Axtarış Nəticələri

Məryəm Suresi, 62. Ayet: 1. lâ yesmeûne : işitmezler 2. fî-hâ : orada 3. lagven : boş söz 4. illâ : ancak, sadece ...

Məryəm Suresi, 62. Ayet: Orada mânasız bir söz işitmeyecekler, ancak esenlik size sözünü duyacaklar ve sabah akşam, rızıkları gelecek onlara....

Məryəm Suresi, 62. Ayet: Orada lağv (dedikodu) değil sadece "Selâm" (Selâm isminin mânâsı açığa çıkar ve böylece kendi hakikatlerinden açığa çıkan kuvveleri konuşurlar) işitirler. . . Orada kendilerinin sabah - akşam, yaşam gıdalarıyla beslenmeleri söz konusudur....

Məryəm Suresi, 62. Ayet: Onda 'boş bir söz' işitmezler; sadece selam (ı işitirler). Sabah akşam, onların rızıkları orda (bulunmakta)dır....

Məryəm Suresi, 62. Ayet: Onda 'boş bir söz' işitmezler; sadece selam(ı işitirler). Sabah akşam, onların rızıkları orda (bulunmakta)dır....

Məryəm Suresi, 62. Ayet: Onda selamın dışında 'boşa harcanmış bir söz' işitmezler. Sabah akşam, onların rızıkları orda (bulunmakta) dır....

Məryəm Suresi, 62. Ayet: Orada boş lakırdı değil, yalnızca "selam" işitirler. Orada kendilerinin sabah, akşam, rızıkları da hazırdır....

Taha Suresi, 18. Ayet: O dedi: asâm, üzerine dayanırım ve onunla davarlarıma yaprak çırparım, benim onda daha diğer hacetlerim de vardır...

Taha Suresi, 18. Ayet: Musa: «O benim asam, üzerine dayanırım ve onunla davarlarıma yaprak çırparım; benim daha başka ihtiyaçlarımı da görür.» dedi....

Nur Suresi, 7. Ayet: Beşinci keresinde de «Eğer yalan söylüyorsam, Allah'ın lanetine uğrayayım» demeleri gerekir....

Şüəra Suresi, 20. Ayet: Mûsâ: 'Bir yumruğun ölüme sebebiyet vereceğini bilerek yapmışsam, o takdirde düzen, kural tanımayanlardan, helâki hak edenlerden olurum.' dedi....

Qəsəs Suresi, 28. Ayet: (Mûsâ:) 'Bu (sözleşme) benimle senin arandadır. Bu iki süreden hangisini doldurursam, o hâlde bana düşmanlık (bir kızgınlık) yok. Çünki Allah, söylemekte olduğumuza vekîldir' dedi....

Rum Suresi, 17. Ayet: Öyle ise, akşama girdiğinizde ve sabaha girdiğinizde Allah’ı tesbîh edin (akşam, yatsı ve sabah namazlarını kılın)!...

Səba Suresi, 50. Ayet: De ki: "Eğer dalâlette olursam, o zaman sadece kendi nefsim üzerine (sebebiyle) olurum. Eğer hidayete erersem, o taktirde bu Rabbimin bana vahyi sebebiyledir. Muhakkak ki O; en iyi işiten ve en yakın olandır."...

Səba Suresi, 50. Ayet: De ki: “Ben eğer sapmışsam, ancak kendi aleyhime sapmış olurum. Eğer hidayete ermişsem, bu da Rabbimin bana vahyettiği sayesindedir. Şüphesiz O, hakkıyla işitendir, kuluna çok yakındır.”...

Səba Suresi, 50. Ayet: De ki: Eğer (haktan) saparsam, kendi aleyhime sapmış olurum. Eğer doğru yolu bulursam, bu da Rabbimin bana vahyettiği (Kur'an) sayesindedir. Şüphesiz O, işitendir, yakındır....

Səba Suresi, 50. Ayet: De ki: "Eğer (doğru inançtan) saparsam, bilincimin (yanıltışı) olur bu sapış! Eğer hakikate erersem, Rabbimin bana vahyettiği iledir. . . Muhakkak ki O, Semi'dir, Kariyb'dir. "...

Səba Suresi, 50. Ayet: 'Eğer başıma buyruk hareket ederek hak yoldan uzaklaşmış, dalâleti tercih etmişsem, günah işleyerek, helâkime, felâketime sebebiyet vermiş olurum. Eğer hak yolu tercih ediyor, İslâm’da sebat ediyorsam, bu da Rabbimin bana vahyettiği Kur’ân sayesindedir. O her şeyi işitir ve kuluna yakındır.' de....

Səba Suresi, 50. Ayet: De ki: "Eğer ben sapacak olsam, artık kendi nefsim aleyhine sapmış olurum; eğer hidayeti bulacak olsam, bu da Rabbimin bana vahyetmekte olduğu (Kur'an) sayesindedir. Şüphesiz O, işitendir, yakın olandır."...

Səba Suresi, 50. Ayet: De ki: “- Eğer ben yanılırsam, ancak kendi nefsimin aleyhine (cezası bana olarak) yanılırım. Eğer doğru yolu bulmuşsam, bu da Rabbimin bana vahy vermesiyledir. Çünkü O, Semî’dir= size söylediklerimi işitiyor, (hem bana, hem size) yakındır, (bizi hesaba çekecektir)....

Səba Suresi, 50. Ayet: De ki:» Ben sapitirsam, sapitmakla ancak kendime etmis olurum. Dogru yolda olursam, bu Rabbim'in bana vahyetmesiyledir. Dogrusu O, isitendir, yakin olandir»...

Səba Suresi, 50. Ayet: De ki: Eğer ben sapıtırsam kendi aleyhime sapıtmış olurum. Doğru yolu bulursam, bu, Rabbimin bana vahyetmesiyledir. Şüphesiz ki O, işitendir, yakındır....

