdan) konulmuş bir süre için yarattık ama hakikati inkara şartlanmış olanlar, kendilerine tebliğ edilen uyarıdan yüz çevirirler....
Əhqaf Suresi, 5. Ayet:
Allah'ı bırakıp Kıyâmet'e kadar kendisine cevap veremiyecek ve onların yaptıkları duâ ve yalvarıdan habersiz bulunan şeylere tapandan daha sapık, daha şaşkın kim vardır?...
Əhqaf Suresi, 24. Ayet:
Fe lemmâ reevhu
âridan
mustakbile evdiyetihim kâlû hâzâ âridun mumtırunâ, bel huve mesta’celtum bih(bihî), rîhun fîhâ azâbun elîm(elîmun)....
Əhqaf Suresi, 24. Ayet:
1.
fe lemmâ reev-hu
: onu gördükleri zaman
2.
âridan
: bir bulut olarak
3.
ba'dukum
: yönelip gelen
4.
li ba'dın
:...
Hucurat Suresi, 4. Ayet:
Sana, evinin dışından (dışarıdan) seslenenlere gelince, onların çoğunluğu aklını kullanmayanlardır! (Seslenip yanlarına çağırmak, aklını kullanmamak olarak değerlendiriliyor! Dikkat edilesi bir konu! A. H. )...
Zariyat Suresi, 22. Ayet:
Rizkiniz da, size soz verilen azap da yukaridan gelir....
Zariyat Suresi, 22. Ayet:
Rızkınız da, size söz verilen azap da yukarıdan gelir....
Zariyat Suresi, 29. Ayet:
Bunun üzerine karısı çığlık atarak (misafirlerin) yanına geldi ve (şaşkınlık içinde) yüzüne vurarak feryad etti: "(Benim gibi) kısır bir kocakarıdan mı!"...
Müzzəmmil Suresi, 3. Ayet:
Yarısını uyanık geçir. Yahut yarıdan biraz azalt....
Müzzəmmil Suresi, 3. Ayet:
Gecenin yarısını kalk, yahut bu yarıdan biraz eksilt;...
Müzzəmmil Suresi, 4. Ayet:
Yahut yarıdan biraz çoğalt. Kur’ân’ı yüksek sesle, tane tane, tertil üzere oku....
Müzzəmmil Suresi, 20. Ayet:
Rabbin, senin ve yoldaşlarıdan bir grubun, gecenin üçte ikisinden az, yarısında ve üçte birinde kalktığını bilir. Gecenin ve gündüzün miktarını ALLAH belirler. O, sizin bunu yapamıyacağınızı bildiği için sizi affetmiştir. Öyleyse Kuran'dan kolayınıza geldiği kadar okuyun. Aranızda hastalar, yeryüzünde ALLAH'ın lütfundan rızık arayanlar ve ALLAH yolunda savaşanlar olduğunu bilmektedir. Ondan kolayınıza geldiği kadar okuyun. Namazı gözetin, zekatı verin ve güzel davranmak yoluyla ALLAH'a bir borçs...
Müddəssir Suresi, 31. Ayet:
Biz o ateşin muhafızlarını hep melekler yaptık. Bunların sayılarını da ancak kâfirler için bir imtihan kıldık ki, kendilerine kitap verilenler kesin bilgi edinsinler, iman edenlerin de imanı artsın. Kendilerine kitap verilenler ve müminler şüpheye düşmesinler. Kalplerinde hastalık bulunanlarla kâfirler de: «Allah bu misalle ne demek istedi?» desinler. İşte böyle, Allah dilediğini şaşırtır, dilediğini de yola getirir. Rabbinin ordularını ancak Rabbin bilir. Bu, insanlar için uyarıdan başka bir şe...
Müddəssir Suresi, 31. Ayet:
Ateş bekçilerini yalnızca meleklerden kıldık. Onların sayısını da ancak kafir olanları denemek, kitap ehlinin kesin bilgiye ulaşması ve iman edenlerin de imanını artırmak için verdik. Kitap ehli ve mü’minlerin şüphe etmemesi, kalplerinde hastalık olanların ve kafirlerin de: -Allah bu misalle ne demek istiyor? demesi için (verdik). Allah, dilediğini işte böyle sapıklıkta bırakır, dilediğine de yol gösterir. Rabbinin ordularını kendisinden başkası bilemez. Bu, insanlar için bir uyarıdan başka bir ...
