Axtarış Nəticələri
Ana Səhifə
Surələr
Məallər
Blog
Ali-İmran Suresi, 39. Ayet:
O, mihrapta salat ederken, melekler: " Kuşkusuz Allah, seni Yahya ile müjdeliyor. O, Allah'tan gelen kelimeyi tasdik eden, toplumuna öncülük yapan, kendisine sahip olan, iyilerden bir nebi olacak." diye seslendiler....
Ənam Suresi, 85. Ayet:
Zekeriyayı, Yahyayı, Îsa'yı ve İlyası da. Hepsi de salihlerdendi....
Məryəm Suresi, 7. Ayet:
"Ey Zekeriya! Biz, sana ismi Yahya olan ve daha önce dengi görülmemiş bir oğul müjdeliyoruz."...
Məryəm Suresi, 12. Ayet:
"Ey Yahya! Kitap'ı kuvvetlice tut." O henüz çocukken ona hikmet verdik....
Ənbiya Suresi, 90. Ayet:
Bunun üzerine çağrısına karşılık verdik. Ve kendisine Yahya'yı armağan ettik. Ve onun için eşini ıslah ettik. Onlar hayırlarda yarışıyor, umarak ve endişe ederek Bize yalvarıyorlardı. Ve Bize karşı içtenlikle saygı duyuyorlardı....
Bəqərə Suresi, 28. Ayet:
Keyfe tekfurûne billâhi ve kuntum emvâten fe
ahyâ
kum, summe yumîtukum summe yuhyîkum summe ileyhi turceûn(turceûne)....
Bəqərə Suresi, 28. Ayet:
1.
keyfe
: nasıl
2.
tekfurûne
: inkâr ediyorsunuz
3.
billâhi (bi allâhi)
: Allah'ı
4.
ve kuntum
: ve siz idiniz, o...
Bəqərə Suresi, 28. Ayet:
Tanrı'ya nasıl küfredersiniz? Siz ölüler (emvaten) idiniz, o sizi diriltti (feahyaküm). Sonra sizi öldürür (yümiytüküm) ve tekrar diriltir (yuhyiyküm) ve sonunda / sonra da ona döndürülüceksiniz / döneceksiniz (türceun)....
Bəqərə Suresi, 61. Ayet:
Hatırlayın ki, bir vakit; “- Ey Mûsâ, biz, bir türlü yemeğe (Kudret helvası ile bıldırcın etinden ibaret olan yemeğe) mümkün değil katlanamayacağız; artık sen, bizim için Rabbine duâ et de, arzın yetiştirdiği şeylerden: sebzesinden, kabağından, sarmısağından, mercimeğinden, soğanından çıkarıversin” dediniz. Musâ’da: “- O hayırlı olanı, şu daha aşağı olanla değişmek mi istiyorsunuz? Bir şehire inin, orada size istediğiniz (sebzeler) var.” dedi. Onların üzerine horluk ve yoksulluk yüklendi ve Alla...
Bəqərə Suresi, 87. Ayet:
Celâlim hakkı için: Biz Mûsâ’ya Tevrat’ı verdik ve Mûsâ’dan sonra birbiri ardınca peygamberler gönderdik. Meryem’in oğlu Îsa’ya ölüleri diriltmek gibi, açık mûcizeler verdik ve onu Cebraîl Aleyhisselâm ile kuvvetlendirdik. Artık size nefislerinizin hoşlanmayacağı bir emirle bir peygamber geldikçe kibirlendiniz ve inad ettiniz. Peygamberlerden bir kısmını yalanladınız ve bir kısmını da öldürdünüz (Zekeriyyâ ve Y
ahyâ
gibi)....
Bəqərə Suresi, 87. Ayet:
And olsun ki, Mûsâ’ya Kitâb’ı (Tevrât’ı) verdik ve ondan sonra ard arda peygamberler gönderdik. Meryemoğlu Îsâ’ya da mu'cizeler verdik ve Rûhü’l-Kudüs(Cebrâîl) ile ona kuvvet verdik. Buna rağmen, ne zaman bir peygamber nefislerinizin hoşlanmadığı bir şeyi size getirdi ise, büyüklük taslamadınız mı? Bu yüzden bir kısmını yalanladınız, (Zekeriyyâ ve Y
ahyâ
’ya yaptığınız gibi) bir kısmını da öldürüyordunuz....
Bəqərə Suresi, 154. Ayet:
Ve lâ tekûlû li men yuktelu fî sebîlillâhi emvât(emvâtun), bel
ahyâ
un ve lâkin lâ teş’urûn(teş’urûne)....
Bəqərə Suresi, 164. Ayet:
İnne fî halkıs semâvâti vel ardı vahtilâfil leyli ven nehâri vel fulkilletî tecrî fîl bahri bimâ yenfeun nâse ve mâ enzelallâhu mines semâi min mâin fe
ahyâ
bihil arda ba’de mevtihâ ve besse fîhâ min kulli dâbbe(dâbbetin), ve tasrîfir riyâhı ves sehâbil musahhari beynes semâi vel ardı le âyâtin li kavmin ya’kılûn(ya’kılûne)....
Bəqərə Suresi, 164. Ayet:
1.
inne
: muhakkak ki
2.
fî halkı
: yaratılışta
3.
es semâvâti
: semalar, gökler
4.
ve el ardı
: ve arz, yeryüzü
Bəqərə Suresi, 243. Ayet:
E lem tera ilellezîne haracû min diyârihim ve hum ulûfun hazaral mevti, fe kâle lehumullâhu mûtû summe
ahyâ
hum innallâhe le zû fadlin alen nâsi ve lâkinne ekseren nâsi lâ yeşkurûn(yeşkurûne)....
Bəqərə Suresi, 243. Ayet:
1.
e lem tera
: görmedin mi
2.
ilâ ellezîne
: o kimseleri, onları
3.
haracû
: çıktılar
4.
min diyâri-him
: kendi d...
Ali-İmran Suresi, 39. Ayet:
Fe nâdethul melâiketu ve huve kâimun yusallî fîl mihrâbi, ennallâhe yubeşşiruke bi y
ahyâ
musaddikan bi kelimetin minallâhi ve seyyiden ve hasûran ve nebiyyen mines sâlihîn(sâlihîne). ...
Ali-İmran Suresi, 39. Ayet:
1.
fe nâdet-hu el melâiketu
: bunun üzerine, melekler ona nida etti
2.
ve huve
: ve o
3.
kâimun yusallî
: ayakta namaz kılıyor
4.
...
Ali-İmran Suresi, 39. Ayet:
Bunun üzerine, o (Zekeriyya A.S) mihrabda kaim olarak namaz kılarken, melekler, "Allah'ın, onu, "Allah'tan bir kelimeyi (Hazreti İsa'yı) tasdik edici olarak, seyyid, nefsine hakim, ve Nebî olan, salihlerden "Yahya" ile müjdelediğini" nidâ ettiler (bildirdiler)....
Ali-İmran Suresi, 39. Ayet:
Zekeriya mabedde namaz kılarken melekler ona, “Allah sana, kendisinden gelen bir kelimeyi (İsa’yı) doğrulayıcı, efendi, nefsine hâkim ve salihlerden bir peygamber olarak Yahya’yı müjdeler” diye seslendiler....
Ali-İmran Suresi, 39. Ayet:
Mihrapta durmuş, namaz kılıyordu ki melekler, gerçekten de Allah, sana Yahya'yı müjdelemededir. O, Tanrıdan gelen sözü tasdik eden bir erdir, uludur, kötülüklerden tamamıyla çekinmiştir, iyilerden ve doğrulardan bir peygamberdir o diye nida etmişti....
Ali-İmran Suresi, 39. Ayet:
Zekeriyya mâbedde durmuş namaz kılarken melekler ona şöyle nida ettiler: Allah sana, kendisi tarafından gelen bir Kelime'yi tasdik edici, efendi, iffetli ve sâlihlerden bir peygamber olarak Yahya'yı müjdeler....
Ali-İmran Suresi, 39. Ayet:
O mabette Rabbine yöneliş hâlindeyken, melâike Ona nida etti: "Allâh'tan sana Bi-kelimeyi (İsa - özel kuvvelerin açığa çıktığı Allâh kelimesini) tasdik edici, seyyid (kuvvelerinin efendisi), hasur (nefsaniyetini kontrol eden) sâlihlerden bir Nebi olarak (varlığındaki Hakk'ı yaşayan) Yahya'yı müjdeler. "...
Ali-İmran Suresi, 39. Ayet:
Zekeriyya mabette, kıyamda, namaz kılarken melekler ona: 'Allah sana, kendisinden gelen 'ol’ emri mûcizesini, Îsâ’nın doğum mûcizesini tasdik eden, görüşüne başvurulan lider, nefsine hâkim, kudretli, dindar, ahlâklı, hayır-hasenat sahibi müslümanlardan, salihlerden bir peygamber olarak Y
ahyâ
’yı müjdeliyor' diye seslendiler....
Ali-İmran Suresi, 39. Ayet:
Onun mihrabda namaz kılmakta olduğu sırada melekler kendisine, 'Allah sana, Allah katından olan Kelime'yi [6] doğrulayıcı, efendi, kendine hakim ve salihlerden bir peygamber olarak Yahya'yı müjdelemektedir' diye seslendiler....
Ali-İmran Suresi, 39. Ayet:
O mihrapta namaz kılarken, melekler ona seslendi: "Allah, sana Yahya'yı müjdeler. O, Allah'tan olan bir kelimeyi (İsa'yı) doğrulayan, efendi, iffetli ve salihlerden bir peygamberdir."...
Ali-İmran Suresi, 39. Ayet:
Bunun üzerine, Zekeriyya (Aleyhisselâm) mihrab’da namaz kılmağa durduğu sırada, hemen melekler ona şöyle seslendi; “- Haberin olsun, Allah sana Yahya adlı çocuğu müjdeliyor. O, Allah’dan gelen bir kelimeyi (Hz. Îsa’yı) tasdik edecek, kavminin efendisi olacak, nefsine hâkim bulunacak ve sâlihlerden bir peygamber olacaktır.”...
Ali-İmran Suresi, 39. Ayet:
Mabedde namaz kilarken melekler ona seslendiler: «Allah sana Allah'in emriyle (vucud bulan Isa'yi) tasdik eden, efendi, iffetli, iyilerden bir peygamber olarak Yahya'yi mujdeler"....
