Axtarış Nəticələri
Ana Səhifə
Surələr
Məallər
Blog
Bəqərə Suresi, 38. Ayet:
1.
kulnâ
: biz dedik
2.
ihbitû
: inin
3.
min-hâ
: ondan, oradan
4.
cemîan
: topluca, hepiniz
Bəqərə Suresi, 38. Ayet:
Biz dedik ki: “Hepiniz oradan (aşağıya) inin. Benden size mutlaka hidayet gelecektir. O zaman kim hidayetime tâbî olursa, artık onlara korku yoktur ve onlar m
ahzu
n olmazlar.”...
Bəqərə Suresi, 38. Ayet:
Dedik: "İnin hepiniz oradan (kendinizi bedensiz hissettiğiniz şuur boyutundan - cennet yaşamından). . . Benden size HÜDA (hakikatinizi idrak ettirici Rasûl - ilim) geldiğinde kim HÜDAma tâbi olursa onlara ne korku vardır ne de m
ahzu
n olacakları bir şey. "...
Bəqərə Suresi, 38. Ayet:
Biz onlara: 'Hepiniz buradan ilişiğinizi keserek yeryüzüne göç edin. Size benden bir hidayet rehberi, bir kitap, bir peygamber geldiğinde, kimler hidayet rehberime, gösterdiğim hak yola uyarsa, onlara her iki dünyada da korku yok. Geride bıraktıkları yakınları ve yapamadıkları şeylerden dolayı m
ahzu
n da olmayacaklar.' dedik....
Bəqərə Suresi, 38. Ayet:
Dedik ki: "Oradan tümünüz inin. Bundan sonra size benden bir hidayet geldiğinde, kim benim hidayetime uyarsa, onlara korku yoktur ve onlar m
ahzu
n olmayacaklardır."...
Bəqərə Suresi, 38. Ayet:
Biz onlara: “- Hepiniz cennetten inin! Benden size bir hidayet (Peygamber ve kitab) gelince, biliniz ki, benim bu hidayetime tâbi ve bağlı olanlar için aslâ korku yoktur; ve onlar mahzûn da olmazlar.” dedik....
Bəqərə Suresi, 38. Ayet:
(Evet) İnin oradan hepiniz! dedik. Benden size bir hidâyet (doğru yolu gösteren kitap ya da peygamber) gelecek olursa, artık kim hidâyetime uyarsa, onlara ne bir korku vardır ne de onlar m
ahzu
n olurlar....
Bəqərə Suresi, 38. Ayet:
Dedik: İnin oradan hepiniz, sonra benden size ne zaman bir hidayetci gelir de kim o hidayetcimin izince giderse onlara bir korku yoktur ve m
ahzu
n olacaklar onlar değildir...
Bəqərə Suresi, 38. Ayet:
Dedik ki: «Hepiniz oradan inin!» Sonra Benden size ne zaman bir yol gösterici gelir de kim o yol göstericinin izince giderse, onlara bir korku yoktur ve onlar m
ahzu
n da olmayacaklardır....
Bəqərə Suresi, 38. Ayet:
Onlara dedik ki: «Hepiniz oradan inin. Size benim tarafımdan bir hidayet rehberi geldiğinde, kim o hidayetçimin izinde giderse, onlar için hiçbir korku yoktur, onlar m
ahzu
n da olmayacaklardır....
Bəqərə Suresi, 38. Ayet:
(Evet, öyle) Dedik: Hepiniz oradan inin. Sonra size benden bir hidâyet (ci rehber) gelir de kim benim hidâyetimin izince giderse artık onlara hiçbir korku (ve tehlike) yokdur. Onlar m
ahzu
n da olacak değillerdir. ...
Bəqərə Suresi, 38. Ayet:
(Onlara şöyle) dedik: 'Hep birlikte oradan inin!' Artık benden size bir hidâyet gelir de kim hidâyetime tâbi' olursa, o takdirde onlara hiçbir korku yoktur, onlar m
ahzu
n da olmazlar....
Bəqərə Suresi, 38. Ayet:
Dedik ki; hepiniz oradan inin. Eğer, tarafımdan size bir hidayet gelir de, kim benim hidayetime uyarsa, artık onlar için hiçbir korku yoktur. Ve onlar m
ahzu
n da olacak değillerdir....
Bəqərə Suresi, 38. Ayet:
Dedik ki: «O cennetten hepiniz aşağıya ininiz. Eğer benim tarafımdan size bir hidâyet gelir de her kim hidâyetime tâbi olursa artık onlar için bir korku yoktur. Ve onlar m
ahzu
n da olmayacaktır.»...
Bəqərə Suresi, 38. Ayet:
Onlara: “Hepiniz oradan inin! Size benden bir hidayet geldiği zaman, kim benim hidayetime tâbi olursa, onlar için hiçbir korku yoktur, onlar m
ahzu
n da olmayacaklardır. ” dedik....
Bəqərə Suresi, 38. Ayet:
Dedik ki: «Oradan tümünüz inin. Artık, ne zaman size benden bir hidayet gelir de, kim benim hidayetime uyarsa, onlar için ne bir korku vardır, ne de m
ahzu
n olacaklardır.»...
Bəqərə Suresi, 38. Ayet:
Onlara dedik ki: Hepiniz oradan inin. Benden size bir hidayet eriştiğinde, kim Benim hidayetime uyarsa, ne bir korku vardır onlara, ne de m
ahzu
n olurlar....
Bəqərə Suresi, 62. Ayet:
1.
inne ellezîne
: muhakkak ki, hiç şüphesiz onlar
2.
âmenû
: âmenû oldular (Allah'a ulaşmayı dilediler)
3.
ve ellezîne
: ve o kimseler, onlar
4.
...
Bəqərə Suresi, 62. Ayet:
Muhakkak ki, âmenû olanlar ve yahudi, hristiyan ve sabii olanlardan kim, Allah'a ve ahiret gününe inandı ve ıslâh edici ameller işlediyse (nefsini tezkiye etti ise ), artık onların mükâfatları Rab'lerinin katındadır. Onlara korku yoktur ve onlar m
ahzu
n olmazlar....
Bəqərə Suresi, 62. Ayet:
Şüphesiz, inananlar (Müslümanlar) ile Yahudiler, Hıristiyanlar ve Sâbiîlerden (her bir grubun kendi şeriatında) “Allah’a ve ahiret gününe inanan ve salih ameller işleyenler için Rableri katında mükâfat vardır; onlar korkuya uğramayacaklar, m
ahzu
n da olmayacaklardır” (diye hükmedilmiştir)....
Bəqərə Suresi, 62. Ayet:
Hakka ve tevhide yönelik inançları olanlar, sözde iman edenler, yahudiliğin takipçileri, hrıstiyanlar, sâbiîler, inançlarını terkedenler geçmişin kirlerinden arınarak Allah’a, Allah’a imanın gerektirdiği esaslara ve Âhiret gününe hakkıyla imân ederler, gevşekliği bırakıp, hâlis niyet ve amaçlarla, İslâm esaslarını, İslâmî düzeni hayata geçirirler, iş barışı içinde bilinçli, planlı, mükemmel, meşrû, faydalı, verimli çalışarak nimetin-ürünün bollaşmasını sağlarlar, yerinde, haklı çıkışlar yaparak,...
Bəqərə Suresi, 62. Ayet:
Şüphesiz, iman edenler(le) yahudiler, hristiyanlar ve sabiiler(den kim) Allah'a ve ahiret gününe iman eder ve salih amellerde bulunursa, artık onların Allah katında ecirleri vardır. Onlara korku yoktur ve onlar m
ahzu
n olmayacaklardır....
Bəqərə Suresi, 62. Ayet:
Şüphe yok ki, daha önce peygamberlere imân edenler, Mûsa dinini kabul eden Yahûdiler, Hristiyanlar ve her dinden bir şey alıp meleklere tapanlar (var ya), bunlardan her kim, Allah’a ve ahiret gününe iman eder ve Hazreti Peygamberin şeriatı üzerine salih bir âmel işlerse, elbette bunların Rableri katında mükâfatları vardır. Onlara bir korku yoktur ve onlar m
ahzu
n olacak değillerdir....
Bəqərə Suresi, 62. Ayet:
Şüphesiz ki, İmân edenler, Yahudiler, Hıristiyanlar ve Sabitlerden kim dosdoğru Allah'a, âhiret gününe inanır ve iyi-yararlı amelde bulunursa, artık onlar için Rableri katında ecirler vardır, onlar üzerinde bir korku da yoktur ve onlar m
ahzu
n da olmayacaklar....
Bəqərə Suresi, 62. Ayet:
Şüphe yok ki iman edenler ve Yehudîler, Nasranîler, Sabiîler bunlardan her kim Allaha ve Ahıret gününe hakikaten iman eder ve salih bir amel işlerse elbette bunların Rableri yanında ecirleri vardır, bunlara bir korku yoktur ve bunlar m
ahzu
n olacak değillerdir...
Bəqərə Suresi, 62. Ayet:
Şüphe yok ki, iman edenler, yahudiler, hıristiyanlar ve Sabiiler; bunlardan her kim Allah'a ve ahiret gününe gerçekten iman eder ve iyi bir amel işlerse, elbette bunların Rableri yanında mükafatları vardır. Bunlara bir korku yoktur ve bunlar m
ahzu
n da olmayacaklardır....
Bəqərə Suresi, 62. Ayet:
Şüphe yok ki, iman edenler, yahudiler, hıristiyanlar ve sabiîler, bunlardan her kim Allah'a ve ahiret gününe gerçekten iman eder ve salih amel işlerse elbette Rabbleri katında bunların ecirleri vardır, bunlara bir korku yoktur, bunlar m
ahzu
n da olacak değillerdir....
Bəqərə Suresi, 62. Ayet:
Şübhe yok ki (senden evvel peygamberlere) îman edenler (olsun, Musa dînini kabul eden) Yahudiler (olsun), Nasrânî (Hiristiyan) ve Sabiîler (olsun) kim (peygamberin şerîatine göre) Allaha ve âhiret gününe inanır, bununla beraber (o şerîatin emri vech ile) saalih (iyi) amel (ve hareket) de bulunursa elbette onların Rableri katında ecirleri (mükâfatları) vardır. Hem onlara bir korku da yokdur, onlar m
ahzu
n da olacak değillerdir. ...
Bəqərə Suresi, 62. Ayet:
Şübhesiz ki (zâhiren) îmân edenler, yahudi olanlar, hristiyanlar ve sâbiîler yok mu, (onlardan) kim Allah’a ve âhiret gününe (hakikaten) îmân edip sâlih bir amel işlerse, artık onların, Rableri katında mükâfâtları vardır; onlara hiçbir korku yoktur, onlar m
ahzu
n da olmazlar....
Bəqərə Suresi, 62. Ayet:
Şüphesiz ki Mü'minler, Yahudiler, Nasrani ve Sabiilerden; kim Allah'a ve ahiret gününe inanıp, salih amelde bulunursa, elbette onların Rabları katında mükafaatları vardır. Hem onlara bir korku yoktur, m
ahzu
n da olacak değildirler....
Bəqərə Suresi, 62. Ayet:
Şüphe yok ki, mü'minler ile Yahudilerden ve Nasârâ ile Sâbii tâifesinden herhangi kimseler Allah Teâlâ'ya, ahiret gününe imân edip sâlih amellerde bulunmuş olurlarsa onlar için Rableri indinde mükâfaatlar vardır. Ve kendilerine asla korku yoktur. Ve onlar m
ahzu
n da olmayacaklardır....
Bəqərə Suresi, 62. Ayet:
Şüphesiz ki iman edenler, yahudiler, hıristiyanlar ve sâbiîlerden Allah'a ve ahiret gününe inanıp sâlih amel işleyenler için Rableri katında mükâfatlar vardır. Onlar için hiçbir korku yoktur, onlar m
ahzu
n da olmayacaklardır....
Bəqərə Suresi, 62. Ayet:
Şüphesiz iman edenler(le) Yahudiler, Hıristiyanlar ve Sabiî'ler(den kim) Allah'a ve ahiret gününe iman eder, salih amellerde bulunursa, artık onların Allah katında ecirleri vardır. Ve onlar için korku yoktur, onlar m
ahzu
n da olmayacaklardır....
Bəqərə Suresi, 62. Ayet:
İman edenlerden, Yahudilerden, Hıristiyanlardan ve Sâbiîlerden kim Allah'a ve âhiret gününe iman eder ve güzel işler yaparsa, onların Rableri katında ödülleri vardır. Ne bir korku vardır onlara, ne de m
ahzu
n olurlar....
Bəqərə Suresi, 112. Ayet:
1.
belâ
: hayır, bilâkis, öyle değil
2.
men
: kimse, kişi
3.
esleme
: teslim etti
4.
veche-hu
: vechini, fizik vüc...
Bəqərə Suresi, 112. Ayet:
Hayır, (öyle değil), kim vechini (fizik vücudunu) Allah'a teslim ederse, o muhsin olur. Artık Rabbinin katında onun ecri vardır. Onlara korku yoktur ve onlar m
ahzu
n olmazlar....
Bəqərə Suresi, 158. Ayet:
(O halde) unutmayın, Safa ve Merve, Allah tarafından konulmuş sembollerdendir; böylece hac veya umre için Mabede gelen birinin bu ikisi arasında gidip gelmesinde bir m
ahzu
r yoktur. Zira, eğer kişi, yapılması gerekenden daha çok iyilik yaparsa bilsin ki Allah, şükre bol karşılık verendir, her şeyi bilendir....
Bəqərə Suresi, 226. Ayet:
Eşlerine yaklaşmamaya yemin eden kocaların, dört ay bekleme hakkı vardır. Şayet kocaları bu süre bitmeden eşlerine dönerlerse bunda m
ahzu
r yoktur. Çünkü Allah çok affedicidir, merhamet ve ihsanı boldur....
Bəqərə Suresi, 262. Ayet:
1.
ellezîne
: onlar
2.
yunfikûne
: infâk ederler, verirler
3.
emvâle-hum
: kendi mallarını
4.
fî sebîlillâhi (sebîli allâhi)
Bəqərə Suresi, 262. Ayet:
Mallarını Allah yolunda infâk ettikten (verdikten) sonra verdikleri şeyin arkasından minnet ettirmeyenlerin (başa kakmayanların) ve onlara eza etmeyenlerin ecirleri (mükâfatları), Rab'lerinin katındadır. Ve onlara korku yoktur ve onlar m
ahzu
n olmazlar....
Bəqərə Suresi, 262. Ayet:
Mallarını Allah yolunda, İslâm uğrunda karşılık beklemeden, gönüllü harcayıp da, sonradan başa kakmayan, fakirlerin gönlünü incitmeyenlerin mükâfatları Rableri katındadır. Onlara her iki dünyada da korku yok. Geride bıraktıkları yakınları ve yapamadıkları şeylerden dolayı m
ahzu
n da olmayacaklar....
Bəqərə Suresi, 262. Ayet:
Mallarını Allah yolunda infak edenler, sonra infak ettikleri şeyin peşinden başa kakmayan ve eziyet vermeyenlerin ecirleri Rableri katındadır, onlara korku yoktur ve onlar m
ahzu
n olmayacaklardır....
Bəqərə Suresi, 262. Ayet:
Mallarını, cihâd ve hayır işlerinde Allah için harcayanlar ve sonra harcadıklarının arkasından başa kakmayı, gönül incitmeyi uygun görmiyenler (var ya!) İşte onların Rableri katında mükâfatları vardır. Onlara hiç bir korku yoktur ve m
ahzu
n da olmayacaklardır....
Bəqərə Suresi, 262. Ayet:
Fisebilillâh mallarını infak eden, sonra verdiklerinin arkasından başa kakmayı gönül incitmeyi reva görmeyen kimseler, rabları indinde onların ecirleri vardır, onlara bir korku yoktur ve onlar m
ahzu
n olmıyacaklardır....
Bəqərə Suresi, 262. Ayet:
Mallarını Tanrı yolunda infak edenler, sonra infak ettikleri şeyin peşinden başa kakmayan ve eziyet vermeyenlerin ecirleri rableri katındadır. Onlara korku yoktur ve onlar m
ahzu
n olmayacaklardır....
Bəqərə Suresi, 262. Ayet:
Mallarını (Allah yolunda) harcayıb da sonra o harcadıklarının arkasından bir başa kakış ve bir eziyyet takıb katmayanlar (yok mu?) Onların Rableri yanında mükâfatları vardır. Onlara hiç bir korku yokdur, m
ahzu
n da olacak değillerdir onlar. ...
Bəqərə Suresi, 262. Ayet:
Mallarını Allah yolunda sarf etmekte olanlar, sonra sarf ettikleri şey(in arkasın)a başa kakma ve (gönül) incitme katmayanlar var ya, onların, Rableri katında mükâfâtları vardır. Hem onlara hiçbir korku yoktur ve onlar m
ahzu
n olmazlar....
Bəqərə Suresi, 262. Ayet:
Mallarını Allah yolunda infak edip de, sonra infak ettikleri şeyin ardından başa kakmayan ve eziyet etmeyenlerin mükafaatı, Rabbları katındadır. Onlara korku yoktur. Ve m
ahzu
n da olacak değillerdir....
Bəqərə Suresi, 262. Ayet:
O kimseler ki, mallarını Allah yolunda infak ederler. Sonra da o infak ettiklerine bir minnet, bir eza tahmil eylemezler. İşte onlar için Rabbileri nezdinde mükâfaat vardır. Ve onların üzerine bir korku yoktur ve onlar m
ahzu
n da olmayacaklardır....
Bəqərə Suresi, 262. Ayet:
Mallarını Allah yolunda infak edenler, sonra infak ettikleri şeyin peşinden başa kakmayan ve eziyet vermeyenlerin ecirleri Rabbleri katındadır, onlar için korku yoktur, onlar m
ahzu
n olmayacaklardır....
Bəqərə Suresi, 274. Ayet:
1.
ellezîne
: onlar
2.
yunfikûne
: infâk ederler, verirler
3.
emvâle-hum
: kendi mallarını
4.
bi el leyli
: gecele...
