Axtarış Nəticələri
Ana Səhifə
Surələr
Məallər
Blog
Ali-İmran Suresi, 123. Ayet:
Filhakika sizler bir kaç biçare iken Bedirde Allah sizi m
ahzâ
nusratiyle muzaffer buyurdu o halde Allaha korunun ki şükredesiniz...
Ali-İmran Suresi, 159. Ayet:
Deme ki mahza Allahdan bir rahmet iledir ki sen onlara yumuşak bulundun, eğer katı yürekli bir nobran olsa idin elbette etrafından dağılmış gitmişlerdi, o halde kusurlarını afvet de günahlarına istiğfar ediver ve emirde reylerini al, sonra da azmettin mi artık Allaha mütevekkil ol, çünkü Allah mütevekkil olanları sever...
Nisa Suresi, 64. Ayet:
Biz her hangi bir Peygamberi gönderdikse m
ahzâ
Allahın iznile itaat edilmek için gönderdik, eğer onlar nefislerine zulmettikleri zaman sana gelseler de günahlarına mağfiret dileseler, Peygamber de kendileri için istiğfar ediverse idi elbette Allahı tevvab, rahîm bulacaklardı...
Ənam Suresi, 41. Ayet:
Doğrusu yalnız ona dua edersiniz de dilerse o feryada geldiğiniz belâyı üzerinizden kaldırır ve o lâhza siz o şirk koşduklarınızın hepsini unutursunuz...
Ənam Suresi, 90. Ayet:
İşte o Peygamberler Allahın hidayetine iriştirdiği kimseler, sen de onların gittiği yoldan yürü, ben, de: Buna karşı sizden bir ecr istemem, o m
ahzâ
âlemîni irşad için ilâhî bir yadigârdır...
Əraf Suresi, 29. Ayet:
Deki: Rabbım, Adl-ü insafı emretti, hem her mescidde yüzlerinizi doğru tutun ve ona, dini mahza onun için hâlıs kılarak, ıbadet edin, sizi iptida o yarattığı gibi yine ona döneceksiniz...
Əraf Suresi, 34. Ayet:
Her ümmet için bir müddet mukadder, müddetleri gelince bir lâhza geri de kalmazlar, öne de geçemezler...
Əraf Suresi, 72. Ayet:
Bunun üzerine kendisini ve ma'iyyetindekileri mahza tarafımızdan bir rahmet ile necâta erdirdik de o âyetlerimizi tekzib edib iyman etmiyenlerin kökünü kestik...
Əraf Suresi, 195. Ayet:
Ya onların yürüyecek ayakları veya tutacak elleri veya görecek gözleri veya işidecek kulakları mı var? dedi: haydın, çağırın şeriklerinizi sonra bana istediğiniz tuzağı kurun da elinizden gelirse bana bir lâhza bile göz açdırmayın...
Tövbə Suresi, 25. Ayet:
İnkâra mecal yoktur ki Allah size bir çok mevkı'lerde nusret etti, «Huneyn» günü de: o lâhzada ki çokluğunuz sizi güvendirmişti de bir faidesi olmamıştı, yer yüzü o genişliğiyle başınıza dar gelmişti, sonra da bozularak arkanıza dönmüştünüz...
Tövbə Suresi, 40. Ayet:
Eğer siz ona yardım etmezseniz biliyorsunuz â Allah ona yardım etti: o küfr edenler onu çıkardığı sıra ikinin biri iken, ikisi ğârdeler iken, ki o lâhzada arkadaşına «mahzun olma çünkü Allah bizimle beraber diyordu, derken Allah onun üzerine sekinetini indirdi. Onu da görmediğiniz ordularla te'yid buyurdu da öyle yaptı ki o küfredenlerin kelimesini en alçak etti, Allahın kelimesi ise en yüksek o, öyle ya Allah bir azîz hakîmdir...
