Axtarış Nəticələri
Ana Səhifə
Surələr
Məallər
Blog
Maidə Suresi, 41. Ayet:
Ey Resul! Küfre koşuşanlar seni üzmesin. O kimseler ki ağızlarıyla inandık dedikleri halde, kalben inanmadılar. Ve bir de yalan uydurmak amacıyla kasıtlı dinleyen Yahudiler, sana gelmeyen başka bir halk adına cas
usluk
yapmak için dinlerler. Sözleri bağlamlarından kopararak değiştiriyorlar: "Eğer bu size verilirse onu alın, eğer bu verilmezse sakının!" diyorlar. Allah, kimin fitneye düşmesini isterse, onun için Allah'a karşı elinden hiçbir şey gelmez. İşte onlar, Allah'ın kalplerini arındır...
Taha Suresi, 59. Ayet:
"Sizinle buluşma zamanı, ziynet günü insanların toplanma zamanı olan kuşluk vakti olsun." dedi....
Maidə Suresi, 41. Ayet:
Ey Peygamber! Ağızlarıyla 'iman ettik' dedikleri halde kalpleri iman etmemiş olanlardan ve yahudilerden küfürde yarışanlar seni üzmesinler. Onlar sürekli yalana kulak veren, sana gelmemiş bir topluluğun hesabına cas
usluk
yapan kimselerdir. Bunlar sözlerin yerlerine konulmasından sonra onları değiştirirler. 'Size bu verilirse alın, bu verilmezse o zaman sakının' derler. [5] Allah birini şaşırtmak isterse sen onun için Allah'a karşı bir şey yapamazsın. Onlar, Allah'ın kalplerini arındırmayı dileme...
Maidə Suresi, 41. Ayet:
Ey şanlı Rasûl! Kalbleriyle inanmadıkları halde ağızlarıyla “İnandık” diyenlerle (münafıklarla) Yahudilerden küfür içinde koşuşanlar seni üzmesin. Onlar, durmadan yalan dinleyenler ve senin huzuruna gelmiyen başka bir kavim için, cas
usluk
edenlerdir. Yerli yerinde hak olarak söylenen kelimeleri sonradan değiştirirler: “- Eğer size şu (fetva) verilirse, onu kabul edin, verilmezse sakının” derler. Allah kimin fitneye düşmesini dilerse, asla sen onun lehine Allah’dan hiç bir şeye sahip olamazsın. O...
Maidə Suresi, 41. Ayet:
Kalbleri inanmamisken, agizlariyle, «Inandik» diyenler, yahudilerden yalana kulak verenler ve baska bir topluluk hesabina cas
usluk
edenlerden inkara kosanlar seni uzmesin. Sozleri asil yerlerinden degistirirler de, «Boyle bir (fetva) size verilirse alin, verilmezse kacinin» derler. Allah'in fitneye dusmesini diledigi kimse icin Allah'a karsi senin elinden bir sey gelmez. Iste onlar Allah'in, kalblerini aritmak istemedigi kimselerdir. Dunyada rezillik onlaradir. Onlara ahirette de buyuk azab vard...
Maidə Suresi, 41. Ayet:
Ey Peygamber! Ağızlarıyla İnandık deyip kalbleri inanmayanlarla Yahudilerden küfre koşuşanlar seni üzmesin. Onlar yalana iyice kulak verir, sana gelmeyen bir topluluktan yana kulak kabartıp cas
usluk
yaparlar ; kelimeleri yerine konulmuşken kaydırıp değiştirirler de, «size bu anlamda (bir hüküm) verirlerse alın, böyle vermezlerse kaçının !» derler. Allah kimin fitne içinde kalmasını dilerse artık onun için Allah'tan (doğru yolu bulmasına) hiçbir şey ile sahip olamazsın. İşte onlar öyle kimselerdi...
Maidə Suresi, 41. Ayet:
Kalbleri inanmamışken, ağızlarıyla, 'İnandık' diyenler, yahudilerden yalana kulak verenler ve başka bir topluluk hesabına cas
usluk
edenlerden inkara koşanlar seni üzmesin. Sözleri asıl yerlerinden değiştirirler de, 'Böyle bir fetva size verilirse alın, verilmezse kaçının' derler. Allah'ın fitneye düşmesini dilediği kimse için Allah'a karşı senin elinden bir şey gelmez. İşte onlar Allah'ın, kalblerini arıtmak istemediği kimselerdir. Dünyada rezillik onlaradır. Onlara ahirette de büyük azab vardır...
Maidə Suresi, 41. Ayet:
Ey peygamber, kalbleriyle inanmadıkları halde ağızlariyle «İnandık» diyen (münafık) larla Yahudilerden o küfr içinde (alabildiğine) koşuşanlar seni mahzun etmesin. Onlar, durmadan yalan dinleyen, senin huzuruna gelmeyen diğer bir kavm hesabına cas
usluk
eden (kimse) lerdir. Kelimeleri (Allah tarafından) yerlerine konuldukdan sonra (tutub) bir tarafa atarlar onlar, «Eğer size şu (fetva) verilirse onu alın, şayet o verilmezse onu (kabul etmekden) çekinin» derler, Allah kimin sapıklığını irâde eders...
Maidə Suresi, 41. Ayet:
Ey Peygamber! Kalbleri îmân etmediği hâl de, ağızlarıyla 'Îmân ettik' diyenlerden ve ya hu di olanlardan küfürde koşuşanlar, seni üzmesin! (On lar sana, aslında sâdece)yalancılık etmek için çokça kulak verenlerdir; sana gelmeyen diğer bir kavim için (câs
usluk
yap mak üzere) can kulağıyla dinleyicidirler.(Kitab’daki) kelimeleri yerlerin(e ko nulduk)tan sonra değiştirirler. (Üste lik) 'Şâyet size bu(hüküm, değiştirdiğimiz gibi) verilirse onu hemen alın, eğer o verilmezse o hâlde (almaktan)sakının!...
