Axtarış Nəticələri
Ana Səhifə
Surələr
Məallər
Blog
Zuxruf Suresi, 12. Ayet:
Cütlük hər şeyi yaratdı. Gəmilərdən və heyvanlardan minalar düzəltdi....
Ali-İmran Suresi, 96. Ayet:
İnsanlar için kurulan ilk ev, Bekke'deki, k
utlu
ve bütün insanlığa yol gösteren (Kabe) dir....
Ənam Suresi, 92. Ayet:
Bu, şehirlerin anası ve çevresindekileri uyarman için sana indirdiğimiz ve kendisinden öncekileri doğrulayan k
utlu
bir Kitap'tır. Ahirete iman edenler, buna da iman ederler. Ve onlar salatlarını korurlar....
Əraf Suresi, 128. Ayet:
Musa, halkına: "Allah'tan yardım dileyin ve sabredin. Kuşkusuz yeryüzü Allah'ındır. Dilediği kulunu ona mirasçı kılar. M
utlu
son takva sahibi olanlar içindir." dedi....
Tövbə Suresi, 21. Ayet:
Rabb'leri, onları, Kendi rahmeti, hoşn
utlu
ğu ve içinde tükenmeyen nimetler bulunan Cennetleri ile müjdeliyor....
Hud Suresi, 105. Ayet:
O gün gelince, O'nun izni olmadan hiç kimse konuşamaz. Onlardan kimi mutsuz, kimi de m
utlu
dur....
Hud Suresi, 108. Ayet:
M
utlu
olanlar ise, Cennet'tedirler. Rabb'in aksini dilemedikçe, gökler ve yer durdukça, orada sürekli kalacaklardır. Bu kesintisiz bir iyiliktir....
Rəd Suresi, 29. Ayet:
İman eden ve salihatı yapanlara ne m
utlu
. Dönüş yerinin iyisi onlarındır....
Taha Suresi, 130. Ayet:
O halde söylenen şeylere sabret! Ve Rabb'ini, Güneş'in doğmasından önce ve batmasından önce ve gecenin bir kısmında ve gündüzün taraflarında hamd ile tesbih et. Umulur ki böylece O'nun hoşn
utlu
ğunu kazanırsın....
Həcc Suresi, 11. Ayet:
İnsanlardan bazıları da iş olsun diye Allah'a kulluk eder. Onun yararına bir şey olursa onunla m
utlu
olur, eğer bir fitneyle karşı karşıya kalırsa hemen yönünü değiştirir. O dünyada da ahirette de kaybedendir. İşte o apaçık bir kayıptır....
Möminun Suresi, 29. Ayet:
Ve de ki: "Rabbim! Beni k
utlu
, bereketli bir yere indir. Ve Sen doğru yere yerleştireceklerin en hayırlısısın."...
Nur Suresi, 22. Ayet:
Sizden fazilet ve varlık sahibi olanlar, yakınlarına, miskinlere, Allah yolunda hicret edenlere yardım etmeme konusunda yemin etmesinler. Ve artık bağışlayıp hoş görsünler. Allah'ın sizi bağışlamasından m
utlu
olmaz mısınız? Allah, Çok Bağışlayıcı'dır, Rahmeti Kesintisiz'dir....
Nur Suresi, 61. Ayet:
Köre bir sınırlama yoktur. Sakat olana bir sınırlama yoktur. Hasta olana bir sınırlama yoktur. Ve size de, evlerinizde veya babalarınızın evlerinde veya annelerinizin evlerinde veya erkek kardeşlerinizin evlerinde veya kız kardeşlerinizin evlerinde veya amcalarınızın evlerinde veya halalarınızın evlerinde veya dayılarınızın evlerinde veya teyzelerinizin evlerinde veya anahtarlarına sahip olduğunuz yerlerde veya arkadaşlarınızın evlerinde yemek yemenizde bir sakınca yoktur. Toplu olarak veya ayr...
Nəml Suresi, 8. Ayet:
Oraya gittiği zaman ona seslenildi: "Ateşin içinde ve etrafında olanlar k
utlu
kılındı. Ve Âlemlerin Rabbi olan Allah, Subhan'dır."...
Qəsəs Suresi, 30. Ayet:
Oraya vardığında, k
utlu
yerdeki vadinin sağ kıyısındaki bir ağaçtan kendisine seslenildi: "Ey Musa! Ben, alemlerin Rabb'i Allah'ım."...
Qəsəs Suresi, 57. Ayet:
"Eğer seninle beraber doğru yoldan gidersek, yerimizden kovuluruz." dediler. Katımızdan bir rızık olarak her türlü ürünün kendilerine getirildiği, saygı duyulan k
utlu
yere güven içinde yerleştirmedik mi? Ne var ki onların çoğu bilmiyorlar....
Rum Suresi, 15. Ayet:
Fakat inananlar ve salihatı yapanlar, onlar güzel bir bahçede m
utlu
luk içinde yaşayacaklardır....
Səcdə Suresi, 17. Ayet:
Hiç kimse, yaptıkları iyi şeylerin karşılığı olarak, kendisini ne tür bir m
utlu
luğun beklediğini bilmez....
Səba Suresi, 46. Ayet:
De ki: "Size yalnızca bir tek şey öğütlüyorum. Allah için ikişer ikişer ve teker teker bir araya gelin. Sonra iyice düşünün." Sizin arkadaşınızda bir delilik yoktur. O, şiddetli bir azabın öncesinde bir uyarıcıdır....
Sad Suresi, 29. Ayet:
Bu; akıl sahiplerinin, ayetlerini düşünüp öğüt almaları için, sana indirdiğimiz k
utlu
bir Kitap'tır....
Zümər Suresi, 45. Ayet:
Allah, "tek başına" anıldığı zaman, ahirete inanmayanların kalpleri burkulur. O'nun yanı sıra başkası anıldığı zaman sevinip m
utlu
luk duyarlar....
Zuxruf Suresi, 85. Ayet:
Göklerin, yerin ve aralarındaki her şeyin mülkiyeti kendisinin olan Zat ne k
utlu
dur. O Sa'at'in bilgisi yalnızca O'nun yanındadır. O'na döndürüleceksiniz....
Duxan Suresi, 3. Ayet:
Onu k
utlu
bir gecede indirdik. Kuşkusuz Biz, uyaranlarız....
Fəth Suresi, 29. Ayet:
Muhammed, Allah'ın Resulüdür. Onunla beraber olanlar, Kafirlere karşı sert, birbirlerine çok merhametlidirler. Onları; rüku ederken, secde ederken ve Allah'tan bağışlanma ve hoşn
utlu
k isterlerken görürsün. Onların belirtileri, yüzlerindeki secde izleridir. İşte bunlar, onların Tevrat'taki örnekleridir. İncil'deki örnekleri de filizini yarıp çıkaran, sonra onu güçlendirerek kalınlaşıp, gövdesi üzerinde yükselen ekin gibidir. Bu, ekincilerin hoşuna gider. Allah, Kafirlere onlarla üzüntü ...
Hədid Suresi, 20. Ayet:
Bilin ki dünya hayatı bir oyundur, bir oyalanmadır; aranızda bir ziynettir, bir övünmedir, mallarda ve çocuklarda çokluk yarışıdır. Onun durumu; bitirdiği bitkilerle Kafirlerin hoşuna giden yağmur gibidir. Ardından o bitkileri kurur, onları sararmış görürsün. Sonra da çer çöp olurlar. Ahirette, şiddetli bir azap da Allah'ın hoşn
utlu
ğu ve bağışlaması da vardır. Dünya hayatı ise aldatıcı bir metadan başka bir şey değildir....
Təhrim Suresi, 1. Ayet:
Ey Nebi! Eşlerinin hoşn
utlu
ğunu gözeterek, Allah'ın helal kıldığı şeyi niçin kendine haram kılıyorsun? Allah, Çok Bağışlayıcı'dır, Rahmeti Kesintisiz'dir....
Mülk Suresi, 1. Ayet:
Mutlak egemenliği elinde bulunduran Allah, ne k
utlu
dur! O, Her Şeye Gücü Yeten'dir....
İnsan Suresi, 11. Ayet:
Allah da bu nedenle onları, o günün kötülüğünden koruyacak. Ve onları, m
utlu
luk ve sevince kavuşturacak....
Şəms Suresi, 11. Ayet:
Semud halkı tağ
utlu
ğu nedeniyle yalanladı....
Fatihə Suresi, 7. Ayet:
O kendilerine nimet verdiğin m
utlu
kimselerin yoluna; o gazaba uğramışların ve o sapmışların yoluna değil....
Bəqərə Suresi, 3. Ayet:
O korunanlar ki gayb (fizik ötesinden verilen ilâhî haberler)e inanırlar ; namazı vakitlerinde kılmaya devam ederler; kendilerine rızık olarak verdiğimiz nimetlerden (Allah'ın hoşn
utlu
ğuna erişmek için) harcarlar....
Bəqərə Suresi, 5. Ayet:
İşte bunlar yaratan, yaşama kabiliyeti, gücü ve varlıklara işleyiş düzeni veren, koruyan, kontrol eden Rablerinin gösterdiği doğru yolda yürüyen, faaliyet gösteren erlerdir. İşte bunlar kurtuluşa, ebedî nimetlerle m
utlu
luğa erenlerdir....
Bəqərə Suresi, 5. Ayet:
İşte, Rableri tarafından yol gösterilenler ve m
utlu
luğa erenler bunlardır....
Bəqərə Suresi, 5. Ayet:
İşte Rablerinin gösterdiği yolda yürüyenler onlardır, m
utlu
luğa erişecek olanlarda!...
Bəqərə Suresi, 19. Ayet:
Ya da onların durumu koyu bul
utlu
, şimşekli ve gürültülü bir gökyüzünün yağmuruna tutulmuş, ölüm korkusu içinde yıldırımlara karşı parmakları ile kulaklarını tıkayan kimselere benzer. Allah kâfirleri çepeçevre kuşatandır....
Bəqərə Suresi, 44. Ayet:
Siz kendinizi unutarak diğer insanlara erdemli olmayı mı öğütlüyorsunuz -hem de ilahi kelamı okuyup durduğunuz halde?- Siz hiç aklınızı kullanmaz mısınız?...
Bəqərə Suresi, 69. Ayet:
Şöyle dediler: "Çağır Rabb'ine bizim için, neymiş onun rengi açıklasın bize." Cevap verdi: "O diyor ki, bahsettiğim, sarı, rengi parlak bir inektir; seyredenlere m
utlu
luk verir."...
Bəqərə Suresi, 151. Ayet:
Nitekim içinizden size bir peygamber gönderdik, sizi (ruhunuzun yüceliğiyle ters düşen, insanlığınızın ölçüsünü zedeleyen, ebedî m
utlu
luğunuza engel olan her kötü şeyden) temizler; size kitap ve hikmeti öğretir; size bilmediğiniz şeyleri öğretip belletir....
Bəqərə Suresi, 177. Ayet:
Yüzlerinizi doğu ve batı yönüne çevirmeniz zafer ve m
utlu
luğa ermek değildir. Zafer ve m
utlu
luğa ermek o kişinin hakkıdır ki, Allah'a, âhıret gününe, meleklere, kitaplara, peygamberlere inanır; akrabaya, yetimlere, çaresizlere, yolda kalmışa, yoksullara, özgürlüğüne kavuşmak gayretinde olanlara malı seve seve verir, namazı kılar, zekatı öder. Böyleleri söz verdiklerinde ahitlerine vefalıdırlar; bolluk ve bereket zamanı kadar, zorluk, sıkıntı ve şiddet zamanında da sabırlıdırlar. İşte bunlardır ö...
Bəqərə Suresi, 189. Ayet:
Sana yeni doğan ay ile, hilâller ile ilgili sorular soruyorlar. Onlara: 'Hilâller insanların din ve dünya işlerini, hac ibadetini ifa etme vakitlerinin tesbiti işine yarar' de. Gerçek iyilik, hakiki müslümanlık, İslâm’ın emirlerine riayet, meselelere tersinden yaklaşmak, evlere arka taraflarından gelmek değildir. Gerçek iyiler, hakiki müslümanlar, kâmil insanlar, Allah’a sığınan, emirlerine yapışan, günahlardan arınıp azaptan korunan, kulluk ve sorumluluk şuuruyla, haklarına ve özgürlüklerine sa...
Bəqərə Suresi, 189. Ayet:
Sana ayın evrelerini soruyorlar. De ki: "Onlar, haccın ve insanların (öteki faaliyetlerinin) vaktini gösterir." Öte yandan erdemlilik, (zannedildiği gibi) evlere arkalardan girmeniz değildir; ama gerçek erdem sahibi, Allah'a karşı sorumluluk bilinci duyandır. O halde evlere kapılarından girin ve Allah'a karşı sorumluluğunuzun bilincinde olun ki gerçek m
utlu
luğa erişebilesiniz....
Bəqərə Suresi, 202. Ayet:
İşte bunlar, kazandıklarına karşılık (m
utlu
luktan) nasip alacak olanlardır. Ve Allah hesabı çok çabuk görendir...
Bəqərə Suresi, 207. Ayet:
İnsanlardan öylesi de var ki, Allah'ın hoşn
utlu
ğunu dileyerek canını feda eder. Allah ise kullarına çok şefkatli ve çok merhametlidir.....
Bəqərə Suresi, 207. Ayet:
İnsanlardan öyleleri var ki Allah'ın hoşn
utlu
ğunu dileyerek nefsini satar. Allah ise kullarına karşı çok merhametlidir....
Bəqərə Suresi, 207. Ayet:
İnsanlardan öylesi de vardır ki, benliğini Allah'ın hoşn
utlu
ğunu elde etmeye satar. Allah, kullarına karşı Raûf'tur, çok şefkatlidir....
Bəqərə Suresi, 211. Ayet:
İsrail oğullarına sor; Onlara nice açık mesajlar verdik! Kim Allah'ın k
utlu
mesajlarını kendisine ulaştıktan sonra değiştirirse bilsin ki Allah karşılık vermede şiddetlidir!...
Bəqərə Suresi, 265. Ayet:
Allah'ın hoşn
utlu
ğunu isteyerek ve kendilerini (imân ve İslâm, hürriyet ve bağımsızlık vadisinde) kökleştirip sağlam bir düzeye eriştirmek için mallarını harcayanların misâli, yüksekçe bir arazideki güzel bahçeye benzer ki, ona bol bol yağmur dokunmuş da yemişlerini iki kat vermiştir. Ona bol bol yağmur dokunmasa bile bir çisenti (dokunmak yeter). Allah işleye geldiklerinizi görüp bilendir....
Bəqərə Suresi, 265. Ayet:
Allah'ın hoşn
utlu
ğunu aramak ve kendilerini veya bir kısmını Allah yolunda pay sahibi kılmak için mallarını harcayanların durumu ise bir tepenin üstünde bulunan, üzerine kuvvetli bir sağnağın yağıp meyvelerini iki kat artırdığı bir bahçenin durumuna benzer. Bir sağnak yağmazsa, ona mutlaka bir çisinti düşer. Allah, yaptıklarınızı gözetliyor....
Bəqərə Suresi, 265. Ayet:
Mallarını, Allah’ın hoşn
utlu
ğunu kazanmak ve kendilerinde olan (imanı) sağlamlaştırmak için harcayanların durumu ise, yüksekçe bir tepede bulunan, oraya sağanak yağmur isabet edince meyvelerini iki misli veren bir bahçeye benzer. Sağanak yağmur olmasa da orada bir çisinti vardır. Allah, yaptıklarınızı hakkıyla görendir....
Bəqərə Suresi, 265. Ayet:
Allah'ın hoşn
utlu
ğunu kazanmak ve öz benliklerindekini kökleştirmek için infakta bulunanlara gelince, onların durumu kendisine bol yağmur isabet edip de ürününü iki kat veren bir bahçenin durumuna benzer. Böyle bir bahçeye bol yağmur düşmese de bir çisenti, bir nem bile yetişir. Allah, yapmakta olduklarınızı tam bir biçimde görmektedir....
Bəqərə Suresi, 269. Ayet:
Allah, ilmi, Kur’ân’ın ifadesine vukufu, meseleleri anlamayı, isabetli kararı ve çözümü, olayları değerlendirme kabiliyetini, sağlıklı ve ahlâklı yaşama bilgisini, sünnetine, düzeninin yasalarına uygun olarak, iradesinin tecellisine tâbi, akıllı ve sorumlu kimselere verir. Kendilerine ilim ve hikmet, Kur’ân verilenler, dünya ve âhiret m
utlu
luğuna kavuşanlardır. Kur’ân hükümleri ve vahy ile gelen ilkelerden, yalnızca akıl ve vicdan sahipleri düşünüp ibret alırlar....
Bəqərə Suresi, 272. Ayet:
Onları hidayete ulaştırmak senin üzerine değildir. Ancak Allah dilediğini hidayete eriştirir. Hayır olarak ne harcarsanız kendiniz içindir. Siz zaten ancak Allah'ın hoşn
utlu
ğunu kazanmak amacıyla harcarsınız. Hayır için ne verirseniz size karşılığı eksiksizce verilir ve siz haksızlığa uğratılmazsınız....
Bəqərə Suresi, 272. Ayet:
Onların hidayete ermesi, senin üzerinde (bir yükümlülük) değildir. Ancak Allah, dilediğini hidayete erdirir. Hayır olarak her ne infak ederseniz, kendiniz içindir. Zaten siz, ancak Allah'ın hoşn
utlu
ğunu istemekten başka (bir amaçla) infak etmezsiniz. Hayırdan her ne infak ederseniz -haksızlığa (zulme) uğratılmaksızın- size eksiksizce ödenecektir....
Bəqərə Suresi, 272. Ayet:
Onların hidayete ermesi senin üzerine (bir yükümlülük) değildir. Ancak Tanrı dilediğini hidayete erdirir. Hayır olarak her ne infak ederseniz, kendiniz içindir. Zaten siz, ancak Tanrı'nın hoşn
utlu
ğunu istemekten başka (bir amaçla) infak etmezsiniz. Hayırdan her ne infak ederseniz -zulme uğratılmaksızın- size eksiksizce ödenecektir....
Bəqərə Suresi, 272. Ayet:
Onların hidayete ermesi, senin üzerinde (kesin bir yükümlülük) değildir. Ancak Allah, dilediğini hidayete erdirir. Hayır olarak her ne infak ederseniz, kendiniz içindir. Zaten siz, ancak Allah'ın hoşn
utlu
ğunu istemekten başka (bir amaçla) infak etmezsiniz. Hayırdan her ne infak ederseniz -haksızlığa (zulme) uğratılmaksızın- size eksiksizce ödenecektir....
Ali-İmran Suresi, 15. Ayet:
(Resûlüm!) De ki: Size bunlardan daha iyisini bildireyim mi? Takvâ sahipleri için Rableri yanında, içinden ırmaklar akan, ebediyyen kalacakları cennetler, tertemiz eşler ve (hepsinin üstünde) Allah'ın hoşn
utlu
ğu vardır. Allah kullarını çok iyi görür....
Ali-İmran Suresi, 15. Ayet:
De ki: Size bunlardan daha hayırlısını haber vereyim mi? (Allah'a karşı gelmekten sakınıp fenalıklara dalmaktan) korkanlar için Rabları yanında, içinde devamlı kalacakları altlarından ırmaklar akan Cennetler, tertemiz eşler ve Allah'tan da bir hoşn
utlu
k (rıza makamı) vardır. Allah kullarını görüp bilendir....
Ali-İmran Suresi, 15. Ayet:
(Resûlüm!) De ki: Size bunlardan daha iyisini bildireyim mi? Takvâ sahipleri için Rableri yanında, içinden ırmaklar akan, ebediyyen kalacakları cennetler, tertemiz eşler ve (hepsinin üstünde) Allah'ın hoşn
utlu
ğu vardır. Allah kullarını çok iyi görür....
Ali-İmran Suresi, 15. Ayet:
De ki: 'Bundan daha iyisini size haber vereyim mi? Erdemliler için Rab'lerinin yanında altlarından ırmaklar akan, içinde sonsuz kalacakları cennetler (bahçeler), tertemiz eşler ve ALLAH'ın onayını kazanmaktan dolayı m
utlu
luk vardır.' ALLAH kulları görür....
Ali-İmran Suresi, 15. Ayet:
De ki: «Size o istediklerinizden daha hayırlısını haber vereyim mi? Korunan kullar için Rablerinin yanında altından ırmaklar akan, içlerinde sonsuza kadar kalacakları cennetler vardır. Ayrıca orada kendilerine tertemiz eşler ve hele bir de Allah'ın hoşn
utlu
ğu vardır. Allah o kulları görür.»...