Bəqərə Suresi, 274. Ayet:
Mallarını gece ve gündüz, gizli ve aşikâr (Allah yolunda) infâk edenler (verenler), işte onların ecirleri (mükâfatları) Rab'lerinin katındadır. Onlara korku yoktur ve onlar m
ahzu
n olmazlar....
Bəqərə Suresi, 274. Ayet:
Mallarını gece gündüz; gizli ve açık Allah yolunda harcayanlar var ya, onların Rableri katında mükâfatları vardır. Onlara korku yoktur. Onlar m
ahzu
n da olacak değillerdir....
Bəqərə Suresi, 274. Ayet:
Mallarını gece ve gündüz, gizli ve açık harcayanlar yok mu, onların ecirleri, Rableri katındadır ve onlara ne korku vardır, ne de m
ahzu
n olurlar....
Bəqərə Suresi, 274. Ayet:
Mallarını, gece-gündüz, gizli ve âşikâr karşılık beklemeden, gönüllü harcayanların mükâfatı Rableri katındadır. Onlara her iki dünyada da korku yok. Geride bıraktıkları yakınları ve yapamadıkları şeylerden dolayı m
ahzu
n da olmayacaklar....
Bəqərə Suresi, 274. Ayet:
Onlar ki, mallarını gece, gündüz; gizli ve açık infak ederler. Artık bunların ecirleri Rableri katındadır, onlara korku yoktur ve onlar m
ahzu
n olmayacaklardır....
Bəqərə Suresi, 274. Ayet:
Mallarını gece ve gündüz, gizli ve aşikâr hayra harcayan kimseler var ya, işte onların, Rableri katında ecirleri (mükâfatları) vardır. Onlara hiç bir korku yoktur; ve onlar mahzûn da olmayacaklardır....
Bəqərə Suresi, 274. Ayet:
Mallarını gece ve gündüz, gizli ve aşikâr hayra sarfeden kimseler, işte onların rablarının yanında ecirleri sırf kendilerinindir ve onlara bir korku yoktur ve m
ahzu
n olacak değildir onlar...
Bəqərə Suresi, 274. Ayet:
Mallarını gece ve gündüz, gizlice ve açıkça infak edenler yok mu, işte onların Rableri katında ecir ve mükafatları vardır. Ve onlara herhangi bir korku yoktur, onlar hiçbir zaman m
ahzu
n da olmazlar....
Bəqərə Suresi, 274. Ayet:
Onlar ki mallarını gece, gündüz, gizli ve açık infak ederler. Artık bunların ecirleri rableri katındadır. Onlara korku yoktur ve onlar m
ahzu
n olmayacaklardır....
Bəqərə Suresi, 274. Ayet:
Mallarını gece gündüz, gizli aşikâr (Hak yolunda) harcayanlar (yok mu?), İşte onların, Rableri katında mükâfatları vardır, Onlara hiç bir korku da yokdur, onlar m
ahzu
n da olacak değillerdir. ...
Bəqərə Suresi, 274. Ayet:
Mallarını gece ve gündüz, gizli ve açık olarak (Allah yolunda) sarf edenler var ya, işte onların Rableri katında mükâfâtları vardır. Hem onlara hiçbir korku yoktur, onlar m
ahzu
n da olmazlar....
Bəqərə Suresi, 274. Ayet:
Onlar ki, mallarını gece ve gündüz, gizli ve âşikâre olarak infak ederler, artık onlar için Rableri nezdinde mükâfaatları vardır. Ve onlara bir korku yoktur ve onlar m
ahzu
n da olmayacaklardır....
Bəqərə Suresi, 274. Ayet:
Gece ve gündüz, gizli ve açık olarak mallarından verenler, işte onlar için Rab’leri katında mükafatlar vardır! Onlara korku yoktur, m
ahzu
n da olmayacaklardır....
Bəqərə Suresi, 274. Ayet:
Onlar ki, mallarını gece, gündüz; gizli ve açık infak ederler. Artık bunların ecirleri Rableri katındadır, onlar için korku yoktur, onlar m
ahzu
n olmayacaklardır....
Bəqərə Suresi, 274. Ayet:
Mallarını gece ve gündüz, gizlice ve açıktan bağışlayanların ödülleri Rableri katındadır. Ne bir korku vardır onlar için, ne de m
ahzu
n olurlar....
Bəqərə Suresi, 277. Ayet:
1.
inne ellezîne
: muhakkak ki onlar,
2.
âmenû
: îmân ettiler, âmenû oldular
3.
ve amilû es sâlihâti
: ve ıslâh edici amel yaptılar, nefs tez-
4.
...
Bəqərə Suresi, 277. Ayet:
Muhakkak ki âmenû olanların (Allah'a ulaşmayı dileyenlerin) ve ıslâh edici (nefsi tezkiye edici) amel işleyenlerin, namazı ikame edenlerin (yerine getirenlerin) ve zekâtı verenlerin ecirleri (mükâfatları), Rab'lerinin katındadır. Ve onlara korku yoktur ve onlar m
ahzu
n olmazlar....
Bəqərə Suresi, 277. Ayet:
Şüphesiz iman edip salih ameller işleyen, namazı dosdoğru kılan ve zekâtı verenlerin mükâfatları Rableri katındadır. Onlara korku yoktur. Onlar m
ahzu
n da olmayacaklardır....
Bəqərə Suresi, 277. Ayet:
İman ederek, hâlis niyet ve amaçlarla, İslâm esaslarını, İslâmî düzeni hayata geçirenler, iş barışı içinde bilinçli, planlı, mükemmel, meşrû, faydalı, verimli çalışarak nimetin-ürünün bollaşmasını sağlayanlar, yerinde, haklı çıkışlar yaparak, düzelmeye, iyiliğe, iyileştirmeye ön ayak olanlar, cârî-kalıcı hayırlar-sâlih ameller işleyenler, namazları âdâbına riayet ederek, aksatmadan âşikâre kılanlar, vicdanlarını, servetlerini, sosyal bünyelerini arındıran, berekete vesile olan zekâtı verenlerin ...
Bəqərə Suresi, 277. Ayet:
İman edip güzel amellerde bulunanlar, namazı dosdoğru kılanlar ve zekatı verenler; şüphesiz onların ecirleri Rablerinin katındadır. Onlara korku yoktur ve onlar m
ahzu
n olmayacaklardır....
Bəqərə Suresi, 277. Ayet:
İman edip iyi ameller işleyen, namazı kılan ve zekâtı veren kimselerin, Rableri katında muhakkak mükâfatları (ecirleri) vardır; ve onlara hiç bir korku yoktur, m
ahzu
n da olacak değillerdir....
Bəqərə Suresi, 277. Ayet:
İman edib eyi işler yapan ve namaz kılıb zekât veren kimselerin Rabları ındinde ecirleri şüphesiz kendilerinindir ve onlara bir korku yoktur ve m
ahzu
n olacak değildir onlar...
Bəqərə Suresi, 277. Ayet:
İman edip iyi işler yapan, namazı dosdoğru kılıp zekatı verenlerin Rabbleri katında elbette mükafatları vardır. Onlara hiçbir korku olmadığı gibi, onlar m
ahzu
n da olmazlar....
Bəqərə Suresi, 277. Ayet:
İnanıp güzel amellerde bulunanlar, namazı dosdoğru kılanlar ve zekatı verenler; kuşkusuz onların ecirleri rablerinin katındadır. Onlara korku yoktur ve onlar m
ahzu
n olmayacaklardır....
Bəqərə Suresi, 277. Ayet:
Îman eden, iyi iyi amel (ve hareket) lerde bulunan, namazı (nı) dosdoğru kılan, bir de zekâtı (nı) veren kimseler (in, evet), onların Rableri indinde mükâfatları vardır. Onlara hiç bir korku yokdur, onlar m
ahzu
n da olacak değillerdir. ...
Bəqərə Suresi, 277. Ayet:
Şübhesiz ki îmân edip sâlih ameller işleyenler, namazı hakkıyla edâ edenler ve zekâtı verenler var ya, onların Rableri katında mükâfâtları vardır. Hem onlara hiçbir korku yoktur, onlar m
ahzu
n da olmazlar....
Bəqərə Suresi, 277. Ayet:
O kimseler ki, imân ettiler ve iyi amellerde bulundular ve namazlarını doğruca kıldılar, zekâtlarını da verdiler. İşte onlar için Rableri nezdinde mükâfaatları vardır ve onlar için hiçbir korku yoktur ve onlar m
ahzu
n da olmayacaklardır....
Bəqərə Suresi, 277. Ayet:
İman edip sâlih amel işleyenlerin, namaz kılıp zekât verenlerin, Rableri katında mükâfatları vardır. Onlar için hiçbir korku yoktur ve onlar m
ahzu
n da olmayacaklar....
Bəqərə Suresi, 277. Ayet:
Şüphesiz, iman edenler, doğruları yapanlar, namazı hakkıyla kılanlar ve zekatı verenler için Rab’leri katında mükafatları vardır; onlara korku yoktur; onlar, m
ahzu
n da olmayacaklardır....
Bəqərə Suresi, 277. Ayet:
Şüphesiz iman edip güzel amellerde bulunanlar, dosdoğru namazı kılanlar ve zekâtı verenler; onların ecirleri Rablerinin katındadır. Onlara korku yoktur, onlar m
ahzu
n olmayacaklardır....
Bəqərə Suresi, 277. Ayet:
İman eden, güzel işler yapan, namazlarını dosdoğru kılan ve zekâtlarını veren kimselerin ise Rableri katında ödülleri vardır. Ne bir korku olur onlar için, ne de m
ahzu
n olurlar....
Bəqərə Suresi, 282. Ayet:
Siz ey imana ermiş olanlar! Ne zaman belli bir vade ile borç verir veya alırsanız yazıyla tesbit edin. Bir yazıcı, tarafsız olarak onu kaydetsin. Ve hiçbir yazıcı, Allah'ın ona öğrettiği gibi yazmayı reddetmesin: öylece, olduğu gibi yazsın. Borçlanan kaydettirsin, Rabbine karşı sorumluluğunun bilincinde olsun ve taahhüdünden bir şey eksiltmesin. Ve eğer borç altına girenin akli veya bedeni bir zaafı varsa veya kendisi (işlemi) kaydettirebilecek durumda değilse, onun menfaatini kollamakla görevli...
Ali-İmran Suresi, 36. Ayet:
Nihâyet onu doğurunca: 'Rabbim! Gerçekten ben onu kız doğurdum!' dedi (ve bundan dolayı m
ahzu
n oldu). Hâlbuki Allah, onun ne doğurduğunu daha iyi bilendir. Ve erkek, (ma'bede hizmet için) kız gibi değildir. 'Bununla berâber doğrusu ben ona Meryem adını verdim; artık şübhesiz ben onu ve zürriyetini kovulmuş şeytandan sana sığındırırım!'(dedi)....
Ali-İmran Suresi, 120. Ayet:
Size bir nîmet isabet ederse onları m
ahzu
n eder. Size bir fenalık dokunursa onunla sevinirler. Eğer sabreder ve ittikada bulunursanız onların hileleri size hiç bir şey ile zarar vermez....
Ali-İmran Suresi, 139. Ayet:
1.
ve lâ tehinû
: ve gevşemeyin, korkmayın
2.
ve lâ tahzenû
: ve m
ahzu
n olmayın, üzülmeyin
3.
ve entum
: ve siz
4.
el a'levne
Ali-İmran Suresi, 139. Ayet:
Ve gevşemeyin ve m
ahzu
n olmayın! Eğer mü'min iseniz, üstün olan sizsiniz....
Ali-İmran Suresi, 139. Ayet:
Ve gevşeklik etmeyin, m
ahzu
n olmayın, inanmışsanız mutlaka üstünsünüz siz....
Ali-İmran Suresi, 139. Ayet:
Düşmana karşı zaaf göstermeyin, gevşemeyin, mağlup olduk diye m
ahzu
n da olmayın. Hâlâ siz yüce, üstün kişilersiniz. Siz samimi mü’minler olduğunuz sürece, sonunda galip geleceksiniz....
Ali-İmran Suresi, 139. Ayet:
Fütur getirmeyin ve m
ahzu
n olmayın daha yükselecekken sizler, gerçek mü'minlersiniz...
Ali-İmran Suresi, 139. Ayet:
(Ey mü'minler), gevşemeyin, m
ahzu
n olmayın, Siz eğer (gerçekden) mü'min iseniz (düşmanlarınıza gaalib ve onlardan) çok üstünsünüzdür. ...
Ali-İmran Suresi, 139. Ayet:
Ve fütur getirmeyiniz ve m
ahzu
n olmayınız ve siz mü'minler iseniz çok yükselmiş olanlar ancak sizlersiniz....
Ali-İmran Suresi, 153. Ayet:
1.
iz tus'idûne
: uzaklaşıyordunuz
2.
ve lâ telvûne
: ve dönüp bakmıyordunuz
3.
alâ ehadin
: hiç kimseye
4.
ve er resûlu
Ali-İmran Suresi, 153. Ayet:
Siz (dağa çıkarak) uzaklaşıyor ve dönüp hiç kimseye bakmıyordunuz, (Allah'ın) Resûl'ü ise sizi arkanızdan çağırıyordu. Bundan sonra size gam üstüne gam isabet etti, elinizden çıkan şeyler (zafer, ganimet) ve size isabet eden şeyler (musîbetler) için m
ahzu
n olmayın (üzülmeyin) diye. Ve Allah, yaptıklarınızdan haberdardır....
Ali-İmran Suresi, 153. Ayet:
O anda boyuna uzaklaşıyor, hiç kimseye bakmıyordunuz bile. Peygamberse arkanızdan sizi çağırıp durmadaydı. Tanrı, elinizden çıkana hayıflanmayasınız, gelip çatan felâketlerden m
ahzu
n olmayasınız diye sizi, gam üstüne gam vererek cezalandırdı ve Allah, yaptıklarınızdan haberdardır....
Ali-İmran Suresi, 153. Ayet:
O sıra siz boyuna uzaklaşıyordunuz, kimseye dönüb bakmıyordunuz, Peygamber ise arkanızdan sizleri çağırıb duruyordu, bunun üzerine Allah sizi gama karşı gam ile müsab kıldı ki ne elinizden giden zafere ne de başınıza gelen musıbete m
ahzu
n olmayasınız, ve Allah biliyor, ne yapıyordunuz...
Ali-İmran Suresi, 153. Ayet:
O vakit ki, siz uzaklaşıyordunuz ve hiçbir kimseye dönüp bakmıyordunuz. Peygamber ise sizleri arkanızdan çağırıyordu. Artık Allah Teâlâ sizleri gam üstüne gam ile cezalandırdı. Tâ ki, hem sizin için fevt olan şeylerden ve hem de sizlere isabet eden şeylerden m
ahzu
n olmayasınız. Ve Allah Teâlâ yaptığınız şeylerden haberdardır....
Ali-İmran Suresi, 160. Ayet:
İn yansurkumullâhu fe lâ gâlibe lekum, ve in y
ahzu
lkum fe men zellezî yansurukum min ba’dihi, ve alâllâhi fel yetevekkelil mu’minûn(mu’minûne)....
Ali-İmran Suresi, 160. Ayet:
1.
in yansur-kumu allâhu
: eğer Allah size yardım ederse
2.
fe lâ gâlibe
: o taktirde galip gelecek, yenecek yoktur
3.
lekum
: size, sizin için
4.
...
Ali-İmran Suresi, 169. Ayet:
(169-170) Allah yolunda öldürülenleri sakın ölüler sanma. Bil'akis onlar Rableri kafında diridirler. (Öyle ki Allahın) lutf-ü inayetinden, kendilerine verdiği (şehidlik mertebesi) ile hepsi de şâd olarak (cennet ni'metleriyle) rızıklanırlar.. Arkalarından henüz onlara katılamayan (şehid dindaş) lar (ı) hakkında da: «Onlara hiç bir korku yokdur. Onlar m
ahzu
n da olacak değillerdir» diye müjde vermek isterler. ...
Ali-İmran Suresi, 170. Ayet:
1.
ferihîne
: ferahlanırlar, sevinç duyarlar
2.
bi mâ
: şey ile
3.
âtâ hum(u) allâhu
: Allah'ın onlara verdiği
4.
min fadlı-hî<...
Ali-İmran Suresi, 170. Ayet:
Allah'ın onlara kendi fazlından verdiği şeyle ferahlarlar. Ve arkalarından henüz kendilerine katılmayan (henüz şehit olmayan) kimselere, "onlara bir korku olmayacağını ve onların m
ahzu
n olmayacaklarını" müjdelemek isterler....
Ali-İmran Suresi, 170. Ayet:
Ferah-fahûr bir halde Allah'ın onlara ettiği lütuf ve ihsânlarla ve onlar, henüz kendilerine katılmayanlara, fakat artlarından gelmekte olanlara da bilin ki ne korku vardır onlara, ne de m
ahzu
n olurlar diye müjde vermeyi isterler....
Ali-İmran Suresi, 170. Ayet:
Allah’ın lütfundan verdiği nimetlerle, imkânlarla sevinç içindedirler. Arkalarından gelecek, henüz kendilerine katılmamış şehit olacak kardeşlerine de, her iki dünyada korku olmadığının, geride bıraktıkları yakınları ve yapamadıkları şeylerden dolayı m
ahzu
n da olmayacaklarının müjdesinin sevincini duymaktadırlar....
Ali-İmran Suresi, 170. Ayet:
Allah'ın kendi fazlından onlara verdikleriyle sevinç içindedirler. Onlara arkalarından henüz ulaşmayanlara müjdelemeyi isterler ki onlara hiç bir korku yoktur, m
ahzu
n da olacak değillerdir....
Ali-İmran Suresi, 170. Ayet:
Onlar, Allah’ın kendilerine verdiği ihsandan (şehidlik rütbesinden) dolayı neş’eli haldedirler ve arkalarından kendilerine şehidlik rütbesi ile katılamıyan mücahidler hakkında şunu müjdelemek isterler: “- Onlara hiç bir korku yoktur ve onlar m
ahzu
n da olmıyacaklardır.”...
