Axtarış Nəticələri
Ana Səhifə
Surələr
Məallər
Blog
Furqan Suresi, 58. Ayet:
Ölümsüz və daim diri olan Allaha təvəkkül et və Onu həmd ilə təsbeh et!
Onun,
qullarının günahlarından xəbərdar olması kifayətdir....
Mömin Suresi, 24. Ayet:
Fir
onun,
Hamanın və Qarunun yanına. Ancaq onlar: “Bu, çox yalançı bir sehrbazdır!” - dedilər....
Şüəra Suresi, 155. Ayet:
"Bu dişi dəvədir. Müəyyən gündə su içmək haqqı
onun,
müəyyən gündə isə sənindir". dedi....
Tur Suresi, 39. Ayet:
Yoxsa qızlar
onun,
oğlanlar sənindir?...
Hicr Suresi, 20. Ayet:
Sizdən və sizin ruzi vermədiklərinizdən (qul, kəniz, ev heyvanları və sairədən) ötrü yaşayış üçün lazım olan hər şey yaratdıq. (Ruzini siz yox, Biz veririk.
Onun,
sadəcə olaraq ixtiyarı sizdədir)....
Şüəra Suresi, 155. Ayet:
(Saleh) dedi: “Bu, (Allahın möcüzəsi olan) dişi (maya) bir dəvədir. Su içmək növbəsi bir gün
onun,
bir gün sizindir! (Bir gün çeşmədən o, su içsin, bir gün də siz için. Bir-birinizə mane olmayın!)...
Mömin Suresi, 24. Ayet:
Fir
onun,
(onun vəziri) Hamanın və Qarunun yanına. Onlar isə: “Bu sehrbazdır, yalançıdır!” – dedilər....
Taha Suresi, 71. Ayet:
O (Firon), dedi: “Mən sizə izin verməmişdən əvvəl siz Ona iman gətirdiniz, çünki O, əslində sizə sehr öyrədən böyüyünüzdür. (Heç eybi yoxdur). Mən də sizin əl-ayağınızı çarpaz kəsdirib xurma ağaclarının kötüklərindən asacağam. Onda hansımızın (mən Fir
onun,
yoxsa Musanın Allahının) əzabının daha şiddətli və daha sürəkli olduğunu biləcəksiniz!”...
Tövbə Suresi, 114. Ayet:
İbrahim'in babası için bağışlanma dilemesinin sebebi, ona söz vermiş olmasıydı. Ama
onun,
Allah'a düşman olduğu kendisine açıkça belli olunca, ondan uzaklaştı. Kuşkusuz İbrahim, çok ince ruhlu ve yumuşak huylu biriydi....
Hicr Suresi, 60. Ayet:
Onun karısı hariç.
Onun,
mutlaka geride kalanlardan olmasını takdir ettik....
Qəsəs Suresi, 12. Ayet:
Biz,
onun,
sütannelerinin sütünü emmemesini sağladık. Bunun üzerine: "Size, onun bakımını üstlenecek ve onu iyi yetiştirecek bir aile göstereyim mi?" dedi....
Bəqərə Suresi, 26. Ayet:
Allah, bir sivrisineği, ondan daha da ötesi bir varlığı örnek olarak vermekten çekinmez. İman edenler
onun,
Rablerinden (gelen) bir gerçek olduğunu bilirler. Küfre saplananlar ise, “Allah, örnek olarak bununla neyi kastetmiştir?” derler. (Allah) onunla birçoklarını saptırır, birçoklarını da doğru yola iletir. Onunla ancak fasıkları saptırır....
Bəqərə Suresi, 26. Ayet:
Allâh, bir sivrisineği hattâ onun da üstünde olan(ondan daha zayıf bir varlığ)ı misal vermekten utanmaz. İnananlar
onun,
Rablerinden (gelen) bir gerçek olduğunu bilirler. İnkâr edenler ise: "Allâh, bu misalle ne demek istedi?" derler. (Allâh), onunla birçoğunu saptırır ve yine onunla birçoğunu yola getirir. Onunla sadece fâsıkları saptırır....
Bəqərə Suresi, 54. Ayet:
Ve bir vakit Musa kavmine dedi ki: «Ey kavmim cidden siz o danaya tutulmanızla kendinize zulmettiniz gelin bârinize dönün, tevbe edin de nefislerinizi öldürün, böyle yapmanız bâriniz yanında sizin için hayırlıdır» bu suretle tevbenizi kabul buyurdu. Filhakika o, öyle tevvab öyle rahîmdir...
Bəqərə Suresi, 54. Ayet:
Ve bir vakit Musa, kavmine dedi ki: «Ey kavmim, cidden siz o buzağıya tapmakla kendinize zulmettiniz. Gelin yaratanınıza dönün, tevbe edin de nefislerinizi öldürün. Böyle yapmanız yaratanınız yanında sizin için hayırlıdır.» Böylece tevbenizi kabul buyurdu. Gerçekten O, tevbeleri çok kabul eden, devamlı merhamet edendir....
Bəqərə Suresi, 61. Ayet:
Fakat siz, 'Musa! Artık tek bir çeşit yiyeceğe dayanamıyacağız. Rabbini bizim için çağır da bize fasulye, kabak, sarımsak, mercimek, soğan gibi toprağın bitirdiğinden yetiştirsin,' demiştiniz de, 'İyi olanı daha düşük olanla mı (özgürlüğü kölelikle mi) değiştirmek istiyorsunuz? İsterseniz Mısır'a geri dönün, orada aradığınızı bulabilirsiniz!,' demişti. Böylece alçaklık ve yoksulluğa mahkum edildiler ve ALLAH'ın gazabına uğradılar. Çünkü onlar ALLAH'ın ayetlerine karşı sürekli nankörce davranıyor...
Bəqərə Suresi, 69. Ayet:
«ORabbine bizim adimiza yalvar da ne renk oldugunu bize bildirsin» dediler. «O,
onun,
bakanlarin icini acan parlak sari renkli bir sigir oldugunu soyluyor» dedi.»...
Bəqərə Suresi, 69. Ayet:
'Rabbine bizim adımıza yalvar da ne renk olduğunu bize bildirsin' dediler. 'O,
onun,
bakanların içini açan parlak sarı renkli bir sığır olduğunu söylüyor' dedi....
Bəqərə Suresi, 69. Ayet:
“Rabbine bizim için duâ et, renginin nasıl olduğunu açıklasın. ” dediler. “Allah
onun,
bakanların içini açan, altın sarısı gibi bir sığır olduğunu söylüyor. ” demişti....
Bəqərə Suresi, 69. Ayet:
-Bizim için Rabbine dua et de, onun ne renk olduğunu bize iyice açıklasın, dediler. Musa: -Allah,
onun,
bakanların içini açan, parlak sarı bir inek olduğunu söylüyor, dedi....
Bəqərə Suresi, 107. Ayet:
bilmez misin ki Allah, hakikat göklerin ve yerin mülkü, hep
onun,
size de Allahdan başka ne bir veliy vardır ne bir nasîr...
Bəqərə Suresi, 115. Ayet:
Ve doğu da Allah'ındır batı da. Artık hangi tarafa dönerseniz dönün, Allah'ın Vechi (Zat'ı) işte oradadır. Muhakkak ki Allah Vâsi'dir (rahmeti ve lutfu geniştir, herşeyi ilmi ile kuşatandır)....
Bəqərə Suresi, 115. Ayet:
Doğu da Allah'ındır, batı da. Artık nereye dönerseniz dönün, orada Allah'a dönmüş olursunuz. Şüphe yok ki Allah'ın lütfü, rahmeti boldur, o her şeyi bilir....
Bəqərə Suresi, 115. Ayet:
Doğu da, batı da Allah’ındır. Allah’ın emrini yerine getirme, Allah’ın rızasını kazanma niyetiyle hangi tarafa dönerseniz dönün, Allah’ın rızası oradadır. Allah’ın nimeti ve rahmeti geniştir. O her şeyi bilir....
Bəqərə Suresi, 115. Ayet:
Bununla beraber, doğu da Allah'ın, batı da Allah'ındır. Artık nereye dönerseniz dönün, orası Allah'a çıkar. Şüphe yok ki, Allah(ın rahmeti) geniştir, O, her şeyi bilendir....
Bəqərə Suresi, 116. Ayet:
Hem o zalimler Allah veled ittihaz etti dediler, haşa, sübhane: Doğrusu Göklerde ve Yerde ne varsa hep
onun,
hepsi ona Râm...
Bəqərə Suresi, 144. Ayet:
Gerçekten yüzünün gök yüzünde aranıp durduğunu görüyoruz. Artık gönlünü ferah tut, seni hoşnut olacağın bir kıbleye yönelteceğiz. Haydi yüzünü Mescid-i Haram'a doğru çevir! Siz de ey insanlar, nerede bulunursanız, yüzünüzü o yana doğru çeviriniz. Kendilerine kitap verilmiş olanlar da şüphesiz
onun,
Rablerinden gelen bir gerçek olduğunu kesinlikle bilirler. Allah, onların yaptıklarından ve yapacaklarından habersiz değildir....
Bəqərə Suresi, 144. Ayet:
Biz senin, yüzünün ha bire göğe doğru çevrildiğini elbette görüyoruz. Hoşlanacağın bir kıbleye seni elbette döndüreceğiz. Artık yüzünü Mescid-i Haram yönüne çevir. Nerede olsanız yüzünüzü Mescid-i Haram yönüne döndürün. Kendilerine kitap verilenler,
onun,
Rablerinden bir gerçek olduğunu çok iyi bilirler. Allah onların yapıp ettiklerinden habersiz değildir....
Bəqərə Suresi, 150. Ayet:
1.
ve min haysu
: ve nereden
2.
harecte
: sen çıktın
3.
fe
: o zaman
4.
velli
: dön, çevir
Bəqərə Suresi, 199. Ayet:
Sonra insanların, hep birden Arafat'tan döndüğü yerden siz de dönün, Allah'tan yarlıganmak dileyin. Şüphe yok ki Allah suçları örter, rahîmdir....
Bəqərə Suresi, 255. Ayet:
Allah, başka tanrı yok ancak o, daima yaşıyan, daima duran tutan hayy-ü kayyum o, ne gaflet basar onu ne uyku, göklerdeki ve yerdeki hep
onun,
kimin haddine ki onun izni olmaksızın huzurunda şafaat edecek? Onların önlerinde ne var arkalarında ne var hepsini bilir, onlar ise onun dilediği kadarından başka ilm-i ilahîsinden hiç bir şey kavrıyamazlar, onun kürsîsi bütün gökleri ve yeri kucaklamıştır. Her ikisini görüb gözetmek ona bir ağırlık da vermez. O öyle ulu, öyle büyük azametlidir....
Bəqərə Suresi, 266. Ayet:
Sizden biriniz temenni eder mi ki, onun altından nehirler akan hurmalık ve üzümlükten bir bahçesi olsun
onun,
orada her türlü ürünü (meyvesi) bulunsun ve ona yaşlılık isabet etsin (ihtiyarlasın) ve onun zayıf (güçsüz) çocukları bulunsun. Sonra da ona (bahçeye), içinde ateş bulunan bir kasırga isabet etsin, böylece onu yaksın. Allah size âyetleri, işte böyle beyan ediyor (açıklıyor). Umulur ki böylece siz tefekkür edersiniz....
Ali-İmran Suresi, 7. Ayet:
O, kitabı, Kur’ân’ı sana indirendir.
Onun,
Kur’ân’ın bir kısım âyetleri muhkemdir. Bunlar Kur’ân’ın, bütün kutsal kitapların esasıdır, levh-i Mahfuzda yazılı temel kurallardır. Diğerleri de insanlığın devamlı çoğalan meselelerine çözüm getirmeye müsait, birden fazla mânaya açık, müteşabih âyetlerdir. Akılları, kalpleri sapmaya meyilli, kötü niyetli olanlar, sırf fitne çıkarmak, ortalık bulandırmak, kelimelere keyfî anlamlar yükleyerek te’vil yapıp kafa karıştırmak arzusunda oldukları için, müteş...