Ali-İmran Suresi, 39. Ayet:
Bunun üzerine Zekeriyya mihrabda namaz kılarken melekler ona seslendi: Allah'tan bir kelime (olan İsâ)yı tasdîk edici, baş olmaya lâyık, son derece nefsine hâkim, iffetli ve iyilerden bir peygamber olmak üzere Allah Yahya'yı sana müjdeliyor....
Ali-İmran Suresi, 39. Ayet:
Mabedde namaz kılarken melekler ona seslendiler: 'Allah sana Allah'ın emriyle (vücud bulan İsa'yı) tasdik eden, efendi, iffetli, iyilerden bir peygamber olarak Yahya'yı müjdeler'....
Ali-İmran Suresi, 39. Ayet:
Zekeriyya mâbedde durmuş namaz kılarken melekler ona şöyle nida ettiler: Allah sana, kendisi tarafından gelen bir Kelime'yi tasdik edici, efendi, iffetli ve sâlihlerden bir peygamber olarak Yahya'yı müjdeler....
Ali-İmran Suresi, 39. Ayet:
Tapınakta durmuş namaz kılıyorken melekler ona, 'ALLAH seni, ALLAH'ın Sözünü doğrulayacak, onurlu, iffetli ve erdemli bir peygamber olan Yahya ile müjdeliyor,' diye seslendiler....
Ali-İmran Suresi, 39. Ayet:
Derken melâikeler kendisine nida ettiler, o kalkmış mihrabda namaz kılıyordu: Haberin olsun Allah sana Yahyayı müjdeliyor: Allahdan bir kelimeyi tasdik edecek, hem bir efendi, hem gayet zahid, ve bir Peygamber, salihînden....
Ali-İmran Suresi, 39. Ayet:
O kalkmış mihrabda namaz kılarken melekler kendisine şöyle seslendiler: «Haberin olsun, Allah sana, Allah'tan gelen bir kelimeyi doğrulayacak, efendi, son derece nefsine hakim ve salihlerden bir peygamber olmak üzere Yahya'yı müjdeliyor....
Ali-İmran Suresi, 39. Ayet:
Zekeriyya mabedde namaz kılarken melekler ona: «Allah sana, Allah'dan bir kelimeyi doğrulayıcı, efendi, nefsine hakim ve iyilerden bir peygamber olarak Yahya'yı müjdeler.» diye ünlediler....
Ali-İmran Suresi, 39. Ayet:
Bunun üzerine Zekeriyya, mabette namaz kılarken melekler ona şöyle seslendiler; Allah sana Yahya'yı müjdeliyor. O, Allah'ın dolaysız kelimesini doğrulayan, efendi, iffetli ve salihlerden bir peygamberdir.'...
Ali-İmran Suresi, 39. Ayet:
O mihrabda namaz kılarken melekler ona seslendi : "Tanrı, sana Yahya'yı müjdeler. O, Tanrı'dan olan bir kelimeyi (İsa'yı) doğrulayan efendi, iffetli ve salihlerden bir peygamberdir"....
Ali-İmran Suresi, 39. Ayet:
O, mihrabda durub namaz kılarken melekler ona (şöyle) nida ettir «Gerçek, Allah sana kendisinden bir kelimeyi tasdıyk edici, bir efendi, nefsine haakim ve saalihlerden bir peygamber olmak üzere Y
ahyâ
yi müjdeler». ...
Ali-İmran Suresi, 39. Ayet:
Derken o, ma'bedde namaz kılarken ayakta olduğu bir sırada, melekler ona şöyle nidâ ettiler: 'Doğrusu Allah, sana Allah’dan bir kelime (olan Îsâ’)yı tasdîk edici, bir efendi, bir iffet sâhibi ve sâlihlerden bir peygamber olarak Y
ahyâ
’yı müjdeliyor!'...
Ali-İmran Suresi, 39. Ayet:
O, mihrabda namaz kılarken melekler ona seslendiler: Allah sana, kendisinden bir kelimeyi tasdik edici bir efendi, nefsine hakim ve salihlerden bir peygamber olmak üzere Yahya'yı müjdeler....
Ali-İmran Suresi, 39. Ayet:
Bunun üzerine, mabedde dua ederken, melekler ona: "Allah sana, Kendi katından bir sözün gerçekliğini doğrulayacak, insanlar arasında seçkin (bir yere sahip olacak), tam bir iffet sahibi, dürüst ve erdemli bir peygamber olacak olan Yahya(nın doğumun)u müjdeliyor" diye seslendiler....
Ali-İmran Suresi, 39. Ayet:
Zekeriya mihrapta kâim olarak namaz kılmakta iken ona melekler nidâ etti: «Muhakkak Allah Teâlâ sana Allah tarafından olan bir kelimeyi musaddık ve seyyid ve nefsine hakim ve sâlihlerden bir peygamber olmak üzere Yahya'yı müjde eder.»...
Ali-İmran Suresi, 39. Ayet:
Zekeriyâ mâbedde durmuş namaz kılarken melekler ona seslendiler: “Haberin olsun, Allah sana Yahya adlı bir çocuk müjdeliyor. O, Allah'tan gelen bir Kelime'yi (İsâ'yı) tasdik edici, efendi, nefsine hâkim ve sâlihlerden bir peygamber olacak. ”...
Ali-İmran Suresi, 39. Ayet:
Mihrapta namaz kılmakta iken, melekler O’na, Allah’ın kendisine Yahya’yı, Allah’tan gelen bir kelimeyi tasdik eden, efendi, nefsine hakim ve iyilerden bir peygamber olarak müjdelediğini söylediler....
Ali-İmran Suresi, 39. Ayet:
Zekeriyya mihrapta namaz kılmakta iken melekler kendisine seslenip: "Allah sana, Allah’tan bir kelimeyi tasdik edecek, hem efendi, hem gayet zahid, hem peygamber olacak olan Yahya’yı müjdeler." dediler....
Ali-İmran Suresi, 39. Ayet:
Zekeriyyâ, mabedde durmuş namaz kılarken, melekler ona: "Allâh sana, Allah'tan bir kelimeyi doğrulayıcı, efendi, nefsine hakim ve iyilerden bir peygamber olacak Yahya'yı müjdeler," diye ünlediler....
Ali-İmran Suresi, 39. Ayet:
O mihrapta namaz kılmakta iken, melekler ona seslendi: «Allah, sana Yahya'yı müjdeler. O, Allah'tan olan kelimeyi (İsa'yı) doğrulayan, efendi, iffetli ve salihlerden bir peygamberdir.»...
Ali-İmran Suresi, 39. Ayet:
Zekeriya mihrapta namaz kılmaktayken melekler ona 'Allah seni Yahya ile müjdeliyor,' diye seslendiler. 'O Allah'tan bir kelimeyi tasdik edici, kavminin efendisi, nefsine hâkim, salihler zümresinden bir peygamber olacak.'...
Ali-İmran Suresi, 39. Ayet:
Zekeriyya mihrapta durmuş namaz kılarken, melekler ona şöyle çağırmıştı: "Allah sana, Allah'tan bir kelimeyi doğrulayıcı bir efendi; nefsine egemen bir benlik, hayır ve barışı sevenlerden bir peygamber olarak Yahya'yı müjdeliyor."...
Ali-İmran Suresi, 44. Ayet:
İşte bu Meryem, Zekeriyya ve Yahya (Aleyhisselâm) kıssaları, sana vahyetmekte olduğumuz gayb haberlerindendir. Ey Rasûlüm, yoksa Meryemi hangisi himayesine alacak diye, Tevrat yazdıkları kalemleriyle kur’a atarlarken, sen onların yanlarında değildin; çekişirlerken de yanlarında bulunmuyordun....
Ali-İmran Suresi, 169. Ayet:
Ve lâ tahsebennellezîne kutilû fî sebîlillâhi emvâtâ(emvâten), bel
ahyâ
un inde rabbihim yurzekûn(yurzekûne)....
Ali-İmran Suresi, 169. Ayet:
1.
ve lâ tahsebenne
: ve sakın zannetmeyin
2.
ellezîne kutilû
: öldürülenler
3.
fî sebîli allâhi
: Allah'ın yolunda
4.
emvâten<...
Nisa Suresi, 155. Ayet:
Fakat sözlerini bozmaları, Allah’ın âyetlerini inkârları, (Zekeriyyâ ve Y
ahyâ
’ya yaptıkları gibi) peygamberleri haksız yere öldürmeleri ve: 'Kalblerimiz perdelidir (bir şey anlamayız)!' demeleri sebebiyle (onlara lâ'net ettik)! Bil'akis küfürleri sebebiyle Allah onların (o kalblerin) üzerine mühür vurmuştur. Bu yüzden, pek azı müstesnâ, îmân etmezler....
Maidə Suresi, 32. Ayet:
Min ecli zâlik(zâlike), ketebnâ alâ benî isrâîle ennehu men katele nefsen bi gayri nefsin ev fesâdin fîl ardı fe ke ennemâ katelen nâse cemîa(cemîan) ve men
ahyâ
hâ fe ke ennemâ ahyen nâse cemîa(cemîan) ve lekad câethum rusulunâ bil beyyinâti summe inne kesîran minhum ba’de zâlike fîl ardı le musrifûn(musrifûne)....
Maidə Suresi, 32. Ayet:
1.
min ecli zâlike
: bundan dolayı
2.
ketebnâ
: yazdık
3.
alâ benî isrâîle
: İsrailoğulları'na
4.
ennehu men
: kim...
Maidə Suresi, 70. Ayet:
And olsun ki İsrâiloğullarının sağlam sözünü almış ve onlara peygamberler göndermiştik. Ne zaman bir peygamber onlara nefislerinin hoşlanmadığı bir şeyi getirdi ise, bir kısmını yalanladılar, (Zekeriyyâ ve Y
ahyâ
’ya yaptıkları gibi) bir kısmını da öldürüyorlardı....
Ənam Suresi, 84. Ayet:
(84-86) Ona Ishak'i, Yakub'u bagisladik, herbirini dogru yola eristirdik. Daha once Nuh'u ve soyundan Davud'u, Suleyman'i, Eyyub'u, Yusuf'u, Musa'yi ve Harun'u (ki islerini iyi yapanlara boylece karsilik veririz), Zekeriya'yi, Yahya'yi, Isa'yi ve Ilyas'i (ki hepsi iyilerdendir), smail'i, Elyesa'Ù, Yunus'u, Lut'u (ki hepsini dnyalara stn kÙldÙk) doru yola eri_tirdik....
