Axtarış Nəticələri
Ana Səhifə
Surələr
Məallər
Blog
Bəqərə Suresi, 19. Ayet:
Veya gökten (sağnak halinde) boşanan, içinde karanlıklar, bir gürleme, bir şimşek bulunan şiddetli yağmura (tutulmuş şaşkın kimselerin perişan haline) benzerler ki yıldırımın (dehşetinden) ölüm korkusuyla parmaklarını kulaklarına tıkarlar. Allah (in kudreti, ilmi ve hükümranlığı) kâfirleri (her tarafından) kuşatmıştır....
Bəqərə Suresi, 19. Ayet:
Yahut gökten inen sağnağa tutulmuş gibilerdir ki; onda karanlıklar, gök gürültüsü ve şimşek vardır. Yıldırımlardan ölmek korkusuyla parmaklarını kulaklarına tıkarlar. Allah kafirleri çepeçevre kuşatıcıdır....
Bəqərə Suresi, 264. Ayet:
Ey iman edenler, Allah'a ve ahiret gününe inanmayıp, insanlara karşı gösteriş olsun diye malını infak eden gibi minnet ve eziyet ederek sadakalarınızı geçersiz kılmayın. Böylesinin durumu, üzerinde toprak bulunan bir kayanın durumuna benzer; üzerine sağnak bir yağmur düştü mü, onu çırılçıplak bırakıverir. Onlar kazandıklarından hiç bir şeye güç yetiremez (elde edemez)ler. Allah, kâfirler topluluğuna hidayet vermez....
Bəqərə Suresi, 264. Ayet:
Ey iman edenler, sadakalarınızı, başa kakmak, kalp kırmak suretiyle boşa çıkarmayın. Tıpkı malını insanlara gösteriş için dağıtan; Allah'a ve ahiret gününe inanmayan herif gibi. Artık onun durumu, üstünde biraz toprak bulunan ve üzerine bir sağnağın inip kendisini bütün yalçınlığı ile ortada bıraktığı bir kaya gibidir. Böyle kimseler, yaptıklarının hiçbir yararını görmezler. Allah, inkarcılar topluluğunu doğru yola çıkarmaz....
Bəqərə Suresi, 264. Ayet:
Ey iman edenler! Sadakalarınızı, başa kakmak, gönül kırmakla boşa gidermeyin. O adam gibi ki, insanlara gösteriş için malını dağıtır da ne Allah'a inanır, ne ahiret gününe. Artık onun hâli, bir kayanın hâline benzer ki, üzerinde biraz toprak varmış, derken şiddetli bir sağnak inmiş de onu yalçın bir kaya halinde bırakıvermiş. Öyle kimseler, kazandıklarından hiçbir şey elde edemezler. Allah, kâfirler topluluğunu doğru yola iletmez....
Bəqərə Suresi, 264. Ayet:
Ey inananlar, Tanrı'ya ve ahiret gününe inanmayan, insanlara karşı gösteriş olsun diye malını infak eden gibi minnet ve eziyet ederek sadakalarınızı geçersiz kılmayın. Böylesinin durumu, üzerinde toprak bulunan bir kayanın durumuna benzer; üzerine sağnak bir yağmur düştü mü onu çırılçıplak bırakıverir. Onlar kazandıklarından hiç birşeye güç yetiremez (elde edemez)ler. Tanrı kafirler kavmine hidayet vermez....
Bəqərə Suresi, 264. Ayet:
Ey inananlar, insanlara gösteriş için malını verip Allah'a ve âhiret gününe inanmayan adam gibi, başa kakmak ve eziyet etmekle sadakalarınızı boşa çıkarmayın. Öylesinin durumu, üzerinde biraz toprak bulunan şu kayaya benzer ki, bir sağnak indi de (üstündeki toprağı silip süpürerek) onu sert bir taş halinde bıraktı. (Böyleleri), kazandıklarından bir şey elde edemezler. Allâh, kâfir toplumu doğru yola iletmez....
