Axtarış Nəticələri
Ana Səhifə
Surələr
Məallər
Blog
Rəd Suresi, 3. Ayet:
Ve O ki, yeryüzünü uzattı ve orada ağır baskılar ve nehirler yaptı. Orada meyvelerin hepsinden ikili eşler yaptı. Gündüzü geceyle örttü. Bunda tefekkür eden bir halk için ayetlervardır....
Bəqərə Suresi, 125. Ayet:
O zaman Biz Mabed'i insanların tekrar tekrar yöneleceği bir hedef ve bir kutsal sığınak yapmıştık: Öyleyse İbrahim için vaktiyle belirlenen yeri ibadet mahalli edinin. Nitekim Biz, İbrahim ve İsmail'e emrettik: "Mabedimi, onu tavaf edecekler için, onun yanında tefekküre dalacaklar için ve (namazda) rüku ve secde edecekler için temiz tutun."...
Bəqərə Suresi, 219. Ayet:
1.
yes'elûne-ke
: sana soruyorlar, sorarlar
2.
an el hamri
: şaraptan
3.
ve el meysiri
: ve kumar
4.
kul
: de, söy...
Bəqərə Suresi, 219. Ayet:
Sana şaraptan ve kumardan soruyorlar. De ki: “O ikisinde de hem büyük günah hem de insanlar için (bazı) faydalar vardır. (Fakat) onların günahları, faydalarından daha büyüktür.” Ve sana (Allah için) neyi infâk edeceklerini (vereceklerini) soruyorlar. De ki: “Afv ettiklerinizi (vazgeçtiklerinizi, ihtiyaç fazlasını) (infâk edin).” Allah, âyetleri size işte böyle açıklıyor. Umulur ki böylece siz tefekkür edersiniz (bunlardaki hikmetleri düşünürsünüz)....
Bəqərə Suresi, 219. Ayet:
Sana, sarhoşluk veren şeyler ve şans oyunları hakkında sorarlar. De ki: "Onların her ikisinde de hem büyük bir kötülük hem de insanlar için bazı yararlar vardır; ancak yol açtıkları kötülük, sağladıkları yararlardan daha büyüktür." (Allah yolunda) neyi harcayacaklarını sana sorarlar. De ki: "O'nun için ayırabileceğiniz her şeyi." Böylece Allah mesajlarını size açıklıyor ki tefekkür edesiniz....
Bəqərə Suresi, 219. Ayet:
Sana şaraptan ve kumardan soruyorlar. De ki: «İkisinde de büyük günah vardır. Ve nâs için menfaatler de vardır. Bunların günahı ise menfaatlerden çok büyüktür.» Sana ne infak edeceklerini de sual ediyorlar. De ki: «İhtiyacınızdan artanı.» Allah Teâlâ âyetlerini sizlere işte böyle beyan ediyor, tâ ki tefekkür edesiniz....
Bəqərə Suresi, 266. Ayet:
1.
e yeveddu
: ister mi, temenni eder mi
2.
ehadu-kum
: sizden biriniz
3.
en tekûne
: olmasını
4.
lehu
: onun
...
Bəqərə Suresi, 266. Ayet:
Sizden biriniz temenni eder mi ki, onun altından nehirler akan hurmalık ve üzümlükten bir bahçesi olsun onun, orada her türlü ürünü (meyvesi) bulunsun ve ona yaşlılık isabet etsin (ihtiyarlasın) ve onun zayıf (güçsüz) çocukları bulunsun. Sonra da ona (bahçeye), içinde ateş bulunan bir kasırga isabet etsin, böylece onu yaksın. Allah size âyetleri, işte böyle beyan ediyor (açıklıyor). Umulur ki böylece siz tefekkür edersiniz....
Bəqərə Suresi, 266. Ayet:
Sizden biriniz ister mi hiç, içinde nehirler akan ve çeşitli meyveler bulunan, hurmalık ve asmalarla dolu bahçesi olsun da, kendisine ihtiyarlık gelsin ve zayıf bir zürriyeti olsun? Derken içinde ateş olan bir fırtına bütün bahçeyi helâk etsin. . . İşte üzerinde tefekkür etmeniz için Allâh bu işaretleri veriyor....
Bəqərə Suresi, 266. Ayet:
Biriniz arzu eder mi ki, onun hurma ve üzüm ağaçlarını hâvi ve bunların altından ırmakları cari olan bir bahçesi bulunsun ve onun için o bahçede her türlü meyveleri olsun, fakat kendisine ihtiyarlık çöksün, kendisinin zayıf yavrucukları da bulunuversin de o bahçeyi, içinde ateş bulunan bir kasırga isabet ederek yakıversin? İşte Allah Teâlâ âyetlerini sizlere böylece beyan buyuruyor. Tâ ki tefekkür edesiniz....
Bəqərə Suresi, 269. Ayet:
Dilediğine hikmet verir. Kendisine hikmet verilmiş olan bir kimse ise, muhakkak ona birçok hayır verilmiş olur. Ve bunu ancak halis akıl sahipleri tefekkür eder....
Ali-İmran Suresi, 191. Ayet:
1.
ellezîne
: onlar
2.
yezkurûne allâhe
: Allah'ı zikrederler
3.
kıyâmen
: ayakta iken
4.
ve kuûden
: ve oturur ik...