Ənam Suresi, 84. Ayet:
(84-86) Ona İshak'ı, Yakub'u bağışladık, her birini doğru yola eriştirdik. Daha önce Nuh'u ve soyundan Davud'u, Süleyman'ı, Eyyub'u, Yusuf'u, Musa'yı ve Harun'u -ki işlerini iyi yapanlara böylece karşılık veririz-, Zekeriya'yı, Yahya'yı, İsa'yı ve İlyas'ı -ki hepsi iyilerdendir-, İsmail'i, Elyesa'ı, Yunus'u, Lut'u -ki hepsini dünyalara üstün kıldık- doğru yola eriştirdik....
Ənam Suresi, 85. Ayet:
Ve zekeriyyâ ve y
ahyâ
ve îsâ ve ilyâs(ilyâse), kullun mines sâlihîn(sâlihîne)....
Ənam Suresi, 85. Ayet:
1.
ve zekeriyyâ
: ve Zekeriya (A.S)
2.
ve y
ahyâ
: ve Yahya (A.S)
3.
ve îsâ
: ve İsâ (A.S)
4.
ve ilyâs
: kendilerin...
Ənam Suresi, 85. Ayet:
Ve Zekeriya (A.S), Yahya (A.S), İsa (A.S) ve İlyas (A.S); hepsi salihlerdendir....
Ənam Suresi, 85. Ayet:
Zekeriya’yı, Yahya’yı, İsa’yı, İlyas’ı doğru yola erdirmiştik. Bunların hepsi salih kimselerden idi....
Ənam Suresi, 85. Ayet:
Zekeriyya'ya, Yahya'ya, İsa'ya ve İlyas'a da doğru yolu lütfettik, hepsi de doğru hareket eden kişilerdendi....
Ənam Suresi, 85. Ayet:
Zekeriyya, Yahya, İsa ve İlyas'ı da (doğru yola iletmiştik). Hepsi de iyilerden idi....
Ənam Suresi, 85. Ayet:
Zekeriyya'ya, Yahya'ya, İsa'ya ve İlyas'a da. . . Hepsi sâlihlerdendi....
Ənam Suresi, 85. Ayet:
Zekeriyyâ, Y
ahyâ
, Îsâ ve İlyas’a da hidâyet yolunu gösterdik. Hepsi de dindar, ahlâklı, hayır-hasenât sahibi müslüman sâlih kullarımızdandı....
Ənam Suresi, 85. Ayet:
Zekeriya'yı, Yahya'yı, İsa'yı ve İlyas'ı da (doğru yola eriştirdik). Onların hepsi iyilerdendiler....
Ənam Suresi, 85. Ayet:
Zekeriya'yı, Yahya'yı, İsa'yı ve İlyas'ı da (hidayete eriştirdik.) Onların hepsi salihlerdendir....
Ənam Suresi, 85. Ayet:
Zekeriya, Yahya, Îsa ve İlyas’a da hidayetle peygamberlik verdik. Onların hepsi salihlerdendi....
Ənam Suresi, 85. Ayet:
(84-86) Ona Ishak'i, Yakub'u bagisladik, herbirini dogru yola eristirdik. Daha once Nuh'u ve soyundan Davud'u, Suleyman'i, Eyyub'u, Yusuf'u, Musa'yi ve Harun'u (ki islerini iyi yapanlara boylece karsilik veririz), Zekeriya'yi, Yahya'yi, Isa'yi ve Ilyas'i (ki hepsi iyilerdendir), smail'i, Elyesa'Ù, Yunus'u, Lut'u (ki hepsini dnyalara stn kÙldÙk) doru yola eri_tirdik....
Ənam Suresi, 85. Ayet:
Zekeriyya, Yahya, İsâ ve İlyâs'ı da doğru yolda bulundurduk; hepsi de iyi yararlı kişilerdendi....
Ənam Suresi, 85. Ayet:
(84-86) Ona İshak'ı, Yakub'u bağışladık, her birini doğru yola eriştirdik. Daha önce Nuh'u ve soyundan Davud'u, Süleyman'ı, Eyyub'u, Yusuf'u, Musa'yı ve Harun'u -ki işlerini iyi yapanlara böylece karşılık veririz-, Zekeriya'yı, Yahya'yı, İsa'yı ve İlyas'ı -ki hepsi iyilerdendir-, İsmail'i, Elyesa'ı, Yunus'u, Lut'u -ki hepsini dünyalara üstün kıldık- doğru yola eriştirdik....
Ənam Suresi, 85. Ayet:
Zekeriyya, Yahya, İsa ve İlyas'ı da (doğru yola iletmiştik). Hepsi de iyilerden idi....
Ənam Suresi, 85. Ayet:
Zekeriyya, Yahya, İsa ve İlyas'a da... Hepsi de iyilerden idi...
Ənam Suresi, 85. Ayet:
Zekeriyyayı da, Yahyayı da, Isâyı da, İlyası da, hep salihînden...
Ənam Suresi, 85. Ayet:
Zekeriyya'yı, Yahya'yı, İsa'yı ve İlyas'ı da... Hepsi iyilerdendir....
Ənam Suresi, 85. Ayet:
Zekeriyya, Yahya, İsa ve İlyas'a da (hidayet ettik). Hepsi de salih kullarımızdandı....
Ənam Suresi, 85. Ayet:
Zekeriyya'yı, Yahya'yı, İsa'yı ve İlyas'ı da doğru yola ilettik. Hepsi de iyilerdendi....
Ənam Suresi, 85. Ayet:
Zekeriya'yı, Yahya'yı, İsa'yı ve İlyas'ı da (hidayete eriştirdik.) Onların hepsi salihlerdendir....
Ənam Suresi, 85. Ayet:
Zekeriyyâya, Y
ahyâ
ya, İsâya, İlyâsa da (böyle hidâyet verdik). (Onların) hepsi saalihlerdendi. ...
Ənam Suresi, 85. Ayet:
Zekeriyyâ’yı, Y
ahyâ
’yı, Îsâ’yı ve İlyâs’ı da (hidâyete erdirdik). Herbiri sâlih kimselerdendi....
Ənam Suresi, 85. Ayet:
Zekeriyya'yı, Yahya'yı, İsa'yı ve İlyas'ı da. Hepsi salihlerdendir....
Ənam Suresi, 85. Ayet:
ve Zekeriyaya, Yahyaya, İsaya ve İlyas(a da): onların hepsi dürüst ve erdemli kimselerdi;...
Ənam Suresi, 85. Ayet:
Ve Zekeriya'yı da, Yahya'yı da, İsa'yı da, İlyas'ı da (hidâyete erdirdik). Hepsi de sâlih zâtlardandı....
Ənam Suresi, 85. Ayet:
Zekeriyya'ya, Yahya'ya, İsa'ya ve İlyas'a da. . . Hepsi sâlihlerdendi....
Ənam Suresi, 85. Ayet:
Zekeriya, Yahya, İsa ve İlyas, hepsi de Salihlerdendir....
Ənam Suresi, 85. Ayet:
Zekeriyya’yı, Yahya’yı, Îsâ’yı, İlyas’ı da nübüvvete erdirdik. Onların hepsi de salih, hayırlı insanlardandı....
Ənam Suresi, 85. Ayet:
Zekeriyyâ'ya, Y
ahyâ
'ya, Îsâ ve İlyâs'a da (yol göstermiştik). Hepsi iyilerden idi....
Ənam Suresi, 85. Ayet:
Zekeriya'yı, Yahya'yı, İsa'yı ve İlyas'ı da (hidayete eriştirdik.) onların hepsi salihlerdendir....
Ənam Suresi, 85. Ayet:
(84-86) Ona Ishak'i, Yakub'u bagisladik, herbirini dogru yola eristirdik. Daha once Nuh'u ve soyundan Davud'u, Suleyman'i, Eyyub'u, Yusuf'u, Musa'yi ve Harun'u (ki islerini iyi yapanlara boylece karsilik veririz), Zekeriya'yi, Yahya'yi, Isa'yi ve Ilyas'i (ki hepsi iyilerdendir), smail'i, Elyesa'Ù, Yunus'u, Lut'u (ki hepsini dnyalara stn kÙldÙk) doru yola eri_tirdik....
Ənam Suresi, 85. Ayet:
Zekeriyya, Yahya, İsa ve İlyas... Hepsi iyilik ve barış için çalışanlardandı....
Ənam Suresi, 86. Ayet:
(84-86) Ona Ishak'i, Yakub'u bagisladik, herbirini dogru yola eristirdik. Daha once Nuh'u ve soyundan Davud'u, Suleyman'i, Eyyub'u, Yusuf'u, Musa'yi ve Harun'u (ki islerini iyi yapanlara boylece karsilik veririz), Zekeriya'yi, Yahya'yi, Isa'yi ve Ilyas'i (ki hepsi iyilerdendir), smail'i, Elyesa'Ù, Yunus'u, Lut'u (ki hepsini dnyalara stn kÙldÙk) doru yola eri_tirdik....
Ənam Suresi, 86. Ayet:
(84-86) Ona İshak'ı, Yakub'u bağışladık, her birini doğru yola eriştirdik. Daha önce Nuh'u ve soyundan Davud'u, Süleyman'ı, Eyyub'u, Yusuf'u, Musa'yı ve Harun'u -ki işlerini iyi yapanlara böylece karşılık veririz-, Zekeriya'yı, Yahya'yı, İsa'yı ve İlyas'ı -ki hepsi iyilerdendir-, İsmail'i, Elyesa'ı, Yunus'u, Lut'u -ki hepsini dünyalara üstün kıldık- doğru yola eriştirdik....
Ənam Suresi, 162. Ayet:
Kul inne salâtî ve nusukî ve m
ahyâ
ye ve memâtî lillâhi rabbil âlemîn(âlemîne)....
Ənam Suresi, 162. Ayet:
1.
kul
: de
2.
inne
: muhakkak
3.
salâtî
: benim namazım
4.
ve nusukî
: benim tüm ibadetlerim, kurbanım
...
Ənfal Suresi, 42. Ayet:
İz entum bil udvetid dunyâ ve hum bil udvetil kusvâ ver rekbu esfele minkum, ve lev tevâadtum lehteleftum fîl mîâdi ve lâkin li yakdiyallâhu emren kâne mef'ûlen li yehlike men heleke an beyyinetin ve y
ahyâ
men hayye an beyyineh (beyyinetin), ve innallâhe le semîun alîm(alîmun)....
Ənfal Suresi, 42. Ayet:
1.
iz
: olduğu zaman
2.
entum
: siz
3.
bil udvetid dunyâ
(bi el udveti ed dunyâ)
(udve)
(dünya)
: vadinin yakın kenarında
: (vadinin kenarı, kıyısı)
: (edna (yakın) kelimesinin mue...
