Axtarış Nəticələri
Ana Səhifə
Surələr
Məallər
Blog
Kəhf Suresi, 7. Ayet:
Biz onlardan (insanlardan) hansının daha gözəl əməl sahibi olduğunu yoxlamaq üçün yer üzündəki hər
şeyi,
ona məxsus bir zinət olaraq yaratdıq....
Bəqərə Suresi, 270. Ayet:
(Allah yolunda) xərclədiyiniz və nəzir etdiyiniz hər hansı
şeyi,
şübhəsiz ki, Allah bilir, lakin (xəsislik göstərib özlərinə) zülm edənlərin (qiyamət günü) heç bir köməkçisi olmaz!...
Şura Suresi, 27. Ayet:
Əgər Allah (bütün) bəndələrinə bol ruzi versəydi, onlar (günah etməkdə) yer üzündə həddi aşardılar. Lakin O (Öz bəndələrinə) istədiyi qədər (birinə az, birinə çox) ruzi göndərir. Allah öz bəndələrindən xəbərdardır, (onları) görəndir! (Allah kimə nə qədər ruzi verəcəyini Öz əzəli elmi, ilahi hikməti ilə çox gözəl bilir. Bəndələr içərisində eləsi vardır ki, çörəyi artıq olsa, xalqa əziyyət verər, hər
şeyi,
Allahı belə danar; eləsi də vardır ki, güzəranı bir qədər pisləşsə, yer üzündə fitnə-fəsad t...
Nisa Suresi, 88. Ayet:
Size ne oluyor ki; yaptıklarından dolayı, Allah onları ters yüz ettiği halde, münafıklar hakkında iki gruba ayrıldınız! Allah'ın saptırdığı kimseyi, doğru yola erdirmek mi istiyorsunuz? Allah'ın saptırdığı kimse için asla bir çıkış yolu bulamazsın....
Nisa Suresi, 166. Ayet:
Allah, sana indirdiği
şeyi,
kendi ilmi ile indirdiğine tanıklık eder. Melekler de tanıklık ederler. Ve tabii ki tanık olarak Allah yeter....
Həcc Suresi, 53. Ayet:
Kalplerinde hastalık olan ve kalpleri kararıp katılaşmış olanlara, şeytanın kattığı
şeyi,
sınav vesilesi kıldık. Zalimler derin bir yanılgı içindedirler....
Şura Suresi, 21. Ayet:
Yoksa onların, Allah'ın dinde izin vermediği bir
şeyi,
kendilerine meşru kılan ortakları mı var? Eğer "ayırma kelimesi" olmasaydı kesinlikle aralarında hemen hüküm verilirdi. Kuşkusuz ki zalimler için acı bir azap vardır....
Talaq Suresi, 7. Ayet:
Varlık sahibi olanlar, varlıklarına göre karşılıksız yardım etsinler. Durumu müsait olmayan da Allah ne verdiyse ondan versin. Allah, bir kimseyi, kendisine verdiğinden fazlasıyla sorumlu tutmaz. Allah, zorluğun ardından bir kolaylık verecektir....
Bəqərə Suresi, 33. Ayet:
1.
kâle
: dedi
2.
yâ âdemu
: ey Âdem
3.
enbi'-hum
: onlara haber ver, bildir
4.
bi esmâi-him
: O'nun (Allah'ın) is...
Bəqərə Suresi, 61. Ayet:
Bir de, 'Ey Musa,' demiştiniz. 'Tek çeşit yemeğe katlanamıyoruz. Rabbine bizim için dua et de, yerin bitirdiklerinden bize sebze, hıyar, sarımsak, mercimek, soğan türü şeyler çıkarsın.' Musa ise 'Değerli olan
şeyi,
âdi şeylerle mi değiştirmek istiyorsunuz?' dedi. 'Öyleyse şehre inin; orada istedikleriniz olur.' Böylece onların üzerine bir alçaklık ve yoksulluk damgası vuruldu ve Allah'ın gazabına uğradılar. Bunun nedeni de, Allah'ın âyetlerini inkâr etmeleri ve peygamberleri haksız yere öldürmel...
Bəqərə Suresi, 76. Ayet:
1.
ve izâ
: ve olduğu zaman
2.
lekû
: mülâki oldular, karşılaştılar
3.
ellezîne
: o kimseler, onlar
4.
âmenû
: âme...
Bəqərə Suresi, 76. Ayet:
Onlar imân edenlerle karşılaştıkları zaman, «inandık» derlerdi. Birbirleriyle tenha kaldıkları zaman, «Allah'ın size açtığı
şeyi,
Rabblniz katından size kanıt olarak getirsinler diye mi onlara anlatıyorsunuz? (Buna) aklınız ermiyor mu ?» derlerdi....
Bəqərə Suresi, 132. Ayet:
Aynı
şeyi,
İbrahim, oğullarına da vasiyet etti. Yakub da öyle yaptı: 'Oğullarım, Allah size bu dini seçmiş bulunuyor. Siz de ancak Müslüman olarak can verin.'...
Bəqərə Suresi, 270. Ayet:
Hayır olarak harcadığınız her
şeyi,
adadığınız her adağı, Allah mutlaka bilir ve mükâfatını verir. Fakat zalimlerin âhirette yardımcıları olmaz....
Bəqərə Suresi, 270. Ayet:
Hayır olarak harcadığımız, adak olarak adadığınız her
şeyi,
Allah mutlaka bilir. Zalimlerin yardımcıları olmayacaktır....
Bəqərə Suresi, 273. Ayet:
İnfak edilenler, Allah yolunda kapanıp kalmış, yeryüzünde dolaşamaz olmuş yoksullar içindir. İffet ve onurları yüzünden, cahiller bunları, zengin kişiler sanır. Sen onları yüzlerinden tanırsın. Yüzsüzlük ve yırtıklık ederek, insanlardan bir şey istemezler. Nimet ve imkândan infak ettiğiniz her
şeyi,
Allah çok iyi bilmektedir....
Ali-İmran Suresi, 10. Ayet:
Kulluk sözleşmesindeki ortak taahhüdünü, Allah’a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuuraltına itip örtbas ederek Allah’ı, peygamberlerini ve Allah’a imanın gerektirdiği esasları inkârda ısrar edenlerin, kâfirlerin ne malları, ne evlâtları Allah’tan gelecek bir
şeyi,
bir cezayı asla engelleyemeyecektir. Onlar, işte onlar ateşin yakıtıdır....
Ali-İmran Suresi, 29. Ayet:
De ki: “İçinizdekini gizleseniz de, açığa vursanız da Allah onu bilir. Göklerdeki her
şeyi,
yerdeki her şeyi de bilir. Allah, her şeye hakkıyla gücü yetendir.”...
Ali-İmran Suresi, 50. Ayet:
1.
ve musaddikan
: ve tastik edici olan, tastik eden
2.
li-mâ
:
şeyi,
şeyleri
3.
beyne yedeyye
: ellerim arasında, önümde
4.
mi...
Ali-İmran Suresi, 78. Ayet:
Onlardan bir grup var ki, Kitapta olmayan bir
şeyi,
siz Kitaptan sanasınız diye dillerini Kitapla eğip büker(sözlerini, Kitabın sözü imiş gibi göstermek için kelimeleri dillerinde bükerek okur, onları, Kitabın sözlerine benzetmeğe çalışır)lar ve: "O, Allâh katındandır." derler. Oysa o, Allâh katından değildir. Bile bile Allah'a karşı yalan söylerler....
Ali-İmran Suresi, 92. Ayet:
Sevdiğiniz şeylerden infak etmedikçe hayırda erginliğe/dürüstlüğe asla ulaşamazsınız. İnfak etmekte olduğunuz her
şeyi,
Allah çok iyi bilmektedir....
Ali-İmran Suresi, 116. Ayet:
Allah’ı, peygamberlerini, Allah’a imanın gerektirdiği esasları inkârda ısrar edenlerin, kâfirlerin, ne malları ne evlâtları, Allah’tan gelecek bir
şeyi,
hiçbir cezayı asla engelleyemeyecektir. Onlar cehennemliktirler. Orada ebedî kalırlar....
