Axtarış Nəticələri
Ana Səhifə
Surələr
Məallər
Blog
Bəqərə Suresi, 63. Ayet:
Ve iz ehaznâ mîsâkakum ve refa’nâ fevkakumut tûr(tûra) huzû mâ ateynâkum bi kuvvetin
vez
kurû mâ fîhi leallekum tettekûn(tettekûne)....
Bəqərə Suresi, 198. Ayet:
Leyse aleykum cunâhun en tebtegû fadlan min rabbikum fe izâ efadtum min arafâtin fezkurûllâhe indel meş’aril harâm(harâmi),
vez
kurûhu kemâ hedâkum, ve in kuntum min kablihî le mined dâllîn(dâllîne)....
Bəqərə Suresi, 203. Ayet:
Vez
kurûllâhe fî eyyâmin ma’dûdât(ma’dûdâtin), fe men teaccele fî yevmeyni fe lâ isme aleyh(aleyhi), ve men teahhara fe lâ isme aleyhi, li menittekâ vettekûllâhe va’lemû ennekum ileyhi tuhşerûn(tuhşerûne)....
Bəqərə Suresi, 231. Ayet:
Ve izâ tallaktumun nisâe fe belagne ecelehunne fe emsikûhunne bi ma’rûfin ev serrihûhunne bi ma’rûf(ma’rûfin), ve lâ tumsikûhunne dırâran li ta’tedû, ve men yef’al zâlike fe kad zaleme nefseh(nefsehu), ve lâ tettehızû âyâtillâhi huzuvâ(huzuven),
vez
kurû ni’metallâhi aleykum ve mâ enzele aleykum minel kitâbi vel hikmeti yeızukum bih(bihî), vettekûllâhe va’lemû ennallâhe bi kulli şey’in alîm(alîmun)....
Bəqərə Suresi, 249. Ayet:
Fe lemmâ fesale tâlûtu bil cunûdi, kâle innallâhe mubtelîkum bi neher(neherin), fe men şeribe minhu fe leyse minnî, ve men lem yat’amhu fe innehu minnî illâ menigterafe gurfeten bi yedih(yedihî), fe şeribû minhu illâ kalîlen minhum fe lemmâ câ
vez
ehu huve vellezîne âmenû meahu, kâlû lâ tâkate lenâl yevme bi câlûte ve cunûdih(cunûdihî), kâlellezîne yezunnûne ennehum mulâkûllâhi, kem min fietin kalîletin galebet fieten kesîraten bi iznillâh(iznillâhi), vallâhu meas sâbirîn(sâbirîne)....
Bəqərə Suresi, 249. Ayet:
1.
fe lemmâ
: böylece olduğu zaman
2.
fesale
: ayrıldı
3.
tâlûtu
: Talut
4.
bi
: ile
Ali-İmran Suresi, 41. Ayet:
Kâle rabbic’al lî âyeh(âyeten), kâle âyetuke ellâ tukellimen nâse selâsete eyyâmin illâ remzâ(remzan),
vez
kur rabbeke kesîran ve sebbih bil aşiyyi vel ibkâr(ibkâri). ...
Ali-İmran Suresi, 58. Ayet:
Zâlike netlûhu aleyke minel âyâti
vez
zikril hakîm hakîmi). ...
Ali-İmran Suresi, 58. Ayet:
1.
zâlike
: bu, işte bu
2.
netlû-hu
: onu tilâvet ediyoruz, okuyoruz
3.
aleyke
: sana, senin üzerine
4.
minel âyâti
Ali-İmran Suresi, 103. Ayet:
Va’tasımû bihablillâhi cemîân ve lâ teferrekû,
vez
kurû ni’metallâhi aleykum iz kuntum a’dâen fe ellefe beyne kulûbikum fe asbahtum bi ni’metihî ihvânâ(ihvânen), ve kuntum alâ şefâ hufretin minen nâri fe enkazekum minhâ, kezâlike yubeyyinullâhu lekum âyâtihî leallekum tehtedûn(tehtedûne). ...
Ali-İmran Suresi, 151. Ayet:
Se nulkî fî kulûbillezîne keferûr ru’be bimâ eşrakû billâhi mâ lem yunezzil bihî sultânâ(sultânen), ve me’vâhumun nâr(nâru), ve bi’se mes
vez
zâlimîn(zâlimîne)....
Ali-İmran Suresi, 184. Ayet:
Fe in kezzebûke fe kad kuzzibe rusulun min kablike câu bil beyyinâti
vez
zuburi vel kitâbil munîr(munîri)....
Maidə Suresi, 4. Ayet:
Yes’elûneke mâ zâ uhılle lehum kul uhılle lekumut tayyibâtu ve mâ allemtum minel cevârihi mukellibîne tuallimûnehunne mimmâ allemekumullâhu fe kulû mimmâ emsekne aleykum
vez
kurûsmellâhi aleyhi vettekûllâh(vettekûllâhe) innallâhe serîul hısâb(hısâbi)....
Maidə Suresi, 7. Ayet:
Vez
kurû ni’metellâhi aleykum ve mîsâkahullezî vâsekakum bihî iz kultum semi’nâ ve ata’nâ vettekûllâh(vettekûllâhe) innallâhe alîmun bizâtis sudûr(sudûri). ...
Ənam Suresi, 99. Ayet:
Ve huvellezî enzele mines semâi mâ’(mâen), fe ahrecnâ bihî nebate kulli şey’in fe ahrecnâ minhu hadıran nuhricu minhu habben muterâkibâ(muterâkiben), ve minen nahli min tal’ıhâ kınvânun dâniyetun ve cennâtin min a’nâbin
vez
zeytûne ver rummâne muştebihen ve gayre muteşâbih(muteşâbihin), unzurû ilâ semerihî izâ esmere ve yen’ıh(yen’ıhî), inne fî zâlikum le âyâtin li kavmin yu’minûn(yu’minûne)....
Ənam Suresi, 141. Ayet:
Ve huvellezî enşee cennâtin ma’rûşâtin ve gayre ma’rûşâtin ven nahle
vez
zer’a muhtelifen ukuluhu
vez
zeytûne ver rummâne muteşâbihen ve gayre muteşâbih(muteşâbihin), kulû min semerihî izâ esmere ve âtû hakkahu yevme hasâdihî ve lâ tusrifû, innehu lâ yuhibbul musrifîn(musrifîne)....
Əraf Suresi, 8. Ayet:
Vel
vez
nu yevme izinil hakk(hakku), fe men sekulet mevâzînuhu fe ulâike humul muflihûn(muflihûne)....
Əraf Suresi, 8. Ayet:
1.
ve el
vez
nu
: ve tartı, ölçü
2.
yevme izin
: izin günü
3.
el hakku
: haktır, gerçektir
4.
fe
: artık, o zaman
Əraf Suresi, 8. Ayet:
O süreçte
vez
n (her şeyin Allâh hükümlerine göre artısıyla eksisiyle değerlendirilmesi) Hak'tır. . . Artık kimin mizanları (değerlendirilmeleri) ağır basarsa (nefsinde), işte onlar, engelleri yarıp kurtuluşa erenlerin ta kendileridir....
Əraf Suresi, 8. Ayet:
Hem
vez
n o gün tam hak, artık kimin mizanları ağır basarsa işte onlar, o felâh bulacaklar...
Əraf Suresi, 8. Ayet:
Vez
in de o günde haktır. Artık her kimin terazileri ağır gelirse işte felâha erenler onlardır....
Əraf Suresi, 69. Ayet:
E ve acibtum en câekum zikrun min rabbikum alâ raculin minkum li yunzirekum,
vez
kurû iz cealekum hulefâe min ba'di kavmi nûhın ve zâdekum fil halkı bastaten, fezkurû âlâallahi leallekum tuflihûn(tuflihûne)....
Əraf Suresi, 74. Ayet:
Vez
kurû iz cealekum hulefâe min ba'di âdin ve bevveekum fîl ardı tettehızûne min suhûlihâ kusûren ve tenhitûnel cibâle buyûten fezkurû âlâallâhi ve lâ ta'sev fîl ardı mufsidîn(mufsidîne)....
Əraf Suresi, 86. Ayet:
Ve lâ tak’udû bikulli sırâtın tû’ıdûne ve tasuddûne an sebîlillâhi men âmene bihî ve tebgûnehâ ivecen
vez
kurû iz kuntum kalîlen fe kesserekum vanzurû keyfe kâne âkıbetul mufsidîn(mufsidîne)....
Əraf Suresi, 138. Ayet:
Ve câ
vez
nâ bi benî israîlel bahre fe etev alâ kavmin ya’kufûne alâ asnâmin lehum, kâlû yâ mûsac’al lenâ ilâhen ke mâ lehum âlihetun, kâle innekum kavmun techelûn(techelûne). ...
Əraf Suresi, 138. Ayet:
1.
ve câ
vez
-nâ
: ve geçirdik
2.
bi benî israîle el bahra
: İsrailoğullarını deniz(den)
3.
fe etev
: o zaman geldiler, karşılaştılar
4.
Əraf Suresi, 171. Ayet:
Ve iz netaknel cebele fevkahum ke ennehu zulletun ve zannû ennehu vâkıun bihim, huzû mâ âteynâkum bi kuvvetin
vez
kurû mâ fîhi leallekum tettekûn(tettekûne). ...