Bəqərə Suresi, 265. Ayet:
Yalnızca Allah'ın rızasını istemek ve kendilerinde olanı kökleştirip güçlendirmek için mallarını infak edenlerin örneği, yüksekçe bir tepede bulunan, sağnak yağmur aldığında ürünlerini iki kat veren bir bahçenin örneğine benzer ki ona sağnak yağmur isabet etmese de bir çisintisi (vardır). Allah, yaptıklarınızı görendir....
Bəqərə Suresi, 265. Ayet:
Allah'ın hoşnutluğunu aramak ve kendilerini veya bir kısmını Allah yolunda pay sahibi kılmak için mallarını harcayanların durumu ise bir tepenin üstünde bulunan, üzerine kuvvetli bir sağnağın yağıp meyvelerini iki kat artırdığı bir bahçenin durumuna benzer. Bir sağnak yağmazsa, ona mutlaka bir çisinti düşer. Allah, yaptıklarınızı gözetliyor....
Bəqərə Suresi, 265. Ayet:
Allah'ın rızasını aramak, kendilerini veya kendilerinden bir kısmını Allah yolunda sabit kılmak için mallarını Allah yolunda harcayanların hâli ise, bir tepedeki güzel bir bahçenin hâline benzer ki, ona kuvvetli bir sağnak düşmüş de yemişlerini iki kat vermiştir. Böyle bir bahçeye yağmur düşmese bile mutlaka bir çisenti vardır. Allah, yaptıklarınızı görür....
Bəqərə Suresi, 265. Ayet:
Yalnızca Tanrı'nın rızasını istemek ve nefslerinde olanı kökleştirip güçlendirmek için mallarını infak edenlerin örneği, yüksekçe bir tepede bulunan, sağnak yağmur aldığında ürünlerini iki kat veren bir bahçenin örneğine benzer ki ona sağnak yağmur isabet etmese de bir çisintisi (vardır). Tanrı yaptıklarınız görendir....
Bəqərə Suresi, 265. Ayet:
Yalnızca Allah'ın rızasını istemek ve kendilerinde olanı kökleştirip güçlendirmek için mallarını infak edenlerin örneği, yüksekçe bir tepede bulunan, sağnak yağmur aldığında ürünlerini iki kat veren bir bahçenin örneğine benzer ki ona sağnak yağmur isabet etmese de bir çisintisi (vardır) . Allah, yapmakta olduklarınızı görendir....
Ənam Suresi, 128. Ayet:
Ve yevme yahşuruhum cemîa(cemîan), yâ ma’şerel cinni kadisteksertum minel ins(insi) ve kâle evliyauhum minel insi rabbenestemtea ba’dunâ biba’dın ve bel
agnâ
ecelenellezî eccelte lenâ, kâlen nâru mesvâkum hâlidîne fîhâ illâ mâ şâallâhu, inne rabbeke hakîmun alîm(alîmun). ...
Ənam Suresi, 128. Ayet:
1.
ve yevme
: ve (o) gün
2.
yahşuru-hum
: onları toplar
3.
cemîa
: hepsini
4.
yâ ma'şere el cinni
: ey cin toplulu...
Əraf Suresi, 48. Ayet:
Ve nâdâ ashâbul'a'râfi ricâlen ya'rifunehum bi sîmâhum kâlû mâ
agnâ
ankum cem'ukum ve mâ kuntum testekbirûn(testekbirûne). ...
Əraf Suresi, 48. Ayet:
1.
ve nâdâ
: ve seslendiler
2.
ashâbu el a'râfi
: A'raf ehli, halkı
3.
ricâlen
: adamlar
4.
ya'rifûne-hum
: onları...
Tövbə Suresi, 74. Ayet:
Yahlifûne billâhi mâ kâlû, ve lekad kâlû kelimetel kufri ve keferû ba’de islâmihim ve hemmû bi mâ lem yenâlû, ve mâ nekamû illâ en
agnâ
humullâhu ve resûluhu min fadlihi, fe in yetûbû yeku hayran lehum, ve in yetevellev yuazzibhumullâhu azâben elîmen fîd dunyâ vel âhirah(âhirati), ve mâ lehum fîl ardı min veliyyin ve lâ nasîr(nasîrin)....
