Bəqərə Suresi, 177. Ayet: Yüzünüzü doğu ve batı tarafına çevirmeniz birr değildir. Ama birr: Allah'a, Ahiret Günü'ne, meleklere, kitaplara ve nebilere iman etmek; malını sevdiği halde onu yakınlarına, yetimlere, yoksullara, yol oğluna, yardım isteyenlere, rikab olanlara vermek; "salatı ikame etmek, zekat yapmak", söz verdiği zaman sözünü yerine getirmek, sıkıntıda, zorlukta ve felakete uğrama durumunda sabretmektir. İşte bunlar, sadık olanlardır. Ve işte bunlar, takva sahibi olanlardır....
Fəth Suresi, 29. Ayet: Muhammed, Allah'ın Resulüdür. Onunla beraber olanlar, Kafirlere karşı sert, birbirlerine çok merhametlidirler. Onları; rüku ederken, secde ederken ve Allah'tan bağışlanma ve hoşnutluk isterlerken görürsün. Onların belirtileri, yüzlerindeki secde izleridir. İşte bunlar, onların Tevrat'taki örnekleridir. İncil'deki örnekleri de filizini yarıp çıkaran, sonra onu güçlendirerek kalınlaşıp, gövdesi üzerinde yükselen ekin gibidir. Bu, ekincilerin hoşuna gider. Allah, Kafirlere onlarla üzüntü ...
Mücadilə Suresi, 22. Ayet: Allah'a ve Ahiret Günü'ne iman eden bir halkın, Allah'a ve O'nun Resul'üne karşı haddi aşanlara karşı sevgi duyduklarına tanık olamazsın; isterse bunlar, babaları, çocukları, kardeşleri veya akrabaları olsun. Onlar, Allah'ın kalplerine iman yazdığı ve kendilerini, kendinden bir ruh ile desteklediği kimselerdir. Allah, onları içinden ırmaklar akan Cennetlere koyacaktır. Onlar, orada sürekli kalacak olanlardır. Allah, onlardan hoşnut oldu, onlar da O'ndan hoşnut oldular. İşte onlar, All...
Bəqərə Suresi, 61. Ayet: Ve bir zamanlar yine size: "Ey Musa, doğrusu biz bir çeşit yiyecekle yetinemeyiz, öyleyse Rabbine dua et de bize topraktan yetişen ürünler, sebze, salatalık, sarımsak, mercimek, soğan (gibi ürünler) çıkarsın" demiştiniz. (Musa): "Daha hayırlı (ve onurlu) olan durumu daha aşağılık olanla mı değiştirmek istiyorsunuz? O halde, utanç içinde Mısır'a dönün; orada istediğiniz şeylere kavuşabilirsiniz!" demişti. Böylece, onlara yoksulluk, düşkünlük damgası vuruldu ve Allah'ın gazabına uğradılar. Bütün b...
Bəqərə Suresi, 177. Ayet: İyilik, yüzlerinizi doğu ve batı taraflarına çevirmeniz(den ibaret) değildir. Asıl iyilik, Allah’a, ahiret gününe, meleklere, kitap ve peygamberlere iman edenlerin; mala olan sevgilerine rağmen, onu yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışa, (ihtiyacından dolayı) isteyene ve (özgürlükleri için) kölelere verenlerin; namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren, antlaşma yaptıklarında sözlerini yerine getirenlerin ve zorda, hastalıkta ve savaşın kızıştığı zamanlarda (direnip) sabredenlerin tutum ve d...
Bəqərə Suresi, 177. Ayet: Yüzlerinizi doğuya ve batıya çevirmeniz iyilik değildir. Ama iyilik, Allah'a, ahiret gününe, meleklere, Kitaba ve peygamberlere iman eden; mala olan sevgisine rağmen, onu yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışa, isteyip dilenene ve kölelere (özgürlükleri için) veren; namazı dosdoğru kılan, zekatı veren ve ahidleştiklerinde ahidlerine vefa gösterenler ile zorda, hastalıkta ve savaşın kızıştığı zamanlarda sabredenler(in tutum ve davranışlarıdır). İşte bunlar, doğru olanlardır ve müttaki ol...
Bəqərə Suresi, 177. Ayet: Yüzlerinizi doğu veya batı yönüne çevirmeniz iyilik değildir. Ama iyilik, Tanrı'ya, ahiret gününe, meleklere, kitaba ve peygamberlere inanan; mala olan sevgisine rağmen, onu yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışa, isteyip dilenene ve kölelere (özgürlükleri için) veren; namazı dosdoğru kılan, zekatı veren ve ahidleştileştiklerinde ahidlerine vefa gösterenler ile zorda, hastalıkta ve savaşın kızıştığı zamanlarda sabredenler(in tutum ve davranışlarıdır). İşte bunlar, doğru olanlardır ve mü...
