Axtarış Nəticələri
Ana Səhifə
Surələr
Məallər
Blog
Bəqərə Suresi, 9. Ayet:
Yuhâdiûnallâhe vellezîne âmenû, ve mâ y
ahde
ûne illâ enfusehum ve mâ yeş’urûn(yeş’urûne)....
Bəqərə Suresi, 9. Ayet:
1.
allâhe
: Allah
2.
yuhâdiûne
: aldatırlar
3.
ve
: ve
4.
ellezîne
: o kimseler, onlar
<...
Bəqərə Suresi, 27. Ayet:
Kötülükte bulunanlar onlardır ki Allah'la
ahde
ttikten sonra ahitlerini bozarlar. Allah'ın ulaştırılmasını emrettiği şeyi keserler, yeryüzünde bozgunculuk ederler. Onlardır ziyankârlar....
Bəqərə Suresi, 40. Ayet:
Ey İsrail oğullan! Size ihsan ettiğim nimetimi hatırlayın, ahdimi yerine getirin ki Ben de size olan sözümü yerine getireyim ve (
ahde
vefa etmemekte) ancak Benden korkun....
Bəqərə Suresi, 80. Ayet:
Ve kâlû len temessenen nâru illâ eyyâmen ma’dûdeh(ma’dûdete), kul ettehaztum indallâhi
ahde
n fe len yuhlifallâhu
ahde
hu(
ahde
hû) em tekûlûne alâllâhi mâ lâ ta’lemûn(ta’lemûne)....
Bəqərə Suresi, 80. Ayet:
1.
ve kâlû
: ve dediler
2.
len temesse-nâ
: bize dokunmaz
3.
en nâru
: ateş
4.
illâ
: ancak, sadece, den başka
Bəqərə Suresi, 100. Ayet:
E ve kullemâ âhedû
ahde
n nebezehu ferîkun minhum bel ekseruhum lâ yu’minûn(yu’minûne)....
Bəqərə Suresi, 100. Ayet:
1.
e
: mı
2.
ve kullemâ
: ve her defa, her sefer, her zaman
3.
âhedû
: ahid yaptılar, anlaştılar
4.
ahde
n
: ahd, a...
Bəqərə Suresi, 100. Ayet:
Onlarla bir
ahde
girişildi mi içlerinden bir bölüğü o ahdi bozacak ha. Bir bölüğünün ahdini bozması şöyle dursun, zâten çokları inanmazlar....
Bəqərə Suresi, 100. Ayet:
Onlar (Yahudiler) ne kadar bir ahidde bulundularsa, içlerinden bir kısmı onu bozup (peygamberlerin ve mürşitlerin yüzüne) atmadılar mı ? Zaten onların çoğu (
ahde
bağlı kalmaz ve) dosdoğru imân etmezler....
Bəqərə Suresi, 125. Ayet:
Ve Biz beyt'i (Kâbe'yi) insanlar için sevap (kazanılan) ve emin olan (bir yer) kılmıştık. Ve siz, İbrâhîm'in makamından bir namaz yeri ittihaz edinin. Ve Biz, İbrâhîm (a.s)'a ve İsmail (a.s)'a: “Tavaf edenler, âkifler (ibadet için kalanlar), rükû ve secde edenler için beytim'i temiz tutsunlar.” diye
ahde
ttik....
Bəqərə Suresi, 177. Ayet:
Yüzlerinizi doğuya, batıya çevirip durmanız, hayır sayılmaz ki. Hayır ve taat sahipleri, Allah'a, son güne, meleklere, kitaba, peygamberlere inanan, Allah sevgisiyle yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışlara, isteyenlere ve esirlere mal veren, namaz kılan, zekât veren,
ahde
ttikleri zaman ahitlerine vefa eden, sıkıntı ve şiddet vakitlerinde sabreden kişilerdir. Onlardır sözleri doğru olanlar, onlardır sakınanlar....
Ali-İmran Suresi, 81. Ayet:
Hani Allah, Peygamberlerden kesin söz almıştı: «And olsun ki size kitap ve hikmet verdim, sonra sizinle beraber bulunanı kabul eden bir peygamber gelince, herhalde ona inanasınız ve ona mutlaka yardım edesiniz» (buyurmuş ve) «bunu ikrar ettiniz mi, bunun üzerine
ahde
bağlı ağır yükümü kabul ettiniz mi ?» demişti. Onlar da: «İkrar ettik» diye kesin söz vermişlerdi. (Allah): «Öyle ise şâhid olun, ben de sizinle beraber şâhidlerdenim» buyurmuştu....