Ali-İmran Suresi, 191. Ayet:
Onlar (ulûl elbab, lüblerin, Allah'ın sır hazinelerinin sahipleri), ayaktayken, otururken, yan üstü yatarken (daima) Allah'ı zikrederler. Ve göklerin ve yerin yaratılışı hakkında tefekkür ederler (ve derler ki): "Ey Rabbimiz! Sen bunları bâtıl olarak (boşuna) yaratmadın. Sen Subhan'sın, artık bizi ateşin azabından koru....
Ali-İmran Suresi, 191. Ayet:
Onlar (öze ermişler) ayakta, otururken ya da yanları üzere uzanmışken Allâh'ı anıp (hatırlayıp), semâların ve arzın yaratılışını (günün getirisi ölçüsünde evren ve derûnu ya da beyin indînde bedenin yeri ve özelliklerini) tefekkür edip; "Rabbimiz, bunları boş yere yaratmadın! Subhan'sın (yersiz ve anlamsız bir şey yaratmaktan münezzeh, her an yeni bir şey yaratma hâlinde olansın)! (Açığa çıkardıklarını değerlendirmemenin getireceği pişmanlıktan) yanmadan bizi koru" (derler)....
Ali-İmran Suresi, 191. Ayet:
Onlar ki, ayakta iken de ve yanları üzerine yatarlarken de Allah Teâlâ'yı zikrederler ve göklerin ve yerin yaradılışı hakkında tefekkürde bulunurlar. İşte onlar şöylece tesbih ve niyazda bulunur dururlar: «Rabbimiz! Sen bunları boşuna yaratmadın, Sen münezzehsin, artık bizleri ateş azabından koru...»...
Ali-İmran Suresi, 191. Ayet:
Onlar ayaktayken de, otururken de, yatarken de Allah'ı anarlar ve göklerin ve yerin yaratılışını tefekkür ederler: 'Bunları boşuna yaratmadın, ey Rabbimiz! Seni bütün noksanlardan uzak tutarız. Sen de bizi ateş azabından koru....
Ənam Suresi, 50. Ayet:
1.
kul
: de, söyle
2.
lâ ekûlu lekum
: size demiyorum, söylemiyorum
3.
indî
: benim yanımda
4.
hazâinu allâhi
: Al...
Ənam Suresi, 50. Ayet:
De ki: “Ben size Allah'ın hazineleri yanımdadır demiyorum. Ve gaybı bilmiyorum. Size, muhakkak ki ben bir meleğim demiyorum. Ancak bana vahyedilene tâbî olurum.” “Basiretle gören ve görmeyen bir olur mu, hâlâ tefekkür etmiyor musunuz?” de....
Ənam Suresi, 50. Ayet:
De ki: "Size, Allâh'ın hazineleri benim yanımdadır, demiyorum. . . Gaybı da bilmem! Size 'Muhakkak ki ben bir meleğim' de demiyorum. . . Ben, sadece bana vahyolunana tâbi olurum". . . De ki: "Hiç âmâ ile gören eşit olur mu? Hâlâ tefekkür etmiyor musunuz?"...
Əraf Suresi, 176. Ayet:
1.
ve lev
: ve eğer, şayet
2.
şi'nâ
: biz diledik
3.
le rafa'nâ-hu
: mutlaka, elbette onu yükselttik (yükseltirdik)
4.
bi-hâ
Əraf Suresi, 176. Ayet:
Ve şâyet dileseydik onu, onunla (âyetlerimizle) elbette yükseltirdik. Ve fakat o dünyaya meyletti ve hevasına (nefsinin afetlerine) tâbî oldu. Artık onun hali, köpeğin hali gibidir ki; onunla ilgilensen de solur, onu terketsen de (kendi haline bıraksan da) solur. Âyetlerimizi yalanlayan kavmin hali işte böyledir. Artık bu kısası anlat, böylece onlar tefekkür ederler....
Əraf Suresi, 184. Ayet:
1.
e ve
: ve ... mı?
2.
lem yetefekkerû
: tefekkür etmezler
3.
mâ
: yoktur, olmadı
4.
bi sâhıbi-him
: onların sahi...
Əraf Suresi, 184. Ayet:
Ve onların sahibinde cinnetten (delilikten) yana bir şey olmadığını tefekkür etmezler mi? O ancak apaçık bir nezirdir....
Tövbə Suresi, 112. Ayet:
1.
et tâibûne
: tövbe edenler
2.
el âbidûne
: Allah'a kul olanlar
3.
el hâmidûne
: hamdedenler
4.
es sâihûne
: oru...
Tövbə Suresi, 112. Ayet:
Tövbe edenleri, (Allah'a) kul olanları, hamdedenleri, oruç tutanları veya seyahat edenleri (Allah yolunda hicret edenleri, savaşmak için veya Allah'ın adını yüceltmek, dînini kuvvetlendirmek için, Allah yolunda hizmet için, ilim tahsil etmek için yurtlarından çıkanları, Allah'a ulaştırmak için ruhlarını yola çıkaranları, yeryüzünde ibretle gezip tefekkür edenleri); rükû ve secde edenleri, ma'rufla emredenleri, münkerden nehyedenleri (yasaklayanları), Allah'ın hudutlarını muhafaza edenleri ve mü'...
Yunus Suresi, 24. Ayet:
1.
innemâ
: sadece, yalnız, ancak
2.
meselu el hayâti ed dunyâ
: dünya hayatının meselesi (örneği, durumu)
3.
ke mâin
: su gibidir
4.