Ali-İmran Suresi, 170. Ayet:
Allahın fazlından kendilerine bahş ettiği saadetle şadgâm olarak merzuk olurlar, arkalarından şehadetle kendilerine yetişemiyen mücahidler hakkında da şunu istibşar ederler ki onlara bir korku yok, onlar da m
ahzu
n olmıyacaklar...
Ali-İmran Suresi, 170. Ayet:
Tanrı'nın kendi fazlından onlara verdikleriyle sevinç içindedirler. Onlara arkalarından henüz ulaşmayanlara müjdelemeyi isterler ki onlara hiç bir korku yoktur, m
ahzu
n da olacak değillerdir....
Ali-İmran Suresi, 170. Ayet:
(169-170) Allah yolunda öldürülenleri sakın ölüler sanma. Bil'akis onlar Rableri kafında diridirler. (Öyle ki Allanın) lutf-ü inayetinden, kendilerine verdiği (şehidlik mertebesi) ile hepsi de şâd olarak (cennet ni'metleriyle) rızıklanırlar.. Arkalarından henüz onlara katılamayan (şehid dindaş) lar (ı) hakkında da: «Onlara hiç bir korku yokdur. Onlar m
ahzu
n da olacak değillerdir» diye müjde vermek isterler. ...
Ali-İmran Suresi, 170. Ayet:
(Hem onlar,) Allah’ın kendilerine ihsânından verdiği şeylerle sevinen kimselerdir ve arkalarından kendilerine (henüz) katılamayanları: 'Onlara hiçbir korku yoktur ve onlar m
ahzu
n(da) olmayacaklardır' diye müjdelemek isterler!...
Ali-İmran Suresi, 170. Ayet:
Onlar kendilerine Allah Teâlâ'nın fazlından verdiği şey ile mesrûrdurlar. Ve onlar, arkalarında varıp kendilerine yetişmemiş olanlara bir korku olmadığı ile ve onların mahzûn olmayacakları ile de müjdelenmiş bulunurlar....
Ali-İmran Suresi, 170. Ayet:
Allah’ın kendilerine fazlından verdiği şeylere sevinenler, arkalarından (kendilerine) yetişemeyenlere, kendilerine bir korku olmadığını ve m
ahzu
n da olmayacaklarını müjdelemek isterler....
Ali-İmran Suresi, 170. Ayet:
Allah'ın kendi fazlından onlara verdikleriyle sevinç içindedirler. Onlara arkalarından henüz ulaşmayanlara müjdeler vermektedirler ki onlara hiç bir korku yoktur, m
ahzu
n da olacak değillerdir....
Ali-İmran Suresi, 176. Ayet:
Ve lâ y
ahzu
nkellezîne yusâriûne fîl kufr(kufri), innehum len yadurrûllâhe şey’â(şey’an), yurîdullâhu ellâ yec’ale lehum hazzan fîl âhireh(âhireti), ve lehum azâbun azîm(azîmun). ...
Ali-İmran Suresi, 176. Ayet:
1.
ve lâ y
ahzu
n-ke
: ve seni m
ahzu
n etmesin
2.
ellezîne
: onlar
3.
yusâriûne
: koşuyorlar
4.
fî el kufri
: küfür k...
Ali-İmran Suresi, 176. Ayet:
Ve küfre koşanlar seni m
ahzu
n etmesin. Muhakkak ki onlar, Allah'a hiçbir şey ile asla zarar veremezler. Allah, onlara ahirette bir nasip vermemek istiyor. Ve onlar için “Büyük Azap” vardır....
Ali-İmran Suresi, 176. Ayet:
Ve o, küfre doğru koşa-koşa, yarışarak gidenler, seni m
ahzu
n etmesin, onlar Allah'ı hiçbir sûretle zararlandıramazlar. Allah, onlara âhiretten hiçbir pay vermeyi murad etmemiştir ki ve onlaradır pek büyük azap....
Ali-İmran Suresi, 176. Ayet:
(Habîbim) o küfre koşuşanlar seni m
ahzu
n etmesin. Çünkü onlar Allaha hiç bir şeyle zarar veremezler. Allah onlara âhiretde bir nasıyp vermemeyi irâde eder, Onlar için pek büyük bir azap vardır. ...
Ali-İmran Suresi, 176. Ayet:
O küfre koşanlar seni m
ahzu
n etmesinler. Şüphe yok ki onlar Allah Teâlâ'ya bir şey ile zarar veremezler. Allah Teâlâ istiyor ki onlara ahirette bir nâsip vermesin. Ve onlar için azîm bir azap vardır....
Nisa Suresi, 23. Ayet:
Analarınız, kızlarınız, kızkardeşleriniz, halalarınız, teyzeleriniz, kardeş kızları, kızkardeş kızları, sizi emziren analarınız, süt bacılarınız, eşlerinizin anaları, kendileriyle birleştiğiniz eşlerinizden olup evlerinizde bulunan üvey kızlarınız size haram kılındı. Eğer onlarla (nikâhlanıp da) henüz birleşmemişseniz kızlarını almanızda size bir m
ahzu
r yoktur. Kendi sulbünüzden olan oğullarınızın eşleri ve iki kız kardeşi birden almak da size haram kılındı; ancak geçen geçmiştir. Allah çok bağı...
Nisa Suresi, 23. Ayet:
Analarınız, kızlarınız, kızkardeşleriniz, halalarınız, teyzeleriniz, kardeş kızları, kızkardeş kızları, sizi emziren analarınız, süt bacılarınız, eşlerinizin anaları, kendileriyle birleştiğiniz eşlerinizden olup evlerinizde bulunan üvey kızlarınız size haram kılındı. Eğer onlarla (nikâhlanıp da) henüz birleşmemişseniz kızlarını almanızda size bir m
ahzu
r yoktur. Kendi sulbünüzden olan oğullarınızın eşleri ve iki kız kardeşi birden almak da size haram kılındı; ancak geçen geçmiştir. Allah çok bağı...
Nisa Suresi, 24. Ayet:
Bir de harb esiri olarak sahibi bulunduğunuz cariyeler müstesna, evli kadınlarla evlenmeniz de size haram kılındı. Bütün bunlar Allah'ın üzerinize farz kıldığı hükümlerdir. Bunların dışında kalanlar ise iffetli olarak zina etmeksizin mallarınızla mehir vermek suretiyle evlenmek istemeniz size helal kılındı. O halde onlardan nikah ile faydalanmanıza karşılık mehirlerini kendilerine verin ki, bu farzdır. O mehri takdir edip kesinleştirdikten sonra birbirinizi razı etmenizde bir m
ahzu
r yoktur. Şüph...
Nisa Suresi, 83. Ayet:
Onlara güvenlik veya korkuya dair bir haber geldiğinde doğru olup olmadığını araştırmadan ve yaymakta m
ahzu
r bulunup bulunmadığını danışmadan hemen onu yayarlar. Halbuki onlar bu haberi peygambere ve aralarındaki yetkili zatlara arzetselerdi elbette işin içyüzünü araştırıp ortaya çıkaranlar, onun mahiyetini, haberin neye delâlet ettiğini bilirlerdi. Eğer Allah’ın lütuf ve rahmeti üzerinizde olmasaydı, pek azınız hariç hepiniz şeytana uymuş gitmiştiniz....
Nisa Suresi, 102. Ayet:
(Rasûlüm, korkulu bir durumdayken) onların içlerinde olup da onlara salâtı ikame ettirdiğinde, onlardan bir grup seninle beraber silahları da yanlarında olarak namaza dursun. . . Secde ettiklerinde (diğerleri) sizin arkanızda (koruyucu) olsunlar. . . (Sonra) salâtı edâ etmemiş diğer grup gelsin, seninle birlikte salâtı ikame etsin. . . (Onlar da) tedbirlerini ve silahlarını alsınlar. . . O hakikat inkârcıları arzu ederler ki, keşke siz silahlarınızdan ve eşyalarınızdan gâfil olsanız da, ani bir ...
Nisa Suresi, 102. Ayet:
Sen içlerinde olup da onlara namaz kıldırdığında içlerinden bir kısmı seninle beraber namaza dursun, silahlarını da yanlarına alsınlar, bunlar secdeye vardıklarında diğer kısım arkanızda beklesinler, sonra henüz namaz kılmamış olan diğer kısım gelsin seninle beraber kılsınlar ve ihtiyatlı bulunup silahlarını da yanlarına alsınlar. Kafirler silahlarınızdan ve eşyanızdan gafil bulunsanız da size ani bir baskında bulunsunlar diye arzu ederler. Eğer yağan yağmurdan bir güçlüğe uğrarsanız veya hasta ...
Nisa Suresi, 102. Ayet:
O halde sen müminler arasında iken onlara namazda imamlık yapacaksan, (yalnızca) bir bölümünün, silahlarını kuşanmış olarak seninle namaza durmalarına izin ver. Onlar namazlarını bitirdikten sonra, namazlarını eda etmemiş olan diğer gurubun her türlü tehlikeye karşı hazır vaziyette ve silahlarını kuşanmış olarak gelip seninle namaza durmaları sırasında size koruyuculuk yapsınlar; (çünkü) hakikati inkara şartlanmış olanlar sizin silahlarınızı ve teçhizatınızı unutup bırakmanızı isterler ki ani bi...
Nisa Suresi, 102. Ayet:
Ey Resulüm! Sen müminlerin içinde olup da onlara namaz kıldıracak olursan, onlardan bir kısmı sana tâbi olarak namaza dursun ve silâhlarını yanlarına alsınlar. Bunlar secdeye vardıklarında, diğer kısım arkanızda beklesinler. Sonra o namaz kılmamış olan diğer kısım gelsin, sana tâbi olarak namaz kılsınlar, hem ihtiyatlı bulunsun ve silâhlarını da yanlarına alsınlar. Kâfirler sizi silâhsız ve teçhizatsız vaziyette iken kıstırıp, birden baskın yaparak işinizi bitirmek isterler. Eğer yağmur sebebiyl...
Nisa Suresi, 128. Ayet:
Eğer bir kadın, kocasının geçimsizliğinden veya yüz çevirip uzaklaşmasından korkarsa, aralarını düzeltmelerinde kendileri üzerine bir m
ahzu
r yoktur. . . Anlaşıp barışma hayırlıdır; benliklerde hırsa meyil vardır. . . Eğer ihsan üzere olur ve korunarak yaşarsanız, muhakkak ki Allâh yapmakta olduklarınızı (yaratanı olarak) Habiyr'dir....
Nisa Suresi, 128. Ayet:
Eğer bir kadın kocasının serkeşliğinden veya yüz çevirmesinden endişe ederse, barışarak aralarını düzeltmelerinde bir m
ahzu
r yoktur. Anlaşma her zaman hayırdır. Nefisler ise kıskançlığa hazırlanagelmiştir. Eğer arayı düzeltir ve geçimsizlikten sakınırsanız şüphe yok ki, Allah yapacağınız her şeyden haberdardır....
Nisa Suresi, 128. Ayet:
Eğer bir kadın kocasının kötü mualelesinden ve kendisinden yüzçevirmesinden endişe ederse, bazı fedakârlıklar göstererek sulh olmak için gayret göstermelerinde m
ahzu
r yoktur. Barışma, elbette daha hayırlıdır. Nefisler menfaatlerine düşkün yaratılmıştır. Ey kocalar! Eğer siz iyi davranıp arayı düzeltir, kadınların hakkını çiğnemekten sakınırsanız unutmayın ki Allah, yaptığınız her şeyden haberdardır (İyi davranışlarınızın karşılığını size fazlasıyla verecektir)....
Maidə Suresi, 41. Ayet:
Yâ eyyuher resûlu lâ y
ahzu
nkellezîne yusâriûne fîl kufri minellezîne kâlû âmennâ bi efvâhihim ve lem tu’min kulûbuhum, ve minellezîne hâdû semmâûne lil kezibi semmâûne li kavmin âharîne lem ye’tuk(ye’tuke) yuharrifûnel kelime min ba’di mevâdııh(mevâdııhî), yekûlûne in utîtum hâzâ fe huzûhu ve in lem tu’tevhu fahzerû ve men yuridillâhu fitnetehu fe len temlike lehu minallâhi şey’â(şey’en) ulâikellezîne lem yuridillâhu en yutahhire kulûbehum lehum fîd dunyâ hızyun ve lehum fîl âhıreti azâbun azîm(...
Maidə Suresi, 41. Ayet:
1.
yâ eyyuhâ er resûlu
: ey Resul
2.
lâ y
ahzu
n-ke
: seni üzmesin (m
ahzu
n etmesin)
3.
ellezîne yusâriûne
: yarışan kimseler, yarışanlar
4.
Maidə Suresi, 41. Ayet:
Ey Peygamber, ağızlarıyla inandık diyen, fakat yürekleriyle inanmayanlardan ve Yahûdilerden, boyuna kâfirliğe koşuşanlar, seni m
ahzu
n etmesin. Onlar, sözleri, yalan söylemek için boyuna dinleyip dururlar, senin yanına gelmemiş olan bir başka kavim için dinlerler boyuna. Onlar, sözlerin bâzısının yerlerini değiştirirler de size şu tarzda fetva verilirse derler, kabul edin, verilmezse çekinin kabul etmekten ve Allah, kime azâb etmek isterse sen, Allah'ın isteğine karşı o adama hiçbir şey yapamazsı...
Maidə Suresi, 41. Ayet:
Ey Rasûl! Kalpleriyle (şuurlu olarak - anlamını hissedip yaşayarak) iman etmedikleri hâlde, ağızlarıyla "İman ettik" diyenlerden küfürde koşuşanlar, seni m
ahzu
n etmesin. . . Yahudi olanlardan öylesi var ki, yalan uydurmak için veya sana gelmemiş bir topluluk adına (aracı olarak) dinleyendir. . . Yerli yerince söylenen Kelimeleri tahrif ederek, "Size şu verilirse alın, eğer o verilmez (Allâh hükmü ile hükmedilir) ise sakın yanaşmayın" derler. . . Allâh bir kimsenin dalâletini dilerse, artık onun ...
Maidə Suresi, 41. Ayet:
Ey o şanlı Resul, seni m
ahzu
n etmesin o küfürde yarış edenler: gerek o ağızlariyle «amenna» deyib de kalbleri mü'min olmıyanlardan olsun ve gerek Yehudî olanlardan, onlar yalancılık etmek için dinlerler, sana gelmiyen diğer bir kavm için dinlerler, yerli yerinde söylenen kelimeleri sonradan tahrif ederler, size böyle fetva verilirse tutun verilmezse sakının derler, kim ki Allah onun fitneye düşmesini murad etmiştir sen, ihtimali yok, onun lehine Allahdan zerrece bir şey'e malik olamazsın; onlar ...
Maidə Suresi, 41. Ayet:
Ey peygamber, kalbleriyle inanmadıkları halde ağızlariyle «İnandık» diyen (münafık) larla Yahudilerden o küfr içinde (alabildiğine) koşuşanlar seni m
ahzu
n etmesin. Onlar, durmadan yalan dinleyen, senin huzuruna gelmeyen diğer bir kavm hesabına casusluk eden (kimse) lerdir. Kelimeleri (Allah tarafından) yerlerine konuldukdan sonra (tutub) bir tarafa atarlar onlar, «Eğer size şu (fetva) verilirse onu alın, şayet o verilmezse onu (kabul etmekden) çekinin» derler, Allah kimin sapıklığını irâde eders...
Maidə Suresi, 41. Ayet:
Ey Resûl! Küfr içinde yarış edenler seni m
ahzu
n etmesin. O kimselerdir ki, ağızlarıyla imân ettik dedikleri halde kalbleri imân etmemiştir. Ve Yahûdi olan kimselerden ki, bunlar pek ziyâde yalan dinleyicilerdir. Ve sana gelmeyen diğer bir kavmi de ziyâdesiyle dinleyicidirler. Kelimeleri, yerlerine konulduktan sonra tebdîl ederler. Derler ki: «Eğer size bu verilirse alıveriniz ve eğer size bu verilmezse sakınınız.» Ve Allah Teâlâ her kimin fitnesini murad ederse elbette sen onun için Allah Teâlâ ...
Maidə Suresi, 69. Ayet:
1.
inne
: muhakkak ki
2.
ellezîne âmenû
: Allâh'a ulaşmayı, teslim olmayı dileyenler (yaşarken)
3.
ve ellezîne hâdû
: ve yahudi olanlar, yahudiler
4.
Maidə Suresi, 69. Ayet:
Muhakkak ki, âmenû olanlar (Allah'a ulaşmayı dileyenler), ve Yahudiler, Sâbiiler ve Nasrânilerden (Hristiyanlardan) kim Allah'a ve âhir güne îmân eder ve nefsini ıslâh edici ameller (nefs tezkiyesi ) yaparsa onlara artık korku yoktur ve onlar m
ahzu
n da olmazlar....
Maidə Suresi, 69. Ayet:
Şüphesiz inananlar (müslümanlar) ile Yahudiler, Sabiîler ve Hıristiyanlardan (her bir grubun kendi şeriatında) “Allah’a ve ahiret gününe inanan ve salih ameller işleyenler için hiçbir korku yoktur. Onlar m
ahzu
n da olmayacaklardır” (diye hükmedilmiştir.)...
Maidə Suresi, 69. Ayet:
Fakat inananlarla Yahûdi olanlardan, Sâbîlerden ve Hıristiyanlardan Allah'a ve âhiret gününe inanıp iyi işler işleyenlere ne bir korku vardır, ne de m
ahzu
n olur onlar....
Maidə Suresi, 69. Ayet:
Muhakkak ki iman edenler, Yahudiler, Sabiiler ve Nasara'dan kim (âlemlerin ve kendisinin Rabbi olan) Allâh'a ve gelecekte yaşanacak sürece iman eder ve imanının gereğini yaparsa, onlara korku yoktur ve onlar m
ahzu
n da olmazlar!...
