Axtarış Nəticələri
Ana Səhifə
Surələr
Məallər
Blog
Bəqərə Suresi, 169. Ayet:
O, size, ancak kötülüğü, fahşayı ve Allah'a karşı bilmediğiniz şeyleri söylemeyi telkin eder....
Bəqərə Suresi, 268. Ayet:
Şeytan, yoksullukla size fahşayı telkin eder. Allah ise sizi bağışlama ve bol nimet söz veriyor. Allah, Yardımı Çok Kapsyıcı Olan'dır, Her Şeyi Bilen'dir....
Nəhl Suresi, 90. Ayet:
Allah; adaleti, ihsanı ve yakınlarınızda olanlara yardım etmeyi, buyurmakta; fahşadan, münkerden ve beğyiden men etmektedir. İyice anlayıp tutmanız için size öğüt veriyor....
Ənkəbut Suresi, 45. Ayet:
Kitap'tan sana vahyolunan şeyi oku. Salatı ikame et. Salat, fahşadan ve münkerden alıkoyar. Kesinlikle Allah'ın zikri daha büyüktür. Allah, yaptığınız şeyleri bilir....
Şura Suresi, 37. Ayet:
Onlar, büyük günahlardan ve fahşadan kaçınan ve öfkelendikleri zaman bağışlayan kimselerdir....
Talaq Suresi, 1. Ayet:
Ey Nebi! Kadınları boşayacağınız zaman, iddet sürelerini gözeterek boşayın ve iddetlerini sayın. Rabb'iniz Allah'a karşı takva sahibi olun. Açıkça fahşa yapmadıkça onları evlerinden çıkarmayın; onlar da çıkmasınlar. Bunlar, Allah'ın sınırlarıdır. Kim Allah'ın sınırlarını aşarsa, kesinlikle kendisine haksızlık etmiş olur. Bilemezsin, olur ki Allah bundan sonra yeni bir hadis ortaya çıkarır....
Bəqərə Suresi, 169. Ayet:
İnnemâ ye’murukum bis sûi vel fahşâi ve en tekûlû alâllâhi mâ lâ ta’lemûn(ta’lemûne)....
Bəqərə Suresi, 169. Ayet:
1.
innemâ
: ancak, sadece
2.
ye'muru-kum
: size emreder
3.
bi es sûi
: kötülük ile, şerrle
4.
ve el fahşâi
: ve fu...
Bəqərə Suresi, 268. Ayet:
Eş şeytânu yeidukumul fakra ve ye’murukumbil fahşâi vallâhu yeidukum magfireten minhuve fadlâ(fadlan), vallâhu vâsiun alîm(alîmun)....
Bəqərə Suresi, 268. Ayet:
1.
eş şeytânu
: şeytan
2.
yeidu-kum
: size vaadediyor
3.
el fakra
: fakirlik
4.
ve ye'muru-kum
: ve size emrediyor...
Ali-İmran Suresi, 25. Ayet:
Gerçekleşeceğinden hiçbir şüphe bulunmayan o kıyamet gününde, kendilerini bir araya topladığımız ve her şahsa, yaptığının karşılığının tam verilip, asla haksızlığa uğratılmadığı o gün gelince halleri ne olacak?...
Ali-İmran Suresi, 161. Ayet:
Bir peygamber için emanete hiyânet etmek sahih olamaz. Her kim hiyânet ederse o hiyânet ettiği şey ile Kıyamet gününde gelir. Sonra her şahsa kazanmış olduğu şey ödenir ve onlar zulmolunmazlar....
Nisa Suresi, 9. Ayet:
1.
velyahşa (ve li yahşa)
: ve sakınsınlar, korksunlar, çekinsinler
2.
ellezîne
: onlar, ... olanlar
3.
lev terakû
: eğer bırakmış olsalardı
4.