Yunus Suresi, 24. Ayet:
O Dünya hayatın meseli sırf şunun gibidir: bir su, biz onu Semâdan indirmişiz derken onunla Yer yüzünün otu: insan ve davar yiyeceğinden birbirine girmiştir, Nihayet Arz, bütün zinetini takınıb süslendiği, ehli de onun üzerine kendilerini kadir zannettikleri bir sırada geceleyin veya gündüzün ona emrimiz gelivermiş bir lâhzada ona öyle bir tırpan atıvermiştir ki sanki dün hiç bir şenlik yokmuş, işte düşünecek bir kavm için âyetleri böyle tavsıl ediyoruz...
Yunus Suresi, 71. Ayet:
Hem onlara Nuhun kıssasını oku, bir vakıt kavmine demişti ki: ey kavmim! Eğer benim duruşum ve Allahın âyetlerini ıhtar edişim size ağır geliyorsa, bilin ki ben, Allaha dayanmışım, artık siz ve şerikleriniz her ne yapacaksanız toplanıb bütün azminizle karar verin, sonra yapacağınız, size hiç bir gam da teşkil etmesin, sonra hukmünüzü bana icra edin ve elinizden gelirse bana bir lâhza göz de açtırmayın...
Hud Suresi, 17. Ayet:
E fe men kâne alâ beyyinetin min rabbihî ve yetlûhu şâhidun minhu ve min kablihî kitâbu mûsâ imâmen ve rahmeh(rahmeten), ulâike yu'minûne bih(bihî), ve men yekfur bihî minel
ahzâ
bi fen nâru mev'ıduh(mev'ıduhu), fe lâ teku fî miryetin minhu innehul hakku min rabbike ve lâkinne ekseren nâsi lâ yu'minûn(yu'minûne)....
Hud Suresi, 17. Ayet:
1.
e fe men
: artık (o) kimse mi
2.
kâne
: oldu
3.
alâ beyyinetin
: kesin bir delil üzerinde
4.
min rabbi-hi
: onu...
Hud Suresi, 54. Ayet:
(54-55) Yalnız deriz ki her halde ilâhlarımızın ba'zısı seni fena çarpmış, dedi ki: işte ben Allahı işhad ediyorum siz de şâhid olun, işte ben ondan başka koştuğunuz şeriklerin hiç birini tanımıyorum, artık hepiniz toplanın bana istediğiniz tuzağı kurun, sonra bana bir lâhza müsade de etmeyin....
Hud Suresi, 55. Ayet:
(54-55) Yalnız deriz ki her halde ilâhlarımızın ba'zısı seni fena çarpmış, dedi ki: işte ben Allahı işhad ediyorum siz de şâhid olun, işte ben ondan başka koştuğunuz şeriklerin hiç birini tanımıyorum, artık hepiniz toplanın bana istediğiniz tuzağı kurun, sonra bana bir lâhza müsade de etmeyin....
Yusif Suresi, 31. Ayet:
Vaktâ ki bunların gizliden gizliye dedikodularını işitti, onlara da'vetçi gönderdi ve onlar için dayalı döşeli bir sofra hazırladı ve her birine bir bıçak verdi, beriden de çık karşılarına dedi, hepsi onu görür görmez çok büyüttüler, kendilerinin ellerini doğradılar ve hâşâ, dediler, Allah için bu bir beşer değil, m
ahzâ
bir Meleki kerîm....
Rəd Suresi, 36. Ayet:
Vellezîne âteynâhumul kitâbe yefrehûne bimâ unzile ileyke ve minel
ahzâ
bi men yunkiru ba’dah(ba’dahu), kul innemâ umirtu en a’budallâhe ve lâ uşrike bih(bihî), ileyhi ed’û ve ileyhi meâb(meâbi)....
Rəd Suresi, 36. Ayet:
1.
vellezîne (ve ellezîne)
: ve o kimseler
2.
âteynâ-hum
: onlara verdik
3.
el kitâbe
: kitap
4.
yefrehûne
: sevin...
Rəd Suresi, 36. Ayet:
Bir de kendilerine kitab verdiklerimiz sana indirilen bu kur'an ile ferah duyuyorlar, ahzapdan bazısını inkâr eden de var, de ki: Ben ancak Allaha kulluk etmekle ve ona şirk koşmamakla emrolundum, ben ona davet ederim, varacağım o...