Nəhl Suresi, 21. Ayet:
Emvâtun gayru
ahyâ
’(
ahyâ
in), ve mâ yeş’urûne eyyâne yub’asûn(yub’asûne). ...
Nəhl Suresi, 21. Ayet:
1.
emvâtun
: cansızdır, ölüdürler
2.
gayru
: başka, hariç, dışında, olmaksızın
3.
ahyâ
in
: diri, canlı
4.
ve mâ yeş'urûne
Nəhl Suresi, 65. Ayet:
Vallâhu enzele mines semâi mâen fe
ahyâ
bihil arda ba’de mevtihâ, inne fî zâlike le âyeten li kavmin yesmeûn(yesmeûne). ...
Nəhl Suresi, 65. Ayet:
1.
vallâhu (ve allâhu)
: ve Allah
2.
enzele
: indirdi
3.
min es semâi
: semadan
4.
mâen
: su
Məryəm Suresi, 7. Ayet:
Yâ zekeriyyâ innâ nubeşşiruke bi gulâminismuhu y
ahyâ
lem nec’al lehu min kablu semiyyâ(semiyyen)....
Məryəm Suresi, 7. Ayet:
1.
yâ zekeriyyâ
: ey Zekeriya
2.
in-nâ
: muhakkak biz
3.
nubeşşiru-ke
: biz seni müjdeliyoruz
4.
bi gulâmin
: bir ...
Məryəm Suresi, 7. Ayet:
Ey Zekeriya! Gerçekten Biz seni, ismi Yahya olan bir oğlan çocuk ile müjdeliyoruz. Onunla (o isimle) daha önce bir kimseyi isimlendirmedik....
Məryəm Suresi, 7. Ayet:
(Allah, şöyle dedi:) “Ey Zekeriyya! Haberin olsun ki biz sana Yahya adlı bir oğul müjdeliyoruz. Daha önce onun adını kimseye vermedik.”...
Məryəm Suresi, 7. Ayet:
Ey Zekeriyya, biz seni müjdelemekteyiz, bir oğlun olacak, adı da Yahya'dır ve ondan önce bu adla adlanmış hiç kimseyi yaratmadık....
Məryəm Suresi, 7. Ayet:
(Allah şöyle buyurdu:) Ey Zekeriyya! Biz sana bir oğul müjdeleriz ki, onun adı Yahya'dır. Daha önce ona kimseyi adaş yapmadık....
Məryəm Suresi, 7. Ayet:
"Ey Zekeriya. . . Seni, kendisinin ismi Yahya olan bir erkek çocukla müjdeliyoruz. . . Daha önce Ona bir adaş da yapmadık (hiç kimseyi Yahya ismi ile isimlendirmedik). "...
Məryəm Suresi, 7. Ayet:
Allah: 'Ey Zekeriyyâ, seni Y
ahyâ
isminde bir oğulla müjdeliyoruz. Bundan önce bu isimde birini, adaşını dünyaya getirmedik.' buyurdu....
Məryəm Suresi, 7. Ayet:
'Ey Zekeriyya! Seni adı Yahya olan bir oğlan çocukla müjdeliyoruz ki daha önce ona kimseyi adaş yapmadık.'...
Məryəm Suresi, 7. Ayet:
(Allah buyurdu:) "Ey Zekeriya, şüphesiz biz seni, adı Yahya olan bir çocukla müjdelemekteyiz; biz bundan önce ona hiç bir adaş kılmamışız."...
Məryəm Suresi, 7. Ayet:
(Cenâb-ı Hak şöyle buyurdu); Ey Zekeriyya! Gerçekten biz sana bir oğul müjdeliyoruz ki, adı Yahya’dır; bundan önce ona hiç bir adaş yapmadık....
Məryəm Suresi, 7. Ayet:
Allah: «Ey Zekeriya! Sana, Yahya isminde bir oglani mujdeliyoruz. Bu adi daha once kimseye vermemistik» buyurdu....
Məryəm Suresi, 7. Ayet:
(Allah), «Ey Zekeriyyâ ! Doğrusu biz seni Yahya isminde bir oğlanla müjdeliyoruz ki bundan önce bu adı kimseye vermedik.»...
Məryəm Suresi, 7. Ayet:
Allah: 'Ey Zekeriya! Sana, Yahya isminde bir oğlanı müjdeliyoruz. Bu adı daha önce kimseye vermemiştik' buyurdu....
Məryəm Suresi, 7. Ayet:
(Allah şöyle buyurdu:) Ey Zekeriyya! Biz sana bir oğul müjdeleriz ki, onun adı Yahya'dır. Daha önce ona kimseyi adaş yapmadık....
Məryəm Suresi, 7. Ayet:
'Zekeriyya, sana bir oğul müjdeleriz. İsmi Yahya'dır. Onun gibisini daha önce yaratmadık.'...
Məryəm Suresi, 7. Ayet:
Ey Zekeriyya! Haberin olsun biz sana bir oğul tebşir ediyoruz, adı Yahya, bundan evvel hiç bir adaş yapmadık ona...
Məryəm Suresi, 7. Ayet:
Allah: «Ey Zekeriyya, haberin olsun, Biz sana Yahya adında ve bundan önce kendisine hiçbir adaş yapmadığımız bir oğul müjdeliyoruz» dedi....
Məryəm Suresi, 7. Ayet:
(Allah şöyle buyurdu): «Ey Zekeriyya! Şüphesiz biz sana Yahya isminde bir oğlanı müjdeliyoruz. Bundan önce ona hiçbir adaş yapmadık.»...
Məryəm Suresi, 7. Ayet:
Allah dedi ki; «Ya Zekeriyya, sana Yahya adında bir oğul müjdeliyoruz. Bu adı daha önce hiç kimseye vermemiştik.»...
Məryəm Suresi, 7. Ayet:
(Tanrı:) "Ey Zekeriya, şüphesiz biz seni, adı Yahya olan bir çocukla müjdelemekteyiz; biz bundan önce ona hiç bir adaş kılmamışız."...
Məryəm Suresi, 7. Ayet:
(Allah buyurdu:) «Ey Zekeriyyâ, hakıykaten biz sana Yahya adında bir oğul müjdeleriz ki bundan evvel biz ona hiç bir (kimseyi) adaş yapmamışdık». ...
Məryəm Suresi, 7. Ayet:
(Allah şöyle buyurdu:) 'Ey Zekeriyyâ! Şübhesiz biz, seni bir oğul ile müjdeliyoruz ki onun adı Y
ahyâ
’dır; daha önce ona hiç (kimseyi) adaş yapmadık.'...
Məryəm Suresi, 7. Ayet:
Ey Zekeriyya; sana Yahya adında bir oğlan müjdeliyoruz. Daha önce bu adı hiç kimseye vermedik....
Məryəm Suresi, 7. Ayet:
(Bunun üzerine melekler o'na seslendiler:) "Ey Zekeriya, ismi Yahya olan bir oğul müjdeliyoruz sana. (Ve Allah şöyle buyuruyor:) 'Daha önce hiç kimseye bu ismi vermemiştik"....
Məryəm Suresi, 7. Ayet:
(Allah buyurdu ki:) «Ey Zekeriya! Seni bir oğul ile müjdeleriz ki, adı Yahya'dır. Onun için evvelce (kimseyi) bir adaş kılmadık.»...
Məryəm Suresi, 7. Ayet:
“Ey Zekeriyâ! Biz sana bir oğul müjdeliyoruz, adı Y
ahyâ
'dır. Bu adı daha önce kimseye vermemiştik. ”...
Məryəm Suresi, 7. Ayet:
-Ey Zekeriyya, sana Yahya adında bir oğlan müjdeliyoruz. Daha önce hiç kimseyi bu isimle isimlendirmedik....
Məryəm Suresi, 7. Ayet:
"Zekeriyya!" buyurdu Allah. "Biz, sana adı Yahya olacak bir oğul müjdeliyoruz. Daha önce, kimseyi ona adaş yapmadık (Bu adı alan olmadı)."...
Məryəm Suresi, 7. Ayet:
(Allâh buyurdu): Ey Zekeriyyâ, biz sana bir oğul müjdeleriz, adı Y
ahyâ
'dır. Daha önce ona hiç kimseyi adaş yapmadık (ondan önce kimseye bu adı vermedik.)"...
Məryəm Suresi, 7. Ayet:
(Allah buyurdu:) «Ey Zekeriya, şüphesiz biz seni, adı Yahya olan bir çocukla müjdelemekteyiz; biz bundan önce ona hiç bir adaş kılmamışız.»...
Məryəm Suresi, 7. Ayet:
'Ey Zekeriya,' buyurdu Allah. 'Biz seni Y
ahyâ
adında bir oğulla müjdeliyoruz ki, daha önce hiç kimseyi ona adaş yapmış değiliz.'...
Məryəm Suresi, 7. Ayet:
Ey Zekeriyya! Biz sana bir oğul müjdeliyoruz; adı Yahya, daha önce ona hiç kimseyi adaş yapmadık....
Məryəm Suresi, 12. Ayet:
Yâ y
ahyâ
huzil kitâbe bi kuvveh(kuvvetin), ve âteynâhul hukme sabiyyâ(sabiyyen)....
Məryəm Suresi, 12. Ayet:
1.
yâ y
ahyâ
: ey Yahya
2.
huzil kitâbe (huz el kitabe)
: kitabı al
3.
bi kuvvetin
: kuvvetle (dikkatle)
4.
ve âteynâ-hu
Məryəm Suresi, 12. Ayet:
Ey Yahya! Kitab'ı kuvvetle (dikkatle) al (kendine mal et). Ve Biz, ona sabi iken (küçük yaşta) hikmet verdik....
Məryəm Suresi, 12. Ayet:
(12-14) (Yahya, dünyaya gelip büyüyünce onu peygamber yaptık ve kendisine) “Ey Yahya, kitaba sımsıkı sarıl” dedik. Biz, ona daha çocuk iken hikmet ve katımızdan kalp yumuşaklığı ve ruh temizliği vermiştik. O, Allah’tan sakınan, anne babasına iyi davranan bir kimse idi. İsyancı bir zorba değildi....
Məryəm Suresi, 12. Ayet:
Ey Yahya, azim ve kuvvetle kitabı al. Ve ona çocukken peygamberlik verdik....
Məryəm Suresi, 12. Ayet:
Ey Yahya! Kitab'a (Tevrat'a) vargücünle sarıl! (dedik) ve henüz sabi iken ona (ilim ve) hikmet verdik....