Maidə Suresi, 52. Ayet:
Fe terâllezîne fî kulûbihim maradun yusâriûne fîhim yekûlûne nahşâ en tusîbenâ dâireh(dâiretun) fe asâllâhu en ye’tiye bil fethi ev emrin min indihî fe yusbihû alâ mâ eserrû fî enfusihim nâdimîn(nâdimîne)....
Maidə Suresi, 52. Ayet:
1.
fe
: işte, böylece
2.
terâ
: görürsün
3.
ellezîne
: o kimseler, onlar
4.
fî kulûbi-him
: kalplerinde vardır
Ənam Suresi, 158. Ayet:
Onlar başka değil, kendilerine meleklerin gelmesini veya Rabbin gelmesini veya Rabbin bazı âyetlerinin gelmesini bekliyorlar. Rabbin bazı âyetlerinin geleceği gün evvelce imân etmemiş veya imânında bir hayır kazanmamış olan şahsa imân faide bahş olmaz. De ki: «Bekleyiniz, ve biz de şüphe yok ki bekleyicileriz.»...
Əraf Suresi, 28. Ayet:
Ve izâ faalû fâhişeten kâlû vecednâ aleyhâ âbâenâ vallâhu emerenâ bihâ kul innallâhe lâ ye’muru bil fahşâ(fahşâi), e tekûlûne alâllâhi mâ lâ ta’lemûn(ta’lemûne)....
Əraf Suresi, 28. Ayet:
1.
ve
: ve
2.
izâ faalû
: yaptıkları zaman
3.
fâhişeten
: kötü, çirkin bir şey
4.
kâlû
: dediler
Əraf Suresi, 28. Ayet:
Kötü (çirkin) bir şey yaptıkları zaman: “Babalarımızı onun üzerinde bulduk (onlardan böyle gördük) ve Allah onu bize emretti.” dediler. (Onlara şöyle) de: “Muhakkak ki; Allah, fahşayı (kötülüğü, çirkinliği) emretmez. Allah'a bilmediğiniz bir şeyi mi söylüyorsunuz?”...
Əraf Suresi, 28. Ayet:
Ne zaman fahişet (şirk veya hakikati inkâra yol açan bir fiil veya düşünce) ortaya koysalar: "Babalarımızı da bu hâl üzere bulduk ve Allâh bunu emretti bize" dediler. . . De ki: "Kesinlikle Allâh fahşayı (ihtiva edenleri) emretmez! Bilgisine sahip olmadığınız şeyleri Allâh'a mı atfediyorsunuz?"...
Yusif Suresi, 24. Ayet:
Ve le kad hemmet bihî ve hemme bihâ, levlâ en reâ burhâne rabbih(rabbihi), kezâlike li nasrife anhus sûe vel fahşâ(fahşâe), innehu min ibâdinel muhlesîn(muhlesîne)....
Yusif Suresi, 24. Ayet:
1.
ve le kad
: andolsun
2.
hemmet
: arzuladı
3.
bi-hi
: onu
4.
ve hemme
: ve arzuladı
Yusif Suresi, 75. Ayet:
Onun cezası, kayıp eşya, kimin yükünde bulunursa işte o (şahsa el koymak) onun cezasıdır. Biz zalimleri böyle cezalandırırız dediler....
Yusif Suresi, 75. Ayet:
«Onun cezası, kayıp eşya, kimin yükünde bulunursa işte o (şahsa el koymak) onun cezasıdır. Biz zalimleri böyle cezalandırırız» dediler....
Yusif Suresi, 75. Ayet:
«Onun cezası yükünde (hırsızlık mal) bulunan kimsenin kendisidir. İşte o kimse (şahsan) bunun cezasıdır. Biz (memleketimizde) zaalimleri (hırsızları) böyle cezalandırırız» dediler. ...
Yusif Suresi, 75. Ayet:
“Onun cezası, kayıp eşya kimin yükünde bulunursa; işte o onun karşılığıdır, o şahsa el konulur. Biz zâlimleri böyle cezalandırırız. ” dediler....