İsra Suresi, 20. Ayet:
Hepsine imdad ederiz: hem onlara hem onlara, m
ahzâ
rabbının atâsından, rabbının atâsı yasak değildir...
Məryəm Suresi, 37. Ayet:
Fahtelefel
ahzâ
bu min beynihim, fe veylun lillezîne keferû min meşhedi yevmin azîm(azîmin)....
Məryəm Suresi, 37. Ayet:
1.
fahtelefe (fe ihtelefe)
: ayrılığa düştüler, ihtilâf ettiler
2.
el
ahzâ
bu
: gruplar, hizipler
3.
min beyni-him
: onların arasından, kendi aralarında
4.<...
Taha Suresi, 134. Ayet:
Ve lev ennâ ehleknâhum bi azâbin min kablihî le kâlû rabbenâ lev lâ erselte ileynâ resûlen fe nettebia âyâtike min kabli en nezille ve n
ahzâ
....
Taha Suresi, 134. Ayet:
1.
ve lev
: ve eğer, olsa, ise
2.
ennâ (enne-nâ)
: gerçekten biz
3.
ehleknâ-hum
: onları helâk ettik
4.
bi azâbin
...
Furqan Suresi, 56. Ayet:
Halbuki seni m
ahzâ
bir mübeşşir ve nezîr olarak gönderdik...
Əhzab Suresi, 20. Ayet:
Yahsebûnel
ahzâ
be lem yezhebû, ve in ye’til
ahzâ
bu yeveddû lev ennehum bâdûne fîl a’râbi yes’elûne an enbâikum, ve lev kânû fîkum mâ kâtelû illâ kalîlâ(kalîlen)....
Əhzab Suresi, 20. Ayet:
1.
yahsebûne
: zannediyorlar, sanıyorlar
2.
el
ahzâ
be
: birlikler
3.
lem yezhebû
: gitmedi
4.
ve in
: ve eğer
...
Əhzab Suresi, 20. Ayet:
Ahzab'ın (savaşmak için gelen destek gruplarının) gitmediğini sanıyorlar. . . Eğer Ahzab (yeniden) gelse, bunlar arzu ederler ki, kendileri bedevîler içinde çölde kalıp, haberlerinizi almakla yetinsinler! Zaten aranızda olsalardı, pek az savaşırlardı....
Əhzab Suresi, 20. Ayet:
Ahzabı sanıyorlar ki gitmediler, eğer o Ahzab bir daha gelecek olsa arzu ederler ki badiyeye bedevî urabanın içine çıksalar, sizin havadislerinizden sorsalar, içinizde kalacak olsalar da harb etmezler, meğer ki pek az...
Əhzab Suresi, 20. Ayet:
Onlar ahzabı (düşman birliklerini) gitmedi sanıyorlardı. Eğer o birlikler bir daha gelecek olursa, çölde bedevi Araplar içinde yer alıp, sizin haberlerinizden (başınıza geleceklerden) sormayı isterler. Onlar içinizde kalacak olsalar da pek az harb ederler....
Əhzab Suresi, 20. Ayet:
(Onlar korkaklıklarından dolayı düşman) toplulukların (Medîne’den) gitmediklerini sanıyorlar. Ve eğer o
ahzâ
b (o topluluklar, tekrar) gelecek olsalar, arzû ederler ki, doğrusu kendileri keşke çölde yaşayan kimseler olarak bedevî Arablar içinde bulunsalar da sizin haberlerinizi (Medîne tarafından gelenlere) sorsalar! Zâten içinizde (kalacak) olsalardı, ancak pek az savaşırlardı....
Əhzab Suresi, 20. Ayet:
Onlar Ahzab'ın (düşman birliklerinin) gitmediklerini sanıyorlardı. Düşman birlikleri tekrar gelmiş olsalardı, isterler ki çöllerde bedevilerin yanında bulunsunlar da sizin haberlerinizi sorsunlar. Zaten aranızda bulunsalardı, pek az savaşırlardı....
