Axtarış Nəticələri
Ana Səhifə
Surələr
Məallər
Blog
Nisa Suresi, 95. Ayet:
Mü'minlerden, bir özrü olmaksızın, Allah yolunda cihad etmekten geri kalanlarla; mallarıyla ve canlarıyla Allah yolunda cihad edenler, bir değildir. Allah, malları ve canları ile cihad edenleri, derece bakımından, geri kalanlardan üstün kıldı. Her ne kadar Allah, her ikisine de iyilikle mu
amele
etmeyi söz vermiş ise de cihad edenleri, geri kalanlara karşı çok daha büyük bir ecirle üstün kılmıştır;...
Bəqərə Suresi, 83. Ayet:
Bir vakit İsrailoğullarından söz alıp: "Allah’tan başkasına ibadet etmeyin! Anneye babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara güzel mu
amele
edin, İnsanlara tatlı söz söyleyin, namazı hakkıyla eda edin, zekâtı verin!" demiştik. Sonra pek azınız hariç, sözünüzden döndünüz. Hâlâ da yüz çevirmektesiniz....
Bəqərə Suresi, 152. Ayet:
O halde zikirle, şükürle, ibadetle, dinimi, şeriatımı anlatarak beni anın ki, ben de size lütfumla mu
amele
yapayım. Bana şükredin, bile bile beni inkâr ederek, ihsan ettiğim nimetlere nankörlük etmeyin....
Bəqərə Suresi, 158. Ayet:
Safa ile Merve Allah’ın belirlediği nişanelerdendir. Kim hac veya umre niyetiyle Kâbe’yi ziyaret ederse oraları tavaf etmesinde bir beis yoktur. Her kim de, farz olmadığı halde gönlünden koparak bir hayır işlerse, mükâfatını görür. Zira Allah şükrün karşılığını verir. O, az
amele
çok mükâfat veren ve her şeyi bilendir....
Bəqərə Suresi, 189. Ayet:
(Ey Rasûlüm), sana yeni doğan aylardan soruyorlar. De ki: “- Onlar, insanların mu
amele
leri ve hacc için vakit ölçüleridir. İyilik, (cahiliyet devrinde yapıldığı gibi) evlere arkalarından (girmeniz) gelmeniz değildir. Lâkin iyilik ve hayır, haramlardan sakınanın iyiliğidir. Evlere kapılarından gelin ve Allah’dan korkun ki, kurtulasınız....
Bəqərə Suresi, 220. Ayet:
Dünyadaki davranışlarınızı, iyi muhakeme ederek, âhirette hesaba çekileceğinizi düşünerek hayatınıza yön verin. Sana yetimlerle, dullarla ilgili sualler de soruyorlar. 'Onları iyi yetiştirmek onlarla iyi ilişkiler kurmak, durumlarını düzeltmelerine, geliştirmelerine vesile olmak, yüzüstü bırakmaktan daha hayırlıdır. Eğer onlarla birlikte yaşarsanız, mallarını kendi mallarınızla müştereken idare ederseniz unutmayın ki, onlar sizin kardeşlerinizdir, kendinize imtiyazlı mu
amele
yapmayın. Allah boz...
Bəqərə Suresi, 225. Ayet:
1.
lâ yuâhızu-kum
: sizi muaheze etmez, sorgulamaz
2.
allâhu
: Allah
3.
bi el lagvi
: boş, lüzûmsuz sözler
4.
fî eymâni-kum
...
Bəqərə Suresi, 231. Ayet:
Kadınları boşadınız da boşandıktan sonraki müddetlerini geçirdiler mi artık onları ya iyilikle tutun, yahut hoşlukla salıverin. Haklarında aşırı muâmelede bulunmak için zararlarına olarak onları zorla tutmayın. Bunu kim yaparsa ancak kendisine zarar eder. Allah'ın âyetlerini şaka sanmayın. Size verilen Allah nîmetlerini, öğüt vermek için indirdiği kitabı ve ondaki hikmeti anın. Sakının Allah'tan ve bilin ki o, her şeyi bilir....
Bəqərə Suresi, 237. Ayet:
Eğer siz, onları, kendilerine dokunmadan önce boşamış da, daha evvel onlara mehir tayin etmişseniz, o vakit tayin ettiğiniz mehrin yarısı onlarındır. Meğer ki, kendileri veya nikâh bağı elinde olan veli, mehri bağışlamış olsun. Ey erkekler, sizin bağışta bulunmanız takvaya daha yakındır. Aranızdaki fazileti (ve birbirinize iyi mu
amele
etmeyi) de unutmayın. Şüphesiz ki Allah, her ne yaparsanız onu hakkıyla görücüdür....
Bəqərə Suresi, 263. Ayet:
Güzel tatlı bir söz ve bağışlama (kusur görmeme), peşine eziyet takılan bir sadakadan hayırlıdır. Allah (her şeyden) ganî (doygun)dir ve halîm (lütuf ile mu
amele
edip incitmeyen, aceleci olmayan)dır....
Bəqərə Suresi, 275. Ayet:
O kimseler ki, ribâyı yerler, onlar kalkamazlar, ancak şeytanın çarpmış olduğu delirmiş bir şahıs gibi kalkarlar. Bu ise onların, «Alış veriş mu
amele
si tıpkı ribâ gibidir,» demeleri sebebiyledir. Halbuki, Allah Teâlâ ticâreti helâl, ribâyı ise haram kılmıştır. İmdi her kim ki, kendisine Rabbinden bir mev'ize gelir de ribâya nihâyet verirse, evvelce aldığı, kendisinedir ve onun hükmü Allah Teâlâ'yadır. Ve her kim tekrar ribâya dönerse işte onlar cehennem ehlidirler, onlar orada ebedî kalacaklardı...
Bəqərə Suresi, 275. Ayet:
Faiz yiyenler tıpkı şeytanın çarptığı kimsenin kalkışı gibi kalkarlar. Bu, onların "Alış veriş de faiz gibidir." demelerindendir. Halbuki Allah alış verişi mübah, faizi ise haram kılmıştır. Her kime Rabbinden bir talimat gelir, o da faizden vazgeçerse, daha önce yaptığı mu
amele
kendisi için geçerlidir, hakkındaki hüküm de Allah’a aittir. Her kim tekrar faizciliğe başlarsa, işte onlar cehennemliktir, hem de orada ebedî kalacaklardır....
Bəqərə Suresi, 282. Ayet:
Ey inananlar, muayyen bir müddet için borçlandığınız vakit bunu mutlaka yazın. Aranızda bir yazıcı bulunsun ve bunu dosdoğru yazsın. Yazıcı, Allah kendisine nasıl bellettiyse öylece yazmaktan çekinmesin borçlanan da yazdırsın, onu geliştiren Allah'tan çekinsin de hiçbir noktayı eksik bırakmasın. Borçlu, akılsız biriyse, yahut aklı azsa, yazdırmaya gücü yetmezse velîsi, doğru olarak yazdırsın. Adamlarınızdan iki erkeği de bu muâmeleye tanık tutun. İki erkek olmazsa biri unuttuğu vakit öbürünün ha...
Bəqərə Suresi, 282. Ayet:
Siz ey imana ermiş olanlar! Ne zaman belli bir vade ile borç verir veya alırsanız yazıyla tesbit edin. Bir yazıcı, tarafsız olarak onu kaydetsin. Ve hiçbir yazıcı, Allah'ın ona öğrettiği gibi yazmayı reddetmesin: öylece, olduğu gibi yazsın. Borçlanan kaydettirsin, Rabbine karşı sorumluluğunun bilincinde olsun ve taahhüdünden bir şey eksiltmesin. Ve eğer borç altına girenin akli veya bedeni bir zaafı varsa veya kendisi (işlemi) kaydettirebilecek durumda değilse, onun menfaatini kollamakla görevli...
Bəqərə Suresi, 282. Ayet:
Ey mü'minler! Muayyen bir vakte kadar bir borç ile borçlandığınız zaman onu yazınız ve bir katip, onu aranızda adilane bir sûrette yazıversin.Ve katip, Cenâb-ı Hakk'ın ona öğretmiş olduğu gibi yazmaktan kaçınmasın, yazsın. Ve hak kendi üzerinde bulunan kimse, yazdırsın. Ve rabbi olan Allah Teâlâ'dan korkusunda ondan bir şey eksiltmesin. Ve şayet borçlu şahıs, sefih veya zayıf veya doğruca yazdırmaya gayri muktedir bulunursa onun velîsi adâlet üzere yazdırıversin. Ve sizin erkeklerinizden iki kiş...
Bəqərə Suresi, 283. Ayet:
Şayet seferde olur, kâtip de bulamazsanız, borca karşılık alınmış bir rehin yeterlidir. Birbirinizle güvene dayalı belgesiz, rehinsiz alışverişlerde, ticari mu
amele
lerde, emanet ilişkilerinde kendisine güvenilen taraf, vade dolduğunda sorumluluğunu yerine getirsin, borcunu ödesin. Hakkı inkâr etmenin, borcu, emaneti vermemenin, vadeyi tehir etmenin, toplumdaki güveni sarsmanın doğuracağı sonuçları düşünerek insanları eğiten, koruyan ve kontrol eden Rabbi Allah’ın azabına uğramaktan, emirlerine y...
Ali-İmran Suresi, 128. Ayet:
Onlara yapılacak mu
amele
den dolayı seni ilgilendiren bir konu yok. Allah ya onların tevbelerini, günah işlemekten vazgeçerek kendisine itaate yönelişlerini kabul eder, yahut onlara azap eder. Çünkü onlar zâlimdirler....