Nisa Suresi, 38. Ayet:
1.
ve ellezîne
: ve onlar
2.
yunfıkûne
: infak ederler, verirler, harcarlar
3.
emvâle-hum
: onların malları, kendi malları, malları
4.
Maidə Suresi, 40. Ayet:
Bilmezmisin ki Allah, bütün Semavat-ü Arz mülkü
onun,
dilediğini azaba çeker, dilediğinin günâhını örter olduğunu? Allah her şey'e kadîrdir...
Ənam Suresi, 13. Ayet:
Halbuki gecede gündüzde barınan ne varsa
onun,
ve işiden bilen ancak o...
Ənam Suresi, 30. Ayet:
Ama sen (onları) Rablerinin huzuruna çıkarılacakları (ve)
Onun,
"Bu, hakikat değil mi?" diye soracağı zaman görsen. Onlar, "Evet, Rabbimiz hakkı için öyle!" diye cevap verecekler. (Bunun üzerine,) Allah, "Tadın öyleyse" diyecek, "hakikati reddetmenizden doğan bu azabı!"...
Ənam Suresi, 62. Ayet:
Sonra o kabzolunanlar hak mevlâları Allaha redd-ü teslim edilirler, agâh olun, huküm
onun,
ve o hisab görenlerin en seri'ı...
Ənam Suresi, 70. Ayet:
Dinlerini oyun ve eğlence haline getirmiş, dünya hayatı kendilerini aldatmış olanları bırak da o Kur'an ile şunu hatırlat: Bir kişi, kendi elinin üretip kazandığına teslim edilirse
onun,
Allah dışında ne bir dostu kalır ne de şefaatçısı. Her türlü fidyeyi verse de ondan kabul edilmez. İşte bunlar, kazandıklarına teslim edilmişlerdir. Nankörlük ettiklerinden ötürü onlar için kaynar sudan bir içki ve korkunç bir azap vardır....
Ənam Suresi, 71. Ayet:
De ki: "Allah'ın berisinden, bize yarar da zarar da veremeyecek şeylere mi yakaralım? Allah bize kılavuzluk ettikten sonra ökçelerimiz üstüne geri mi döndürelim? O kişi gibi, şeytanlar kendisini ayartıp yeryüzünde şaşkın dolaşır hale getirmişlerdir. Oysaki
onun,
"Bize gel!" diye doğruya ve güzele çağıran arkadaşları vardır." De ki: "Allah'ın kılavuzluğudur gerçek kılavuzluk. Âlemlerin Rabbi Allah'a teslim olmakla emrolunduk biz."...
Ənam Suresi, 73. Ayet:
Ve o Gökleri, Yeri yaradan hakkıyle o, hem ol! diyeceği gün o da oluverir. Hak onun dediği, Sur üfürüleceği gün de mülk
onun,
hem gaybe âlim hem şehadete, hakîm odur, habîr o...
Ənam Suresi, 114. Ayet:
“Size Kitab’ı (Kur’an’ı) hak olarak indiren O iken ben Allah’tan başka bir hakem mi arayacağım?” (de). Kendilerine kitap verdiklerimiz de
onun,
Rabbin katından hak olarak indirilmiş olduğunu bilirler. O hâlde, sakın şüphecilerden olma....
Ənam Suresi, 114. Ayet:
(De ki:) 'Hiç Allah’dan başka bir hakem mi ararım? Hâlbuki size Kitâb’ı(Kur’ân’ı, içinde hak ile bâtıl) iyice açıklanmış olarak indiren O’dur.' Kendilerine kitab verdiğimiz kimseler de gerçekten
onun,
Rabbin tarafından hak olarak indirilmiş olduğunu bilirler; öyle ise sakın şübhe edenlerden olma!...
Ənam Suresi, 114. Ayet:
Hakkı açıkça bildiren kitabı size O indirdiği halde, ben Allah'tan başka hakem mi arayacağım? Kendilerine kitap verdiklerimiz,
onun,
Rabbinden hak olarak indirilmiş olduğunu bilirler; bundan şüphen olmasın....
Ənam Suresi, 114. Ayet:
Allah size Kitap'ı ayrıntılı kılınmış bir halde indirmişken, Allah'ın dışında bir hakem mi arayayım? Kendilerine Kitap verdiklerimiz,
onun,
Rabbinden hak olarak indirildiğini biliyorlar. Sakın kuşkuya düşenlerden olma....
Ənam Suresi, 163. Ayet:
Şeriki yoktur
onun,
ben bununla emrolundum ve ben müslimînin evveliyim...
Əraf Suresi, 54. Ayet:
Şüphe yok, Rabbimiz, öyle bir Allah'tır ki gökleri ve yeryüzünü altı günde yaratmıştır da sonra Arşa hâkim ve mutasarrıf olmuştur; aceleyle ve durmadan geceyi takib eden gündüze gecenin örtüsünü atar, o örtüyle örter onu ve güneş de onun emrine râm olmuştur, ay da, yıldızlar da. İyice bil ki yaratış da
onun,
buyruk da; âlemlerin Rabbi Allah'ın şanı ne de yücedir....
Əraf Suresi, 54. Ayet:
Filvakı' rabbınız o Allahdır ki Gökleri ve Yeri altı gün içinde yarattı, sonra Ârş üzerine istiva buyurdu, geceyi gündüzü bürür, o onu kışkırtarak ta'kıb eyler, güneş ve ay ve bütün yıldızlar emrine müsahhar, bak halk
onun,
huküm
onun,
evet o rabbül'âlemin olan Allah ne ulu!.....
Əraf Suresi, 148. Ayet:
1.
vettehaze (ve ittehaze)
: ve edindiler
2.
kavmu mûsâ
: Musa (as)'ın kavmi
3.
min ba'di-hi
: ondan sonra
4.
min huliyyi-him
Əraf Suresi, 148. Ayet:
Musa (A.S)'nın kavmi, ondan sonra (Musa A.S'ın Tur dağına gitmesinden sonra) ziynet eşyalarından, böğüren (ses çıkaran) bir buzağı heykeli (yapıp) onu (ilâh) edindiler.
Onun,
onlarla konuşmadığını ve onları yola hidayet etmediğini (hidayete erdirmediğini) görmüyorlar mı? Onu (ilâh) edindiler ve zalimler oldular....
Əraf Suresi, 148. Ayet:
Musa'nın halkı kendisinden sonra, süs eşyalarından, böğürmesi olan bir buzağı heykeli yapıp putlaştırdılar.
Onun,
konuşmaktan ve kendilerine yol göstermekten aciz olduğunu görmediler mi? Onu benimseyerek zalimlerden oldular....
Əraf Suresi, 157. Ayet:
Ümmi Peygambere, elçiye tabi olan kimseler, yanlarında bulunan Tevrat ve İncil’de,
onun,
“kendilerine iyiliği emreder, kötülüğü yasaklar, temiz şeyleri kendilerine helal; pis şeyleri onlara haram kılar, onlardan boyunlarını büken ağır yükü kaldırır” yazdığını görürler. Ona iman edenler, onu destekleyip, yardım eden ve onunla gönderilen aydınlatıcıya uyanlar, işte onlar, kurtuluşa erecek olanlar onlardır....
Əraf Suresi, 158. Ayet:
De ki: ey insanlar! Haberiniz olsun ben size, sizin hepinize Allahın Resulüyüm, o Allah ki bütün Semavat-ü Arzın mülkü
onun,
ondan başka ilâh yok, hem diriltir hem öldürür, onun için gelin iyman edin Allaha ve Resulüne, Allaha ve Allahın bütün kelimatına iyman getiren o ümmî Peygambere, ve ittiba' edin ona ki bu hidâyete irebilesiniz...
Əraf Suresi, 171. Ayet:
1.
ve iz netaknâ el cebele
: dağı kaldırdığımız zaman
2.
fevka-hum
: onların üstüne
3.
keenne-hu
: sanki o, o ... gibi
4.
zulle...
Tövbə Suresi, 114. Ayet:
1.
ve mâ kâne istigfâru
: ve bağışlanma, mağfiret dilemesi olmaz, olamaz
2.
ibrâhîme
: İbrâhîm
3.
li ebî-hi
: babası için
4.
il...
Tövbə Suresi, 114. Ayet:
İbrahim'in, atası için yarlıganma dilemesi, ancak ona vaadettiğini tutmak içindi. Fakat
onun,
Allah düşmanı olduğu kendisince iyice anlaşıldığı zaman ondan vazgeçti. Şüphe yok ki İbrahim, çok ağlayıp duâ eden, insanlara fazlasıyla merhamet eden bir zattı....
Tövbə Suresi, 114. Ayet:
İbrâhim'in babası için mağfiret dilemesi, sadece ona verdiği bir sözden ötürü idi. Fakat
onun,
bir Allâh düşmanı olduğu, kendisine belli olunca ondan uzak durdu. Gerçekten İbrâhim, çok içli ve yumuşak huylu idi....
Tövbə Suresi, 116. Ayet:
Hakikat Allah, bütün Göklerin Yerin mülkü
onun,
diriltir de öldürür de ve size ondan başka ne bir veliy vardır ne bir nasîr...
Hud Suresi, 4. Ayet:
Dönüp varacağınız yer, Allah'ın tapısıdır ve
onun,
her şeye gücü yeter....
Hud Suresi, 41. Ayet:
Ve Nûh, binin gemiye dedi; akıp gitmesi de Allah adıyladır
onun,
durması da. Şüphe yok ki Rabbim, suçları örter, rahîmdir....
Hud Suresi, 61. Ayet:
Semûd kavmine de kardeşleri Salih’i elçi olarak gönderdik. "Ey benim halkım!" dedi, "Yalnız Allah’a ibadet edin, çünkü sizin O’ndan başka ilahınız yoktur. Sizi topraktan yetiştirip yaratan, sizi orada yaşatan O’dur. O halde O’ndan mağfiret dileyin, yine O’na dönün, tövbe edin.Çünkü Rabbim kullarına çok yakın ve onların tövbe ve dualarını kabul edendir."...
Yusif Suresi, 80. Ayet:
(80-82) Umidsizlige dusunce, konusmak uzere bir kenara cekildiler. Buyukleri soyle dedi: «Babanizin Allah'a karsi sizden bir soz aldigini, daha once Yusuf meselesinde de ileri gittiginizi bilmiyor musunuz? Artik babam bana izin verene veya Allah hakkimda hukum verene kadar ki O, hukmedenlerin en iyisidir bu yerden ayrÙlmayacagÙm. Siz d
onun,
babanÙza gidin ve deyin ki: «Ey BabamÙz! Senin oglun hÙrsÙzlÙk yaptÙ, bu bildigimizden baska bir sey gormedik; gorulmeyeni de bilmeyiz; bulundugumuz kasabanÙ...
Yusif Suresi, 80. Ayet:
Ümidsizliğe düşünce, konuşmak üzere bir kenara çekildiler. Büyükleri şöyle dedi: 'Babanızın Allah'a karşı sizden bir söz aldığını, daha önce Yusuf meselesinde de ileri gittiğinizi bilmiyor musunuz? Artık babam bana izin verene veya Allah hakkımda hüküm verene kadar ki O, hükmedenlerin en iyisidir bu yerden ayrılmayacağım. Siz dönün, babanıza gidin ve deyin ki: Ey Babamız! Senin oğlun hırsızlık yaptı, bu bildiğimizden başka bir şey görmedik; görülmeyeni de bilmeyiz; bulunduğumuz kasabanın halkına...
Yusif Suresi, 81. Ayet:
(80-82) Umidsizlige dusunce, konusmak uzere bir kenara cekildiler. Buyukleri soyle dedi: «Babanizin Allah'a karsi sizden bir soz aldigini, daha once Yusuf meselesinde de ileri gittiginizi bilmiyor musunuz? Artik babam bana izin verene veya Allah hakkimda hukum verene kadar ki O, hukmedenlerin en iyisidir bu yerden ayrÙlmayacagÙm. Siz d
onun,
babanÙza gidin ve deyin ki: «Ey BabamÙz! Senin oglun hÙrsÙzlÙk yaptÙ, bu bildigimizden baska bir sey gormedik; gorulmeyeni de bilmeyiz; bulundugumuz kasabanÙ...