Məryəm Suresi, 12. Ayet:
"Ey Yahya! Hakikat Bilgisine sımsıkı sarıl!" (Yahya'ya) olayların oluş nedenlerini, sistemi OKUma özelliğini verdiğimizde, daha çocuktu!...
Məryəm Suresi, 12. Ayet:
'Ey Y
ahyâ
, kitaba sıkı sıkı sarıl, sorumluluğuna pürdikkat sahip çık.' dedik. Ve daha çocukken ona ilim, hikmet ve muhakeme kabiliyeti yargı ve icra yetkisi verdik....
Məryəm Suresi, 12. Ayet:
'Ey Yahya! Kitab'ı kuvvetle tut.' [1] Biz ona daha çocukken hikmeti verdik....
Məryəm Suresi, 12. Ayet:
(Çocuğun doğup büyümesinden sonra ona dedik ki:) "Ey Yahya, Kitabı kuvvetle tut." Daha çocuk iken ona hikmet verdik....
Məryəm Suresi, 12. Ayet:
(Biz ona Yahya’yı ihsan ettik ve şöyle dedik): “- Ey Yahya! Kıtabı kuvvetle tut (Tevrat’da olan hükümlerle amel et).” Bir de daha çocukken ona hikmet verdik....
Məryəm Suresi, 12. Ayet:
(12-14) «Ey Yahya! Kitaba kuvvetle saril» deyip daha cocukken ona hikmet, katimizdan kalp yumusakligi ve safiyet verdik. O, Allah'tan sakinan ve anasina babasina karsi iyi davranan bir kimse idi, bas kaldiran bir zorba degildi....
Məryəm Suresi, 12. Ayet:
(12-13-14) Ey Yahya ! Kitaba bütün gücünle sarıl, dedik. Biz ona henüz çocuk iken hikmet (ilim ve irfan) verdik. Ayrıca kendi katımızdan bir ince kalblilik, yufka yüreklilik ve paklık sunduk. O zaten (günah ve fenalıktan) sakınan, ana - babasına çok iyi davranan idi; o zorba ve isyankâr değildi....
Məryəm Suresi, 12. Ayet:
(12-14) 'Ey Yahya! Kitaba kuvvetle sarıl' deyip daha çocukken ona hikmet, katımızdan kalp yumuşaklığı ve safiyet verdik. O, Allah'tan sakınan ve anasına babasına karşı iyi davranan bir kimse idi, baş kaldıran bir zorba değildi....
Məryəm Suresi, 12. Ayet:
«Ey Yahya! Kitab'a (Tevrat'a) vargücünle sarıl!» (dedik) ve henüz sabi iken ona (ilim ve) hikmet verdik....
Məryəm Suresi, 12. Ayet:
'Yahya, kitaba iyice sarıl.' Çocuk yaşta kendisine bilgelik vermiştik....
Məryəm Suresi, 12. Ayet:
Ey Yahya! kitabı kuvvetle tut (dedik) ve daha sabiy iken ona hikmet verdik...
Məryəm Suresi, 12. Ayet:
«Ey Yahya, kitabı kuvvetle tut!» (dedik) ve daha çocukken ona hikmet verdik....
Məryəm Suresi, 12. Ayet:
«Ey Yahya! Kitaba kuvvetle sarıl» (dedik) ve daha çocukken ona hikmet verdik....
Məryəm Suresi, 12. Ayet:
Allah, ona «Ey Yahya, tüm gücünle kitab'a (Tevrat'a) sarıl» dedi. Ona daha çocukken bilgelik verdik....
Məryəm Suresi, 12. Ayet:
(Çocuğun doğup büyümesinden sonra ona dedik ki:) "Ey Yahya, kitabı kuvvetle tut." Daha çocuk iken ona hikmet verdik....
Məryəm Suresi, 12. Ayet:
(12-13-14) (Y
ahyâ
yi ihsan etdik ve ona çocukluğunda:) «Ey Yahya, kitabı kuvvetle tut» (dedik). Henüz sabî iken ona hikmet verdik. Tarafımızdan (ona) bir kalb yumuşaklığı ve (günâhlardan) temizlik (verdik). O, çok müttekıy idi. Anasına, babasına da itaatkârdı. Bir serkeş ve aasî değildi. ...
Məryəm Suresi, 12. Ayet:
'Ey Y
ahyâ
! Kitâb’ı (Tevrât’ı) kuvvetle (sabırla) tut!' (buyurduk). Ve daha çocuk iken ona hikmet (peygamberlik ve Tevrât’ı anlama kabiliyeti) verdik....
Məryəm Suresi, 12. Ayet:
Ey Yahya, Kitab'a kuvvetle sarıl. Daha çocuk iken ona hikmet verdik....
Məryəm Suresi, 12. Ayet:
(Ve çocuk doğup büyüdüğünde o'na:) "Ey Yahya! İlahi mesaja sımsıkı sarıl!" (diye öğüt verdi). Çünkü o daha küçük bir oğlanken Biz o'na doğru ve kuşatıcı düşünme yeteneği vermiştik,...
Məryəm Suresi, 12. Ayet:
Ey Yahya! Kitabı kuvetle tut. Ve O'na daha çocuk iken hikmet verdik....
Məryəm Suresi, 12. Ayet:
“Ey Y
ahyâ
! Kitab'a kuvvetle sarıl!” dedik ve biz ona henüz çocuk iken hikmet verdik....
Məryəm Suresi, 12. Ayet:
-Ey Yahya, kitaba kuvvetle sarıl. Ona daha çocukluğunda hikmet vermiştik....
Məryəm Suresi, 12. Ayet:
(12-14) "Yahya! Kitaba var kuvvetinle sarıl!" dedik ve henüz çocuk iken ona hikmet verdik. Tarafımızdan bir merhamet, arı duru bir gönül de ihsan ettik. O, Allah’ı sayıp günahtan sakınan bir insandı. Anne ve babasına iyi davranan hayırlı bir evlattı, asla zorba ve isyankâr biri değildi....
Məryəm Suresi, 12. Ayet:
"Ey Y
ahyâ
, Kitabı kuvvetle tut (Onun emirlerini uygula)." (dedik) ve ona çocuk iken hikmet verdik....
Məryəm Suresi, 12. Ayet:
(Çocuğun doğup büyümesinden sonra ona dedik ki:) «Ey Yahya, Kitabı kuvvetle tut.» Daha çocuk iken ona hikmet verdik....
Məryəm Suresi, 12. Ayet:
'Y
ahyâ
, kitaba sımsıkı sarıl' buyurduk. Ve daha çocukluğunda ona hikmet nasip ettik....
Məryəm Suresi, 12. Ayet:
"Ey Yahya! Kitap'ı kuvvetle tut." Biz ona daha sabi iken hikmet verdik....
Məryəm Suresi, 13. Ayet:
(12-14) (Yahya, dünyaya gelip büyüyünce onu peygamber yaptık ve kendisine) “Ey Yahya, kitaba sımsıkı sarıl” dedik. Biz, ona daha çocuk iken hikmet ve katımızdan kalp yumuşaklığı ve ruh temizliği vermiştik. O, Allah’tan sakınan, anne babasına iyi davranan bir kimse idi. İsyancı bir zorba değildi....
Məryəm Suresi, 13. Ayet:
(12-14) «Ey Yahya! Kitaba kuvvetle saril» deyip daha cocukken ona hikmet, katimizdan kalp yumusakligi ve safiyet verdik. O, Allah'tan sakinan ve anasina babasina karsi iyi davranan bir kimse idi, bas kaldiran bir zorba degildi....
Məryəm Suresi, 13. Ayet:
(12-13-14) Ey Yahya ! Kitaba bütün gücünle sarıl, dedik. Biz ona henüz çocuk iken hikmet (ilim ve irfan) verdik. Ayrıca kendi katımızdan bir ince kalblilik, yufka yüreklilik ve paklık sunduk. O zaten (günah ve fenalıktan) sakınan, ana - babasına çok iyi davranan idi; o zorba ve isyankâr değildi....
Məryəm Suresi, 13. Ayet:
(12-14) 'Ey Yahya! Kitaba kuvvetle sarıl' deyip daha çocukken ona hikmet, katımızdan kalp yumuşaklığı ve safiyet verdik. O, Allah'tan sakınan ve anasına babasına karşı iyi davranan bir kimse idi, baş kaldıran bir zorba değildi....
Məryəm Suresi, 13. Ayet:
(12-13-14) (Y
ahyâ
yi ihsan etdik ve ona çocukluğunda:) «Ey Yahya, kitabı kuvvetle tut» (dedik). Henüz sabî iken ona hikmet verdik. Tarafımızdan (ona) bir kalb yumuşaklığı ve (günâhlardan) temizlik (verdik). O, çok müttekıy idi. Anasına, babasına da itaatkârdı. Bir serkeş ve aasî değildi. ...
Məryəm Suresi, 13. Ayet:
(12-14) "Yahya! Kitaba var kuvvetinle sarıl!" dedik ve henüz çocuk iken ona hikmet verdik. Tarafımızdan bir merhamet, arı duru bir gönül de ihsan ettik. O, Allah’ı sayıp günahtan sakınan bir insandı. Anne ve babasına iyi davranan hayırlı bir evlattı, asla zorba ve isyankâr biri değildi....
Məryəm Suresi, 14. Ayet:
(12-14) (Yahya, dünyaya gelip büyüyünce onu peygamber yaptık ve kendisine) “Ey Yahya, kitaba sımsıkı sarıl” dedik. Biz, ona daha çocuk iken hikmet ve katımızdan kalp yumuşaklığı ve ruh temizliği vermiştik. O, Allah’tan sakınan, anne babasına iyi davranan bir kimse idi. İsyancı bir zorba değildi....
Məryəm Suresi, 14. Ayet:
(12-14) «Ey Yahya! Kitaba kuvvetle saril» deyip daha cocukken ona hikmet, katimizdan kalp yumusakligi ve safiyet verdik. O, Allah'tan sakinan ve anasina babasina karsi iyi davranan bir kimse idi, bas kaldiran bir zorba degildi....
Məryəm Suresi, 14. Ayet:
(12-13-14) Ey Yahya ! Kitaba bütün gücünle sarıl, dedik. Biz ona henüz çocuk iken hikmet (ilim ve irfan) verdik. Ayrıca kendi katımızdan bir ince kalblilik, yufka yüreklilik ve paklık sunduk. O zaten (günah ve fenalıktan) sakınan, ana - babasına çok iyi davranan idi; o zorba ve isyankâr değildi....
