Bəqərə Suresi, 133. Ayet: Yoksa siz de bu olaya şâhit mi oldunuz? Hani Yâkub’a ölüm gelip çattığında, oğullarına:
'Benden sonra, neyi ilâh tanıyıp, neye gönülden bağlanarak teslim olacak, neye saygıyla kulluk ve ibadet edeceksiniz?' demişti. Oğulları da:
'Senin ilâhına, ataların İbrâhim, İsmâil ve İshak’ın ilâhına, bir tek olan ilâha, bir tek tanrıya kulluk ve ibadet edeceğiz. O’na boyun eğen, O’na teslim olarak hükmüne razı olanlarız, İslâm’ı yaşayan müslümanlarız.' dediler....
Bəqərə Suresi, 258. Ayet: Allah, kendisine hükümdarlık verdi diye (şımarıp böbürlenerek) Rabbi hakkında İbrahim ile tartışanı görmedin mi? Hani İbrahim, “Benim Rabbim diriltir, öldürür.” demiş; o da, “Ben de diriltir, öldürürüm” demişti. (Bunun üzerine) İbrahim, “Şüphesiz Allah güneşi doğudan getirir, sen de onu batıdan getir” deyince, kâfir şaşırıp kaldı. Zaten Allah, zalimler topluluğunu hidayete erdirmez....
Bəqərə Suresi, 260. Ayet: An o zamanı da, hani İbrahîm, Rabbim demişti, ölüyü nasıl diriltirsin? Allah, inanmıyor musun demişti de İbrahîm, evet, inanıyorum ama kalbim tam yatışsın, iyice anlayayım demişti. Allah da demişti ki: Dört kuş al, onları kesip paramparça et, parçalarını birbirine kat, sonra o karışık parçalardan her birini bir dağın üstüne koy, sonra da onları çağır, koşarak sana gelecekler. Bil ki Allah, şüphe yok ki pek yücedir, hikmet sahibidir....
Bəqərə Suresi, 260. Ayet: Ve o vakti de yâdet ki, İbrahim, «Yarabbi! Ölüleri nasıl ihya edeceğini bana göster,» demiş, (Cenâb-ı Hak da) «İnanmadın mı?» diye buyurmuştu. O da, «Evet. İnandım, fakat kalbim mutmain olsun için,» demiş; Allah Teâlâ da: «Kuşlardan dört tanesini tut da onları kendine çevir, sonra her dağ üzerine onlardan birer parça at, sonra da onları çağır, sana koşarak gelirler ve bilki Allah Teâlâ şüphe yok azîzdir, hakîmdir,» diye buyurmuştur....
Yusif Suresi, 38. Ayet: 'Atalarım, İbrâhim, İshak ve Yâkub’un dinine, sünnetine, İslâm dinine tâbi oldum. Bizim, ilâhlığında, otoritesinde, mülkünde, tasarruflarında Allah’a hiçbir şeyi ortak koşmamız yakışmaz, bu mümkün değildir. Bu bize ve bütün insanlara Allah’ın bir lütfudur. Fakat insanların çoğu lütfun kıymetini bilmiyor, şükretmiyorlar.' dedi....
Saffat Suresi, 102. Ayet: İbrâhim'le berâber koşup gezecek çağa gelince İbrâhim, oğulcağızım demişti, ben, rüyamda, seni kesiyorum gördüm, bir bak, düşün, sen ne dersin buna? O da babacığım demişti, ne emredildiyse sana, onu yap, Allah dilerse beni sabredenlerden bulursun....
Bəqərə Suresi, 139. Ayet: (139,140) De ki: “Allah, sizin Rabbiniz ve bizim Rabbimiz olmasına rağmen, O'nun hakkında mı bizimle çekişiyorsunuz? Bir de bizim amellerimiz yalnızca bize, sizin amelleriniz de yalnızca sizedir. Ve biz sadece O'nun için Kendisini tüm noksanlıklardan arındıran kimseleriz. Yoksa siz, “Şüphesiz İbrâhîm, İsmâîl, İshâk, Ya‘kûb ve torunları da hep Yahûdi veya Hristiyan idiler” mi diyorsunuz?” De ki: “Siz mi daha iyi bilirsiniz, yoksa Allah mı? Kendi yanındaki, Allah'tan gelen bir şâhitliği saklayanda...