Nəhl Suresi, 90. Ayet:
İnnallâhe ye’muru bil adli vel ihsâni ve îtâi zîl kurbâ ve yenhâ anil fahşâi vel munkeri vel bagy(bagyi), yeizukum leallekum tezekkerûn(tezekkerûne)....
Nəhl Suresi, 90. Ayet:
1.
inne allâhe
: muhakkak Allah
2.
ye'muru
: emreder
3.
bi el adli
: adaletle
4.
ve el ihsâni
: ve ihsan
...
Nəhl Suresi, 90. Ayet:
Muhakkak ki Allâh, hakkını vermeyi, ihsanı (iyilik yapmayı) ve yakınlara cömert olmayı hükmeder. . . Fahşadan (nefsanî davranışlardan), münkerden (imanın gereklerine ters düşen fiillerden) ve bagiyden (zulüm ve hakka tecavüz) nehyeder. . . Düşünüp değerlendirmeniz için öğüt veriyor....
Nəhl Suresi, 90. Ayet:
Şüphesiz Allah, adaleti, ihsanı, yakınlara vermeyi emreder; çirkin utanmazlıklardan (fahşadan), kötülüklerden ve zorbalıklardan sakındırır. Size öğüt vermektedir, umulur ki öğüt alıp düşünürsünüz....
Nəhl Suresi, 90. Ayet:
Şüphesiz Tanrı, adaleti, ihsanı, yakınlara vermeyi buyurur; çirkin utanmazlıklardan (fahşadan), münkerden ve zorbalıklardan sakındırır. Size öğüt vermektedir, umulur ki öğüt alıp düşünürsünüz....
Nəhl Suresi, 90. Ayet:
Allâh adâleti, ihsanı, akrabâya vermeyi emreder, fahşâ(edepsizlikten)dan, münker(fenâlık)den ve bağy(azgınlık)den meneder. Öğüt almanız için size böyle öğüt verir....
Nəhl Suresi, 90. Ayet:
Şüphe yok Allah, adaleti, ihsanı, yakınlara vermeyi emreder; çirkin utanmazlıklardan (fahşâdan), kötülüklerden ve zorbalıklardan sakındırır. Size öğüt vermektedir, umulur ki öğüt alıp düşünürsünüz....
Nəhl Suresi, 111. Ayet:
Gün gelecek, herkes sadece kendisini kurtarmaya bakacak, gözü başkasını görmeyecek, her şahsa, yaptıklarının karşılığı tamtamına ödenecek, kendilerine asla haksızlık edilmeyecektir....
Kəhf Suresi, 12. Ayet:
Summe beasnâhum li na'leme eyyul hızbeyni
ahsâ
limâ lebisû emedâ(emeden)....
Kəhf Suresi, 12. Ayet:
1.
summe
: sonra
2.
beasnâ-hum
: onları uyandırdık, dirilttik
3.
li na'leme
: bilmemiz için, belirtmemiz için
4.
eyyu
...
Kəhf Suresi, 37. Ayet:
(37-38) Konuşma esnasında arkadaşı bu şahsa: "Ne o" dedi, "yoksa sen, senin aslını topraktan, sonra da bir damla meniden yaratan, bilahare de seni böyle tam mükemmel bir insan şekline getiren Rabbini mi inkâr ediyorsun? Fakat sen inkâr etsen de şunu bil ki benim Rabbim Allah’tır. Rabbime hiç bir şeyi ortak saymam."...
Kəhf Suresi, 38. Ayet:
(37-38) Konuşma esnasında arkadaşı bu şahsa: "Ne o" dedi, "yoksa sen, senin aslını topraktan, sonra da bir damla meniden yaratan, bilahare de seni böyle tam mükemmel bir insan şekline getiren Rabbini mi inkâr ediyorsun? Fakat sen inkâr etsen de şunu bil ki benim Rabbim Allah’tır. Rabbime hiç bir şeyi ortak saymam."...
