Axtarış Nəticələri
Ana Səhifə
Surələr
Məallər
Blog
Bəqərə Suresi, 68. Ayet:
Kâlûd’u lenâ rabbeke yubeyyin lenâ mâ hiy(hiye), kâle innehu yekûlu innehâ bakaratun lâ fâridun ve lâ bikr(bikrun), avânun beyne zâlik(zalike) fef’alû mâ tu’merûn(tu’merune)....
Bəqərə Suresi, 69. Ayet:
Kâlûd’u lenâ rabbeke yubeyyin lenâ mâ levnuhâ, kâle innehu yekûlu innehâ bakaratun safrâu, fâkiun levnuhâ tesurrun nâzırîn(nâzirîne)....
Bəqərə Suresi, 70. Ayet:
Kâlûd’u lenâ rabbeke yubeyyin lenâ mâ hiye, innel bakara teşâbehe aleynâ, ve innâ in şâallâhu le muhtedûn(muhtedûne)....
Bəqərə Suresi, 258. Ayet:
Allah kendisine zenginlik ve saltanat verdiği için, şımararak, Rabbi hakkında deliller getirerek İbrâhim’le tartışanı, diktatör Nemr
ud’u
görmüyor musun? İbrahim: 'Yaratan, yaşama kabiliyeti, gücü ve varlıklara işleyiş düzeni veren, koruyan, kontrol eden Rabbim, hayat veren ve eceller gelince ölümü gerçekleştirendir' dedi. Nemrud: 'Ben de hayat veririm ve ölümü gerçekleştiririm' diye karşılık verdi. İbrâhim: 'Allah güneşi doğudan doğduruyor. Haydi sen de batıdan doğdur' dedi. Kulluk sözleşmesinde...
Bəqərə Suresi, 258. Ayet:
Allah, kendisine saltanat ve mülk verdi diye (azarak) İbrahim ile Rabbi hakkında mücadele eden Nemr
ud’u
görmedin mi? İbrahim ona; “- Benim Rabbim (kudreti ile) hem diriltir, hem öldürür.” dediği vakıt o Nemrud; “- Ben de diriltir, öldürürüm.” demişti. İbrahim (Aleyhisselâm); “- Allah güneşi doğudan getiriyor, haydi sen onu batıdan getir” söyleyince, o küfreden Nemrud şaşırıp tutuldu. Allah zâlimler kavmini muvaffak etmez. (Nemrud öldürülmesi gereken bir kimseyi azâp edip, bir suçsuzu da öldürmek...
Bəqərə Suresi, 258. Ayet:
Allah kendisine saltanat verdi diye (gururlanarak) Rabbi hakkında İbrâhîm ile tartışanı (Nemr
ud’u
) görmedin mi? O zaman İbrâhîm (ona): 'Rabbim, hayat veren ve öldürendir!' demişti. (O ise:) 'Ben (de) hayat verir ve öldürürüm!' dedi. İbrâhîm (bununüzerine): 'İşte şübhesiz Allah, güneşi doğudan getiriyor, haydi (sen de) onu batıdan getir!' dedi de artık o inkâr eden şaşırıp kaldı. Çünki Allah, zâlimler topluluğunu (inkârlarındaki ısrarları sebebiyle) hidâyete erdirmez....
Maidə Suresi, 78. Ayet:
İsrailoğulları’ndan küfre sapanlar, Zebur’da Dâvûd’un, İncil’de Meryem’in oğlu Îsâ’nın diliyle lânetlenmişlerdir. Bu onların, isyankâr olmaları ve devamlı haddi tecavüz etmeleri, aşırı gitmeleri sebebiyledir....
Maidə Suresi, 78. Ayet:
İsrailoğullarından kâfir olanlara, hem Dâvûd’un, hem de Meryem oğlu Îsa’nın dili ile lânet olundu. Bunun sebebi, isyan etmeleri ve hakkın sınırını aşmış olmalarıydı....
Maidə Suresi, 78. Ayet:
İsrâiloğullarından inkâr edenler, Dâvûd’un ve Meryemoğlu Îsâ’nın diliyle lâ'netedildiler. Bu (lâ'net, onların) isyân etmeleri ve haddi aşıyor olmaları yüzündendir....
Maidə Suresi, 78. Ayet:
İsrailoğullarından kafir olanlar, Dav
ud’u
n ve Meryem oğlu İsa’nın dili ile lanetlenmiştir. Bu lanet, isyan etmeleri ve haddi aşmalarındandı....
Maidə Suresi, 78. Ayet:
İsrailoğullarından küfre sapanlar hem Dav
ud’u
n, hem de Meryem oğlu Îsâ’nın lisanı ile lânetlendiler. Bunun sebebi onların isyan etmeleri ve taşkınlık edip haddi aşmaları idi....
