Axtarış Nəticələri
Ana Səhifə
Surələr
Məallər
Blog
Bəqərə Suresi, 89. Ayet:
Vaktâ ki onlara taraf-ı ilâhîden yanlarındakini musaddık olan bir kitap geldi, halbuki evvelce kâfirlere karşı fetih ve nusret isterlerdi. Fakat o bildikleri şey kendilerine gelince onu inkar ettiler. Artık Allah'ın lâneti kâfirler üzerinedir....
Bəqərə Suresi, 111. Ayet:
(Ehl-i kitap:) Yahudiler yahut hıristiyanlar hariç hiç kimse cennete giremeyecek, dediler. Bu onların kuruntusudur. Sen de onlara: Eğer s
ahide
n doğru söylüyorsanız delilinizi getirin, de....
Bəqərə Suresi, 111. Ayet:
(Ehl-i kitap:) Yahudiler yahut hıristiyanlar hariç hiç kimse cennete giremeyecek, dediler. Bu onların kuruntusudur. Sen de onlara: Eğer s
ahide
n doğru söylüyorsanız delilinizi getirin, de....
Bəqərə Suresi, 133. Ayet:
Em kuntum şuhedâe iz hadara ya’kûbel mevtu, iz kâle li benîhi mâ ta’budûne min ba’dî kâlû na’budu ilâheke ve ilâhe âbâike ibrâhîme ve ismâîle ve ishâka ilâhen vâhidâ(v
ahide
n) ve nahnu lehu muslimûn(muslimûne)....
Bəqərə Suresi, 133. Ayet:
1.
em
: yoksa, veya
2.
kuntum
: siz oldunuz
3.
şuhedâe
: şahitler
4.
iz hadara
: hazır olduğu zaman, hazır olmuştu...
Bəqərə Suresi, 133. Ayet:
yoksa siz şahidler mi idiniz, Yakuba ölüm hali geldiği vakit: oğullarına benim arkamdan neye ibadet edeceksiniz? dediği vakit? Dediler ki senin Allahın ve ataların İbrahim ve İsmail ve İshak'ın Allâhı, ilâh-ı vâhide ibadet ederiz, biz ancak ona boyun eğen müslimleriz...
Bəqərə Suresi, 176. Ayet:
Bu azap onun içindir ki: Allah Teâlâ şüphesiz kitabını hak olarak inzal etmiştir. (Artık bunu ketm ve) Tekzîp edenler azaba müstahik olmazlar mı? Şüphe yok ki kitab-ı ilâhîde ihtilafa düşenler pek uzak bir ayrılık içindedirler....
Bəqərə Suresi, 213. Ayet:
Kânen nâsu ummeten vâhıdeten fe beasallâhun nebiyyîne mubeşşirîne ve munzirîne, ve enzele meahumul kitâbe bil hakkı li yahkume beynen nâsi fî mâhtelefû fîh(fîhi), ve mâhtelefe fîhi illellezîne ûtûhu min ba’di mâ câethumul beyyinâtu bagyen beynehum, fe hedâllâhullezîne âmenû li mâhtelefû fîhi minel hakkı bi iznih(iznihî), vallâhu yehdî men yeşâu ilâ sırâtın mustakîm(mustakîmin)....
Bəqərə Suresi, 213. Ayet:
1.
kâne
: oldu, idi
2.
en nâsu
: insanlar
3.
ummeten
: ümmet, topluluk
4.
vâhıdeten
: bir, tek, bir tek
...
Bəqərə Suresi, 282. Ayet:
Ey iman edenler! Belli bir süre için birbirinize borçlandığınız zaman bunu yazın. Aranızda bir yazıcı adaletle yazsın. Yazıcı, Allah’ın kendisine öğrettiği şekilde yazmaktan kaçınmasın, (her şeyi olduğu gibi dosdoğru) yazsın. Üzerinde hak olan (borçlu) da yazdırsın ve Rabbi olan Allah’tan korkup sakınsın da borçtan hiçbir şeyi eksik etmesin (hepsini tam yazdırsın). Eğer borçlu, aklı ermeyen, veya zayıf bir kimse ise, ya da yazdıramıyorsa, velisi adaletle yazdırsın. (Bu işleme) şahitliklerine güv...
Bəqərə Suresi, 282. Ayet:
Ey iman edenler! Belirli bir vakte kadar aranızda borçlandığınızda onu yazın. Aranızda bir katip doğrulukla yazsın. Katip Allah'ın kendisine öğrettiği gibi yazmaktan çekinmesin ve yazsın. Üzerinde hak olan kişi de yazdırsın ve Rabbi olan Allah'dan korksun da üzerindeki haktan bir şeyi eksiltmesin. Eğer üzerinde hak olan kişi aklı ermeyen veya zayıf biri olursa yahut kendisi yazdırmaya güç yetiremezse velisi doğrulukla yazdırsın. Erkeklerinizden iki kişiyi de şahit tutun. Eğer iki erkek bulamazsa...
Bəqərə Suresi, 282. Ayet:
Ey iman edenler, belirli bir süre için borçlandığınız zaman onu yazınız. Aranızdan bir katip doğru olarak yazsın, katip Allah'ın kendisine öğrettiği gibi yazmaktan kaçınmasın, yazsın. Üzerinde hak olan (borçlu) da yazdırsın ve Rabbi olan Allah'tan sakınsın, ondan hiç bir şeyi eksiltmesin. Eğer üzerinde hak olan (borçlu), düşük akıllı ya da za'f sahibi veya kendisi yazmaya güç yetiremeyecekse, velisi dosdoğru yazdırsın. Erkeklerinizden de iki şahid tutun; eğer iki erkek yoksa, şahidlerden rıza gö...