Bəqərə Suresi, 177. Ayet: Yüzlerinizi doğudan ve batıdan yana çevirmeniz iyilik değildir. Ama iyilik, Allah'a, ahiret gününe, meleklere, Kitaba ve peygamberlere iman eden; ona olan sevgisine rağmen, malı yakınlara, yetimlere, yoksullara, yol oğluna (yolda kalmışa), isteyip dilenene ve kölelere (özgürlükleri için) veren; namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren ve ahidleştiklerinde ahidlerine vefa gösterenler ile zorda, hastalıkta ve savaşın kızıştığı zamanlarda (direnip) sabredenler(in tutum ve davranışıdır) . İşte bunlar, do...
Bəqərə Suresi, 178. Ayet: Ey imân edenler, cinayetlerde, öldürülenlere karşılık katillere kısas uygulanması, size yazılı bir kanun haline getirildi, farz kılındı. Hür bir maktûle karşı, hür bir kimseye, maktul bir köleye karşı bir köleye, maktul bir kadına karşı bir kadına kısas uygulanır, ölüm cezası verilir.
Ancak, maktûlün velisi, kardeşi tarafından kısas cezasından, vazgeçilen; ödeyeceği diyetin de bir kısmı bağışlanan kimseye, Kur’ân’ın ve sünnetin hükümlerine İslâmî kurallarla örtüşen örfe, hakkaniyete uyularak, di...
Bəqərə Suresi, 187. Ayet: Oruçlu olduğunuz günün gecesinde kadınlarınızla buluşmanız, size helâl edilmiştir. Onlar sizin için elbisedir, siz onlar için elbisesiniz. Allah bildi ki nefsinizi yenemeyecek, sabredemeyecek, bir iştir, işleyeceksiniz, bu yüzden tövbenizi kabul etti, sizi bağışladı. Gayri onlarla buluşun ve Allah'ın size yazdığını dileyin. Fecir doğup da aydınlığıyla kara iplik, sizce beyaz iplikten ayırt edilinceye dek yiyin, için. Sonra orucu ertesi geceye kadar tamam olarak tutun. Fakat mescitlerde ibadet iç...
Bəqərə Suresi, 187. Ayet: Oruçlu olduğunuz günlerin gecelerinde, hanımlarınızla ilişkiye girmeniz size helâl ve meşrû kılındı. Onlar sizin iyiliğiniz için bir elbise, vazgeçilmez birlikteliğinizin, sizi koruyan, sırlarınızı saklayan ortağı, rahat ve huzur kaynağıdırlar. Siz de onların iyiliği için bir elbise, vazgeçilmez birlikteliğinizin, onları koruyan, sırlarını saklayan, ortağı, rahat ve huzur kaynağısınız.
Allah, o gecelerde kendinize hâkim olamadığınızı, kendinize haksızlık ettiğinizi bildi de, yüzünüze baktı, tevb...
Bəqərə Suresi, 187. Ayet: Oruç gecesinde kadınlarınıza yaklaşmak size helal kılındı. Onlar, sizin örtüleriniz, siz de onlara örtüsünüz. Allah, gerçekten sizin, nefislerinize ihanet etmekte olduğunuzu bildi, tevbenizi kabul etti ve sizi bağışladı. Artık onlara yaklaşın ve Allah'ın sizin için yazdıklarını dileyin. Fecir vakti, sizce beyaz iplik siyah iplikten ayırd edilinceye kadar yiyin, için, sonra geceye kadar orucu tamamlayın. Mescidlerde itikafta olduğunuz zamanlarda onlara (kadınlarınıza) yaklaşmayın. Bunlar, Allah'ı...
Bəqərə Suresi, 187. Ayet: Oruç gecesinde kadınlarınıza yaklaşmak size helal kılındı. Onlar, sizin örtüleriniz, siz de onların örtüsüsünüz. Allah, gerçekten sizin, nefislerinize ihanet etmekte olduğunuzu bildi, tevbenizi kabul etti ve sizi bağışladı. Artık onlara yaklaşın ve Allah'ın sizin için yazdıklarını dileyin. Fecir vakti, sizce beyaz iplik siyah iplikten ayırd edilinceye kadar yiyin, için, sonra geceye kadar orucu tamamlayın. Mescidlerde itikafta olduğunuz zamanlarda da onlara (kadınlarınıza) yaklaşmayın. Bunlar, A...
Bəqərə Suresi, 259. Ayet: Yahud o kimse gibi ki bir şehre uğramıştı, altı üstüne gelmiş ıpıssız yatıyor, «Bunu bu ölümünden sonra Allah nerden diriltecek?» dedi, bunun üzerine Allah onu yüz sene öldürdü sonra diriltti, ne kadar kaldın? diye sordu «bir gün yahud bir günden eksik kaldım» dedi, Allah buyurdu ki: Hayır, yüz sene kaldın, öyle iken bak yiyeceğine, içeceğine henüz bozulmamış, hele merkebine bak, hem bunlar, seni insanlara karşı kudretimizin canlı bir âyeti kılayım diyedir, hele o kemiklere bak onları nasıl birb...
