Axtarış Nəticələri
Ana Səhifə
Surələr
Məallər
Blog
İbrahim Suresi, 44. Ayet:
İnsanları,
əzabın gələcəyi gün barəsində xəbərdar et! O gün zalımlar belə deyəcəklər: “Ey Rəbbimiz! Yaxın bir vaxta qədər bizə möhlət ver ki, sənin dəvətinə uyaq və peyğəmbərlərə tabe olaq”. (Onlara belə deyiləcək:) “Əvvəllər sizin üçün heç bir zaval olmadığına dair and içməmişdinizmi?...
İbrahim Suresi, 1. Ayet:
Elif, Lam, Ra. Bu; insanları, Rabb'lerinin izni ile karanlıklardan aydınlığa çıkarman; onları Mutlak Üstün Olan'ın, Övgüye Değer Yegane Varlık Olan'ın yoluna iletmen için sana indirdiğimiz bir Kitap'tır....
Nəhl Suresi, 61. Ayet:
Eğer Allah insanları, haksızlıkları nedeniyle cezalandıracak olsaydı, yeryüzünde hiçbir canlı bırakmazdı. Ancak onları adı konulmuş bir süreye kadar erteler. Süreleri dolduğu zaman, ne bir saat ertelenir ne de öne alınır....
Kəhf Suresi, 55. Ayet:
Kendilerine doğru yolu gösterici geldiği zaman; insanları, Rabb'lerinin bağışlamasını dilemekten ve inanmaktan alıkoyan şey, kendilerinden öncekilerinin başına gelenlerin, kendi başlarına da gelmesini ya da azapla karşı karşıya gelmeyi beklemeleridir....
Rum Suresi, 30. Ayet:
O halde hanif olarak dine yüzünü ikame et.
İnsanları,
üzerinde yaratmış olduğu Allah'ın fıtratına. Allah'ın yaratmasında değişme olmaz. Kayyum olan din budur. Fakat insanların çoğu bilmiyorlar....
Qəmər Suresi, 20. Ayet:
İnsanları,
kökünden sökülmüş hurma kütükleri gibi savurup atıyordu....
Münafiqun Suresi, 2. Ayet:
Onlar, yeminlerini kalkan yapıyorlar. Böylece insanları, Allah'ın yolundan saptırıyorlar. Kuşkusuz, yaptıkları şey çok kötüdür....
Bəqərə Suresi, 213. Ayet:
Bütün insanlık bir zamanlar tek bir topluluktu; (sonra ihtilafa düşmeye başladılar), bunun üzerine Allah, müjdeci ve uyarıcı olarak peygamberler gönderdi ve onlar aracılığıyla hakikati ortaya seren vahiy(ler) bahşetti ki, bununla insanların farklı görüşler edinmeye başladıkları her konuda karar verebilsin. Buna rağmen, kendilerine hakikatin bütün kanıtları geldikten sonra aralarındaki kıskançlıktan dolayı onun anlamı hakkında ihtilafa düşenler bizzat bu (vahy)in tevdi edildiği aynı insanlardı. A...
Bəqərə Suresi, 217. Ayet:
Ey Muhammed! Sana haram aydan ve o ayda savaşmaktan soruyorlar. De ki: O ayda savaşmak, büyük bir günahtır. Bununla beraber Allah yolundan alıkoymak, O'nu inkar etmek, insanları, Mescid- i Haram'dan menetmek ve halkını oradan çıkarmak, Allah yanında daha büyük bir günahtır ve fitne, öldürmekten daha büyük bir vebaldir. Onlar, güçleri yeterse, sizi dininizden döndürmek için sizinle savaşmaktan hiçbir zaman geri durmazlar. Sizden de her kim, dininden döner ve kâfir olarak can verirse artık onların...
Bəqərə Suresi, 251. Ayet:
Allah'ın izniyle onları bozdular. Dâvûd da Câlût'u öldürdü. Allah, kendisine saltanat ve hikmet ihsân etti, dilediği bâzı şeyleri de belletti. Allah insanları, birbiriyle savıp gidermeseydi yeryüzü mutlaka bozulup giderdi fakat Allah'ın âlemlere ihsânı var, lütfü var....
Ali-İmran Suresi, 9. Ayet:
Rabbimiz muhakkak ki insanları, hakkında şüphe olmayan günde toplayacak olan Sen'sin. Muhakkak ki Allah vaadinden dönmez....
Ali-İmran Suresi, 9. Ayet:
'Ey Rabbimiz! Muhakkak sen insanları, geleceğinde şüphe olmayan bir günde biraraya getireceksin. Şüphe yok ki, Allah verdiği sözden dönmez.'...
Ali-İmran Suresi, 9. Ayet:
Ey Rabbimiz, şüphesiz sen, insanları, geleceğinde hiç şüphe olmayan bir güne toplayacaksın. Şüphesiz Allah, belirlediği süreyi şaşırmaz....
Ali-İmran Suresi, 9. Ayet:
"Rabbimiz, sen mutlaka insanları, asla şüphe olmayan bir günde toplayacaksın." Allâh sözünden dönmez....
Ali-İmran Suresi, 21. Ayet:
Allah’ın âyetlerini, Kur’ân’ını, birliğini gösteren delilleri inkâr edenlere, haklı bir sebep ortada yokken peygamberlerin kanını dökenlere, sosyal adaleti, sosyal güvenliği temin eden, refah payını artırarak dengeli dağıtan, adaleti, nısfeti uygulayarak kamu düzenini, kamu güvenliğini sağlayan insanları, kamu görevlilerini, sosyal, ekonomik, idarî ve siyasî meselelerle ilgilenenleri, liderleri, uzmanları, âlimleri öldürenlere, işte onlara can yakıp inleten müthiş azabı haber ver....