Əraf Suresi, 205. Ayet:
Vez
kur rabbeke fî nefsike tedarruan ve hîfeten ve dûnel cehri minel kavli bil guduvvi vel âsâli ve lâ tekun minel gâfilîn(gâfilîne). ...
Əraf Suresi, 205. Ayet:
1.
vez
kur (ve uzkur)
: ve zikret
2.
rabbe-ke
: Rabbini
3.
fî nefsi-ke
: nefsinde, kendi kendine
4.
tedarruan
: yal...
Ənfal Suresi, 26. Ayet:
Vez
kurû iz entum kalîlun mustad'afûne fîl ardı tehâfûne en yetehattafekumun nâsu fe âvâkum ve eyyedekum bi nasrihî ve razakakum minet tayyibâtî leallekum teşkurûn(teşkurûne)....
Ənfal Suresi, 45. Ayet:
Yâ eyyuhâllezîne âmenû izâ lekîtum fieten fesbutû
vez
kurullâhe kesîran leallekum tuflihûn(tuflihûne)....
Ənfal Suresi, 45. Ayet:
1.
yâ eyyuhâ
: ey
2.
ellezîne âmenû
: îmân eden, âmenû olan kimseler
3.
izâ lekîtum
: karşı karşıya geldiğiniz, karşılaştığınız zaman
4.
Yunus Suresi, 24. Ayet:
İnnemâ meselul hayâtid dunyâ ke mâin enzelnâhu mines semâi fahteleta bihî nebâtul ardı mimmâ ye'kulun nâsu vel en'âm(en'âmu), hattâ izâ ehazetil ardu zuhrufehâ
vez
zeyyenet ve zanne ehluhâ ennehum kâdirûne aleyhâ etâhâ emrunâ leylen ev nehâren fe cealnâhâ hasîden ke en lem tagne bil ems(emsi), kezâlike nufassilul âyâti li kavmin yetefekkerûn(yetefekkerûne)....
Yunus Suresi, 24. Ayet:
1.
innemâ
: sadece, yalnız, ancak
2.
meselu el hayâti ed dunyâ
: dünya hayatının meselesi (örneği, durumu)
3.
ke mâin
: su gibidir
4.
Yunus Suresi, 90. Ayet:
Ve câ
vez
nâ bi benî isrâîlel bahre fe etbeahum fir’avnu ve cunûduhu bagyen ve advâ(adven), hattâ izâ edrekehul gareku kâle âmentu ennehu lâ ilâhe illellezî âmenet bihî benû isrâîle ve ene minel muslimîn(muslimîne). ...
Yunus Suresi, 90. Ayet:
1.
ve câ
vez
-nâ
: ve biz geçirdik
2.
bi benî isrâîle
: İsrailoğullarını
3.
el bahre
: deniz
4.
fe etbea-hum
: böyle...
Yusif Suresi, 21. Ayet:
Mısır halkından Yûsuf’u satın alan (
vez
ir), karısına şöyle dedi: “- Bunun yerini iyi yap, kendisine güzel bak, umulur ki, bize bir faydası dokunur, yahut onu evlâd ediniriz.” İşte, Yûsuf’u böylece Mısır memleketine yerleştirdik ve ona rüyaların tâbirini öğrettik. Allah, emrinde galibdir, (iradesi geri çevrilemez) fakat insanların çoğu bunu bilmezler....
Yusif Suresi, 21. Ayet:
Onu satın alan Mısır’lı (
vez
ir) ise, karısına: 'Onun makamını şerefli tut (ona iyi bak)! Olur ki bize faydası dokunur veya onu evlâd ediniriz' dedi. Böylece Yûsuf’u o yerde (Mısır’da) yerleştirdik (ki adâletle hükmetsin), bir de ona rüyâların ta'bîrini öğretelim(diye böyle yaptık). Allah ise, emrinde galibdir (dilediği herşeyi yapar); fakat insanların çoğu bilmezler....
Yusif Suresi, 21. Ayet:
Mısır’da Yusuf’u satın alan
vez
ir, hanımına: "Ona güzel bak!" dedi,"Belki bize faydası dokunur, yahut onu evlat ediniriz!" Böylece Yusuf’un o ülkede yerini sağlamlaştırdık, ona imkân verdik ve bu cümleden olarak, ona rüyaların yorumunu öğrettik. Allah Teâlâ iradesini yerine getirmekte her zaman mutlak galiptir, fakat insanların çoğu bunu bilmezler....
Yusif Suresi, 28. Ayet:
Vez
ir, Yûsuf’un gömleğinin arkadan yırtıldığını görünce: 'Bu, siz kadınların kurduğu tuzaklardan. Sizin ağınız büyüktür.' dedi....
Yusif Suresi, 30. Ayet:
1.
ve kâle
: ve dedi
2.
nisvetun
: kadınlar
3.
fî el medîneti
: şehirde
4.
emre'etu el azîzi
: azîzin (
vez
irin) ha...
Yusif Suresi, 30. Ayet:
Şehirdeki kadınlar: “Azîzin (
vez
irin) hanımı, onun (emrinde) olan (kölesi) genç delikanlıyı elde etmek istiyor. Aşk onun kalbine işlemiş. Biz, gerçekten onu apaçık bir sapıklıkta görüyoruz.” dedi(ler)....
Yusif Suresi, 30. Ayet:
Şehirdeki kadınlar fikir birliği etmişçesine: 'Şu devletlü
vez
irin karısı, genç kölesine, sık sık yakınlık gösterip hile yaparak sahip olmaya kalkışıyormuş. Yûsuf’un sevdası onun yüreğini yakıp kavuruyormuş. Kadını açıkça yoldan çıkmış biri olarak görüyoruz.' dediler....
Yusif Suresi, 30. Ayet:
Şehirde (birtakım) kadınlar: "Aziz (
Vez
ir)'in karısı kendi uşağının nefsinden murad almak istiyormuş. Öyle ki sevgi onun bağrına sinmiş. Biz doğrusu onu açıkça bir sapıklık içinde görüyoruz." dedi....
Yusif Suresi, 30. Ayet:
Şehirdeki bir takım kadınlar da dediler ki: “-
Vez
ir’in karısı, delikanlısının nefsine yaklaşmak istiyormuş. Ona olan aşkı, kalbinin içine nüfuz etmiş. O hanımı görüyoruz ki, çıldırmış besbelli......
Yusif Suresi, 30. Ayet:
µehirde bir takim kadinlar: «
Vez
irin karisi kolesinin olmak istiyormus; sevgisi bagrini yakmis; dogrusu onun besbelli sapitmis oldugunu goruyoruz.» dediler....
Yusif Suresi, 30. Ayet:
Şehirde (olayı duyan soylu) kadınlar, «Aziz (
vez
ir)in karısı delikanlısıyla ilişki kurmak için onu kendine davet ediyormuş; ona olan aşkı yüreğinin derinliğine işlemiş. Doğrusu biz onu açık bir sapıklık içinde görüyoruz» diye (dedikodu yapmışlardı)....
Yusif Suresi, 30. Ayet:
Şehirde bir takım kadınlar: '
Vez
irin karısı kölesinin olmak istiyormuş; sevgisi bağrını yakmış; doğrusu onun besbelli sapıtmış olduğunu görüyoruz.' dediler....
Yusif Suresi, 30. Ayet:
Şehirde (birtakım) kadınlar: "Aziz (
Vez
ir)'in karısı kendi uşağının nefsinden murad almak istiyormuş. Öyle ki sevgi onun bağrına sinmiş. Biz doğrusu onu açıkça bir sapıklık içinde görüyoruz" dedi....
Yusif Suresi, 30. Ayet:
Şehirdeki birtakım kadınlar ise dedi ki: '
Vez
îrin karısı, delikanlısının nefsinden murâd almak istiyormuş. Doğrusu (ona duyduğu) aşk, kalbine işlemiş. Muhakkak ki biz, onu apaçık bir sapıklık içinde görüyoruz.'...
Yusif Suresi, 30. Ayet:
Şehirde bazı kadınlar dediler ki: “
Vez
irin karısı, delikanlının nefsinden murad almak, onu kendisine râm etmek istiyormuş. Yusuf'un sevgisi Züleyha'nın kalbini zar gibi kaplamış. Biz onu gerçekten apaçık bir sapıklık içinde görüyoruz. ”...
Yusif Suresi, 30. Ayet:
Şehirde bazı kadınlar: -
Vez
irin karısı, kölesiyle beraber olmak istiyormuş, onun sevdası bağrını delmiş. Biz, onu açıkça sapıtmış görüyoruz, dediler....
Yusif Suresi, 30. Ayet:
Şehirde birtakım kadınlar: "Duydunuz mu?" dediler: "
Vez
irin hanımı uşağına gönlünü kaptırmış, ondan kâm almak istemiş! Sevda ateşi bağrını yakmış. Kadın besbelli çıldırmış!"...
Yusif Suresi, 30. Ayet:
Şehirde birtakım kadınlar:
Vez
ir'in karısı, uşağının nefsinden murâd almak istemiş! Sevda, onun bağrını yakmış! Biz onu açık bir sapıklık içinde görüyoruz!" dediler....
Yusif Suresi, 30. Ayet:
Şehirde (birtakım) kadınlar: «Aziz (
Vez
ir') in karısı kendi uşağının nefsinden murad almak istiyormuş. Öyle ki sevgi onun bağrına sinmiş. Biz doğrusu onu açıkça bir sapıklık içinde görmekteyiz.» dedi....
