Axtarış Nəticələri
Ana Səhifə
Surələr
Məallər
Blog
Bəqərə Suresi, 52. Ayet:
(yaptığınız fena işten tevbe ettikten) sonra sizi
afve
tmiştik; (size olan nimetimize) şükredesiniz diye....
Bəqərə Suresi, 52. Ayet:
sonra bunun arkasından da sizden
afve
ttik, gerekti ki şükredecektiniz...
Bəqərə Suresi, 52. Ayet:
Bil'âhare sizi bundan sonra da
afve
tmişdik. Gerekdi ki şubedesiniz. ...
Bəqərə Suresi, 58. Ayet:
Bir vakit de (Tîh sahrasından çıktıktan sonra): “- Şu Kudüs şehrine girin de nimetlerinden dilediğinizi, bol bol yeyin; kapısından secde ederek girin ve “Hıtta” deyin (günahınızdan istiğfar edin) ki, günahlarınızı
afve
delim. Biz, ihsan (iyilik ve itâat) edenlere, sevabı daha artıracağız.” demiştik....
Bəqərə Suresi, 128. Ayet:
Ey Rabbimiz, bizi sana teslim ve ihlâs sahibi olmakta sabit kıl. Soyumuzdan bir topluluğu da, Sana boyun eğen bir ümmet yap; bize ibadet yollarımızı ve hac vazifelerimizi göster, kusurlarımızı
afve
dip tevbemizi kabul buyur. Muhakkak ki, Sen tevbeleri kabul edensin, müminlere merhamet buyuransın....
Bəqərə Suresi, 178. Ayet:
Ey iman edenler! (kasden) öldürülmüşler için size kısas (misilleme yapmak) farz kılındı: Hür ile hür, köle ile köle, kadın ile kadın kısas olunur. (ölen müslüman olduğu halde, öldüren hür, köle ve kadın, her kimse kısas olunur, yani öldürdüğüne karşılık öldürülür.) Öldürülmüş olanın kardeşinden (verese ve velisinden) katilin lehine olarak bir şey bağışlansa da kısas düşürülse, ölünün velisi, hakkından ziyade olmıyarak, örfe göre diyet almalıdır; katil de maktulün velisine, icap eden diyeti güzel...
Bəqərə Suresi, 178. Ayet:
Ey o bütün iman edenler! Maktuller hakkında üzerinize kısas yazıldı: hürre hür, köleye köle, dişiye dişi, bunun üzerine her kim kardeşinden cüz'î bir
afve
mazhar olursa o vakit vazife birinin o marufu takib etmesi birinin de ona borcunu güzellikle ödemesidir bu, rabbınızdan bir tahfif ve bir rahmettir, her kim bunun arkasından yine tecavüz ederse artık ona elîm bir azab vardır...
Bəqərə Suresi, 187. Ayet:
Oruç gecesi, kadınlarınıza yaklaşmanız size helâl kılındı. Onlar, sizin için fenalığa karşı koruyucu bir elbise ve siz de onlar için koruyucu bir elbise gibisiniz. Allah, nefislerinize emniyet edemiyeceğinizi bildiği için, üzerinize rahmeti ile ihsan edip günahınızı
afve
tti. Şimdi hanımlarınıza gecelerde mübaşerette bulunun ve Allah’ın sizler için mübah takdir ettiği üremeyi isteyin; ve gece ile gündüzü ayıran fecrin beyaz ipliği, gecenin siyah ipliğinden sizce seçilinceye kadar yeyin, için. Son...
Bəqərə Suresi, 187. Ayet:
Oruç gecesi kadınlarınıza ilişmeniz size helâl buyuruldu, onlar sizin için bir libas siz de onlar için bir libas mesabesindesiniz, Allah nefsinize emniyyet edemiyeceğinizi bildiği için müraceatınızı kabul buyurdu ve sizden
afve
tti, şimdi onlara mübaşerette bulunun ve Allahın sizler için yazdığını isteyin ve tâ fecrin beyaz ipliği siyah iplikten sizce seçilinceye kadar yeyin için, sonra da ertesi geceye kadar orucu tam tutun, bununla beraber siz mescidlerde i'tikâf halinde iken onlara mübaşerette...