Ali-İmran Suresi, 112. Ayet:
Onların üzerlerine nerede bulunurlarsa bulunsunlar zillet (damgası) vurulmuştur. Meğer ki, Allah Teâlâ'dan bir
ahde
ve nâstan bir
ahde
sarılsınlar. Ve Allah Teâlâ'dan bir gazaba uğradılar ve onların üzerine meskenet de vuruldu. Bu da onların âyât-ı ilâhîyyeye küfretmeleri ve peygamberleri haksız yere öldürmeleri sebebiyledir. Çünkü âsi olmuşlar ve haddi tecavüz eylemekte bulunmuşlardı....
Ali-İmran Suresi, 183. Ayet:
Onlar, "Muhakkak ki Allah, “bize ateşin yiyeceği bir kurbanı getirinceye kadar, hiçbir Resûl'e“ îmân etmememiz için bize
ahde
tti" dediler. Onlara de ki: "Benden önce Resûller, beyyinelerle ve sizin söylediğiniz o şey ile size gelmişlerdi. Eğer siz sâdıklar (doğru söyleyenler) iseniz, o halde onları niçin öldürdünüz....
Ali-İmran Suresi, 183. Ayet:
O kimseler ki, «Şüphe yok Allah bize
ahde
tti ki, Ateşin yiyeceği bir kurban getirinceye kadar hiçbir peygambere imân etmeyelim,» dediler. De ki: «Şüphe yok benden evvel size peygamberler mûcizeler ile ve dediğiniz şey ile gelmişlerdi. Artık ne için onları öldürdünüz, eğer siz sâdık kimseler iseniz?»...
Ənam Suresi, 152. Ayet:
Ergenlik çağına gelinceye dek, en iyi bir şekilde olmadıkça yetimin malına yaklaşmayın ve ölçeği, teraziyi dosdoğru ölçüp tartın. Hiçbir kimseye, kudretinden aşırı bir şey teklif edilmemiştir ve söz söylediğiniz zaman hısımınız bile olsa adâleti mutlaka gözetin ve Allah'la ettiğiniz
ahde
vefa edin. İşte düşünüp öğüt almanız için bunları emretmiştir size....
Əraf Suresi, 70. Ayet:
Kâlû e ci’tenâ li na’budallâhe v
ahde
hu ve nezere mâ kâne ya’budu âbâunâ, fe’tinâ bi mâ teidunâ in kunte mines sâdıkîn(sâdıkîne)....
Əraf Suresi, 70. Ayet:
1.
kâlû
: dediler
2.
e ci'te-nâ
: bize mi geldin
3.
li na'bude allâhe
: Allah'a kul olmamız için
4.
v
ahde
-hu
: onu...
Əraf Suresi, 102. Ayet:
1.
ve mâ veced-nâ
: ve biz bulmadık
2.
li ekseri-him
: onların çoğunu
3.
min ahdin
:
ahde
vefa edenlerden, ahdlerine vefa eder
4.
...
Əraf Suresi, 102. Ayet:
Onların çoğunda bir
ahde
bağlılık görmedik. Çoğunu ancak fasık kimseler olarak bulduk....
Əraf Suresi, 102. Ayet:
Onlarin cogunda
ahde
baglilik gormedik, cogunu fasik kimseler olarak bulduk....
Əraf Suresi, 102. Ayet:
Biz onların çoğunda
ahde
vefanın (izini) bulamadık. Çoğunu, şüphe yok ki fâsık (ilâhî buyruk ve sınırın dışına çıkmış) bulduk....
Əraf Suresi, 102. Ayet:
Onların çoğunda
ahde
bağlılık görmedik, çoğunu fasık kimseler olarak bulduk....
Əraf Suresi, 102. Ayet:
Hem ekserîsinde
ahde
vefa görmedik, şu muhakkak ki ekserîsini taatten çıkar fasıklar gördük...