Ali-İmran Suresi, 151. Ayet:
Allah'ın, hakkında bir sultan (delil) indirmediği bir
şeyi,
Allah'a ortak koşmaları sebebiyle, o kâfirlerin kalplerine korku vereceğiz. Ve onların sığınağı (gideceği yer), ateştir (cehennemdir). Ve zalimlerin kalacağı yer ne kötü....
Nisa Suresi, 47. Ayet:
1.
yâ eyyuhâ
: ey
2.
ellezîne
: onlar, ...olanlar
3.
ûtû
: verildi
4.
el kitâbe
: kitap
...
Nisa Suresi, 115. Ayet:
Dogru yol kendisine apacik belli olduktan sonra, Peygamberden ayrilip, inananlarin yolundan baskasina uyan kimseyi, dondugu yone dondurur ve onu cehenneme sokariz. Orasi ne kotu bir donus yeridir! *...
Nisa Suresi, 115. Ayet:
Doğru yol kendisine apaçık belli olduktan sonra, Peygamberden ayrılıp, inananların yolundan başkasına uyan kimseyi, döndüğü yöne döndürür ve onu cehenneme sokarız. Orası ne kötü bir dönüş yeridir!...
Maidə Suresi, 32. Ayet:
Bundan dolayıdır ki, İsrâ ilo ğul larına (Tevrât ta) şöyle yazmıştık: 'Kim bir kimseyi, bir kimseye veya (o kimsenin) yeryüzünde bir fesad (çıkarmakta olmasın)a karşılık olmaksızın (ölüm cezâsını gerektiren bir suçu olmadığı hâlde) öldürürse, o takdirde bütün insanları öldürmüş gibidir. Kim de onun (bir insanın) hayâtını kur tarırsa, o takdirde bütün insanların hayâtını kurtarmış gibidir.'Hem celâlim hakkı için, peygamberlerimiz onlara apaçık deliller le geldiler. Sonra doğrusu onlardan birçoğu,...
Maidə Suresi, 32. Ayet:
Bunun için İsrailoğullarına şöyle yazdık: “Kim bir kimseyi, bir kimseye veya yeryüzünde (yaptığı) bozgunculuğa karşılık olmadan öldürürse, bütün insanları öldürmüş gibi olur. Kim de ona hayatını bağışlarsa; bütün insanları diriltmiş gibi olur.” Peygamberlerimiz onlara belgelerle gelmişti de onlardan bir çoğu bundan sonra yeryüzünde adaletten ayrılmışlardı....
Maidə Suresi, 36. Ayet:
Kâfirler, kıyamet günü cezaları olan azaptan kurtulmaları için, dünyada olan her
şeyi,
bir misli fazlasıyla verseler dahi kendilerinden kabul edilmez. Onlara can yakıcı bir azap vardır....
Maidə Suresi, 61. Ayet:
Size geldikleri zaman, sözde: 'İman ettik' dediler. Halbuki yanınıza kâfir olarak girip, kâfir olarak çıkmışlardır. Allah onların gizlemeyi alışkanlık haline getirdikleri
şeyi,
hilelerini, tuzaklarını, kinlerini ve düşmanlıklarını çok iyi bilir....
Maidə Suresi, 83. Ayet:
1.
ve izâ semiû
: ve işittikleri zaman
2.
mâ unzile
: indirilen
şeyi,
indirileni
3.
ilâ er resûli
: Resûl'e
4.
terâ
Maidə Suresi, 95. Ayet:
1.
yâ eyyuhâ
: ey!
2.
ellezîne âmenû
: âmenû olanlar, yaşarken Allâh'a teslim olmayı, ona ulaşmayı dileyenler
3.
lâ taktulû es sayde
: avı öldürmeyin (avlanmayın)
Maidə Suresi, 106. Ayet:
Ey iman edenler! Sizden birinize ölüm hâli geldiği zaman, vasiyyet vaktinde içinizden adâlet sahibi iki kimseyi, yahut yolculukta iken ölüm musibeti başınıza gelmişse, milletinizden olmayan (gayri müslim) iki adamı şahid tutun. Eğer bu gayri müslim şahidlerden şüpheleniyorsanız (ekseriya hüküm zamanı olan) ikindi namazından sonra kendilerini alıkorsunuz da Allah’a şöyle yemin ederler: “-Billâhi, akrabamız da olsa yeminimizi hiç bir karşılıkla değişmeyiz. Allah’ın emri olan şahidliği gizlemeyiz. ...
Maidə Suresi, 106. Ayet:
Ey iman edenler, herhangi birinize ölüm geldiği zaman vasiyet ederken içinizden iki adil kimseyi, yahut yolculukta iken başınıza ölüm musibeti gelmişse, sizden olmayan (gayrı müslim) iki kimseyi şahid tutun. Eğer bu (gayri müslim) şahidlerden şüpheleniyorsanız namazdan sonra kendilerini alıkorsunuz da Allah’a şöyle yemin ederler: “Billahi, akrabamız da olsa yeminimizi hiçbir karşılıkla değişmeyiz, Allah’ın emri olan şahidliği gizlemeyiz. Eğer gizlersek şüphesiz ki günahkarlardan oluruz.”...
Maidə Suresi, 116. Ayet:
Ve hani Allah, ey Meryemoğlu İsa diyecek, sen misin insanlara, Allah'ı bırakın da beni ve annemi iki tanrı tanıyın diyen? İsa da seni noksan sıfatlardan arı bilirim diyecek, hakkım olmayan bir sözü söyleyemem ki ben. Böyle bir söz söylediysem elbette bilirsin bunu. Benim içimde ne varsa hepsini mutlaka bilirsin sen. Fakat ben, senin bildiğini bilemem; şüphe yok ki sen gizli olan her
şeyi,
hakkıyla bilirsin....
Ənam Suresi, 9. Ayet:
Ve şâyet onu melek yapsaydık, onu mutlaka erkek olarak (erkek suretinde) yapardık. Şüphe ettikleri
şeyi,
mutlaka onlara (gene) şüphe ettirirdik....
Ənam Suresi, 101. Ayet:
Gökleri ve yeryüzünü örneksiz olarak yaratandır. O'nun nasıl oğlu olur ki, eşi olmamıştır. Ve her
şeyi,
O yarattı. Ve O, herşeyi bilendir....
Ənam Suresi, 101. Ayet:
O, göklerin ve yerin eşsiz yaratıcısı, yoktan var edicisidir. Eşi, hanımı olmadığı halde nasıl çocuğu olabilir? Her
şeyi,
her varlığı O yaratmıştır. Her şey, O’nun ilmi, iradesi, planı dahilinde gerçekleşmektedir....
Əraf Suresi, 7. Ayet:
Ve onlara, olup biten her
şeyi,
kesin bir ilme dayanarak bir bir anlatacağız. Öyle ya, Biz hiçbir zaman onlardan habersiz değildik ki!...
Əraf Suresi, 33. Ayet:
De ki: Rabbim ancak açık ve gizli kötülükleri, günahı ve haksız yere sınırı aşmayı, hakkında hiçbir delil indirmediği bir
şeyi,
Allah'a ortak koşmanızı ve Allah hakkında bilmediğiniz şeyleri söylemenizi haram kılmıştır....
Əraf Suresi, 33. Ayet:
'Rabbim, büyük günahları meşrû olmayan şehevî fiilleri, gayri meşrû ilişkileri, bunların açıktan yapılanını, alenîsini ve gizlisini bilerek günah işlemeyi; haklı bir sebep ortada yokken saldırmayı ve baskı yapmayı; hak etmeden, başkasının elindekine göz dikmeyi ve zulmü; hakkında ferman indirmediği, yetki vermediği bir
şeyi,
ilâhlığında, otoritesinde, mülkünde, tasarruflarında Allah’a ortak koşmanızı; Allah adına bilemeyeceğiniz şeyleri söylemenizi haram kıldı, yasakladı.' de....
Əraf Suresi, 33. Ayet:
De ki: Rabbim ancak açık ve gizli kötülükleri, günahı ve haksız yere sınırı aşmayı, hakkında hiçbir delil indirmediği bir
şeyi,
Allah'a ortak koşmanızı ve Allah hakkında bilmediğiniz şeyleri söylemenizi haram kılmıştır....