Ali-İmran Suresi, 15. Ayet:
Deki: Size bunlardan daha hayırlı olanı haber vereyim mi? Takvalılar için Rabbleri katında sürekli kalacakları, altından ırmaklar akan Cennetler, el değmemiş eşler ve Allah'ın hoşn
utlu
ğu vardır. Hiç kuşkusuz Allah kullarını hakkıyla görür.»...
Ali-İmran Suresi, 15. Ayet:
De ki: “Size bunlardan daha iyisini haber vereyim mi? Takvâ sahipleri için Rableri katında, altlarından ırmaklar akan ve orada ebedî kalacakları cennetler, tertemiz eşler ve (hepsinin üstünde) Allah'ın hoşn
utlu
ğu vardır. ” Allah kullarını görendir....
Ali-İmran Suresi, 15. Ayet:
De ki: "Bu sayılanlardan daha iyisini size haber vereyim mi? Sakınıp korunanlar için, Rableri katında, altlarından nehirler akan, içinde sürekli kalacakları cennetler, tertemiz eşler ve Allah'tan bir hoşn
utlu
k olacaktır. Allah, kulları en iyi biçimde görmektedir."...
Ali-İmran Suresi, 37. Ayet:
Bunun üzerine Rabbi onu hoşn
utlu
kla kabul etti ve nadide bir çiçek gibi yetiştirdi. Zekeriyya'nın himayesine verdi. Zekeriyya mabede her girişinde, Onun yanında yeni yiyecekler bulur, sorardı: "Yâ Meryem, bunlar nereden?" Cevap verirdi Meryem: "Bu Allâh'ın indîndendir" (O'nun merhameti sonucu, kullarıyla ulaşmakta). Muhakkak ki Allâh, dilediğine dilediğince yaşam gıdası (rızık) verir....
Ali-İmran Suresi, 37. Ayet:
Bunun üzerine Rabbi, onu hoşn
utlu
kla kabul buyurdu, onu güzel bir biçimde yetiştirdi ve Zekeriyya'nın himayesine verdi. Zekeriyya, onun yanına mihraba her girdikçe yeni bir yiyecek bulur ve: «Ey Meryem, bu sana nereden?» derdi. O da: «Allah tarafından» derdi. Şüphe yok ki, Allah dilediğine sayısız rızık verir....
Ali-İmran Suresi, 37. Ayet:
Bunun üzerine Rabbi, kız çocuğunu hoşn
utlu
kla kabul etti, onu güzelce büyüttü ve Zekeriya'nın himayesine verdi. Zekeriya, ne zaman onu mabedde ziyaret ettiyse yanında yiyeceklerle görür ve sorardı: "Ey Meryem, bunlar sana nereden geliyor?" Meryem: "Bunlar Allah'tandır; Allah, dilediğine hesapsız rızık bağışlar!" diye cevap verirdi....
Ali-İmran Suresi, 93. Ayet:
1.
kullu et taâmi
: bütün yiyecekler
2.
kâne hillen
: helâl idi
3.
li benî isrâîle
: İsrailoğulları için
4.
illâ
:...
Ali-İmran Suresi, 96. Ayet:
Şüphe yok ki ilk kurulan ev, Mekke'deki evdir. K
utlu
dur ve âlemlere doğru yolu gösterir....
Ali-İmran Suresi, 96. Ayet:
Gerçek şu ki, insanlar için ilk kurulan Ev, Bekke (Mekke) de, o, k
utlu
ve bütün insanlar (alemler) için hidayet olan (Ka'be)dir....
Ali-İmran Suresi, 96. Ayet:
Halk için kurulan en önemli ev, tüm halklara bir hidayet kaynağı olan Bekke'deki k
utlu
evdir....
Ali-İmran Suresi, 96. Ayet:
Gerçek şu ki, insanlar için ilk kurulan Ev, Bekke (Mekke) de, o, k
utlu
ve bütün insanlar (alemler) için hidayet olan (Kabe)dir....
Ali-İmran Suresi, 96. Ayet:
Gerçek şu ki, insanlar için ilk kurulan Ev, Bekke (Mekke) de, o, k
utlu
ve bütün insanlar (alemler) için hidayet olan (Kâbe) dir....
Ali-İmran Suresi, 104. Ayet:
İçinizden, iyiliğe, dünya ve âhiret için en hayırlı olana, İslâm’a, Kur’ân’a, Kuran ilkeleriyle yaşamaya davet eden; Kurân’ın ve sünnetin hükümlerini, meşrû olanı, İslâmî kurallarla örtüşen örfü, ilmî verileri, mü’minlerin tasvip etttiği, icrasında hayır gördüğü planları, programları, adaleti uygulayarak, kamu düzenini sağlayan, iyiliği emreden, şeriatın suç saydığı ve haram kıldığı, kamu vicdanının tasvip etmediği, mü’minlerin icrasında hayır görmediği şeyleri, bunların savunuculuğunu, sözcülüğ...
Ali-İmran Suresi, 106. Ayet:
bazı yüzlerin (m
utlu
luktan) parladığı ve bazı yüzlerin (acıyla) karardığı o (Hesap) Günü'nde yüzleri kararanlara: "İmana erdikten sonra hakikati inkar mı ettiniz? O halde hakikati inkar ettiğiniz için tadın bu azabı!" (denilecek)....
Ali-İmran Suresi, 118. Ayet:
Ey iman edenler. . . Sizden olmayan kişilerle (inancınıza, itikadınıza uymayanlarla) dostluk kurmayın. (Onlar) size zarar vermek için fırsat beklerler ve sizi sıkıntı içinde görmekten m
utlu
olurlar. Görmüyor musunuz düşmanlıkları ağızlarından taşıyor! İçlerinde sakladıkları ise daha büyüktür. İşte gereken işaretleri size apaçık bildirdik. Aklınızı kullanın (değerlendirin)....
Ali-İmran Suresi, 120. Ayet:
Başınıza iyi bir iş gelse onlar üzülürler; size bir kötülük isabet etse, m
utlu
olurlar. Eğer dayanır ve korunursanız, onların hilesi size hiçbir zaman zarar veremez. Muhakkak ki Allâh onların yaptıklarını ihâta eder (mekân kavramı olmaksızın)....
Ali-İmran Suresi, 130. Ayet:
Ey iman nimetine kavuşanlar, eklenerek katlanan fâiz geliri, bileşik fâiz geliri yemeyin. Allah’a sığının, emirlerine yapışın, günahlardan arınıp, azaptan korunun ki, kurtuluşa, ebedî nimetlerle m
utlu
luğa eresiniz....
Ali-İmran Suresi, 130. Ayet:
Siz ey imana ermiş olanlar! Ribayı kat kat arttırarak boğazınıza geçirmeyin; ama Allah'a karşı sorumluluğunuzun bilincinde olun ki m
utlu
luğa erebilesiniz;...
Ali-İmran Suresi, 134. Ayet:
Onlar ki, bollukta da, darlıkta da (Allah'ın hoşn
utlu
ğuna erişmek için) harcarlar; öfkelerini yutarlar, insanları (kusur ve günahlarına bakmayıp) bağışlarlar. Allah ise iyilikte bulunanları sever....
Ali-İmran Suresi, 162. Ayet:
Allah'ın hoşn
utlu
ğunu gözetenle Allah'ın hışmına uğrayan bir olur mu hiç? Berikisinin yeri cehennemdir. Cehennem ise ne kötü bir varış noktasıdır....
Ali-İmran Suresi, 162. Ayet:
Allah'ın hoşn
utlu
ğuna uyup giden, O'nun hışmına uğrayan ve varacağı yer Cehennem olan kimse gibi midir ? Varış yeri olarak ne kötüdür orası!...
Ali-İmran Suresi, 162. Ayet:
Allah'ın hoşn
utlu
ğunu gözetenle Allah'ın hışmına uğrayan bir olur mu hiç? Berikisinin yeri cehennemdir. Cehennem ise ne kötü bir varış noktasıdır....
Ali-İmran Suresi, 162. Ayet:
Allah'ın hoşn
utlu
ğuna uyan kimse, Allah'ın gadabına uğrayan kimse gibi olur mu? Onun yeri cehennemdir. O ne kötü bir dönüş yeridir!...
Ali-İmran Suresi, 162. Ayet:
Allah'ın hoşn
utlu
ğunu izleyen kişi, Allah'ın gazabına uğrayan ve barınağı cehennem olan kişiyle aynı mıdır? Ne kötü varış yeridir o!...
Ali-İmran Suresi, 170. Ayet:
Allah'ın kendilerine lütfundan verdiği m
utlu
lukla sevinç duyarlar ve arkalarından şehit olarak kendilerine katılmamış olan mücahitler hakkında: «Onlara hiçbir korku yok ve onlar üzüntü de duymayacaklardır.» müjdesinde bulunurlar....
Ali-İmran Suresi, 170. Ayet:
Allah'ın kereminden onlara bağışladığı nimetlerin m
utlu
luğu içinde, arkalarında olup da henüz kendilerine katılmamış kardeşlerine, kendileri için hiçbir korku olmayacağını ve hiçbir şey için üzülmeyeceklerini müjdeliyorlar....
Ali-İmran Suresi, 174. Ayet:
Sonra da kendilerine hiçbir keder dokunmaksızın Allah'tan bir nimet ve lütuf ile geri döndüler ve Allah'ın hoşn
utlu
ğunun ardınca gittiler. Allah, daha da çok bir lütuf sahibidir....
Ali-İmran Suresi, 185. Ayet:
Herkes ölümü tadacaktır. Ancak, kıyamet günü yaptıklarınızın karşılığı size tamı tamına verilecektir. Kim cehennemden uzaklaştırılıp cennete konursa, o m
utlu
luğa ermiştir. Dünya hayatı yalnızca aldatıcı zevklerden ibarettir....
Ali-İmran Suresi, 200. Ayet:
Ey imân edenler, sabrederek mücadeleye devam edin, sebat ve kararlılık gösterin. Hazırlıklı ve uyanık olun, sabrederek mücadelede yarışı siz kazanın, gücünüzü, birliğinizi, devletinizi, topraklarınızı, ümmetin menfaatlerini korumak, îlây-ı kelimetullah (Allah’ın düzeninin hakim kılınması) ve tebliğe devam edebilmek için dinî, sosyal, siyasî, ekonomik müesseseler, savunma işbirlikleri kurun, öncü teşekküller, araştırma-geliştirme kurumları oluşturarak münasebetlerinizi ilerletin, ordular, özel sa...
Ali-İmran Suresi, 200. Ayet:
Siz ey imana ermiş olanlar! Zorluklara sabırla katlanın ve birbirinizle sabırda yarışın, (doğru olanı yapmaya) her zaman hazır olun ve Allah'a karşı sorumluluk bilinci duyun ki m
utlu
luğa erebilesiniz!...
Nisa Suresi, 4. Ayet:
Kadınlara mehirlerini gönül hoşluğu ile verin. Eğer kendileri bizzat gönül hoşn
utlu
ğu ile (mehirlerinden) size bir şey bağışlarlarsa o zaman onu afiyetle ve huzurla yiyin....
Nisa Suresi, 4. Ayet:
Kadınların mehirlerini gönül hoşn
utlu
ğu ile veriniz. Fakat eğer onlar mehirlerinin bir bölümünü gönüllü olarak size bağışlarlar ise bunu afiyetle yiyiniz....
Nisa Suresi, 4. Ayet:
Kadınlara mehirlerini hiçbir karşılık beklemeden verin; ama eğer onlar, kendi rızalarıyla bir kısmını size bırakırlarsa ondan hoşn
utlu
k ve gönül rahatlığıyla faydalanın....
Nisa Suresi, 4. Ayet:
(Nikâhınıza aldığınız) kadınların mehirlerini bir hak olarak seve seve verin. Bununla beraber eğer mehirlerinin bir kısmını kendiliklerinden gönül hoşn
utlu
ğu ile size bağışlarlarsa onu da âfiyetle yiyin....
Nisa Suresi, 13. Ayet:
İşte bunlardır Allah sınırları ve kim Allah'a ve Resûlüne itaat ederse Allah onu, kıyılarından ırmaklar akan cennetlere sokar ve onlar, ebedî kalırlar orada ve budur pek büyük bir kurtuluş ve k
utlu
luk....
Nisa Suresi, 13. Ayet:
Bunlar Allah’ın koyduğu kurallardır. Kim Allah’a ve Rasulüne itaat ederse, Kur’ân ve sünneti uygularsa, onu, altından ırmaklar akan cennet konaklarına koyacaktır. Orada ebedî yaşarlar. İşte büyük m
utlu
luk budur....
Nisa Suresi, 13. Ayet:
Bunlar, Allah'ın sınırlarıdır. Kim Allah'a ve elçisine itaat ederse, onu altından ırmaklar akan, içinde ebedi kalacakları cennetlere sokar. İşte büyük kurtuluş ve m
utlu
luk budur....
Nisa Suresi, 13. Ayet:
Bunlar, Tanrı'nın sınırlarıdır. Kim Tanrı'ya ve elçisine itaat ederse, onu altından ırmaklar akan, içinde ebedi kalacakları cennetlere sokar. İşte büyük kurtuluş ve m
utlu
luk budur....
Nisa Suresi, 13. Ayet:
Bunlar, Allah'ın sınırlarıdır. Kim Allah'a ve Rasulüne itaat ederse, onu altından ırmaklar akan, içinde ebedi kalacakları cennetlere sokar. İşte büyük kurtuluş ve m
utlu
luk budur....
Nisa Suresi, 24. Ayet:
Sahip olduğunuz cariyeler dışında evli kadınları nikahlamanız da haram kılındı. Bunlar Allah'ın üzerinize farz kıldığı hükümlerdir. Zinadan kaçınıp iffetinizi korumak şartıyla bunlar dışındaki kadınları mallarınızla istemeniz size helal kılındı. Onlardan yararlanmanıza karşılık mehirlerini belirlenmiş miktara göre ödeyin. Mehir belirlendikten sonra karşılıklı gönül hoşn
utlu
ğuyla birbirlerinize bağışta bulunmanızdan dolayı üzerinize bir günah yoktur [7]. Allah ilim sahibidir, hakimdir....
Nisa Suresi, 24. Ayet:
Harpte elinize geçmiş kadınlar hariç olmak üzere, nikâhlı kadınlarla evlenmeniz de haram kılınmıştır. Bu, üzerinize Allah'ın yazdığıdır. Bunlar dışındakileri, mallarınızı vererek almanız; şunu bunu dost tutmayarak iffetli yaşamanız, zina etmemeniz şartıyla size helal kılınmıştır. Kendilerinden nimetlendiğiniz kadınların mehirlerini onlara bir hak olarak verin. Mehir kesişmeden sonra karşılıklı hoşn
utlu
ğa bağlı hallerde üzerinize günah yoktur. Allah, her şeyi bilir, tüm hikmetlerin sahibidir....
Nisa Suresi, 29. Ayet:
Ey iman edenler! Mallarınızı aranızda batıl yollarla yemeyin; ancak karşılıklı hoşn
utlu
ğa dayanan ticaretle (yiyin) ve nefislerinizi öldürmeyin. [8] Şüphesiz Allah size karşı çok merhametlidir....
Nisa Suresi, 29. Ayet:
Ey inananlar! Mallarınızı aranızda bâtıl bir yolla/tutarsız bahanelerle yemeyin. Kendi hoşn
utlu
ğunuzla gerçekleşmiş bir ticaret olursa başka. Kendi canlarınıza kıymayın/intihar etmeyin. Hiç kuşkusuz, Allah, size karşı çok merhametlidir....
Nisa Suresi, 57. Ayet:
Buna mukabil, iman edip doğru ve yararlı işlerde bulunanları içlerinde ırmaklar akan hasbahçelere koyacağız, orada sonsuza kadar kalacaklar; ve orada tertemiz eşlere sahip olacaklar; (böylece) onları sonsuz m
utlu
luğa eriştireceğiz....
Nisa Suresi, 73. Ayet:
Eğer Allah’tan size bir lütuf ve zafer ihsan edilirse, sanki onunla sizin aranızdaki sevgi, yalancıktan değilmiş gibi, 'Keşke onlarla beraber olsaydım da, m
utlu
olup, büyük bir ganimete kavuşsaydım' der....
Nisa Suresi, 73. Ayet:
Eğer size Allah'tan bir fazl (zafer) isabet ederse, o zaman da, sanki onunla aranızda hiç bir yakınlık yokmuş gibi kuşkusuz şöyle der; "Keşke onlarla birlikte olsaydım, böylece ben de büyük 'kurtuluş ve m
utlu
luğa' erseydim."...
Nisa Suresi, 73. Ayet:
Eğer size Tanrı'dan bir fazl (zafer) isabet ederse, o zaman da, sanki onunla aranızda hiç bir yakınlık yokmuş gibi kuşkusuz şöyle der; "Keşke onlarla birlikte olsaydım, böylece ben de büyük 'kurtuluş ve m
utlu
luğa' erseydim."...
Nisa Suresi, 73. Ayet:
Eğer size Allah’tan bir zafer gelirse, o zaman da, sanki onunla sizin aranızda hiç bir yakınlık yokmuş gibi şöyle der. - Keşke, onlarla birlikte olsaydım da bu büyük m
utlu
luğa erişseydim....
Nisa Suresi, 73. Ayet:
Eğer size Allah'tan bir fazl (zafer) isabet ederse, o zaman da, sanki onunla aranızda hiç bir yakınlık yokmuş gibi kuşkusuz şöyle der: «Keşke onlarla birlikte olsaydım, böylece ben de büyük 'kurtuluş ve m
utlu
luğa' erseydim.»...
Nisa Suresi, 74. Ayet:
Gerçek bu olunca, artık dünya hayatını Âhiret (sevabı ve m
utlu
luğu) karşılığında satanlar, Allah yolunda savaşsınlar. Kim Allah yolunda savaşır da öldürülür veya üstün gelir (gazi olur)sa, ona büyük bir ecir (mükâfat) vereceğiz....
Nisa Suresi, 86. Ayet:
Size kazadan, belâdan esenlik, sağlık ve m
utlu
luk dileğinde bulunulduğunda, teşekkür edildiğinde, selam verildiğinde, saygı gösterildiğinde, daha güzeliyle esenlik, sağlık m
utlu
luk dileğinde bulunun, selâmlayarak, saygı göstererek, teşekkür ederek ona karşılık verin, yahut aynı ile mukabelede bulunun. Allah inceden inceye her şeyin hesabını yapar, karşılığını verir....
Nisa Suresi, 114. Ayet:
Sadaka, iyilik veya insanların arasının uzlaştırılmasını önerenin yaptığı dışında onların gizli konuşmalarının çoğunda bir hayır yoktur. Kim bunu Allah'ın hoşn
utlu
ğunu kazanmak için yaparsa ona büyük bir karşılık vereceğiz....
Nisa Suresi, 114. Ayet:
Onların toplanıp gizli görüşme yaparak fısıldaşmalarının çoğunda hayır yoktur. Ancak bir sadaka vermeyi, (din ve sağduyu çerçevesinde) iyi bir iş yapmayı, insanların arasını düzeltmeyi emredenler müstesna.. Kim bunları Allah'ın hoşn
utlu
ğunu arzulayarak işlerse, ona büyük bir mükâfat vereceğiz....
Nisa Suresi, 114. Ayet:
Onların gizli gizli konuşmalarının çoğunda hayır yoktur. Sadece sadakayı veya iyiliği ya da insanlar arasını düzeltmeyi emredenlerin ki hariçtir. Kim bunu Allah’ın hoşn
utlu
ğunu kazanmak için yaparsa ona büyük bir mükafat vereceğiz....
Nisa Suresi, 114. Ayet:
Onların fısıldaşmalarının çoğunda hayır yoktur. Ancak, bir sadakaya, bir iyiliğe ve insanlar arasında bir barıştırmaya özendiren başka. Kim böyle bir şeyi Allah'ın hoşn
utlu
ğunu kazanmak niyetiyle yaparsa biz ona yakında çok büyük bir ödül vereceğiz....
Nisa Suresi, 134. Ayet:
Kim dünya sevabı (nimet ve m
utlu
luğu) isterse, (bilsin ki) dünya sevabı da, Âhiret sevabı da Allah'ın yanındadır. Allah işiten ve görendir....
Nisa Suresi, 134. Ayet:
Kim dünya m
utlu
luğunu isterse bilsin ki dünya m
utlu
luğu da, âhiret saadeti de Allah’ın yanındadır. Allah hakkıyle işitir ve görür....
