Axtarış Nəticələri
Ana Səhifə
Surələr
Məallər
Blog
Nəml Suresi, 41. Ayet:
Süleyman:
“Onun taxtını tanınmaz bir hala salın, görək, (Bəlqis onu) tanıyacaq, yoxsa tanımayacaq?” - dedi....
Nəml Suresi, 16. Ayet:
Süleyman Davudun varisi oldu.
Süleyman:
"Ey insanlar! Bizə quş dili öyrədildi. Bizə hər şey verildi. Bu, açıq-aydın ilahi bir hədiyyədir." dedi....
Nəml Suresi, 38. Ayet:
Süleyman:
"Ey mələklər! Onlar təslim olaraq yanıma gəlməmişdən əvvəl hansınız onun taxtını mənim yanıma gətirə bilər?" dedi....
Nəml Suresi, 41. Ayet:
Süleyman:
"Taxtının şəklini dəyiş, görək həqiqəti tapacaq, yoxsa haqqı tapa bilməyənlərdən olacaq?" dedi....
Nəml Suresi, 16. Ayet:
Süleyman, Davud'a mirasçı oldu.
Süleyman:
"Ey insanlar! Bize kuşdili öğretildi. Bize her şeyden verildi. Bu apaçık ilahi bir armağandır." dedi....
Nəml Suresi, 36. Ayet:
Elçi Süleyman'a geldiğinde,
Süleyman:
"Bana mal ile yardım etmek mi istiyorsunuz? Oysa Allah'ın bana verdiği, size verdiğinden daha hayırlıdır. Böyle hediyelere ancak sizin gibiler sevinir." dedi....
Nəml Suresi, 38. Ayet:
Süleyman:
"Ey meleler! Onlar teslimiyet içinde bana gelmeden önce hanginiz onun tahtını bana getirebilir?" dedi....
Nəml Suresi, 41. Ayet:
Süleyman:
"Onun tahtının şeklini değiştirin. Bakalım doğruyu bulacak mı yoksa doğruyu bulamayanlardan mı olacak?" dedi....
Nəml Suresi, 16. Ayet:
Süleyman Dâvûd’a varis olup, onun yerine geçti.
Süleyman:
'Ey insanlar, bize kuş dili öğretildi. Bize her şeyden nasip verildi. Doğrusu bu apaçık bir lütuftur.' dedi....
Nəml Suresi, 27. Ayet:
(
Süleyman:
) "Durup bekleyeceğiz, doğruyu mu söyledin, yoksa yalancılardan mı oldun?" dedi....
Nəml Suresi, 27. Ayet:
(
Süleyman:
) "Durup bekleyeceğiz, doğruyu mu söyledin, yoksa yalancılardan mı oldun?" dedi....
Nəml Suresi, 27. Ayet:
Süleyman:
-Doğru mu söylüyorsun, yoksa yalancılardan mısın, bakacağız, dedi....
Nəml Suresi, 27. Ayet:
(
Süleyman:
) «Durup bekleyeceğiz, doğruyu mu söyledin, yoksa yalancılardan mı oldun?» dedi....
Nəml Suresi, 36. Ayet:
Elçiler hediyelerle Süleyman’a gelince,
Süleyman:
'Siz bana değerli hediyeler vererek, beni memnun edip üstünüze gelmemi engellemek mi istiyorsunuz? Allah’ın bana verdiği peygamberlik, devlet ve şu hesabı belli olmayan servet ve imkân sizin getirdiğiniz kıymetli hediyelerden daha değerli ve daha hayırlıdır. Hayır, hayır, bu tür hediyelerinizle, dünya malı düşkünleri, maddeciler, sizler sevinirsiniz.' dedi....
Nəml Suresi, 36. Ayet:
(Sebe Melikesi'nin elçileri) Süleyman'a geldiklerinde (
Süleyman:
) "Benim servetime servet mi katmak istiyorsunuz? Oysa, Allah'ın bana bahşettiği şey size bahşettiği her şeyden çok daha hayırlıdır! Öyleyse, sizin bu hediyeniz (ancak) sizi(n gibi insanları) sevindirir....
Nəml Suresi, 38. Ayet:
(Elçinin gitmesinden sonra
Süleyman:
) "Ey önde gelenler, onlar bana teslim olmuş (müslüman)lar olarak gelmeden önce, sizden kim onun tahtını bana getirebilir?" dedi....
Nəml Suresi, 38. Ayet:
Suleyman: «Ey cemaat! Bana teslim olmalarindan once, hanginiz o kralicenin tahtini yanima getirebilir?» dedi....