Kəhf Suresi, 49. Ayet:
Ve vudıal kitâbu fe terel mucrimîne muşfikîne mimmâ fîhi ve yekûlûne yâ veyletenâ mâli hâzel kitâbi lâ yugâdiru sagîreten ve lâ kebîreten illâ
ahsâ
hâ, ve vecedû mâ amilû hâdırâ(hâdıren), ve lâ yazlimu rabbuke ehadâ(ehaden). ...
Kəhf Suresi, 49. Ayet:
1.
ve vudıa
: ve kondu
2.
el kitâbu
: kitap
3.
fe tere
: o zaman görürsün
4.
el mucrimîne
: mücrimler
Məryəm Suresi, 94. Ayet:
Lekad
ahsâ
hum ve addehum addâ(adden). ...
Məryəm Suresi, 94. Ayet:
1.
lekad
: andolsun
2.
ahsâ
-hum
: onları hesap etti, tespit etti
3.
ve adde-hum
: ve onları saydı
4.
adden
: adet ...
Taha Suresi, 3. Ayet:
İllâ tezkireten li men yahşâ....
Taha Suresi, 3. Ayet:
1.
illâ
: ancak, sadece
2.
tezkireten
: zikir olarak, öğüt olarak
3.
li men
: kimseye
4.
yahşâ
: huşû duyar
Taha Suresi, 44. Ayet:
Fe kûlâ lehu kavlen leyyinen leallehu yetezekkeru ev yahşâ....
Taha Suresi, 44. Ayet:
1.
fe
: o zaman
2.
kûlâ
: ikiniz söyleyin
3.
lehu
: ona
4.
kavlen
: söz
Taha Suresi, 77. Ayet:
Ve lekad evhaynâ ilâ mûsâ en esri bi ibâdî fadrib lehum tarîkan fîl bahri yebesâ(yebesen), lâ tehâfu dereken ve lâ tahşâ....
Taha Suresi, 77. Ayet:
1.
ve lekad
: ve andolsun
2.
evhaynâ
: vahyettik
3.
ilâ mûsâ
: Musa'ya
4.
en esri
: yürümek, yürümesi
Ənbiya Suresi, 91. Ayet:
Velletî ahsanet fercehâ fe nefahnâ fîhâ min rûhinâ ve cealnâhâ vebnehâ âyeten lil âlemîn(âlemîne). ...
Ənbiya Suresi, 91. Ayet:
1.
velletî (ve elletî)
: ve ki o
2.
ahsanet
: korudu
3.
ferce-hâ
: onun ırzı, ırzını
4.
fe nefah-nâ
: o zaman biz ...
Nur Suresi, 11. Ayet:
O İftirayı çıkaranlar, içinizden küçük bir gruptur. Siz o iftirayı kendi hakkınızda fena bir şey sanmayın, bilakis o sizin için hayırlıdır. O iftiracılara gelince, onlardan her birinin, kazandığı günah nisbetinde cezası vardır. Bu yaygaranın elebaşılığını yapan şahsa ise cezanın en büyüğü vardır....
Nur Suresi, 21. Ayet:
Yâ eyyuhâllezîne âmenû lâ tettebiû hutuvâtiş şeytân(şeytâni), ve men yettebi’ hutuvâtiş şeytâni fe innehu ye’muru bil fahşâi vel munker(munkeri) ve lev lâ fadlullâhi aleykum ve rahmetuhu mâ zekâ minkum min ehadin ebeden ve lâkinnallâhe yuzekkî men yeşâu, vallâhu semî’un alîm(alîmun)....
Nur Suresi, 21. Ayet:
1.
yâ eyyuhâ ellezîne âmenû
: ey âmenû olanlar
2.
lâ tettebiû
: tâbî olmayın
3.
hutuvâti eş şeytâni
: şeytanın adımları
4.
ve m...