Yunus Suresi, 24. Ayet:
Dünya hayatının durumu (örneği) sadece semadan indirdiğimiz, böylece yeryüzünde, insanların ve hayvanların yediği, arzın bitkileri ile karışan su gibidir. Hatta yeryüzü onun güzelliğini alıp güzelleştiği zaman onun sahibi, ona, kendilerinin kaadir (muktedir) olduğunu zannetti. Ona emrimiz gece veya gündüz geldi ve böylece onu hasat ettik (kökünden kopardık). Sanki dün hiç olmamış (zenginleşmemiş) gibi oldu. İşte böylece âyetleri tefekkür eden bir kavim için ayrı ayrı açıklıyoruz....
Yunus Suresi, 24. Ayet:
Dünya hayatı şuna benzer. . . Semâdan inzâl ettiğimiz bir su; onunla insanların ve hayvanların yediği, yeryüzünün yetiştirdikleri oluşmuştur. Nihayet yeryüzü, ürettikleriyle en güzel hâle ulaştığında; yaşayanları da, kendilerini kudretli sandıklarında, gecenin ya da gündüzün bir anında, hükmümüz açığa çıkıverdi! Onu, sanki bir an öncesinde hiç şe'nlenmemiş gibi biçip atarız! Tefekkür eden bir topluluk için işaretleri işte böyle detaylandırıyoruz!...
Yunus Suresi, 24. Ayet:
Dünya hayatı, gökten indirdiğimiz suyu gören bitkinin haline benzer. İnsanların ve hayvanların yiyeceği topraktan çıkan bitkiler gürleşir, birbiriyle sarmaş dolaş olur. Yeryüzü zînetini takınır, rengârenk süslenir. Sahiplerinin de, bunlar üzerinde, kudret sahibi olduklarını düşündükleri bir sırada, gece veya gündüz planımız icra edilince, sanki dün yerlerinde yokmuş gibi, köklerinden koparılıp biçilmiş çer-çöp haline gelir. Gelişmeye devam eden, tefekkür-düşünme ağına sahip, faydalı sonuçlar eld...
Rəd Suresi, 3. Ayet:
1.
ve huve
: ve o
2.
ellezî
: ki o
3.
medde
: uzattı, yaydı
4.
el arda
: yeryüzü
Rəd Suresi, 3. Ayet:
Yeryüzünü uzatıp, yayan O'dur. Orada dağlar ve nehirler kıldı (yarattı, oluşturdu). Orada bütün ürünlerden ikili çiftler (zıt cinsli eşler) yarattı (oluşturdu). Geceyi, gündüze örter. Muhakkak ki; bunda tefekkür eden kavim için elbette âyetler (deliller) vardır....
Rəd Suresi, 3. Ayet:
"HÛ", ki arzı yaydı (madde yapıyı - bedeni, kendisindekileri oluşturacak kapasiteyle meydana getirdi; konu dünyanın yuvarlaklığı değil, yeryüzü ve aynı zamanda bedenin yani madde boyutunun kapasitesidir); onda sâbit dağlar (bedenin organları) ve nehirler (bilinçleri besleyen sürekli bilgi akışı - sinir sistemi) oluşturdu. . . Her semerattan (üretilmişten) onların eşi olan ikizini (birimin madde ve ötesi olan yapısını) oluşturdu. . . Geceyi gündüze (cehalet karanlığını ilmiyle aydınlığa, hakikati...
Rəd Suresi, 3. Ayet:
O, yerleşimi sağlamak, hayatı kolaylaştırmak için yer kürenin toprağını, biyolojik, kimyevi yapısını, rengini oluşturup yayarak verimli hale getiren; yeryüzünde planlı olarak ağır baskılı, oturaklı, derin temellere dayalı dağlar ve ırmaklar yerleştiren, her türlü üründen erkekli dişili çiftler var edendir. Sürekli olarak gündüzü geceye bürüyor. Bütün bunlarda, gelişmeye devam eden, tefekkür-düşünme ağına sahip, faydalı sonuçlar elde edebilen toplumlar için, Allah’ın birliğini ve kudretini göster...
Rəd Suresi, 3. Ayet:
Hem o, odur ki Arza bir imtidad verdi ve onda oturaklı dağlar ve ırmaklar yaptı ve meyvelerin hepsinden onda iki çift yarattı, geceyi gündüze bürüyüp duruyor, her halde bunda tefekkür edecek bir kavm için âyetler var...
Rəd Suresi, 3. Ayet:
Ve O, o (Hâlık-i Kâdirdir) ki, yeryüzünü uzatmıştır ve onda sabit dağlar ve ırmaklar yaratmıştır ve onda meyvelerin hepsinden ikişer çift yetiştirmiştir. Geceyi gündüze bürüyor. Şüphe yok ki, bunda tefekkür eder bir kavim için elbette ibretler vardır....
Rəd Suresi, 3. Ayet:
Yeri yayan ve onda dağlar ve ırmaklar yaratan da Odur. O, her üründen ikişer eş yaratır; geceyi gündüzün üstüne örter. Tefekkür eden bir topluluk için bunda âyetler vardır....
Nəhl Suresi, 11. Ayet:
1.
yunbitu
: bitirir, yetiştirir
2.
lekum
: sizin için
3.
bihi ez zer'a
: onunla ekin
4.
ve ez zeytûne
: ve zeytin...