Səba Suresi, 50. Ayet: De ki: 'Eğer saparsam, kendi zararıma sapmış olurum. Doğru yolda olursam, bu Rabbim'in bana vahyetmesiyledir. Doğrusu O, işitendir, yakın olandır'...

Səba Suresi, 50. Ayet: De ki: Eğer (haktan) saparsam, kendi aleyhime sapmış olurum. Eğer doğru yolu bulursam, bu da Rabbimin bana vahyettiği (Kur'an) sayesindedir. Şüphesiz O, işitendir, yakındır....

Səba Suresi, 50. Ayet: De ki, 'Saparsam, kendi kusurumdandır, yolu bulursam Rabbimin bana vahyetmesindendir. O İşitendir, Bilendir.'...

Səba Suresi, 50. Ayet: De ki: «Eğer ben yanılırsam, yalnız kendime kalarak yanılırım ve eğer doğru yolu bulmuşsam bilmeli ki Rabbimin bana vahiy vermesiyledir. Çünkü O, yakındır, işitir, işittirir....

Səba Suresi, 50. Ayet: De ki: «Eğer ben yanılırsam, yalnız kendi adıma yanılırım. Ve eğer hidayeti bulmuşsam, bilinmeli ki Rabbimin bana vahiy vermesiyledir. Çünkü O, yakındır, işitir, işittirir.»...

Səba Suresi, 50. Ayet: De ki: "Eğer ben sapacak olsam, artık kendi nefsim aleyhine sapmış olurum; eğer hidayeti bulacak olsam, bu da rabbimin bana vahyetmekte olduğu (Kuran) sayesindedir. Şüphesiz O işitendir, yakın olandır."...

Səba Suresi, 50. Ayet: De ki: Eğer ben, sapacak olsam, ancak kendi aleyhime sapmış olurum. Şayet hidayete erersem, Rabbimin bana vahyetmesinden ötürü ererim. O, muhakkak ki Semi'dir. Karib'tir....

Səba Suresi, 50. Ayet: De ki: "Eğer sapkınlığa düşmüş olsaydım (kendi yüzümden ve) kendi aleyhime sapmış olurdum; ama eğer doğru yoldaysam, yalnızca Rabbimin bana vahyi sayesindedir, kuşkusuz O, en yakın olan, her şeyi işitendir!"...

Səba Suresi, 50. Ayet: De ki: -Eğer saparsam, sapmam ancak kendi aleyhimedir, eğer doğru yola girersem bu da Rabbim bana vahyettiği içindir. O, herşeyi işitir, o çok yakındır....

Səba Suresi, 50. Ayet: De ki: "Eğer ben yoldan saparsam, kendi aleyhime olarak saparım. Şayet doğru yolu bulursam, bu da Rabbimin bana vahyetmesi sayesindedir. O herşeyi işitir, kullarına pek yakındır."...

Səba Suresi, 50. Ayet: De ki: "Eğer saparsam, kendi zararıma sapmış olurum. Eğer yolu bulursam, bu da Rabbimin bana vahyettiği (Kur'ân) sayesindedir. Şüphesiz O, işitendir, yakındır."...

Səba Suresi, 50. Ayet: De ki: «Eğer ben sapacak olsam, artık kendi nefsim aleyhine sapmış olurum; eğer hidayeti bulacak olsam, bu da Rabbimin bana vahyetmekte olduğu (Kur'an) sayesindedir. Hiç şüphe yok O, işitendir, yakın olandır....

Səba Suresi, 50. Ayet: De ki: Eğer ben sapmışsam, kendi aleyhime sapmışımdır. Doğru yolu bulmuşsam, o da Rabbimin bana vahyettikleri sayesindedir. Şüphesiz ki O herşeyi işitir, herşeye yakındır....

Səba Suresi, 50. Ayet: De ki: "Eğer saparsam, öz benliğim aleyhine saparım. Doğruyu ve güzeli bulursam bu, Rabbimin bana vahyettiği sayesindedir. Çünkü O, Semî'dir, Karîb'dir."...

Sad Suresi, 31. Ayet: Bir akşam, ona güzel koşu atları sunulmuştu....

Sad Suresi, 31. Ayet: Hani ona bir akşam, çalımlı ve cins koşu atları sunulmuştu....

Zümər Suresi, 13. Ayet: 1. kul : de, söyle 2. innî : muhakkak ki ben 3. ehâfu : korkarım 4. in asaytu : eğer asi olursam, isyan edersem

Zümər Suresi, 13. Ayet: De ki: "Muhakkak ki ben, eğer Rabbime asi olursam, büyük günün azabından korkarım."...

Zümər Suresi, 13. Ayet: De ki: Eğer Rabbıma karşı gelecek olursam, o büyük günün azabından korkarım....

Zümər Suresi, 13. Ayet: De ki: Rabbime isyan edecek olursam, büyük bir günün azabından korkarım....

Zümər Suresi, 58. Ayet: Veya azabı görünce keşke bir kere daha hak verilse de iyilerden olsam, demesi......

Mömin Suresi, 37. Ayet: "Göklerin sebeplerine ulaşırsam, Mûsa'ın tanrısına, da ulaşırım. Ben onun yalancı biri olduğunu düşünüyorum." Firavun'a, yaptığı işin kötülüğü bu şekilde süslü gösterildi de yoldan saptırıldı. Firavun'un tuzağı hep kayıptadır....

Mömin Suresi, 46. Ayet: Ateş, sabah akşam, onlara gösterilecek ve kıyâmetin koptuğu günde Firavun soyunu denecek, sokun azâbın en çetinine....

Mömin Suresi, 46. Ayet: Ateş; sabah akşam, ona sunulurlar. Kıyamet saatinin kopacağı gün: "Firavun çevresini, azabın en şiddetli olanına sokun" (denecek)....

Mömin Suresi, 46. Ayet: Ateş; sabah akşam, ona sunulurlar. Kıyamet saatinin kopacağı gün: "Firavun çevresini, azabın en şiddetli olanına sokun" (denecek)....