Əhzab Suresi, 22. Ayet:
Ve lemmâ real mu’minûnel
ahzâ
be kâlû hâzâ mâ vaadenallâhu ve resûluhu ve sadakallâhu ve resûluhu ve mâ zâdehum illâ îmânen ve teslîmâ(teslîmen)....
Əhzab Suresi, 22. Ayet:
1.
ve lemmâ
: ve olduğu zaman
2.
ree
: gördü
3.
el mu'minûne
: mü'minler
4.
el
ahzâ
be
: birlikler
Əhzab Suresi, 22. Ayet:
İman edenler ise Ahzab'ı (destek için gelmiş grupları) gördüklerinde: "Bu, Allâh ve Rasûlünün bize vadettiğidir. . . Allâh da Rasûlü de doğru söylemiştir" dediler. . . (Bu) onların ancak iman ve teslimiyetlerini artırdı....
Əhzab Suresi, 22. Ayet:
Mü'minler gördükleri vakıt da o Ahzabı «bu, işte, Allahın ve Resulünün bize va'dettiği, Allah ve Resulü doğru çıktı» dediler ve onların iymanını ve teslimiyyetini artırmaktan başka bir şey yapmadı...
Əhzab Suresi, 22. Ayet:
Müminler, ahzabı (düşman birliklerini) gördükleri zaman: «İşte bu, Allah'ın ve Resulü'nün bize vaad ettiği şeydir. Allah ve Resulü doğru söyledi.» dediler. Bu onların imanını ve teslimiyetini artırmaktan başka bir şey yapmadı....
Əhzab Suresi, 22. Ayet:
Müminler ahzabı (düşman birliklerini) gördüklerinde: “İşte Allah ve Resul'ünün bize vâdettiği! Allah ve Resul'ü doğru söylemiştir. ” dediler. Bu onların ancak imanlarını ve teslimiyetlerini artırdı....
Səba Suresi, 6. Ayet:
Kendilerine ılim verilmiş olanlar ise sana rabbından indirileni görüyorlar ki o m
ahzâ
hak ve o ızzetine nihayet olmıyan sahib hamdin yolunu gösteriyor...
Sad Suresi, 11. Ayet:
Cundun mâ hunâlike mehzûmun minel
ahzâ
b(
ahzâ
bi). ...
Sad Suresi, 11. Ayet:
1.
cundun
: ordu, ordular
2.
mâ
: olan şey
3.
hunâlike
: burada
4.
mehzûmun
: hezimete uğramış, bozguna uğratılmış...
Sad Suresi, 11. Ayet:
Onlar burada Ahzab döküntüsünden (muhtelif partilerden) bozuk bir ordu...
Sad Suresi, 13. Ayet:
Ve semûdu ve kavmu lûtın ve ashâbul eykeh(eyketi), ulâikel
ahzâ
b(
ahzâ
bu). ...
Sad Suresi, 13. Ayet:
1.
ve semûdu
: ve Semud
2.
ve kavmu lûtın
: ve Lut'un kavmi
3.
ve ashâbu el eyketi
: ve Eyke halkı
4.
ulâike
: işt...
Sad Suresi, 13. Ayet:
Ve Semûd ve kavmi Lût ve eykeliler, bunlar işte o ahzab...
Mömin Suresi, 5. Ayet:
Kezzebet kablehum kavmu nûhın vel
ahzâ
bu min ba’dıhım ve hemmet kullu ummetin bi resûlihim li ye’huzûhu ve câdelû bil bâtılı li yudhıdû bihil hakka fe ehaztuhum, fe keyfe kâne ıkâb(ıkâbi). ...
Mömin Suresi, 5. Ayet:
1.
kezzebet
: yalanladı
2.
kable-hum
: onlardan önce
3.
kavmu nûhın
: Nuh kavmi
4.
ve el
ahzâ
bu
: ve hizipler, fır...