Maidə Suresi, 69. Ayet:
Hakka ve tevhide yönelik inançları olanlar, sözde iman edenler, yahudiliğin takipçileri, sâbiîler, inançlarını terkedenler ve hristiyanlar, geçmişlerinin kirlerinden arınarak Allah’a, Allah’a imanın gerektirdiği esaslara, âhiret gününe hakkıyla iman edip, gevşekliği bırakarak, hâlis niyet ve amaçlarla, İslâm esaslarını, İslâmî düzeni hayata geçirirler, iş barışı içinde bilinçli, planlı, mükemmel, meşrû, faydalı, verimli çalışarak nimetin-ürünün bollaşmasını sağlarlar, yerinde, haklı çıkışlar yap...
Maidə Suresi, 69. Ayet:
Gerçek şu ki, iman edenlerle yahudiler, sabiîler ve hristiyanlardan Allah'a, ahiret gününe inanan ve salih amellerde bulunanlar; onlar için korku yoktur, onlar m
ahzu
n da olmayacaklardır....
Maidə Suresi, 69. Ayet:
Doğrusu dilleriyle imân eden münafıklarla Yahudî’lerden, Sabîîlerden (diğer bir Yahudi fırkasından) ve Hristiyanlardan kim Allah’a ve âhiret gününe iman edip de sâlih âmel işlerse, artık onlara korku yoktur ve onlar, m
ahzu
n da olacak değillerdir....
Maidə Suresi, 69. Ayet:
Şübhe yok ki iyman edenler ve Yehudîler, Sâbiîler, Nasrânîler: Bunlar içinden her kim Allaha ve Âhıret gününe iyman edib de salih olarak çalışırsa artık onlara korku yoktur ve onlar m
ahzu
n olacak değillerdir....
Maidə Suresi, 69. Ayet:
Muhakkak ki inananlar, yahudiler, sabiiler ve hıristiyanlardan kim Allah'a ve ahiret gününe iman eder ve güzel amel işlerse, onlar için bir korku yoktur, onlar m
ahzu
n da olmayacaklardır....
Maidə Suresi, 69. Ayet:
Gerçek şu ki, inananlarla yahudiler, sabiiler ve hristiyanlardan Tanrı'ya, ahiret gününe inananlar ve salih amellerde bulunanlar; onlar için korku yoktur, onlar m
ahzu
n da olmayacaklardır....
Maidə Suresi, 69. Ayet:
Şüphe yok ki îman edenlerle Yahûdî olanlar (dan), Saabiîler (den), Nasrânîler (den) kim, Allaha ve âhiret gününe îman edib de iyi amel (ve hareket) de bulunursa artık onların üzerinde hiç bir korku yokdur. Onlar m
ahzu
n da olacak değillerdir. ...
Maidə Suresi, 69. Ayet:
Şübhesiz ki (zâhiren) îmân edenler, yahudi olanlar, sâbiîler ve hristiyanlar yok mu, (onlardan) kim Allah’a ve âhiret gününe (hakikaten) îmân edip sâlih amel işlerse, artık kendilerine bir korku yoktur ve onlar mahzûn olmazlar....
Maidə Suresi, 69. Ayet:
Muhakkak o kimseler ki, imân ettiler, ve o kimseler ki, Yahudi bulundular ve Sabii'ler ile Nâsrani'ler bunlardan her kim Allah Teâlâ'ya ve Ahiret gününe imân etmiş ve sâlih amelde bulunmuş ise artık onların üzerine bir korku yoktur, onlar m
ahzu
n da olmayacaklardır....
Maidə Suresi, 69. Ayet:
Şüphesiz ki iman edenler, yahudiler, sâbiîler ve hıristiyanlardan Allah'a ve ahiret gününe inanıp sâlih amel işleyenler için hiçbir korku yoktur, onlar m
ahzu
n da olmayacaklardır....
Maidə Suresi, 69. Ayet:
Gerçek şu ki, iman edenlerle Yahudiler, Sabiîler ve Hıristiyanlardan Allah'a, ahiret gününe inanan ve salih amellerde bulunanlar; onlar için korku yoktur, onlar m
ahzu
n da olacak değildirler....
Maidə Suresi, 69. Ayet:
İman edenlerden, Yahudilerden, Hıristiyanlardan ve Sâbiîlerden kim Allah'a ve âhiret gününe iman eder ve güzel işler yaparsa, onların Rableri katında ödülleri vardır. Artık ne bir korku vardır onlara, ne de m
ahzu
n olurlar....
Ənam Suresi, 33. Ayet:
Kad na’lemu, innehu le y
ahzu
nukellezî yekûlûne fe innehum lâ yukezzibûneke ve lâkinnez zâlimînebi âyâtillâhi yechadûn(yechadûne)....
Ənam Suresi, 33. Ayet:
1.
kad na'lemu
: biliyorduk
2.
inne-hu
: mutlaka o
3.
le y
ahzu
nu-ke
: elbette seni üzüyor, m
ahzu
n ediyor
4.
ellezî yekûlûne
...
Ənam Suresi, 33. Ayet:
Onların söylediklerinin mutlaka seni m
ahzu
n ettiğini biliyorduk. Fakat muhakkak ki; onlar seni yalanlamıyorlar. Lâkin zalimler, Allah'ın âyetleri ile cihad ediyorlar....
Ənam Suresi, 33. Ayet:
İyice biliriz ki onların söylediği sözler, seni m
ahzu
n edecek. Fakat şüphe yok ki onlar seni yalanlamış olmazlar, o zâlimler, bile-bile Allah'ın âyetlerini inkâr ederler....
Ənam Suresi, 33. Ayet:
Gerçek ki, onların söylediklerinin seni m
ahzu
n ettiğini biliyoruz. . . Gerçek şu ki, onlar seni yalanlamıyorlar; o zâlimler, bile bile Allâh'ın işaretlerindeki varlığını (Esmâ'sının açığa çıkışı olan işaretleri) inkâr ediyorlar!...
Ənam Suresi, 33. Ayet:
Muhakkak biliyoruz ki, onların dedikleri şey, seni elbette m
ahzu
n ediyor. hakikat halde onlar seni tekzîp etmiş olmuyorlar, fakat o zalimler Allah Teâlâ'nın âyetlerini inkâr ediyorlar....
Ənam Suresi, 48. Ayet:
1.
ve mâ nursilu
: ve göndermeyiz
2.
el murselîne
: elçiler, resûller, gönderilen kişiler
3.
illâ mubeşşirîne
: müjdeleyiciler olmaktan başka
4.
<...
Ənam Suresi, 48. Ayet:
Biz resûlleri “uyarıcılar ve müjdeleyiciler” olmaktan başka (bir şey için) göndermeyiz. Artık kim âmenû olur (Allah'a ulaşmayı dilerse) ve ıslâh olursa (nefs tezkiyesi ve tasfiyesi yaparsa) artık onlara korku yoktur, onlar m
ahzu
n da olmazlar....
Ənam Suresi, 48. Ayet:
Biz peygamberleri ancak müjdeleyiciler ve uyarıcılar olarak göndeririz. Kim iman eder ve kendini düzeltirse onlara korku yoktur. Onlar m
ahzu
n da olacak değillerdir....
Ənam Suresi, 48. Ayet:
Biz, peygamberleri ancak müjdeci ve korkutucu olarak gönderdik. Şu halde inananlara ve kendilerini düzgün bir hale getirenlere ne korku vardır, ne de m
ahzu
n olur onlar....
Ənam Suresi, 48. Ayet:
Biz Rasûlleri ancak müjdeciler ve uyarıcılar olarak irsâl ediyoruz. . . Artık kimler iman eder ve (durumunu) düzeltirse, işte onlara korku yoktur ve onlar m
ahzu
n da olmazlar....
Ənam Suresi, 48. Ayet:
Biz Rasulleri, özgürce sorumluluklarını yerine getirmek üzere ancak rahmetimizin, merhametimizin, ihsanımızın, sevgimizin müjdecileri, ve sorumluluk, hesap ve cezayı hatırlatan uyarıcılar olarak görevlendirip gönderiyoruz. Artık kim geçmişinin kirinden arınarak iman edip, iyi ve ıslah olur, din ve dünya işlerini, sosyal ilişkilerini düzelterek, geliştirerek yaşarsa onlara, her iki dünyada da korku yok. Geride bıraktıkları yakınları ve yapamadıkları şeylerden dolayı m
ahzu
n da olmayacaklar....
Ənam Suresi, 48. Ayet:
Biz elçileri müjde vericiler ve uyarıp korkutucular olmaktan başka (bir nedenle) göndermiyoruz. Şu halde kim iman ederse ve (davranışlarını) düzeltirse, artık onlar için korku yoktur, onlar m
ahzu
n da olmayacaklardır....
Ənam Suresi, 48. Ayet:
Biz, peygamberleri, ancak müminleri cennetle müjdeleyici ve kâfirleri cehennemle korkutucu olarak gönderdik. o halde, kim iman edip hâlini düzeltirse, onlara korku yoktur ve onlar, m
ahzu
n olacak da değillerdir....
Ənam Suresi, 48. Ayet:
Biz o gönderilen Peygamberleri ancak rahmetimizin müjdecileri, ve azâbımızın habercileri olmak üzere göndeririz, onun için kim iyman edib salâh yolunu tutarsa onlara korku yoktur ve m
ahzu
n olacaklar onlar değildir...
Ənam Suresi, 48. Ayet:
Biz o gönderilen peygamberleri rahmetimizin müjdecileri ve azabımızın habercileri olmak üzere göndeririz. Onun için kim iman edip dürüstlük yolunu tutarsa, onlara korku yoktur ve m
ahzu
n da olmayacaklardır....
Ənam Suresi, 48. Ayet:
Biz peygamberleri, ancak rahmetimizin müjdecileri ve azabımızın habercileri olmak üzere göndeririz. Artık kim iman edip durumunu düzeltirse, onlara hiç korku yoktur. Onlar m
ahzu
n da olmayacaklardır....
Ənam Suresi, 48. Ayet:
Biz elçileri müjde vericiler ve uyarıp korkutucular olmaktan başka (bir nedenle) göndermiyoruz. Şu halde kim inanırsa ve (davranışlarını) düzeltirse, artık onlar için korku yoktur. Onlar m
ahzu
n da olmayacaklardır....
Ənam Suresi, 48. Ayet:
Biz peygamberleri rahmetimizin müjdecileri ve azabımızın habercileri olmakdan başka (hal ve sıfatlarla) göndermeyiz. O halde kim îman eder ve (kendini) düzeltirse onların üzerine hiç bir korku yokdur. Onlar m
ahzu
n da olacak değillerdir. ...
Ənam Suresi, 48. Ayet:
Hâlbuki (biz,) peygamberleri ancak müjdeleyiciler ve (aynı zamanda) korkutucular olarak göndeririz. O hâlde kim îmân edip (hâlini) ıslâh ederse, artık onlara bir korku yoktur, onlar m
ahzu
n da olmazlar....
Ənam Suresi, 48. Ayet:
Biz peygamberleri göndermeyiz, ancak mübeşşirler ve münzirler olmak üzere göndeririz. İmdi her kim imân eder ve (halini) ıslahta bulunursa artık onlar için bir korku yoktur ve onlar m
ahzu
n da olmayacaklardır....
Ənam Suresi, 48. Ayet:
Biz peygamberleri ancak müjdeciler ve korkutucular olarak göndeririz. Kim inanır nefsini ıslah ederse, onlara hiçbir korku yoktur ve onlar m
ahzu
n da olmayacaklardır....
Ənam Suresi, 48. Ayet:
Biz elçileri müjde vericiler ve uyarıp korkutucular olmaktan başka (bir nedenle) göndermiyoruz. Şu halde kim iman ederse ve (davranışlarını) düzeltirse, artık onlar için korku yoktur, onlar m
ahzu
n da olacak değildirler....
Ənam Suresi, 48. Ayet:
Biz peygamberleri ancak müjde verici ve uyarıcı olarak gönderdik. Kim iman eder ve durumunu düzeltirse, artık ne bir korku vardır onlara, ne de m
ahzu
n olurlar....
Əraf Suresi, 35. Ayet:
1.
yâ benî âdeme
: ey Âdemoğulları
2.
immâ
: ama, ... olduğu zaman
3.
ye'tiyenne-kum
: size gelir
4.
rusulun
: res...
Əraf Suresi, 35. Ayet:
Ey Âdemoğulları! Sizin içinizden, size âyetlerimi anlatan (kıssa eden) resûller geldiği zaman, bundan sonra kim takva sahibi olur ve nefsini ıslâh ederse (nefs tasfiyesi yaparsa), artık onlara korku yoktur. Ve onlar m
ahzu
n olmazlar....
Əraf Suresi, 35. Ayet:
Ey Âdemoğulları, size, içinizden peygamberler gelip âyetlerimi okuyunca çekinen ve hallerini ıslah edenlere ne korku vardır, ne de m
ahzu
n olur onlar....
Əraf Suresi, 35. Ayet:
Ey Ademoğulları. . . Aranızdan, işaretlerimi size anlatıp açıklayan Rasûller geldiğinde, kimler korunur ve kendini düzeltirse, onlara korku yoktur ve onlar m
ahzu
n olmazlar....
Əraf Suresi, 35. Ayet:
Ey Âdemoğulları, size, içinizden, âyetlerimi şer’î hükümleri, ayrıntılarıyla örneklerle anlatan Rasuller geldiğinde, kimler Allah’a sığınıp, emirlerine yapışarak günahlardan arınıp, azaptan korunur, kulluk ve sorumluluk şuuruyla, haklarına ve özgürlüklerine sahip çıkarak şahsiyetli davranır, dinî ve sosyal görevlerinin bilincinde olur, takvâya dayalı düzeni benimser, ıslâh-ı nefs eder, din ve dünya işlerini, sosyal ilişkilerini düzelterek, geliştirerek yaşarsa, onlara, her iki dünyada da korku y...
Əraf Suresi, 35. Ayet:
Ey Ademoğulları, içinizden size ayetlerimi haber veren elçiler geldiğinde, kim sakınırsa ve (davranışlarını) düzeltirse işte onlar için korku yoktur, onlar m
ahzu
n olmayacaklardır....
Əraf Suresi, 35. Ayet:
Ey Âdem Oğulları! Size içinizden peygamberler gelip âyetlerimi size anlattığı zaman, kim tekzibden sakınır ve halini düzeltirse, artık onlara korku yoktur ve m
ahzu
n da olacak değillerdir....
Əraf Suresi, 35. Ayet:
Ey Âdem oğulları, size her ne zaman içinizden benim âyetlerimi anlatır Resuller gelir de her kim bunlara muhalefetten sakınır ve salâhı iltizam eylerse artık onlara korku yoktur ve m
ahzu
n olacak olanlar onlar değildir...
Əraf Suresi, 35. Ayet:
Ey adem oğulları, içinizden size ayetlerimi haber veren elçiler geldiğinde, kim sakınırsa ve (davranışlarını) düzeltirse işte onlar için korku yoktur, onlar m
ahzu
n olmayacaklardır....
Əraf Suresi, 35. Ayet:
Ey Âdem oğulları, eğer size içinizden âyetlerimi kendinize anlatacak peygamberler gelir ve artık kim (onlara muhaalefetden) sakınır ve (nefsini) ıslah ederse onlar için bir korku yokdur, onlar m
ahzu
n da olacak değillerdir. ...
Əraf Suresi, 35. Ayet:
Ey Âdemoğulları! Kendinize içinizden âyetlerimi anlatan peygamberler size gelir de, kim (onlara karşı gelmekten) sakınıp (hâlini) ıslâh ederse, artık onlara hiçbir korku yoktur ve onlar m
ahzu
n (da) olmazlar....
Əraf Suresi, 35. Ayet:
Ey ademoğulları! Size içinizden peygamberler gelir de size karşı benim âyetlerimi beyan edecek olunca kim onlara muhalefetten sakınır ve ıslah-ı halde bulunursa artık onlar için bir korku yoktur ve onlar m
ahzu
n da olmayacaklardır....
Əraf Suresi, 35. Ayet:
Ey Âdemoğulları! Size kendi içinizden âyetlerimi anlatmak üzere peygamberler gelir de, kim Allah'tan korkar ve hâlini düzeltirse onlara korku yoktur ve onlar m
ahzu
n da olmayacaklardır....
Əraf Suresi, 35. Ayet:
Ey Ademoğulları, içinizden size ayetlerimi haber veren peygamberler geldiğinde, kim korkup sakınırsa ve (davranışlarını) düzeltirse işte onlar için korku yoktur, onlar m
ahzu
n olmayacaklardır....
Əraf Suresi, 35. Ayet:
Ey Âdem oğulları! İçinizden, size âyetlerimi anlatan elçiler gelmiş bulunuyor. Kim onlara karşı gelmekten sakınır ve durumunu düzeltirse, onlar için ne bir korku vardır, ne de m
ahzu
n olurlar....
Əraf Suresi, 48. Ayet:
(48-49) Burclarda olanlar, simalarindan tanidiklari adamlara «Toplulugunuz, topladiginiz mal ve buyukluk taslamalariniz size fayda vermedi Allah'in rahmetine erdirmeyecegine yemin ettikleriniz bunlar miydi? Oysa Allah onlara soyle der: «Cennete girin, size korku yoktur, sizler m
ahzu
n da olmayacaksiniz.»...
Əraf Suresi, 48. Ayet:
(48-49) Burçlarda olanlar, simalarından tanıdıkları adamlara; Topluluğunuz, topladığınız mal ve büyüklük taslamalarınız size fayda vermedi. Allah'ın rahmetine erdirmeyeceğine yemin ettikleriniz bunlar mıydı? Oysa Allah onlara şöyle der: 'Cennete girin, size korku yoktur, sizler m
ahzu
n da olmayacaksınız.'...
Əraf Suresi, 49. Ayet:
1.
e hâulâi ellezîne
: o kimseler bunlar mı
2.
aksemtum
: siz yemin ettiniz
3.
lâ yenâlu-hum allâhu
: Allah onlara ulaşmaz
4.
b...