Əraf Suresi, 171. Ayet:
Ve dağı, bir gölge gibi onların üzerine çekip kaldırdığımız zaman onu, üzerlerine düşecek zannettiler. Size verdiğimiz
şeyi,
kuvvetle tutun ve onun içinde olanı (emir ve yasakları), hatırlayın (uygulayın). Böylece siz, takva sahibi olursunuz....
Əraf Suresi, 176. Ayet:
Eğer dileseydik, o kimseyi, bu âyetlerle iyiler derecesine yükseltirdik. Fakat o, aşağılığa saplandı ve hevâsına uydu. İşte bunun hâli, o köpeğin haline benzer ki, üzerine varsan da dilini sarkıtıp solur, kendi haline bıraksan da dilini sarkıtıp solur. (bayağılık ve ızdıraptan kurtulamaz.) Âyetlerimizi yalanlıyanların hali işte böyledir. (Ey Rasûlüm) sen hâdiseyi kâfirlere anlat. Olur ki gereği gibi düşünürler....
Əraf Suresi, 191. Ayet:
1.
e yuşrikûne
: şirk (ortak) mı koşuyorlar
2.
mâ
:
şeyi,
şeyleri
3.
lâ yahluku
: yaratamayan
4.
şey'en
: bir şey<...
Ənfal Suresi, 75. Ayet:
Onlar ki daha sonra iman ettiler, hicret ettiler ve sizinle beraber mücahede ettiler; işte onlar da sizdendir! Ulül Erham (kan bağı olanlar), Allâh Kitabı'nda, birbirlerine daha evlâdır. . . Muhakkak ki Allâh Bi-küllî şey'in Aliym'dir (her
şeyi,
Esmâ'sıyla hakikati olarak bilendir)!...
Tövbə Suresi, 37. Ayet:
Haram olan bir ayı geciktirmek (Muharremi geciktirip Safere bırakmak), ancak küfürde bir fazlalıktır ki, onunla kâfirler dalâlete düşürülürler. Allah’ın haram ettiği belirli ayların sayıları tamamen olsun diye onun yerini bir sene helâl, bir senede haram sayarlar. Böylece Allah’ın haram ettiği
şeyi,
onlar halâl yaparlar. Onlara, kötü âmelleri yaldızlanıp güzel gösterildi. Allah kâfirler topluluğunu hidayete erdirmez....
Tövbə Suresi, 63. Ayet:
Hem bilmiyorlar mı ki, Allaha ve Onun Elçisine karşı koyan kimseyi, içinde ebediyyen kalacağı cehennem ateşi beklemektedir? En vahim alçalma da budur zaten....
Tövbə Suresi, 64. Ayet:
Müslüman görünerek İslâm’a karşı gizli eylem planları ve eylem yapan münâfıklar, kafalarındaki kalplerindeki nifakı, ikiyüzlülüklerini ortaya dökecek, bir sûrenin mü’minlere indirilmesinden çekinirler. 'Siz dilediğiniz şekilde alay edin! Allah çekindiğiniz
şeyi,
ikiyüzlülüğünüzü kesinlikle açığa çıkaracaktır' de....
Tövbə Suresi, 74. Ayet:
Onlar, inkârı, küfrü ilgilendiren bir şeyler konuşmadıklarına dair Allah’a yeminler ediyorlar. Halbuki, inkâr düzenine dönüşü, o düzeni ihyayı sağlayacak ilkeleri, konuları konuştular; İslâm’a girdiklerini açıkça ifade ettikten sonra, küfre döndüler. Başaramayacakları
şeyi,
peygambere suikast tasarladılar. Allah ve Rasûlü bir lütuf olarak onları zenginleştirdiği için intikam almaya kalkıştılar. Eğer isyanlarından vazgeçerek, Allah’a itaate yönelip tevbe ederlerse onlar için daha hayırlı olur. İm...
Tövbə Suresi, 77. Ayet:
Böylece O'na (Allahû Tealâ'ya) vaadettikleri
şeyi,
Allah'a karşı yerine getirmediklerinden ve yalan söylemiş olduklarından dolayı, (onların bu yaptıklarının) sonucunda (Allah), onların kalplerine, onunla karşılaşacakları güne kadar nifak duygusu verdi....
Yunus Suresi, 25. Ayet:
Ve Allah, teslim (selâm) yurduna davet eder ve (teslim yurduna, Zat'ına ulaştırmayı) dilediği kimseyi, Sıratı Mustakîm'e ulaştırır....
Hud Suresi, 32. Ayet:
Dediler ki: "Ey Nuh. . . Bizimle gerçekten mücadele ettin. . . Bunda çok ileri gittin! Eğer doğrucuysan, bizi tehdit ettiğin
şeyi,
bize getir. "...
Hud Suresi, 46. Ayet:
(Allahû Tealâ) şöyle buyurdu: “Ey Nuh! Muhakkak ki o, senin ailenden değildir. Muhakkak ki onun yaptığı salih olmayan bir ameldir. Öyleyse senin hakkında bir ilmin (bilgin) olmayan
şeyi,
Benden isteme. Muhakkak ki Ben, cahillerden olursun diye sana öğüt veriyorum.”...
Hud Suresi, 47. Ayet:
Nûh, dedi ki: “- Ey Rabbim, bilmediğim
şeyi,
senden istemekten sana sığınırım. Eğer beni bağışlamaz ve bana merhamet etmezsen, hüsrana düşenlerden olurum.”...
Hud Suresi, 57. Ayet:
1.
fe in
: eğer, buna rağmen, hâlâ
2.
tevellev
: yüz çevirirsiniz, dönersiniz
3.
fe
: artık
4.
kad
: oldu, olmuştu...
Hud Suresi, 88. Ayet:
(Şuayb:) "Ey kavmim!" diye karşılık verdi, "Ne dersiniz, ya ben Rabbimden apaçık bir kanıta dayanıyorsam, ya beni kendi katından güzel bir rızıkla rızıklandırmışsa, (söyleyin, o zaman, başka nasıl davranabilirim?) Hem ben, sizden yapmamanızı istediğim
şeyi,
sizin hilafınıza yapmak istiyor da değilim. Ben sadece gücümün elverdiği kadar ıslah etmek istiyorum; ama (bunda ne kadar) başarı göstereceğim bütünüyle Allah'a bağlıdır. Ben O'na güvenip dayanıyor ve her zaman, her konuda O'na yöneliyorum!"...
Yusif Suresi, 48. Ayet:
çünkü, (yedi yıl sürecek olan) bu (bolluk zamanı)ndan sonra yedi yıllık bir kıtlık dönemi gelecek ve sizin bu dönem için hazırladığınız her
şeyi,
sakladığınız az bir miktarın dışında, silip süpürecek....
Yusif Suresi, 68. Ayet:
1.
ve lemmâ
: ve olduğu zaman, böylece
2.
dehalû
: girdiler
3.
min haysu
: yerde, yerden
4.
emere-hum
: onlara emr...
Yusif Suresi, 81. Ayet:
1.
ırciû
: dönün
2.
ilâ ebî-kum
: babanıza
3.
fe kûlû
: böylece deyin, söyleyin
4.
yâ ebâ-nâ
: ey babamız
Yusif Suresi, 111. Ayet:
Andolsun, onların, geçmiş peygamberler ve ümmetlerin kıssalarında akıl ve vicdan sahipleri için, pek çok ibretler vardır. Kur’ân uydurularak derlenmiş sözler değildir.Bir kısım insanlar bu hakikati kabul etmeseler de, vahyine muhatap olan önündeki zatın, Peygamber Muhammedin tebliğinin, sözlerinin samimiliğini, doğruluğunu tasdik eden, her
şeyi,
ayrıntılarıyla açıklayan, iman eden bir kavme hidayet rehberi ve rahmet olan bir kitaptır....