Ali-İmran Suresi, 159. Ayet:
O vakit, sırf Allah’ın rahmeti, merhameti sayesinde onlara yumuşak davrandın. Eğer kötü huylu, sert mizaçlı, katı yürekli olsaydın, akılsızca davransaydın, hiç şüphesiz etrafından dağılıp giderlerdi. Şu halde onlara af ile mu
amele
yap. Bağışlanmalarını, koruma kalkanına alınmalarını dile. Devlet, ekonomi, savunma ve sosyal hayat ile ilgili planlama, kamu düzeni ve yönetimle ilgili kararları mü’minlerle istişare ederek al, yönetime katılmalarını sağla. Kararını verdiğin zaman da, Allah’a dayanıp ...
Ali-İmran Suresi, 195. Ayet:
Festecâbe lehum rabbuhum ennî lâ udîu
amele
âmilin minkum min zekerin ev unsâ, ba’dukum min ba’d(ba’dın), fellezîne hâcerû ve uhricû min diyârihim ve uzû fî sebîlî ve kâtelû ve kutilû le ukeffirenne anhum seyyiâtihim ve le udhılennehum cennâtin tecrî min tahtihâl enhâr(enhâru), sevâben min indillâh(indillâhi) vallâhu indehû husnus sevâb(sevâbi)....
Ali-İmran Suresi, 195. Ayet:
1.
fe istecâbe
: o zaman, icabet etti, dualarına cevap verdi
2.
lehum
: onlara, onlar için
3.
rabbu-hum
: onların Rabbi
4.
ennî...
Nisa Suresi, 3. Ayet:
Yetim kızlar hakkında adâletle muâmele edemeyeceğinizden korkarsanız, beğendiğiniz, hoşunuza giden başka kadınlardan iki, üç ve dört kadın alın. Fakat bunların arasında adâleti gözetemeyeceğinizden korkarsınız o vakit bir zevceyle, yahut sahip olduğunuz cariyelerle iktifa edin. Bu, doğruluktan sapmamanıza daha yakın ve size daha uygundur....
Nisa Suresi, 3. Ayet:
Eğer yetimlere karşı adil davranamamaktan korkuyorsanız, o zaman, size helal olan (diğer) kadınlardan biri ile evlenin -(hatta) ikisi, üçü veya dördü (ile); ama onlara adil bir tarafsızlıkla mu
amele
edemeyeceğinizden korkarsanız, o zaman (sadece) bir tane ile- yahut meşru şekilde sahip olduklarınız ile (evlenin). Bu, doğru yoldan sapmamanız için daha uygundur....
Nisa Suresi, 6. Ayet:
Yetimleri, nikâh çağına dek deneyin, ergenlik çağına ulaştıklarını, olgunlaştıklarını gördünüz mü mallarını kendilerine verin. Onların malını israf ederek, yahut büyüyünce geri alırlar diyerek yemeyin. Zengin olan, yetimin malına hiç dokunmasın. Fakir olan, örfe uygun bir miktar yiyebilir. Mallarını geri vereceğiniz vakit bu muâmeleyi tanıklar huzurunda yapın. Allah, gereğince hesap sorucudur ve o, yeter....
Nisa Suresi, 12. Ayet:
Eğer hanımlarınızın çocukları yoksa, bıraktıkları malın yarısı sizindir. Çocukları varsa, bıraktıkları malın dörtte biri sizindir. Bu hükümler, yapmış oldukları vasiyetin yerine getirilmesinden ve borçların ödenmesinden sonra kalan mal hakkındadır. Sizin bıraktığınız maldan ise, eğer çocuklarınız yoksa, hanımlarınızın dörtte bir hissesi vardır. Çocuklarınız varsa, bıraktığınız malın sekizde biri hanımlarınızın olur. Bu hükümler de, yapmış olduğunuz vasiyetin yerine getirilmesinden ve borçların ö...
Nisa Suresi, 19. Ayet:
Ey iman edenler, kadınlara, zorla verâset yoluyla geçen mal mu
amele
si yapmanız, güç durumda bırakılarak arzuları hilâfına onlara vâris olmanız size helâl ve meşrû değildir. Delille, şâhitle ispatlanmış apaçık bir edepsizlik, fuhuş yapmadıkça, gayrimeşru ilişkiye girmedikçe, onlara verdiğiniz mehrin bir kısmını kurtarmanız için de, kadınları sıkıştırmayın. Onlarla Kur’ân’ın ve sünnetin hükümlerine göre, İslâmî kurallarla örtüşen örfe, hakkaniyete uygun yaşayın. Eğer onlardan hoşlanmadınızsa, olab...
Nisa Suresi, 36. Ayet:
Allah’ı ilâh tanıyın, candan müslümanlar olarak Allah’a bağlanın, Allah’a kulluk ve ibadet edin, O’nun şeriatına bağlanın, O’na boyun eğin. İlâhlığında, otoritesinde, mülkünde, tasarruflarında O’na hiçbir şeyi ortak koşmayın, gizli şirke düşmeyin. Anaya, babaya, akrabaya, yetimlere, dullara, çevresi, çaresi olmayan yoksullara, yakınlığı olan müslüman komşulara, yabancı, gayrimüslim komşulara, yanında bulunan arkadaşlara (eşine, hizmetkârlara ve arkadaşlarına), yolda kalan muhtaç yolcuya, meşrû ş...
Nisa Suresi, 36. Ayet:
Yalnız Allah’a ibadet edip O’na hiçbir şeyi şerik yapmayın. Anneye, babaya, akrabalara, yetimlere, fakirlere, yakın komşulara, uzak komşulara, yol arkadaşına, garip ve yolculara, ellerinizin altındaki (köle, cariye, hizmetçi, işçi) lere de güzel mu
amele
edin. Bilin ki Allah kendini beğenen ve övünüp duran kimseleri sevmez....
Nisa Suresi, 127. Ayet:
Kadınlar hakkında senden fetva istiyorlar, de ki: Onlar hakkındaki fetvayı Allah veriyor ve kendilerine verilmesi icap eden mîrası vermediğiniz ve beğenip almadığınız yetim kızlarla âciz çocuklar hakkında ve yetimlere adâletle muâmele hususunda işte size kitapta okunan hüküm. Hayra ait neler yaparsanız şüphe yok ki Allah hepsini bilir....
Nisa Suresi, 127. Ayet:
Senden, kadınların, kızların durumları, meseleleri ile ilgili açıklama yapmanı istiyorlar. Sen: 'Onlara ait hükmü size Allah açıklıyor. Kendilerine yazılı olarak tanınmış hakları vermeyip nikâhlamak istediğiniz yetim kızlar, hür dul kadınlar ve çaresiz zavallı çocuklar hakkında Kur’ân’da size okunan diğer ayetlerle birlikte şu açıklamayı da yapıyor: Yetimleri himayede, sosyal adâleti, sosyal güvenliklerini, refah paylarını artırarak teminde, yetim haklarına riayette ve yetim mallarını idarede ad...
Nisa Suresi, 128. Ayet:
Eğer bir kadın, kocasının kötü mu
amele
sinden veya kendisini terk etmesinden korkarsa (iki taraf) arasında anlaşarak sorunlarını çözebilirler; zira karşılıklı anlaşma en iyi yoldur ve bencillik, insan ruhunda her zaman mevcuttur. Fakat iyilik yapar ve Ona karşı sorumluluğunuzun bilincinde olursanız, bilin ki Allah yaptığınız her şeyden haberdardır....
Nisa Suresi, 129. Ayet:
Kadınlar arasında adâletle muâmele etmeyi ne kadar isteseniz, bu hususa ne kadar düşseniz imkân yok, yapamazsınız, adâletle muâmele edemezsiniz. Hiç olmazsa onların birine tamamıyla meyledip öbürünü muallâktaymış gibi bir vaziyete düşürmeyin, uzlaşır ve sakınırsanız şüphe yok ki Allah, suçları örter rahîmdir....
Maidə Suresi, 12. Ayet:
Celâli hakkı için ki Allah Beni İsrailden misak almıştı ve içlerinden on iki nakıb göndermiştik ve Allah buyurmuştu: haberiniz olsun ben sizinle beraberim, celâlim hakkı için eğer siz namazı kılar, zekâtı verir ve Rasullerime inanır, kendilerine kuvvetle yardım eder ve Allaha karzı hasenle ıkraz mu
amele
si yaparsanız elbette tarafınızdan kabahatlarınızı keffaretlerim ve mutlak sizi altından nehirler akar Cennetlere korum, bundan sonra da içinizden her kim nankörlük eder küfre saparsa artık düz yo...
Maidə Suresi, 101. Ayet:
1.
yâ eyyuhâ
: ey!
2.
ellezîne âmenû
: âmenu olanlar, yaşarken Allâh'a (cc.) teslim olmayı, ulaşmayı dileyenler
3.
lâ tes'elû
: sormayın
4.
Ənam Suresi, 34. Ayet:
Andolsun, senden önce gönderilen peygamberler yalanlandı da, eziyet edilip yalanlanmalarına karşı sabrettiler. Nihayet kendilerine zaferimiz geldi. Allah’ın kelimelerini (vaadini) değiştirebilecek hiç bir kuvvet yoktur. Andolsun, gönderilen peygamberlere (yapılan mu
amele
lere) ait haberlerin bir kısmı da sana geldi....