Bəqərə Suresi, 259. Ayet: Yahut o kimse gibisini (görmedin mi) ki, bir şehre uğramıştı, altı üstüne gelmiş, ıpıssız yatıyordu. «Bunu bu ölümünden sonra Allah, nerden diriltecek?» dedi. Bunun üzerine Allah onu yüz sene öldürdü, sonra diriltti, «Ne kadar kaldın?» diye sordu. O da: «Bir gün, yahut bir günden eksik kaldım.» dedi. Allah buyurdu ki: «Hayır, yüz sene kaldın, öyle iken bak yiyeceğine, içeceğine henüz bozulmamış, hele eşeğine bak, hem bunlar, seni insanlara karşı kudretimizin bir işareti kılalım diyedir. Hele o k...
Ali-İmran Suresi, 14. Ayet: İnsanlara, kadınlar, oğullar, yüklerle altın ve gümüş yığınları, cins atlar, davarlar, ekinler gibi zevklerin sevgisi, çekici hale getirildi. Fakat bunlar, dünya hayatının geçici nimetleridir. Oysa Allah, akibet güzelliği, O'nun yanındadır....
Ali-İmran Suresi, 14. Ayet: Kadınlara, oğullara, yığın yığın birikdirilmiş altın ve gümüşe, salma güzel atlara, (deve, sığır, koyun, keçi gibi) hayvanlara, ekinlere olan ihtiraskârâne sevgi insanlar için bezenib süslenmişdir. Bunlar, dünyâ hayaatının (geçici) birer fâidesidir. Allah (a gelince) nihayet dönüb varılacak yerin bütün güzelliği Onun nezdindedir. ...
Nisa Suresi, 11. Ayet: Allah size, çocuklarınızın (mirası) hakkında şöyle tavsiye ediyor. Erkeğe, kadının payının iki katı, fakat, eğer kadınlar ikiden fazla iseler, o zaman terekenin (mirasın) üçte ikisi onlarındır ve eğer o (kadın) bir tek ise, o zaman yarısı onundur. Eğer ölenin çocuğu varsa, onun anne ve babasının herbiri için, bıraktığı mirasın altıda biri pay vardır. Fakat onun çocuğu yoksa ve yalnız ana-baba mirasçı oluyorsa, o taktirde, üçte biri annesinindir (geriye kalan babanındır). Fakat eğer ölenin kardeş...
Nisa Suresi, 11. Ayet: Allah, size, çocuklarınız(ın alacağı miras) hakkında, erkeğe iki dişinin payı kadarını emreder. (Çocuklar sadece) ikiden fazla kız iseler, (ölenin geriye) bıraktığının üçte ikisi onlarındır. Eğer kız bir ise (mirasın) yarısı onundur. Ölenin çocuğu varsa, geriye bıraktığı maldan, ana babasından her birinin altıda bir hissesi vardır. Eğer çocuğu yok da (yalnız) ana babası ona varis oluyorsa, anasına üçte bir düşer. Eğer kardeşleri varsa, anasının hissesi altıda birdir. (Bu paylaştırma, ölenin) yap...
Nisa Suresi, 11. Ayet: Allah, çocuklarınız hakkında (mîras konusunda) şunu tavsiye eder, (ilâhî hükümlerini bildirir): Erkeğe, iki dişi payı vardır. Dişiler ikiden fazla ise, (erkek kardeşleri de yoksa) terekenin üçte ikisini alırlar. Dişi bir tane ise, (yine erkek kardeşi de yoksa) terekenin yarısı onundur. Eğer ölenin çocuğu varsa, ana-baba-dan her birine altıda bir hisse verilir. Ölenin çocuğu yoksa, ana-babası da kendine mîrasçı bulunuyorsa, anasına üçte bir, (geriye kalanı babasına) verilir. Ölenin kardeşleri var...
Nisa Suresi, 37. Ayet: Bunlar, cimrilik edenler, malî mükellefiyetleri yerine getirmeyenler, Beytül-mâl harcamalarında cimri davranarak insanlara idarecilik yapanlar, cimriliği tavsiye edenlerdir, zenginlik içindeyken fakirliği, kolaylık içindeyken zorluğu, imkân içindeyken aczi vehmettikleri için Allah’ın, kendilerine lütfundan verdiği maddî-manevî serveti, imkânları gizleyenlerdir. Biz, kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah’a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altına iterek örtbas edip inkârda ısr...
