Axtarış Nəticələri
Ana Səhifə
Surələr
Məallər
Blog
Bəqərə Suresi, 52. Ayet:
Sonra, bunun ardından, belki şükredersiniz diye sizi af
fet
tik....
Bəqərə Suresi, 232. Ayet:
Boşadığınız kadınlar, bekleme sürelerini tamamlayınca; aralarında meşru bir şekilde anlaştıkları takdirde, onların eşleriyle evlenmelerine engel olmayın. Bu, içinizden Allah'a ve Ahiret Günü'ne iman edenlere yapılan bir öğüttür. Bu sizin için daha if
fet
li, daha temiz bir yoldur. Allah bilir, siz bilmezsiniz....
Bəqərə Suresi, 286. Ayet:
Allah, hiç kimseye gücünün yeteceğinden fazla yük yüklemez. Herkesin yaptığı iyilik lehine, kötülük de aleyhinedir. "Rabb'imiz! Unutur veya yanlış yaparsak, bizi sorumlu tutma. Rabb'imiz! Bize daha öncekilere yüklediğin gibi zor şeyler yükleme. Rabb'imiz! Bize gücümüzün üzerinde bir sorumluluk yükleme. Bizi af
fet
, bizi bağışla, bize merhamet et. Sen, Mevlamız'sın. Gerçeği yalanlayan nankörler toplumuna karşı bize yardım et....
Ali-İmran Suresi, 152. Ayet:
Elbette Allah, size verdiği sözü tuttu; O'nun izni ile onları kırıp geçiriyordunuz. Ne var ki arzuladığınız zafere kavuştuktan sonra, gevşediniz. Verilen emre uymayarak, itaatsizlik ettiniz. Kiminiz dünyayı isterken, kiminiz de ahireti istiyordu. Bundan dolayı Allah sınamak için, size olan desteğini kesti. Ancak yine de sizi af
fet
ti. Allah, müminlere karşı gerçekten lütuf sahibidir....
Ali-İmran Suresi, 153. Ayet:
Hani, Resul sizi çağırdığı halde; siz, kimseye dönüp bakmadan uzaklaştınız. Bunun üzerine, Allah, sizi üzüntü üstüne üzüntüyle cezalandırdı. Allah'ın sizi af
fet
mesi, elinizden kaçırdığınıza ve başınıza gelene üzülmeyesiniz diyedir. Allah, yaptığınız her şeyden haberdardır....
Ali-İmran Suresi, 155. Ayet:
İki toplumun, savaş alanında karşılaştıkları gün, içinizden geri dönenlere gelince! Bu yaptıklarından dolayı, şeytan onların ayaklarını kaydırmak istedi. Doğrusu, Allah, yine de onları af
fet
ti. Kuşkusuz, Allah, Çok Bağışlayıcı'dır, Çok Hoş Görülü'dür....
Ali-İmran Suresi, 159. Ayet:
Allah'tan gelen rahmet sayesinde onlara yumuşak davrandın. Eğer kaba ve katı kalpli biri olsaydın etrafından dağılıp giderlerdi. Artık onları af
fet
. Onlar için bağışlanma dile. Yapacağın işlerde onlara danış. Karar verdikten sonra da artık Allah'a tevekkül et. Kuşkusuz Allah, kendisine tevekkül edenleri sever....
Nisa Suresi, 25. Ayet:
Sizden kim muhsenat mü'min kadınlarla evlenecek güce sahip değilse, yeminle sahip olduğunuz mümin esir kızlarla evlensin. Allah, imanınızı en iyi bilendir. Sizler, birbirinizdensiniz. O halde if
fet
li, edepli, hayasızlık etmeyen ve gizli dost edinmemiş olanlarla; sorumlularının izni ve ücretlerini meşru bir şekilde vererek evlenin. Evlendikten sonra bir fuhuş yaparlarsa, onlara hür kadınlara verilen cezanın yarısı verilir. Bu içinizden günaha girme korkusu taşıyanlar içindir. Ancak sabretme...
Nisa Suresi, 127. Ayet:
Senden, o kadınlar hakkında
fet
va istiyorlar. De ki: "Onlar hakkında size
fet
vayı Allah vermektedir: Yazılmış olanı vermediğiniz halde kendileri ile evlenmek istediğiniz yetim kadınlarla zayıf, çaresiz çocukların ve yetimlerin haklarını hakkaniyetle vermeniz konusundaki hükümler size bu kitapta okunuyor. Hayır adına ne yaparsanız Allah onu bilir....
Maidə Suresi, 5. Ayet:
Bugün size, temiz şeyler helal kılındı. Ve Kitap verilenlerin yiyecekleri size, sizin yiyecekleriniz de onlara helaldir. İnanan muhsenat kadınlar ve sizden önce kendilerine kitap verilenlerin muhsenat kadınları; karşılıklarını vermeniz, if
fet
li olmanız, if
fet
siz olmamanız ve gizli dost tutmamanız koşuluyla size helaldir. Kim imanı küfrederse yaptığı işler boşa gider ve o, ahirette hüsrana uğrayanlardan olur....
Maidə Suresi, 52. Ayet:
Kalplerinde hastalık bulunanların, "Başımıza bir bela gelmesinden korkuyoruz." diyerek, onların aralarında koşuştuklarını görürsün. Olur ki, Allah bir
fet
ih veya kendi katından bir emir getirir ve böylece onlar içlerinde gizledikleri şeyden pişman olurlar!...
Maidə Suresi, 95. Ayet:
Ey iman edenler! İhramlıyken av hayvanı öldürmeyin. Sizden kim bile bile öldürürse, karşılık olarak yapacağı şey, sizden adil iki kişinin kararıyla, avlanılan şeye denk Kabe'ye ulaşacak hediye göndermek veya yoksulları doyurmak veya buna denk siyamdır ki bu yaptığı işin vebalini tatması içindir. Allah geçmiştekini af
fet
ti. Kim aynı suçu tekrar ederse, Allah onun hesabını sorar. Ve Allah, Mutlak Üstün Olan'dır, Hesap Sorucu'dur....
Ənfal Suresi, 19. Ayet:
Eğer
fet
ih istiyorsanız, işte size
fet
ih geldi. Eğer son verirseniz, o sizin için daha hayırlıdır. Eğer dönerseniz, Biz de döneriz. Topluluğunuz çok olsa da kesinlikle size bir fayda vermez. Kuşkusuz Allah, Mü'minlerle beraberdir....
Tövbə Suresi, 43. Ayet:
Allah seni af
fet
sin! Doğru söyleyenler belli olmadan, yalancılar bilinmeden, onlara niçin izin verdin?...
Tövbə Suresi, 66. Ayet:
Hiç özür dilemeyin! Ant olsun siz inandıktan sonra Kafirlik ettiniz. Sizden bir kısmınızı af
fet
sek bile, suç işlemelerinden dolayı bir kısmınıza da azap edeceğiz....
Tövbə Suresi, 81. Ayet:
Allah'ın Resulüne muhale
fet
ederek geride kalanlar, oturup kalmalarına sevindiler. Mallarıyla, canlarıyla cihad etmekten hoşlanmadılar. Bir de, "Bu sıcakta savaşa çıkmayın." dediler. De ki: "Cehennem ateşi daha sıcaktır." Keşke anlasalardı!...
Yusif Suresi, 31. Ayet:
Kadın dedikoduları işitince, onları davet etti, onlar için güzel bir ortam ve ziya
fet
hazırlayarak her birine birer bıçak verdi. Yusuf'a "Kadınların karşılarına çık." dedi. Kadınlar, gördükleri karşısında adeta büyülendiler; şaşkınlıkla ellerini kestiler. "Aman Allah'ım! Bu bir beşer değil, bu ancak şerefli bir melektir." dediler....
İbrahim Suresi, 15. Ayet:
Fet
ih istediler. Bile bile haktan yüz çeviren zorbaların hepsi kaybetti....
İbrahim Suresi, 41. Ayet:
"Rabb'imiz! Hesabın görüleceği gün, beni, annemi, babamı ve Mü'minleri af
fet
."...
İsra Suresi, 79. Ayet:
Sana özgü nafile olarak gecenin bir kısmında onunla
fet
ehecced et. Umulur ki Rabb'in seni makamı mahmuda ulaştırır....
Kəhf Suresi, 10. Ayet:
Gençler, mağaraya sığındıkları zaman şöyle demişlerdi: "Rabb'imiz, bize kendi katından bir rahmet ver. İşimizde doğru olanı yapma bilinci lüt
fet
."...
Məryəm Suresi, 20. Ayet:
"Benim nasıl bir oğlum olabilir? Bana kesinlikle bir beşer dokunmamışken. Ve ben kesinlikle if
fet
siz değilim." dedi....
Məryəm Suresi, 28. Ayet:
"Ey Harun'un kız kardeşi! Doğrusu senin baban kötü bir adam değildi. Annen de if
fet
siz bir kadın değildi."...
Məryəm Suresi, 47. Ayet:
"Sana selam olsun. Seni af
fet
mesi için Rabb'imden bağışlanma dileyeceğim. Kuşkusuz O, bana çok lütufkardır."...
Məryəm Suresi, 50. Ayet:
Ve rahmetimizden onlara lut
fet
tik. Onların doğrulukla anılmalarını sağladık....
Nur Suresi, 33. Ayet:
Nikaha imkan bulamayanlar if
fet
lerini korusunlar. Allah lütfedip kendilerine bir imkan verinceye dek. Yeminle hak sahibi olduklarınızdan mukatebe yapmak isteyenlerle hemen antlaşma yapın. Eğer iyi niyetli olduklarını biliyorsanız. Ve Allah'ın size verdiği mallardan onlara verin. İf
fet
li kalmak isteyen gençleri taşkınlığa zorlamayın; basit dünya hayatının geçici çıkarı için. Kim onları zorlarsa, bilsin ki Allah, onların zorlanmalarından dolayı onlara karşı Çok Bağışlayıcı'dır, Rahmeti Kesintis...
Qəsəs Suresi, 82. Ayet:
Dün, onun yerinde olmayı isteyenler; bugün, "Demek ki, kullarından dilediğine rızkı genişleten ve ölçülendiren Allah'mış. Eğer Allah bize lut
fet
miş olmasaydı, bizi de yerin dibine geçirirdi. Demek ki Kafirler kurtuluşa eremezler." dediler....
Səcdə Suresi, 28. Ayet:
"Eğer doğru kimselerseniz, Bu
fet
ih ne zaman?" diyorlar....
Səcdə Suresi, 29. Ayet:
De ki: "Kafirlerin
fet
ih günü inanmaları kendilerine bir yarar sağlamaz. Ve onlara süre de tanınmaz."...
Sad Suresi, 2. Ayet:
Doğrusu Kafirler büyüklenmelerine yediremediklerinden muhale
fet
ediyorlar....
Zümər Suresi, 8. Ayet:
İnsana bir sıkıntı dokunduğu zaman, Rabbine yönelerek bütün benliğiyle O'na dua eder. Sonra kendisine bir nimet lüt
fet
tiği zaman, daha önce O'na yöneldiği halini unutur. O'nun yolundan saptırmak için Allah'a ortaklar koşar. De ki: "Nankörlüğünle biraz daha yararlan. Kuşkusuz ki sen ateşin halkındansın."...
Zuxruf Suresi, 58. Ayet:
Ve: "Bizim ilahlarımız mı daha hayırlıdır, yoksa o mu?" dediler. Bu örneği, yalnızca sana muhale
fet
etmek için verdiler. Doğrusu onlar çok düşmanca davranan bir halktır....
Fəth Suresi, 1. Ayet:
Biz, sana apaçık bir
fet
hin yolunu açtık....
Fəth Suresi, 18. Ayet:
Ant olsun ki, o ağacın altında sana bi'at ettikleri zaman Allah, inananlardan razı oldu. Onların kalplerinde olanı biliyordu. Onların üzerlerine huzur ve dinginlik indirdi. Onlara yakın bir
fet
ih nasip etti....
Fəth Suresi, 27. Ayet:
Ant olsun ki Allah, Resulünün rüyasını hakk ile doğruladı. Allah dilerse, Mescid-i Haram'a başlarınız tıraş edilmiş ve saçlarınız kısaltılmış olarak korkmadan güven içinde gireceksiniz. Allah, sizin bilmediğiniz şeyleri biliyordu. Bundan başka size yakın bir
fet
ih takdir etti....
Vaqiə Suresi, 56. Ayet:
İşte bu, Din Günü'nde onların ziya
fet
leridir....
Vaqiə Suresi, 93. Ayet:
O zaman kaynar sudan bir ziya
fet
vardır!...
Hədid Suresi, 10. Ayet:
Size ne oluyor ki, göklerin ve yerin son sahipliği Allah'ın olduğu halde, Allah'ın yolunda harcamıyorsunuz? Sizden,
fet
ihten önce Allah yolunda harcayan ve savaşanla,
fet
ihten sonra harcayan ve savaşan bir değildir. Onlar daha üstün derece sahibidirler. Allah, hepsine "en iyiyi" söz verdi. Allah, Yaptıklarınızdan En İyi Haberdar Olandır....
Mücadilə Suresi, 5. Ayet:
Kanıt içeren açıklayıcı ayetler indirmiş olduğumuz halde, Allah'a ve Resul'üne muhale
fet
edenler, kendilerinden öncekilerin alçaltıldığı gibi alçaltılacaklardır. Kafirler için alçaltıcı bir azap vardır....
Həşr Suresi, 4. Ayet:
İşte bu, onların Allah'a ve O'nun Resul'üne muhale
fet
etmeleri nedeniyledir. Kim Allah'a muhale
fet
ederse bilsin ki Allah, cezası çok şiddetli olandır....
Səff Suresi, 13. Ayet:
Ayrıca seveceğiniz bir şey daha: Allah'tan yardım ve yakın bir
fet
ih. Mü'minleri müjdele....
Nəsr Suresi, 1. Ayet:
Allah'ın yardımı ve
fet
ih geldiği zaman, ...
Bəqərə Suresi, 24. Ayet:
Fe in lem tef’alû ve len tef’alû
fet
tekûn nârelletî vakûduhân nâsu vel hicâratu, uiddet lil kâfirîn(kâfirîne)....
Bəqərə Suresi, 24. Ayet:
1.
fe
: o zaman, öyleyse, fakat
2.
in lem tef'alû
: eğer yapamazsanız
3.
ve len tef'alû
: ve asla yapamayacaksınız, yapamazsınız
4.
Bəqərə Suresi, 24. Ayet:
Ama bunu yapamazsanız -ki asla yapamayacaksınız- bu durumda kafirler için hazırlanan ve yakıtı (kudüh) insanlar ile taşlar olan ateşten (nar) sakının (
fet
tekunnarelletiy)....
Bəqərə Suresi, 30. Ayet:
Ve iz kâle rabbuke lil melâiketi innî câilun fîl ardı halîfeh(halî
fet
en), kâlû e tec’alu fîhâ men yufsidu fîhâ ve yesfikud dimâ(dimâe), ve nahnu nusebbihu bi hamdike ve nukaddisu lek(leke), kâle innî a’lemu mâ lâ tâ’lemûn(tâ’lemûne)....
Bəqərə Suresi, 30. Ayet:
1.
ve iz kâle
: ve demişti
2.
rabbu-ke
: senin Rabbin
3.
li el melâiketi
: meleklere
4.
innî
: muhakkak ki ben
Bəqərə Suresi, 37. Ayet:
Derken Adem, Rabbinden bir takım kelimeler belleyerek aldı da Rabbi onu af
fet
ti. Hiç şüphesiz O, tevbelerin kabul edicisidir ve merhametlidir....
Bəqərə Suresi, 40. Ayet:
İsrailoğulları (dedim). . . Size bağışladığım nimeti hatırlayın ve verdiğiniz sözü yerine getirin, ki ben de size olan (varoluşunuzdaki hilâ
fet
) sözümü yerine getireyim. Yalnız benden çekinin!...
Bəqərə Suresi, 40. Ayet:
Ey israiloğulları, size lüt
fet
tiğim nimetimi hatırlayın, Bana verdiğiniz sözü yerine getirin ki Ben de size olan ahdimi yerine getireyim ve artık Benden korkun Benden...
Bəqərə Suresi, 40. Ayet:
Ey İsrail oğulları! Size lüt
fet
tiğim nimetimi hatırlayın; bana verdiğiniz söze vefalı olun ki, ben de size ahdimde vefalı olayım. Ve yalnız benden korkun....
Bəqərə Suresi, 41. Ayet:
Ve âminû bi mâ enzeltu musaddikan li mâ meakum ve lâ tekûnû evvele kâfirin bih(bîhî), ve lâ teşterû bi âyâtî semenen kalîlen ve iyyâye
fet
tekûni. ...
Bəqərə Suresi, 47. Ayet:
Ey İsrailoğulları! Size lüt
fet
tiğim nimetimi, sizi âlemlere üstün kıldığımı hatırlayın....
Bəqərə Suresi, 52. Ayet:
1.
summe
: sonra
2.
afevnâ
: biz af
fet
tik
3.
an-kum
: sizden
4.
min ba'di
: sonradan
Bəqərə Suresi, 52. Ayet:
Sonra sizi, bunun (buzağıyı ilâh edinmenin) ardından af
fet
tik. Umulur ki böylece siz şükredersiniz....
Bəqərə Suresi, 52. Ayet:
Sonra bunun ardından şükredesiniz diye sizi af
fet
miştik....
Bəqərə Suresi, 52. Ayet:
Bundan sonra gene sizi af
fet
tik, şükretmeniz gerekti....
Bəqərə Suresi, 52. Ayet:
O davranışlarınızdan sonra (akıllanıp) şükredersiniz diye sizi af
fet
tik....
Bəqərə Suresi, 52. Ayet:
Bu olaydan sonra sizi af
fet
miştik belki şükredersiniz (değerlendirirsiniz) diye....
Bəqərə Suresi, 52. Ayet:
Bu davranışlarınızdan sonra da, yine sizi sorgusuz sualsiz af
fet
tik. Hiç olmazsa, bu sebeple olsun şükretmelisiniz....
Bəqərə Suresi, 52. Ayet:
O davranışlarınızdan sonra (akıllanıp) şükredersiniz diye sizi af
fet
tik....
Bəqərə Suresi, 52. Ayet:
Bunlara rağmen, şükredersiniz diye sizi af
fet
tik....
Bəqərə Suresi, 52. Ayet:
Sonra yine de sizi af
fet
tik, artık şükretmeniz gerekiyordu....
Bəqərə Suresi, 52. Ayet:
Sonra bu (suçunuz)un ardından belki şükredersiniz diye sizi af
fet
tik....
Bəqərə Suresi, 52. Ayet:
Sonra bunun arkasından sizi af
fet
tik, tâ ki şükredesiniz....
Bəqərə Suresi, 52. Ayet:
Bundan sonra sizi, şükredersiniz diye af
fet
miştik....
Bəqərə Suresi, 52. Ayet:
Dahası, (bütün) bunlardan sonra, belki şükredenlerden olursunuz diye bu günahınızı af
fet
tiğimiz (günleri)....
Bəqərə Suresi, 52. Ayet:
Sonra bunu müteakip sizi af
fet
tik, gerekti ki, şükredesiniz....
Bəqərə Suresi, 52. Ayet:
Bundan sonra da yine belki şükredersiniz diye sizi af
fet
miştik....
Bəqərə Suresi, 52. Ayet:
Bundan sonra şükredesiniz diye Biz sizi af
fet
tik....
Bəqərə Suresi, 52. Ayet:
Bundan sonra da yine belki şükredersiniz diye sizi af
fet
miştik....
Bəqərə Suresi, 52. Ayet:
Belki şükredersiniz diye bunun ardından da sizi af
fet
miştik....
Bəqərə Suresi, 54. Ayet:
Musa kavmine demişti ki: "Ey kavmim, sizler buzağıyı (Tanrı) edinmekle nefsinize zulmettiniz. Barinize tevbe edin ve nefsinizi öldürün (faktulü). Bu, bariniz katında sizin için daha hayırlıdır. (Bunun üzerine) O, tevbenizi (kabul etti) (
fet
abe aleyküm). Elbette O, tövbeleri kabul edendir (tevvab), rahimdir....
Bəqərə Suresi, 58. Ayet:
Hani, “Şu memlekete girin. Orada dilediğiniz gibi, bol bol yiyin. Kapısından eğilerek tevazu ile girin ve “hıtta!” (Ya Rabbi, bizi af
fet
) deyin ki, biz de sizin hatalarınızı bağışlayalım. İyilik edenlere ise daha da fazlasını vereceğiz” demiştik....
Bəqərə Suresi, 58. Ayet:
(İsrailoğullarına:) Bu kasabaya girin, orada bulunanlardan dilediğiniz şekilde bol bol yeyin, kapısından eğilerek girin, (girerken) "Hıtta!" (Yâ Rabbi bizi af
fet
) deyin ki, sizin hatalarınızı bağışlayalım; zira biz, iyi davrananlara (karşılığını) fazlasıyla vereceğiz, demiştik....
Bəqərə Suresi, 58. Ayet:
Hani biz: 'Bu şehre girip yerleşin. Buradaki nimetlerden Allah’ın sünneti düzeninin yasaları ve iradesinin tecellisi içinde dilediğiniz şekilde bol bol yeyin. Kapılardan, şehrin giriş noktalarından birlikte, saygıyla secde ederek girin, girerken, ya Rabbi, bizi af
fet
deyin ki, sizin hatalarınızı affedelim. İyiliği, iyi niyetleri, dinin, ahlâkın ve kamu vicdanının emirlerini, devamlı davranışlarına, ilişkilerine, görevlerine, hayatlarına yansıtan, samimiyetle ibadet eden, aktif olarak iyiliğe, iy...
Bəqərə Suresi, 58. Ayet:
(İsrailoğullarına:) Bu kasabaya girin, orada bulunanlardan dilediğiniz şekilde bol bol yeyin, kapısından eğilerek girin, (girerken) «Hıtta!» (Yâ Rabbi bizi af
fet
) deyin ki, sizin hatalarınızı bağışlayalım; zira biz, iyi davrananlara (karşılığını) fazlasıyla vereceğiz, demiştik....
Bəqərə Suresi, 58. Ayet:
Yine bir zaman (size) şöyle demiştik: 'Şu şehre (Kudüs’e) girin de ondan dilediğiniz yerde bol bol yiyin; (ama) kapıdan secde eden kimseler olarak girin ve 'حِطَّةٌ (Yâ Rab! Bizi af
fet
!)’ deyin ki, size hatâlarınızı bağışlayalım!' Çünki (biz,) iyilik edenle re (mükâfâtla rı nı daha da)artıracağız....
Bəqərə Suresi, 58. Ayet:
Hani; şu kasabaya girin, dilediğiniz yerde istediğinizi bol bol yeyin, kapısından secde ederek girin, af
fet
deyin, kusurlarınızı örtelim. İyilik...
Bəqərə Suresi, 58. Ayet:
Bir vakit de: “Şu şehre girin, dilediğiniz yerde istediğinizi bol bol yiyin. Kapısından secde ederek girin ve: 'Hıtta=bizi af
fet
' deyin, biz de sizin hatalarınızı bağışlayalım, kusurlarınızı örtelim. İyilik edenlere daha da artıracağız. ” demiştik....
Bəqərə Suresi, 58. Ayet:
Bir zaman da şöyle dedik: "Şu şehre girin ve orada istediğiniz yerden bol bol yiyin! Şehrin kapısından secde ederek, saygılı bir tavırla girin ve "Af
fet
bizi ya Rebbenâ (hıtta)" deyin ki suçlarınızı affedelim; iyilik yapanların mükâfatlarını daha da artıracağız....
Bəqərə Suresi, 58. Ayet:
Demiştik ki: "Şu kente girin, oradan dilediğiniz yerde bol bol yeyin; secde ederek kapıdan girin ve "hitta (ya Rabbi, bizi af
fet
)" deyin ki, biz de sizin hatâlarınızı bağışlayalım, güzel davrananlara daha fazlasını da veririz....
Bəqərə Suresi, 58. Ayet:
Şöyle demiştik: "Girin şu kente; orada, dilediğiniz yerde bol bol yiyin. Kapıdan secde ederek girin ve 'Af
fet
bizi!' deyin ki, hatalarınızı bağışlayalım. Biz güzel davranıp, güzellik üretenlere daha fazlasını da veririz."...
Bəqərə Suresi, 60. Ayet:
Ve bir zaman Mûsâ (Tih çölünde) kavmi için su istemişti de (ona): 'Asânla taşa vur!' dedik. Bunun üzerine (taşa vurunca) ondan on iki pınar fışkırdı. Doğrusu her kabîle (su)içeceği yeri bildi. (Onlara şöyle dedik:) 'Allah’ın (size lût
fet
tiği) rızkından yiyin, için; fakat fesad çıkarıcılar olarak yeryüzünde bozgun culuk yapmayın!'...
Bəqərə Suresi, 72. Ayet:
Hani bir adam öldürmüştünüz de, suçu birbirinizin üstüne atarak başınızdaki belayı de
fet
mek istemiştiniz. Allah gizlemeye devam ettiğiniz şeyi ortaya çıkarmıştı....
Bəqərə Suresi, 76. Ayet:
Ve izâ lekûllezîne âmenû kâlû âmennâ, ve izâ halâ ba’duhum ilâ ba’din kâlû e tuhaddisûnehum bi mâ
fet
ehallâhu aleykum li yuhâccûkum bihî inde rabbikum e fe lâ ta’kılûn(ta’kılûne)....
Bəqərə Suresi, 76. Ayet:
1.
ve izâ
: ve olduğu zaman
2.
lekû
: mülâki oldular, karşılaştılar
3.
ellezîne
: o kimseler, onlar
4.
âmenû
: âme...
Bəqərə Suresi, 76. Ayet:
İnananlarla karşılaştıklarında "inandık" derler; başbaşa kaldıklarında ise "Tanrı'nın size açıkladığını / açtığını (
fet
ehallahu) rabbiniz katında size (karşı) delil olarak kullanmaları / delil getirmeleri (liyuhacciküm) için mi onlara anlatıyorsunuz / söylüyorsunuz (etuhaddisunehüm)? Akletmez misiniz?" derler....
Bəqərə Suresi, 80. Ayet:
Bir de dediler: Bize sayılı bir kaç günden maada asla ateş dokunmaz. Siz de Allahtan bir ahit aldınız mı? Böyle ise Allah asla ahdinde hul
fet
mez, yoksa Allaha karşı bilemiyeceğiniz şeyleri mi söylüyorsunuz?...
Bəqərə Suresi, 89. Ayet:
1.
ve lemmâ
: ve olduğu zaman
2.
câe-hum
: onlara geldi
3.
kitâbun
: bir kitap
4.
min indillâhi (inde allâhi)
: Al...