Yusif Suresi, 32. Ayet:
Devletlü
vez
irin karısı: 'İşte bu gördüğünüz, kendisine ilgi duyduğum, beni kınadığınız şahıs. Ben ona yakınlık göstererek hile ile sahip olmaya kalkıştım. O namuslu davrandı, kendisini korudu. Yemin ederim ki, emirlerimi yerine getirmezse, kesinlikle zindana atılacak ve sürünenlerden olacaktır.' dedi....
Yusif Suresi, 32. Ayet:
Vez
irin karisi: «Iste sozunu edip beni yerdiginiz budur. And olsun ki onun olmak istedim, fakat o iffetinden dolayi cekindi. Emrimi yine yapmazsa, and olsun ki hapse tikilacak ve kahre ugrayanlardan olacak.»...
Yusif Suresi, 32. Ayet:
Vez
irin karısı: 'İşte sözünü edip beni yerdiğiniz budur. And olsun ki onun olmak istedim, fakat o iffetinden dolayı çekindi. Emrimi yine yapmazsa, and olsun ki hapse tıkılacak ve kahre uğrayanlardan olacak.'...
Yusif Suresi, 32. Ayet:
Vez
irin hanımı: "İşte, beni kınamanıza sebep olan genç! Yemin ederim ki ben ondan kâm almak istedim, ama o iffetli davrandı. Yine yemin ederim ki kendisine emredeceğim işi yapmaması halinde o mutlaka zindana atılacak, zelil ve perişan olacaktır!"...
Yusif Suresi, 35. Ayet:
Bu kadar delili gördükten sonra yine de,
vez
ir ve yakınlarında, dedikoduların unutulacağı kadar bir süre, onu zindana atma düşüncesi ağır bastı....
Yusif Suresi, 35. Ayet:
Sonra,
vez
ir ve aile halkı, Yûsuf’un beraatine dair bunca delilleri gördükleri halde, onu bir müddet (dedi-kodu kesilinceye kadar) zindana atmak fikriyle ortaya çıktılar (ve onu zindana attılar)....
Yusif Suresi, 35. Ayet:
Sonra,
vez
ir ve arkadaşları bunca kesin deliller görmelerine rağmen, dedikoduları kesmek gayesiyle, bir müddet için onu hapse atmayı uygun buldular....
Yusif Suresi, 51. Ayet:
Kral, kadınlara: 'Yakınlık gösterip Yûsuf’a sahip olmayı arzuladığınızda sizi buna iten sebep ne idi? Onda size karşı bir meyil mi gördünüz?' dedi. Kadınlar: 'Hâşâ, Allah için, biz onun aleyhine olacak bir kötülüğünü bilmiyoruz' dediler. Devletlü
vez
irin karısı ise: 'Şimdi hak ve hakikat olduğu gibi ortaya çıktı. Ben yakınlık gösterip hile yaparak ona sahip olmaya kalkıştım. O kesinlikle doğru söyleyenlerdendi.' dedi....
Yusif Suresi, 51. Ayet:
(Hükümdar topladığı o kadınlara:) "Yusuf'un nefsinden murad almak istediğinizde sizin durumunuz neydi?" dedi. Onlar: "Allah için, haşa" dediler. "Biz ondan hiç bir kötülük görmedik." Aziz (
Vez
ir)in de karısı dedi ki: "İşte şu anda gerçek orta yere çıktı; onun nefsinden ben murad almak istemiştim. O ise gerçekten doğruyu söylenlerdendir."...
Yusif Suresi, 51. Ayet:
(Hükümdar o kadınları toplayıp kendilerine) sordu: “Yûsuf’un nefsine yaklaşmak istediğiniz zaman ne halde idiniz?” Kadınlar: “-Hâşâ, Allah için, biz onun aleyhinde bir fenalık bilmiyoruz.” dediler.
Vez
irin karısı da şöyle dedi: “- Şimdi hak meydana çıktı. Onun nefsine yaklaşmak isteyen ben idim. O ise, hakîkaten sadıklardandır.”...
Yusif Suresi, 51. Ayet:
Hukumdar kadinlara: «Yusuf'un olmak istediginiz zaman durumunuz neydi?» dedi. Kadinlar. «Hasa! Onun bir fenaligini gormedik» dediler.
Vez
irin karisi: «µimdi gercek ortaya cikti; onun olmak isteyen bendim; dogrusu Yusuf dogrulardandir» dedi....
Yusif Suresi, 51. Ayet:
Kral o kadınlara : «Yûsuf'u kendinize çekmek istediğinizdeki durum ne idi ?» diye sordu. Kadınlar da «Hâşâ, Allah için biz onun aleyhine fenalıktan hiçbir şey bilmiyoruz» diye cevap verdiler. Aziz (
vez
ir)in eşi, «Şimdi hak ortaya çıktı. Onunla ilişki kurmak isteyen ben idim ve şüphesiz Yûsuf doğrulardandır» diyerek gerçeği anlattı....
Yusif Suresi, 51. Ayet:
Hükümdar kadınlara: 'Yusuf'un olmak istediğiniz zaman durumunuz neydi?' dedi. Kadınlar, 'Haşa! Onun bir fenalığını görmedik' dediler.
Vez
irin karısı: 'Şimdi gerçek ortaya çıktı; onun olmak isteyen bendim; doğrusu Yusuf doğrulardandır' dedi....
Yusif Suresi, 51. Ayet:
(Hükümdar topladığı o kadınlara:) "Yusuf'un nefsinden murad almak istediğinizde sizin durumunuz neydi?" dedi. Onlar: "Tanrı için, haşa" dediler. "Biz ondan hiç bir kötülük görmedik." Aziz (
Vez
ir)in de karısı dedi ki: "İşte şu anda gerçek orta yere çıktı; onun nefsinden ben murad almak istemiştim. O ise gerçekten doğruyu söylenlerdendir."...
Yusif Suresi, 51. Ayet:
(Mısır hükümdârı, o kadınlara:) 'Yûsuf’un nefsinden murâd almak istediğiniz zaman zorunuz neydi?' dedi. (Onlar:) 'Hâşâ! Allah için, biz onun hakkında hiçbir kötülük bilmiş değiliz!' dediler.
Vez
îrin karısı da dedi ki: 'Şimdi hak ortaya çıktı! Onun nefsinden(asıl) ben murâd almak istemiştim. Ve şübhesiz o, gerçekten doğru söyleyenlerdendir!'...
Yusif Suresi, 51. Ayet:
(Hükümdar kadınlara): -İsteklerinizle Yusuf’a ısrar ettiğiniz zaman durumunuz neydi? dedi. Kadınlar: -Haşa, Onun bir kötülüğünü görmedik, dediler.
Vez
irin karısı: -Şimdi gerçek anlaşıldı. Nefsine uyan bendim. O, tamamen doğrulardandır....
Yusif Suresi, 51. Ayet:
Hükümdar o kadınları toplayıp: "Ne idi sizin Yusuf’la dâvanız?" Siz Yusuf’u elde etmeye çalıştığınızda durum ne idi, Yusuf nasıl davrandı?" diye sordu. Onlar da: "Hâşa! Allah için söylemek gerekirse, onun yaptığı hiç bir kötülük bilmiş, görmüş değiliz." dediler. İşte o sırada
vez
irin eşi: "Şimdi gerçek meydana çıktı. Ondan kâm almak isteyen bendim. O ise tam sadık ve dürüst insanlardandır." diye itiraf etti....
Yusif Suresi, 51. Ayet:
(Hükümdar topladığı o kadınlara:) «Yusuf'un nefsinden murad almak istediğinizde sizin durumunuz neydi?» dedi. Onlar: «Allah için, haşa» dediler. «Biz ondan hiç bir kötülük görmedik.» Aziz (
Vez
ir) in de karısı dedi ki: «İşte şu anda gerçek orta yere çıktı; onun nefsinden ben murad almak istemiştim. O ise gerçekten doğruyu söyleyenlerdendir.»...
Yusif Suresi, 52. Ayet:
Dürüstlüğü sabit olduktan sonra Yûsuf: 'Bunu sormam, Devletlü
vez
irin yokluğunda, ona hıyanet etmediğimi, Allah’ın hainlerin sinsi planlarını başarıya ulaştırmayacağını onun bilmesi içindi.' dedi....
Yusif Suresi, 52. Ayet:
(Yusuf aracıya şunu söyledi:) "Bu, (itiraf,
Vez
irin) yokluğunda gerçekten kendisine ihanet etmediğimi ve gerçekten Allah'ın ihanet edenlerin hileli düzenlerini başarıya ulaştırmadığını kendisinin de bilip öğrenmesi içindi."...
Yusif Suresi, 52. Ayet:
Yûsuf dedi ki, kadınlara gerçeği itiraf ettirişim şunun içindi:
vez
ir bilsin ki, hakîkaten ben ona, gıyâbında hainlik yapmadım ve muhakkak ki, Allah hainlerin hilesini muvaffakıyete ulaştırmaz....
Yusif Suresi, 52. Ayet:
Yusuf, «Maksadim,
vez
ire, giyabinda ihanet etmedigimi, hainlerin tuzaklarini Allah'in basariya erdirmedigini bilmesini saglamakti» dedi....