Bəqərə Suresi, 282. Ayet:
Ey Inananlar! Birbirinize belirli bir sure icin borclandiginiz zaman onu yaziniz. Icinizden bir katip dogru olarak yazsin; katip onu Allah'in kendisine ogrettigi gibi yazmaktan cekinmesin, yazsin. Borclu olan da yazdirsin, Rabbi olan Allah'tan sakinsin, ondan bir sey eksiltmesin. Eger borclu, aptal veya aciz, ya da yazdiramiyacak durumda ise, velisi, dogru olarak yazdirsin. Erkeklerinizden iki sahid tutun; eger iki erkek bulunmazsa, sahidlerden razi olacaginiz bir erkek, biri unuttugunda digeri ...
Bəqərə Suresi, 282. Ayet:
Ey İnananlar! Birbirinize belirli bir süre için borçlandığınız zaman onu yazınız. İçinizden bir katip doğru olarak yazsın; katip onu Allah'ın kendisine öğrettiği gibi yazmaktan çekinmesin, yazsın. Borçlu olan da yazdırsın, Rabbi olan Allah'tan sakınsın, ondan bir şey eksiltmesin. Eğer borçlu, aptal veya aciz, ya da yazdıramıyacak durumda ise, velisi, doğru olarak yazdırsın. Erkeklerinizden iki şahid tutun; eğer iki erkek bulunmazsa, şahidlerden razı olacağınız bir erkek, biri unuttuğunda diğeri ...
Bəqərə Suresi, 282. Ayet:
Ey müminler, birbirinize belirli bir süre sonra ödenmek üzere borç verdiğiniz zaman bunu yazın. İçinizden biri bunu dürüst bir şekilde yazsın. Yazan kimse onu Allah'ın kendisine öğrettiği gibi yazmayı ihmal etmesin. Bu hesabı yazıcıya borçlu taraf yazdırsın. Ama Rabbi olan Allah'tan korksun da bu hesabı yazdırırken hiçbir şeyi eksik bırakmasın. Eğer borçlu taraf aptal, zayıf ya da nasıl yazdıracağını bilmeyen biri ise yazdırma işlemini onun yerine dürüst bir şekilde velisi yapsın. Bu işleminize ...
Bəqərə Suresi, 282. Ayet:
Ey inananlar, belirli bir süre (ecelin) için borçlandığınız zaman onu yazınız. Aranızdan bir katip onu doğru olarak yazsın; katip Tanrı'nın kendisine öğrettiği gibi yazmaktan kaçınmasın, yazsın. Üzerinde hak olan (borçlu) da yazdırsın ve rabbi olan Tanrı'dan sakınsın, ondan hiçbir şeyi eksiltmesin. Eğer üzerinde hak olan (borçlu) düşük akıllı ya da za'f sahibi ise veya kendisi yazmaya güç yetiremeyecekse, velisi dosdoğru yazdırsın. Erkeklerinizden de iki şahit tutun; eğer iki erkek yoksa, şahitl...
Bəqərə Suresi, 282. Ayet:
Ey îmân edenler! Belirli bir va'deye kadar bir borç ile birbirinize borçlandığınız zaman artık onu yazın! O hâlde bir kâtib aranızda adâletle yazsın! Hem hiçbir kâtib, Allah’ın ona öğrettiği gibi yazmaktan kaçınmasın, (yazabilme ni'metine bir şükür olarak) hemen yazsın! Üzerinde hak bulunan (borçlu olan) da (senedini) yazdırsın ve Rabbi olan Allah’dan sakınsın da ondan bir şey eksiltmesin (tam yazsın)!Buna rağmen üzerinde hak bulunan (borçlu), akıl noksanlığı olan veya zayıf (çocuk yaşta) bir ki...
Bəqərə Suresi, 282. Ayet:
Ey mü'minler! Muayyen bir vakte kadar bir borç ile borçlandığınız zaman onu yazınız ve bir katip, onu aranızda adilane bir sûrette yazıversin.Ve katip, Cenâb-ı Hakk'ın ona öğretmiş olduğu gibi yazmaktan kaçınmasın, yazsın. Ve hak kendi üzerinde bulunan kimse, yazdırsın. Ve rabbi olan Allah Teâlâ'dan korkusunda ondan bir şey eksiltmesin. Ve şayet borçlu şahıs, sefih veya zayıf veya doğruca yazdırmaya gayri muktedir bulunursa onun velîsi adâlet üzere yazdırıversin. Ve sizin erkeklerinizden iki kiş...
Bəqərə Suresi, 282. Ayet:
Ey iman edenler! Belirlenmiş bir süre için birbirinize borçlandığınız zaman onu yazınız. Aranızda bir kâtip de adâletle yazsın. Yazan Allah'ın kendisine öğrettiği gibi yazmaktan çekinmesin, yazsın. Üzerinde hak olan kimse (borçlu) da yazdırsın. Rabbi olan Allah'tan korksun ve borcunu aslâ eksik yazdırmasın. Şayet borçlu, aklı ermez veya âciz ya da kendisi söyleyip yazdıramayacak durumda ise, velisi adâletle yazdırsın. Erkeklerinizden iki de şâhit tutun. Eğer iki erkek bulunmazsa, şâhitliklerine ...
Bəqərə Suresi, 282. Ayet:
-Ey iman edenler, Belirli bir süreye kadar borçlandığınız zaman onu yazın. Aranızda bir kâtip doğru olarak yazsın. Kâtip Allah’ın kendisine öğrettiği gibi yazmaktan kaçınmasın, yazsın. Borçlu olan da yazdırsın. Rabbi olan Allah’tan korksun da ondan hiç bir şeyi eksiltmesin. Eğer borçlu cahil veya zayıf, ya da bizzat kendisi yazdırmaya gücü yetmezse, velisi (onu) dosdoğru yazdırsın. Erkeklerinizden iki de şahit bulundurun. Eğer iki erkek yoksa, razı olacağınız şahitlerden, bir erkek ve biri unutt...