Mömin Suresi, 46. Ayet: Ateş; sabah akşam, ona sunulurlar. Kıyamet saatinin kopacağı gün ise: «Firavun çevresini, azabın en şiddetli olanına sokun» (denecek)....

Mömin Suresi, 46. Ayet: Sabah akşam, ateşe arz olunurlar. Kıyamet koptuğu gün de şöyle denir: "Firavun ailesini azabın en şiddetlisine sokun!"...

Mömin Suresi, 55. Ayet: Şu halde sen sabret. Şüphesiz Allah'ın vaadi gerçektir. Günâhın için bağışlanma dile ve akşam, sabah Rabbini hamd ile tesbih et....

Mömin Suresi, 55. Ayet: Sabret, Allah'in verdigi soz suphesiz gercektir. Sucunun bagislanmasini dile; Rabbini aksam, sabah, overek tesbih et....

Mömin Suresi, 55. Ayet: Sabret, Allah'ın verdiği söz şüphesiz gerçektir. Suçunun bağışlanmasını dile; Rabbini akşam, sabah, överek tesbih et....

Mömin Suresi, 55. Ayet: O halde sabret, çünkü Allahın va'di haktır hem günahına istiğfar ve akşam, sabah rabbına hamdiyle tesbih et...

Mömin Suresi, 55. Ayet: Şimdi sen (Habîbim) sabret. Çünkü Allahın va'di gerçekdir. Günâhının yarlığanmasını iste. Akşam, sabah Rabbini hamd ile (tenzîh ve) tesbîh et. ...

Fussilət Suresi, 50. Ayet: Eğer ona dokunan bir sıkıntıdan sonra, tarafımızdan kendisine bir rahmet taddırırsak, mutlak şöyle der: “-Bu benim hakkım, kıyametin kopacağını zannetmiyorum. (Eğer müslümanların dediği gibi) Rabbime döndürülecek olursam, muhakkak benim için O’nun katında iyi halden en güzeli (cennet) var.” Fakat biz, o kâfir olanlara ne yaptıklarını haber vereceğiz ve onlara muhakkak şiddetli bir azab taddıracağız....

Fussilət Suresi, 50. Ayet: Başına gelen sıkıntıdan sonra tarafımızdan kendisine bir rahmet tattıracak olursak, «elbette bu benim hakkımdır. Kıyâmet'in kopacağını da sanmıyorum. Şayet Rabbıma döndürülecek olursam, elbette benim için O'nun yanında daha güzeli vardır» der. And olsun ki biz, elbette o inkâr edenlere neler yaptıklarını haber vereceğiz ve kendilerine çok ağır bir azâbdan elbette tattıracağız....

Əhqaf Suresi, 8. Ayet: Yoksa “Onu uydurdu.” mu diyorlar? De ki: “Eğer onu ben uyduruyorsam, o taktirde Allah'tan bana gelecek bir şeye siz mani olamazsınız. O, O'nun (Kur'ân) hakkında daldığınız şeyleri (yaptığınız iftiraları) en iyi bilir. Benimle sizin aranızda O'na (Kur'ân-ı Kerim'e) şahit olarak O (Allah) yeter. Ve O; Gafur'dur, Rahîm'dir....

Əhqaf Suresi, 8. Ayet: Yoksa, “Onu uydurdu” mu diyorlar? De ki: “Eğer ben onu uydurmuşsam, Allah’tan gelecek olana (cezaya) karşı siz benim için hiçbir şey yapamazsınız. O, sizin, hakkında (düşüncesizce) yaygara kopardığınız şeyi daha iyi bilir. Benimle sizin aranızda şâhit olarak O yeter! O, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.”...

Əhqaf Suresi, 8. Ayet: Yoksa "Onu uydurdu" mu diyorlar? De ki: Eğer ben onu uydurmuşsam, Allah tarafından bana gelecek şeyi savmaya gücünüz yetmez. O, sizin Kur'an hakkında yaptığınız taşkınlıkları çok daha iyi bilir. Benimle sizin aranızda şahit olarak O yeter. O, bağışlayan, esirgeyendir....

Əhqaf Suresi, 8. Ayet: "Onu (kendi) uydurdu" mu diyorlar? De ki: "Onu uydurmuşsam, beni Allâh'tan (koruyacak) bir güce sahip değilsiniz. . . 'HÛ', O'nun hakkında ileri gittiğinizi daha iyi bilir. . . Benimle sizin aranızda şahidim olarak O kâfidir. . . O, Ğafûr'dur, Rahıym'dir. "...

Əhqaf Suresi, 8. Ayet: Yoksa onu: 'Muhammed uydurdu.' mu, diyorlar. 'Eğer onu ben uydurmuşsam, Allah’tan bana gelecek cezayı önlemeye sizin gücünüz yetmez. O sizin Kur’ân’a karşı yaptığınız hücumları, taşkınlıkları iyi bilir. Benim hak peygamber olduğuma ve tebliğ görevimi yaptığıma sizin de yalanlamanıza ve inkârınıza şâhit olarak Allah kâfidir. O çok bağışlayıcı ve engin merhamet sahibidir.' de....

Əhqaf Suresi, 8. Ayet: Yoksa: 'Onu kendisi uydurdu' mu diyorlar? De ki: 'Eğer onu ben uydurduysam, Allah'tan gelecek (cezaya) karşı siz bana hiç bir şey sağlamaya güç yetiremezsiniz. O, sizin ne taşkınlıklar yaptığınızı daha iyi bilir. Benimle sizin aranızda şahit olarak O yeter. O bağışlayan, rahmet edendir....

Əhqaf Suresi, 8. Ayet: Yoksa «Onu uydurdu» mu diyorlar? De ki: Eğer ben onu uydurmuşsam, Allah tarafından bana gelecek şeyi savmaya gücünüz yetmez. O, sizin Kur'an hakkında yaptığınız taşkınlıkları çok daha iyi bilir. Benimle sizin aranızda şahit olarak O yeter. O, bağışlayan, esirgeyendir....