Məryəm Suresi, 14. Ayet:
(12-14) 'Ey Yahya! Kitaba kuvvetle sarıl' deyip daha çocukken ona hikmet, katımızdan kalp yumuşaklığı ve safiyet verdik. O, Allah'tan sakınan ve anasına babasına karşı iyi davranan bir kimse idi, baş kaldıran bir zorba değildi....
Məryəm Suresi, 14. Ayet:
(12-13-14) (Y
ahyâ
yi ihsan etdik ve ona çocukluğunda:) «Ey Yahya, kitabı kuvvetle tut» (dedik). Henüz sabî iken ona hikmet verdik. Tarafımızdan (ona) bir kalb yumuşaklığı ve (günâhlardan) temizlik (verdik). O, çok müttekıy idi. Anasına, babasına da itaatkârdı. Bir serkeş ve aasî değildi. ...
Məryəm Suresi, 14. Ayet:
(12-14) "Yahya! Kitaba var kuvvetinle sarıl!" dedik ve henüz çocuk iken ona hikmet verdik. Tarafımızdan bir merhamet, arı duru bir gönül de ihsan ettik. O, Allah’ı sayıp günahtan sakınan bir insandı. Anne ve babasına iyi davranan hayırlı bir evlattı, asla zorba ve isyankâr biri değildi....
Taha Suresi, 74. Ayet:
İnnehu men ye’ti rabbehu mucrimen fe inne lehu cehennem(cehenneme), lâ yemûtu fîhâ ve lâ y
ahyâ
....
Taha Suresi, 74. Ayet:
1.
inne-hu
: muhakkak o
2.
men ye'ti
: kim gelirse
3.
rabbe-hu
: onun Rabbi
4.
mucrimen
: suçlu olarak
<...
Ənbiya Suresi, 90. Ayet:
Festecebnâ leh(lehu), ve vehebnâ lehu y
ahyâ
ve aslahnâ lehu zevceh(zevcehu), innehum kânû yusâriûne fil hayrâti ve yed’ûnenâ regaben ve rehebâ(reheben), ve kânû lenâ hâşiîn(hâşiîne)....
Ənbiya Suresi, 90. Ayet:
1.
festeceb-nâ (fe istecebnâ)
: ve bunun üzerine icabet ettik
2.
lehu ve veheb-nâ
: ve ona hibe ettik, bağışladık, armağan ettik
3.
lehu
: onun için, ona
4...
Ənbiya Suresi, 90. Ayet:
Bunun üzerine ona icabet ettik (duasını kabul ettik). Ve ona, Yahya (A.S)'ı hibe (armağan) ettik. Ve onun için, zevcesini de ıslâh ettik (çocuğu olabilecek duruma getirdik). Muhakkak ki onlar, hayırlarda yarışırlardı. Ve Bize, rağbet ederek ve korkarak dua ederlerdi. Ve onlar, Bize huşû duyanlardı....
Ənbiya Suresi, 90. Ayet:
Biz de onun duasını kabul ettik ve kendisine Yahya’yı bağışladık. Eşini de kendisi için, (doğurmaya) elverişli kıldık. Onlar gerçekten hayır işlerinde yarışırlar, (rahmetimizi) umarak ve (azabımızdan) korkarak bize dua ederlerdi. Onlar bize derin saygı duyan kimselerdi....
Ənbiya Suresi, 90. Ayet:
Derken duâsını kabûl etmiştik onun ve ona Yahya'yı vermiştik ve karısının kısırlığını gidermiştik, doğurmaya kabiliyet vermiştik. Onlar, hayırlı işlerde koşuşurlar, yarışırlar ve umarak, korkarak bize duâ ederlerdi ve onlar, bize karşı gönül alçaklığı gösterirlerdi....
Ənbiya Suresi, 90. Ayet:
Biz onun da duasını kabul ettik ve ona Yahya'yı verdik; eşini de kendisi için (çocuk doğurmaya) elverişli kıldık. Onlar (bütün bu peygamberler), hayır işlerinde koşuşurlar, umarak ve korkarak bize yalvarırlardı; onlar, bize karşı derin saygı içindeydiler....
Ənbiya Suresi, 90. Ayet:
Biz de icabet ettik, Ona Yahya'yı hibe ettik ve karısını Onun için ıslah ettik (çocuk doğurmak için uygun hâle getirdik). . . Muhakkak ki onlar hayırlı işlerde yarışırlar; ümitle ve korkarak bize dua ederlerdi, huşû duyarlardı....
Ənbiya Suresi, 90. Ayet:
Onun da duasını kabul ettik. Ona Y
ahyâ
’yı ihsan ettik. Eşini de, kendisi için çocuk doğurmaya elverişli hale getirdik. Bütün peygamberler, dünya ve âhiret için en hayırlı işlerde, Allah’ın emirlerini yerine getirmede koşuşuyorlardı. Umarak ve korkarak bize yalvarıyorlardı. Onlar tam bir samimiyetle, kulluk ve itaat şuuruna ererek saygı ile bize bağlı idiler....
Ənbiya Suresi, 90. Ayet:
Biz de onun duasını kabul ettik, ona Yahya'yı bahşettik ve hanımını (doğum yapmaya) elverişli kıldık. Gerçekten onlar hayırlarda yarışır, umarak ve korkarak bize dua ederlerdi. Bize gönülden saygı duyarlardı....
Ənbiya Suresi, 90. Ayet:
Onun duasına icabet ettik, kendisine Yahya'yı armağan ettik, eşini de doğurmaya elverişli kıldık. Gerçekten onlar hayırlarda yarışırlardı, umarak ve korkarak bize dua ederlerdi. Bize derin saygı gösterirlerdi....
Ənbiya Suresi, 90. Ayet:
Bunun üzerine biz de duasını kabul edip kendisine (evlâd olarak) Y
ahyâ
’yı verdik; ve zevcesini çocuk doğurur hale getirdik. Bütün bu peygamberler, hayırlara (ibadetlere) koşarlar, (rahmetimizi) umarak ve (azabımızdan) korkarak bize dua ederlerdi. Onlar bize karşı çok itaatkârdılar....
Ənbiya Suresi, 90. Ayet:
Biz de ona icabet ederek, Yahya'yi bahsetmis, esini de dogum yapacak hale getirmistik. Dogrusu onlar iyi islerde yarisiyorlar, korkarak ve umarak Bize yalvariyorlardi. Bize karsi gonulden saygi duyuyorlardi....
Ənbiya Suresi, 90. Ayet:
Onun duasını kabul ettik de Yahya'yı kendisine bağışladık; eşini de (gebe kalmaya) elverişli duruma getirdik. Şüphesiz ki onlar hayırlı işlerde birbirleriyle yarışıyorlar, ümit besleyerek için için saygı duyup korkarak bize duâ ediyorlardı. Hem bize içten derin saygı duyup (kalbleri) ürperenlerdi onlar.....
Ənbiya Suresi, 90. Ayet:
Biz de ona icabet ederek, Yahya'yı bahşetmiş, eşini de doğum yapacak hale getirmiştik. Doğrusu onlar iyi işlerde yarışıyorlar, korkarak ve umarak Bize yalvarıyorlardı. Bize karşı gönülden saygı duyuyorlardı....
Ənbiya Suresi, 90. Ayet:
Biz onun da duasını kabul ettik ve ona Yahya'yı verdik; eşini de kendisi için (çocuk doğurmaya) elverişli kıldık. Onlar (bütün bu peygamberler), hayır işlerinde koşuşurlar, umarak ve korkarak bize yalvarırlardı; onlar, bize karşı derin saygı içindeydiler....
Ənbiya Suresi, 90. Ayet:
Duasını kabul ettik ve ona Yahya'yı verdik. Kendisi için karısının durumunu düzelttik. Çünkü onlar iyi işlerde yarışıyorlar ve bize hem umutluyken ve hem de korku içindeyken yalvarıyorlardı. Onlar bize saygı duyanlardı....
Ənbiya Suresi, 90. Ayet:
Biz de duâsını kabul ile icabet ettik de kendisine Y
ahyâ
yı verdik ve onun zevcesini ıslâh eyledik, hakıkat bunlar hayrâtta müsaraat ve bize rağbet ve rehbetle duâ ederlerdi ve bizim için haşı'lerdi...
Ənbiya Suresi, 90. Ayet:
Biz de duasını kabul ettik de kendisine Yahya'yı verdik ve onun için eşini çocuk doğurmaya elverişli hale getirdik. Doğrusu bunlar hayırlı işlerde yarışır, Bize umut ve korkuyla dua ederlerdi. Bize karşı derin saygı duyuyorlardı....
Ənbiya Suresi, 90. Ayet:
Biz de duasını kabul ile icabet ettik de kendisine Yahya'yı ihsan ettik. Ve eşini (doğum yapmaya) elverişli hale getirdik. Doğrusu onlar iyiliklerde yarışıyorlar, umarak ve korkarak bize yalvarıyorlardı. Bize karşı derin saygı duyuyorlardı....
Ənbiya Suresi, 90. Ayet:
Biz de duasını kabul ederek kendisine Yahya'yı armağan etmiş, eşini geçimli ve doğurgan yapmıştık. Bütün bu peygamberler iyi işler yapmaya koşarlar, umut ve korku içinde bize dua ederler, bize gönülden saygı beslerlerdi....
Ənbiya Suresi, 90. Ayet:
Onun duasına icabet ettik, kendisine Yahya'yı armağan ettik, eşini de doğurmaya elverişli kıldık. Gerçekten onlar hayırlarda yarışırlardı. Umarak ve korkarak bize dua ederlerdi. Bize derin saygı gösterirlerdi....
Ənbiya Suresi, 90. Ayet:
Biz onu (n) da (bu duasını) kabul ve kendisine Y
ahyâ
yi ihsan etdik. Eşini (doğurmıya) saalih kıldık. Hakıykat (bütün) bunlar (bu peygamberler) hayır işlerinde yarışırlar, umarak ve korkarak bize düâ ederlerdi. Onlar bizim için derin saygı gösterenlerdi. ...
Ənbiya Suresi, 90. Ayet:
Bu yüzden (biz de) onun duâsını kabûl ettik ve ona Y
ahyâ
’yı ihsân ettik; (yaşıgeçmiş) hanımını da kendisi için (çocuk sâhibi olmaya) elverişli bir hâle getirdik. Gerçekten onlar (bütün bu peygamberler) hayırlı işlerde koşuşurlar, ümîd ederek ve korkarak bize duâ ederlerdi. Ve bize gönülden bağlı kimselerdi....