Mömin Suresi, 5. Ayet:
Onlardan evvel Nuhun kavmı arkalarından da Ahzab tekzib etmişlerdi ve her ümmet kendi Resullerini yakalamak kasdinde bulundu ve hakkı batılla gidermek için boşuna mücadele ettiler de ben onları tuttum alıverdim o vakıt nasıl oldu ıkabım?...
Mömin Suresi, 30. Ayet:
Ve kâlellezî âmene yâ kavmi innî ehâfu aleykum misle yevmil
ahzâ
b(
ahzâ
bi). ...
Mömin Suresi, 30. Ayet:
1.
ve kâle
: ve dedi
2.
ellezî
: o kimse, o
3.
âmene
: âmenû oldu, îmân etti
4.
yâ
: ey
...
Mömin Suresi, 30. Ayet:
Ve âmenû olan adam şöyle dedi: "Ey kavmim, muhakkak ki ben, ahzab günü (fırkalara ayrılmışların günü) gibi bir günün, size (gelmesinden) korkuyorum!"...
Mömin Suresi, 30. Ayet:
O iyman etmiş olan zat da, ey kavmım! dedi doğrusu ben size
Ahzâ
b günleri gibi bir günden korkuyorum,...
Mömin Suresi, 30. Ayet:
O iman etmiş olan kişi: «Ey kavmim, doğrusu ben sizin hakkınızda Ahzab (eski topluluklar)ın günleri gibi bir günden korkuyorum....
Mömin Suresi, 30. Ayet:
O iman etmiş olan kimse de: «Ey kavmim! Doğrusu ben sizin hakkınızda Ahzab (önceki çeşitli toplumlar)ın günleri gibi bir günden korkuyorum.»...
Mömin Suresi, 30. Ayet:
İmân eden zât da dedi ki: «Ey kavmim! Şüphe yok ki ben sizin üzerinize Ahzab gününün mislinden korkuyorum.»...
Fussilət Suresi, 16. Ayet:
Fe erselnâ aleyhim rîhan sarsaran fî eyyâmin nahisâtin li nuzîkahum azâbel hizyi fîl hayâtid dunyâ, ve le azâbul âhireti
ahzâ
ve hum lâ yunsarûn(yunsarûne). ...
Fussilət Suresi, 16. Ayet:
1.
fe
: böylece, bunun üzerine
2.
erselnâ
: gönderdik
3.
aleyhim
: onların üzerine
4.
rîhan
: rüzgâr
Fəth Suresi, 10. Ayet:
Her halde sana biy'at edenler m
ahzâ
Allaha biy'at ederler, Allahın eli onların elinin üstündedir, onun için her kim cayarsa sırf kendi aleyhine cayar, her kim de Allaha ahid verdiği şeyi iyfâ ederse o da ona yarın bir ecri azîm verecektir...
Müddəssir Suresi, 20. Ayet:
1.
summe
: sonra
2.
el
ahzâ
be
: katledildi, öldürüldü, kahroldu, mahvoldu (kendisini mahvetti)
3.
lem yezhebû
: gitmedi
4.
kadd...
Zuxruf Suresi, 65. Ayet:
Fahtelefel
ahzâ
bu min beynihim, fe veylun lillezîne zalemû min azâbi yevmin elîm(elîmin)....
Zuxruf Suresi, 65. Ayet:
1.
fe
: sonra
2.
ihtelefe
: ihtilâf ettiler
3.
el
ahzâ
bu
: hizipler, gruplar, fırkalar
4.
min beyni-him
: kendi ar...
Hud Suresi, 17. Ayet:
ĀFMN KÄN ĄL BYN MN RBH WYTLWH ŞÄHD MNH WMN QBLH KTÄB MWS MÄMÄ WRȞM ĀWLK YMNWN BH WMN YKFR BH MN ÄLĀȞZÄB FÄLNÄR MWĄDH FLÄ TK FY MRY MNH NH ÄLȞQ MN RBK WLKN ĀKŠR ÄLNÄS LÄ YMNWN...