Nisa Suresi, 134. Ayet:
Dünya nimeti ve bereketini isteyen bilsin ki, dünya nimeti de âhiret m
utlu
luğu da Allah katındadır. Allah, çok iyi işitir, çok iyi görür....
Maidə Suresi, 2. Ayet:
Ey iman edenler! Allah’ın (koyduğu din) nişanelerine, haram aya, hac kurbanına, (bu kurbanlıklara takılı) gerdanlıklara ve de Rab’lerinden bol nimet ve hoşn
utlu
k isteyerek Kâ’be’ye gelenlere sakın saygısızlık etmeyin. İhramdan çıktığınızda (isterseniz) avlanın. Sizi Mescid-i Haram’dan alıkoydular diye birtakımlarına beslediğiniz kin, sakın ha sizi, haddi aşmaya sürüklemesin. İyilik ve takva (Allah’a karşı gelmekten sakınma) üzere yardımlaşın. Ama günah ve düşmanlık üzere yardımlaşmayın. Allah'a ...
Maidə Suresi, 2. Ayet:
Ey iman edenler, Allah'ın şiarlarına, haram olan ay'a, kurbanlık hayvanlara, (onlardaki) gerdanlıklara ve Rablerinden bir fazl ve hoşn
utlu
k isteyerek Beyt-i Haram'a gelenlere sakın saygısızlık etmeyin. İhramdan çıktınız mı artık avlanabilirsiniz. Sizi Mescid-i Haram'dan alıkoyduklarından dolayı bir topluluğa olan kininiz, sakın sizi haddi aşmaya sürüklemesin. İyilik ve takva konusunda yardımlaşın, günah ve haddi aşmada yardımlaşmayın ve Allah'tan korkup sakının. Gerçekten Allah (ceza ile) sonuçl...
Maidə Suresi, 2. Ayet:
Ey imân edenler! Allah'ın (ibâdet için koyduğu) belirtileri, haram ayını, (hediye olarak Kabe'ye gönderilen) kurbanlığı, kurbanlık hayvana takılan gerdanlıkları; Rablerinin hoşn
utlu
ğunu, O'nun fazl-u keremini (kendi bilgileri ölçüsünde de olsa) dileyerek Beytu'l-Haram'a yönelip gelenlerin mal ve canını) helâl sayıp saygısızlık etmeyin, ihramdan çıktığınızda (isterseniz) avlanabilirsiniz. Sizi Mescid-i Harâm'a girmekten alıkoydular diye bir topluluğa beslediğiniz kin ve öfke sizi tecâvüze sevk et...
Maidə Suresi, 2. Ayet:
Ey iman edenler, ne Allah'ın şearine, dini merasimlerine, ne haram aya, ne kurbanlık hediyelere, ne gerdanlıklarına, ne de Rablerinin gerek nimetini, gerekse hoşn
utlu
ğunu arayarak Beyt-i Haram'a doğru gelenlere sakın saygısızlık etmeyin! İhramdan çıktığınızda, isterseniz avlanın. Sizi Mescid-i Haram'dan alıkoydular diye bazılarına karşı beslediğiniz kin, sakın sizi tecavüze sevketmesin! İyilik ve takva sahibi olmada yardımlaşın, günah ve sınırı aşmada yardımlaşmayın! Allah'tan korkun; çünkü Alla...
Maidə Suresi, 2. Ayet:
Ey inananlar, Tanrı'nın şiarlarına, haram olan aya, kurbanlık hayvanlara, (onlardaki) gerdanlıklara ve rablerinden bir fazl ve hoşn
utlu
k isteyerek Beyt-i Haram'a (doğru) gelenlere (ammiyn) sakın saygısızlık etmeyin. İhramdan çıktınız mı artık avlanabilirsiniz. Sizi Mescid-i Haram'dan alıkoyduklarından dolayı bir topluluğa olan kininiz, sakın sizi haddi aşmaya sürüklemesin. İyilik ve takva konusunda yardımlaşın, günah ve haddi aşmada yardımlaşmayın ve Tanrı'dan korkup sakının. Gerçekten Tanrı (ce...
Maidə Suresi, 2. Ayet:
Ey iman edenler, Allah'ın şiarlarına, haram olan ay'a, kurbanlık hayvanlara, (onlardaki) gerdanlıklara ve Rablerinden bir fazl ve hoşn
utlu
k isteyerek Beyt-i Haram'a gelenlere sakın saygısızlık etmeyin. İhramdan çıktınız mı artık avlanabilirsiniz. Sizi Mescid-i Haram'dan alıkoyduklarından dolayı bir topluluğa olan kininiz, sakın sizi haddi aşmaya sürüklemesin. İyilik ve takva konusunda yardımlaşın, günah ve haddi aşmada yardımlaşmayın ve Allah'tan korkup sakının. Gerçekten Allah (ceza ile) sonuçl...
Maidə Suresi, 16. Ayet:
Allah kendi hoşn
utlu
ğuna uyanları onunla selâmet yollarına eriştirir; kendi izniyle onları karanlıklardan çıkarıp aydınlığa ulaştırır ve doğru yola koyar....
Maidə Suresi, 21. Ayet:
Ey kavmim, Allah'ın size vermeyi takdîr ettiği k
utlu
yere girin ve gerisin-geriye dönmeyin, yoksa ziyankâr olursunuz, ancak ziyana dönersiniz....
Maidə Suresi, 27. Ayet:
1.
ve
utlu
aleyhim
: ve, onlara tilavet et, oku!
2.
nebee ibney âdeme
: Hz. Adem'in iki oğlunun haberini, kıssasını
3.
bi el hakkı
: hakk ile
4.
<...
Maidə Suresi, 35. Ayet:
Ey iman edenler, Allah’a sığının, emirlerine yapışın, günahlardan arınıp, azaptan korunun. O’na yakın olmaya vesile olacak her yola başvurun, her türlü iyiliği ve ibadeti yapın, ihtiyaçlarınızı ona arzedin. O’nun yolunda, İslâm uğrunda hayatlarınızı ortaya koyarak, konuşarak, yazarak, hesapsız servet harcayarak cihad edin ki, kurtuluşa, ebedî nimetlerle m
utlu
luğa eresiniz....
Maidə Suresi, 35. Ayet:
Ey iman edenler, Allah'tan korkun, O'na yaklaşmaya vesile arayın, O'nun yolunda cihad edin ki, m
utlu
luğa erebilesiniz....
Maidə Suresi, 35. Ayet:
Siz ey imana ermiş olanlar! Allaha karşı sorumluluğunuzun bilincinde olun, Ona daha yakın olmaya çalışın ve Allah yolunda gayret gösterin ki m
utlu
luğa erişebilesiniz....
Maidə Suresi, 90. Ayet:
Ey iman edenler, mayalanmış, zihnî melekeleri bulandıran şarap ve benzeri içki, kumar, putlar, heykeller, fal ve şans okları, şans kalemleri şeytan, şeytan tıynetli ahlâksız azgın işi çirkin amellerdir, haramdır, lâneti, gazabı ve cezayı muciptir. Bunlardan kaçının ki, kurtuluşa, ebedî nimetlerle m
utlu
luğa eresiniz....
Maidə Suresi, 90. Ayet:
Siz ey imana ermiş olanlar! Sarhoşluk veren şeyler, şans oyunları, putperestçe uygulamalar ve gelecek hakkında kehanette bulunmak, Şeytan işi iğrenç kötülüklerden başka bir şey değillerdir: O halde onlardan kaçının ki m
utlu
luğa eresiniz!...
Maidə Suresi, 100. Ayet:
'Kötü insanların, çirkin fiillerin, kirli malların çokluğu, seni hayrete de düşürse, iyi ile kötü, güzel ile çirkin, temiz ile pis, helâl ile haram denk olamaz. Ey akıl ve vicdan sahipleri, Allah’a sığının, emirlerine yapışın, günahlardan arınıp, azaptan korunun ki, kurtuluşa, ebedî nimetlerle m
utlu
luğa eresiniz.' de....
Maidə Suresi, 100. Ayet:
De ki: "Kötü ve çirkin olan şeyler ile iyi ve güzel şeyler mukayese edilemez, kötü şeylerin bir çoğu sana büyük zevk verse bile. O halde, siz ey derin kavrayış sahipleri, Allaha karşı sorumluluğunuzun bilincinde olun ki m
utlu
luğa eresiniz!"...
Maidə Suresi, 119. Ayet:
Allah: 'Îsâ’nın bu sözleri söylediği gün, doğrulara, samimi olanlara, imanda, İslâm’da sadâkatlerinin fayda vereceği gündür. Onlara altlarından ırmaklar akan cennet konakları var. Orada ebedî yaşayacaklar. Allah onlardan razı olmuştur. Onlar da Allah’tan razı olmuşlardır. İşte büyük m
utlu
luk ve kazanç budur.' buyurdu....
Maidə Suresi, 119. Ayet:
Allah dedi ki: "Bu, doğrulara, doğru söylemelerinin yarar sağladığı gündür. Onlar için, içinde ebedi kalacakları, altından ırmaklar akan cennetler vardır. Allah onlardan razı oldu, onlar da O'ndan razı olmuşlardır. İşte büyük 'kurtuluş ve m
utlu
luk' budur."...
Maidə Suresi, 119. Ayet:
Tanrı dedi ki: "Bu, doğrulara doğru söylemelerinin yarar sağladığı gündür. Onlar için altlarından ırmaklar akan ve orada ebediyen kalacakları cennetler vardır. Tanrı onlardan razı olmuştur, onlar da O'ndan razı olmuşlardır. İşte büyük 'kurtuluş ve m
utlu
luk' budur."...
Maidə Suresi, 119. Ayet:
Bunlardan sonra Allah buyurur ki: "Bu gün o gündür ki, doğruların doğruluğu kendilerine fayda verir. Onlara içinden ırmaklar akan cennetler var. Orada daimî kalırlar. Allah onlardan razı olmuş, onlar da Allah’tan razı olmuşlardır. İşte büyük başarı ve m
utlu
luk budur!"...
Maidə Suresi, 119. Ayet:
Allah dedi ki: «Bu, doğrulara, doğru söylemelerinin yarar sağladığı gündür. Onlar için içinde ebedi kalacakları altından ırmaklar akan cennetler vardır. Allah onlardan razı oldu, onlar da O'ndan razı olmuşlardır. İşte büyük 'kurtuluş ve m
utlu
luk' budur.»...
Ənam Suresi, 16. Ayet:
O gün kim azaptan kurtarılırsa, gerçekten Allah ona rahmetini, merhametini, ihsan etmiştir. İşte apaçık m
utlu
luk budur....
Ənam Suresi, 16. Ayet:
O gün, kim ondan (azabtan) alıkonursa, elbette, O, onu esirgemiştir. İşte apaçık olan 'kurtuluş ve m
utlu
luk' budur....
Ənam Suresi, 16. Ayet:
O gün kim ondan (azabtan) alıkonursa, elbette, O, onu esirgemiştir. İşte apaçık olan 'kurtuluş ve m
utlu
luk' budur....
Ənam Suresi, 16. Ayet:
O gün her kim azaptan uzak tutulursa, muhakkak ki Allah ona merhamet etmiştir. İşte en büyük m
utlu
luk, en açık başarı budur....
Ənam Suresi, 16. Ayet:
O gün, kim ondan (azabtan) alıkonursa, elbette, O, onu esirgemiştir. İşte apaçık olan 'kurtuluş ve m
utlu
luk' budur....
Ənam Suresi, 21. Ayet:
Allah adına yalan uydurandan, iftira edenden veya Allah’ın âyetlerini, Kur’ân’ını, ilkelerini yalanlayandan daha zâlim kimdir? Şu bir gerçek ki, zâlimler kurtuluşa, ebedî nimetlerle m
utlu
luğa eremeyecektir....
Ənam Suresi, 21. Ayet:
Kendi uyduruğu yalanları Allaha yakıştırandan veya Onun mesajlarını yalanlayanlardan daha zalim kim olabilir? Şüphe yok ki, böyle zalimler m
utlu
luğa asla ulaşamazlar:...
Ənam Suresi, 52. Ayet:
Allah'ın hoşn
utlu
ğunu dileyerek sabah-akşam Rablarına duâ edip (kulluk görevlerini yerine getirmeye) çalışanları (huzurundan ya da meclisinde bulunmaktan) kovma ; onların hesabından sana bir şey yok, senin hesabından da onlara bir şey yok ki onları kovup haksızlıkta bulunanlardan olasın....
Ənam Suresi, 52. Ayet:
Sabah akşam Rab'lerine yalvarıp sadece O'nun hoşn
utlu
ğunu arzulayanları kovma. Onların hesabından sen sorumlu değilsin. Senin hesabından da onlar sorumlu değil. Onları kovarsan zalim olursun....
Ənam Suresi, 52. Ayet:
Hoşn
utlu
ğunu isteyerek sabah akşam Rab’lerine dua edenleri kovma. Onların hesabından sana bir şey ve senin hesabından onlara bir şey yoktur ki onları kovup da zalimlerden olasın....
Ənam Suresi, 92. Ayet:
Sana, şehirlerin anası olan Mekke halkını ve çevresindeki bütün insanları korkutmak, Tanrı azâbını onlara haber vermek için bu k
utlu
ve onlarda bulunan kitapları gerçekleyici kitabı indirdik ve âhirete inananlar, namazlarını dâimâ kılarak bu kitaba da inanırlar....
Ənam Suresi, 92. Ayet:
İşte bu (Kur'an), önündekileri doğrulayıcı ve şehirler anası (Mekke) ile çevresindekileri uyarman için indirdiğimiz k
utlu
Kitaptır. Ahirete iman edenler buna inanırlar. Onlar namazlarını (özenle) koruyanlardır....
Ənam Suresi, 92. Ayet:
Bu, kendisinden öncekileri doğrulayan k
utlu
bir kitap olup ülkelerin anasını ve etrafındakileri uyarman için indirilmiştir. Ahirete inananlar ona inanırlar ve onlar namazlarına da devam ederler...
Ənam Suresi, 92. Ayet:
İşte bu (Kuran), önündekileri doğrulayıcı ve şehirler anası (ümmelkur'a) (Mekke) ile çevresindekileri uyarman için indirdiğimiz k
utlu
Kitaptır. Ahirete inananlar buna inanırlar. Onlar namazlarını (özenle) koruyanlardır....
Ənam Suresi, 92. Ayet:
(Ve) bu da, bütün kentlerin atasını ve çevresinde oturan herkesi uyarman için yücelerden indirdiğimiz bir ilahi kelamdır, k
utlu
, (geçmiş vahiylerde) bugüne kalmış (doğru adına) ne varsa tümünü doğrulayan. Öteki dünyanın varlığına inananlar bu (uyarıya) da inanırlar; namazlarında dikkatli ve devamlı olanlar da işte onlardır....
Ənam Suresi, 92. Ayet:
İşte bu (Kur'an), önündekileri doğrulayıcı ve şehirler anası (Mekke) ile çevresindekilerini uyarıp korkutman için indirdiğimiz k
utlu
Kitaptır. Ahirete iman edenler buna inanırlar. Onlar namazlarını (özenle) koruyanlardır....
Ənam Suresi, 135. Ayet:
'Ey kavmim, terketmediğiniz hayat tarzınızı, iktidarınızı yaşamaya devam edin, bütün imkânlarınızla elinizden geleni yapın. Ben de bilinçli olarak görevimi yapmaya devam ediyorum. Bu hayatın, bu dünyanın sonunda kimin kazanacağını, siz de yakında öğreneceksiniz. Şu bir gerçektir ki, küfürleri, nankörlükleri, baskıları, işkenceleri sebebiyle zâlimler kurtuluşa ebedî nimetlerle m
utlu
luğa eremez.' de....
Ənam Suresi, 135. Ayet:
De ki: "Ey (inanmayan) halkım! Gücünüz içinde olan her şeyi yapın (ki) ben de (Allah yolunda) gayret göstereyim; ve zamanla anlayacaksınız gelecek kimindir. Şüphe yok ki zalimler asla m
utlu
luğa erişemeyecekler!"...
Ənam Suresi, 155. Ayet:
Bu kitabıysa k
utlu
olarak indirdik, artık ona uyun ve çekinin de rahmete kavuşanlara katılın....
Ənam Suresi, 155. Ayet:
Bu da indirdiğimiz k
utlu
bir kitaptır. Öyleyse size merhamet edilmesi için ona uymalısınız, erdemli davranmalısınız....
Ənam Suresi, 155. Ayet:
İşte bu Kur’ân da, indirdiğimiz k
utlu
bir kitaptır. Artık ona tâbi olun, inkâr ve isyandan sakının ki rahmete nail olasınız....
Ənam Suresi, 155. Ayet:
Bu Kur'ân da indirdiğimiz k
utlu
bir kitaptır; ona uyun ve ona karşı gelmekten sakının ki rahmete erişesiniz....
Əraf Suresi, 8. Ayet:
O gün, kullanılacak ölçünün, tartının birimi haktır, adâlettir, Kur’ân hükümleridir. Kimlerin tartıları, sevapları ağır gelirse, işte onlar kurtuluşa, ebedî nimetlerle m
utlu
luğa erenlerdir....
Əraf Suresi, 8. Ayet:
Ve ölçme-tartma işi o Gün dosdoğru gerçekleşecek; ve tartıda (doğru ve yararlı davranışlarının) yükü ağır gelenler; işte böyleleridir m
utlu
luğa erişecek olanlar;...
Əraf Suresi, 26. Ayet:
Ey Âdemoğulları, size edep yerlerinizi örtecek elbiseleri; süslenecek ve övünecek kıyafetleri ve refahınızı sağlıyacak imkânları bildirdik. Takva esaslarının-Kur’ân esaslarının hayata geçirildiği korunma, kulluk ve sorumluluk şuuruyla, haklarına ve özgürlüklerine sahip çıkarak şahsiyetli davranma, dinî ve sosyal görevlerinin bilincinde olma elbisesi, farz olan örtünmeyi sağlayan sade elbise, işte bu huzur ve m
utlu
luk her şeyden hayırlıdır. Bunlar, bu ilâhî lütuflar Allah’ın kudretine, izzet ve i...
Əraf Suresi, 69. Ayet:
'Sizi uyarmak için, içinizden liyâkatli ve güvenilir bir adama Rabbinizden övünç kaynağı, öğütlerle dolu bir kitap gelmesine mi şaşırdınız yoksa? Düşünün ki, o sizi, Nuh kavminden sonra dünya düzenini kurmaya, ilâhî hükümleri icraya, yeryüzünü imara yetkili halifeler kıldı. Yaratılış, güç, kuvvet itibariyle de size üstünlük sağladı. O halde Allah’ın nimetlerini hatırlayarak şükredin ki, kurtuluşa ebedî nimetlerle m
utlu
luğa eresiniz.'...
Əraf Suresi, 95. Ayet:
Sonra zorluk ve sıkıntının yerine m
utlu
luk ve güzelliği getirmişiz de çoğalmışlar ve şöyle demişlerdir: "Atalarımız da zorluk ve sevinçle yüzyüze gelmişlerdi." Nihayet biz onları farkında olmadıkları bir sırada ansızın yakalayıverdik....
Əraf Suresi, 128. Ayet:
Musa kavmine: «Allah'ın yardımını ve lütfunu isteyin ve acıya tahammül edip dayanın. Şüphesiz yeryüzü Allah'ındır. O'na kullarından dilediğini mirasçı kılar, m
utlu
son, Allah'tan korkanlarındır.» dedi....
Əraf Suresi, 128. Ayet:
Musa soydaşlarına dedi ki; Allah'tan yardım isteyiniz ve sabrediniz. Yeryüzü Allah'ındır. Orayı dilediği kullarına miras kılar. M
utlu
sonuç, günahlardan sakınanlarındır.»...
Əraf Suresi, 137. Ayet:
(Vaktiyle) hor görülen/güçsüz bırakılan insanları ise k
utlu
kıldığımız ülkenin doğu ve batı taraflarına mirasçı kıldık. Ve Rabbinizin İsrailoğullarına verdiği söz, onların darlıkta gösterdikleri sabrın karşılığı olarak (işte böylece) gerçekleşmiş oldu; Firavun ve halkının özenle işlediklerini, yapıp yükselttiklerini ise, hepsini, hepsini yerle bir ettik....