Ənam Suresi, 108. Ayet:
Ve lâ tesubbûllezîne yed’ûne min dûnillâhi fe yesubbûllâhe adven bi gayri ilm(ilmin), kezâlike zeyyennâ li kulli ummetin
amele
hum summe ilâ rabbihim merciuhum fe yunebbiuhum bimâ kânû ya’melûn(ya’melûne)....
Ənam Suresi, 108. Ayet:
1.
ve lâ tesubbû
: ve sövmeyin
2.
ellezîne
: onlara
3.
yed'ûne
: tapıyorlar, dua ediyorlar
4.
min dûni allâhi
: Al...
Ənam Suresi, 132. Ayet:
Herkes işlediği devamlı, bilinçli ameller sebebiyle âhirette farklı mu
amele
lere tâbi tutulacak, yargılanacaktır. Senin Rabbin onların işledikleri amellerden gafil, habersiz değildir, bunlara göre, sizi mükâfatlandırıp cezalandıracaktır....
Ənam Suresi, 146. Ayet:
Ve alellezîne hâdû harremnâ kulle zî zufur(zufurin), ve minel bakari vel ganemi harremnâ aleyhim şuhûmehumâ illâ mâ h
amele
t zuhûruhumâ evil havâyâ ev mahteleta bi azm(azmin), zâlike cezeynâhum bi bagyihim ve innâ le sâdikûn(sâdikûne)....
Ənam Suresi, 146. Ayet:
1.
ve alâ ellezîne
: ve onlara, ...olanlara
2.
hâdû
: yahudi
3.
harremnâ
: haram kıldık
4.
kulle
: hepsi
...
Əraf Suresi, 23. Ayet:
Âdem ile eşi: 'Ey Rabbimiz, biz söz dinlememek ve şeytana uymakla kendimize, birbirimize zulmettik. Eğer bizi bağışlamazsan, bize merhametinle mu
amele
yapmazsan kesinlikle hüsrana, ziyana uğrayanlardan oluruz.' dediler....
Əraf Suresi, 23. Ayet:
Dediler ki: «Ey Rabbimiz! Biz kendimize zulmettik, eğer bizi bağışlamaz ve bize rahmetinle mu
amele
etmezsen muhakkak ziyana uğrayacaklardan oluruz!»...
Əraf Suresi, 159. Ayet:
Mûsâ kavminden bir topluluk vardı ki halkı doğru yola sevk ederler ve adâletle muâmelede bulunurlardı....
Əraf Suresi, 167. Ayet:
O Vakit Rabbin işte şu ahdi ilan edip bildirdi ki: Kıyamet gününe kadar onlara en kötü mu
amele
yi yapacak olan kimseleri başlarına gönderecektir. Muhakkak ki, Rabbin hızla cezalandırandır ve yine muhakkak ki O, çok affedici, çok merhametlidir....
Əraf Suresi, 181. Ayet:
Yarattıklarımızdan bir topluluk var ki halkı gerçeğe irşâd eder ve gerçek olarak adâletle muâmelede bulunur....
Əraf Suresi, 189. Ayet:
Huvellezî halakakum min nefsin vâhıdetin ve ceale minhâ zevcehâ li yeskune ileyhâ, fe lemmâ tegaşşâhâ h
amele
t hamlen hafîfen fe merret bihî, fe lemmâ eskalet deavâllâhe rabbehumâ lein âteytenâ sâlihan le nekûnenne mineş şâkirîn(şâkirîne)....
Əraf Suresi, 189. Ayet:
1.
huve ellezî
: o ki, ... yapan odur
2.
halaka-kum
: sizi yarattı
3.
min nefsin
: bir nefsten
4.
vâhıdetin
: bir ...
Ənfal Suresi, 57. Ayet:
Onun için, o ahdlerini bozanları harbde yakalarsan kendilerine yapacağın ağır mu
amele
ile arkalarındakileri dağıt. Olur ki düşünürler de ibret alıp ahdi bozmaktan sakınırlar....
Ənfal Suresi, 57. Ayet:
Onları savaşta ele geçirirsen, kendilerine öyle bir mu
amele
yap ki onların arkasındaki bütün öbür düşmanlara da ibret olsun da, akıllarını başlarına alsınlar....
Tövbə Suresi, 6. Ayet:
Eğer ilâhlığında, otoritesinde, mülkünde, tasarruflarında, Allah’a ortak koşan müşriklerden biri güvence ve himaye isterse onu koru kolla ki, Allah’ın kelâmını dinlemeye, anlamaya fırsatı olsun. Sonra onu, kendisini güvenlik içinde hissedeceği yere kadar sağ salim ulaştır. Böyle mu
amele
, Allah’ın dini İslâm ile ilgili, hayır ve şer ile ilgili bilgi sahibi olmayan kavimlerin, İslâmî otoriteyi tanıma vesilesidir....
Tövbə Suresi, 7. Ayet:
O müşriklerin Allah yanında, resulü yanında nasıl bir ahdi olabilir? Mescid-i haraamın yanında muaahede etdikleriniz müstesnadır. O halde bunlar size karşı (ahidlerine sadâkat hususunda) doğrulukla haraket ederlerse siz de kendilerine öylece doğrulukla mu
amele
edin. Şübhesiz ki Allah (ahde vefâsızlıkdan) sakınanları sever. ...
Tövbə Suresi, 7. Ayet:
Müşrikler için, Allah katında ve Resûlü yanında (sözlerinde durmadıkları hâlde)nasıl bir andlaşma olabilir? Ancak (Hudeybiye günü) Mescid-i Harâm’ın yanında kendileriyle andlaşma yaptıklarınız müstesnâ. Artık (onlar) size dürüst davranırlarsa, o hâlde (siz de) onlara böyle doğrulukla muâmele edin! Şübhesiz ki Allah, takvâ sâhiblerini sever....
Tövbə Suresi, 23. Ayet:
Ey iman nimetine kavuşanlar, eğer küfrü imana tercih ediyorlarsa, babalarınızı ve kardeşlerinizi velî-dost edinmeyin, kamu görevlerini icraya onları yetkili kılmayın. Sizden kim onların hâkimiyetini kabul eder, dostça mu
amele
ederse, onlar, işte onlar, kendilerine zarar veren zâlimlerin ta kendileridir....
Tövbə Suresi, 52. Ayet:
De ki: '(Siz) bizim için iki iyiliğin (zafer veya şehâdetin) birinden başkasını mı bekliyorsunuz? Biz ise sizin için, Allah’ın ya kendi katından veya bizim ellerimizle size bir azab vermesini bekliyoruz. Öyleyse bekleyin, doğrusu biz de (Allah’ın size nasıl muâmele edeceğini görmek üzere) sizinle berâber bekleyicileriz!'...
Tövbə Suresi, 56. Ayet:
Sizden olduklarına dair kesin olarak Allah’a yemin de ederler. Halbuki onlar, sizden değildirler. Fakat onlar, kâfirlere yapılan mu
amele
nin kendilerine de yapılmasından korkmakla, sırf görünüşte müslüman olan bir kavimdirler....
Tövbə Suresi, 67. Ayet:
Müslüman görünerek İslâm’a karşı gizli eylem planları ve eylem yapan münafıkların erkekleri de kadınları da biribirlerine benzerler. Şeriatın suç saydığı ve haram kıldığı, kamu vicdanının tasvip etmediği, mü’minlerin icrasında hayır görmediği şeyleri emreder, şeriata aykırı bir idare tesis ederler. Kur’ân’ın ve sünnetin hükümlerinin, meşrû olanın, İslâmî kurallarla örtüşen örfün, ilmî verilerin, mü’minlerin tasvip ettiği, icrasında hayır gördüğü planların, programların, adâletin uygulanmasını, m...
Tövbə Suresi, 71. Ayet:
Şuurlu ve kâmil mü’min erkekler, şuurlu ve kâmil mü’min kadınlar birbirlerinin velileri, dostları birbirlerinin haklarını, menfaatlerini koruyan güce ve otoriteye, kamu görevlerini icra yetkisine sahip kimselerdir. Kur’ân’ın ve sünnetin hükümlerini, meşrû olanı, İslâmî kurallarla örtüşen örfü, ilmî verileri, mü’minlerin tasvip ettiği, icrasında hayır gördüğü, planları, programları, adâleti uygulayarak, kamu düzenini sağlarlar, iyiliği emrederler. Şeriatın suç saydığı ve haram kıldığı, kamu vicda...
Tövbə Suresi, 94. Ayet:
Ya'tezirûne ileykum izâ reca'tum ileyhim, kul lâ ta'tezirû len nu'mine lekum kad nebbe enallâhu min ahbârikum, ve se yerâllâhu
amele
kum ve resûluhu summe tureddûne ilâ âlimil gaybi veş şehâdetî fe yunebbiukum bi mâ kuntum ta'melûn(ta'melûne)....
Tövbə Suresi, 94. Ayet:
1.
ya'tezirûne
: özür beyan ederler
2.
ileykum
: size
3.
izâ reca'tum
: siz geri döndüğünüz zaman
4.
ileyhim
: onl...
Tövbə Suresi, 102. Ayet:
Ve âharûne’terefû bi zunûbihim haletû
amele
n sâlihan ve âhara seyyiâ(seyyien), asâllâhu en yetûbe aleyhim, innallâhe gafûrun rahîm(rahîmun)....
Tövbə Suresi, 102. Ayet:
1.
ve âharûne i'terefû
: ve diğerleri itiraf ettiler (savaştan geri kalanlar)
2.
bi zunûbi-him
: günahlarını
3.
haletû
: karıştırdılar
4.