Hicr Suresi, 85. Ayet:
İmdi, (unutma ki,) Biz gökleri ve yeri ve bu ikisi arasında var olan her
şeyi,
onları (içsel) bir gerçekliğe bağlı kılmadan yaratmadık; (Bu gerçeğin bütünüyle apaçık ortaya çıkacağı) Saat mutlaka gelecektir. Bunun içindir ki, (insanların kusurlarını) güzel, katıksız bir olgunlukla karşıla!...
Hicr Suresi, 94. Ayet:
Şimdi sen, emrolunduğun
şeyi,
çatlatırcasına bildir ve müşriklerden yüz çevir (sözlerine aldırış etme)....
Hicr Suresi, 94. Ayet:
Öyle ise emrolunduğun
şeyi,
çatlatırcasına söyle (açıkça anlat) ve müşriklerden yüz çevir!...
Hicr Suresi, 94. Ayet:
Emrolunduğun
şeyi,
kafalarını çatlatırcasına tebliğ et; şirke bulaşmışlara aldırma....
Nəhl Suresi, 92. Ayet:
Bir ümmet diğer bir ümmet’den daha ziyadedir, diye (kafîrlerin çokluğuna bakıp) yeminlerinizi aranızda hile edinerek, o ipliğini sağlamca eğirdikten sonra bozan kadın gibi olmayın. Gerçekten Allah, sizi bununla (ahde vefa ile) imtihan eder; ve dünyada ayrılığa düştüğünüz
şeyi,
kıyamet gününde muhakkak size açıklayacaktır....
Nəhl Suresi, 125. Ayet:
1.
ud'u
: davet et, çağır
2.
ilâ sebîli
: yola
3.
rabbi-ke
: senin Rabbinin
4.
bi el hikmeti
: hikmet ile
İsra Suresi, 12. Ayet:
1.
ve cealnâ
: ve kıldık
2.
el leyle
: gece
3.
ve en nehâre
: ve gündüz
4.
âyeteyni
: iki âyet
İsra Suresi, 18. Ayet:
Kim ameli ile dünya menfaatını isterse, dilediğimiz kimseye istediğimiz
şeyi,
dünyada peşin veririz; sonra da onu cehennem’e koyarız; kötülenmiş ve rahmetten koğulmuş bir halde ona ulaşır....
Kəhf Suresi, 7. Ayet:
Biz, onların, hangilerinin daha güzel, daha değerli, bilinçli, amaçla örtüşen niyete dayalı, devamlı ameller işleyeceğini denemek için, yeryüzündeki her
şeyi,
kendine has cezbedici güzelliklere sahip varlıklar olarak yarattık....
Kəhf Suresi, 8. Ayet:
Ve şu da bir gerçek ki biz, yeryüzündeki her
şeyi,
bitki bitirmeyen/kıtlık ve ölüme yol açan kupkuru bir toprak haline elbette getireceğiz....
Kəhf Suresi, 26. Ayet:
De ki: “-Allah, ne kadar durduklarını daha iyi bilir; göklerin ve yerin gaybını bilmek O’na mahsustur. O, öyle güzel görür, öyle güzel işitir ki!... Bütün gökler ve yer halkına, O’ndan başka hiç bir veli yoktur. O, hiç kimseyi, hükmünde ortak yapmaz?”...
Kəhf Suresi, 26. Ayet:
De ki: «Allah, ne kadar eğlendiklerini daha iyi bilendir. Göklerin ve yerin ğaybı (nı bilmek) Ona haasdır. O, ne güzel görendir! Ne güzel işidendir! (Bütün) bunların Ondan başka hiçbir yardımcısı yokdur. O, hiçbir (kimseyi, hiçbir şey'i) hükmüne ortak da yapmaz. ...
Kəhf Suresi, 74. Ayet:
Yine gittiler. Nihayet bir oğlana rastgeldikleri vakit, tuttu Hızır bunu öldürüverdi. Mûsâ dedi ki: “- Tertemiz (günah işlememiş) bir kimseyi, bir can karşılığı olmaksızın öldürdün ha!... Doğrusu görülmemiş bir şey yaptın.”...
Kəhf Suresi, 110. Ayet:
De ki: "Ben de sizin gibi ölümlü bir insanım. Tanrınızın bir Tek Tanrı olduğu vahyolundu bana. Öyleyse, artık her kim Rabbine kavuşmayı umuyorsa, dürüst ve erdemli davranışlar ortaya koysun ve Rabbine özgü kullukta hiç kimseyi, hiçbir şeyi (O'na) ortak koşmasın!"...
Məryəm Suresi, 75. Ayet:
1.
kul
: de, söyle
2.
men
: kim
3.
kâne
: oldu
4.
fî ed dalâleti
: dalâlette
Məryəm Suresi, 75. Ayet:
De ki: «Kim sapıklık içinde ise, çok esirgeyici Allah, ona istediği kadar mühlet versin; nihayet va'dolundukları
şeyi,
ya azabı yada kıyameti gördükleri zaman kimin mevkisinin daha kötü ve iradesinin daha zayıf olduğunu bilecekler....
Ənbiya Suresi, 30. Ayet:
Kâfir olanlar görmezler mi ki gerçekten de göklerle yer birdi de biz onları ayırdık ve her
şeyi,
sudan yarattık, hâlâ mı inanmazlar?...
Ənbiya Suresi, 30. Ayet:
İnkâr edenler görmediler mi ki, şübhesiz gökler ve yer birbirine bitişik idiler de onları ayırdık ve her canlı
şeyi,
sudan yaptık. Hâlâ îmân etmiyorlar mı?...
Həcc Suresi, 15. Ayet:
Allah’ın, dünya ve âhirette, ebedî yurtta Rasûlüne asla yardım etmeyeceğini sanan kimseler, güçleri yetiyorsa eğer, herhangi bir vasıta ile göğe çıksınlar, sonra da yardımı kessinler. Değilse takındıkları düşmanca tavırların, gizli mücadele planlarının, kurdukları tuzakların, öfke duydukları
şeyi,
İslâm’ın ilerlemesini, Kur’ân’ı, Allah’ın peygambere, müslümanlara yardımını ortadan kaldırmadığını görerek akıllarını başlarına toplasınlar....
Həcc Suresi, 15. Ayet:
Kim Allah’ın, Resulünü dünyada ve âhirette desteklemeyeceğini zannederse, haydi öfkesinden bir ip alıp tavandan uzatsın, boğazından geçirsin. Sonra nefesini kessin de bir baksın, bulduğu bu tedbiri, bu çırpınışları öfke duyduğu
şeyi,
Allah’ın Resulüne yardımını engelleyecek mi?...
Həcc Suresi, 16. Ayet:
1.
ve kezâlike
: ve işte böylece
2.
enzelnâ-hu
: onu indirdik
3.
âyâtin
: âyetler
4.
beyyinâtin
: beyyineler, açık...
Həcc Suresi, 53. Ayet:
Allah, şeytanın verdiği bu vesveseyi, kalplerinde hastalık bulunanlar ile kalpleri katı olanlara bir imtihan vesilesi kılmak için böyle yapar. Hiç şüphesiz ki o zalimler, derin bir ayrılık içindedirler....
Həcc Suresi, 53. Ayet:
Bu da, Şeytan'ın katmak istediği
şeyi,
gönüllerinde hastalık olanlarla yürekleri katı bulunanlara bir sınama yapmak içindir ve şüphe yok ki zâlimler, gerçekten pek uzak bir ayrılık içindedir....
Həcc Suresi, 53. Ayet:
Bu da, şeytanın attığı vesveseyi, kalblerinde hastalık bulunanlara ve kalbleri katılaşanlara bir imtihan kılması içindir. Şüphesiz ki zâlimler uzak bir ayrılık içindedirler...
Həcc Suresi, 53. Ayet:
(Şeytan’a ise böyle müsâade eder ki,) şeytanın atmakta olduğu
şeyi,
kalblerinde bir hastalık bulunanlara (münâfıklara) ve kalbleri katılaşmış olanlara (müşriklere) bir imtihan kılsın! Şübhesiz ki zâlimler, elbette (haktan) uzak bir ayrılık içindedir....