Nəml Suresi, 38. Ayet:
Süleyman:
'Ey cemaat! Bana teslim olmalarından önce, hanginiz o kraliçenin tahtını yanıma getirebilir?' dedi....
Nəml Suresi, 38. Ayet:
(Elçinin gitmesinden sonra
Süleyman:
) "Ey önde gelenler, onlar bana teslim olmuş (müslüman)lar olarak gelmeden önce, sizden kim onun tahtını bana getirebilir?" dedi....
Nəml Suresi, 38. Ayet:
(Elçinin gitmesinden sonra
Süleyman:
) «Ey önde gelenler, onlar bana teslim olmuş (müslüman) lar olarak gelmeden önce, sizden kim onun tahtını bana getirebilir?» dedi....
Nəml Suresi, 41. Ayet:
Süleyman:
'Onun tahtını kendisince tanınmayacak hale getirin. Bakalım hakkı, hakikatı tanımayı başarabileceği yolu bulabilecek mi? Yoksa o da hakka, hakikate ulaşabileceği yolu tercih edemeyenlerden mi olacak?' dedi....
Nəml Suresi, 42. Ayet:
Kraliçe gelince: 'Senin tahtın da böyle mi?' denildi. Kraliçe: 'Bu, tıpkı o' dedi, tahtını tanıdı.
Süleyman:
'Zaten, o gelmeden önce, onun bileceği ile ilgili bilgi bize verilmişti. Biz, Allah’ın emrini, hükmünü, vahyini kabul eden müslümanlarız.' dedi....
Nəml Suresi, 44. Ayet:
Ona: Köşke gir! dendi. Melike onu görünce derin bir su sandı ve eteğini yukarı çekti.
Süleyman:
Bu, billûrdan yapılmış, şeffaf bir zemindir, dedi. Melike dedi ki: Rabbim! Ben gerçekten kendime yazık etmişim. Süleymanla beraber âlemlerin Rabbi olan Allah'a teslim oldum....
Nəml Suresi, 44. Ayet:
Ona: 'Köşke, içeri buyur.' denildi. Kraliçe köşkün billur döşemesini görünce, derin bir su sanarak eteğini yukarı çekti, bacaklarını açtı.
Süleyman:
'Bu, billurdan döşenmiş bir sahanlıktır' dedi. Kraliçe: 'Rabbim, ben senden başkasına kulluk ve ibadet ederek kendime yazık etmişim. Süleyman’la beraber, bütün varlıkların, âlemlerin Rabbi olan Allah’a teslim olarak hükmüne rıza gösterdim, müslüman oldum.' dedi....
Nəml Suresi, 44. Ayet:
Ona: "Köşke gir" denildi. Onu görünce derin bir su sandı ve (eteğini çekerek) ayaklarını açtı. (
Süleyman:
) Dedi ki: "Gerçekte bu, saydam camdan olma düzeltilmiş bir köşk / zemindir." Dedi ki: "Rabbim, gerçekten ben kendime zulmettim; (artık) ben Süleyman'la birlikte alemlerin Rabbi olan Allah'a teslim oldum."...
Nəml Suresi, 44. Ayet:
Ona: «Koske gir» dendi; salonu gorunce, onu derin bir su zannetti, etegini cekti. Suleyman: «Dogrusu bu camdan yapilmis mucella bir salondur» dedi. Melike: «Rabbim! suphesiz ben kendime yazik etmisim. Suleyman'la beraber, alemlerin Rabbi olan Allah'a teslim oldum» dedi. *...
Nəml Suresi, 44. Ayet:
Ona: 'Köşke gir' dendi; salonu görünce, onu derin bir su zannetti, eteğini çekti.
Süleyman:
'Doğrusu bu camdan yapılmış mücella bir salondur' dedi. Melike: 'Rabbim! Şüphesiz ben kendime yazık etmişim. Süleyman'la beraber, Alemlerin Rabbi olan Allah'a teslim oldum' dedi....
Nəml Suresi, 44. Ayet:
Ona: Köşke gir! dendi. Melike onu görünce derin bir su sandı ve eteğini yukarı çekti.
Süleyman:
Bu, billûrdan yapılmış, şeffaf bir zemindir, dedi. Melike dedi ki: Rabbim! Ben gerçekten kendime yazık etmişim. Süleyman'la beraber âlemlerin Rabbi olan Allah'a teslim oldum....
Nəml Suresi, 44. Ayet:
Ona: «Köşke gir!» denildi. Derken (Melike) onu görünce derin bir su sandı ve eteklerini topladı.