Maidə Suresi, 41. Ayet:
Ey Peygamber! Kalpleri iman etmediği halde ağızları ile: “İnandık. ” diyen kimselerden ve yahudilerden küfür içinde koşuşanlar seni üzmesin. Onlar durmadan yalana kulak verirler. Sana gelmeyen bir başka topluluk lehine kulak verip cas
usluk
yaparlar. Kelimeleri yerlerinden tahrif ederek değiştirirler. “Bu (değişik şekliyle) size verilirse alın, verilmezse sakının!” derler. Allah bir kimsenin fitneye düşmesini isterse, senin Allah'a karşı yapacak hiçbir şeyin yoktur. İşte onlar Allah'ın, kalplerin...
Maidə Suresi, 41. Ayet:
- Ey peygamber, kalpleri inanmamışken, ağızlarıyla “iman ettik” diyenler, Yahudilerden yalana kulak verenlerden ve sana gelmeyen başka bir toplum hesabına cas
usluk
yapanlardan küfre koşturanlar seni üzmesin. Kelimeleri asıl anlamlarından saptıranlar da: - Bu fetva size verilirse alın, verilmezse kaçının, derler. Allah’ın fitneye düşmesini dilediği kimse için Allah’a karşı senin elinden bir şey gelmez. İşte onlar, Allah’ın kalplerini arındırmak istemediği kimselerdir. Onlara dünyada rezillik, ahi...
Maidə Suresi, 41. Ayet:
Ey Peygamber! Kalpleri iman etmediği halde ağızlarıyla "iman ettik." diyen münafıklarla, Yahudilerden kâfirlikte yarışanlar seni üzmesin. Zira onlar yalancılık etmek için dinlerler. Senin yanında olmayan bir grup hesabına cas
usluk
için dinlerler. Kelimeleri konuldukları yerlerden çıkarıp tahrif ederler. "Size şu fetva verilirse onu kabul edin, o verilmezse onu kabul etmekten geri durun" derler. Allah birini şaşırtmak isterse, sen onun lehinde Allah’a karşı hiçbir şey yapamazsın. Onlar öyle kimse...
Maidə Suresi, 41. Ayet:
Ey Peygamber! Kalpleri inanmadığı halde ağızlarıyla 'İnandık' diyenlerden inkâra koşuşanlar da, Yahudilerden yalanı can kulağıyla dinleyen ve sana gelmemiş bir topluluk hesabına cas
usluk
edenler de seni üzmesin. Onlar kitaptaki kelimelerin yerlerini ve anlamlarını değiştirirler; 'Size şu hüküm verilirse alın, o verilmezse kaçının' derler. Allah birisini fitneye düşürmek isterse, artık sen onu Allah'ın elinden kurtaramazsın. Allah onların kalplerini temizlemek istememiştir. Dünyada onlar için bir...
Əraf Suresi, 98. Ayet:
1.
e ve emine
: ve emin mi oldu(lar)
2.
ehlu el kurâ
: o ülkelerin halkı
3.
en ye'tiye-hum
: onlara gelmesi
4.
be'su-nâ
Əraf Suresi, 98. Ayet:
Ve o ülkelerin halkı şiddetli azabımızın onlara, onlar oynarlarken (oyalanırlarken) kuşluk vakti gelmesinden (gelmeyeceğinden) emin miydiler?...
Əraf Suresi, 98. Ayet:
Ya da o memleketlerin halkları kuşluk vakti gülüp oynarken kendilerine azabımızın gelmesinden emin mi oldular?...
Əraf Suresi, 98. Ayet:
Yahut memleketlerdeki halk, kuşluk çağı oynayıp dururken azâbımızın birdenbire gelmeyeceğinden emin mi?...
Əraf Suresi, 98. Ayet:
Ya da o ülkelerin halkı kuşluk vakti eğlenirlerken kendilerine azabımızın gelmeyeceğinden emin mi oldular?...
Əraf Suresi, 98. Ayet:
Yoksa o bölgelerin halkları, kuşluk vakti oynaşıp eğlenirlerken, kendilerine azabımızın gelmeyeceğinden eminler mi?...
Əraf Suresi, 98. Ayet:
Yoksa o ülkelerin halkı, ileri gelenleri, idarecileri kuşluk vakti eğlenirlerken kendilerine azâbımızın gelmeyeceğinden emin mi oldular?...
Əraf Suresi, 98. Ayet:
Yahut kasabaların halkı, eğlenmekte oldukları bir kuşluk vaktinde kendilerine şiddetli azabımızın gelmeyeceğinden güvende miydiler?...
Əraf Suresi, 98. Ayet:
Ya da o ülkeler halkı, kuşluk vakti eğlenceye dalmışken, onlara zorlu azabımızın gelmeyeceğinden güvende miydiler?...
Əraf Suresi, 98. Ayet:
Yahut kasabalarin halki, k
usluk
vakti eglenirlerken azabimizin kendilerine gelmesinden guvende miydiler?...
Əraf Suresi, 98. Ayet:
Veya kasabalar halkı, oynayıp eğlenirlerken kuşluk vakti kendilerine gelecek azabımızdan emin midirler?...
Əraf Suresi, 98. Ayet:
Yahut kentlerin halkı, kuşluk vakti eğlenirlerken azabımızın kendilerine gelmesinden güvende miydiler?...
