Axtarış Nəticələri
Ana Səhifə
Surələr
Məallər
Blog
Maidə Suresi, 45. Ayet:
Ve Biz, onda, onların üzerine yazdık: "Cana can, göze göz, buruna burun, kulağa kulak, dişe diş ve yaralamalarda kısas vardır." Artık kim onunla tasadduk ederse o, onun için bir kefarettir. Allah'ın indirdiği ile hükmetmeyenler, zalimlerin ta kendileridirler....
Yusif Suresi, 88. Ayet:
Sonra onun yanına girdiklerinde: "Ey saygıdeğer Aziz! Bize ve ailemize darlık dokundu. Az bir sermaye ile geldik. Bize tam ölçek ver ve bize tasaddukta bulun. Kuşkusuz, Allah tasadduk edenlerin ödülünü verir." dediler....
Bəqərə Suresi, 217. Ayet:
Yes’elûneke aniş şehril harâmi kıtâlin fîh(fîhi), kul kıtâlun fîhi kebîr(kebîrun), ve saddun an sebîlillâhi ve kufrun bihî vel mescidil harâmi ve ihrâcu ehlihî minhu ekberu indallâh(indallâhi), vel fitnetu ekberu minel katl(katli), ve lâ yezâlûne yukâtilûnekum hattâ yeruddûkum an dînikum inistetâû ve men yertedid minkum an dînihî fe yemut ve huve kâfirun fe ulâike habitat a’mâluhum fîd dunyâ vel âhireh(âhireti), ve ulâike ashâbun nâr(nâri), hum fîhâ hâlidûn(hâlidûne)....
Bəqərə Suresi, 217. Ayet:
1.
yes'elûne-ke
: sana soruyorlar
2.
an(i) eş şehri el harâmi
: haram aydan
3.
kıtâlin
: savaş
4.
fî-hi
: onun içi...
Bəqərə Suresi, 280. Ayet:
Ve şayed borçlu sıkıntıda ise o halde bir kolaylığa intizar, bununla beraber tasadduk etmeniz hakkınızda daha hayırlıdır eğer bilirseniz....
Ali-İmran Suresi, 106. Ayet:
Yevme tebyaddu vucûhun ve tesveddu vucûh(vucûhun), fe emmellezînesveddet vucûhuhum e kefertum ba’de îmânikum fe zûkûl azâbe bimâ kuntum tekfurûn(tekfurûne). ...
Ali-İmran Suresi, 106. Ayet:
1.
yevme
: o gün
2.
tebyaddu
: beyazlaşacak, ağaracak
3.
vucûhun
: yüzler
4.
ve tesveddu
: ve siyahlaşacak, karara...
Ali-İmran Suresi, 119. Ayet:
Hâ entum ulâi tuhıbbûnehum ve lâ yuhıbbûnekum ve tû’minûne bil kitâbi kullih(kullihi), ve izâ lekûkum kâlû âmennâ, ve izâ halev
addû
aleykumul enâmile minel gayz(gayzi), kul mûtû bi gayzikum, innallâhe alîmun bi zâtis sudûr(sudûri). ...
Ali-İmran Suresi, 119. Ayet:
1.
hâ entum ulâi
: işte siz busunuz, böylesiniz
2.
tuhıbbûne-hum
: onları seversiniz
3.
ve lâ yuhıbbûne-kum
: ve onlar sizi sevmezler
4.
Ali-İmran Suresi, 159. Ayet:
Fe bimâ rahmetin minallâhi linte lehum, ve lev kunte fazzan galîzal kalbi lenf
addû
min havlik(havlike), fa’fu anhum vestagfir lehum ve şâvirhum fîl emr(emri), fe izâ azamte fe tevekkel alâllâh(alâllâhi), innallâhe yuhibbul mutevekkilîn(mutevekkilîne)....
Ali-İmran Suresi, 159. Ayet:
1.
fe bi-mâ
: o zaman sebebiyle
2.
rahmetin
: rahmet
3.
min allâhi
: Allah'tan
4.
linte
: yumuşak davrandın
Nisa Suresi, 92. Ayet:
Bir mü'minin bir mü'mini öldürmesi olamaz meğerki hatâ ola ve kim bir mü'mini hatârâ öldürürse mü'min bir esir azad etmesi ve ölenin vârislerine teslim edilecek bir diyet vermesi lâzım gelir, meğer ki vârisler tasadduk edeler, eğer öldürülen kendi mü'min olmakla beraber size düşman bir kavmden ise o zaman öldürenin bir esir azad etmesi lâzım gelir ve eğer kendileriyle aranızda bir misak bulunan bir kavmden ise o zaman vârislerine teslim edilecek bir diyet vermek ve mü'min bir esir azad etmek lâz...