Bəqərə Suresi, 89. Ayet:
Ve onlara, Allah katından onların beraberindeki şeyi (Tevrat'ı) tasdik eden bir Kitap, (Kur'ân) geldiği zaman (o'nu kabul etmediler). (Kur'ân gelmeden) önce kâfirlere karşı (zor durumda kaldıklarında, Tevrat'ta bahsi geçen ahir zaman Peygamberi adına)
fet
ih ve zafer için (Allah'tan) yardım istiyorlardı. Oysa, O bildikleri (Tevrat'ta vasfı bildirilen Peygamber) onlara gelince O'nu inkâr ettiler. Bu yüzden Allah'ın lâneti kâfirlerin üzerinedir....
Bəqərə Suresi, 89. Ayet:
Allah katından yanlarında olan (Tevrat)ı doğrulayan bir Kitap geldiği zaman, -ki bundan önce inkâr edenlere karşı
fet
ih istiyorlardı- işte bilip tanıdıkları gelince, onu inkâr ettiler. Artık Allah'ın laneti kafirlerin üzerinedir....
Bəqərə Suresi, 89. Ayet:
Allah katından onlara, yanlarındaki kitab (Tevrat)ı tasdîk eden (yanlışlarını düzeltip semavî olduğunu bildiren) bir kitab (Kur'ân) gelince, ki daha önce inkâr edenlere karşı böyle bir
fet
ih (yardım kapısının açılmasını) istiyorlardı (Tevrat'da vasfını görüp) tanıdıkları şey (Kur'ân ve Hz. Muhammed A.S.) kendilerine gelince, onu inkâr ettiler. O sebeple Allah'ın laneti inkâr edenler üzerinedir....
Bəqərə Suresi, 89. Ayet:
Vaktaki onlara Allah katından nezdlerinde bulunan (Tevrat) ı tasdıyk edici (ve doğrultucu) bir Kitab (Kur'an) geldi, ki daha evvel küfredenlerin (Arab müşriklerinin) aleyhine (Allahdan böyle bir)
fet
h istiyorlardı, işte (Tevrâtın şehâdet ve saraahatiyle) tanıdıkları o şey (Kur'an) kendilerine gelince ona (hasedlerinden ve mevki' hırsından dolayı) küfretdiler. Artık Allahın lâ'neti o kâfirlerin tepesine. ...
Bəqərə Suresi, 89. Ayet:
Vaktâ ki onlara taraf-ı ilâhîden yanlarındakini musaddık olan bir kitap geldi, halbuki evvelce kâfirlere karşı
fet
ih ve nusret isterlerdi. Fakat o bildikleri şey kendilerine gelince onu inkar ettiler. Artık Allah'ın lâneti kâfirler üzerinedir....
Bəqərə Suresi, 89. Ayet:
Allah katından yanlarında olan (Tevrat) ı doğrulayıcı bir Kitap geldiği zaman, -ki bundan önce küfredenlere karşı
fet
ih istiyorlardı- işte bilip tanıdıkları gelince, onu inkâr ettiler. Artık Allah'ın laneti kâfirlerin üzerinedir....
Bəqərə Suresi, 94. Ayet:
De ki: "Eğer Tanrı katında ahiret yurdu (darulahiret), hiçkimseye / diğer insanların değil yalnızca sizin ise VEYA diğer insanlara değil yalnızca size ayrılmışsa / özgü kılınmışsa (halisaten min duninnasi) ve bunda doğru sözlüyseniz / dürüstseniz / sadık iseniz o halde hemen ölümü dileyin / isteyin (
fet
emennevülmevte)"...
Bəqərə Suresi, 109. Ayet:
Kitap ehlinin birçoğu, gerçek kendilerine belli olduğu halde, özlerindeki kıskançlıktan ötürü sizi imanınızdan sonra inkara döndürmeyi arzular. ALLAH emrini getirinceye kadar onları af
fet
, görmemezlikten gel. ALLAH herşeye gücü yetendir....
Bəqərə Suresi, 122. Ayet:
Ey İsrailoğulları! Size lüt
fet
tiğim o nimetleri ve sizin diğer kavimlere üstün gelmenizi sağladığım günleri hatırlayın;...
Bəqərə Suresi, 122. Ayet:
Ey İsrailoğulları! Size lüt
fet
tiğim nimetimi hatırlayın. Ben sizi âlemlerden daha üstün kılmıştım....
Bəqərə Suresi, 137. Ayet:
Eğer ehl-i kitap ve diğerleri de, sizin iman ettiğiniz esasların tamamına hakkıyla iman ederlerse, hak yola girmiş, doğru yolu bulmuş olurlar. Eğer imandan yüz çevirirler, güç ve iktidarlarını kullanarak halkı yönlendirirlerse onlar gerçekten hakka muhale
fet
ve düşmanlık içindedirler. Onların şerrine karşı Allah sana yeter. O her şeyi işitir, her şeyi bilir....
Bəqərə Suresi, 137. Ayet:
Artık, eğer onlar da sizin bu îman etdiğiniz gibi îman ederlerse muhakkak doğru yolu bulmuşlardır. Şâyed yüz çevirirlerse onlar (size karşı) ancak muhaale
fet
dedirler. (Habîbim) o suretde onlara karşı Allah (sana) yeter (Allah seni sıyânet edecekdir). O, hakkıyle işiden hakkıyla bilendir. ...
Bəqərə Suresi, 137. Ayet:
İşte (onlar da) böyle sizin kendisine îmân ettiğiniz gibi îmân ederlerse, o takdirde gerçekten hidâyete ermiş olurlar. Eğer yüz çevirirlerse, o takdirde onlar, sırf (size karşı bir düşmanlık ve) bir muhâle
fet
içindedirler. Artık onlara karşı Allah sana yeter! Çünki O, Semî'(herşeyi hakkıyla işiten)dir, Alîm (herşeyi hakkıyla bilen)dir....
Bəqərə Suresi, 143. Ayet:
ve işte böyle sizi doğru bir caddeye çıkarıp ortada yürüyen bir ümmet kıldık ki siz bütün insanlar üzerine adalet nümunesi, hak şahidleri olasınız, Peygamber de sizin üzerinize şahid olsun. Kıbleyi mukaddema durduğun Kâ'be yapışımız da sırf şunun içindir: Peygamberin izince gidecekleri; iki ökçesi üzerinde geri döneceklerden ayıralım, o elbette Allahın hidayet eylediği kimselerden maadasına mutlak ağır gelecekdi, Allah imanınızı zayi edecek değil, Her halde Allah insanlara re'
fet
li çok re'
fet
lid...
Bəqərə Suresi, 150. Ayet:
Her nereden yola çıkarsan çık, yüzünü Mescid-i Haram’a, Beytullah’a doğru çevir. Her nerede olsanız yüzünüzü ona doğru çevirin ki, insanların ellerine, aleyhinize kullanacakları bir delil vermeyesiniz. Buna rağmen zâlimler gene de söyleyecek laf bulacaklardır. Onlardan korkmayın, benden korkun. Böylece size olan nimetimi, İslâm’ı,
fet
ihleri tamamlayayım da, hak yolda sebatkâr olasınız....
Bəqərə Suresi, 155. Ayet:
Mutlaka, imanınızdaki sadakati ölçmek için sizi, korku, açlık, kıtlık ile; sahip olduğunuz malları telef ederek, can kaybına, sakatlığa maruz bırakarak, mahsulünüzü â
fet
e uğratarak imtihan ederiz. Sabrederek mücadeleye devam edenlere, dünyada yardım, zafer ve devlet, âhirette cennet müjdesini ver....
Bəqərə Suresi, 176. Ayet:
O azap, Allah’ın emirlerine muhale
fet
e cüretleri ve Allah’ın vahyile kutsal kitaplarda indirdiği hakikatleri gizlemeleri sebebiyledir. Kutsal kitaplarda birbirine halef olan nesiller, kitaplarındaki hakikatleri te’vil ve tahrif edenler, haktan uzak derin bir muhale
fet
, bir düşmanlık içindedirler....
Bəqərə Suresi, 178. Ayet:
Yâ eyyuhâllezîne âmenû kutibe aleykumul kısâsu fîl katlâ el hurru bil hurri vel abdu bil abdi vel unsâ bil unsâ fe men ufiye lehu min ahîhi şey’un
fet
tibâun bil ma’rûfi ve edâun ileyhi bi ihsân(ihsânin), zâlike tahfîfun min rabbikum ve rahmeh(rahmetun), fe meni’tedâ ba’de zâlike fe lehu azâbun elîm(elîmun)....
Bəqərə Suresi, 187. Ayet:
1.
uhılle
: helâl kılındı
2.
lekum
: sizin için, size
3.
leylete
: gece
4.
es sıyâmi
: oruç
Bəqərə Suresi, 187. Ayet:
Oruç gecesi kadınlarınıza yaklaşmanız size helâl kılındı. Onlar sizin için, siz de onlar için birer elbisesiniz. Allah, sizin nefslerinize ihanet ettiğinizi bildi. Bunun üzerine tövbelerinizi kabul etti ve sizi af
fet
ti. Şimdi artık onlara (eşlerinize) yaklaşın ve Allah'ın sizin için yazdığı (takdir ettiği) şeyleri isteyin. Fecr vaktinde beyaz iplik, siyah iplikten tebeyyün edinceye (size belli oluncaya, gündüzün aydınlığı, gecenin karanlığından sıyrılıncaya) kadar yeyin ve için. Sonra orucu gece...
Bəqərə Suresi, 187. Ayet:
Oruç gecesinde kadınlarınıza yaklaşmak size helâl kılındı. Onlar, size örtüdürler, siz de onlara örtüsünüz. Allah, (Ramazan gecelerinde hanımlarınıza yaklaşarak) kendinize zulmetmekte olduğunuzu bildi de tövbenizi kabul edip sizi af
fet
ti. Artık eşlerinize yaklaşın ve Allah’ın sizin için yazıp takdir etmiş olduğu şeyi arayın. Şafağın aydınlığı gecenin karanlığından ayırt edilinceye (tan yeri ağarıncaya) kadar yiyin, için. Sonra da akşama kadar orucu tam tutun. Bununla birlikte siz mescitlerde iti...
Bəqərə Suresi, 187. Ayet:
Sıyam günlerinin gecelerinde kadınlarınıza yaklaşmak (cinsellik) helal kılındı. Onlar sizin, siz de onların elbisesisiniz (kişinin dış dünyasındaki en yakını). Allâh bu konuda nefsinize haksızlık ettiğinizi (gece de oruç devam eder cinsellik yapılmaz zannınızı) bildi de yanlıştan dönmenizi (tövbenizi) kabul etti ve sizi af
fet
ti. Artık onlara Allâh'ın hükmü kadarıyla yaklaşabilirsiniz. Gün başlangıcına (gecenin karanlığının günün aydınlığına dönüşme sürecine) kadar, yeyip için. Sonra sıyamı gece...
Bəqərə Suresi, 187. Ayet:
Oruc tuttugunuz gunlerin gecesi kadinlariniza yaklasmaniz size helal kilindi, onlar sizin ortunuz, siz de onlarin ortulerisiniz. Allah, nefsinize guvenemiyeceginizi biliyordu, bu sebeple tevbenizi kabul edip sizi af
fet
ti; artik onlara yaklasabilirsiniz. Allah'in sizin icin takdir ettigini dileyin. Tan yerinde, beyaz iplik siyah iplikten sizce ayirdedilinceye kadar, yiyin icin, sonra orucu geceye kadar tamamlayin. Mescidlerde itikafa cekildiginizde kadinlariniza yaklasmayin. Allah insanlara yasak...
Bəqərə Suresi, 187. Ayet:
Oruç tuttuğunuz günlerin gecesi kadınlarınıza yaklaşmanız size helal kılındı, onlar sizin örtünüz, siz de onların örtülerisiniz. Allah, nefsinize güvenemiyeceğinizi biliyordu, bu sebeple tevbenizi kabul edip sizi af
fet
ti; artık onlara yaklaşabilirsiniz. Allah'ın sizin için takdir ettiğini dileyin. Tan yerinde, beyaz iplik siyah iplikten sizce ayırdedilinceye kadar, yiyin için, sonra orucu geceye kadar tamamlayın. Mescidlerde itikafa çekildiğinizde kadınlarınıza yaklaşmayın. Allah insanlara yasak...
Bəqərə Suresi, 187. Ayet:
Oruç gecesinde kadınlarınıza yaklaşmak size helâl kılındı. Onlar sizin için (günahlardan koruyan) bir elbise, siz de onlar için bir elbise (gibi)siniz. Allah şübhesiz sizin, (oruç gecesi kadınlarınıza yaklaşmakla) nefislerinize ihânet etmekte olduğunuzu bildi de tevbenizi kabûl etti ve sizi af
fet
ti. Artık şimdi (oruç gecelerinde de) onlara yak laşın ve Allah’ın sizin için takdîr ettiğini isteyin! Ve fecrin beyaz ipliği, siyah iplikten size belli oluncaya (imsak vaktine) kadar yiyin, için; sonra ...
Bəqərə Suresi, 187. Ayet:
Oruç gecesi, kadınlarınıza yaklaşmak, size helâl kılındı. Onlar sizin elbisenizdir, siz de onların elbisesisiniz. Allâh, sizin kendinize yazık etmekte olduğunuzu bildi de tevbenizi kabul edip sizi af
fet
ti. Artık şimdi onlara yaklaşın ve Allâh'ın sizin için yaz(ıp takdir etmiş ol)duğunu arayın; şafağın beyaz ipliği siyah iplikten ayırdelinceye kadar yeyin, için; sonra tâ gece oluncaya dek orucu tamamlayın; mescidlerde ibâdete çekilmiş iken kadınlara yaklaşmayın. Bunlar, Allâh'ın (yasak) sınırları...
Bəqərə Suresi, 187. Ayet:
Oruç gecesi kadınlarınıza yaklaşmak size helal kılınmıştır. Onlar sizin için giysidir, siz de onlar için giysisiniz. Allah sizin öz benliklerinize yazık etmekte olduğunuzu bilmiş, tövbelerinizi kabul edip sizi af
fet
miştir. Artık şimdi onlara yaklaşın ve Allah'ın sizin için yazdığı şeyi arayın. Tan yerinin beyaz ipliği siyah ipliğinden sizce seçilinceye kadar yiyin için; sonra da orucu gece oluncaya değin tamamlayın. Mescitlerde itikâfta bulunduğunuz sırada zevcelerinizle cinsel temas kurmayın. İ...
Bəqərə Suresi, 189. Ayet:
Sana yeni doğan ayları sorarlar. De ki: «O, insanların fâidesi için, bir de hacc için vakit ölçüleridir, iyilik ve taat, evlere arkalarından gelmeniz değildir. Fakat iyilik (eden; Allaha muhale
fet
den) sakınandır. Evlere kapılarından gelin. Allahdan korkun. Tâki muraadınıza kavuşasınız. ...
Bəqərə Suresi, 197. Ayet:
Hac, bilinen aylardadır. Kim o aylarda hacca niyet ederse (ihramını giyerse), hac esnasında kadına yaklaşmak, günah sayılan davranışlara yönelmek, kavga etmek yoktur. Ne hayır işlerseniz Allah onu bilir. (Ey müminler! Ahiret için) azık edinin. Bilin ki azığın en hayırlısı takvâdır. Ey akıl sahipleri! Benden (emirlerime muhale
fet
ten) sakının....
Bəqərə Suresi, 197. Ayet:
Hac, bilinen aylardadır. Kim o aylarda hacca niyet ederse (ihramını giyerse), hac esnasında kadına yaklaşmak, günah sayılan davranışlara yönelmek, kavga etmek yoktur. Ne hayır işlerseniz Allah onu bilir. (Ey müminler! Ahiret için) azık edinin. Bilin ki azığın en hayırlısı takvâdır. Ey akıl sahipleri! Benden (emirlerime muhale
fet
ten) sakının....
Bəqərə Suresi, 207. Ayet:
Yine nas içinden kimi de vardır ki, Allahın rızasına ermek için kendini feda eder, Allah ise kullarına çok re
fet
lidir...
Bəqərə Suresi, 207. Ayet:
İnsanlardan bazıları da vardır ki, Allah Teâlâ'nın rızasına nâiliyet için nefsini satar. Allah-ü Azîmüşşan ise kullarına çok re'
fet
lidir....
Bəqərə Suresi, 208. Ayet:
Yâ eyyuhâllezîne âmenûdhulû fîs silmi kâffeh(kâf
fet
en), ve lâ tettebiû hutuvâtiş şeytân(şeytâni), innehu lekum aduvvun mubîn(mubînun)....
Bəqərə Suresi, 208. Ayet:
1.
yâ eyyuhâ
: ey
2.
ellezîne
: o kimseler, onlar
3.
âmenû
: âmenû oldular (Allah'a ulaşmayı dilediler, îmân ettiler
4.
udhulû<...
Bəqərə Suresi, 208. Ayet:
Ey o bütün iman edenler! kâf
fet
en silme girin de Şeytan adımlarına uymayın çünkü o sizin aranızı açan belli bir düşmandır...
Bəqərə Suresi, 208. Ayet:
Ey imân edenler! Kâf
fet
en müsalemete giriniz. Ve şeytanın adımlarına uymayınız. Şüphe yok ki o sizin için bir apaçık düşmandır....
Bəqərə Suresi, 211. Ayet:
İsrâiloğulları’na sor: Kendilerine sayısız peygamberler, kendi peygamberlik görevlerini, senin peygamberliğini tasdik eden nice açık âyetler, mûcizeler vermiştik. Kim, âyetler, mûcizeler kendisine geldikten sonra Allah’ın nimetini, tevdî ettiği ilahî değerleri, şeriatını, verdikleri taahhüdü, âyetlerini değiştirirse bilsin ki, Allah, emirlerine, peygamberlerine muhale
fet
edilmesine, şeriatının çiğnenmesine denk onlara âdil ceza verme gücüne sahiptir....
Bəqərə Suresi, 211. Ayet:
İsrailoğullarına sor, onlara nice açık belgeler verdik! Her kim, Allah’ın kendisine lüt
fet
miş olduğu nimeti değiştirirse, iyice bilsin ki Allah’ın cezası pek şiddetlidir....
Bəqərə Suresi, 231. Ayet:
Hem kadınları boşadınız da ıddetlerini bitirdiler mi, artık onları ya (kendilerine ric'atle) iyilikle tutun, ya iyilikle bırakın. (Fakat) onları, sırf zulmedebilmeniz için, zararlarına olarak, tutmayın. Kim böyle yaparsa muhakkak kendine yazık etmiş olur. Allahın âyetlerini (muhale
fet
le) oyuncak yerine koymayın. Allahın üzerinizdeki ni'metini ve size öğüd vermek için indirdiği kitâbı (Kur'ânı) ve (ondaki) hikmeti düşünün. Allahdan korkun ve bilin ki Allah her şey'i hakkıyle bilendir. ...
Bəqərə Suresi, 231. Ayet:
Böylece, kadınlarınızı boşadığınızda ve onlar bekleme sürelerinin sonuna yaklaşmak üzere iken onları ya güzellikle alıkoyun ya da güzel bir şekilde bırakın. Ama, arzuları hilafına, eziyet etmek için alıkoymayın: Çünkü, böyle bir davranışta bulunan, (yalnızca) kendisine haksızlık etmiş olur. Ve Allah'ın (bu) mesajlarını önemsemezlik yapmayın; Allah'ın size lüt
fet
tiği nimetleri ve size öğüt için indirdiği vahyi ve hikmeti hatırlayın; Allah'a karşı sorumluluğunuzun bilincinde olun, ve bilin ki Alla...
Bəqərə Suresi, 232. Ayet:
Kadınları boşayıp da bekleme sürelerini doldurdukları zaman eğer daha önceki kocaları ile meşru biçimde anlaşırlarsa evlenmelerine engel olmayın. Bu, içinizdeki Allah 'a ve Ahiret gününe inananlara yönelik bir öğüttür. Bu sizin hesabınıza en temiz ve en if
fet
li yoldur. Allah bilir, fakat siz bilemezsiniz....
Bəqərə Suresi, 237. Ayet:
1.
ve in tallaktumû-hunne
: ve eğer onları boşarsanız
2.
min kabli
: önceden, daha önce
3.
en temessû-hunne
: onlara dokunmanız
4.
Bəqərə Suresi, 237. Ayet:
Ve onlar için bir mehir taktir ettiyseniz ve eğer onlara dokunmadan önce boşarsanız, o zaman onlar için (farz olarak) takdir edilen mehirin yarısını vermek size farz kılınmıştır. (Kadınların) bunu af
fet
mesi (vazgeçmesi) veya nikâh ahdi elinde bulunanın (erkeğin) af
fet
mesi (diğer yarısını da kadına bağışlaması) hariç. Sizin af
fet
meniz (diğer yarısını da vermeniz) takvaya daha yakındır. Aranızdaki fazileti unutmayın. Muhakkak ki Allah, yaptıklarınızı çok iyi görendir....
Bəqərə Suresi, 237. Ayet:
Kendilerine mehir tayin ederek evlendiğiniz kadınları, temas etmeden boşarsanız, tayin ettiğiniz mehrin yarısı onların hakkıdır. Ancak kadınların vazgeçmesi veya nikâh bağı elinde bulunanın (velinin) vazgeçmesi hali müstesna, af
fet
meniz (mehirden vazgeçmeniz), takvâya daha uygundur. Aranızda iyilik ve ihsanı unutmayın. Şüphesiz Allah yapmakta olduklarınızı hakkıyla görür....
Bəqərə Suresi, 237. Ayet:
Eğer cinsel yaklaşmada bulunmadan önce onları boşar ve kendilerine bir mehir de belirlememişseniz, bunun yarısı onların hakkıdır; meğerki kadınlar bu hakkı bağışlamış olsunlar veya nikâh akdi elinde bulunan erkek af
fet
sin. Ama (ey erkekler !) sizin bağışlamanız takvaya daha yakındır. Bir de aranızdaki üstünlük ve iyiliği, fazîlet ölçüsünü unutmayın. Şüphesiz ki Allah yaptıklarınızı görüp bilendir....
Bəqərə Suresi, 237. Ayet:
Kendilerine mehir tayin ederek evlendiğiniz kadınları, temas etmeden boşarsanız, tayin ettiğiniz mehrin yarısı onların hakkıdır. Ancak kadınların vazgeçmesi veya nikâh bağı elinde bulunanın (velinin) vazgeçmesi hali müstesna, af
fet
meniz (mehirden vazgeçmeniz), takvâya daha uygundur. Aranızda iyilik ve ihsanı unutmayın. Şüphesiz Allah yapmakta olduklarınızı hakkıyla görür....
Bəqərə Suresi, 237. Ayet:
Ve eğer onları daha kendilerine temasta bulunmadan boşar da onlar için mihr tesmiye etmiş bulunursanız o zaman bu tesmiye ettiğiniz mihrin yarısı lâzım gelir. Meğer ki o kadınlar af
fet
sinler veya nikahın düğümü elinde bulunan affeylesin. Ve sizin af
fet
meniz takvâya daha yakındır ve aranızdaki fadlı unutmayınız. Şüphe yok ki, Allah Teâlâ yaptığınız şeyleri bihakkın görücüdür....
Bəqərə Suresi, 237. Ayet:
Bir mehir kestiğiniz takdirde, henüz dokunmadan onları boşamışsanız, kestiğinizin yarısını (verin). Ancak kadınlar vazgeçer, yahut nikâh bağı elinde bulunan (erkek) vazgeçerse başka. (Erkekler,) Sizin af
fet
meniz (müsâmaha gösterip mehrin tümünü vermeniz) takvâya daha yakındır. Aranızda birbirinize iyilik etmeyi unutmayın. Şüphesiz Allâh, yaptıklarınızı görür....
Bəqərə Suresi, 240. Ayet:
Sizden zevceler (ini geride) bırakıb ölecek olanlar eşlerinin (kendi evlerinden) çıkarılmayarak yılına kadar fâidelenmesini (bakılmasını) vasıyyet (etsinler). Bunun üzerine onlar (kendiliklerinden) çıkarlarsa artık onların bizzat yapdıkları meşru' işlerden dolayı size mes'uliyyet yokdur. Allah (emr-ü nehyine muhaale
fet
ve ilâhî hududunu tecâvüz edenlerden intikam almakda) mutlak gaalibdir, (teşri'de ve hükümleri açıklamada da) yüce hikmet saahibidir. ...
Bəqərə Suresi, 249. Ayet:
Fe lemmâ fesale tâlûtu bil cunûdi, kâle innallâhe mubtelîkum bi neher(neherin), fe men şeribe minhu fe leyse minnî, ve men lem yat’amhu fe innehu minnî illâ menigterafe gur
fet
en bi yedih(yedihî), fe şeribû minhu illâ kalîlen minhum fe lemmâ câvezehu huve vellezîne âmenû meahu, kâlû lâ tâkate lenâl yevme bi câlûte ve cunûdih(cunûdihî), kâlellezîne yezunnûne ennehum mulâkûllâhi, kem min fietin kalîletin galebet fieten kesîraten bi iznillâh(iznillâhi), vallâhu meas sâbirîn(sâbirîne)....
Bəqərə Suresi, 249. Ayet:
1.
fe lemmâ
: böylece olduğu zaman
2.
fesale
: ayrıldı
3.
tâlûtu
: Talut
4.
bi
: ile
Bəqərə Suresi, 251. Ayet:
1.
fe
: böylece, sonra, nihayet
2.
hezemû-hum
: onları hezimete, yenilgiye uğrattılar
3.
bi izni allâhi
: Allah'ın izniyle
4.
v...
Bəqərə Suresi, 251. Ayet:
Nihayet Allah'ın izniyle onları hezimete uğrattılar. Ve Davut, Calut'u öldürdü. Ve Allah ona (Davut'a), meliklik (hükümdarlık) ve hikmet verdi ve ona dilediği şeylerden öğretti. Ve eğer Allah'ın, insanları birbiriyle de
fet
mesi olmasaydı, yeryüzünde mutlaka fesat çıkardı (yeryüzünün düzeni bozulurdu). Lâkin Allah, âlemlerin üzerine fazl sahibidir....
Bəqərə Suresi, 251. Ayet:
Nihayet Allah’ın izni ile kâfirleri bozguna uğrattılar. Müminler safında bulunan Dâvut (aleyhisselâm) da düşman hükümdarı Calût’u öldürdü. Allah, Dâvud’a padişahlık ve peygamberlik verdi ve ona dilediği şeyleri öğretti (Zırh yapmak, kuşlarla konuşmak ve güzel sesle okumak gibi...) Eğer Allah, insanların bir kısmını diğer bir kısmı ile de
fet
meseydi (müminleri kâfirlere üstün kılmasaydı) yeryüzü fesad ve küfür karanlığına bürünürdü. Fakat Allah, âlemler üzerine ihsan ve rahmet sahibidir....