Nəhl Suresi, 11. Ayet:
Onunla sizin için; ekinler, zeytinler, hurmalıklar ve bağlar ve bütün ürünlerden (ürünleri, meyveleri) yetiştirir. Muhakkak ki bunda, tefekkür eden kavim için elbette âyet (delil) vardır....
Nəhl Suresi, 11. Ayet:
Allah su ile, sizin için, ekinler, sebzeler, zeytinler, hurmalar, üzümler ve diğer meyvaların hepsinden bitirir. İşte bunlarda gelişmeye devam eden, tefekkür-düşünme ağına sahip, faydalı sonuçlar elde edebilen toplumlar için, Allah’ın birliğini ve kudretini gösteren âyetler, birçok konunun çözümüne işaretler vardır....
Nəhl Suresi, 11. Ayet:
Onunla size ekin, zeytun, hurmalıklar, üzümler, türlüsünden meyveler bitirir, elbette bunda tefekkür edecek bir kavm için bir âyet var...
Nəhl Suresi, 11. Ayet:
(Allah) onunla (su ile) sizin için ekin (ler), zeytin (ler), hurma ağaçları, üzümler ve meyvelerin her birinden (nice rızıklar) bitiriyor. Bunların her birinde tefekkür edecek bir zümre için elbette birer âyet vardır. ...
Nəhl Suresi, 11. Ayet:
O suyla Allah sizin için ekinler, zeytinler, hurmalar, üzümler ve her türden ürünler bitirir. Tefekkür eden bir topluluk için bunda bir âyet vardır....
Nəhl Suresi, 44. Ayet:
1.
bi el beyyinâti
: delillerle, beyyinelerle, ispat vasıtaları ile
2.
ve ez zuburi (zebur)
: ve semavî kitaplarla (Davut'a ait semavî kitap)
3.
ve enzelnâ
: ve biz indirdik
Nəhl Suresi, 44. Ayet:
Beyyinelerle (ispat vasıtaları ile) ve semavî kitaplarla (resûller gönderdik) onlara indirilenleri, insanlara beyan etmen (açıklaman) için sana da zikri (Kur'ân-ı Kerim'i) indirdik. Umulur ki böylece onlar, tefekkür ederler....
Nəhl Suresi, 44. Ayet:
Apaçık deliller, mucizeler ve Zeburlar (hikmet bilgileri) ile (irsâl ettik). . . Sana da Zikri (hatırlatıcıyı) inzâl ettik ki, insanlara kendilerine indirileni açıklayasın ve onlar da tefekkür etsinler....
Nəhl Suresi, 44. Ayet:
Beyyinelerle ve kitablarla; sana da bu zikri indirdik ki kendilerine indirileni nâsa anlatasın ve gerek ki tefekkür edeler...
Nəhl Suresi, 44. Ayet:
(O peygamberleri) Açık mûcizeler ile ve kitaplar ile (gönderdik) ve sana da Kur'an'ı indirdik ki, kendilerine indirilmiş oldukları(emir ve nehyi) nâsa açıkça anlatasın ve gerek ki onlar da tefekkür edeler....
Nəhl Suresi, 68. Ayet:
(68-69) Rabbin bal arısına: «Dağlardan, ağaçlardan ve (insanların senin için yapacakları) çardaklardan evler (kovanlar) edin, sonra meyve (ve çiçek) lerin her birinden ye de Rabbinin (bal imâlinde öğretdiği ve) kolaylıklar gösterdiği yaylım yollarına git» diye ilham etdi. Onların karınlarından (ağızlarından) renkleri çeşidli şerbet (bal) çıkar ki onda insanlar için şifâ vardır. İşte bunda da tefekkür edecek bir zümre için elbette bir âyet var. ...
Nəhl Suresi, 69. Ayet:
1.
summe
: sonra
2.
kulî
: yeyin
3.
min kulli es semerâti
: meyvelerin, ürünlerin, çiçeklerin hepsinden
4.
feslukî (fe uslukî)<...
Nəhl Suresi, 69. Ayet:
Sonra meyvelerin (çiçeklerin) hepsinden yeyin! Rabbinin emre amade kılınmış yollarında sülûk edin (uçun, dolaşın). Onun karnından muhtelif (çeşitli) renklerde içecek (bal) çıkar. Onda insanlar için şifa vardır. Muhakkak ki bunda, tefekkür eden bir kavim için elbette bir âyet (delil) vardır....
Nəhl Suresi, 69. Ayet:
'Bir de, meyvaların her birinden ye. Rabbinin sana kolaylaştırdığı yollara gir.' diye ilham etti. Onların karınlarından renkleri çeşitli bir şerbet, bal çıkar. Onda insanlar için şifa vardır. Elbette gelişmeye devam eden, tefekkür-düşünme ağına sahip, faydalı sonuçlar elde edebilen toplumlar için, bunda ilâhî sırlar, ibretler vardır....
Nəhl Suresi, 69. Ayet:
Sonra meyvaların hepsinden ye de rabbının müyesser kıldığı yollara koy, içlerinden renkleri muhtelif bir içecek peydâ olur ki onda insanlara bir şifa vardır, her halde bunda tefekkür edecek bir kavm için elbet bir âyet var...