Nisa Suresi, 92. Ayet:
Bir mü'min için layık değildir ki, bir mü'mini öldürüversin, meğer ki, yanlışlıkla olsun. Ve kim bir mü'mini yanlışlıkla öldürürse bir mü'min rakabe azad etmesi ve öldürülenin varislerine teslim edilecek bir diyet vermesi lâzım gelir. Meğer ki, tasadduk etsinler. Eğer maktul, mü'min olduğu halde size düşman olan bir kavimden ise her halde bir mü'min rakabe azad edilmesi icab eder. Ve eğer maktul, sizin ile aralarında bir muâhede bulunan bir kavimden ise o zaman varislerine teslim olunmuş bir diy...
Nisa Suresi, 167. Ayet:
İnnellezîne keferû ve s
addû
an sebîlillâhi kad dallû dalâlen baîdâ(baîden). ...
Nisa Suresi, 167. Ayet:
1.
inne
: muhakkak
2.
ellezîne
: onlar, ...olanlar
3.
keferû
: inkâr ettiler
4.
ve s
addû
an
: ve alıkoydular, enge...
Maidə Suresi, 2. Ayet:
Yâ eyyuhâllezîne âmenû lâ tuhıllû şe’âirallâhi veleş şehral harâme ve lâl hedye ve lâl kalâide ve lâ ammînel beytel harâme yebtegûne fadlan min rabbihim ve rıdvânâ(rıdvânen) ve izâ haleltum fastâdû ve lâ yecrimennekum şeneânu kavmin en s
addû
kum anil mescidil harâmi en ta’tedû, ve teâvenû alel birri vet takva ve lâ teâvenû alel ismi vel udvâni vettekullâh(vettekullâhe) innallâhe şedîdul ıkâb(ıkâbi). ...
Maidə Suresi, 2. Ayet:
1.
yâ eyyuhâ
: ey!
2.
ellezîne âmenû
: yaşarken Allah'a ulaşmayı, teslim olmayı dileyenler
3.
lâ tuhıllû
: size helâl kılınmadı, helal saymayın, (saygısızlık yapmayın)
Maidə Suresi, 45. Ayet:
Ve Biz onların üzerine o Tevrat'ta yazdık ki, «Şüphesiz cana can, göze göz, buruna burun, kulağa kulak, dişe diş ve yaralar biribirine kısastır.» Fakat her kim bunu tasadduk ederse, bu onun için bir kefarettir. Ve her kim Allah Teâlâ'nın indirdiği ile hükmetmez ise işte onlar zalimlerdir....
Tövbə Suresi, 9. Ayet:
İşterev bi âyâtillâhi semenen kalîlen fe s
addû
an sebîlihî, innehum sâe mâ kânû ya'melûn(ya'melûne)....
Tövbə Suresi, 9. Ayet:
1.
işterev
: sattılar
2.
bi âyâti allâhi
: Allah'ın âyetlerini
3.
semenen
: bedel
4.
kalîlen
: az
Tövbə Suresi, 46. Ayet:
Ve lev erâdûl hurûce le e
addû
lehû uddeten ve lâkin kerihallâhunbiâsehum fe sebbetahum ve kîlak'udû meal kâidîn (kâidîne)....
Tövbə Suresi, 46. Ayet:
1.
ve lev
: ve eğer
2.
erâdû el hurûce
: çıkmak istediler
3.
le e
addû
: elbette hazırlık yaptılar
4.
lehu
: ona, o...
Tövbə Suresi, 75. Ayet:
Onlardan, bize lûtfuyla, keremiyle ihsanda bulunursa biz de yoksullara tasadduk ederiz ve mutlaka iyi kişilerden oluruz diye Allah'la ahdedenler de var....
Tövbə Suresi, 75. Ayet:
İçlerinden kimi de: Eğer bize lütuf ve kereminden ihsan ederse; andolsun ki, muhakkak tasadduk edeceğiz ve muhakkak salihlerden olacağız, diye Allah'a ahdetmişlerdi....
