Axtarış Nəticələri
Ana Səhifə
Surələr
Məallər
Blog
Ali-İmran Suresi, 161. Ayet:
Bir nebinin, em
anete
ihanet etmesi olur şey değildir! Kim ihanet ederse, Kıyamet Günü, ihanet ettiğiyle gelecektir. Sonra hiçbir haksızlık olmaksızın herkesin kazandığı tastamam verilecektir....
Hud Suresi, 60. Ayet:
Bu dünyada da Kıyamet Günü'nde de l
anete
tabi tutuldular. İyi bilin ki gerçekten Âd halkı Rabb'lerine nankörlük ettiler. İşte böyle yok olup gitti Hud halkı Âd....
Hud Suresi, 99. Ayet:
Bu dünyada da Kıyamet Günü'nde de l
anete
uğratıldılar. Paylarına düşen ne kötü bir paydır....
Əhzab Suresi, 68. Ayet:
"Rabb'imiz! Onlara iki kat azap ver ve onları büyük bir l
anete
uğrat."...
Bəqərə Suresi, 88. Ayet:
Dediler ki: "Kalplerimiz (düşünü - algılamamız) koza (dünyamız) içindedir (hakikatimizi yaşayamayız)!" Hayır, belki de hakikati inkâr ettikleri için (lânete uğramışlar) Allâh'tan uzak düşmüşlerdir! İmanınız ne kadar az!...
Bəqərə Suresi, 88. Ayet:
Onlar, 'Kalplerimiz örtülüdür' dediler. Aslında, inkârları yüzünden Allah onları lânete uğrattı da, o yüzden pek azı iman eder....
Bəqərə Suresi, 283. Ayet:
Ve in kuntum alâ seferin ve lem tecidû kâtiben fe rihânun makbûdah(makbûdatun), fe in emine ba’dukum ba’dan felyueddillezî’tumine emânetehu velyettekıllâhe rabbeh(rabbehu), ve lâ tektumûş şehâdeh(şehâdete), ve men yektumhâ fe innehû âsimun kalbuh(kalbuhu), vallâhu bi mâ ta’melûne alîm(alîmun)....
Bəqərə Suresi, 283. Ayet:
1.
ve in kuntum
: ve eğer siz, iseniz, olduysanız
2.
alâ seferin
: seferde, yolculukta
3.
ve lem tecidû
: ve bulamadınız
4.
kât...
Ali-İmran Suresi, 75. Ayet:
Kitablılardan öyle kimse vardır ki kendisine bir kantar (altın) emânet etsen onu sana eksiksiz öder. öyle kimse de vardır ki ona em
anete
n tek bir altın versen onu — sen üzerinde ayak direyib durmadıkça — sana ödemez. Bunun sebebi şudur: Onlar «Ummîler hakkında bize karşı (mes'uliyyete) bir yol yokdur» demişler (öyle fikir beslemişler) dir. Onlar Allaha karşı, kendileri de bilib durdukları halde, yalan söylerler. ...
Ali-İmran Suresi, 88. Ayet:
Bu lânete ebedî gömülüp gidecekler. Onların azapları hafifletilmez; yüzlerine de bakılmaz....
Ali-İmran Suresi, 88. Ayet:
Bu lânete ebedî gömülüp gidecekler. Onların azapları hafifletilmez; yüzlerine de bakılmaz....
Ali-İmran Suresi, 88. Ayet:
Bu lânete ebediyyen gömülüp gidecekler. Onların azapları hafifletilmez, yüzlerine de bakılmaz....
Ali-İmran Suresi, 118. Ayet:
Yâ eyyuhâllezîne âmenû lâ tettehızû bitâneten min dûnikum lâ ye’lûnekum habâlâ(habâlen), veddû mâ anittum, kad bedetil bagdâu min efvâhihim, ve mâ tuhfî sudûruhum ekber(ekberu), kad beyyennâ lekumul âyâti in kuntum ta’kılûn(ta’kılûne)....
Ali-İmran Suresi, 118. Ayet:
1.
yâ eyyuhâ
: ey
2.
ellezîne âmenû
: âmenû olanlar, îmân edenler
3.
lâ tettehızû
: edinmeyin
4.
bitâneten
: sırda...
Ali-İmran Suresi, 161. Ayet:
Hiçbir peygamberin em
anete
hıyanet etmesi düşünülemez. Kim hıyanet ederse, kıyamet günü, hıyanet ettiği şeyle birlikte gelir. Sonra da hiçbir haksızlığa uğratılmaksızın herkese kazandığının karşılığı tastamam ödenir....