Nisa Suresi, 54. Ayet:
Yoksa insanları, Allah'ın lütfundan kendilerine verdiği nimet yüzünden kıskanıyorlar mı? Evet biz, İbrahim Ailesi'ne de Kitap'ı ve hikmeti vermiş, onlara çok büyük bir mülk de lütfetmiştik....
Ənam Suresi, 26. Ayet:
Onlar, insanları, Kur’ân’a, Allah’ın Rasulüne kulak vermekten, iman etmekten, onların sözcülüğünü, savunuculuğunu yapmaktan men ederler. Kendileri de ondan uzak dururlar. Böylece, yalnız kendilerini ve birbirlerini mahvediyorlar ama farkında değiller....
Ənam Suresi, 123. Ayet:
Ve böylece, her şehirde oranın günahkârlarını, ileri gelenler kıldık ki, orada(insanları, îmandan men' etmek için kendilerince) tuzak kursunlar! Hâlbuki ancak kendilerine tuzak kurarlar da farkına varmazlar....
Ənam Suresi, 144. Ayet:
Deveden iki, sigirdan iki yaratmistir; de ki: «Iki erkegi mi, yoksa iki disiyi mi veya o iki disinin rahimlerinde bulunan yavrulari mi haram kilmistir? Yoksa Allah size bunlari buyururken orada mi idiniz?» Insanlari, bilmediklerinden sapitmak icin Allah'a kar_Ù yalan uyduranlardan daha zalim kimdir? Allah, zalim milleti doru yola eri_tirmez. *...
Ənam Suresi, 144. Ayet:
Deveden iki, sığırdan iki yaratmıştır; de ki: 'İki erkeği mi, yoksa iki dişiyi mi veya o iki dişinin rahimlerinde bulunan yavruları mı haram kılmıştır? Yoksa Allah size bunları buyururken orada mı idiniz?'
İnsanları,
bilmediklerinden sapıtmak için Allah'a karşı yalan uyduranlardan daha zalim kimdir? Allah, zalim milleti doğru yola eriştirmez....
Əraf Suresi, 97. Ayet:
O halde, artık hangi toplumun insanları, azabımızın, geceleyin daha onlar uykudayken ansızın başlarına kopmayacağından emin olabilirler?...
Əraf Suresi, 98. Ayet:
Yahut artık hangi toplumun insanları, azabımızın, güpegündüz onlar (dünyayla) oyalanıp dururken başlarına kopmayacağından emin olabilirler?...
Ənfal Suresi, 60. Ayet:
O halde, onlara karşı toplayabildiğiniz kadar kuvvet ve binek hayvanı hazır edin ki bununla hem Allahın, hem sizin düşmanınız olan bu insanları, hem de sizin bilmediğiniz ama Allahın bildiği başkalarını caydırabilesiniz; (ve bilin ki), Allah yolunda her ne sarf ederseniz size bütünüyle ödenecek ve size haksızlık yapılmayacaktır....
Yunus Suresi, 2. Ayet:
İçlerinden liyâkatli ve güvenilir bir adama: 'Bütün insanları, sorumluluk hesap ve cezayı hatırlatarak uyar ve iman edenlere, imanlarında sadâkat gösterenlere ayrılan Rableri katında yüksek makamlar olduğunu müjdele' diye vahyetmemizde, insanların hayretini mûcip olacak bir şey mi var? Üstelik kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah’a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altına iterek örtbas edip inkârda ısrar edenler, kâfirler bir de: 'Bu apaçık bir sihirbazdır' diyorlar....
Yunus Suresi, 88. Ayet:
Mûsâ: 'Ey Rabbimiz! Sen, Firavun ve kodamanlarına dünya hayatında göz kamaştırıcı zenginlik ve büyük servetler verdin. Ey Rabbimiz! Bu kadar serveti, insanları, başlarına buyruk hale getirerek, senin yolundan, İslâm’dan uzaklaştırıp, dalâleti, bozuk düzeni, helâki tercihlerine imkân sağlasınlar diye mi verdin? Ey Rabbimiz onların mallarını yok et. Kalplerini katılaştır, kafalarını kalınlaştır, mühürle. Gene de can yakıp inleten müthiş azâbı görünceye kadar, onlar iman etmeyecekler.' dedi....
Yunus Suresi, 88. Ayet:
Musa dedi ki: 'Ey Rabbimiz! Sen Firavun'a ve adamlarına, dünya hayatında süs ve mallar verdin. Ey Rabbimiz!
İnsanları,
senin yolundan saptırmaları için mi (verdin)? Ey Rabbimiz! Onların mallarını yok et, kalplerini de bağla ki, o acıklı azabı görünceye kadar iman etmesinler!'...
Hud Suresi, 73. Ayet:
"Allah'ın dilediğini gerçekleştirmesini mi yadırgıyorsun?" dediler, "Allah'ın rahmet ve bereketi sizin üzerinize olsun ey bu evin insanları, (hemen hatırlayın ki,) her zaman her övgüye layık olan O'dur; şanı çok yüce olan O!"...