Ənam Suresi, 84. Ayet:
Biz ona İshak’ı ve Yakub’u armağan ettik. Hepsini hidayete erdirdik. Daha önce Nûh’u da hidayete erdirmiştik. Zürriyetinden Dâv
ud’u
, Süleyman’ı, Eyyub’u, Yûsuf’u, Mûsâ’yı ve Hârûn’u da. İyilik yapanları işte böyle mükâfatlandırırız....
Ənam Suresi, 84. Ayet:
Biz İbrâhim’e İshak’ı ve Yâkub’u ihsan ettik. Hepsini de doğru yola ilettik. Nitekim daha önce Nûh’u ve onun soyundan Dâvûd’u, Süleyman’ı, Eyyûb’u, Yûsuf’u, Mûsâ’yı ve Hârûn’u da doğru yola iletmiştik. Biz iyiliği, iyi niyetleri, dinin, ahlâkın ve kamu vicdanının emirlerini, devamlı davranışlarına, ilişkilerine, görevlerine, hayatına yansıtan, samimiyetle ibadet eden, aktif olarak iyiliğe, iyi uygulamaya, iyileştirmeye örnek olan, işlerinde mükemmellik, dürüstlük ve başarı için dikkat harcayan, ...
Ənam Suresi, 84. Ayet:
Biz, İbrahim’e oğlu İshak’ı ve (İshak’ın oğlu) Yakub’u ihsan ettik ve her birini hidayete (Peygamberliğe) erdirdik. Daha önce de Nûh’u ve onun neslinden Dâv
ud’u
, Süleyman’ı, Eyyûb’u, Yûsuf’u, Mûsâ’yı ve Harûn’u hidayete (Peygamberliğe) kavuşturduk. İşte biz iyilik yapanları böyle mükâfatlandırırız....
Ənam Suresi, 84. Ayet:
Hem ona (İbrâhîm’e), İshâk’ı ve (İshâk’ın oğlu) Ya'kub’u ihsân ettik. Her birini hidâyete erdirdik. Daha önce de Nûh’u ve onun (İbrâhîm’den sonra gelen) zürriyetinden Da'vûd’u, Süleymân’ı, Eyyûb’ü, Yûsuf’u, Mûsâ’yı ve Hârûn’u hidâyete erdirmiştik. İşte iyilik edenleri böyle mükâfâtlandırırız!...
Ənam Suresi, 84. Ayet:
Biz ona İshak ile Yâkub’u ihsan ettik ve her birini nübüvvete erdirdik. Daha önce de Nuh’u ve onun neslinden Dav
ud’u
, Süleyman’ı, Eyyub’u, Yusuf’u, Mûsâ’yı ve Harun’u da nübüvvete erdirdik. Biz iyi hareket edenleri işte böyle ödüllendiririz....
Əraf Suresi, 56. Ayet:
1.
ve lâ tufsidû
: ve fesat, bozgunculuk çıkarmayın
2.
fî el ardı
: yeryüzünde
3.
ba'de
: sonra
4.
ıslâhı-hâ
: onu...
Əraf Suresi, 65. Ayet:
Âd kavmine de kardeşleri Hûd’u peygamber olarak gönderdik. Onlara, “Ey kavmim! Allah’a kulluk edin. Sizin için O’ndan başka hiçbir ilâh yoktur. Allah’a karşı gelmekten sakınmaz mısınız?” dedi....
Əraf Suresi, 65. Ayet:
Âd kavmine de kardeşleri Hûd’u özgürce sorumluluklarını yerine getirmek üzere peygamber olarak gönderdik. Hûd: 'Ey kavmim, Allah’ı ilâh tanıyın, candan müslümanlar olarak Allah’a bağlanın, saygıyla Allah’a kulluk ve ibâdet edin. Ondan başka tanrınız yok. Hâlâ Allah’a sığınmayacak, emirlerine yapışmayacak, günahlardan arınıp, azaptan korunmayacak, kulluk ve sorumluluk şuuruyla, haklarınıza ve özgürlüklerinize sahip çıkmayacak şahsiyetli davranmayacak, dinî ve sosyal görevlerinizin bilincinde olma...
Əraf Suresi, 65. Ayet:
Âd kavmine de kardeşleri Hûd’u gönderdik. O, şöyle dedi: “- Ey kavmim Allah’a ibadet edin. Sizin O’ndan başka hiç bir ilâhınız yoktur. Hâlâ (O’nun azabından) korkmıyacak mısınız.”...
Əraf Suresi, 65. Ayet:
Âd (kavmin)e de kardeşleri Hûd’u (gönderdik). Dedi ki: 'Ey kavmim! Allah’a ibâdet edin; sizin için O’ndan başka hiçbir ilâh yoktur! Hiç (Allah’dan) sakınmaz mısınız?'...
Əraf Suresi, 65. Ayet:
Âd kavmine de, kardeşleri H
ud’u
gönderdik. Hud, onlara: -Ey kavmim, Allah’a kulluk edin, sizin O’ndan başka bir ilahınız yoktur. Korkmuyor musunuz?” dedi....