Ali-İmran Suresi, 161. Ayet:
Bir peygamber, emânete hıyânet edemez ve kim hıyânet ederse kıyâmet günü, hıyânet ettiği neyse onunla haşrolur, sonra herkese kazandığının karşılığı verilir ve onlara zulmedilmez....
Ali-İmran Suresi, 161. Ayet:
Bir peygambere, em
anete
hıyanet yaraşmaz. Kim em
anete
(devlet malına) hıyanet ederse, kıyamet günü, hainlik ettiği şeyin günahı boynuna asılı olarak gelir. Sonra herkese -asla haksızlığa uğratılmaksızın-kazandığı tastamam verilir....
Ali-İmran Suresi, 161. Ayet:
Bir Nebinin em
anete
hıyanet etmesi mümkün değildir. Her kim hıyanet ederse, hıyaneti boynunda asılı olarak gelir! Bundan sonra her nefse (yaptıklarıyla) kazandığı tam olarak verilir; onlara zulmedilmez!...
Ali-İmran Suresi, 161. Ayet:
Hiçbir peygambere, em
anete
, devlet-kamu malına hıyanet yakışmaz; Ashabı, ümmeti tarafından da peygambere hıyanet edilmesi olacak iş değildir. Kim em
anete
, devlet-kamu malına hıyanet ederse, kıyamet günü, hıyanet ettiği şey sırtında yüklü, boynunda asılı halde, rezil rüsvay bir vaziyette teşhir edilerek gelir. Sonra herkese işlediği amellerin kazandığı sevapların karşılığı, hak ettiği tamı tamına verilir, yüklendiği günahların cezaları âdil infaz edilir. Onlara haksızlık yapılmaz....
Ali-İmran Suresi, 161. Ayet:
Hiç bir peygambere, em
anete
ihanet yaraşmaz. Kim ihanet ederse, kıyamet günü ihanet ettiğiyle gelir. Sonra her nefis ne kazandıysa, (ona) eksiksiz olarak ödenir. Onlar haksızlığa uğratılmazlar....
Ali-İmran Suresi, 161. Ayet:
Bir peygamber için em
anete
(ganimet malına) hıyanet etmek olur şey değildir. Kim böyle hainlik ederse, kıyamet günü, aşırdığı malı, boynunda taşıyarak getirir. Sonra da herkese kazandığı iyilik veya kötülüğün karşılığı ödenir; ve hiç birine zulmedilmez....
Ali-İmran Suresi, 161. Ayet:
Bir peygambere, em
anete
hıyanet yaraşmaz. Kim em
anete
(devlet malına) hıyanet ederse, kıyamet günü, hainlik ettiği şeyin günahı boynuna asılı olarak gelir. Sonra herkese -asla haksızlığa uğratılmaksızın-kazandığı tastamam verilir....
Ali-İmran Suresi, 161. Ayet:
Bir Peygamber için, em
anete
hıyanet olur şey değildir, her kim hıyanet eder: ganimet ve hasılattan bir şey aşırırsa boynuna aldığını kıyamet günü yüklenir getirir, sonra da herkese kazandığı ödenir, hiç birine zulmedilmez....
Ali-İmran Suresi, 161. Ayet:
Bir peygamberin em
anete
hiyanet etmesi olur şey değildir. Her kim hiyanet ederse, ganimet ve hasılattan bir şey aşırırsa kıyamet gününde boynuna aldığı şeyi yüklenerek getirir. Sonra da herkese kazandığının karşılığı ödenir, hiç birine haksızlık edilmez....
Ali-İmran Suresi, 161. Ayet:
Bir peygamber için em
anete
hıyanet etmek olur şey değildir. Kim, böyle hainlik ederse, kıyamet günü bu hainlik ettiği şey ile gelir. Sonra herkese kazanmış olduğu şey ödenir. Ve onlara zulmedilmez....
Ali-İmran Suresi, 161. Ayet:
Hiç bir peygambere, em
anete
ihanet yaraşmaz. Kim ihanet ederse, kıyamet günü ihanet ettiğiyle gelir. Sonra her nefis ne kazandıysa, (ona) eksiksiz olarak ödenir. Onlar haksızlığa uğratılmazlar....
Ali-İmran Suresi, 161. Ayet:
Bir peygamber için emânete (yahud ganîmet malına) hainlik etmek? (Bu) olur şey değil. Kim böyle hainlik eder (ganîmet ve ammeye âid hasılatdan bir şey aşırır, gizler) se kıyaamet günü hainlik etdiği o şey (in günâhını) yüklenerek gelir. Sonra herkes ne etdi, ne kazandıysa (mücâzât veya mükâfatı) eksiksiz ödenir. Onlar haksızlığa uğratılmazlar. ...