Ənbiya Suresi, 90. Ayet:
Biz de ona icabet ederek Yahya'yı ihsan etmiş, eşini doğum yapabilecek bir hale getirmiştik. Doğrusu onlar; hayırlı şeylerde yarışıyorlar, korkarak ve umarak bize yalvarıyorlardı. Bize karşı derin saygı duyuyorlardı...
Ənbiya Suresi, 90. Ayet:
Ve bunun üzerine o(nun bu yakarışı)na da karşılık verdik ve karısını onun için çocuk doğurabilecek hale getirerek ona Yahya'yı armağan ettik; doğrusu bu üç kişi iyi ve yararlı işlerde birbiriyle yarışır ve Bize korku ve umutla yakarırlar; Bize karşı her zaman saygı ve duyarlık gösterirlerdi....
Ənbiya Suresi, 90. Ayet:
Biz de O'na icabet ettik ve O'na Yahya'yı ihsan eyledik ve O'nun için refikasını ıslah kıldık. Muhakkak ki, onlar hayırlı işlere koşarlardı. Ve Bize rağbetle ve haşyetle dua ederlerdi ve Bizim için mütevazi zâtlar olmuşlardı....
Ənbiya Suresi, 90. Ayet:
Biz de onun duâsını kabul ederek, kendisine Y
ahyâ
'yı bağışladık. Eşini de doğum yapacak hâle getirdik. Bütün bu peygamberler hayır işlerinde yarışırlar, umarak ve korkarak bize duâ ederlerdi. Onlar bize karşı çok itaatkârlardı, bizim için derin saygı gösterenlerdi....
Ənbiya Suresi, 90. Ayet:
Onun duasını kabul etmiş ve ona Yahya’yı bağışlamış, eşini de doğum yapabilecek bir hale getirmiştik. Onlar, hayırlarda yarışıyorlar, korku ve ümit ile bize dua ediyorlardı. Bize karşı son derece saygılı idiler....
Ənbiya Suresi, 90. Ayet:
Onun da duasını kabul buyurduk. Ona Yahya’yı armağan ettik. Bunun için de eşini çocuk doğurmaya elverişli hale getirdik. Doğrusu onlar hayırlı işlere koşuşur, iyilikte yarışır, hem ümit, hem endişe içinde Bize yakarırlardı. Gerçekten Bize derin bir saygı gösterirlerdi....
Ənbiya Suresi, 90. Ayet:
Onun du'âsını da kabul buyurduk ve ona Y
ahyâ
'yı armağan ettik. Eşini de kendisi için ıslah ettik (çocuk doğurmağa elverişli bir hale getirdik). Gerçekten onlar hayır işlere koşarlar, umarak ve korkarak bize du'â ederlerdi ve bize derin saygı gösterirlerdi....
Ənbiya Suresi, 90. Ayet:
Onun duasına icabet ettik, kendisine Yahya'yı armağan ettik, eşini de doğurmaya elverişli kıldık. Gerçekten onlar hayırlarda yarışırlardı, umarak ve korkarak bize dua ederlerdi. Bize derin saygı gösterirlerdi....
Ənbiya Suresi, 90. Ayet:
Biz de onun duasını kabul ettik. Ona Yahya'yı verdik ve eşini de iyileştirdik. Onların hepsi de hayırda yarışırlar ve hem ümit ederek, hem de korkarak Bize dua ederlerdi. Onlar Bize karşı saygılı ve edepli kimselerdi....
Ənbiya Suresi, 90. Ayet:
Kendisine hemen cevap vermiş. Yahya'yı ona hediye etmiş, karısını kendisi için doğurmaya elverişli hale getirmiştik. Onlar, hayırlarda yarışırlar, umarak ve korkarak bize yalvarırlardı. Onlar, bize ürpererek saygı gösterirlerdi....
Həcc Suresi, 66. Ayet:
Ve huvellezî
ahyâ
kum summe yumîtukum summe yuhyîkum, innel insâne le kefûr(kefûrun)....
Həcc Suresi, 66. Ayet:
1.
ve huve ellezî
: ve o ki
2.
ahyâ
-kum
: size hayat verdi
3.
summe
: sonra
4.
yumîtu-kum
: sizi öldürecek
Möminun Suresi, 37. Ayet:
İn hiye illâ hayâtuned dunyâ nemûtu ve n
ahyâ
ve mâ nahnu bi meb’ûsîn(meb’ûsîne)....
Möminun Suresi, 37. Ayet:
1.
in hiye
: o sadece
2.
illâ
: ancak
3.
hayâtuned dunyâ
: dünya hayatımız
4.
nemûtu
: ölürüz
Nur Suresi, 61. Ayet:
Kor icin bir sorumluluk yoktur. Topal icin bir sorumluluk yoktur. Hastaya da bir sorumululuk yoktur. Evlerinizde veya babalarinizin evlerinde veya annelerinizin evlerinde veya erkek kardeslerinizin evlerinde veya kiz kardeslerinizin evlerinde veya amcalarinizin evlerinde veya halalarinizin evlerinde veya dayilarinizin evlerinde veya teyzelerinizin evlerinde veya kahyasi olup anahtarlari elinde olan evlerde, ya da dostlarinizin evlerinde izinsiz yemek yemenizde bir sorumluluk yoktur. Bir arada ve...
Nur Suresi, 61. Ayet:
(Kendilerine anahtar teslim edilen) köle, (teslim edilen evdeki gıda maddesinden bir şeyler yemesinde) bir vebal yoktur. (Aynı şekilde) topala da bir vebal yoktur, hastaya da bir vebal yoktur. Size de kendi evlerinizde izinsiz yemek yemenizde veya babalarınızın evlerinde veya analarınızın evlerinde veya kardeşlerinizin evlerinde veya kızkardeşlerinizin evlerinde veya amcalarınızın evlerinde veya halâlarınızın evlerinde veya dayılarınızın evlerinde veya teyzelerinizin evlerinde veya anahtarlarına...
Nur Suresi, 61. Ayet:
Kör için bir sorumluluk yoktur. Topal için bir sorumluluk yoktur. Hastaya da bir sorumluluk yoktur. Evlerinizde veya babalarınızın evlerinde veya annelerinizin evlerinde veya erkek kardeşlerinizin evlerinde veya kız kardeşlerinizin evlerinde veya amcalarınızın evlerinde veya halalarınızın evlerinde veya dayılarınızın evlerinde veya teyzelerinizin evlerinde veya kahyası olup anahtarları elinde olan evlerde, ya da dostlarınızın evlerinde izinsiz yemek yemenizde bir sorumluluk yoktur. Bir arada vey...
Ənkəbut Suresi, 63. Ayet:
Ve le in seeltehum men nezzele mines semâi mâen fe
ahyâ
bihil arda min ba’di mevtihâ le yekûlunnallâh(yekûlunnallâhu), kulil hamdu lillâh(lillâhi), bel ekseruhum lâ ya’kılûn(ya’kılûne)....
Ənkəbut Suresi, 63. Ayet:
1.
ve
: ve
2.
le
: elbette, mutlaka
3.
in
: eğer
4.
seelte-hum
: onlara sordun
Fatir Suresi, 1. Ayet:
Gökleri ve yeri yaratıp melekleri ikişer, üçer, dörder kanatlı elçiler yapan, (peygamberlere gönderen) Allah’a hamd olsun. Allahyarattığı şeylerde dilediği kadar (vasıflar) ziyade eder. Muhakkak ki Allah, her şeye kadirdir....
Fatir Suresi, 22. Ayet:
Ve mâ yestevîl
ahyâ
u ve lel emvât(emvâtu), innallâhe yusmiu men yeşâu, ve mâ ente bi musmiin men fîl kubûr(kubûri)....
Fatir Suresi, 22. Ayet:
1.
ve mâ yestevî
: ve musavî, eşit değil
2.
el
ahyâ
u
: hayy, diri, canlı
3.
ve lâ
: ve değil, olmaz
4.
el emvâtu
:...
Sad Suresi, 47. Ayet:
Ve innehum ındenâ le minel mustafeynel
ahyâ
r(
ahyâ
ri)....
Sad Suresi, 47. Ayet:
1.
ve inne-hum
: ve gerçekten, muhakkak onlar
2.
inde-nâ
: bizim yanımızda, katımızda
3.
le
: elbette, gerçekten
4.
min
Sad Suresi, 47. Ayet:
Ve çünkü onlar muhakkak nezdimizde seçilmiş ahyardan...
Sad Suresi, 48. Ayet:
Vezkur ismâîle velyesea ve zel kifl(kifli), ve kullun minel
ahyâ
r(
ahyâ
ri)....
Sad Suresi, 48. Ayet:
1.
vezkur (ve uzkur)
: ve zikret, hatırla
2.
ismâîle
: İsmail
3.
velyesea (ve ilyesea)
: ve Elyesa
4.
ve zel kifli
Sad Suresi, 48. Ayet:
İsmaili de, Elyese'i de, Zül'kifli de an, hepsi de o ahyardan...
Fussilət Suresi, 39. Ayet:
Ve min âyâtihî enneke terel arda hâşiaten fe izâ enzelnâ aleyhel mâehtezzet ve rebet, innellezî
ahyâ
hâ le muhyîl mevtâ, innehu alâ kulli şey’in kadîr(kadîrun)....
Fussilət Suresi, 39. Ayet:
1.
ve min
: ve den
2.
âyâti-hi
: onun âyetleri
3.
enne-ke
: gerçekten sen
4.
terâ
: görürsün
Casiyə Suresi, 5. Ayet:
Vahtilâfil leyli ven nehâri ve mâ enzelallâhu mines semâi min rızkın fe
ahyâ
bihil arda ba’de mevtihâ ve tasrîfir rîyâhı âyâtun li kavmin ya’kılûn(ya’kılûne)....
Casiyə Suresi, 5. Ayet:
1.
vahtilâfi (ve ihtilâfı)
: ve ihtilâflı, karşılıklı olması, birbirini takip etmesi
2.
el leyli
: gece
3.
ve en nehâri
: ve gündüz
4.
Casiyə Suresi, 21. Ayet:
Em hasibellezînecterahûs seyyiâti en nec’alehum kellezîne âmenû ve amilûs sâlihâti sevâen m
ahyâ
hum ve memâtuhum, sâe mâ yahkumûn(yahkumûne)....