Tövbə Suresi, 75. Ayet:
Ve onlardan bazıları da Allah Teâlâ'ya ahdetmişti ki: «Eğer fazlından bize verir ise elbette tasaddukta bulunacağız ve elbette sâlih kimselerden olacağız.»...
Tövbə Suresi, 79. Ayet:
İnananlardan, istekleriyle ve farz edilenden fazla tasadduk edenlerle ve güçleri neye yetiyorsa ancak o kadar verenlerle alay edip onları ayıplayanları Allah, bu hareketlerinin karşılığı olarak cezâlandırır ve onlar için elemli bir azap var....
Tövbə Suresi, 79. Ayet:
Mü'minlerden, sadakalar hususunda, zekâttan başka bir de arzu ve istekle bağışta bulunanlara dil uzatanları ve ancak o didinerek ele geçirdiklerini tasadduk edenleri alaya alanları, Allah alaya alıp rezîl eder ve onlar için elem verici bir azâb vardır....
Tövbə Suresi, 101. Ayet:
Ve mimmen havlekum minel a’râbi munâfikûn(munâfikûne), ve min ehlil medîneti meredû alân nifâkı lâ ta’lemuhum, nahnu na’lemuhum, se nuazzibuhum merrateyni summe yur
addû
ne ilâ azâbin azîm(azîmin)....
Tövbə Suresi, 101. Ayet:
1.
ve mimmen (min men)
: ve o kimselerden
2.
havle-kum
: sizin etrafınızda
3.
min el a'râbi
: ve bedevî (göçebe) Araplar'dan
4.
Yusif Suresi, 88. Ayet:
1.
fe lemmâ
: böylece, olduğu zaman
2.
dehalû
: girdiler
3.
aleyhi
: ona (onun yanına, huzuruna)
4.
kâlû
: dediler...
Yusif Suresi, 88. Ayet:
Bundan sonra onun huzuruna girince şöyle dediler: “Ey azîz! Bize ve ailemize şiddetli darlık dokundu ve biz az sermaye ile geldik. Artık bize ölçeği tam olarak ver ve bize tasadduk et (sadaka ver). Muhakkak ki; Allah sadaka verenlerin mükâfatını verir."...
Yusif Suresi, 88. Ayet:
Huzûruna girdikleri zaman ey azîz dediler, biz de darda kaldık, açlığa düştük, âilemiz de ve pek değersiz bir karşılıkla geldik, bize zahîre ver ve tasadduk et bize, şüphe yok ki Allah lûtfedenleri sever....
Yusif Suresi, 88. Ayet:
Böylece onun (Yusuf'un) huzuruna girdikleri zaman, dediler ki: "Ey Vezir, bize ve ailemize şiddetli bir darlık dokundu; önemi olmayan bir sermaye ile geldik. Bize artık (yine) ölçeği tam olarak ver ve bize ilave bir bağışta bulun. Şüphesiz Allah, tasaddukta bulunanlara karşılığını verir."...
Yusif Suresi, 88. Ayet:
Kardeşleri (Mısır'a dönüp) Yûsuf'un yanına girince, «Ey aziz (vezir), bize ve ailemize darlık ve sıkıntı dokundu ; az bir sermaye ile geldik. Artık bize yine de ölçeği tam tut, tasaddukta bulun. Şüphesiz ki Allah sadaka verenleri mükâfatlandırır,» dediler....
Yusif Suresi, 88. Ayet:
Bunun üzerine vaktaki huzuruna girdiler, ey şanlı Azîz, dediler: bize ve ıyalimize zaruret messetti, pek ehemmiyetsiz bir sermaye ile de geldik, yine bize tam ölçü ver ve bize tesadduk buyur, çünkü Allah, tasadduk edenlere mükâfatını verir...
Yusif Suresi, 88. Ayet:
Böylece onun (Yusuf'un) huzuruna girdikleri zaman dediler ki: "Ey Vezir, bize ve ehlimize (ailemize) şiddetli bir darlık dokundu; önemi olmayan bir sermaye ile geldik. Bize artık (yine) ölçeği tam olarak ver ve bize ilave bir bağışta bulun. Şüphesiz Tanrı tasaddukta bulunanlara karşılığını verir."...
Yusif Suresi, 88. Ayet:
Onlar yanına vardıklarında dediler ki: Ey Aziz; bizi de ailemizi de darlık bastı, pek değersiz bir malla geldik. Bize yine tam ölçek ver de tasadduk et. Muhakkak ki Allah, tasadduk edenleri mükafaatlandırır....