Bəqərə Suresi, 219. Ayet:
Yes’elûneke anil hamri vel meysir(meysiri), kul fîhimâ ismun kebîrun ve menâfiu lin nâsi, ve ismuhumâ ekberu min nef’ihimâ ve yes’elûneke mâzâ yunfikûn(yunfikûne) kulil
afve
, kezâlike yubeyyinullâhu lekumul âyâti leallekum tetefekkerûn(tetefekkerûne)....
Bəqərə Suresi, 219. Ayet:
1.
yes'elûne-ke
: sana soruyorlar, sorarlar
2.
an el hamri
: şaraptan
3.
ve el meysiri
: ve kumar
4.
kul
: de, söy...
Bəqərə Suresi, 237. Ayet:
Ve eğer onları kendilerine el sürmeden boşar da mehir kesmiş bulunursanız o vakit borc o kesdiğiniz mıkdarın yarısıdır meğerki kadınlar
afve
tsinler veya nikâhın düğümü elinde bulunan erkek
afve
tsin, erkekler! sizin
afve
tmeniz takvaya daha yakındır, aranızdaki fazlı unutmayın şüphesiz ki Allah her ne yaparsanız görür....
Ali-İmran Suresi, 134. Ayet:
O müttekîler ki bollukta ve darlıkta infak ederler, ve kızdıklarında öfkelerini yutarlar ve nasın kusurlarını
afve
dicidirler, Allah da muhsinleri sever...
Ali-İmran Suresi, 153. Ayet:
O vakit siz, (harb meydanından) boyuna uzaklaşıyor, bir kimseye dönüb bakmıyordunuz. Peygamber ise arkanızdan sizi çağırıyordu. Bunun üzerine (Allah) sizi keder üstüne kederle cezalandırdı. (Allahın sizi
afve
tmesi) ne elinizden gidene, ne de başınıza gelene esef etmemeniz içindir. Allah ne yaparsanız hakkıyle haberdârdır. ...
Ali-İmran Suresi, 155. Ayet:
O iki cem'iyyet çarpıştığı gün içinizden arkasını çevirenler, hakikaten onları Şeytan sırf ba'zı kesibleri behanesile kaydırmak istedi, maamafih Allah kendilerinden
afve
tti, Allah gafurdur halimdir...
Ali-İmran Suresi, 155. Ayet:
Hakıykat, iki ordu karşılaşdığı gün içinizden geri dönenler (yok mu?), onları, irtikâb etdikleri ba'zı şeyler yüzünden, ancak şeytan kaydırmak istedi. Andolsun Allah (yine) onları
afve
tdi. Çünkü Allah şübhesiz çok yarlığayıcıdır, halimdir (Ukuubetde, cezada acele edici değildir). ...
Ali-İmran Suresi, 159. Ayet:
Deme ki mahza Allahdan bir rahmet iledir ki sen onlara yumuşak bulundun, eğer katı yürekli bir nobran olsa idin elbette etrafından dağılmış gitmişlerdi, o halde kusurlarını
afve
t de günahlarına istiğfar ediver ve emirde reylerini al, sonra da azmettin mi artık Allaha mütevekkil ol, çünkü Allah mütevekkil olanları sever...
Nisa Suresi, 22. Ayet:
Bir de babalarınızın nikâhladığı kadınları kendinize nikâhlamayın. Cahiliyyet devrinde geçen
afve
dilmiş geçmiştir. Şüphe yok ki o, pek çirkindi; Allah’ın buğzuna sebepti, o ne fena bir âdet idi!......
Nisa Suresi, 23. Ayet:
Size şunları nikâhlamak haram kılındı: Analarınız (ananızın anası ve babanızın anası ne kadar yukarı çıkarsa), kızlarınız (kızlarınızın kızı ve oğullarınızın kızı, ne kadar aşağı inilirse), kız kardeşleriniz (ana baba bir, baba bir ve ana bir kardeşler dahil), halalarınız (bütün baba ve dede kız kardeşleri dahildir), teyzeleriniz (anne ve büyük annelerin kız kardeşleri dahil) erkek ve kız kardeşlerinizin kızları (kardeşlerin torunları ne kadar aşağı inilirse), süt analarınız (süt büyük anneler d...