Bəqərə Suresi, 251. Ayet:
Derken Allahın izniyle onları temamen bozdular, Davud Calutu öldürdü ve Allah kendisine mülk ve hikmet verdi ve daha dilediğinden ona ta'lim de buyurdu, Allahın insanları birbiriyle de
fet
mesi olmasa idi Arz, mutlak fesad bulmuş gitmişti ve lâkin Allahın zevil'ukul âlemlerine bir fazlı var...
Bəqərə Suresi, 251. Ayet:
Hemen onları Allah Teâlâ'nın izniyle hezimete uğrattılar ve Dâvud, Câlût'u öldürdü ve Allah Teâlâ O'na mülk ve hikmet verdi ve dilediğinden ona talîm buyurdu. Ve eğer Hak Teâlâ'nın insanları birbiriyle de
fet
mesi olmasaydı yeryüzü mutlaka fesada uğramış olurdu. Fakat Allah Teâlâ âlemler üzerine fazl-ü kerem sahibidir....
Bəqərə Suresi, 262. Ayet:
Mallarini Allah yolunda sarfedip sonra sar
fet
tikleri seyin ardindan basa kakmayan ve eza etmeyenlerin ecirleri Rablerinin katindadir. Onlara korku yoktur ve onlar uzulmeyeceklerdir....
Bəqərə Suresi, 262. Ayet:
Mallarını Allah yolunda sarfedip sonra sar
fet
tikleri şeyin ardından başa kakmayan ve eza etmeyenlerin ecirleri Rablerinin katındadır. Onlara korku yoktur ve onlar üzülmeyeceklerdir....
Bəqərə Suresi, 263. Ayet:
Güzel bir söz (söylemek) ve af
fet
mek, peşinden eziyet gelen sadakadan iyidir. Allâh, zengindir, halimdir....
Bəqərə Suresi, 270. Ayet:
Sar
fet
tiginiz harci ve adadiginiz adagi suphesiz Allah bilir. Zulm edenlerin hic yardimcilari yoktur....
Bəqərə Suresi, 270. Ayet:
Sar
fet
tiğiniz harcı ve adadığınız adağı şüphesiz Allah bilir. Zulmedenlerin hiç yardımcıları yoktur....
Bəqərə Suresi, 272. Ayet:
Onlarin dogru yola iletilmeleri sana dusmez, fakat Allah diledigini dogru yola eristirir. Sar
fet
tiginiz iyi sey kendinizedir, zaten ancak Allah'in rizasini kazanmak icin sarfedersiniz. Sar
fet
tiginiz iyi bir seyin karsiligi haksizliga ugratilmaksizin size verilir....
Bəqərə Suresi, 272. Ayet:
Onların doğru yola iletilmeleri sana düşmez, fakat Allah dilediğini doğru yola eriştirir. Sar
fet
tiğiniz iyi şey kendinizedir, zaten ancak Allah'ın rızasını kazanmak için sarfedersiniz. Sar
fet
tiğiniz iyi bir şeyin karşılığı haksızlığa uğratılmaksızın size verilir....
Bəqərə Suresi, 273. Ayet:
1.
li el fukarâi
: fakirler için, fakirlere ait, fakirlerin
2.
ellezîne
: onlar
3.
uhsirû
: hasrettiler, adadılar
4.
fî sebîlil...
Bəqərə Suresi, 273. Ayet:
(İnfâklarınız ve sadakalarınız), kendilerini Allah yoluna hasreden (adayan), yeryüzünde dolaşmaya (ticaret yapıp kazanmaya) gücü yetmeyen fakirler içindir. Onların durumlarını bilmeyen, onları if
fet
lerinden dolayı zengin zanneder. Onları sen, yüzlerinden tanırsın. Zorla insanlardan bir şey istemezler. Hayır olarak ne infâk ederseniz (verirseniz), o taktirde muhakkak ki Allah, onu en iyi bilendir....
Bəqərə Suresi, 273. Ayet:
(Sadakalar) kendilerini Allah yoluna adayan, yeryüzünde dolaşmaya güç yetiremeyen fakirler içindir. İf
fet
lerinden dolayı (dilenmedikleri için), bilmeyen onları zengin sanır. Sen onları yüzlerinden tanırsın. İnsanlardan arsızca (bir şey) istemezler. Siz hayır olarak ne verirseniz, şüphesiz Allah onu bilir....
Bəqərə Suresi, 273. Ayet:
(Yapacağınız hayırlar,) kendilerini Allah yoluna adamış, bu sebeple yeryüzünde kazanç için dolaşamayan fakirler için olsun. Bilmeyen kimseler, if
fet
lerinden dolayı onları zengin zanneder. Sen onları simalarından tanırsın. Çünkü onlar yüzsüzlük ederek istemezler. Yaptığınız her hayrı muhakkak Allah bilir....
Bəqərə Suresi, 273. Ayet:
İmanda sadâkatinizin ve kemâlinizin ifadesi olan sadakalarınızı, hayırlarınızı geçim kaydından sıyrılarak kendilerini Allah yoluna İslâm’a, ilme adamış fakirlere verin. Onlar görevleri sebebiyle, yeryüzünde ticaret ve rızıklarını kazanmak için gezip dolaşmaya vakit bulamazlar. İstemekten çekindikleri için, bunların if
fet
li, vakur hayatını bilmeyenler, onları zengin zanneder. Sen onları solgun yüzlerindeki asâletlerinden tanırsın. Yüzsüzlük yapıp kimseden bir şey istemezler. Karşılık gözetmeden g...
Bəqərə Suresi, 273. Ayet:
Sadakalarınızı kendilerini Allah yoluna adayıp da yeryüzünde dolaşmaya güç yetiremeyen fakirlere verin. Bilmeyen kimse if
fet
lerinden dolayı onları zengin zanneder. Sen onları simalarından tanırsın. İnsanlardan ısrarla bir şey istemezler. Hayır adına her ne harcarsanız Allah onu bilir....
Bəqərə Suresi, 273. Ayet:
(Sadakalar) Kendilerini Allah yolunda adayan fakirler içindir ki, onlar, yeryüzünde dolaşmaya güç yetiremezler. İf
fet
lerinden dolayı bilmeyen onları zengin sanır. (Ama) Sen onları yüzlerinden tanırsın. Yüzsüzlük ederek insanlardan istemezler. Hayırdan her ne infak ederseniz, şüphesiz Allah onu bilir....
Bəqərə Suresi, 273. Ayet:
Sadakalarınızı o fakirlere verin ki, onlar, Allah yolunda çalışmaya koyulmuşlardır; öteye beriye koşup kazanamazlar. Dilenmekten çekindikleri için, tanımıyanlar, onları zengin zanneder. Ey Rasûlüm, sen onları sîmalarından tanırsın. Onlar, if
fet
lerinden ötürü insanları rahatsız edip bir şey istemezler. Siz malınızdan bunlara ne harcarsanız, muhakkak Allah onu hakkıyle bilicidir....
Bəqərə Suresi, 273. Ayet:
Sadakalarinizi, kendilerini Allah yoluna adayip yeryuzunde dolasamayanlara, hayalarindan dolayi, kendilerini tanimayanlarin zengin saydiklari yoksullara verin. Onlari yuzlerinden tanirsin, insanlardan yuzsuzluk ederek bir sey istemezler. Sar
fet
tiginiz iyi bir seyi Allah suphesiz bilir. *...
Bəqərə Suresi, 273. Ayet:
Sadakalarınızı, kendilerini Allah yoluna adayıp yeryüzünde dolaşamayanlara, hayalarından dolayı, kendilerini tanımayanların zengin saydıkları yoksullara verin. Onları yüzlerinden tanırsın, insanlardan yüzsüzlük ederek bir şey istemezler. Sar
fet
tiğiniz iyi bir şeyi Allah şüphesiz bilir....
Bəqərə Suresi, 273. Ayet:
(Yapacağınız hayırlar,) kendilerini Allah yoluna adamış, bu sebeple yeryüzünde kazanç için dolaşamayan fakirler için olsun. Bilmeyen kimseler, if
fet
lerinden dolayı onları zengin zanneder. Sen onları simalarından tanırsın. Çünkü onlar yüzsüzlük ederek istemezler. Yaptığınız her hayrı muhakkak Allah bilir....
Bəqərə Suresi, 273. Ayet:
(Sadakalar) Kendilerini Tanrı yolunda adayan fakirler içindir ki, onlar, yeryüzünde dolaşmaya güç yetiremezler. İf
fet
lerinden dolayı bilmeyen onları zengin sanır. (Ama) Sen onları yüzlerinden tanırsın. Yüzsüzlük ederek insanlardan istemezler. Hayırdan her ne infak ederseniz, kuşkusuz Tanrı onu bilir....
Bəqərə Suresi, 273. Ayet:
(Sadakalar) Allah yolunda kendilerini vak
fet
miş fakirler içindir ki onlar yer yüzünde dolaşmıya muktedir olmazlar. (Hallerini) bilmeyen; if
fet
ve istiğnalarından dolayı onları zengin (kimse) ler sanır. Sen (Habîbim) o gibileri sımalarından tanırsın. Onlar insanlardan yüzsüzlük edib de (bir şey) istemezler. Siz (Hak yolunda) ne mal harcarsanız şübhesiz Allah onu hakkıyle bilicidir. ...
Bəqərə Suresi, 273. Ayet:
(Sadakalar, ilim ve cihâd için) Allah yolunda adanmış, (bu yüzden) yeryüzünde(maîşet için) dolaşamayan fakirler içindir. İf
fet
li olma(ların)dan dolayı, (hâllerini) bilmeyen kimse onları zengin zanneder. Onları sîmâlarından tanırsın. Isrâr ederek insanlardan (bir şey)istemezler. O hâlde hayır (ve hasenat)dan ne sarf ederseniz, artık şübhesiz Allah, onu hakkıyla bilendir....
Bəqərə Suresi, 273. Ayet:
(Sadakalar) Kendilerini Allah yolunda adayan fakirler içindir ki, onlar, yeryüzünde dolaşmaya güç yetiremezler. İf
fet
lerinden dolayı cahil olan (kişi,) onları zengin sanır. (Ama) Sen onları yüzlerinden tanırsın. Yüzsüzlük ederek insanlardan istemezler. Hayırdan her ne infak ederseniz, şüphesiz Allah onu bilir....
Bəqərə Suresi, 273. Ayet:
İnfak edilenler, Allah yolunda kapanıp kalmış, yeryüzünde dolaşamaz olmuş yoksullar içindir. İf
fet
ve onurları yüzünden, cahiller bunları, zengin kişiler sanır. Sen onları yüzlerinden tanırsın. Yüzsüzlük ve yırtıklık ederek, insanlardan bir şey istemezler. Nimet ve imkândan infak ettiğiniz her şeyi, Allah çok iyi bilmektedir....
Bəqərə Suresi, 285. Ayet:
Resul, Rabb'inden kendisine indirilene inanmıştır; müminler de. Hepsi; Allah'a, onun meleklerine, kitaplarına, resullerine inanmışlardır. Allah'ın resullerinden hiç birini ötekinden ayırmayız. Şöyle demişlerdir: "Dinledik, boyun eğdik. Af
fet
bizi, ey Rabb'imiz. Dönüş yalnız sanadır."...
Bəqərə Suresi, 286. Ayet:
1.
lâ yukellifu
: mükellef kılmaz, sorumlu tutmaz
2.
allâhu
: Allah
3.
nefsen
: nefs, kişi, kimse
4.
illâ
: ancak,...
Bəqərə Suresi, 286. Ayet:
Allah, bir kimseyi ancak gücünün yettiği şeyle yükümlü kılar. Onun kazandığı iyilik kendi yararına, kötülük de kendi zararınadır. (Şöyle diyerek dua ediniz): “Ey Rabbimiz! Unutur, ya da yanılırsak bizi sorumlu tutma! Ey Rabbimiz! Bize, bizden öncekilere yüklediğin gibi ağır yük yükleme. Ey Rabbimiz! Bize gücümüzün yetmediği şeyleri yükleme! Bizi af
fet
, bizi bağışla, bize acı! Sen bizim Mevlâmızsın. Kâfirler topluluğuna karşı bize yardım et.”...
Bəqərə Suresi, 286. Ayet:
Allah her şahsı, ancak gücünün yettiği ölçüde mükellef kılar. Herkesin kazandığı (hayır) kendine, yapacağı (şer) de kendinedir. Rabbimiz! Unutursak veya hataya düşersek bizi sorumlu tutma. Ey Rabbimiz! Bizden öncekilere yüklediğin gibi bize de ağır bir yük yükleme. Ey Rabbimiz! Bize gücümüzün yetmediği işler de yükleme! Bizi af
fet
! Bizi bağışla! Bize acı! Sen bizim mevlâmızsın. Kâfirler topluluğuna karşı bize yardım et!...
Bəqərə Suresi, 286. Ayet:
Allah herkesi, ancak gücünün yettiği ölçüde mükellef kılar. Herkesin, işlediği sâlih ameller, yaptığı hayırlar, kazandığı sevaplar lehine değerlendirilecektir. İşlediği günahlar, yaptığı kötülükler de aleyhine değerlendirilecektir. 'Ey Rabbimiz, unutursak veya istemeden, bilmeden hata edersek bizi sorumlu tutma, cezalandırma. Ey Rabbimiz, bize, bizden öncekileri sorumlu tuttuğun ağır ve katı hükümlere benzer, riayeti güç sınırlamalar, altından kalkılmaz ağır mükellefiyetler yükleme. Ey Rabbimiz ...
Bəqərə Suresi, 286. Ayet:
Allah hiç kimseye kaldırabileceğinin üstünde bir yük yüklemez. Her canın kazandığı iyilik kendi yararına, işlediği fenalıklar da kendi zararınadır. 'Ey Rabbimiz! Eğer unutur veya yanılırsak bundan dolayı bizi sorguya çekme! Ey Rabbimiz! Bizden öncekilerin üzerine yüklemiş olduğun gibi bizim üzerimize de ağır bir yük yükleme! Ey Rabbimiz! Bizi güç yetiremiyeceğimiz bir şeyle yükümlü tutma! Bizi af
fet
! Bizi bağışla! Bize rahmet et! Sen bizim mevlamızsın (yar ve yardımcımızsın) kâfirler topluluğuna...
Bəqərə Suresi, 286. Ayet:
Allah, hiç kimseye güç yetireceğinden başkasını yüklemez. (Kişinin nefsinin) Kazandığı lehine, kazandırdıkları aleyhinedir. "Rabbimiz, unuttuklarımızdan veya yanıldıklarımızdan dolayı bizi sorumlu tutma. Rabbimiz, bize, bizden öncekilere yüklediğin gibi ağır yük yükleme. Rabbimiz, kendisine güç yetiremeyeceğimiz şeyi bize taşıtma. Bizi af
fet
. Bizi bağışla. Bizi esirge, Sen bizim mevlamızsın. Kâfirler topluluğuna karşı bize yardım et."...
Bəqərə Suresi, 286. Ayet:
Allah bir kimseye, ancak gücü yettiği kadar teklif eder. Herkesin kazandığı hayrın sevabı kendine ve yaptığı fenalığın zararı da yine onadır. Rabbimiz! Eğer unuttuk, yahut kasdimiz olmıyarak hata ettikse bizi (Ondan) hesaba çekme. Ey Rabbimiz! Bizden öncekilere yüklediğin musibetler gibi, bize, ağır yük yükleme. Ey Rabbimiz! Güç yetiremiyeceğimiz şeyi bize yükletme, bizden çıkan günahları af
fet
, bizi bağışla, bize merhamet buyur. Sen mevlâmız, yardımcımızsın. Artık kâfirler topluluğu üzerine biz...
Bəqərə Suresi, 286. Ayet:
Allah kisiye ancak gucunun yetecegi kadar yukler; kazandigi iyilik lehine, ettigi kotuluk de aleyhinedir. Rabbimiz! Eger unutacak veya yanilacak olursak bizi sorumlu tutma. Rabbimiz Bizden oncekilere yukledigin gibi, bize de agir yuk yukleme. Rabbimiz! Bize gucumuzun yetmeyecegi seyi tasitma, bizi af
fet
, bizi bagisla, bize aci. Sen Mevlamizsin, kafirlere karsi bize yardim et. *...
Bəqərə Suresi, 286. Ayet:
Allah her kişiyi ancak gücünün yeteceğiyle mükellef tutar; herkesin kazandığı (iyilik ve güzellik) kendi yararınadır; yüklendiği (kötülük ve vebal) kendi zararınadır. Ey Rabbimiz ! Unutacak ya da yanılacak olursak bizi sorumlu tutma. Rabbimiz, bize, bizden öncekilere yüklediğin ağır bir yükü yükleme. Ey Rabbimiz! Güç getiremiyeceğimiz şeyi bize taşıtma. Bizi af
fet
, bizi bağışla, bize merhamet et.. Sensin Mevlâmız (yegâne sahibimiz, koruyucumuz ve yakın dostumuz).. Artık kâfir milletlere karşı bi...
Bəqərə Suresi, 286. Ayet:
Allah kişiye ancak gücünün yeteceği kadar yükler; kazandığı iyilik lehine, ettiği kötülük de aleyhinedir. Rabbimiz! Eğer unutacak veya yanılacak olursak bizi sorumlu tutma. Rabbimiz bizden öncekilere yüklediğin gibi, bize de ağır yük yükleme. Rabbimiz! Bize gücümüzün yetmeyeceği şeyi taşıtma, bizi af
fet
, bizi bağışla, bize acı. Sen Mevlamızsın, kafirlere karşı bize yardım et....
Bəqərə Suresi, 286. Ayet:
Allah her şahsı, ancak gücünün yettiği ölçüde mükellef kılar. Herkesin kazandığı (hayır) kendine, yapacağı (şer) de kendinedir. Rabbimiz! Unutursak veya hataya düşersek bizi sorumlu tutma. Ey Rabbimiz! Bizden öncekilere yüklediğin gibi bize de ağır bir yük yükleme. Ey Rabbimiz! Bize gücümüzün yetmediği işler de yükleme! Bizi af
fet
! Bizi bağışla! Bize acı! Sen bizim mevlâmızsın. Kâfirler topluluğuna karşı bize yardım et!...
Bəqərə Suresi, 286. Ayet:
Allah, kimseye gücünün ötesinde bir teklifte bulunmaz. Herkesin kazandığı yararına, yüklendiği günahı zararınadır. Ey Rabbimiz, eğer unutarak veya yanılarak yaptıksa, bizi sorgulama! Ey Rabbimiz, bize, bizden öncekilere yüklediğin gibi, ağır yük yükleme! Ey Rabbimiz bize gücümüzün yetmediğini yükletme, günahlarımızı af
fet
, bizleri bağışla ve bize acı! Sensin mevlamız! Bizi, Seni tanımayanlara karşı yardımınla zafere eriştir, kahrolsun kafirler...
Bəqərə Suresi, 286. Ayet:
Allah hiç kimseye kapasitesini aşacak bir yükümlülük yüklemez. Herkesin kazandığı iyilik kendi yararına ve işlediği kötülük de kendi zararınadır. Ey Rabbimiz, eğer unutacak ya da yanılacak olursak bizi sorumlu tutma. Ey Rabbimiz, bizden öncekilere yüklemiş olduğun gibi bize de ağır yük yükleme. Ey Rabbimiz, bize gücümüzün yetmeyeceği yükü taşıtma, bizi af
fet
, günahlarımızı bağışla, bize merhamet eyle, sen mevlamızsın bizim. Kâfirlere karşı yardım et bize....
Bəqərə Suresi, 286. Ayet:
Tanrı hiç kimseye güç yetireceğinden başkasını yüklemez. (Kişinin nefsinin) Kazandığı lehine, kazandırdıkları aleyhinedir. "Rabbimiz unuttuklarımızdan veya yanıldıklarımızdan dolayı bizi sorumlu tutma. Rabbimiz, bize, bizden öncekilere yüklediğin gibi ağır yük yükleme. Bizi af
fet
. Bizi bağışla. Bizi esirge. Sen bizim mevlamızsın. Kafirler kavmine karşı bize yardım et."...
Bəqərə Suresi, 286. Ayet:
Allah, kimseye gücünün yeteceğinden fazlasını yüklemez. Kazandığı lehine, yüklendiği aleyhinedir. Ey Rabbımız, unuttuk veya yanıldıysak sorumlu tutma bizi. Ey Rabbımız, bizden öncekilere yüklediğin gibi bize de ağır yük yükleme. Ey Rabbımız, bize gücümüzün yetmeyeceğini yükleme. Af
fet
bizi, bağışla bizi. Sen Mevlamızsın. Kafirler güruhuna karşı yardım et bize....
Bəqərə Suresi, 286. Ayet:
"Allah hiç kimseye taşıyabileceğinden daha fazlasını yüklemez: Kişinin yaptığı her iyilik kendi lehinedir, her kötülük de kendi aleyhine." "Ey Rabbimiz! Unutur veya bilmeden hata yaparsak bizi sorgulama!" "Ey Rabbimiz! Bizden öncekilere yüklediğin gibi bize de ağır yükler yükleme! Ey Rabbimiz! Güç yetiremeyeceğimiz yükleri bize taşıtma!" "Ve günahlarımızı af
fet
, bizi bağışla ve rahmetini yağdır üstümüze! Sen Yüce Mevlamızsın, hakikati inkar eden topluma karşı bize yardım et!"...
Bəqərə Suresi, 286. Ayet:
Allah hiç kimseyi gücünün yetmeyeceği bir yük ile mükellef kılmaz. Kazandığı iyilik kendi faydasına, yaptığı kötülük de kendi zararınadır. “Ey Rabbimiz! Eğer unutacak veya yanılacak olursak bizi hesaba çekme! Ey Rabbimiz! Bizden öncekilere yüklediğin gibi bize de ağır yük yükleme! Ey Rabbimiz! Bize gücümüzün yetmediği şeyleri yükleme! Bizi af
fet
! Bizi bağışla! Bize acı! Sen bizim Mevlâ'mızsın. Kâfirler topluluğuna karşı bize yardım et!”...
Bəqərə Suresi, 286. Ayet:
Allah, hiç kimseye gücünün üstünde bir şey yüklemez. (Herkesin) kazandığı (iyilik) lehine ve işlediği (kötülük) ise aleyhinedir! -Rabbimiz, eğer unuttuk veya hata yaptıysak, bizi hesaba çekme, Rabbimiz, bizden öncekilere yüklediğin gibi bize de ağır bir görev yükleme. Rabbimiz, gücümüzün yetmeyeceğini bize taşıtma. Bizi af
fet
, bizi bağışla ve bize merhamet et. Sen bizim mevlâmızsın. Kafir topluma karşı bize yardım et....
Bəqərə Suresi, 286. Ayet:
Allah hiçbir kimseyi güç yetiremeyeceği bir şekilde yükümlü tutmaz. Herkesin kazandığı iyilik kendi lehine, işlediği fenalık da kendi aleyhinedir. Ya Rabbenâ! Eğer unuttuk veya kasıtsız olarak yanlış yaptıysak bundan dolayı bizi sorumlu tutma! Ya Rabbenâ! Bizden öncekilere yüklediğin gibi ağır yük yükleme! Ya Rabbenâ! Takat getiremeyeceğimiz şeylerle bizi yükümlü tutma! Af
fet
bizi, lütfen bağışla kusurlarımızı, merhamet buyur bize! Sensin Mevlâmız, yardımcımız! Kâfir topluluklara karşı Sen yardı...
Bəqərə Suresi, 286. Ayet:
Allâh, kimseye gücünün üstünde bir şey teklif etmez. Herkesin kazandığı iyilik kendi yararına, kötülük de kendi zararınadır. "Rabbimiz, unutur, ya da yanılırsak bizi sorumlu tutma! Rabbimiz, bize, bizden öncekilere yüklediğin gibi ağır yük yükleme! Rabbimiz, bize gücümüzün yetmediği şeyleri yükleme! Bizi af
fet
, bizi bağışla, bize acı! Sen bizim mevlâmız(sâhibimiz, efendimiz)sin! kâfirler toplumuna karşı bize yardım eyle!"...
Bəqərə Suresi, 286. Ayet:
Allah, hiç kimseye güç yetireceğinden başkasını yüklemez. Kazandığı lehine, kazandırdıkları da aleyhinedir. «Rabbimiz, unuttuklarımızdan ya da yanıldıklarımızdan dolayı bizi sorumlu tutma. Rabbimiz, bizden öncekilere yüklediğin gibi bize de ağır yük yükleme. Rabbimiz, kendisine güç yetiremeyeceğimiz şeyi bize taşıtma. Bizi af
fet
, bizi bağışla. Bizi esirge, Sen bizim mevlamızsın. Kâfirler topluluğuna karşı bize yardım et.»...
Bəqərə Suresi, 286. Ayet:
Allah kimseyi gücünden fazlasıyla yükümlü tutmaz. Herkesin kazandığı hayır kendi lehine, işlediği kötülük de kendi aleyhinedir. Ey Rabbimiz! Unutur yahut hatâ edersek bizi cezalandırma. Ey Rabbimiz! Bize, daha öncekilere yüklediğin gibi ağır bir yük yükleme. Ey Rabbimiz! Gücümüzün yetmediği şeylerle bizi yükümlü tutma. Günahlarımızı af
fet
. Bizi bağışla. Bize merhamet et. Bizim dostumuz ve yardımcımız Sensin; kâfirler güruhuna karşı Sen bize yardım et....
Bəqərə Suresi, 286. Ayet:
Allah hiç bir benliğe, yaratılış kapasitesinin üstünde bir yük yüklemez/teklifte bulunmaz. Her benliğin yaptığı iyilik kendi lehine, işlediği kötülük kendi aleyhinedir/kişinin hem kendisi hem başkaları için kazandığı onun lehine, yalnız kendi nefsi için kazandığı onun aleyhinedir/kişinin kendi emeği ile kazandığı lehine, başkalarının sırtından kazandığı aleyhinedir. "Ey Rabb'imiz! Unutur yahut hata edersek bizi hesaba çekme. Ey Rabb'imiz! Bize, bizden öncekilere yüklediğin gibi ağır yük yükleme....
Ali-İmran Suresi, 4. Ayet:
Önceki indirdiği kitaplar, insanların iyiliği, kurtuluşu için bir hidayet rehberi idi. Şimdi de hakkı bâtıldan, helâli haramdan, imanı küfürden ayıran bilgileri içeren şeriatı, Kur’ân’ı indirdi. Allah’ın, Kur’ân’daki âyetlerini inkârda ısrar edenler, işte onlar için şiddetli bir azap vardır. Allah kudretli ve hükümrandır. Âyetlerini, Kur’ân’ını yalanlayanlara, Rasulüne muhale
fet
edenlere lâyık oldukları cezayı verir....
Ali-İmran Suresi, 8. Ayet:
Ey Rabbımız; bizi, hidayetine erdirdikten sonra kalblerimizi eğriltme. Katında bize rehmet lut
fet
. Şüphesiz en çok lütfeden Sen'sin Sen....