Əraf Suresi, 49. Ayet:
(Cehennemliklere şöyle denir): “Allah'ın onlara rahmetle ulaşmayacağına yemin ettiğiniz kimseler bunlar mı?” (Cennetliklere de şöyle denir): “Cennete girin! Size korku yoktur ve m
ahzu
n da olmayacaksınız.”...
Əraf Suresi, 49. Ayet:
Allah, onları rahmetine nâil etmez diye yemin ettiğiniz kişiler, bunlar değil miydi? Sonra bunlara girin cennete denir, ne korku vardır size, ne de m
ahzu
n olursunuz....
Əraf Suresi, 49. Ayet:
"Allâh kendilerini rahmetine nail etmez, diye yemin ettiğiniz kimseler şunlar mıydı?. . " (Oysa şimdi onlara): "Dâhil olun cennete! Size bir korku yoktur. . . Siz m
ahzu
n da olmayacaksınız!" (denilmiş)....
Əraf Suresi, 49. Ayet:
'Allah onları rahmetine kavuşturmayacak diye yeminler ettiğiniz kimseler bunlar mıydı?' derler. Cennetliklere de: 'Girin cennete, artık size ne korku var, ne de geride bıraktığınız yakınlarınız ve yapamadığınız şeyler dolayısıyla m
ahzu
n olacaksınız' derler....
Əraf Suresi, 49. Ayet:
"Kendilerine Allah'ın bir rahmet eriştirmeyeceğine yemin ettiğiniz kimseler bunlar mıydı? (Cennettekilere de) Girin cennete. Sizin için korku yoktur ve m
ahzu
n olmayacaksınız."...
Əraf Suresi, 49. Ayet:
A’raftakiler, kâfirlerin ileri gelenlerine fakir müminleri göstererek: “- Bunlar, müminlerin zayıfları değil midir ki, siz dünyada bunları tahkir edip onlar Allah’ın rahmetine erişemez (cennete giremez) ler diye yemin ediyordunuz?” derler. O anda fukaraya şöyle denir; “- Cennete girin. Size hiç bir korku yoktur ve siz m
ahzu
n da olacak değilsiniz.”...
Əraf Suresi, 49. Ayet:
(48-49) Burclarda olanlar, simalarindan tanidiklari adamlara «Toplulugunuz, topladiginiz mal ve buyukluk taslamalariniz size fayda vermedi Allah'in rahmetine erdirmeyecegine yemin ettikleriniz bunlar miydi? Oysa Allah onlara soyle der: «Cennete girin, size korku yoktur, sizler m
ahzu
n da olmayacaksiniz.»...
Əraf Suresi, 49. Ayet:
(48-49) Burçlarda olanlar, simalarından tanıdıkları adamlara; Topluluğunuz, topladığınız mal ve büyüklük taslamalarınız size fayda vermedi. Allah'ın rahmetine erdirmeyeceğine yemin ettikleriniz bunlar mıydı? Oysa Allah onlara şöyle der: 'Cennete girin, size korku yoktur, sizler m
ahzu
n da olmayacaksınız.'...
Əraf Suresi, 49. Ayet:
Tâ şunlarmıydı o sizin Allah bunları kabil değil rahmetine irdirmez diye yemin ettikleriniz? dedikten sonra berikilere dönüb «girin Cennete size korku yok artık siz m
ahzu
n olacak değilsiniz» demektedirler...
Əraf Suresi, 49. Ayet:
"Kendilerine Tanrı'nın bir rahmet eriştirmeyeceğine yemin ettiğiniz kimseler bunlar mıydı? (Cennettekilere de) Girin cennete. Sizin için korku yoktur ve m
ahzu
n olmayacaksınız."...
Əraf Suresi, 49. Ayet:
«Kendilerini Allahın, rahmetine erdirmeyeceğine yemîn etdiğiniz kimseler bunlar (bu ehl-i cennet) mi idi? Girin cennete. Size hiç bir korku yokdur ve siz m
ahzu
n da olacak değilsiniz». ...
Əraf Suresi, 49. Ayet:
(Yine A'râf ehli:) 'Allah, onları hiçbir rahmete eriştirmeyecek, diye yemînettiğiniz (hor gördüğünüz) kimseler bunlar mı?' (derler). (Sonra A'râf ehline de şöyle denilir:) 'Cennete girin! Size hiçbir korku yoktur ve siz mahzûn olmayacaksınız!'...
Əraf Suresi, 49. Ayet:
Ya o kimseler mi idi ki, «Allah onları rahmetine nâil etmez,» diye yemin ediyordunuz! Cennete giriniz, size ne bir korku vardır ve ne de siz m
ahzu
n olacaksınız....
Əraf Suresi, 49. Ayet:
“Allah'ın rahmetine eriştirmeyeceğine dair yemin ettiğiniz kimseler bunlar mıdır?” (Ve cennet ehline dönerek derler ki): “Girin cennete! Artık size hiçbir korku yoktur, sizler m
ahzu
n da olmayacaksınız. ”...
Əraf Suresi, 49. Ayet:
Bunlar mıydı o sizin, “Allah bunları rahmetine erdirmeyecektir” diye yemin ettikleriniz? derler. -Girin cennete size korku yoktur ve siz, m
ahzu
n da olmayacaksınız!...
Əraf Suresi, 49. Ayet:
«Kendilerine Allah'ın bir rahmet eriştirmeyeceğine yemin ettiğiniz kimseler bunlar mıydı? (Cennettekilere de) Girin cennete. Sizin için hiç bir korku yoktur ve siz m
ahzu
n olmayacaksınız.»...
Əraf Suresi, 93. Ayet:
İmdi, onlardan döndü de dedi ki: «Ey kavmim! Ben Rabbimin risâletlerini muhakkak ki size ulaştırdım ve sizin için nasihatta bulundum. Artık kâfirler olan bir kavme karşı nasıl fazlaca m
ahzu
n olurum?»...
Əraf Suresi, 150. Ayet:
1.
ve lemmâ
: ve olduğu zaman, olunca
2.
recea mûsâ
: Musa (as) döndü
3.
ilâ kavmi-hî
: kavmine
4.
gadbâne
: öfkel...
Tövbə Suresi, 40. Ayet:
1.
illa
: .. dışında, ...'den başka, ancak, hariç
2.
tensurû-hu
: ona yardım edersiniz
3.
fe kad
: o zaman olur, olmuştu
4.
nas...
Tövbə Suresi, 40. Ayet:
O'na sizin yardım etmeniz dışında (etmediğinizde) o zaman Allah, O'na (Resûl'e) yardım etmişti. Kâfir olanlar, O'nu (Mekke'den) çıkardığı (çıkmaya mecbur ettikleri) zaman iki (kişi)nin ikincisi idi. İkisi mağarada iken arkadaşına şöyle demişti: “M
ahzu
n olma! Muhakkak ki; Allah, bizimle beraber.” O zaman Allah, O'nun üzerine sekînetini indirdi.Ve O'nu göremediğiniz bir ordu ile destekledi. Kâfirlerin sözünü sufli kıldı. Ve Allah'ın sözü; O, çok yücedir. Ve Allah; Azîz'dir (üstündür), Hakîm'dir (h...
Tövbə Suresi, 40. Ayet:
Siz ona yardım etmezseniz hatırlayın o zamanı ki kâfirler, onu yurdundan çıkardıkları zaman yardım etmişti ona. O, iki kişinin ikincisiydi ancak ve hani ikisi de mağaradaydılar, arkadaşına, m
ahzu
n olma demişti, şüphe yok ki Allah, bizimle berâberdir. Şüphe yok ki Allah, ona mânevî bir kuvvet ve huzur vermişti ve onu, sizin görmediğiniz ordularla kuvvetlendirmişti ve kâfir olanların sözlerini alçaltmıştı, Allah'ın sözüyse zâten yüceydi ve Allah, her şeye üstündür, hüküm ve hikmet sâhibidir....
Tövbə Suresi, 40. Ayet:
Gerçekten Allâh O'na yardım etmiştir, siz O'na yardım etmeseniz de! Hani hakikat bilgisini inkâr edenler O'nu (yurdundan) çıkmak zorunda bıraktıklarında; O, ikinin ikincisi (iki kişiden biri) idi! Hani onlar (Hz. Rasûlullah ve Hz. Ebu Bekr) mağarada idiler. . . Hani arkadaşına: "M
ahzu
n olma, muhakkak ki Allâh bizimle beraberdir (mâiyet sırrına işaret ediyordu)" diyordu. . . Allâh, sekinetini (güven duygusuyla oluşan sakinlik) O'nun üzerine inzâl etmiş ve O'nu görmediğiniz ordularla desteklemişti...
Tövbə Suresi, 40. Ayet:
Eğer siz, Peygambere yardım etmezseniz, Allah vaktiyle ona yardım ettiği gibi yine eder. Hani Mekke kâfirleri onu Mekke’den çıkardıklarında, ikinin ikincisi (Peygamberin arkadaşı Hz. Ebu Bekir) ile (Sevr dağında) mağaradaydılar. O vakit Peygamber, arkadaşına şöyle diyordu: “- M
ahzu
n olma, zira Allah’ın yardımı bizimle beraberdir.” Nihayet Allah Peygamberin (veya Ebû Bekirin) üzerine mânevi huzurunu indirdi ve onu, görmediğiniz ordularla kuvvetlendirdi. Böylece küfredenlerin kelimesini (şirk dâva...
Tövbə Suresi, 40. Ayet:
Eğer siz ona yardım etmezseniz biliyorsunuz â Allah ona yardım etti: o küfr edenler onu çıkardığı sıra ikinin biri iken, ikisi ğârdeler iken, ki o lâhzada arkadaşına «m
ahzu
n olma çünkü Allah bizimle beraber diyordu, derken Allah onun üzerine sekinetini indirdi. Onu da görmediğiniz ordularla te'yid buyurdu da öyle yaptı ki o küfredenlerin kelimesini en alçak etti, Allahın kelimesi ise en yüksek o, öyle ya Allah bir azîz hakîmdir...
Tövbə Suresi, 40. Ayet:
Eğer siz O'na yardım etmezseniz muhakkak ki, Allah Teâlâ O'na yardım etmiştir. O zaman ki, kâfirler O'nu çıkarmışlardı. O ikinin biri bulunuyordu. O ikisi mağarada bulundukları sıra, o vakitte ki, refikine diyordu: «M
ahzu
n olma, şüphe yok ki Allah Teâlâ bizimle beraberdir.» Artık Allah Teâlâ O'nun üzerine sekîneti indirdi ve bunu da görmediğiniz askerlerle teyid buyurdu ve kâfir olanların sözünü alçalttı. Allah Teâlâ'nın kelimesi ise, o en yüksektir. Ve Allah Teâlâ azîzdir, hakîmdir....
Tövbə Suresi, 50. Ayet:
Sana bir güzellik nâsip olunca onları m
ahzu
n eder. Ve eğer sana bir musibet dokunsa, «Biz muhakkak ki, tedbirimizi evvelce almış bulunduk» derler. Ve onlar sevinir bir halde geri dönerler....
Tövbə Suresi, 92. Ayet:
Bir de sana gelince onları bindirmek için senden binek istemişlerdi de sizi bindirecek binek bulamıyorum demiştin; bu uğurda sarfedecek bir şey bulamadıklarından mahzûn olup gözleri yaşlarla dolarak dönmüşlerdi; onlara da suç yok....
Yunus Suresi, 62. Ayet:
1.
e lâ
: öyle değil mi
2.
inne
: muhakkak
3.
evlîyâe allâhi
: Allah'ın dostları
4.
lâ havfun
: korku yoktur
<...
Yunus Suresi, 62. Ayet:
Muhakkak ki Allah'ın evliyasına (dostlarına), korku yoktur. Onlar, m
ahzu
n olmazlar, öyle değil mi?...
Yunus Suresi, 62. Ayet:
Bilin, haberdâr olun ki şüphe yok Allah dostlarına ne korku vardır, ne de m
ahzu
n olur onlar....
Yunus Suresi, 62. Ayet:
Kesinlikle bilin! Allâh Veliyy'lerine korku yoktur ve onlar m
ahzu
n da olmazlar....
Yunus Suresi, 62. Ayet:
Aklınızdan çıkarmayın, Allah dostlarına, Allah’ın emirlerine itaat ederek, otoritesini kabul edenlere, kamu yönetimi ve göreviyle sorumlu, Allah’ın tasarruf sahibi kullarına, her iki dünyada da korku yok. Geride bıraktıkları yakınları ve yapamadıkları şeylerden dolayı m
ahzu
n da olmayacaklar....
Yunus Suresi, 62. Ayet:
Haberiniz olsun; Allah'ın velileri, onlar için korku yoktur, m
ahzu
n da olmayacaklardır....
Yunus Suresi, 62. Ayet:
Biliniz ki, Allah’ın velileri (şeriata tam olarak bağlı kulları) için hiç bir korku yoktur ve onlar m
ahzu
nda olmıyacaklardır....
Yunus Suresi, 62. Ayet:
Uyan! ki Allahın evliyası ne üzerlerine korku vardır ne de onlar m
ahzu
n olurlar...
Yunus Suresi, 62. Ayet:
Uyan! Allah dostlarına ne korku vardır, ne de onlar m
ahzu
n olurlar!...
Yunus Suresi, 62. Ayet:
Açın gözünüzü! Allah'ın dostları üzerine ne korku vardır, ne de onlar m
ahzu
n olurlar....
Yunus Suresi, 62. Ayet:
Haberiniz olsun; Tanrı'nın velileri, onlar için korku yoktur, m
ahzu
n da olmayacaklardır....
Yunus Suresi, 62. Ayet:
Haberiniz olsun ki Allahın velî (kul) lan için hiç bir korku yokdur. Onlar m
ahzu
n da olacak değillerdir. ...
Yunus Suresi, 62. Ayet:
Dikkat edin! Şübhesiz, Allah’ın velî (kul)larına hiçbir korku yoktur ve onlar m
ahzu
n (da) olmayacaklardır....
Yunus Suresi, 62. Ayet:
Dikkat edin, Allah dostlarında hiç bir korku yoktur. Onlar, m
ahzu
n da olacak değillerdir....
Yunus Suresi, 62. Ayet:
Haberiniz olsun ki, muhakkak Allah Teâlâ'nın velîleri için bir korku yoktur ve onlar m
ahzu
n da olmayacaklardır....
Yunus Suresi, 62. Ayet:
İyi bilin ki, Allah'ın veli kulları için hiçbir korku yoktur, onlar m
ahzu
n da olmayacaklar....
Yunus Suresi, 62. Ayet:
Haberiniz olsun; Allah'ın velileri, onlar için korku yoktur, onlar m
ahzu
n olacak değildirler....
Yunus Suresi, 65. Ayet:
Ve lâ y
ahzu
nke kavluhum, innel izzete lillâhi cemîâ(cemîan), huves semîul alîm(alîmu). ...
Yunus Suresi, 65. Ayet:
1.
ve lâ y
ahzu
n-ke
: ve seni üzmesin, m
ahzu
n olma
2.
kavlu-hum
: onların sözleri
3.
inne el izzete
: muhakkak ki izzet
4.
lillâ...
Yunus Suresi, 65. Ayet:
Onların sözü m
ahzu
n etmesin seni. Şüphe yok ki üstünlük, yücelik Allah'ındır. Odur duyan, bilen....
Yunus Suresi, 65. Ayet:
Onların sözü seni m
ahzu
n etmesin. . . Muhakkak ki izzet tümüyle Allâh'ındır. . . O Semi'dir, Aliym'dir....
Yunus Suresi, 65. Ayet:
Onların incitici sözleri seni üzmesin, seni m
ahzu
n etmesin. İzzet ve şeref, kudret ve hükümranlık bütünüyle Allah’a aittir. O her şeyi işitiyor, her şeyi görüyor....
Yunus Suresi, 65. Ayet:
Ötekilerin lâfları seni mahzûn etmesin, çünkü ızzet, hep Allâhındır, o hepsini işitiyor, hepsini biliyor...
Yunus Suresi, 65. Ayet:
Ve onların lâkırdıları seni m
ahzu
n etmesin. Şüphe yok ki, bütün izzet Allah Teâlâ'nındır. O kemaliyle işiticidir ve bilicidir....
Hud Suresi, 36. Ayet:
Ve Nûh'a vahyolundu ki, «Muhakkak kavminden imân etmeyecektir, ancak cidden imân etmiş olanlar müstesna. Artık yapar oldukları şey ile m
ahzu
n olma.»...
Hud Suresi, 102. Ayet:
Ve kezâlike
ahzu
rabbike izâ ehazel kurâ ve hiye zâlimeh(zâlimetun), inne ahzehû elîmun şedîd(şedîdun)....
Hud Suresi, 102. Ayet:
1.
ve kezâlike
: ve onun gibi, böyle, böylece
2.
ahzu
: yakalaması, alması
3.
rabbi-ke
: senin Rabbin
4.
izâ
: old...
Yusif Suresi, 13. Ayet:
Kâle innî le y
ahzu
nunî en tezhebû bihî ve ehâfu en ye’kulehuz zi’bu ve entum anhu gâfilûn(gâfilûne)....
Yusif Suresi, 13. Ayet:
1.
kâle
: dedi
2.
in-nî
: muhakkak ben
3.
le y
ahzu
nu-nî
: mutlaka, gerçekten beni üzer m
ahzu
n eder
4.
en tezhebû
:...
Yusif Suresi, 13. Ayet:
(Babası) şöyle dedi: “Onunla gitmeniz muhakkak ki; gerçekten beni m
ahzu
n eder. Ve ben, siz ondan gâfilken, onu bir kurdun yemesinden korkarım.”...
Yusif Suresi, 13. Ayet:
Beni, dedi: onu götürmeniz her halde m
ahzu
n eder ve korkarım ki onu kurt yer de haberiniz olmaz...
Yusif Suresi, 13. Ayet:
Dedi ki: «O'nu alıp götürmeniz şüphesiz ki beni m
ahzu
n eder. Ve siz ondan gâfil bulunduğunuz halde O'nu kurdun yemesinden korkarım.»...