Nəhl Suresi, 69. Ayet:
(68-69) Rabbin bal arısına: «Dağlardan, ağaçlardan ve (insanların senin için yapacakları) çardaklardan evler (kovanlar) edin, sonra meyve (ve çiçek) lerin her birinden ye de Rabbinin (bal imâlinde öğretdiği ve) kolaylıklar gösterdiği yaylım yollarına git» diye ilham etdi. Onların karınlarından (ağızlarından) renkleri çeşidli şerbet (bal) çıkar ki onda insanlar için şifâ vardır. İşte bunda da tefekkür edecek bir zümre için elbette bir âyet var. ...
Nəhl Suresi, 69. Ayet:
«Sonra meyvelerin hepsinden ye de Rabbinin kolayca olan yollarına git.» İçlerinden renkleri muhtelif bir şerbet çıkar, onda nâs için bir şifa vardır. Şüphesiz ki, bunda tefekkür eder bir kavim için elbette bir ibret vardır....
Ənbiya Suresi, 1. Ayet:
İnsanların hesâb (günleri yaklaşdı. Böyleyken onlar (haalâ) gaflet içindedirler, (bunu tefekkürden) yüz çeviricidirler. ...
Həcc Suresi, 15. Ayet:
Kim Allâh'ın (hakikatindeki Esmâ kuvvelerinin) kendisine dünyada ve gelecek yaşamında yardımcı olmayacağını zannediyorsa, bir sebep ile (tefekkürle) semâya (bilincine) yönelsin, sonra (bedensiz sırf bilinç olarak beden bağını) kessin de bir baksın; (kendini yalnızca beden zannetmesiyle düştüğü) tuzağı, öfkelendiği şeyi (Rabbinin kulu olması gerçeğini) ortadan kaldırıyor mu?...
Həcc Suresi, 26. Ayet:
Çünkü, İbrahim'e bu İbadet Evi'nin kurulacağı yeri gösterdiğimiz zaman (o'na demiştik ki:) "Bana kimseyi ortak koşma! Ve Benim Mabedimi, onu tavaf edecek olanlar için, onun önünde (Rablerini tazim ve tefekkür ederek) dikilip duranlar için, saygıyla eğilenler ve yere kapananlar için temiz tut!"...
Həcc Suresi, 40. Ayet:
Onlar ki yurtlarından haksız yere sırf: "Rabbimiz Allâh'tır" dedikleri için çıkarıldılar. . . Eğer Allâh, insanların bir kısmıyla bir diğer kısmını defetmeseydi; manastırlar, kiliseler, havralar ve içlerinde Allâh isminin çokça zikredildiği mescitler elbette yıkılırdı. . . Allâh kendisine (tefekkür, riyâzat ve mücahede ile) yardım edene elbette yardım eder (Esmâ kuvvelerini kullandırtır). . . Muhakkak ki Allâh Kaviyy'dir, Aziyz'dir....
Möminun Suresi, 68. Ayet:
Ya o kelâmı hâlâ tefekkür etmezler mi? Yahut onlara evvelki atalarına gelmemiş bir şey mi gelmiş oldu?...
Furqan Suresi, 50. Ayet:
Zât-ı akdesim hakkı için onu (o yağmur nîmetini) tefekkür etsinler için aralarında türlü türlü sûretlerde bulundurmaktayız. Halbuki nâsın ekserisi ancak nankörlükte bulunmuştur....
Furqan Suresi, 62. Ayet:
Ve O, o (Hâlık-ı Kerîm)dir ki, tefekkür eden veya şükürde bulunmak isteyen kimse için geceyi ve gündüzü birbiri ardınca gelmekte kılmıştır....
Furqan Suresi, 62. Ayet:
Tefekkür ederek ders almak veya şükretmek isteyenler için gece ile gündüzü peş peşe getiren O’dur....
Rum Suresi, 8. Ayet:
1.
e ve lem yetefekkerû
: ve tefekkür etmiyorlar mı, düşünmüyorlar mı
2.
fî enfusi-him
: kendi nefsleri hakkında
3.
mâ halaka
: yaratmadı
4.
Rum Suresi, 8. Ayet:
Onlar, kendi nefsleri hakkında tefekkür etmiyorlar mı (düşünmüyorlar mı)? Allah gökleri ve yeri ve ikisinin arasındaki şeyleri ancak hak ile ve belirlenmiş bir süre ile yarattı. Ve muhakkak ki insanların çoğu, Rab'lerine mülâki olmayı (hayatta iken ruhlarını Allah'a ulaştırmayı) inkar edenlerdir....
Rum Suresi, 21. Ayet:
1.
ve min âyâti-hi
: ve onun âyetlerinden
2.
en halaka
: yaratması
3.
lekum
: sizin için
4.
min enfusi-kum
: sizin...
Rum Suresi, 21. Ayet:
Ve O'nun âyetlerinden olarak sizin için nefslerinizden zevceler yaratmıştır ki, onunla sukûn bulasınız. Ve sizin aranızda sevgi ve rahmet (merhamet) kıldı (oluşturdu). Muhakkak ki bunda, tefekkür eden (düşünen) bir kavim için mutlaka âyetler (deliller) vardır....
Rum Suresi, 21. Ayet:
O'nun işaretlerindendir, kendi benliklerinizden (Esmâ terkibi olarak meydana gelen bilinçlerinizden) eşler (beden) yaratması, onlara yerleşip sükûn bulasınız ve aranızda sevgi ve rahmet oluştursun sizin için diye. . . Muhakkak ki bu olayda, tefekkür eden bir topluluk için elbette nice işaretler vardır....