Əraf Suresi, 65. Ayet:
Âd halkına da kardeşleri Hûd’u elçi olarak gönderdik. "Ey benim halkım!" dedi, "yalnız Allah’a ibadet edin, O’ndan başka tanrınız yoktur. Hâla ona karşı gelmekten sakınmayacak mısınız?"...
Əraf Suresi, 66. Ayet:
Hûd’un kavminden küfre varan seçkin bir topluluk şöyle cevap verdi: “-Gerçekten biz, seni, bir çılgınlık içinde görüyoruz ve seni, hakikaten yalancılardan sanıyoruz.”...
Əraf Suresi, 72. Ayet:
Nihayet Hûd’u ve beraberindeki imân edenleri, rahmetimizle kurtardık; ve âyetlerimizi tekzip ederek iman etmemiş olanların kökünü kestik....
Əraf Suresi, 72. Ayet:
Bunun üzerine onu (Hûd’u) ve onunla berâber olanları, tarafımızdan bir rahmetle kurtardık ve âyetlerimizi yalanlayanların ve mü’min olmayan kimselerin kökünü kestik....
Tövbə Suresi, 70. Ayet:
Onlara, kendilerinden öncekilerin; Nuh kavminin, Âd’in ve Semûd’un, İbrâhim kavminin, Medyen halkının, altı üstüne gelen şehirlerin cezalandırılma haberleri ulaşmadı mı? Onların hepsine Rasulleri ayan beyan deliller, mûcizelerle gelmişlerdi. Demek ki, Allah onlara zulmedecek değildi. Fakat onlar Allah’ı inkâr ederek, rasullerini yalanlıyarak, günah işleyerek kendilerine haksızlık etmeyi, birbirlerine zulmetmeyi alışkanlık haline getirdiler....
Tövbə Suresi, 70. Ayet:
Onlara, şu kendilerinden öncekilerin haberi gelmedi mi? Nûh kavminin Âd’ın, Semûd’un İbrahim kavminin, Medyen sahiblerinin ve Mu’tefikelerin (Lût kavminin)... Onlara, Peygamberleri mu’cizeler getirmişti (de inkârları yüzünden helâk olmuşlardı). Böylece Allah onlara zulmetmiş değildi. Fakat onlar kendi nefislerine zulmediyorlardı....
Hud Suresi, 50. Ayet:
Âd kavmine de kardeşleri Hûd’u gönderdik. Hûd, şöyle dedi: “Ey kavmim! Allah’a kulluk edin. O’ndan başka sizin hiçbir ilâhınız yoktur. Siz, sadece iftira ediyorsunuz.”...
Hud Suresi, 50. Ayet:
Âd kavmine de kardeşleri Hûd’u özgürce sorumluluklarını yerine getirmek üzere gönderdik. Hûd: 'Ey kavmim, Allah’ı ilâh tanıyın, candan müslümanlar olarak Allah’a bağlanın, saygıyla Allah’a kulluk ve ibâdet ediniz. Sizin Allah’tan başka tanrınız yoktur. Siz Allah’a ortaklar koşmak, Allah katında şefaatçiler aramakla, sadece yalan uydurmaya devam ediyorsunuz?' dedi....
Hud Suresi, 50. Ayet:
Âd kavmine de (soyca) kardeşleri Hûd’u Peygamber gönderdik. Onlara dedi ki: “- Ey kavmim, Allah’a ibadet edin. Sizin ondan başka hiç bir ilâhınız yoktur. Sizin ona ortak koşmanız, ancak bir yalan ve iftiradır....
Hud Suresi, 50. Ayet:
Âd (kavmin)e de kardeşleri Hûd’u (gönderdik). Dedi ki: 'Ey kavmim! Allah’a ibâdet edin; sizin için O’ndan başka hiçbir ilâh yoktur. Siz ancak (Allah’a) iftirâ edenlersiniz.'...
Hud Suresi, 50. Ayet:
Âd toplumuna da kardeşleri Hûd’u gönderdik: -Ey halkım, dedi. Allah’a kulluk edin, sizin O’ndan başka ilahınız yoktur. Ötekileri siz uyduruyorsunuz, dedi....
Hud Suresi, 50. Ayet:
Âd kavmine de, kardeşleri Hûd’u peygamber olarak gönderdik. O da: "Ey benim halkım! Yalnız Allah’a ibadet edin, zaten sizin O’ndan başka bir ilahınız yoktur. Siz şirk koşmakla iftira etmekten başka bir şey yapmıyorsunuz!"...
Hud Suresi, 58. Ayet:
Helâk emrimiz gelince, Hûd’u ve beraberindeki iman etmiş olanları, tarafımızdan bir rahmetle kurtardık. Onları ağır bir azaptan kurtardık....