Tövbə Suresi, 102. Ayet:
Diğerleri de günahlarını itiraf ettiler. Onlar iyi ameli kötü
amele
karıştırdılar. Olur ki Allah, onların tevbelerini kabul eder. Şüphesiz Allah bağışlayıcı, rahmet edicidir....
Tövbə Suresi, 104. Ayet:
Onlar bilmediler mi ki şübhesiz Allah, kullarından (saadır olan) tevbeyi kabul edecek, sadakaları alacak olan ancak kendisidir ve hakıykatde tevvab ve rahıym yalınız Odur (Tevbeleri kabul etmek ve kendilerine fazliyle, rahmetiyle mu
amele
eylemek ancak Onun şânındandır). ...
Tövbə Suresi, 105. Ayet:
Ve kuli’melû fe se yerâllâhu
amele
kum ve resûluhu vel mu’minûn(mu’minûne), ve se tureddûne ilâ âlimil gaybi veş şehâdeti fe yunebbiukum bi mâ kuntum ta’melûn(ta’melûne)....
Tövbə Suresi, 105. Ayet:
1.
ve kuli'melû (kul i'melû)
: ve de ki amel edin, yapın
2.
fe se yerâ allâhu
: o zaman, halbuki Allah görecek
3.
amele
-kum
: sizin amellerinizi
4.
Yunus Suresi, 81. Ayet:
Fe lemmâ elkav kâle mûsâ mâ ci’tum bihis sihr(sihru), innallâhe se yubtiluh(yubtiluhu), innallâhe lâ yuslihu
amele
l mufsidîn(mufsidîne). ...
Yunus Suresi, 81. Ayet:
1.
fe lemmâ
: artık, olduğu zaman
2.
elkav
: attılar
3.
kâle
: dedi
4.
mûsâ
: Musa
Hud Suresi, 7. Ayet:
Ve huvellezî halakas semâvâti vel arda fî sitteti eyyâmin ve kâne arşuhu alel mâi li yebluvekum eyyukum ahsenu amelâ(
amele
n), ve le in kulte innekum meb’ûsûne min ba’dil mevti le yekûlennellezîne keferû in hâzâ illâ sihrun mubîn(mubînun)....
Hud Suresi, 7. Ayet:
1.
ve huve ellezî
: ve odur ki
2.
halaka es semâvâti
: semaları yarattı
3.
ve el arda
: ve yeryüzü
4.
fî sitteti eyyâmin
Hud Suresi, 43. Ayet:
Oğlu: 'Beni suda boğulmaktan koruyacak bir dağa çıkacağım, oraya sığınacağım' dedi. Nuh: 'Bugün, Allah’ın icra planından, azâbından, Allah’ın rahmeti ve merhametiyle mu
amele
ettiği kimseler korunur' dedi. Aralarına dalgalar girdi. Böylece o da boğulanlardan oldu....
Yusif Suresi, 21. Ayet:
Mısır halkından olup onu satın alan kişi, karısına, buna izzetle muâmele et, umarım ki bize faydası dokunur, yahut da onu evlât ediniriz demişti. İşte Yûsuf'u, Mısır'da böylece yerleştirdik de ona rüya yormasını öğrettik ve Allah, yaptığı işte üstündür daima, fakat insanların çoğu, bunu bilmez....
Yusif Suresi, 53. Ayet:
'Bununla beraber ben nefsimi, kendimi temize çıkaramam. Çünkü nefis ısrarla kötülüğü emreder, kötülükte rehberlik eder. Ancak Rabbimin rahmetiyle mu
amele
ettiği, koruduğu durumlarda, insan nefsin elinden kurtulabilir. Rabbim kullarını koruma kalkanına alır, çok bağışlayıcı ve engin merhamet sahibidir.'...
Yusif Suresi, 89. Ayet:
Artık zamanı geldiğini düşünerek Yusuf: "Siz, dedi, cahilliğiniz döneminde Yusuf ile kardeşine yaptığınız mu
amele
yi elbette biliyorsunuzdur değil mi?"...
Rəd Suresi, 6. Ayet:
Senden iyilik istemek yerine, alelacele, küstahca kötülüğü, cezayı istiyorlar. Halbuki onlardan önce, örnek gösterilecek, ibret alınacak nice azap-ceza kanunları uygulanmıştır. İnsanlar, Allah yoluna, Allah yolundaki faaliyetlere engeller koyarak zulmetmelerine rağmen, Rabbin onlara bağışlamasıyla mu
amele
ediyor. Unutma ki Rabbin, emirlerinde temerrüde düşülmesi, kendisine isyan edilmesi suçuna denk, onları adâletle cezalandırma gücüne sahiptir....
İbrahim Suresi, 45. Ayet:
(Sizden önce) kendilerine zulmedenlerin yurtlarında oturdunuz. Onlara nasıl mu
amele
ettiğimiz size apaçık belli oldu. Ve size misaller de verdik....
İbrahim Suresi, 45. Ayet:
Kendilerine, birbirlerine zulmedip, haksızlık ederek geçip giden milletlerin yurtlarında yaşıyordunuz. Onlara nasıl mu
amele
ettiğimiz de açıkça ortaya çıkmıştı. Size misaller de vermiştik....
İbrahim Suresi, 45. Ayet:
«(Sizden önce) kendilerine zulmedenlerin yurtlarında oturdunuz. Onlara nasıl mu
amele
ettiğimiz size apaçık belli oldu. Ve size misaller de verdik.»...
Hicr Suresi, 85. Ayet:
1.
ve mâ halaknâ
: ve biz yaratmadık
2.
es semâvâti
: semalar (gökler)
3.
ve el arda
: ve yer, yeryüzü, arz
4.
ve mâ beyne-humâ...
Hicr Suresi, 85. Ayet:
Biz, gökleri, yeri ve her ikisi arasında bulunanları ancak hakka ve hikmete uygun olarak yarattık. Kıyamet günü mutlaka gelecektir. Sen şimdi güzel bir şekilde hoşgörü ile mu
amele
et....
Hicr Suresi, 85. Ayet:
Biz gökleri, yeri ve ikisinin arasındakileri ancak hak ile yarattık. O saat (kıyamet), mutlaka gelecektir. Şimdilik onlara güzel mu
amele
et....
Hicr Suresi, 85. Ayet:
Biz gökleri, yeri ve ikisinin arasındaki varlıkları ve imkânları, ancak, haklı bir gerekçe ile, hikmete dayalı, hesaplı bir düzen içinde yarattık. Kıyametin kopacağı an mutlaka gelecek, sana ve dinine karşı, hesaplı, planlı düşmanlık edenleri Allah dünyada mutlaka cezalandıracaktır. Şimdi sen onlara, azarlamadan, kınamadan yumuşak davran ve güzel mu
amele
et....
Hicr Suresi, 85. Ayet:
Biz göklerle Arzı ve aralarındaki şeyleri ancak hak ve hikmetle yarattık. (boşuna değil)... Elbetteki kıyamet gelecektir. Şimdi sen onlardan yüz çevir veya güzel mu
amele
de bulun (Allah cezalarını verecektir.) Not: Bu âyeti kerime Kıtal âyeti ile nesh edilmiştir....
Hicr Suresi, 85. Ayet:
Biz gökleri, yeri ve ikisinin arasındakileri ancak hak ile yarattık. O saat (kıyamet), mutlaka gelecektir. Şimdilik onlara güzel mu
amele
et....
Hicr Suresi, 85. Ayet:
Öyle ya biz Samavât-ü Arzı ve mabeynlerini ancak hakkile halkettik ve elbette saat muhakkak gelecek, şimdi sen safh-ı cemil ile mu
amele
et!...
Hicr Suresi, 85. Ayet:
Biz gökleri, yeri ve aralarındaki varlıkları ancak hak ve hikmetle yarattık ve elbette ki, kıyamet kopacaktır. (Ey Peygamber!) Şimdi sen onlara yumuşak davran ve güzel mu
amele
et....
Hicr Suresi, 85. Ayet:
Gökleri, yeri ve aralarındaki şeyleri biz hak (ve hikmete uygun) olmayarak (şer ve fesadın devam etmesi için) yaratmadık. Elbette o saat gelecekdir. Şimdilik sen aldırış etme, (onlara karşı) güzel (ve tatlı mua
amele
de) bulun. ...
Hicr Suresi, 85. Ayet:
(Biz) gökleri ve yeri ve ikisi arasında bulunanları da ancak hak ile (gerektiği şekilde) yarattık. Şübhesiz kıyâmet ise mutlaka gelicidir; (ey Resûlüm!) O hâlde (onlara şimdilik) güzel muâmele ederek aldırma!...
Hicr Suresi, 85. Ayet:
Biz gökleri, yeri ve ikisinin arasındakileri ancak hak ile yarattık. O kıyamet saati mutlaka gelecektir. Güzel bir hoşgörü ile mu
amele
et....
Nəhl Suresi, 27. Ayet:
Bir de, Kıyamet gününde Allah onları rezil rüsvay eder, 'Hani uğrunda mü’minlere düşman kesildiğiniz ilâhlığımda, otoritemde, mülkümde, tasarruflarımda ortak saydığınız varlıklar nerede?' der. Kendilerine ilim verilen, konuyu bilen peygamberler ve mü’minler: 'Şüphesiz, bu gün rezillik rüsvaylık ve kötü mu
amele
, kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah’a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altına iterek örtbas edip inkârda ısrar eden kâfirlere, nankörleredir' derler....