Rum Suresi, 21. Ayet:
Kendilerinde sükûnet bulup, huzura eresiniz diye, kendi cinsinizden eşler yaratıp, aranızda sevgi, aşk ve merhamet peydah etmesi de, O’nun varlığının, kudretinin ve yeniden diriltmesinin delillerindendir. Bunlarda gelişmeye devam eden, tefekkür-düşünme ağına sahip, faydalı sonuçlar elde edebilen toplumlar için, Allah’ın kudretini, kurduğu düzeni gösteren deliller, birçok dinî ve sosyal konunun çözümüne işaretler vardır....
Rum Suresi, 21. Ayet:
Ve O'nun âyetlerindendir ki, sizin için nefislerinizden zevceler yaratmış, onlara ısınasınız diye ve aralarınızda bir sevgi ve merhamet yapmıştır. Şüphe yok ki tefekkür edecekler olan bir kavim için bunda elbette ibretler vardır....
Rum Suresi, 21. Ayet:
Hemcinslerinizden, kendilerine ısınacağınız eşler yaratması ve aranıza merhamet ve sevgi vermesi de Onun âyetlerindendir. Tefekkür eden bir topluluk için bunda ibretler vardır....
Səba Suresi, 46. Ayet:
1.
kul
: de, söyle
2.
innemâ
: ancak, sadece
3.
eızu-kum
: size vaazediyorum, öğüt veriyorum
4.
bi
: ile
...
Səba Suresi, 46. Ayet:
De ki: "Size sadece tek bir şey vaazediyorum. Allah için ikişer ikişer ve teker teker kalkın. Sonra tefekkür edin." Sizin sahibinizde (arkadaşınızda) cinnet (delilik) yoktur. O, ancak sizin için önünüzdeki (gelecek olan) şiddetli azaba (karşı) bir nezirdir (uyarıcı)....
Sad Suresi, 29. Ayet:
Sana inzâl ettiğimiz bu mübarek Bilgi, O'nun işaretlerini derinliğine tefekkür etmeleri; öze ermiş akıl sahiplerinin de (hakikati) hatırlamaları içindir!...
Zümər Suresi, 42. Ayet:
1.
allâhu
: Allah
2.
yeteveffâ
: vefat ettirir, öldürür
3.
el enfuse
: nefsler veya fizik vücutlar
4.
hîne
: o vak...
Zümər Suresi, 42. Ayet:
Allah, fizik vücutları ölüm anında öldürür. Ve onlar ki, uykularındadır, ölmemişlerdir, o zaman, üzerine ölüm hükmedilecek olanı (kişinin fizik vücudunu uyku halinde) tutar ve diğerini (nefsi) belirlenmiş ecele (zamana) kadar (rüyada dilediği yere) gönderir. Muhakkak ki bunda, tefekkür eden kavim için elbette âyetler (ibretler) vardır....
Zümər Suresi, 42. Ayet:
Allah, insanların ölümleri anında ruhlarını alarak ölümlerini gerçekleştirir. Ölmeyenin de uykularında ruhlarını alarak ölü gibi uyutur. Uykuları sırasında ölümlerine hükmettiği ruhları kudret elinde tutar, diğerlerini de belirli vâdeye kadar serbest bırakır. Gelişmeye devam eden, tefekkür-düşünme ağına sahip, faydalı sonuçlar elde edebilen toplumlar için, bunda Allah’ın sınırsız kudretini, kurduğu düzeni, yüce hikmetini gösteren âyetler, deliller var....
Zümər Suresi, 42. Ayet:
Ölüm sırasında Allah ruhları alır. Ölmemiş olanların ruhlarını ise uykularında alır; sonra, ölümüne hükmettiği kimsenin ruhunu tutar, diğerlerini de belirlenmiş bir ecele kadar geri gönderir. Tefekkür edecek bir topluluk için bunda âyetler vardır....
Duxan Suresi, 58. Ayet:
Şüphe yok ki, onu (Kur'an-ı Mübîn'i) senin lisanınla kolaylaştırdık. Umulur ki onlar tefekkür ederler....
Casiyə Suresi, 13. Ayet:
1.
ve sahhare
: ve musahhar kıldı, emre amade kıldı
2.
lekum
: sizin için, size
3.
mâ
: şey(ler)
4.
fî es semâvâti
Casiyə Suresi, 13. Ayet:
Ve göklerde ve yerde olanların hepsini kendinden (bir lütuf olarak) size musahhar (emre amade) kıldı. Muhakkak ki bunda, tefekkür eden bir kavim için mutlaka âyetler (ibretler) vardır....
Casiyə Suresi, 13. Ayet:
Semâlarda (beyindeki bilinç mertebelerinde) ve arzda (bedensel yaşamda) ne varsa, O'ndan tümünü, size (şuurunuza) hizmetle işlevlendirmiştir! Gerçektir ki, bu olayda tefekkür eden topluluk için elbette (önemli) işaretler vardır....
Casiyə Suresi, 13. Ayet:
Allah, göklerdeki varlıkların ve imkânların, yerdeki varlıkların ve imkânların hepsini, kendi katından bir lütuf olmak üzere kurduğu düzen gereğince sizin faydalanmanız için kanunlarına boyun eğdirendir. Gelişmeye devam eden, tefekkür-düşünme ağına sahip, faydalı sonuçlar elde edebilen toplumlar için, Allah’ın birliğini, kudretini, kurduğu düzeni gösteren deliller, birçok konunun çözümüne işaretler vardır....