Ali-İmran Suresi, 16. Ayet:
"Ey Rabbimiz! (Sana) inanıyoruz, bizi af
fet
, günahlarımızı bağışla ve bizi ateşin azabından emin kıl" diyenlerin:...
Ali-İmran Suresi, 21. Ayet:
Allah’ın âyetlerini, Kur’ân’ını, birliğini gösteren delilleri inkâr edenlere, haklı bir sebep ortada yokken peygamberlerin kanını dökenlere, sosyal adaleti, sosyal güvenliği temin eden, refah payını artırarak dengeli dağıtan, adaleti, nıs
fet
i uygulayarak kamu düzenini, kamu güvenliğini sağlayan insanları, kamu görevlilerini, sosyal, ekonomik, idarî ve siyasî meselelerle ilgilenenleri, liderleri, uzmanları, âlimleri öldürenlere, işte onlara can yakıp inleten müthiş azabı haber ver....
Ali-İmran Suresi, 31. Ayet:
Kul in kuntum tuhibbûnallâhe
fet
tebiûnî yuhbibkumullâhu ve yagfir lekum zunûbekum, vallâhu gafûrun rahîm(rahîmun). ...
Ali-İmran Suresi, 31. Ayet:
De ki (ey Peygamber): "Eğer Allah'ı seviyorsanız bana tabi olun ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı af
fet
sin; zira Allah çok affedicidir, rahmet kaynağıdır."...
Ali-İmran Suresi, 39. Ayet:
Zekeriyya mâbedde durmuş namaz kılarken melekler ona şöyle nida ettiler: Allah sana, kendisi tarafından gelen bir Kelime'yi tasdik edici, efendi, if
fet
li ve sâlihlerden bir peygamber olarak Yahya'yı müjdeler....
Ali-İmran Suresi, 39. Ayet:
O mihrapta namaz kılarken, melekler ona seslendi: "Allah, sana Yahya'yı müjdeler. O, Allah'tan olan bir kelimeyi (İsa'yı) doğrulayan, efendi, if
fet
li ve salihlerden bir peygamberdir."...
Ali-İmran Suresi, 39. Ayet:
Mabedde namaz kilarken melekler ona seslendiler: «Allah sana Allah'in emriyle (vucud bulan Isa'yi) tasdik eden, efendi, if
fet
li, iyilerden bir peygamber olarak Yahya'yi mujdeler"....
Ali-İmran Suresi, 39. Ayet:
Bunun üzerine Zekeriyya mihrabda namaz kılarken melekler ona seslendi: Allah'tan bir kelime (olan İsâ)yı tasdîk edici, baş olmaya lâyık, son derece nefsine hâkim, if
fet
li ve iyilerden bir peygamber olmak üzere Allah Yahya'yı sana müjdeliyor....
Ali-İmran Suresi, 39. Ayet:
Mabedde namaz kılarken melekler ona seslendiler: 'Allah sana Allah'ın emriyle (vücud bulan İsa'yı) tasdik eden, efendi, if
fet
li, iyilerden bir peygamber olarak Yahya'yı müjdeler'....
Ali-İmran Suresi, 39. Ayet:
Zekeriyya mâbedde durmuş namaz kılarken melekler ona şöyle nida ettiler: Allah sana, kendisi tarafından gelen bir Kelime'yi tasdik edici, efendi, if
fet
li ve sâlihlerden bir peygamber olarak Yahya'yı müjdeler....
Ali-İmran Suresi, 39. Ayet:
Tapınakta durmuş namaz kılıyorken melekler ona, 'ALLAH seni, ALLAH'ın Sözünü doğrulayacak, onurlu, if
fet
li ve erdemli bir peygamber olan Yahya ile müjdeliyor,' diye seslendiler....
Ali-İmran Suresi, 39. Ayet:
Bunun üzerine Zekeriyya, mabette namaz kılarken melekler ona şöyle seslendiler; Allah sana Yahya'yı müjdeliyor. O, Allah'ın dolaysız kelimesini doğrulayan, efendi, if
fet
li ve salihlerden bir peygamberdir.'...
Ali-İmran Suresi, 39. Ayet:
O mihrabda namaz kılarken melekler ona seslendi : "Tanrı, sana Yahya'yı müjdeler. O, Tanrı'dan olan bir kelimeyi (İsa'yı) doğrulayan efendi, if
fet
li ve salihlerden bir peygamberdir"....
Ali-İmran Suresi, 39. Ayet:
Derken o, ma'bedde namaz kılarken ayakta olduğu bir sırada, melekler ona şöyle nidâ ettiler: 'Doğrusu Allah, sana Allah’dan bir kelime (olan Îsâ’)yı tasdîk edici, bir efendi, bir if
fet
sâhibi ve sâlihlerden bir peygamber olarak Yahyâ’yı müjdeliyor!'...
Ali-İmran Suresi, 39. Ayet:
Bunun üzerine, mabedde dua ederken, melekler ona: "Allah sana, Kendi katından bir sözün gerçekliğini doğrulayacak, insanlar arasında seçkin (bir yere sahip olacak), tam bir if
fet
sahibi, dürüst ve erdemli bir peygamber olacak olan Yahya(nın doğumun)u müjdeliyor" diye seslendiler....
Ali-İmran Suresi, 39. Ayet:
O mihrapta namaz kılmakta iken, melekler ona seslendi: «Allah, sana Yahya'yı müjdeler. O, Allah'tan olan kelimeyi (İsa'yı) doğrulayan, efendi, if
fet
li ve salihlerden bir peygamberdir.»...
Ali-İmran Suresi, 45. Ayet:
Hani melâike Meryem'e şöyle demişti: "Allâh kendisinden Bi-kelimeyi (kendisini tanımladığı Esmâ'sından kendisini vas
fet
tiği bazı kuvveleri açığa çıkaracağı bir kulunu) sana müjdeliyor. Onun ismi El Mesih, Meryemoğlu İsa'dır. Dünyada ve sonsuz gelecek sürecinde vecîh (şerefi çok yüce) ve mukarrebûndandır (Allâh'a Kurbiyet mertebesinde yaşayan {Allâh'ın bazı kendine has isimlerinin mânâlarının bu yakınlık sebebiyle kendisinde açığa çıktığı} mucizelere vesile kişi). "...
Ali-İmran Suresi, 50. Ayet:
Ve musaddikan limâ beyne yedeyye minet tevrâti ve li uhılle lekum ba’dallezî hurrime aleykum ve ci’tukum bi âyetin min rabbikum
fet
tekûllâhe ve etîûn(etîûni). ...
Ali-İmran Suresi, 69. Ayet:
Veddet tâi
fet
un min ehlil kitâbi lev yudillûnekum ve mâ yudıllûne illâ enfusehum ve mâ yeş’urûn(yeş’urûne). ...
Ali-İmran Suresi, 69. Ayet:
1.
veddet
: diledi
2.
tâi
fet
un
: taife, bir grup, topluluk
3.
min ehli el kitâbi
: kitap ehlinden, kitap verilenlerden, yahudiler ve hristiyanlardan
4.
...
Ali-İmran Suresi, 72. Ayet:
Ve kâlet tâi
fet
un min ehlil kitâbi âminû billezî unzile alellezîne âmenû vechen nehâri vekfurû âhirahu leallehum yerciûn(yerciûne). ...
Ali-İmran Suresi, 72. Ayet:
1.
ve kâlet
: ve dedi
2.
tâi
fet
un
: tâife, bir grup, topluluk
3.
min ehli el kitâbi
: kitap ehlinden, kitap verilenlerden
4.
âm...
Ali-İmran Suresi, 92. Ayet:
Sevdiginiz seylerden sar
fet
medikce iyilige erisemezsiniz. Her ne sarfederseniz, suphesiz Allah onu bilir....
Ali-İmran Suresi, 92. Ayet:
Sevdiğiniz şeylerden sar
fet
medikçe iyiliğe erişemezsiniz. Her ne sarfederseniz, şüphesiz Allah onu bilir....
Ali-İmran Suresi, 93. Ayet:
Kullut taâmi kâne hillen li benî isrâile illâ mâ harrame isrâîlu alâ nefsihî min kabli en tunezzelet tevrât(tevrâtu), kul fe’tû bit tevrâti
fet
lûhâ in kuntum sâdıkîn(sâdıkîne). ...
Ali-İmran Suresi, 95. Ayet:
Kul sadakallâhu
fet
tebiû millete ibrâhîme hanîfâ(hanîfen), ve mâ kâne minel muşrikîn(muşrikîne). ...
Ali-İmran Suresi, 103. Ayet:
Topunuz bir Allah ipine sım sıkı tutunun, biribirinizden ayrılmayın ve Allahın üzerinizdeki ni'metini düşünün, sizler birbirinize düşmanlar iken o sizin kalblerinizin arasında ül
fet
husule getirib yanaştırdı da ni'meti sayesinde uyanıb kardeş oldunuz, hem sizler ateşten bir çukurun tam kenarında bulunuyordunuz da o tuttu sizi ondan kurtardı, şimdi böyle size âyetlerini beyan ediyor ki Allaha doğru gidebilesiniz...
Ali-İmran Suresi, 117. Ayet:
Bu dunya hayatinda sar
fet
tiklerinin durumu, kendilerine zulmeden kimselerin ekinlerine isabetle kavurup mahveden soguk bir ruzgarin durumu gibidir. Allah onlara zulmetmedi, onlar kendilerine yazik ettiler....
Ali-İmran Suresi, 117. Ayet:
Bu dünya hayatında sar
fet
tiklerinin durumu, kendilerine zulmeden kimselerin ekinlerine isabetle kavurup mahveden soğuk bir rüzgarın durumu gibidir. Allah onlara zulmetmedi, onlar kendilerine yazık ettiler....
Ali-İmran Suresi, 117. Ayet:
Bu dünya hayatında onların sar
fet
tikleri şeylerin durumu; kendilerine zulmeden bir kavmin ekinlerine isabet ederek mahveden kavurucu bir rüzgarın durumuna benzer. Allah onlara zulmetmedi, ama onlar; kendilerine zulmediyorlardı....
Ali-İmran Suresi, 122. Ayet:
İz hemmet tâi
fet
âni minkum en tefşelâ vallâhu veliyyuhumâ ve alâllâhi fel yetevekkelil mu’minûn(mu’minûne). ...
Ali-İmran Suresi, 122. Ayet:
1.
iz hemmet
: hamletti, meyletti
2.
tâi
fet
âni
: iki taife, iki grup
3.
min-kum
: sizden
4.
en tefşelâ
: korkmak, ...
Ali-İmran Suresi, 123. Ayet:
Ve lekad nasarakumullâhu bi bedrin ve entum ezilleh(ezilletun),
fet
tekûllâhe leallekum teşkurûn(teşkurûne). ...
Ali-İmran Suresi, 128. Ayet:
Senin elinde (onları cezalandırmak veya af
fet
mek hususunda) bir şey yok. Allahı, ya onların tevbesini kabul eder, yahut onları zâlim bulundukları için azâblandırır....
Ali-İmran Suresi, 130. Ayet:
Yâ eyyuhâllezîne âmenû lâ te’kulur ribâ ad’âfen mudâafeh(mudâa
fet
en), vettekûllâhe leallekum tuflihûn(tuflihûne). ...
Ali-İmran Suresi, 130. Ayet:
1.
yâ eyyuhâ
: ey
2.
ellezîne âmenû
: îmân edenler, âmenû olanlar
3.
lâ te'kulu
: yemeyin
4.
er ribâ
: ribâ, faiz<...
Ali-İmran Suresi, 147. Ayet:
Evet onların bu durumda dedikleri sadece şu oldu: "Ey bizim kerîm Rabbimiz, günahlarımızı ve işlerimizdeki aşırılıklarımızı af
fet
! Ayaklarımızı hak yolda sabit kıl ve kâfirler gürûhuna karşı bize yardım eyle!"...
Ali-İmran Suresi, 147. Ayet:
Sözleri yalnız şu olmuştur: "Ey Rabbimiz! Bağışla bizim günahlarımızı, af
fet
işlerimizdeki taşkınlığımızı, sağlam bastır ayaklarımızı ve yardım et bize küfre sapan topluma karşı!"...
Ali-İmran Suresi, 149. Ayet:
Ey inananlar, eğer kafirlere itaat ederseniz, sizi topuklarınız üzerinde gerisin-geri çevirirler (
fet
enkalibu), böylece büyük hüsrana uğrayanlara dönersiniz....
Ali-İmran Suresi, 152. Ayet:
1.
ve lekad
: ve andolsun
2.
sadaka-kumu allâhu
: Allah size sadık kaldı
3.
va'de-hû
: onun vaadi
4.
iz tehussûne-hum
...
Ali-İmran Suresi, 152. Ayet:
Andolsun ki; Allah, size olan vaadine sadık kaldı. O'nun (Allah'ın) izni ile onları perişan edip öldürüyordunuz. Fakat, Allah size sevdiğiniz şeyi (galibiyeti) gösterdikten sonra gevşeklik göstermiştiniz. Ve verilen emir hakkında nizaya (anlaşmazlığa) düştünüz ve isyan ettiniz. Sizden kiminiz dünyayı istiyordu (ganimete koştu), kiminiz ahireti istiyordu (onlar şehit olana kadar yerlerinde kaldı). Sonra sizi imtihan etmek için, sizi onlardan geri çevirdi (mağlup olup geri döndünüz) ve andolsun ki...
Ali-İmran Suresi, 152. Ayet:
(Uhud'da) Allâh elbette size sözünü tuttu; varlığınızdaki Allâh Esmâ'sının elverdiği kuvve ile (biiznihi) onları yok etmek üzereydiniz. Ancak Allâh size sevdiğinizi (zafer ve ganimet) gösterdiğinde zayıflık gösterdiniz ve size verilmiş olan hükme isyan edip tartıştınız. Sizden kimi dünyalığı istiyordu (görev yerini bırakıp ganimete koştu), kimi de sonsuz geleceği (Rasûlün hükmüne uyup direndi ve şehîd oldu). Sonra Allâh, size ne durumda olduğunuzu göstermek için geri çevirdi. Bununla beraber siz...
Ali-İmran Suresi, 152. Ayet:
And olsun ki, Allah'ın size verdiği söz doğru çıktı; hani Allah'ın izniyle onları kırıp geçiriyordunuz, tâ ki sevdiğiniz şeyi (zafer ve ganimeti) size gösterdikten sonra korkuyla karışık bir yılgınlık göstererek bu hususta tartışıp çekiştiniz, emre uymadınız ; o kadar ki, kiminiz dünyayı, kiminiz âhireti istiyordu. Sonra denemek için sizi onlardan çevirdi (bozguna uğrattı). Şanıma and olsun ki sizi (Allah) af
fet
ti. Allah mü'minlere karşı fazl-u kerem sahibidir.....
Ali-İmran Suresi, 152. Ayet:
ALLAH size verdiği sözde durdu ve nitekim izniyle onları darmadağın ettiniz. Ama, sevdiğiniz (zaferi) size gösterdikten sonra duraksadınız, savaş hakkında birbirinizle çekiştiniz ve emirleri dinlemediniz. Kiminiz dünyayı istiyordu, kiminiz de ahireti... Sonra, sınamak için sizi onlardan çevirdi ve her şeye rağmen sizi af
fet
ti. ALLAH'ın inananlara nimeti boldur...
Ali-İmran Suresi, 152. Ayet:
Allah size verdiği sözü yerine getirdi. Hani size sevdiğinizi (zaferi) gösterdikten sonra bozuluncaya, savaş konusunda görüş ayrılığına düşünceye ve itaatsizlik edinceye kadar müşrikleri kırıp geçiriyordunuz. Kiminiz dünyayı istiyordu, kiminiz de ahireti istiyordu. Sonra sizi deneyden geçirmek için onların başından savdı. Ama yine de sizi af
fet
ti. Allah müminlere karşı gerçekten lütuf sahibidir....
Ali-İmran Suresi, 152. Ayet:
Ve and olsun ki Allah, (siz) izni ile onları öldürürken, size olan va'dini yerine getirmiştir; tâ ki (Allah) arzu ediyor olduğunuz (zafer)i size gösterdikten sonra, zaafa düşüp(peygamberin geçidi tutan okçulara verdiği) emir husûsunda ihtilâfa düşerek isyân ettiğiniz zamâna kadar! İçinizden dünyayı (ganîmeti) isteyen de vardı, (ve yine) içinizden âhireti isteyen de vardı. Sonra (Allah) sizi imtihân etmek için, sizi onlardan (onları mağlûb etmekten) alıkoydu. Bununla berâber muhakkak ki (O) sizi ...
Ali-İmran Suresi, 152. Ayet:
-Allah, sevdiğinizi gösterdikten sonra dağıldığınız, emir konusunda tartıştığınız ve isyan ettiğiniz ana kadar, size olan vaadini gerçekleştirmişti. O’nun izni ile kafirleri öldürüyordunuz. Sizden kimi dünya hayatını istiyor, kimi ahiret hayatını istiyordu. Sonra denemek için onların karşısında sizi bozguna uğrattı. Artık Allah sizi af
fet
miştir. Çünkü Allah, müminlere karşı çok lütufkardır....
Ali-İmran Suresi, 152. Ayet:
Andolsun ki, siz onları Allah'ın izniyle öldürmekteyken, Allah size vaadini doğrulamıştı. Nihayet siz korkuya kapıldınız, yapılacak iş hususunda çekiştiniz. Ve Allah, sevdiğiniz şeyi size gösterdikten sonra isyan ettiniz. İçinizden bir kısmı dünyayı istiyordu, bir kısmınız ise âhireti istiyordu. Sonra sizi imtihan etmek için onlardan uzaklaştırdı. Yemin olsun, sizi af
fet
mişti. Allah, müminlere karşı lütuf sahibidir....
Ali-İmran Suresi, 153. Ayet:
O vakit siz savaş meydanından hızla uzaklaşıyor, Dönüp hiç kimseye bakmıyordunuz. Peygamber ise peşinizden sizi çağırıp duruyordu. Bunun üzerine Allah, keder üzerine keder vererek sizi cezalandırdı. Allah’ın sizi af
fet
mesi, ne elinizden gidene, ne de başınıza gelen felâkete esef etmemeniz içindir. Allah bütün yaptıklarınızdan haberdardır....
Ali-İmran Suresi, 154. Ayet:
Summe enzele aleykum min ba’dil gammi emeneten nuâsen yagşâ tâi
fet
en minkum, ve tâi
fet
un kad ehemmethum enfusuhum yezunnûne billâhi gayral hakkı zannel câhiliyyeh(câhiliyyeti), yekûlûne hel lenâ minel emri min şey’(şey’in), kul innel emre kullehu lillâh(lillâhi), yuhfûne fî enfusihim mâ lâ yubdûne lek(leke), yekûlûne lev kâne lenâ minel emri şey’un mâ kutilnâ hâhunâ, kul lev kuntum fî buyûtikum le berezellezîne kutibe aleyhimul katlu ilâ medâciihim, ve li yebteliyallâhu mâ fî sudûrikum ve li yum...
Ali-İmran Suresi, 154. Ayet:
1.
summe
: sonra
2.
enzele
: indirdi
3.
aleykum
: sizin üzerinize
4.
min ba'di
: sonradan, ...den sonra, arkasında...
Ali-İmran Suresi, 155. Ayet:
1.
inne ellezîne
: muhakkak ki onlar
2.
tevellev
: yüz çevirdiler
3.
min-kum
: sizden, içinizden
4.
yevme ilteka
:...
Ali-İmran Suresi, 155. Ayet:
Muhakkak ki, iki topluluğun karşılaştığı gün, içinizden bir kısmı yüz çevirdi, oysa şeytan, kazandıkları bazı şeylerden dolayı (Resûlün emrine itaat etmemek, ganimete koşmak gibi), onları zillete düşürmek istedi. Ve and olsun ki, Allah onları af
fet
ti. Muhakkak ki Allah Gafûr'dur, Halîm'dir....
Ali-İmran Suresi, 155. Ayet:
İki topluluğun karşılaştığı gün, içinizden yüz çevirip kaçanları, şeytan ancak yaptıkları bazı hatalardan dolayı yoldan kaydırmak istemişti. Ama yine de Allah onları af
fet
ti. Kuşkusuz Allah çok bağışlayandır, halîmdir (hemen cezalandırmaz, mühlet verir)....
Ali-İmran Suresi, 155. Ayet:
(Uhud'da) iki ordu karşılaştığı gün, sizi bırakıp gidenleri, sırf işledikleri bazı hatalar yüzünden şeytan (yerlerinden) kaydırmıştı. Yine de Allah onları af
fet
ti. Çünkü Allah, çok bağışlayıcıdır, halîmdir....
Ali-İmran Suresi, 155. Ayet:
İki ordu karşı karşıya geldiğinde sizden kaçanlar, bunu, şeytanın (vehmin) kendilerinde oluşmuş yanlış fikirleri tahrik etmesi sonucu ortaya koymuşlardır. Allâh onları af
fet
ti. Allâh Ğafûr'dur, Haliym'dir....
Ali-İmran Suresi, 155. Ayet:
Uhut’ta iki ordu karşılaştığı gün, sizden uzaklaşarak, başına buyruk hareket edenleri, sırf işledikleri bazı hatalar yüzünden şeytan yerlerinden kaydırdı, ayırdı. Yine de Allah onları sorgusuz sualsiz af
fet
ti. Allah kullarını daima koruma kalkanına alır, çok bağışlayıcı, kudretli, âdil ve müsamahakârdır, fırsatlar ve imkânlar tanır....
Ali-İmran Suresi, 155. Ayet:
İki topluluğun karşı karşıya geldikleri gün, sizden geri dönenleri, kazandıkları bazı şeyler dolayısıyla şeytan onların ayağını kaydırmak istemişti. Ama andolsun ki, Allah onları af
fet
ti. Şüphesiz Allah, bağışlayandır, yumuşak olandır....
Ali-İmran Suresi, 155. Ayet:
Iki toplulugun karsilastigi gun, icinden yuz cevirenlerin, yaptiklarinin bir kismindan oturu seytan ayaklarini kaydirip yoldan cikarmak istemisti. Allah, and olsun ki, onlari af
fet
ti. Allah bagislayandir. Halim'dir. *...
Ali-İmran Suresi, 155. Ayet:
İki ordunun karşılaştığı gün, içinizden arkasını çevirenleri, şeytan onların kazandıkları bazı şeylerden dolayı ayaklarını kaydırmak istedi. And olsun ki, Allah onları af
fet
ti. Çünkü Allah çok bağışlayandır, hilm sahibidir, (cezayı çabuklaştırmaz, kullarına karşı şefkatli ve merhametli ve de sabırlıdır)....
Ali-İmran Suresi, 155. Ayet:
İki topluluğun karşılaştığı gün, içinizden yüz çevirenlerin, yaptıklarının bir kısmından ötürü şeytan ayaklarını kaydırıp yoldan çıkarmak istemişti. Allah, and olsun ki, onları af
fet
ti. Allah bağışlayandır. Halim'dir....
Ali-İmran Suresi, 155. Ayet:
(Uhud'da) iki ordu karşılaştığı gün, sizi bırakıp gidenleri, sırf işledikleri bazı hatalar yüzünden şeytan (yerlerinden) kaydırmıştı. Yine de Allah onları af
fet
ti. Çünkü Allah, çok bağışlayıcıdır, halîmdir....
Ali-İmran Suresi, 155. Ayet:
İki ordunun çarpıştığı gün geriye dönenlerinizi yaptıkları bazı işlerden dolayı şeytan kaydırmak istemişti. Ancak ALLAH onları af
fet
ti. ALLAH gerçekten çok Bağışlayıcı, çok Şefkatlidir....
Ali-İmran Suresi, 155. Ayet:
İki toplumun karşılaştığı gün, içinizden yüz çevirip gidenler var ya, şeytan onların kazandıkları bazı şeylerden dolayı ayaklarını kaydırmak istedi. Ama yine de Allah onları af
fet
ti. Kuşkusuz Allah çok bağışlayandır, halim(çok yumuşak)dir....
Ali-İmran Suresi, 155. Ayet:
İki topluluğun karşılaştığı gün savaştan geri dönenlerinizi şeytan bazı günahkar duyguları yüzünden ayartmaya girişmişti. Ama Allah onları yine de af
fet
ti. Hiç kuşkusuz Allah affedici ve halimdir....
Ali-İmran Suresi, 155. Ayet:
İki topluluğun karşı karşıya geldikleri gün, sizden geri dönenleri, kazandıkları bazı şeyler dolayısıyla şeytan onların ayağını kaydırmak istemişti. Ama andolsun ki, Tanrı onları af
fet
ti. Şüphesiz Tanrı, bağışlayandır, yumuşak olandır....
Ali-İmran Suresi, 155. Ayet:
Şübhesiz ki (Uhud’da) iki ordu karşılaştığı gün, içinizden geri dönüp gidenler yok mu, şeytan ancak, yaptıkları bazı şeyler (hatâlar) yüzünden onları(n ayaklarını îmandan)kaydırmak istemişti. Buna rağmen and olsun ki Allah onları af
fet
ti. Muhakkak ki Allah, Gafûr(çok bağışlayan)dır, Halîm (azabda hiç acele etmeyen)dir....
Ali-İmran Suresi, 155. Ayet:
Şüphe yok ki, iki ordunun karşılaştığı gün sizden geri dönenler yok mu, onların ayaklarını bazı kazanmış oldukları kusurları sebebiyle şeytan kaydırmak istemiştir. Ve mamafih Allah Teâlâ onları muhakkak af
fet
miştir. Şüphe yok ki Allah Teâlâ gafûrdur, halîmdir....
Ali-İmran Suresi, 155. Ayet:
İki topluluğun karşılaştığı gün, içinizden geri dönenler işledikleri bazı hataları yüzünden şeytan onların ayağını kaydırmak istedi. Yine de Allah, onları af
fet
ti. Allah, çok bağışlayıcı ve çok şefkatlidir....
Ali-İmran Suresi, 155. Ayet:
İki ordunun karşılaştığı gün içinizden arkasına dönüp kaçanlar var ya, işte onları, işlemiş oldukları birtakım hataları sebebiyle şeytan kaydırmak istemişti. Allah yine de onları af
fet
ti. Çünkü Allah gafurdur, halimdir (çok affedici ve müsamahalıdır)....
Ali-İmran Suresi, 155. Ayet:
İki topluluğun karşılaştığı gün, içinizden yüz çevirip gidenleri, yaptıkları bazı işlerden dolayı şeytân, (yoldan) kaydırmak istemişti. Ama yine de Allâh, onları af
fet
ti. Şüphesiz Allâh, çok bağışlayandır, halimdir....
Ali-İmran Suresi, 155. Ayet:
İki topluluğun karşı karşıya geldikleri gün, sizden geri dönenleri, kazandıkları bazı şeyler dolayısıyla şeytan onların ayağını kaydırmak istemişti. Ama andolsun ki, Allah onları af
fet
ti. Şüphesiz Allah, bağışlayandır, yumuşak olandır....