Əraf Suresi, 102. Ayet:
Hem onların çoğunda
ahde
vefâ diye bir şey bulmadık. Fakat doğrusu onların çoğunu gerçekten fâsık kimseler bulduk....
Əraf Suresi, 102. Ayet:
Onların çoğunda Biz,
ahde
vefa görmedik. Onların çoğunu fasıklar olarak bulduk....
Əraf Suresi, 102. Ayet:
Ve Biz onların çokları için
ahde
vefa görmedik. Ve şüphesiz ki, Biz onların ekserisini fâsık kimseler bulduk....
Əraf Suresi, 102. Ayet:
Onların çoğunda Biz
ahde
vefadan eser görmedik. Çoğunu da yoldan çıkmış kimseler olarak bulduk....
Əraf Suresi, 102. Ayet:
Onların birçoğunda
ahde
vefadan eser bulamadık. Onların birçoğunu, tam fasıklar olarak bulduk....
Əraf Suresi, 134. Ayet:
Azap baslarina cokunce, «Ey Musa! Rabbine, sana verdigi
ahde
gore bizim icin yalvar. Bizden azabi kaldirirsan sana, and olsun ki, inanacagiz ve Israilogullarini seninle beraber gonderecegiz"dediler....
Əraf Suresi, 134. Ayet:
Azab başlarına çökünce, 'Ey Musa! Rabbine, sana verdiği
ahde
göre bizim için yalvar. Bizden azabı kaldırırsan sana, and olsun ki, inanacağız ve İsrailoğullarını seninle beraber göndereceğiz'dediler....
Ənfal Suresi, 56. Ayet:
Ellezîne âhedte minhum summe yenkudûne
ahde
hum fî kulli merratin ve hum lâ yettekûn (yettekûne)....
Ənfal Suresi, 56. Ayet:
1.
ellezîne
: o kimseler
2.
âhedte
: sen ahd aldın, anlaşma yaptın
3.
min-hum
: onlardan
4.
summe
: sonra
Ənfal Suresi, 58. Ayet:
Ve fakat bir kavmin, (
ahde
) ihanetinden kesinlikle korkarsan artık eşitlik üzerine ahdlerini iptal et (onlara at). Muhakkak ki Allah, hainleri (ihanet edenleri) sevmez....
Ənfal Suresi, 62. Ayet:
Ve in yurîdû en y
ahde
ûke fe inne hasbekallâh(hasbekallâhu), huvellezî eyyedeke bi nasrihî ve bil mu'minîn(mu'minîne)....
Ənfal Suresi, 62. Ayet:
1.
ve in
: ve eğer
2.
yurîdû
: isterler
3.
en y
ahde
û-ke
: seni aldatmak, sana hile yapmak
4.
fe inne
: o zaman, o ...
Tövbə Suresi, 4. Ayet:
İllâllezîne âhedtum minel muşrikîne summe lem yankusûkum şey'en ve lem yuzâhirû aleykum ehaden fe etimmû ileyhim
ahde
hum ilâ muddetihim, innallâhe yuhıbbul muttekîn (muttekîne)....
Tövbə Suresi, 4. Ayet:
1.
illâ
: hariç, müstesna
2.
ellezîne âhedtum
: ahdleştiğiniz kimseler, ahd aldığınız
3.
min el muşrikîne
: müşriklerden
4.
sum...
Tövbə Suresi, 7. Ayet:
O müşriklerin Allah yanında, resulü yanında nasıl bir ahdi olabilir? Mescid-i haraamın yanında muaahede etdikleriniz müstesnadır. O halde bunlar size karşı (ahidlerine sadâkat hususunda) doğrulukla haraket ederlerse siz de kendilerine öylece doğrulukla muamele edin. Şübhesiz ki Allah (
ahde
vefâsızlıkdan) sakınanları sever. ...
Tövbə Suresi, 8. Ayet:
Nitekim onlar size üst olsaydı hakkınızda ne bir yakınlık gösterirlerdi, ne bir
ahde
riâyet ederlerdi. Onlar, sizi ancak ağızlarıyla hoşnut ederler, yüreklerindeyse düşmanlık ve gadir var ve onların çoğu, buyruktan çıkmış kişilerdir....