Nisa Suresi, 39. Ayet: Bunlar, Allah’a, Allah’a imanın gerektirdiği esaslara ve âhiret gününe iman etmiş olsalar, Allah’ın verdiği rızık ve servetten karşılık beklemeden, gönüllü harcamış, insanların ihtiyaçlarını görmüş olsalardı, kendilerine ne zarar gelirdi? Onların yaptıkları her şey, Allah’ın bilgisi, planı, iradesi dahilinde gerçekleşmektedir....
Nisa Suresi, 51. Ayet: Bu mükemmel kutsal kitaptaki bir kısım emir ve hükümleri uygulamakla sorumlu tutulan ehl-i kitap âlimlerini görmüyor musun? Putlaştırılmış, hiçbir hayrı olmayan heykellere; putlaştırılmış, zalim, azgın diktatörlere, idarelere şeytanî güçlere, tağuta inanıyorlar. Kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah’a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altına iterek örtbas edip inkârda ısrar edenler, kâfirler için:
'Bunlar, iman edenlerden, mü’minlerden daha doğru yoldadırlar' diyorlar....
Nisa Suresi, 109. Ayet:
1. |
hâ |
: işte |
2. |
entum |
: siz |
3. |
hâulâi |
: bu, bunlar, böyle |
4. |
câdeltum an |
: siz mücadele ettiniz |
Maidə Suresi, 3. Ayet: Haram edilmiştir size ölü, kan, domuz eti, Allah'tan gayrı putlar adına kesilen hayvanlar, boğulmuş, vurulmuş, yüksek bir yerden düşüp ölmüş, başka bir hayvan tarafından süsülüp öldürülmüş, canavar tarafından parçalanmış olanlar; ancak ölmeden yetişip kestikleriniz müstesna; ve taştan yapılmış ve dikilmiş putlar adına kesilenler ve fal için çekilen oklarla rızık arayış. Bunlar, kötülüktür. Bugün kâfirler, dininiz yüzünden meyus olmuşlardır artık sizden, korkmayın onlardan, benden korkun. Bugün d...
Maidə Suresi, 3. Ayet: Size şunlar haram kılındı: Ölü, kan, domuz eti, Allah'tan başkası adına kesilen, boğulmuş, vurulmuş, yuvarlanmış, süsülmüş, yırtıcı hayvanlar tarafından yenmiş olup da henüz canlı iken kesmedikleriniz, dikili taşlar üzerinde boğazlananlar ve zararla kısmet paylaşmanız. Bunlar, birer yoldan çıkıştır. Bugün kafirler dininizi söndürebilmekten ümitlerini kestiler; onlardan korkmayın, yalnız benden korkun! İşte bugün dininizi kemale erdirdim, üzerinizdeki nimetimi tamamladım ve size din olarak müslüm...
Ənam Suresi, 151. Ayet: 'Gelin, Rabbinizin size neleri haram kıldığını, nelere riayeti emrettiğini okuyayım:
İlâhlığında, otoritesinde, mülkünde, tasarruflarında O’na hiçbir şeyi ortak koşmayın.
Anaya, babaya devamlı iyilik edin, ihsanda bulunun, kesinlikle kötü davranmayın.
Masrafların artacağı, yoksulluğa düşeceğiniz endişesiyle çocuklarınızı öldürmeyin. Sizin de onların da rızkını, ekmeğini, aşını biz veriyoruz.
Büyük günah ve ayıpların, meşrû olmayan şehevî fiillerin, gayrimeşrû ilişkilerin, zinanın açığına da, giz...
Əraf Suresi, 38. Ayet: Allah onlara:
'Sizden önce yaşamış, geçip gitmiş cin ve insan topluluklarıyla birlikte siz de ateşe, Cehennem’e girin' buyurur. Her millet Cehennem’e girdiğinde, hak yoldan uzaklaşarak, sapıklığa düşmesine sebep olan yakınlarına, idarecilerine güç ve iktidar sahiplerine lânet eder. Nihayet, birbirlerinin peşinden girip, hepsi Cehennem’de toplandığında, halk, iktidar sahibi liderleri kastederek:
'Rabbimiz, işte bunlar, bizi hak yoldan uzaklaştırarak, başımıza buyruk hale getirip, dalâleti, bozuk ...
Hud Suresi, 18. Ayet: Allah adına yalan uydurandan daha âsi, daha günahkâr daha zâlim kim olabilir? İşte onlar, Rablerinin huzuruna arz olunacaklar. Kur’ân’ı bilen ve tebliğ eden, çözüm getiren, güvenilir örnek önderler, doğruları konuşan şâhitler, peygamber, âlimler ve melekler:
'İşte bunlar, Rablerinin adına yalan uyduranlar' diyecekler. Unutmayın, Allah’ın lâneti, Allah yoluna, Allah yolundaki faaliyetlere engel olan zâlimleredir....