Ali-İmran Suresi, 155. Ayet:
İki topluluğun karşılaştığı gün geri dönüp gidenleriniz var ya, yaptıkları bazı işler yüzünden şeytan onların ayağını kaydırmak istemişti. Andolsun, Allah onları yine de af
fet
ti. Allah Gafûr'dur, Halîm'dir....
Ali-İmran Suresi, 159. Ayet:
1.
fe bi-mâ
: o zaman sebebiyle
2.
rahmetin
: rahmet
3.
min allâhi
: Allah'tan
4.
linte
: yumuşak davrandın
Ali-İmran Suresi, 159. Ayet:
O zaman, Allah'tan bir rahmet sebebiyle onlara yumuşak davrandın. Ve eğer sen, kaba, katı yürekli olsaydın, mutlaka senin etrafından dağılırlardı. Artık onları af
fet
ve onlar için mağfiret dile ve işler konusunda onlarla muşavere et (danış). Azmettiğin zaman, artık Allah'a tevekkül et. Muhakkak ki Allah, tevekkül edenleri (Allah'a güvenenleri) sever....
Ali-İmran Suresi, 159. Ayet:
Allah’ın rahmeti sayesinde sen onlara karşı yumuşak davrandın. Eğer kaba, katı yürekli olsaydın, onlar senin etrafından dağılıp giderlerdi. Artık sen onları af
fet
. Onlar için Allah’tan bağışlama dile. İş konusunda onlarla müşavere et. Bir kere de karar verip azmettin mi, artık Allah’a tevekkül et, (ona dayanıp güven). Şüphesiz Allah, tevekkül edenleri sever....
Ali-İmran Suresi, 159. Ayet:
O vakit Allah'tan bir rahmet ile onlara yumuşak davrandın! Şayet sen kaba, katı yürekli olsaydın, hiç şüphesiz, etrafından dağılıp giderlerdi. Şu halde onları af
fet
; bağışlanmaları için dua et; iş hakkında onlara danış. Kararını verdiğin zaman da artık Allah'a dayanıp güven. Çünkü Allah, kendisine dayanıp güvenenleri sever....
Ali-İmran Suresi, 159. Ayet:
Allâh'ın, hakikatinden açığa çıkardığı rahmet ile onlara yumuşak davrandın. Eğer sert ve keskin olsaydın onlar dağılıp giderlerdi. Onları af
fet
ve bağışlanmalarını iste. Toplumsal konularda karar verirken onların fikirlerini al. Karar verip uygulamaya koyulduktan sonra da Allâh'a güven! Muhakkak ki Allâh kendisine tevekkül edenleri (hakikatlerindeki El Vekiyl isminin gereğini yerine getireceğine iman edenleri) sever....
Ali-İmran Suresi, 159. Ayet:
Allah'tan olan bir rahmet sebebiyle onlara yumuşak davrandın. Eğer katı kalpli, kaba birisi olsaydın muhakkak etrafından dağılırlardı. Onları af
fet
, kendileri için bağış dile ve işlerde onlarla görüş alışverişinde bulun. Bir şeye kesin karar verdiğin zaman da Allah'a güven. Allah (kendisine) güvenenleri sever....
Ali-İmran Suresi, 159. Ayet:
Allah'in rahmetinden dolayi, sen onlara karsi yumusak davrandin. Eger kaba ve kati kalbli olsaydin, suphesiz etrafindan dagilir giderlerdi. Onlari af
fet
, onlara magfiret dile, is hakkinda onlara danis, fakat karar verdin mi Allah'a guven, dogrusu Allah guvenenleri sever....
Ali-İmran Suresi, 159. Ayet:
Ancak Allah'ın rahmetiyledir ki, sen onlara yumuşak (ve hoşgörüyle) davrandın. Eğer kaba, katı yürekli olsaydın, elbette etrafından dağılır, giderlerdi. O halde onları af
fet
, onlar için istiğfarda bulun, (dünya) işiyle ilgili hususlarda onlara danış (görüşlerini al). (Bu yoldan hareketle) azmettiğin zaman artık Allah'a güvenip dayan. Çünkü Allah kendisine güvenip dayananları sever....
Ali-İmran Suresi, 159. Ayet:
Allah'ın rahmetinden dolayı, sen onlara karşı yumuşak davrandın. Eğer kaba ve katı kalbli olsaydın, şüphesiz etrafından dağılır giderlerdi. Onları af
fet
, onlara mağfiret dile, iş hakkında onlara danış, fakat karar verdin mi Allah'a güven, doğrusu Allah güvenenleri sever....
Ali-İmran Suresi, 159. Ayet:
O vakit Allah'tan bir rahmet ile onlara yumuşak davrandın! Şayet sen kaba, katı yürekli olsaydın, hiç şüphesiz, etrafından dağılıp giderlerdi. Şu halde onları af
fet
; bağışlanmaları için dua et; iş hakkında onlara danış. Kararını verdiğin zaman da artık Allah'a dayanıp güven. Çünkü Allah, kendisine dayanıp güvenenleri sever....
Ali-İmran Suresi, 159. Ayet:
ALLAH'ın sana bir bağışı olarak onlara yumuşak davrandın. Kaba ve katı yürekli olsaydın çevrenden dağılır giderlerdi. Onları af
fet
, bağışlanmalarını dile ve yapılacak işler hakkında onlara danış. Karar verince de ALLAH'a güven; ALLAH güvenenleri sever....
Ali-İmran Suresi, 159. Ayet:
İşte Allah’dan bir rahmet iledir ki, sen onlara yumuşak davrandın. Hâlbuki kaba, katı kalbli olsaydın, elbette (onlar) etrâfından dağılırlardı. Artık onları af
fet
, onlar için mağfiret dile ve (hakkında vahiy gelmeyen bir) iş husûsunda onlarla istişâre et! Fakat (bir görüşte)karar kıldığında, artık (işe giriş ve) Allah’a tevekkül et! Muhakkak ki Allah, tevekkül edenleri sever....
Ali-İmran Suresi, 159. Ayet:
İmdi Allah Teâlâ'dan bir rahmet sebebiyledir ki, onlara yumuşak davrandın, ve eğer sen çirkin huylu katı yürekli olsaydın, elbette etrafından dağılırlardı. Artık onları af
fet
. Onlar için istiğfarda bulun. Ve onlar ile emr hususunda müşavere yap. Sonra ettiğin zaman da Allah Teâlâ'ya tevekkül et. Şüphe yok ki Allah Teâlâ tevekkül edenleri sever....
Ali-İmran Suresi, 159. Ayet:
Allah'ın rahmeti sayesindedir ki, onlara yumuşak davrandın. Eğer kaba ve katı yürekli olsaydın, etrafından dağılır giderlerdi. Onları af
fet
ve bağışlanmaları için duâ et. İşlerinde müminlerle istişare et! Müşavereden sonra bir de azmettin mi, artık Allah'a tevekkül et. Çünkü Allah tevekkül edenleri (kendisine bağlananları) sever....
Ali-İmran Suresi, 159. Ayet:
-Sen, Allah’ın rahmeti ile onlara yumuşak davrandın. Eğer kaba ve katı kalpli olsaydın elbette etrafından dağılıp giderlerdi. Onları af
fet
ve onlar için Allah’tan bağışlanma dile. İş hususunda onlarla istişare et, karar verdiğin zaman, artık Allah’a güven, Allah kendisine güvenenleri sever....
Ali-İmran Suresi, 159. Ayet:
İnsanlara yumuşak davranman da Allah’ın merhametinin eseridir. Eğer katı yürekli, kaba biri olsaydın, insanlar senin etrafından dağılıverirlerdi. Öyleyse onların kusurlarını af
fet
, onlar için mağfiret dile, ve işleri onlarla müşavere et! Bir kere de azmettin mi, yalnız Allah’a tevekkül et! Allah muhakkak ki Kendisine dayanıp güvenenleri sever....
Ali-İmran Suresi, 159. Ayet:
Allah'tan bir rahmet sayesindedir ki, sen onlara yumuşak davrandın. Eğer sen kaba ve katı yürekli olsaydın, onlar senin etrafından dağılıp gitmişlerdi. Onları af
fet
, onların bağışlanmaları için dua et ve işlerinde onlarla istişare et. Kararını verdiğinde de yalnız Allah'a dayan. Çünkü Allah kendisine tevekkül edenleri sever....
Ali-İmran Suresi, 193. Ayet:
"Ey Rabbimiz! (Bizi) imana çağıran bir ses duyduk; 'Rabbinize iman edin!' Ve böylece imana geldik. Ey Rabbimiz! Günahlarımızdan ötürü bizi af
fet
ve kötülüklerimizi sil; ve gerçek erdem sahipleri olarak canımızı al!"...
Ali-İmran Suresi, 193. Ayet:
"Rabbena! Biz, imana çağıran ve "Rabbinize inanın!" diye tevhide dâvet eden bir zatı duyduk ve icabet ettik. Artık Sen bizi af
fet
, kusurlarımızı bağışla ve iyilerle birlikte bizim canımızı al."...
Ali-İmran Suresi, 194. Ayet:
"Rabbimiz, elçilerine va'dettiklerini bize ver, kıyamet gününde de bizi 'hor ve aşağılık' kılma. Şüphesiz Sen, va'dine muhale
fet
etmeyensin."...
Ali-İmran Suresi, 194. Ayet:
Rabbena! Hem Peygamberlerine karşı bizlere va'dettiklerini ihsan buyur da Kıyamet günü yüzlerimizi kara çıkarma, şübhe yok ki sen va'dinde hul
fet
mezsin...
Ali-İmran Suresi, 194. Ayet:
"Rabbimiz, elçilerine vaadettiklerini bize ver, kıyamet gününde de bizi 'hor ve aşağılık' kılma. Şüphesiz Sen, va'dine muhale
fet
etmeyensin."...
Ali-İmran Suresi, 194. Ayet:
"Rabbena! Resullerin vasıtasıyla bize vaad ettiğin mükâfatları bize lüt
fet
, bizi kıyamet günü rezil ve perişan eyleme. Sen asla sözünden dönmezsin!"...
Ali-İmran Suresi, 194. Ayet:
«Rabbimiz, peygamberlerine va'dettiklerini bize ver, kıyamet gününde de bizi 'hor ve aşağılık' kılma. Şüphesiz Sen, va'dine muhale
fet
etmeyensin.»...
Ali-İmran Suresi, 198. Ayet:
1.
lâkin ellezîne
: lâkin, fakat onlar, ... olanlar
2.
ittekav
: takva sahibi oldular
3.
rabbe-hum
: Rab'lerine
4.
lehum
Ali-İmran Suresi, 198. Ayet:
Fakat Rab'lerine karşı takva sahibi olanlar...Onlar için altlarından nehirler akan, içinde ebediyen kalacakları cennetler, Allah tarafından ziya
fet
sofraları vardır.Ve Allah'ın katında olan şeyler, ebrar kullar için daha hayırlıdır....
Ali-İmran Suresi, 198. Ayet:
Fakat Rablerinden çekinenleredir kıyılarından ırmaklar akan cennetler, orada ebedî kalış, Allah katından ziyâ
fet
ler ve Allah katında, iyi kişilere daha da hayırlı şeyler var....
Ali-İmran Suresi, 198. Ayet:
Fakat Rablerinden korkanlar (öyle mi ya)? Altlarından ırmaklar akan cennetler — kendileri içinde ebedî kalmak, Rableri katından verilecek nice ziya
fet
lere de konmak üzere — hep onların. Allahın nezdinde olan (ni'metler) iyiler için daha hayırlıdır. ...
Ali-İmran Suresi, 198. Ayet:
Fakat o kimseler ki, Rablerinden korkmuşlardır, onlar için altından ırmaklar akan cennetler vardır. Orada ebedîyyen kalacaklardır, taraf-ı ilâhî'den verilecek nice ziya
fet
ler olduğu halde. Ve Allah Teâlâ'nın indinde olanlar ise sâlih kullar için daha hayırlıdır....
Nisa Suresi, 6. Ayet:
1.
ve ibtelû
: ve deneyin, imtihan edin
2.
el yetâmâ
: yetimleri
3.
hattâ
: ... oluncaya kadar
4.
izâ belagû
: eri...
Nisa Suresi, 6. Ayet:
Ve yetimleri nikâh çağına gelinceye kadar deneyin. Bundan sonra eğer kendilerinde bir rüşd (yeterlilik) hissederseniz, o taktirde mallarını onlara teslim edin. Ve büyürler (geri alırlar) diye, onları (malları) israf etmeyin ve acele ile yemeyin. Ve (vâsi) zengin bir kimse ise, o taktirde if
fet
li olsun (yetimlerin mallarını yemekten kaçınsın). Ve (vâsi) fakir bir kimse ise, o taktirde örfe uygun olarak yesin. Nihayet onlara mallarını geri vereceğiniz zaman, onlara karşı şahit tutun. Hesap görücü ...
Nisa Suresi, 6. Ayet:
Evlilik çağına gelinceye kadar yetimleri (gözetip) deneyin, eğer onlarda akılca bir olgunlaşma görürseniz hemen mallarını kendilerine verin. Büyüyecekler (de geri alacaklar) diye o malları israf ile ve tez elden yemeyin. Zengin olan (veli) if
fet
li olmaya çalışsın, yoksul olan da (ihtiyaç ve emeğine) uygun olarak yesin. Mallarını kendilerine verdiğiniz zaman yanlarında şahit bulundurun. Hesap sorucu olarak da Allah yeter....
Nisa Suresi, 6. Ayet:
Yetimleri nikâhlanabilecekleri yaşa gelene kadar gözetip deneyin. Şayet onların olgunlaştığını gözlerseniz, mallarını kendilerine teslim edin. Onlar büyüyünce mallarına sahip olacaklar diye, acele edip mallarını israf etmeyin. Zengin olan if
fet
li davransın (yetim malını yemekten uzak dursun). Yoksul olan ise, ondan örfte olan kadarıyla (haddi aşmadan) yararlansın. Mallarını kendilerine iade ederken de şahit bulundurun (yaptıklarınızın değerlendirilmesi için). Hakikatiniz olan Allâh Esmâ'sından H...
Nisa Suresi, 6. Ayet:
Evlilik çağına gelinceye kadar yetimleri gözetip deneyin. Onların olgunlaştıkları, akıllı ve tedbirli davranır hale geldikleri konusunda samimi kanaatiniz oluşursa, vakit geçirmeden mallarını kendilerine verin. Büyüyüp de mallarını geri alacaklar düşüncesiyle yerinde, uygun miktardan fazla cahilce israf ederek, alelacele yemeyin. Zengin olan veli if
fet
li olmaya, onların malına elini sürmemeye çalışsın. Yoksul olan da, Kur’ân’ın ve sünnetin belirlediği ölçüler içinde, İslâmî kurallarla örtüşen, ö...
Nisa Suresi, 6. Ayet:
Yetimleri, nikaha erişecekleri çağa kadar deneyin; şayet kendilerinde bir (rüşd) olgunlaşma gördünüz mü, hemen onlara mallarını verin. Büyüyecekler diye israf ile çarçabuk yemeyin. Zengin olan if
fet
li olmaya çalışsın, yoksul olan da artık maruf (ihtiyaca ve örfe uygun) bir şekilde yesin. Mallarını kendilerine verdiğiniz zaman, onlara karşı şahid bulundurun. Hesap görücü olarak Allah yeter....
Nisa Suresi, 6. Ayet:
Yetimleri, evlenme cagina gelene kadar deneyin; onlarda olgunlasma gorurseniz mallarini kendilerine verin; buyuyecekler de geri alacaklar diye onlari israf ederek ve tez elden yemeyin. Zengin olan, if
fet
li olmaga calissin, yoksul olan uygun bir sekilde yesin. Mallarini kendilerine verdiginiz zaman, yanlarinda sahid bulundurun. Hesap sormak icin Allah yeter....
Nisa Suresi, 6. Ayet:
Yetimleri, evlenme çağına gelene kadar deneyin; onlarda olgunlaşma görürseniz mallarını kendilerine verin; büyüyecekler de geri alacaklar diye onları israf ederek ve tez elden yemeyin. Zengin olan, if
fet
li olmağa çalışsın, yoksul olan uygun bir şekilde yesin. Mallarını kendilerine verdiğiniz zaman, yanlarında şahid bulundurun. Hesap sormak için Allah yeter....
Nisa Suresi, 6. Ayet:
Evlilik çağına gelinceye kadar yetimleri (gözetip) deneyin, eğer onlarda akılca bir olgunlaşma görürseniz hemen mallarını kendilerine verin. Büyüyecekler (de geri alacaklar) diye o malları israf ile ve tez elden yemeyin. Zengin olan (veli) if
fet
li olmaya çalışsın, yoksul olan da (ihtiyaç ve emeğine) uygun olarak yesin. Mallarını kendilerine verdiğiniz zaman yanlarında şahit bulundurun. Hesap sorucu olarak da Allah yeter....
Nisa Suresi, 6. Ayet:
Yetimleri, nikaha erişecekleri çağa kadar deneyin; şayet kendilerinde bir (rüşd) olgunlaşma gördünüz mü, hemen onlara mallarını verin. Büyüyecekler diye israf ile çarçabuk yemeyin. Zengin olan if
fet
li olmaya çalışsın, yoksul olan da artık maruf (ihtiyaca ve örfe uygun) bir şekilde yesin. Mallarını kendilerine verdiğiniz zaman, onlara karşı şahid bulundurun. Hesap görücü olarak Tanrı yeter....
Nisa Suresi, 6. Ayet:
Yetimleri evlenme çağına gelinceye kadar tecrübe edip deneyin. Eğer onlarda bir olgunlaşma görürseniz mallarını derhal kendilerine teslim edin. Büyüyecekler de elinizden alacaklar diye mallarını aceleye getirip israf ederek yemeye kalkmayın. Zengin olan if
fet
li olmaya çalışsın (kendi malı ile yetinsin). Fakir olan da uygun olarak (zaruri ihtiyaçlarına yetecek kadar) yesin. Mallarını kendilerine teslim ederken yanlarında şâhit bulundurun. Hesap sorucu olarak da Allah yeter!...
Nisa Suresi, 6. Ayet:
Yetimleri, nikâha erişecekleri çağa kadar deneyin; şayet kendilerinde bir (rüşd) olgunlaşma gördünüz mü, hemen onlara mallarını verin. Büyüyecekler diye israf ile çarçabuk yemeyin. Zengin olan if
fet
li olmaya çalışsın, yoksul olan da artık maruf (ihtiyaca ve örfe uygun) bir şekilde yesin. Mallarını kendilerine verdiğiniz zaman, onlara karşı şahid bulundurun. Hesap görücü olarak Allah yeter....
Nisa Suresi, 6. Ayet:
Yetimleri, nikâh çağına gelmelerine kadar gözetleyip deneyin. O zaman onlarda içinize sinecek bir olgunluk ve erginlik görürseniz, mallarını onlara geri verin. Büyüyecekler diye bu malları tez elden saçıp savurarak yemeyin. Zengin olan, if
fet
li davransın. Fakir olan ise örfün gerekli kıldığı oranda yesin. Mallarını kendilerine teslim ettiğiniz zaman yanlarında tanıklar bulundurun. Hesap sorucu olarak Allah yeter....
Nisa Suresi, 24. Ayet:
1.
ve el muhsanâtu
: ve evli kadınlar
2.
min en nisâi
: kadınlardan
3.
illâ
: hariç, ...'den başka
4.
mâ meleket
:...
Nisa Suresi, 24. Ayet:
Ve evli kadınlarla evlenmeniz (haram kılınmıştır), elinizin altında bulunan (harp esirleri) cariyeler müstesna. (İşte bunlar) Allah'ın size yazdıklarıdır (farz kıldığı hükümlerdir). Ve bunların dışında olanlar, if
fet
li olmak ve zina yapmamak şartıyla mallarınızla istemeniz (mehirlerini verip almanız) size helâl kılındı. Artık onlardan faydalanmak isterseniz o taktirde farz olan mehirlerini onlara verin. Ve bu farzdan sonra, razı olduğunuz konuda onunla anlaşmanızda sizin üzerinize bir günah yokt...
Nisa Suresi, 24. Ayet:
(Savaş esiri olarak) sahip olduklarınız hariç, evli kadınlar (da size) haram kılındı. (Bunlar) üzerinize Allah’ın emri olarak yazılmıştır. Bunların dışında kalanlar ise, if
fet
li yaşamak ve zina etmemek şartıyla mallarınızla (mehirlerini verip) istemeniz size helâl kılındı. Onlardan (nikâhlanıp) faydalanmanıza karşılık sabit bir hak olarak kendilerine mehirlerini verin. Mehir belirlendikten sonra, onunla ilgili olarak uzlaştığınız şeyler konusunda size günah yoktur. Şüphesiz ki Allah (her şeyi) h...
Nisa Suresi, 24. Ayet:
Sahip olduğunuz cariyeler dışında evli kadınları nikahlamanız da haram kılındı. Bunlar Allah'ın üzerinize farz kıldığı hükümlerdir. Zinadan kaçınıp if
fet
inizi korumak şartıyla bunlar dışındaki kadınları mallarınızla istemeniz size helal kılındı. Onlardan yararlanmanıza karşılık mehirlerini belirlenmiş miktara göre ödeyin. Mehir belirlendikten sonra karşılıklı gönül hoşnutluğuyla birbirlerinize bağışta bulunmanızdan dolayı üzerinize bir günah yoktur [7]. Allah ilim sahibidir, hakimdir....
Nisa Suresi, 24. Ayet:
Sağ ellerinizin malik olduğu (cariyeler) dışındaki kadınlardan 'evli ve özgür' olanlarla da (evlenmeniz haramdır.) Bunlar, Allah'ın üzerinize yazdığıdır. Bunların dışında kalanı if
fet
lerini koruyup fuhuşta bulunmamak üzere mallarınızla (mehir vererek) evlenecek kadın aramanız size helal kılındı. Öyleyse onlardan hangi şeyle (veya ne kadar) yararlandıysanız, onlara ücret (mehir)lerini tesbit edildiği miktarıyla ödeyin. Miktarın tesbitinden sonra, karşılıklı hoşnud olduğunuz bir şey konusunda üstü...
Nisa Suresi, 24. Ayet:
Evli kadinlarla evlenmeniz de haram kilindi. Maliki bulundugunuz cariyeler mustesna, bunlar, Allah'in uzerine farz kildigi hukumlerdir. Bunlardan baskasini, zinadan kacinip, if
fet
li olarak, mallarinizla istemeniz size helal kilindi. Onlardan faydalandiginza mukabil, kararlastirilmis olan mehirlerini verin; kararlastirilandan baska, karsilikli hosnud oldugunuz hususda size bir sorumluluk yoktur. Allah Bilen'dir, Hakim'dir....
Nisa Suresi, 24. Ayet:
Evli kadınlarla evlenmeniz de haram kılınmıştır. Elinizde bulunan (evli harp esirleri) cariyeler müstesna.. (İşte bütün bunlar) Allah' in size farz kıldığı yazılı hükümlerdir; bunlardan başkasını, namuslu-if
fet
li, zinadan kaçınarak mallarınızla (mehir verip) istemeniz size helâl kılınmıştır. O halde onlardan hangisinden (nikâh akdiyle) yararlandınızsa, mehrini takdir edildiği şekilde verin ; (bu bir haktır). Takdir edildikten sonra karşılıklı rıza ile anlaştığınızda size bir vebal yoktur. Şüphes...
Nisa Suresi, 24. Ayet:
Evli kadınlarla evlenmeniz de haram kılındı. Maliki bulunduğunuz cariyeler müstesna, bunlar, Allah'ın üzerinize farz kıldığı hükümlerdir. Bunlardan başkasını, zinadan kaçınıp, if
fet
li olarak, mallarınızla istemeniz size helal kılındı. Onlardan faydalandığınıza mukabil, kararlaştırılmış olan mehirlerini verin; kararlaştırılandan başka, karşılıklı hoşnud olduğunuz hususda size bir sorumluluk yoktur. Allah Bilen'dir, Hakim'dir....
Nisa Suresi, 24. Ayet:
Ayrıca yeminlerinizin/anlaşmalarınızın hak sahibi oldukları hariç, evli kadınlar... Bunlar, ALLAH'ın üzerinize farz kıldığı yasalardır. Bunların dışındakiler, if
fet
li yaşamanız, zina etmemeniz ve mehirleriyle istemeniz koşuluyla size helaldir. Onlardan hoşlandıklarınıza, bir farz olarak mehirlerini ödeyin. Bu farzı yerine getirirken mehri ayarlamak için karşılıklı anlaşmanızda bir sakınca yoktur. ALLAH Bilendir, Bilgedir....
Nisa Suresi, 24. Ayet:
Bir de harb esiri olarak sahibi bulunduğunuz cariyeler müstesna, evli kadınlarla evlenmeniz de size haram kılındı. Bütün bunlar Allah'ın üzerinize farz kıldığı hükümlerdir. Bunların dışında kalanlar ise if
fet
li olarak zina etmeksizin mallarınızla mehir vermek suretiyle evlenmek istemeniz size helal kılındı. O halde onlardan nikah ile faydalanmanıza karşılık mehirlerini kendilerine verin ki, bu farzdır. O mehri takdir edip kesinleştirdikten sonra birbirinizi razı etmenizde bir mahzur yoktur. Şüph...
Nisa Suresi, 24. Ayet:
Savaş tutsağı olarak elinize geçmiş cariyeler dışında evli kadınlar ile evlenmeniz haramdır. Bunlar Allah'ın üzerinize yazdığı yasaklardır. Bunların dışında kalan kadınları if
fet
li yaşamanız, zina işlememeniz şartı ile mehirlerini vererek nikahlamanız size helâl kılındı. Bu kadınlardan sağladığınız faydanın karşılığı olarak kendilerine aranızda kararlaştırdığınız mehirlerini hakları olarak veriniz. Daha önce belirlenen mehri eşinizle anlaşarak yeni bir miktara bağlamanızın sakıncası yoktur. Hiç ...
Nisa Suresi, 24. Ayet:
Sağ ellerinizin malik olduğu (cariyeler) dışındaki kadınlardan 'evli ve özgür' olanlarla da (evlenmeniz haramdır). Bunlar, Tanrı'nın üzerinize yazdığıdır. Bunların dışında kalanı if
fet
lerini koruyup fuhuşta bulunmamak üzere mallarınızla(mehir vererek) evlenecek kadın aramanız size helal kılındı. Öyleyse onlardan hangi şeyle (veya ne kadar) yararlandıysanız, onlara ücret (mehir)lerini tesbit edildiği miktarıyla ödeyin. Miktarın tesbitinden sonra, karşılıklı hoşnud olduğunuz bir şey konusunda üstü...