İbrahim Suresi, 1. Ayet:
Eliif, Lââm, Ra. . . Sana inzâl ettiğimiz (hakikat ve Sünnetullah) BİLGİ(si) (kitap), insanları, varlıklarını meydana getiren El Esmâ bileşimlerinin elvermesi hâlinde (Bi-izni Rabbihim), karanlıklardan (cehaletten) Nur'a (ilme) ve Aziyz (hükmü karşı konulmaz olarak yerine gelen) ve Hamiyd'in (sadece kendi kendini değerlendiren) yoluna çıkarman içindir....
İbrahim Suresi, 44. Ayet:
(Ey Muhammed!)
İnsanları,
kendilerine azabın geleceği gün ile uyar. Zira o gün zalimler, “Ey Rabbimiz! Yakın bir süreye kadar bizi ertele de senin çağrına uyalım ve peygamberlerin izinden gidelim” diyecekler. Onlara şöyle denilecek: “Daha önce siz, sonunuzun gelmeyeceğine yemin etmemiş miydiniz?”...
İbrahim Suresi, 44. Ayet:
İnsanları,
azâbın geleceği gün konusunda uyar. O gün baskı, zulüm ve işkence ile temel hak ve hürriyetleri, Allah yolunu, Allah yolundaki faaliyetleri engelleyenler, haksızlık edenler: 'Rabbimiz, kısa bir müddet bizim cezamızı ertele. Senin davetine icabet edelim. Rasullere tâbi olalım.' diyecekler. Onlara: 'Daha önce, sizin için bir zeval olmadığına, hesaba çekilmiyeceğinize dair yeminler etmemiş miydiniz?' denilir....
İbrahim Suresi, 44. Ayet:
(44-45) Insanlari, kendilerine azabin gelecegi gun ile uyar. Haksizlik edenler: «Rabbimiz! Bizi yakin bir sureye kadar ertele de cagrina gelelim, peygamberlere uyalim» derler. Siz daha once, sonunuzun gelmeyecegine yemin etmemis miydiniz! stelik kendilerine yazik edenlerin yerlerinde oturdunuz. Onlara, yaptiklarimiz da sizlere aciklanmisti. Size misaller de vermistik....
İbrahim Suresi, 44. Ayet:
(44-45)
İnsanları,
kendilerine azabın geleceği gün ile uyar. Haksızlık edenler: 'Rabbimiz! Bizi yakın bir süreye kadar ertele de çağrına gelelim, peygamberlere uyalım' derler. Siz daha önce, sonunuzun gelmeyeceğine yemin etmemiş miydiniz! Üstelik kendilerine yazık edenlerin yerlerinde oturdunuz. Onlara, yaptıklarımız da sizlere açıklanmıştı. Size misaller de vermiştik....
İbrahim Suresi, 44. Ayet:
Ey Peygamber!
İnsanları,
azabın geleceği gün ile korkut. O gün, zalimler şöyle diyecekler: «Ey Rabbimiz! Bizi yakın bir zamana kadar ertele de senin davetine uyalım ve peygamberlere tâbi olalım.» Onlara: «Daha önce ahirete intikal etmeyeceğinize dair yemin etmemiş miydiniz?» denilir....
İbrahim Suresi, 44. Ayet:
İnsanları,
azapla yüzyüze gelecekleri gün konusunda uyar. O gün zalimler «Ey Rabbimiz, bizimle hesaplaşmayı yakın bir sürenin sonuna ertele de senin çağrına olumlu cevap verip, peygamberlere uyalım» derler. «Peki, vaktiyle sürekli yaşayacağınıza, hiç ölmeyeceğinize yemin edenler sizler değil miydiniz?»...
İbrahim Suresi, 44. Ayet:
(Ey Resûlüm!) O hâlde insanları, kendilerine azâbın geleceği gün (kıyâmet) ile korkut! Zîrâ (o gün) o zulmedenler: 'Rabbimiz! Bizi (dünyaya gönderip) yakın bir vakte kadar (kısa bir zaman için bile olsa, ecelimizi) te’hîr et ki, senin da'vetine uyalım ve o peygamberlere tâbi' olalım!' derler. (Onlara şöyle denilir:) 'Hâlbuki daha önce (dünyada iken) sizin için hiçbir (şekilde) sona erme olmadığına dâir yemîn etmemiş miydiniz?'...
İbrahim Suresi, 44. Ayet:
İnsanları,
kendilerine azabın geleceği gün ile uyar. Zulmedenler derler ki: Rabbımız; bizi, yakın bir müddete kadar tehir et, davetine uyalım ve peygamberlere tabi olalım. Siz daha önce de sonunuzun gelmeyeceğine yemin etmemiş miydiniz?...
İbrahim Suresi, 44. Ayet:
Bunun içindir ki, insanları, azabın başlarına geleceği Gün için uyar; o Gün ki, zulmedenler: "Ey Rabbimiz!" derler, "Bize kısa bir süre daha ver ki Senin çağrına icabet edelim; Senin elçilerine uyup peşlerinden gidelim!" (Fakat Allah da onlara:) "Siz bir vakitler kıyamet gibi, ceza gibi bir şeyin sizin için sözkonusu olmadığına yemin edip durmuyor muydunuz?" (diye karşılık verecektir)....
İbrahim Suresi, 44. Ayet:
Resulüm!
İnsanları,
kendilerine azabın geleceği (kıyamet) gününden korkut! O gün zâlimler: “Ey Rabbimiz! Yakın bir müddete kadar bize süre ver de senin dâvetine uyalım, peygamberlere tâbi olalım. ” derler. “Siz daha önce sonunuzun gelmeyeceğine (sürekli yaşayacağınıza) yemin etmemiş miydiniz?”...