Bəqərə Suresi, 282. Ayet:
Ey inananlar, belirli bir süreye kadar birbirinize borç verdiğiniz zaman onu yazın. Aranızda bir yazıcı, adâletle yazsın. Yazıcı, Allâh'ın kendisine öğrettiği şekilde yazmaktan kaçınmasın, yazsın; borçlu olan da yazdırsın, Rabbi olan Allah'tan korksun, borcundan hiçbir şeyi eksik etmesin. Eğer borçlu olan kimse aklı ermez, yahut zayıf, ya da kendisi yazdıramayacak durumda ise velisi onu adâletle yazdırsın. Erkeklerinizden iki kişiyi de şâhid tutun. Eğer iki erkek yoksa râzı olduğunuz şâhidlerden...
Bəqərə Suresi, 282. Ayet:
Ey iman edenler, belirli bir süre için borçlandığınız zaman onu yazınız. Aranızdan bir kâtip doğru olarak yazsın, kâtip Allah'ın kendisine öğrettiği gibi yazmaktan kaçınmasın, yazsın. Üzerinde hak olan (borçlu) da yazdırsın ve Rabbi olan Allah'tan korkup sakınsın, ondan hiç bir şeyi eksiltmesin. Eğer üzerinde hak olan (borçlu), düşük akıllı ya da za'f sahibi veya kendisi yazmaya güç yetirmeyecekse, velisi dosdoğru yazdırsın. Erkeklerinizden de iki şahid tutun; eğer iki erkek yoksa, şahidlerden r...
Ali-İmran Suresi, 183. Ayet:
Ellezîne kâlû innallâhe
ahide
ileynâ ellâ nu’mine li resûlin hattâ ye’tiyenâ bi kurbânin te’kuluhun nâr(nâru), kul kad câekum rusulun min kablî bil beyyinâti ve billezî kultum fe lime kateltumûhum in kuntum sâdıkîn(sâdıkîne). ...
Ali-İmran Suresi, 183. Ayet:
1.
ellezîne
: onlar
2.
kâlû
: dediler
3.
inne allâhe
: muhakkak ki Allah
4.
ahide
: ahd etti
Nisa Suresi, 1. Ayet:
Yâ eyyuhân nâsuttekû rabbekumullezî halakakum min nefsin vâhidetin ve halaka minhâ zevcehâ ve besse minhumâ ricâlen kesîran ve nisââ(nisâen), vettekûllâhellezî tesâelûne bihî vel erhâm(erhâme). İnnallâhe kâne aleykum rakîbâ(rakîben)....
Nisa Suresi, 1. Ayet:
1.
yâ eyyuhâ
: ey
2.
en nâsu
: insanlar
3.
ittekû
: takva sahibi olun
4.
rabbe-kum(u)
: Rabbinize karşı
...
Nisa Suresi, 3. Ayet:
Ve in hıftum ellâ tuksitû fîl yetâmâ fenkihû mâ tâbe lekum minen nisâi mesnâ ve sulâse ve rubâa, fe in hıftum ellâ ta’dilû fe vâhideten ev mâ meleket eymânukum. Zâlike ednâ ellâ teûlû....
Nisa Suresi, 3. Ayet:
1.
ve in hıftum
: ve eğer korkarsanız
2.
ellâ
: ... olmama, ... olamama
3.
tuksitû
: adaletle davranmanız
4.
fî
: ...
Nisa Suresi, 11. Ayet:
Yûsîkumullâhu fî evlâdikum liz zekeri mislu hazzıl unseyeyn(unseyeyni), fe in kunne nisâen fevkasneteyni fe lehunne sulusâ mâ terak(terake), ve in kânet vâhideten fe lehân nısf(nısfu). Ve li ebeveyhi li kulli vâhidin min humâs sudusu mimmâ terake in kâne lehu veled(veledun), fe in lem yekun lehu veledun ve varisehû ebevâhu fe li ummihis sulus(sulusu), fe in kâne lehû ıhvetun fe li ummihis sudusu, min ba’di vasiyyetin yûsî bihâ ev deyn(deynin). Âbâukum ve ebnâukum, lâ tedrûne eyyuhum akrabu lekum...
Nisa Suresi, 11. Ayet:
1.
yûsîkum(u)
: size vasiyet eder, farz kılar
2.
allâhu
: Allah
3.
fî evlâdi-kum
: (sizin evlâdınız) evlâtlarınız hakkında
4.
l...
Nisa Suresi, 102. Ayet:
Ve izâ kunte fîhim fe ekamte lehumus salâte fel tekum tâifetun minhum meake vel ye’huzû eslihatehum fe izâ secedû fel yekûnû min varâikum, vel te’ti tâifetun uhrâ lem yusallû fel yusallû meake vel ye’huzû hızrahum ve eslihatehum, veddellezîne keferû lev tagfulûne an eslihatikum ve emtiatikum fe yemîlûne aleykum meyleten vâhıdeh(vâhıdeten). Ve lâ cunâha aleykum in kâne bikum ezen min matarin ev kuntum mardâ en tedaû eslihatekum, ve huzû hızrakum. İnnallâhe eadde lil kâfirîne azâben muhînâ(muhînen...
Nisa Suresi, 102. Ayet:
1.
ve izâ
: ve ... olduğu zaman
2.
kunte
: sen oldun
3.
fî-him
: onların arasında
4.
fe
: o taktirde
Maidə Suresi, 48. Ayet:
Ve enzelnâ ileykel kitâbe bil hakkı musaddıkan limâ beyne yedeyhi minel kitâbi ve muheyminen aleyhi fahkum beynehum bimâ enzelallâhu ve lâ tettebi’ ehvâehum ammâ câeke minel hakk(hakkı) li kullin cealnâ minkum şir’aten ve minhâcâ(minhâcen) ve lev şâallâhu le cealekum ummeten vâhıdeten ve lâkin li yebluvekum fî mâ âtâkum festebikûl hayrât(hayrâti) ilâllâhi merciukum cemîan fe yunebbiukum bimâ kuntum fîhi tahtelifûn(tahtelifûne)....