Əraf Suresi, 148. Ayet:
Musa'nın (belirlenen vakitte Tûr Dağı'na çıkması) ardından kavmi, kendi zînetlerinden üç boy
utlu
böğüren bir buzağı heykeli yapıp (tanrı) edindiler. O buzağının kendileriyle konuşamıyacağını ve bir yol da gösteremiyeceğini görmediler mi ?! Onu kendilerine ilâh edindiler; zaten onlar zâlimler idiler....
Əraf Suresi, 157. Ayet:
Onlar ki, yanlarındaki Tevrat'ta ve İncil'de yazılı buldukları ümmî, nebî, resûle tâbî olurlar. Onlara ma'ruf ile (irfanla) emreder, onları münkerden nehyeder ve onlara tayyib olanları (temiz ve güzel olan şeyleri), helâl kılar. Habis olanları (kötü ve pis şeyleri), onlara haram kılar. Ve onların, ağırlıklarını (günahlarını sevaba çevirip, günahlarının ağırlığını) kaldırır. Ve üzerlerindeki zincirleri, (ruhu vücuda bağlayan bağ ve fetih kapısının üzerindeki 7 baklalı altın zincir) kaldırır. Artı...
Əraf Suresi, 157. Ayet:
Önlerindeki yazılı ve şifahî bilgileri, sünneti içeren Tevrat ve İncil’de adının yazılı olduğunu gördükleri Ümmî Rasule, Mekkeli, aslı nesli belli, öğrenim görmeyen, idraklerin ötesini kavrayabilen bütün insanlığın peygamberine, onun sünnetine tâbi olanlara O, iyiliği, meşrû olanı emreder, Kur’ân’ın ve sünnetin hükümlerini, İslâmî kurallarla örtüşen örfü, ilmî verileri, mü’minlerin tasvip ettiği, icrasında hayır gördüğü, planları, programları, âdaleti uygulayarak, kamu düzenini sağlar. Şeriatın ...
Əraf Suresi, 157. Ayet:
Onlar ki, yanlarındaki Tevrat ve İncil'de yazılı buldukları Ümmî Peygamber'e uyarlar. O Ümmî Peygamber ki, onlara iyiliği emreder, onları kötülükten men'eder; iyi ve temiz olan yararlı şeyleri onlara helâl kılar; kötü ve murdar şeyleri onlara haram kılar; onların ağır yükünü ve üzerlerinde bulunagelen bağları, zincirleri indirir. Artık onlar ki Peygamber'e (gönülden) inandılar, saygı gösterip O'nu aziz tuttular ve O'na yardımda bulundular ve O'nunla beraber indirilen nura uydular, işte kurtuluşa...
Əraf Suresi, 175. Ayet:
1.
vetlu (ve
utlu
)
: ve tilâvet et, oku, anlat
2.
aleyhim
: onlara
3.
nebee
: haber
4.
ellezî
: ki o
Əraf Suresi, 188. Ayet:
'Benim, kendime, Allah’ın sünneti, düzeninin yasaları içinde, iradesinin tecellisine uygun olanın dışında ne bir menfaat elde etmeye, ne de bir zararı önlemeye gücüm yetebilir. Ben, eğer duyu ve bilgi alanı ötesini, gayb âlemini bilseydim, kazancımı, menfaatlerimi çoğaltmayı, durumumu iyileştirmeyi, m
utlu
luğumu artırmayı isterdim. İnsan cinsinin başına gelen hiçbir kötülük, hiçbir sıkıntı da bana dokunmazdı. Ben sadece iman edecek bir kavmi, sorumluluk, hesap ve cezayı hatırlatarak uyaran ve All...
Ənfal Suresi, 45. Ayet:
Ey iman edenler, bir düşman birliği ile karşılaştığınız zaman, ihtiyatlı ve cesur olun, kararlılık gösterin. Allah’ı çokça zikrederek şükredin. Umulur ki, kurtuluşa ebedî nimetlerle m
utlu
luğa erersiniz....
Ənfal Suresi, 74. Ayet:
Ve o imana erişen, zulmün hüküm sürdüğü diyardan göç eden ve Allah yolunda elinden gelen her türlü çabayı gösteren kimselerle (onlara) kol kanat gerip yardım eden kimseler; işte bunlardır, gerçekten inanan kimseler! Günahlarından bağışlanma ve çok k
utlu
bir rızık beklemektedir onları....
Tövbə Suresi, 8. Ayet:
Onların ahdine nasıl güvenilebilir! Eğer üzerinizde egemenlik kurarlarsa, sizinle ilgili ne bir antlaşmaya saygı duyarlar ne de bir yemine. Ağızlarıyla size hoşn
utlu
k sunarlar, fakat kalpleri inat eder durur. Ve onların çoğu gerçeğe uzak düşmüş sapıklardır....
Tövbə Suresi, 20. Ayet:
İman edip, özgürce Allah’a kulluk ve ibadet etmek, güç ve gönül birliği yapmak için hicret edenler, Allah yolunda, İslâm uğrunda mallarıyla canlarıyla cihad edenler, Allah katında en büyük rütbeye, makama sahip olacaklar. İşte bunlar m
utlu
luğa eren, kazançlı kimselerdir....
Tövbə Suresi, 20. Ayet:
İman edenler, hicret edenler ve Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla cihad edenlerin Allah katında büyük dereceleri vardır. İşte 'kurtuluşa ve m
utlu
luğa' erenler bunlardır....
Tövbə Suresi, 20. Ayet:
İman edip de hicret edip, mallarıyla, canlarıyla Allah yolunda cihad edenler, Allah katında en büyük dereceye sahiptirler. İşte bunlar murada ermiş olan m
utlu
kullardır....
Tövbə Suresi, 20. Ayet:
İnananlar, hicret edenler ve Tanrı yolunda mallarıyla ve canlarıyla cihad edenlerin Tanrı katında büyük dereceleri vardır. İşte 'kurtuluşa ve m
utlu
luğa' erenler bunlardır....
Tövbə Suresi, 20. Ayet:
İman edenler, hicret edenler ve Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla cihad edenlerin Allah katında büyük dereceleri vardır. İşte 'kurtuluşa ve m
utlu
luğa' erenler bunlardır....
Tövbə Suresi, 21. Ayet:
Rableri onlara, kendi katından bir rahmet, bir hoşn
utlu
k ve kendilerine içinde tükenmez nimetler bulunan cennetler müjdelemektedir....
Tövbə Suresi, 21. Ayet:
Rableri onlara, tarafından bir rahmet ve hoşn
utlu
k ile, kendileri için, içinde tükenmez nimetler bulunan cennetler müjdeler....
Tövbə Suresi, 21. Ayet:
Rableri onları kendi katından bir rahmet, hoşn
utlu
k ve kendileri için içerisinde tükenmeyen nimetler bulunan cennetlerle müjdelemektedir....
Tövbə Suresi, 21. Ayet:
Rableri onlara katından bir rahmeti, bir hoşn
utlu
ğu ve onlar için, kendisine sürekli bir nimet bulunan cennetleri müjdeler....
Tövbə Suresi, 21. Ayet:
(21-22) Rableri onlara katindan bir rahmet, hosn
utlu
k ve icinde tukenmez nimetler bulunan cennetleri mujdeler. Dogrusu buyuk ecir Allah katindadir....
Tövbə Suresi, 21. Ayet:
Rableri, onları kendinden bir rahmet, rıdvân (= ebedî hoşn
utlu
k) ve kendilerini, içinde sonsuz ve devamlı nîmet bulunan Cennetlerle müjdeler....
Tövbə Suresi, 21. Ayet:
(21-22) Rableri onlara katından bir rahmet, hoşn
utlu
k ve içinde tükenmez nimetler bulunan cennetleri müjdeler. Doğrusu büyük ecir Allah katındadır....
Tövbə Suresi, 21. Ayet:
Rableri onlara, tarafından bir rahmet ve hoşn
utlu
k ile, kendileri için, içinde tükenmez nimetler bulunan cennetler müjdeler....
Tövbə Suresi, 21. Ayet:
Onların, Rableri kendisinden bir rahmet, bir hoşn
utlu
k ve içlerinden kendilerine sürekli bir nimet bulunan cennetlerle müjdeler....
Tövbə Suresi, 21. Ayet:
Rabb'leri onları kendi öz bağışı olan bir rahmetle, hoşn
utlu
k ve bitmez tükenmez nimetlerle dolu cennetler ile müjdeler....
Tövbə Suresi, 21. Ayet:
rableri onlara katından bir rahmeti, bir hoşn
utlu
ğu ve onlar için, kendisine sürekli bir nimet bulunan cennetleri müjdeler....
Tövbə Suresi, 21. Ayet:
Rableri onları kendi katından (doğup gelen) bir rahmetle (kendi) hoşn
utlu
ğuyla ve (nihayet) kendilerini kesintisiz bir doyum ve m
utlu
luğun beklediği o hasbahçelerle müjdeliyor....
Tövbə Suresi, 21. Ayet:
Rableri onları kendi katından bir rahmet ve hoşn
utlu
k ile içinde tükenmez nimetler bulunan cennetlerle müjdeler....
Tövbə Suresi, 21. Ayet:
(21-22) Rab’leri onlara katından bir rahmet, hoşn
utlu
k ve içinde tükenmez nimetler bulunan, içlerinde ebedi ve sürekli kalacakları cennetleri müjdeler! Doğrusu büyük mükafat Allah katındadır....
Tövbə Suresi, 21. Ayet:
Rableri onlara katından bir rahmeti, bir hoşn
utlu
ğu ve onlar için, kendisine sürekli bir nimet bulunan cennetleri müjdeler....
Tövbə Suresi, 21. Ayet:
Rableri onları rahmetiyle, hoşn
utlu
ğuyla ve Cennetlerle müjdeler ki, orada onlar için sürekli nimetler vardır....
Tövbə Suresi, 21. Ayet:
Rableri onlara kendisinden bir rahmet, bir hoşn
utlu
k ve içinde ölümsüz nimetlerin bulunduğu cennetler müjdeliyor....
Tövbə Suresi, 22. Ayet:
(21-22) Rableri onlara katindan bir rahmet, hosn
utlu
k ve icinde tukenmez nimetler bulunan cennetleri mujdeler. Dogrusu buyuk ecir Allah katindadir....
Tövbə Suresi, 22. Ayet:
(21-22) Rableri onlara katından bir rahmet, hoşn
utlu
k ve içinde tükenmez nimetler bulunan cennetleri müjdeler. Doğrusu büyük ecir Allah katındadır....
Tövbə Suresi, 22. Ayet:
(21-22) Rab’leri onlara katından bir rahmet, hoşn
utlu
k ve içinde tükenmez nimetler bulunan, içlerinde ebedi ve sürekli kalacakları cennetleri müjdeler! Doğrusu büyük mükafat Allah katındadır....
Tövbə Suresi, 62. Ayet:
Size gelir hoşn
utlu
ğunuzu kazanmak için Allah'a yemin ederler, oysa eğer bunlar mü'minseler, daha önce Allah'ın ve peygamberinin rızasını düşünmeleri gerekir....
Tövbə Suresi, 62. Ayet:
Sizin hoşn
utlu
ğunuzu kazanmak için Allah'a yemin ederler. Oysa eğer mü'min olsalardı, Allah'ın ve peygamberin hoşn
utlu
ğunu kazanmayı daha gerekli görürlerdi....
Tövbə Suresi, 62. Ayet:
Sizin gönlünüzü hoş etmek için Allah'a yemin ederler. Eğer bunlar inanmış iseler Allah'ın ve resulünün hoşn
utlu
ğunu öne almaları daha uygun düşer....
Tövbə Suresi, 72. Ayet:
Allâh, iman etmiş erkeklere de iman etmiş kadınlara da, içinde sonsuza dek yaşamak üzere, altlarından nehirler akan cennetler vadetmiştir. . . (Bir de) Adn cennetlerinde tertemiz yaşam ortamları ve (bu nimetlerin) en muhteşemi olarak Rıdvan'ı! Aziym m
utlu
luk budur işte!...
Tövbə Suresi, 72. Ayet:
Allah mü’min erkeklere ve mü’min kadınlara, altlarından ırmaklar akan Cennet konakları va’detti. Orada ebedî yaşarlar. Adn Cennet’inde güzel köşkler va’detti. Allah’ın rızası, rızasına ulaşma mertebesi ise hepsinden daha büyük bir lütuftur. İşte asıl büyük m
utlu
luk da budur....
Tövbə Suresi, 72. Ayet:
Allah mü'min erkeklere ve mü'min kadınlara, altlarından ırmaklar akan, içlerinde sonsuza kadar kalacakları cennetler ve Adn cennetinde güzel meskenler vaadetmiştir. Allah'ın hoşn
utlu
ğuysa hepsinden daha büyüktür. Büyük kurtuluş işte budur....
Tövbə Suresi, 72. Ayet:
Allah, mü'min erkeklere ve mü'min kadınlara içinde ebedi kalmak üzere, altından ırmaklar akan cennetler ve Adn cennetlerinde güzel meskenler vaadetmiştir. Allah'tan olan hoşn
utlu
k ise en büyüktür. İşte büyük kurtuluş ve m
utlu
luk budur....
Tövbə Suresi, 72. Ayet:
Allah, inanan erkeklere ve dişilere, sonsuza dek kalmak üzere altından ırmaklar akan cennetler ve Adn Cennetlerinde güzel güzel meskenler va'detti. Allah'ın bir hoşn
utlu
ğu ise hepsinden büyüktür. İşte asıl büyük m
utlu
luk da budur....
Tövbə Suresi, 72. Ayet:
Allah, erkek kadın bütün müminleri altlarından nehirler akan ve içlerinde sürekli kalacakları cennetlere, Adn cennetlerinde konforlu konutlara yerleştireceğine söz vermiştir. Allah'ın hoşn
utlu
ğu ise, bunlardan daha büyük bir ödüldür. İşte büyük kurtuluş, büyük başarı budur....
Tövbə Suresi, 72. Ayet:
Tanrı, inançlı(erkek)lere ve inançlı(kadın)lara içinde ebedi kalmak üzere, altından ırmaklar akan cennetler ve Adn cennetlerinde güzel meskenler vaadetmiştir. Tanrı'dan olan hoşn
utlu
k ise en büyüktür. İşte büyük kurtuluş ve m
utlu
luk budur....
Tövbə Suresi, 72. Ayet:
İnanan erkeklere ve kadınlara, içinde yerleşip kalacakları, içlerinde derelerin, ırmakların çağıldadığı hasbahçeler vaat etmiştir O; ve o esenlik dolu ebedi bahçelerde güzel ve ferah evler: Ve hepsinden daha üstünü de: Allahın hoşn
utlu
ğu, hoşça kabulü, işte budur, en büyük/en yüce bahtiyarlık!...
Tövbə Suresi, 72. Ayet:
Allah mümin erkeklere ve mümin kadınlara, temelli kalacakları, içlerinden ırmaklar akan cennetler, Adn cennetlerinde hoş meskenler vaat etmiştir. Allah’ın hoşn
utlu
ğu ise en büyük şeydir. İşte büyük kurtuluş budur....
Tövbə Suresi, 72. Ayet:
Allah mümin erkeklere de, mümin kadınlara da, ebedî kalmak üzere girecekleri, içinden ırmaklar akan cennetler vaad etti. Hem Adn cennetlerinde hoş hoş konaklar!Hepsinden âlâsı ise Allah’ın kendilerinden razı olmasıdır. İşte en büyük m
utlu
luk, en büyük başarı budur....
Tövbə Suresi, 72. Ayet:
Allah, mü'min erkeklere ve mü'min kadınlara içinde ebedi kalmak üzere, altından ırmaklar akan cennetler ve Adn cennetlerinde güzel meskenler vaadetmiştir. Allah'tan olan hoşn
utlu
k ise en büyüktür. İşte büyük kurtuluş ve m
utlu
luk budur....
Tövbə Suresi, 72. Ayet:
Allah, mümin erkeklerle mümin kadınlara, altından ırmaklar akan cennetler vaat etmiştir. Sürekli kalacaklardır orada. Adn cennetlerinde de tertemiz barınaklar vaat etmiştir. Allah'ın bir hoşn
utlu
ğu ise hepsinden büyüktür. İşte budur o büyük başarı/o büyük kurtuluş....
Tövbə Suresi, 83. Ayet:
Bu seferden döndükten sonra o münafıklar gelip yeni bir sefere katılmak istediklerini söylerlerse de ki: "Siz sonsuza dek benimle beraber çıkmayacaksınız; benimle beraber düşmanla savaşmayacaksınız! Siz ilk defasında evlerinizde kalmaktan m
utlu
oldunuz. . . Bundan sonra da diğer geri kalanlar ile beraber oturun oturduğunuz yerde!"...
Tövbə Suresi, 87. Ayet:
Savaştan geri kalan kadınlarla birlikte oturmaya razı oldular. Kalplerine mühür vuruldu, artık onlar (cihattaki hikmeti, Resullullaha itaat etmedeki m
utlu
luğu) anlayamazlar....
Tövbə Suresi, 88. Ayet:
Fakat Allah’ın, ilâhî hükümleri icraya, ülkeyi imara, dünya düzenini kurmaya, sağlamaya memur tek yetkili Rasulü, onunla beraber olan mü’minler, mallarıyla canlarıyla cihad ettiler, savaştılar. İşte ganimetlerin ve mükâfatların tamamı onlarındır. Onlar, işte onlar kurtuluşa ebedî nimetlerle m
utlu
luğa erenlerdir....
Tövbə Suresi, 88. Ayet:
Oysa, Elçi ve onunla aynı inancı paylaşan herkes (Allah yolunda) mallarıyla, canlarıyla zorlu çabalar ortaya koymaktadır; işte (öte dünyada) en üstün armağanlara kavuşacak olan kimseler böyleleridir; sonu gelmez bir m
utlu
luğa erişecek kimseler de bunlardır!...
Tövbə Suresi, 89. Ayet:
Allah onlar için, altından ırmaklar akan, içinde ebedî yaşayacakları Cennet konakları hazırladı. İşte büyük m
utlu
luk budur....
Tövbə Suresi, 89. Ayet:
Allah onlar için, süresiz kalacakları, altından ırmaklar akan cennetler hazırladı. İşte büyük 'kurtuluş ve m
utlu
luk' budur....
Tövbə Suresi, 89. Ayet:
Tanrı onlar için, süresiz kalacakları, altından ırmaklar akan cennetler hazırladı. İşte büyük 'kurtuluş ve m
utlu
luk' budur....
Tövbə Suresi, 89. Ayet:
Allah onlara, içlerinden ırmaklar akan cennetler hazırladı. Onlar oraya ebediyyen kalmak üzere gireceklerdir. İşte en büyük m
utlu
luk, en büyük başarı!...
Tövbə Suresi, 89. Ayet:
Allah onlar için, temelli kalacakları altından ırmaklar akan cennetler hazırladı. İşte büyük 'kurtuluş ve m
utlu
luk' budur....
Tövbə Suresi, 100. Ayet:
Özgürce Allah’a kulluk ve ibadete devam eden, güç ve gönül birliği yapan Muhacirler ve Ensar’dan İslâm’a ilk girenlerin öne geçenlerinden, iyiliği, iyi niyetleri, dinin, ahlâkın ve kamu vicdanının emirlerini devamlı davranışlarına, ilişkilerine, görevlerine, hayatlarına yansıtan, samimiyetle ibadet eden, aktif olarak iyiliğe, iyi uygulamaya, iyileştirmeye örnek olan, işlerinde mükemmellik, dürüstlük ve başarı için dikkat harcayan, hayırlı icraat, kalıcı hizmet yapan müslüman ve müslüman idareci ...
Tövbə Suresi, 100. Ayet:
Öne geçen Muhacirler ve Ensar ile onlara güzellikle uyanlar; Allah onlardan hoşnut olmuştur, onlar da O'ndan hoşnut olmuşlardır ve (Allah) onlara, içinde ebedi kalacakları, altından ırmaklar akan cennetler hazırlamıştır. İşte büyük 'kurtuluş ve m
utlu
luk' budur....
Tövbə Suresi, 100. Ayet:
Öne geçen Muhacirler ve Ensar ile onlara güzellikle uyanlar; Tanrı onlardan hoşnut olmuştur, onlar da O'ndan hoşnut olmuşlardır ve (Tanrı) onlara, içinde ebedi kalacakları, altından ırmaklar akan cennetler hazırlamışır. İşte büyük 'kurtuluş ve m
utlu
luk' budur....