Yusif Suresi, 88. Ayet:
Vaktâ ki, O'nun huzuruna girdiler. Dediler ki: «Ey azîz! Bizi de, ailemizi de zaruret kapladı ve bir değersiz sermaye ile gelmiş olduk. Artık bize ölçüyü tamamla, ve bize tasaddukta bulun. Şüphe yok ki, Allah Teâlâ tasaddukta bulunanları mükâfaata erdirir.»...
Yusif Suresi, 88. Ayet:
Onlar Mısır’a varıp Yusuf’un huzuruna girerek "Aziz vezir! dediler, biz de, ailemiz de yine darlık ve sıkıntıya düştük, biz bu sefer pek az bir meblağ getirebildik. Lütfen bize tahsisatımızı tam ölçek ver de, parasını veremediğimiz kısmı da sadakanız olsun. Şüphesiz ki Allah tasadduk edenleri fazlasıyla ödüllendirir."...
Yusif Suresi, 88. Ayet:
(Ya'kub'un oğulları, tekrar Mısır'a) Yûsuf'un yanına döndüklerinde dediler ki: "Ey vezir, bize ve çocuklarımıza darlık dokundu, değersiz de bir sermaye ile geldik, ama sen bizim için tam ölçü ver, bize tasadduk eyle; çünkü Allâh, tasadduk edenleri mükâfâtlandırır."...
Yusif Suresi, 88. Ayet:
Böylece onun (Yusuf'un) huzuruna girdikleri zaman, dediler ki: «Ey Vezir, bize ve ailemize şiddetli bir darlık dokundu; önemi olmayan bir sermaye ile geldik. Bize artık (yine) ölçeği tam olarak ver ve bize ilave bir bağışta bulun. Şüphesiz Allah, tasaddukta bulunanlara karşılığını verir.»...
Nəhl Suresi, 88. Ayet:
Ellezîne keferû ve s
addû
an sebîlillâhi zidnâhum azâben fevkal azâbi bimâ kânû yufsidûn(yufsidûne)....
Nəhl Suresi, 88. Ayet:
1.
ellezîne
: o kimseler, onlar
2.
keferû
: inkâr ettiler, örttüler
3.
ve s
addû
: ve men ettiler, engellediler
4.
an sebîlillâh...
Ənbiya Suresi, 27. Ayet:
Onlar, söz ile O'na tekaddüm etmiş olmazlar ve onlar O'nun emriyle amelde bulunurlar....
Həcc Suresi, 5. Ayet:
Yâ eyyuhen nâsu in kuntum fî raybin minel ba’si fe innâ halaknâkum min turâbin summe min nutfetin summe min alakatin summe min mudgatin muhallekatin ve gayri muhallekatin li nubeyyine lekum, ve nukırru fîl erhâmi mâ neşâu ilâ ecelin musemmen summe nuhricukum tıflen summe li teblugû eşuddekum ve minkum men yuteveffâ ve minkum men yuraddu ilâ erzelil umuri li keylâ ya’leme min ba’di ilmin şey’â(şey’an), ve terel arda hâmideten fe izâ enzelnâ aleyhel mâehtezzet ve rabet ve enbetet min kulli zevcin ...
Həcc Suresi, 5. Ayet:
1.
yâ eyyuhâ en nâsu
: ey insanlar
2.
in kuntum
: eğer siz iseniz
3.
fî
: içinde
4.
raybin
: şüphe
Furqan Suresi, 27. Ayet:
Ve yevme yeadduz zâlimu alâ yedeyhi yekûlu yâ leytenîttehaztu mear resûli sebîlâ(sebîlen)....
Furqan Suresi, 27. Ayet:
1.
ve yevme
: ve (o) gün
2.
yeaddu
: öfkeden, pişmanlıktan ısırır
3.
ez zâlimu
: zalim, zulmeden
4.
alâ yedey-hi
:...
Qəsəs Suresi, 7. Ayet:
Ve evhaynâ ilâ ummi mûsâ en erdıîh(erdıîhi), fe izâ hıfti aleyhi fe elkîhi fîl yemmi ve lâ tehâfî ve lâ tahzenî, innâ râddûhu ileyki ve câılûhu minel murselîn(murselîne)....