Maidə Suresi, 48. Ayet:
1.
ve enzelnâ ileyke
: ve sana indirdik
2.
el kitâbe bi el hakkı
: kitabı hak ile
3.
musaddıkan
: tasdik edici olarak, doğrulayıcı olarak
4.
Ənam Suresi, 98. Ayet:
Ve huvellezî enşeekum min nefsin vâhıdetin fe mustekarrun ve mustevda’(mustevdaun), kad fassalnal âyâti li kavmin yefkahûn(yefkahûne). ...
Ənam Suresi, 98. Ayet:
1.
ve huve ellezî
: ve o ki
2.
enşee-kum
: sizi yarattı
3.
min nefsin
: bir nefsten
4.
vâhıdetin
: bir tek
Ənam Suresi, 98. Ayet:
"HÛ" ki, sizi Nefs-i V
ahide
'den (TEK BİR NEFS'ten - Tek bir benlikten) inşa etti. . . Müstekarr (istikrar bulma - hakikatini tanıma ve yaşamada kararlılık için dünyanın oluşması). . . Müstevda (beden - emaneten kalma yeri). . . Hakikaten biz, anlayışı açık bir halk için işaretleri tafsil ettik....
Əraf Suresi, 75. Ayet:
Kavminin büyüklük taslayan ileri gelenleri, küçük görülüp ezilen inanmışlara, “Siz, Salih’in, Rabbi tarafından gönderilmiş bir peygamber olduğunu (s
ahide
n) biliyor musunuz?” dediler. Onlar da, “Biz şüphesiz onunla gönderilene inananlarız” dediler....
Əraf Suresi, 75. Ayet:
Milletinin buyukluk taslayan ileri gelenleri, aralarindan iman eden ve bu sebeple hor gordukleri kimselere, «Salih'in Rabbi tarafindan gonderildigini s
ahide
n biliyor musunuz?» dediler, onlar da, «Dogrusu biz onunla gonderilene inaniyoruz» dediler....
Əraf Suresi, 75. Ayet:
Milletinin büyüklük taslayan ileri gelenleri, aralarından iman eden ve bu sebeple hor gördükleri kimselere, 'Salih'in Rabbi tarafından gönderildiğini s
ahide
n biliyor musunuz?' dediler, onlar da, 'Doğrusu biz onunla gönderilene inanıyoruz' dediler....
Əraf Suresi, 134. Ayet:
Ve lemmâ vakaa aleyhimur riczu kâlû yâ mûsed’u lenâ rabbeke bi mâ
ahide
indek(indeke), le in keşefte anner ricze le nu’minenne leke ve le nursilenne meake benî isrâîl(isrâîle). ...
Əraf Suresi, 134. Ayet:
1.
ve lemmâ
: ve ... olduğu zaman, olunca
2.
vakaa
: vaki oldu,vuku buldu
3.
aleyhim er riczu
: üzerlerine azap
4.
kâlû
Əraf Suresi, 189. Ayet:
Huvellezî halakakum min nefsin vâhıdetin ve ceale minhâ zevcehâ li yeskune ileyhâ, fe lemmâ tegaşşâhâ hamelet hamlen hafîfen fe merret bihî, fe lemmâ eskalet deavâllâhe rabbehumâ lein âteytenâ sâlihan le nekûnenne mineş şâkirîn(şâkirîne)....
Əraf Suresi, 189. Ayet:
1.
huve ellezî
: o ki, ... yapan odur
2.
halaka-kum
: sizi yarattı
3.
min nefsin
: bir nefsten
4.
vâhıdetin
: bir ...
Ənfal Suresi, 72. Ayet:
Öte yandan imana erişen, zulmün egemen olduğu diyardan göç eden, Allah yolunda mallarıyla çaba gösterip duran kimselere ve (onlara) kol kanat açıp, yardım edenlere gelince; işte bunlar (s
ahide
n) birbirlerinin dostu ve hamileridir. Fakat inanmış oldukları halde (sizin beldenize) göç etmemiş olan kimselere gelince; onların korunup gözetilmesinden hiçbir bakımdan siz sorumlu değilsiniz, ta ki (sizin yanınıza) göç edecekleri vakte kadar. Yine de, dinsel baskılara karşı sizden yardım isterlerse, (onl...
Tövbə Suresi, 20. Ayet:
O zâtlar ki, imân ettiler ve muhâcerette bulundular ve Allah Teâlâ'nın yolunda mallarıyla, nefisleriyle cihada atıldılar. İnd-i İlâhide dereceleri pek büyüktür. Ve işte necâta erenler de onlardır....
Tövbə Suresi, 31. Ayet:
İttehazû ahbârahum ve ruhbânehum erbâben min dûnillâhi vel mesîhabne meryem(meryeme), ve mâ umirû illâ li ya'budû ilâhen vâhidâ (vâhiden),lâ ilâhe illâ huve, subhânehu ammâ yuşrikûn(yuşrikûne)....
Tövbə Suresi, 31. Ayet:
1.
ittehazû
: edindiler
2.
ahbâra-hum
: onların âlimleri, din adamları
3.
ve ruhbâne-hum
: ve onların rahipleri
4.
erbâben
<...
Yunus Suresi, 19. Ayet:
Ve mâ kânen nâsu illâ ummeten vâhideten fahtelefû, ve lev lâ kelimetun sebekat min rabbike le kudiye beynehum fîmâ fîhi yahtelifûn(yahtelifûne)....
Yunus Suresi, 19. Ayet:
1.
ve mâ kâne en nâsu
: ve insanlar olmadı
2.
illâ
: ...den başka
3.
ummeten
: bir ümmet(ten)
4.
vâhideten
: tek, ...
Yunus Suresi, 53. Ayet:
'Bu s
ahide
n doğru mudur,' diye senden haber bekliyorlar. De ki: 'Elbette, Rabbime andolsun o gerçektir ve siz onu engelleyemezsiniz!'...