Əhqaf Suresi, 8. Ayet: Yoksa: «Onu uydurdu.» mu diyorlar? De ki: «Ben onu uydurduysam, siz beni Allah'tan kurtaracak hiçbir güce sahip olamazsınız ve O, sizin niye yaygara edip durduğunuzu en iyi bilir. Benimle aranızda şahit olarak ona O yeter. O, bağışlayıcıdır, merhamet sahibidir....

Əhqaf Suresi, 8. Ayet: veya «Onu Muhammed uydurdu» derler. De ki: «Eğer ben onu uydurduysam, beni Allah'a karşı hiçbir şekilde savunamazsınız. O Kur'an için yaptıklarınız taşkınlıkları daha iyi bilir. Benimle sizin aranızda şahid olarak Allah yeter. O, bağışlayandır, merhamet edendir.»...

Əhqaf Suresi, 8. Ayet: Yoksa, 'Onu (Muhammed) uydurdu!' mu diyorlar? De ki: 'Eğer (ben) onu uydurmuşsam, o takdirde benim için Allah’dan (gelecek) bir şeye (bir azâba karşı, onu benden def' edecek bir güce) mâlik olamazsınız. O, (sizin) onun hakkında (Kur’ân’ın aleyhinde) yapmakta olduğunuz taşkınlıkları en iyi bilendir! Benimle sizin aranızda (buna)şâhid olarak O yeter! Çünki O, Gafûr (çok bağışlayan)dır, Rahîm (çok merhamet eden)dir.'...

Əhqaf Suresi, 8. Ayet: Veya: -Onu uydurmuş! diyorlar. De ki: -Eğer onu uydurmuşsam, beni Allah’tan (kurtaracak) hiçbir şeye sahip değilsiniz. O, sizin onun hakkında yaptığınız taşkınlığı daha iyi bilir. Benimle sizin aranızda şahit olarak o yeter. O, çok bağışlayıcı ve merhametlidir....

Əhqaf Suresi, 8. Ayet: Yoksa "Onu uydurdu" mu diyorlar? De ki: "Eğer ben onu uydurmuşsam, Allah'tan gelecek cezâya karşı sizin bana hiçbir yararınız olmaz. O, sizin yaptığınız taşkınlığı daha iyi bilir. Benimle sizin aranızda O'nun şâhid olması yeter. O, bağışlayan, esirgeyendir....

Əhqaf Suresi, 8. Ayet: Veya 'Onu kendisi uydurdu' mu diyorlar? De ki: Onu ben uydurmuşsam, sizin gücünüz beni Allah'ın azabından kurtarmaya yetmez. İçine daldığınız şeyi O pek iyi biliyor; sizinle benim aramızda şahit olarak O yeter. Aynı zamanda da O çok bağışlayıcı, çok merhamet edicidir....

Tur Suresi, 49. Ayet: Gecenin bir kısmında (akşam, yatsı ve teheccüd namazlarında) ve yıldızların batışından sonra da (sabah namazında) O’nu tesbîh et!...

Münafiqun Suresi, 10. Ayet: Ve sizden birisine ölüm gelmesinden, o zaman: “Rabbim keşke beni yakın bir zamana kadar ertelesen de böylece ben sadaka versem ve salihlerden olsam, olmaz mı?” demesinden önce, sizi rızıklandırdığımız şeylerden infâk edin....

Münafiqun Suresi, 10. Ayet: Henüz sizden birinize ölüm gelmeden ve o da: «Rabbim ! Beni yakın bir ecele geciktirseydin de sadaka versem ve iyi-yararlı kişilerden olsam,» demeden önce size rızık olarak verdiğimizden (Allah İçin, O'nun yolunda) harcayın....

Münafiqun Suresi, 10. Ayet: Size ölüm gelip de, 'Rabbim keşke beni kısa bir süre için ertelesen de, yoksullara yardım ederek erdemlilerden olsam,' demeden önce verdiğimiz rızıklardan yardım için veriniz...

Münafiqun Suresi, 10. Ayet: Birinize ölüm gelip de; Rabbım, beni yakın bir süreye kadar geciktirsen de sadaka versem ve salihlerden olsam, diyeceği zaman gelmezden evvel, size rızık olarak verdiğimizden infak edin....

Talaq Suresi, 12. Ayet: O Allâh ki, yedi semâ yarattı ve arzdan da onların bir mislini! Emir (hüküm - iş) onların ARALARINDAN sürekli - kesintisiz inzâl olur (Allâh'ın Esmâ'sındaki özelliklerin açığa çıkışı olan Astrolojik {melekî} tesirlerin varlık üzerindeki etkileri)! Tâ ki Allâh'ın her şeye Kaadir olduğunu ve Allâh'ın her şeyi (yaratanı olarak) ilmen ihâta ettiğini bilesiniz. (Not: Gazalî'nin "İhyâ-u Ulûmi'd Dîn" adlı eserinde, Ashabın âlimlerinden olarak bilinen İbni Abbas r. a. 'ın şöyle dediği nakledilmektedir: ...

Nuh Suresi, 7. Ayet: Ben, onları senin bağışlaman için her ne zaman çağırdıysam, parmaklarını kulaklarına tıkayıp, elbiselerini başlarına bürüdüler, direndiler ve büyüklendikçe büyüklendiler....

Nuh Suresi, 7. Ayet: Her ne zaman, onları bağışlaman için çağırdıysam, onlar parmaklarıyla kulaklarını tıkadılar. Esvaplarıyla örtündüler, direttiler ve çok kibirlendiler....

Cin Suresi, 22. Ayet: 'Tebliğ görevimi, peygamberlik vazifemi yapmazsam, Allah’ın azâbından, beni asla kimse kurtaramaz. O’nun dışında, kulu durumundakilerden sığınacak kimse de bulamam.' de....