Süleyman:
«O parlak bir köşk, sırçadan!» dedi. Kadın: «Ey Rabbim, gerçekten ben önce nefsime zulmetmişim, şimdi Süleyman'ın maiyyetinde, alemlerin Rabbi olan Allah'a teslim oldum.» dedi....
Nəml Suresi, 44. Ayet:
Ona: "Köşke gir" denildi. Onu görünce derin bir su sandı ve (eteğini çekerek ayaklarını açtı. (
Süleyman:
) Dedi ki: "Gerçekte bu, saydam camdan olma düzeltilmiş bir köşk / zemindir." Dedi ki: "Rabbim, gerçekten ben kendime zulmettim; (artık) ben Süleyman'la birlikte alemlerin rabbi olan Tanrı'ya teslim oldum."...
Nəml Suresi, 44. Ayet:
(Az sonra) ona: "Girin bu saraya!" dendi. Fakat sarayı görünce, (önünde) engin, duru bir su (var) sandı ve eteğini yukarı çekti. (
Süleyman:
) "Bu, zemini camla döşenmiş bir saraydır!" dedi. (Sebe Melikesi:) "Rabbim!" dedi, "(Senden başkasına kulluk etmekle) ben kendime yazık etmişim; fakat (şimdi) Süleyman'la beraber alemlerin Rabbi olan Allah'a yürekten boyun eğiyorum!"...
Nəml Suresi, 44. Ayet:
Ona, “köşke gir!” denildi. Orayı görünce derin su sandı ve eteğini topladı.
Süleyman:
-Bu camdan yapılmış bir köşktür, dedi. Kadın da: -Rabbim, ben kendime zulmetmişim. Süleyman’la beraber evrenin sahibi Allah’a teslim oldum, dedi....
Nəml Suresi, 44. Ayet:
Kraliçeye: "Buyurun, saraya girin" denildi. Sarayın eyvanını görünce, zemininde engin ve duru su olduğunu zannedip eteğini yukarı çekti.
Süleyman:
"Bu, sırçadan yapılmış şeffaf bir saraydır." Kraliçe:"Ya Rabbî, dedi, Ben (Sen’den başkasına ibadet etmekle) kendime zulmetmişim, şimdi ise Süleyman’la birlikte alemlerin Rabbine teslim oluyorum."...
Nəml Suresi, 44. Ayet:
Ona: «Köşke gir» denildi. Onu görünce derin bir su sandı ve (eteğini çekerek) ayaklarını açtı. (
Süleyman:
) Dedi ki: «Gerçekte bu, saydam camdan olma düzeltilmiş bir köşk zeminidir.» Dedi ki: «Rabbim, gerçekten ben kendime zulmettim; (artık) ben Süleyman'la birlikte alemlerin Rabbi olan Allah'a teslim oldum.»...
Sad Suresi, 32. Ayet:
(32-33)
Süleyman:
Gerçekten ben mal sevgisini, Rabbimi anmak için istedim, dedi. Nihayet güneş battı. (O zaman:) Onları (atları) tekrar bana getirin, dedi. Bacaklarını ve boyunlarını sıvazlamaya başladı....
Sad Suresi, 32. Ayet:
Süleyman:
'Ben hayırlı mal, hayırda kullanılacak mal sevgisini, at sevgisini Rabbimin kitabındaki emrinden, emrine bağlılığımdan dolayı benimsedim' dedi. Nihayet eğitim alanındaki atlar toz duman içinde gözden kayboldu....
Sad Suresi, 32. Ayet:
(32-33) Suleyman: «Dogrusu ben bu iyi mallari, Rabbimi anmayi sagladiklari, icin severim» demisti. Kosup, toz perdesi arkasinda kaybolduklari zaman: «Artik yeter, onlari bana geri getirin» dedi. Bacaklarini ve boyunlarini sivazlamaya baslamisti....
Sad Suresi, 32. Ayet:
(32-33)
Süleyman:
'Doğrusu ben bu iyi malları, Rabbimi anmayı sağladıkları için severim' demişti. Koşup, toz perdesi arkasında kayboldukları zaman: 'onları bana getirin' dedi. Bacaklarını ve boyunlarını sıvazlamaya başlamıştı....
Sad Suresi, 32. Ayet:
(32-33)
Süleyman:
Gerçekten ben mal sevgisini, Rabbimi anmak için istedim, dedi. Nihayet güneş battı. (O zaman:) Onları (atları) tekrar bana getirin, dedi. Bacaklarını ve boyunlarını sıvazlamaya başladı....