Yusif Suresi, 69. Ayet:
Ve Yusuf'un huzuruna girdikleri zaman, kardeşini yanına alıverdi. Ve dedi ki: «Şüphe yok ben senin kardeşinim, artık yapar oldukları şeyden dolayı m
ahzu
n olma.»...
Yusif Suresi, 86. Ayet:
(Ya'kub da): «Ben (taşan) kedirimi, m
ahzu
nluğumu yalınız Allaha şikâyet ediyorum. Ben Allah tarafından sizin bilmeyeceğiniz (nice) şeyleri de biliyorum» dedi. ...
İbrahim Suresi, 21. Ayet:
Ve hepsi Allah Teâlâ'nın huzuruna çıkmış olacaklardır. Artık zayıflar, kendilerini büyük görmekte bulunmuş olanlara diyecekler ki: Muhakkak biz size tâbi olmuştuk, şimdi siz Allah'ın azabından bir şeyi bizden bertaraf edebilir misiniz? (Onlar da) derler ki: Allah Teâlâ, bize hidâyet etse idi, elbette sizi hidâyete dâvet ederdik. Bizim için şimdi (fazla m
ahzu
n olsak da, sabretsek de) müsavîdir. Bizim için bir sığınacak yer yoktur....
Hicr Suresi, 69. Ayet:
Allah'tan çekinin de mahzûn etmeyin beni....
Hicr Suresi, 88. Ayet:
1.
lâ temuddenne
: uzatma (dikme, uzun uzun bakma)
2.
ayneyke
: iki gözünü
3.
ilâ
: e
4.
mâ metta'nâ
: yararlandır...
Hicr Suresi, 88. Ayet:
Onlardan bir kısmına çifter çifter (bol bol) met'a olarak verdiğimiz şeylere gözlerini dikme. Onlar için m
ahzu
n olma. Mü'minlere (kalplerine îmân yazılmış olan kimselere) kanatlarını indir (mutevazi ol, himaye et)....
Hicr Suresi, 88. Ayet:
Kâfirlerden bir kısmını faydalandırdığımız şeylerde sakın gözün kalmasın. Onlara karşı m
ahzu
n olma ve mü’minlere (şefkat) kanadını indir....
Hicr Suresi, 88. Ayet:
Sakın o kâfirlerden bir takımlarını zevkıyap ettiğimiz şeylere göz atma ve onlara karşı m
ahzu
n olma da mü'minlere kanadını indir...
Hicr Suresi, 88. Ayet:
Sakın onlardan bazı sınıfları faidelendirmiş olduğumuz şeylere iki gözünü uzatma ve onlara karşı m
ahzu
n olma ve mü'minler için kanatlarını indir....
Nəhl Suresi, 127. Ayet:
1.
vasbır (ve ısbır)
: ve sabret
2.
ve mâ
: ve değildir
3.
sabru-ke
: senin sabrın
4.
illâ
: ancak, yalnız, den ba...
Nəhl Suresi, 127. Ayet:
Sabret! Senin sabrın sadece Allah iledir (Allah'ın tasarrufu iledir). Onların yüzünden m
ahzu
n olma ve onların kurdukları tuzaklar sebebiyle sıkılma (sıkıntı içinde olma)....
Nəhl Suresi, 127. Ayet:
Güven ve dayan! Senin sabrın, yalnızca Allâh'ladır! Onlar üzerine m
ahzu
n olma! Kurmakta oldukları tuzaklarından sıkıntı duyma!...
Nəhl Suresi, 127. Ayet:
Ey Rasûlüm, sabret; senin sabrın da ancak Allah’ın yardımı iledir. Kâfirlerin yüz çevirmesinden m
ahzu
n olma ve yaptıkları hileden de telâş edip sıkıntıya düşme....
Nəhl Suresi, 127. Ayet:
Sabret, sabrın da ancak Allahın ınayetiledir, ve onlara karşı m
ahzu
n olma, yaptıkları mekirden telâş da etme...
Nəhl Suresi, 127. Ayet:
Ve sabret ve senin sabrın da ancak Allah'ın inâyetiyledir ve onlara karşı m
ahzu
n olma ve yapar oldukları hilekârane hareketten dolayı üzüntüye düşme....
Nəhl Suresi, 127. Ayet:
Sabret! Senin sabrın da ancak Allah’ın yardımı iledir. Kâfirlerin yüz çevirmelerinden m
ahzu
n olma, yaptıkları hilelerden dolayı da telaş edip darlanma....
İsra Suresi, 20. Ayet:
Kullen numiddu hâulâi ve hâulâi min atâi rabbik(rabbike), ve mâ kâne atâu rabbike mahzûrâ(mahzûren)....
İsra Suresi, 20. Ayet:
1.
kullen
: herkes, hepsi
2.
numiddu
: yardım ederiz, arttırırız, veririz
3.
hâulâi
: bunlar
4.
ve hâulâi
: ve bun...
İsra Suresi, 20. Ayet:
Bunları herkese (dünyayı isteyene de ahireti isteyene de) veririz. Ve bunlar, Rabbinin atâ (ihsan)larındandır. Rabbinin atâları (ihsanları) m
ahzu
r (sınırlı, kısıtlı, men edilmiş) değildir....
İsra Suresi, 22. Ayet:
Lâ tec’al meallâhi ilâhen âhare fe tak’ude mezmûmen mahzûlâ(mahzûlen)....
İsra Suresi, 22. Ayet:
1.
lâ tec'al
: kılma, yapma, edinme
2.
meallâhi (mea allâhi)
: Allah ile beraber
3.
ilâhen
: bir ilâh
4.
âhare
: b...
İsra Suresi, 22. Ayet:
Allahın ma'ıyyetinde diğer bir ilâh yapma ki mezmum, m
ahzu
l kalmıyasın...
İsra Suresi, 57. Ayet:
Ulâikellezîne yed’ûne yebtegûne ilâ rabbihimul vesîlete eyyuhum akrebu ve yercûne rahmetehu ve yehâfûne azâbeh(azâbehu), inne azâbe rabbike kâne mahzûrâ(mahzûren). ...
İsra Suresi, 57. Ayet:
1.
ulâikellezîne (ulâike ellezîne)
: işte onlar
2.
yed'ûne
: davet ediyorlar, çağırıyorlar
3.
yebtegûne
: talep ediyorlar, arıyorlar
4.
Məryəm Suresi, 24. Ayet:
1.
fe
: böylece, o zaman
2.
nâdâ-hâ
: ona seslendi
3.
min tahti-hâ
: onun altından, alt yanından
4.
ellâ
: olma
Məryəm Suresi, 24. Ayet:
O zaman onun (Hz. Meryem'in) alt yanından, ona “m
ahzu
n olma (üzülme)” diye bir nida (geldi): “Rabbin, senin alt yanından bir su yolu kıldı (oluşturdu).”...
Məryəm Suresi, 24. Ayet:
Uzaktan bir ses geldi ona: Mahzûn olma, Rabbin, ayağının altından bir ırmak akıttı....
Məryəm Suresi, 24. Ayet:
Onun altından bir ses: "M
ahzu
n olma, Rabbin senin alt tarafında bir dere oluşturdu" diye nida etti....
Məryəm Suresi, 24. Ayet:
Derken ona altından nida etti: sakın m
ahzu
n olma, rabbın senin altında bir su arkı vücûde getirdi...
Məryəm Suresi, 24. Ayet:
Derken ona aşağısından nidâ etti ki: «Sakın m
ahzu
n olma. Muhakkak ki, Rabbin senin alt yanından bir su cetveli vücuda getirdi.»...
Taha Suresi, 40. Ayet:
1.
iz temşî
: yürümüştü
2.
uhtu-ke
: senin kızkardeşin
3.
fe
: böylece, o zaman
4.
tekûlu
: söylüyor
Taha Suresi, 40. Ayet:
Kızkardeşin (seni izleyerek) yürüyordu. (Seni saraya aldıkları zaman onlara şöyle) diyordu: “Size, ona kefil olacak (emzirip, bakacak) birisine delil olayım mı (bulmanızda yardım edeyim mi)? Böylece seni, annene döndürdük. Onun, gözü aydın olsun ve m
ahzu
n olmasın diye. Ve birisini öldürmüştün. O zaman (da) seni, gamdan (üzüntüden) kurtarmıştık. Ve seni, sınavlarla imtihan ettik. Böylece Medyen halkı içinde senelerce kaldın. Sonra kaderin gereği (takdir edilen zamanda buraya) geldin ya Musa!...
Taha Suresi, 40. Ayet:
O vakıt hemşiren gidiyor da diyordu: «ona iyi bakacak birini buluvereyim mi size?» Bu suretle seni anana iade ettik ki gözü aydın olsun da m
ahzu
n olmasın, hem bir adam öldürdün de seni gamdan kurtardık, ve türlü mihnetlerle seni imtihan ettik bu sebeble senelerce Ehli Medyen içinde kaldın, sonra da bir kader üstüne geldin ya Musâ...
Taha Suresi, 40. Ayet:
«O vakit ki, hemşiren gidip de diyordu ki: «O'na bakacak bir kimse için size delâlet edeyim mi?» Artık seni validene döndürdük ki gözü aydın olsun da m
ahzu
n olmasın. Ve sen bir şahsı öldürdün. Sonra seni o gamdan kurtardık ve seni fitneden fitneye uğratmıştık. Sonra Medyen ahalisi arasında senelerce eğleştik. Sonra da ey Mûsa! Mukadder olduğu üzere (bu muayyen zamana) geliverdik.»...
Taha Suresi, 86. Ayet:
Artık Mûsa, kavminin yanına gazaplı bir halde m
ahzu
n olarak avdet etti. Dedi ki: «Ey kavmim! Size Rabbiniz güzel bir vaad ile vaadetmiş değil mi idi? Yoksa üzerinize zaman mı uzadı? Yoksa Rabbinizden üzerinize bir gazap hulûlunu mu arzu ettiniz ki, bana olan vaadinize muhalefette bulundunuz?»...
Ənbiya Suresi, 103. Ayet:
Lâ y
ahzu
nuhumul fezeul ekberu ve tetelakkâhumul melâikeh(melâiketu), hâzâ yevmukumullezî kuntum tûadûn(tûadûne)....
Ənbiya Suresi, 103. Ayet:
1.
lâ y
ahzu
nu-hum
: onları m
ahzu
n etmez
2.
el feze
: korku, dehşet
3.
el ekberu
: en büyük
4.
ve tetelakkâ-hum
: v...
Ənbiya Suresi, 103. Ayet:
O en büyük dehşet (korku), onları m
ahzu
n etmez. Ve melekler, onları karşılar (ve derler ki): “Bu, sizin vaadolunduğunuz gününüzdür.”...
Ənbiya Suresi, 103. Ayet:
O en büyük korku (Sûr’a son üfürülüş anı), bunları m
ahzu
n etmiyecek ve kendilerini melekler şöyle (demekle) karşılayacaklar: “- İşte bu, size dünyada vaad olunan (mutlu) gününüzdür!...”...
Ənbiya Suresi, 103. Ayet:
O fezeı ekber bunları m
ahzu
n etmiyecek ve bunları Melekler şöyle karşılayacaklar: bu işte sizin o gününüz ki va'dolunuyordunuz...
Ənbiya Suresi, 103. Ayet:
O büyük korku bunları m
ahzu
n etmeyecek ve bunları melekler şöyle karşılayacaklar: «İşte bu size va'dedilen gününüzdür.»...
Ənbiya Suresi, 103. Ayet:
Onları en büyük korku m
ahzu
n etmez ve onları melekler istikbal ederler. (Ve onlara derler ki:) «İşte bu, sizin vaadolunur olduğunuz gününüzdür.»...
Nur Suresi, 29. Ayet:
İçinde oturulmayan fakat sizin faydalanma hakkınız bulunan evlere girmenizde m
ahzu
r yoktur. Ama hiç unutmayın ki Allah açığa vurduğunuz ve gizlediğiniz her şeyi bilir....
Nur Suresi, 58. Ayet:
Ey müminler! Ellerinizin altında bulunan (köle ve cariyeleriniz) ve içinizden henüz ergenlik çağına girmemiş olanlar, sabah namazından önce, öğleyin soyunduğunuz vakit ve yatsı namazından sonra (yanınıza gireceklerinde) sizden üç defa izin istesinler. Bunlar, mahrem (kapanmamış) halde bulunabileceğiniz üç vakittir. Bu vakitlerin dışında ne sizin için ne de onlar için bir m
ahzu
r yoktur. Birbirinizin yanına girip çıkabilirsiniz. İşte Allah âyetleri size böyle açıklar. Allah, (her şeyi) bilendir, h...
Nur Suresi, 58. Ayet:
Ey iman edenler, meşrû şekilde sahip olduğunuz, üzerlerinde meşrû haklarınız ve otoriteniz ve kendileriyle düzgün insanî münasebetleriniz olan köle ve câriyeleriniz, sizden henüz ergenlik çağına girmemiş olanlar, sabah namazından önce, öğleyin soyunduğunuz vakit ve yatsı namazından sonra, yanınıza girmek istediklerinde, sizden üç defa izin istesinler. Bu vakitler, mahrem halde bulunabileceğiniz üç vakittir. Bu vakitlerin dışında sizin için de onlar için de bir m
ahzu
r yoktur. Birbirinizin yanına ...
Nur Suresi, 58. Ayet:
Ey müminler! Ellerinizin altında bulunan (köle ve cariyeleriniz) ve içinizden henüz ergenlik çağına girmemiş olanlar, sabah namazından önce, öğleyin soyunduğunuz vakit ve yatsı namazından sonra (yanınıza gireceklerinde) sizden üç defa izin istesinler. Bunlar, mahrem (kapanmamış) halde bulunabileceğiniz üç vakittir. Bu vakitlerin dışında ne sizin için ne de onlar için bir m
ahzu
r yoktur. Birbirinizin yanına girip çıkabilirsiniz. İşte Allah âyetleri size böyle açıklar. Allah, (her şeyi) bilendir, h...
Nur Suresi, 58. Ayet:
Ey iman edenler! Ellerinizin altında bulunan (köle ve cariyeleriniz) ve içinizden henüz erginlik çağına girmemiş olanlar, sabah namazından önce, öğleyin soyunduğunuz vakit ve yatsı namazından sonra (yanınıza gireceklerinde) sizden üç defa izin istesinler. Bunlar mahrem halde bulunabileceğiniz üç vakittir. Bu vakitlerin dışında ne sizin için, ne de onlar için bir m
ahzu
r yoktur. (Birbirinizin yanına girip çıkabilirsiniz.) İşte Allah, âyetlerini size böyle açıklar. Allah her şeyi bilendir, hüküm ve...
Nur Suresi, 58. Ayet:
Ey iman edenler! Ellerinizin altında bulunan köle ve hizmetçileriniz ile içinizden henüz bülûğa ermemiş çocuklarınız, odanıza girmek için şu üç vakitte sizden izin istesinler: Sabah namazından önce, öğle vakti istirahat için elbiselerinizi çıkardığınız zaman ve bir de yatsı namazından sonra. İşte bu üç vakit, mahremiyet vakitlerinizdir. Ama bunların dışında izinsiz girmelerinde ne sizin için ne de onlar için bir m
ahzu
r yoktur.Çünkü sizin birbirinizin yanına girip çıkmanız kaçınılmazdır. İşte All...
Nur Suresi, 61. Ayet:
Meşrûiyyet sınırları içinde, âmânın, topalın, hastanın teklifsiz, tekellüfsüz davranışlarında bir m
ahzu
r, bir günah olmadığı gibi, onlara güven, yardım ve dayanışma da, katı kurallara tâbi değildir. Onların ihtiyaçları esirgenmez. Sizin de, kendi evlerinizden, babalarınızın evlerinden, annelerinizin evlerinden, erkek kardeşlerinizin evlerinden, kız kardeşlerinizin evlerinden, amcalarınızın evlerinden, halalarınızın evlerinden, dayılarınızın evlerinden, teyzelerinizin evlerinden veya sahiplerini...
Nur Suresi, 61. Ayet:
Âmâya güçlük yoktur. Topala güçlük yoktur. Hastaya güçlük yoktur. Sizin için de, gerek kendi evlerinizden, gerek babalarınızın evlerinden, annelerinizin evlerinden, erkek kardeşlerinizin evlerinden, kız kardeşlerinizin evlerinden, amcalarınızın evlerinden, halalarınızın evlerinden, dayılarınızın evlerinden, teyzelerinizin evlerinden veya anahtarları elinizde bulunan evlerden veya dostlarınızın evlerinden yemenizde bir m
ahzu
r yoktur. Toplu halde veya ayrı ayrı yemenizde de bir vebal yoktur. Evler...
Nur Suresi, 61. Ayet:
Görme özürlü, topal veya hasta gibi özürlülerin sizin evlerinizden yemek yemelerinde m
ahzu
r olmadığı gibi, sizin de eşlerinize yahut çocuklarınıza ait evlerinizden, babalarınızın evlerinden, annelerinizin evlerinden, erkek kardeşlerinizin, kız kardeşlerinizin evlerinden, amcalarınızın evlerinden, halalarınızın evlerinden, dayılarınızın evlerinden, teyzelerinizin evlerinden yahut anahtarları size bırakılıp sahip çıkmanız istenen yerlerden veya arkadaşlarınızın evlerinden yemek yemenizde m
ahzu
r yo...
Şüəra Suresi, 87. Ayet:
1.
ve lâ tuhzi-nî
: ve beni utandırma, alçaltma, perişan etme, m
ahzu
n etme
2.
yevme
: gün
3.
yûb'asûne
: beas edilirler, diriltilirler
...
Şüəra Suresi, 87. Ayet:
Ve beas günü (yeniden dirilme günü, kıyâmet günü) beni m
ahzu
n etme....
Nəml Suresi, 70. Ayet:
1.
ve lâ tahzen
: ve m
ahzu
n olma, üzülme
2.
aleyhim
: onlara, onlar için
3.
ve lâ tekun
: ve sen olma
4.
fî
: için...
Nəml Suresi, 70. Ayet:
Ve artık onlara üzülme (onlar için m
ahzu
n olma)! Ve onların kurduğu tuzaklardan (onların yaptığı hilelerden) bir sıkıntı içinde olma!...