Həcc Suresi, 53. Ayet:
Böyle birşeye Allah'ın fırsat vermesi, şeytanın attığı bu vesveseyi, kalplerinde hastalık bulunanlar ile kalpleri iyice katılaşmış kimselere bir sınama vesilesi yapmak içindir. Hiç kuşkusuz, o zalimler haktan pek uzak bir ayrılık içindedir....
Həcc Suresi, 70. Ayet:
Allah'ın göklerde ve yerde olup biten her
şeyi,
bütün içeriğiyle bildiğini bilmiyor musun? Bütün bunlar (Allah'ın koyduğu) evrensel yasalar dizgesinde kayıtlıdır; (dolayısıyla,) bütün bunlar(ı bilmek), gerçekten Allah için çok kolaydır....
Möminun Suresi, 62. Ayet:
Biz hiç kimseyi, gücünün yettiğinden başkası ile yükümlü kılmayız. Nezdimizde hakkı söyleyen bir kitap vardır ve onlar haksızlığa uğratılmazlar....
Nur Suresi, 15. Ayet:
Çünkü siz bu iftirayı, dilden dile birbirinize aktarıyor, hakkında bilgi sahibi olmadığınız, ciddi, kesin bilgiye dayalı delilinizin bulunmadığı
şeyi,
ağızlarınızda geveleyip duruyorsunuz. Bunun önemsiz olduğunu sanıyorsunuz. Halbuki, bunun doğurduğu günah ve zarar Allah katında çok büyüktür....
Nur Suresi, 15. Ayet:
O vakit siz, o iftirayı dillerinizle birbirinize anlatıyordunuz; hakkında hiç bir bilgi sahibi olmadığınız
şeyi,
ağızlarınızla söyliyor ve bunu kolay (günah olmıyan şey) sanıyordunuz. Halbuki o, Allah katında (günah bakımından) çok büyüktür....
Nur Suresi, 15. Ayet:
Çünkü siz, onu dillerinizle alıveriyorsunuz ve hakkında hiç bilginiz olmayan bir
şeyi,
(düşünüp taşınmadan, hemen) ağızlarınızla söylüyorsunuz ve onu önemsiz bir iş sanıyorsunuz. Oysa o, Allâh yanında büyük(bir günâh)tır....
Furqan Suresi, 2. Ayet:
O (Allah) ki; göklerin ve yeryüzünün mülkü, O'nundur. Ve O, çocuk edinmemiştir. Mülkte, O'nun şeriki (ortağı) olmamıştır. Ve her
şeyi,
O yarattı sonra da onların kaderini takdir etti....
Nəml Suresi, 22. Ayet:
Çok geçmeden geldi. Ve: "Senin ihata edemediğin bir
şeyi,
ben ihata ettim (öğrendim). Seba'dan sana yakîn (kesin) bir haber getirdim." dedi....
Nəml Suresi, 22. Ayet:
Derken uzun zaman geçmeden geldi ve dedi ki: "Senin kuşatamadığın (öğrenemediğin)
şeyi,
ben kuşattım ve sana Saba'dan kesin bir haber getirdim."...
Nəml Suresi, 22. Ayet:
Derken uzun zaman geçmeden geldi ve dedi ki: "Senin kuşatamadığın (öğrenemediğin)
şeyi,
ben kuşattım ve sana Saba'dan kesin bir haber getirdim."...
Nəml Suresi, 22. Ayet:
Derken uzun zaman geçmeden geldi ve dedi ki: «Senin (bilgi gücünle) kuşatıp öğrenemediğin
şeyi,
ben kuşatıp öğrendim ve sana Saba'dan kesin bir haber getirdim.»...
Nəml Suresi, 88. Ayet:
Ve görürsün dağları da yerlerinde duruyor sanırsın, halbuki onlar, kıyâmette bulut gibi geçip gider, dağılır. Her
şeyi,
adamakıllı ve yerli yerinde halkeden Allah'ın işidir bu; şüphe yok ki o, ne yapıyorsanız hepsinden de haberdardır....
Qəsəs Suresi, 6. Ayet:
Ve onlara arzda (yeryüzünde) hakimiyet verip Firavun, Haman ve ordularına korktukları
şeyi,
onların vasıtasıyla gösterelim....
Ənkəbut Suresi, 8. Ayet:
Biz insana, ana-babasına iyi davranmasını tekrar tekrar tavsiye ettik, emrettik. Eğer onlar seni, lehinde ilmî bir delil olmayan bir
şeyi,
ilâhlığımda, otoritemde, mülkümde, tasarruflarımda bana ortak koşman için zorlarlarsa, onlara boyun eğme. Hesap vermek üzere benim huzuruma getirileceksiniz. Ben de sizi, işlediğiniz amelleri birer birer ortaya koyarak hesaba çekeceğim....
Ənkəbut Suresi, 8. Ayet:
Biz insana, yapacağı en hayırlı iş olarak, annesine ve babasına iyi davranmasını bildirdik. Ama bununla beraber, onlar senden, hakkında bilgin olmayan bir
şeyi,
Bana şirk koşmanı isterlerse, itaat etme! Hepinizin dönüşü Bana’dır ve Ben de yapageldiğiniz şeyleri bir bir bildirip karşılığını vereceğim....
Rum Suresi, 29. Ayet:
Doğrusu (şirke varmakla nefislerine) zulmedenler, cahil oldukları halde hevalarına uydular. Artık Allah’ın saptırdığı kimseyi, kim hidayete (Allah’ın dinine) erdirebilir? O kâfirler için (Allah’ın azabını engelliyecek) yardımcılardan da (hiç kimse) bulunmaz....
Loğman Suresi, 15. Ayet:
Eğer anan, baban, seni, lehinde ilmî bir delil ortaya koyamadıkları bir
şeyi,
ilâhlığımda, otoritemde, mülkümde, tasarruflarımda bana ortak koşman için zorlarlarsa, onlara itaat etme. Onlarla dünyada İslâmî kurallarla örtüşen örfe, hakkaniyete uygun candan dost arkadaş gibi davran. Bana yönelenlerin, bana düşkün olanların, bana bağlananların yolunu, hayat tarzını benimse. Sonunda hesap vermek üzere benim huzuruma getirileceksiniz. O zaman işlediğiniz amelleri bir bir ortaya koyarak sizi hesaba ç...
Loğman Suresi, 15. Ayet:
Bununla beraber eğer her ikisi de bilmediğin bir
şeyi,
bana ortak koşman hususunda seni zorlarsa, onlara itaat etme. Fakat dünyada onlarla iyi geçin ve bana yönelenlerin yolunu tut. Sonra dönüşünüz ancak banadır. O zaman ben de size yaptıklarınızı haber vereceğim....
Loğman Suresi, 15. Ayet:
Eğer seni, hakkında bilgin olmayan bir
şeyi,
bana ortak koşman için zorlarlarsa sakın onlara itaat etme, onlarla dünyada hoşca geçin. Bana yönelenlerin yoluna uy. Sonra dönüşünüz yine banadır. Ben de size yaptıklarınızı haber vereceğim....
Loğman Suresi, 15. Ayet:
Bununla beraber onlar, bilmediğin bir
şeyi,
bana ortak koşman için seni zorlarlarsa, onlara itaat etme. Ama onlarla dünyada iyi geçin. Bana yönelenin yolunu tut. Sonunda dönüşünüz yalnız Banadır ha! Ben de size yaptıklarınızı haber veririm....
Loğman Suresi, 15. Ayet:
Mamafih, ana-baban, bilmediğin bir
şeyi,
Bana şerik koşman için cehzederlerse, bu hususda onlara itaat etme! Onlarla dünyada hoş geçin! (Ma'ruf vechile şeriatin razı olacağı, kerem ve mürüvvetin iktiza eylediği şekilde müsahib ol.) Bana dönenlerin (dinde tevhid ve ihlâsla Bana tâat edenlerin) yoluna ittiba' et. Senin de, ana-babanın da nihayet dönüşünüz Bana'dır. O vakit sana îmânından dolayı mükâfat; anana, babana da küfürlerinden dolayı mücâzat ederim....