Sad Suresi, 33. Ayet:
(32-33)
Süleyman:
Gerçekten ben mal sevgisini, Rabbimi anmak için istedim, dedi. Nihayet güneş battı. (O zaman:) Onları (atları) tekrar bana getirin, dedi. Bacaklarını ve boyunlarını sıvazlamaya başladı....
Sad Suresi, 33. Ayet:
(32-33) Suleyman: «Dogrusu ben bu iyi mallari, Rabbimi anmayi sagladiklari, icin severim» demisti. Kosup, toz perdesi arkasinda kaybolduklari zaman: «Artik yeter, onlari bana geri getirin» dedi. Bacaklarini ve boyunlarini sivazlamaya baslamisti....
Sad Suresi, 33. Ayet:
(32-33)
Süleyman:
'Doğrusu ben bu iyi malları, Rabbimi anmayı sağladıkları için severim' demişti. Koşup, toz perdesi arkasında kayboldukları zaman: 'onları bana getirin' dedi. Bacaklarını ve boyunlarını sıvazlamaya başlamıştı....
Sad Suresi, 33. Ayet:
(32-33)
Süleyman:
Gerçekten ben mal sevgisini, Rabbimi anmak için istedim, dedi. Nihayet güneş battı. (O zaman:) Onları (atları) tekrar bana getirin, dedi. Bacaklarını ve boyunlarını sıvazlamaya başladı....
Sad Suresi, 35. Ayet:
Süleyman:
Rabbim! Beni bağışla; bana, benden sonra kimsenin ulaşamayacağı bir hükümranlık ver. Şüphesiz sen, daima bağışta bulunansın, dedi....
Sad Suresi, 35. Ayet:
Suleyman: «Rabbim! Beni bagisla, bana benden sonra kimsenin ulasamiyacagi bir hukumranlik ver; Sen suphesiz, daima bagista bulanansin» dedi....
Sad Suresi, 35. Ayet:
Süleyman:
'Rabbim! Beni bağışla, bana benden sonra kimsenin ulaşamayacağı bir hükümranlık ver; Sen şüphesiz, daima bağışta bulunansın' dedi....
Sad Suresi, 35. Ayet:
Süleyman:
Rabbim! Beni bağışla; bana, benden sonra kimsenin ulaşamayacağı bir hükümranlık ver. Şüphesiz sen, daima bağışta bulunansın, dedi....
Sad Suresi, 35. Ayet:
Süleyman:
«Ey Rabbim! Beni bağışla ve bana öyle bir mülk ihsan et ki, ardımdan hiç kimseye yaraşmasın. Şüphesiz, bütün dilekleri veren sensin.» dedi....
Sad Suresi, 35. Ayet:
Süleyman:
«Rabb'im! Beni bağışla, bana benden sonra kimsenin ulaşamayacağı bir hükümranlık ver. Sen şüphesiz daima bağışta bulunansın» dedi....
Nəml Suresi, 16. Ayet:
Ve Süleymân Dâvûd'a vâris oldu. Ve Süleymân: “Ey insanlar! Bize kuşların mantığı [seslerinden, davranışlarından anlam çıkarma] öğretildi ve bize her şeyden verildi” dedi. –Doğrusu bu apaçık bir armağandır.– ...
Nəml Suresi, 38. Ayet:
Süleyman:
“Ey öndə gələnlər! Onlar mənə təslim olmazdan əvvəl hansınız mənə onun (məlikənin) taxtını gətirə bilər?”...
Nəml Suresi, 41. Ayet:
Süleyman:
“Onun taxtını tanınmaz hala salın. Görək, tanıyacaq, yoxsa tanımayanlardan olacaq?” – dedi....
Sad Suresi, 34. Ayet:
Süleyman:
“Həqiqətən, mən mal-mülkü Rəbbimi xatırlatdığı üçün sevirəm”, – dedi. Nəhayət, gözdən itib getdikləri zaman:...
Sad Suresi, 37. Ayet:
Süleyman:
“Ey Rəbbim! Məni bağışla. Mənə məndən sonra heç kimə layiq olmayacaq bir mülk (hökmranlıq) bəxş et! Şübhəsiz, sən çox bəxş edənsən”, – dedi....
Nəml Suresi, 16. Ayet:
Və Süleyman, Davuda varis oldu. Və
Süleyman:
"Ey insanlar! Bizə quşların məntiqi [səslərindən, hərəkətlərindən məna çıxarmaq] öyrədildi və bizə hər şeydən verildi" dedi. -Həqiqətən bu, açıq-aşkar bir lütfdür.-...