Yunus Suresi, 53. Ayet:
'Sâhiden o (azab) gerçek midir?' diye de senden haber isterler. De ki: 'Evet, Rabbime yemîn olsun ki şübhesiz o, elbette gerçektir ve siz ona mâni' olacak kimseler değilsiniz!'...
Yunus Suresi, 53. Ayet:
"S
ahide
n o gerçek midir?" diye senden soruyorlar. De ki: "Evet, Rabbim hakkı için o gerçektir. Siz (onu) önleyemezsiniz!"...
Hud Suresi, 44. Ayet:
(Taraf-ı ilâhîden) denildi ki: «Ey arz suyunu yut, ey gök sen de tut». Su kesildi, iş olub bitirildi, (gemi de) Cûdî (dağının) üzerinde durdu. O zaalimler güruhuna «Uzak olsunlar» denildi. ...
Yusif Suresi, 31. Ayet:
Fe lemmâ semiat bi mekrihinne erselet ileyhinne ve a’tedet lehunne mutteke’en ve âtet kulle vâhidetin minhunne sikkînen ve kâletihruc aleyhinn(aleyhinne), fe lemmâ re’eynehû ekbernehu ve katta’ne eydiyehunne ve kulne hâşe lillâhi mâ hâzâ beşerâ(beşeren),in hâzâ illâ melekun kerîm(kerîmun)....
Yusif Suresi, 90. Ayet:
Onlar «Yoksa sen, s
ahide
n Yusuf musun?» dediler. O da «Ben Yusuf'um, bu da kardeşim» dedi, «Doğrusu Allah, bizi, lutfuyla nimetlendirdi. Gerçekten de kim Allah'dan korkar ve sabrederse, Allah, muhakkak ki, güzel işler yapanların mükafatını zayi etmez.»...
Nəhl Suresi, 93. Ayet:
Ve lev şâallâhu le cealekum ummeten vâhideten ve lâkin yudıllu men yeşâu ve yehdî men yeşâ’(yeşâu), ve le tus’elunne ammâ kuntum ta’melûn(ta’melûne)....
Nəhl Suresi, 93. Ayet:
1.
ve lev şâe allâhu
: ve eğer Allah dileseydi
2.
le ceale-kum
: elbette sizi kıldı
3.
ummeten
: bir ümmet
4.
vâhideten
İsra Suresi, 49. Ayet:
Dediler ki: "Biz kemikler haline geldikten, ufalanıp toprak olduktan sonra mı sâhiden biz mi yeni bir yaratılışla diriltileceğiz?"...
Ənbiya Suresi, 92. Ayet:
İnne hâzihî ummetukum ummeten vâhıdeten ve ene rabbukum fa’budûn(fa’budûni)....
Ənbiya Suresi, 92. Ayet:
1.
inne
: muhakkak
2.
hâzihî
: bu
3.
ummetu-kum
: sizin ümmetiniz, dîniniz
4.
ummeten
: bir ümmet
Möminun Suresi, 32. Ayet:
Onlara da aralarında kendilerinden bir peygamber gönderdik. «Allaha kulluk edin. Sizin Ondan başka hiçbir Tanrınız yokdur. (Haalâ azâb-ı ilâhîden) sakınmayacak mısınız?» (dedi). ...
Möminun Suresi, 52. Ayet:
Ve inne hâzihî ummetukum ummeten vâhıdeten ve ene rabbukum fettekûn(fettekûni)....
Möminun Suresi, 52. Ayet:
1.
ve inne
: ve muhakkak
2.
hâzihî
: bu
3.
ummetu-kum
: sizin ümmetiniz
4.
ummeten
: bir ümmet
Furqan Suresi, 14. Ayet:
Lâ ted’ûl yevme subûran vâhıden ved’û subûran kesîrâ(kesîren)....
Furqan Suresi, 14. Ayet:
1.
lâ ted'û
: davet etmeyin, çağırmayın (istemeyin)
2.
el yevme
: bugün (o gün)
3.
subûran
: helâk olmak, yok olmak
4.
vâhıden<...
Furqan Suresi, 32. Ayet:
Ve kâlellezîne keferû lev lâ nuzzile aleyhil kur’ânu, cumleten vâhideh(vâhideten), kezâlike li nusebbite bihî fuâdeke ve rettelnâhu tertîlâ(tertîlen)....
Furqan Suresi, 32. Ayet:
1.
ve kâle
: ve dedi
2.
ellezîne keferû
: kâfir olanlar
3.
lev lâ
: olsaydı olmaz mıydı, gerekmez miydi
4.
nuzzile
Nəml Suresi, 67. Ayet:
Kâfir olanlar şöyle dediler: “- Biz ve babalarımız toprak olduğumuz vakit mi, s
ahide
n biz mi (kabirlerimizden diriltilip) çıkarılacağız?...
Qəsəs Suresi, 60. Ayet:
Ve size herhangi bir şeyden verilmiş ise ancak dünya hayatına ait meta'dan ve onun ziynetinden ibarettir. İnd-i ilâhide olan ise daha hayırlıdır ve daha bakidir. Artık akıl erdiremez misiniz?...
Loğman Suresi, 28. Ayet:
Mâ halkukum ve lâ ba’sukum illâ ke nefsin vâhıdeh(vâhıdetin), innallâhe semîun basîr(basîrun)....
Loğman Suresi, 28. Ayet:
1.
mâ halku-kum
: sizin yaratılmanız değil
2.
ve lâ ba'su-kum
: ve sizin diriltilmeniz değil
3.
illâ
: ancak, den başka
4.
ke
Əhzab Suresi, 23. Ayet:
Mü'minlerden öyle erkek adamlar vardır ki Allah ile yaptıkları
ahide
sadakat gösterdiler; böylece onlardan kimi adağını gerçekleştirdi, kimi beklemektedir. Onlar hiç bir değiştirme ile (sözlerini) değiştirmediler....