Əraf Suresi, 98. Ayet:
Ya da o ülkelerin halkı kuşluk vakti eğlenirlerken kendilerine azabımızın gelmeyeceğinden emin mi oldular?...
Əraf Suresi, 98. Ayet:
Yine o köy kasaba ahâlisi kuşluk vakti oynayıb eğlenib dururlarken kendilerine azâbımızın gelivermiyeceğinden emin mi oldular?...
Əraf Suresi, 98. Ayet:
Yine o köy, kasaba halkı, kuşluk vakti oynayıp eğlenirlerken kendilerine azabımızın gelivermeyeceğinden emin miydiler?...
Əraf Suresi, 98. Ayet:
Yoksa o ülkelerin halkı, kuşluk vakti eğlenirlerken onlara azabımızın gelmeyeceğinden emin mi idiler?...
Əraf Suresi, 98. Ayet:
Acaba o ülkelerin halkları, kuşluk vakti eğlenirlerken, azabımızın gelmeyeceğinden emin midirler?...
Əraf Suresi, 98. Ayet:
Ya da o ülkeler ehli, kuşluk vakti eğlenceye dalmışken, onlara zorlu azabımızın gelmeyeceğinden güvencede (emin) miydiler?...
Əraf Suresi, 98. Ayet:
Veya o şehirlerin halkı, kendileri eğlenirlerken, azâbımızın kendilerine kuşluk vakti(güpegündüz) gelmesinden mi emîn oldular?...
Əraf Suresi, 98. Ayet:
Yahut o memleketlerin halkı kuşluk vakti eğlenirlerken kendilerine azabımızın gelemeyeceğinden emin mi oldular?...
Əraf Suresi, 98. Ayet:
Ya da (o) ülkelerin halkı, kuşluk vakti eğlenirlerken azâbımızın onlara gelmeyeceğinden emin midirler?...
Əraf Suresi, 98. Ayet:
Ya da o ülkeler halkı, kuşluk vakti eğlenceye dalmışken, onlara zorlu azabımızın gelmeyeceğinden güvende miydiler?...
Əraf Suresi, 98. Ayet:
Yoksa o kentler halkının, bir kuşluk vakti oynayıp eğlenirken azabımızın yakalarına yapışmayacağına ilişkin bir garantileri mi vardı?...
Əraf Suresi, 184. Ayet:
Onlar, çocukluğundan beri tanıdıkları hemşehrileri, arkadaşları Muhammed’de bir delilik, cinlere mahkum olmuşluk belirtisi olmadığını hiç düşünemediler mi? O sadece sorumluluk, hesap ve cezanın varlığını açıklayarak âşikâre uyarıcılık görevi yapan birisidir....
Hud Suresi, 18. Ayet:
Allâh hakkında yalan konuşarak iftira atandan daha zâlim kimdir? Onlar Rablerine arzolunurlar! Şahitler de: "İşte bunlar Rableri üzerine yalan söyleyenlerdir" der. . . Dikkat edin, Allâh lâneti zâlimler üzerinedir (nefsine zulmederek hakikatindeki kuvvelerden uzak düşmüşlük)....
Nəhl Suresi, 69. Ayet:
1.
summe
: sonra
2.
kulî
: yeyin
3.
min kulli es semerâti
: meyvelerin, ürünlerin, çiçeklerin hepsinden
4.
feslukî (fe
usluk
î)<...
Kəhf Suresi, 62. Ayet:
Oradan geçtikten sonra Mûsâ, genç arkadaşına kuşluk yemeğimizi getir dedi, gerçekten de şu yolculuk, yordu bizi....
Kəhf Suresi, 62. Ayet:
(Buluşma yerlerini) geçip gittiklerinde Musa genç adamına: Kuşluk yemeğimizi getir bize. Hakikaten şu yolculuğumuz yüzünden başımıza (epeyce) sıkıntı geldi, dedi....
Kəhf Suresi, 62. Ayet:
İki deniz kavşağını geçtikleri zaman, Mûsa, genç arkadaşına: “-Kuşluk yemeğimizi getir, gerçekten biz bu yolculuğumuzdan yorgun düştük.” dedi....
Kəhf Suresi, 62. Ayet:
(Buluşma yerlerini) geçip gittiklerinde Musa genç adamına: Kuşluk yemeğimizi getir bize. Hakikaten şu yolculuğumuz yüzünden başımıza (epeyce) sıkıntı geldi, dedi....
Kəhf Suresi, 62. Ayet:
Bu sûretle vakta ki geçtiler fetâsına getir, dedi: Kuşluk yemeğimizi, hakikaten biz bu seferimizden yorgunluğa giriftar olduk...
Kəhf Suresi, 62. Ayet:
Bu şekilde geçtikleri zaman genç hizmetçisine: «Getir kuşluk yemeğimizi; gerçekten biz bu yolculuğumuzda yorulduk.» dedi....
Kəhf Suresi, 62. Ayet:
İki denizin birleştiği yeri geçtikleri zaman, Musa genç arkadaşına: «Kuşluk yemeğimizi getir. Gerçekten biz bu yolculuğumuzda epey yorulduk» dedi....
Kəhf Suresi, 62. Ayet:
Vaktaki (oradan geçip gitdiler) Musa gene (adamın) a dedi ki: «Kuşluk yemeğimizi getir. Bu yolculuğumuzdan, andolsun, yorgun düşdük». ...
Kəhf Suresi, 62. Ayet:
Vaktâ ki geçip gittiler. (Hazreti Mûsa) Genç arkadaşına dedi ki: «Bize kuşluk yemeğimizi getir, biz bu yolculuğumuzda muhakkak ki yorgunluğa uğradık.»...