Rəd Suresi, 36. Ayet:
WÄLŽYN TYNÄHM ÄLKTÄB YFRȞWN BMÄ ĀNZL LYK WMN ÄLĀȞZÄB MN YNKR BĄŻH QL NMÄ ĀMRT ĀN ĀĄBD ÄLLH WLÄ ĀŞRK BH LYH ĀDĄW WLYH MB...
Məryəm Suresi, 37. Ayet:
FÄXTLF ÄLĀȞZÄB MN BYNHM FWYL LLŽYN KFRWÄ MN MŞHD YWM ĄƵYM...
Ənbiya Suresi, 36. Ayet:
WŽÄ RK ÄLŽYN KFRWÄ N YTXŽWNK LÄ HZWÄ ĀHŽÄ ÄLŽY YŽKR LHTKM WHM BŽKR ÄLRȞMN HM KÄFRWN...
Furqan Suresi, 41. Ayet:
WŽÄ RĀWK N YTXŽWNK LÄ HZWÄ ĀHŽÄ ÄLŽY BĄŠ ÄLLH RSWLÄ...
Əhzab Suresi, 20. Ayet:
YȞSBWN ÄLĀȞZÄB LM YŽHBWÄ WN YĀT ÄLĀȞZÄB YWDWÄ LW ĀNHM BÄDWN FY ÄLĀĄRÄB YSĀLWN ĄN ĀNBÄKM WLW KÄNWÄ FYKM MÄ QÄTLWÄ LÄ QLYLÄ...
Əhzab Suresi, 22. Ayet:
WLMÄ RĀ ÄLMMNWN ÄLĀȞZÄB QÄLWÄ HŽÄ MÄ WĄDNÄ ÄLLH WRSWLH WṠDQ ÄLLH WRSWLH WMÄ ZÄDHM LÄ YMÄNÄ WTSLYMÄ...
Sad Suresi, 11. Ayet:
CND MÄ HNÄLK MHZWM MN ÄLĀȞZÄB...
Sad Suresi, 13. Ayet:
WŠMWD WQWM LWĐ WĀṠȞÄB ÄLĀYK ĀWLK ÄLĀȞZÄB...
Mömin Suresi, 5. Ayet:
KŽBT QBLHM QWM NWȞ WÄLĀȞZÄB MN BĄDHM WHMT KL ĀM BRSWLHM LYĀXŽWH WCÄDLWÄ BÄLBÄĐL LYDȞŻWÄ BH ÄLȞQ FĀXŽTHM FKYF KÄN ĄQÄB...
Mömin Suresi, 30. Ayet:
WQÄL ÄLŽY MN YÄ QWM NY ĀXÄF ĄLYKM MŠL YWM ÄLĀȞZÄB...
Zuxruf Suresi, 65. Ayet:
FÄXTLF ÄLĀȞZÄB MN BYNHM FWYL LLŽYN ƵLMWÄ MN ĄŽÄB YWM ĀLYM...
Mömin Suresi, 30. Ayet:
(30-35) "Yine o iman etmiş olan kimse: “Ey toplumum! Şüphesiz ben, sizin hakkınızda
Ahzâ
b'ın günü benzerinden; Nûh toplumunun, Âd'ın, Semûd'un ve daha sonrakilerin maceralarının benzerinden korkuyorum. Ve Allah, kulları için bir haksızlık, yanlışlık istemez. Ey toplumum! Şüphesiz ben, size gelecek o çağrışma-bağrışma/ kaçışma gününden; arkanıza dönüp kaçacağınız günden korkuyorum. Sizin için Allah'tan koruyan biri yoktur. Her kimi de Allah şaşırtırsa, artık onun için bir yol gösterici yoktur. Ve...
Mömin Suresi, 31. Ayet:
(30-35) "Yine o iman etmiş olan kimse: “Ey toplumum! Şüphesiz ben, sizin hakkınızda
Ahzâ
b'ın günü benzerinden; Nûh toplumunun, Âd'ın, Semûd'un ve daha sonrakilerin maceralarının benzerinden korkuyorum. Ve Allah, kulları için bir haksızlık, yanlışlık istemez. Ey toplumum! Şüphesiz ben, size gelecek o çağrışma-bağrışma/ kaçışma gününden; arkanıza dönüp kaçacağınız günden korkuyorum. Sizin için Allah'tan koruyan biri yoktur. Her kimi de Allah şaşırtırsa, artık onun için bir yol gösterici yoktur. Ve...
