Axtarış Nəticələri
Ana Səhifə
Surələr
Məallər
Blog
Bəqərə Suresi, 113. Ayet:
Yəhudilər dedilər: “Xaçpərəstlər (dində düzgün və mötəbər) bir şeyə istinad etmirlər”. Xaçpərəstlər də: “Yəhudilər (dində düzgün və mötəbər) bir şeyə istinad etmirlər “, -söylədilər. Halbuki onların hər ikisi kitab (Tövrat və İncil) oxuyur. (Kitab əhli olmayan və yazıb-oxumaq) bilməyənlər də onlar kimi danışdılar. Allah onların aralarındakı bu ixtilafın hökmünü qiyamət günü verəcəkdir!...
Bəqərə Suresi, 164. Ayet:
İnne fî halkıs semâvâti vel ardı vahtilâfil leyli ven nehâri vel fulkilletî tecrî fîl bahri bimâ yenfeun nâse ve mâ enzelallâhu mines semâi min mâin fe ahyâ bihil arda ba’de mevtihâ ve besse fîhâ min kulli dâbbe(dâbbetin), ve tasrîfir riyâhı ves sehâbil musahhari beynes semâi vel ardı le âyâtin li kavmin ya’kılûn(ya’kılûne)....
Bəqərə Suresi, 164. Ayet:
1.
inne
: muhakkak ki
2.
fî halkı
: yaratılışta
3.
es semâvâti
: semalar, gökler
4.
ve el ardı
: ve arz, yeryüzü
Bəqərə Suresi, 164. Ayet:
Şübhesiz ki göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün ihtilâfında (ard arda gelmesinde), insanlara fayda veren şeylerle (yüklü olarak) denizde akıp giden gemilerde, Allah’ın gökten bir su indirip de, onunla yeryüzünü ölümünden sonra diriltmesi ve orada her hareketli canlıyı yaymasında, rüzgârların yönlendirilmesinde ve gökle yer arasında (emre)boyun eğdirilmiş bulutlarda akıl erdirecek bir topluluk için (Allah’ın varlığına ve birliğine)kat'î deliller vardır....
Bəqərə Suresi, 164. Ayet:
Şüphe yok ki göklerin ve yerin yaradılışında, gece ile gündüzün ihtilâfında, nâsa faydalı olan şeyler ile denizde akıp giden gemilerde ve Allah'ın semadan indirip onunla yeryüzünü ölümünden sonra ihya eylediği suda ve yeryüzünde her nevi hayat sahibi mahlûkat yaymasında, rüzgârların değiştirilmesinde ve gök ile yer arasında musahhar olan bulutta teakkul eden bir kavm için elbette nice âyetler vardır....
Bəqərə Suresi, 231. Ayet:
Böylece, kadınlarınızı boşadığınızda ve onlar bekleme sürelerinin sonuna yaklaşmak üzere iken onları ya güzellikle alıkoyun ya da güzel bir şekilde bırakın. Ama, arzuları hilafına, eziyet etmek için alıkoymayın: Çünkü, böyle bir davranışta bulunan, (yalnızca) kendisine haksızlık etmiş olur. Ve Allah'ın (bu) mesajlarını önemsemezlik yapmayın; Allah'ın size lütfettiği nimetleri ve size öğüt için indirdiği vahyi ve hikmeti hatırlayın; Allah'a karşı sorumluluğunuzun bilincinde olun, ve bilin ki Alla...
Ali-İmran Suresi, 190. Ayet:
İnne fî halkıs semâvâti vel ardı vahtilâfil leyli ven nehâri le âyâtin li ulîl elbâb(ulîl elbâbı). ...
Ali-İmran Suresi, 190. Ayet:
1.
inne
: muhakkak
2.
fî halkı
: yaratılışında vardır
3.
es semâvâti
: semâlar, gökler
4.
ve el ardı
: ve arz, yer...
Ali-İmran Suresi, 190. Ayet:
Şübhesiz ki göklerin ve yerin yaratılışında ve gece ile gündüzün ihtilâfında (ard arda gelmesinde, istikametli) akıl sâhibleri için elbette deliller vardır....
Ali-İmran Suresi, 190. Ayet:
Şüphe yok ki göklerin ve yerin yaradılışında ve gece ile gündüzün ihtilâfında elbette tam akıl sahipleri için açıkça deliller vardır....