Qəsəs Suresi, 7. Ayet:
1.
ve evhaynâ
: ve vahyettik
2.
ilâ ummi
: annesine
3.
mûsâ
: Musa
4.
en erdıî-hi
: onu emzirmesi
Qəsəs Suresi, 85. Ayet:
İnnellezî farada aleykel kur’âne le râdduke ilâ meâd(meâdin), kul rabbî a’lemu men câe bil hudâ ve men huve fî dalâlin mubîn(mubînin)....
Qəsəs Suresi, 85. Ayet:
1.
inne
: muhakkak
2.
ellezî
: o ki
3.
farada
: farz kildi
4.
aleyke
: senin üzerine, sana
Məhəmməd Suresi, 1. Ayet:
Ellezîne keferû ve s
addû
an sebîlillâhi edalle a’mâlehum....
Məhəmməd Suresi, 1. Ayet:
1.
ellezîne
: onlar
2.
keferû
: inkâr ettiler
3.
ve s
addû
: ve alıkoydular, men ettiler
4.
an sebîlillâhi (sebîli allâhi)
Məhəmməd Suresi, 32. Ayet:
İnnellezîne keferû ve s
addû
an sebîlillâhi ve şâkkûr resûle min ba’di mâ tebeyyene lehumul hudâ len yedurrûllâhe şey’â(şey’en), ve seyuhbitu a’mâlehum....
Məhəmməd Suresi, 32. Ayet:
1.
inne ellezîne
: muhakkak ki onlar
2.
keferû
: inkâr ettiler, kâfir oldular
3.
ve s
addû
: ve engellediler, men ettiler
4.
an ...
Məhəmməd Suresi, 34. Ayet:
İnnellezîne keferû ve s
addû
an sebîlillâhi summe mâtû ve hum kuffârun fe len yagfirallâhu lehum....
Məhəmməd Suresi, 34. Ayet:
1.
inne ellezîne
: muhakkak ki onlar
2.
keferû
: inkâr ettiler, kâfir oldular
3.
ve s
addû
: ve engellediler, men ettiler
4.
an ...
Fəth Suresi, 25. Ayet:
Humullezîne keferû ve s
addû
kum anil mescidil harâmi vel hedye ma’kûfen en yebluga mahıllehu, ve lev lâ ricâlun mu’minûne ve nisâun mû’minâtun lem ta’lemûhum en tetaûhum fe tusîbekum minhum maarratun bi gayri ilm(ilmin), li yudhılallâhu fî rahmetihî men yeşâu, lev tezeyyelû le azzebnellezîne keferû minhum azâben elîmâ(elîmen)....
Fəth Suresi, 25. Ayet:
1.
hum
: onlar
2.
ellezîne
: o kimseler
3.
keferû
: inkâr ettiler
4.
ve s
addû
-kum
: ve sizi men ettiler, mani oldu...
Mücadilə Suresi, 5. Ayet:
1.
inne ellezîne
: muhakkak ki onlar
2.
yuhâddûne
: hududu aşanlar, muhalefet edenler
3.
allâhe
: Allah
4.
ve resûle-hu
Mücadilə Suresi, 12. Ayet:
Ey imân etmiş olanlar! Peygambere mahremâne maruzatta bulunmak istediğiniz zaman maruzatınızdan evvel fakirlere bir sadaka takdim ediniz, bu sizin için hayırlıdır ve ziyâde temizliktir. Fakat (tasadduk edecek bir şey) bulamaz iseniz artık şüphe yok ki Allah gafûrdur, rahîmdir....
Mücadilə Suresi, 13. Ayet:
Özel görüşmeden önce sadaka vermeniz halinde fakir düşeceğinizden mi korktunuz? Size emredilen bir bu tasadduku yapmadığınıza göre, Allah da sizi bundan muaf tuttu. Artık namazı hakkıyla ifa edin, zekâtı verin, Allah’a ve Resulüne itaat edin! Allah bütün yaptıklarınızdan haberdardır....
Mücadilə Suresi, 16. Ayet:
İttehazû eymânehum cunneten fe s
addû
an sebîlillâhi fe lehum azâbun muhîn(muhînun)....
Mücadilə Suresi, 16. Ayet:
1.
ittehazû
: edindiler
2.
eymâne-hum
: kendi yeminlerini
3.
cunneten
: siper olarak, siper
4.
fe
: artık, sonra, ...
Mücadilə Suresi, 20. Ayet:
İnnellezîne yuhâddûnallâhe ve resûlehû ulâike fîl ezellîn(ezellîne)....