Əhzab Suresi, 23. Ayet:
İnançlılardan öyle erkekler vardır ki, Tanrı ile yaptıktarı
ahide
sadakat gösterdiler; böylece onlardan kimi adağını gerçekleştirdi, kimi beklemektedir. Onlar hiç bir değiştirme ile (sözlerini) değiştirmediler....
Əhzab Suresi, 23. Ayet:
Mü'minlerden öyle erkek adamlar vardır ki, Allah ile yaptıkları
ahide
sadakat gösterdiler; böylece onlardan kimi adağını gerçekleştirdi, kimi de beklemektedir. Onlar, hiç bir değiştirme ile (sözlerini) değiştirmediler....
Səba Suresi, 46. Ayet:
Kul innemâ eızukum bi vâhideh(vâhidetin), en tekûmû lillâhi mesnâ ve furâdâ summe tetefekkerû, mâ bi sâhıbikum min cinneh(cinnetin), in huve illâ nezîrun lekum beyne yedey azâbin şedîd(şedîdin)....
Səba Suresi, 46. Ayet:
1.
kul
: de, söyle
2.
innemâ
: ancak, sadece
3.
eızu-kum
: size vaazediyorum, öğüt veriyorum
4.
bi
: ile
...
Yasin Suresi, 29. Ayet:
İn kânet illâ sayhaten vâhıdetenfe izâ hum hâmidûn(hâmidûne). ...
Yasin Suresi, 29. Ayet:
1.
in ... illâ
: ancak, sadece
2.
kânet
: oldu
3.
sayhaten
: bir sayha, şiddetli ses dalgası
4.
vâhıdeten
: tek, b...
Saffat Suresi, 16. Ayet:
«Biz olub de bir toprak ve bir yığın kemik olduğumuz vakit mı, sa
ahide
n biz mi mutlakaa diriltilmiş olacağız»?. ...
Saffat Suresi, 16. Ayet:
"Ne? Ölüp toprak ve kemik yığını haline geldikten sonra s
ahide
n yeniden dirilecek miyiz?...
Saffat Suresi, 19. Ayet:
Fe innemâ hiye zecretun vâhıdetun fe izâ hum yenzurûn(yenzurûne). ...
Saffat Suresi, 19. Ayet:
1.
fe
: işte o zaman
2.
innemâ
: yalnızca, sadece
3.
hiye
: o
4.
zecretun
: haykırış, çığlık
Sad Suresi, 5. Ayet:
E cealel âlihete ilâhen vâhıdâ(vâhıden), inne hâzâ le şey’un ucâb(ucâbun). ...
Sad Suresi, 5. Ayet:
1.
e
: mı
2.
ceale
: kıldı, yaptı
3.
el âlihete
: ilâhlar
4.
ilâhen
: ilâh
Sad Suresi, 15. Ayet:
Ve mâ yanzuru hâulâi illâ sayhaten vâhıdeten mâ lehâ min fevâk(fevâkın)....
Sad Suresi, 15. Ayet:
1.
ve mâ yenzuru
: ve gözlemiyorlar, beklemiyorlar
2.
hâulâi
: bunlar
3.
illâ
: sadece, den başka
4.
sayhaten
: sa...
Sad Suresi, 23. Ayet:
İnne hâzâ ahî lehu tis’un ve tis’ûne na’ceten ve liye na’cetun vâhidetun fe kâle ekfilnîhâ ve azzenî fîl hıtâb(hıtâbi)....
Sad Suresi, 23. Ayet:
1.
inne
: muhakkak, gerçekten
2.
hâzâ
: bu
3.
ahî
: benim kardeşim
4.
lehu
: onun
Sad Suresi, 74. Ayet:
yalınız İblîs kibirlenmiye yeltenmişdi. (Zâten) o, (ilm-i ilâhîde) kâfirlerdendi. ...
Zümər Suresi, 6. Ayet:
Halakakum min nefsin vâhıdetin summe ceale minhâ zevcehâ ve enzele lekum minel en’âmi semâniyete ezvâc(ezvâcin), yahlukukum fî butûni ummehâtikum halkan min ba’di halkın fî zulumâtin selâs(selâsin), zâlikumullâhu rabbukum lehul mulk(mulku), lâ ilâhe illâ huve, fe ennâ tusrafûn(tusrafûne). ...
Zümər Suresi, 6. Ayet:
1.
halaka-kum
: sizi yarattı
2.
min
: den
3.
nefsin
: nefs
4.
vâhidetin
: bir, tek
Zümər Suresi, 6. Ayet:
Sizi nefs-i v
ahide
'den (nefs-i küll - kozmik bilinç - evrensel benlik - Hakikati Muhammedî - RUH adlı melek tanımlamalarıyla işaret edilen) yarattı! Sonra (holografik esas gereğince) ondan (bilinçten) onun eşini (bedeni) oluşturdu; sizin için en'amdan (kontrol edilebilir hayvani duygular) sekiz eş açığa çıkardı! Sizi analarınızın karınlarında, üç karanlık içinde, bir yaratıştan sonra (diğer) bir yaratışa (geçirerek) yaratıyor. . . İşte size Rabbiniz Allâh; mülkü onun (Esmâ'sının işaret ettiği öz...
Şura Suresi, 8. Ayet:
Ve lev şâallâhu le cealehum ummeten vâhıdeten ve lâkin yudhilu men yeşâu fî rahmetih(rahmetihî), vez zâlimûne mâ lehum min velîyyin ve lâ nasîr(nasîrin)....
Şura Suresi, 8. Ayet:
1.
ve lev
: ve eğer
2.
şâe
: diledi
3.
allâhu
: Allah
4.
le
: elbette, mutlaka
Şura Suresi, 8. Ayet:
Eğer Allâh dileseydi onları elbette ümmet-i v
ahide
(tek bir inançta olan toplum) kılardı. . . Fakat Allâh dilediğini Rahmetine dâhil eder! Zâlimlere gelince, onların ne bir velîsi vardır ve ne de bir yardım edeni!...
