Axtarış Nəticələri
Ana Səhifə
Surələr
Məallər
Blog
Bəqərə Suresi, 187. Ayet:
1.
uhılle
: helâl kılındı
2.
lekum
: sizin için, size
3.
leylete
: gece
4.
es sıyâmi
: oruç
Bəqərə Suresi, 187. Ayet:
Oruç gecesi kadınlarınıza yaklaşmanız size helâl kılındı. Onlar sizin için, siz de onlar için birer elbisesiniz. Allah, sizin nefslerinize ihanet ettiğinizi bildi. Bunun üzerine tövbelerinizi kabul etti ve sizi affetti. Şimdi artık onlara (eşlerinize) yaklaşın ve Allah'ın sizin için yazdığı (takdir ettiği) şeyleri isteyin. Fecr vaktinde beyaz iplik, siyah iplikten tebeyyün edinceye (size belli oluncaya, gündüzün aydınlığı, gecenin karanlığından sıyrılıncaya) kadar yeyin ve için. Sonra orucu gece...
Bəqərə Suresi, 187. Ayet:
Oruç gecesi, kadınlarınıza yaklaşmanız size helâl kılındı. Onlar, sizin için fenalığa karşı koruyucu bir elbise ve siz de onlar için koruyucu bir elbise gibisiniz. Allah, nefislerinize emniyet edemiyeceğinizi bildiği için, üzerinize rahmeti ile ihsan edip günahınızı afvetti. Şimdi hanımlarınıza gecelerde müb
aşere
tte bulunun ve Allah’ın sizler için mübah takdir ettiği üremeyi isteyin; ve gece ile gündüzü ayıran fecrin beyaz ipliği, gecenin siyah ipliğinden sizce seçilinceye kadar yeyin, için. Son...
Bəqərə Suresi, 187. Ayet:
Oruç gecesi kadınlarınıza ilişmeniz size helâl buyuruldu, onlar sizin için bir libas siz de onlar için bir libas mesabesindesiniz, Allah nefsinize emniyyet edemiyeceğinizi bildiği için müraceatınızı kabul buyurdu ve sizden afvetti, şimdi onlara müb
aşere
tte bulunun ve Allahın sizler için yazdığını isteyin ve tâ fecrin beyaz ipliği siyah iplikten sizce seçilinceye kadar yeyin için, sonra da ertesi geceye kadar orucu tam tutun, bununla beraber siz mescidlerde i'tikâf halinde iken onlara müb
aşere
tte...
Bəqərə Suresi, 187. Ayet:
Sizin için oruç gecesi kadınlarınızla mücâmaatta bulunmak helâl kılındı. Onlar sizin için libastır. Siz de onlar için libassınızdır. Muhakkak sizin nefislerinize hıyanet edeceğinizi Allah Teâlâ bildi ve tevbenizi kabul etti ve sizden (günahlarınızı) af buyurdu. Şimdi onlara müb
aşere
tte bulununuz. Ve Allah Teâlâ'nın sizler için yazdığı şeyi isteyiniz. Ve sizler için fecrin beyaz ipliği siyah ipliğinden tebeyyün edinceye kadar yiyiniz ve içiniz. Sonra orucu ertesi geceye kadar tam tutunuz. Ve siz ...
Maidə Suresi, 89. Ayet:
Lâ yuâhizukumullâhu bil lagvi fî eymânikum ve lâkin yuâhizukum bimâ akkadtumul eymân(eymâne), fe keffâretuhu it’âmu
aşere
ti mesâkîne min evsatı mâ tut’ımûne ehlîkum ev kisvetuhum ev tahrîru rakabeh(rakabetin) fe men lem yecid fe sıyâmu selâseti eyyâm(eyyâmin) zâlike keffâretu eymânikum izâ haleftum vahfezû eymânekum kezâlike yubeyyinullâhu lekum âyâtihi leallekum teşkurûn(teşkurûne)....
Maidə Suresi, 89. Ayet:
1.
lâ yuâhizu-kum(u)
: sizi ahaze etmez, sorumlu tutmaz
2.
allâhu
: Allâh (c.c.)
3.
bi el lagvi
: boş sözler ile
4.
fî eymâni-k...
Əraf Suresi, 133. Ayet:
Biz de ayrı ayrı mucizeler olarak onların üzerine tufan, çekirge, h
aşere
, kurbağalar ve kan gönderdik; yine de büyüklük tasladılar ve günahkâr bir kavim oldular....