Mömin Suresi, 32. Ayet:
(30-35) "Yine o iman etmiş olan kimse: “Ey toplumum! Şüphesiz ben, sizin hakkınızda
Ahzâ
b'ın günü benzerinden; Nûh toplumunun, Âd'ın, Semûd'un ve daha sonrakilerin maceralarının benzerinden korkuyorum. Ve Allah, kulları için bir haksızlık, yanlışlık istemez. Ey toplumum! Şüphesiz ben, size gelecek o çağrışma-bağrışma/ kaçışma gününden; arkanıza dönüp kaçacağınız günden korkuyorum. Sizin için Allah'tan koruyan biri yoktur. Her kimi de Allah şaşırtırsa, artık onun için bir yol gösterici yoktur. Ve...
Mömin Suresi, 33. Ayet:
(30-35) "Yine o iman etmiş olan kimse: “Ey toplumum! Şüphesiz ben, sizin hakkınızda
Ahzâ
b'ın günü benzerinden; Nûh toplumunun, Âd'ın, Semûd'un ve daha sonrakilerin maceralarının benzerinden korkuyorum. Ve Allah, kulları için bir haksızlık, yanlışlık istemez. Ey toplumum! Şüphesiz ben, size gelecek o çağrışma-bağrışma/ kaçışma gününden; arkanıza dönüp kaçacağınız günden korkuyorum. Sizin için Allah'tan koruyan biri yoktur. Her kimi de Allah şaşırtırsa, artık onun için bir yol gösterici yoktur. Ve...
Mömin Suresi, 34. Ayet:
(30-35) "Yine o iman etmiş olan kimse: “Ey toplumum! Şüphesiz ben, sizin hakkınızda
Ahzâ
b'ın günü benzerinden; Nûh toplumunun, Âd'ın, Semûd'un ve daha sonrakilerin maceralarının benzerinden korkuyorum. Ve Allah, kulları için bir haksızlık, yanlışlık istemez. Ey toplumum! Şüphesiz ben, size gelecek o çağrışma-bağrışma/ kaçışma gününden; arkanıza dönüp kaçacağınız günden korkuyorum. Sizin için Allah'tan koruyan biri yoktur. Her kimi de Allah şaşırtırsa, artık onun için bir yol gösterici yoktur. Ve...
Mömin Suresi, 35. Ayet:
(30-35) "Yine o iman etmiş olan kimse: “Ey toplumum! Şüphesiz ben, sizin hakkınızda
Ahzâ
b'ın günü benzerinden; Nûh toplumunun, Âd'ın, Semûd'un ve daha sonrakilerin maceralarının benzerinden korkuyorum. Ve Allah, kulları için bir haksızlık, yanlışlık istemez. Ey toplumum! Şüphesiz ben, size gelecek o çağrışma-bağrışma/ kaçışma gününden; arkanıza dönüp kaçacağınız günden korkuyorum. Sizin için Allah'tan koruyan biri yoktur. Her kimi de Allah şaşırtırsa, artık onun için bir yol gösterici yoktur. Ve...
Yusif Suresi, 31. Ayet:
Sonra Əzizin qadını, onların gizlidən-gizliyə dedi-qodu yaydıqlarını eşitdikdə, onların arxasınca elçi göndərdi və onlara yastıq/meyvə; gözəl bir süfrə hazırladı. Və onlardan hər birinə bir bıçaq verdi. Və "Onların qarşısına çıx!" dedi. Və onlar Yusifi görən kimi onu öz gözlərində çox böyütdülər və əllərini kəsdilər. Və "Tövbə! Doğrusu, bu bir bəşər deyil, ancaq çox şərəfli bir mələkdir."/"Tövbə, bu satın alınmış bir kölə deyil, ancaq çox şərəfli bir şahzadədir" dedilər....