Ali-İmran Suresi, 161. Ayet:
Ve bir peygamber için (emânete) hıyânet etme (aslâ söz konusu) olmaz! Kim(emânete) hıyânet ederse, kıyâmet günü hıyânet ettiği şeyle (yüklü olarak) gelir. Sonra herkese, yaptıklarının karşılığı tam olarak verilir ve onlar haksızlığa uğratılmazlar....
Ali-İmran Suresi, 161. Ayet:
Bir peygamber için em
anete
hıyanet, olur şey değildir. Kim böyle hainlik ederse; kıyamet günü hainlik ettiği şey ile gelir. Sonra herkese kazandığı ödenir. Ve onlara zulmedilmez....
Ali-İmran Suresi, 161. Ayet:
Bir peygamber için em
anete
hiyânet etmek sahih olamaz. Her kim hiyânet ederse o hiyânet ettiği şey ile Kıyamet gününde gelir. Sonra her şahsa kazanmış olduğu şey ödenir ve onlar zulmolunmazlar....
Ali-İmran Suresi, 161. Ayet:
Bir peygamberin kendisine verilen em
anete
hıyanet etmesi düşünülemez. Çünkü, kim O’nun emanetine hıyanet ederse, kıyamet günü hıyaneti ile gelir. Sonra herkese kazancı, haksızlık yapılmadan ödenir....
Ali-İmran Suresi, 161. Ayet:
Em
anete
hıyanet etmek, bir peygamberin yapacağı iş değildir. Her kim hıyanet edip de ganimetten veya kamuya ait hasılattan bir şey aşırır, bunu da gizlerse, kıyamet gününe o vebâlini aldığı şeyler, boynuna asılı olarak gelir. Sonra her kişiye kazandığı şeylerin mükâfat veya cezası eksiksiz ödenir. Ve onlar asla haksızlığa uğratılmazlar....
Ali-İmran Suresi, 161. Ayet:
Bir peygamberin aşırması, hiyanet etmesi, olur şey değildir. Kim (emânete hıyanet eder), aşırırsa kıyâmet günü aşırdığını boynuna yüklenip getirir. Sonra herkese kazandığı tastamam verilir, hiçbir haksızlığa uğratılmazlar....
Ali-İmran Suresi, 161. Ayet:
Hiç bir peygambere, em
anete
ihanet yaraşmaz. Kim ihanet ederse, kıyamet günü ihanet ettiğiyle gelir. Sonra her nefis ne kazandıysa, (ona) eksiksiz olarak ödenir. Onlar haksızlığa uğratılmazlar....
Ali-İmran Suresi, 161. Ayet:
Em
anete
hıyanet bir peygambere yakışmaz. Kim em
anete
hıyanet ederse, kıyamet gününde hıyanet ettiği şeyin günahıyla gelir. Sonra, kimseye bir haksızlık edilmeden, herkese kazandığı şey tastamam ödenir....
Ali-İmran Suresi, 161. Ayet:
Bir peygamberin em
anete
hıyanet etmesi/kamu malından aşırması olacak şey değildir. Her kim hıyanet eder, kamu malından bir şey aşırırsa, aşırdığını kıyamet günü yüklenip getirir. Sonra her benliğe; kazandığı tam olarak ödenir. Hiç birine zulmedilmez....
Nisa Suresi, 25. Ayet:
Ve men lem yestetı’ minkum tavlen en yenkıhal muhsanâtil mu’minâti fe min mâ meleket eymânukum min feteyâtikumul mu’minât(mu’minâti). Vallâhu a’lemu bi îmânikum. Ba’dukum min ba’d(ba’dın), fenkihûhunne bi izni ehlihinne ve âtûhunne ucûrehunne bil ma’rûfi muhsanâtin gayra musâfihâtin ve lâ muttehızâti ahdân(ahdânin), fe izâ uhsinne fe in eteyne bi fâhışetin fe aleyhinne nısfu mâ alâl muhsanâti minel azâb(azâbi). Zâlike li men haşiyel
anete
minkum. Ve en tasbirû hayrun lekum. Vallâhu gafûrun rahîm...
Nisa Suresi, 25. Ayet:
1.
ve men
: ve kim, kimin
2.
lem yestetı'
: gücü yetmez
3.
min-kum
: sizden, içinizden
4.
tavlen
: güç, bolluk, ze...
Nisa Suresi, 37. Ayet:
Onlar ki, cimrilikte bulunurlar ve nâsa cimrilik ile emrederler ve Allah Teâlâ'nın kendilerine fazlından olarak vermiş olduğu şeyi gizlerler. Artık onlar her türlü melânete lâyıktırlar ve Biz kâfirler için hakaret verici bir azab hazırlamışızdır....