Mücadilə Suresi, 20. Ayet:
1.
inne ellezîne
: muhakkak onlar
2.
yuhâddûne
: haddi aşarlar
3.
allâhe
: Allah
4.
ve resûle-hû
: ve onun resûlü<...
Mücadilə Suresi, 22. Ayet:
Lâ tecidu kavmen yû’munûne billâhi vel yevmil âhîri yuvâddûne men hâddallâhe ve resûlehu ve lev kânû âbâehum ve ebnâehum ve ihvânehum ev aşîretehum, ulâike ketebe fî kulûbihimul îmâne ve eyyedehum bi rûhin minhu, ve yudhıluhum cennâtin tecrî min tahtihâl enhâru hâlidîne fîhâ, radıyallâhu anhum ve radû anhu, ulâike hizbullâh(hizbullâhi), e lâ inne hizbullâhi humul muflihûn(muflihûne)....
Mücadilə Suresi, 22. Ayet:
1.
lâ tecidu
: bulamazsın
2.
kavmen
: kavmi
3.
yu'minûne
: îmân ederler
4.
bi allâhi
: Allah'a
Cümə Suresi, 11. Ayet:
Ve izâ reev ticâreten ev lehveninf
addû
ileyhâ ve terekûke kâimâ(kâimen), kul mâ indallâhi hayrun minel lehvi ve minet ticâreh(ticâreti), vallâhu hayrur râzıkîn(râzıkîne)....
Cümə Suresi, 11. Ayet:
1.
ve izâ
: ve olduğu zaman
2.
raev
: gördüler
3.
ticâreten
: bir ticaret
4.
ev
: veya
<...
Münafiqun Suresi, 2. Ayet:
İttehazû eymânehum cunneten fe s
addû
an sebîlillâh(sebîlillâhi), innehum sâe mâ kânû ya’melûn(ya’melûne)....
Münafiqun Suresi, 2. Ayet:
1.
ittehazû
: edindiler
2.
eymâne-hum
: kendi yeminleri
3.
cunneten
: kalkan, siper
4.
fe s
addû
: böylece saptılar...
Münafiqun Suresi, 7. Ayet:
Humullezîne yekûlûne lâ tunfikû alâ men inde resûlillâhi hattâ yenf
addû
, ve lillâhi hazâinus semâvâti vel ardı ve lâkinnel munâfikîne lâ yefkahûn(yefkahûne)....
Münafiqun Suresi, 7. Ayet:
1.
hum(u) ellezîne
: onlar ki
2.
yekûlûne
: derler
3.
lâ tunfikû
: infâk etmeyin, vermeyin
4.
alâ men
: kimselere<...
Fəcr Suresi, 18. Ayet:
Ve lâ tehâddûne alâ taâmil miskîn(miskîni)....
Fəcr Suresi, 18. Ayet:
1.
ve lâ tehâddûne
: ve birbirinizi teşvik etmiyorsunuz
2.
alâ taâmi
: doyurmaya, doyurma konusunda
3.
el miskîni
: fakir, yoksul
...
Əhzab Suresi, 35. Ayet:
Muhakkak ki İslâm'ı kabul etmiş erkekler ve İslâm'ı kabul etmiş kadınlar, iman eden erkekler ve iman eden kadınlar, itaat eden erkekler ve itaat eden kadınlar, sadık (sözünü yerine getiren) erkekler ve sadık kadınlar, sabreden erkekler ve sabreden kadınlar, huşû eden (hakikati fark etmenin getirisi olan hassasiyet hâli) erkekler ve huşû eden kadınlar, tasaddukta bulunan (sadaka - zekât veren) erkekler ve tasaddukta bulunan kadınlar, orucu yaşayan erkekler ve orucu yaşayan kadınlar, ırzlarını kor...
Əhzab Suresi, 35. Ayet:
Şüphe yok ki, İslâmiyet'i kabul eden erkekler ve İslâmiyet'i kabul eden kadınlar ve imân eden erkekler ve imân eden kadınlar ve taate müdavim erkekler ve taate devam eden kadınlar ve sadâkatli erkekler ve sadâkatli kadınlar ve sabırlı erkekler ve sabırlı kadınlar ve hak için mütevazi erkekler ve tevazuda bulunan kadınlar ve sadaka veren erkekler ve tasaddukta bulunan kadınlar ve oruç tutan erkekler ve oruçlu kadınlar ve namuslarını muhafaza eden erkekler ile kadınlar ve Allah Teâlâ'yı çokça zikr...