Nisa Suresi, 19. Ayet:
Ey iman edenler, kadınlara, zorla verâset yoluyla geçen mal muamelesi yapmanız, güç durumda bırakılarak arzuları hilâfına onlara vâris olmanız size helâl ve meşrû değildir. Delille, şâhitle ispatlanmış apaçık bir edepsizlik, fuhuş yapmadıkça, gayrimeşru ilişkiye girmedikçe, onlara verdiğiniz mehrin bir kısmını kurtarmanız için de, kadınları sıkıştırmayın. Onlarla Kur’ân’ın ve sünnetin hükümlerine göre, İslâmî kurallarla örtüşen örfe, hakkaniyete uygun yaşayın. Eğer onlardan hoşlanmadınızsa, olab...
Nisa Suresi, 19. Ayet:
Siz ey imana ermiş olanlar! Hanımlarınıza, onların arzusu hilafına (baskı yaparak) mirasçı olma(ya çalışma)nız helal değildir. Ve açık bir şekilde hayasızca davranma suçu işlemedikçe vermiş olduğunuz herhangi bir şeyi geri almak amacıyla onlara baskı yapmayın. Ve hanımlarınızla güzel bir şekilde geçinin; çünkü onlardan hoşlanmıyor olsanız bile, olabilir ki hoşlanmadığınız bir şeyi Allah büyük bir hayra vesile kılmış olabilir....
Nisa Suresi, 81. Ayet:
Bâş üstüne diyorlar sonra da yanından çıktıklarında içlerinden bir takımı dediklerinin hilâfına tezvirat yapıyorlar, Allah da yaptıkları tezviratı kaydediyor, onun için sen yüzlerine vurmaktan vaz geç de Allaha havale et Allah vekil yeter...
Nisa Suresi, 81. Ayet:
Sana; peki, derler. Yanından ayrıldıktan sonra da içlerinden bir grup sana söylediklerini hilafına geceleyin plan kurarlar. Allah gece tasarladıklarını yazıyor. Onlara aldırış etme. Allah'a tevekkül et. Vekil olarak Allah yeter....
Maidə Suresi, 33. Ayet:
İnnemâ cezâûllezîne yuhâribûnallâhe ve resûlehu ve yes’avne fil ardı fesâden en yukattelû ev yusallebû ev tukattaa eydîhim ve erculuhum min hılâfin ev yunfev minel ard(ardı), zâlike lehum hızyun fîd dunyâ ve lehum fîl âhırati azâbun azîm(azîmun)....
Maidə Suresi, 33. Ayet:
1.
innemâ
: ancak
2.
cezâû
: ceza
3.
ellezîne yuhâribûne
: o harp edenler, savaşanlar
4.
allâhe ve resûle-hu
: All...
Maidə Suresi, 89. Ayet:
1.
lâ yuâhizu-kum(u)
: sizi ahaze etmez, sorumlu tutmaz
2.
allâhu
: Allâh (c.c.)
3.
bi el lagvi
: boş sözler ile
4.
fî eymâni-k...
Ənam Suresi, 164. Ayet:
De ki: "Allah her şeyin Rabbi iken ben O’ndan başka bir rab mı ararım? Herkesin kazandığı, yalnız kendisine aittir. Hiçbir günahkâr, başkasının günahını yüklenmez. Sonunda hep dönüp Rabbinizin huzuruna varacaksınız. O da içinde bulunduğunuz ihtilafın içyüzünü, işin gerçeğini size bildirecektir. (KM, Romalılara 14,12; Galatyalılara 6,5)...
Əraf Suresi, 124. Ayet:
Le ukattıanne eydiyekum ve erculekum min hilâfin summe le usallibennekum ecmaîn(ecmaîne). ...
Əraf Suresi, 124. Ayet:
1.
le ukattıanne
: mutlaka keseceğim (parçalayacağım)
2.
eydiye-kum
: elleriniz
3.
ve ercule-kum
: ve ayaklarınız
4.
min hilâfi...
Ənfal Suresi, 1. Ayet:
(Habîbim, yâ Muhammed!) Sana ganîmetlerden soruyorlar. De ki: 'Enfâl(ganîmetler hakkında hüküm) Allah’a ve peygambere âiddir.' Artık Allah’dan korkun ve aranızdaki hâli (ihtilâfı) düzeltin! Eğer (gerçek) mü’minler iseniz, Allah’a ve Resûlüne itâat edin!...