Tövbə Suresi, 100. Ayet:
Muhacir, Ensar ve onlara iyi yolda tabi olanlardan ilk önce koşanlardan Allah hoşnut olmuştur. Onlar da Allah’tan hoşnut olmuşlardır. Allah onlara altlarından ırmaklar akan ve içinde ebedi kalacakları cennetler hazırlamıştır. İşte en büyük m
utlu
luk budur....
Tövbə Suresi, 100. Ayet:
İslâm’da birinci dereceyi kazanan Muhacirler ve Ensar ile onlara güzelce tâbi olanlar yok mu?Allah onlardan razı, onlar da Allah’tan râzı oldular. Allah onlara içlerinden ırmaklar akan cennetler hazırladı. Onlar oralara devamlı kalmak üzere gireceklerdir. İşte en büyük m
utlu
luk, en büyük başarı!...
Tövbə Suresi, 100. Ayet:
Öne geçen Muhacirler ve Ensar ile onlara güzellikle uyanlar; Allah onlardan hoşnut olmuştur, onlar da O'ndan hoşnut olmuşlardır ve (Allah) onlara, içinde ebedi kalacakları, altından ırmaklar akan cennetler hazırlamıştır. İşte büyük 'kurtuluş ve m
utlu
luk' budur....
Tövbə Suresi, 109. Ayet:
Binasını Allah korkusu ve hoşn
utlu
k üzerine kuran mı daha hayırlıdır yoksa binasını göçecek bir yarın üzerine kurup da onunla birlikte cehennem ateşinin içine yuvarlanan mı? Allah zalimler topluluğunu doğru yola eriştirmez....
Tövbə Suresi, 109. Ayet:
Binasının temelini, Allah korkusu ve hoşn
utlu
ğu üzerine kuran kimse mi hayırlıdır, yoksa binasının temelini göçecek bir yarın kenarına kurup onunla birlikte kendisi de cehennem ateşi içine yuvarlanan kimse mi? Allah, zulmeden bir topluluğa hidayet vermez....
Tövbə Suresi, 109. Ayet:
Yapısını Allah korkusu ve hoşn
utlu
ğu temeli üzerine kuran mı hayırlıdır, yoksa yapısını kaymak üzere olan bir yarın üzerine kurup da o yarla birlikte cehenneme kayan kimse mi hayırlıdır? Allah zalimler güruhunu doğru yola iletmez....
Tövbə Suresi, 109. Ayet:
Binasının temelini, Tanrı korkusu ve hoşn
utlu
ğu üzerine kuran kimse mi hayırlıdır, yoksa binasının temelini göçecek bir yarın kenarına kurup onunla birlikte kendisi de cehennem ateşi içine yuvarlanan kimse mi? Tanrı, zulmeden bir topluluğa hidayet vermez....
Tövbə Suresi, 109. Ayet:
O halde, hangisi daha iyidir? Yapısını Allah'a karşı sağlam bir sorumluluk bilinci ve O'nun hoşn
utlu
ğu(nu kazanma çabası) üzerinde yükselten mi; yoksa yapısını kaygan bir yar kenarına kuran ve sonra da onunla beraber yuvarlanıp cehennem ateşini boylayan mı? Allah (bile bile) kötülük yapan topluluğu doğru yola yöneltmez:...
Tövbə Suresi, 109. Ayet:
Binasının temelini, Allah korkusu ve hoşn
utlu
ğu üzerine kuran kimse mi hayırlıdır, yoksa binasının temelini göçecek bir yarın kenarına kurup onunla birlikte kendisi de cehennem ateşi içine yuvarlanan kimse mi? Allah, zulme sapan bir topluluğa hidayet vermez....
Tövbə Suresi, 109. Ayet:
Peki, binasını Allah'tan gelen bir sakınma duygusu ve hoşn
utlu
k üzerine kuran mı hayırlıdır yoksa binasını sel artıklarının ucundaki yarın kenarına kurup da onunla birlikte cehenneme yuvarlanan mı? Allah, zalimler topluluğuna kılavuzluk etmez....
Tövbə Suresi, 111. Ayet:
Allah, Cennete kavuşma karşılığında, mü’minlerin İslâm uğrunda canları ve mallarıyla gönüllü fedailiğine talip olmuştur. Allah yolunda, İslâm uğrunda savaşacaklar, şehit edileceklerini bilerek düşmana can ve mal zayiatı verdirmeye devam edecekler. Savaş ve cihad karşılığında mü’minleri cennetle mükâfatlandırması, yazılı ve şifahî bilgileri, sünneti içeren Tevrat’ta da, İncil’de de, Kur’ân’da da, Allah’ın kendisini sorumlu tuttuğunu bildirdiği ilâhî, hak bir vaattir. Allah’tan daha çok ahdine, sö...
Tövbə Suresi, 111. Ayet:
Hiç şüphesiz Allah, mü'minlerden -karşılığında onlara mutlaka cenneti vermek üzere- canlarını ve mallarını satın almıştır. Onlar Allah yolunda savaşırlar, öldürürler ve öldürülürler; (bu,) Tevrat'ta, İncil'de ve Kur'an'da O'nun üzerine gerçek olan bir vaaddir. Allah'tan daha çok ahdine vefa gösterecek olan kimdir? Şu halde yaptığınız bu alışverişten dolayı sevinip müjdeleşiniz. İşte 'büyük kurtuluş ve m
utlu
luk' budur....
Tövbə Suresi, 111. Ayet:
Hiç şüphesiz Tanrı, inançlılardan, karşılığında onlara mutlaka cenneti vermek üzere canlarını ve mallarını satın almıştır. Onlar Tanrı yolunda savaşırlar, öldürürler ve öldürülürler; (bu) Tevrat'ta, İncil'de ve Kuran'da O'nun üzerine gerçek olan bir vaaddir. Tanrı'dan daha çok ahdine vefa gösterecek olan kimdir? Şu halde yaptığınız bu alışverişten dolayı sevinip müjdeleşiniz. İşte 'büyük kurtuluş ve m
utlu
luk' budur....
Tövbə Suresi, 111. Ayet:
Allah, karşılık olarak cenneti verip müminlerden canlarını ve mallarını satın almıştır. Onlar Allah yolunda mücadele ederler, öldürürler ve öldürülürler. Bu Allah’ın Tevrat’ta da, İncîl’de de, Kur’ân’da da üstlendiği gerçek bir vaaddir. Verdiği sözde Allah’tan daha sadık kim olabilir?O halde yaptığınız bu alışverişten dolayı sevinin ey müminler! Müjdeler olsun size, işte en büyük m
utlu
luk, işte en büyük başarı!...
Tövbə Suresi, 111. Ayet:
Hiç şüphesiz Allah, mü'minlerden -karşılığında onlara mutlaka cenneti vermek üzere- canlarını ve mallarını satın almıştır. Onlar Allah yolunda savaşırlar, öldürürler ve öldürülürler; (bu,) Tevrat'ta, İncil'de ve Kur'an'da O'nun üzerine gerçek olan bir vaaddir. Allah'tan daha çok ahdine vefa gösterecek olan kimdir? Şu halde yaptığınız bu alışverişten dolayı sevinip müjdeleşiniz. İşte 'büyük kurtuluş ve m
utlu
luk' budur....
Tövbə Suresi, 111. Ayet:
Allah, mü'minlerden, canlarını ve mallarını, karşılığında onlara Cenneti vermek üzere satın almıştır. Onlar Allah yolunda savaşırlar, öldürür ve öldürülürler. Bu Tevrat'ta, İncil'de ve Kur'ân'da Allah'ın hak olarak verdiği bir sözdür. Sözüne Allah'tan daha vefalı kim var? Onunla yapmış olduğunuz bu alışveriş size k
utlu
olsun. Asıl büyük bahtiyarlık işte budur....
Tövbə Suresi, 112. Ayet:
(Bu, ne zaman bir günah işleseler, hemen) tevbe ve pişmanlık içinde Rablerine yönelen kimselerin (bahtiyarlığıdır); O'na (yürekten) kulluk edenlerin; O'nu (coşkuyla) övenlerin; ve (O'nun hoşn
utlu
ğunu) aramaya durmaksızın devam edenlerin; ve (O'nun önünde) eğilen, O'nun önünde hürmet ve tazimle yere kapananların; doğru ve güzel olanın yapılmasını önerip, eğri ve kötü olanın yapılmasına engel olanların; ve Allah'ın koyduğu sınırları gözetenlerin (bahtiyarlığı). Öyleyse, (ey Peygamber, Allah'ın bu ...
Tövbə Suresi, 112. Ayet:
Tevbe edenler, ibâdet edenler, hamdedenler, seyahat edenler, rükû edenler, secde edenler, iyiliği emredip kötülükten men'edenler ve Allâh'ın sınırlarını koruyanlar... İşte o mü'minleri müjdele (ne m
utlu
onlara)!...
Yunus Suresi, 9. Ayet:
İman edip makbul ve güzel işler yapanları ise onların Rabbi, imanları sebebiyle içlerinden ırmaklar akan, o nimet dolu cennetlerdeki m
utlu
luklara erdirir....
Yunus Suresi, 10. Ayet:
Onların oradaki nihâî sözleri, bütün duaları ve nidâları: 'Allah’ım, seni noksan sıfatlardan tenzih ederiz!' sözleridir. Orada birbirleriyle karşılaştıkça m
utlu
luk dilekleri ise: 'Selâm size, selâmette olun, siz selâmete erdiniz' dir. Onların dualarının sonu da: 'Hamdolsun, âlemlerin, bütün varlıkların Rabbi Allah’a' dır....
Yunus Suresi, 10. Ayet:
orada (o m
utlu
luk makamında) onlar "Ey Allahım! sınırsız kudret ve izzetinle ne yücesin!" diye çağrışırlar; ve onlara, "Size selam olsun" diye karşılık verilir; bunun üzerine onlar da son söz olarak: "Bütün övgüler, alemlerin Rabbi olan Allah'a özgüdür!" derler....
Yunus Suresi, 17. Ayet:
Allah adına yalan uydurandan veya Allah’ın âyetlerini, Kur’ân’ını, ilkelerini yalanlayandan daha zâlim kim olabilir? Şu bir gerçektir ki, İslâm’a planlı cephe alarak, müslümanlığı, müslüman nesilleri yozlaştırma, yok etme suçu işleyen güç ve iktidar sahibi âsiler, suçlular, günahkârlar iflâh olmazlar, ebedî nimetlerle m
utlu
luğa eremezler....
Yunus Suresi, 21. Ayet:
Kendilerine dokunan bir sıkıntıdan sonra, insanlara bir rahmet (ferahlık ve m
utlu
luk) tattırdığımız zaman, bir de bakarsın ki âyetlerimiz hakkında onların bir tuzakları (birtakım tertipleri ve asılsız iddiaları) vardır. De ki: “Allah, daha çabuk tuzak kurar.” Şüphesiz elçilerimiz (melekler) kurmakta olduğunuz tuzakları yazıyorlar....
Yunus Suresi, 22. Ayet:
"HÛ" ki sizi karada ve denizde seyrettirmekte. . . Hatta siz gemideyken; gemiler, içindekileri sakin bir rüzgâr ile akıp götürdükleri sırada bundan m
utlu
larken; onlara fırtına gelip çatar, dalgalar her taraftan onları vurur! Onlar da dalgalarla kuşatıldıklarını ve büyük tehlikede olduklarını düşündüklerinde, tüm oluşumun Allâh'ın kudret elinde olduğuna inanmış olarak dua ederler: "Andolsun ki eğer bizi şundan kurtarırsan, kesinlikle şükredenlerden olacağız. "...
Yunus Suresi, 25. Ayet:
Allah insanları esenlik ve m
utlu
luk ülkesine dâvet eder ve dilediği kimseleri doğru yola iletir....
Yunus Suresi, 25. Ayet:
Böylelikle Allah (insanı) m
utlu
luk ve güvenlik zeminine çağırmakta ve isteyeni dosdoğru bir yola yöneltmeyi dilemektedir....
Yunus Suresi, 64. Ayet:
Onlara, dünya hayatında ve ahirette müjdeler (m
utlu
luklar) vardır. Allah'ın sözü değişmez. İşte O, fevz-ül azîmdir....
Yunus Suresi, 64. Ayet:
Dünya hayatında da, âhirette, ebedî yurtta da onlara müjdeler var. Allah’ın sözlerinde, va’dinde, hükümlerinde, kanunlarında bir değişiklik olmaz, onların yerini başka kanunlar dolduramaz. İşte bu büyük bir m
utlu
luktur....
Yunus Suresi, 64. Ayet:
Müjde, dünya hayatında ve ahirette onlarındır. Allah'ın sözleri için değişiklik yoktur. İşte büyük 'kurtuluş ve m
utlu
luk' budur....
Yunus Suresi, 64. Ayet:
Dünya hayatında da ahirette de m
utlu
luk onlarındır. ALLAH'ın kelimeleri (verdiği söz) değişmez. İşte bu, en büyük zaferdir....
Yunus Suresi, 64. Ayet:
Müjde, dünya hayatında ve ahirette onlarındır. Tanrı'nın sözleri için değişiklik yoktur. İşte büyük 'kurtuluş ve m
utlu
luk' budur....
Yunus Suresi, 64. Ayet:
Dünya hayatında da âhirette de müjde vardır onlara. Allah’ın hükümlerinde olsun, verdiği sözlerde olsun, asla değişiklik olmaz. İşte bu müjdeler en büyük m
utlu
luktur....
Yunus Suresi, 64. Ayet:
Müjde, dünya hayatında ve ahirette onlarındır. Allah'ın sözleri için değişiklik yoktur. İşte büyük 'kurtuluş ve m
utlu
luk' budur....
Yunus Suresi, 69. Ayet:
'Allah adına yalan uyduranlar iflâh olmayacaklar, kurtuluşa, ebedî nimetlerle m
utlu
luğa eremeyecekler' de....
Yunus Suresi, 77. Ayet:
Mûsâ: 'Size hak bir mûcize, doğru bilgiler gelince böyle mi söylüyorsunuz? Bu sihir mi? Sihirbazlar iflâh olmaz, kurtuluşa, ebedî nimetlerle m
utlu
luğa eremez' dedi....
Yunus Suresi, 77. Ayet:
Musa: "Size hak geldiğinde hakkında böyle mi konuşursunuz?" dedi, hiç büyü olabilir mi, bu? Hem de, büyücülerin m
utlu
sona asla ulaşamayacakları ortadayken!"...
Hud Suresi, 3. Ayet:
Rabbinizden af dileyiniz, pişmanlık duygusu ile O'na yöneliniz ki, belirli bir sürenin sonuna kadar sizi m
utlu
yaşatsın ve her erdemli kişiye erdemli davranışlarının ödülünü versin. Eğer O'na sırt dönerseniz, sizin hesabınıza büyük günün azabından korkarım....
Hud Suresi, 10. Ayet:
Şayet ona, dokunan bir sıkıntıdan sonra bir m
utlu
luk tattırıverirsek: «Her halde benden bütün kötülükler gitti.» der ve mutlaka sevinir, övünür....
Hud Suresi, 10. Ayet:
Eğer insanın başına gelen bir sıkıntının ardından kendisine m
utlu
luk tattıracak olursak, kesinlikle «Kötü günler artık geride kaldı» diyecektir. İnsan gerçekten kendini beğenmiş bir şımarıktır....
Hud Suresi, 46. Ayet:
(Allah:) "Ey Nuh!" dedi, "O senin ailenden sayılmazdı; çünkü iyi ve doğru olmayan bir şey yaptı o. Ayrıca hakkında bilgi sahibi olmadığın bir şey isteme Benden: böylece, sana cahillerden olmamanı öğütlüyorum"....
Hud Suresi, 48. Ayet:
«Ey Nuh!» denildi, « Bizden bir selâm sana ve seninle birlikte olanlardan gelecek ümmetlere, k
utlu
luk dileğiyle gemiden in. İlerde kendilerini bir çok nimetten faydalandıracağımız, sonra da bu yüzden kendilerine tarafımızdan acıklı bir azap dokunacak nice ümmetler olacaktır.»...
Hud Suresi, 56. Ayet:
Doğrusu ben, benim de Rabbim, sizin de Rabblniz Allah'a güvenip dayanmışımdır. Hiçbir yerde bir canlı yoktur ki Allah onun perçeminden tutmuş bulunmasın, (her şeyin dizgini O'nun kudret elinde bulunuyordur). Şüphesiz ki, Rabbim dosdoğru yoldadır, (buyrukları ancak doğruyu, iyiyi, güzeli, yararlıyı ve m
utlu
luğu yansıtır)....
Hud Suresi, 105. Ayet:
1.
yevme
: gün
2.
ye'ti
: gelir
3.
lâ tekellemu
: konuşmaz (konuşamaz)
4.
nefsun
: bir kimse
Hud Suresi, 105. Ayet:
O gün gelince, O'nun izni olmaksızın kimse konuşamaz. O zaman onlardan bir kısmı şâkîdir (bedbaht), bir kısmı saiddir (m
utlu
)....
Hud Suresi, 105. Ayet:
O gün geldiği zaman Allah’ın izni olmadan hiçbir kimse konuşamaz. Onlardan mutsuz (cehennemlik) olanlar da vardır, m
utlu
(cennetlik) olanlar da....
Hud Suresi, 105. Ayet:
O gün geldi mi hiçbir kimse, Rabbinin izni olmaksızın konuşamaz; onların bir kısmı kutsuzdur, bir kısmı k
utlu
....
Hud Suresi, 105. Ayet:
O geldiği gün Allah'ın izni olmadan hiç kimse konuşamaz. Onlardan kimi bedbahttır, kimi m
utlu
....
Hud Suresi, 105. Ayet:
O gün gelince, Allah’ın izni olmadan hiçbir kimse konuşamaz. O gün, insanların bir kısmı bedbaht, bir kısmı m
utlu
dur....
Hud Suresi, 105. Ayet:
O gün gelince, O'nun izni olmadan hiç kimse konuşamaz. Onlardan kimi bedbaht kimi de m
utlu
dur....
Hud Suresi, 105. Ayet:
(Kıyametin) Geleceği günde, O'nun izni olmaksızın, hiç kimse söz söyleyemez. Artık onlardan kimi 'bedbaht ve mutsuz', (kimi de) m
utlu
ve bahtiyardır....
Hud Suresi, 105. Ayet:
O gün geldikte Allah'ın izni olmadan hiç kimse konuşamaz. Onlardan kimi bedbaht-mutsuz, kimi de bahtlı-m
utlu
dur....
Hud Suresi, 105. Ayet:
O geldiği gün Allah'ın izni olmadan hiç kimse konuşamaz. Onlardan kimi bedbahttır, kimi m
utlu
....
Hud Suresi, 105. Ayet:
O gün geldiği zaman, hiç kimse O'nun izni olmadan konuşamaz. Onlardan kimi talihsiz, kimi de m
utlu
dur....
Hud Suresi, 105. Ayet:
Onun geleceği günde hiçbir kimse, Allah'ın izni olmadan konuşamayacaktır. Artık onlardan kimi mutsuz, kimi m
utlu
dur....
Hud Suresi, 105. Ayet:
O gün gelince Allah'ın izni olmadan hiç kimse konuşamaz. Onların kimi bedbaht, kimi de m
utlu
dur....
Hud Suresi, 105. Ayet:
O gün geldiğinde Allah'ın izni olmadıkça hiç kimse konuşamaz. O gün kimi insanlar m
utlu
, kimisi ise bedbahttır....
Hud Suresi, 105. Ayet:
(Kıyametin) Geleceği günde, O'nun izni olmaksızın, hiç kimse söz söyleyemez. Artık onlardan kimi 'bedbaht ve mutsuz', (kimi de) m
utlu
ve bahtiyardır....
Hud Suresi, 105. Ayet:
O gün gelince, Allah’ın izni olmaksızın hiç kimse konuşamaz. Artık onlardan kimi bedbaht, kimi m
utlu
dur....
Hud Suresi, 105. Ayet:
O geldiği gün, hiç kimse O'nun izni olmadan konuşamaz. O(raya toplana)nlardan kimi şaki (bahtsız), kimi sa'id(m
utlu
)dur....
Hud Suresi, 105. Ayet:
(Kıyametin) Geleceği günde, O'nun izni olmaksızın, hiç kimse söz söyleyemez. Artık onlardan kimi 'bedbaht ve mutsuz', (kimi de) m
utlu
ve bahtiyardır....
Hud Suresi, 105. Ayet:
O gün geldiğinde, kimse Allah'tan izinsiz konuşamaz. Onlardan bedbahtlar da vardır, m
utlu
olanlar da....