Yusif Suresi, 52. Ayet:
Yusuf, 'Maksadım,
vez
ire, gıyabında ihanet etmediğimi, hainlerin tuzaklarını Allah'ın başarıya erdirmediğini bilmesini sağlamaktı' dedi....
Yusif Suresi, 52. Ayet:
(Yusuf aracıya şunu söyledi:) "Bu, (itiraf
Vez
irin) yokluğunda gerçekten kendisine ihanet etmediğimi ve gerçekten Tanrı'nın ihanet edenlerin hiteli düzenlerini başarıya ulaştırmadığını kendisinin de bilip öğrenmesi içindi."...
Yusif Suresi, 52. Ayet:
(Yûsuf dedi ki:) 'Bu (iftirânın anlaşılmasını talebden maksadım), gerçekten benim kendisine gıyâbında hâinlik etmediğimi ve hâinlerin tuzağını kesinlikle Allah’ın muvaffakiyete erdirmeyeceğini (sizlerin de
vez
îrin de) bilmesi içindir.'...
Yusif Suresi, 52. Ayet:
(52-53) Ve devamla şöyle dedi: Bunu böylece söylüyorum ki eşim
vez
ir de (Yusuf’a sahib olmaya yeltenmemle beraber) kendisinden gizli olarak ona (fiilen) hiyanet etmediğimi ve Allah’ın hainlerin hilesini iflah etmeyeceğini bilsin. Doğrusu, ben nefsimi temize çıkarmam. Çünkü Rabbimin merhamet edip korudukları hariç, nefis daima fenalığı ister, kötülüğe sevk eder. Doğrusu Rabbim gafurdur, rahimdir (affı ve merhameti boldur)."...
Yusif Suresi, 52. Ayet:
(Yusuf aracıya şunu söyledi:) «Bu, (itiraf
Vez
irin) yokluğunda gerçekten kendisine ihanet etmediğimi ve gerçekten Allah'ın ihanet edenlerin hileli düzenlerini başarıya ulaştırmadığını kendisinin de bilip öğrenmesi içindi.»...
Yusif Suresi, 53. Ayet:
(52-53) Ve devamla şöyle dedi: Bunu böylece söylüyorum ki eşim
vez
ir de (Yusuf’a sahib olmaya yeltenmemle beraber) kendisinden gizli olarak ona (fiilen) hiyanet etmediğimi ve Allah’ın hainlerin hilesini iflah etmeyeceğini bilsin. Doğrusu, ben nefsimi temize çıkarmam. Çünkü Rabbimin merhamet edip korudukları hariç, nefis daima fenalığı ister, kötülüğe sevk eder. Doğrusu Rabbim gafurdur, rahimdir (affı ve merhameti boldur)."...
Yusif Suresi, 78. Ayet:
“Ey azîz (
vez
ir)! Gerçekten onun çok yaşlı, büyük bir babası var. O sebeple onun yerine bizden birisini al (tut). Muhakkak ki; biz seni muhsinlerden görüyoruz.” dediler....
Yusif Suresi, 78. Ayet:
Onlar, Yûsuf’a: “Ey güçlü
vez
ir! Bunun çok yaşlı bir babası var. Onun yerine bizden birini alıkoy. Şüphesiz biz senin iyilik edenlerden olduğunu görüyoruz” dediler....
Yusif Suresi, 78. Ayet:
Kardeşleri: 'Ey Devletlü
vez
irim, onun çok yaşlı bir babası var. Onun yerine bizden birini alıkoy. Biz seni iyiliği, iyi niyetleri, dinin, ahlâkın ve kamu vicdanının emirlerini, devamlı davranışlarına, ilişkilerine, görevlerine, hayatına yansıtan, samimiyetle ibadet eden, aktif olarak iyiliğe, iyi uygulamaya, iyileştirmeye örnek olan, işlerinde mükemmellik, dürüstlük ve başarı için dikkat harcayan, hayırlı icraatlar, kalıcı hizmetler yapan idarecilerden ve mü’minlerden biri olarak görüyoruz.' de...
Yusif Suresi, 78. Ayet:
Dediler ki: "Ey
Vez
ir, gerçek şu ki, bunun yaşlı (ve) büyük bir babası var; onun yerine bizden birisini alıkoy. Doğrusu biz, seni iyilik yapanlardan görmekteyiz."...
Yusif Suresi, 78. Ayet:
Onlar şöyle dediler: “- Ey
Vez
ir! Doğrusu, bunun büyük bir ihtiyar babası var, (bununla teselli buluyor), onun için yerine birimizi al, çünkü biz, seni iyilik edenlerden görüyoruz.”...
Yusif Suresi, 78. Ayet:
Kardesleri: «Ey
Vez
ir! Onun yaslanmis, kocamis bir babasi vardir. Bizden birini onun yerine al. Dogrusu biz senin iyi davrananlardan oldugunu goruyoruz» dediler....
Yusif Suresi, 78. Ayet:
Kardeşleri: 'Ey
Vez
ir! Onun yaşlanmış, kocamış bir babası vardır. Bizden birini onun yerine al. Doğrusu biz senin iyi davrananlardan olduğunu görüyoruz' dediler....
Yusif Suresi, 78. Ayet:
Dediler ki: «Ey
vez
ir! Emin ol ki, bunun çok yaşlı bir babası var. Onun için yerine birimizi al. Gerçekten de biz seni iyilik edenlerden görüyoruz.»...
Yusif Suresi, 78. Ayet:
Yakub'un oğulları dediler ki; «Ey
vez
ir, bu kardeşimizin ileri derecede yaşlanmış, ihtiyar bir babası var. Onun yerine içimizden birini alıkoy. Görüyoruz ki, sen iyiliksever bir adamsın.»...
Yusif Suresi, 78. Ayet:
Dediler ki: "Ey
Vez
ir, gerçek şu ki, bunun yaşlı (ve) büyük bir babası var; onun yerine bizden birisini alıkoy. Doğrusu biz, seni iyilik yapanlardan görmekteyiz."...
Yusif Suresi, 78. Ayet:
- Ey
Vez
ir! Onun ihtiyar bir babası var, bizden birini onun yerine al. Biz senin iyi kimselerden olduğunu görüyoruz, dediler....
Yusif Suresi, 78. Ayet:
Yusuf’un kardeşini alıkoyması karşısında, onlar şöyle dediler:"Aziz
vez
ir! Onun pîr-i fanî bir babası var (Bu küçük evladını kaybetmeye dayanamaz), onun yerine bizden istediğini alıkoy. Gerçekten seni anlayış gösteren, iyilik sever insanlardan olarak görüyoruz!"...
Yusif Suresi, 78. Ayet:
Dediler ki: "Ey
vez
ir, onun büyük bir ihtiyar babası var! (Onun alıkonduğuna çok üzülür.) Onun yerine (bizden) birimizi al; doğrusu, biz seni iyilik edenlerden görüyoruz."...
Yusif Suresi, 78. Ayet:
Dediler ki: «Ey
Vez
ir, gerçek şu ki, bunun yaşlı (ve) büyük bir babası var; onun yerine bizden birisini alıkoy. Doğrusu biz, seni iyilik yapanlardan görmekteyiz.»...
Yusif Suresi, 78. Ayet:
Kardeşler dediler ki: "Ey
vez
ir! Bunun ihtiyar bir babası var. Onun yerine bizden birini alıkoy. Senin iyilikseverlerden olduğuna inanıyoruz."...
Yusif Suresi, 88. Ayet:
1.
fe lemmâ
: böylece, olduğu zaman
2.
dehalû
: girdiler
3.
aleyhi
: ona (onun yanına, huzuruna)
4.
kâlû
: dediler...
Yusif Suresi, 88. Ayet:
Bunun üzerine (Mısır’a dönüp) Yûsuf’un yanına girdiklerinde, “Ey güçlü
vez
ir! Bize ve ailemize darlık ve sıkıntı dokundu. Değersiz bir sermaye ile geldik. Zahiremizi tam ölç, ayrıca bize sadaka ver. Şüphesiz Allah, sadaka verenleri mükâfatlandırır” dediler....
Yusif Suresi, 88. Ayet:
Sonra tekrar Mısır’a gidip, Yûsuf’un huzuruna girince: 'Ey Devletlü
vez
ir, biz ve ailemiz felâketler, sıkıntılar içinde, ekonomik dar boğazda, kıtlık seneleri yaşıyoruz. Pek az bir sermaye ile geldik. Bize dolu dolu ölçeklerle ver; ayrıca bize, zekâtına, sadakana sayarak bağışta bulun. Allah, imanda sadakatlerinin ve kemallerinin ifadesi olan sadaka, zekât verenleri, bağışta bulunanları mükâfatlandırır.' dediler....
Yusif Suresi, 88. Ayet:
Böylece onun (Yusuf'un) huzuruna girdikleri zaman, dediler ki: "Ey
Vez
ir, bize ve ailemize şiddetli bir darlık dokundu; önemi olmayan bir sermaye ile geldik. Bize artık (yine) ölçeği tam olarak ver ve bize ilave bir bağışta bulun. Şüphesiz Allah, tasaddukta bulunanlara karşılığını verir."...