Nur Suresi, 21. Ayet:
Ey iman edenler. . . Şeytanın adımlarına (bedenin dürtülerine) tâbi olmayın! Kim şeytanın adımlarına tâbi olursa (bilsin ki) kesinlikle şeytan fahşa (aşırı bedenselliği yaşamayı) ve münkeri (haddi aşmayı) emreder. . . Eğer üzerinizde Allâh'ın lütfu ve O'nun rahmeti olmasaydı sizden hiçbir kimse ebediyen arınıp gelişme gösteremezdi! Fakat Allâh dilediğini arındırır. . . Allâh Semi'dir, Aliym'dir....
Nur Suresi, 52. Ayet:
Ve men yutıillâhe ve resûlehu ve yahşallâhe ve yettakhi fe ulâike humul fâizûn(fâizûne)....
Ənkəbut Suresi, 45. Ayet:
Utlu mâ ûhıye ileyke minel kitâbi ve ekımıs salât(salâte), innes salâte tenhâ anil fahşâi vel munker(munkeri), ve le zikrullâhi ekber(ekberu), vallâhu ya’lemu mâ tasneûn(tasneûne)....
Ənkəbut Suresi, 45. Ayet:
1.
utlu
: oku
2.
mâ
: şey
3.
ûhıye
: vahyedilen
4.
ileyke
: sana
Ənkəbut Suresi, 45. Ayet:
Sana vahyolunan BİLGİ'yi (Kitap) oku, bildir; salâtı ikame et. . . Kesinlikle salât fahşadan (kendini beden kabulünün getirisi olan aşırı davranışlardan) ve münkerden (Sünnetullah'a ters düşüren şeylerden) uzaklaştırır. . . Elbette ki Allâh zikri (hatırlanışı) Ekber'dir (Ekberiyeti hissettirir)! Allâh ne hâlde olduğunuzu bilir....
Ənkəbut Suresi, 45. Ayet:
Sana Kitap'tan vahyedileni oku ve namazı dosdoğru kıl. Gerçekten namaz, çirkin utanmazlıklar (fahşa)dan ve kötülüklerden alıkoyar. Allah'ı zikretmek ise muhakkak en büyük (ibadet)tir. Allah, yaptıklarınızı bilir....
Ənkəbut Suresi, 45. Ayet:
Sana Kitap'tan vahyedileni oku ve namazı dosdoğru kıl. Gerçekten namaz, çirkin utanmazlıklar (fahşa)dan ve münkerden alıkoyar. Tanrı'yı zikretmek ise muhakkak en büyük (ibadet)tir. Tanrı yaptıklarınızı bilir....
Ənkəbut Suresi, 45. Ayet:
Sana Kitap'tan vahyedileni oku ve namazı dosdoğru kıl. Gerçekten namaz, çirkin utanmazlıklar (fahşa)dan ve kötülüklerden vazgeçirir. Allah'ı zikretmek ise muhakkak en büyük (ibadet)tir. Allah, yapmakta olduklarınızı bilmektedir....
Fatir Suresi, 15. Ayet:
Ey insanlar, siz Allah'a karşı yoksulsunuz ve Allahsa, odur müstağnî ve hamde lâyık....
Fatir Suresi, 28. Ayet:
Ve minen nâsi ved devâbbi vel en’âmi muhtelifun elvânuhu kezâlik(kezâlike), innemâ yahşâllâhe min ibâdihil ulemâu, innallâhe azîzun gafûr(gafûrun)....
Fatir Suresi, 28. Ayet:
1.
ve min en nâsi
: ve insanlardan
2.
ve ed devâbbi
: ve davarlar
3.
ve el en'âmi
: ve hayvanlar
4.
muhtelifun
: m...
Yasin Suresi, 12. Ayet:
İnnâ nahnu nuhyil mevtâ ve nektubu mâ kaddemû ve âsârehum ve kulle şey’in ahsaynâhu fî imâmin mubîn(mubînin). ...