Əraf Suresi, 133. Ayet:
Biz de kudretimizin ayrı ayrı alâmetleri, mûcizeleri olmak üzere, başlarına tûfanlar, çekirgeler, h
aşere
ler, kurbağalar ve kan âfetleri musallat ettik. Yine de büyüklük taslamayı, serkeşliği, zorbalığı, diktatörlüğü terketmediler. İslâm’a planlı cephe alarak, müslümanlığı, müslüman nesilleri yozlaştırma, yok etme suçu işleyen, güç ve iktidar sahibi âsi, suçlu ve günahkâr bir kavim olmaya devam ettiler....
Əraf Suresi, 133. Ayet:
O nedenle (kudretimizin yüceliğinin) ayrı ayrı belgeleri olmak üzere başlarına tufan (sel baskını) çekirge, h
aşere
, kurbağa ve kan gönderdik ; buna rağmen gurur ve kibir gösterdiler. Zaten onlar suçlu günahkâr bir kavim idiler....
Əraf Suresi, 133. Ayet:
Biz de ayrı ayrı mucizeler olarak onların üzerine tufan, çekirge, h
aşere
, kurbağalar ve kan gönderdik; yine de büyüklük tasladılar ve günahkâr bir kavim oldular....
Əraf Suresi, 133. Ayet:
Biz de kudretimizin ayrı ayrı mucizeleri olmak üzere başlarına tufan, çekirge, h
aşere
ler, kurbağalar ve kan gönderdik. Yine inat ettiler ve çok suçlu bir toplum oldular....
Əraf Suresi, 133. Ayet:
Biz de kudretimizin ayrı ayrı alâmetleri olmak üzere başlarına tufan, çekirge, h
aşere
ler, kurbağalar ve kan gönderdik, yine inad edip direndiler ve çok mücrim (suçlu) bir kavim oldular....
Əraf Suresi, 133. Ayet:
Bunun üzerine, Biz de onlara selleri, çekirge (baskınlarını), h
aşere
leri, kurbağaları ve kan(a dönüşen suyu) musallat ettik; (hepsi de) apaçık ayetler/alametlerdi (onlar için): ama burunlarını dikip kurumlandılar; çünkü günaha gömülüp gitmiş bir topluluktu onlar....
Yusif Suresi, 4. Ayet:
İz kâle yûsufu li ebîhi yâ ebeti innî re eytu ehade
aşere
kevkeben veş şemse vel kamere re eytuhum lî sâcidîn(sâcidîne)....
Yusif Suresi, 4. Ayet:
1.
iz kâle
: dediği zaman, demişti
2.
yûsufu
: Yusuf
3.
li ebî-hi
: babasına
4.
yâ ebeti
: ey baba, babacığım
...
Yusif Suresi, 91. Ayet:
Kâlû tallâhi lekad âserekellâhu aleynâ ve in kunnâ le hâtıîn(hâtıîne)....
Yusif Suresi, 91. Ayet:
1.
kâlû
: dediler
2.
tallâhi
: Allah'a yemin olsun
3.
lekad
: andolsun ki
4.
âserekellâhu
: Allah seni tercih etmi...
Naziat Suresi, 23. Ayet:
Feh
aşere
fe nâdâ....
Naziat Suresi, 23. Ayet:
1.
fe
: hemen, böylece, sonra
2.
h
aşere
: topladı
3.
fe
: sonra da
4.
nâdâ
: nida etti, seslendi
...
Naziat Suresi, 38. Ayet:
Ve âserel hayâted dunyâ....
Naziat Suresi, 38. Ayet:
1.
ve âsere
: ve seçti
2.
el hayâte
: hayat
3.
ed dunyâ
: dünya
...
Əraf Suresi, 133. Ayet:
Biz de belirli aralıklarla âyetler olmak üzere üzerlerine tufanı, çekirgeleri, h
aşere
leri, kurbağaları ve kanı gönderdik. Yine büyüklük tasladılar ve bir suçlular toplumu oldular. ...
Maidə Suresi, 110. Ayet:
"Hani Allah demişti ki: “Ey Meryem oğlu Îsâ! Senin üzerinde ve annenin üzerinde olan nimetimi hatırla! Hani Ben, seni Allah'ın vahyi ile güçlendirmiştim. Yüksek mevkide olan biri olarak ve yetişkin biri olarak insanlara konuşuyordun. Hani sana Kitabı, haksızlık, bozgunculuk ve kargaşayı engellemek için konulmuş kanun, düstur ve ilkeleri, Tevrât'ı ve İncîl'i öğretmiştim. Hani Benim iznimle/ bilgimle çamurdan; kilden (seramikten) kuş şekli gibi bir şey (Buhurdan) yapıyordun. Sonra da onun içine...