Nəml Suresi, 70. Ayet:
Onlar üzerine m
ahzu
n olma. . . Kurmakta oldukları hilelerinden sıkıntı da duyma!...
Nəml Suresi, 70. Ayet:
(Ey Rasûlüm, inkârlarından ve yüz çevirmelerinden dolayı) onlara karşı m
ahzu
n olma ve yaptıkları hilelerden ötürü bir sıkıntıya düşme....
Nəml Suresi, 70. Ayet:
Ve onlara karşı m
ahzu
n olma, yaptıkları mekirlerden bir darlığa da düşme...
Nəml Suresi, 70. Ayet:
(Habibim!) Onlara karşı m
ahzu
n olma, kurmakta oldukları tuzaklardan ötürü de sıkıntı duyma!...
Nəml Suresi, 70. Ayet:
Ve onlara karşı m
ahzu
n olma ve onların hilelerinden dolayı bir darlığa düşme....
Qəsəs Suresi, 7. Ayet:
Ve Musa (A.S)'ın annesine şöyle vahyettik: "Onu emzirmesini ve onun için korktuğu zaman onu nehre atmasını (bırakmasını). Ve sen korkma, m
ahzu
n olma (üzülme). Muhakkak ki Biz, onu sana döndüreceğiz. Ve onu mürselinlerden (resûllerden) kılacağız."...
Qəsəs Suresi, 7. Ayet:
Musa'nın anasına şöyle vahyettik: "Onu emzir. . . Onun hakkında korktuğunda da Onu nehre (Nil'e) bırak. . . Korkma, m
ahzu
n olma! Muhakkak ki biz Onu sana geri döndüreceğiz ve Onu Rasûllerden kılacağız. "...
Qəsəs Suresi, 7. Ayet:
O esnada Musânın anasına şu vahyi verdik: onu emzir, derken aleyhinde bir korku hissettin mi o vakıt onu deryaya bırakıver, hem korkma ve m
ahzu
n olma, biz muhakkak onu sana iade edeceğiz ve kendisini mürselînden yapacağız...
Qəsəs Suresi, 7. Ayet:
Mûsa'nın validesine de ilham ettik ki: «O'nu emzir, O'nun üzerine korkunca da O'nu denize bırak ve korkma ve m
ahzu
n olma, şüphe yok ki, Biz O'nu sana geri döndüreceğiz ve O'nu peygamberlerden kılacağız.»...
Qəsəs Suresi, 13. Ayet:
1.
fe
: artık
2.
redednâ-hu
: onu geri verdik, iade ettik
3.
ilâ ummi-hi
: onun annesine
4.
key
: için
<...
Qəsəs Suresi, 13. Ayet:
Böylece onu annesine geri verdik, gözü aydın olsun ve m
ahzu
n olmasın ve Allah'ın vaadinin hak olduğunu bilsin diye. Ve lâkin onların çoğu bilmezler....
Qəsəs Suresi, 13. Ayet:
Derken, gözü aydın olsun, ışıklansın ve mahzûn olmasın ve Allah'ın vaadettiği şeyin, şüphesiz gerçek olduğunu bilsin diye tekrar anasına verdik onu, fakat insanların çoğu bilmez....
Qəsəs Suresi, 13. Ayet:
Nihayet Onu anasına geri döndürdük ki, gözü aydın olsun, m
ahzu
n olmasın ve bilsin ki, Allâh'ın vaadi Hak'tır. . . Fakat onların çoğu bilmezler....
Qəsəs Suresi, 13. Ayet:
Artık O'nu validesine döndürdük ki, gözü aydın olsun ve m
ahzu
n olmasın ve bilmiş olsun ki, Allah'ın vaadi şüphe yok ki haktır, velâkin onların çoğu bilmezler....
Ənkəbut Suresi, 33. Ayet:
1.
ve lemmâ
: ve olduğu zaman
2.
en câet
: gelmesi
3.
rusulu-nâ
: bizim resûllerimiz
4.
lûtan
: Lut
Ənkəbut Suresi, 33. Ayet:
Ve resûllerimiz Lut (A.S)'a geldiği zaman üzüldü, telâşlandı ve onlarla içi daraldı. (Resûller): "Korkma ve m
ahzu
n olma (üzülme). Muhakkak ki biz, seni ve hanımın hariç, aileni mutlaka kurtaracağız. (Senin hanımın) geride kalanlardan olacak." dediler....
Ənkəbut Suresi, 33. Ayet:
Rasûllerimiz Lût'a geldiklerinde onlar yüzünden fena oldu; onlardan dolayı (olacaklardan dolayı) içi daraldı. . . (Rasûllerimiz de) dediler ki: "Korkma, m
ahzu
n olma! Doğrusu biz seni ve senin aileni kurtaracağız. . . Karın müstesna; o geride kalanlardan oldu. "...
Ənkəbut Suresi, 33. Ayet:
Ve o vakit ki, elçilerimiz Lût'a geldi. Onlar ile kederlendi ve onlar sebebiyle takatı darlaştı. Ve dediler ki: «Korkma ve mahzûn olma, şüphe yok ki, seni ve ehlini necâta erdireceğiz, yalnız zevcen müstesna. O geride kalanlardan oldu.»...
Loğman Suresi, 23. Ayet:
Ve men kefere fe lâ y
ahzu
nke kufruh(kufruhu), ileynâ merciuhum fe nunebbiuhum bi mâ amil(amilû), innallâhe alîmun bi zâtis sudûr(sudûri)....
Loğman Suresi, 23. Ayet:
1.
ve men
: ve kim
2.
kefere
: inkâr etti
3.
fe
: o zaman
4.
lâ y
ahzu
n-ke
: seni m
ahzu
n etmesin
Loğman Suresi, 23. Ayet:
Ve kim inkâr ederse, onun küfrü seni m
ahzu
n etmesin (üzmesin)! Onların dönüşü, Bize'dir. Böylece yaptıkları şeyleri (amelleri) onlara haber vereceğiz. Muhakkak ki Allah, sinelerde olanı en iyi bilendir....
Loğman Suresi, 23. Ayet:
Kim de inkâr ederse, onun inkârı seni m
ahzu
n etmesin! Onların dönüşleri bizedir, yaptıkları şeyleri kendilerinden haber vereceğiz. . . Muhakkak ki Allâh, içinizdekilerin, Esmâ'sıyla Zâtı olarak Aliym'dir....
Loğman Suresi, 23. Ayet:
Kim de küfrederse artık onun küfrü seni m
ahzu
n etmesin, onlar dönüb bize gelecekler o vakıt biz onlara bütün yaptıklarını haber vereceğiz, her halde Allah, bütün sînelerin künhünü bilir...
Loğman Suresi, 23. Ayet:
Ve kim de küfre düşerse artık onun küfrü seni m
ahzu
n etmesin. Onların dönüşleri Bize'dir. Artık onlara ne işler yapmış olduklarını haber vereceğiz. Şüphe yok ki Allah sinelerde (gizli) olanı hakkıyla bilicidir....
Zümər Suresi, 61. Ayet:
1.
ve yuneccî
: ve kurtarır
2.
allâhu
: Allah
3.
ellezîne
: onlar
4.
ittekav
: takva sahibi oldular
Zümər Suresi, 61. Ayet:
Ve Allah, takva sahiplerini, feyz sahibi olmaları (kendilerine sekînet nuru ulaşması) sebebiyle kurtarır. Onlara kötülük (azap) dokunmaz. Ve onlar m
ahzu
n da olmazlar....
Zümər Suresi, 61. Ayet:
Allah, kendisinden çekinenleri, kurtuluşlarına sebep olan şeyle kurtarır, onlar, bir kötülüğe uğramazlar ve m
ahzu
n da olmazlar....
Zümər Suresi, 61. Ayet:
Allah, takvâ sahiplerini kurtuluşa erdirir. Onlara hiçbir fenalık dokunmaz. Onlar m
ahzu
n da olmazlar....
Zümər Suresi, 61. Ayet:
Allâh korunanları, açığa çıkardıkları başarılarla kurtuluşa erdirir! Onlara kötülük dokunmaz ve onlar m
ahzu
n da olmazlar....
Zümər Suresi, 61. Ayet:
Allah, takva sahiblerini imanları sebebiyle kurtuluşa erdirir. Onlara fenalık dokunmaz ve onlar m
ahzu
n da olmazlar....
Zümər Suresi, 61. Ayet:
Allah, takvâ sahiplerini esenliğe kavuşturup kurtuluşa erdirir. Onlara hiçbir fenalık dokunmaz. Onlar m
ahzu
n da olmazlar....
Zümər Suresi, 61. Ayet:
Korunan müttekıyleri ise Allah muradlarınca necata çıkarır, onlara fenalık dokunmaz ve onlar değildir m
ahzu
n olacaklar...
Zümər Suresi, 61. Ayet:
Allah (şirkden) sakınanları, umduklarına nâiliyyetlerine sebeb olan (iyi amel ve hareketleri) ile selâmete erdirir. Onlara (cismen) hiçbir fenalık dokunmaz. Onlar (kalben) m
ahzu
n da olmazlar. ...
Zümər Suresi, 61. Ayet:
Allah (günahlardan) sakınanları ise, kurtuluş vesîleleri (olan sâlih amelleri)sebebiyle (kendi lütfundan) kurtarır. Onlara kötülük dokunmaz, onlar m
ahzu
n da olmazlar....
Zümər Suresi, 61. Ayet:
Ve Allah, ittikada bulunmuş olanları calib-i felâh olan amelleri sebebiyle necâta erdirir, onlara kötülük dokunmaz ve onlar m
ahzu
n da olmazlar....
Zümər Suresi, 61. Ayet:
Allah takvâ sahiplerini imanları (ve amelleri) sebebiyle kurtuluşa erdirir. Onlara hiçbir kötülük dokunmaz, onlar m
ahzu
n da olmazlar....
Fussilət Suresi, 30. Ayet:
1.
inne
: muhakkak
2.
ellezîne
: onlar
3.
kâlû
: dediler
4.
rabbu-nâ
: Rabbimiz
Fussilət Suresi, 30. Ayet:
Muhakkak ki: “Rabbimiz Allah'tır.” deyip, sonra (da) istikamet üzere olanlara (Allah'a yönelip dîni ikame edenlere) melekler inerler: “Korkmayın ve m
ahzu
n olmayın. Ve vaadolunduğunuz cennetle sevinin!” (derler)....
Fussilət Suresi, 30. Ayet:
Gerçekten de, Rabbimiz Allah'tır dedikten sonra da dosdoğru hareket edenlere melekler indiririz de sakın korkmayın ve mahzûn olmayın ve müjdelenin, sevinin size vaadedilen cennetle deriz....
Fussilət Suresi, 30. Ayet:
Muhakkak ki: "Rabbimiz, Allâh'tır" deyip sonra bilfiil o doğrultuda yaşayanların üzerine melekler tenezzül eder (ilâhî sıfatların Cemâl kuvveleri zâhir olur ki, bu şu demektir): "Korkmayın, m
ahzu
n olmayın ve vadolunduğunuz cennetiniz ile sevinin. . . "...
Fussilət Suresi, 30. Ayet:
Gerçekten: “- Rabbimiz Allah’dır.” deyib de sonra sebat gösterenler (ve salih amel işliyenler var ya), onların üzerine (ölüm anında veya dehşet halinde): “- Korkmayın, m
ahzu
n olmayın. Vaad olunduğunuz cennetle neşelenin.” diye melekler inecektir....
Fussilət Suresi, 30. Ayet:
Haberiniz olsun ki «rabbımız Allah» deyip de sonra doğru gidenler yok mu onların üzerlerine şöyle melekler iner: korkmayın, m
ahzu
n olmayın va'dolunup durduğunuz Cennet ile neş'eyâb olun!...
Fussilət Suresi, 30. Ayet:
Şüphe yok o kimseler ki, «Rabbimiz Allah'tır» dediler, sonra da istikamette bulundular, onların üzerlerine melekler ineceklerdir. «Korkmayın ve m
ahzu
n olmayın ve size vaad olunmuş olan cennet ile müjdelenin!» (diyeceklerdir)....
Zuxruf Suresi, 33. Ayet:
Bütün insanların, kâfir olmaları gibi bir m
ahzu
r bulunmasaydı rahmânı inkâr edenlerin evlerindeki tavanları ve üstüne basıp çıktıkları merdivenleri bile gümüşten halk ederdik....
Zuxruf Suresi, 33. Ayet:
(33-35) Eğer, bütün insanların dinsizliğe imrenecek bir tek ümmet haline gelme m
ahzu
ru olmasaydı, Rahman’ı inkâr edenlerin evlerinin tavanlarını ve çıkacakları merdivenleri, evlerinin kapılarını, üzerine kurulacakları koltukları hep gümüşten yapardık. Onları altına, mücevhere boğardık. Fakat bütün bunlar dünya hayatının geçici metâından ibarettir. Âhiret ise Rabbinin nezdinde Allah’a karşı gelmekten sakınanlara mahsustur....
Zuxruf Suresi, 34. Ayet:
(33-35) Eğer, bütün insanların dinsizliğe imrenecek bir tek ümmet haline gelme m
ahzu
ru olmasaydı, Rahman’ı inkâr edenlerin evlerinin tavanlarını ve çıkacakları merdivenleri, evlerinin kapılarını, üzerine kurulacakları koltukları hep gümüşten yapardık. Onları altına, mücevhere boğardık. Fakat bütün bunlar dünya hayatının geçici metâından ibarettir. Âhiret ise Rabbinin nezdinde Allah’a karşı gelmekten sakınanlara mahsustur....
Zuxruf Suresi, 35. Ayet:
(33-35) Eğer, bütün insanların dinsizliğe imrenecek bir tek ümmet haline gelme m
ahzu
ru olmasaydı, Rahman’ı inkâr edenlerin evlerinin tavanlarını ve çıkacakları merdivenleri, evlerinin kapılarını, üzerine kurulacakları koltukları hep gümüşten yapardık. Onları altına, mücevhere boğardık. Fakat bütün bunlar dünya hayatının geçici metâından ibarettir. Âhiret ise Rabbinin nezdinde Allah’a karşı gelmekten sakınanlara mahsustur....
Əhqaf Suresi, 13. Ayet:
1.
inne
: muhakkak ki, şüphesiz
2.
ellezîne
: o kimseler, onlar
3.
kâlû
: dediler
4.
rabbunâ allâhu
: Rabbimiz All...
Əhqaf Suresi, 13. Ayet:
Muhakkak ki onlar “Rabbimiz Allah'tır.” dediler. Sonra onlar (Allah'a) istikamet üzere oldular. Artık onlara korku yoktur. Ve onlar m
ahzu
n olmazlar....
Əhqaf Suresi, 13. Ayet:
Muhakkak ki: "Rabbimiz, Allâh'tır" deyip sonra o doğrultuda yaşayanlara gelince; onlara korku yoktur ve onlar m
ahzu
n da olmazlar....
Əhqaf Suresi, 13. Ayet:
'Rabbimiz Allah’tır.' deyip de, O’na giden doğru muhkem ve güvenli yolu takip ederek itaatte daim olanlara, her iki dünyada da korku yok, geride bıraktıkları yakınları ve yapamadıkları şeylerden dolayı m
ahzu
n da olmayacaklar....
Əhqaf Suresi, 13. Ayet:
Şüphesiz: "Bizim Rabbimiz Allah'tır" deyip sonra doğru bir istikamet tutturanlar (yok mu); artık onlar için korku yoktur ve onlar m
ahzu
n olmayacaklardır....
Əhqaf Suresi, 13. Ayet:
“Rabbimiz Allah’dır.” deyib, sonra (dinin hükümlerine uyarak) doğru gidenler (var ya), onlara bir korku yoktur ve onlar m
ahzu
n da olmıyacaklardır....
Əhqaf Suresi, 13. Ayet:
Rabbımız Allah deyip de sonra doğru gidenler, her halde onlara bir korku yoktur ve onlar m
ahzu
n olmıyacaklardır...
Əhqaf Suresi, 13. Ayet:
Şüphesiz: "Bizim rabbimiz Tanrı'dır" deyip sonra doğru bir istikamet tutturanlar (yok mu); artık onlar için korku yoktur ve onlar m
ahzu
n olmayacaklardır....
Əhqaf Suresi, 13. Ayet:
«Rabbimiz Allahdır» deyib de sonra (bütün hareketlerinde) doğruluğu iltizâm edenlere, (evet) onlara hiçbir korku yokdur. Onlar m
ahzu
n da olmayacaklardır. ...
Əhqaf Suresi, 13. Ayet:
Gerçekten, 'Rabbimiz Allah’dır!' deyip, sonra da dosdoğru olan kimseler var ya, onlara artık korku yoktur ve onlar m
ahzu
n (da) olmayacaklardır....
Əhqaf Suresi, 13. Ayet:
Şüphe yok, o kimseler ki, «Rabbimiz Allah'tır,» dediler. Sonra istikâmette bulundular. Onların üzerine bir korku yoktur ve onlar m
ahzu
n da olmayacaklardır....
Əhqaf Suresi, 13. Ayet:
Şüphesiz ki: "Rabbimiz Allah'tır!" deyip, sonra da dosdoğru olanlara hiçbir korku yoktur ve onlar m
ahzu
n da olmayacaklardır....
Əhqaf Suresi, 13. Ayet:
Şüphesiz: «Bizim Rabbimiz Allah'tır» deyip sonra dosdoğru bir istikamet tutturanlar (yok mu); artık onlar için korku yoktur ve onlar m
ahzu
n da olmayacaklardır....
Əhqaf Suresi, 13. Ayet:
'Rabbimiz Allah'tır' deyip sonra da dosdoğru istikamet üzere olanlar için ne bir korku vardır, ne de m
ahzu
n olurlar....
Mücadilə Suresi, 10. Ayet:
İnne men necvâ mineş şeytâni li y
ahzu
nellezîne âmenû ve leyse bi dârrihim şey’en illâ bi iznillâh(iznillâhî), ve alâllâhi fel yetevekkelil mû’minûn(mû’minûne)....