Hud Suresi, 105. Ayet:
O geldiği gün hiçbir benlik, O'nun izni olmadan söz söyleyemez. Onların bir kısmı bahtsız, bir kısmı m
utlu
dur....
Hud Suresi, 108. Ayet:
1.
ve emmâ
: ve fakat
2.
ellezîne suidû
: m
utlu
olanlar, said olanlar
3.
fe
: artık, böylece
4.
fî el cenneti
: ce...
Hud Suresi, 108. Ayet:
Fakat m
utlu
olanlar, artık cennettedir. (Cennetlerin) semaları ve arzı durdukça, Rabbinin dilediği şey (cenneti yok etmeyi dilemesi) hariç, onlar orada ebedî kalanlardır (kalacaklardır)....
Hud Suresi, 108. Ayet:
M
utlu
olanlara gelince, gökler ve yerler durdukça içinde ebedî kalmak üzere cennettedirler. Ancak Rabbinin dilemesi başka. Bu, onlara ardı kesilmez bir lütuf olarak verilmiştir....
Hud Suresi, 108. Ayet:
Ama k
utlu
olanlarsa cennettedir, orada ebedî kalır Rabbinin dilediğinden başka hepsi, gökler ve yeryüzü durdukça; bitip tükenmesi olmayan bir bağıştır bu....
Hud Suresi, 108. Ayet:
M
utlu
olanlara gelince, onlar da cennettedirler. Rabbinin dilediği hariç, gökler ve yer durdukça onlar da orada ebedî kalacaklardır. Bu (nimetler) bitmez, tükenmez bir lütuftur....
Hud Suresi, 108. Ayet:
M
utlu
olanlarsa, Allah’a kulluk ve ibadetleri, iyilikleri dolayısıyla Cennettedirler. Rabbinin sünnetinin, düzeninin yasaları içinde, iradesinin tecellisine uygun olan hal, daha büyük mükâfatlar müstesna, gökler ve yer daim olup durdukça, orada ebedî yaşayacaklar. Bu, ardı arkası kesilmeyen bir lütuf, bir ihsandır....
Hud Suresi, 108. Ayet:
M
utlu
olanlar ise cennettedirler. Rabbinin diledikleri dışında, gökler ve yer durdukça onlar orada sürekli kalıcıdırlar. Bu, kesintisiz bir lütuftur....
Hud Suresi, 108. Ayet:
M
utlu
olanlar da, artık onlar cennettedirler. Rabbinin dilemesi dışında gökler ve yer sürüp gittikçe, orada süresiz kalacaklardır. (Bu) kesintisi olmayan bir ihsandır....
Hud Suresi, 108. Ayet:
Bahtlı-m
utlu
olanlar ise, Cennet'tedirler; gökler ve yer durdukça orada temelli kalıcılardır; ancak Rabbin dilediği müstesna. Bu, ardı-arkası kesilmeyen bir bağıştır....
Hud Suresi, 108. Ayet:
M
utlu
olanlara gelince, onlar da cennettedirler. Rabbinin dilediği hariç, gökler ve yer durdukça onlar da orada ebedî kalacaklardır. Bu (nimetler) bitmez, tükenmez bir lütuftur....
Hud Suresi, 108. Ayet:
M
utlu
luğu hakkedenler ise, gökler ve yer kaldığı sürece cennette kalıcıdırlar. Rabbinin dilerse başka. Kesintisiz bir ödüldür bu....
Hud Suresi, 108. Ayet:
Ama m
utlu
olanlar cennettedirler, Rabbinin dilediği süreden başka, gökler ve yer durdukça onlar orada ebedi kalacaklardır; kesintisiz bir lütuf olmak üzere....
Hud Suresi, 108. Ayet:
M
utlu
olanlar ise cennettedirler. Orada gökler ve yer durdukça duracaklar, ancak Rabbinin diledikleri başka. (Bu) ardı arası kesilmeyen bir ihsan olacak....
Hud Suresi, 108. Ayet:
M
utlu
ların varacakları yer ise cennettir. Gökler ile yer durdukça Rabbinin dileği uyarınca cennetlikler kesintisiz bir bağış olarak orada sürekli kalacaklardır....
Hud Suresi, 108. Ayet:
M
utlu
olanlar da, artık onlar cennettedirler. Rabbinin dilemesi dışında gökler ve yer sürüp gittikçe, orada süresiz kalacaklardır. (Bu) kesintisi olmayan bir ihsandır....
Hud Suresi, 108. Ayet:
M
utlu
kılınanlara gelince, onlar da cennettedirler. Rabbinin dilediği hariç, gökler ve yer durdukça onlar orada ebedî kalacaklardır. Bu, bitmez tükenmez bir lütuftur....
Hud Suresi, 108. Ayet:
M
utlu
olanlar ise cennettedirler. Senin Rabbinin dilemesi hariç gökler ve yer durdukça orada ebedî kalacaklardır. Kesintisi olmayan bir ihsan içinde olacaklardır....
Hud Suresi, 108. Ayet:
M
utlu
kılınanlar ise cennettedirler. Gökler ve yer durdukça orada sürekli kalacaklardır. Meğer Rabbin, çıkmalarını dilemiş olsun. Bu, kesintisiz bir vergidir!....
Hud Suresi, 108. Ayet:
M
utlu
olanlar da, artık onlar cennettedirler. Rabbinin dilemesi dışında gökler ve yer sürüp gittikçe, orda temelli kalacaklardır. (Bu) kesintisi olmayan bir ihsandır....
Hud Suresi, 108. Ayet:
M
utlu
olanlar ise Cennettedirler. Onlar da gökler ve yer durdukça orada sürekli kalırlar-Rabbinin dilemesi müstesna. İşte bu ardı arkası kesilmeyecek bir ikramdır....
Hud Suresi, 108. Ayet:
M
utlu
luğa erdirilenlere gelince, onlar cennettedirler. Rabbinin dilemesi hariç, gökler ve yer durdukça onlar, hep orada kalacaklardır. Kesintisiz bir lütuf olarak......
Yusif Suresi, 23. Ayet:
Evinde bulunduğu kadın, Yûsuf’a yakınlık gösterip hile yaparak sahip olmaya kalkıştı. Kapıları iyice kapattı: 'Haydi gel!' dedi. Yûsuf: 'Allah korusun, kocanız benim velinimetimdir, bana güzel baktı, yer yurt ihsan etti. Unutma ki, iyiliğe kötülükle mukabele eden zâlimler iflah olmaz, ebedî nimetlerle m
utlu
luğa eremez' dedi....
Rəd Suresi, 6. Ayet:
Şaşılacak bir yanları da, güzellik ve m
utlu
luk dururken, kötülüğü çarçabuk istemeleridir. Halbuki kendilerinden önce, ibret olacak nice cezalar gelip geçmiştir. (Niçin onlardan ibret almazlar?). Doğrusu senin Rabbin insanların zulümlerine karşı yine de mağfiret sahibidir. Bununla beraber unutmayın ki O cezalandırdığında da cezası çetindir....
Rəd Suresi, 22. Ayet:
Onlar, Rablerinin rızasını kazanmak arzusuyla, sabrederek mücadeleye devam edenler, namazı âdâbına riâyet ederek, aksatmadan âşikâre kılanlar, kendilerine verdiğimiz rızık ve servetten gizli ve açık Allah yolunda karşılık beklemeden, gönüllü harcayanlar, insanların ihtiyaçlarını görenler, devletle, iyilikle, güzel metotlar kullanarak kötülüğü, anarşiyi ortadan kaldıranlardır. İşte dünya hayatının m
utlu
sonucu, âhiret saadeti onlarındır....
Rəd Suresi, 22. Ayet:
Ve onlar, Rablerinin yüzünü (hoşn
utlu
ğunu) isteyerek sabrederler, namazı dosdoğru kılarlar, kendilerine rızık olarak verdiklerimizden gizli ve açık infak ederler ve kötülüğü iyilikle savarlar. İşte onlar, bu yurdun (dünyanın güzel) sonucu (ahiret m
utlu
luğu) onlar içindir....
Rəd Suresi, 22. Ayet:
Yine onlar, Allah'ın hoşn
utlu
ğunu kazanmak amacı ile sabrederler, namazı kılarlar, kendilerine verdiğimiz rızıktan gizlice ve açıkça hayır yolunda harcarlar, kötülüğü iyilikle savarlar. İşte geçici dünyanın ardından gelecek olan m
utlu
akıbet onları bekliyor....
Rəd Suresi, 22. Ayet:
Ve onlar rablerinin yüzünü (hoşn
utlu
ğunu) isteyerek sabrederler, namazı dosdoğru kılarlar, kendilerine rızık olarak verdiklerimizden gizli ve açık infak ederler ve kötülüğü iyilikle savarlar. İşte onlar, bu yurdun (dünyanın güzel) sonucu (ahiret m
utlu
luğu) onlar içindir....
Rəd Suresi, 22. Ayet:
Ve onlar Rablerinin yüzünü (hoşn
utlu
ğunu) isteyerek sabrederler, namazı dosdoğru kılarlar, kendilerine rızık olarak verdiklerimizden gizli ve açık infak ederler ve kötülüğü iyilikle savarlar. İşte onlar, bu yurdun (dünyanın güzel) sonucu (ahiret m
utlu
luğu) onlar içindir....
Rəd Suresi, 22. Ayet:
İşte onlar Rablerinin rızasını elde etme yolunda sebat gösterirler; hem salatı ikame ederler hem de kendilerine verdiğimiz nimetlerden gizlice ve açıktan sarf ederler; dahası, kötülüğü iyilikle ortadan kaldırırlar. İşte onlar, (bu) diyarın m
utlu
sona ulaşacak sakinleridirler....
Rəd Suresi, 23. Ayet:
Bu m
utlu
akıbet, Adn cennetleridir. Kendileri ile birlikte iyi davranışlı ana babaları, eşleri ve çocukları bu cennetlere girerler. Melekler her kapıdan yanlarına girerek;...
Rəd Suresi, 24. Ayet:
Sabrettiğinizden dolayı selâm size. Dünyayı izleyen bu m
utlu
akıbet ne kadar güzel! derler....
Rəd Suresi, 24. Ayet:
"Size selam olsun! Çünkü siz (iyilikte) sebat ettiniz!" (diyecekler). (Hal) böyleyse, ahirette erişilecek olan bu m
utlu
son ne hoş ve ne güzel!...
Rəd Suresi, 26. Ayet:
Allah dilediğine rızkı genişletir, yayar ve daraltır da. Onlar ise dünya hayatına sevindiler. Oysaki dünya hayatı, ahirette (ki sınırsız m
utlu
luk yanında geçici) bir meta'dan başkası değildir....
Rəd Suresi, 26. Ayet:
Tanrı dilediğine rızkı genişletir / yayar veya daraltır / kısar. Onlar ise dünya hayatına sevindiler. Oysaki dünya hayatı ahirette(ki sınırsız m
utlu
luk yanında geçici) bir metadan başkası değildir....
Rəd Suresi, 26. Ayet:
Allah dilediğine rızkı genişletir, yayar ve daraltır da. Onlar ise dünya hayatına sevindiler. Oysaki dünya hayatı, ahirette (ki sınırsız m
utlu
luk yanında geçici) bir metâ'dan başkası değildir....
Rəd Suresi, 29. Ayet:
1.
ellezîne âmenû
: âmenû olan kimseler
2.
ve amilû es sâlihâti
: ve salih amel işleyenler
3.
tûbâ
: çok güzel, en güzel, ne hoş, gözü aydın, ne m
utlu
4.
Rəd Suresi, 29. Ayet:
Âmenû olanlar (ölmeden önce Allah'a ulaşmayı dileyenler) ve salih amel (nefsi ıslâh edici amel) yapanlar ne m
utlu
onlara ve meabın (sığınağın) (en) güzeli onların....
Rəd Suresi, 29. Ayet:
İnanan ve salih amel işleyenler için, m
utlu
luk ve güzel bir dönüş yeri vardır....
Rəd Suresi, 29. Ayet:
İnananlara ve iyi işlerde bulunanlara gelince: K
utlu
luk da onlara, dönüp varılacak güzel yurt da....
Rəd Suresi, 29. Ayet:
İman edip iyi işler yapanlara ne m
utlu
! Varılacak güzel yurt da onlar içindir....
Rəd Suresi, 29. Ayet:
İman ederek, hâlis niyet ve amaçlarla, İslâm esaslarını, İslâmî düzeni hayata geçirenlere, iş barışı içinde bilinçli, planlı, mükemmel, meşrû, faydalı, verimli çalışarak nimetin-ürünün bollaşmasını sağlayanlara, yerinde, haklı çıkışlar yaparak, düzelmeye, iyiliğe, iyileştirmeye ön ayak olanlara, cârî-kalıcı hayırlar-sâlih ameller işleyenlere ne m
utlu
! Varacakları yer de ne güzel bir yerdir....
Rəd Suresi, 29. Ayet:
İman edip salih ameller işleyenler, m
utlu
luk ve arılacak yerin güzeli onlaradır....
Rəd Suresi, 29. Ayet:
İman edip salih amellerde bulunanlar, ne m
utlu
onlara. Varılacak yerin güzel olanı (onlarındır)....
Rəd Suresi, 29. Ayet:
İman edip de sâlih ameller işliyenler (var ya), ne m
utlu
onlara! Ahirette güzel barınak da onların!...
Rəd Suresi, 29. Ayet:
İmân ettikten sonra güzel ve yararlı amellerde bulunanlara müjde ve m
utlu
luk; bir de dönülecek güzel bir yer var!...
Rəd Suresi, 29. Ayet:
İman edip iyi işler yapanlara ne m
utlu
! Varılacak güzel yurt da onlar içindir....
Rəd Suresi, 29. Ayet:
Onlar ki iman etmiş ve iyi işler istemektedirler; ne hoş m
utlu
luk onların, istikbal güzelliği de onların!...
Rəd Suresi, 29. Ayet:
Onlar ki, iman etmişler ve salih ameller işlemişlerdir, ne m
utlu
onlara, varacakları yer de ne güzeldir!...
Rəd Suresi, 29. Ayet:
İman edip iyi ameller işleyenlere ne m
utlu
, onları güzel bir gelecek beklemektedir....
Rəd Suresi, 29. Ayet:
İnanıp salih amellerde bulunanlar, ne m
utlu
onlara. Dönüş yerinin (meab) güzeli (onlarındır)....
Rəd Suresi, 29. Ayet:
Îman edib de güzel işler (hareketler ve ibâdetler) yapanlar: Ne m
utlu
onlara! (Nihayet) dönüb gidilecek güzel yurd da (onların). ...
Rəd Suresi, 29. Ayet:
Îmân edip sâlih ameller işleyenlere ne m
utlu
! Varılacak güzel yer de onlar içindir....
Rəd Suresi, 29. Ayet:
Onlar ki iman etmişler ve sâlih ameller işlemişlerdir. Ne m
utlu
onlara! Varacakları yer de ne güzeldir!...
Rəd Suresi, 29. Ayet:
Ne m
utlu
iman edip de makbul ve güzel işler yapanlara!Eninde sonunda dönüp gidilecek güzel yurt onların olacak....
Rəd Suresi, 29. Ayet:
İşte m
utlu
luk ve güzel gelecek, o inanıp güzel işler yapanlarındır....
Rəd Suresi, 29. Ayet:
İman edip salih amellerde bulunanlar, ne m
utlu
onlara. Varılacak yerin güzel olanı (onlarındır) ....
Rəd Suresi, 29. Ayet:
İman edip de güzel işler yapanlar için müjde ve m
utlu
luk, bir de varılacak güzel bir yer vardır....
Rəd Suresi, 29. Ayet:
İman edip hak ve barış uğruna iyi işler yapanlara m
utlu
luk ve müjde var, güzel bir gelecek var....
Rəd Suresi, 35. Ayet:
Takvâ sahiplerine vâdolunan cennetin özelliği (şudur): Onun zemininden ırmaklar akar. Yemişleri ve gölgesi süreklidir. İşte bu, (kötülüklerden) sakınanların (m
utlu
) sonudur. Kâfirlerin sonu ise ateştir....
Rəd Suresi, 35. Ayet:
Takva sahiplerine vadedilen cennet; onun altından ırmaklar akar, yemişleri ve gölgelikleri süreklidir. Bu korkup sakınanların (m
utlu
) sonudur, inkâr edenlerin sonu ise ateştir....
Rəd Suresi, 35. Ayet:
Takva sahiplerine (Allah'tan korkup kötülüklerden sakınanlara) va'd olunan Cennet'in altlarından ırmaklar akar; yiyecekleri devamlıdır, gölgeleri de hep öyle.. İşte bu, Allah'tan korkup fenalıklardan sakınanların (varacakları en) m
utlu
sonuçtur. Kâfirlerin varacağı sonuç ise, ateştir....
Rəd Suresi, 35. Ayet:
Takvâ sahiplerine vâdolunan cennetin özelliği (şudur): Onun zemininden ırmaklar akar. Yemişleri ve gölgesi süreklidir. İşte bu, (kötülüklerden) sakınanların (m
utlu
) sonudur. Kâfirlerin sonu ise ateştir....
Rəd Suresi, 35. Ayet:
Takva sahiplerine vadedilen cennet; onun altından ırmaklar akar, yemişleri ve gölgelikleri süreklidir. Bu korkup sakınanların (m
utlu
) sonudur, kafirlerin sonu ise ateştir....
Rəd Suresi, 35. Ayet:
Takva sahiplerine vadedilen cennet; onun altından ırmaklar akar, yemişleri ve gölgelikleri süreklidir. Bu korkup sakınanların (m
utlu
) sonudur, küfre sapanların sonu ise ateştir....
Rəd Suresi, 42. Ayet:
Onlardan öncekiler de düzen ve tuzak kurdular; sonunda bütün düzen ve tuzakların (cezasını vermek) Allah'a aittir. O, her kişinin kazandığı ne ise onu bilir. Kâfirler de o yurdun (m
utlu
) sonucu kimin olacak, bileceklerdir....
Rəd Suresi, 42. Ayet:
Onlardan öncekiler de peygamberlerine karşı tuzaklar kurdular. Fakat asıl tuzak kurma yetkisi Allah'ın tekelindedir. O herkesin ne yaptığını bilir. Kâfirler, kimin m
utlu
sona ereceğini ilerde öğreneceklerdir....
İbrahim Suresi, 14. Ayet:
Onların ardından sizi o yurda mutlaka yerleştireceğiz. İşte bu (m
utlu
sonuç) makamımdan ve tehdidimden korkanlaradır....
İbrahim Suresi, 23. Ayet:
İman ederek, hâlis niyet ve amaçlarla, İslâm esaslarını, İslâmî düzeni hayata geçirenler, iş barışı içinde bilinçli, planlı, mükemmel, meşrû, faydalı, verimli çalışarak nimetin-ürünün bollaşmasını sağlayanlar, yerinde, haklı çıkışlar yaparak, düzelmeye, iyiliğe, iyileştirmeye ön ayak olanlar, cârî-kalıcı hayırlar-sâlih ameller işleyenler, altından ırmaklar akan cennet konaklarına konulur. Rablerinin koyduğu yasalara uygun olarak orada ebedî yaşarlar. Orada, birbirlerine: 'Sabrederek mücadeleye d...
Hicr Suresi, 47. Ayet:
(O zaman) Biz onları içlerinde (kalmış) olabilecek nahoş duygu ve düşüncelerden arındıracağız ve (böylece) birbirleriyle kardeş olarak m
utlu
luk tahtları üzerinde karşı karşıya oturacaklar....
Nəhl Suresi, 31. Ayet:
İçlerinde derelerin, ırmakların çağıldadığı ebedi m
utlu
luk, esenlik bahçelerine girecekler ve orada gönüllerinin çektiği her şeyi bulabilecekler. Allah, Kendisine sorumluluk bilinciyle bağlananları işte böyle ödüllendirecektir....
Nəhl Suresi, 84. Ayet:
Her ümmetten bir şahid göndereceğimiz gün; (artık ondan) sonra ne inkâr edenlere (özür dilemeleri için) izin verilecek, ne (Allah'tan) hoşn
utlu
k dilekleri kabul edilecek....
Nəhl Suresi, 84. Ayet:
Her ümmetten bir şahid göndereceğimiz gün; (artık ondan) sonra ne küfredenlere [özür dilemeleri için] izin verilecek, ne (Tanrı'dan) hoşn
utlu
k dilekleri kabul edilecek....
Nəhl Suresi, 84. Ayet:
Her ümmetten bir şahid göndereceğimiz gün; (artık ondan) sonra ne küfredenlere (özür dilemeleri için) izin verilecek, ne de (Allah'tan) hoşn
utlu
k dilekleri kabul edilecek....