Ənfal Suresi, 5. Ayet:
(Onların ganîmetler hakkındaki ihtilâfı) şu hâle benzer ki, Rabbin seni evinden hak uğruna (da'vân adına) çıkarmıştı da, (sâdece kervan için çıkıp, bir cihad emriyle karşılaşınca) doğrusu mü’minlerden bir kısmı (buna) gerçekten isteksizlerdi....
Tövbə Suresi, 81. Ayet:
Geri kalanlar (münafıklar), Allah'ın Resûl'üne muhalefet ederek (hilâfında olarak) kalıp oturmaları ile ferahladılar. Allah yolunda malları ve nefsleri (canları) ile cihad etmeyi kerih gördüler. Ve: “Sıcakta savaşa çıkmayın.” dediler. De ki: “Cehennem ateşi daha şiddetli sıcaktır.” Keşke idrak etmiş olsalardı....
Tövbə Suresi, 81. Ayet:
Allah'in paygamberinin hilafina geri kalanlar, oturup kalmalarina sevindiler. Allah yolunda mallariyle ve canlariyle cihat hoslarina gitmedi. «Sicakta savasa cikmayin» dediler. De ki: «Cahennem atesi daha sicaktir.» Keski bilseydiler!...
Tövbə Suresi, 81. Ayet:
Allah'ın Peygamberinin hilafına geri kalanlar, oturup kalmalarına sevindiler. Allah yolunda mallariyle ve canlariyle cihat hoşlarına gitmedi. 'Sıcakta savaşa çıkmayın' dediler. De ki: 'Cehennem ateşi daha sıcaktır.' Keşke bilseydiler!...
Tövbə Suresi, 81. Ayet:
Arkada kalanlar Resulullah hılâfına olarak oturub kalmalariyle ferahlandılar, Allah yolunda mallariyle, canlariyle mücahid olmayı hoşlanmadılar, bu sıcakta seferber olmayın dediler, de ki Cehennem ateşi daha sıcak, fakat duysalardı...
Tövbə Suresi, 81. Ayet:
Savaştan geri kalan münafıklar, Resulullah'ın hilafına, onun savaşa gitmesine karşılık, oturup kalmalarıyla ferahladılar ve mallarıyla, canlarıyla Allah yolunda cihad etmekten hoşlanmadılar, üstelik «Bu sıcakta savaşa gitmeyin.» dediler. De ki: «Cehennem ateşi daha sıcaktır.» Keşke anlayabilselerdi....
Yunus Suresi, 6. Ayet:
İnne fîhtilâfil leyli ven nehâri ve mâ halakallâhu fîs semâvâti vel ardı le âyâtin li kavmin yettekûn(yettekûne). ...
Yunus Suresi, 6. Ayet:
1.
inne
: muhakkak ki
2.
fî ihtilâfi
: ihtilâflı, karşılıklı, arka arkaya, peşpeşe gelişi
3.
el leyli
: gece
4.
ve en nehâri
Yunus Suresi, 6. Ayet:
Şübhesiz ki gece ile gündüzün ihtilâfında (ard arda gelmesinde) ve Allah’ın göklerde ve yerde yarattığı şeylerde, (O’na karşı gelmekten) sakınacak bir kavim için apaçık deliller vardır....
Hud Suresi, 65. Ayet:
Fakat halk o deveyi tepeleyince Salih onlara: "Yurdunuzda üç günlük bir ömrünüz kaldı. Sonra helâk olacaksınız. İşte hilafı olmayan kesin söz!" dedi....
Hud Suresi, 88. Ayet:
(Şuayb:) "Ey kavmim!" diye karşılık verdi, "Ne dersiniz, ya ben Rabbimden apaçık bir kanıta dayanıyorsam, ya beni kendi katından güzel bir rızıkla rızıklandırmışsa, (söyleyin, o zaman, başka nasıl davranabilirim?) Hem ben, sizden yapmamanızı istediğim şeyi, sizin hilafınıza yapmak istiyor da değilim. Ben sadece gücümün elverdiği kadar ıslah etmek istiyorum; ama (bunda ne kadar) başarı göstereceğim bütünüyle Allah'a bağlıdır. Ben O'na güvenip dayanıyor ve her zaman, her konuda O'na yöneliyorum!"...
Nəhl Suresi, 35. Ayet:
Allah'tan başkalarına tanrısal nitelikler yakıştıran kimseler: "Eğer Allah dileseydi," diyorlar, "ne biz, ne de atalarımız O'ndan başka hiçbir şeye kulluk etmez, O'nun buyruğu hilafına hiçbir şeyi yasaklamazdık." Onlardan önce gelip geçen (inkarcılar) da tıpkı böyle demişlerdi; peki, bu durumda elçilere, (kendilerine indirilen mesajı) açık açık bildirmekten başka ne düşer?...