Nəhl Suresi, 126. Ayet:
Ceza verecek olursanız, size yapılan mu
amele
nin misliyle cezalandırın. Ama eğer bu hususta sabrederseniz, bilin ki bu, sabredenler için daha hayırlıdır....
İsra Suresi, 13. Ayet:
Her insanın vebalini, kendi nefsine bağladık, (her insan yaptıklarına göre mu
amele
görür). Nitekim kıyamet günü önüne açılan bir defter çıkaracağız. [İşaya 65,6; Daniel 7,10; Vahiy 20,12]...
İsra Suresi, 23. Ayet:
Rabbin, sadece kendisini ilâh tanımanızı, candan müslümanlar olarak kendisine teslim olmanızı, saygıyla kendisine kulluk ve ibadet etmenizi, yalnızca kendi şeriatına bağlanmanızı, kendisine boyun eğmenizi, anaya babaya devamlı iyilikle ihsan ile mu
amele
yi icrası zorunlu kesin bir hüküm haline getirdi. Onlardan biri veya her ikisi senin yanında yaşlanırlarsa sakın onlara, 'Öf!' bile deme, onları azarlama. İkisine de tatlı ve güzel söz söyle....
İsra Suresi, 23. Ayet:
Rabbin kesin olarak şunları emretti: Ancak kendisine ibadet edin, ana babaya güzellikle muâmele edin, eğer onlardan biri veya ikisi senin yanında ihtiyarlık haline ulaşırsa, sakın onlara “Öf” bile deme ve onları azarlama. İkisine de iyi ve yumuşak söz söyle....
İsra Suresi, 23. Ayet:
Rabbin, «Kendinden başkasına kulluk etmeyin. Ana ve babaya iyi mu
amele
edin» diye hükmetdi. Eğer onlardan biri veya her. ikisi senin nezdinde ihtiyarlığa ererlerse onlara «Öf» (bile) deme. Onları azarlama. Onlara çok güzel (ve tatlı) söz söyle. ...
İsra Suresi, 23. Ayet:
Rabbin yalnız kendisine kulluk etmenizi ve ana-babaya güzellikle muâmele etmenizi emretti. Eğer onlardan biri veya her ikisi senin yanında iken ihtiyarlığa ererlerse onlara öf bile deme, onları azarlama, onlara güzel ve tatlı söz söyle....
İsra Suresi, 23. Ayet:
Rabbin şöyle buyurdu: Allah’tan başkasına ibadet etmeyin. Anneye ve babaya güzel mu
amele
edin.Şayet onlardan her ikisi veya birisi yaşlanmış olarak senin yanında bulunursa sakın onlara hizmetten yüksünme, "öff!" bile deme, onları azarlama, onlara tatlı ve gönül alıcı sözler söyle....
İsra Suresi, 24. Ayet:
İkisine de, şefkatle, tevazu ile kol kanat ger. 'Rabbim, onların, beni, küçükken terbiye edip yetiştirdikleri gibi sen de, onlara merhametinle mu
amele
et' de....
İsra Suresi, 24. Ayet:
Onlara merhamet ile tevazu kanadını indir ve şöyle dua et: “Rabbim, onların küçükken bana merhametle mu
amele
ettikleri gibi şimdi de sen onlara merhamet et.”...
İsra Suresi, 25. Ayet:
Rabbiniz ruhlarınızdaki duyguları pek iyi bilir. Eğer siz iyi kimseler iseniz şunu bilin ki Allah kötülüklerden, (özellikle anne ve babasına yaptığı kötü mu
amele
lerden,) tövbe edenlere karşı, günahları çok affedicidir....
İsra Suresi, 44. Ayet:
Yedi gökler, yer ve bunlarda bulunanlar O'nu tesbîh ve tenzîh ederler. Zaten hiçbir şey yoktur ki, O'nu hamd ile tesbîh etmesin ; ne var ki, siz onların teşbihlerini anlamazsınız. Şüphesiz ki O, Halîm'dir (şefkatlidir, merhametlidir, sabırlıdır, lûtf ile mu
amele
edicidir) ve çok bağışlayandır....
İsra Suresi, 66. Ayet:
Rabbiniz, lütfuna nail olmanız, ticaret yapmanız için denizde gemileri, filoları sizin için yüzdürendir. Şüphesiz o size merhametiyle mu
amele
etmektedir....
Kəhf Suresi, 7. Ayet:
İnnâ cealnâ mâ alel ardı zîneten lehâ li nebluvehum eyyuhum ahsenu amelâ(
amele
n)....
Kəhf Suresi, 7. Ayet:
1.
innâ
: muhakkak biz
2.
cealnâ
: kıldık
3.
mâ
: şeyleri
4.
alel ardı (alâ el ardı)
: yeryüzünde
Kəhf Suresi, 30. Ayet:
İnnellezîne âmenû ve amilûs sâlihâti innâ lâ nudîu ecre men ahsene amelâ(
amele
n)....
Kəhf Suresi, 30. Ayet:
1.
innellezîne (inne ellezîne)
: muhakkak o kimseler, onlar
2.
âmenû
: âmenû oldular, ölmeden önce Allah'a ulaşmayı dilediler
3.
ve amilû es sâlihâti
: ve salih amel (nefs tezkiyesi) yaptılar
Kəhf Suresi, 50. Ayet:
An o zamânı hani biz meleklere, secde edin Âdem'e demiştik de İblis'ten başka hepsi secde etmişti, o, cin cinsindendi de Rabbinin emrinden çıkmıştı. Beni bırakıp da onu ve soyunu, dost mu ediniyorsunuz, halbuki onlar, size düşmandır; Allah'ı bırakıp Şeytanı dost edinmek, zâlimler için ne de kötü bir değişme muâmelesidir bu....
Kəhf Suresi, 86. Ayet:
Nihayet güneşin battığı yere (okyanus kıyısına) vardığı zaman, güneşi, (sanki) siyah bir çamura batıyor buldu. Bir de bunun yanında bir kavim buldu. Biz şöyle hitap buyurduk: “- Ey Zül’-Karneyn! Ya (iman etmiyenlere) azâb edersin veya haklarında bir güzellik mu
amele
si yaparsın.”...
Kəhf Suresi, 86. Ayet:
Sonunda gunesin battigi yere ulasinca onu, kara balcikli bir suda batiyor gordu. Orada bir millete rastladi. «Zulkarneyn! Onlara azap da edebilirsin, iyi mu
amele
de de bulunabilirsin» dedik....
Kəhf Suresi, 86. Ayet:
Sonunda Güneş'in battığı yere (iyice batı cihetine) ulaştı; onu kara balçıklı bir suya batar (görünümünde) buldu. O kesimde bir millete rastladı. Biz de ona: «Ey Zülkarneyn ! Ya azaba uğratırsın, ya da haklarında güzel mu
amele
de bulunabilirsin, (bu hususta serbestsin)» dedik....
Kəhf Suresi, 86. Ayet:
Sonunda güneşin battığı yere ulaşınca onu, kara balçıklı bir suda batıyor gördü. Orada bir millete rastladı. 'Zülkarneyn! Onlara azap da edebilirsin, iyi mu
amele
de de bulunabilirsin' dedik....
Kəhf Suresi, 86. Ayet:
Güneşin battığı yere vardığında onu, balçıklı bir kaynakta batıyor buldu. Ayrıca onun yanında bir kavim gördü. Dedik ki: «Ey Zulkarneyn, ya onları cezalandırırsın veya haklarında bir güzel mu
amele
de bulunursun.»...
Kəhf Suresi, 86. Ayet:
En sonunda güneşin battığı yere vardığı zaman; onu kara bir suda batıyor buldu. Orada bir kavme rastladı. Zülkarneyn, onlara azab da edebilirsin, iyi mu
amele
de de bulunabilirsin, dedik....
Kəhf Suresi, 86. Ayet:
Tâ ki, güneşin battığı yere vardı, onu siyah bir çamur gözesinde gurub eder (gibi) buldu ve onun yanında bir kavim de buldu. Dedik ki: «Ey Zülkarneyn! Ya muazzep kılarsın veyahut haklarında güzelce bir mu
amele
yaparsın.»...
Kəhf Suresi, 86. Ayet:
Nihayet güneşin battığı yere ulaşınca, onu kara balçıklı bir gözeye batar (görünümünde) buldu. Orada bir kavme rastladı. Bunun üzerine ona: “Ey Zülkarneyn! Onlara azap da edebilirsin, iyi mu
amele
de de bulunabilirsin!” dedik....
Kəhf Suresi, 86. Ayet:
Nihayet batıya vardığında, güneşi balçıklı bir suda batarken gördü; orada da bir kavim buldu. 'Ey Zülkarneyn,' dedik. 'İster onları cezalandır, istersen güzellikle mu
amele
et.'...
Kəhf Suresi, 88. Ayet:
'Ya da geçmişin kirlerinden arınarak iman edip, gevşekliği bırakarak, hâlis niyet ve amaçlarla, İslâm esaslarını, İslâmî düzeni hayata geçirene, iş barışı içinde bilinçli, planlı, mükemmel, meşrû, faydalı, verimli çalışarak nimetin-ürünün bollaşmasını sağlayana, yerinde, haklı çıkışlar yaparak, düzelmeye, iyiliğe, iyileştirmeye ön ayak olana, cârî-kalıcı hayırlar-sâlih ameller işleyene de, mükâfat olarak en güzeli, cennet ve güzel mu
amele
vardır. Biz ona, yerine getirilmesi kolay sorumluluklar y...