Müddəssir Suresi, 31. Ayet:
Biz cehennem görevlilerini sadece melaikelerden kıldık. Onların sayısını da kâfirler için imtihan ve sıkıntı sebebi yaptık ki Ehl-i kitaptan olanlar Peygambere imanda yakîn sahibi olup, daha kesin inansınlar. mü’minlerin imanlarındaki yakinleri artsın. Ehl-i kitap ve müminler tereddüde düşmesinler. Kalplerinde hastalık olan münafıklar ile kâfirler de neticede: "Allah, bu misal ile ne anlatmak istemiş olabilir?" desinler. Böylece Allah dilediğini şaşırtır, dilediğini doğru yola iletir. Rabbinin o...
Müddəssir Suresi, 49. Ayet:
Öyleyse, onlara ne oluyor da uyarıdan yüz çeviriyorlar?...
Saffat Suresi, 135. Ayet:
kalan bir karıdan başka batanlar içinde...
Qələm Suresi, 52. Ayet:
(Sabırlı ol!) Çünkü bu, (Allah'tan) bütün insanlığa yönelik bir öğüt ve uyarıdan başka bir şey değildir....
Qələm Suresi, 52. Ayet:
Halbuki o, âlemler için uyarıdan başka bir şey değildir!...
Həcc Suresi, 25. Ayet:
"Şüphesiz küfreden; Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddeden, Allah'ın yolundan, insanlar –orada ibâdete kapanan veya dışarıdan gelen eşit olmak üzere– için kılınan Mescid-i Haram'dan [dokunulmazlığı olan ilâhiyat okulundan] alıkoyan kimseler ve orada haksızlıkla yanlış yola sapmak isteyen kimse; Biz, ona pek acıklı bir azaptan tattırırız. "...
Əbəsə Suresi, 11. Ayet:
Elbet bu hitap bir öğüt ve uyarıdan ibarettir....
Nəhl Suresi, 26. Ayet:
Məkr etdilər o kəslər ki, bunlardan qabaq var idilər və Allah onların binalarını bünövrəsindən məhv etdi. Damları yuxarıdan onların başlarına düşdü və onlara əzab gəldi oradan ki, onlar şüursuz idilər....
Mutəffifin Suresi, 27. Ayet:
Və o şərabın qarışığı (yuxarıdan aşağıya axan) «təsnim» (çeşməsin)dəndir....
Hicr Suresi, 22. Ayet:
Küləkləri də tozlandırıcı olaraq göndərib yuxarıdan su endirərək sizi onunla suladıq. Onu yığıb saxlayan da siz deyilsiniz....
Kəhf Suresi, 34. Ayet:
Beləliklə, onun böyük sərvəti oldu. Yoldaşı ilə söhbət edərkən ona dedi ki: “Mənim sərvətim səninkindən daha çoxdur. Adam sarıdan da səndən daha üstünəm”....
Ənam Suresi, 127. Ayet:
Onlar üçün öz Rəbbi dərgahında əmin-amanlıq evi [cənnət] vardır. Əməlləri sarıdan onların himayəçisi Odur!...
Nəhl Suresi, 26. Ayet:
Onlardan əvvəlkilər də məkr işlətdilər. Allah onların yurd- yuvalarını təməlindən dağıtdı və yuxarıdan tavan üstlərinə töküldü. Onlara əzab heç duymadıqları yerdən gəldi....
Saffat Suresi, 135. Ayet:
təkcə məhvə düçar edilmişlər içərisində qalmış qarıdan başqa....
Əraf Suresi, 66. Ayet:
Qövmünün başçıları olan kafirlər [Allahın məbud və rəbb olduğunu bilə-bilə inkar edən kimsələr], "Biz səni ağıl sarıdan yüngüllük/cahillik içində görürük və həqiqətən səni yalançılardan sayırıq" dedilər....
Əraf Suresi, 67. Ayet:
Hud, "Ey qövmüm! Məndə ağıl sarıdan yüngüllük/cahillik yoxdur, lakin mən aləmlərin Rəbbi tərəfindən göndərilmiş bir elçiyəm. ...