Yusif Suresi, 88. Ayet:
Bunun üzerine Yâkub’un oğulları Mısıra gidip Yûsuf’un huzuruna varınca şöyle dediler: “- Ey
Vez
ir! Bize ve ailemize zaruret ve ihtiyaç çöktü; çok kıymetsiz bir sermaye ile de geldik. Yine bize tam ölçek zahire ver; ayrıca sadaka da ihsan et. Şüphe yok ki Allah, sadaka verenleri mükâfatlandırır.”...
Yusif Suresi, 88. Ayet:
Kardesleri
vez
irin yanina vardiklarinda: «Ey
Vez
ir! Biz ve coluk cocugumuz darliga ugradik; pek degersiz bir malla geldik; olcegi bize tam yap ve sadaka ver; Allah sadaka verenleri suphesiz mukafatlandirir» dediler....
Yusif Suresi, 88. Ayet:
Kardeşleri (Mısır'a dönüp) Yûsuf'un yanına girince, «Ey aziz (
vez
ir), bize ve ailemize darlık ve sıkıntı dokundu ; az bir sermaye ile geldik. Artık bize yine de ölçeği tam tut, tasaddukta bulun. Şüphesiz ki Allah sadaka verenleri mükâfatlandırır,» dediler....
Yusif Suresi, 88. Ayet:
Kardeşleri
vez
irin yanına vardıklarında: 'Ey
Vez
ir! Biz ve çoluk çocuğumuz darlığa uğradık; pek değersiz bir malla geldik; ölçeği bize tam yap ve sadaka ver; Allah sadaka verenleri şüphesiz mükafatlandırır' dediler....
Yusif Suresi, 88. Ayet:
Sonra (Mısır'a gidip) onun huzuruna girince, dediler ki: «Ey şanlı
vez
ir! Biz ve çoluk çocuğumuz sıkıntı içindeyiz. Pek az bir sermaye ile geldik. Sen bize yine ölçek (zahire) ver, ayrıca sadaka da ihsan eyle. Çünkü Allah sadaka verenleri muhakkak mükafatlandırır.»...
Yusif Suresi, 88. Ayet:
Yakub'un oğulları, Yusuf'un yanına girdiklerinde dediler ki; 'Ey
vez
ir, biz ve ailemiz sıkıntıya düştük, yanımızda düşük değerli bir bedel getirdik, fakat sen erzağımızı eksiltmeden ver, bize bağışta bulun. Çünkü Allah hayırseverleri ödüllendirir...»...
Yusif Suresi, 88. Ayet:
Böylece onun (Yusuf'un) huzuruna girdikleri zaman dediler ki: "Ey
Vez
ir, bize ve ehlimize (ailemize) şiddetli bir darlık dokundu; önemi olmayan bir sermaye ile geldik. Bize artık (yine) ölçeği tam olarak ver ve bize ilave bir bağışta bulun. Şüphesiz Tanrı tasaddukta bulunanlara karşılığını verir."...
Yusif Suresi, 88. Ayet:
Onlar Mısır’a varıp Yusuf’un huzuruna girerek "Aziz
vez
ir! dediler, biz de, ailemiz de yine darlık ve sıkıntıya düştük, biz bu sefer pek az bir meblağ getirebildik. Lütfen bize tahsisatımızı tam ölçek ver de, parasını veremediğimiz kısmı da sadakanız olsun. Şüphesiz ki Allah tasadduk edenleri fazlasıyla ödüllendirir."...
Yusif Suresi, 88. Ayet:
(Ya'kub'un oğulları, tekrar Mısır'a) Yûsuf'un yanına döndüklerinde dediler ki: "Ey
vez
ir, bize ve çocuklarımıza darlık dokundu, değersiz de bir sermaye ile geldik, ama sen bizim için tam ölçü ver, bize tasadduk eyle; çünkü Allâh, tasadduk edenleri mükâfâtlandırır."...
Yusif Suresi, 88. Ayet:
Böylece onun (Yusuf'un) huzuruna girdikleri zaman, dediler ki: «Ey
Vez
ir, bize ve ailemize şiddetli bir darlık dokundu; önemi olmayan bir sermaye ile geldik. Bize artık (yine) ölçeği tam olarak ver ve bize ilave bir bağışta bulun. Şüphesiz Allah, tasaddukta bulunanlara karşılığını verir.»...
Yusif Suresi, 88. Ayet:
Tekrar Yûsuf'un yanına girdiklerinde şöyle dediler: "Ey
Vez
ir! Bize de ailemize de zorluk dokundu. Önemsiz bir sermaye ile geldik. Sen bize tam ölçü zahire ver, bize sadaka vermiş ol. Allah, karşılıksız verenleri ödüllendirir."...
Nəhl Suresi, 11. Ayet:
Yunbitu lekum bihiz zer’a
vez
zeytûne ven nahîle vel a’nâbe ve min kullis semerât(semereti), inne fî zâlike le âyeten li kavmin yetefekkerûn(yetefekkerûne)....
Nəhl Suresi, 44. Ayet:
Bil beyyinâti
vez
zubur(zuburi), ve enzelnâ ileykez zikre li tubeyyine lin nâsi mâ nuzzile ileyhim ve leallehum yetefekkerûn(yetefekkerûne)....
İsra Suresi, 35. Ayet:
Ve evfûl keyle izâ kiltum
vez
inû bil kıstâsil mustekîm(mustekîmi), zâlike hayrun ve ahsenu te’vîlâ(te’vîlen). ...
İsra Suresi, 35. Ayet:
1.
ve evfû el keyle
: ve ölçüyü tam ifa edin (yerine getirin)
2.
izâ
: olduğu zaman
3.
kiltum
: ölçtünüz
4.
vez
inû
Kəhf Suresi, 24. Ayet:
İllâ en yeşâallâhu
vez
kur rabbeke izâ nesîte ve kul asâ en yehdiyeni rabbî li akrabe min hâzâ reşedâ(reşeden)....
Kəhf Suresi, 24. Ayet:
1.
illâ
: ancak
2.
en yeşâallâhu
: Allah dilerse
3.
vez
kur (ve uzkur)
: ve zikret
4.
rabbe-ke
: senin Rabbin
<...
Kəhf Suresi, 25. Ayet:
Ve lebisû fî kehfihim selâse mietin sinîne
vez
dâdû tis'â(tis'an)....
Kəhf Suresi, 25. Ayet:
1.
ve lebisû
: ve kaldılar
2.
fî kehfi-him
: mağaralarının içinde (mağarada)
3.
selâse
: üç
4.
mietin
: yüz
Kəhf Suresi, 62. Ayet:
Fe lemmâ câ
vez
â kâle li fetâhu âtinâ gadâenâ lekad lekînâ min seferinâ hâzâ nasabâ(nasaben). ...
Kəhf Suresi, 62. Ayet:
1.
fe
: böylece, bundan sonra
2.
lemmâ
: olduğu zaman
3.
câ
vez
â
: ikisi mesafe katettiler (bir yerden bir yere geçtiler, gittiler)
4.
Kəhf Suresi, 105. Ayet:
Ulâikellezîne keferû bi âyâti rabbihim ve likâihî fe habitat a’mâluhum fe lâ nukîmu lehum yevmel kıyameti
vez
nâ(
vez
nen). ...
Kəhf Suresi, 105. Ayet:
1.
ulâike ellezîne
: işte o kimseler, onlar
2.
keferû
: inkâr ettiler, örttüler
3.
bi âyâti
: âyetleri
4.
rabbi-him
Kəhf Suresi, 105. Ayet:
Bunlar işte o kimselerdir ki rablarının âyetlerine ve lıkasına küfretmişlerdir de hayır namına yaptıkları bütün amelleri heder olmuştur, artık Kıyamet günü biz onlara hiç bir
vez
in tutturmayız...
Məryəm Suresi, 16. Ayet:
Vez
kur fil kitâbı meryem(meryeme), izintebezet min ehlihâ mekânen şarkıyyâ(şarkıyyen). ...
Məryəm Suresi, 16. Ayet:
1.
vez
kur (ve uzkur)
: ve zikret
2.
fîl kitâbı (fî el kitabı)
: kitapta
3.
meryeme
: Meryem'i
4.
izintebezet (iz intebezet)
...
Məryəm Suresi, 31. Ayet:
Ve cealenî mubâreken eyne mâ kuntu ve evsânî bis salâti
vez
zekâti mâ dumtu hayyâ(hayyen)....
Məryəm Suresi, 41. Ayet:
Vez
kur fîl kitâbi ibrâhîm(ibrâhîme), innehu kâne sıddîkan nebiyyâ(nebiyyen). ...
Məryəm Suresi, 41. Ayet:
1.
vez
kur (ve uzkur)
: ve zikret
2.
fî el kitâbi
: kitapta
3.
ibrâhîme
: İbrâhîm
4.
inne-hu
: muhakkak o, çünkü o<...
Məryəm Suresi, 51. Ayet:
Vez
kur fîl kitâbi mûsâ, innehu kâne muhlesan ve kâne resûlen nebiyyâ(nebiyyen)....
Məryəm Suresi, 51. Ayet:
1.
vez
kur (ve uzkur)
: ve zikret
2.
fî el kitâbi
: kitapta
3.
mûsâ
: Musa
4.
inne-hu
: muhakkak o, çünkü o
Məryəm Suresi, 54. Ayet:
Vez
kur fîl kitâbi ismâîle innehu kâne sâdıkal va’di ve kâne resûlen nebiyyâ(nebiyyen)....