Kəhf Suresi, 110. Ayet:
Kul innemâ ene beşerun mislukum yûhâ ileyye ennemâ ilâhukum ilâhun vâhid(vâhidun), fe men kâne yercû likâe rabbihî fel ya’mel
amele
n sâlihan ve lâ yuşrik bi ıbâdeti rabbihî ehadâ(ehaden)....
Kəhf Suresi, 110. Ayet:
1.
kul
: de, söyle
2.
innemâ
: ancak, sadece, yalnız
3.
ene
: ben
4.
beşerun
: bir beşer
...
Məryəm Suresi, 22. Ayet:
Fe h
amele
thu fentebezet bihî mekânen kasıyyâ(kasıyyen)....
Məryəm Suresi, 22. Ayet:
1.
fe
: böylece
2.
h
amele
t-hu
: ona hamile kaldı
3.
fentebezet (fe intebezet)
: sonra çekildi
4.
bi-hî
: onunla
Taha Suresi, 111. Ayet:
Ve anetil vucûhu lil hayyil kayyûm(kayyûmi), ve kad hâbe men h
amele
zulmâ(zulmen)....
Taha Suresi, 111. Ayet:
1.
ve aneti
: ve boyun eğdi
2.
el vucûhu
: vechler, yüzler, kişiler
3.
li el hayyi
: hayy olana (diri, canlı olana)
4.
el kayyû...
Ənbiya Suresi, 82. Ayet:
Ve mineş şeyâtîni men yegûsûne lehu ve ya’melûne
amele
n dûne zâlik(zâlike), ve kunnâ lehum hâfızîn(hâfızîne)....
Ənbiya Suresi, 82. Ayet:
1.
ve min eş şeyâtîni
: ve şeytanlardan
2.
men yegûsûne
: (denizde) dalgıçlık yapanlar
3.
lehu
: onun için (vardır)
4.
ve ya'me...
Həcc Suresi, 59. Ayet:
Allah onları hoşlanacakları bir yere yerleştirir. Hiç şüphe yok ki Allah herşeyi bilen ve kullarının kusurlarına karşı lütufla mu
amele
eden bir ilim ve hilim sahibidir....
Nur Suresi, 22. Ayet:
İçinizden varlık ve servet sahibi kimseler yakınlarına, düşkünlere ve Allah yolunda hicret edenlere (kendi mallarından bir şey) vermeyeceklerine yemin etmesinler. Onlar affetsinler, vazgeçip iyi mu
amele
de bulunsunlar. Allah’ın sizi bağışlamasını arzu etmez misiniz? Allah, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir....
Nur Suresi, 37. Ayet:
Toptan alım-satımların, ithalat ve ihracatın ve çarşılarda, pazarlardaki alışverişlerin, ticarî mu
amele
lerin, kendilerini Allah’ı zikirden, Allah’ın övünç kaynağı kelâmını okumaktan, namazı adâbına riayet ederek aksatmadan kılmaktan, vicdanlarını, servetlerini, sosyal bünyelerini arındıran, berekete vesile olan zekâtı vermekten alıkoyamayacağı yiğit, samimi dindar insanlar, Allah’ı tesbih ederler. Onlar akılların, kalplerin ve gözlerin allak bullak olduğu bir günden korkarlar....
Furqan Suresi, 70. Ayet:
İllâ men tâbe ve âmene ve amile
amele
n sâlihan fe ulâike yubeddilullâhu seyyiâtihim hasenât(hasenâtin), ve kânallâhu gafûren rahîmâ(rahîmen)....
Furqan Suresi, 70. Ayet:
1.
illâ
: ancak
2.
men
: kim
3.
tâbe
: tövbe etti
4.
ve âmene
: ve mü'min oldu
Nəml Suresi, 11. Ayet:
"Benden korkanlar, zulüm ve günah işleyenlerdir. Fakat onlar da o fenalıktan sonra güzel işler yaparlarsa, onlara karşı da Ben çok affedici, geniş merhamet ve ihsan sahibi olarak mu
amele
ederim."...
Ənkəbut Suresi, 8. Ayet:
İnsana, ana babasına iyi davranmasını, güzellikle mu
amele
etmesini tavsiye ettik. (Bununla beraber) onlar, hakkında bilgin olmadığı bir şeyi bana ortak koşman için seninle uğraşıp ağırlıklarını koymaya çalışırlarsa, o zaman onlara itaat etme; dönüşünüz ancak banadır; yapageldiklerinizi size bir bir haber veririm....
Ənkəbut Suresi, 21. Ayet:
Allah sünnetine, düzeninin yasalarına uygun olarak, iradesinin tecellisine tâbi, akıllı ve sorumlu varlıkları cezalandırır. Sünnetine, düzeninin yasalarına uygun olarak, iradesinin tecellisine tâbi, akıllı ve sorumlu varlıklara rahmeti ve merhametiyle mu
amele
de eder. Sadece O’nun huzuruna götürüleceksiniz....
Ənkəbut Suresi, 33. Ayet:
Elçilerimiz Lut'a vardıklarında elçilerimize yapılan mu
amele
den dolayı fenalaştı, zor durumda kaldı. Kendisine dediler ki, 'Korkma, üzülme. Biz seni ve aileni kurtaracağız. Karın hariç; o geride kalanlardan olmuştur.'...
Loğman Suresi, 14. Ayet:
Ve vassaynel insâne bi vâlideyh(vâlideyhi), h
amele
thu ummuhu vehnen alâ vehnin ve fisâluhu fî âmeyni enişkurlî ve li vâlideyk(vâlideyke), ileyyel masîr(masîru)....
Loğman Suresi, 14. Ayet:
1.
ve vassaynâ
: ve tavsiye ettik, farz kıldık
2.
el insâne
: insan
3.
bi vâlidey-hi
: onun anne ve babasını
4.
h
amele
t-hu
<...
Səcdə Suresi, 14. Ayet:
O gün onlara: 'Bu güne kavuştuğunuzda, hesabını vereceğiniz sorumlulukları unutmanız sebebiyle şimdi cezanızı tadın bakalım. Aslına bakarsanız, biz de sizi, size rahmetimizle mu
amele
yi unuttuk. İşlediğiniz ameller dolayısıyle ebedî azâbı tadın.' diyeceğiz....
Əhzab Suresi, 6. Ayet:
Peygamber, müminlere (her hususta) nefislerinden evlâdır. Peygamberin zevceleri, müminlerin anneleri hükmündedir. Neseben yakın olanlar da, Allah’ın kitabında, birbirlerine (varis olmakta) diğer müminlerden, (din kardeşlerinden) ve muhacirlerden daha evlâdır. (Bu ayet-i kerime nazil olmadan önce birbirlerini kardeş edinen müminlerle hicrete çıkan müminler birbirlerine mirasçı oluyorlardı. Ayet-i kerimenin nüzulü ile bu mu
amele
de son bulmuştur.) Ancak dostlarınıza bir vasiyyet yapabilirsiniz, bu...
Səba Suresi, 14. Ayet:
Süleyman’ın ölümüne karar verip, icra ettiğimiz zaman, cinlere onun ölümünü sezdiren olmadı. Yalnız ağaç kurdu, Süleyman’ın dayandığı asâsını yiyordu. Asânın yenmesi sonucu, Süleyman yere yıkılınca, cinler aldatıldıklarını öğrendiler. Eğer cinler bilgi alanları ötesini, gaybı bilmiş olsalardı, o zillet içinde bırakan, alçaltıcı cezaya, mahkûmiyete benzeyen
amele
liğe devam etmezlerdi....
Fatir Suresi, 6. Ayet:
Şeytan, sizin apaçık düşmanınızdır; öyleyse siz de ona düşman olarak mu
amele
edin. O, kendisine tabi olanları, ancak, yakıcı ateşe mahkum olanlar arasında yer alacakları bir akibete çağırır....
Fatir Suresi, 30. Ayet:
Çünkü Allah onlara mükâfatlarını tamamen verdikten başka fazlından onlara ziyadesini ihsan edecektir. Muhakkak ki, O, Gafûr’dur= çok bağışlayıcıdır, Şekûr’dur= az
amele
karşılık çok mükâfat verir....
Fatir Suresi, 34. Ayet:
(Cennetlikler şöyle) derler: “- Geçim ve akıbet derdini bizden gideren Allah’a hamd olsun. Gerçekten Rabbimiz Gafûr’dur= büyük günahları bağışlar, Şekûr’dur= az
amele
karşılık çok mükâfat verir....
Fatir Suresi, 41. Ayet:
Şüphesiz ki Allah, gökleri ve yeri zeval bulmasınlar diye (koyduğu belli kanunlarıyla) tutmaktadır. Eğer zeval bulacak olurlarsa, O'ndan başka hiçbiri onları (yörüngelerinde) tutamaz. O, muhakkak ki Halîm'dir (her şeye sabırla yönelir, lûtufla mu
amele
eder, ceza vermekte acele etmez); çok bağışlayandır....
Fatir Suresi, 41. Ayet:
Yok olmaması için gökleri ve yeri Allah tutar. Göklerin ve yerin sonu gelirse, O’ndan başka kimse tutmaz. Allah, şefkatle mu
amele
eder ve bağışlar....
Fatir Suresi, 45. Ayet:
Ve eğer Allah insanları kazandıkları şey ile muaheze edecek olsa idi, yeryüzünde hiçbir canlı mahlûk bırakmazdı. Fakat onları bir muayyen müddete kadar tehir buyuruyor. Nihâyet ecelleri gelince (haklarında amellerine göre mu
amele
yapılacaktır) çünkü Allah Teâlâ kullarını bihakkın görücü bulunmaktadır....