Mücadilə Suresi, 10. Ayet:
1.
innemâ
: fakat, ama, oysa, muhakkak ki
2.
en necvâ
: gizli gizli konuşma, gizli fısıldaşma
3.
min eş şeytâni
: şeytandan
4.
...
Mücadilə Suresi, 10. Ayet:
Muhakkak ki necva (gizli fısıldaşma) şeytandandır, âmenû olanları (ölmeden önce Allah'a ulaşmayı dileyenleri) m
ahzu
n etmek içindir. Ve Allah'ın izni olmadıkça onlara bir darlık (sıkıntı) verecek değildir. Öyleyse mü'minler, Allah'a tevekkül etsinler....
Mücadilə Suresi, 10. Ayet:
O gizli konuşmalar, inananları mahzûn etmek için ancak Şeytan'ın iğvâsıyla meydana gelir ve halbuki Allah'ın izni olmadıkça onlara hiçbir şey zarar vermez ve dayananlar, artık Allah'a dayansınlar....
Mücadilə Suresi, 10. Ayet:
Fısıldaşma (suç olan fiskoslar) şeytandandır (şeytanî fikirler); iman edenleri m
ahzu
n etmek için! Allâh izni müstesna, (şeytanî fikirleri) onlarda (iman edenlerde) hiç zarar açığa çıkartamaz! İman edenler Allâh'a tevekkül etsinler....
Mücadilə Suresi, 10. Ayet:
Şüphe yok ki, gizli konuşmalar (toplanmalar) şeytandandır. İmân etmiş olanlar m
ahzu
n olsunlar için, halbuki onlara bir şey ile mazarret verecek değildir, Allah'ın izni ile olan müstesna. Ve artık mü'minler Allah Teâlâ'ya tevekkülde bulunsunlar....
Təhrim Suresi, 8. Ayet:
Ey âmenû olanlar (Allah'a ulaşmayı dileyenler)! Allah'a Nasuh Tövbesi ile tövbe edin! Umulur ki Rabbiniz, sizin günahlarınızı örter ve sizi altından nehirler akan cennetlere koyar. O gün Allah, nebîleri ve O'nunla beraber olanları m
ahzu
n etmez. Onların nurları, önlerinde ve sağlarında koşar. “Rabbimiz, bizim nurumuzu tamamla ve bize mağfiret et (günahlarımızı sevaba çevir). Muhakkak ki Sen, herşeye kaadirsin.” derler....
Əhzab Suresi, 51. Ayet:
1.
turcî
: sen ertelersin
2.
men
: kim, kimse
3.
teşâu
: sen dilersin
4.
min-hunne
: onlardan
Əhzab Suresi, 51. Ayet:
Bunlardan dilediğini bırakabilirsin, dilediğini de alabilirsin ve bıraktığını tekrar almada da bir vebal yok sana; bu, gözlerinin ışıklanması, mahzûn olmamaları ve verdiğin şeye, hepsinin de râzı olması bakımından daha iyidir ve Allah, gönüllerinizde ne varsa bilir ve Allah, her şeyi bilir, azâp etmede de acele etmez....
Əhzab Suresi, 51. Ayet:
Onlardan dilediğini geriye bırakırsın, dilediğini de yanına alırsın. . . Uzlet ettiğin (sırasını geri bıraktığın hanımlardan) kimi (tekrar yanına almak) istersen, sana bir vebal yoktur. . . Bu, onların gözlerinin aydın olmasına, m
ahzu
n olmamalarına ve kendilerine verdiğin ile hepsinin razı olmalarına en uygundur. . . Allâh kalplerinizde olanı bilir. . . Allâh Aliym'dir, Haliym'dir....
Əhzab Suresi, 51. Ayet:
Onlardan dilediğini giri bırakırsın, dilediğini yanına alırsın, azleylediğinden de arzu ettiğinde sana günah yoktur, Onların gözleri aydınlanıb m
ahzu
n kalmamalarına ve kendilerine verdiğinle hepsinin hoşnud olmalarına en elverişli olan budur, Allah kalblerinizdekini bilir, Allah hem alîm hem halîm bulunuyor...
Əhzab Suresi, 51. Ayet:
Onlardan dilediğini geri bırakırsın ve dilediğini kendi yanına alabilirsin. Geri bıraktığından da kimi istersen yanına alabilirsin, (bunda) sana bir günah yoktur. (Böyle senin reyine bırakılması) gözlerinin aydın olmasına ve m
ahzu
n olmamalarına ve kendilerine verdiğinden razı olmalarına en yakın olandır. Ve Allah, kalplerinizde olanı bilir. Ve Allah alîm, halîm bulunmaktadır....
Əhzab Suresi, 51. Ayet:
Ey Peygamber, eşlerinden dilediğini bir süre ihmal edip dilediğini de yanına alabilirsin. Kendisinden bir süre uzak durduğun eşlerinden birini tekrar yanına almanda sana bir vebâl yoktur. Bu hal onların sevinmeleri, m
ahzu
n olmamaları, yaptığın muameleden hepsinin hoşnud olmaları yönünden daha münasiptir. Allah kalplerinizde olan her şeyi bilir. Allah alîmdir, halîmdir (her şeyi hakkıyla bilir, müsamahası boldur)....
Əhzab Suresi, 55. Ayet:
(Fakat) onların babalarına, oğullarına, kardeşlerine, erkek kardeşlerinin veya kız kardeşlerinin oğullarına, kadın hizmetçilerine yahut sağ ellerinin sahip olduğu (kadın köleleri)ne (serbestçe görünmelerinde) bir m
ahzu
r yoktur. Ama (ey Peygamber eşleri, her zaman) Allah'a karşı sorumluluğunuzun bilincinde olun; şüphesiz Allah, her şeye şahittir....
Yasin Suresi, 76. Ayet:
Fe lâ y
ahzu
nke kavluhum, innâ na’lemu mâ yusirrûne ve mâ yu’linûn(yu’linûne)....
Yasin Suresi, 76. Ayet:
1.
fe
: artık
2.
lâ y
ahzu
n-ke
: seni m
ahzu
n etmesin
3.
kavlu-hum
: onların sözü, sözleri
4.
innâ
: muhakkak biz
Yasin Suresi, 76. Ayet:
Artık onların sözleri seni m
ahzu
n etmesin. Muhakkak ki Biz, sakladıklarını da açıkladıklarını da biliriz....
Yasin Suresi, 76. Ayet:
Mahzûn etmesin seni onların sözleri; şüphe yok ki biz, gizlediklerini de biliriz, açığa vurduklarını da....
Yasin Suresi, 76. Ayet:
O hâlde onların lafı seni m
ahzu
n etmesin. . . Muhakkak ki biz onların gizlediklerini de açıkladıklarını da biliriz....
Yasin Suresi, 76. Ayet:
O halde (Ey Rasûlüm), o kâfirlerin sözü, (tekzibi) seni m
ahzu
n etmesin. Biz, onların (içlerinde) gizlediklerini de, açığa vurduklarını da biliriz....
Yasin Suresi, 76. Ayet:
O halde onların lâkırdıları seni mahzûn etmesin, biz onların içlerini de biliriz dışlarını da...
Yasin Suresi, 76. Ayet:
İmdi onların lâkırdıları seni m
ahzu
n etmesin. Şüphe yok ki Biz, onların neleri gizlediklerini ve neleri ilan ettiklerini biliyoruz....
Zuxruf Suresi, 68. Ayet:
1.
yâ ibâdi
: ey kullarım
2.
lâ
: yoktur, olmaz
3.
havfun
: korku
4.
aleykum
: sizin üzerinize, size
Zuxruf Suresi, 68. Ayet:
Ey kullarım! O gün size korku yoktur ve siz m
ahzu
n (da) olmayacaksınız....
Zuxruf Suresi, 68. Ayet:
"Ey kullarım. . . Bu süreçte size bir korku yoktur. . . M
ahzu
n da olmazsınız!"...
Zuxruf Suresi, 68. Ayet:
"Ey kullarım, bugün sizin için korku yoktur ve siz m
ahzu
n olmayacaksınız."...
Zuxruf Suresi, 68. Ayet:
Ey benim (Allah için sevişen takva sahibi) kullarım! Bugün size hiç bir korku yoktur; ve siz m
ahzu
n da olmıyacaksınız....
Zuxruf Suresi, 68. Ayet:
Ey benim kullarım! Size hiç korku yoktur bugün ve siz m
ahzu
n da olmıyacaksınız...
Zuxruf Suresi, 68. Ayet:
"Ey kullarım, bugün sizin için korku yoktur ve siz m
ahzu
n olmayacaksınız....
Zuxruf Suresi, 68. Ayet:
(68-69) Ey benim âyetlerime îman edib de müslüman olan kullarım, bugün size hiçbir korku yokdur. Siz m
ahzu
n da olmayacaksınız. ...
Zuxruf Suresi, 68. Ayet:
(Allah takvâ sâhiblerine şöyle seslenir:) 'Ey kullarım! Bu gün size hiçbir korku yoktur ve siz m
ahzu
n olmayacaksınız!'...
Zuxruf Suresi, 69. Ayet:
(68-69) Ey benim âyetlerime îman edib de müslüman olan kullarım, bugün size hiçbir korku yokdur. Siz m
ahzu
n da olmayacaksınız. ...
Təğabun Suresi, 14. Ayet:
Ey o bütün iyman edenler! Haberiniz olsun ki çiftleriniz ve evlâdlarınızdan size düşman vardır, onun için onların m
ahzu
rlarından sakının, bununla beraber afveder, kusurlarına bakmaz, örterseniz şübhe yok ki Allah gafurdur rahîmdir...
Ənam Suresi, 48. Ayet:
Ve Biz gönderilen elçileri, ancak müjdeciler ve uyarıcılar olmak üzere göndeririz: Artık kim iman eder ve düzeltirse, artık onlara hiç korku yoktur. Onlar m
ahzu
n olmayacaklar da. ...
Bəqərə Suresi, 37. Ayet:
(37-39) "Sonra da Âdem, Rabbinden birtakım kelimeler aldı/kendine vahyedildi; Biz dedik ki: “Hepiniz oradan inin. Artık size Benim tarafımdan bir kılavuz geldiğinde, kim kılavuzuma uyarsa, onlar için hiçbir korku yoktur; onlar m
ahzu
n da olmayacaklardır. Ve küfretmiş; Allah'ın ilâhlığını, rabliğini bilerek reddetmiş ve âyetlerimizi yalanlamış kimseler; işte onlar, ateşin ashâbıdır. Onlar, orada temelli kalıcıdırlar.” Sonra da Allah, onun tevbesini kabul etti. Kesinlikle O, tevbeleri çokça kabul e...
Bəqərə Suresi, 38. Ayet:
(37-39) "Sonra da Âdem, Rabbinden birtakım kelimeler aldı/kendine vahyedildi; Biz dedik ki: “Hepiniz oradan inin. Artık size Benim tarafımdan bir kılavuz geldiğinde, kim kılavuzuma uyarsa, onlar için hiçbir korku yoktur; onlar m
ahzu
n da olmayacaklardır. Ve küfretmiş; Allah'ın ilâhlığını, rabliğini bilerek reddetmiş ve âyetlerimizi yalanlamış kimseler; işte onlar, ateşin ashâbıdır. Onlar, orada temelli kalıcıdırlar.” Sonra da Allah, onun tevbesini kabul etti. Kesinlikle O, tevbeleri çokça kabul e...
Bəqərə Suresi, 39. Ayet:
(37-39) "Sonra da Âdem, Rabbinden birtakım kelimeler aldı/kendine vahyedildi; Biz dedik ki: “Hepiniz oradan inin. Artık size Benim tarafımdan bir kılavuz geldiğinde, kim kılavuzuma uyarsa, onlar için hiçbir korku yoktur; onlar m
ahzu
n da olmayacaklardır. Ve küfretmiş; Allah'ın ilâhlığını, rabliğini bilerek reddetmiş ve âyetlerimizi yalanlamış kimseler; işte onlar, ateşin ashâbıdır. Onlar, orada temelli kalıcıdırlar.” Sonra da Allah, onun tevbesini kabul etti. Kesinlikle O, tevbeleri çokça kabul e...
Bəqərə Suresi, 62. Ayet:
"Şüphesiz şu, iman etmiş kişiler, Yahûdileşmiş kişiler, Nasrâniler ve Sabiîler/doğal dindarlar; her kim Allah'a ve âhiret gününe iman eder ve sâlihi işlerse, artık Rableri katında bunlar için ecirleri vardır. Bunlara bir korku yoktur. Bunlar m
ahzu
n da olmayacaklar. "...
Maidə Suresi, 69. Ayet:
"Şüphesiz şu iman etmiş kişiler, Yahudileşmiş kişiler, Sabiîler/doğal dindarlar ve Nasraniler; kim Allah'a ve âhiret gününe iman eder ve sâlihi işlerse, artık onlar için bir korku yoktur, onlar m
ahzu
n da olmayacaklardır. "...
Bəqərə Suresi, 112. Ayet:
Evet, kim, özü halis olarak yüzünü tertemiz bir sûrette Allah'a çevirir, ona teslîm olursa ecri Rabbinin katındadır. Onlara ne korku vardır, ne de m
ahzu
n olurlar....
Bəqərə Suresi, 112. Ayet:
hayır: kim özü muhsin olarak yüzünü tertemiz Allaha teslim ederse işte onun rabbinin indinde ecri vardır onlara bir korku yoktur ve onlar m
ahzu
n olacak değillerdir...
Bəqərə Suresi, 112. Ayet:
Hayır, kim (güzel davranış ve) iyilikte bulunarak kendisini Allah'a teslim ederse, artık onun Rabbi katında ecri vardır. Onlar için korku yoktur ve onlar m
ahzu
n olmayacaklardır....
Bəqərə Suresi, 112. Ayet:
Hayır, onların dedikleri gibi değil! Her kim, taat ve amelinde muvahhid bir mümin olduğu halde, kendini tamamen Allah’a teslim ederse, onun için, Rabbi katında amelinin mükâfatı olarak Cennet vardır. Onlara hiç bir korku yoktur ve onlar m
ahzu
n da olmazlar....
Bəqərə Suresi, 112. Ayet:
Hayır! Kim samimi olarak yüzünü Allah'a tertemiz teslim ederse, işte onun Rabbi katında mükafatı vardır. Onlara bir korku yoktur ve onlar m
ahzu
n da olmayacaklardır....
Bəqərə Suresi, 112. Ayet:
Hayır / Doğrusu, kim (güzel davranış ve) iyilik yaparak / iyilikte bulunarak kendini Tanrı'ya teslim ederse, artık onun rabbi katında ecri vardır; onlar için korku yoktur ve onlar üzülmeyecektir / m
ahzu
n olmayacaklardır....
Bəqərə Suresi, 112. Ayet:
Hayır, kim (taat ve amelinde) «ihsan» mertebesine yükselerek yüzünü (kendini) tastamam Allaha teslîm ederse işte ona Rabbi katında (amelinin) ecri (olarak cennet) vardır. Onlara hiç bir korku yokdur. Onlar m
ahzu
n da olmazlar. ...
Bəqərə Suresi, 112. Ayet:
Hayır! Kim (güzel bir niyet ve ihlâsla) iyilik eden bir kimse olarak kendini Allah’a teslîm ederse, artık onun, Rabbi katında mükâfâtı vardır; hem onlara bir korku yoktur, onlar m
ahzu
n da olmazlar....
Bəqərə Suresi, 112. Ayet:
Hayır, kim iyilik yapıcı olarak, yüzünü (kendini) Allah'a teslim ederse, artık onun Rabbi katında ecri vardır. Onlar için korku yoktur ve onlar m
ahzu
n da olmayacaklardır....
Bəqərə Suresi, 112. Ayet:
Evet, kim iyiliği, iyi niyetleri, dinin, ahlâkın ve kamu vicdanının emirlerini, devamlı davranışlarına, ilişkilerine, görevlerine, hayatına yansıtan, samimiyetle ibadet eden, aktif olarak iyiliğe, iyi uygulamaya, iyileştirmeye örnek olan, işlerinde mükemmellik, dürüstlük ve başarı için dikkat harcayan, hayırlı icraatlar, kalıcı hizmetler yapan müslüman idareci, askerî erkân ve müslüman olarak, varlığını, benliğini Allah’a teslim eder, hükmüne rıza gösterir, İslâm’ı yaşayan bir müslüman olursa, ...
Bəqərə Suresi, 112. Ayet:
Hayır, (nereden onu getirebilirler?) Kim Allah'ı görürcesine (bir duygu taşır da ibâdet ve günlük işlerinde) kendini Allah'a verip tam bir teslimiyet gösterirse, işte onun için Rabbi katında mükâfat vardır. Onlar için hiçbir korku yoktur, onlar m
ahzu
n da olmazlar....
Bəqərə Suresi, 112. Ayet:
Hayır, hayır! Kim özü iyilik dolu olarak yüzünü Allah'a tertemiz döndürür ve teslim ederse, işte onun Rabbi katında ecri vardır. Onlara hiçbir korku yoktur ve onlar m
ahzu
n da olacak değiller....
Bəqərə Suresi, 112. Ayet:
Hayır... Kim muhsin olduğu halde yüzünü Allah için salim kılarsa işte onun için Rabbinin nezdinde mükâfaatı vardır. Ve onların üzerine bir korku yoktur. Ve onlar m
ahzu
n da olmayacaklardır....
Bəqərə Suresi, 112. Ayet:
Hayır! Kim ihsan mertebesine yükselerek, özünü tamamen Allah'a teslim ederse, onun mükâfâtı Rabbinin katındadır. Onlara hiçbir korku yoktur ve onlar m
ahzu
n da olmazlar....
Bəqərə Suresi, 112. Ayet:
Hayır! Kim tam bir teslimiyetle yüzünü Allah'a döner ve güzelce kullukta bulunursa, onun Rabbi katında ödülü vardır. Ne bir korku vardır onlara, ne de m
ahzu
n olurlar....