Hud Suresi, 58. Ayet:
Planımız, azâbımız gerçekleştirilirken, Hûd’u ve onunla birlikte iman edenleri tarafımızdan bir rahmetle kurtardık. Onları ağır bir cezadan kurtarmış olduk....
Hud Suresi, 58. Ayet:
Helâk emrimiz gelince, bizden bir rahmet olarak Hûd’u ve beraberindeki müminleri kurtardık; hem onları çok ağır bir azabdan kurtardık....
Hud Suresi, 58. Ayet:
Nihâyet emrimiz gelince, Hûd’u ve berâberindeki îmân edenleri tarafımızdan bir rahmetle kurtuluşa erdirdik ve onları şiddetli bir azabdan kurtardık....
Hud Suresi, 58. Ayet:
Emrimiz gelince Hûd’u ve yanındaki müminleri rahmetimizle kurtardık. Onları çetin bir azaptan koruduk....
Hud Suresi, 59. Ayet:
(59-60) İşte Âd halkı buydu... Rab’lerinin âyetlerini inkâr ettiler, O’nun peygamberlerine isyan ettiler ve Hakka karşı gelen her inatçı zorbanın isteklerine uydular. Hem bu dünyada lânete tâbi tutuldular, hem de kıyamet gününde. Evet, Âd halkı, Rab’lerini tanımayıp inkâr yolunu tuttular. Dikkat et! Nasıl da defoldu gitti o Hûd’un kavmi Âd!...
Hud Suresi, 60. Ayet:
Onlar, hem bu dünyada, hem de kıyamet gününde lânete uğratıldılar. Biliniz ki Âd kavmi, Rablerini inkâr etti. (Yine) biliniz ki Hûd’un kavmi Âd, Allah’ın rahmetinden uzaklaştı....
Hud Suresi, 60. Ayet:
Hem bu dünyada, hem de kıyamet günü lânete uğradılar. Bakınız, Âd kavmi Rablerini inkâr ettiler, ihsan ettiği nimetlere nankörlük ettiler. Hûd’un kavmi Âd’in, Allah’ın rahmetinden, korumasından uzak kılınarak, yok olup gitmesinden ibret alın....
Hud Suresi, 60. Ayet:
Onlar, hem dünyada, hem ahiret gününde bir lânete (ceza ve azaba) tabi tutuldular. Dikkat edin! Ad Kavmi, gerçekten Rabbini inkâr etti. Haberiniz olsun! Hûd’un kavmi âd, Allah’ın rahmetinden uzak kalmıştır....
Hud Suresi, 60. Ayet:
Böylece hem bu dünyada, hem de kıyâmet gününde lâ'nete tâbi' tutuldular. Haberiniz olsun! Şübhesiz ki Âd (kavmi) Rablerini inkâr ettiler. Dikkat edin! (İsyanları yüzünden Allah’ın rahmetinden uzaklaşan) Hûd’un kavmi olan Âd, helâk olsun!...
Hud Suresi, 60. Ayet:
Bu dünyada da, kıyamet gününde de lanete uğradılar. İyi bilin ki Âd, Rabbini tanımadı. Dikkat edin, Hûd’un toplumu Âd helak edildi....
Hud Suresi, 60. Ayet:
(59-60) İşte Âd halkı buydu... Rab’lerinin âyetlerini inkâr ettiler, O’nun peygamberlerine isyan ettiler ve Hakka karşı gelen her inatçı zorbanın isteklerine uydular. Hem bu dünyada lânete tâbi tutuldular, hem de kıyamet gününde. Evet, Âd halkı, Rab’lerini tanımayıp inkâr yolunu tuttular. Dikkat et! Nasıl da defoldu gitti o Hûd’un kavmi Âd!...
Hud Suresi, 68. Ayet:
Sanki, orada hiç yaşamamış, güzel gün görmemiş gibiydiler. Bakınız, Semûd kavmi Rablerini inkârda ısrar ettiler, ihsan ettiği nimetlere nankörlük ettiler. Semûd’un, Allah’ın rahmetinden, korumasından uzak kılınarak yok olup gitmesinden ibret alın....
Hud Suresi, 95. Ayet:
Sanki orada hiç yaşamamışlardı. Dikkat edin, Semûd’un mahvolduğu gibi Medyen de mahvoldu....
Nəhl Suresi, 125. Ayet:
Ud’u
ilâ sebîli rabbike bil hikmeti vel mev’ızatil haseneti ve câdilhum billetî hiye ahsen(ahsenu), inne rabbeke huve a’lemu bi men dalle an sebîlihî ve huve a’lemu bil muhtedîn(muhtedîne). ...