Məryəm Suresi, 54. Ayet:
1.
vez
kur (ve uzkur)
: ve zikret
2.
fî el kitâbi
: kitapta
3.
ismâîle
: İsmail
4.
inne-hu
: muhakkak o, çünkü o
Məryəm Suresi, 55. Ayet:
Ve kâne ye’muru ehlehu bis salâti
vez
zekâti ve kâne inde rabbihî mardıyyâ(mardıyyen)....
Məryəm Suresi, 56. Ayet:
Vez
kur fîl kitâbi idrîse innehu kâne sıddîkan nebiyyâ(nebiyyen). ...
Məryəm Suresi, 56. Ayet:
1.
vez
kur (ve uzkur)
: ve zikret
2.
fî el kitâbi
: kitapta
3.
idrîse
: İdris
4.
inne-hu
: çünkü o, muhakkak ki o
Taha Suresi, 25. Ayet:
(25-35) Musa: «Rabbim! Gogsumu genislet, isimi kolaylastir, dilimin dugumunu coz ki sozumu iyi anlasinlar. Ailemden kardesim Harun'u bana
vez
ir yap, beni onunla destekle, onu gorevimde ortak kil ki Seni daha cok tesbih edelim ve cokca analim. suphesiz Sen bizi grmektesin» dedi....
Taha Suresi, 25. Ayet:
(25-35) Musa: 'Rabbim! Göğsümü genişlet, işimi kolaylaştır, dilimin düğümünü çöz ki sözümü iyi anlasınlar. Ailemden kardeşim Harun'u bana
vez
ir yap, beni onunla destekle, onu görevimde ortak kıl ki Seni daha çok tesbih edelim ve çokça analım. Şüphesiz Sen bizi görmektesin' dedi....
Taha Suresi, 26. Ayet:
(25-35) Musa: «Rabbim! Gogsumu genislet, isimi kolaylastir, dilimin dugumunu coz ki sozumu iyi anlasinlar. Ailemden kardesim Harun'u bana
vez
ir yap, beni onunla destekle, onu gorevimde ortak kil ki Seni daha cok tesbih edelim ve cokca analim. suphesiz Sen bizi grmektesin» dedi....
Taha Suresi, 26. Ayet:
(25-35) Musa: 'Rabbim! Göğsümü genişlet, işimi kolaylaştır, dilimin düğümünü çöz ki sözümü iyi anlasınlar. Ailemden kardeşim Harun'u bana
vez
ir yap, beni onunla destekle, onu görevimde ortak kıl ki Seni daha çok tesbih edelim ve çokça analım. Şüphesiz Sen bizi görmektesin' dedi....
Taha Suresi, 27. Ayet:
(25-35) Musa: «Rabbim! Gogsumu genislet, isimi kolaylastir, dilimin dugumunu coz ki sozumu iyi anlasinlar. Ailemden kardesim Harun'u bana
vez
ir yap, beni onunla destekle, onu gorevimde ortak kil ki Seni daha cok tesbih edelim ve cokca analim. suphesiz Sen bizi grmektesin» dedi....
Taha Suresi, 27. Ayet:
(25-35) Musa: 'Rabbim! Göğsümü genişlet, işimi kolaylaştır, dilimin düğümünü çöz ki sözümü iyi anlasınlar. Ailemden kardeşim Harun'u bana
vez
ir yap, beni onunla destekle, onu görevimde ortak kıl ki Seni daha çok tesbih edelim ve çokça analım. Şüphesiz Sen bizi görmektesin' dedi....
Taha Suresi, 28. Ayet:
(25-35) Musa: «Rabbim! Gogsumu genislet, isimi kolaylastir, dilimin dugumunu coz ki sozumu iyi anlasinlar. Ailemden kardesim Harun'u bana
vez
ir yap, beni onunla destekle, onu gorevimde ortak kil ki Seni daha cok tesbih edelim ve cokca analim. suphesiz Sen bizi grmektesin» dedi....
Taha Suresi, 28. Ayet:
(25-35) Musa: 'Rabbim! Göğsümü genişlet, işimi kolaylaştır, dilimin düğümünü çöz ki sözümü iyi anlasınlar. Ailemden kardeşim Harun'u bana
vez
ir yap, beni onunla destekle, onu görevimde ortak kıl ki Seni daha çok tesbih edelim ve çokça analım. Şüphesiz Sen bizi görmektesin' dedi....
Taha Suresi, 28. Ayet:
(28-29) «Sözümü iyice anlayabilsinler.» «Ve bana ailemden bir
vez
ir kıl!»...
Taha Suresi, 29. Ayet:
Vec’al lî
vez
îren min ehlî....
Taha Suresi, 29. Ayet:
1.
vec'al
: ve ..... kıl, yap
2.
lî
: benim için
3.
vez
îren
:
vez
ir, yardımcı
4.
min ehlî
: ehlimden, ailemden
Taha Suresi, 29. Ayet:
Âilemden birini
vez
îr et bana....
Taha Suresi, 29. Ayet:
Bana ailemden bir de
vez
ir (yardımcı) ver,...
Taha Suresi, 29. Ayet:
'Ailemden de, bana bir
vez
ir tayin et.'...
Taha Suresi, 29. Ayet:
Bir de bana ehlimden bir
vez
ir ver....
Taha Suresi, 29. Ayet:
(25-35) Musa: «Rabbim! Gogsumu genislet, isimi kolaylastir, dilimin dugumunu coz ki sozumu iyi anlasinlar. Ailemden kardesim Harun'u bana
vez
ir yap, beni onunla destekle, onu gorevimde ortak kil ki Seni daha cok tesbih edelim ve cokca analim. suphesiz Sen bizi grmektesin» dedi....
Taha Suresi, 29. Ayet:
(29-30) Bana ailemden kardeşim Harun'u
vez
ir eyle....
Taha Suresi, 29. Ayet:
(25-35) Musa: 'Rabbim! Göğsümü genişlet, işimi kolaylaştır, dilimin düğümünü çöz ki sözümü iyi anlasınlar. Ailemden kardeşim Harun'u bana
vez
ir yap, beni onunla destekle, onu görevimde ortak kıl ki Seni daha çok tesbih edelim ve çokça analım. Şüphesiz Sen bizi görmektesin' dedi....
Taha Suresi, 29. Ayet:
Bana ailemden bir de
vez
ir (yardımcı) ver,...
Taha Suresi, 29. Ayet:
Ve bana ehlimden bir
vez
ir ver...
Taha Suresi, 29. Ayet:
Bir de bana ailemden bir
vez
ir ver....
Taha Suresi, 29. Ayet:
«Bana kendi ailemden bir de
vez
îr ver». ...
Taha Suresi, 29. Ayet:
Kendi ailemden bir
vez
ir ver bana;...
Taha Suresi, 29. Ayet:
“Âilemden bana bir
vez
ir ver. ”...
Taha Suresi, 29. Ayet:
"Bana âilemden bir
vez
ir ver:"...
Taha Suresi, 30. Ayet:
(25-35) Musa: «Rabbim! Gogsumu genislet, isimi kolaylastir, dilimin dugumunu coz ki sozumu iyi anlasinlar. Ailemden kardesim Harun'u bana
vez
ir yap, beni onunla destekle, onu gorevimde ortak kil ki Seni daha cok tesbih edelim ve cokca analim. suphesiz Sen bizi grmektesin» dedi....
Taha Suresi, 30. Ayet:
(29-30) Bana ailemden kardeşim Harun'u
vez
ir eyle....
Taha Suresi, 30. Ayet:
(25-35) Musa: 'Rabbim! Göğsümü genişlet, işimi kolaylaştır, dilimin düğümünü çöz ki sözümü iyi anlasınlar. Ailemden kardeşim Harun'u bana
vez
ir yap, beni onunla destekle, onu görevimde ortak kıl ki Seni daha çok tesbih edelim ve çokça analım. Şüphesiz Sen bizi görmektesin' dedi....
Taha Suresi, 31. Ayet:
(25-35) Musa: «Rabbim! Gogsumu genislet, isimi kolaylastir, dilimin dugumunu coz ki sozumu iyi anlasinlar. Ailemden kardesim Harun'u bana
vez
ir yap, beni onunla destekle, onu gorevimde ortak kil ki Seni daha cok tesbih edelim ve cokca analim. suphesiz Sen bizi grmektesin» dedi....
Taha Suresi, 31. Ayet:
(25-35) Musa: 'Rabbim! Göğsümü genişlet, işimi kolaylaştır, dilimin düğümünü çöz ki sözümü iyi anlasınlar. Ailemden kardeşim Harun'u bana
vez
ir yap, beni onunla destekle, onu görevimde ortak kıl ki Seni daha çok tesbih edelim ve çokça analım. Şüphesiz Sen bizi görmektesin' dedi....
Taha Suresi, 32. Ayet:
(25-35) Musa: «Rabbim! Gogsumu genislet, isimi kolaylastir, dilimin dugumunu coz ki sozumu iyi anlasinlar. Ailemden kardesim Harun'u bana
vez
ir yap, beni onunla destekle, onu gorevimde ortak kil ki Seni daha cok tesbih edelim ve cokca analim. suphesiz Sen bizi grmektesin» dedi....