Tövbə Suresi, 74. Ayet:
1.
yahlifûne
: yemin ediyorlar
2.
bi allâhi
: Allah'a
3.
mâ kâlû
: söylemediler
4.
ve lekad
: ve andolsun ki
<...
Hicr Suresi, 84. Ayet:
Fe mâ
agnâ
anhum mâ kânû yeksibûn(yeksibûne)....
Hicr Suresi, 84. Ayet:
1.
fe
: böylece, buna rağmen
2.
mâ
agnâ
: fayda vermedi
3.
an-hum
: onlardan, onlara
4.
mâ kânû
: oldukları şey(le...
Şüəra Suresi, 207. Ayet:
Mâ
agnâ
anhum mâ kânû yumetteûn(yumetteûne)....
Şüəra Suresi, 207. Ayet:
1.
mâ
agnâ
an-hum
: onlara fayda vermez
2.
mâ
: şey
3.
kânû
: oldular
4.
yumetteûne
: metalandırılırlar
<...
Zümər Suresi, 50. Ayet:
Kad kâlehellezîne min kablihim fe mâ
agnâ
anhum mâ kânû yeksibûn(yeksibûne). ...
Zümər Suresi, 50. Ayet:
1.
kad
: olmuştu
2.
kâle-hâ
: onu dedi
3.
ellezîne
: onlar
4.
min
: den
Əhqaf Suresi, 26. Ayet:
Ve lekad mekkennâ hum fî mâ in mekkennâkum fîhi ve cealnâ lehum sem’an ve ebsâren ve ef’ideten fe mâ
agnâ
anhum sem’uhum ve lâ ebsâruhum ve lâ ef’idetuhum min şey’in iz kânû yechadûne bi âyâtillâhi ve hâka bihim mâ kânû bihî yestehziûn(yestehziûne)....
Əhqaf Suresi, 26. Ayet:
1.
ve lekad
: ve andolsun ki
2.
mekkennâ-hum
: onlara imkân (tasarruf hakkı ve kudret) verdik
3.
fî mâ
: şeyin içinde
4.
in
...
Fəth Suresi, 26. Ayet:
İnkar edenler, gönüllerindeki öfke ve bağnazlığı, cahiliyye döneminin fanatizmini ateşlediklerinde, ALLAH elçisinin ve inananların üzerine huzurunu indirmiş ve onların erdemlilik sözünü tutmalarını sağlamıştı. Onlar buna tam yaraşan ve hakkeden kimselerdi. ALLAH herşeyi bilendir....
Nəcm Suresi, 48. Ayet:
Ve ennehu huve
agnâ
ve aknâ....
Nəcm Suresi, 48. Ayet:
1.
ve enne-hu
: ve muhakkak ki o
2.
huve
: o
3.
agnâ
: zengin eden
4.
ve aknâ
: ve varlıklı kılan
Qəmər Suresi, 11. Ayet:
Bunun üzerine göğün kapılarını sağnak halinde boşanan su ile açıverdik....
Təğabun Suresi, 6. Ayet:
Zâlike bi ennehu kânet te'tîhim rusuluhum bil beyyinâti fe kâlû e beşerun yehdûnenâ fe keferû ve tevellev vest
agnâ
llâh(vest
agnâ
llâhu), vallâhu ganiyyun hamîd(hamîdun)....
Təğabun Suresi, 6. Ayet:
1.
zâlike
: işte bu
2.
bi
: sebebiyle
3.
enne-hu
: onların ..... olmaları
4.
kânet
: oldu
Haqqə Suresi, 28. Ayet:
Mâ
agnâ
annî mâliyeh....
Haqqə Suresi, 28. Ayet:
1.
mâ
agnâ
: fayda vermedi
2.
annî
: benden, bana
3.
mâli-yeh
: benim malım
...
Əbəsə Suresi, 5. Ayet:
Emmâ menist
agnâ
....
Əbəsə Suresi, 5. Ayet:
1.
emmâ
: fakat
2.
men(i)
: kimse
3.
ist
agnâ
: ihtiyaç hissetmedi, kendini müstağni gördü bir şeye muhtaç olmadığını sandı
...
Leyl Suresi, 8. Ayet:
Ve emmâ men bahıle vest
agnâ
....