Nəhl Suresi, 89. Ayet:
Gün gelir, her ümmetten kendilerine birer şahit getiririz. Seni de ümmetin üzerine bir şahit olarak getirip dinleriz. Ey Resulüm, işte sana bu k
utlu
kitabı indirdik ki her şeyi açıklasın, doğru yolu göstersin,Allah’a teslimiyetle itaat edecek olanlara, rahmetin ve müjdenin ta kendisi olsun....
Nəhl Suresi, 97. Ayet:
İman etmiş olan hangi erkek ya da kadın, eğer iyi amel işlerse, ona dünyada m
utlu
bir hayat yaşatırız, böylelerini ahirette de yaptıkları iyiliklerin en güzel karşılığı ile ödüllendiririz....
Nəhl Suresi, 112. Ayet:
Allâh bir şehri misal verdi: Güvenli ve m
utlu
idi. . . Onun yaşam gıdası her taraftan bol bol geliyordu. . . Fakat o (halk) Allâh nimetlerine nankörlük etti (Sünnetullah gereği perdelilik oluşturan, fiiller yaptı). . . Allâh da kendilerine yapıp-ürettikleri dolayısıyla açlık ve korku libasını tattırdı....
Nəhl Suresi, 112. Ayet:
Allah, şu ülkeyi / medeniyeti de örnek vermiştir: Güvenli, m
utlu
, huzurlu idi; rızkı her yandan bol bol gelirdi. Sonra onlar Allah'ın nimetlerine nankörlük ettiler de Allah kendilerine, sanayi olarak ürettikleri şeyler yüzünden açlık ve korku elbisesini/birlikteliğini/karmaşasını tattırdı....
Nəhl Suresi, 116. Ayet:
Dillerinizin, kendinizin uydurduğu yalanlara dayanarak: 'Bu helâldir, meşrûdur, şu haramdır' demeyin, Allah adına yalan uydurmuş olursunuz. Allah adına yalan uyduranlar kesinlikle, kurtuluşa, ebedî nimetlerle m
utlu
luğa eremezler....
Nəhl Suresi, 117. Ayet:
Kısa süreli bir dünya m
utlu
luğu tadarlar, ama acıklı bir azap onları beklemektedir....
Nəhl Suresi, 122. Ayet:
Ve ona bu dünyada m
utlu
luk verdik, ahirette ise erdemlilerle birlikte olacaktır....
İsra Suresi, 1. Ayet:
Bazı ayetlerimizi kendisine göstermek için kulunu geceleyin (Mekke'deki) Kutsal Mescitten, çevresini k
utlu
kıldığı en uzak mescide (secde yerine) alıp götüren çok Yücedir. O kuşkusuz İşitendir, Görendir...
İsra Suresi, 13. Ayet:
Bütün insanların kuşunu (kazandıkları ve kaybettikleri dereceleri) boynunda bağladık (boynuna astık). Ve kıyâmet günü ona, neşredilmiş kitabı (üç boy
utlu
olarak boşlukta oynayan hayat filmini) çıkarırız....
İsra Suresi, 18. Ayet:
Kim geçici dünyanın m
utlu
luğunu isterse dilediğimiz kimselere orada dilediğimiz kadar geçici nimet veririz. Fakat sonra onu cehenneme yollarız, horlanmış ve Allah'ın rahmetinden kovulmuş olarak oraya girer....
İsra Suresi, 19. Ayet:
Buna karşılık, kim ahiret m
utlu
luğunu ister de mü'min olmak şartı ile o uğurda gerekli çabayı harcarsa, böylelerinin çabaları takdir edilir, emeklerinin karşılığını alırlar....
İsra Suresi, 80. Ayet:
De ki: «Rabbim! Beni dahil edecegin yere hosn
utlu
k ve esenlikle dahil et; cikaracagin yerden de hosn
utlu
k ve esenlikle cikar. Katindan beni destekleyecek bir kuvvet ver.»...
İsra Suresi, 80. Ayet:
De ki: 'Rabbim! Beni dahil edeceğin yere hoşn
utlu
k ve esenlikle dahil et; çıkaracağın yerden de hoşn
utlu
k ve esenlikle çıkar. Katından beni destekleyecek bir kuvvet ver.'...
İsra Suresi, 80. Ayet:
Resulüm! De ki: “Ey Rabbim! Beni koyacağın yere sıdk ile hoşn
utlu
kla koy, çıkaracağın yerden de sıdk ile hoşn
utlu
kla çıkar. Katından beni destekleyecek bir kuvvet ver. ”...
İsra Suresi, 80. Ayet:
De ki: “Rabbim, beni girdireceğin yere hoşn
utlu
k ve esenlikle girdir. Çıkaracağın yerden hoşn
utlu
kla çıkar ve bana katından yardımcı bir kuvvet ver.”...
Kəhf Suresi, 3. Ayet:
içinde sonsuza kadar kalacakları (bir m
utlu
luk esenlik halini müjdelemek için)....
Kəhf Suresi, 20. Ayet:
'Onlar sizi, tanıyıp yakalarlarsa, ya sizi taşlayarak öldürürler veya kendi dinlerine döndürürler, hayat tarzlarını benimsetirler. O zaman bir daha ebediyyen iflâh olmazsınız, ebedî nimetlerle m
utlu
luğa eremezsiniz.' dedi....
Kəhf Suresi, 27. Ayet:
1.
vetlu (ve
utlu
)
: ve oku
2.
mâ
: şeyi
3.
ûhıye
: vahyedildi
4.
ileyke
: sana
Kəhf Suresi, 28. Ayet:
Ve Rablerinin hoşn
utlu
ğunu umarak sabah akşam O'na yalvarıp yakaranlarla birlikte sen de sabret; ve dünya hayatının cazibesine kapılıp da sakın gözlerini onların üzerinden ayırma; Ve iyi ve güzel olan ne varsa hepsini terk edip (yalnızca) bencil arzularının peşine düştüğü için kalbini zikrimize karşı duyarsız kıldığımız kimseye aldırma....
Kəhf Suresi, 31. Ayet:
İçlerinde derelerin, ırmakların çağıldadığı ebedi m
utlu
luk, esenlik bahçeleri işte böylelerinin olacaktır; orada onlara altın bilezikler takılacak; yeşil ipekli ve işlemeli giysiler giyinecekler ve orada (yumuşak) divanlarda yaslanıp oturacaklar: Bu ne güzel bir karşılık, bu ne güzel bir dinlenme yeri!...
Kəhf Suresi, 107. Ayet:
İnanıp erdemli davrananlara gelince, onlar durak olarak neşe ve m
utlu
luk dolu cennetleri haketmişlerdir....
Məryəm Suresi, 5. Ayet:
(5-6) “Gerçek şu ki ben, benden sonra gelecek akrabalarım(ın isyankâr olmaların)dan korkuyorum. Karım ise kısırdır. Bana kendi tarafından; bana ve Yakub hanedanına varis olacak bir çocuk bağışla ve onu hoşn
utlu
ğuna ulaşmış bir kimse kıl!”...
Məryəm Suresi, 6. Ayet:
(5-6) “Gerçek şu ki ben, benden sonra gelecek akrabalarım(ın isyankâr olmaların)dan korkuyorum. Karım ise kısırdır. Bana kendi tarafından; bana ve Yakub hanedanına varis olacak bir çocuk bağışla ve onu hoşn
utlu
ğuna ulaşmış bir kimse kıl!”...
Məryəm Suresi, 6. Ayet:
Bana da Yakuboğullarına da mirasçı olsun. Rabbim! Onu hoşn
utlu
ğunu kazanan biri eyle!'...
Məryəm Suresi, 6. Ayet:
ki, hem benim mirasçım, hem de Ya'kub ailesinin mirasçısı olsun. Hem de hoşn
utlu
ğuna onu kavuştur Rabbim!...
Məryəm Suresi, 6. Ayet:
Ki hem bana mirasçı olsun hem de Yakub hanedanına mirasçı olsun. Ve onu hoşn
utlu
ğunu kazanmış bir kul eyle, Rabbim."...
Məryəm Suresi, 31. Ayet:
“Nerede olursam olayım beni k
utlu
ve erdemli kıldı ve bana yaşadığım sürece namazı ve zekâtı emretti.”...
Məryəm Suresi, 31. Ayet:
"Nerede olursam (olayım,) beni k
utlu
kıldı ve hayat sürdüğüm müddetçe, bana namazı ve zekatı vasiyet (emr) etti."...
Məryəm Suresi, 31. Ayet:
'Nerede bulunursam bulunayım beni k
utlu
kıldı. Yaşadığım sürece bana namazı ve zekatı ve '...
Məryəm Suresi, 31. Ayet:
"Nerede olursam (olayım,) beni k
utlu
kıldı ve hayat sürdüğüm müddetçe, bana namazı ve zekatı vasiyet (emr) etti."...
Məryəm Suresi, 31. Ayet:
ve nerede bulunursam bulunayım beni k
utlu
ve erdemli kıldı; yaşadığım sürece bana salatı, arınmak için vermeyi emretti;...
Məryəm Suresi, 31. Ayet:
"Nerede olursam olayım beni k
utlu
, mübarek kıldı. Yaşadığım müddetçe bana namazı ve zekâtı farz kıldı."...
Məryəm Suresi, 31. Ayet:
«Nerede olursam (olayım,) beni k
utlu
kıldı ve hayat sürdüğüm müddetçe, bana namazı ve zekâtı vasiyet (emr) etti.»...
Məryəm Suresi, 33. Ayet:
Doğduğum gün de, öleceğim gün de, dirilip kaldırılacağım gün de selâm (esenlik ve m
utlu
luk) bana olsun !» dedi....
Məryəm Suresi, 55. Ayet:
Ailesine namaz ve zekâtı emrederdi. Rabb’inin katında da hoşn
utlu
ğa ulaşmıştı....
Məryəm Suresi, 55. Ayet:
Halkına namazı ve zekâtı emrederdi; Rabbi nezdinde de hoşn
utlu
k kazanmış bir kimse idi....
Məryəm Suresi, 55. Ayet:
Ailesine ve yakınlarına namaz ve zekât ile emrederdi ve o, Rabbinin yanında beğenilmiş, hoşn
utlu
ğa erişmişti....
Məryəm Suresi, 55. Ayet:
Çevresinde bulunanlara namaz kılmalarını, zekat vermelerini emrederdi. Rabbinin katında hoşn
utlu
ğa ermişti....
Məryəm Suresi, 55. Ayet:
Halkına namazı ve zekâtı emrederdi; Rabbi nezdinde de hoşn
utlu
k kazanmış bir kimse idi....
Məryəm Suresi, 55. Ayet:
Ailesine namaz ve zekat emrederdi ve Rabbi katında hoşn
utlu
ğa ermişti....
Məryəm Suresi, 55. Ayet:
Ailesine ve çevresine namaz kılmayı ve zekat vermeyi emrederdi ve Rabbinin katında hoşn
utlu
ğa ermişti....
Məryəm Suresi, 55. Ayet:
O yakınlarına namaz kılmayı ve zekât vermeyi emrederdi. O Rabbinin hoşn
utlu
ğunu kazanmış bir kişi idi....
Məryəm Suresi, 55. Ayet:
Ve halkına salatı ve zekatı emrederdi; ve o da Rabbinin katında hoşn
utlu
k kazanmıştı....
Məryəm Suresi, 55. Ayet:
Âilesine ve yakınlarına namazı ve zekâtı emrederdi. Rabbinin nezdinde beğenilmiş, hoşn
utlu
ğa ermişti....
Məryəm Suresi, 55. Ayet:
Ailesine namazı, zekâtı emrederdi. Rabbi katında hoşn
utlu
k kazanmış bir kişiydi....
Məryəm Suresi, 58. Ayet:
İşte bunlar Allah'ın k
utlu
, onurlandırıcı bağışlarda bulunduğu nebilerden bazıları Adem'in soyundan, Nuh'la birlikte (o gemide) taşıdığımız kimselerin soyundan, İbrahim ve İsrail'in soyundan gelen ve (hepsi de) doğru yolu gösterdiğimiz ve seçtiğimiz kimselerden bazıları: Ne zaman kendilerine O sınırsız rahmet Sahibi'nin mesajları okunsa ağlayarak (O'nun huzurunda) yere kapanan kimseler....
Məryəm Suresi, 76. Ayet:
Allah doğru yolda olanların sapmazlıklarını pekiştirir. Kalıcı iyi ameller, Rabb'in katında daha iyi ödül kazandırıcı ve daha m
utlu
akıbete erdiricidirler....
Taha Suresi, 12. Ayet:
Şüphe yok ki benim senin Rabbin, çıkar ayakkabılarını, k
utlu
vâdîdesin, Tuvâ'dasın sen....
Taha Suresi, 12. Ayet:
"Benim, Ben! Senin Rabbin! Öyleyse artık pabuçlarını çıkar! Ve bil ki, sen iki kez k
utlu
kılınmış vadidesin....
Taha Suresi, 39. Ayet:
O'nu bir sandığa koy ve sandığı ırmağa bırak; ırmak o'nu kıyıya çıkaracaktır; Bana düşman olan biri ve o'na ilerde düşman olacak olan biri o'nu oradan alıp evlat edinecektir. Ve (böylece daha o çağda) Kendi katımdan k
utlu
bir sevgiyle seni kuşattım ki, gözümün önünde yetişip olgunlaşasın....
Taha Suresi, 40. Ayet:
Hani, kız kardeşin gidip "Ona bakacak birini size bulayım mı?" diyordu. Böylece seni, gözü gönlü m
utlu
luk dolsun ve üzülmesin diye annene geri verdik. Ve sen, birini öldürdün de seni endişeden kurtardık. Seni iyiden iyiye denemeden geçirdik. Bunun için yıllarca Medyen halkı arasında kaldın. Sonra takdire göre (bu makama) geldin ey Musa!...
Taha Suresi, 40. Ayet:
'Hani kız kardeşin Firavun’un sarayına gidecek: 'Ona bakacak birini size bulayım mı?' diyecekti. Böylece seni tekrar annene ver-dik ki, gözü aydın olsun, m
utlu
olsun, kederlenmesin. Sen, bir de, adam öldürdün. Seni gamdan, endişeden kurtardık. Seni belâ ve musibetlerle imtihan ettik. Bu sebeple, yıllarca Medyen Halkı arasında yaşadın. Sonra takdire göre, peygamberlik makamına geldin, ey Mûsâ!'...
Taha Suresi, 40. Ayet:
Hani, kız kardeşin gidip «Ona bakacak birini size bulayım mı?» diyordu. Böylece seni, gözü gönlü m
utlu
luk dolsun ve üzülmesin diye annene geri verdik. Ve sen, birini öldürdün de seni endişeden kurtardık. Seni iyiden iyiye denemeden geçirdik. Bunun için yıllarca Medyen halkı arasında kaldın. Sonra takdire göre (bu makama) geldin ey Musa!...
Taha Suresi, 74. Ayet:
Kimler Rabbine, İslâm’a planlı cephe alarak, müslümanlığı, müslüman nesilleri yozlaştırma, yok etme suçu işleyen güç ve iktidar sahibi âsi, suçlu, günahkâr olarak gelirse, onlara cehennem vardır. Orada ne ölüp kurtulabilecekler, ne de m
utlu
bir hayat sürmeleri mümkün olabilecektir....
Taha Suresi, 84. Ayet:
Musa, «Ya Rabbi, işte onlar da arkamdan geliyorlar. Ben önlerinden koşarak sana geldim ki, hoşn
utlu
ğunu kazanayım» dedi....
Taha Suresi, 130. Ayet:
Onların dediklerine karşı sabret. Güneşin doğmasından ve batmasından önce Rabbını hamd ile tesbîh et; gece saatlerinde ve gündüzün etrafında da O'nu tesbîh et ki ilâhî hoşn
utlu
ğa eresin....
Taha Suresi, 130. Ayet:
(Resûlüm!) Sen, onların söylediklerine sabret. Güneşin doğmasından önce de batmasından önce de Rabbini övgü ile tesbih et; gecenin bir kısım saatleri ile gündüzün etrafında (iki ucunda) da tesbih et ki, hoşn
utlu
ğa eresin....
Taha Suresi, 130. Ayet:
Sözlerine karşı dayanıklı ol, güneşin doğumundan ve batımından önce Rabbini yücelterek an. Geceleyin ve günün her iki ucunda da an ki m
utlu
olabilesin....
Taha Suresi, 130. Ayet:
O halde onların dediklerine sabret, güneşin doğmasından önce ve batmasından önce Rabbini hamd ile tesbih et. Gece saatlerinde de gündüzün uçlarında da tesbih et ki, hoşn
utlu
ğa eresin....
Taha Suresi, 130. Ayet:
Bunun içindir ki, (hakkı inkar eden)ler ne derlerse desinler, sabret; ve güneşin doğmasından ve batmasından önce Rabbinin sınırsız kudret ve yüceliğini övgüyle an; ve gecenin bazı saatlerinde ve gündüzün belli vakitlerinde yine Rabbinin kudret ve yüceliğini an ki hoşn
utlu
ğa, esenliğe erişesin....
Taha Suresi, 130. Ayet:
Söylediklerine sabret, güneş doğmadan önce ve batmadan önce ve gece saatlerinde de Rabbini hamd ederek tesbit et. Gün boyunca da tesbih et ki hoşn
utlu
ğa eresin....
Taha Suresi, 130. Ayet:
O halde onların söylediklerine sabret! Güneşin doğmasından ve batmasından önce Rabbinin yüceliğini ilan et, O’na hamdet! Gecenin bazı vakitlerinde, gündüzün bazı taraflarında da O’na ibadet et ki memnun ve m
utlu
olasın....
Taha Suresi, 130. Ayet:
Onların söylediklerine sabret; güneş doğmadan önce ve batmadan önce Rabbini hamd ile tesbih et. Gecenin bazı saatlerinde ve gündüzün etrafında da tesbih et ki Allah'ın hoşn
utlu
ğuna erişesin....
Taha Suresi, 130. Ayet:
Artık, onların söylediklerine sabret; Güneş'in doğuşundan önce de batışından önce de Rabbini överek tespih et! Gecenin bazı saatleriyle gündüzün iki ucunda da tespih et ki, hoşn
utlu
ğa erebilesin....
Taha Suresi, 132. Ayet:
Ey Muhammed, yakınlarına namaz kılmayı emret, kendin de onu sürekli olarak kıl. Senden geçim peşinde koşmanı istemiyoruz. Biz geçimini sağlarız. M
utlu
son, kötülüklerden sakınanların olacaktır....
Ənbiya Suresi, 3. Ayet:
kalpleri geçici hoşn
utlu
klar peşinde; bununla birlikte, zulme (böylece) niyetli olanlar (birbirlerine şunu söylerken) gerçek düşüncelerini saklıyorlar: "(Peygamber olduğunu söyleyen) bu kişi sizin gibi ölümlü biri değil mi? Peki öyleyse, böyle göz göre göre büyü ürünü bir söze mi kapılacaksınız?"...
Ənbiya Suresi, 28. Ayet:
O, onların önlerindekini de arkalarındakini de bilir. Onlar, O'nun hoşn
utlu
k verdiklerinden başkasına da şefaat etmezler. Ve onlar O'nun korkusundan titrerler....
Ənbiya Suresi, 50. Ayet:
Ve bu da k
utlu
Kur'ân'dır, bunu da indirdik; inkâr mı edeceksiniz onu?...
Ənbiya Suresi, 50. Ayet:
Ve indirdiğimiz bu (mesaj da, öncekiler gibi) uyarıcı hatırlatıcı k
utlu
bir mesajdır; hal böyleyken yine de onu inkar mı edeceksiniz?...
Ənbiya Suresi, 50. Ayet:
İşte bu da sana indirdiğimiz k
utlu
bir mesajdır. Hal böyle iken siz onu inkâr mı edeceksiniz?...
Ənbiya Suresi, 71. Ayet:
Onu da, Lût'u da kurtarıp âlemlere k
utlu
ettiğimiz yere ulaştırdık....
Ənbiya Suresi, 71. Ayet:
ve o'nu da, (kardeşinin oğlu) Lut'u da, gelecek bütün çağlar için k
utlu
kıldığımız bir beldeye ulaştırarak kurtardık....
Ənbiya Suresi, 71. Ayet:
Onu Lût ile beraber kurtarıp, bütün insanlar için k
utlu
ve feyizli kıldığımız diyara ulaştırdık....