Taha Suresi, 32. Ayet:
(25-35) Musa: 'Rabbim! Göğsümü genişlet, işimi kolaylaştır, dilimin düğümünü çöz ki sözümü iyi anlasınlar. Ailemden kardeşim Harun'u bana
vez
ir yap, beni onunla destekle, onu görevimde ortak kıl ki Seni daha çok tesbih edelim ve çokça analım. Şüphesiz Sen bizi görmektesin' dedi....
Taha Suresi, 33. Ayet:
(25-35) Musa: «Rabbim! Gogsumu genislet, isimi kolaylastir, dilimin dugumunu coz ki sozumu iyi anlasinlar. Ailemden kardesim Harun'u bana
vez
ir yap, beni onunla destekle, onu gorevimde ortak kil ki Seni daha cok tesbih edelim ve cokca analim. suphesiz Sen bizi grmektesin» dedi....
Taha Suresi, 33. Ayet:
(25-35) Musa: 'Rabbim! Göğsümü genişlet, işimi kolaylaştır, dilimin düğümünü çöz ki sözümü iyi anlasınlar. Ailemden kardeşim Harun'u bana
vez
ir yap, beni onunla destekle, onu görevimde ortak kıl ki Seni daha çok tesbih edelim ve çokça analım. Şüphesiz Sen bizi görmektesin' dedi....
Taha Suresi, 34. Ayet:
(25-35) Musa: «Rabbim! Gogsumu genislet, isimi kolaylastir, dilimin dugumunu coz ki sozumu iyi anlasinlar. Ailemden kardesim Harun'u bana
vez
ir yap, beni onunla destekle, onu gorevimde ortak kil ki Seni daha cok tesbih edelim ve cokca analim. suphesiz Sen bizi grmektesin» dedi....
Taha Suresi, 34. Ayet:
(25-35) Musa: 'Rabbim! Göğsümü genişlet, işimi kolaylaştır, dilimin düğümünü çöz ki sözümü iyi anlasınlar. Ailemden kardeşim Harun'u bana
vez
ir yap, beni onunla destekle, onu görevimde ortak kıl ki Seni daha çok tesbih edelim ve çokça analım. Şüphesiz Sen bizi görmektesin' dedi....
Taha Suresi, 35. Ayet:
(25-35) Musa: «Rabbim! Gogsumu genislet, isimi kolaylastir, dilimin dugumunu coz ki sozumu iyi anlasinlar. Ailemden kardesim Harun'u bana
vez
ir yap, beni onunla destekle, onu gorevimde ortak kil ki Seni daha cok tesbih edelim ve cokca analim. suphesiz Sen bizi grmektesin» dedi....
Taha Suresi, 35. Ayet:
(25-35) Musa: 'Rabbim! Göğsümü genişlet, işimi kolaylaştır, dilimin düğümünü çöz ki sözümü iyi anlasınlar. Ailemden kardeşim Harun'u bana
vez
ir yap, beni onunla destekle, onu görevimde ortak kıl ki Seni daha çok tesbih edelim ve çokça analım. Şüphesiz Sen bizi görmektesin' dedi....
Nur Suresi, 2. Ayet:
Ez zâniyetu
vez
zânî feclidû kulle vâhıdin min humâ miete celdetin ve lâ te’huzkum bi himâ ra’fetun fî dînillâhi in kuntum tu’minûne billâhi vel yevmil âhır(âhırı), vel yeşhed azâbehumâ tâifetun minel mu’minîn(mu’minîne)....
Nur Suresi, 3. Ayet:
Ez zânî lâ yenkihu illâ zâniyeten ev muşriketen
vez
zâniyetu lâ yenkihuhâ illâ zânin ev muşrik(muşrikun), ve hurrime zâlike alel mu’minîn(mu’minîne)....
Furqan Suresi, 35. Ayet:
Ve lekad âteynâ mûsel kitâbe ve cealnâ meahû ehâhu hârûne
vez
îrâ(
vez
îren)....
Furqan Suresi, 35. Ayet:
1.
ve lekad
: ve andolsun
2.
âteynâ
: biz verdik
3.
mûsâ
: Musa
4.
el kitâbe
: kitap
Furqan Suresi, 35. Ayet:
Ve andolsun ki Musa (A.S)'a Kitab'ı (Tevrat'ı) verdik. Ve onunla beraber kardeşi Harun'u, (ona)
vez
ir (yardımcı) kıldık....
Furqan Suresi, 35. Ayet:
Andolsun ki biz Mûsâ'ya kitap verdik ve kardeşi Hârûn'u, ona
vez
îr ettik....
Furqan Suresi, 35. Ayet:
Andolsun, biz, Mûsâ’ya kutsal kitabı verdik. Kardeşi Hârûn’u da ona
vez
ir olarak tayin ettik....
Furqan Suresi, 35. Ayet:
Gerçekten Mûsa’ya o kitabı (Tevrat’ı) verdik ve ona kardeşi Harûn’u beraberinde
vez
ir (yardımcı) yaptık....
Furqan Suresi, 35. Ayet:
And olsun ki Musa'ya Kitap verdik, kardesi Harun'u da kendisine
vez
ir yaptik....
Furqan Suresi, 35. Ayet:
And olsun ki Musâ'ya kitap verdik ve kardeşi Harun'u maiyetinde (bulunmak üzere)
vez
îr yaptık....
Furqan Suresi, 35. Ayet:
And olsun ki Musa'ya Kitap verdik, kardeşi Harun'u da kendisine
vez
ir yaptık....
Furqan Suresi, 35. Ayet:
Celâlim hakkı için Musâya o kitabı verdik, biraderi Harûnu da maıyyetinde
vez
ir yaptık...
Furqan Suresi, 35. Ayet:
Andolsun biz Musâya o kitabı verdik. Biraderi Hârunu da maiyyetine
vez
îr yapdık. ...
Furqan Suresi, 35. Ayet:
Andolsun ki; Biz, Musa'ya kitabı verdik. Kardeşi Harun'u da kendisine
vez
ir yaptık....
Furqan Suresi, 35. Ayet:
Ve celâlim hakkı için Mûsa'ya kitabı verdik ve O'nun maiyetinde kardeşi Harun'u
vez
ir kıldık....
Furqan Suresi, 35. Ayet:
Musa’ya da kitap vermiş, kardeşi Harun’u da ona
vez
ir yapmıştık....
Furqan Suresi, 35. Ayet:
Andolsun biz Mûsâ'ya Kitabı verdik ve kardeşi Hârûn'u kendisinin yanında
vez
ir yaptık....
Furqan Suresi, 35. Ayet:
Yemin olsun ki, biz Mûsa'ya Kitap verdik. Kardeşi Hârun'u da onun yanında
vez
ir yaptık....
Şüəra Suresi, 182. Ayet:
Vez
inû bil kıstâsil mustekîm(mustekîmi)....
Şüəra Suresi, 182. Ayet:
1.
vez
inû
: tartın
2.
bi el kıstâsi
: ölçü ile
3.
el mustekîmi
: istikamet üzere olanlar
...
Qəsəs Suresi, 6. Ayet:
1.
ve numekkine
: ve biz yerleştirelim, kuvvetli kılalım
2.
lehum
: onları
3.
fî el ardı
: yeryüzünde
4.
ve nuriye
Qəsəs Suresi, 6. Ayet:
Bir de o ezilmekte olan İsrailoğullarına Mısır ve Şam’da kuvvet ve üstünlük verelim de hem Firavun’a, hem (
vez
iri) Hâmân’a ve ordularına, onlardan (Mûsa ve İsrailoğullarından) korktukları şeyi (helâklerini) gösterelim....
Qəsəs Suresi, 6. Ayet:
Ve onlara (İsrâîloğullarına) o memlekette imkân sağlayalım (oraya hâkim kılalım); Fir'avun ile (
vez
îri) Hâmân’a ve ordularına da, onlardan (İsrâîloğullarından) sakınmakta oldukları şeyi gösterelim!...
Qəsəs Suresi, 8. Ayet:
1.
feltekata-hû (fe iltekata-hu)
(lekata)
: böylece onu bulup aldılar
: (bulup aldı)
2.
âlu
: ailesi
3.
fir'avne
: firavun
4.
Qəsəs Suresi, 8. Ayet:
Nihayet Firavun ailesi kendilerine düşman ve üzüntü kaynağı olacak olan o çocuğu bulup aldı. Şüphesiz Firavun, (
vez
iri) Hâmân ve onların askerleri hata yapıyorlardı....
Qəsəs Suresi, 8. Ayet:
Bunun üzerine (Mûsa bir müddet emzirilip Nil nehrine atıldıktan sonra), Firavun’un adamları onu bulup aldılar. Çünkü, ileride kendilerine bir düşman ve bir üzüntü olacaktı. Doğrusu Firavun, (
vez
iri) Hâmân ve askerleri hep günahkârdılar....
Qəsəs Suresi, 8. Ayet:
Derken onu Fir'avun âilesi bul(arak al)dı ki, tâ (bunun netîcesi) kendilerine bir düşman ve bir üzüntü olsun! Gerçekten Fir'avun, (
vez
îri) Hâmân ve orduları (bütün işlerinde) hatâ etmekte olan kimseler idiler....
Qəsəs Suresi, 38. Ayet:
1.
ve kâle
: ve dedi
2.
fir'avnu
: firavun
3.
yâ eyyuhâ
: ey
4.
el meleu
: önde gelenler
...