Taha Suresi, 71. Ayet:
Kâle âmentum lehu kable en âzene lekum, innehu le kebîrukumullezî allemekumus sihr(sihra), fe le ukattıanne eydiyekum ve erculekum min hilâfin ve le usallibennekum fî cuzûın nahli ve le ta’lemunne eyyunâ eşeddu azâben ve ebkâ....
Taha Suresi, 71. Ayet:
1.
kâle
: dedi
2.
âmentum
: inandınız mı, îmân mı ettiniz
3.
lehu
: ona
4.
kable
: önce
...
Ənbiya Suresi, 40. Ayet:
Onların beklentilerinin hilafına, o ateş öyle apansız gelecek ki, kendileri birden donakalacaklar. Artık ne onu geri çevirecek güçleri olacak, ne de kendilerine süre verilecek!...
Ənbiya Suresi, 79. Ayet:
Süleyman’ın dava konusu yapılan ihtilâfı daha iyi anlamasını biz sağlamıştık. Biz onların her birine hikmete dayalı hükümranlık yargı ve icra yetkisi, şeriat ve ilim vermiştik. Dâvûd ile beraber tesbih etsinler diye dağları ve kuşları da emrimize boyun eğdirmiştik. Bunları biz yapmaktaydık....
Möminun Suresi, 80. Ayet:
Ve hayat veren ve öldüren, O'dur. Ve gece ve gündüzün ihtilâfı (karşılıklı dönüşümü), O'na aittir (O'nun hükmüdür). Hâlâ akıl etmez misiniz?...
Möminun Suresi, 80. Ayet:
Ve o öldüren ve dirilten o, gece ve gündüzün ıhtilâfı da hep onun için, artık akıllanmıyacak mısınız...
Möminun Suresi, 80. Ayet:
O, hem dirilten, hem öldürendir. Gece ile gündüzün ihtilâfı da Onun (eseri) dir. Haalâ aklınızı kullanmayacak mısınız? ...
Möminun Suresi, 80. Ayet:
Ve yine O, hayâtı veren ve öldürendir; gece ile gündüzün ihtilâfı (ard arda gelmesi) de ancak O’na âiddir. Hiç akıl erdirmez misiniz?...
Möminun Suresi, 80. Ayet:
Ve O, o (Hâlık-i Azîm)dir ki, diriltir ve öldürür ve gecenin ve gündüzün ihtilâfı da O'nundur. (dilemesiyledir.) Hâlâ âkilâne düşünmez misiniz?...
Nur Suresi, 63. Ayet:
Peygamberin duâsını aranızda birbirinize ettiğiniz duâ gibi farz etmeyin, içinizden birbirini siper ederek sıvışıp sıvışıp gidenleri Allah muhakkak biliyor, binaenaleyh onun emrinden hılâfına gidenler başlarına bir fitne inmekten veya elîm bir azâb irmekten hazer etsinler...
Şüəra Suresi, 49. Ayet:
Kâle âmentum lehu kable en âzene lekum, innehu le kebîrukumullezî allemekumus sıhr(sıhra), fe le sevfe ta’lemûn(ta’lemûne), le ukattıanne eydiyekum ve erculekum min hılâfin ve le usallibennekum ecmaîn(ecmaîne)....
Şüəra Suresi, 49. Ayet:
1.
kâle
: dedi
2.
âmentum
: siz îmân ettiniz
3.
lehu
: ona
4.
kable
: önce, evvel
Rum Suresi, 22. Ayet:
Ve O'nun âyetlerindendir semâların ve yerin yaradılışı ve dillerinizin ve renklerinizin ihtilâfı. Muhakkak ki, bunda bilginler için elbette âyetler vardır....
Mömin Suresi, 29. Ayet:
«Ey kavmim, bugün bu yerde, siz gaalib (kimse) ler olmak üzere, mülk sizindir. Fakat Allahın hışmı bize gelib çatarsa kim bize yardım eder»? Fir'avn dedi ki: «Ben size hangi re'yde bulunuyorsam ondan başkasını işaret etmiyorum. Size doğru yolun hilafını da göstermiyorum». ...