İbrahim Suresi, 44. Ayet:
İnsanları,
kendilerine azabın geleceği gün ile uyar. Zulmedenler: -Rabbimiz! Bizi yakın bir süreye kadar ertele de çağrına uyalım, peygamberlere tabi olalım, derler. Siz daha önce, sonunuzun gelmeyeceğine yemin etmemiş miydiniz?!...
İbrahim Suresi, 44. Ayet:
İnsanları,
kendilerine azâbın geleceği şu güne karşı uyar ki, zâlimler: "Rabbimiz, derler, bizi yakın bir süreye kadar ertele de senin çağrına gelelim, elçilere uyalım!" "Peki, önceden sizin için hiç zeval olmadığına (sürekli yaşayacağınıza) yemin etmemiş miydiniz?"...
İbrahim Suresi, 44. Ayet:
İnsanları,
başlarına azabın geleceği gün hakkında uyar ki, o günde zalimler 'Rabbimiz, ecelimizi yakın bir zamana ertele de Senin davetine cevap verip peygamberlere uyalım' derler. Hani, bundan önce hiç zeval bulmayacağınıza dair yemin edenler siz değil miydiniz?...
İbrahim Suresi, 44. Ayet:
İnsanları,
azabın kendilerine ulaşacağı gün konusunda uyar. O gün, zalimler şöyle derler: "Ey Rabbimiz! Bizi yakın bir süreye kadar geri bırak da çağrına cevap verip resullere uyalım." Daha önce siz, kendiniz için çöküş ve bitiş yoktur diye yemin etmediniz mi?...
İbrahim Suresi, 45. Ayet:
(44-45) Insanlari, kendilerine azabin gelecegi gun ile uyar. Haksizlik edenler: «Rabbimiz! Bizi yakin bir sureye kadar ertele de cagrina gelelim, peygamberlere uyalim» derler. Siz daha once, sonunuzun gelmeyecegine yemin etmemis miydiniz! stelik kendilerine yazik edenlerin yerlerinde oturdunuz. Onlara, yaptiklarimiz da sizlere aciklanmisti. Size misaller de vermistik....
İbrahim Suresi, 45. Ayet:
(44-45)
İnsanları,
kendilerine azabın geleceği gün ile uyar. Haksızlık edenler: 'Rabbimiz! Bizi yakın bir süreye kadar ertele de çağrına gelelim, peygamberlere uyalım' derler. Siz daha önce, sonunuzun gelmeyeceğine yemin etmemiş miydiniz! Üstelik kendilerine yazık edenlerin yerlerinde oturdunuz. Onlara, yaptıklarımız da sizlere açıklanmıştı. Size misaller de vermiştik....
Nəhl Suresi, 61. Ayet:
Eğer Allâh, insanları, yaptıkları (her) haksızlıkla cezâlandırsaydı, yeryüzünde tek canlı bırakmazdı. Fakat onları takdir edilen bir süreye kadar erteler. Süreleri geldiği zaman da bir sâ'at dahi ne geri kalırlar, ne de ileri geçerler (derhal mahvolup giderler)....
İsra Suresi, 60. Ayet:
Hani sana: 'Rabbin geçmiş ve gelecek bütün insanları, insanların hayatlarını, davranışlarını ilmiyle kudretiyle çepeçevre kuşatmıştır' demiştik. Mirac gecesi çıplak gözle sana gösterdiğimiz rüya gibi görüntüleri ve Kur’ân’da rahmetten uzak kılınan ağacı, kaktüsü yalnızca insanları imtihan ve deneme vesilesi olarak düzenleyip hazırladık. Biz insanlara korku veren uyarılarda bulunuyoruz, bu onlarda büyük azgınlıklardan, azgınlıklarını artırmaktan başka bir şey sağlamıyor....
İsra Suresi, 71. Ayet:
O gün bütün insanları, (Allah'ın tayin ettiği) imamları ile çağırırız. O zaman kitabı sağdan verilen kimseler, böylece kitaplarını okurlar. Ve (onlara) zerre kadar zulmedilmez (haksızlığa uğratılmaz)....
İsra Suresi, 94. Ayet:
İnsanları,
kendilerine hidayet geldiğinde iman etmekten alıkoyan: 'Allah peygamber olarak bir insanı mı gönderdi?' demelerinden başka bir şey değildir....
Kəhf Suresi, 2. Ayet:
Peygamber, insanları, Allah'dan gelecek ağır bir azap konusunda uyarsın ve iyi amel işleyen mü'minlere de kendilerini iyi bir ödülün beklediği müjdesini versin diye bu dosdoğru kitap indirildi....
Kəhf Suresi, 7. Ayet:
Biz, yeryüzündeki şeyleri ona bir süs yaptık ki, insanları, içlerinden hangisi amel yönünden daha güzeldir diye imtihan edelim....
Kəhf Suresi, 21. Ayet:
Onları uyuttuğumuz ve dirilttiğimiz gibi, insanları, onlardan haberdar ettik ki, Allah’ın va’dinin hak ve doğru olduğunu, kıyametin kopacağı ânın geleceğinde ve gerçekleşeceğinde de şüphe olmadığını bilsinler. Hani onlar, aralarında Eshâb-ı Kehf’in durumunu tartışıyorlardı. 'Üzerlerine bir anıt dikin. Rableri onların başına geleni, hallerini daha iyi bilir.' dediler. Eshâb-ı Kehf konusunda düşündüklerini, planlarını gerçekleştirme gücüne sahip olanlar: 'Biz onların üzerlerine bir mescit yapacağı...