Yusif Suresi, 81. Ayet:
«Siz dönün, babanıza da deyin ki: — Ey pederimiz, oğlun, inan ki, (zaahiri emre nazaran) hırsızlık etdi. Biz bildiğimizden başkasına şâhidlik yapmadık. Gaybın bekçileri de değildik». ...
Yusif Suresi, 81. Ayet:
“Siz dönün, babanıza deyin ki: “Ey babamız! Oğlun inan ki hırsızlık etti. Biz bildiğimizden başka bir şey görmedik. Görülmeyeni de bilmeyiz. ”...
Yusif Suresi, 81. Ayet:
Siz dönün, babanıza gidin ve deyin ki: -Ey Babamız! Senin oğlun hırsızlık yaptı, bu bildiğimizden başka bir şey görmedik; görülmeyeni de bilmeyiz....
Yusif Suresi, 81. Ayet:
"Siz dönün, babanıza deyin ki: "Sevgili babamız, bizler farkına varmadan oğlun inan ki hırsızlık etmiş. Biz ancak bildiğimize şahitlik ediyoruz. (Söz verdiğimiz zaman, bu durumun ortaya çıkacağını nereden bilebilirdik?)Gayb bize emanet edilmiş değil ki!"...
Yusif Suresi, 81. Ayet:
"Babanıza dönün, deyin ki: "Ey babamız, oğlun hırsızlık etti! Biz ancak bildiğimize şâhidlik ettik (tasın, onun yükünden çıktığını gördük, ötesini bilmiyoruz), Biz gizliyi bilenler değiliz....
Yusif Suresi, 82. Ayet:
(80-82) Umidsizlige dusunce, konusmak uzere bir kenara cekildiler. Buyukleri soyle dedi: «Babanizin Allah'a karsi sizden bir soz aldigini, daha once Yusuf meselesinde de ileri gittiginizi bilmiyor musunuz? Artik babam bana izin verene veya Allah hakkimda hukum verene kadar ki O, hukmedenlerin en iyisidir bu yerden ayrÙlmayacagÙm. Siz d
onun,
babanÙza gidin ve deyin ki: «Ey BabamÙz! Senin oglun hÙrsÙzlÙk yaptÙ, bu bildigimizden baska bir sey gormedik; gorulmeyeni de bilmeyiz; bulundugumuz kasabanÙ...
İbrahim Suresi, 2. Ayet:
O Allahın ki Göklerde ne var, Yerde ne varsa hep
onun,
şiddetli bir azâbdan da veyl kâfirlere...
Hicr Suresi, 12. Ayet:
Alayı, inkârı, yalanlamayı, hidayeti, İslâm’a planlı cephe alarak, müslümanlığı, müslüman nesilleri yozlaştırma, yok etme suçu işleyen güç ve iktidar sahibi âsilerin, suçluların, günahkârların akıllarına, kalplerine soktuğumuz gibi
onun,
Kur’ân’ın günahkârların kafalarında, kalplerinde yankı bulmadan geçip gitmesine de biz yol açarız....
Hicr Suresi, 60. Ayet:
Yalnız karısını kurtarmayacağız,
onun,
helâk olanlarla berâber şehirde kalmasını takdîr ettik....
Hicr Suresi, 60. Ayet:
"(Lût'un) karısı hariç. . .
Onun,
geride kalanlardan olmasını takdir ettik. "...
Nəhl Suresi, 46. Ayet:
Yahut dönüp dolaşırlarken
onun,
kendilerini yakalamayacağından (emin midirler)? Kendileri buna engel olacak değillerdir!...
Nəhl Suresi, 52. Ayet:
Hem Göklerde yerde ne varsa
onun,
din de daima onundur, öyle iken siz Allahın gayrisinden mi korkuyorsunuz?...
Nəhl Suresi, 99. Ayet:
Çünkü
onun,
âmenû olanlar ve Rab'lerine tevekkül edenler üzerinde bir sultanlığı (yaptırım gücü) yoktur....
Nəhl Suresi, 99. Ayet:
Gerçekte,
onun,
imana erişenlerin ve Rablerine güven bağlamış olanların üzerinde bir nüfuzu/etkisi yoktur:...
Nəhl Suresi, 102. Ayet:
Onun,
apaçık bir gerçeklik ve sarsılmayan bir doğruluk keyfiyeti içinde, imana erişenleri(n durumunu) güçlendirmek ve Allah'a yürekten bağlanıp boyun eğenlere bir doğru yol bilgisi, bir müjde olmak üzre Rabbinden safha safha Kutsal İlham yoluyla indirildiğini söyle....
İsra Suresi, 69. Ayet:
Yoksa
Onun,
sizi tekrar oraya (denize) döndürüb de üstünüze kırıb büken bir fırtına yollamasına ve nihayet yapdığınız nankörlük sebebiyle sizi boğmasına karşı emniyyete mi girdiniz? (Bu suretde de) yine bize karşı onun öcünü alacak bulamazsınız. ...
İsra Suresi, 87. Ayet:
Ancak Rabbinden olan bir rahmetdir (ki onu ibkaa etmişdir). Hakıykat,
Onun,
senin üzerindeki fazl (-u keremi) büyükdür. ...
Kəhf Suresi, 34. Ayet:
1.
ve kâne
: ve oldu
2.
lehu
:
onun,
onun vardır
3.
semerun
: ürün, servet
4.
fe
: böylece, artık
Kəhf Suresi, 43. Ayet:
Onun,
Allah’tan başka kendisine yardım edebilecek kimseleri yoktu. Kendi kendini kurtaracak güçte de değildi....
Kəhf Suresi, 80. Ayet:
Gence gelince,
onun,
anne ve babası mümin idi. Gencin onları azdırıp, küfre sürüklemesinden korktuk....
Kəhf Suresi, 90. Ayet:
Nihayet güneşin doğduğu yere ulaştığında;
onun,
güneşe karşı hiç bir siper yapmadığımız bir kavmin üzerine doğduğunu gördü....
Kəhf Suresi, 90. Ayet:
Sonunda, güneşin doğduğu yere vardığında
onun,
güneşe karşı hiçbir siper yapmadığımız bir kavmin üzerine doğduğunu gördü....
Kəhf Suresi, 90. Ayet:
Güneşin doğduğu yere varınca
onun,
kendilerini sıcaktan koruyacak bir siper nasib etmediğimiz bir halk üzerine doğduğunu gördü....
Məryəm Suresi, 5. Ayet:
(5-6) Dogrusu, benden sonra yerime gececek yakinlarimin iyi hareket etmeyeceklerinden korkuyorum. Karim da kisirdir. Katindan bana bir ogul bagisla ki, bana ve Yakub ogullarina mirasci olsun. Rabbim!
Onun,
rizani kazanmasini da sagla.»...
Məryəm Suresi, 5. Ayet:
(5-6) Doğrusu, benden sonra yerime geçecek yakınlarımın iyi hareket etmeyeceklerinden korkuyorum. Karım da kısırdır. Katından bana bir oğul bağışla ki, bana ve Yakub oğullarına mirasçı olsun. Rabbim!
Onun,
rızanı kazanmasını da sağla.'...
Məryəm Suresi, 6. Ayet:
(5-6) Dogrusu, benden sonra yerime gececek yakinlarimin iyi hareket etmeyeceklerinden korkuyorum. Karim da kisirdir. Katindan bana bir ogul bagisla ki, bana ve Yakub ogullarina mirasci olsun. Rabbim!
Onun,
rizani kazanmasini da sagla.»...
Məryəm Suresi, 6. Ayet:
(5-6) Doğrusu, benden sonra yerime geçecek yakınlarımın iyi hareket etmeyeceklerinden korkuyorum. Karım da kısırdır. Katından bana bir oğul bağışla ki, bana ve Yakub oğullarına mirasçı olsun. Rabbim!
Onun,
rızanı kazanmasını da sağla.'...
Taha Suresi, 40. Ayet:
Kızkardeşin (seni izleyerek) yürüyordu. (Seni saraya aldıkları zaman onlara şöyle) diyordu: “Size, ona kefil olacak (emzirip, bakacak) birisine delil olayım mı (bulmanızda yardım edeyim mi)? Böylece seni, annene döndürdük.
Onun,
gözü aydın olsun ve mahzun olmasın diye. Ve birisini öldürmüştün. O zaman (da) seni, gamdan (üzüntüden) kurtarmıştık. Ve seni, sınavlarla imtihan ettik. Böylece Medyen halkı içinde senelerce kaldın. Sonra kaderin gereği (takdir edilen zamanda buraya) geldin ya Musa!...
Ənbiya Suresi, 13. Ayet:
"Kosup kacmayin; size nimet verilen yere, yurdlariniza d
onun,
elbette sorguya cekileceksiniz» dedik....
Ənbiya Suresi, 13. Ayet:
'Koşup kaçmayın; size nimet verilen yere, yurdlarınıza dönün, elbette sorguya çekileceksiniz' dedik....
Ənbiya Suresi, 13. Ayet:
(Onlara:) «Kaçmayın, içinde bulunduğunuz refaha, yurdlarında dönün, çünkü sorguya çekileceksiniz» (denildi). ...
Ənbiya Suresi, 13. Ayet:
(Ama sanki kendilerine:) "Kaçmaya kalkışmayın; bolluk ve keyif içinde sizi şımartan şeylere, evlerinize yurtlarınıza dönün, ki belki (yapıp ettiklerinizden ötürü) sorguya çekileceksiniz!" (denmiş gibi, kaybettiklerini anlarlar)....
Ənbiya Suresi, 13. Ayet:
(Boşuna) Kaçmayın, (bol bol verilip) içinde şımartıldığınız(ni'metler)e ve yurtlarınıza dönün, çünkü sorguya çekileceksiniz!...
Ənbiya Suresi, 51. Ayet:
Andolsun ki daha önce İbrâhim'e onu doğru yola sevkedecek delilleri vermiştik ve
onun,
buna ehil olduğunu da biliyorduk....
Ənbiya Suresi, 77. Ayet:
Onun,
âyetlerimizi yalanlayan kavminden, biz öcünü aldık. Hakıykat onlar kötü bir kavmdiler. Biz de işte topunu birden (suda) boğduk. ...
Həcc Suresi, 6. Ayet:
Bu da, şüphe yok ki Allah'ın gerçek oluşundandır ve şüphe yok ki o, ölüyü de diriltir ve şüphe yok ki
onun,
her şeye gücü yeter....
Həcc Suresi, 54. Ayet:
Bir de kendilerine ilim verilmiş olanlar
onun,
Rabbinden gelen hak olduğunu bilsinler, böylece ona iman etsinler ve sonuçta da kalpleri ona saygı duysun diye Allah böyle yapar. Hiç şüphe yok ki Allah, iman edenleri doğru yola iletir....
Həcc Suresi, 54. Ayet:
Bir de bu, kendilerine ilim verilenlerin
onun,
Rabbından gelme bir gerçek olduğunu bilip inanmaları ve gönüllerini ona bağlamaları içindir. Muhakkak ki Allah; iman edenleri dosdoğru yola iletir....
Həcc Suresi, 54. Ayet:
Kendilerine ilim verilenlerin,
onun,
Rabbinden gelen gerçek bir vahiy olduğunu bilip, ona inanmaları ve onunla gönüllerini bağlamaları içindir. Şüphesiz Allah, iman edenleri dosdoğru yola iletir....
Həcc Suresi, 54. Ayet:
Kendilerine ilim verilenler
onun,
senin Rabbinden bir hak olduğunu bilsinler, ona inansınlar da kalpleri ona saygı duysun diye böyle yapılmıştır. Şu bir gerçek ki Allah Hâdî'dir, iman edenleri dosdoğru yola mutlaka ulaştıracaktır....