Nisa Suresi, 24. Ayet:
(Harb esîri olarak) sâhibi bu lun duğunuz câriyeler müstesnâ, ev li kadınlar da (size haram kılındı)! (Bunlar) Allah’ın üzerinize yaz dı ğı (haram lar)dır. Bunların dışında olan(kadın)lar ise, zinâdan kaçınan kimseler ve if
fet
li erkekler olarak mallarınızla (mehir lerini vererek) isteyesiniz diye size helâl kılındı.Öyle ise onlardan hangisiyle (evlenerek) faydalandıysanız, artık mehir le rini bir farîza olarak kendilerine verin! O farîzadan (mehri ta'yîn ettikten) sonra (daha az veya daha çok ve...
Nisa Suresi, 24. Ayet:
Evli kadınlarla evlenmeniz de. Sağ ellerinizin sahib oldukları müstesna. Bunlar; Allah'ın size farz kıldığı hükümlerdir. Geriye kalanları ise; zinadan kaçınıp if
fet
li yaşamanız şartı ile mallarınızla istemeniz size helal kılındı. Onlardan yararlandığınızın karşılığı olarak kararlaştırılmış olan mehirlerini verin. Kararlaştırdıktan sonra, aranızda anlaştığınız hususta size bir sorumluluk yoktur. Şüphesiz ki Allah, Alim, Hakim olandır....
Nisa Suresi, 24. Ayet:
Sağ ellerinizin mâlik olduğu müstesna olmak üzere kadınlardan kocalı olanlar da size haramdır. Bu Allah Teâlâ'nın üzerinize bir yazısıdır. Bunlardan başka kadınları ise if
fet
kar, zinadan müçtenib olduğunuz halde mallarınızla taleb etmeniz size helâl kılınmıştır. İmdi o kadınlardan herhangisi ile istimtada bulunmuş olursanız, onlara ücretlerini bir farize olarak veriniz. Mihir takdir olunduktan sonra birbirinizle uzlaştığınızda üzerinize bir günah yoktur. Şüphe yok ki Allah Teâlâ alîmdir, hakîmdi...
Nisa Suresi, 24. Ayet:
(Harb esiri olarak) sahip olduğunuz câriyeler hariç, kadınlardan kocası olanlarla evlenmeniz de haram kılındı. Bütün bunlar, Allah'ın size yazarak farz ettiği yasaklardır. Bunlardan başkasını ise, if
fet
li yaşamak, zinâ etmemek şartıyla mallarınızla istemeniz (mehirlerini verip almanız) size helâl kılındı. Nikah ederek yararlandığınız kadınlara kararlaştırılmış mehirlerini verin. Mehirin takdir edilmesinden sonra, aranızda gönül rızasıyla (yeni miktar üzerinde) anlaşmanızda size bir günah yoktur....
Nisa Suresi, 24. Ayet:
Cariyeler dışında evli kadınlarla da evlenmeniz haramdır. Bu, Allah’ın size yazısıdır / yasağıdır. Bunların dışında kalan kadınlardan if
fet
li olup gayri meşru olan sefihliğe sapmadan, mallarınız karşılığında istemeniz size helaldir. Kendilerinden faydalandığınız kadınlara bir farz olan mehirlerini veriniz. Mehrin tespitinden sonra, karşılıklı hoşnut olduğunuz şeylerde size bir günah yoktur. Şüphesiz Allah bilendir, hükmedendir....
Nisa Suresi, 24. Ayet:
Kocası olan kadınlarla da evlenmeniz haramdır, ancak harp esiri olarak eliniz altında bulunan cariyeler bundan müstesnadır. İşte bütün bunlar Allah’ın kesin hükümleridir. Bu sayılanlardan başkalarını, if
fet
li yaşamak, zina etmemek şartıyla, mal harcayıp mehirlerini vererek nikâhlamanız helâldır. Dikkat edin: Evlenerek beraberliklerinden yararlandığınız kadınlara, belirlenmiş olan mehirlerini verin, bu bir haktır. Ama belirledikten sonra, aranızda anlaşarak miktarını arttırıp eksiltmenizde size b...
Nisa Suresi, 24. Ayet:
(Savaşta tutsak olarak) ellerinize geçen(câriye)ler dışında, evli kadınlar(la evlenmeniz) de harâmdır. (İşte bunlar) size Allâh'ın yazdığı yasaklardır. Bunlardan ötesini, if
fet
li yaşamak, zinâ etmemek şartıyle mallarınızla istemeniz (evlenmeniz), size helâl kılındı. O halde onlardan yararlanmanıza karşılık, kesilen ücretlerini bir hak olarak onlara verin. Hakkın kesiminden sonra karşılıklı anlaşma(k sûretiyle kesilenden az veya çok vermeniz)de üzerinize bir günâh yoktur. Allâh bilendir, hüküm ve...
Nisa Suresi, 24. Ayet:
Sağ ellerinizin malik olduğu (cariyeler) dışında kadınlardan 'evli ve özgür' olanlarla da (evlenmeniz haramdır.) Bunlar, Allah'ın üzerinize yazdığıdır. Bunların dışında kalanı if
fet
i koruyup fuhuşta bulunmamak üzere mallarınızla (mehir vererek) evliliği veya evlenecek kadın aramanız (veya istemeniz) size helal kılındı. Öyleyse onlardan hangi şeyle (veya ne kadar) yararlandıysanız, onlara ücret (mehir) lerini, tesbit edildiği miktarıyla ödeyin. Miktarın tesbitinden sonra, karşılıklı hoşnud olduğu...
Nisa Suresi, 24. Ayet:
Evli kadınlar da size haram edildi-savaş esiri olarak elinizin altında bulunanlar müstesna. Sizin için Allah'ın yazdığı şey budur. Bundan ötesi ise, malınızdan onların mehirlerini vermek, gayrı meşru ilişkiden kaçınmak ve if
fet
li bir şekilde onları nikâhlamak şartıyla size helâl kılınmıştır. Zifafa girmiş olduğunuz kadınlara kararlaştırılan mehirlerini verin. Ancak, mehir kararlaştırıldıktan sonra aranızda anlaşarak bunu değiştirmenizde bir sakınca yoktur. Muhakkak ki Allah herşeyi bilir, her iş...
Nisa Suresi, 24. Ayet:
Harpte elinize geçmiş kadınlar hariç olmak üzere, nikâhlı kadınlarla evlenmeniz de haram kılınmıştır. Bu, üzerinize Allah'ın yazdığıdır. Bunlar dışındakileri, mallarınızı vererek almanız; şunu bunu dost tutmayarak if
fet
li yaşamanız, zina etmemeniz şartıyla size helal kılınmıştır. Kendilerinden nimetlendiğiniz kadınların mehirlerini onlara bir hak olarak verin. Mehir kesişmeden sonra karşılıklı hoşnutluğa bağlı hallerde üzerinize günah yoktur. Allah, her şeyi bilir, tüm hikmetlerin sahibidir....
Nisa Suresi, 25. Ayet:
Ve men lem yestetı’ minkum tavlen en yenkıhal muhsanâtil mu’minâti fe min mâ meleket eymânukum min
fet
eyâtikumul mu’minât(mu’minâti). Vallâhu a’lemu bi îmânikum. Ba’dukum min ba’d(ba’dın), fenkihûhunne bi izni ehlihinne ve âtûhunne ucûrehunne bil ma’rûfi muhsanâtin gayra musâfihâtin ve lâ muttehızâti ahdân(ahdânin), fe izâ uhsinne fe in eteyne bi fâhışetin fe aleyhinne nısfu mâ alâl muhsanâti minel azâb(azâbi). Zâlike li men haşiyel anete minkum. Ve en tasbirû hayrun lekum. Vallâhu gafûrun rahîm...
Nisa Suresi, 25. Ayet:
1.
ve men
: ve kim, kimin
2.
lem yestetı'
: gücü yetmez
3.
min-kum
: sizden, içinizden
4.
tavlen
: güç, bolluk, ze...
Nisa Suresi, 25. Ayet:
Ve içinizden kimin, mü'min ve hür kadınlarla nikâh yapmaya (evlenmeye) gücü yetmezse, o zaman ellerinizin altında bulunan genç mü'min cariyelerinizden (alıp) evlensin. Allah sizin îmânınızı daha iyi bilir. Siz birbirinizdensiniz (aynı soydan gelmesiniz). Öyle ise if
fet
li yaşamaları, zina etmemeleri ve gizli dost tutmamaları şartıyla sahiplerinin izniyle mehirlerini marufla (örf ve adete uygun olarak) vererek onları nikâhlayın. Fakat, evli olduğu halde fuhuş yaparlarsa o taktirde hür kadınlara uy...
Nisa Suresi, 25. Ayet:
Sizden kimin, hür mü’min kadınlarla evlenmeye gücü yetmezse sahip olduğunuz mü’min genç kızlarınızdan (cariyelerinizden) alsın. Allah, sizin imanınızı daha iyi bilir. Hepiniz birbirinizdensiniz. Öyle ise if
fet
li yaşamaları, zina etmemeleri ve gizli dost tutmamaları hâlinde, sahiplerinin izniyle onlarla evlenin, mehirlerini de güzelce verin. Evlendikten sonra bir fuhuş yaparlarsa, onlara hür kadınların cezasının yarısı uygulanır. Bu (cariye ile evlenme izni), içinizden günaha düşmekten korkanlar ...
Nisa Suresi, 25. Ayet:
İçinizden, imanlı hür kadınlarla evlenmeye gücü yetmeyen kimse, ellerinizin altında bulunan imanlı genç kızlarınız (sayılan) cariyelerinizden alsın. Allah sizin imanınızı daha iyi bilmektedir. Hep aynı köktensiniz (insanlık bakımından aranızda fark yoktur). Öyle ise if
fet
li yaşamaları, zina etmemeleri ve gizli dost da tutmamaları şartı ve sahiplerinin izni ile onları (cariyeleri) nikâhlayıp alın, mehirlerini de normal miktarda verin. Evlendikten sonra bir fuhuş yaparlarsa onlara, hür kadınların ...
Nisa Suresi, 25. Ayet:
Sizden, iman eden hür kadınlarla evlenme imkânına sahip olmayanlar, mâlik olduğunuz iman eden genç kızlarınızdan (nikâhlasın). . . Allâh sizin imanınızı (hakikatinizde olarak) bilir. . . Birbirinizdensiniz. . . Onları, sahiplerinin izniyle nikâhlayın. Gizli dost edinmeyerek, zinadan uzak durarak, if
fet
li kadınlar olmaları hâlinde, örf üzere (mehrlerini) verin. . . Evliliğe geçtikten sonra eğer fuhuş yaparlarsa, (o takdirde) hür kadınlara tatbik edilen azabın yarısı onlara verilir. . . Bu (cariye...
Nisa Suresi, 25. Ayet:
Sizden kim hür mü'min kadınlarla evlenmeye güç yetiremezse o zaman elinizin altındaki mü'min cariyelerinizden biriyle evlensin. Allah, imanlarınızı (sizden) daha iyi bilir. Hepiniz birbirinizdensiniz. Şu halde onları, if
fet
li olmaları, zina işlememeleri ve gizli dost edinmemeleri şartıyla sahiplerinin izinleriyle nikahlayın ve bu durumda mehirlerini de güzelce verin. Evlendiklerinde eğer bir fuhuş işlerlerse hür kadınlara uygulanan cezanın yarısı ile cezalandırılırlar. Bu izin, içinizden kötü yo...
Nisa Suresi, 25. Ayet:
İçinizden özgür mü'min kadınları nikahlamaya güç yetiremeyenler, o zaman sağ ellerinizin malik olduğu inanmış cariyelerinizden (alsın.) Allah sizin imanınızı en iyi bilendir. Öyleyse onları, fuhuşta bulunmayan, if
fet
li ve gizlice dostlar edinmemişler olarak velilerinin izniyle nikahlayın. Onlara ücretlerini (mehirlerini) maruf (güzel ve örfe uygun) bir şekilde verin. Evlendikten sonra, fuhuş yapacak olurlarsa, özgür kadınlar üzerindeki cezanın yarısı(nı uygulayın.) Bu, sizden günaha sapmaktan en...
Nisa Suresi, 25. Ayet:
Sizden, hur mumin kadinlarla evlenmeye guc yetiremiyen kimse, ellerinizdeki mumin cariyelerinizden alsin. Allah sizin imaninizi cok iyi bilir. Birbirinizdensiniz, ayni soydansiniz. Onlarla, zinadan kacinmalari, if
fet
li olmalari ve gizli dost tutmamis olmalari halinde, velilerinin izniyle evlenin ve orfe uygun bir sekilde mehirlerini verin. Evlendiklerinde zina edecek olurlarsa, onlara, hur kadinlara edilen azabin yarisi edilir. Cariye ile evlenmedeki bu izin icinizden, gunaha girme korkusu olanl...
Nisa Suresi, 25. Ayet:
Sizden kim if
fet
li hür mü'mine kadınlarla evlenecek güce sahip değilse, ellerinizde bulunan mü'mine cariyelerinizden (alıp evlensin). Allah imânınızı daha iyi bilendir. Kiminiz kiminizdensiniz, (aynı soydan gelmesiniz). O halde fuhuşta bulunmayan, gizli dost edinmeyen namuslu if
fet
li olanlarını sahiplerinin izniyle kendinize nikahlayın ; mehirlerini de örfe uygun biçimde verin. Bu evlilikten sonra fuhşa saparlar (zina ederler)se, o takdirde cezaları, hür kadınlar hakkında konan cezanın yarısıdır...
Nisa Suresi, 25. Ayet:
Sizden, hür mümin kadınlarla evlenmeye güç yetiremiyen kimse, ellerinizdeki mümin cariyelerinizden alsın. Allah sizin imanınızı çok iyi bilir. Birbirinizdensiniz, aynı soydansınız. Onlarla, zinadan kaçınmaları, if
fet
li olmaları ve gizli dost tutmamış olmaları halinde, velilerinin izniyle evlenin ve örfe uygun bir şekilde mehirlerini verin. Evlendiklerinde zina edecek olurlarsa, onlara, hür kadınlara edilen azabın yarısı edilir. Cariye ile evlenmedeki bu izin içinizden, günaha girme korkusu olanl...
Nisa Suresi, 25. Ayet:
İçinizden, imanlı hür kadınlarla evlenmeye gücü yetmeyen kimse, ellerinizin altında bulunan imanlı genç kızlarınız (sayılan) cariyelerinizden alsın. Allah sizin imanınızı daha iyi bilmektedir. Hep aynı köktensiniz (insanlık bakımından aranızda fark yoktur). Öyle ise if
fet
li yaşamaları, zina etmemeleri ve gizli dost da tutmamaları şartı ve sahiplerinin izni ile onları (cariyeleri) nikâhlayıp alın, mehirlerini de normal miktarda verin. Evlendikten sonra bir fuhuş yaparlarsa onlara, hür kadınların ...
Nisa Suresi, 25. Ayet:
Sizden özgür kadınlarla evlenmeye güç yetiremiyenler, inanmış yeminlerinizin/anlaşmalarınızın hak sahibi oldukları ile evlensinler. İnancınızı en iyi bilen ALLAH'tır. Birbirinize eşitsiniz. Sahiplerinin izniyle ve uygun şekilde mehirlerini ödeyerek onlarla nikahlanın. İf
fet
li yaşasınlar, zina etmesinler ve gizli dostlar edinmesinler. Evlilik yoluyla özgürlüklerine kavuştuktan sonra zina yaparlarsa, kendilerine özgür kadınlara verilen cezanın yarısı uygulanmalı. Bu, günaha girmekten korkanlarınız...
Nisa Suresi, 25. Ayet:
Sizden her kim hür mümin kadınları nikah edecek bir zenginliğe gücü yetmiyorsa, ona da ellerinizin altındaki mümin cariyelerinizden efendilerinin rızası ile nikahlamak var. Allah sizin imanınızı daha iyi bilir. Siz birbirinizdensiniz. O halde sahiplerinin izni ile ve mehirlerini örfe göre vermek suretiyle cariyelerden if
fet
li olan, zina etmeyen, dost da edinmeyenlerle evlenin. Evlendikten sonra bir fuhuş yaparlarsa, o vakit hür kadınlar hakkında gerekli bulunan cezanın yarısı kendilerine lazım g...
Nisa Suresi, 25. Ayet:
İçinizden özgür inançlı(kadın)ları nikahlamaya güç yetiremeyenler, o zaman sağ ellerinizin malik olduğu inançlı cariyelerinizden (alsın). Tanrı sizin inancınızı en iyi bilendir. Öyleyse onları, fuhuşta bulunmayan, if
fet
li ve gizlice dostlar edinmemişler olarak ehlinin izniyle nikahlayın. Onlara ücretlerini (mehirlerini) maruf (güzel ve örfe uygun) bir şekilde verin. Evlendikten sonra fuhuş yapacak olurlarsa, özgür kadınlar üzerindeki cezanın yarısı(nı uygulayın). Bu, sizden günaha sapmaktan endi...
Nisa Suresi, 25. Ayet:
Hem içinizden her kim, hür olan mü’min kadınları nikâhlayacak bir genişliğe güç yetiremi yorsa, o takdirde sâhib olduğunuz genç mü’min câriyelerinizden (birini nikâhlasın)! Allah ise, îmânınızı en iyi bilendir.Hep birbirinizdensiniz. Öyle ise zi nâ dan kaçınan ve gizli dost da edinmeyen if
fet
li kadınlar olmaları hâlinde, onları sâhiblerinin izniyle nikâhlayın ve mehirlerini kendilerine güzellikle verin! Fakat evlendikleri zaman, buna rağmen zinâ ederlerse, artık onlara hür ka dınlara verilen cez...
Nisa Suresi, 25. Ayet:
Sizden; hür, inanmış kadınlarla evlenmeye güç yetiremeyen kimse, inanmış genç kızlarınızdan sağ ellerinizin sahib olduklarından (alsın) . Allah sizin imanınızı daha iyi bilir. Birbirinizdensiniz. Onlarla zinadan kaçınmaları, if
fet
li yaşamış ve gizli dost tutmamış olmaları halinde, velilerinin izniyle evlenin. Ve ma'ruf şekilde mehirlerini verin. Evlendiklerinde zina edecek olurlarsa; onlara hür kadınlara verilen cezanın yarısı verilir. Bu; içinizden, günaha girme korkusu olanlaradır. Sabretmeniz...
Nisa Suresi, 25. Ayet:
Sizden, imanlı hür kadınlarla evlenmeye gücü yetmeyen kimse, sahip olduğunuz iman etmiş câriyelerinizden alsın. Allah sizin imanınızı daha iyi bilir. Siz birbirinizdensiniz. Öyle ise if
fet
li yaşamaları, zinâ etmemeleri ve gizli dost da tutmamaları şartı ile ve sahiplerinin izni ile onlarla evlenin, mehirlerini de güzelce verin. Evlendikten sonra fuhuş yaparlarsa, onlara hür kadınlara verilen cezanın yarısı verilir. Bu (izin) içinizden sıkıntıya düşmekten korkanlar içindir. Sabretmeniz ise sizin ...
Nisa Suresi, 25. Ayet:
İçinizden özgür mümin hanımlarla evlenmeye gücü yetmeyenler, sizin genç ve mümin olan cariyeleriniz ile evlensin. Allah sizin imanınızı en iyi bilendir. Siz, birbirinizdensiniz. Öyle ise, onları velilerinin izni ile nikahlayın ve fuhuş işlemeyen, gizli dost tutmamış olan if
fet
li hanımlara mehirlerini güzel bir şekilde verin. Evlendikten sonra fuhuş yapacak olurlarsa, onlara hür kadınlara verilen cezanın yarısını uygulayın. Bu, sizden günaha düşmekten korkanlar içindir. Sabrederseniz sizin için d...
Nisa Suresi, 25. Ayet:
İçinizden inanmış hür kadınlarla evlenmeğe gücü yetmeyen kimse, elleriniz altında bulunan inanmış genç kızlarınız(olan câriyeleriniz)den alsın. Allâh sizin imanınızı daha iyi bilir. Hepiniz birbirinizdensiniz (hepiniz aynı kökten gelmekte, aynı toplumun bireylerisiniz; insanlık bakımından aranızda bir fark yoktur). Öyle ise if
fet
li yaşamaları, zinâ etmemeleri ve gizli dost da tutmamaları şartıyle, sâhiplerinin izniyle onlarla evlenin, ücretlerini (mehirlerini) de güzelce verin. Evlendikten sonra...
Nisa Suresi, 25. Ayet:
İçinizden inanmış hür kadınlarla evlenmeye gücü yetmeyen kimse ellerinizde bulunan müslüman cariyelerden alsın. Allah sizin imanınızı daha iyi bilir. Hepiniz birbirinizdensiniz. Öyle ise, if
fet
li yaşamaları, zina etmemek ve gizli dost da tutmamaları şartıyla, velilerinin izniyle onlarla evlenin, mehirlerini de güzelce verin. Evlendikten sonra bir fuhuş yaparlarsa onlara hür kadınlara verilen cezanın yarısı verilir. Bu (cariye ile evlenme izni), içinizden evlenmediği takdirde ahlâkî sıkıntıya düş...
Nisa Suresi, 25. Ayet:
Hür ve mü'min kadınlarla evlenmeye gücü yetmeyenleriniz, elinizin altındaki mü'min cariyelerle evlenebilirler. Allah sizin imanınızı biliyor; siz zaten birbirinizdensiniz. Onları, if
fet
li, fuhuştan uzak duran ve gizlice dost tutmayan kadınlar olmak şartıyla, sahiplerinin izniyle ve uygun şekilde mehirlerini vererek nikâhlayın. Eğer onlar evlendikten sonra fuhuş irtikâp edecek olurlarsa, onlar için, hür kadınlara verilen cezanın yarısı vardır. Bu, sıkıntıya düşmekten korkanlarınız içindir. Yoksa,...
Nisa Suresi, 25. Ayet:
İnanmış hür kadınları nikâhlama genişliğine gücü yetmeyeniniz, ellerinizin altındaki genç, mümin köle kızlarından biriyle evlensin. Allah sizin imanınızı daha iyi bilir. Hep birbirinizdensiniz. O halde onları, ailelerinin izniyle nikâhlayın. Gizli dost edinmeyerek, zinadan uzak kalarak, if
fet
li hanımlar olmaları şartıyla onların mehirlerini örfe uygun bir biçimde verin. Evliliğe geçtikten sonra bir fuhuş yaparlarsa onlara, hür kadınlara uygulanan cezasının yarısı uygulanacaktır. Bu, köle ile evl...
Nisa Suresi, 32. Ayet:
Allah'ın, bir kısmınıza bir kısmınızdan farklı olarak lüt
fet
tiği şeyleri isteyip durmayın. Erkeklere kendi kazandıklarından bir pay var; kadınlara da kendi kazandıklarından bir pay var. Allah'tan, O'nun lütfunu isteyin! Allah, herşeyi iyice bilmektedir....
Nisa Suresi, 34. Ayet:
Erkekler, mallarından (kadınlar için mehir ve nafaka olarak) harcamaları sebebiyle ve Allah'ın, onların bir kısmını, diğerlerine üstün kılmasından dolayı, kadınların üzerinde daha çok kâimdirler (koruyup gözetici, idare edicidirler). Bu bakımdan salih amel (nefs tezkiyesi) yapan kadınlar itaatkârdırlar, Allah'ın (onların haklarını ve if
fet
lerini) korumasıyla, onlar da gaybde (kocalarının yokluğunda hem kendilerini, hem kocalarının mal ve şerefini) koruyucudurlar. İtaatsizliklerinden (baş kaldırm...
Nisa Suresi, 34. Ayet:
Erkekler, kadınlardan üstündür, çünkü Allah onları bir çok şeylerde kadınlardan üstün etmiştir, çünkü onlar, kadınları, mallarıyla geçindirirler, doyururlar; iyi kadınlar da itaatli olurlar ve Allah, onların hakkını nasıl korumuşsa onlar da, kocaları yanlarında olmasa bile, if
fet
lerini korurlar. Kadınlarınızın serkeşliğinden korkunca onlara öğüt verin, onları yatakta yalnız bırakın, dövün onları. Fakat itaat ettikleri takdîrde de aleyhlerine bir sebep araştırmayın, şüphe yok ki Allah çok yüce ve...
Nisa Suresi, 34. Ayet:
Allah'in kimini kimine ustun kilmasindan oturu ve erkeklerin, mallarindan sar
fet
melerinden dolayi erkekler kadinlar uzerine hakimdirler. Iyi kadinlar, gonulden boyun egenler ve Allah'in korunmasini emrettigini, kocasinin bulunmadigi zaman da koruyanlardir. Serkeslik etmelerinden endiselendiginiz kadinlara ogut verin, yataklarinda onlari yalniz birakin, nihayet dovun. Size itaat ediyorlarsa aleyhlerine yol aramayin. Dogrusu Allah Yuce'dir, Buyuk'tur....
Nisa Suresi, 34. Ayet:
Erkekler, kadınlar üzerine koruyucu ve işlerini yürütücü üstünlüktedirler. Bu da Allah'ın kimini kimine üstün kılması ve erkeklerin mallarını (mehir ve nafaka olarak) harcamaları sebebiyledir. Bu bakımdan güzel huylu, iyi amelli kadınlar itaâtlıdırlar. Allah (onların haklarını ve if
fet
perdelerini) nasıl koruduysa, onlar da (kocalarının) yokluğunda öylece (hem kendilerini, hem kocalarının mal ve şerefini) korurlar. O kadınların ki, baş kaldırıp itaatsizliklerinden endişe duyarsanız, önce onlara ...
Nisa Suresi, 34. Ayet:
Allah'ın kimini kimine üstün kılmasından ötürü ve erkeklerin, mallarından sar
fet
melerinden dolayı erkekler kadınlar üzerine hakimdirler. İyi kadınlar, gönülden boyun eğenler ve Allah'ın korunmasını emrettiğini, kocasının bulunmadığı zaman da koruyanlardır. Serkeşlik etmelerinden endişelendiğiniz kadınlara öğüt verin, yataklarında onları yalnız bırakın, nihayet dövün. Size itaat ediyorlarsa aleyhlerine yol aramayın. Doğrusu Allah Yüce'dir, Büyük'tür....
Nisa Suresi, 34. Ayet:
Erkekler kadınları gözetirler. Zira ALLAH herbirine farklı yetenekler ve özellikler vermiştir. Nitekim erkekler evin geçiminden sorumludur. Erdemli kadınlar, (Tanrı'nın yasasına) boyun eğer ve ALLAH'ın korumasını emrettiği (onur ve if
fet
lerini) tek başlarına bile olsalar korurlar. İf
fet
lerinden endişe duyduğunuz kadınlara öğüt verin, yataklarınızı ayırın ve nihayet onları çıkarın. Size itaat ederlerse onlara karşı bir yol aramayın. ALLAH Yücedir, Büyüktür....