Loğman Suresi, 15. Ayet:
Eğer onlar, hakkında hiçbir bilgin olmayan
şeyi,
Bana ortak koşman için seni zorlarlarsa onlara itaat etme. Kendilerine dünyada iyi davran. Bana yönelenlerin yolunu tut. Dönüşünüz ancak Bana’dır. Ben size yapmakta olduğunuz şeyleri haber vereceğim....
Loğman Suresi, 20. Ayet:
Göklerde ve yerlerdeki her
şeyi,
Allah'ın size musahhar (emrinize amade) kıldığını görmediniz mi? Ve sizin üzerinizdeki görünen ve görünmeyen (açık ve gizli) ni'metlerini tamamladı. Ve insanlardan bir kısmı (hâlâ) ilmi, bir hidayete erdiricisi ve aydınlatıcı bir kitabı olmaksızın, Allah hakkında mücâdele ederler....
Əhzab Suresi, 9. Ayet:
1.
yâ eyyu-hâ
: ey
2.
ellezîne
: o kimseler, onlar
3.
âmenû
: îmân edenler (Allah'a ulaşmayı dileyenler)
4.
uzkurû
Səba Suresi, 2. Ayet:
O, toprağa giren ve ondan çıkan her
şeyi,
gökten inen ve ona yükselen her şeyi bilir. O, tek başına, rahmet kaynağıdır, mağfiret sahibidir....
Səba Suresi, 46. Ayet:
(Ey Muhammed!) De ki: “Ben size ancak bir tek
şeyi,
Allah için ikişer ikişer, teker teker kalkıp düşünmenizi öğütlüyorum. Arkadaşınız Muhammed’de cinnetten eser yoktur. O, şiddetli bir azaptan önce sizin için ancak bir uyarıcıdır.”...
Yasin Suresi, 11. Ayet:
Sen ancak, Kuran'a uyan ve gormedigi halde Rahman'dan korkan kimseyi uyarabilirsin. Artik o kimseyi, bagislanma ve comertce verilecek bir ecirle mujdele....
Yasin Suresi, 11. Ayet:
Sen ancak, Kuran'a uyan ve görmediği halde Rahman'dan korkan kimseyi uyarabilirsin. Artık o kimseyi, bağışlanma ve cömertçe verilecek bir ecirle müjdele....
Yasin Suresi, 12. Ayet:
Ölüleri şüphesiz biz diriltiriz. Hayatlarında yaptıkları iyi ve kötü bütün amelleri ve toplumda, arkalarında bıraktıkları faydası ve zararı devam eden eserlerinin sevaplarını ve günahlarını biz yazmaya devam ederiz. Zaten her
şeyi,
doğruları, hakkı ortaya koyan, kâinatın kayıt sicilinde, kanunlar ve ilkeler kitabında ana bilgi işlem merkezinde, Levh-i Mahfuz’da sırasıyla yazdık....
Yasin Suresi, 12. Ayet:
Şüphesiz biz, ölüleri biz diriltiriz; onların önden takdim ettiklerini ve eserlerini biz yazarız. Biz her
şeyi,
apaçık bir kitapta tesbit edip korumuşuz....
Yasin Suresi, 12. Ayet:
suphesiz oluleri dirilten, islediklerini ve eserlerini yazan Biziz; herseyi, apacik bir kitabda saymisizdir. *...
Yasin Suresi, 12. Ayet:
Şüphesiz ölüleri dirilten, işlediklerini ve eserlerini yazan Biziz; her
şeyi,
apaçık bir kitabda saymışızdır....
Yasin Suresi, 12. Ayet:
Biziz, biz ki, ölüleri diriltiriz ve öne sürdükleri işleri ve bıraktıkları eserleri yazarız. Biz; her
şeyi,
apaçık bir Kitab'a yazmışızdır....
Yasin Suresi, 12. Ayet:
Ölüleri diriltecek Biz’iz. Yaptıkları her şeyi ve bütün izlerini bir bir kaydeden Biz’iz. Velhasıl her bir
şeyi,
apaçık bir kitap’ta sayıp döken Biz’iz....
Yasin Suresi, 12. Ayet:
Şüphesiz biz, ölüleri biz diriltiriz; onların önden takdim ettiklerini ve eserlerini de biz yazarız. Biz her
şeyi,
apaçık olan bir kitapta tesbit edip korumuşuz....
Zümər Suresi, 19. Ayet:
Artık (Allah’ın ilim ve takdirinde) üzerine azab vacib olmuş o ateşteki kimseyi, sen mi kurtaracaksın? (Ey Rasûlüm, buna kimsenin gücü yetmez)....
Zümər Suresi, 19. Ayet:
Hakkinda azap sozu gerceklesmis kimseyi, ateste olani sen mi kurtaracaksin?...
Zümər Suresi, 19. Ayet:
(Ey Peygamber!) Aleyhine azâb hükmü gerçekleşmiş kimseyi, ateşte olan kimseyi sen mi kurtaracaksın ?!...
Zümər Suresi, 19. Ayet:
Hakkında azap sözü gerçekleşmiş kimseyi, ateşte olanı sen mi kurtaracaksın?...
Zümər Suresi, 19. Ayet:
Kendisine azâb hükmü hak olmuş kimseyi, (bu yüzden) ateşde bulunan kişiyi artık sen mi kurtaracaksın (Habîbim)? ...
Zümər Suresi, 19. Ayet:
O hâlde üzerine azab sözü hak olmuş kimseyi, (ve) bu sebeble o ateşte bulunan kişiyi sen mi kurtaracaksın?...
Zümər Suresi, 19. Ayet:
Hakkında azap hükmü kesinleşmiş kimseyi, ateşte olan kimseyi sen mi kurtaracaksın?...
Mömin Suresi, 7. Ayet:
Arş’ı, sınırsız kudret ve iktidar makamını yüklenen ve onun çevresinde bulunan melekler, Rablerini hamd ile överek, şükrederek tesbih ederler. O’na iman ederler. İman edenler için bağışlanma dileğinde bulunurlar, koruma kalkanına alınmalarını, affedilmelerini isterler. 'Ey Rabbimiz, her
şeyi,
rahmetinin ve ilminin içine aldın. Tevbe edenleri, günah işlemekten vazgeçip sana itaate yönelenleri, senin yolunda gidenleri, Kur’ân’ını ve Rasulünün sünnetini uygulayanları koruma kalkanına al, bağışla, o...
Mömin Suresi, 42. Ayet:
Siz beni, Allah'ı inkâra ve hakkında ilmim olmayan bir
şeyi,
O'na ortak koşmaya çağırıyorsunuz. Ve ben, sizi Azîz ve Gaffar Olan'a (Allah'a) çağırıyorum....
Mömin Suresi, 45. Ayet:
Allah o kimseyi, Firavun ehlinin kurdukları tuzağın şerrinden korudu. Firavun ehlini ise o kötü azap kuşatıverdi....
Şura Suresi, 21. Ayet:
Yoksa onların, Allah’ın dinde, şeriatta ruhsat vermediği
şeyi,
kendilerine meşrû kılacak mâbutları mı var? Eğer insanların sorumlu tutularak muhakeme edileceği, mükâfaata nâil olanla cezaya müstehak olanların ayırt edileceği ile ilgili Allah’ın koyduğu-kurduğu mühlet verilen bir düzen olmasaydı, elbette müşriklerle mabut saydıkları putlar arasında acilen yargı gerçekleştirilir, icra edilirdi. Kesinlikle inkârda, isyanda, şirkte ısrar eden, Allah yolunu, Allah yolundaki faaliyetleri engelleyen zâ...
Şura Suresi, 21. Ayet:
Yoksa Allah'ın izin vermediği bir
şeyi,
dinde onlara şeriat kılacak ortakları mı var? Şayet kesin söz bulunmayacak olsaydı; aralarında derhal hüküm verilirdi. Doğrusu zalimlere elim bir azab vardır....
Zuxruf Suresi, 24. Ayet:
Şayet size atalarınızı üzerinde bulduğunuz şeyden daha doğrusunu getirmişsem; yine mi bana uymazsınız? deyince, dediler ki: Doğrusu sizin gönderildiğiniz
şeyi,
biz inkar ediyoruz....