Saffat Suresi, 34. Ayet:
Şüphesiz biz, suçlu günahkârlara böyle mu
amele
ederiz....
Sad Suresi, 28. Ayet:
İnananlarla iyi işlerde bulunanları, yeryüzündeki bozguncular gibi mi tutacağız, yahut çekinenlere, doğru yoldan çıkanlara ettiğimiz muâmeleyi mi yapacağız?...
Sad Suresi, 28. Ayet:
Yoksa iman edip, hâlis niyet ve amaçlarla, İslâm esaslarını, İslâmî düzeni hayata geçirenlere, iş barışı içinde bilinçli, planlı, mükemmel, meşrû, faydalı, verimli çalışarak nimetin-ürünün bollaşmasını sağlayanlara, yerinde, haklı çıkışlar yaparak, düzelmeye, iyiliğe, iyileştirmeye ön ayak olanlara, cârî-kalıcı hayırlar-sâlih ameller işleyenlere, yeryüzünde, ülkede bozgunculuk yapanlar gibi mi, mu
amele
yapacağız? Yahut, Allah’a sığınıp emirlerine yapışarak günahlardan arınıp, azaptan korunanlara...
Sad Suresi, 28. Ayet:
Biz hiç, iman edip makbul ve güzel iş yapanlara, ülkede fesat çıkararak nizamı bozanlarla aynı mu
amele
leri yapar mıyız? Yahut Allah’ı sayıp kötülüklerden sakınanları, yoldan çıkanlarla bir tutar mıyız?...
Fussilət Suresi, 34. Ayet:
Ve eşit değildir iyilikle kötülük. Kötülüğü, en güzel bir muâmeleyle karşıla, gider, bir de bakarsın ki aranızda düşmanlık olan kişi, sanki senin en yakın bir dostun....
Fussilət Suresi, 36. Ayet:
Ve şayet seni şeytan tarafından bir vesvese (bu afkârâne mu
amele
den) çevirmek isterse hemen Allah'a sığın. Şüphe yok ki, O'dur (her şeyi bihakkın) işiten, bilen O'dur....
Fussilət Suresi, 50. Ayet:
Andolsun ki, kendisine dokunan bir zarardan sonra, biz ona tarafımızdan bir rahmet tattırsak, 'Bu benim hakkımdır. Kıyametin kopacağı ânın gerçekleşeceğini sanmıyorum. Rabbimin huzuruna götürülerek hesaba çekilsem bile, kesinlikle O’nun katında bana güzel mu
amele
edilir' der. Biz kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah’a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altına iterek örtbas edip inkârda ısrar edenleri, yaptıklarını birer birer ortaya koyarak hesaba çekeriz. Mutlaka onlara ağı...
Şura Suresi, 23. Ayet:
İşte bu sevabdır ki, Allah iman edib salih ameller işliyen kullarını (onunla) müjdeliyor. (Ey Rasûlüm, tebliğde bulunmakta olduğun kimselere) de ki: “- Ben, (bu tebliğimden dolayı) sizden Allah’a ibadet ve yakınlıkta, sevgiden başka bir mükâfat istemiyorum.” Kim iyi bir amel kazanırsa, biz onun bu iyiliğinin sevabını artırırız. Muhakkak ki Allah Gafûr’dur= çok bağışlayandır, Şekûr’dur= az
amele
çok sevab verendir....
Zuxruf Suresi, 32. Ayet:
Rabbinin rahmetini onlar mı taksim ediyorlar? Dünya hayatında onların maîşetlerini, rızıklarını ve servetlerini aralarında taksim eden biziz. Allah’ın koyduğu kurallara, insan haklarına riayet ederek birbirlerine işlerini gördürsünler, istihdam etsinler diye, onların bir kısmını maddî-manevî bakımlardan diğerlerinden derece derece üstün kılan da biziz. Rabbinin rahmeti ve merhameti ile mu
amele
sine mazhar olmak, onların kazanıp biriktirdikleri servetten daha hayırlıdır....
Duxan Suresi, 42. Ayet:
Ancak, Allah’ın rahmeti ve merhameti ile mu
amele
ettiği kimselerin, mü’minlerin birbirlerine faydası olur, onlara yardım edilir. Kudretli hükümran olan O’dur. Engin merhamet sahibidir....
Casiyə Suresi, 14. Ayet:
Söyle iyman edenlere: Allah günlerini ümid etmiyen kimselere mağrifetle mu
amele
etsinler, çünkü her kavmı kesibleriyle cezalandıracak...
Casiyə Suresi, 21. Ayet:
Yoksa o kötülükleri işleyip duranlar, iman edip güzel ve makbul işler gerçekleştirenlere yaptığımız mu
amele
yi, kendilerine de göstereceğimizi, hayatlarında ve ölümlerinde onları bir tutacağımızı mı sanıyorlar? Ne kötü, ne yanlış bir muhakeme!...
Əhqaf Suresi, 15. Ayet:
Ve vassaynel insâne bi vâlideyhi ihsânâ(ihsânen), h
amele
thu ummuhu kurhen ve vadaathu kurhâ(kurhan), ve hamluhu ve fisâluhu selâsûne şehrâ(şehren), hattâ izâ belega eşuddehu ve belega erbaîne seneten kâle rabbi evzı’nî en eşkure ni’metekelletî en’amte aleyye ve alâ vâlideyye ve en a’mele sâlihan terdâhu ve aslıh lî fî zurriyyetî, innî tubtu ileyke ve innî minel muslimîn(muslimîne)....
Əhqaf Suresi, 15. Ayet:
1.
ve vassay-nâ
: ve vasiyet ettik
2.
el insâne
: insan
3.
bi vâlidey-hi
: anne ve babasına
4.
ihsânen
: ihsanla d...
Əhqaf Suresi, 15. Ayet:
Biz insana, anne ve babasına güzel mu
amele
etmesini emrettik. Zira annesi onu nice zahmetlerle karnında taşımış ve nice güçlüklerle doğurmuştur. Çocuğun anne karnında taşınması ve sütten kesilmesi otuz ay sürer. Nihayet insan, gücünü kuvvetini bulup daha sonra kırk yaşına girince "Ya Rabbî!" der. "Gerek bana, gerek anneme babama lütfettiğin nimetlerine şükür yoluna beni sevk et. Senin razı olacağın makbul ve güzel iş yapmaya beni yönelt ve bana salih, dine bağlı, makbul nesil nasib eyle! Rabbim!...
Əhqaf Suresi, 19. Ayet:
Herkes, işledikleri ameller sebebiyle âhirette farklı mu
amele
lere tâbi tutulacaktır. Allah onlara amellerinin karşılığını tam olarak verir. Onlara haksızlık edilmez....
Hucurat Suresi, 9. Ayet:
İnananlardan iki kısım, birbiriyle savaşa girişirse hemen aralarını bulun, bir bölüğü, öbürüne saldırırsa o saldırganlarla, Allah'ın emrine itâat edinceye dek savaşın; Allah'ın emrine itâat ederlerse adâletle aralarını bulup barıştırın ve adâletle muâmele edin; şüphe yok ki Allah, adâletle muâmele edenleri sever....
Hucurat Suresi, 14. Ayet:
Bedeviler, dedi ki: «İman ettik.» De ki: «Siz iman etmediniz; ancak «İslâm (müslüman veya teslim) olduk deyin. İman henüz kalplerinize girmiş değildir. Eğer Allah'a ve Rasulü'ne itaat ederseniz, O, sizin
amele
rinizden hiçbir şeyi eksiltmez. Hiç şüphesiz Allah, çok bağışlayandır, çok esirgeyendir.»...
Hədid Suresi, 10. Ayet:
Nerde kaldı müslümanlığınız, niçin Allah’ın emrinden uzak duruyor, göklerin ve yerin mirası, bâki olan Allah’ın olduğu halde, Allah yolunda, İslâm uğrunda karşılık gözetmeden gönüllü harcamıyorsunuz? Elbette içinizden, Mekke’nin fethinden önce kesenin ağzını açanlar, karşılıksız, gönüllü harcayanlar, savaşanlar ötekilerle bir değildir. Onların derecesi, sonradan harcama yapanlardan ve savaşanlardan daha yüksektir. Bununla beraber, Allah hepsine de devlet nimetini, en güzel mu
amele
yi, en güzel âk...
Hədid Suresi, 20. Ayet:
Bilin ki, dünya hayatı ancak bir oyun, bir eğlence, bir süs, aranızda karşılıklı bir övünme, çok mal ve evlat sahibi olma yarışından ibarettir. (Nihayet hepsi yok olur gider). Tıpkı şöyle: Bir yağmur ki, bitirdiği bitki çiftçilerin hoşuna gider. Sonra kurumaya yüz tutar da sen onu sararmış olarak görürsün. Sonra da çer çöp olur. Ahirette ise (dünyadaki
amele
göre ya) çetin bir azap ve(ya) Allah’ın mağfiret ve rızası vardır. Dünya hayatı, aldanış metaından başka bir şey değildir....
Hədid Suresi, 25. Ayet:
Andolsun ki biz, peygamberlerimizi, apaçık delillerle gönderdik ve onlarla berâber de kitap ve terâzi indirdik, insanlar adâletle doğru muâmele etsinler diye ve demiri de indirdik ki onda çetin bir azap var ve insanlara faydalar; ve bu da, Allah'ın kendisine ve peygamberlerine, henüz tapısına varmadan yardım edenleri bildirmesi için; şüphe yok ki Allah, üstündür ve pek kuvvetlidir....