Nisa Suresi, 34. Ayet:
Erkekler; kadınları gözetip kollayıcıdırlar. Şundan ki, Allah, insanların bazılarını bazılarından üstün kılmıştır ve erkekler mallarından bol bol harcamışlardır. İyi ve temiz kadınlar saygılıdırlar; Allah'ın kendilerini koruduğu gibi, gizliliği gereken şeyi korurlar. Sadakatsizlik ve if
fet
sizliklerinden korktuğunuz kadınlara önce öğüt verin, sonra onları yataklarında yalnız bırakın ve nihayet onları evden çıkarın/bulundukları yerden başka yere gönderin! Bunun üzerine size saygılı davranırlarsa a...
Nisa Suresi, 37. Ayet:
Onlar, kendileri cimrilik ettiği gibi başkalarını da cimriliğe teşvik eden ve Allah'ın onlara lüt
fet
tiği nimetleri esirgeyen kimselerdir. Biz ise o kâfirlere aşağılayıcı bir azap hazırlamışızdır....
Nisa Suresi, 39. Ayet:
Bunlar Allah'a, ahiret gunune inanmis, Allah'in verdigi riziklardan sar
fet
mis olsalardi ne zarari olurdu? Oysa Allah onlari bilir....
Nisa Suresi, 39. Ayet:
Bunlar Allah'a, ahiret gününe inanmış, Allah'ın verdiği rızıklardan sar
fet
miş olsalardı ne zararı olurdu? Oysa Allah onları bilir....
Nisa Suresi, 48. Ayet:
1.
inne
: muhakkak
2.
allâhe
: Allah
3.
lâ yagfiru
: bağışlamaz, af
fet
mez, mağfiret etmez
4.
en yuşrake
: ortak ko...
Nisa Suresi, 48. Ayet:
Doğrusu Allah, kendisine ortak koşulmasını asla af
fet
mez. Ondan başkasını (diğer günahları) ise, dilediği kimseler için bağışlar ve mağfiret buyurur. Her kim Allah'a şirk koşarsa gerçekten pek büyük bir günah ile iftira etmiş olur....
Nisa Suresi, 48. Ayet:
Şu muhakkak ki Allah kendisine şirk koşulmasını af
fet
mez, ama bunun altındaki diğer günahları dilediği kimse hakkında affeder. Kim Allah’a ortak icad ederse müthiş bir iftira etmiş, çok büyük bir günah işlemiştir....
Nisa Suresi, 48. Ayet:
Şu bir gerçek ki, Allah kendisine şirk koşulmasını af
fet
mez, bunun dışında kalanı/bundan az olanı dilediği kişi için affeder. Allah'a şirk koşan, gerçekten büyük bir günah işlemiştir....
Nisa Suresi, 49. Ayet:
E lem tera ilâllezîne yuzekkûne enfusehum. Belillâhu yuzekkî men yeşâu ve lâ yuzlemûne
fet
îlâ(
fet
îlen)....
Nisa Suresi, 49. Ayet:
1.
e lem tera
: görmedin mi?
2.
ilâ ellezine
: onları
3.
yuzekkûne
: tezkiye ederler, temize çıkarırlar
4.
enfuse-hum
...
Nisa Suresi, 54. Ayet:
Yoksa insanları, Allah'ın lütfundan kendilerine verdiği nimet yüzünden kıskanıyorlar mı? Evet biz, İbrahim Ailesi'ne de Kitap'ı ve hikmeti vermiş, onlara çok büyük bir mülk de lüt
fet
miştik....
Nisa Suresi, 58. Ayet:
Muhakkak ki Allah, Kendisine ortak koşulmasını af
fet
mez; bundan başka günahları dilediği kimse için bağıslar. Allah'a ortak koşan ise, pek büyük bir günah ile iftirada bulunmuştur....
Nisa Suresi, 66. Ayet:
Hâlbuki şübhesiz ki biz onlara (münâfıklara): 'Nefislerinizi öldürün!' veya 'Yurtlarınızdan çıkın!' diye (öncekilere olduğu gibi çok ağır bir kül
fet
i üzerlerine) yazsaydık, içlerinden pek azı müstesnâ, bunu yapmazlardı. Böylece gerçekten onlar, o nasîhat edilegeldikleri (ve güçlerinin yettiği) şeyleri yapsalardı, elbette kendileri için hayırlı ve(îmanlarını) takviye cihetiyle daha sağlam olurdu....
Nisa Suresi, 72. Ayet:
Şüphesiz, aranızda öyle kimseler var ki, (onların her biri savaşa gitme konusunda) hakikaten pek ağır davranır. Eğer başınıza bir musibet gelirse, “Allah, bana lüt
fet
ti de onlarla beraber bulunmadım” der....
Nisa Suresi, 72. Ayet:
İçinizde mutlaka ağır davranan olacak ve size bir felâket gelip çatınca da diyecek ki: Allah, gerçekten de bana lüt
fet
ti de o zaman, onlarla berâber bulunmadım....
Nisa Suresi, 72. Ayet:
İçinizden bazıları vardır ki (cihad konusunda) pek ağırdan alırlar. Eğer size bir felâket erişirse: "Allah bana lüt
fet
ti de onlarla beraber bulunmadım" der....
Nisa Suresi, 72. Ayet:
İçinizden bazıları cihad konusunda kesinlikle ağırdan alırlar, ayak sürürler. Eğer sizin başınıza bir felâket gelirse: 'Allah bana lüt
fet
ti de, onlarla beraber bulunmadım' der....
Nisa Suresi, 72. Ayet:
Sizin içinizde pek ağır davranan var. Sizin başınıza bir musibet geldiğinde 'Allah bana lüt
fet
ti de onlarla birlikte bulunmadım' der....
Nisa Suresi, 72. Ayet:
içinizden öylesi var ki, ağır davranır; size bir musîbet dokunursa, «Herhalde Allah bana lüt
fet
ti, çünkü onlarla beraber hazır bulunmadım» der....
Nisa Suresi, 72. Ayet:
İçinizden bazıları vardır ki (cihad konusunda) pek ağırdan alırlar. Eğer size bir felâket erişirse: «Allah bana lüt
fet
ti de onlarla beraber bulunmadım» der....
Nisa Suresi, 72. Ayet:
Maamafih içinizden öylesi vardır ki her halde ağır alacaktır: bakar eğer size bir musîbet isabet ederse «cidden, der: Allah bana lüt
fet
ti zira onlarla beraber hâzır bulunmadım»...
Nisa Suresi, 72. Ayet:
Bununla beraber içinizden öylesi vardır ki, her halde ağırdan alacaktır. Eğer size bir felaket isabet ederse: «Gerçekten Allah bana lüt
fet
ti de, onlarla birlikte bulunmadım.» der....
Nisa Suresi, 72. Ayet:
Şüphesiz içinizden bir kısmı vardır ki, pek ağır davranır. Eğer başınıza bir musibet gelirse: «Allah bana lut
fet
ti de onlarla beraber bulunmadım.» der....
Nisa Suresi, 72. Ayet:
İçinizde bu görevi gayet ağırdan alanlar var. Eğer bir musibet (başarısızlık- yenilgi) ile karşılaşırsanız 'Allah bana lüt
fet
ti de onlarla birlikte bulunmadım' der....
Nisa Suresi, 72. Ayet:
İçinizden (öylesi vardır ki) muhakkak ağır davranacakdır. Eğer size bir musîybet gelib çatarsa diyecek ki: «Allah bana cidden lût
fet
di. Çünkü onlarla beraber bulunmadım»! ...
Nisa Suresi, 72. Ayet:
Hiç şübhesiz içinizden öyleleri de vardır ki, (cihâda karşı) mutlaka ağır davranacaktır. Fakat size bir musîbet isâbet ederse: 'Allah bana lût
fet
ti de onlarla berâber hazır bulunmadım' der....
Nisa Suresi, 72. Ayet:
Aranızda pek ağır davranacak olanlar da var. Size bir musibet geldiği takdirde: Allah bana gerçekten lüt
fet
ti de onlarla beraber bulunmadım der....
Nisa Suresi, 72. Ayet:
Ve şüphesiz sizden öyle kimse vardır ki, elbette ağır davranacaktır. Eğer size bir musibet isabet ederse, «Muhakkak Allah Teâlâ bana lüt
fet
ti, çünkü onlar ile beraber hazır bulunmadım» der....
Nisa Suresi, 72. Ayet:
Aralarında bazıları vardır ki pek ağır davranırlar. Eğer başınıza bir musibet erişirse: “Allah bana lüt
fet
ti de, ben onlarla beraber bulunmadım. ” der....
Nisa Suresi, 72. Ayet:
Aranızda öylesi vardır ki, işi ağırdan alır. Başınıza bir felâket gelirse der ki: "Neyse ki, Allah bana lut
fet
ti de onlarla beraber çıkmadım."...
Nisa Suresi, 72. Ayet:
İçinizden bir kısmı var ki, pek ağır davranır. Eğer size bir felâket erişirse: "Allâh bana lut
fet
ti de onlarla beraber bulunmadım." der....
Nisa Suresi, 72. Ayet:
Sizden öyleleri var ki, işi ağırdan alır; başınıza bir musibet geldiği zaman da 'Allah bana lüt
fet
ti; iyi ki onlarla beraber değilmişim' der....
Nisa Suresi, 73. Ayet:
Ve eğer size, Allah’dan
fet
ih ve ganimet gibi bir lütuf gelirse, sanki kendisi ile aranızda hiç bir tanışıklık olmamış gibi muhakkak şöyle diyecektir: “- Ah, keşki ben de onlarla beraber olaydım da büyük bir nimet ve ganimete ereydim!”...
Nisa Suresi, 73. Ayet:
Ve eğer size Allahdan bir fazl nasîb olursa sanki kendisiyle aranızda hiç bir ül
fet
olmamış gibi mutlak diyecektir ki «ah, nolaydım onlarla beraber olaydım da büyük bir murada ireydim!»...
Nisa Suresi, 75. Ayet:
Size ne oluyor da: «Rabbimiz! Bizi halki zalim olan bu sehirden cikar, katindan bize bir sahip cikan gonder katindan bize bir yardimci lut
fet
» diyen zavalli cocuklar, erkekler ve kadinlar ugrunda ve Allah yolunda savasmiyorsunuz?...
Nisa Suresi, 75. Ayet:
Size ne oluyor da: 'Rabbimiz! Bizi halkı zalim olan bu şehirden çıkar, katından bize bir sahip çıkan gönder, katından bize bir yardımcı lut
fet
' diyen zavallı çocuklar, erkekler ve kadınlar uğrunda ve Allah yolunda savaşmıyorsunuz?...
Nisa Suresi, 77. Ayet:
E lem tera ilâllezîne kîle lehum kuffû eydiyekum, ve ekîmus salâte ve âtûz zekât(zekâte), fe lemmâ kutibe aleyhimul kıtâlu izâ ferîkun minhum yahşevnen nâse ke haşyetillâhi ev eşedde haşyeh(haşyeten), ve kâlû rabbenâ lime ketebte aleynâl kıtâl(kıtâle), lev lâ ahhartenâ ilâ ecelin karîb(karîbin). Kul metâud dunyâ kalîl(kalîlun), vel âhıratu hayrun li menittekâ ve lâ tuzlemûne
fet
îlâ(
fet
îlen)....
Nisa Suresi, 77. Ayet:
1.
e
: mı?
2.
lem tera
: görmedin
3.
ilâ
: ...'i, ...'e
4.
ellezîne
: onlar, ... olanlar
...
Nisa Suresi, 81. Ayet:
Ve yekûlûne tâatun, fe izâ berazû min indike beyyete tâi
fet
un minhum gayrallezî tekûl(tekûlu). Vallâhu yektubu mâ yubeyyitûn(yubeyyitûne), fe a’rıd anhum ve tevekkel alâllâh(alâllâhi). Ve kefâ billâhi vekîlâ(vekîlen)....
Nisa Suresi, 81. Ayet:
1.
ve yekûlûne
: ve diyorlar
2.
tâatun
: itaat, bağlılık, kabul etme
3.
fe
: sonra
4.
izâ berazû
: ayrıldıkları za...
Nisa Suresi, 84. Ayet:
Onun için Allah yolunda çarpış, ancak nefsinden başkasiyle mükellef değilsin, mü'mileri de çarpışmağa teşvik et, me'muldur ki Allaha küfretmekte bulunanların tazyikını de
fet
sin, Allah tazyikce de daha şiddetli tenkilce de daha şiddetlidir....
Nisa Suresi, 94. Ayet:
Ey inananlar, Allah yolunda savaşa gittiğiniz zaman pek dikkatli ve ihtiyatlı olun ve size selâm verene, dünya menfaatini dileyerek sen mümin değilsin demeyin, şüphe yok ki Allah katında çok ganîmetler var. Siz de önce böyleydiniz de Allah size lüt
fet
ti, o halde dikkat edin, ihtiyatlı olun; hiç şüphe yok ki Allah, bütün yaptıklarınızdan haberdardır....
Nisa Suresi, 94. Ayet:
Ey iman edenler! Allah yolunda savaşa çıktığınız zaman iyi anlayıp dinleyin. Size selam verene, dünya hayatının geçici menfaatine göz dikerek "Sen mümin değilsin" demeyin. Çünkü Allah'ın nezdinde sayısız ganimetler vardır. Önceden siz de böyle iken Allah size lüt
fet
ti; o halde iyi anlayıp dinleyin. Şüphesiz Allah bütün yaptıklarınızdan haberdardır....
Nisa Suresi, 94. Ayet:
Ey mü’minler! Allah yolunda cihada çıktığınız zaman, mü’mini kâfirden ayırt etmek için iyice araştırın. Size İslâm selâmı veren kimseye, -dünya hayatının geçici nimet ve menfaatına göz dikerek - sen mü’min değilsin, demeyin. Allah katında çok ganimetler var. İslâma ilk önce girdiğiniz zaman siz de öyle idiniz (dilinizle getirdiğiniz şahâdet, kalblerinizde kökleşmemişti) Sonra Allah, size iman ve istikameti lüt
fet
ti. Onun için iyice anlayın (öldürmede acele etmeyin). Muhakkak Allah yaptıklarınızd...
Nisa Suresi, 94. Ayet:
Ey iman edenler! Allah yolunda savaşa çıktığınız zaman iyi anlayıp dinleyin. Size selam verene, dünya hayatının geçici menfaatine göz dikerek «Sen mümin değilsin» demeyin. Çünkü Allah'ın nezdinde sayısız ganimetler vardır. Önceden siz de böyle iken Allah size lüt
fet
ti; o halde iyi anlayıp dinleyin. Şüphesiz Allah bütün yaptıklarınızdan haberdardır....
Nisa Suresi, 94. Ayet:
İnananlar, ALLAH yolunda çarpışmağa çıktığınız zaman dikkatli olun. Size barış önerene, dünya hayatının geçici yararını gözeterek 'Sen inanmıyorsun,' demeyin. Çünkü ALLAH'ın yanında çok ganimetler var. Daha önceleri siz de onlar gibiydiniz; fakat ALLAH size lüt
fet
ti. Öyleyse iyice araştırıp emin olun. ALLAH yaptıklarınızdan Haberdardır....
Nisa Suresi, 94. Ayet:
Ey îmanedenler, Allah yolunda harbe çıkdığınız zaman (mes'elelerin) tam açıklanmasını bekleyin. Size (müslümanca) selâm verene, dünyâ hayaatının (geçici) menfeatini arayarak, «Sen mü'min değilsin» demeyin. İşte Allahın katında bir çok ganimetler vardır. Evvelce siz de böyle iken Allah size lut
fet
di. O halde (mes'elelerin) iyice açıklanmasını bekleyin. Şübhesiz ki Allah ne yaparsanız hakkıyle haberdârdır. ...
Nisa Suresi, 94. Ayet:
Ey îmân edenler! Allah yolunda (cihâd için) sefere çıktığınız zaman, artık iyi araştırın, size selâm veren (veya teslîm olan) bir kimseye, dünya hayâtının geçici menfaatini arzulayarak (onu öldürüp mallarını ganîmet olarak almak için): 'Sen mü’min değilsin(veya sana eman yok)!' demeyin! İşte (unutmayın ki) Allah katında birçok ganîmetler vardır. Daha evvel siz de öyle idiniz de Allah size (hidâyeti) lût
fet
ti; öyleyse iyi araştırın! Şübhesiz ki Allah, ne yaparsanız hakkıyla haberdardır....
Nisa Suresi, 94. Ayet:
Ey iman edenler; Allah yoluna koyulduğunuz zaman, iyice araştırın. Size selam verene; dünya hayatının geçici menfaatine göz dikerek; sen mü'min değilsin, demeyin. Allah katında çok ganimetler vardır. Önce siz de öyleydiniz ama Allah size lüt
fet
ti. Onun için iyice araştırın. Muhakkak ki Allah; yaptıklarınızdan haberdardır....
Nisa Suresi, 94. Ayet:
Ey iman edenler! Allah yolunda cihada çıktığınız zaman iyice araştırın. Size selâm verene, dünya hayatının geçici menfaatine göz dikerek: “Sen mümin değilsin!” demeyin. Çünkü Allah'ın katında sayısız ganimetler vardır. Siz de önceden böyle idiniz de Allah size lüt
fet
ti. O halde iyice araştırın. Şüphesiz ki Allah bütün yaptıklarınızdan haberdardır....
Nisa Suresi, 94. Ayet:
Ey iman edenler! Yeryüzünde Allah yolunda sefere çıktığınız zaman, son derece dikkatli davranın. Size selâm verene, dünya hayatının geçici ve az bir menfaatini elde etmek için: "Sen mümin değilsin" demeyin! Unutmayın ki Allah’ın yanında birçok ganimetler vardır. Önceden siz de böyle idiniz, Allah size lüt
fet
ti de imanla şereflendiniz. Öyleyse iyi anlayın, dinleyin çok dikkatli davranın. Muhakkak ki Allah yaptığınız her şeyden haberdardır....
Nisa Suresi, 94. Ayet:
Ey inananlar, Allâh yolunda savaşa çıktığınız zaman iyi anlayın, dinleyin, size selâm verene, dünyâ hayâtının geçici menfaatini gözeterek: "Sen mü'min değilsin!" demeyin. Çünkü Allâh'ın yanında çok ganimetler vardır. Önceden siz de öyle idiniz, Allâh size lut
fet
ti (imânâ geldiniz). O halde iyice anlayın (dinleyin, peşin hüküm vermeyin). Çünkü Allâh yaptıklarınızı haber almaktadır....
Nisa Suresi, 99. Ayet:
1.
fe
: işte
2.
ulâike
: işte onlar
3.
asâ
: umulur
4.
allâhu
: Allah
Nisa Suresi, 99. Ayet:
İşte onları, Allah'ın af
fet
mesi umulur. Ve Allah affedendir, mağfiret edendir....
Nisa Suresi, 99. Ayet:
İşte Allâh'ın onların suçlarını af
fet
mesi beklenir. Allâh Afüvv'dür, Ğafûr'dur....
Nisa Suresi, 99. Ayet:
İşte bunları, Allah’ın af
fet
mesi umulur. Allah çok affedicidir, kullarını daima koruma kalkanına alır....
Nisa Suresi, 99. Ayet:
Iste Allah'in bunlari af
fet
mesi umulur. Allah Affedendir, Bagislayan'dir....
Nisa Suresi, 99. Ayet:
İşte bunları Allah'ın af
fet
mesi umulur. Allah hem çok affedendir, hem çok mağfirette bulunandır....
Nisa Suresi, 99. Ayet:
İşte Allah'ın bunları af
fet
mesi umulur. Allah Affedendir, Bağışlayan'dır....
Nisa Suresi, 99. Ayet:
Umulur ki Allah, onları af
fet
sin. Ve Allah; Afüvv, Gafur olandır....
Nisa Suresi, 99. Ayet:
Allah’ın onları af
fet
mesi beklenir. Allah, affedendir, bağışlayandır....
Nisa Suresi, 99. Ayet:
Çünkü Allâh'ın onları af
fet
mesi umulur. Allâh, çok affeden, çok bağışlayandır....
Nisa Suresi, 99. Ayet:
Öylelerini Allah'ın af
fet
mesi umulur. Çünkü Allah çok affedici, çok bağışlayıcıdır....
Nisa Suresi, 102. Ayet:
Ve izâ kunte fîhim fe ekamte lehumus salâte fel tekum tâi
fet
un minhum meake vel ye’huzû eslihatehum fe izâ secedû fel yekûnû min varâikum, vel te’ti tâi
fet
un uhrâ lem yusallû fel yusallû meake vel ye’huzû hızrahum ve eslihatehum, veddellezîne keferû lev tagfulûne an eslihatikum ve emtiatikum fe yemîlûne aleykum meyleten vâhıdeh(vâhıdeten). Ve lâ cunâha aleykum in kâne bikum ezen min matarin ev kuntum mardâ en tedaû eslihatekum, ve huzû hızrakum. İnnallâhe eadde lil kâfirîne azâben muhînâ(muhînen...
Nisa Suresi, 102. Ayet:
1.
ve izâ
: ve ... olduğu zaman
2.
kunte
: sen oldun
3.
fî-him
: onların arasında
4.
fe
: o taktirde
Nisa Suresi, 110. Ayet:
Ama kim kötülük yapar yahut (başka şekilde) kendisine zulmeder de daha sonra af
fet
mesi için Allaha yalvarırsa, Allahı çok bağışlayıcı ve rahmet kaynağı olarak bulacaktır....
Nisa Suresi, 113. Ayet:
Ve lev lâ fadlullâhi aleyke ve rahmetuhu le hemmet tâi
fet
un minhum en yudıllûke. Ve mâ yudıllûne illâ enfusehum ve mâ yadurrûneke min şey’(şey’in). Ve enzelallâhu aleykel kitâbe vel hikmete ve allemeke mâ lem tekun ta’lem(ta’lemu). Ve kâne fadlullâhi aleyke azîmâ(azîmen)....
Nisa Suresi, 113. Ayet:
1.
ve lev lâ
: ve ... olmasaydı
2.
fadlu
: fazl
3.
allâhi
: Allah
4.
aleyke
: senin üzerine
Nisa Suresi, 113. Ayet:
Eğer senin üzerinde Allâh fazlı ve "HÛ"viyetinin rahmeti olmasaydı, onlardan bir taife seni saptırmaya elbette yeltenirdi. . . (Oysa) onlar ancak kendilerini saptırırlar! Sana hiçbir zarar veremezler! Allâh sana Kitabı (Hakikat bilgisini) ve Hikmeti (Din ilmini, Sünnetullah mari
fet
ini) inzâl etmiş (Esmâ boyutundan bilincine ulaştırmış) ve bilmediğini sana öğretmiştir. . . Allâh'ın sana lütfu Aziym'dir....
Nisa Suresi, 115. Ayet:
1.
ve men
: ve kim
2.
yuşâkıkı
: ayrılık yapar, muhale
fet
eder, karşı gelir
3.
er resûle
: resûl, elçi
4.
min ba'di
Nisa Suresi, 115. Ayet:
Ve kim kendisine hidayet beyan edildikten (açıkladıktan) sonra resûle muhale
fet
ederse ve mü'minlerin yolunun dışında bir yola tâbî olursa, onu döndüğü yola çeviririz ve onu cehenneme yaslarız. Ve o ne kötü varış yeri....
Nisa Suresi, 115. Ayet:
Kim kendisi için doğru yol açıklık kazandıktan sonra Peygamber'e muhale
fet
eder ve mü'minlerin yolundan başka yola uyarsa onu döndüğü yöne çeviririz ve cehenneme atarız. Orası ne kötü bir varış yeridir!...
Nisa Suresi, 115. Ayet:
Kim kendisine 'dosdoğru yol' apaçık belli olduktan sonra, elçiye muhale
fet
ederse ve mü'minlerin yolundan başka bir yola uyarsa, onu döndüğü şeyde bırakırız ve cehenneme sokarız. Ne kötü bir yataktır o!.....
Nisa Suresi, 115. Ayet:
Her kim de kendisine hak tebeyyün ettikten sonra peygambere muhale
fet
te bulunur ve mü'minler yolunun gayrısına giderse biz onu gittiğine bırakırız ve kendisine Cehennemi boylatırız ki o ne fena gidişdir...
Nisa Suresi, 115. Ayet:
Kim de doğru, apaçık belli olduktan sonra peygambere muhale
fet
te bulunur ve müminlerin yolundan başka bir yola giderse, onu gittiği o yolda bırakır ve kendisini cehenneme boylatırız ki, o ne kötü gidiştir!...
Nisa Suresi, 115. Ayet:
Kim kendisine 'dosdoğru yol' apaçık belli olduktan sonra, elçiye muhale
fet
ederse ve inançlıların yolundan başka bir yola uyarsa, onu döndüğü şeyde bırakırız ve cehenneme sokarız. Ne kötü bir yataktır o!.....
Nisa Suresi, 115. Ayet:
Kim kendisine doğru yol besbelli oldukdan sonra peygambere muhale
fet
eder, mü'minlerin yolundan başkasına uyub giderse onu döndüğü o yolda bırakırız. (Fakat ahiret de) kendisini cehenneme koyarız. O, ne kötü bir yerdir! ...
Nisa Suresi, 115. Ayet:
Her kim de kendisine doğru yol zahir olduktan sonra Peygamber'e muhale
fet
eder ve mü'minlerin yolundan başkasına uyup giderse, onu o takip ettiği yola sevkederiz ve onu cehenneme daldırırız. Ve ona ne fena bir gidilecek yer....
Nisa Suresi, 115. Ayet:
Hidayet kendisine apaçık belli olduktan sonra, peygambere muhale
fet
edip inananların yolundan başkasına uyan kimseyi döndüğü yolda bırakırız. Ahirette de kendisini cehenneme sokarız. Ne kötü bir dönüş yeridir orası!...
Nisa Suresi, 115. Ayet:
Her kim de, hidâyet yolu kendisine iyice belli olduktan sonra, Resulullaha muhale
fet
eder ve müminlerin yolundan başka bir yola tâbi olursa, Biz onu döndüğü yolda bırakırız. Fakat âhirette kendisini cehenneme koyarız. Orası ne fena bir varış yeridir!...
Nisa Suresi, 115. Ayet:
Kim de kendisine 'dosdoğru yol' apaçık belli olduktan sonra, peygambere muhale
fet
ederse ve mü'minlerin yolundan başka bir yola uyarsa, onu döndüğü şeyde bırakırız ve cehenneme sokarız. Ne kötü bir yataktır o!.....
Nisa Suresi, 115. Ayet:
Doğru yol kendisine açıkça belli olduktan sonra kim Peygambere muhale
fet
eder ve mü'minlerin yolundan başka bir yol tutarsa, Biz de onu yöneldiği yola sevk eder ve Cehenneme süreriz. Gidilecek ne kötü bir yerdir orası!...
Nisa Suresi, 116. Ayet:
1.
inne
: muhakkak
2.
allâhe
: Allah
3.
lâ yagfiru
: af
fet
mez, bağışlamaz, mağfiret etmez
4.
en yuşrake
: ortak, ş...