Kəhf Suresi, 47. Ayet:
O kıyamet gününü hatırla ki, dağları yürüteceğiz ve arzı çırılçıplak göreceksin.
İnsanları,
hesap yerine toplamışız da onlardan hiç bir kimse bırakmamışız....
Kəhf Suresi, 47. Ayet:
O kıyamet gününü hatırla ki, dağları yürüteceğiz ve yeryüzünü çırılçıplak göreceksin. Bütün insanları, mahşerde toplayacağız hiçbir kimseyi bırakmayacağız....
Kəhf Suresi, 55. Ayet:
Ve insanları, onlara hidayet geldiği (hidayete davet edildikleri) zaman Rab'lerinin mağfiretini dilemekten ve mü'min olmaktan men eden (alıkoyan) şey, sadece evvelkilerin sünnetinin, onların başına gelmemesi veya azapla karşı karşıya kalmamalarıdır....
Kəhf Suresi, 55. Ayet:
İnsanları,
kendilerine hidâyet geldikten, doğru yol bildirildikten sonra da inanmaktan ve Rablerinden yarlıganma dilemekten meneden şey, ancak evvelkiler hakkındaki yolun, yordamın, dünyâda helâk edilişin gelmesini, yahut da apaçık bir sûrette âhiret azâbının gelip çatmasını bekleyiş....
Kəhf Suresi, 55. Ayet:
İnsanları,
kendilerine hidayet geldiğinde iman etmekten ve Rablerinden bağışlanma dilemekten alıkoyan; öncekilerin başına gelenlerin kendilerinin de başlarına gelmesi(ni) veya azabın göz göre göre kendilerine ulaşması(nı beklemeleri)nden başka bir şey değildir....
Kəhf Suresi, 55. Ayet:
Kendilerine doğru yolu gösteren peygamber geldiğinde insanları, iman etmekten ve Rabblerinden günahlarının mağfiretini istemekten alıkoyan şey sadece geçmiş milletlerin başlarına gelen felaketlerin kendilerine de gelmesini veya ahiret azabının ansızın göz göre göre gelip çatmasını beklemek olmuştur....
Kəhf Suresi, 55. Ayet:
O insanları, kendilerine peygamber geldiği halde, inanmaktan ve Rab’lerinden af dilemekten alıkoyan şey, sırf Allah’ın düsturu uyarınca, evvelki ümmetlerin başına gelen azabın kendilerinin de başlarına gelmesini yahut âhiret azabının gözlerinin önüne konulmasını beklemeleridir....
Taha Suresi, 51. Ayet:
1.
kâle
: dedi
2.
fe
: o zaman, böylece, öyleyse
3.
mâ bâlu
: durumu nedir (ne haldedirler)
4.
el kurûni
: aynı za...
Həcc Suresi, 2. Ayet:
Onu (kıyâmeti) gördüğünüz gün, emziren kadınların hepsi, emzirdiğini unutup bırakır (ilgilenmez). Yük (bebek) taşıyan kadınların hepsi, taşıdığı yükü (bebeğini) düşürür. Ve insanları, sarhoş olmadıkları halde sarhoş görürsün. Ve lâkin Allah'ın azabı (çok) şiddetlidir....
Həcc Suresi, 2. Ayet:
Onu göreceğiniz gün, her emziren kadın emzirdiği (yavrusu)nu unutur ve her hâmile kadın yükünü (karnındaki çocuğunu) düşürür; (o gün) insanları, sarhoşlar (gibi yalpalarken) görürsün; hâlbuki onlar sarhoş kimseler değildir. Fakat Allah’ın azâbı (pek)şiddetlidir....
Həcc Suresi, 25. Ayet:
Kâfirlere, insanları, Allah'ın yolundan ve gerek Mekke yerlilerinin gerekse dışardan gelen herkesin ziyaretine eşitçe açtığımız Mescid-i Haram'a (Kâ'be'ye) girmekten alıkoyanlara gelince kim orada zalimce bir tutum takınarak Allah'ın emirlerini çiğnerse kendisine acıklı bir azap tattırırız....
Həcc Suresi, 67. Ayet:
Biz her ümmet için bir şeriat tayin ettik ki, onlar bununla amel ederler. Bunun için (ey Rasûlüm) din işinde sana asla muhalefet etmesinler. Sen, insanları, Rabbine ibadet etmeye davet et. Çünkü sen, gerçekten hidayete götüren doğru bir yol üzerindesin....
Şüəra Suresi, 130. Ayet:
'
İnsanları,
mü’minleri, insafsız, insan haklarına riayet etmeyen, gücüne karşı konulmayan zorbalar gibi yakaladığınız, tutukladığınız zaman hesap vereceğini düşünmeyen zâlim diktatörler gibi mi cezalandırıyorsunuz?'...
Qəsəs Suresi, 87. Ayet:
Allah’ın âyetleri sana indirildikten, içindeki hükümler sana farz olduktan sonra, artık, sakın onlar seni bu âyetleri okumaktan, tebliğden, içindeki ilkeleri yaşamaktan alıkoymasınlar, faaliyetlerini engelleyici tedbirler almasınlar.