Nisa Suresi, 43. Ayet:
Ey iman edenler! Siz sarhoşken ne söylediğinizi bilinceye kadar, bir de cünub iken-yolcu olmanız müstesna- gusül yapmadıkça namaza yaklaşmayın. Eğer hasta olur veya bir yolculukta bulunursanız, yahut sizden biriniz ayak yolundan gelirse, yahutta kadınlara dokunup da bir su bulamazsanız o vakit pâk bir toprağa teyemmüm edin; yüzlerinize ve ellerinize (dirseklerinize kadar) sürün. Şüphesiz ki Allah çok
afve
dici, çok bağışlayıcıdır. (Bakara, ve Maide 91. âyetlere bak.)...
Nisa Suresi, 43. Ayet:
Ey îman edenler, siz, serhoşken, ne söyleyeceğinizi bitinceye ve cünüb iken de - yolcu olmanız müstesna - gusül edinceye kadar namaza yaklaşmayın. Eğer hasta olur, ya bir sefer üzerinde bulunursanız, yahud sizden biriniz ayak yolundan gelirse, yahud da kadınlara dokunub da bir su bulamazsanız o vakit temiz bir toprağa teyemmüm edin; yüzlerinize ve ellerinize sürün. Şübhesiz Allah çok
afve
dici, çok yarlığayıcıdır. ...
Nisa Suresi, 99. Ayet:
Çünkü Allah’ın bunlardan o günahı
afve
tmesi umulur. Allah çok
afve
dici, çok bağışlayıcıdır....
Nisa Suresi, 99. Ayet:
İşte onlar (böyle). Allahın onları
afve
deceğini umabilir (ler). Allah çok
afve
dici, çok yarlığayıcıdır. ...
Nisa Suresi, 149. Ayet:
Bir hayrı açıklar veya gizlerseniz yâhud bir kötülüğü
afve
derseniz şübhe yok ki Allah afvi çok bir kadîr bulunuyor...
Nisa Suresi, 149. Ayet:
Eğer bir hayrı açıklar veya onu gizlerseniz, yahud fenalığı da
afve
derseniz şübhe yok ki Allah çok bağışlayıcıdır. Her şey'e hakkıyle kaadirdir. ...
Nisa Suresi, 153. Ayet:
Ehli kitab senden üzerlerine Semadan bir kitab indirivermeni istiyorlar, çok görme Musâya bundan daha büyüğünü teklif ettiler, «Allahı bize açıktan göster» dediler de zulümlerile kendilerini yıldırım çarptı, sonra kendilerine o kadar açık mu'cizeler gelmişken tuttular danaya taptılar, derken biz bunlardan
afve
ttik de Musâya kahir bir saltanat verdik...
Nisa Suresi, 153. Ayet:
Ehl-i kitâb, senin üzerlerine gökten bir kitab indirmeni isterler. Hakıykat, onlar Mûsâdan daha büyüğünü istemişler de «Allahı açıkdan bize göster» demişlerdi. İşte zulümleri yüzünden onları yıldırım çarpmışdı. Bil'âhare kendilerine bunca açık âyetler ve deliller geldikden sonra da (Tanrı diye) buzağıya tutunmuşlardı. Nihayet biz (tevbe etdikleri için) bunları
afve
tmişdik. Biz Musâya apaçık (nice) hüccet (ler) verdik. ...
Maidə Suresi, 13. Ayet:
Sonra bu misaklarını nakzettikleri içindir ki biz onları lâ'netledik ve kalblerini kas katı ettik, kelimeleri yerlerinden oynatarak tahrif ederler, ıhtar edildikleri hakikatlerden hazz almayı unuttular, içlerinden pek azı müstesna olmak üzere onlardan daima bir hainliğe muttali' olur durursun, yine sen onlardan
afve
t ve aldırma, çünkü Allah ihsan edenleri sever...
Maidə Suresi, 101. Ayet:
Ey îman edenler, Allahın
afve
tdiği şeyleri — ki eğer size açıklanırsa ve siz bunları Kur'an inerken sorub da hükmü kendinize izhar edilirse fenanıza gidecekdir — sormayın. Allah çok yarlığayıcıdır, cezada da aceleci değildir. ...
Əraf Suresi, 199. Ayet:
Huzil
afve
ve’mur bil urfi ve a’rıd anil câhilîn(câhilîne)....
Əraf Suresi, 199. Ayet:
1.
huzil
afve
(huz el
afve
)
: affı ahzet, af yolunu tut, affı benimse, affı kendine usül edin
2.
ve'mur (ve u'mur)
: ve emret
3.
bil urfi (bi el urfi)
: irfan ile
Tövbə Suresi, 43. Ayet:
Allah senden
afve
tti ya, şu neden onlara izin verdin de beklemedin ki doğru söyliyenler sence tebeyyün ede ve yalancıları bilesin?...