Yasin Suresi, 12. Ayet:
1.
innâ
: muhakkak ki biz
2.
nahnu
: biz
3.
nuhyi
: diriltiriz
4.
el mevtâ
: ölüler
Mücadilə Suresi, 6. Ayet:
Yevme yeb’asu humullâhu cemîan fe yunebbiuhum bi mâ amilû,
ahsâ
hullâhu ve nesûh(nesûhu), vallâhu alâ kulli şey’in şehîd(şehîdun)....
Mücadilə Suresi, 6. Ayet:
1.
yevme
: o gün
2.
yeb'asu-hum
: onları diriltecek
3.
allâhu
: Allah
4.
cemîan
: topluca, hepsi
Münafiqun Suresi, 4. Ayet:
Sen onları gördüğün zaman cüsseli yapıları beğenini kazanmaktadır. Konuştukları zaman da onları dinlersin. (Oysa) Sanki onlar (sütun gibi) dayandırılmış ahşap kütük gibidirler. (Bu dayanıksızlıklarından dolayı da) her çağrıyı kendileri aleyhinde sanırlar. Onlar düşmandırlar, bu yüzden onlardan kaçınıp sakının. Allah onları kahretsin; nasıl da çevriliyorlar....
Münafiqun Suresi, 4. Ayet:
Sen onları gördüğün zaman cüsseli yapıları beğenini kazanmaktadır. Konuştukları zaman da onları dinlersin. (Oysa) Sanki onlar (sütun gibi) dayandırılmış ahşap kütük gibidirler. (Bu dayanıksızlıklarından dolayı da) her çağrıyı kendileri aleyhinde sanırlar. Onlar düşmandırlar, bu yüzden onlardan kaçınıp sakının. Tanrı onları kahretsin; nasıl da çevriliyorlar....
Münafiqun Suresi, 4. Ayet:
Sen onları gördüğün zaman cüsseli yapıları beğenini kazanmaktadır. Konuştukları zaman da onları dinlersin. (Oysa) Sanki onlar, (sütun gibi) dayandırılmış ahşap kütük gibidirler. (Bu dayanıksızlıklarından dolayı da) her çağrıyı kendileri aleyhinde sanırlar. Onlar düşmandırlar, bu yüzden onlardan kaçınıp sakın. Allah onları kahretsin, nasıl da çevriliyorlar....
Talaq Suresi, 7. Ayet:
1.
li
: yapsın (fiilden önce olursa 3. şahsa emir)
2.
yunfik
: infâk etsin
3.
zû
: sahip
4.
seatin
: genişlik, bol...
Təhrim Suresi, 12. Ayet:
Ve meryemebnete ımrânelletî ahsanet fercehâ fe nefahnâ fîhi min rûhınâ ve saddekat bi kelimâti rabbihâ ve kutubihî ve kânet minel kânitîn(kânitîne)....
Təhrim Suresi, 12. Ayet:
1.
ve meryem(e)
: Meryem
2.
ibnete
: kızı
3.
imrâne
: imran
4.
elletî
: ki o
Cin Suresi, 28. Ayet:
Li ya’leme en kad eblegû rısâlâti rabbihim ve ehâta bimâ ledeyhim ve
ahsâ
kulle şey’in adedâ(adeden)....
Cin Suresi, 28. Ayet:
1.
li ya'leme
: bilsin
2.
en kad eblegû
: tebliğ edilmiş oldu
3.
risâlâti
: risaleler
4.
rabbi-him
: Rab'lerinin
Nəbə Suresi, 29. Ayet:
Ve kulle şey’in ahsaynâhu kitâbâ(kitâben). ...
Nəbə Suresi, 29. Ayet:
1.
ve kulle
: ve her, hepsi
2.
şey'in
: şey
3.
ahsaynâ-hu
: biz onu saydık
4.
kitâben
: yazdık (tespit ettik)
...
Naziat Suresi, 19. Ayet:
Ve ehdiyeke ilâ rabbike fe tahşâ. ...
Naziat Suresi, 19. Ayet:
1.
ve ehdiye-ke
: ve seni hidayete erdireyim, ulaştırayım
2.
ilâ rabbi-ke
: Rabbine
3.
fe
: böylece
4.
tahşâ
: huş...