Taha Suresi, 59. Ayet:
1.
kâle
: dedi
2.
mev'ıdu-kum
: sizin buluşma zamanınız
3.
yevmu ez zîneti
: ziynet (bayram) günü
4.
ve en yuhşere
Taha Suresi, 59. Ayet:
(Musa A.S): “Sizin (bizimle) buluşma zamanınız, ziynet (bayram) günü ve insanların toplandığı, duhan (kuşluk) vakti olsun.” dedi....
Taha Suresi, 59. Ayet:
Mûsâ, “Buluşma vaktimiz, bayram günü, insanların toplandığı kuşluk vaktidir” dedi....
Taha Suresi, 59. Ayet:
Mûsâ dedi ki: Herkesin süslenip bayram ettiği ziynet gününü buluşma zamânı olarak tâyin ediyorum size, halkın toplandığı kuşluk çağında buluşalım....
Taha Suresi, 59. Ayet:
Musa: Buluşma zamanınız, bayram günü, kuşluk vaktinde insanların toplanma zamanı olsun, dedi....
Taha Suresi, 59. Ayet:
(Musa) dedi ki: "Sizin buluşma vaktiniz bayram günüdür. . . İnsanlar kuşluk vakti toplansınlar. "...
Taha Suresi, 59. Ayet:
Mûsâ: 'Buluşma zamanımız, bayram günü, şenliğin yapılacağı kuşluk vaktinde, insanların bir araya gelip toplandığı zaman olsun.' dedi....
Taha Suresi, 59. Ayet:
Dedi ki: 'Buluşma zamanımız süs günü [3] ve insanların toplanacağı kuşluk vaktidir.'...
Taha Suresi, 59. Ayet:
(Musa) Dedi ki: "Buluşma zamanımız, (ülkenin ulusal) bayram günü ve insanların toplanacağı kuşluk vakti (olsun)."...
Taha Suresi, 59. Ayet:
(Mûsa, Firavun’a cevaben) dedi ki: “- Sizinle buluşma zamanı, süs (bayram) günü ve insanların toplanacağı kuşluk vaktidir.”...
Taha Suresi, 59. Ayet:
Musa: «Bulusma zamanimiz sizin bayram gununuzde, insanlarin toplandigi k
usluk
vaktidir» dedi....
Taha Suresi, 59. Ayet:
Musâ: Buluşma yerimiz ve zamanımız o şenlik günü ve insanların toplanacağı kuşluk vaktidir, dedi....
Taha Suresi, 59. Ayet:
Musa: 'Buluşma zamanımız sizin bayram gününüzde, insanların toplandığı kuşluk vaktidir' dedi....
Taha Suresi, 59. Ayet:
Musa: Buluşma zamanınız, bayram günü, kuşluk vaktinde insanların toplanma zamanı olsun, dedi....
Taha Suresi, 59. Ayet:
Size mîad, dedi: ziynet günü ve nâsın toplanacağı kuşluk vakti...
Taha Suresi, 59. Ayet:
Musa: «Sizinle buluşma vakti süs (bayram) günü ve insanların toplanacağı kuşluk vaktidir» dedi....
Taha Suresi, 59. Ayet:
Musa: «Sizinle buluşma zamanı, süs (bayramı) günü ve insanların toplanacağı kuşluk vaktidir.» dedi....
Taha Suresi, 59. Ayet:
Musa «Sizinle buluşmamız süslenme gününüzde, halkın toplandığı kuşluk vakti olsun» dedi....
Taha Suresi, 59. Ayet:
(Musa) Dedi ki: "Buluşma zamanımız, (ülkenin ulusal) bayram günü ve insanların toplanacağı kuşluk vakti (olsun)."...
Taha Suresi, 59. Ayet:
(Musa) da: «Sizinle karşılaşma zamanımız, dedi, zînet günü ve insanların toplanacağı kuşluk vaktidir». ...
Taha Suresi, 59. Ayet:
(Mûsâ:) 'Size va'd edilen vakit (ve yer), bayram günü (toplanma yeri) ve insanların toplanacağı kuşluk zamanıdır' dedi....
Taha Suresi, 59. Ayet:
Buluşma zamanımız; sizin bayram gününüzde, insanların toplandığı kuşluk vaktidir, dedi....
Taha Suresi, 59. Ayet:
Musa: "Bayram günü olsun, buluşma gününüz; ve (o gün) kuşluk vaktinde ahali toplansın" diye cevap verdi....
Taha Suresi, 59. Ayet:
Hazreti Mûsa dedi ki: «Size vaadedilen vakit, ziynet günü ve nâsın toplanacağı kuşluk zamanıdır.»...
Taha Suresi, 59. Ayet:
Musa: “Buluşma zamanınız, bayram günü ve insanların toplandığı kuşluk vaktidir. ” dedi....
Taha Suresi, 59. Ayet:
Musa da: -Buluşma zamanımız, bayram günü ve insanların bir araya toplandığı kuşluk vaktidir, dedi....
Taha Suresi, 59. Ayet:
(Mûsâ): "Buluşma zamanınız, Süs (bayram) günü ve insanların toplanacağı kuşluk vakti olsun" dedi....
Taha Suresi, 59. Ayet:
(Musa) Dedi ki: «Buluşma zamanımız, (ülkenin ulusal) bayram günü ve insanların toplanacağı kuşluk vakti (olsun) .»...
Taha Suresi, 59. Ayet:
Musa dedi ki: 'Buluşma zamanınız bayram günü, insanların toplandığı kuşluk vaktidir.'...
Taha Suresi, 59. Ayet:
Mûsa dedi: "Bizimle buluşacağınız zaman, süs günü olsun. İnsanlar kuşluk vakti bir araya getirilsin."...