Tövbə Suresi, 8. Ayet:
Nasıl olabilir! Ve eğer size bir galip gelecek olsalar sizin hakkınızda ne bir yemine ve ne de bir
ahde
riayette bulunmazlar. Onlar sizi ağızlarıyla hoşnut ederler. Kalpleri ise çekinir ve onların çoğu fâsık kimselerdir....
Tövbə Suresi, 10. Ayet:
İnanan birisine karşı ne bir yakınlık gözetirler, ne bir
ahde
riâyet ederler ve onlardır haddi aşanların ta kendileri....
Tövbə Suresi, 75. Ayet:
Onlardan, bize lûtfuyla, keremiyle ihsanda bulunursa biz de yoksullara tasadduk ederiz ve mutlaka iyi kişilerden oluruz diye Allah'la
ahde
denler de var....
Tövbə Suresi, 75. Ayet:
Onlardan kimi de: "Andolsun, eğer bize bol ihsanından verirse gerçekten sadaka vereceğiz ve salihlerden olacağız" diye Allah'a
ahde
tmiştir....
Tövbə Suresi, 75. Ayet:
Yine onlardan kimi de Allaha şöyle
ahde
tmişlerdi: «eğer bize fadlından ihsan ederse her halde zekâtını veririz ve her halde salihînden oluruz»...
Tövbə Suresi, 75. Ayet:
Yine onlardan kimi de Allah'a şöyle
ahde
tmişlerdi: «Eğer bize lütuf ve kereminden ihsan ederse biz de elbette zekâtı veririz ve kesinlikle salihlerden oluruz.» diye söz vermişlerdi....
Tövbə Suresi, 75. Ayet:
Onlardan kimi de: "Andolsun, eğer bize bol ihsanından verirse gerçekten sadaka vereceğiz ve salihlerden olacağız" diye Tanrı'ya
ahde
tmiştir....
Tövbə Suresi, 75. Ayet:
İçlerinden kimi de Allaha (şöyle)
ahde
tmişdi: «eğer bize lütf-ü, kereminden ihsan ederse, andolsun, zekâtını vereceğiz, muhakkak saalihlerden olacağız». ...
Tövbə Suresi, 75. Ayet:
İçlerinden kimi de: Eğer bize lütuf ve kereminden ihsan ederse; andolsun ki, muhakkak tasadduk edeceğiz ve muhakkak salihlerden olacağız, diye Allah'a
ahde
tmişlerdi....
Tövbə Suresi, 75. Ayet:
Ve onlardan bazıları da Allah Teâlâ'ya
ahde
tmişti ki: «Eğer fazlından bize verir ise elbette tasaddukta bulunacağız ve elbette sâlih kimselerden olacağız.»...
Tövbə Suresi, 75. Ayet:
Onlardan kimi de: «Andolsun, eğer bize bol ihsanından verirse gerçekten sadaka vereceğiz ve salihlerden olacağız» diye Allah'a
ahde
tmişti....
Rəd Suresi, 20. Ayet:
Onlardır Allah'la
ahde
ttikleri şeye vefâ edenler ve verdikleri sözden caymayanlar....
Rəd Suresi, 25. Ayet:
1.
ve ellezîne
: ve o kimseler ki
2.
yankudûne
: bozarlar
3.
ahdallâhi (
ahde
allâhi)
: Allah'ın ahdini
4.
min ba'di
Rəd Suresi, 25. Ayet:
Onlar ki Allah ile
ahde
bağlandıktan sonra ahdini bozarlar, Allah'ın bitiştirilmesini emrettiği şeyi keserler, yeryüzünde fesat çıkarırlar, işte bunlar lânete uğramışlardır. En kötü yurt onlarındır....
Nəhl Suresi, 91. Ayet:
Karşılıklı bir
ahde
girişince Allah ahdine vefâ edin ve Allah'ı kefil göstererek ettiğiniz yeminleri, bu sûretle pekiştirdikten sonra bozmayın; şüphe yok ki Allah, ne yaparsanız hepsini de bilir....
Nəhl Suresi, 92. Ayet:
Bir ümmet diğer bir ümmet’den daha ziyadedir, diye (kafîrlerin çokluğuna bakıp) yeminlerinizi aranızda hile edinerek, o ipliğini sağlamca eğirdikten sonra bozan kadın gibi olmayın. Gerçekten Allah, sizi bununla (
ahde
vefa ile) imtihan eder; ve dünyada ayrılığa düştüğünüz şeyi, kıyamet gününde muhakkak size açıklayacaktır....