İnsanları,
Rabbinin birliğini kabule, ona kulluk ve ibadete, şeriatla amel etmeye davet et. Sakın imandan sonra ilâhlığında, otoritesinde, mülkünde, tasarruflarında Allah’a ortak koşan, gizli şirki yaşayan, başka otoriteler kabul eden müşriklerden olma!...
Rum Suresi, 30. Ayet:
Artık, yüzünü tam doğru dine döndür, Allah'ın ilk yarattığı selâmet haline ki insanları, o tabîî halde, selâmet halinde yaratmıştır; Allah'ın yaratışı, dîn, değiştirilemez; budur en doğru dîn ve fakat insanların çoğu bilmez....
Səba Suresi, 6. Ayet:
Kendilerine ilim verilmiş olanlar görüyor ki, sana Rabbinden indirilmiş olan kitap hakkın tâ kendisidir ve insanları, herşeyin mutlak galibi ve her türlü övgünün gerçek muhatabı olan Allah'ın yoluna iletmektedir....
Fatir Suresi, 45. Ayet:
Ve eğer Allah insanları, kazandıkları şeyler sebebiyle muaheze etseydi (sorgulasaydı), onun üstünde (yeryüzünde) dabbe (yürüyen bir canlı) bırakmazdı. Ve lâkin belirlenmiş bir zamana kadar onları tehir eder (erteler). Fakat onların ecelleri geldiği zaman (hesaba çeker). Muhakkak ki Allah, kullarını görendir....
Fatir Suresi, 45. Ayet:
Eğer Allah, insanları, ettikleri günah yüzünden yakalayıp hesaba çekseydi, yer yüzünde hiç bir canlı bırakmazdı. Fakat Allah, onları, muayyen bir vakte kadar geciktirir. Nihayet ecelleri gelince, Muhakkak Allah kullarına Basîr’dir= onları amellerine göre cezalandırır....
Fatir Suresi, 45. Ayet:
Eğer Allah, insanları, kazandıkları yüzünden hesaba çekseydi, yerkürenin sırtında hiçbir canlı bırakmazdı. Ne var ki, onları belirli bir süreye kadar, ecelleri gelinceye kadar erteliyor. Allah, kullarını iyice görmektedir....
Fussilət Suresi, 19. Ayet:
Bu nedenle, (bütün insanları,) Allah düşmanlarının ateşin başında toplanacakları ve sonra içine atılacakları Gün(e karşı uyar),...
Fussilət Suresi, 33. Ayet:
İnsanları,
Allah’a kulluk ve ibadete, Allah yoluna davet eden, hâlis niyet ve amaçlarla, İslâm esaslarını, İslâmî düzeni hayata geçiren, iş barışı içinde bilinçli, planlı, mükemmel, meşrû, faydalı, verimli çalışarak nimetin-ürünün bollaşmasını sağlayan, yerinde, haklı çıkışlar yaparak, düzelmeye, iyiliğe, iyileştirmeye ön ayak olan, cârî-kalıcı hayırlar-sâlih ameller işleyen: 'Ben de İslâm’ı yaşayan müslümanlardan biriyim' diyen, sorumluluk şuuruyla görevini yerine getiren kimseden, müslümandan ...
Şura Suresi, 8. Ayet:
Eğer Allah dileseydi bütün insanları, aynı dine bağlı, tek ümmet yapardı. Ama O, insanların hak etmelerine göre dilediği kimseyi rahmetine dahil eder. Zalimlerin ise ne hâmileri, ne de yardımcıları vardır....
Duxan Suresi, 3. Ayet:
Biz onu, Kur’ân’ı kutsal, hayırlı, bereketli bir gecede indirdik. Biz, Kur’ân ile insanları, sorumluluk, hesap ve cezayı hatırlatarak uyarıyoruz....
Məhəmməd Suresi, 1. Ayet:
Kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah’a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altına iterek örtbas edip inkârda ısrar edenlerin, kâfirlerin, insanları, Allah yolundan, İslâm’a girmekten alıkoyanların, İslâmî hayatı yaşamaya, İslâmî faaliyetlere engel tedbirler alanların amellerini Allah zayi eder....
Qəmər Suresi, 19. Ayet:
(19-20) Nitekim uzerlerine, insanlari, sokulmus hurma kutugu gibi kopararak yere seren, dondurucu bir ruzgari ugursuzlugu devam eden bir gunde gonderdik....
Qəmər Suresi, 19. Ayet:
(19-20) Nitekim üzerlerine, insanları, sökülmüş hurma kütüğü gibi kopararak yere seren, dondurucu bir rüzgarı uğursuzluğu devam eden bir günde gönderdik....
Qəmər Suresi, 20. Ayet:
(Öyle bir rüzgâr ki) insanları, sanki kökünden koparılmış hurma kütükleri gibi (havaya fırlatıp) atar....
Qəmər Suresi, 20. Ayet:
O rüzgâr, insanları, sökülmüş hurma kütükleri gibi yere seriyordu....
Qəmər Suresi, 20. Ayet:
İnsanları,
sanki sökülmüş hurma kütükleri gibi koparıp atıyordu....
Qəmər Suresi, 20. Ayet:
Öyle ki, insanları, kökünden sökülmüş hurma kütükleri gibi söküb atıyordu....
Qəmər Suresi, 20. Ayet:
(19-20) Nitekim uzerlerine, insanlari, sokulmus hurma kutugu gibi kopararak yere seren, dondurucu bir ruzgari ugursuzlugu devam eden bir gunde gonderdik....