Tövbə Suresi, 66. Ayet:
Biyhude i'tizar etmeyin, iyman ettiğinizi söyledikten sonra küfürünüzü açığa vurdunuz, içinizden bir kısmını
afve
dersek bir kısmını cürümlerinde ısrar ettiklerinden dolayı azabımıza uğratacağız...
Tövbə Suresi, 66. Ayet:
(Bîhude) özür dilemiye kalkmayın. Siz îman (etdiğinizi ikramdan sonra küfretdiniz. içinizden bir zümreyi
afve
tsek bile (diğer) bir güruhunu — onlar mücrim (cürümlerinde musir) kimseler oldukları için — azâblandıracağız. ...
Tövbə Suresi, 117. Ayet:
Andolsun ki Allah, peygamberini (muhaarebeden geri kalanlara izin verildiğinden dolayı
afve
tdiği gibi) içlerinden bir takımının gönülleri hemen hemen eğrilmek üzere iken güdük zamanında ona (o peygambere) tâ'bi' olan Muhacirlerle ensaarı da tevbeye muvaffak buyurdu ve sonra onların (bu) tevbelerini kabul eyledi. Çünkü O çok esirgeyici, çok bağışlayıcıdır. ...
Həcc Suresi, 60. Ayet:
Bu, böyledir. (Mü'minlerden) kim (müşrikler tarafından) kendisine edilen ukuubete (cezâye) tıbkısıyle mukaabele eder de sonra yine aleyhine zulüm ve tecâvüz olunursa Allah her halde ona yardım eder. Hiç şübhesiz Allah çok
afve
dici, çok yarlığayıcıdır. ...
Nur Suresi, 22. Ayet:
Bir de içinizden fadl-ü vüs'at sahibi olanlar karabet sahiblerine, miskînlere ve Allah yolunda muhacirlere vergisini vermekten kusur etmesin ve
afve
tsin, aldırmasın, Allahın size mağrifet etmesini arzu etmez misiniz? Allah gafurdur rahîmdir...
Nur Suresi, 22. Ayet:
Sizden (dînde) fazıylet ve (dünyâda) servet saahibi olanlar, akrabaasına, yoksullara, Allah yolunda hicret edenlere vermelerinde kusur etmesin,
afve
tsin, aldırış etmesin. Allahın sizi yarlığamasını sevmez misiniz? Allah çok yarlığayıcı, çok esirgeyicidir. ...
Şura Suresi, 30. Ayet:
Başınıza ne musıybet geldi ise kendi ellerinizin kazancı iledir, halbuki bir çoğundan
afve
diyor....
Şura Suresi, 30. Ayet:
Sizi çarpan her musîybet, kendi ellerinizin (ihtiyarınızın) işleyib kazandığı (günâhlar) yüzündendir. (Bununla beraber Allah) bir çoğunu da
afve
der (de musıybete uğratmaz.) ...
Şura Suresi, 40. Ayet:
Kötülüğün cezası da misli kötülüktür, fakat her kim
afve
dip ıslâh ederse onun da ecri Allahadır, her halde o zalimleri sevmez...
Şura Suresi, 40. Ayet:
Kötülüğün karşılığı ona denk bir kötülük (bir misilleme) dir. Fakat kim
afve
der, barışı sağlarsa mükâfatı Allaha âiddir. Şübhe yok ki O, zaalimleri asla sevmez. ...
Təğabun Suresi, 14. Ayet:
Ey o bütün iyman edenler! Haberiniz olsun ki çiftleriniz ve evlâdlarınızdan size düşman vardır, onun için onların mahzurlarından sakının, bununla beraber
afve
der, kusurlarına bakmaz, örterseniz şübhe yok ki Allah gafurdur rahîmdir...
Təğabun Suresi, 14. Ayet:
Ey îman edenler, eşlerinizin, evlâdlarınızın içinde hakıykaten size düşman (olanlar) da vardır. O halde onlardan sakının. (Bununla beraber)
afve
der, kusurlarını başlarına kakmaz, örterseniz şübhesiz Allah çok yarlığayıcı, çok esirgeyicidir. ...