Nəhl Suresi, 94. Ayet:
Yeminlerinizi, taahhütlerinizi, sözleşmelerinizi, aranızda hileye, aldatmaya ve fesada alet etmeyin. Aksi halde İslâm’da karar kılarak, hak bir dine, sağlam bir hukuk, kâmil bir ahlâk düzenine güvenen insanların, birbirlerine ve dinlerine karşı itimatları sarsılır, itibarınız gider, kurduğunuz devlet yıkılır. İnsanları
ahde
vefadan, müslümanları örnek almaktan, Allah yolundan, İslâmî hayatı yaşamaktan, Allah yolundaki faaliyetlerden alıkoymanız sebebiyle de dünyada cezayı, çalkantılı anarşik bir...
Nəhl Suresi, 95. Ayet:
Allah’ın ahdini, (karşılığında ne alsanız) az (düşecek) bir fiyata satmayın! Eğer bilirseniz, ancak Allah katında olan (
ahde
riâyetinize karşı verilecek mükâfât) sizin için hayırlıdır....
Nəhl Suresi, 123. Ayet:
Sonra da sana "hanif (v
ahde
t, tevhid ve teslimi esas alan) olarak İbrâhîm (A.S)'ın dînine tâbî olmayı" vahyettik. Ve o, müşriklerden olmadı....
İsra Suresi, 34. Ayet:
Ve lâ takrebû mâlel yetîmi illâ billetî hiye ahsenu hattâ yebluga eşuddeh(eşuddehu), ve evfû bil ahd(ahdi), innel
ahde
kâne mes’ûlâ(mes’ûlen)....
İsra Suresi, 34. Ayet:
1.
ve lâ takrebû
: ve yaklaşmayın
2.
mâle el yetîmi
: yetimin malına
3.
illâ
: ancak, den başka (şekilde), olmadıkça
4.
bi elle...
İsra Suresi, 34. Ayet:
Erginlik çağına erişinceye kadar, -o da en güzel bir tarz olması dışında- yetimin malına yaklaşmayın.
Ahde
vefa gösterin. Çünkü ahid bir sorumluluktur....
İsra Suresi, 34. Ayet:
Erginlik çağına erişinceye kadar, -o da en güzel bir tarz olması dışında- yetimin malına yaklaşmayın.
Ahde
vefa gösterin. Çünkü ahid bir sorumluluktur....
İsra Suresi, 34. Ayet:
Ve yetimin malına sinn-i rüşte yetişinceye kadar yaklaşmayınız, meğer ki güzel bir veçhile olsun. Ve
ahde
vefa ediniz, şüphe yok ki ahdden dolayı mes'uliyet vardır....
İsra Suresi, 34. Ayet:
Erginlik çağına erişinceye kadar, -o da en güzel bir tarz olması dışında- yetimin malına yaklaşmayın.
Ahde
vefa gösterin. Çünkü ahid bir sorumluluktur....
İsra Suresi, 46. Ayet:
Ve cealnâ alâ kulûbihim ekinneten en yefkahûhu ve fî âzânihim vakrâ(vakran), ve izâ zekerte rabbeke fîl kur’âni v
ahde
hu vellev alâ edbârihim nufûrâ(nufûren)....
İsra Suresi, 46. Ayet:
1.
ve cealnâ
: ve kıldık
2.
alâ
: üzerine
3.
kulûbi-him
: oların kalpleri
4.
ekinneten
: ekinnet, idrak etme engel...
Məryəm Suresi, 26. Ayet:
Sonra da ye, iç: gözün aydın olsun! Ve eğer insanlardan birini görürsen ona de ki: "Ben O sınırsız rahmet Sahibi için, (bir süre) konuşmaktan kaçınmaya
ahde
ttim; bu yüzden bugün insanlardan kimseyle konuşmayacağım"....
Məryəm Suresi, 78. Ayet:
Ettalaal gaybe emittehaze inder rahmâni ahdâ(
ahde
n)....
Məryəm Suresi, 78. Ayet:
1.
ettalaa (e ıttalaa)
: muttali mi oldu, görüp bildi mi
2.
el gaybe
: gayba, bilinmeyene
3.
emittehaze (em ittehaze)
: veya, yoksa ..... mı edindi (yaptı)
Məryəm Suresi, 87. Ayet:
Lâ yemlikûneş şefâate illâ menittehaze inder rahmâni ahdâ(
ahde
n)....