Qəmər Suresi, 20. Ayet:
(19-20) Nitekim üzerlerine, insanları, sökülmüş hurma kütüğü gibi kopararak yere seren, dondurucu bir rüzgarı uğursuzluğu devam eden bir günde gönderdik....
Qəmər Suresi, 20. Ayet:
O rüzgâr, insanları, sökülmüş hurma kütükleri gibi yere seriyordu....
Qəmər Suresi, 20. Ayet:
İnsanları,
sanki köklerinden koparılmış hurma kötükleriymiş gibi yıkıyordu....
Qəmər Suresi, 20. Ayet:
İnsanları,
kökünden devrilen hurma kütükleri gibi yoluyordu....
Qəmər Suresi, 20. Ayet:
(O rüzgar) insanları, sökülmüş hurma kütükleri gibi yere seriyordu....
Qəmər Suresi, 20. Ayet:
(Öyle bir fırtına ki) insanları, sanki onlar köklerinden sökülmüş hurma kütükleri imiş gibi, ta temelinden kopar (ıb helake uğrat) ıyordu. ...
Qəmər Suresi, 20. Ayet:
İnsanları,
sökülmüş hurma kütükleri gibi koparıp yere seriyordu....
Qəmər Suresi, 20. Ayet:
O rüzgâr insanları, sanki köklerinden sökülmüş hurma kütükleri imişler gibi koparıp yere seriyordu....
Qəmər Suresi, 20. Ayet:
Öyle ki insanları, kökü sökülmüş, içi boş hurma kütükleri gibi fırlatıp atıyordu....
Qəmər Suresi, 20. Ayet:
İnsanları,
köklerinden sökülmüş hurma kütükleri gibi kaldırıp atıyordu....
Müddəssir Suresi, 36. Ayet:
Kocundurmak için insanları,...
Nəsr Suresi, 2. Ayet:
İnsanları,
Allah’ın dinine (İslâm’a) bölük bölük girerlerken gördüğün zaman,...
Zariyat Suresi, 56. Ayet:
Ben cinleri ve insanları, ancak bana kulluk etsinler diye yarattım....
Zariyat Suresi, 56. Ayet:
Ve ben, cinleri ve insanları, ancak bana kulluk etsinler diye yarattım....
Zariyat Suresi, 56. Ayet:
Ben cinleri ve insanları, ancak bana kulluk etsinler diye yarattım....
Zariyat Suresi, 56. Ayet:
Ben cinleri ve insanları, ancak bana kulluk etsinler diye yarattım....
Zariyat Suresi, 56. Ayet:
Ben cinleri ve insanları, ancak bana kulluk etsinler diye yarattım....
Zariyat Suresi, 56. Ayet:
(Ben) cinleri ve insanları, ancak bana ibâdet etsinler diye yarattım!...
Zariyat Suresi, 56. Ayet:
Ben cinleri ve insanları, ancak bana kulluk etsinler diye yarattım....
Zariyat Suresi, 56. Ayet:
Ben cinleri ve insanları, ancak bana kulluk etsinler diye yarattım....
İsra Suresi, 88. Ayet:
De ki: “Andolsun ki bugünün, yarının tüm insanları, bu Kur’ân'ın bir benzerini getirmek üzere bir araya gelseler, birbirlerine yardımcı da olsalar, onun benzerini kesinlikle getiremezler.” ...
İbrahim Suresi, 44. Ayet:
(44,45) "Ve sen insanları, azabın geleceği gün ile uyar. Artık şirk koşarak yanlış; kendi zararlarına iş yapan o kimseler, “Ey Rabbimiz! Bizi yakın bir süreye kadar ertele de senin davetine uyalım ve elçilere tâbi olalım.” derler. –Daha önce siz, sizin için bitişin/tükenişin/yok oluşun olmadığına dair yemin etmemiş miydiniz? Hem siz, şirk koşarak kendilerine haksızlık edenlerin yurtlarında oturdunuz. Onlara nasıl yaptığımız size apaçık belli olmuştu. Ve size örnekler de vermiştik.– "...
İbrahim Suresi, 45. Ayet:
(44,45) "Ve sen insanları, azabın geleceği gün ile uyar. Artık şirk koşarak yanlış; kendi zararlarına iş yapan o kimseler, “Ey Rabbimiz! Bizi yakın bir süreye kadar ertele de senin davetine uyalım ve elçilere tâbi olalım.” derler. –Daha önce siz, sizin için bitişin/tükenişin/yok oluşun olmadığına dair yemin etmemiş miydiniz? Hem siz, şirk koşarak kendilerine haksızlık edenlerin yurtlarında oturdunuz. Onlara nasıl yaptığımız size apaçık belli olmuştu. Ve size örnekler de vermiştik.– "...
Ali-İmran Suresi, 7. Ayet:
(7-9) Allah, sana bu kitabı indirendir. Bu kitaptan bir kısmı yasa içeren âyetlerdir ki bunlar, kitabın anasıdır. Diğerleri de benzeşen anlamlılardır. Amma, durum bu iken, kalplerinde kaypaklık/tutarsızlık olan kimseler, insanları dinden çıkarmak, ortak koşmaya sürüklemek ve onun anlamlarından en uygununun tesbitine yeltenmek için hemen ondan benzeşen anlamlı olanlarının peşine düşerler. Hâlbuki onun anlamlarından en uygun olanının tesbitini ancak Allah ve –“Biz buna inandık, hepsi Rabb...