Zuxruf Suresi, 33. Ayet:
Ve lev lâ en yekûnen nâsu ummeten vâhıdeten le cealnâ limen yekfuru bir rahmâni li buyûtihim sukufen min fıddatin ve meârice aleyhâ yazherûne....
Zuxruf Suresi, 33. Ayet:
1.
ve lev lâ
: ve olmasaydı
2.
en yekûne
: olması
3.
en nâsu
: insanlar
4.
ummeten
: bir ümmet
Zuxruf Suresi, 49. Ayet:
Ve kâlû yâ eyyuhes sâhırud’u lenâ rabbeke bimâ
ahide
ındeke innenâ le muhtedûn(muhtedûne)....
Zuxruf Suresi, 49. Ayet:
1.
ve kâlû
: ve dediler
2.
yâ eyyuhe
: ey
3.
es sâhıru
: sihirbaz
4.
ud'u
: dua et
Fəth Suresi, 6. Ayet:
Ve tâ ki, şan-ı ilâhide kötü kuruntuda bulunan münafıklar ile münafıkaları da ve müşrikler ile müşrikeleri de muazzeb kılsın, o kötü kuruntuları kendi üzerlerine geliversin. Ve Allah, onlara gazab etmiş ve onlara lânet eylemiştir ve onlar için bir cehennem de hazırlamıştır. Ve ne fena bir uğranacak yer!...
Fəth Suresi, 8. Ayet:
İnnâ erselnâke şâhiden ve mubeşşiren ve nezîrâ(nezîren)....
Fəth Suresi, 8. Ayet:
1.
innâ
: muhakkak ki biz
2.
erselnâ-ke
: seni gönderdik
3.
şâhiden
: şahit olarak
4.
ve
: ve
Hucurat Suresi, 13. Ayet:
Ey insanlar! Muhakkak ki, Biz sizi bir erkek ile dişiden yarattık ve sizleri şubelere ve kabilelere ayırdık ki birbirinizi tanıyasınız. Şüphe yok ki, sizin ind-i ilâhide en mükerrem olanınız en ziyâde müttakî olanınızdır. Muhakkak ki Allah Teâlâ alîmdir, habîrdir....
Qəmər Suresi, 24. Ayet:
Fe kâlû ebeşeren minnâ vâhiden nettebiuhû innâ izen lefî dalâlin ve suur(suurin). ...
Qəmər Suresi, 24. Ayet:
1.
fe
: böylece, o zaman
2.
kâlû
: dediler
3.
e beşeren
: bir beşere mi
4.
min-nâ
: bizden
Qəmər Suresi, 31. Ayet:
İnnâ erselnâ aleyhim sayhaten vâhıdeten fe kânû ke heşîmil muhtezir(muhteziri)....
Qəmər Suresi, 31. Ayet:
1.
in-nâ
: muhakkak ki biz
2.
erselnâ
: biz gönderdik
3.
aleyhim
: onların üzerine
4.
sayhaten
: sayha, korkunç se...
Qəmər Suresi, 31. Ayet:
Muhakkak ki biz onların üzerine sayha-i vâhide (bir tek şiddetli titreşimli ses) irsâl ettik de (davarların önüne) konmuş çöp kırıntısı gibi oldular....
Qəmər Suresi, 50. Ayet:
Ve mâ emrunâ illâ vâhıdetun ke lemhın bil basar(basari)....
Qəmər Suresi, 50. Ayet:
1.
ve mâ emru-nâ
: ve bizim emrimiz ..... değildir
2.
illâ
: den başka
3.
vâhidetun
: tek, bir tek
4.
ke lemhin
: ...
Haqqə Suresi, 13. Ayet:
Fe izâ nufiha fîs sûri nefhatun vâhıdeh(vâhıdetun)....
Haqqə Suresi, 13. Ayet:
1.
fe
: artık
2.
izâ nufiha
: üflendiği zaman
3.
fî
: içine
4.
es sûri
: sur, İsrafil (A.S)'ın borusu
Haqqə Suresi, 13. Ayet:
Sur'a (sûretlere - o anki bedenlere) nefha-i v
ahide
(tek bir üfürüş) üflendiğinde (bilinçler hakikatlerini bedensiz fark ettiklerinde). . ....
Haqqə Suresi, 14. Ayet:
Ve humiletil ardu vel cibâlu fe dukketâ dekketen vâhıdeh(vâhıdeten)....
Haqqə Suresi, 14. Ayet:
1.
ve humilet(i)
: ve taşındı, kaldırıldı
2.
el ardu
: arz, yeryüzü
3.
ve el cibâlu
: ve dağlar
4.
fe
: böylece, o...
Haqqə Suresi, 30. Ayet:
(30-31) Târaf-ı ilâhiden de denilecekdir ki: «(Onu tutun da) Ellerini boynuna bağlayın. Sonra cehenneme kavuşturun!»...
Haqqə Suresi, 31. Ayet:
(30-31) Târaf-ı ilâhiden de denilecekdir ki: «(Onu tutun da) Ellerini boynuna bağlayın. Sonra cehenneme kavuşturun!»...
Müzzəmmil Suresi, 15. Ayet:
İnnâ erselnâ ileykum resûlen şâhiden aleykum kemâ erselnâ ilâ fir'avne resûlâ(resûlen)....
Müzzəmmil Suresi, 15. Ayet:
1.
innâ
: muhakkak ki biz
2.
erselnâ
: gönderdik
3.
ileykum
: size
4.
resûlen
: bir resûl
Müddəssir Suresi, 11. Ayet:
Zernî ve men halaktu vahîdâ(vahîden)....
Müddəssir Suresi, 11. Ayet:
1.
zer-nî
: bana bırak
2.
ve men
: ve kimse, kişi
3.
halaktu
: yarattım
4.
vahîden
: tek olarak
...