Leyl Suresi, 8. Ayet:
1.
ve emmâ
: ve fakat
2.
men
: kim
3.
bahıle
: cimrilik etti
4.
ve ist
agnâ
: ve kendini müstağni gördü, hiçbir şey...
Duha Suresi, 8. Ayet:
Ve vecedeke âilen fe
agnâ
....
Duha Suresi, 8. Ayet:
1.
ve vecede-ke
: ve seni buldu
2.
âilen
: yokluk
3.
fe
: sonra
4.
agnâ
: gani kıldı, zengin kıldı
İnşirah Suresi, 2. Ayet:
Ve ved
agnâ
anke vizrek(vizreke)....
İnşirah Suresi, 2. Ayet:
1.
ve
: ve
2.
vad
agnâ
: biz indirdik (kaldırdık)
3.
anke
: senden
4.
vizre-ke
: senin yükün
...
Ələq Suresi, 7. Ayet:
En reâhust
agnâ
....
Ələq Suresi, 7. Ayet:
1.
en reâ-hu
: kendini görmesi
2.
ist
agnâ
: müstağni, Allah'a ve hiçbir şeye ihtiyacı olmadığını sanması
...
Təbbət Suresi, 2. Ayet:
Mâ
agnâ
anhu mâluhu ve mâ keseb(kesebe)....
Təbbət Suresi, 2. Ayet:
1.
mâ
agnâ
an-hu
: ona fayda vermedi, zenginlik sağlamadı
2.
mâlu-hu
: onun malı
3.
ve
: ve
4.
mâ
: şey
...
Mömin Suresi, 82. Ayet:
E fe lem yesîrû fîl ardı fe yenzurû keyfe kâne âkıbetullezîne min kablihim, kânû eksere minhum ve eşedde kuvveten ve âsâren fîl ardı femâ
agnâ
anhum mâ kânû yeksibûn(yeksibûne). ...
Mömin Suresi, 82. Ayet:
1.
e
: mi
2.
fe
: öyleyse
3.
lem yesîrû
: dolaşmadılar
4.
fî
: de
Tövbə Suresi, 74. Ayet:
YȞLFWN BÄLLH MÄ QÄLWÄ WLQD QÄLWÄ KLM ÄLKFR WKFRWÄ BĄD SLÄMHM WHMWÄ BMÄ LM YNÄLWÄ WMÄ NQMWÄ LÄ ĀN ĀĢNÄHM ÄLLH WRSWLH MN FŻLH FN YTWBWÄ YK XYRÄ LHM WN YTWLWÄ YĄŽBHM ÄLLH ĄŽÄBÄ ĀLYMÄ FY ÄLDNYÄ WÄLXR WMÄ LHM FY ÄLĀRŻ MN WLY WLÄ NṠYR...
Bəqərə Suresi, 264. Ayet:
"Ey iman etmiş kimseler! Allah'a ve son güne inanmadığı hâlde malını insanlara gösteriş için harcayan kimse gibi, sadakalarınızı başa kakarak ve eziyet ederek boşa çıkarmayın. İşte onun durumu, üzerinde biraz toprak bulunup da üzerine bir sağnak isâbet ettiği zaman, sağanağın cascavlak olarak bıraktığı kayanın durumu gibidir. Onlar, kazandıklarından hiçbir şey elde edemezler. Ve Allah, kâfirler toplumuna; Kendisinin ilâhlığını, rabliğini bilerek reddedenler topluluğuna kılavuzluk etmez. "...
Tövbə Suresi, 120. Ayet:
Olmadı əhli üçün şəhərin və kim dövrəsində olanlar üçün ərəblərdən ki, geri qalsınlar rəsulundan Allahın və yoxdur üz çevirmək öz–özlərilə nəfsindən onun. Bu həqiqətlə onlara, isbat olmaz onlara susuzluq və yoxdur aclıq və yoxdur yorğunluq yolunda Allahın və yoxdur addım atmaları atmağnan qəzəbləndirmək üçün kafirləri və almadılar düşməndən alınmalını, ancaq yazıldı onlar üçün onunla əməli islahat. Həqiqətən, Allah zay etməz əcrini yaxşıların!...