Ali-İmran Suresi, 8. Ayet:
(7-9) Allah, sana bu kitabı indirendir. Bu kitaptan bir kısmı yasa içeren âyetlerdir ki bunlar, kitabın anasıdır. Diğerleri de benzeşen anlamlılardır. Amma, durum bu iken, kalplerinde kaypaklık/tutarsızlık olan kimseler, insanları dinden çıkarmak, ortak koşmaya sürüklemek ve onun anlamlarından en uygununun tesbitine yeltenmek için hemen ondan benzeşen anlamlı olanlarının peşine düşerler. Hâlbuki onun anlamlarından en uygun olanının tesbitini ancak Allah ve –“Biz buna inandık, hepsi Rabb...
Ali-İmran Suresi, 9. Ayet:
(7-9) Allah, sana bu kitabı indirendir. Bu kitaptan bir kısmı yasa içeren âyetlerdir ki bunlar, kitabın anasıdır. Diğerleri de benzeşen anlamlılardır. Amma, durum bu iken, kalplerinde kaypaklık/tutarsızlık olan kimseler, insanları dinden çıkarmak, ortak koşmaya sürüklemek ve onun anlamlarından en uygununun tesbitine yeltenmek için hemen ondan benzeşen anlamlı olanlarının peşine düşerler. Hâlbuki onun anlamlarından en uygun olanının tesbitini ancak Allah ve –“Biz buna inandık, hepsi Rabb...
Nisa Suresi, 54. Ayet:
Yoksa onlar insanları, Allah'ın onlara armağan olarak verdiği şey için kıskanıyorlar mı? Bakın, şüphesiz Biz, İbrâhîm soyuna da kitap ve haksızlık, bozgunculuk ve kargaşayı engellemek için konulmuş kanun, düstur ve ilkeleri vermiştik. Hem de onlara büyük bir hükümranlık verdik. ...
İsra Suresi, 71. Ayet:
Bir gün gelecek, bütün insanları, (eylemlerine) önderlik eden (tasavvur ve bilinç)leriyle huzurumuza çıkarıp (hesap soracağız); artık kimlerin karnesi sağ ellerine verilirse, işte onlar karnelerini (sevinç içinde) okuyacaklar ve onlara zerre kadar haksızlık edilmeyecek....
İsra Suresi, 71. Ayet:
Bütün insanları, liderleriyle birlikte çağırdığımız gün, kimin kitabı sağından verilirse, işte onlar kitablarını okurlar ve onlara en küçük bir haksızlık yapılmaz....
İsra Suresi, 71. Ayet:
Gün gelir, her sınıftan insanları, tâbi oldukları önderlerine nisbet ederek çağırırız. Kimin hesap defteri sağından verilirse işte onlar defterlerini emin olarak okur ve kıl kadar olsun, haksızlığa uğratılmazlar....
Qəmər Suresi, 20. Ayet:
(Elə bir külək ki) insanları, sanki kökündən qopardılmış xurma kötükləri kimi (havada fırladıb) atar....
Bəqərə Suresi, 251. Ayet:
Məğlub etdilər onları iznilə Allahın və qətl etdi Davud Calutu və əta etdi ona Allah mülk və hikmət və bildirdi ona nədən istəyirdi. Əgər dəf etməsəydi Allah insanları, bəzisini onların bəzisi ilə, fəsad olardı ərz. Və lakin Allah fəzl sahibidir üzərində aləmlərin!...
Loğman Suresi, 28. Ayet:
Sizin hamınızı yaratmaq və (öləndən sonra) diriltmək (ilk məxluqu yaratmağın asanlığı və Qiyamət günü insanları, əməlləri bir-birindən ayırmaq baxımından) yalnız bir nəfəri (yaratmaq və diriltmək) kimidir. Çünki Allah (hər şeyi) eşidən və görəndir (hamının danışığını eşidir, hamının xasiyyətini və əməllərini görür. Beləliklə Qiyamətdə Onun heç bir çətinliyi olmayacaqdır)....
Rəd Suresi, 6. Ayet:
Onlar yaxşılıqdan öncə pisliyin gəlməsinə səni tələsdirirlər. Lakin əslində onlara qədər də ibrətamiz cəzalar verilmişdi. Həqiqətən, sənin Rəbbin insanları, haqsızlığı olsa belə, bağışlayandır. Sənin Rəbbin şiddətli cəza da verəndir....
Ali-İmran Suresi, 9. Ayet:
Rəbbimiz! Şübhəsiz ki, Sən, insanları, barəsində heç bir şəkk-şübhə olmayan bir gündə toplayansan. Şübhəsiz ki, Allah vədindən qətiyyən dönməz...
Nisa Suresi, 54. Ayet:
Yoxsa onlar insanları, Allahın onlara verdiyi bəxşiş səbəbindən qısqanırlar? Baxın, şübhəsiz Biz, İbrahim nəslinə də Kitab [vermişdik] və haqsızlığın, fitnə-fəsadın, qarışıqlığın qarşısını almaq üçün qoyulmuş qayda-qanun və prinsipləri vermişdik. Həm də onlara böyük bir səltənət vermişdik....
İsra Suresi, 88. Ayet:
De ki: "And olsun ki, bu günün, sabahın bütün insanları, bu Quranın bir bənzərini gətirmək üçün bir yerə yığışsalar, bir-birlərinə kömək olsalar da, onun bənzərini qətiyyən gətirə bilməzlər."...
Bələd Suresi, 2. Ayet:
bu şəhərdə yaşayan bütün insanları, ...