Məryəm Suresi, 87. Ayet:
1.
lâ yemlikûne
: malik olmayacaklar, güçleri yetmeyecek
2.
eş şefâate
: şefaat
3.
illâ men
: ancak kim, kişi, kimse
4.
ittehaz...
Həcc Suresi, 78. Ayet:
Allâh için, O'nun Hak cihadı olarak, mücahede edin! O, sizi seçti ve Dinde size bir zorluk yüklemedi. . . Babanız İbrahim'in milletinin (din anlayışıdır bu). . . Daha önce de şimdi de O, sizi "Müslimler = teslim olmuşlar" diye isimlendirdi ki, O (Sistemi "OKU"yan, v
ahde
ti açıklayan) Rasûl (Hz. Muhammed s. a. v. ) sizin üzerinize bir şahit olsun, siz de insanlar üzerine şahitler olasınız! Artık salâtı ikame edin ve zekâtınızı verin; Esmâ'sıyla hakikatiniz olan Allâh'a tamamıyla bağlanın! O, Mevlâ...
Möminun Suresi, 69. Ayet:
Yoksa, Rasullerinin aslını, neslini, doğruluğunu, güvenilirliğini,
ahde
vefasını bilmiyorlar da, bu yüzden mi, onu inkâr ediyorlar?...
Qəsəs Suresi, 38. Ayet:
Firavun dedi ki: "Ey önderler. . . Sizin için benden gayrı bir tanrı bilmemekteyim! Ey Haman, tuğla ocağı yak da (tuğladan) bir kule inşa et, belki tepesine çıkar Musa'nın her şeyin üstündeki Tanrısını görürüm! Doğrusu ben Onun yalancılardan olduğunu düşünüyorum!" (Kadim Hakikat bilgisini elde eden Firavun, bunu şuurun sınırsız kuşatıcılığıyla tüm varlıkta müşahede yerine; birimselliğine hasrederek bedenselliğine vermiş ve bedenselliğinde dilediğini yapma noktasına, nefs-i emmâre yaşamına düşmüş...
Əhzab Suresi, 15. Ayet:
Andolsun ki, arkalarına dönüp kaçmayacaklarına dair daha önce Allâh'a
ahde
tmişlerdi. . . Allâh'a verilen söz (ahd) sorulur (sonucu yaşatılır)!...
Əhzab Suresi, 23. Ayet:
Mü'minlerden bir kısım erkekler, Allah'a yaptıkları
ahde
(savaşta şehit oluncaya kadar sebat edeceklerine dair verdikleri söze) sadık kaldılar. Böylece onlardan bir kısmı verdiği sözü yerine getirdi (şehit oldu), bir kısmı da (şehit olmayı) bekliyorlar. Ve onlar, (ahdlerinden) bir şey değiştirmediler....
Əhzab Suresi, 23. Ayet:
Mü'minlerden öyle erler (yiğit kahramanlar) vardır ki, Allah'a verdikleri sözü yerine getirip sadakatlerini isbat ettiler. Onlardan kimi
ahde
vefa, söze bağlılık edip canını verdi; kimi de (canını vermek için) beklemektedir. Verdikleri sözü asla değiştirmediler (ikiyüzlüler gibi döneklik yapmadılar)....
Əhzab Suresi, 23. Ayet:
Mü'minlerdendir o erler ki Allaha verdikleri
ahde
sadakat ettiler, kimi adağını ödedi kimi de gözetiyor ve hiç bir suretle değiştirmediler...
Əhzab Suresi, 23. Ayet:
Müminlerdendir o erler ki Allah'a verdikleri
ahde
sadakat gösterdiler. Kimi adağını ödedi (canını verdi), kimi de beklemektedir. Onlar, ahidlerini hiç değiştirmediler....
Əhzab Suresi, 23. Ayet:
Mü'minlerden öyle erler vardır ki; Allah'a verdikleri
ahde
sadakat göstermişlerdir. Kimi bu uğurda canını verdi, kimi de beklemektedir. Ve onlar, hiç bir değiştirme ile değiştirmediler....