Ənbiya Suresi, 78. Ayet:
Dav
ud’u
ve Süleyman’ı da hatırla. Hani onlar, ekin hakkında hüküm veriyorlardı. O vakit geceleyin, bir kavmin davarı ekin tarlasına yayılmıştı (zarar vermişti). Biz de onların verdiği hükme şahitler idik. (Rivayet edildiğine göre, bir adamın koyunları, gece vakti bir çiftçinin ekin tarlasına girmişler ve ekinleri ile bağlarını helâk etmişler. Nihayet, çiftçi zarar talebi ile Hz. Dav
ud’u
n huzurunda koyun sahibi aleyhine dâva açmış. Zararın kıymeti, koyunların kıymetine denk geldiğinden, Davud A.S...
Ənbiya Suresi, 78. Ayet:
(Ey Resûlüm!) Dâvûd’u ve Süleymân’ı da (yâd et)! Bir vakit ekin hakkında hükümveriyorlardı; hani o kavmin koyunları onun (o ekinin) içine (geceleyin) yayılmışlardı. (Biz de) onların hükmüne şâhidler idik....
Ənbiya Suresi, 79. Ayet:
Biz çözümü ihtiva eden hükmü Süleyman’a bildirdik. Bununla beraber, her birine bir hüküm ve bir ilim verdik. Dağları ve kuşları Dav
ud’u
n emrine verdik. Onunla beraber takdis ve ibadet ederlerdi. Biz dilediğimiz her şeyi yapma kudretine sahibiz....
Həcc Suresi, 42. Ayet:
(Ey Rasûlüm), eğer seni (müşrikler) tekzib ediyorlarsa, bil ki, onlardan önce Nûh’un, Âd’ın ve Semûd’un kavimleri de (kendi peygamberlerini) tekzib ettiler;...
Möminun Suresi, 32. Ayet:
Onlara da içlerinden bir peygamber (Hûd’u) gönderdik ki, şöyle desin: “- Allah’a ibadet edin; sizin ondan başka hiç bir İlâh’ınız yoktur. Artık Allah’ın azabından korkmaz mısınız?”...
Furqan Suresi, 38. Ayet:
Âd’ı, Semûd’u, Res halkını (kuyuların bulunduğu bölgenin halkını) ve bunlar arasında daha birçok nesilleri inkârları yüzünden helâk ettik....
Furqan Suresi, 38. Ayet:
Ad’ı da, Sem
ud’u
da, Ress halkını da, bunların arasında daha bir çok nesilleri de......
Furqan Suresi, 38. Ayet:
Âd’ı, Semûd’u, Ress halkını, bu arada daha birçok nesilleri de inkârda ısrarları sebebiyle helâk ettik....
Şüəra Suresi, 123. Ayet:
Âd kavmi de özgürce sorumluluklarını yerine getirmek üzere görevlendirilen Hûd’u yalanlayarak bütün peygamberleri inkâr etti....
Şüəra Suresi, 139. Ayet:
Böylece onlar Hûd’u yalanladılar. Biz de bu yüzden onları helâk ettik. Şüphesiz bunda bir ibret vardır. Onların çoğu ise iman etmiş değillerdir....
Şüəra Suresi, 139. Ayet:
Hûd’u yalanladılar. Biz de onları yok ettik. İşte bunda bir ibret vardır. Yine de onların çoğu inanacak değildir....
Nəml Suresi, 20. Ayet:
Süleyman, kuşlara göz atıp yokladı ve şöyle dedi: “Hüdhüd’ü niçin göremiyorum? Yoksa kayıplara mı karıştı?”...
Nəml Suresi, 20. Ayet:
Bir de Süleyman kuşları teftiş etti de şöyle dedi: “- Hüdhüd’ü niye (yerinde) göremiyorum, yoksa gaiblerden mi oldu?...
Nəml Suresi, 20. Ayet:
Ve kuşları teftîş edip, şöyle dedi: 'Bana ne oldu da Hüdhüd’ü göremiyorum, yoksa kayıplardan mı oldu?'...
Nəml Suresi, 20. Ayet:
Bir de kuşları teftiş etti de: "Hüdhüd’ü neden göremiyorum, yoksa kayıplara mı karıştı?" dedi....
Ənkəbut Suresi, 38. Ayet:
Ad ile Semûd’u da helak ettik. (Ey Mekke halkı), onlara ne yapıldı, meskenlerinin harabından size belli olmaktadır. Görgü sahibleri oldukları halde, şeytan, onların amellerini kendilerine süslemiş (güzel göstermiş) de, onları hak yoldan çevirmişti....
Ənkəbut Suresi, 38. Ayet:
Âd ve Semûd’u da (helâk ettik); (onların başına ne geldiği, harâb olmuş)meskenlerinden size elbette belli olmaktadır. Şeytan onlara amellerini süslü gösterdi de onları yoldan çıkardı; hâlbuki (onlar, esâsen) bakıp görebilecek (akıl sâhibi) kimselerdi....
Əhzab Suresi, 5. Ayet:
Ud’ûhum li âbâihim huve aksatu indallâh(indallâhi), fe in lem ta’lemû âbâehum fe ıhvânukum fîd dîni ve mevâlîkum, ve leyse aleykum cunâhun fîmâ ahta’tum bihî ve lâkin mâ taammedet kulûbukum, ve kânallâhu gafûren rahîmâ(rahîmen)....