Həcc Suresi, 64. Ayet:
1.
lehu
:
onun,
ona ait
2.
mâ
: şey(ler)
3.
fî es semâvâti
: semalarda
4.
ve mâ
: ve şey(ler)
Möminun Suresi, 33. Ayet:
Onun,
inkarci ve ahirete kavusmayi yalanlayan milletinin ileri gelenleri ki Biz onlara bu dunya hayatinda nimet vermistik soyle dediler: «Bu, yediginizden yiyen, ictiginizden icen sizin gibi bir insandan baska birsey degildir.»...
Möminun Suresi, 33. Ayet:
Onun,
inkarcı ve ahirete kavuşmayı yalanlayan milletinin ileri gelenleri ki Biz onlara bu dünya hayatında nimet vermiştik şöyle dediler: 'Bu, yediğinizden yiyen, içtiğinizden içen sizin gibi bir insandan başka birşey değildir.'...
Möminun Suresi, 61. Ayet:
1.
ulâike
: işte onlar
2.
yusâriûne
: yarışırlar
3.
fî el hayrâti
: hayırlarda
4.
ve hum
: ve onlar
Möminun Suresi, 117. Ayet:
Ve kim Allah'la berâber bir başka mâbûdu çağırırsa
onun,
bu hususta bir burhânı yoktur; sorusu da Rabbine âittir onun; hiç şüphe yok ki kâfirler, kurtulmazlar, muratlarına ermezler....
Nur Suresi, 8. Ayet:
Ve (suçlanan kadına gelince,)
onun,
kocasının yalan söylediğine dair Allah'ı dört defa şahit tutması (bu suça verilecek) cezayı ondan giderir;...
Nur Suresi, 28. Ayet:
Eğer orada kimseyi bulamazsanız, size izin verilinceye kadar artık oraya girmeyin; ve eğer "Dönün" denirse, siz de dönün, bu sizin için daha temizdir. Allah yaptıklarınızı bilendir....
Nur Suresi, 28. Ayet:
Orada hiç kimseyi bulamazsanız (yetkililer tarafından) izin verilmeden oraya girmeyiniz. Size 'Geri dönün,' dendiğinde dönüp gidiniz. Bu, sizin için daha temiz bir davranıştır. ALLAH yaptıklarınızı Bilendir....
Nur Suresi, 28. Ayet:
Bunun üzerine onlarda kimse bulmazsanız size bir izin verilmedikçe içeri girmeyin ve eğer size dönün derlerse dönün, o sizin için daha temizdir ve Allah bütün amellerinize alîmdir...
Nur Suresi, 28. Ayet:
Eğer orada kimseyi bulamazsanız, size izin verilinceye kadar artık oraya girmeyin; ve eğer "dönün" denirse, siz de dönün, bu sizin için daha temizdir. Tanrı yaptıklarınızı bilendir....
Nur Suresi, 28. Ayet:
Eğer orada kimseyi bulamazsanız; size izin verilinceye kadar içeri girmeyin. Şayet size; dönün, denilirse, dönün. Bu, sizin için daha temizdir. Ve Allah; yaptıklarınızı bilir....
Nur Suresi, 28. Ayet:
Eğer orada kimseyi bulamazsanız, size izin verilinceye kadar artık oraya girmeyin; ve eğer size «Dönün» denirse, siz de dönün, bu sizin için daha temizdir. Allah yapmakta olduklarınızı bilendir....
Nur Suresi, 41. Ayet:
1.
e lem tera
: görmüyor musun, görmedin mi
2.
ennallâhe (enne allâhe)
: Allah olduğunu
3.
yusebbihu
: tesbih ederler
4.
lehu
Furqan Suresi, 2. Ayet:
O ki hep Göklerin, yerin mülkü
onun,
hem hiç bir veled edinmedi, hem mülkte ona hiç ortak da yok, her şeyi yarattı da bir takdir ile her birinin hadd-ü mıkdarını ta'yin ederek hepsinin mukadderatını hazırladı...
Furqan Suresi, 5. Ayet:
Yine onlar dediler ki: (Bu âyetler),
onun,
başkasına yazdırıp da kendisine sabah akşam okunmakta olan, öncekilere ait masallardır....
Furqan Suresi, 5. Ayet:
Yine onlar dediler ki: (Bu âyetler),
onun,
başkasına yazdırıp da kendisine sabah akşam okunmakta olan, öncekilere ait masallardır....
Furqan Suresi, 5. Ayet:
Ayrıca, "
Onun,
sabah akşam kendisine okunsunlar diye yazdırdığı eskilerin masalları, efsaneleridir bu!" diyorlar....
Furqan Suresi, 8. Ayet:
«Yahud ona (gökden) bir hazîne atılmalı, yahud
onun,
(meyvelerinden) yiyeceği bir bostanı bulunmalı değil miydi»? O zaalimler (kâfirler, mü'minlere) dedi ki: «Siz büyülenmiş bir adamdan başkasına tâbi' olmuyorsunuz»! ...
Furqan Suresi, 12. Ayet:
O ateş bunları uzak bir yerden görünce,
onun,
öfkesinden köpürüp korkunç uğultusunu duyarlar,...
Şüəra Suresi, 45. Ayet:
Musa da asasını attı. Birden
onun,
onların uyduruverdikleri şeyleri yuttuğunu gördüler....
Şüəra Suresi, 155. Ayet:
Bu dedi, dişi bir deve; su içme hakkı, bir gün
onun,
malûm bir gün de su içme hakkı sizin....
Şüəra Suresi, 155. Ayet:
Dedi ki: "İşte, bu bir dişi devedir; su içme hakkı (bir gün)
onun,
belli bir günün su içme hakkı da sizindir."...
Şüəra Suresi, 155. Ayet:
(Salih peygamber onlara şöyle) dedi: “- İşte bu, (Allah’ın emriyle kayadan çıkardığım) dişi bir deve! Su içme (işi), bir gün
onun,
belli bir gün de (nöbetle) sizin......
Şüəra Suresi, 155. Ayet:
Sâlih, «işte (belge ve mu'cize olarak) bir dişi deve ! Su içme sırası (bir gün)
onun,
belirli bir gün de sizindir....
Şüəra Suresi, 155. Ayet:
Dedi ki: "İşte, bu bir dişi devedir; su içme hakkı (bir gün)
onun,
belli bir günün su içme hakkı da sizindir."...
Şüəra Suresi, 155. Ayet:
(Salih:) "(İşte) şu dişi deve; su içme hakkı (belirli bir gün)
onun,
belirli günlerde de sizindir;...
Şüəra Suresi, 155. Ayet:
Sâlih dedi ki: “İşte mucize bu dişi devedir. Su içme hakkı belirli bir gün
onun,
belirli bir gün de sizindir. ”...
Şüəra Suresi, 155. Ayet:
Salih 'İşte şu deve bir âyettir,' dedi. 'Kuyudan su içme sırası bir gün
onun,
belirlenmiş bir gün de sizindir....
Şüəra Suresi, 200. Ayet:
Kur’ân’ı yalanlamayı, inkârı ve hidayeti kafalarına, kalplerine soktuğumuz gibi,
onun,
Kur’ân’ın İslâm’a planlı cephe alarak, müslümanlığı, müslüman nesilleri yozlaştırma, yok etme suçu işleyen güç ve iktidar sahibi âsilerin, suçluların, günahkârların kafalarında, kalplerinde yankı bulmadan geçip gitmesine de biz yol açtık....
Şüəra Suresi, 208. Ayet:
1.
ve mâ ehleknâ
: ve biz helâk etmedik
2.
min karyetin
: (kasabalardan) bir kasabayı
3.
illâ
: den başka, olmaksızın, olmadıkça
4.
Nəml Suresi, 41. Ayet:
1.
kâle
: dedi
2.
nekkirû
: şeklini değiştirin
3.
lehâ
:
onun,
onu
4.
arşe-hâ
: onun tahtı
Nəml Suresi, 57. Ayet:
Derken, onu ve âilesini kurtardık, ancak karısını kurtarmadık,
onun,
geri kalanlarla kalmasını takdîr etmiştik....
Nəml Suresi, 57. Ayet:
Bunun üzerine biz de hem
onun,
hem geri kalanlardan olmasını takdîr etdiğimiz karısından, başka bütün haanedânını kurtardık. ...
Nəml Suresi, 61. Ayet:
1.
em
: yoksa, veya
2.
men
: kim, kimse
3.
ceale
: kıldı, yaptı, yarattı
4.
el arda
: arz, yeryüzü
Qəsəs Suresi, 12. Ayet:
Biz, daha önce
onun,
süt analarının sütünü emmemesini sağladık. Kız kardeşi, “Size onun bakımını, sizin adınıza üstlenecek ve ona içtenlik ve şefkatle davranacak bir aile göstereyim mi?” dedi....
Qəsəs Suresi, 70. Ayet:
Allah o, başka tanrı yok ancak o, önünde sonunda hamd
onun,
huküm
onun,
nihayet döndürülüp ona götürüleceksiniz...
Rum Suresi, 26. Ayet:
Hem Göklerde ve Yerde kim varsa
onun,
hepsi ona divan durmaktadır...
Rum Suresi, 27. Ayet:
1.
ve huve
: ve o
2.
ellezî
: o , ki o
3.
yebdeu
: (ilk defa) başlatır
4.
el halka
: yaratma
Rum Suresi, 31. Ayet:
Hepiniz Ona dönün, Ondan korkun. Namazı dosdoğru kılın, müşriklerden olmayın. ...
Rum Suresi, 31. Ayet:
Hepiniz O'na dönün, O'ndan korkun. Namaz kılın ve müşriklerden olmayın....
Əhzab Suresi, 13. Ayet:
Onlardan bir grup ise, 'Yesrib halkı, artık tutunamazsınız; geri dönün,' diyordu. Onlardan diğer grup ise, evleri korunduğu halde, 'Evlerimiz korumasız kaldı,' diyerek peygamberden izin istiyorlardı. Tüm amaçları kaçmak idi....
Səba Suresi, 1. Ayet:
Hamd o Allahındır ki göklerde ne var, yerde ne varsa hep
onun,
Âhırette de hamd onun ve o öyle hakîm öyle habîr ki....
Səba Suresi, 6. Ayet:
Kendilerine ilim verilenler, Rabbinden sana indirilen Kur’an’ın gerçek olduğunu ve
onun,
mutlak güç sahibi ve övgüye lâyık Allah’ın yoluna ilettiğini görürler....
Səba Suresi, 6. Ayet:
Kendilerine bilgi verilenler, Rabbinden sana indirilenin (Kur'an'ın) gerçek olduğunu bilir;
onun,
mutlak galip ve övgüye lâyık olan (Allah'ın) yoluna ilettiğini görürler....
Səba Suresi, 6. Ayet:
Kendilerine bilgi verilenler, Rabbinden sana indirilenin (Kur'an'ın) gerçek olduğunu bilir;
onun,
mutlak galip ve övgüye lâyık olan (Allah'ın) yoluna ilettiğini görürler....
Səba Suresi, 6. Ayet:
Kendilerine ilim verilmiş olanlar ise, sana Rabbinden indirilen gerçeğin ta kendisi olduğunu ve
onun,
yüceliğinin sonu olmayan her türlü övgüye layık olan (Allah') ın yolunu gösterdiğini görüyorlar....
Səba Suresi, 6. Ayet:
Kendilerine ilim verilenler ise, Rabbinden sana indirilen Kur'an'ın gerçeğin ta kendisi olduğunu,
onun,
herşeye galip ve övgüye lâyık olan Allah'ın yoluna (İslâm'a) ilettiğini bilir ve görürler....
Səba Suresi, 21. Ayet:
Ve onlar üzerinde hiçbir kudreti yoktu
onun,
ancak biz, âhirete inananla o hususta şüphe içinde kalanı ayırt etmek için yaptık bunu ve Rabbin, her şeyi adamakıllı korur, hiçbir şey, bilgisinden dışarı değil....