Ənbiya Suresi, 81. Ayet:
K
utlu
ülkeye doğru o'nun buyruğuyla esip gitsin diye o zorlu rüzgarı Süleyman'ın buyruğuna (Biz verdik); çünkü her şeyin aslını bilen Biziz....
Ənbiya Suresi, 81. Ayet:
Süleyman’a da şiddetli rüzgârı âmade kıldık. Rüzgâr, onun emriyle k
utlu
beldeye doğru eserdi. Çünkü her şeyin gerçek mahiyetini Biz biliriz....
Ənbiya Suresi, 90. Ayet:
Duasını kabul ettik ve ona Yahya'yı verdik. Kendisi için karısının durumunu düzelttik. Çünkü onlar iyi işlerde yarışıyorlar ve bize hem um
utlu
yken ve hem de korku içindeyken yalvarıyorlardı. Onlar bize saygı duyanlardı....
Ənbiya Suresi, 101. Ayet:
Şüphesiz ki bizden kendilerine en güzel (en doyurucu m
utlu
luk) sözü verilmiş olanlar (var ya), işte onlar Cehennem'den uzak tutulmuşlardır....
Ənbiya Suresi, 101. Ayet:
Ancak kendilerine m
utlu
bir son belirlediklerimiz hariç, onlar ondan uzaklaştırılacaklardır....
Ənbiya Suresi, 101. Ayet:
Ama kendileri hakkında Bizden ebedî m
utlu
luk takdir edilmiş olanlar, cehennemden uzak tutulacaklardır....
Ənbiya Suresi, 101. Ayet:
Ama bizden kendilerine (ezelde) güzellik geçmiş (m
utlu
luk takdir edilmiş) olanlar, işte onlar, ondan (cehennemden) uzaklaştırılmışlardır....
Ənbiya Suresi, 103. Ayet:
En büyük korku bile onları tasalandırmaz ve melekler onları, “İşte bu, size vaad edilen (m
utlu
) gününüzdür” diyerek karşılarlar....
Ənbiya Suresi, 103. Ayet:
En büyük dehşet dahi onları tasalandırmaz. Melekler kendilerini şöyle karşılar: İşte bu size vâdedilmiş olan (m
utlu
) gününüzdür....
Ənbiya Suresi, 103. Ayet:
O en büyük dehşet, kıyamet dahi, onları tasalandırmaz. Melekler, kendilerini: 'İşte bu, size va’dedilmiş olan m
utlu
gününüzdür.' diyerek karşılarlar....
Ənbiya Suresi, 103. Ayet:
O en büyük korku (Sûr’a son üfürülüş anı), bunları mahzun etmiyecek ve kendilerini melekler şöyle (demekle) karşılayacaklar: “- İşte bu, size dünyada vaad olunan (m
utlu
) gününüzdür!...”...
Ənbiya Suresi, 103. Ayet:
En büyük dehşet dahi onları tasalandırmaz. Melekler kendilerini şöyle karşılar: İşte bu size vâdedilmiş olan (m
utlu
) gününüzdür....
Ənbiya Suresi, 103. Ayet:
O en büyük korku bunları asla tasaya düşürmez. Bunları melekler karşılayarak: «Bu, size (dünyâda) va'd olunan (m
utlu
) gününüzdür» (diye cennet kapıları önünde tebrik ederler). ...
Ənbiya Suresi, 103. Ayet:
(Kıyamet Günü'nün uyandıracağı) o benzeri olmayan büyük korku bile onları kaygılandırmayacak; çünkü melekler böylelerini "Size söz verilen (m
utlu
) Gün işte bu Gün'dür!" sözleriyle karşılayacaklar....
Həcc Suresi, 11. Ayet:
Allah’a, sanki bir yar kenarındaymış gibi tereddütlü, iman ile küfür sınırında kulluk ve ibadet eden insanlar da var. Kendilerine bir hayır dokunursa, buna pek memnun olurlar. Eğer musibete uğrarlarsa, çehreleri değişir, dinden yüz çevirirler. Onlar dünyalarını da, âhiretlerini, ebedî yurtlarını da kaybetmiştir. İşte kıyas kabul etmeyecek zarar, kayıp budur....
Həcc Suresi, 11. Ayet:
İnsanlardan öylesi de var ki, Allah'a iğreti şekilde kulluk eder. Kendisine bir iyilik eriştiğinde onunla m
utlu
olur; başına bir imtihan geldiği zaman ise yüz geri dönüverir. O, dünyada da, âhirette de ziyana uğramıştır. Apaçık bir hüsran diye işte buna denir....
Həcc Suresi, 18. Ayet:
Görmez misin, Allah, şüphe yok, öyle bir mâbut ki ona secde eder ne varsa göklerde ve ne varsa yeryüzünde ve güneş, ay, yıldızlar, dağlar, ağaç, hayvanlar ve insanların çoğu ve çoğu da azâbı hak etmiştir ve Allah, kimi hor kılarsa onu k
utlu
luğa ulaştırıp ona lütuf ve ihsânda bulunan hiçbir kimse bulunamaz; şüphe yok ki Allah, dilediğini yapar....
Həcc Suresi, 18. Ayet:
Göklerdeki ve yerdeki akıllı ve sorumlu varlıklar, güneş, ay, yıldızlar, dağlar, ağaçlar, hayvanlar ve insanların çoğu Allah’a secde ediyor, görmüyor musun? Birçoğu da hür iradeye, özgürce seçme hakkına sahipken, sana ve Kur’ân’a itibar etmedikleri için gerekçeli olarak azâbı hak etmiştir. Allah kimi hor ve hakir kılarsa, alçaltırsa, artık onu onurlu, şerefli, m
utlu
hale getirecek kimse yoktur. Allah, sünnetinin, düzeninin yasalarını koyuyor; yasalarını, iradesinin tecellisine uygun icraya devam...
Həcc Suresi, 34. Ayet:
Bunun gibi, (Bize inanan) her ümmet için kurban kesmeyi bir kulluk eylemi olarak öngördük ki, (bu amaçla,) kendilerine rızık olarak sağladığımız hayvanları keserken Allah'ın ismini ansınlar. Ve (her zaman akıllarında tutsunlar ki:) Sizin tanrınız Tek bir Tanrı'dır; öyleyse bütün varlığınızla kendinizi O'na teslim edin. Ve sen de (ey Peygamber,) tüm iyi yürekli, alçak gönüllü kimseleri (Allah'ın hoşn
utlu
ğuyla) müjdele....
Həcc Suresi, 77. Ayet:
Ey iman edenler, rükûlara vararak cemaatle namazlarınızı kılın, saygıyla Allah’ın emirlerine itaat ederek, İslâmî sorumluluğa, ibadetlere, cemaate, faaliyetlere katılın, secdelere kapanın. Rabbinizi ilâh tanıyın, candan müslüman olarak O’na bağlanın, saygıyla Rabbinize kulluk ve ibadet edin, Onun şeriatını uygulayın. Dünya ve âhiret için en hayırlı işleri yapın, Kurân’ı öğretin ve Kur’ân ilkelerini yaşayın, farz olan emirleri yerine getirin. Bunlar kurtuluşa, ebedî nimetlerle m
utlu
luğa ermenize ...
Həcc Suresi, 77. Ayet:
Ey insanlar, ruküa varınız, secde ediniz, Rabb'inize kulluk ediniz ve iyi işler yapınız ki, kurtuluşa ve m
utlu
sona eresiniz....
Möminun Suresi, 1. Ayet:
Şuurlu ve kâmil mü’minler, ebedî nimetlerle m
utlu
luğa ermişlerdir....
Möminun Suresi, 1. Ayet:
Mü'minler kurtuluşa, m
utlu
luğa ermişlerdir....
Möminun Suresi, 1. Ayet:
Muhakkak ki müminler, m
utlu
luk ve başarıya erdiler....
Möminun Suresi, 29. Ayet:
Ve de ki: Rabbim, beni k
utlu
lukla indir ve sensin indirenlerin en hayırlısı....
Möminun Suresi, 29. Ayet:
Yine de ki: 'Rabbim! Beni k
utlu
bir konak yerine indir. Sen konuklayanların en hayırlısısın.'...
Möminun Suresi, 29. Ayet:
Ve de ki: "Rabbim, beni k
utlu
bir konakta indir, sen konuklayanların en hayırlısısın."...
Möminun Suresi, 29. Ayet:
'Ve, 'Rabbim, beni k
utlu
bir yere indir. Sen indirenlerin en iyisisin,' de.'...
Möminun Suresi, 29. Ayet:
Ve de ki: "Rabbim. Beni k
utlu
bir konakta indir, sen konuklayanların en hayırlısısın."...
Möminun Suresi, 29. Ayet:
"Ya Rabbî, beni güvenli ve k
utlu
bir yere indir. Çünkü sen konuklayanların en iyisi, en mükemmelisin."...
Möminun Suresi, 29. Ayet:
Ve de ki: «Rabbim, beni k
utlu
bir konakta indir, sen konuklayanların en hayırlısısın.»...
Möminun Suresi, 53. Ayet:
Ama ne var ki (gerçek bu olmakla beraber) ümmetler kendi aralarında bölünüp parça parça oldular, her biri sahip bulunduğu (din ve mezhep) ile kendi halinden memnun ve m
utlu
dur....
Möminun Suresi, 53. Ayet:
Ama peygamberleri izlediklerini iddia eden ümmetler fırkalara ayrılıp bölük bölük oldular. Her grup, kendilerine ait görüşten ötürü memnun ve m
utlu
dur....
Möminun Suresi, 102. Ayet:
Hayırlı amellerinin, sevaplarının kefeleri ağır basanlar, onlar, işte onlar kurtuluşa ebedî nimetlerle m
utlu
luğa erenlerdir....
Möminun Suresi, 106. Ayet:
Onlar, Rabbimiz! Hayd
utlu
ğumuz bize üstün geldi de (doğru yoldan) sapıtan bir millet olduk....
Möminun Suresi, 107. Ayet:
Rabbimiz! Bizi buradan çıkar, bir daha hayd
utlu
ğa dönersek elbette zâlimlerizdir (o zaman) derler....
Möminun Suresi, 111. Ayet:
Sabrederek mücadeleye devam etmeleri sebebiyle, bugün onları mükâfatlandıracağım. Onlar gerçekten m
utlu
olanlardır....
Möminun Suresi, 111. Ayet:
"Bugün ben, gerçekten onların sabretmelerinin karşılığını verdim. Şüphesiz onlar, 'kurtuluşa ve m
utlu
luğa' erenlerdir."...
Möminun Suresi, 111. Ayet:
Bugün ben onlara sabretmelerinin karşılığını verdim, şimdi onlar kurtuluşa, m
utlu
luğa ermişlerdir....
Möminun Suresi, 111. Ayet:
"Bugün ben, gerçekten onların sabretmelerinin karşılığını verdim. Şüphesiz onlar 'kurtuluşa ve m
utlu
luğa' erenlerdir."...
Möminun Suresi, 111. Ayet:
«Bugün ben, gerçekten onların sabretmelerinin karşılığını verdim. Şüphesiz onlar, 'kurtuluşa ve m
utlu
luğa' erenlerdir.»...
Möminun Suresi, 117. Ayet:
Kim Allah ile birlikte, lehine hiçbir kesin delili olmayan bir başka tanrıya tapar, yalvarırsa, onun hesabı, katiyetle Rabbinin huzurunda görülecektir. Şu bir gerçektir ki, kâfirler, nankörler iflâh olmaz, ebedî nimetlerle m
utlu
luğa eremezler....
Nur Suresi, 17. Ayet:
Eğer inanmış kimseler iseniz, Allah bir daha asla böyle birşeye dönmemenizi öğütlüyor....
Nur Suresi, 31. Ayet:
Mü’min kadınlara da söyle: Hain bakışlardan sakınıp, zerâfetlerini koruyarak önlerine baksınlar. Namus ve iffetlerini muhafaza etsinler, bellerine sahip olsunlar. Açık olması zaruri olan yerleri (el ve yüzleri) hariç, cezbedici güzelliklerini göstermesinler. Başörtülerini, gerdanlarını, gerdanlıklarını açıkta bırakmayacak şekilde göğüslerinin üzerine sarkıtarak örtsünler. Zînetlerini, cezbedici güzelliklerini yalnızca kocalarının, babalarının, kocalarının babalarının, oğullarının, kocalarının oğ...
Nur Suresi, 31. Ayet:
Mü'min kadınlara da söyle, gözlerini sakınsınlar, ırzlarını korusunlar; görünmesi zaruri olanların dışında zinetlerini açmasınlar ve baş örtülerini yakalarının üzerine vursunlar; zinetlerini, kocalarından veya babalarından yahut kayınbabalarından yahut oğullarından yahut üvey oğullarından yahut kardeşlerinden yahut kardeş oğullarından yahut kız kardeş oğullarından yahut kendi kadınlarından yahut sahibi bulundukları cariyelerden veya uyuntu (şehvetten yoksun) erkek hizmetçilerden veya henüz kadın...
Nur Suresi, 35. Ayet:
Allah ışığıdır göklerin ve yeryüzünün. Işığının örneği, kandil konan bir yere benzer, orada bir kandil var, kandil, bir sırça içinde, sırça da parıl parıl parlayan bir yıldız sanki; doğuda da olmayan, batıda da olmayan k
utlu
zeytin ağacından yakılmış; ateş dokunmadan da yağı, hemen ışık verecek; nûr üstüne nûr. Allah, doğru yolu gösterir nûruyla dilediğine ve Allah, örnekler getirir insanlara ve Allah, her şeyi bilir....
Nur Suresi, 35. Ayet:
Allah, göklerin ve yerin nurudur. O'nun nurunun misali, içinde çerağ bulunan bir kandil gibidir; çerağ bir sırça içerisindedir; sırça, sanki incimsi bir yıldızdır ki, doğuya da, batıya da ait olmayan k
utlu
bir zeytin ağacından yakılır; (bu öyle bir ağaç ki) neredeyse ateş ona dokunmasa da yağı ışık verir. (Bu,) Nur üstüne nurdur. Allah, kimi dilerse onu kendi nuruna yöneltip iletir. Allah insanlar için örnekler verir. Allah, her şeyi bilendir....
Nur Suresi, 35. Ayet:
Tanrı, göklerin ve yerin nurudur. O'nun nurunun misali, içinde çerağ bulunan bir kandil gibidir; çerağ bir sırça içerisindedir, sırça, sanki incimsi bir yıldızdır ki doğuya da, batıya da ait olmayan k
utlu
bir zeytin ağacından yakılır; (bu öyle bir ağaç ki) neredeyse ateş ona dokunmasa da yağı ışık verir. (Bu,) Nur üstüne nurdur. Tanrı, kimi dilerse onu kendi nuruna yöneltip iletir. Tanrı insanlar için örnekler verir. Tanrı, her şeyi bilendir....
Nur Suresi, 35. Ayet:
Allah göklerin ve yerin nûrudur. O’nun nûrunun misali, tıpkı içinde lamba bulunan bir kandillik gibidir. Lamba bir sırça (cam) içinde, o sırça da sanki parlayan incimsi bir yıldız! Bu lamba, ne yalnız doğuya, ne de yalnız batıya mensup olmayan k
utlu
, pek bereketli bir zeytin ağacından tutuşturulur. Bu öyle bereketli bir ağaç ki, nerdeyse ateş değmeden de yağ ışık verir. Işığı pırıl pırıldır. Allah dilediği kimseyi nûruna iletir, gerçeği anlamaları için insanlara böyle temsiller getirir. Allah he...
Nur Suresi, 35. Ayet:
Allah, göklerin ve yerin nurudur. O'nun nurunun misali, içinde çerağ bulunan bir kandil gibidir; çerağ bir sırça içerisindedir; sırça, sanki incimsi bir yıldızdır ki, doğuya da, batıya da ait olmayan k
utlu
bir zeytin ağacından yakılır; (bu öyle bir ağaç ki) neredeyse ateş ona dokunmasa da yağı ışık verir. (Bu,) Nur üstüne nurdur. Allah, kimi dilerse onu kendi nuruna yöneltip iletir. Allah insanlar için örnekler vermektedir. Allah, her şeyi bilendir....
Nur Suresi, 36. Ayet:
(36-37) O nûra, Allah’ın yükseltilmesine ve içlerinde k
utlu
isminin zikredilmesine izin verdiği evlerde (mescidlerde) kavuşulur. Oralarda, sabah akşam O’nun şanını yücelterek tenzih eden öyle yiğitler vardır ki, ne ticaretler, ne alım ve satımlar onları Allah’ı zikretmekten, namazı hakkıyla ifa etmekten, zekâtı vermekten alıkoymaz. Onlar kalplerin ve gözlerin dehşetten halden hale döneceği, alt üst olacağı bir günden endişe ederler....
Nur Suresi, 37. Ayet:
(36-37) O nûra, Allah’ın yükseltilmesine ve içlerinde k
utlu
isminin zikredilmesine izin verdiği evlerde (mescidlerde) kavuşulur. Oralarda, sabah akşam O’nun şanını yücelterek tenzih eden öyle yiğitler vardır ki, ne ticaretler, ne alım ve satımlar onları Allah’ı zikretmekten, namazı hakkıyla ifa etmekten, zekâtı vermekten alıkoymaz. Onlar kalplerin ve gözlerin dehşetten halden hale döneceği, alt üst olacağı bir günden endişe ederler....
Nur Suresi, 51. Ayet:
Aralarında hüküm vermesi, hakem olması, idarî düzen uygulamaları için, Allah’a ve Rasûlüne, Kur’ân ve sünnetin uygulayıcılarının huzuruna davet edildiklerinde mü’minlerin sözü kesinlikle: 'Kararını duyduk. Kur’ân’a, sünnete ve devletin kararlarına itaat ettik.' demeleridir. İşte asıl bunlar kurtuluşa, ebedî nimetlerle m
utlu
luğa erenlerdir....
Nur Suresi, 51. Ayet:
Aralarındaki davalarda Allah'ın ve Peygamberin vereceği hükme uymaya çağırılan mü'minlerin söyleyebilecekleri tek söz «Duyduk ve uyduk» sözüdür. İşte m
utlu
sona erenler onlardır....
Nur Suresi, 52. Ayet:
Her kim Allah'a ve Resûlüne itaat eder, Allah'a saygı duyar ve O'ndan sakınırsa, işte asıl bunlar m
utlu
luğa erenlerdir....
Nur Suresi, 52. Ayet:
Allah’a ve Rasulüne itaat edenler, Kur’ân ve sünneti uygulayanlar, Allah’tan korkarak saygı duyanlar, O’na sığınanlar, emrine yapışanlar, günahlardan arınıp, azabından korunanlar, işte onlar m
utlu
luğa erenlerdir....
Nur Suresi, 52. Ayet:
Kim Allah'a ve Resûlü'ne itaat ederse ve Allah'tan korkup O'ndan sakınırsa, işte 'kurtuluşa ve m
utlu
luğa' erenler bunlardır....
Nur Suresi, 52. Ayet:
Her kim Allah'a ve Resûlüne itaat eder, Allah'a saygı duyar ve O'ndan sakınırsa, işte asıl bunlar m
utlu
luğa erenlerdir....
Nur Suresi, 52. Ayet:
Kim Tanrı'ya ve Resülüne itaat ederse ve Tanrı'dan korkup O'ndan sakınırsa, işte 'kurtuluşa ve m
utlu
luğa' erenler bunlardır....
Nur Suresi, 52. Ayet:
Kim Allah’a ve Resulüne itaat eder, Allah’ı tazim edip O’na karşı gelmekten sakınırsa, işte ebedî başarı ve m
utlu
luğa erenler onlar olacaklardır....
Nur Suresi, 52. Ayet:
Kim Allah'a ve Resulüne itaat ederse ve Allah'tan korkup O'ndan sakınırsa, işte 'kurtuluşa ve m
utlu
luğa' erenler bunlardır....
Nur Suresi, 61. Ayet:
Köre vebâl yok, topala vebâl yok, hastaya vebâl yok size de vebâl yok evlerinizde, yahut babalarınızın evlerinde. Yahut analarınızın evlerinde, yahut erkek kardeşlerinizin evlerinde, yahut kız kardeşlerinizin evlerinde, yahut amcalarınızın evlerinde, yahut halalarınızın evlerinde, yahut dayılarınızın evlerinde, yahut teyzelerinizin evlerinde, yahut anahtarlarına sâhib olduğunuz evlerde, yahut da dostunuzun evlerinde yemek yemenizde; toplu olarak, yahut ayrı ayrı yemek yemenizde de bir vebâl yok....