Ənkəbut Suresi, 39. Ayet:
Karûn’u da, Firavûn’u da ve (onun
vez
iri) Hâmân’ı da helâk ettik. Gerçekten Mûsa, onlara apaçık delillerle gelmişti de, onlar yeryüzünde kibirlenib baş kaldırdılar (iman etmediler). Halbuki (azabdan) kurtulacak değillerdi....
Ənkəbut Suresi, 39. Ayet:
Karun’u, Fir'avun’u ve (
vez
îri) Hâmân’ı da (helâk ettik); and olsun ki, Mûsâ onlara (apaçık) deliller getirmişti de (onlar) yeryüzünde büyüklük taslamışlardı; hâlbuki(onlar, azâbımızın) önüne geçecek kimseler değillerdi....
Ənkəbut Suresi, 39. Ayet:
Karun’u, Fir'avun’u ve (
vez
îri) Hâmân’ı da (helâk ettik); and olsun ki, Mûsâ onlara (apaçık) deliller getirmişti de (onlar) yeryüzünde büyüklük taslamışlardı; hâlbuki(onlar, azâbımızın) önüne geçecek kimseler değillerdi....
Loğman Suresi, 6. Ayet:
Bilgisizce insanları Allah yolundan, İslâm’dan uzaklaştırmak, dalâleti, bozuk düzeni, helâki tercihlerine imkân sağlayarak, başlarına buyruk hale getirmek, sonra da ayetlerimizi alay konusu yapmak için parayla şarkıcı kadınlar, hokkabazlar, boş ge
vez
elik eden kimseler getirenler var. İşte onlara alçaltıcı, zillete düşüren bir azap vardır....
Sad Suresi, 17. Ayet:
Isbır alâ mâ yekûlûne
vez
kur abdenâ dâvûde zel eyd(eydi), innehû evvâb(evvâbun)....
Sad Suresi, 17. Ayet:
1.
ısbır
: sabret
2.
alâ mâ
: şeye
3.
yekûlûne
: söylüyorlar
4.
vez
kur (ve uzkur)
: ve zikret
Sad Suresi, 41. Ayet:
Vez
kur abdenâ eyyûb(eyyûbe), iz nâdâ rabbehû ennî messeniyeş şeytânu bi nusbin ve azâb(azâbin)....
Sad Suresi, 41. Ayet:
1.
vez
kur (ve uzkur)
: zikret, hatırla
2.
abde-nâ
: kulumuz
3.
eyyûbe
: Eyüp
4.
iz nâdâ
: nida etmişti, seslenmişt...
Sad Suresi, 45. Ayet:
Vez
kur ıbâdenâ ibrâhîme ve ishâka ve ya’kûbe ûlîl eydî vel ebsâr(ebsâri)....
Sad Suresi, 45. Ayet:
1.
vez
kur (ve uzkur)
: zikret, hatırla
2.
ibâde-nâ
: kullarımız
3.
İbrâhîme
: İbrâhîm
4.
ve ishâka
: ve İshak
...
Sad Suresi, 48. Ayet:
Vez
kur ismâîle velyesea ve zel kifl(kifli), ve kullun minel ahyâr(ahyâri)....
Sad Suresi, 48. Ayet:
1.
vez
kur (ve uzkur)
: ve zikret, hatırla
2.
ismâîle
: İsmail
3.
velyesea (ve ilyesea)
: ve Elyesa
4.
ve zel kifli
Mömin Suresi, 24. Ayet:
Firavun’a (
vez
iri) Hâmân’a ve Karûn’a...Onlar (Mûsa için şöyle) dediler: “- Bu bir sihirbazdır, yalancıdır.”...
Mömin Suresi, 36. Ayet:
Firavun’da (
vez
iri bulunan Hâmân’a) şöyle dedi: “- Ey Hâmân! Bana yüksek bir köşk yap, belki ben ulaşırım yollara;...
Şura Suresi, 8. Ayet:
Ve lev şâallâhu le cealehum ummeten vâhıdeten ve lâkin yudhilu men yeşâu fî rahmetih(rahmetihî),
vez
zâlimûne mâ lehum min velîyyin ve lâ nasîr(nasîrin)....
Əhqaf Suresi, 16. Ayet:
Ulâikellezîne netekabbelu anhum ahsene mâ amilû ve netecâ
vez
u an seyyiâtihim fî ashâbil cenneh(cenneti), va’des sıdkıllezî kânû yûadûn(yûadûne). ...
Əhqaf Suresi, 16. Ayet:
1.
ulâike ellezîne
: işte onlar
2.
netekabbelu
: kabul ederiz
3.
an hum
: onlardan
4.
ahsene
: en güzel
...
Əhqaf Suresi, 21. Ayet:
Vez
kur ehâ âd(âdin), iz enzere kavmehu bil ahkâfi ve kad haletin nuzuru min beyni yedeyhi ve min halfihî ellâ ta’budû illâllâh(illâllâhe), innî ehâfu aleykum azâbe yevmin azîm(azîmin)....
Əhqaf Suresi, 21. Ayet:
1.
vez
kur
: ve zikret, hatırla
2.
ehâ
: kardeşini
3.
âdin
: Ad'in
4.
iz enzere
: uyardığı zaman
Zariyat Suresi, 1. Ayet:
Vez
zâriyâti zerven....
Qəmər Suresi, 9. Ayet:
Kezzebet kablehum kavmu nûhın fe kezzebu abdenâ ve kâlû mecnûnun
vez
ducir(
vez
ducire)....
Rəhman Suresi, 9. Ayet:
Ve ekîmul
vez
ne bil kıstı ve lâ tuhsırûl mîzân(mîzâne)....
Rəhman Suresi, 9. Ayet:
1.
ve ekîmû
: ve tutup doğrultun
2.
el
vez
ne
: tartı
3.
bi
: ile
4.
el kıstı
: adalet
Rəhman Suresi, 9. Ayet:
Ve
vez
ni (tartmayı), adaletle yapın ve mizanı eksiltmeyin (ölçmede eksiklik yapmayın)....
Hədid Suresi, 3. Ayet:
Huvel evvelu vel âhiru
vez
zâhiru vel bâtın(bâtınu), ve huve bi kulli şey’in alîm(alîmun)....
Mücadilə Suresi, 19. Ayet:
İstah
vez
e aleyhimuş şeytânu fe ensâhum zikrallâh(zikrallâhi), ulâike hizbuş şeytân(şeytâni), elâ inne hizbeşşeytâni humul hâsirûn(hâsirûne)....
Mücadilə Suresi, 19. Ayet:
1.
istah
vez
e
: istilâ etti, kuşattı
2.
aleyhim(u)
: onların üzerini, onları
3.
eş şeytânu
: şeytan
4.
fe
: o zaman...
Cümə Suresi, 10. Ayet:
Fe izâ kudiyetıs salâtu fenteşirû fîl ardı vebtegû min fadlillâhi
vez
kurûllâhe kesîren leallekum tuflihûn(tuflihûne)....
Müzzəmmil Suresi, 8. Ayet:
Vez
kurisme rabbike ve tebettel ileyhi tebtîlâ(tebtîlen)....
Qiyamə Suresi, 11. Ayet:
Kellâ lâ
vez
er(
vez
ere)....
Qiyamə Suresi, 11. Ayet:
1.
kellâ
: hayır
2.
lâ
: yok
3.
vez
ere
: sığınacak bir yer, sığınak
...
İnsan Suresi, 25. Ayet:
Vez
kurisme rabbike bukreten ve asîlâ(asîlen)....
İnsan Suresi, 31. Ayet:
Yudhilu men yeşâu fî rahmetih(rahmetihî),
vez
zâlimîne eadde lehum azâben elîmâ(elîmen)....
Mutəffifin Suresi, 3. Ayet:
Ve izâ kâlûhum ev
vez
enûhum yuhsirûn(yuhsirûne)....
Mutəffifin Suresi, 3. Ayet:
1.
ve izâ
: ve olduğu zaman
2.
kâlû-hum
: onlara ölçerek sattılar
3.
ev
: veya
4.
vez
enû-hum
: onlara tarttılar
Tin Suresi, 1. Ayet:
Vet tîni
vez
zeytûn(zeytûni)....
Əhzab Suresi, 34. Ayet:
Vez
kurne mâ yutlâ fî buyûtikunne min âyâtillâhi vel hikmeh(hikmeti), innallâhe kâne latîfen habîrâ(habîren)....
Əhzab Suresi, 34. Ayet:
1.
vez
kurne (ve uzkurne)
: ve zikredin
2.
mâ yutlâ
: okunan şey
3.
fî
: içinde
4.
buyûti-kunne
: evlerinizin (hanı...
Əhzab Suresi, 35. Ayet:
İnnel muslimîne vel muslimâti vel mu’minîne vel mu’minâti vel kânitîne vel kânitâti ves sâdikîne ves sâdikâti ves sâbirîne ves sâbirâti vel hâşiîne vel hâşiâti vel mutesaddikîne vel mutesaddikâti ves sâimîne ves sâimâti vel hâfızîne furûcehum vel hâfızâti
vez
zâkirînallâhe kesîren
vez
zâkirâti eaddallâhu lehum magfireten ve ecren azîmâ(azîmen)....
Taha Suresi, 29. Ayet:
benim için bir
vez
ir kıl, ...