Taha Suresi, 119. Ayet:
"Ve sen susamayacaksın, kuşluk vakti güneşi(nin ısısı)ndan etkilenmeyeceksin."...
Möminun Suresi, 25. Ayet:
'Bu, kesinlikle, kendisinde cinlere mahkûm olmuşluk, delilik belirtileri olan bir adam. Durumu aydınlanıncaya kadar gözünüzü üstünden ayırmayın bakalım.' dediler....
Möminun Suresi, 27. Ayet:
1.
fe
: o zaman, böylece
2.
evhay-nâ
: biz vahyettik
3.
ileyhi
: ona
4.
en ısnai
: yapmasını
Möminun Suresi, 70. Ayet:
Yoksa onda cinlere mahkûm olmuşluk, delilik belirtisi olduğunu mu söylüyorlar? Doğrusunu söylemek gerekirse, peygamber kendilerine gerekçeli, hikmete dayalı, toplumda hakça düzeni gerçekleştirecek hak kitap Kur’ân ile geldi. Onların çoğu ise, bu hak kitabın gelmesini, sorumluluğu hoş karşılamıyorlar....
Furqan Suresi, 24. Ayet:
O gün Cennet ehlinin kalacakları yer çok huzurlu, çok hayırlı ve kuşluk vakti dinlenecekleri yer pek güzeldir....
Qəsəs Suresi, 32. Ayet:
Usluk
yedeke fî ceybike tahruc beydâe min gayri sû(sûin), vadmum ileyke cenâhake miner rehbi fe zânike burhânâni min rabbike ilâ fir’avne ve melâih(melâihî), innehum kânû kavmen fâsikîn(fâsikîne)....
Qəsəs Suresi, 32. Ayet:
1.
usluk
: sok
2.
yede-ke
: senin elin
3.
fî
: içinde
4.
ceybi-ke
: senin koynun
Səba Suresi, 8. Ayet:
'Acaba Allah adına yalan mı uydurdu, yoksa kendisinde cinlere mahkum olmuşluk, delilik belirtileri mi var?' dediler. Hayır, âhirete, ebedî yurda iman etmeyenler, azâba maruz kalacaklar, dünyada da tamamen başlarına buyruk bir hayat içinde büsbütün hak yoldan uzak, dalâlet, bozuk düzen ve sıkıntı içinde yaşayacaklar....
Səba Suresi, 46. Ayet:
Rasulüm onlara: 'İlimde, teknikte, ahlakî güzellikte çağınızın örneği, önderi olarak Allah için, ikişer ikişer, birer birer, harekete geçip İslâmî sorumlulukları sırtlanarak yerine getirmenizi; insanlara İslam esaslarını öğretmenizi; İslâmî eğitimi kurumsallaştırmanızı, İslamda sebatınızı; ailenizin ve halkınızın meselelerine itina göstermenizi; ihtiyaçlarını karşılamanızı, sorumluluklarının gereğini yapmalarını istemenizi; İslam ilkelerinin uygulanıp uygulanmadığını denetlemenizi; bunları yapar...
Sad Suresi, 18. Ayet:
Şüphe yok ki biz, dağları râm etmiştik ona, akşam ve kuşluk çağlarında onunla berâber Rabbi tenzîh ederlerdi....
Sad Suresi, 18. Ayet:
Gerçekten biz, dağları onun emrine bağlı kıldık da, akşamleyin ve kuşluk vakti onunla beraber tesbih ederlerdi....
Sad Suresi, 18. Ayet:
Gerçek biz dağları (kendisine) müsahhar kıldık ki bunlar akşamlayın ve kuşluk vakti onunla birlikde durmayıb tesbîh ederlerdi. ...
Sad Suresi, 18. Ayet:
Muhakkak ki, dağları musahhar kıldık, O'nunla beraber akşamleyin ve kuşluk vakti tesbih ederlerdi....
Mömin Suresi, 52. Ayet:
O süreçte mazeret beyanları zâlimlere fayda vermez. . . Hem o lânet (Allâh'ın Esmâ kuvvelerinden uzak düşmüşlük) onlarındır ve hem de vatanın kötüsü onlarındır!...
Haqqə Suresi, 32. Ayet:
1.
summe
: sonra
2.
fî silsiletin
: zincir içinde
3.
zer'u-hâ
: onun uzunluğu
4.
seb'ûne
: 70
Cin Suresi, 9. Ayet:
'Biz orada cas
usluk
için otururduk. Ancak şimdi her kim dinlemek isterse kendisini gözleyen bir ateş topu bulur.'...
Naziat Suresi, 29. Ayet:
1.
ve agtaşe
: ve kararttı, karanlıklaştırdı
2.
leyle-hâ
: onun gecesi
3.
ve ahrece
: ve çıkardı
4.
duhâ-hâ
: onun...
Naziat Suresi, 29. Ayet:
Ve gecesini kararttı, kuşluk çağını meydana çıkarttı....
Naziat Suresi, 46. Ayet:
1.
keenne-hum
: sanki onlar ..... gibi
2.
yevme
: gün
3.
yerevne-hâ
: onu görecekler
4.
lem yelbesû
: kalmadılar, ...
Naziat Suresi, 46. Ayet:
Sanki onlar, onu (kıyâmeti) görecekleri gün, sanki bir akşam veya kuşluk vaktinden başka (zamanları) kalmamış gibi olurlar....
Naziat Suresi, 46. Ayet:
Kıyameti gördükleri gün onlar, sanki dünyada ancak bir akşam, yahut bir kuşluk vakti kadar kalmış gibidirler....
Naziat Suresi, 46. Ayet:
Onu gördükleri gün, bir akşamcık yaşamışa dönerler yahut da günün kuşluk çağı....