Nisa Suresi, 116. Ayet:
Muhakkak ki Allah, kendisine şirk koşulmasını af
fet
mez. Bunun dışındaki şeyleri ise, dilediği kimse için mağfiret eder. Ve kim Allah'a şirk koşarsa, o taktirde o, uzak bir dalâletle sapmıştır....
Nisa Suresi, 116. Ayet:
ALLAH kendisine ortak koşulmasını (ölünceye kadar sürdüğü taktirde) af
fet
mez; bunun aşağısındaki günahları ise dilediği kişiye affeder. Kim ALLAH'a ortak koşarsa tamamen sapıtmış olur....
Nisa Suresi, 116. Ayet:
Şu kesin ki: Allah Kendisine şirk koşulmasını af
fet
mez, ama dilediği kimse hakkında bunun altındaki diğer günahları affeder. Her kim Allah’a şirk koşarsa, haktan çok uzağa sapmış olur....
Nisa Suresi, 116. Ayet:
Allah, kendisine ortak koşulmasını af
fet
mez ama bunun dışında kalanı/bundan az olanı dilediği kişi için affeder. Allah'a şirk koşan, dönüşü olmayan bir sapıklığa dalıp gitmiştir....
Nisa Suresi, 127. Ayet:
1.
ve yesteftûneke
: senden
fet
va (bilgi) istiyorlar
2.
fî en nisâi
: kadınlar hakkında
3.
kul
: de
4.
allâhu
: Al...
Nisa Suresi, 127. Ayet:
Ve kadınlar hakkında senden
fet
va istiyorlar. De ki: “Allah, onlar için yazılmış (farz kılınmış) olduğu halde, onlara vermediğiniz haklar ve kendilerini nikâhlamak istediğiniz yetim kızlar ve çocuklardan aciz olanlar hakkında ve yetimlere adaletle davranmanız konusunda Kitab'da size tilavet edilmekte olanlarla (âyetlerle) size
fet
va veriyor. Ve hayır olarak ne yaparsanız, o taktirde muhakkak ki Allah, onu en iyi bilendir....
Nisa Suresi, 127. Ayet:
Kadınlar hakkında senden
fet
va istiyorlar. De ki: “Onlar hakkında size
fet
vayı Allah veriyor.” Kitapta, kendilerine (verilmesi) farz kılınan (miras)ı vermediğiniz ve evlenmek istediğiniz yetim kızlara, zavallı çocuklara ve yetimlere âdil davranmanıza dair, size okunmakta olan âyetler de bunu açıklıyor. Ne hayır yaparsanız, şüphesiz Allah onu bilir....
Nisa Suresi, 127. Ayet:
Kadınlar hakkında senden
fet
va istiyorlar, de ki: Onlar hakkındaki
fet
vayı Allah veriyor ve kendilerine verilmesi icap eden mîrası vermediğiniz ve beğenip almadığınız yetim kızlarla âciz çocuklar hakkında ve yetimlere adâletle muâmele hususunda işte size kitapta okunan hüküm. Hayra ait neler yaparsanız şüphe yok ki Allah hepsini bilir....
Nisa Suresi, 127. Ayet:
Senden kadınlar hakkında
fet
va istiyorlar. De ki, onlara ait hükmü size Allah açıklıyor: Kitap'ta, kendileri için yazılmışı (mirası) vermeyip nikâhlamak istediğiniz yetim kadınlar, çaresiz çocuklar ve yetimlere karşı âdil davranmanız hakkında size okunan âyetler (Allah'ın hükmünü apaçık ortaya koymaktadır). Hayırdan ne yaparsanız şüphesiz Allah onu bilmektedir....
Nisa Suresi, 127. Ayet:
Kadınlar hakkında senden
fet
va istiyorlar. De ki: 'Onlar hakkındaki
fet
vayı size Allah veriyor. Bu, onlar için belirlenen hakları vermediğiniz ve kendilerini nikahlamayı arzuladığınız yetim kadınlar ve zayıf durumdaki çocuklar hakkında ve yetimlere karşı adaletli davranmanız konusunda size Kitap'ta bildirilenlerdir. Hayır adına her ne işlerseniz Allah onu bilir.'...
Nisa Suresi, 127. Ayet:
Kadınlar konusunda senden
fet
va isterler. De ki: "Onlara ilişkin
fet
vayı size Allah veriyor. (Bu
fet
va,) Kendilerine yazılan (hakları veya miras)ı vermediğiniz ve kendilerini nikahlamayı istediğiniz yetim kadınlar ve zayıf çocuklar (hakkında) ile yetimlere karşı adaleti ayakta tutmanız konusunda size Kitap'ta okunmakta olanlardır. Hayır adına her ne yaparsanız, şüphesiz Allah onu bilir....
Nisa Suresi, 127. Ayet:
Bir de, kadınlar hakkında senden
fet
va (dinin hükmünü) istiyorlar (sana miraslarını soruyorlar). De ki, onlara dair
fet
vayı, size Allah veriyor: Kendilerine farz kılınan mirâsı vermediğiniz ve nikâhlamalarını da beğenip istemediğiniz yetim kızlar hakkında, mağdur çocuklar hakkında ve yetimlere insaf ile bakmanız hakkında, yüzünüze karşı okunan kitabda âyetler var. Hayır olarak yapacağınız şeyi Allah hakkıyla bilicidir....
Nisa Suresi, 127. Ayet:
Kadinlar hakkinda senden
fet
va isterler, de ki: «Onlar hakkinda
fet
vayi size Allah veriyor: «Bu
fet
va, kendilerine yazilan seyi vermediginiz ve kendileriyle evlenmeyi arzuladiginiz yetim kadinlara ve bir de zavalli cocuklara ve yetimlere dogrulukla bakmaniz hususunda Kitap'da size okunandir". Ne iyilik yaparsaniz Allah onu suphesiz bilir....
Nisa Suresi, 127. Ayet:
Kadınlar hakkında senden
fet
va isterler. De ki: Onlar hakkında
fet
vayı Allah size verir; kendileri için farz kılınıp takdir edilen (mehir ve mirası) vermediğiniz ve nikâhlarına da istek göstermediğiniz öksüz kızlar ve zavallı çocuklara ve bir de yetimlere adaletle, insafla davranmanız hakkında Kitab'da size okunan hükümler vardır. Hayırdan ne işlerseniz, şüphesiz ki Allah onu bilir....
Nisa Suresi, 127. Ayet:
Kadınlar hakkında senden
fet
va isterler, de ki: 'Onlar hakkında
fet
vayı size Allah veriyor: 'Bu
fet
va, kendilerine yazılan şeyi vermeyip kendileriyle evlenmeyi arzuladığınız yetim kadınlara ve bir de zavallı çocuklara ve yetimlere doğrulukla bakmanız hususunda Kitap'da size okunandır'. Ne iyilik yaparsaniz Allah onu şüphesiz bilir....
Nisa Suresi, 127. Ayet:
Senden kadınlar hakkında
fet
va istiyorlar. De ki, onlara ait hükmü size Allah açıklıyor: Kitap'ta, kendileri için yazılmışı (mirası) vermeyip nikâhlamak istediğiniz yetim kadınlar, çaresiz çocuklar ve yetimlere karşı âdil davranmanız hakkında size okunan âyetler (Allah'ın hükmünü apaçık ortaya koymaktadır). Hayırdan ne yaparsanız şüphesiz Allah onu bilmektedir....
Nisa Suresi, 127. Ayet:
Bir de senden kadınlar hakkında
fet
vâ isteyorlar, de ki onlar hakkındaki
fet
vâyı size Allah veriyor: Yazılmış hakları olan mirası kendilerine vermediğiniz ve nikâhlamayı istemediğiniz öksüz kızlar hakkında ve mağdur çocuklar hakkında ve yetimlere insaf ile bakmanız hakkında kitabda yüzünüze karşı okunub duran âyetler var, daha da hayra dâir ne yaparsanız şüphe yok ki Allah ona da alîm bulunuyor....
Nisa Suresi, 127. Ayet:
Bir de senden kadınlar hakkında
fet
va istiyorlar. De ki: «Onlar hakkında
fet
vayı size Allah veriyor; Yazılmış hakları olan mirası kendilerine vermediğiniz ve nikahlamayı istemediğiniz öksüz kızlar, mağdur çocuklar ve yetimlere adil davranmanız hakkında kitapta yüzünüze karşı okunup duran ayetler var!» Daha da hayra dair ne yaparsanız, şüphe yok ki, Allah onu da biliyor....
Nisa Suresi, 127. Ayet:
Kadınlar hakkında senden
fet
va isterler. De ki: Onlar hakkındaki
fet
vayı size Allah veriyor: Yazılmış hakları olan mirası kendilerine vermediğiniz ve nikahlanmayı istemediğiniz öksüz kızlar ve zavallı çocuklara ve bir de yetimlere adaletle davranmanız hakkında Kitap'ta size okunan âyetler vardır. Sizin her yaptığınız iyiliği, muhakkak Allah bilir....
Nisa Suresi, 127. Ayet:
onlar senden kadınlara ilişkin
fet
va isterler. De ki; Allah onlar hakkında size şu
fet
vayı veriyor: Bu
fet
va, paylarına düşen mirası vermediğiniz, yada nikahlamak istemediğiniz yetim kadınlar, mağdur çocuklar ve yetimlere karşı adil davranmanız konusunda, size okunan Kur'an ayetleridir. Ne iyilik yaparsanız, kuşkusuz Allah onu bilir....
Nisa Suresi, 127. Ayet:
Kadınlar konusunda senden
fet
va isterler. De ki: "Onlara ilişkin
fet
vayı size Tanrı veriyor. (Bu
fet
va,) Kendilerine yazılan (hakları veya miras)ı vermediğiniz ve kendilerini nikahlamayı istediğiniz yetim kadınlar ve zayıf çocuklar (hakkında) ile yetimlere karşı adaleti ayakta tutmanız konusunda size Kitap'ta okunmakta olanlardır. Hayır adına her ne yaparsanız, şüphesiz Tanrı onu bilir....
Nisa Suresi, 127. Ayet:
Senden kadınlar hakkında
fet
va isterler. De ki: «Onlara dâir
fet
vayı size Allah veriyor: Kendileri için yazılmış (farz edilmiş) olan (mîras) ı onlara vermediğiniz ve nikahlamalarını da beğenib istemediğiniz yetîm kızlar ve (henüz ergin olmayan) küçük çocuklar hakkında, bir de yetimlere karşı adaleti ayakda tutmanız (onlara iyi bakmanız) hususunda (işte) kitabda okunub duran (âyet) ler! Hayırdan daha ne yaparsanız şübhesiz Allah onu da hakkıyle bilicidir. ...
Nisa Suresi, 127. Ayet:
(Ey Resûlüm!) Kadınlar (ve onların mîrasları) hakkında da senden
fet
vâ istiyorlar. De ki: 'Onlar hakkında size Allah
fet
vâ veriyor: Kendilerine yazılmış olan (hak ettikleri mîrâs)ı onlara vermeyip kendilerini nikâhlamak istediğiniz yetim kızlar ile çâresiz bırakılmış çocuklar hakkında ve yetimlere karşı adâleti yerine getirmeniz husûsunda Kitab’da (Kur’ân’da) size okunan (âyet)ler var.' Böylece hayır olarak her ne yaparsanız, artık şübhesiz Allah, onu hakkıyla bilendir....
Nisa Suresi, 127. Ayet:
Kadınlar hakkında senden
fet
va istiyorlar. De ki: Onlara dair
fet
vayı size Allah veriyor. Kendilerine yazılmış olanı vermediğiniz ve nikahlamayı istemediğiniz yetim kızlar hakkında, mağdur çocuklar hakkında ve yetimlere insafla bakmanız hakkında kitabda sizlere okunan ayetler var. Hayır olarak ne yaparsanız, şüphesiz Allah, onu bilicidir....
Nisa Suresi, 127. Ayet:
Ve senden kadınlar hakkında
fet
va isterler. De ki: «Onların hakkında size
fet
vayı Allah Teâlâ veriyor ve kendileri için yazılmış olanı kendilerine vermediğiniz ve kendilerini nikahlamaya rağbet eylediğiniz yetim kadınlar hakkındaki ve zayıf bir durumda bulunan çocuklar hakkındaki ve yetimlere karşı adâletle hareket etmeniz hakkındaki size tilâvet olunan âyetlerde (bu hususlarda size
fet
va vermektedir). Ve siz hayırdan her ne yaparsanız şüphe yok ki Allah Teâlâ onu bihakkın bilicidir.»...
Nisa Suresi, 127. Ayet:
Resulüm! Senden kadınlar hakkında
fet
vâ istiyorlar. De ki: “Onlar hakkındaki
fet
vâyı size Allah veriyor: Kendilerine yazılmış olanı (mirası) vermediğiniz ve nikâhlamak istediğiniz yetim kızlar, mağdur çocuklar ve yetimlere karşı âdil davranmanız hakkında Kitap'ta size okunan âyetler var. ” Ne hayır yaparsanız, şüphesiz ki Allah onu bilir....
Nisa Suresi, 127. Ayet:
Senden, kadınlar hakkında
fet
va istiyorlar de ki: “Size, onlar hakkında Allah
fet
va veriyor: -Kendilerine farz kılınan mirası vermediğiniz ve onları nikahlamaya rağbet ettiğiniz yetim kızlar hakkında, mağdur çocuklar hakkında ve yetimlere adaletli davranmanız hususunda, size okunan kitapta (
fet
valar vardır.) İyilik olarak yapacağınız şeyi Allah hakkıyla bilir....
Nisa Suresi, 127. Ayet:
Kadınlar hakkında senden
fet
va isterler. De ki: Onlar hakkındaki hükmü Allah size açıklıyor: Haklarını vermeyerek nikâhlamak istediğiniz yetim kadınlarla küçük, zayıf yetim çocukların haklarına dair hükümler size bu kitapta okunup duruyor. Yetimlerin haklarını vermekte tam adaleti gözetin. Yaptığınız her iyiliği, Allah mutlaka bilir....
Nisa Suresi, 127. Ayet:
Senden, kadınlar hakkında
fet
vâ istiyorlar. De ki: "Allâh, size onlar hakkında hükmünü açıklıyor: Kendilerine yazılmış olan(mirâs hakların)ı vermeyip kendileriyle evlenmek istediğiniz öksüz kadınlar, zavallı çocuklar ve öksüzlere karşı adâleti yerine getirmeniz hakkında Kitapta size okunan(âyet)ler (de Allâh'ın hükmünü açıklamaktadır)". Yapacağınız her hayrı muhakkak ki Allâh bilir....
Nisa Suresi, 127. Ayet:
Kadınlar konusunda senden
fet
va isterler. De ki: «Onlara ilişkin
fet
vayı size Allah veriyor. Bunun yanısıra size bu kitapta okunmakta olan emirleri, yani kendilerine yazılan (hakları veya mirası) ı vermediğiniz ve kendilerini nikahlamayı istediğiniz yetim kadınlar ve zayıf çocuklar (hakkında) ile yetimlere karşı adaleti ayakta tutmanız konusunda size Kitap'ta okunmakta olanlardır. Hayır adına her ne yaparsanız, şüphesiz Allah onu bilir....
Nisa Suresi, 127. Ayet:
Kadınlar hakkında senden
fet
vâ istiyorlar. De ki: Size onlar hakkındaki hükmü Allah açıklıyor. Haklarını vermeksizin nikâhlamak istediğiniz yetim kızlar ile güçsüz ve korunmasız çocuklar hakkındaki hükümler ve yetimlerin hakkını âdil bir şekilde gözetmenize dair emirler, kitapta size okunuyor. Hayır olarak siz ne işlerseniz, muhakkak ki Allah onu hakkıyla bilir....
Nisa Suresi, 127. Ayet:
Senden kadınlar hakkında
fet
va soruyorlar. De ki: "Onlar hakkında
fet
vayı size Allah veriyor." Yazılmış hakları olanı kendilerine vermeyip de kendileriyle nikâhlanmak istediğiniz kadınların yetimleri hakkında, ezilip horlanan çocuklar hakkında, yetimler için adaleti yerine getirmeniz hakkında. Kitap'ta olup da yüzünüze karşı okunan şeyler var. Hayır olarak yaptığınız her şeyi Allah, hakkıyla bilmektedir....
Nisa Suresi, 128. Ayet:
Ve in imraetun hâ
fet
min ba’lihâ nuşûzen ev ı’râdan fe lâ cunâha aleyhimâ en yuslıhâ beynehumâ sulhâ(sulhan). Ves sulhu hayr(hayrun). Ve uhdıratil enfusuş şuhh(şuhha). Ve in tuhsinû ve tettekû fe innallâhe kâne bi mâ ta’melûne habîrâ(habîran)....
Nisa Suresi, 128. Ayet:
1.
ve in
: ve eğer, şayet, ... ise, olsa
2.
imraetun
: bir kadın
3.
hâ
fet
: korktu
4.
min ba'li-hâ
: kendi kocasın...
Nisa Suresi, 137. Ayet:
Muhakkak ki onlar âmenû oldular, sonra inkâr ettiler. Sonra yine âmenû oldular sonra inkâr ettiler. Daha sonra da küfürlerini artırdılar. Allah, onları mağri
fet
edecek değildir ve onları yola (Allah'a ulaştıran Sıratı Mustakîm'e) hidayet edecek değildir....
Nisa Suresi, 137. Ayet:
İnanıp sonra inkar eden, tekrar inanıp tekrar inkar eden ve daha sonra inkarlarında ileri giden kimseleri ALLAH af
fet
meyecek ve onlara yol göstermeyecek...
Nisa Suresi, 137. Ayet:
Allah, önce iman edip arkasından küfredenleri, sonra yine iman edip arkasından küfredenleri, sonra da kafirliklerini koyulaştıranları asla af
fet
meyecek, kendilerini doğru yola iletmeyecektir....
Nisa Suresi, 137. Ayet:
Onlar ki inandılar, sonra küfre saptılar; yine inandılar, tekrar küfre saptılar, sonra da küfrü artırdılar; işte Allah onları af
fet
meyecek, onları hiçbir yola kılavuzlamayacaktır....
Nisa Suresi, 141. Ayet:
Ellezîne yeterabbesûne bikum, fe in kâne lekum
fet
hun minallâhi kâlû e lem nekun meakum, ve in kâne lil kâfirîne nasîbun, kâlû e lem nestahviz aleykum ve nemna’kum minel mu’minîn(mu’minîne. Fallâhu yahkumu beynekum yevmel kıyâmet(kıyâmeti). Ve len yec’alallâhu lil kâfirîne alâl mu’minîne sebîlâ(sebîlen)....
Nisa Suresi, 141. Ayet:
1.
ellezîne
: onlar, ... olanlar
2.
yeterabbesûne
: gözlüyorlar
3.
bi-kum
: sizi
4.
fe
: öyle ki, o zaman
Nisa Suresi, 141. Ayet:
Onlar sizi gözlüyorlar öyle ki, size Allah'tan bir
fet
ih (zafer) olunca, "Biz sizinle beraber olmadık mı?" dediler. Ve şayet kâfirlerin zaferden bir nasibi oldu ise (o zaman da) “Biz sizin üzerinize siper olmadık mı? Ve size mü'minlerden (gelecek olana) mani olmadık mı?" dediler. Artık Allah, kıyâmet günü sizin aranızda hükmedecektir. Ve Allah kâfirlere, mü'minlere karşı asla bir yol açacak değildir....
Nisa Suresi, 141. Ayet:
Onlar sizi gözetleyip duran kimselerdir. Eğer Allah tarafından size bir
fet
ih (zafer) nasip olursa, “Biz sizinle beraber değil miydik?” derler. Şayet kâfirlerin (zaferden) bir payı olursa, “Size üstünlük sağlayıp sizi mü’minlerden korumadık mı?” derler. Allah, kıyamet günü aranızda hükmünü verecektir. Allah, mü’minlerin aleyhine kâfirlere hiçbir yol vermeyecektir....
Nisa Suresi, 141. Ayet:
Onlar, sizin ahvâlinizi gözetip dururlar. Siz, Allah'ın lütfüyle bir
fet
ih elde ederseniz biz de derler, sizinle değil miydik? Kâfirlere bir zafer payı düşse üstünlüğünüzü temin etmedik mi, inananların, size hücumunu menetmedik mi derler. Kıyamet gününde, Allah hakkınızda hükmeder ve Allah, kâfirlere, müminler aleyhine bir yol, bir başarı vermez....
Nisa Suresi, 141. Ayet:
Onlar sizi sürekli gözetleyip dururlar. Eğer size Allah tarafından bir
fet
ih nasip olursa: 'Biz de sizinle birlikte değil miydik?' derler. Eğer kâfirlere bir pay olursa bu kez onlara: 'Size üstünlük sağlayıp sizi mü'minlerden korumadık mı?' derler. Kıyamet gününde Allah aranızda hüküm verecektir. Allah, kâfirlere mü'minlerin aleyhine bir yol vermeyecektir....
Nisa Suresi, 141. Ayet:
Onlar sizi gözetleyip duruyorlar. Size Allah'tan bir
fet
ih (zafer ve ganimet) gelirse: "Sizinle birlikte değil miydik?" derler. Ama kafirlere bir pay düşerse: "Size üstünlük sağlamadık mı, mü'minlerden size (gelecek tehlikeleri) önlemedik mi?" derler. Allah, kıyamet günü aranızda hükmedecektir. Allah, kafirlere mü'minlerin aleyhinde kesinlikle yol vermez....
Nisa Suresi, 141. Ayet:
O münafıklar sizin hâlinizi gözetleyip beklerler: Eğer Allah tarafından size bir
fet
ih (zafer) olursa derler ki: “- Biz sizinle beraber değil miydik, bize de mal ve ganimetten verin.” Fakat kâfirlere bir zafer hissesi düşerse, kâfirlere hitaben: “- Biz, size yardım ederek üstünlüğünüzü temin etmedik mi? Size mü’minlerden gelecek ziyanı önlemedik mi? (Bizi de ganimete ortak yapın)”, derler. Artık Allah, kıyamet gününde aranızda hükmünü verir; ve Allah elbette o günde, kâfirler için mü’minler aley...
Nisa Suresi, 141. Ayet:
Onlar ki sizi gözetiyorlar: eğer Allahdan size bir
fet
h olursa «beraber değil miydik?» diyecekler ve eğer kâfirlere bir nasîb düşerse «biz sizden üstün gelmedik mi? sizi mü'minlerden kurtarmadık mı?» diyecekler, artık kıyamet günü Allah beyninizde bir yol verecek değil...
Nisa Suresi, 141. Ayet:
Onlar sizi gözetleyip duruyorlar. Size Tanrı'dan bir
fet
ih (zafer ve ganimet) gelirse: "Sizinle birlikte değil miydik?" derler. Ama kafirlere bir pay düşerse: "Size üstünlük sağlamadık mı, inançlılardan size (gelecek tehlikeleri) önlemedik mi?" derler. Tanrı, kıyamet günü aranızda hükmedecektir. Tanrı, kafirlere inançlıların aleyhinde kesinlikle yol vermez....
Nisa Suresi, 141. Ayet:
Onlar hep sizi gözetleyib duranlardır. Onun için eğer Allahdan size bir
fet
h (-u zafer) olursa: «Biz de sizinle beraber değil miydik?» derler. Şayet kâfirlere bir (zafer) hisse (si) düşerse (o vakit da kâfirlere dönerek): «Biz size (yardım ederek) galebenizi te'min etmedik mi? Size mü'minlerden (gelecek felâketi) önlemedik mi?» derler. Artık Allah, kıyaamet günü (onlarla sizin) aranızda hükmünü verecekdir. Allah, kâfirlere mü'minlerin aleyhinde (galebeye) asla bir yol (ve imkân) bahşetmez. ...
Nisa Suresi, 141. Ayet:
Onlar (o münâfıklar öyle kimselerdir) ki, sizi gözetliyorlar; bu yüzden size Allah’dan bir
fet
ih (bir zafer nasîb) olursa: '(Biz de) sizinle berâber değil miydik? (Bize de ganîmet verin!)' derler; fakat kâfirlere bir (zafer) nasîb olursa (onlara da): 'Size galib gelmedik mi (sizi öldürme imkânına sâhib olup da kendi hâlinize bırakmadık mı)? Hem mü’minleri sizden men' etmedik mi?' derler. Artık Allah, kıyâmet günü aranızda hüküm verecektir. Ve Allah, kâfirlere mü’minler aleyhinde (kalıcı bir gali...
Nisa Suresi, 141. Ayet:
Onlar sizi gözetleyip dururlar. Eğer size Allah'tan bir
fet
ih nasibolursa: "Biz de sizinle beraber değil miydik?" derler. Ve eğer savaşta kâfirlerin bir payı olur(savaşı düşmanlarınız kazanır)sa, (bu kez onlara): "Biz size üstünlük sağlayıp, sizi mü'minlerden korumadık mı?" derler. Artık kıyâmet gününde Allâh, aranızda hükmedecek ve mü'minlere karşı kâfirlere asla yol vermeyecektir....
Nisa Suresi, 141. Ayet:
Onlar sizi gözetleyip durmaktalar. Size Allah'tan bir
fet
ih (zafer ve ganimet) gelirse: «Sizinle birlikte değil miydik?» derler. Ama kâfirlere bir pay düşerse: «Size üstünlük sağlamadık mı, mü'minlerden size (gelecek tehlikeleri) önlemedik mi?» derler. Allah, kıyamet günü aranızda hükmedecektir. Allah, kâfirlere mü'minlerin aleyhinde kesinlikle yol vermez.....
Nisa Suresi, 141. Ayet:
Sizi gözetleyip duruyorlar. Allah'tan size
fet
ih nasip olursa, "sizinle birlikte değil miydik" diyecekler. Kâfirlere bir nasip ulaşırsa şunu söyleyecekler: "Başarınıza destek vermedik mi, müminlere karşı size siper olmadık mı?" Artık kıyamet günü aranızda Allah hükmedecektir. Allah, müminler aleyhine kâfirlere bir yol asla nasip etmez....
Nisa Suresi, 153. Ayet:
1.
yes'elu-ke
: senden istiyorlar
2.
ehlu el kitâbi
: Kitap ehli
3.
en tunezzile
: indirmeni
4.
aleyhim
: onlara
Nisa Suresi, 153. Ayet:
Kitap ehli senden, kendilerine gökten bir kitap indirmeni istiyorlar. Oysa Hz. Musa'dan, bundan daha da büyüğünü istemişler, “O halde, bize Allah'ı açıkça göster.” demişlerdi. Bunun üzerine, zulümlerinden dolayı onları yıldırım yakaladı (helâk etti). Ardından kendilerine belgeler (açık mucizeler) geldikten sonra da buzağıyı (ilâh) edindiler. Buna rağmen, onları bundan (bu suçlarından dolayı) af
fet
tik ve Hz. Musa'ya “apaçık sultan (güç ve delil)” verdik....