Naziat Suresi, 10. Ayet:
Kâfirler (dünyada öldükten sonra dirilmeyi inkâr ederek) şöyle diyorlar: “- Biz mi, s
ahide
n (öldükten sonra) evvelki hale döndürüleceğiz?...
Naziat Suresi, 10. Ayet:
Onlar derler ki: «Biz mi sa
ahide
n eski haale döndürülmüş olacağız»? ...
Naziat Suresi, 13. Ayet:
Fe innemâ hiye zecretun vâhıdeh(vâhıdetun)....
Naziat Suresi, 13. Ayet:
1.
fe
: oysa, halbuki
2.
innemâ
: sadece
3.
hiye
: o
4.
zecretun
: sayha
Mutəffifin Suresi, 4. Ayet:
Sa
ahide
n onlar (öldükden sonra) diriltileceklerini sanmıyor (lar) mı, ...
Bürüc Suresi, 3. Ayet:
Ş
ahide
ve şahit olunana!...
Bürüc Suresi, 3. Ayet:
Ş
ahide
ve şahit olunana. [1]...
Bürüc Suresi, 3. Ayet:
Ve şâhide ve meşhûda kasem olsun...
Bürüc Suresi, 3. Ayet:
(O gün) Şâhide ve şâhidlik edilene andolsun,...
Leyl Suresi, 8. Ayet:
Fakat kim de cimrilik edip, inâyet-i ilâhîden kendisini müstağnî görürse,...
Hud Suresi, 118. Ayet:
Ve lev şâe rabbuke le cealen nâse ummeten vâhideten ve lâ yezâlûne muhtelifîn(muhtelifîne)....
Hud Suresi, 118. Ayet:
1.
ve lev
: ve eğer, olsa bile
2.
şâe
: diledi
3.
rabbu-ke
: senin Rabbin
4.
le ceale
: elbette kıldı, yaptı
<...
Hud Suresi, 118. Ayet:
Eğer Rabbin dileseydi, elbette (tüm) insanları ümmet-i v
ahide
(tek bir inanca sahip toplum) yapardı! Oysa karşıt görüşe dayalı inançlar sürüp gidecektir....
Əhzab Suresi, 45. Ayet:
Yâ eyyuhen nebiyyu innâ erselnâke şâhiden ve mubeşşiren ve nezîrâ(nezîren)....
Əhzab Suresi, 45. Ayet:
1.
yâ eyyuhâ
: ey
2.
en nebiyyu
: peygamber
3.
innâ
: muhakkak ki biz
4.
erselnâ-ke
: seni gönderdik
Yasin Suresi, 49. Ayet:
Mâ yenzurûne illâ sayhaten vâhıdeten te’huzuhum ve hum yahıssımûn(yahıssımûne). ...
Yasin Suresi, 49. Ayet:
1.
mâ yenzurûne
: bakmazlar, gözlemiyorlar
2.
illâ
: ancak, den başka
3.
sayhaten
: sayha, şiddetli ses dalgası
4.
vâhıdeten
Yasin Suresi, 53. Ayet:
İn kânet illâ sayhaten vâhıdeten fe izâ hum cemîun ledeynâ muhdarûn(muhdarûne). ...
Yasin Suresi, 53. Ayet:
1.
in
: eğer
2.
kânet
: oldu
3.
illâ
: ancak, den başka
4.
sayhaten
: sayha, şiddetli ses dalgası
Qaf Suresi, 24. Ayet:
(24-26) Allah muhafızla ş
ahide
veya cehennem görevlisi iki meleğe: "Atın! buyuracak, atın cehenneme, her nankör, inatçı kâfiri! Hayra mani olan, haddi aşıp azan, şüpheye dalanı! Allah’ın yanı sıra başka bir tanrı benimseyeni! Atın onu o çetin azaba!"...
Qaf Suresi, 24. Ayet:
(Allâh sürücü ve şâhide buyurdu ki): "Haydi ikiniz, atın cehenneme her inatçı nankörü!"...
Qaf Suresi, 25. Ayet:
(24-26) Allah muhafızla ş
ahide
veya cehennem görevlisi iki meleğe: "Atın! buyuracak, atın cehenneme, her nankör, inatçı kâfiri! Hayra mani olan, haddi aşıp azan, şüpheye dalanı! Allah’ın yanı sıra başka bir tanrı benimseyeni! Atın onu o çetin azaba!"...
Qaf Suresi, 26. Ayet:
(24-26) Allah muhafızla ş
ahide
veya cehennem görevlisi iki meleğe: "Atın! buyuracak, atın cehenneme, her nankör, inatçı kâfiri! Hayra mani olan, haddi aşıp azan, şüpheye dalanı! Allah’ın yanı sıra başka bir tanrı benimseyeni! Atın onu o çetin azaba!"...
Yusif Suresi, 90. Ayet:
Yûsuf'un kardeşleri: “Yoksa sen, s
ahide
n Yûsuf musun?” dediler. Yûsuf: “Ben Yûsuf'um, bu da kardeşim. Kesinlikle, Allah bizi nimetlendirdi. Şüphesiz kim Allah'ın koruması altına girer ve sabrederse, artık hiç şüphesiz Allah, iyi-güzel işler yapanların ödülünü kaybetmez” dedi. ...
Rum Suresi, 43. Ayet:
İmdi yüzünü o müstakim dine çevir. Taraf-ı ilâhiden bir günün gelmesinden evvel, ki o günü reddedecek yoktur. O gün fırka fırka olacaklardır....
Səcdə Suresi, 10. Ayet:
Bir de kalkıp derler ki: "Yani biz toprağın içinde kayıplara karışınca mı? S
ahide
n de biz yeniden yaratılacak mıyız?" Aslında (bu tavırlarıyla) onlar, Rablerinin huzuruna çıkıp (hesap vermeyi) inkar etmektedirler....