İnsan Suresi, 20. Ayet: Hangi tarafa baksan hep nimet, servet, ihtişam, büyük bir saltanat görürsün....

Naziat Suresi, 46. Ayet: Kıyameti gördükleri gün onlar, sanki dünyada ancak bir akşam, yahut bir kuşluk vakti kadar kalmış gibidirler....

Hud Suresi, 114. Ayet: Gündüzün iki tarafında, gecenin gündüze yakın saatlerinde (sabah, akşam, yatsı) namazları âdâbına riâyet ederek, aksatmadan kıl. İyilikler, namazlar, câmiler, müesseseler, hukuk kurallarının işletilmesi, fazileti, sevabı yüksek hükümlere öncelik verilmesi kötülükleri, günahları, başıbozukluğu yok eder. Bu Kur’ân, düşünebilenler için, kulağına söz girecek kimseler için büyük bir öğüttür....

Hud Suresi, 114. Ayet: Gündüzün iki tarafında (öğle ve ikindi vakitlerinde) ve geceye yakın üç vakitte (akşam, yatsı ve sabah vakitlerinde) gereği üzre namaz kıl. Doğrusu bu hasenat (beş vakit namazın sevabı, küçük) günahları mahveder, Bu, ibretle düşünenlere bir nasihattır....

Hud Suresi, 114. Ayet: Gündüzün iki tarafında (öğle ve ikindi vakitlerinde) ve gecenin (gündüze) yakın saatlerinde (akşam, yatsı ve sabah vakitlerinde) ise namazı hakkıyla edâ et! Muhakkak ki iyilikler, (büyük günahlardan kaçınmak şartıyla) kötülükleri giderir. Bu, ibret alanlara bir nasîhattir....

Əhzab Suresi, 42. Ayet: Ve onu sabah, akşam, tenzîh edin....

Saffat Suresi, 137. Ayet: (137-13) 8 Sabah aksam, onlarin yerleri uzerinden gecersiniz. Akletmez misiniz? *...

Saffat Suresi, 137. Ayet: (137-138) Sabah akşam, onların yerleri üzerinden geçersiniz. Akletmez misiniz?...

Saffat Suresi, 138. Ayet: (137-13) 8 Sabah aksam, onlarin yerleri uzerinden gecersiniz. Akletmez misiniz? *...

Saffat Suresi, 138. Ayet: (137-138) Sabah akşam, onların yerleri üzerinden geçersiniz. Akletmez misiniz?...

Hud Suresi, 30. Ayet: Ve “Ey toplumum! Ben onları kovarsam, Allah'a karşı bana kim yardım edecek? Peki, siz hiç düşünmez misiniz? ...

Səba Suresi, 50. Ayet: De ki: “Eğer ben sapmışsam, artık yalnızca kendi zararıma saparım. Ve eğer kılavuzlandığım doğru yolu bulmuşsam, bilinmeli ki Rabbimin bana vahiy vermesiyledir. Şüphesiz O, En İyi İşiten'dir, Çok Yakın Olandır.” ...

Kəhf Suresi, 76. Ayet: Mûsâ: “Eğer bundan sonra sana bir şey sorarsam, artık benimle arkadaşlık etme! Kesinlikle kovarsan darılmam” dedi. ...

Hədid Suresi, 20. Ayet: "Bilin ki iğreti dünya yaşamı, ancak bir oyun, tutkulu bir oyalama, bir süs, kendi aranızda bir övünüş, mal ve çocuklar konusunda bir çoğaltma yarışıdır. –Bir yağmur örneği gibi; onun bitirdiği ekin ekicilerin hoşuna gitmiştir, sonra kuruyuverir, bir de bakarsın ki sapsarı kesilmiş, sonra o, bir çer-çöp oluvermiştir.– Âhirette ise şiddetli bir azap; Allah'tan bir bağışlama ve bir hoşnutluk vardır. Dünyadaki iğreti yaşam, aldanış malından, malzemesinden başka bir şey değildir. "...

Maidə Suresi, 116. Ayet: (116-118) "Ve hani Allah demişti ki: “Ey Meryem oğlu Îsâ! Sen mi insanlara: ‘Beni ve annemi, Allah'ın astlarından iki tanrı edinin’ dedin?” Îsâ: “Sen arınıksın, benim için gerçek olmayan bir şeyi söylemem bana yakışmaz. Eğer ben onu demiş olsam, Sen, bunu kesinlikle bilmiştin. Sen, benim içimde/özümde olanı bilirsin, ben ise Senin zatında olanı bilmem. Şüphesiz Sen; görülmeyeni, duyulmayanı, sezilmeyeni, geçmişi, geleceği en iyi bilenin ta kendisisin! Ben, onlara sadece, Senin bana emrettiklerin...

Maidə Suresi, 117. Ayet: (116-118) "Ve hani Allah demişti ki: “Ey Meryem oğlu Îsâ! Sen mi insanlara: ‘Beni ve annemi, Allah'ın astlarından iki tanrı edinin’ dedin?” Îsâ: “Sen arınıksın, benim için gerçek olmayan bir şeyi söylemem bana yakışmaz. Eğer ben onu demiş olsam, Sen, bunu kesinlikle bilmiştin. Sen, benim içimde/özümde olanı bilirsin, ben ise Senin zatında olanı bilmem. Şüphesiz Sen; görülmeyeni, duyulmayanı, sezilmeyeni, geçmişi, geleceği en iyi bilenin ta kendisisin! Ben, onlara sadece, Senin bana emrettiklerin...

Maidə Suresi, 118. Ayet: (116-118) "Ve hani Allah demişti ki: “Ey Meryem oğlu Îsâ! Sen mi insanlara: ‘Beni ve annemi, Allah'ın astlarından iki tanrı edinin’ dedin?” Îsâ: “Sen arınıksın, benim için gerçek olmayan bir şeyi söylemem bana yakışmaz. Eğer ben onu demiş olsam, Sen, bunu kesinlikle bilmiştin. Sen, benim içimde/özümde olanı bilirsin, ben ise Senin zatında olanı bilmem. Şüphesiz Sen; görülmeyeni, duyulmayanı, sezilmeyeni, geçmişi, geleceği en iyi bilenin ta kendisisin! Ben, onlara sadece, Senin bana emrettiklerin...