Naziat Suresi, 46. Ayet:
Kıyamet gününü gördüklerinde (dünyada) sadece bir akşam vakti ya da kuşluk zamanı kadar kaldıklarını sanırlar....
Naziat Suresi, 46. Ayet:
İnsanlar kıyametin kopacağı ânı gördüklerinde, dünyada sadece ikindi-akşam aralığıya da kuşluk vakti kadar kaldıklarını sanırlar....
Naziat Suresi, 46. Ayet:
Onlar onu gördükleri gün sanki (dünyada) bir akşam veya kuşluk vaktinden fazla kalmamış gibi olurlar....
Naziat Suresi, 46. Ayet:
Onu gördükleri gün, sanki, bir akşam veya bir kuşluk vaktinden başkasını yaşamamış gibidirler....
Naziat Suresi, 46. Ayet:
Kiyameti gordukleri gun dunyada ancak bir aksam yahut bir k
usluk
vakti kadar kalmis olduklarini sanirlar.*...
Naziat Suresi, 46. Ayet:
Kıyâmet'i gördükleri gün sanki (Dünya'da) ancak bir akşam veya kuşluk vakti kadar kalmış gibidirler. (Dünya'nın ömrünün uzunluğuna, Âhiretin sonsulzuğuna nisbetle insanoğlunun ömrünün ne kadar kısa olduğuna işaret ediliyor.)...
Naziat Suresi, 46. Ayet:
Kıyameti gördükleri gün dünyada ancak bir akşam yahut bir kuşluk vakti kadar kalmış olduklarını sanırlar....
Naziat Suresi, 46. Ayet:
Kıyamet gününü gördüklerinde (dünyada) sadece bir akşam vakti ya da kuşluk zamanı kadar kaldıklarını sanırlar....
Naziat Suresi, 46. Ayet:
Onu gördükleri gün, sanki (dünyada) bir akşam veya kuşluk vakti kadar kalmışlardır...
Naziat Suresi, 46. Ayet:
Onlar onu gördükleri zaman sanki dünyada bir akşam veya onun kuşluk vaktinden fazla kalmamış gibi olurlar....
Naziat Suresi, 46. Ayet:
Onu gördükleri gün sanki, bir akşam veya bir kuşluk vaktinden başkasını yaşamamış gibidirler....
Naziat Suresi, 46. Ayet:
Onu görecekleri gün, sanki onlar (dünyada) bir akşam veya onun kuşluk vaktinden başka kalmamış gibidirler!...
Naziat Suresi, 46. Ayet:
Ve onlar onu gördükleri gün; sadece bir akşam veya bir kuşluk vakti kalmış gibi olurlar....
Naziat Suresi, 46. Ayet:
Onlar, o Kıyameti gördükleri gün sanki bir akşam veya bir kuşluk vaktinden başka kalmamış gibi olurlar....
Naziat Suresi, 46. Ayet:
Onlar o kıyameti gördükleri gün, sanki dünyada bir akşamdan veya kuşluk vaktinden fazla kalmamış gibi olurlar....
Naziat Suresi, 46. Ayet:
Onu gördükleri gün, onlar sanki, sadece bir akşam veya bir kuşluk vakti süresince (dünyada) kalmış olurlar....
Naziat Suresi, 46. Ayet:
Onlar onu gördükleri zaman sanki (dünyâda) bir akşam veya onun kuşluk vaktinden fazla kalmamış gibi olurlar....
Naziat Suresi, 46. Ayet:
Kendileri onu gördükleri gün, sanki onlar, bir akşam veya bir kuşluk vaktinden başkasını yaşamamış gibidirler....
Naziat Suresi, 46. Ayet:
O günü gördüklerinde sanırlar ki, dünyada ya bir gece kalmışlardır, ya da bir kuşluk vakti....
Naziat Suresi, 46. Ayet:
Onu gördükleri gün onlar, dünyada sanki bir akşam veya onun kuşluk vaktinden başka kalmamışa dönerler....
Şəms Suresi, 1. Ayet:
Güneşe ve kuşluk vaktindeki aydınlığına...
Şəms Suresi, 1. Ayet:
Andolsun, güneşe ve kuşluk vaktindeki parıltısına....
Şəms Suresi, 1. Ayet:
Güneş'e ve onun kuşluk vaktindeki parlak aydınlığına,...
Şəms Suresi, 1. Ayet:
(1-10) Güneşe ve kuşluk vaktindeki aydınlığına, güneşi takip ettiğinde aya, onu açığa çıkarttığında gündüze, onu örttüğünde geceye, gökyüzüne ve onu bina edene, yere ve onu yapıp döşeyene, nefse ve ona birtakım kabiliyetler verip de iyilik ve kötülüklerini ilham edene yemin ederim ki, nefsini kötülüklerden arındıran kurtuluşa ermiş, onu kötülüklere gömen de ziyan etmiştir....
Şəms Suresi, 1. Ayet:
Yemîn olsun şems’e (güneşe) ve onun (kuşluk vakti) aydınlığına!...
Şəms Suresi, 1. Ayet:
Yemin olsun Güneş'e ve ışığının parladığı kuşluk vaktine,...
Şəms Suresi, 2. Ayet:
(1-10) Güneşe ve kuşluk vaktindeki aydınlığına, güneşi takip ettiğinde aya, onu açığa çıkarttığında gündüze, onu örttüğünde geceye, gökyüzüne ve onu bina edene, yere ve onu yapıp döşeyene, nefse ve ona birtakım kabiliyetler verip de iyilik ve kötülüklerini ilham edene yemin ederim ki, nefsini kötülüklerden arındıran kurtuluşa ermiş, onu kötülüklere gömen de ziyan etmiştir....