Sad Suresi, 17. Ayet:
Ey Muhammed! Onların söylediklerine karşı sabret. Güçlü kulumuz Dâvûd’u hatırla. O, Allah’a çok yönelen bir kimse idi....
Sad Suresi, 17. Ayet:
Rasulüm, onların söyledikleri mantıksız, çirkin, incitici sözlere sabrederek mücadeleye devam et. Bizi ilâh tanıyan, candan müslüman, güç-kuvvet, devlet-teşkilat, iktidar ve ihsan sahibi, vakarlı, saygılı kulumuz Dâvûd’u, o kuvvet sahibi zâtı hatırlayarak insanlara anlat. O, hep zikir ve tesbih ile bize yönelmişti....
Sad Suresi, 17. Ayet:
(Ey Rasûlüm, şimdi) sen onların dediklerine (Kâfirlerin tekzibine) sabret de (ibadette) kuvvetli kulumuz Davûd’u hatırla. Çünkü o, Allah’ın rızasına daima dönendi....
Sad Suresi, 17. Ayet:
(Habîbim, yâ Muhammed!) Onların söylemekte olduklarına sabret ve kuvvet sâhibi kulumuz Dâvûd’u hatırla! Doğrusu o, dâimâ (Allah’a) yönelen bir kimse idi....
Sad Suresi, 17. Ayet:
Onların söylediklerine sabırlı ol ve bize yönelmiş olan güçlü kulumuz Dav
ud’u
hatırla!...
Sad Suresi, 17. Ayet:
Onlar ne derlerse desinler sen sabret ve güçlü kuvvetli bir kulumuz olan Dav
ud’u
hatırla. Çünkü o daima Allah’a yönelirdi....
Sad Suresi, 18. Ayet:
(18-19) Kendisiyle birlikte tesbih etsinler diye biz, dağları ve toplanıp gelen kuşları Dâvûd’un emrine verdik. Onların her biri Allah’a yönelmişlerdi....
Sad Suresi, 19. Ayet:
(18-19) Kendisiyle birlikte tesbih etsinler diye biz, dağları ve toplanıp gelen kuşları Dâvûd’un emrine verdik. Onların her biri Allah’a yönelmişlerdi....
Sad Suresi, 20. Ayet:
Biz Dav
ud’u
n mülkünü güçlendirdik, ona hikmet ve hakla batılı ayıran söz (hüküm verme) yeteneği verdik....
Sad Suresi, 21. Ayet:
(21-22) O mahkemeleşen hasımların olayından haberin oldu mu? Onlar mâbedin duvarına tırmanıp Dav
ud’u
n yanına birden girince o, onlardan ürktü. Onlar da "Korkma! dediler, biz sadece birbirimize hakkı geçen iki dâvalıyız. Senden dileğimiz: Aramızda adaletle hükmet, haktan uzaklaşma ve bize tam doğruyu göster."...
Sad Suresi, 22. Ayet:
Hani Dâvûd’un yanına girmişlerdi de Dâvûd onlardan korkmuştu. Onlar, “Korkma! Biz, iki davacı grubuz. Birimiz diğerine haksızlık etmiştir. Aramızda adaletle hükmet. Zulmetme ve bizi hak yola ilet” dediler....
Sad Suresi, 22. Ayet:
Dâvûd’un yanına girmişlerdi. Dâvûd ihtilâlciler zannederek, onlardan korktu. 'Korkma, biz birbirine hasım, birbirimize haksızlık eden iki davacıyız. Aramızda hakkaniyet ile, adâlet ile hüküm ver, icraat yap. Haksızlık etme. Bize doğru, âdil çözümü göster.' dediler....
Sad Suresi, 22. Ayet:
O vakit Davûd’un yanına vardılar da o, bunlardan ürktü. (Ona şöyle) dediler: “- Korkma, iki davacıyız. Birimiz ötekine tecavüz etti. Şimdi sen aramızda adaletle hüküm ver. Aşırı gitme de bizi hak yola çıkar.”...
Sad Suresi, 22. Ayet:
O vakit Dâvûd’un yanına girmişlerdi de (Dâvûd) onlardan ürkmüştü. Dediler ki: 'Korkma! (Biz) birbirimizin hakkına tecâvüz eden iki da'vâcıyız; şimdi (sen) aramızda hak ile hükmet; haksızlık etme ve bizi (doğru) yolun ortasına çıkar!'...
Sad Suresi, 22. Ayet:
Dav
ud’u
n yanına girmişlerdi. Davut da onlardan korkmuştu. -Korkma, dediler. Birbirinin hakkını yemiş iki davacıyız. Aramızda hakkıyla hüküm ver. Hak’tan ayrılma. Bize orta yolu buldur....