Səba Suresi, 21. Ayet:
Onun,
onların üzerinde bir nüfuzu yoktu. Ancak biz ahirete inananı ondan şüphe edenden (ayırıp) bilelim diye (ona fırsat verdik). Rabbin her şeyi koruyandır....
Səba Suresi, 21. Ayet:
Oysa
onun,
kendilerine karşı hiç bir zorlayıcı gücü yoktu ancak biz ahirete iman edeni, ondan kuşku içinde olandan ayırdetmek için (ona bu imkanı verdik). Senin Rabbin, her şeyin üzerinde gözetici, koruyucudur....
Səba Suresi, 21. Ayet:
Halbuki
onun,
onların üzerinde hiçbir hakimiyet gücü yoktu fakat Biz ahirete imanı olanı belirleyecek, ondan şüphe içinde bulunandan ayırt edecektik. Öyle ya, Rabbin herşeyi koruyup gözetendir....
Səba Suresi, 21. Ayet:
Oysa
onun,
onların üzerinde bir gücü yoktu. Ancak biz, ahirete inanan ile, ondan şüphe edeni belirlemek için böyle yaptık. Rabbim, herşeyin koruyucusudur....
Səba Suresi, 21. Ayet:
Oysa
onun,
kendilerine karşı hiç bir zorlayıcı gücü yoktu ancak biz ahirete iman edeni, ondan kuşku içinde olandan ayırdetmek için (ona bu imkânı verdik). Senin Rabbin, her şeyin üzerinde gözetici, koruyucu olandır....
Səba Suresi, 21. Ayet:
Oysaki
onun,
onlar üzerinde hiçbir sultası yoktu. Sadece biz; âhirete inananı, onun hakkında kuşkuya düşenden ayırmak için böyle yapıyorduk. Rabbin herşey üzerinde Hafiz'dir, kollar, korur, gözetir....
Səba Suresi, 22. Ayet:
De ki: Çağırın Allah'tan başka mâbut sandıklarınızı; göklerde ve yeryüzünde bir zerre kadar bile bir şeyleri yoktur onların ve ne eşlikleri, ortaklıkları var Tanrıyla, ne de
onun,
bunlardan bir yardımcısı var....
Fatir Suresi, 13. Ayet:
Geceyi gündüze sokuyor, Şems-ü Kameri ram etmiş her biri (müsemmâ bir ecele) mukadder bir gayeye akıp gidiyor, işte bu gördüklerinizi yapan Allah, rabbınız, mülk
onun,
ondan beride çağırdıklarınız bir kıtmîr idare edemezler...
Yasin Suresi, 11. Ayet:
Sen ey Resulüm, şu kimseyi uyar: İrşâda can kulağıyla tâbi olur, görmediği Rahman’a saygı duyup O’ndan çekinir. Müjdele onu: Mağfiret
onun,
şerefli mükâfat onun......
Sad Suresi, 25. Ayet:
Böylece bu konuda ona mağfiret ettik. Muhakkak ki
onun,
katımızda mutlaka yüksek bir makamı ve güzel bir meabı (sığınağı) vardır....
Sad Suresi, 25. Ayet:
Ve biz de onun bu suçunu örttük ve şüphe yok ki
onun,
katımızda bir yakınlık derecesi ve dönüp geleceği güzel bir makamı vardı....
Sad Suresi, 25. Ayet:
Biz de onun bu hatasını bağışladık. Gerçekten
onun,
bizim katımızda bir yakınlığı ve güzel bir akıbeti (cenneti) vardır....
Sad Suresi, 40. Ayet:
Ve muhakkak ki
onun,
katımızda mutlaka yüksek bir makamı ve güzel bir meabı (sığınağı) vardır....
Sad Suresi, 40. Ayet:
Ve şüphe yok ki
onun,
katımızda bir yakınlık derecesi ve dönüp geleceği güzel bir makamı vardı....
Sad Suresi, 40. Ayet:
Doğrusu
onun,
bizim katımızda büyük bir değeri ve güzel bir yeri vardır....
Sad Suresi, 40. Ayet:
Onun,
bizim katımızda, yakınlığı, büyük bir değeri ve cennette güzel bir makamı var....
Sad Suresi, 40. Ayet:
Doğrusu
onun,
bizim katımızda büyük bir değeri ve güzel bir yeri vardır....
Sad Suresi, 40. Ayet:
Doğrusu
onun,
bizim yanımızda yüksek bir makamı ve güzel bir geleceği vardı....
Sad Suresi, 40. Ayet:
Şüphesiz
onun,
bizim katımızda bir yakınlığı ve iyi bir geleceği vardır....
Zümər Suresi, 6. Ayet:
O odur ki sizi bir tek nefisten yarattı hem onun eşini de ondan yaptı ve sizin için yumuşak başlı hayvanlardan sekiz eş en'am da indirdi: sizleri analarınızın karınlarında üç zulmet hılkatten hılkate yaratıp duruyor. İşte rabbınız Allah o, mülk
onun,
ondan başka tanrı yok, o halde nasıl çevrilirsiniz?...
Zümər Suresi, 54. Ayet:
Size azap gelip çatmadan önce Rabbinize dönün, O'na teslim olun, sonra size yardım edilmez....
Zümər Suresi, 54. Ayet:
Onun için başınıza azab gelib çatmadan (tevbe edib) Rabbinize dönün, O’na hâlis ibadet edin; sonra kurtulamazsınız....
Zümər Suresi, 54. Ayet:
Size azap gelip çatmadan önce Rabbinize dönün, O'na teslim olun, sonra size yardım edilmez....
Zümər Suresi, 54. Ayet:
«Size azâb gelib çatmazdan evvel Rabbinize dönün, Ona teslîm olun (müslüman olun). Sonra yardım edilmezsiniz». ...
Zümər Suresi, 54. Ayet:
"Size azâb gelip çatmadan Rabbinize dönün, O'na teslim olun. Sonra size yardım edilmez."...
Zümər Suresi, 54. Ayet:
Onun için başınıza azap gelip çatmadan (tevbe ile) Rabbinize dönün, O'na teslim olun. Sonra yardım olunmazsınız....
Zümər Suresi, 54. Ayet:
Size azap gelip çatmadan önce Rabbinize dönün, O'na teslim olun, sonra size yardım edilmez....
Mömin Suresi, 26. Ayet:
Firavun dedi ki: “Bırakın beni, Mûsâ’yı öldüreyim. (Faydası olacaksa) Rabbini yardıma çağırsın! Çünkü ben
onun,
dininizi değiştireceğinden, yahut yeryüzünde bozgunculuk çıkaracağından korkuyorum.”...
Mömin Suresi, 26. Ayet:
Firavun: Bırakın beni, dedi. Musa'yı öldüreyim; (Kurtarabilirse) Rabbine yalvarsın! Çünkü ben
onun,
dininizi değiştireceğinden, yahut yeryüzünde fesat çıkaracağından korkuyorum....
Mömin Suresi, 26. Ayet:
Firavun: 'Bırakın beni, Mûsâ’yı öldüreyim. Rabbine dua etsin de kendisini kurtarsın. Ben,
onun,
sizin inançlarınızı, rejiminizi değiştireceğinden, ülkede, yeryüzünde karışıklık çıkararak, fesadı ve anarşiyi hâkim hale getireceğinden korkuyorum.' dedi....
Mömin Suresi, 26. Ayet:
Firavun dedi ki: “- Bırakın beni, Mûsa’yı öldüreyim de, o, Rabbine dua etsin. Çünkü ben,
onun,
dininizi değiştirmesinden, yahud yeryüzünde bir fesad çıkarmasından korkuyorum.”....
Mömin Suresi, 26. Ayet:
Firavun: «Beni birakin da Musa'yi oldureyim, o, Rabbine yalvaradursun.
Onun,
sizin dininizi degistireceginden veya yeryuzunde bozgun cikaracagindan korkuyorum» dedi....
Mömin Suresi, 26. Ayet:
Fir'avn, «beni bırakın da Musa'yı öldüreyim, varsın o Rabbına yalvara dursun. Doğrusu ben
onun,
dininizi değiştirmesinden veya yeryüzünde fesad çıkarmasından korkuyorum,» dedi....
Mömin Suresi, 26. Ayet:
Firavun: 'Beni bırakın da Musa'yı öldüreyim, o, Rabbine yalvaradursun.
Onun,
sizin dininizi değiştireceğinden veya yeryüzünde bozgun çıkaracağından korkuyorum' dedi....
Mömin Suresi, 26. Ayet:
Firavun: Bırakın beni, dedi. Musa'yı öldüreyim; (Kurtarabilirse) Rabbine yalvarsın! Çünkü ben
onun,
dininizi değiştireceğinden, yahut yeryüzünde fesat çıkaracağından korkuyorum....
Mömin Suresi, 26. Ayet:
Bir de Firavun: «Bırakın beni, öldüreyim Musa'yı da o Rabbine dua etsin. Çünkü ben
onun,
dininizi değiştirmesinden veya yeryüzünde bir bozgunculuk çıkarmasından korkuyorum» dedi....
Mömin Suresi, 26. Ayet:
Fir'avn «Bırakın beni, dedi, Musâ'yi öldüreyim. (Varsın) Rabbine yalvarsın! Çünkü ben
onun,
dîninizi değişdireceğinden, yahud yer (yüzün) de fesâd çıkaracağından korkuyorum». ...
Mömin Suresi, 26. Ayet:
Fir'avun dedi ki: 'Bırakın beni, Mûsâ’yı öldüreyim; ve (o) Rabbisine yalvarsın(bakalım)! Çünki ben (
onun,
sizin) dîninizi değiştirmesinden yâhut yeryüzünde fesad çıkarmasından korkuyorum.'...
Mömin Suresi, 26. Ayet:
Firavun demişti ki: Bırakın beni de Musa'yı öldüreyim. O ise Rabbına yalvaradursun.
Onun,
sizin dininizi değiştirmesinden veya yeryüzünde fesad çıkarmasından korkuyorum....
Mömin Suresi, 26. Ayet:
Firavun: "Bırakın beni, Musa'yı öldüreyim! (O varsın) Rabbine yalvarsın! Çünkü ben
onun,
sizin dininizi değiştireceğinden, yahut yeryüzünde fesat çıkaracağından korkuyorum. "...
Mömin Suresi, 26. Ayet:
Firavun: "Bırakın beni, şu Mûsâ’yı öldüreyim. O da varsın Rabbine yalvarsın, bakalım O kendisini kurtaracak mı? Zira bu gidişle
onun,
sizin dininizi değiştireceğinden veya ülkede anarşi çıkaracağından endişe ediyorum." dedi....
Mömin Suresi, 26. Ayet:
Fir'avn dedi: "Bırakın Mûsâ'yı öldüreyim de, Rabbine yalvarsın (bakalım O, Mûsâ'yı kurtaracak mı?) Çünkü ben
onun,
dininizi değiştireceğinden yahut yeryüzünde fesâd çıkaracağından korkuyorum"...
Mömin Suresi, 26. Ayet:
Firavun dedi ki: "Bırakın, şu Mûsa'yı öldüreyim de Rabbine yalvarsın. Çünkü
onun,
dininizi değiştirmesinden yahut yeryüzünde fesat çıkarmasından korkuyorum."...
Fussilət Suresi, 26. Ayet:
Bir de kâfirler dediler ki: "Şu Kur’ân okunduğunda ona kulak vermediğiniz gibi, ona karşı yaygara koparıp
onun,
başkaları tarafından anlaşılmasını da engelleyin. Ancak böyle yaparak üstünlük sağlayıp onu bastırmayı umabilirsiniz."...
Fussilət Suresi, 39. Ayet:
Ve onun delillerindendir, şüphesiz, yeryüzünü kupkuru, donmuş bir halde görürsün, derken oraya yağmur yağdırdık mı harekete gelir, kabarır, yeşerir, nebatlar bitirir; onu dirilten, elbette ölüyü de diriltir şüphe yok ki
onun,
her şeye gücü yeter....