Hud Suresi, 29. Ayet: Ey Kavmim! peygamberliği tebliğ işinden dolayı sizden bir mal istemiyorum. Benim mükâfatım ancak Allah’a aittir ve ben iman edenleri (isteğiniz gibi) kovacak değilim. Elbette onlar Rablerine kavuşacaklar (eğer kendilerini kovarsam, beni ona şikâyet ederler). Ancak ben, sizi cahillik yapmakta olan bir topluluk görüyorum....

Ənam Suresi, 56. Ayet: De ki: ‘Şübhəsiz ki, mənə Allahdan başqa dua etdiyiniz şeylərə qul olmaq qadağan edildi.’ De ki: ‘Sizin həvəslərinizə (nəfsinizin afətlərinin istəklərinə) uymaram, əgər uysam, dəlalətdə olmuş olaram və hidayətə ərənlərdən olmaram.’...

Hud Suresi, 30. Ayet: Ey qövmüm! Əgər mən onları qovsam, Allaha qarşı mənə kim kömək edər? Hələ təzəkkür etmirsinizmi?...

Rəd Suresi, 15. Ayet: Yerdəkilər və göydəkilər və onların kölgələri səhər, axşam, istəsələr də, istəməsələr də Allaha səcdə edərlər. (Fizik vücudların kölgəsi nəfs və ruhdur. Fizik vücudlar səcdə edincə, nəfslər də səcdə edərlər. Ruh haslətləri (xüsusiyyətləri) ilə istəyərək səcdə edər. Nəfs afətləri səbəbiylə istəməyərək səcdə edər. Əgər kim Allaha təslim olmağı dilər və nəfsini islah edərsə o zaman nəfs də istəyərək səcdə edər.)...

Kəhf Suresi, 28. Ayet: Səhər axşam, Onun Vəchini (Zatını) diləyərək Rəbbinə dua edənlərlə birlikdə nəfsini səbirli tut. Dünya həyatının zinətini diləyərək gözünü onlardan çevirmə! Qəlbini zikrimizdən qafil etdiyimiz və həvasına (nəfsin həvəsinə) tabe olan kəslərə, işində həddi aşmış olanlara itaət etmə!...

Səba Suresi, 50. Ayet: De ki: ‘Əgər dəlalətdə olsam, o zaman yalnız öz nəfsim səbəbiylə olaram. Əgər hidayətdə olsam, o təqdirdə bu Rəbbimin mənə vəhyi səbəbiylədir. Şübhəsiz ki, O, ən yaxşı eşidən və ən yaxın olandır.’...

Zümər Suresi, 13. Ayet: De ki: ‘Şübhəsiz ki, mən əgər Rəbbimə asi olsam, böyük günün əzabından qorxaram.’...

Münafiqun Suresi, 10. Ayet: Sizdən birinə ölüm gəldiyi zaman: ‘Rəbbim kaş ki, mənə yaxın bir zamana qədər möhlət versən, beləcə mən sədəqə versəm və salehlərdən olsam, olmazmı?’ deməmişdən əvvəl sizə ruzi verdiyim şeylərdən infaq edin....

Yunus Suresi, 15. Ayet: Açıq-aydın ayələrimiz onlara oxunduğu zaman Bizimlə qarşılaşacaqlarına ümid etməyənlər deyərlər: “Bizə bundan başqa bir Quran gətir və ya onu dəyişdir!” De: “Mən onu öz istəyimlə dəyişdirə bilmərəm. Mən yalnız mənə vəhy olunana tabe oluram. Əgər Rəbbimə asi olsam, böyük günün əzabından qorxaram”....

Hud Suresi, 30. Ayet: Ey qövmüm! Əgər onları qovsam, məni Allahdan kim qoruya bilər? Məgər düşünüb ibrət almırsınız?...

Hud Suresi, 63. Ayet: O dedi: “Ey qövmüm! Bir deyin görək, əgər mən Rəbbimdən açıq-aydın bir dəlilə istinad edirəmsə, O da Öz tərəfindən mənə bir mərhəmət (peyğəmbərlik) bəxş edibsə, onda necə olsun? Əgər Allaha asi olsam, məni Ondan kim qoruya bilər? Siz mənə ziyandan başqa bir şey artırmayacaqsınız....

Kəhf Suresi, 36. Ayet: O Saatın gələcəyini də zənn etmirəm. Rəbbimin dərgahına qaytarılmalı olsam, sözsüz ki, bundan daha firavan bir həyat qismətim olacaq!”...

Kəhf Suresi, 76. Ayet: (Musa) dedi: “Əgər bundan sonra səndən bir şey barəsində soruşsam, daha mənə yoldaş olma. Sən artıq mənim diləyəcəyim (sonuncu) üzrxahlığa çatdın”....

Səba Suresi, 50. Ayet: De: “Əgər mən (haqq) yoldan çıxsam, öz əleyhimə çıxmış olaram. Yox, əgər doğru yolla gedirəmsə, bu da Rəbbimin mənə nazil etdiyi vəhyə görədir. Həqiqətən, O, Eşidəndir, Yaxındır”....

Zümər Suresi, 13. Ayet: De: “Rəbbimə asi olsam, o əzəmətli günün əzabından qorxaram”....

Qəsəs Suresi, 28. Ayet: (Musa) dedi: “Bu, ikimizin arasında (olan)(razılıqdır). Bu iki müddətdən hansını başa çatdırsam, mənə qarşı haqsızlıq olmamalıdır. Allah da dediyimizə Şahiddir!”...