Casiyə Suresi, 13. Ayet:
O, göklerde ve yerde olan her
şeyi,
Kendinden (bir bağış olarak) emrinize vermiştir: bunda düşünen bir topluluk için mesajlar vardır!...
Casiyə Suresi, 22. Ayet:
Ve Allah, gökleri ve yeri hak ile (her
şeyi,
yerli yerinde) yarattı ki (kudretine delâlet etsin) ve herkes kazandığının karşılığını görsün! Ve (o gün) onlara haksızlık edilmez....
Əhqaf Suresi, 8. Ayet:
1.
em
: mi, yoksa, veya
2.
yekûlûne
: derler, diyorlar
3.
ifterâ-hu
: onu uydurdu
4.
kul
: de
Əhqaf Suresi, 22. Ayet:
Dediler ki: "Sen, bizi ilahlarımızdan çevirmek için mi bize geldin? Şu halde eğer doğru söylüyorsan, tehdit ettiğin
şeyi,
bize getir."...
Əhqaf Suresi, 22. Ayet:
Dediler ki: "Sen, bizi tanrılarımızdan çevirmek için mi bize geldin? Şu halde eğer doğru söylüyorsan, tehdit ettiğin
şeyi,
bize getir."...
Əhqaf Suresi, 22. Ayet:
Dediler ki: «Sen, bizi ilahlarımızdan çevirmek için mi bize geldin? Şu halde eğer doğru söylüyorsan, tehdit ettiğin
şeyi,
bize getir.»...
Qəmər Suresi, 49. Ayet:
Muhakkak ki Biz, her
şeyi,
bir kaderle (takdir edilmiş olarak) yarattık....
Qəmər Suresi, 49. Ayet:
Şüphe yok ki biz; her
şeyi,
bilgimizde mukadder olduğu gibi ve zamânında yarattık....
Hədid Suresi, 4. Ayet:
O, gökleri ve yeri altı çağda yaratmış ve kudret ve egemenlik tahtına oturmuştur. O, hem toprağa giren ve ondan çıkan her
şeyi,
hem de gökten inen ve ona yükselenleri bilir. Nerede olursanız olun O sizinle beraberdir; ve Allah bütün yaptıklarınızı görmektedir....
Hədid Suresi, 4. Ayet:
O, o (zât)dır ki, gökleri ve yeri altı günde yarattı, sonra Arş üzerine istiva buyurdu. Yerde dahil olan şeyi ve ondan çıkan şeyi ve semadan iniveren
şeyi,
ve onda yükselen şeyi bilir. Ve o, her nerede olsanız sizinle beraberdir. Ve Allah, ne işlediğinizi bihakkın görücüdür....
Münafiqun Suresi, 11. Ayet:
1.
ve len
: ve asla olmaz
2.
yuahhira allâhu
: Allah ertelemez
3.
nefsen
: nefs, kimse
4.
izâ câe
: geldiği zaman<...
Münafiqun Suresi, 11. Ayet:
Halbuki Allah bir kimseyi, eceli geldiği zaman asla geciktirmez; ve Allah bütün yaptıklarınızdan haberdardır....
Münafiqun Suresi, 11. Ayet:
Halbuki Allah hiçbir kimseyi, eceli gelince, asla geri bırakmaz. Allah, ne yaparsanız, hakkıyle haberdârdır. ...
Talaq Suresi, 7. Ayet:
Geniş imkân sahibi olan, geniş imkânlarından infâk etsin (nafaka versin). Ve kim, üzerindeki rızkı az ise, o taktirde Allah'ın ona verdiğinden infâk etsin. Allah kimseyi, ona verdiğinden fazlası ile mükellef (sorumlu) tutmaz. Allah, zorluktan sonra kolaylık verecektir....
Talaq Suresi, 7. Ayet:
Varlık sahibi olan, kendi zenginliğine göre nafaka versin. İmkânları daraltılmış kimse de Allâh'ın kendisine verdiğine göre nafakasını versin. . . Allâh hiç kimseyi, ona verdiğinden ötesiyle sorumlu tutmaz! Allâh zorluktan sonra bir kolaylık oluşturur!...
Talaq Suresi, 7. Ayet:
Eli geniş, imkânları bol olan, bol nafaka versin. Geçim darlığı çeken de, Allah’ın kendisine ihsan ettiği nimetlerin, imkânların bir kısmını nafaka olarak versin. Allah hiç kimseyi, verdiği nimetlerin ve imkânın üstünde yükümlü tutmaz, mükellef kılmaz. Allah her güçlüğün ardından bir kolaylık planlayıp hazırlar....
Talaq Suresi, 7. Ayet:
Genişliği (zenginliği) olan, (boşanmış kadınlara ve süt annelere) genişliğinden nafaka versin; rızkı dar olan da, Allah’ın ona verdiğinden harcasın. Allah bir kimseyi, ancak ona verdiği şeyle mükellef tutar. Allah bir güçlüğün arkasından bir kolaylık ihsan eder....
Talaq Suresi, 7. Ayet:
Eli geniş olan; genişliğine göre nafaka versin. Rızkı kendisine daraltılmış bulunan da, nafakayı Allah'ın kendisine verdiğinden versin. Allah kimseyi, kendisine verdiğinden fazlasıyla yükümlü tutmaz. Allah; güçlüğün ardından bir kolaylık ihsan eder....
Talaq Suresi, 7. Ayet:
Zengin olan, gücüne göre nafaka versin. Rızkı kendisine yetecek kadar olan da, Allah’ın kendisine verdiğinden versin. Allah, hiç kimseyi, verdiğinden fazlasıyla yükümlü tutmaz. Allah, güçlüğün ardından bir kolaylık verir....
Təhrim Suresi, 1. Ayet:
Ey Nebi! Allâh'ın sana helal kıldığı
şeyi,
hanımlarının gönlü olsun diye niçin (kendine) haramlaştırıyorsun? Allâh Ğafûr'dur, Rahıym'dir....
Təhrim Suresi, 1. Ayet:
Ey peygamber! Niçin Allah'ın sana helal kıldığı
şeyi,
eşlerinin hayrı için kendine haram kılıyorsun? Allah çok bağışlayan, çok esirgeyendir....
Təhrim Suresi, 1. Ayet:
Ey Peygamber! Zevcelerinin hoşnudluğunu arayarak, Allah’ın sana helâl kıldığı
şeyi,
niçin (kendine) tahrîm ediyor (haram kılıyor)sun? Bununla berâber Allah, Gafûr (çok bağışlayan)dır, Rahîm (çok merhamet eden)dir....
Təhrim Suresi, 1. Ayet:
Ey peygamber! Niçin, Allâh'ın sana helâl kıldığı
şeyi,
eşlerinin, hatırı için harâm kılıyorsun? Allâh bağışlayandır, esirgeyendir....
Təhrim Suresi, 1. Ayet:
Ey Peygamber! Allah'ın sana helâl kıldığı bir
şeyi,
eşlerinin hatırı için neden kendine haram ediyorsun? Halbuki Allah çok bağışlayıcı, çok merhamet edicidir....
Təhrim Suresi, 1. Ayet:
Ey Peygamber! Allah'ın sana helal kıldığı
şeyi,
eşlerinin hoşnutluğunu isteyerek neden haramlaştırıyorsun? Allah Gafûr'dur, Rahîm'dir....
Cin Suresi, 2. Ayet:
Doğru yolu göstermede, derken inandık ona ve kesin olarak hiçbir kimseyi, Rabbimize ortak saymayacağız....
Cin Suresi, 2. Ayet:
'Doğru, huzurlu ve aydınlık yola ileten bir kitap. Biz o kitaba, Kur’ân’a iman ettik. Hiç kimseyi, ilâhlığında, otoritesinde, mülkünde, tasarruflarında Rabbimize asla ortak koşmayacağız.'...
Cin Suresi, 24. Ayet:
Nihayet tehdit edildikleri
şeyi,
kıyameti, azâbı gördükleri zaman kimin yardım edeninin zayıf ve az olduğunu öğrenecekler....
Cin Suresi, 28. Ayet:
Gerçekten de Rablerinin elçiliklerini hakkıyla yaptıklarını, hükümlerini tebliğ ettiklerini bilsin diye ve onların her hâlini de bilgisiyle kavramış, kuşatmıştır ve her
şeyi,
bir bir sayıp tespît etmiştir....