Bəqərə Suresi, 140. Ayet: (139,140) De ki: “Allah, sizin Rabbiniz ve bizim Rabbimiz olmasına rağmen, O'nun hakkında mı bizimle çekişiyorsunuz? Bir de bizim amellerimiz yalnızca bize, sizin amelleriniz de yalnızca sizedir. Ve biz sadece O'nun için Kendisini tüm noksanlıklardan arındıran kimseleriz. Yoksa siz, “Şüphesiz İbrâhîm, İsmâîl, İshâk, Ya‘kûb ve torunları da hep Yahûdi veya Hristiyan idiler” mi diyorsunuz?” De ki: “Siz mi daha iyi bilirsiniz, yoksa Allah mı? Kendi yanındaki, Allah'tan gelen bir şâhitliği saklayanda...
Bəqərə Suresi, 258. Ayet: "Allah, kendisine hükümdarlık verdi diye, Rabbi hakkında İbrâhîm'le tartışan kimseyi görmedin mi/hiç düşünmedin mi? Hani İbrâhîm, “Benim Rabbim dirilten ve öldürendir” demişti. O, “Ben diriltir ve öldürürüm” demişti. İbrâhîm, “Öyleyse, şüphesiz Allah, güneşi doğudan getiriyor, haydi sen onu batıdan getir!” deyince o kâfir; Allah'ın ilâhlığını, rabliğini bilerek reddeden kişi şaşırıp kaldı. –Ve Allah kendi benliklerine haksızlık edenler toplumuna doğru yolu göstermez.– "...
Bəqərə Suresi, 260. Ayet: Bir zamanlar İbrâhîm de, “Ey Rabbim! Ölüleri nasıl dirilttiğini bana göster!” demişti. Allah, “İnanmadın mı ki?” dedi. İbrâhîm, “İnandım, fakat kalbim tüm soru işaretlerini gidererek rahata kavuşsun diye” dedi. Allah, “Hemen kuşlardan dördünü tut da onları kendine alıştır. Sonra her dağın üzerine onlardan bir parça bırak. Sonra da kuşları çağır, koşa koşa/ hızlıca sana gelecekler. Ve bil ki, Allah, en üstün, en güçlü, en şerefli, mağlûp edilmesi mümkün olmayan/mutlak galip olandır, en iyi yasa k...
Bəqərə Suresi, 258. Ayet: Allah ona hökmdarlıq verdi deyə, Rəbbi barəsində İbrahimlə mübahisə edən kəsi görmədinmi/heç düşünmədinmi? Bir vaxt İbrahim, "Mənim Rəbbim dirildən və öldürəndir" demişdi. O, "Mən dirildir və öldürürəm" demişdi. İbrahim, "Elə isə, şübhəsiz ki, Allah, günəşi məşriqdən gətirir, bacarırsansa, sən onu məğribdən gətir!" dedikdə, o kafir [Allahın məbud və rəbb olduğunu bilə-bilə inkar edən adam] çaşıb qaldı. -Və Allah özlərinə haqsızlıq edənlər qövmünə doğru yolu göstərməz.-...
Bəqərə Suresi, 260. Ayet: Bir zamanlar İbrahim də, "Ey Rəbbim! Ölüləri necə diriltdiyini mənə göstər!" demişdi. Allah, "İnanmırsanmı?" dedi. İbrahim, "İnanıram, lakin ürəyimdəki bütün sual işarələrini aradan qaldıraraq xatircəm olmaq üçün" dedi. Allah, "Dərhal quşlardan dördünü tut və onları özünə öyrət. Sonra hər dağın üstünə onlardan bir parça qoy. Sonra da quşları çağır, qaça-qaça/sürətlə sənə gələcəklər. Və bil ki, Allah, ən üstün, ən güclü, ən şərəfli, məğlub edilməsi mümkün olmayan/mütləq qalib olandır, ən yaxşı qa...