Əhzab Suresi, 23. Ayet:
Müminler içinde öyle erler vardır ki, Allah'a vermiş oldukları
ahde
sadakat gösterirler, onlardan kimi bu uğurda canını fedâ etti, kimi de bu dâveti beklemektedir. Ahidlerini hiç değiştirmemişlerdir....
Zümər Suresi, 45. Ayet:
Ve izâ zukirallâhu v
ahde
huşmeezzet kulûbullezîne lâ yu’minûne bil âhıreh(âhıreti), ve izâ zukirellezîne min dûnihi izâ hum yestebşirûn(yestebşirûne). ...
Zümər Suresi, 45. Ayet:
1.
ve izâ zukire
: ve zikredildiği zaman
2.
allâhu
: Allah
3.
v
ahde
-hu
: onun tekliği
4.
işmeezzet
: tiksindi, nef...
Mömin Suresi, 12. Ayet:
Zâlikum bi ennehû izâ duiyallâhu v
ahde
hu kefertum, ve in yuşrek bihî tu’minû, fel hukmu lillâhil aliyyil kebîr(kebîri). ...
Mömin Suresi, 12. Ayet:
1.
zâlikum
: işte bu, bu
2.
bi ennehu
: onun olması sebebiyle
3.
izâ duiye allâhu
: Allah'a davet edildiği, çağrıldığı zaman
4.
Zuxruf Suresi, 49. Ayet:
Bunun üzerine dediler ki: Ey büyücü! Sana verdiği
ahde
göre bizim için Rabbine dua et; çünkü biz artık doğru yola gireceğiz....
Zuxruf Suresi, 49. Ayet:
'Ey Sihirbaz! Sana verdiği
ahde
göre Rabbine bizim için yalvar da doğru yola erişelim' dediler....
Zuxruf Suresi, 49. Ayet:
Bunun üzerine dediler ki: Ey büyücü! Sana verdiği
ahde
göre bizim için Rabbine dua et; çünkü biz artık doğru yola gireceğiz....
Zuxruf Suresi, 49. Ayet:
Ve dediler ki: Ey sihirbaz; sana verdiği
ahde
göre Rabbına bizim için dua et. Muhakkak biz, hidayete eriştirilmiş olacağız....
Zuxruf Suresi, 49. Ayet:
Dediler ki: "Ey sihirbaz! Sana verdiği
ahde
göre Rabbine bizim için duâ et! Artık biz doğru yola geleceğiz. "...
Fəth Suresi, 10. Ayet:
Herhalde sana bey'at edenler ancak Allah'a bey'at etmektedirler. Allah'ın eli onların ellerinin üzerindedir. Kim ahdi bozarsa ancak kendi aleyhine bozmuş olur. Kim de Allah'a verdiği
ahde
vefa gösterirse Allah ona büyük bir mükâfat verecektir....
Fəth Suresi, 10. Ayet:
Muhakkak ki sana bi'at edenler; ancak Allah'a bi'at etmektedirler. Allah' ın eli onların elleri üstündedir. Onun için kim, ahdini çözerse; ancak kendi aleyhine çözmüş olur. Kim de Allah'a verdiği
ahde
vefa gösterirse; ona da Allah büyük bir ecir verecektir....
Fəth Suresi, 10. Ayet:
Resulüm! Sana biât edenler, ancak Allah'a biât etmiş olurlar. Allah'ın eli onların elleri üstündedir. O halde kim bu ahdini bozarsa, ancak kendi aleyhine bozmuş olur. Kim de Allah'a verdiği
ahde
vefa gösterirse, Allah ona büyük bir ecir verecektir....
Fəth Suresi, 26. Ayet:
O zaman inkâr edenler, kalblerine öfke ve gayreti, o câhiliyye (çağının) öfke ve gayretini koymuşlardı, Allâh da Elçisine ve mü'minlere huzûr ve güvenini indirdi; onları takvâ kelimesine (sebâta ve
ahde
vefâya) bağladı. Zeten onlar, buna lâyık ve ehil idiler. Allâh, her şeyi bilendir....
Nəcm Suresi, 36. Ayet:
(36-37) Yoksa Musa'nın ve
ahde
vefa eden İbrahim'in sahifelerindeki hususlar ona bildirilmedi mi ?...