Şəms Suresi, 3. Ayet:
(1-10) Güneşe ve kuşluk vaktindeki aydınlığına, güneşi takip ettiğinde aya, onu açığa çıkarttığında gündüze, onu örttüğünde geceye, gökyüzüne ve onu bina edene, yere ve onu yapıp döşeyene, nefse ve ona birtakım kabiliyetler verip de iyilik ve kötülüklerini ilham edene yemin ederim ki, nefsini kötülüklerden arındıran kurtuluşa ermiş, onu kötülüklere gömen de ziyan etmiştir....
Şəms Suresi, 4. Ayet:
(1-10) Güneşe ve kuşluk vaktindeki aydınlığına, güneşi takip ettiğinde aya, onu açığa çıkarttığında gündüze, onu örttüğünde geceye, gökyüzüne ve onu bina edene, yere ve onu yapıp döşeyene, nefse ve ona birtakım kabiliyetler verip de iyilik ve kötülüklerini ilham edene yemin ederim ki, nefsini kötülüklerden arındıran kurtuluşa ermiş, onu kötülüklere gömen de ziyan etmiştir....
Şəms Suresi, 5. Ayet:
(1-10) Güneşe ve kuşluk vaktindeki aydınlığına, güneşi takip ettiğinde aya, onu açığa çıkarttığında gündüze, onu örttüğünde geceye, gökyüzüne ve onu bina edene, yere ve onu yapıp döşeyene, nefse ve ona birtakım kabiliyetler verip de iyilik ve kötülüklerini ilham edene yemin ederim ki, nefsini kötülüklerden arındıran kurtuluşa ermiş, onu kötülüklere gömen de ziyan etmiştir....
Şəms Suresi, 6. Ayet:
(1-10) Güneşe ve kuşluk vaktindeki aydınlığına, güneşi takip ettiğinde aya, onu açığa çıkarttığında gündüze, onu örttüğünde geceye, gökyüzüne ve onu bina edene, yere ve onu yapıp döşeyene, nefse ve ona birtakım kabiliyetler verip de iyilik ve kötülüklerini ilham edene yemin ederim ki, nefsini kötülüklerden arındıran kurtuluşa ermiş, onu kötülüklere gömen de ziyan etmiştir....
Şəms Suresi, 7. Ayet:
(1-10) Güneşe ve kuşluk vaktindeki aydınlığına, güneşi takip ettiğinde aya, onu açığa çıkarttığında gündüze, onu örttüğünde geceye, gökyüzüne ve onu bina edene, yere ve onu yapıp döşeyene, nefse ve ona birtakım kabiliyetler verip de iyilik ve kötülüklerini ilham edene yemin ederim ki, nefsini kötülüklerden arındıran kurtuluşa ermiş, onu kötülüklere gömen de ziyan etmiştir....
Şəms Suresi, 8. Ayet:
(1-10) Güneşe ve kuşluk vaktindeki aydınlığına, güneşi takip ettiğinde aya, onu açığa çıkarttığında gündüze, onu örttüğünde geceye, gökyüzüne ve onu bina edene, yere ve onu yapıp döşeyene, nefse ve ona birtakım kabiliyetler verip de iyilik ve kötülüklerini ilham edene yemin ederim ki, nefsini kötülüklerden arındıran kurtuluşa ermiş, onu kötülüklere gömen de ziyan etmiştir....
Şəms Suresi, 9. Ayet:
(1-10) Güneşe ve kuşluk vaktindeki aydınlığına, güneşi takip ettiğinde aya, onu açığa çıkarttığında gündüze, onu örttüğünde geceye, gökyüzüne ve onu bina edene, yere ve onu yapıp döşeyene, nefse ve ona birtakım kabiliyetler verip de iyilik ve kötülüklerini ilham edene yemin ederim ki, nefsini kötülüklerden arındıran kurtuluşa ermiş, onu kötülüklere gömen de ziyan etmiştir....
Şəms Suresi, 10. Ayet:
(1-10) Güneşe ve kuşluk vaktindeki aydınlığına, güneşi takip ettiğinde aya, onu açığa çıkarttığında gündüze, onu örttüğünde geceye, gökyüzüne ve onu bina edene, yere ve onu yapıp döşeyene, nefse ve ona birtakım kabiliyetler verip de iyilik ve kötülüklerini ilham edene yemin ederim ki, nefsini kötülüklerden arındıran kurtuluşa ermiş, onu kötülüklere gömen de ziyan etmiştir....
Duha Suresi, 1. Ayet:
1.
ve
: andolsun
2.
ed duhâ
: kuşluk vaktine
...
Duha Suresi, 1. Ayet:
Duhâ (kuşluk) vaktine andolsun....
Duha Suresi, 1. Ayet:
Kuşluk vaktine andolsun,...
Duha Suresi, 1. Ayet:
Andolsun kuşluk vaktine...
Duha Suresi, 1. Ayet:
Andolsun, kuşluk vaktine!...
Duha Suresi, 1. Ayet:
Andolsun kuşluk vaktine,...
Duha Suresi, 1. Ayet:
Kuşluk vaktine andolsun,...
Duha Suresi, 1. Ayet:
And olsun kuşluk vaktine,...
Duha Suresi, 1. Ayet:
K
usluk
vaktine and olsun;...
Duha Suresi, 1. Ayet:
Kuşluk vaktine,...
Duha Suresi, 1. Ayet:
Kuşluk vaktine and olsun;...
Duha Suresi, 1. Ayet:
(1-3) Kuşluk vaktine ve sükûna erdiğinde geceye yemin ederim ki Rabbin seni bırakmadı ve sana darılmadı....