Naziat Suresi, 26. Ayet:
İnne fî zâlike le ıbreten li men yahşâ....
Naziat Suresi, 26. Ayet:
1.
inne
: muhakkak ki
2.
fî zâlike
: bunda vardır
3.
le
: mutlaka, elbette
4.
ıbreten
: bir ibret, ders
...
Naziat Suresi, 45. Ayet:
İnnemâ ente munziru men yahşâhâ....
Naziat Suresi, 45. Ayet:
1.
innemâ
: sadece
2.
ente
: sen
3.
munziru
: uyarıcı
4.
men
: kimse
Əbəsə Suresi, 9. Ayet:
Ve huve yahşâ....
Əbəsə Suresi, 9. Ayet:
1.
ve huve
: ve o
2.
yahşâ
: huşû duyuyor
...
Əla Suresi, 10. Ayet:
Seyezzekkeru men yahşâ. ...
Əla Suresi, 10. Ayet:
1.
se-yezzekkeru
: zikir yapacaktır, tezekkür edecektir
2.
men
: kimse
3.
yahşâ
: huşû duyar
...
Əhzab Suresi, 37. Ayet:
Ve iz tekûlu lillezî en’amallâhu aleyhi ve en’amte aleyhi emsik aleyke zevceke vettekıllâh ve tuhfî fî nefsike mallâhu mubdîhi ve tahşen nâs(nâse), vallâhu ehakku en tahşâh(tahşâhu), fe lemmâ kadâ zeydun minhâ vetaran zevvecnâ kehâ likey lâ yekûne alel mu’minîne haracun fî ezvâci ed’ıyâihim izâ kadav min hunne vetarâ(vetaran), ve kâne emrullâhi mef’ûlâ(mef’ûlen). ...
Əhzab Suresi, 37. Ayet:
1.
ve iz
: ve olduğu zaman, olmuştu
2.
tekûlu
: söylüyorsun
3.
li
: ... e
4.
ellezî
: ki o
Rəhman Suresi, 72. Ayet:
Ahşap konaklar, çadırlar içerisinde, süzgün bakışlı, alımlı, hasretlik çekmiş gibi, gözlerini yalnız eşlerine çevirmiş, örtülü, evlerine bağlı, mutluluğu evlerinde arayan hûriler var....
Kəhf Suresi, 49. Ayet:
WWŻĄ ÄLKTÄB FTR ÄLMCRMYN MŞFQYN MMÄ FYH WYQWLWN YÄ WYLTNÄ MÄL HŽÄ ÄLKTÄB LÄ YĢÄDR ṠĢYR WLÄ KBYR LÄ ĀȞṠÄHÄ WWCDWÄ MÄ ĄMLWÄ ȞÄŻRÄ WLÄ YƵLM RBK ĀȞDÄ...
Məryəm Suresi, 94. Ayet:
LQD ĀȞṠÄHM WĄDHM ĄDÄ...
Mücadilə Suresi, 6. Ayet:
YWM YBĄŠHM ÄLLH CMYĄÄ FYNBHM BMÄ ĄMLWÄ ĀȞṠÄH ÄLLH WNSWH WÄLLH ĄL KL ŞYÙ ŞHYD...
Münafiqun Suresi, 4. Ayet:
"Onları gördüğün zaman da cüsseli yapıları –sanki onlar, dayandırılmış/yarı giydirilmiş ahşap kütükler gibidirler– beğenini kazanmaktadır. Söyledikleri zaman da kulak verirsin. Her feryadı kendileri aleyhinde sanırlar. Onlar düşmandırlar, bu yüzden onlardan kaçınıp sakının. –Allah onları kahretti; nasıl da çevriliyorlar!– "...
Vaqiə Suresi, 65. Ayet:
Eğer dileseydik, onu çürüyüp un ufak olmuş bir ahşap kalıntısına çevirirdik de, şaşakalır (ve derdiniz ki):...