Maidə Suresi, 116. Ayet: Onda dedi Allah: «Ay Isa Məryəm oğlu! Ə, sən dedinmi insanlar üçün: “Məni və anamı Allahdan başqa özünüz üçün iki ilahi götürün?” Dedi: «Sən Sübhansan! Necə ola bilər ki, deyim, buna mənim haqqım yoxdur? Əgər bu sözü demiş olsam, fəqət Sən onu bilərsən. Sən mənim nəfsimdə olanı bilirsən və mən Sənin nəfsində olanı bilmirəm. Həqiqətən, Sən Özün qeybə Alimsən!...

İnsan Suresi, 25. Ayet: Yad et ismini Rəbbinin səhər və axşam,...

Hud Suresi, 30. Ayet: «Və ey mənim qövmüm, əgər mən onları (öz yanımdan) qovsam, Allah qarşısında mənə kim kömək edəcəkdir? Məgər ibrət götürmürsünüz?!»...

Kəhf Suresi, 76. Ayet: Dedi: «Əgər bundan sonra səndən bir şey soruşsam, daha mənimlə yoldaşlıq etmə. Çünki həqiqətən mənim yanımda (qəbul olunan) üzrün var.»...

Səba Suresi, 50. Ayet: De ki: «Əgər yoldan azsam, öz zərərimə azmış olaram. Əgər hidayət tapsam, bu da Rəbbimin mənə olan vəhyi sayəsindədir. Həqiqətən, O, eşidən və yaxındır»....

Fussilət Suresi, 50. Ayet: Əgər düçar olduğu zərər-ziyandan sonra ona Öz tərəfimizdən bir rəhmət dadızdırsaq, mütləq deyəcək: «Bu mənə məxsusdur (mənim öz ləyaqətimə görədir və onun hasil olmasında və istifadəsində heç kəsin əli yoxdur) və güman etmirəm Qiyamət də qopa. Əgər (birdən) Rəbbimə tərəf qaytarılsam, Onun yanında mənim üçün mütləq gözəl bir həyat olacaqdır.» Buna görə də Biz şübhəsiz, küfr etmiş kəsləri əməllərindən xəbərdar edəcək və onlara mütləq ağır və ağrılı bir əzab daddıracağıq....

Qəmər Suresi, 10. Ayet: O öz Rəbbini çağırdı ki: «Mən məğlub olmuşam, buna görə də (düşmənlərimdən) intiqam al!»...

Naziat Suresi, 46. Ayet: Onlar Qiyaməti gördükləri gün (belə güman edəcəklər ki, dünyada, yaxud bütün Bərzəx aləmi boyunca) elə bil yalnız bir axşam, yaxud bir səhərdən artıq qalmamışlar. (Axirət aləminin əbədiyyətinin müqabilində nəzərlərinə belə gələcəkdir)....

Ənam Suresi, 56. Ayet: De ki: “Sizin Allahdan başqa ibadət etdiyiniz şeylərə ibadət etməyim mənə qəti olaraq qadağan edildi. Mən sizin arzularınıza tabe olmaram. (Tabe olsam,) o təqdirdə azmış olaram, hidayət tapmışlardan olmaram”....

Hud Suresi, 30. Ayet: “Ey qövmüm! Əgər mən onları qovsam, məni Allahdan kim qoruya bilər? Heç düşünmürsünüzmü?”...

Kəhf Suresi, 76. Ayet: Musa: “Əgər bundan sonra səndən bir şey soruşsam, mənimlə yoldaşlıq etmə. Doğrusu, mənim tərəfimdən (istəniləcək son) üzrə çatdın (bu sonuncu üzr istəməyimdir)”, – dedi....

Qəsəs Suresi, 28. Ayet: Musa belə dedi: “Bu mənimlə sənin aranda bir işdir. Bu iki müddətdən hansını tamamlasam, mənə qarşı bir ədavət olmasın. Allah söylədiklərimizə vəkildir”....

Səba Suresi, 50. Ayet: De ki: “Əgər mən sapsam, ancaq öz əleyhimə sapmış olaram. Əgər hidayətə nail olmuşamsa, bu da Rəbbimin mənə vəhy etdiyi sayəsindədir. Şübhəsiz, O, haqqı ilə eşidəndir, quluna çox yaxındır”....

Fussilət Suresi, 50. Ayet: And olsun! Başına gələn bir müsibətdən sonra ona tərəfimizdən bir rəhmət daddırsaq, mütləq: “Bu mənim haqqımdır, qiyamətin qopacağını da güman etmirəm. And olsun, Rəbbimə qaytarılsam, şübhəsiz, Onun yanında mənim üçün daha yaxşı şeylər var”, – deyər. And olsun, biz inkar edənlərə etdiklərini mütləq xəbər verəcəyik və and olsun, onlara mütləq ağır əzabdan daddıracağıq....

Naziat Suresi, 46. Ayet: Qiyaməti gördükləri gün onlar sanki dünyada sadəcə bir axşam, yaxud bir səhər vaxtı qədər qalmış kimidirlər....

Ənam Suresi, 15. Ayet: De: "Əgər öz Rəbbimə asi olsam, böyük günün əzabından qorxaram!"...

Yunus Suresi, 15. Ayet: Açıq-aydın ayələrimiz onlara oxunanda Bizimlə görüşə ümid etməyənlər deyərlər: "Sən bizə bundan başqa bir Quran gətir, ya da onu dəyişdir". De: "Mənə onu özbaşına dəyişmək olmaz. Mən yalnız mənə vəhy olunmuşların ardınca gedirəm. Mən Rəbbimə qarşı çıxsam, böyük bir günün əzabından qorxuram"....

Hud Suresi, 30. Ayet: Ey camaatım! Əgər onları qovsam, kim məni Allahdan qoruyar? Doğrudanmı siz bir düşünməyəcəksiniz?...

Hud Suresi, 63. Ayet: O dedi: "Ey camaatım, heç fikirləşirsinizmi ki, əgər mən öz Rəbbimdən olan aydın bir dəlilə istinad edirəmsə və Ondan mənə bir mərhəmət olaraq (peyğəmbərlik) gəlirsə, Allaha qulaq asmasam, kim məni Ondan qoruyar? Siz mənim üçün yalnız ziyanı artırırsınız....