Nəcm Suresi, 37. Ayet:
(36-37) Yoksa Musa'nın ve
ahde
vefa eden İbrahim'in sahifelerindeki hususlar ona bildirilmedi mi ?...
Rəhman Suresi, 7. Ayet:
Semâyı (bilinci; Levvâme mertebesinden Mardiye mertebesine kadar) yükseltmiş ve mîzanı (v
ahde
t - kesret değerlerini dengeli yaşama özelliğini) yerleştirmiştir....
Mümtahinə Suresi, 4. Ayet:
Kad kânet lekum usvetun hasenetun fî ibrâhîme vellezîne meah(meahu), iz kâlû li kavmihim innâ bureâu minkum ve mimmâ ta’budûne min dûnillâhi kefernâ bikum, ve bedee beynenâ ve beynekumul adâvetu vel bagdâu ebeden hattâ tû’minû billâhi v
ahde
hû, illâ kavle ibrâhîme li ebîhi le estagfirenne leke ve mâ emliku leke minallâhi min şey’İn, rabbenâ aleyke tevekkelnâ ve ileyke enebnâ ve ileykel masîr(masîru)....
Mümtahinə Suresi, 4. Ayet:
1.
kad
: olmuştu
2.
kânet
: idi, oldu
3.
lekum
: size, sizin için
4.
usvetun
: örnek
Məaric Suresi, 32. Ayet:
(Bir de) Onlar, kendilerine verilen emanete ve verdikleri
ahde
(harfiyyen) riayet edenlerdir....
Məaric Suresi, 32. Ayet:
(Bir de) Onlar, kendilerine verilen emanete ve verdikleri
ahde
(harfiyyen) riayet edenlerdir....
Məaric Suresi, 32. Ayet:
(Bir de) Onlar, kendilerine verilen emanete ve verdikleri
ahde
(harfiyyen) riayet edenlerdir....
Naziat Suresi, 24. Ayet:
"Ben, sizin en âlâ Rabbinizim!" dedi. (Kadim Hakikat bilgisini elde eden Firavun, bunu şuurun sınırsız kuşatıcılığıyla tüm varlıkta müşahedesi yerine; bilincine yükleyerek bedenselliğine vermiş; bilinç varlığına tanrısallık vermiş ve bedenselliğinde dilediğini yapma noktasına yani nefs-i emmâre yaşamına düşmüştü. Bu yüzdendir ki Musa a. s. ona hakikat bilgisini aktarmak yerine, yani Allâh'a iman yerine, Rabb-ül âlemîn'e iman noktasına çekerek uyarı yapmıştı. Yani tüm varlıkta tedbir eden Esmâ me...
Yasin Suresi, 60. Ayet:
"Ey Ademoğulları. . . Size
ahde
tmedim (bildirip bilgilendirmedim) mi şeytana (bedene - hakikatinden habersiz bilince) kulluk etmeyin, muhakkak ki o sizin için apaçık bir düşmandır?"...
Yasin Suresi, 60. Ayet:
(60-61) 'Ey Âdemoğulları! (Ben) size: 'Şeytana kulluk etmeyin! Çünki o size apaçık bir düşmandır ve bana kulluk edin! Bu dosdoğru bir yoldur’ diye (tavsiye ederek)
ahde
tmedim mi?'...
Yasin Suresi, 60. Ayet:
Ey Ademoğulları; Ben, size; şeytana tapmayın, o muhakkak ki sizin apaçık bir düşmanınızdır, diye
ahde
tmedim mi?...
Yasin Suresi, 61. Ayet:
(60-61) 'Ey Âdemoğulları! (Ben) size: 'Şeytana kulluk etmeyin! Çünki o size apaçık bir düşmandır ve bana kulluk edin! Bu dosdoğru bir yoldur’ diye (tavsiye ederek)
ahde
tmedim mi?'...
Mömin Suresi, 84. Ayet:
Fe lemmâ reev be’senâ kâlû âmennâ billâhi v
ahde
hu ve kefernâ bimâ kunnâ bihî muşrikîn(muşrikîne). ...
Mömin Suresi, 84. Ayet:
1.
fe
: sonra
2.
lemmâ
: olduğu zaman
3.
reev
: gördüler
4.
be'se-nâ
: şiddetli azabımız
...