Casiyə Suresi, 5. Ayet:
Vahtilâfil leyli ven nehâri ve mâ enzelallâhu mines semâi min rızkın fe ahyâ bihil arda ba’de mevtihâ ve tasrîfir rîyâhı âyâtun li kavmin ya’kılûn(ya’kılûne)....
Casiyə Suresi, 5. Ayet:
1.
vahtilâfi (ve ihtilâfı)
: ve ihtilâflı, karşılıklı olması, birbirini takip etmesi
2.
el leyli
: gece
3.
ve en nehâri
: ve gündüz
4.
Casiyə Suresi, 5. Ayet:
Ve gece ve gündüzün ihtilâfı (birbirini takip etmesi) ve Allah'ın rızık olarak semadan (yağmur, kar gibi) şeyleri indirmesi, böylece arzı ölümünden sonra diriltmesi ve rüzgârları çevirip estirmesi, akıl eden kavim için âyetlerdir (delillerdir)....
Casiyə Suresi, 5. Ayet:
Gece ile gündüzün ıhtilâfında ve Allahın Semâdan bir rızk indirip de onunla Arzı ölümünden sonra diriltmesinde ve rüzgârları çevirmesinde de aklı olan bir kavm için bir çok âyetler var...
Casiyə Suresi, 5. Ayet:
Gece ile gündüzün ihtilâfında (ard arda gelmesinde), Allah’ın gökten bir rızık(yağmur) indirip, onunla yeryüzünü ölümünden sonra diriltmesinde ve rüzgârları (değişik yönlerden) estirmesinde de akıl erdirecek bir topluluk için deliller vardır....
Casiyə Suresi, 5. Ayet:
Ve gece ile gündüzün ihtilâfında ve Allah'ın gökten bir rızık indirip onunla yeri ölümünden sonra diriltmesinde ve rüzgârları bir taraftan diğer tarafa döndürmesinde de âkilâne düşünenler olan bir kavim için ibretler vardır....
Qureyş Suresi, 1. Ayet:
Li
îlâfi
kureyş(kureyşin)....
Qureyş Suresi, 1. Ayet:
1.
li
: için
2.
îlâfi
: ülfet, emin ve rahat olmaları
3.
kureyşin
: Kureyş (Kabilesi)
...
Qureyş Suresi, 1. Ayet:
Kureyş'in ilâfı (güven ve barış andlaşmalarından faydalanmalarını sağlamak) için....
Qureyş Suresi, 2. Ayet:
Îlâfihim rıhleteş şitâi ves sayf(sayfi)....
Qureyş Suresi, 2. Ayet:
1.
ilâfi-him
: onları ülfet ettirdi, emin ve rahat olmalarını sağladı
2.
rıhlete
: yolculuk, göçler
3.
eş şitâi
: kış
4.
ve es ...
Hud Suresi, 119. Ayet:
Ancak Rabbinin rahmetiyle, hak din üzere anlaşıp ayrılmıyanlar müstesnadır. Allah, insanları bunun için (bir kısmının ihtilâfı ve bir kısmının hak din üzere bulunması için) yarattı ve Rabbinin meleklerine olan şu: “- And olsun, cehennemi tamamen insanlardan ve cinlerden dolduracağım”, sözü tamamen yerine geldi....
Hud Suresi, 119. Ayet:
Ancak Rabbinin rahmetine nâil olanlar müstesnâdır. (Onlar bu ihtilâfın dışında kalmışlardır). Esasen onları bunun için (rahmet etmek için) yaratmıştır. Rabbinin: “Andolsun ki ben cehennemi cinlerle ve insanlarla dolduracağım!” sözü tamamen yerine gelmiştir....
Hud Suresi, 119. Ayet:
Yalnız Rabbinin acıdıkları (bu ihtilâfın dışında kalmışlardır). Zaten (Allâh) onları bunun için yaratmıştır. Rabbinin: "Andolsun, ben cehennemi hep cinlerden ve insanlardan bir kısmıyle dolduracağım!" sözü tam yerine gelmiştir....
Hud Suresi, 89. Ayet:
Ey qövmüm! Qoy mənimlə olan ixtilafınız, Nuh qövmünün, yaxud Hud qövmünün, yaxud Saleh qövmünün başına gələnlərin eynisini sizin də başınıza gətirməsin. Lut qövmü də sizdən uzaq deyildir”....
Ali-İmran Suresi, 190. Ayet:
Həqiqətən, xəlq olunmasında səmaların və ərzin və ixtilafında gecə və gündüzün ayətlər var ağıl sahibləri üçün -...