Casiyə Suresi, 13. Ayet:
Göklerde ne var, yerde ne varsa, hepsini O kendi tarafından bir lütuf olarak sizin hizmetinize verdi. Tefekkür eden bir topluluk için bunda nice âyetler vardır....
Məhəmməd Suresi, 24. Ayet:
1.
e
: mi
2.
fe
: o zaman, o halde, hâlâ
3.
lâ yetedebberûne
: tedebbür etmezler, düşünüp tefekkür etmezler
4.
el kur'âne
Məhəmməd Suresi, 24. Ayet:
Hâlâ Kur'ân'ı tefekkür etmezler mi? Yoksa kalpler üzerinde kilitleri mi var?...
Məhəmməd Suresi, 24. Ayet:
Kur'an'ı tefekküre çağırmazlar mı? Yoksa kalblerinin üzerinde onların kilitleri mi var?...
Qəmər Suresi, 17. Ayet:
Andolsun ki Kurân'ı kolaylaştırdık, hakikatin hatırlanması ve tefekkürü için! Düşünen yok mu?...
Qəmər Suresi, 22. Ayet:
Andolsun ki Kurân'ı kolaylaştırdık hakikatin hatırlanması ve tefekkürü için! Düşünen yok mu?...
Qəmər Suresi, 32. Ayet:
Andolsun ki Kurân'ı kolaylaştırdık, hakikatin hatırlanması ve tefekkürü için! Buna göre bir düşünen yok mu?...
Qəmər Suresi, 40. Ayet:
Andolsun ki Kurân'ı kolaylaştırdık, hakikatin hatırlanması ve tefekkürü için! Buna göre bir düşünen yok mu?...
Vaqiə Suresi, 62. Ayet:
Ve andolsun ki, ilk neş'eti (yaratılışı) bildiniz, hâlâ tezekkür (tefekkür) etmiyorsanız....
Həşr Suresi, 21. Ayet:
1.
lev
: eğer
2.
enzelnâ
: biz indirdik
3.
hâzâ
: bu
4.
el kur'âne
: Kur'ân
Həşr Suresi, 21. Ayet:
Eğer Biz, bu Kur'ân'ı, dağa indirseydik, O'nu mutlaka, Allah'ın korkusundan huşû ile boynunu bükmüş, parça parça olmuş görürdün. Ve insanlar için bu misalleri veriyoruz. Umulur ki, böylece onlar tefekkür ederler....
Həşr Suresi, 21. Ayet:
Eğer şu Kurân'ı (bildirdiği gerçeği) bir dağın (benlik sahibi bilinç - ego - eniyet) üzerine inzâl etseydik, elbette onu Allâh (ismiyle işaret edilen'in) haşyetinden (muhteşem azamet karşısında benliğinin hiçliğini fark ederek) huşû ederek, çatlayıp paramparça olduğu hâlde görürdün! İşte bu MİSALLERİ (sembolik anlatımları) insanlara tefekkür etsinler diye veriyoruz!...
Həşr Suresi, 21. Ayet:
Biz bu Kur'anı bir dağın üzerine indirseydik her halde Sen onu Allah korkusundan başını eğmiş çatlamış görürdün, o temsiller yok mu, işte biz onları insanlar için yapıyoruz gerek ki tefekkür ederler...
Həşr Suresi, 21. Ayet:
Biz bu Kur'ân'ı bir dağa indirseydik, sen onu Allah korkusundan baş eğmiş, parça parça olmuş görürdün. Bu misalleri Biz insanlara tefekkür etsinler diye veriyoruz....
Müzzəmmil Suresi, 4. Ayet:
Yahut onu arttır ve Kurân'ı üstünde tefekkür ederek oku!...
Müddəssir Suresi, 18. Ayet:
1.
Inne-hu
: muhakkak ki o
2.
fekkere
: tefekkür etti, düşündü
3.
ve kaddere
: ve takdir etti, ölçtü, tespit etti, karar verdi
...
Müddəssir Suresi, 18. Ayet:
Muhakkak ki o, (Kur'ân hakkında) tefekkür etti (düşündü) ve karar verdi....
Müddəssir Suresi, 56. Ayet:
Maamafih düşünüp tefekkür edemezler, meğer ki Allah dilesin, kendisinden korkulacak olan ve mağfiret buyurmaya ehl olan da ancak O (Hâlık-i Kerîm)dir....
Bələd Suresi, 13. Ayet:
Fekku
rekabetin....
Bələd Suresi, 13. Ayet:
1.
fekku
: kurtarma, azad etme
2.
rakabetin
: köle
...
Zariyat Suresi, 48. Ayet:
(48-51) Yeri de döşedik, ne güzel döşeyicilerdir. Ve her şeyden iki çift yarattık. Tâ ki, tefekkür edesiniz. «Artık Allah'a kaçın, şüphe yok ki, ben sizin için O'nun tarafından bir apaçık korkutucuyum. Ve Allah ile beraber başka bir ilâh ittihaz etmeyin. Muhakkak ki, ben sizin için O'ndan bir apaçık korkutucuyum.»...
Zariyat Suresi, 49. Ayet:
(48-51) Yeri de döşedik, ne güzel döşeyicilerdir. Ve her şeyden iki çift yarattık. Tâ ki, tefekkür edesiniz. «Artık Allah'a kaçın, şüphe yok ki, ben sizin için O'nun tarafından bir apaçık korkutucuyum. Ve Allah ile beraber başka bir ilâh ittihaz etmeyin. Muhakkak ki, ben sizin için O'ndan bir apaçık korkutucuyum.»...