Casiyə Suresi, 21. Ayet:
1.
em
: veya, yoksa
2.
hasibe
: hesap etti, zannetti
3.
ellezîne
: onlar
4.
icterahû
: yaptılar, işlediler
Casiyə Suresi, 24. Ayet:
Ve kâlû mâ hiye illâ hayâtuned dunyâ nemûtu ve n
ahyâ
ve mâ yuhlikunâ illed dehr(dehru), ve mâ lehum bi zâlike min ilm(ilmin), in hum illâ yezunnûn(yezunnûne)....
Casiyə Suresi, 24. Ayet:
1.
ve kâlû
: ve dediler
2.
mâ
: değil
3.
hiye
: o
4.
illâ
: ancak, den başka
Nəcm Suresi, 44. Ayet:
Ve ennehu huve emâte ve
ahyâ
....
Nəcm Suresi, 44. Ayet:
1.
ve ennehu
: ve muhakkak ki
2.
huve
: odur
3.
emâte
: öldüren
4.
ve
ahyâ
: ve dirilten
...
Mürsəlat Suresi, 26. Ayet:
Ahyâ
en ve emvâtâ(emvâten)....
Mürsəlat Suresi, 26. Ayet:
1.
ahyâ
en
: hayy olanlara, dirilere, canlılara
2.
ve emvâten
: ve ölülere
...
Əla Suresi, 13. Ayet:
Summe lâ yemûtu fîhâ ve lâ y
ahyâ
....
Əla Suresi, 13. Ayet:
1.
summe
: sonra
2.
lâ yemûtu
: ölmez
3.
fî-hâ
: onun içinde, orada
4.
ve lâ y
ahyâ
: ve yaşamaz, hayat bulmaz
...
Bəqərə Suresi, 28. Ayet:
KYF TKFRWN BÄLLH WKNTM ĀMWÄTÄ FĀȞYÄKM ŠM YMYTKM ŠM YȞYYKM ŠM LYH TRCĄWN...
Bəqərə Suresi, 154. Ayet:
WLÄ TQWLWÄ LMN YQTL FY SBYL ÄLLH ĀMWÄT BL ĀȞYÄÙ WLKN LÄ TŞĄRWN...
Bəqərə Suresi, 164. Ayet:
N FY XLQ ÄLSMÄWÄT WÄLĀRŻ WÄXTLÄF ÄLLYL WÄLNHÄR WÄLFLK ÄLTY TCRY FY ÄLBȞR BMÄ YNFĄ ÄLNÄS WMÄ ĀNZL ÄLLH MN ÄLSMÄÙ MN MÄÙ FĀȞYÄ BH ÄLĀRŻ BĄD MWTHÄ WBŠ FYHÄ MN KL DÄB WTṠRYF ÄLRYÄȞ WÄLSȞÄB ÄLMSXR BYN ÄLSMÄÙ WÄLĀRŻ LYÄT LQWM YĄQLWN...
Bəqərə Suresi, 243. Ayet:
ĀLM TR L ÄLŽYN XRCWÄ MN DYÄRHM WHM ĀLWF ȞŽR ÄLMWT FQÄL LHM ÄLLH MWTWÄ ŠM ĀȞYÄHM N ÄLLH LŽW FŻL ĄL ÄLNÄS WLKN ĀKŠR ÄLNÄS LÄ YŞKRWN...
Ali-İmran Suresi, 169. Ayet:
WLÄ TȞSBN ÄLŽYN QTLWÄ FY SBYL ÄLLH ĀMWÄTÄ BL ĀȞYÄÙ ĄND RBHM YRZQWN...
Maidə Suresi, 32. Ayet:
MN ĀCL ŽLK KTBNÄ ĄL BNY SRÄYL ĀNH MN QTL NFSÄ BĢYR NFS ĀW FSÄD FY ÄLĀRŻ FKĀNMÄ QTL ÄLNÄS CMYĄÄ WMN ĀȞYÄHÄ FKĀNMÄ ĀȞYÄ ÄLNÄS CMYĄÄ WLQD CÄÙTHM RSLNÄ BÄLBYNÄT ŠM N KŠYRÄ MNHM BĄD ŽLK FY ÄLĀRŻ LMSRFWN...
Nəhl Suresi, 21. Ayet:
ĀMWÄT ĢYR ĀȞYÄÙ WMÄ YŞĄRWN ĀYÄN YBĄŠWN...
Nəhl Suresi, 65. Ayet:
WÄLLH ĀNZL MN ÄLSMÄÙ MÄÙ FĀȞYÄ BH ÄLĀRŻ BĄD MWTHÄ N FY ŽLK LY LQWM YSMĄWN...
Həcc Suresi, 66. Ayet:
WHW ÄLŽY ĀȞYÄKM ŠM YMYTKM ŠM YȞYYKM N ÄLNSÄN LKFWR...
Ənkəbut Suresi, 63. Ayet:
WLN SĀLTHM MN NZL MN ÄLSMÄÙ MÄÙ FĀȞYÄ BH ÄLĀRŻ MN BĄD MWTHÄ LYQWLN ÄLLH QL ÄLȞMD LLH BL ĀKŠRHM LÄ YĄQLWN...
Fatir Suresi, 22. Ayet:
WMÄ YSTWY ÄLĀȞYÄÙ WLÄ ÄLĀMWÄT N ÄLLH YSMĄ MN YŞÄÙ WMÄ ĀNT BMSMĄ MN FY ÄLQBWR...
Fussilət Suresi, 39. Ayet:
WMN YÄTH ĀNK TR ÄLĀRŻ XÄŞĄ FŽÄ ĀNZLNÄ ĄLYHÄ ÄLMÄÙ ÄHTZT WRBT N ÄLŽY ĀȞYÄHÄ LMȞYY ÄLMWT NH ĄL KL ŞYÙ QDYR...
Casiyə Suresi, 5. Ayet:
WÄXTLÄF ÄLLYL WÄLNHÄR WMÄ ĀNZL ÄLLH MN ÄLSMÄÙ MN RZQ FĀȞYÄ BH ÄLĀRŻ BĄD MWTHÄ WTṠRYF ÄLRYÄȞ YÄT LQWM YĄQLWN...
Nəcm Suresi, 44. Ayet:
WĀNH HW ĀMÄT WĀȞYÄ...
Mürsəlat Suresi, 26. Ayet:
ĀȞYÄÙ WĀMWÄTÄ...
Məryəm Suresi, 7. Ayet:
Ey Zekeriyyâ! Şüphesiz Biz, sana bir delikanlıyı – o'nun ismi Y
ahyâ
'dır-müjdeliyoruz. Bundan önce o'na hiçbir adaş yapmadık. ...
Məryəm Suresi, 12. Ayet:
(12-15) Ey Y
ahyâ
! Kitab'ı kuvvetle al!” O henüz çocuk iken o'na yasa, tarafımızdan sevecenlik ve temizlik verdik ve o, Allah'ın koruması altına çokça girmiş biriydi. Ve anne-babasına çok iyi davranandı. Ve o bir zorba ve itaatsiz biri olmadı. Ve doğurulduğu gün ve öleceği gün ve yeniden diri olarak kaldırılacağı gün o'na selâm olsun! ...
Məryəm Suresi, 13. Ayet:
(12-15) Ey Y
ahyâ
! Kitab'ı kuvvetle al!” O henüz çocuk iken o'na yasa, tarafımızdan sevecenlik ve temizlik verdik ve o, Allah'ın koruması altına çokça girmiş biriydi. Ve anne-babasına çok iyi davranandı. Ve o bir zorba ve itaatsiz biri olmadı. Ve doğurulduğu gün ve öleceği gün ve yeniden diri olarak kaldırılacağı gün o'na selâm olsun! ...
Məryəm Suresi, 14. Ayet:
(12-15) Ey Y
ahyâ
! Kitab'ı kuvvetle al!” O henüz çocuk iken o'na yasa, tarafımızdan sevecenlik ve temizlik verdik ve o, Allah'ın koruması altına çokça girmiş biriydi. Ve anne-babasına çok iyi davranandı. Ve o bir zorba ve itaatsiz biri olmadı. Ve doğurulduğu gün ve öleceği gün ve yeniden diri olarak kaldırılacağı gün o'na selâm olsun! ...
Məryəm Suresi, 15. Ayet:
(12-15) Ey Y
ahyâ
! Kitab'ı kuvvetle al!” O henüz çocuk iken o'na yasa, tarafımızdan sevecenlik ve temizlik verdik ve o, Allah'ın koruması altına çokça girmiş biriydi. Ve anne-babasına çok iyi davranandı. Ve o bir zorba ve itaatsiz biri olmadı. Ve doğurulduğu gün ve öleceği gün ve yeniden diri olarak kaldırılacağı gün o'na selâm olsun! ...
Ənam Suresi, 85. Ayet:
Zekeriyyâ, Y
ahyâ
, Îsâ ve İlyâs'a da doğru yolu gösterdik. Hepsi sâlihlerdendir. ...
Ənbiya Suresi, 89. Ayet:
(89,90) "Ve Zekeriyyâ; hani o, Rabbine: “Rabbim! Beni tek başıma bırakma, Sen varislerin en hayırlısısın” diye seslenmişti de Biz, o'nun için karşılık vermiştik. Ve kendisine Y
ahyâ
'yı ihsan ettik. Ve o'nun için eşini düzelttik/doğum yapmaya elverişli hâle getirdik. Şüphesiz onlar hayırlarda yarışıyorlar, umarak ve korkarak Bize yalvarıyorlardı. Ve Bize karşı derin saygı duyuyorlardı. "...
Ənbiya Suresi, 90. Ayet:
(89,90) "Ve Zekeriyyâ; hani o, Rabbine: “Rabbim! Beni tek başıma bırakma, Sen varislerin en hayırlısısın” diye seslenmişti de Biz, o'nun için karşılık vermiştik. Ve kendisine Y
ahyâ
'yı ihsan ettik. Ve o'nun için eşini düzelttik/doğum yapmaya elverişli hâle getirdik. Şüphesiz onlar hayırlarda yarışıyorlar, umarak ve korkarak Bize yalvarıyorlardı. Ve Bize karşı derin saygı duyuyorlardı. "...
Ali-İmran Suresi, 39. Ayet:
Sonra Zekeriyyâ, özel kürsüde dikilmiş salât ederken [eğitim-öğretim yaptırırken] haberci âyetler ona: “Şüphesiz Allah sana, Allah'tan bir kelimeyi doğrulayıcı, efendi/ bir önder, iffetli bir peygamber olarak, sâlihlerden Y
ahyâ
'yı müjdeliyor” diye seslendiler. ...