Duha Suresi, 1. Ayet:
Andolsun kuşluk vaktine,...
Duha Suresi, 1. Ayet:
Andolsun kuşluk vaktine...
Duha Suresi, 1. Ayet:
Andolsun kuşluk vaktine....
Duha Suresi, 1. Ayet:
Kuşluk vaktine andolusun....
Duha Suresi, 1. Ayet:
Kuşluk vaktine andolsun,...
Duha Suresi, 1. Ayet:
Andolsun kuşluk vaktına, ...
Duha Suresi, 1. Ayet:
Yemîn olsun duhâ’ya (kuşluk vaktine)!...
Duha Suresi, 1. Ayet:
Andolsun, kuşluk vaktine....
Duha Suresi, 1. Ayet:
(1-2) Kasem olsun kuşluk vaktine. Ve sâkin olduğu zaman geceye ki,...
Duha Suresi, 1. Ayet:
Kuşluk vaktine andolsun!...
Duha Suresi, 1. Ayet:
Andolsun kuşluk vaktine....
Duha Suresi, 1. Ayet:
Güneşin yükselip en parlak halini aldığı kuşluk vakti hakkı için!...
Duha Suresi, 1. Ayet:
Kuşluk vaktine andolsun,...
Duha Suresi, 1. Ayet:
Kuşluk vaktine andolsun....
Duha Suresi, 1. Ayet:
And olsun kuşluk vaktine,...
Duha Suresi, 1. Ayet:
Yemin olsun kuşluk vaktine,...
Duha Suresi, 2. Ayet:
(1-3) Kuşluk vaktine ve sükûna erdiğinde geceye yemin ederim ki Rabbin seni bırakmadı ve sana darılmadı....
Duha Suresi, 2. Ayet:
(1-2) Kasem olsun kuşluk vaktine. Ve sâkin olduğu zaman geceye ki,...
Duha Suresi, 3. Ayet:
(1-3) Kuşluk vaktine ve sükûna erdiğinde geceye yemin ederim ki Rabbin seni bırakmadı ve sana darılmadı....
Əraf Suresi, 97. Ayet:
(97-99) Acaba o kentlerin halkı, geceleyin uyurlarken kendilerine azabımızın gelmesinden güvende oldular mı? Yoksa o kentlerin halkı, kuşluk vakti anlamsız işlerle uğraşırlarken onlara azabımızın geleceğinden güvende oldular mı? Öyleyse Allah'ın ince plânından güvende oldular mı? Ziyana uğramış topluluktan başkası Allah'ın ince plânından kendini güvende görmez. ...
Əraf Suresi, 98. Ayet:
(97-99) Acaba o kentlerin halkı, geceleyin uyurlarken kendilerine azabımızın gelmesinden güvende oldular mı? Yoksa o kentlerin halkı, kuşluk vakti anlamsız işlerle uğraşırlarken onlara azabımızın geleceğinden güvende oldular mı? Öyleyse Allah'ın ince plânından güvende oldular mı? Ziyana uğramış topluluktan başkası Allah'ın ince plânından kendini güvende görmez. ...
Əraf Suresi, 99. Ayet:
(97-99) Acaba o kentlerin halkı, geceleyin uyurlarken kendilerine azabımızın gelmesinden güvende oldular mı? Yoksa o kentlerin halkı, kuşluk vakti anlamsız işlerle uğraşırlarken onlara azabımızın geleceğinden güvende oldular mı? Öyleyse Allah'ın ince plânından güvende oldular mı? Ziyana uğramış topluluktan başkası Allah'ın ince plânından kendini güvende görmez. ...
Taha Suresi, 59. Ayet:
Mûsâ: “Sizinle buluşma zamanı, tören, şenlik günü ve insanların toplanacağı kuşluk vaktidir” dedi. *** ...
Səba Suresi, 14. Ayet:
"Ne zaman ki Biz o'nun ölümünü gerçekleştirdik; o'nun ölümüne, onlara değneğini yiyen yeryüzü canlısından başka hiçbir şey delâlet etmedi. Onun öldüğünü anlamalarına, onlara sadece değneğini yiyen yer canlısı/kurt sebep oldu. Ne zaman ki yüz üstü yere düştü, ortaya çıktı ki: “O yabancılar Süleymân'ın bilmedikleri ölümünü bilmiş olsalardı, o alçaltıcı azap; hasret, gurbet esaret, ağır işler, zincire vurulmuşluk içinde kalmazlardı.” "...
Kəhf Suresi, 62. Ayet:
Bu şekilde geçtikleri zaman Mûsâ, delikanlısına: “Getir kuşluk yemeğimizi, gerçekten biz bu yolculuğumuzda yorulduk” dedi. ...
Hucurat Suresi, 3. Ayet:
"Şüphesiz Allah Elçisi'nin huzurunda seslerini kısan kimseler; işte onlar, Allah'ın, kalplerini Kendisinin koruması altına girmesi için imtihan ettiği kimselerdir. Onlara bağışlanmışlık, korunmuşluk ve büyük bir ödül vardır. "...
Maidə Suresi, 41. Ayet:
"Ey Elçi! Kalpleri iman etmediği hâlde ağızlarıyla “İnandık” diyen kimseler ve Yahudileşmişlerden, durmadan yalana kulak veren ve sana gelmeyen kimseler için dinleyen/ cas
usluk
eden, küfür; Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddediş içinde koşuşan şu kimseler seni üzmesin. Onlar, kelimeyi yerlerinden kaydırıp değiştirirler. “Eğer size şu verilirse hemen alın, o verilmezse sakının!” derler. Allah, bir kimseyi dinden çıkma ateşine düşürmek isterse, sen Allah'a karşı, onun lehine hiçbir şey ...