Sad Suresi, 22. Ayet:
(21-22) O mahkemeleşen hasımların olayından haberin oldu mu? Onlar mâbedin duvarına tırmanıp Dav
ud’u
n yanına birden girince o, onlardan ürktü. Onlar da "Korkma! dediler, biz sadece birbirimize hakkı geçen iki dâvalıyız. Senden dileğimiz: Aramızda adaletle hükmet, haktan uzaklaşma ve bize tam doğruyu göster."...
Sad Suresi, 30. Ayet:
(Bunları belirttikten sonra tekrar Dav
ud’u
n kıssasına dönelim:) Davud’a evlat olarak Süleyman’ı ihsan ettik. Süleyman ne güzel kuldu! Hep Allah’a yönelirdi....
Mömin Suresi, 31. Ayet:
'Nuh kavminin, Âd ve Semûd’un ve ondan sonrakilerin âkıbetlerine benzer bir felâketten korkuyorum. Allah zulmün hiçbir türünü kulları için istemiyor.'...
Mömin Suresi, 60. Ayet:
Ve kâle rabbukumud’ûnî estecib lekum, innellezîne yestekbirûne an ibâdetî se yedhulûne cehenneme dâhırîn(dâhırîne). ...
Fussilət Suresi, 13. Ayet:
(Ey Rasûlüm, bu beyandan sonra Mekke kâfirleri Allah’a ve Peygamberine iman etmekten yine) yüz çevirirlerse, de ki: “- Sizi, Âd ve Semûd’un şiddetli azabı gibi bir azabla korkutuyorum.”...
Fussilət Suresi, 13. Ayet:
Buna rağmen yüz çevirirlerse, artık de ki: '(Ben) sizi Âd ve Semûd’un (başına gelen) yıldırımları gibi bir yıldırım (azâbıy)la korkuttum!'...
Fussilət Suresi, 13. Ayet:
Eğer yüz çevirirlerse, onlara de ki: -Sizi, Ad ve Semûd’un yıldırımına benzer bir yıldırımla uyardım....
Zuxruf Suresi, 18. Ayet:
Onlar -iddialarınca- süs içinde yetişen ve tartışmada meramını kuvvetle anlatamayan kızları mı Allah’a isnad ediyorlar? (Oysa insanın en değerli saydığı şeyi Mâb
ud’u
na vermesi gerekir)....
Zuxruf Suresi, 49. Ayet:
Ve kâlû yâ eyyuhes sâhır
ud’u
lenâ rabbeke bimâ ahide ındeke innenâ le muhtedûn(muhtedûne)....
Əhqaf Suresi, 21. Ayet:
Kendisinden önce ve sonra uyarıcıların gelip geçmiş olan Âd kavminin kardeşini (Hûd’u) hatırla. Hani Ahkâf’taki kavmini, “Ancak Allah’a ibadet edin, çünkü ben sizin adınıza büyük bir günün azabından korkuyorum” diye uyarmıştı....
Əhqaf Suresi, 21. Ayet:
Âd kavminin kardeşini, Hûd’u hatırlayarak insanlara anlat. Hani o, kum tepelerinde, Ahkaf denilen yerde kavmini uyarmıştı. O bölgede, ondan önce ve ondan sonra sorumluluk, hesap ve cezayı hatırlatan nice uyarıcılar, peygamberler vazifelerini ifa ederek geçip gitmiştir. Hûd, kavmine: 'Yalnızca Allah’ı ilâh tanıyın, candan müslümanlar olarak Allah’ın hükmüne teslim olun, saygıyla Allah’a kulluk ve ibadet edin, yalnız Allah’ın şeriatına bağlanın, Allah’a boyun eğin. Ben sizin adınıza, büyük bir gün...
Əhqaf Suresi, 21. Ayet:
(Habîbim, yâ Muhammed!) Bir de Âd’ın kardeşini (Hûd’u) an! Hani (o da) Ahkaf(nâmındaki belde)de kavmini: 'Allah’dan başkasına ibâdet etmeyin! Şübhesiz ki ben, sizin üzerinize (dehşeti pek) büyük bir günün azâbından korkarım!' diye korkutmuştu ki kendinden önce ve kendinden sonra da korkutucular geçmişti....
Əhqaf Suresi, 21. Ayet:
Bir de Âd halkının kardeşleri Hûd’u hatırla. O Ahkaf’da kavmini uyarmıştı. Gerçekte ondan önce de, sonra da birçok uyaran peygamberler gelip geçmişti. O: "Yalnız Allah’a ibadet edin. Doğrusu ben, sizin başınıza gelecek müthiş bir günün azabından endişe ediyorum." demişti....
Qəmər Suresi, 18. Ayet:
Âd kavmi de (Hûd’u) yalanladı. Azabım ve uyarılarım nasılmış!...