Zariyat Suresi, 50. Ayet:
(48-51) Yeri de döşedik, ne güzel döşeyicilerdir. Ve her şeyden iki çift yarattık. Tâ ki, tefekkür edesiniz. «Artık Allah'a kaçın, şüphe yok ki, ben sizin için O'nun tarafından bir apaçık korkutucuyum. Ve Allah ile beraber başka bir ilâh ittihaz etmeyin. Muhakkak ki, ben sizin için O'ndan bir apaçık korkutucuyum.»...
Zariyat Suresi, 51. Ayet:
(48-51) Yeri de döşedik, ne güzel döşeyicilerdir. Ve her şeyden iki çift yarattık. Tâ ki, tefekkür edesiniz. «Artık Allah'a kaçın, şüphe yok ki, ben sizin için O'nun tarafından bir apaçık korkutucuyum. Ve Allah ile beraber başka bir ilâh ittihaz etmeyin. Muhakkak ki, ben sizin için O'ndan bir apaçık korkutucuyum.»...
Nisa Suresi, 154. Ayet:
(154-158) "Ve söz vermeleri ile birlikte üstlerini/ en değerlilerini/Mûsâ'yı Tûr'a yükselttik. Ve onlara: “O kapıdan boyun eğip teslimiyet göstererek girin” dedik. Yine onlara: “Tefekkür/kulluk gününde sınırları aşmayın” dedik. Sonra da onların kendi sözlerini bozmaları, Allah'ın âyetlerine inanmamaları, peygamberleri haksız yere öldürmeleri ve: “Kalplerimiz örtülüdür/ sünnetsizdir” demeleri –aksine Allah, küfretmeleri; Kendisinin ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddetmeleri nedeniyle kalplerine...
Nisa Suresi, 155. Ayet:
(154-158) "Ve söz vermeleri ile birlikte üstlerini/ en değerlilerini/Mûsâ'yı Tûr'a yükselttik. Ve onlara: “O kapıdan boyun eğip teslimiyet göstererek girin” dedik. Yine onlara: “Tefekkür/kulluk gününde sınırları aşmayın” dedik. Sonra da onların kendi sözlerini bozmaları, Allah'ın âyetlerine inanmamaları, peygamberleri haksız yere öldürmeleri ve: “Kalplerimiz örtülüdür/ sünnetsizdir” demeleri –aksine Allah, küfretmeleri; Kendisinin ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddetmeleri nedeniyle kalplerine...
Nisa Suresi, 156. Ayet:
(154-158) "Ve söz vermeleri ile birlikte üstlerini/ en değerlilerini/Mûsâ'yı Tûr'a yükselttik. Ve onlara: “O kapıdan boyun eğip teslimiyet göstererek girin” dedik. Yine onlara: “Tefekkür/kulluk gününde sınırları aşmayın” dedik. Sonra da onların kendi sözlerini bozmaları, Allah'ın âyetlerine inanmamaları, peygamberleri haksız yere öldürmeleri ve: “Kalplerimiz örtülüdür/ sünnetsizdir” demeleri –aksine Allah, küfretmeleri; Kendisinin ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddetmeleri nedeniyle kalplerine...
Nisa Suresi, 157. Ayet:
(154-158) "Ve söz vermeleri ile birlikte üstlerini/ en değerlilerini/Mûsâ'yı Tûr'a yükselttik. Ve onlara: “O kapıdan boyun eğip teslimiyet göstererek girin” dedik. Yine onlara: “Tefekkür/kulluk gününde sınırları aşmayın” dedik. Sonra da onların kendi sözlerini bozmaları, Allah'ın âyetlerine inanmamaları, peygamberleri haksız yere öldürmeleri ve: “Kalplerimiz örtülüdür/ sünnetsizdir” demeleri –aksine Allah, küfretmeleri; Kendisinin ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddetmeleri nedeniyle kalplerine...
Nisa Suresi, 158. Ayet:
(154-158) "Ve söz vermeleri ile birlikte üstlerini/ en değerlilerini/Mûsâ'yı Tûr'a yükselttik. Ve onlara: “O kapıdan boyun eğip teslimiyet göstererek girin” dedik. Yine onlara: “Tefekkür/kulluk gününde sınırları aşmayın” dedik. Sonra da onların kendi sözlerini bozmaları, Allah'ın âyetlerine inanmamaları, peygamberleri haksız yere öldürmeleri ve: “Kalplerimiz örtülüdür/ sünnetsizdir” demeleri –aksine Allah, küfretmeleri; Kendisinin ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddetmeleri nedeniyle kalplerine...
Rum Suresi, 8. Ayet:
Nefisleri hakkında tefekkürde bulunmadılar mı? Allah gökleri ve yeri ve bunların aralarındakilerini yaratmadı, ancak hak ile ve muayyen bir vakit için yaratmıştır. Ve şüphe yok ki, insanlardan birçokları Rablerine kavuşmayı elbette münkirdirler....
Rum Suresi, 8. Ayet:
Nefslerindekini (hakikatlerini) hiç tefekkür etmediler mi? Allâh, semâları, arzı ve ikisi arasında olan şeyleri sadece Hak olarak; belli bir ömür süreciyle yarattı! Şüphesiz ki insanlardan çoğu Rablerine ereceklerini inkâr edenlerdir....