Həşr Suresi, 5. Ayet:
Herhangi bir hurma ağacından ne kestiniz veya onu kökleri üzerinde dikili bıraktınızsa, işte (bunlar hep) Allah’ın izniyledir ve (bu muâmele, Allah’ın) fâsıkları(yahudileri) rezîl etmesi içindir....
Mümtahinə Suresi, 8. Ayet:
Allah, din husûsunda sizinle savaşmayan ve sizi, ülkenizden çıkarmayanlara iyilik etmenizi, onlara karşı insafla, adâletle muâmelede bulunmanızı nehyetmez; şüphe yok ki Allah, adâletle muâmele edenleri sever....
Mümtahinə Suresi, 8. Ayet:
Sizinle dîn hususunda muhaarebe etmemiş, sizi yurdlarınızdan da çıkarmamış olanlara iyilik, onlara adalet (le mua
amele
) etmenizden Allah sizi men'etmez. Çünkü Allah adalet yapanları sever. ...
Mülk Suresi, 2. Ayet:
Ellezî halakal mevte vel hayâte li yebluvekum eyyukum ahsenu amelâ(
amele
n), ve huvel azî zul gafûr(gafûru)....
Mülk Suresi, 2. Ayet:
1.
ellezî
: o ki, o
2.
halaka
: yarattı
3.
el mevte
: ölüm
4.
ve el hayâte
: ve hayat
Müzzəmmil Suresi, 20. Ayet:
Gerçekten Rabbin biliyor ki sen, muhakkak gecenin üçte ikisine yakınını, yarısını ve üçte birini ibadetle geçiriyorsun, beraberinde bulunan bir grup da (böyle yapıyor). Oysa geceyi, gündüzü Allah takdir eder. Sizin bundan ötesini başaramayacağınızı bildiği için size lütuf ile mu
amele
de bulundu. Bundan böyle Kur'an'dan kolayınıza geleni okuyun; O, içinizden hastaların olacağını, diğer bir kısmının Allah'ın lütfundan bir kar aramak üzere yeryüzünde yol tepeceklerini, diğer bir kısmının da Allah yo...
Müddəssir Suresi, 52. Ayet:
Yok! Onlardan her kişi kendisine ayrı sahifelerle tezkireler (ihtarn
amele
r) dağıtılmasını istiyor....
Qiyamə Suresi, 25. Ayet:
1.
tezunnu
: anlar
2.
en yuf'ale
: yapılacak
3.
bi-hâ
: ona, kendisine
4.
fâkıretun
: felâket, büyük musîbet, çok ...
Qiyamə Suresi, 25. Ayet:
Anlar ki kendisine çok kötü mu
amele
yapılacak....
Qiyamə Suresi, 25. Ayet:
(25-26) Sanır ki, ona arka kemiklerini kıracak bir mu
amele
yapılacaktır. Hayır hayır... Vaktâ ki (can) boyun halkasının kemiklerine kavuşur....
Qiyamə Suresi, 26. Ayet:
(25-26) Sanır ki, ona arka kemiklerini kıracak bir mu
amele
yapılacaktır. Hayır hayır... Vaktâ ki (can) boyun halkasının kemiklerine kavuşur....
Nəbə Suresi, 30. Ayet:
'Şimdi tadın azâbınızı. Artık size azabı artırmaktan başka bir mu
amele
yapmayacağız....
Fəcr Suresi, 15. Ayet:
Amma insan, ne zaman Rabbi onu imtihaan edib de kendisine (lütf-ü) kerem (iyle mua
amele
) eder, ona ni'metler verirse «Rabbim beni şerefli kıldı» der! ...
Duha Suresi, 9. Ayet:
Oyleyse sakin oksuze kotu mu
amele
etme;...
Duha Suresi, 9. Ayet:
Öyleyse sakın öksüze kötü mu
amele
etme;...
Duha Suresi, 9. Ayet:
Artık yetime sakın kötü bir mu
amele
de bulunma....
Fil Suresi, 1. Ayet:
(Habîbim) Rabbinin fil saahiblerine nasıl (mua
amele
) etdiğini görmedin mi? ...
Hud Suresi, 119. Ayet:
Ancak Rabbinin rahmetiyle mu
amele
yaptığı kimseler ihtilâfa düşmediler. Allah, hür iradeye, özgürce seçme hakkına sahipken, sana ve Kur’ân’a itibar edip, ilâhî lütfa nail olmaları için onları yarattı. Rabbinin: 'Andolsun ki, Cehennem’i cinler ve insanlarla tamamen dolduracağım' hükmü böylece gerekçeli olarak kesinleşti....
Əhzab Suresi, 43. Ayet:
O sizi inkâr ve isyan karanlıklarından iman ve itaat aydınlığına, nura çıkarmak için, melekleriyle, üzerinize nimetini, rahmetini, bereketini indirendir. Allah mü’minlere engin merhametiyle mu
amele
yapmaktadır....
Əhzab Suresi, 51. Ayet:
Ey Peygamber, eşlerinden dilediğini bir süre ihmal edip dilediğini de yanına alabilirsin. Kendisinden bir süre uzak durduğun eşlerinden birini tekrar yanına almanda sana bir vebâl yoktur. Bu hal onların sevinmeleri, mahzun olmamaları, yaptığın mu
amele
den hepsinin hoşnud olmaları yönünden daha münasiptir. Allah kalplerinizde olan her şeyi bilir. Allah alîmdir, halîmdir (her şeyi hakkıyla bilir, müsamahası boldur)....
Əhzab Suresi, 71. Ayet:
(Böylece) sizin için amellerinizi ıslâh etsin (salih
amele
çevirsin). Günahlarınızı mağfiret etsin (sevaba çevirsin). Ve kim, Allah'a ve O'nun Resûl'üne itaat ederse, o taktirde fevzül azîm (en büyük mükâfat) ile kurtulmuş olur....
Əhzab Suresi, 72. Ayet:
İnnâ aradnel emânete ales semâvâti vel ardı vel cibâli fe ebeyne en yahmilnehâ ve eşfakne minhâ ve h
amele
hal insân(insânu), innehu kâne zalûmen cehûlâ(cehûlen)....
Əhzab Suresi, 72. Ayet:
1.
innâ
: muhakkak biz
2.
aradna
: sunduk, teklif ettik
3.
el emânete
: emanet
4.
alâ es semâvâti
: göklere
Təğabun Suresi, 14. Ayet:
Ey iman edenler, eşlerinizden, çocuklarınızdan size düşman olanlar da var. Onlara karşı dikkatli, ihtiyatlı davranın, onlardan kendinizi koruyun. Onlara sorgusuz sualsiz af ile mu
amele
yaparsanız, yaptıklarını azarlamadan, kınamadan görmezlikten gelirseniz, ayıplarını örter, koruma kalkanına alırsanız Allah da size davranışlarınızın aynıyla mukabele eder. Allah çok bağışlayıcı ve engin merhamet sahibidir....
Təğabun Suresi, 14. Ayet:
Ey iman edenler! Eşlerinizden ve evlatlarınızdan size düşman olanlar da çıkabilir. Böyle olanlara karşı dikkatli olun! Bununla beraber müsamaha eder, kusurlarına bakmaz, onları affederseniz bu da sizin için bir fazilettir. Çünkü Allah da gafûrdur, rahîmdir (affı ve ihsanı boldur. Siz kusurları bağışlarsanız O da size öyle mu
amele
eder)....
Təğabun Suresi, 17. Ayet:
Eğer Allah'a (faizsiz) güzel bir ödünç verirseniz, O, onu sizin lehinize kat kat artırır ve sizi bağışlar. Allah, şükredenlere artırandır ve azâb etmekte acele etmiyen, kullarına karşı sabır ve şefkatle mu
amele
edendir....
Təğabun Suresi, 17. Ayet:
Allah'a güzel bir borç verirseniz, O sizin için bunu kat kat arttırır ve sizi bağışlar. Çünkü O iyiliklerin karşılığını bol bol veren, kullarına sabırla ve yumuşaklıkla mu
amele
edendir....
Qələm Suresi, 35. Ayet:
Biz, İslâm’ı yaşayan müslümanlara, İslâm’a planlı cephe alarak, müslümanlığı, müslüman nesilleri yozlaştırma, yok etme suçu işleyen güç ve iktidar sahibi âsilere, suçlulara, günahkârlara davrandığımız gibi mi mu
amele
yapacakmışız?...
Nəml Suresi, 41. Ayet:
Süleymân dedi ki: “Onun için tahtını belirsizleştirin [ona sıradan bir kişi mu
amele
si yapın], bakalım o, kılavuzlanan yolu bulanlardan mı yoksa kılavuzlanan doğru yolu bulmayanlardan mı olacak [Müslümanlığında samimi mi değil mi görelim]!” ...
Hicr Suresi, 85. Ayet:
Ve Biz gökleri, yeryüzünü ve aralarındaki şeyleri ancak hak/gerçek ile oluşturduk ve elbette ki, o kıyâmet, kesinlikle kopacaktır. Şimdi sen aldırış etme ve güzel mu
amele
et. ...
Səcdə Suresi, 18. Ayet:
Öyle ya: hiç imanda sebat eden, hak yoldan sapan gibi mu
amele
görür mü? Bunlar asla aynı olamazlar!...