Şura Suresi, 9. Ayet:
Yoksa, onu bırakıp kendilerine sâhip olacak başka mâbutlar mı kabûl ettiler? Gerçekten de kudret sâhibi ancak o Allah'tır ve odur ölüyü dirilten ve
onun,
her şeye gücü yeter....
Şura Suresi, 12. Ayet:
Göklerin, Yerin kilidleri
onun,
rızkı dilediğine açar ve kısar, çünkü o her şey'i bilir...
Şura Suresi, 20. Ayet:
1.
men
: kim, kimse
2.
kâne
: oldu
3.
yurîdu
: diler, ister
4.
harse
: ekin, hasat, kazanç
Şura Suresi, 29. Ayet:
Ve delillerindendir gökleri ve yeryüzünü yaratması ve her ikisinde mahlûkatı yayıp dağıtması ve
onun,
elbette onları toplamaya da gücü yeter....
Şura Suresi, 44. Ayet:
Allah kimi sapıklıkta bırakırsa artık
onun,
bundan sonra bir dostu olmaz. Azabı gördükleri zaman zalimlerin: «Geri dönecek bir yol var mı?» dediklerini görürsün....
Şura Suresi, 44. Ayet:
Allâh kimi sapıklıkta bırakırsa artık
onun,
Allah'tan sonra bir velisi yoktur. Zâlimlerin, azâbı gördükleri zaman: "Geri dönecek bir yol var mı?" dediklerini görürsün....
Casiyə Suresi, 37. Ayet:
1.
ve lehu
: ve
onun,
ona mahsus
2.
el kibriyâu
: ululuk, azamet, büyüklük
3.
fî es semâvâti
: semalarda, göklerde
4.
ve el ard...
Casiyə Suresi, 37. Ayet:
Ve Göklerde, Yerde büyüklük
onun,
o öyle azîz, öyle hakîm...
Əhqaf Suresi, 32. Ayet:
Kim Allah'ın davetçisine icabet etmezse o yeryüzünde (Allah'ı) aciz bırakacak değildir ve
onun,
O'ndan başka dostları da yoktur. İşte onlar apaçık sapıklık içindedirler.'...
Tur Suresi, 30. Ayet:
Yoksa onlar, “O bir şairdir;
onun,
zamanın felaketlerine uğramasını bekliyoruz” mu diyorlar?...
Tur Suresi, 30. Ayet:
Yoksa onlar: (O,) bir şairdir;
onun,
zamanın felâketlerine uğramasını bekliyoruz mu diyorlar?...
Tur Suresi, 30. Ayet:
Yoksa onlar: 'O bir şâirdir.
Onun,
zamanın ıstırap veren felâketlerine uğramasını bekliyoruz.' mu diyorlar....
Tur Suresi, 30. Ayet:
Yoksa onlar: (O,) bir şairdir;
onun,
zamanın felâketlerine uğramasını bekliyoruz mu diyorlar?...
Tur Suresi, 30. Ayet:
Yoksa «(O), bir şâirdir, biz
onun,
zamanın felâketli haadiseleri (ne çarpılması) nı gözetliyoruz» mu diyorlar? ...
Tur Suresi, 30. Ayet:
Yoksa (onlar): '(O) bir şâirdir; (biz)
onun,
zamânın felâketlerine uğramasını bekliyoruz!' mu diyorlar?...
Tur Suresi, 39. Ayet:
Yahud kızlar
Onun,
oğullar sizin mi? ...
Hədid Suresi, 2. Ayet:
Onundur saltanatı ve tedbîri göklerin ve yeryüzünün, yaşatır ve öldürür ve
onun,
her şeye gücü yeter....
Hədid Suresi, 2. Ayet:
Göklerin ve yerin mülkü
onun,
hem diriltir hem öldürür, hem o her şey'e kadîrdir...
Hədid Suresi, 13. Ayet:
Müslüman görünerek İslâm’a karşı gizli eylem planları ve eylem yapan münafık erkeklerin ve münafık kadınların, iman edenlere: 'Bizi bekleyin, bizimle ilgilenin de, ışığınızdan, nurunuzdan biz de biraz faydalanalım' diyecekleri gün, onlara: 'Geriye, arkanıza, dünyaya dönün, dönmeniz mümkünse eğer, işlediğiniz amellerde ışıklar, nurlar arayın' denir. Nihayet onların aralarına içinde rahmet, dışında azap olan, kapısı bulunan, bir sur çekilir....
Hədid Suresi, 13. Ayet:
O gün; münafık erkeklerle münafık kadınlar, iman edenlere: Bekleyin bizi; ışığınızdan faydalanalım, diyeceklerdir. Onlara: Dönün, arkanıza da bir ışık arayın, denilir. Nihayet onların arasına kapısının içinde rahmet, dışında azab olan bir sur çekilir....
Həşr Suresi, 21. Ayet:
Eger Biz Kuran'i bir daga indirmis olsaydik, sen,
onun,
Allah korkusuyla basegerek parca parca oldugnu gorurdun. Bu misalleri, insanlar dusunsunler diye veriyoruz....
Həşr Suresi, 21. Ayet:
Eğer Biz Kuran'ı bir dağa indirmiş olsaydık, sen,
onun,
Allah korkusuyla başeğerek parça parça olduğunu görürdün. Bu misalleri, insanlar düşünsünler diye veriyoruz....
Həşr Suresi, 21. Ayet:
Eğer Biz bu Kur’ân’ı bir dağın tepesine indirseydik
onun,
Allah’a tazimi sebebiyle başını eğip parçalandığını görürdün. İşte bunlar birtakım misallerdir ki düşünüp istifade etmeleri için, Biz onları insanlara anlatıyoruz....
Təğabun Suresi, 1. Ayet:
1.
yusebbihu
: tespih eder
2.
li allâhi
: Allah'ı
3.
mâ
: şeyler
4.
fî es semâvâti
: semalarda, göklerde
...
Təğabun Suresi, 1. Ayet:
Tenzîh eder Allah'ı, ne varsa göklerde ve ne varsa yeryüzünde, onundur saltanat ve tedbîr ve onadır hamd ve
onun,
her şeye gücü yeter....
Təğabun Suresi, 1. Ayet:
Tesbîh eder Allaha Göklerde ve Yerdeki, mülk
onun,
hamd onun ve o her şey'e kadîrdir...
Təğabun Suresi, 1. Ayet:
Göklerde ne var, yerde ne varsa (hepsi) Allâhı tesbîh (ve tenzîh) etmekdedir. Mülk
Onun,
hamd
Onun,
O, herşey'e hakkıyle kaadirdir. ...
Haqqə Suresi, 35. Ayet:
O sebeple bugün
onun,
burada candan sıcak bir dostu ve yakını yoktur....
Haqqə Suresi, 46. Ayet:
Sonra
onun,
kesinlikle şah damarını, iliğini keser atardık....
Cin Suresi, 9. Ayet:
"Biz eskiden,
onun,
dinlemek için oturulan yerlerinde otururduk. Ama şu anda kim dinlemeye kalksa kendisini gözetleyen bir alev/ışık bulur."...
Mutəffifin Suresi, 26. Ayet:
Onun,
(içinde şarab bulunan kabın) mühürü misktir. Artık imrensin imrenecekler......
Duha Suresi, 4. Ayet:
Senin s
onun,
ilkinden iyi olacaktır....
Qariə Suresi, 9. Ayet:
Onun,
ana kucağı gibi sığınacak yeri, ana yurdu, cehennem uçurumudur....
Təbbət Suresi, 4. Ayet:
Ve
onun,
odun taşıyan kadını da....
Təbbət Suresi, 5. Ayet:
Gerdanında bir ip olacaktır
onun,
en sağlam fitillisinden......
Zuxruf Suresi, 85. Ayet:
Ve ne yücedir o ki Göklerin Yerin ve bütün aralarındakilerin mülkü
onun,
saate ılim de onun nezdindedir ve hep döndürülüp ona götürüleceksiniz...
Zuxruf Suresi, 88. Ayet:
(88-89) Ve
onun,
«Yarabbi! Muhakkak ki, onlar imân etmez bir kavimdir,» demesi de indallah malumdur. Şimdi onlardan iraz et ve «Selâm,» deyiver, artık ileride bileceklerdir....
Zuxruf Suresi, 89. Ayet:
(88-89) Ve
onun,
«Yarabbi! Muhakkak ki, onlar imân etmez bir kavimdir,» demesi de indallah malumdur. Şimdi onlardan iraz et ve «Selâm,» deyiver, artık ileride bileceklerdir....
Qaf Suresi, 37. Ayet:
1.
inne
: muhakkak
2.
fî zâlike
: bunda vardır
3.
le
: mutlaka, elbette
4.
zikrâ
: hatırlatma, öğüt, ibret
Nəcm Suresi, 58. Ayet:
1.
leyse
: yoktur
2.
lehâ
:
onun,
onu
3.
min dûni allâhi
: Allah'tan başka
4.
kâşifetun
: kâşif, keşfeden, açan, a...
Həşr Suresi, 24. Ayet:
1.
huve allâhu
: O Allah ki
2.
el hâliku
: yaratan
3.
el bâriû
: yokken var eden
4.
el musavviru
: tasvir eden, şe...
Həşr Suresi, 24. Ayet:
O öyle Allah ki halık, barî, müsavvir o, en güzel isimler (Esma-i hüsnâ)
onun,
bütün Göklerdeki ve yerdeki ona tesbih eder, o öyle azîz, öyle hakîmdir....
Hud Suresi, 53. Ayet:
(53-57) Onlar dediler ki: “Ey Hûd! Bize bir açık kanıt ile gelmedin. Ve biz, senin sözünle ilâhlarımızı terk edecek değiliz. Biz, sana inananlar da değiliz. Ancak ‘Tanrılarımızdan bazısı seni fena çarpmış’ diyebiliriz.” Hûd dedi ki: “Şüphesiz ben Allah'ı şâhit tutuyorum, siz de şâhit olun ki, ben, Allah'ın astlarından O'na ortak koştuğunuz şeylerden uzağım. Hadi öyleyse hepiniz bana tuzak kurun, sonra beni hiç bekletmeyin. Şüphesiz ben gerçekten, benim de Rabbim sizin de Rabbiniz olan Allah'a iş...
Hud Suresi, 54. Ayet:
(53-57) Onlar dediler ki: “Ey Hûd! Bize bir açık kanıt ile gelmedin. Ve biz, senin sözünle ilâhlarımızı terk edecek değiliz. Biz, sana inananlar da değiliz. Ancak ‘Tanrılarımızdan bazısı seni fena çarpmış’ diyebiliriz.” Hûd dedi ki: “Şüphesiz ben Allah'ı şâhit tutuyorum, siz de şâhit olun ki, ben, Allah'ın astlarından O'na ortak koştuğunuz şeylerden uzağım. Hadi öyleyse hepiniz bana tuzak kurun, sonra beni hiç bekletmeyin. Şüphesiz ben gerçekten, benim de Rabbim sizin de Rabbiniz olan Allah'a iş...
Hud Suresi, 55. Ayet:
(53-57) Onlar dediler ki: “Ey Hûd! Bize bir açık kanıt ile gelmedin. Ve biz, senin sözünle ilâhlarımızı terk edecek değiliz. Biz, sana inananlar da değiliz. Ancak ‘Tanrılarımızdan bazısı seni fena çarpmış’ diyebiliriz.” Hûd dedi ki: “Şüphesiz ben Allah'ı şâhit tutuyorum, siz de şâhit olun ki, ben, Allah'ın astlarından O'na ortak koştuğunuz şeylerden uzağım. Hadi öyleyse hepiniz bana tuzak kurun, sonra beni hiç bekletmeyin. Şüphesiz ben gerçekten, benim de Rabbim sizin de Rabbiniz olan Allah'a iş...