Qəmər Suresi, 18. Ayet:
Âd (kavmi) de (peygamberleri Hûd’u) yalanladı; artık (bak onlara) benim azâbım ve korkutmalarım nasılmış?...
Haqqə Suresi, 4. Ayet:
(Salih’in kavmi) Semûd ve (Hûd’un kavmi) Âd, o kıyamete inanmadı....
Bürüc Suresi, 4. Ayet:
(4-5) Tıpkı kahrolası Ashab-ı uhd
ud’u
n, o tutuşturulmuş ateşle dolu hendeği hazırlayanların mel’un oldukları gibi......
Bürüc Suresi, 5. Ayet:
İşkenceleri (Uhdûd’un), alevli ateştendi....
Bürüc Suresi, 5. Ayet:
(4-5) Tıpkı kahrolası Ashab-ı uhd
ud’u
n, o tutuşturulmuş ateşle dolu hendeği hazırlayanların mel’un oldukları gibi......
Bürüc Suresi, 17. Ayet:
(17-18) Orduların, Firavun ve Semûd’un haberi sana geldi mi?...
Bürüc Suresi, 17. Ayet:
(17-18) (Ey Resûlüm!) Sana o orduların, Fir'avun ve Semûd’un (helâk oluş) haber(ler)i geldi mi?...
Bürüc Suresi, 18. Ayet:
(17-18) Orduların, Firavun ve Semûd’un haberi sana geldi mi?...
Bürüc Suresi, 18. Ayet:
Yok edilen Firavun ve Semûd’un ordularının askerî erkânının haberleri sana geldi mi?...
Bürüc Suresi, 18. Ayet:
Firavun’un ve Semûd’un... (Bunların, peygamberlerini tekzib edişlerini ve sonunda helâk edilişlerini biliyorsun. O halde sen müşriklerin eziyetlerine sabret ve onları böyle bir akıbetle korkut)....
Bürüc Suresi, 18. Ayet:
(17-18) (Ey Resûlüm!) Sana o orduların, Fir'avun ve Semûd’un (helâk oluş) haber(ler)i geldi mi?...
Bürüc Suresi, 18. Ayet:
Firavun ve Sem
ud’u
n?...
Fəcr Suresi, 6. Ayet:
(6-10) (Ey Muhammed!) Rabbinin, (Hûd’un kavmi) Âd’e, şehirler içinde benzeri kurulmamış olan, sütunlarla dolu İrem’e, vadide kayaları oyan (Salih’in kavmi) Semûd’a, kazıklar sahibi Firavun’a ne yaptığını görmedin mi?...
Fəcr Suresi, 7. Ayet:
(6-10) (Ey Muhammed!) Rabbinin, (Hûd’un kavmi) Âd’e, şehirler içinde benzeri kurulmamış olan, sütunlarla dolu İrem’e, vadide kayaları oyan (Salih’in kavmi) Semûd’a, kazıklar sahibi Firavun’a ne yaptığını görmedin mi?...
Fəcr Suresi, 8. Ayet:
(6-10) (Ey Muhammed!) Rabbinin, (Hûd’un kavmi) Âd’e, şehirler içinde benzeri kurulmamış olan, sütunlarla dolu İrem’e, vadide kayaları oyan (Salih’in kavmi) Semûd’a, kazıklar sahibi Firavun’a ne yaptığını görmedin mi?...
Fəcr Suresi, 9. Ayet:
(6-10) (Ey Muhammed!) Rabbinin, (Hûd’un kavmi) Âd’e, şehirler içinde benzeri kurulmamış olan, sütunlarla dolu İrem’e, vadide kayaları oyan (Salih’in kavmi) Semûd’a, kazıklar sahibi Firavun’a ne yaptığını görmedin mi?...
Fəcr Suresi, 10. Ayet:
(6-10) (Ey Muhammed!) Rabbinin, (Hûd’un kavmi) Âd’e, şehirler içinde benzeri kurulmamış olan, sütunlarla dolu İrem’e, vadide kayaları oyan (Salih’in kavmi) Semûd’a, kazıklar sahibi Firavun’a ne yaptığını görmedin mi?...
Nəcm Suresi, 50. Ayet:
(50-51) Muhakkak ki O, önceki Âd’ı (Hûd kavmini) de helâk etti. Semûd’u da (O helâk etti); öyle ki (onlardan hiç kimseyi) bırakmadı....
Nəcm Suresi, 51. Ayet:
Semûd’u helâk eden, geride hiçbir şey bırakmayan da O’dur....
Nəcm Suresi, 51. Ayet:
Semûd’u da (helâk etti ve onlardan) hiç bırakmadı....
Nəcm Suresi, 51. Ayet:
(50-51) Muhakkak ki O, önceki Âd’ı (Hûd kavmini) de helâk etti. Semûd’u da (O helâk etti); öyle ki (onlardan hiç kimseyi) bırakmadı....
Nəcm Suresi, 51. Ayet:
Semûd’u da baki bırakmadı.....