Kəhf Suresi, 37. Ayet: Zənn etmirəm ki, qiyamət qopa. Əgər mən öz Rəbbimə qaytarılsam, mütləq bundan da yaxşı bir aqibət taparam."...

Kəhf Suresi, 70. Ayet: Xızır dedi: "Əgər sən mənim ardımca gəlsən, mən özüm xatırlatmasam, heç bir şey haqqında məndən soruşma"....

Kəhf Suresi, 76. Ayet: Musa dedi: "Bir şey barəsində bundan sonra bir də səndən soruşsam, daha mənə yol yoldaşı olma. Həqiqətən, sən mənim son üzürümə yetdin"....

Məryəm Suresi, 31. Ayet: Harada olsam, məni mübarək [insanlar üçün xeyirli] edib. Nə qədər sağam, mənə namaz qılmağı, zəkat verməyi...

Qəsəs Suresi, 28. Ayet: Musa dedi: “Bu, bizim aramızda olan (bir razılaşmadır). Bu iki müddətdən hansını başa vursam, mənə qarşı bir pislik olmayacaqdır. Dediklərimizə Allah vəkildir."...

Qaf Suresi, 27. Ayet: Onun yoldaşı [şeytan] deyər. "Rəbbimiz, onu mən yoldan çıxartmamışam, əksinə o özü (haqdan) çox azmışdı."...

Qəmər Suresi, 10. Ayet: Nuh isə öz Rəbbini çağırdı: "Mən məğlub olmuşam, kömək et!"...

Maidə Suresi, 116. Ayet: Və o vaxt Allah demişdi ki: "Ey Məryəm oğlu İsa! İnsanlara ‘Məni və anamı, Allahın altındakılardan iki tanrı qəbul edin’ deyə sənmi dedin?" İsa dedi: "Sən paksan, mənim üçün həqiqət olmayan bir şeyi demək mənə yaraşmaz. Əgər mən onu demiş olsam, Sən bunu mütləq bilərdin. Sən, mənim daxilimdə/qəlbimdə olanı bilirsən, mən isə Sənin zatında olanı bilmərəm. Şübhəsiz ki, məhz Sən görünməyəni, eşidilməyəni, hiss edilməyəni, keçmişi, gələcəyi ən yaxşı bilənsən! ...

Ənam Suresi, 15. Ayet: De ki: "Mən, Rəbbimə asi olsam, həqiqətən böyük günün əzabından qorxaram."...

Ənam Suresi, 56. Ayet: De ki: "Şübhəsiz ki, sizin, Allahın altındakılardan yalvardıqlarınıza ibadət etmək mənə qadağan edildi." De ki: "Mən, sizin boş, müvəqqəti arzularınıza uymaram. Əgər uysam, azğınlardan olaram və mən, yönləndirildiyim doğru yola çatanlardan olmaram."...

Yunus Suresi, 15. Ayet: Və ayələrimiz onlara açıq-aşkar oxunduğu zaman, Bizə qovuşmaq ümidi olmayanlar: "Bundan başqa bir Quran gətir və ya onu dəyişdir!" dedilər. De ki: "Onu öz düşüncəmlə dəyişdirmək mənim üçün mümkün ola bilməz. Mən, ancaq mənə Vəhy olunana tabe oluram. Rəbbimə asi olsam, həqiqətən böyük bir günün əzabından qorxaram."...

Hud Suresi, 30. Ayet: Və: "Ey qövmüm! Mən onları qovsam, Allaha qarşı mənə kim kömək edəcək? Yaxşı, siz heç düşünmürsünüzmü? ...

Hud Suresi, 63. Ayet: Saleh dedi ki: "Ey qövmüm! Əgər mən Rəbbimdən açıq-aşkar bir dəlil ilə gəlmişəmsə və O mənə Özündən bir rəhmət vermişsə... Bu halda Ona asi olsam, məni Allahdan kim qoruya bilər? O zaman siz də mənə zərər vurmaqdan başqa bir şey artırmırsınız. ...

Kəhf Suresi, 76. Ayet: Musa: "Əgər bundan sonra səndən bir şey soruşsam, bir daha mənimlə yoldaşlıq etmə! Həqiqətən, qovsan, incimərəm" dedi....

Qəsəs Suresi, 28. Ayet: Musa: "Bu, səninlə mənim aramdadır; bu iki müddətdən hansını başa vursam, demək ki, mənə qarşı düşmənçilik/məsuliyyət olmayacaq. Və dediyimizə Allah vəkildir [qoruyaraq, dəstəkləyərək həyata keçirəndir]" dedi....

Səba Suresi, 50. Ayet: De ki: "Əgər mən yoldan azsam, artıq yalnız öz zərərimə azaram. Və əgər yönləndirildiyim doğru yolu tapsam, bilinməlidir ki, [bu] Rəbbimin mənə vəhy etməsi səbəbindəndir. Şübhəsiz ki, O, ən yaxşı eşidən, çox yaxın olandır."...

Zümər Suresi, 13. Ayet: De ki: "Şübhəsiz ki, mən Rəbbimə asi olsam, böyük günün əzabından qorxaram."...

Fussilət Suresi, 50. Ayet: Və əgər ona üz verən çətinlikdən sonra dərgahımızdan ona bir mərhəmət daddırsaq, heç şübhəsiz: "Bu mənim haqqımdır. Və qiyamətin qopma anının gələcəyini güman etmirəm. Və əgər Rəbbimə qaytarılsam, Onun dərgahında heç şübhəsiz, mənim üçün ən gözəli vardır" deyər. Bu səbəblə kafirlərə [Allahın məbud və rəbb olduğunu bilə-bilə inkar edən kəslərə], etdiklərini qəti olaraq bildirəcəyik və onlara, mütləq sərt bir cəza daddıracağıq....