Hud Suresi, 56. Ayet:
(53-57) Onlar dediler ki: “Ey Hûd! Bize bir açık kanıt ile gelmedin. Ve biz, senin sözünle ilâhlarımızı terk edecek değiliz. Biz, sana inananlar da değiliz. Ancak ‘Tanrılarımızdan bazısı seni fena çarpmış’ diyebiliriz.” Hûd dedi ki: “Şüphesiz ben Allah'ı şâhit tutuyorum, siz de şâhit olun ki, ben, Allah'ın astlarından O'na ortak koştuğunuz şeylerden uzağım. Hadi öyleyse hepiniz bana tuzak kurun, sonra beni hiç bekletmeyin. Şüphesiz ben gerçekten, benim de Rabbim sizin de Rabbiniz olan Allah'a iş...
Hud Suresi, 57. Ayet:
(53-57) Onlar dediler ki: “Ey Hûd! Bize bir açık kanıt ile gelmedin. Ve biz, senin sözünle ilâhlarımızı terk edecek değiliz. Biz, sana inananlar da değiliz. Ancak ‘Tanrılarımızdan bazısı seni fena çarpmış’ diyebiliriz.” Hûd dedi ki: “Şüphesiz ben Allah'ı şâhit tutuyorum, siz de şâhit olun ki, ben, Allah'ın astlarından O'na ortak koştuğunuz şeylerden uzağım. Hadi öyleyse hepiniz bana tuzak kurun, sonra beni hiç bekletmeyin. Şüphesiz ben gerçekten, benim de Rabbim sizin de Rabbiniz olan Allah'a iş...
Zuxruf Suresi, 88. Ayet:
Ve
onun,
“Ey Rabbim! Bunlar şüphesiz imana gelmez bir toplumdur” demesi kanıttır ki... ...
Kəhf Suresi, 78. Ayet:
(78-82) "Âlim ve rahmete mazhar kul: “İşte bu, aramızın ayrılmasıdır. Şimdi sana o, üzerine sabretmeye güç yetiremediğin şeylerin birinci anlamlarını haber vereyim: “Gemi olayına gelince; o, denizde çalışan birtakım miskinlerindi. İşte o nedenle ben onu kusurlu hâle getirmek istedim. Ötelerinde de bütün güzel, sağlam gemileri gasp edip alan bir kral vardı. Delikanlıya da gelince; onun anne-babası mü’min kimselerdi. İşte o nedenle biz,
onun,
anne-babasını azdırmasından ve küfre; Allah'ın il...
Kəhf Suresi, 79. Ayet:
(78-82) "Âlim ve rahmete mazhar kul: “İşte bu, aramızın ayrılmasıdır. Şimdi sana o, üzerine sabretmeye güç yetiremediğin şeylerin birinci anlamlarını haber vereyim: “Gemi olayına gelince; o, denizde çalışan birtakım miskinlerindi. İşte o nedenle ben onu kusurlu hâle getirmek istedim. Ötelerinde de bütün güzel, sağlam gemileri gasp edip alan bir kral vardı. Delikanlıya da gelince; onun anne-babası mü’min kimselerdi. İşte o nedenle biz,
onun,
anne-babasını azdırmasından ve küfre; Allah'ın il...
Kəhf Suresi, 80. Ayet:
(78-82) "Âlim ve rahmete mazhar kul: “İşte bu, aramızın ayrılmasıdır. Şimdi sana o, üzerine sabretmeye güç yetiremediğin şeylerin birinci anlamlarını haber vereyim: “Gemi olayına gelince; o, denizde çalışan birtakım miskinlerindi. İşte o nedenle ben onu kusurlu hâle getirmek istedim. Ötelerinde de bütün güzel, sağlam gemileri gasp edip alan bir kral vardı. Delikanlıya da gelince; onun anne-babası mü’min kimselerdi. İşte o nedenle biz,
onun,
anne-babasını azdırmasından ve küfre; Allah'ın il...
Kəhf Suresi, 81. Ayet:
(78-82) "Âlim ve rahmete mazhar kul: “İşte bu, aramızın ayrılmasıdır. Şimdi sana o, üzerine sabretmeye güç yetiremediğin şeylerin birinci anlamlarını haber vereyim: “Gemi olayına gelince; o, denizde çalışan birtakım miskinlerindi. İşte o nedenle ben onu kusurlu hâle getirmek istedim. Ötelerinde de bütün güzel, sağlam gemileri gasp edip alan bir kral vardı. Delikanlıya da gelince; onun anne-babası mü’min kimselerdi. İşte o nedenle biz,
onun,
anne-babasını azdırmasından ve küfre; Allah'ın il...
Kəhf Suresi, 82. Ayet:
(78-82) "Âlim ve rahmete mazhar kul: “İşte bu, aramızın ayrılmasıdır. Şimdi sana o, üzerine sabretmeye güç yetiremediğin şeylerin birinci anlamlarını haber vereyim: “Gemi olayına gelince; o, denizde çalışan birtakım miskinlerindi. İşte o nedenle ben onu kusurlu hâle getirmek istedim. Ötelerinde de bütün güzel, sağlam gemileri gasp edip alan bir kral vardı. Delikanlıya da gelince; onun anne-babası mü’min kimselerdi. İşte o nedenle biz,
onun,
anne-babasını azdırmasından ve küfre; Allah'ın il...
Bəqərə Suresi, 112. Ayet:
Hayır, aksine kim iyileştiren-güzelleştiren biri olarak kendisini Allah için islâmlaştırırsa, işte
onun,
Rabbi katında ödülü vardır. Onlara hiçbir korku da yoktur ve onlar üzülmezler de. ...
Bəqərə Suresi, 144. Ayet:
"Biz, senin Bizden ne beklemekte olduğunu kesinlikle görüyoruz. Artık seni hoşnut olacağın bir hedefe/stratejiye çevireceğiz. Haydi, yüzünü Mescid-i Harâm'a/dokunulmaz eğitim-öğretim kurumuna çevir; aklın fikrin hep eğitim-öğretimde olsun. Siz de, nerede olursanız olun, yüzünüzü onun tarafına çevirin! Kendilerine Kitap verilmiş olan kimseler de kesinlikle, şüphesiz
onun,
Rabbinden gelen bir gerçek olduğunu bilirler. Ve Allah, onların yapıp durduklarından habersiz, bilgisiz değildir. "...
Tövbə Suresi, 113. Ayet:
(113,114) Kendilerine, cehennem ashâbı oldukları iyice belli olduktan sonra Peygamber'e ve iman etmiş kişilere, akraba bile olsalar, ortak koşanlar için bağışlanma dilemek yoktur. İbrâhîm'in babası için bağışlanma dilemesi de yalnızca ona vermiş olduğu bir sözden dolayı idi. Sonra
onun,
Allah için bir düşman olduğu kendisine açıkça belli olunca ondan uzaklaştı. Şüphesiz İbrâhîm, çok içli, çok halim birisi idi. ...
Tövbə Suresi, 114. Ayet:
(113,114) Kendilerine, cehennem ashâbı oldukları iyice belli olduktan sonra Peygamber'e ve iman etmiş kişilere, akraba bile olsalar, ortak koşanlar için bağışlanma dilemek yoktur. İbrâhîm'in babası için bağışlanma dilemesi de yalnızca ona vermiş olduğu bir sözden dolayı idi. Sonra
onun,
Allah için bir düşman olduğu kendisine açıkça belli olunca ondan uzaklaştı. Şüphesiz İbrâhîm, çok içli, çok halim birisi idi. ...
Bəqərə Suresi, 112. Ayet:
Hayır! Kim (güzel bir niyet ve ihlâsla) iyilik eden bir kimse olarak kendini Allah’a teslîm ederse, artık
onun,
Rabbi katında mükâfâtı vardır; hem onlara bir korku yoktur, onlar mahzun da olmazlar....
Rum Suresi, 50. Ayet:
Artık Allah'ın rahmet eserlerine bak da gör, ölümünden sonra nasıl diriltir yeryüzünü; şüphe yok ki o, elbette ölüyü de diriltir ve
onun,
her şeye gücü yeter....
Bəqərə Suresi, 115. Ayet:
Şərq də, qərb də Allahındır. Artıq hansı tərəfə dönsəniz dönün, Allahın Vəchi (Zatı) məhz oradadır. Şübhəsiz ki, Allah Qəyyumdur (rəhməti və lütfü genişdir, hər şeyi elmi ilə əhatə edəndir)....
Mömin Suresi, 24. Ayet:
Fir
onun,
Hamanın və Qarunun yanına. Onlar isə: “Bu, yalançı bir sehrbazdır!”– dedilər....
Tur Suresi, 39. Ayet:
Yoxsa qızlar
Onun,
oğlanlar isə sizindir?...
Bəqərə Suresi, 17. Ayet:
Məsəli onların o kəsin məsəli kimidir ki od yandırır. Amma elə ki, işıq saçır ətrafı
onun,
aparar Allah nuru ilə onları və tərk edər onları zülmətdə ki yoxdur bəsirətləri....
Bəqərə Suresi, 249. Ayet:
Amma elə ki, ayrıldı Talut qoşunla, dedi: «Həqiqətən, Allah imtahan edir sizi nəhrlə. Və kim içdi ondan, deyil məndən. Və kim tamına baxmasa
onun,
həqiqətən, o, məndəndir, ancaq kim bir qətrə ovuc ilə!» Və içdilər ondan, ancaq azı onlardan Amma elə ki, keçdi o və o kəslər ki, inandılar onunla, dedilər: «Yoxdur taqət bizim üçün bu gün Calutla və qoşununa onun!» Dedi o kəslər ki, zənn edirdilər, həqiqətən, onlar görüşəcəklər Allah ilə: «Nə qədər az dəstələrdən qalib olub çox dəstələrə izn...
Ali-İmran Suresi, 36. Ayet:
Və amma elə ki, doğdu onu, dedi: «Rəbbim! Mən onu qız doğdum!» Allah bilir nə ilə ki, doğuldu və deyil oğlan qız kimi! «Həqiqətən, mən adlandırdım onu Məryəm və mən pənah gətirirəm onu Sənə və zürriyyətini
onun,
müraciət etmiş şeytandan!»...
Ali-İmran Suresi, 179. Ayet:
Olmadı Allah tərk edən inananları üzərində nə ki, siz üzərindəsiniz
onun,
ta ayırsın xəbisi pakdan. Və olmadı Allah agah etməsi üçün sizə üzərində qeybin və lakin Allah seçər rəsullarından Onun kim istəsə. Və inanın Allah ilə və rəsulları ilə Onun. Əgər inandınız və təqvalısız, sizin üçün əcr var əzəmətli....
Nisa Suresi, 113. Ayet:
Əgər olmasaydı fəzli Allahın sənin üzərinə və rəhməti
Onun,
onlardan bir tayfa fikirləşərdilər ki, zəlalətə salsınlar səni. Zəlalətə salarlar, ancaq öz nəfslərini və zərər vura bilməzlər sənə bir şeydən. Nazil edib Allah sənin üzərinə kitab və hikməti və bildirdi sənə bilmədiklərini. Oldu fəzli Allahın sənin üzərinə əzəmətli!...
Maidə Suresi, 35. Ayet:
Ay o kəslər ki, inanırsınız! Qorxun Allahdan və tələb edin vəsilətə Ona tərəf və çalışın yolunda
Onun,
ola ki, nicat tapasınız!...
Maidə Suresi, 36. Ayet:
Həqiqətən, o kəslər ki, kafirdirlər, əgər onlar üçün nə ki, ərzdədir cəmiyyən və misli
onun,
fidyə vermək üçün onunla əzabından günü qiyamətin qəbul edilməz onlardan və onlar üçündür ələmli əzab!...
Maidə Suresi, 52. Ayet:
Görərsən o kəsləri ki, qəlblərində mərəz var, onların arasında vurnuxurlar və deyirlər: «Çəkinirik ki, pislik bizə toxuna». Ola bilsin ki, Allah gəlsin fəth ilə, ya əmr yanından
Onun,
nəfslərində olan sirdən peşman olsunlar....
Maidə Suresi, 108. Ayet:
Bu yaxındır ki, gələlər şəhadət ilə üzərinə vəchinin
onun,
ya xoflanalar ki, sondakı andlar onların andlarını rədd etsin. Allahdan qorxun və eşidin. Allah hidayət etməz fasiq qoumu!...