Müddəssir Suresi, 6. Ayet:
Ve bir
şeyi,
daha fazlasını elde etmek için ve başa kakarak verme....
Müddəssir Suresi, 11. Ayet:
Malsız, evlâtsız olarak yaratıp dünyaya getirdiğim kimseyi, bana bırak....
Əbəsə Suresi, 23. Ayet:
(23-24) Hayır hayır.. Ona emrettiği
şeyi,
o yerine getirmedi. İnsan, bir de taamına bakıversin....
Əbəsə Suresi, 24. Ayet:
(23-24) Hayır hayır.. Ona emrettiği
şeyi,
o yerine getirmedi. İnsan, bir de taamına bakıversin....
Əhzab Suresi, 37. Ayet:
An o zamanı ki Allah'ın, kendisine nîmet verdiği ve senin de nîmetler verdiğin kişiye eşini bırakma ve çekin Allah'tan diyordun ve Allah'ın açığa vuracağı
şeyi,
içinde gizliyordun ve insanlardan korkuyordun ve Allah'tan korkman daha doğruydu ve o, daha lâyıktı buna. Derken Zeyd, eşinden ilişiğini kesince biz o kadını sana eş ettik, bu da, oğul edinilen kişiler, eşlerinden ayrıldıkları zaman onların bıraktıkları kadınları inananların almalarında bir beis olmadığını bildirmek içindi ve Allah'ın em...
Əhzab Suresi, 37. Ayet:
(Resûlüm!) Hani Allah'ın nimet verdiği, senin de kendisine iyilik ettiğin kimseye: Eşini yanında tut, Allah'tan kork! diyordun. Allah'ın açığa vuracağı
şeyi,
insanlardan çekinerek içinde gizliyordun. Oysa asıl korkmana lâyık olan Allah'tır. Zeyd, o kadından ilişiğini kesince biz onu sana nikâhladık ki evlâtlıkları, karılarıyla ilişkilerini kestiklerinde (o kadınlarla evlenmek isterlerse) müminlere bir güçlük olmasın. Allah'ın emri yerine getirilmiştir....
Əhzab Suresi, 37. Ayet:
Rasulüm! Hani Allah’ın kendisine nimet verdiği, İslâm’ı nasip ettiği, senin de ihsanda bulunduğun, hürriyetine kavuşturduğun, güzel yetiştirdiğin kimseye: 'Eşini yanında tut. Allah’a sığın, emirlerine yapış, günahlardan arın, azaptan korun!' diyordun. Allah’ın açığa vuracağı
şeyi,
boşandıktan sonra, Allah’ın Zeynep’le evlenmeni emrettiğini, insanlardan çekinerek, içinde gizliyordun. Oysa, asıl kendisinden korkman gereken Allah’tır. Zeyd ondan ilişkisini kesince, boşayınca, biz, onu sana nikâhlad...
Əhzab Suresi, 37. Ayet:
(Resûlüm!) Hani Allah'ın nimet verdiği, senin de kendisine iyilik ettiğin kimseye: Eşini yanında tut, Allah'tan kork! diyordun. Allah'ın açığa vuracağı
şeyi,
insanlardan çekinerek içinde gizliyordun. Oysa asıl korkmana lâyık olan Allah'tır. Zeyd, o kadından ilişiğini kesince biz onu sana nikâhladık ki evlâtlıkları, karılarıyla ilişkilerini kestiklerinde (o kadınlarla evlenmek isterlerse) müminlere bir güçlük olmasın. Allah'ın emri yerine getirilmiştir....
Yasin Suresi, 47. Ayet:
Kendilerine: 'Allah’ın sizi rızıklandırdığı şeylerden (siz de O’nun yolunda) sarf edin!' denildiğinde ise o inkâr edenler, îmân edenlere dedi(ler) ki: 'Allah dileyecek olsaydı kendisini doyuracağı bir kimseyi, (biz) mi doyuracağız? Doğrusu siz ancak apaçık bir dalâlet içindesiniz.'...
Zuxruf Suresi, 58. Ayet:
ve "Hangisi daha iyi, bizim ilahlarımız mı yoksa o mu?" derler. (Ama) onlar bu mukayeseyi, yalnızca, sırf muhalefet olsun diye senin önüne getirirler. Evet, onlar kavgacı/tartışmacı bir toplumdur!...
Furqan Suresi, 50. Ayet:
Ve andolsun Biz, öğüt almaları için her
şeyi,
çeşit çeşit şekillerde anlattık, ama insanların çoğu sadece iyilikbilmezlikte dayattılar. ...
Şura Suresi, 13. Ayet:
Allah, dinden Nuh'a yükümlülük olarak ulaştırdığı
şeyi,
sana vahyettiğimizi, İbrahim'e, Mûsâ’ya ve İsa'ya yükümlülük olarak ulaştırdığımız şeyi yaşam yolu yaptı: “Dini hayata geçirin, ayakta tutun ve onda ayrılığa düşmeyin.” Senin kendilerini davet ettiğin şey, ortak koşan kimselere ağır geldi. Allah, dilediğini kendine seçer ve kalpten yöneleni de o davet edilene kılavuzlar. ...
Möminun Suresi, 62. Ayet:
"Ve Biz hiç kimseyi, gücünün yettiğinden başkası ile; kapasitesi dışındaki bir şeyle yükümlü tutmayız. Nezdimizde de hakkı konuşan bir kitap vardır ve onlar, haksızlığa uğratılmazlar. "...
Şura Suresi, 13. Ayet:
Allah Nuh'a emrettiği şeyi sizin için de dinin hükümleri cümlesinden yasalaştırdı. Aynı
şeyi,
'Dini dosdoğru ayakta tutun ve onda ayrılığa düşmeyin' diye, sana da vahyettik; İbrahim'e, Musa'ya ve İsa'ya da emrettik. Fakat senin kendilerini davet ettiğin şey müşriklere ağır geldi. Allah ise ona dilediği kimseyi seçer ve kendisine yönelenleri doğru yola iletir....
Ənam Suresi, 38. Ayet:
Yoxdur ərzdə elə bir canlı və qanadları ilə uçan quş ki, ancaq sizin kimi ümmət olmasın. Biz yaddan çıxartmadıq kitabda bir
şeyi,
sonra Rəblərinə tərəf toplanacaqlar. ...
Nəbə Suresi, 29. Ayet:
Və külli
şeyi,
hesablamışıq onu kitabnan....
Ali-İmran Suresi, 29. Ayet:
De ki: “İçinizdəkini gizləsəniz də, aşkara çıxarsanız da Allah onu bilər. Göylərdəki hər
şeyi,
yerdəki hər şeyi bilir. Allah hər şeyə haqqı ilə qadirdir”....
Səba Suresi, 14. Ayet:
14) Nə zaman ki, Biz onun ölümünü gerçəkləşdirdik; onun öldüyü barədə onlara ancaq əsasını yeyən yer üzü canlısı dəlalət etdi. Onun öldüyünü dərk etmələrinə, sadəcə əsasını yeyən yer canlısı/qurd səbəb oldu. Nə zaman ki üz üstü yerə yıxıldı, məlum oldu ki: "O yadlar bilmədikləri [
şeyi,
yəni] Süleymanın ölümünü bilmiş olsaydılar, o alçaldıcı əzab; həsrət, qürbət, əsarət içində, ağır işlər altında, zəncirə vurulmuş halda qalmazdılar."[#241]...
Şura Suresi, 13. Ayet:
Allah, dindən Nuha öhdəlik olaraq çatdırdığı
şeyi,
sənə vəhy etdiyimizi İbrahimə, Musaya və İsaya öhdəlik olaraq çatdırdığımız şeyi həyat yolu etdi: “Dini həyata keçirin, uca tutun və onda ayrılığa düşməyin”. Sənin özlərini dəvət etdiyin şey, ortaq qoşan insanlara ağır gəldi. Allah, dilədiyini özünə seçər və qəlbdən yönələni də, o dəvət edilənə bələdçiləyər....