Nisa Suresi, 157. Ayet:
və sözlərinə görə ki: «Həqiqətən, qətl etdik biz Məsih Isa Məryəm oğlunu - rəsulunu Allahın». Deyil qətli onun və deyil səlibi onun və lakin şübhədir onlar üçün. Həqiqətən, o kəslərin ki, ixtilafı onda şəkdədirlər ondan, deyil onlar üçün onunla elmdən, ancaq tabedirlər zənnə. Deyil qətli onun - yəqin....
Ənfal Suresi, 42. Ayet:
Onda siz yaxın tərəfində oldunuz və onlar isə uzaq tərəfində və süvarilər sizdən aşağıda. Əgər siz vədə təyin etsəydiniz, vədədə ixtilafınız olardı. Lakin bu, onun üçün idi ki, Allah əmri həll etsin, hansı ki, əməl olunmuşdu; kim həlak olacaq aydınlıqla həlak olsun və kim diri qalacaq aydınlıqla diri qalsın. Həqiqətən, Allah Səmidir, Alimdir! ...
Hud Suresi, 118. Ayet:
Əgər Rəbbin istəsəydi, insanları vahid ümmət edərdi. Onlar isə ixtilafı tərk etmirlər,...
Möminun Suresi, 80. Ayet:
O – Odur ki, həyat verir və öldürür və Ona aiddir gecənin və gündüzün ixtilafı. Ə, məgər əql etməzsinizmi?...
Casiyə Suresi, 5. Ayet:
Ixtilafında gecənin və gündüzün və Allahın nazil etməsində səmadan ruzilərdən və həyat verməsində onunla ərzə ölümündən sonra və küləklərin istiqamətində ayətlər var əql edən qoum üçün....
Bəqərə Suresi, 213. Ayet:
(Şəriət sahibi olan peyğəmbərlərin göndərilmələrindən qabaq) bütün insanlar tək bir dəstə idilər (səmavi şəriətsiz öz ağıllarının tələbi əsasında yaşayırdılar. Amma yavaş-yavaş özlərinin dünya işlərində ixtilafa düçar oldular). Beləliklə Allah peyğəmbərləri (səmavi din və şəriətlə) müjdə verən və qorxudan olaraq göndərdi və onlarla birlikdə insanların arasında onların bir-birləri ilə ixtilafa düçar olduqları şey barəsində hökm çıxarmaq üçün haqq olaraq (və uca, ali və əqlani bir hədəf üçün səmav...
Nisa Suresi, 59. Ayet:
Ey iman gətirənlər, Allaha itaət edin, Onun peyğəmbərinə və (Peyğəmbərin məsum canişinləri olan) öz əmr sahiblərinizə tabe olun. Beləliklə, əgər (din və ya dünya işlərindən) bir şey barəsində mübahisəniz olsa, Allaha və axirət gününə imanınız varsa, onu Allaha və Onun peyğəmbərinə həvalə edin (dini ixtilafı şəriət alimi, dünya barəsindəki ixtilafı isə qazı vasitəsilə Allahın kitabına və Peyğəmbərin sünnəsinə əsaslandırın). Bu (sizin üçün) daha xeyirli və nəticə baxımından daha gözəldir....
Əraf Suresi, 89. Ayet:
Əgər Allah bizə sizin dininizdən nicat verdikdən sonra, biz ona daxil olsaq (Allahın şərikinin olmasını desək), şübhəsiz, Allaha qarşı yalan uydurmuş olarıq. Bizə, Rəbbimizin istəməsi istisna olmaqla (ki, əlbəttə Rəbbimiz də heç vaxt istəməyəcəkdir,) sizin dininizə daxil olmaq yaraşmaz. Bizim Rəbbimiz elm və agahlıq baxımından hər şeyi əhatə etmişdir. Biz yalnız Allaha təvəkkül etmişik. Ey Rəbbimiz, bizimlə qövmümüz arasında haqq əsasında hökm çıxar və (ixtilafı) həll et ki, sən hakim və həll ed...
Hud Suresi, 89. Ayet:
Ey camaatım, qoy mənimlə olan ixtilafınız sizi inadkarlığa vadar etməsin, yoxsa Nuh tayfasına, Hud tayfasına və ya Saleh tayfasına üz verən (müsibət) sizin də başınıza gələr. Lut tayfası da ki sizdən uzaqda deyildir....