Əraf Suresi, 83. Ayet:
Biz nicat verdik ona və əhlinə
onun,
ancaq arvadından başqa ki, qalanlardan oldu. ...
Əraf Suresi, 169. Ayet:
Xələflər onlardan sonra xəlifə varis kitaba. Götürürlər ərazisini bu yaxının və deyirlər: «Bağışlanacaq bizim üçün!» Əgər gələ onlara ərazi misli
onun,
götürərlər onu! Ə, götürmədik üzərinə onların andı kitabın ki, deyəcəklər üzərinə Allahın ancaq haqqı və dərs nə ki, onda? Axirət yurdu xeyirlidir o kəslər üçün ki, müttəqidirlər. Ə, məgər əql etməzsinizmi? ...
Əraf Suresi, 189. Ayet:
O - Odur ki, sizi vahid nəfsdən xəlq etdi və etdi ondan zövcünü
onun,
sakin olması üçün tərəfinə onun. Amma elə ki, onunla yaxınlıq etdi, o, yüngül yük yetirdi, onunla hərəkət etdi. Amma elə ki, o, ağırlaşdı, onlar ikisi Allahı – Rəblərini çağırdılar: «Əgər Sən bizə saleh olan versən, Sənə şükr edənlərdən olarıq. ...
Ənbiya Suresi, 19. Ayet:
Onun üçündür kim ki, səmalarda və ərzdə var. Kim ki, yanındadır
Onun,
təkəbbürlük etməzlər ibadətindən Onun və yorulmazlar....
Nur Suresi, 21. Ayet:
Ay o kəslər ki, inanırsınız! Tabe olmayın şeytanın xətalı izinə! Kim tabe olarsa şeytanın xətalı izinə və həqiqətən, o, əmr edər fahişəliyə və inkar edilənə. Əgər olmasaydı fəzli Allahın üzərinizdə və rəhməti
Onun,
sizlərdən biriniz əbədən pak ola bilməzdi. Lakin Allah kimi istəsə pak edər və Allah Səmidir, Alimdir! ...
Qəsəs Suresi, 73. Ayet:
Oz r?hm?tind?n etdi sizin ucun gec? v? gunduz, ona gor? ki, sakin olman?z ucun onda v? axtarman?z ucun f?zlind?n
Onun,
ola ki, sukr ed?siniz!» ...
Səcdə Suresi, 22. Ayet:
Kimdir zalim o kəsdən ki, yad oluna ayəti ilə Rəbbi
onun,
sonra o, üz döndərə ondan? Həqiqətən, Biz cərimə olunmuşlardan intiqam alanıq!...
Əhzab Suresi, 43. Ayet:
O – Odur ki, sülh diləyir üzərinizə sizin və mələkləri
Onun,
ondan ötrü ki, xaric etsin sizi zülmətdən nura tərəf və oldu O inananlar ilə Rəhim!...
Yasin Suresi, 82. Ayet:
Həqiqətən, əmri
Onun,
onda ki, iradə edə bir şeyə, ancaq deyir: «Ol!» və olur. ...
Mömin Suresi, 7. Ayet:
O kəslər ki, ərşi daşıyırlar və kim dövrəsindədir
onun,
saya salırlar həmd ilə Rəblərini və inanırlar Onunla və bağışlanmaq istəyirlər o kəslər üçün ki, inanırlar: «Rəbbimiz! Sənin rəhmətin və elmin külli şeyi əhatə edib! Bağışla o kəsləri ki, qayıdıblar və tabedirlər Sənin yoluna və qoru onları cəhənnəm əzabından!»...
Fussilət Suresi, 3. Ayet:
kitab – müfəssəldir ayətləri
onun,
Qur’an - ərəbi olan, bilən qoum üçün!...
Zuxruf Suresi, 28. Ayet:
Etdi bunu qalan kəlmə gələn nəsillərində
onun,
ola ki, onlar müraciət etsinlər!...
Casiyə Suresi, 8. Ayet:
Eşidir Allahın ayətini – tilavat olunanı üzərinə
onun,
sonra təkəbbürcəsinə üz çevirir, elə bil ki, eşitmir onu. Bəşarət ver ona ələmli əzabla!...
Rəhman Suresi, 26. Ayet:
Külli kim üzərindədir
onun,
fanidir...
Hədid Suresi, 13. Ayet:
Həmin gün münafiq kişilər və qadınlar deyərlər o kəslərə ki, inandılar: «Gözləyin bizi, nurunuzdan istifadə edək!» Onlara deyərlər: «Müraciət edin arxaya və axtarın nuru!» Onlar arasında divar ucaldılar, hansı ki, qapısı var: batinində onun – orada rəhmət və zahiri
onun,
qarşısından onun əzab....
Təhrim Suresi, 5. Ayet:
Ola bilsin ki, Rəbbi
onun,
əgər o, talaq versə sizə, dəyişər onun üçün zövcələrini xeyirlisi ilə sizdən – təslim olan qadından, inanan qadından, itaət edən qadından, qayıdan qadından, ibadət edən qadından, ziyarət edən qadından, dul və bakirə....
Cin Suresi, 26. Ayet:
Alimdir qeybə. Qoymaz birinə zahirə çıxartmağa qeybini
Onun,
...
Müzzəmmil Suresi, 3. Ayet:
yarısını
onun,
ya ondan azca azalt,...
Naziat Suresi, 7. Ayet:
və ardınca
onun,
bir də ardınca....
İnşiqaq Suresi, 10. Ayet:
Amma kimə ki, əta olacaq kitabı arxasından
onun,
...
Ali-İmran Suresi, 54. Ayet:
V? onlar (B?ni-Israil kafirl?ri Isan? oldurm?k v? onun dinini m?hv etm?k ucun) hiyl? isl?tdil?r v? Allah da onlar?n hiyl?l?rinin cavab?n? verdi. Allah hiyl?y? cavab ver?nl?rin ?n yaxs?s?d?r. (Isa ?leyhiss?lam?n q?tl plan?n? c?zan?
onun,
y?ni h?zr?t Isan?n sur?tin? sald? v? dostlar? Isan?n ?v?zin? onu dara c?kdil?r. V? Allah sonra Isan?n dinin? r?vac verdi.)...
Əraf Suresi, 75. Ayet:
Onun qövmünün təkəbbürlü başçı və böyükləri onların zəif salınmış möminlərinə dedilər: «Siz Salehin, Rəbbi tərəfindən göndərildiyini bilirsiniz?» Onlar dedilər: «Şübhəsiz, biz
onun,
göndərilmiş olduğu şeyə iman gətirmişik»....
Yusif Suresi, 76. Ayet:
Beləliklə, Yusuf axtarışa qardaşının qabından qabaq onların azuqə qablarından başladı, sonra piyaləni qardaşının qabından çıxartdı. Biz Yusuf üçün belə çarə qıldıq. Çünki şahın adət və qanununa görə
onun,
öz qardaşını Allahın (qanunun dəyişdirilməsi və ya yuxarıdakı yolun həyata keçirilməsi) istəyi istisna olmaqla tutub saxlaması düzgün deyildi. Biz istədiyimiz hər bir kəsi dərəcələrlə yüksəldirik. Hər bir elm sahibindən üstün daha bir bilikli vardır....
Mömin Suresi, 24. Ayet:
(Qibtilərin müstəbid hökmdarı) Fir
onun,
(onun vəziri) Hamanın və (İsrail övladlarının azğın qızıl toplayanı) Qarunun yanına! Onlar dedilər: «(Bu kişi) çox yalançı sehrbazdır.»...
Bəqərə Suresi, 26. Ayet:
Allah bir ağcaqanadı, ondan daha da ötə bir varlığı misal gətirməkdən çəkinməz. İman edənlər
onun,
Rəblərindən (gələn) bir həqiqət olduğunu bilirlər. Küfrə batıb qalanlar isə: “Allah bu məsəllə nə demək istədi?” – deyərlər. (Allah) onunla (ondan dərs çıxarıb-çıxarmamaları ilə) bir çoxlarını sapdırar, bir çoxlarını da doğru yola yönəldər. Onunla yalnız fasiqləri sapdırar....
Kəhf Suresi, 90. Ayet:
Günəşin çıxdığı yerə çatdıqda
onun,
özləri ilə günəş arasına bir örtük qoymadığımız bir qövmün üzərinə doğduğunu gördü....
Hədid Suresi, 13. Ayet:
Münafiq kişilərlə münafiq qadınların iman edənlərə: “Bizə baxın ki, sizin işığınızdan biz də aydınlanaq” – deyəcəkləri gün onlara: “Arxanıza (dünyaya) dönün, bir işıq axtarın”, – deyiləcək. O anda aralarına qapısı olan bir sədd çəkilər. Onun iç tərəfində rəhmət, onlar (münafiqlər) tərəfindəki çölündə isə əzab var....
İsra Suresi, 69. Ayet:
Yaxud
Onun,
sizi bir də oraya [dənizə] qaytarıb, üzərinizə dağıdıcı bir külək göndərməsinə və etdiyiniz naşükürlüyə görə sizi qərq etməsinə əminmi oldunuz? Sonra isə özünüz üçün orada Bizdən intiqam alacaq bir kəs tapa biləməzsiniz....
Mömin Suresi, 24. Ayet:
Fir
onun,
Hamanın və Qarunun yanına. Onlar isə dedilər “Bu çox yalançı bir sehrbazdır"....
Tövbə Suresi, 114. Ayet:
İbrahimin öz atası üçün bağışlanma diləməsi də yalnız ona vermiş olduğu bir vədə görə idi. Sonra
onun,
Allahın düşməni olduğu özünə yaxşıca bəlli olduqda, ondan uzaqlaşdı. Şübhəsiz ki, İbrahim, çox həssas, çox həlim xasiyyətli biri idi....
Kəhf Suresi, 80. Ayet:
Cavana da gəlincə; onun ana-atası mömin kimsələr idi. Bax o səbəblə biz,
onun,
ana-atasını yoldan azdırmasından və küfrə [Allahın məbud və rəbb olduğunu bilə-bilə inkara] sürükləməsindən qorxduq. ...
Səba Suresi, 46. Ayet:
De ki: "Mən sizə yalnız bir şeyi; Allah üçün iki-iki, üç-üç və tək-tək qalxmağı, sonra da yoldaşınız Məhəmməddə dəlilikdən bir əsər olmadığını,
onun,
sadəcə şiddətli bir əzabdan əvvəl sizi çəkindirən bir xəbərdarlıqçı olduğunu düşünməyi tövsiyə edirəm."...
Mömin Suresi, 23. Ayet:
And olsun ki, Musanı Fir
onun,
Hamanın və Qarunun yanına ayələrimizlə və açıq-aşkar bir dəlil ilə elçi olaraq göndərdik, ...
Mömin Suresi, 26. Ayet:
Və Firon: "Buraxın məni, öldürüm Musanı, o da Rəbbini çağırsın. Şüphesiz ben onun sizin dininizi değiştirmesinden veyahut bu yerde/ülkemizdeki kargaşayı ortaya çıkarmasından; bozguncu düzenimizi deşifre etmesinden korkuyorum" dedi. Şübhəsiz ki, mən
Onun,
sizin dininizi dəyişdirməsindən və yaxud yer üzündə fitnə-fəsad törətməsindən qorxuram" dedi....
Zuxruf Suresi, 88. Ayet:
Və
onun,
"Ey Rəbbim! Bunlar şübhəsiz imana gəlməz bir qövmdür" deməsi dəlildir ki......
Tur Suresi, 39. Ayet:
Yaxud da qızlar
Onun,
oğlanlar sizindirmi?...
Həşr Suresi, 5. Ayet:
Xurma ağaclarından hər hansı bir şey kəsməyiniz və ya onları kökləri üstündə [salamat] qoymağınız Allahın izni ilə/məlumatı daxilində və
Onun,
haqq yoldan çıxan kəsləri rüsvay etməsi üçündür....