Nisa Suresi, 58. Ayet:
Gerçekten Allah, size, emanetleri ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman, adaletle hüküm vermenizi emreder. Hakikaten Allah bununla size ne güzel öğüt veriyor! Şüphe yok ki Allah, hükümlerinizi hakkıyle işitici, em
anete
ait işlerinizi hakkıyle görücüdür....
Nisa Suresi, 76. Ayet:
İmân edenler, Allah yolunda savaşırlar; inkâr edenler, tâğût (azgın kâfirler, l
anete
hak kazanan İblîs ve Allah'tan başka ilâh edinilen bâtıl tanrı) yolunda savaşırlar. O halde siz şeytanın dostlarıyla savaşın. Şüphesiz ki, şeytanın hilesi pek zayıftır....
Nisa Suresi, 107. Ayet:
Kendilerine hıyanet edenleri temize çıkarmaya çalışma. Hiç şüphesiz Allah hıy
anete
dalmış günahkarları sevmez....
Nisa Suresi, 107. Ayet:
Nefislerine hiyânet edenler tarafından mücadelede bulunma, şüphe yok ki Allah Teâlâ hıy
anete
düşkün, çok günahkâr olan kimseyi sevmez....
Nisa Suresi, 155. Ayet:
Artık onlar ahidlerini bozmaları ve Allah Teâlâ'nın âyetlerini inkâr eylemeleri ve peygamberleri haksız yere öldürmeleri ve «Bizim kalblerimiz perdelidir,» demeleri sebebiyle (lânete uğramışlardır). Hayır, Allah Teâlâ onların kalblerini küfürleri sebebiyle mühürlemiştir. Binaenaleyh pek azı müstesna olmak üzere onlar imân etmezler....
Nisa Suresi, 155. Ayet:
Sözlerini bozmaları, Allah'ın âyetlerini inkâr etmeleri, haksız yere peygamberleri öldürmeleri ve: “Kalplerimiz perdelidir. ” demeleri sebebiyle (lânete uğramışlardır). Hayır! Tam aksine, küfürleri sebebiyle Allah o kalpler üzerine mühür vurmuştur. Pek azı hariç, artık onlar iman etmezler....
Nisa Suresi, 156. Ayet:
Ve küfürleri sebebiyle ve Meryem hakkında pek büyük bir iftirada bulunmaları sebebiyle (lânete uğramışlardır)....
Nisa Suresi, 157. Ayet:
Ve «Muhakkak biz Meryem'in oğlu Allah'ın peygamberi İsâ'yı öldürdük,» demeleri sebebiyle (lânete hedef olmuşlardır). Halbuki, O'nu ne öldürdüler ve ne de asıverdiler. Fakat onlar için bir benzetilmiş oldu. Ve şüphe yok ki, onda ihtilâf edenler, ondan dolayı şekk içindedirler. Onlar için buna dair zanna uymaktan başka bir bilgi yoktur ve O'nu hakikaten katletmiş değildirler....
Nisa Suresi, 176. Ayet:
Yesteftûneke. Kulillâhu yuftîkum fîl kelâleh(kelâleti). İnimruun heleke leyse lehû veled(veledun), ve lehû uhtun fe lehâ nısfu mâ terak(terake), ve huve yerisuhâ in lem yekun lehâ veled(veledun). Fe in kânetesneteyni fe lehumâs sulusâni mimmâ terak(terake). Ve in kânû ıhveten ricâlen ve nisâen fe liz zekeri mislu hazzıl unseyeyn(unseyeyni). Yubeyyinullâhu lekum en tadıllû vallâhu bi kulli şey’in alîm(alîmun)....
Nisa Suresi, 176. Ayet:
1.
yesteftûne-ke
: senden fetva istiyorlar, soruyorlar
2.
kul
: de, söyle
3.
allâhu
: Allah
4.
yuftî-kum
: size fe...
Maidə Suresi, 13. Ayet:
1.
fe bimâ nakdi-him
: ve de onların bozmalarından dolayı, sebebi ile
2.
mîsâka-hum
: onların misâkları, misâklarını
3.
leannâ-hum
: onları lanetledik
4.
Maidə Suresi, 64. Ayet:
Bir de Yahudiler, “Allah’ın eli bağlıdır” dediler. Söylediklerinden ötürü kendi elleri bağlansın ve lânete uğrasınlar! Hayır, O’nun iki eli de açıktır, dilediği gibi verir. Andolsun, sana Rabbinden indirilen (Kur’an) onlardan birçoğunun azgınlık ve küfrünü artıracaktır. Biz onların arasına kıyamete kadar düşmanlık ve kin saldık. Her ne zaman savaş için bir ateş yakmışlarsa, Allah onu söndürmüştür. Onlar yeryüzünde bozgunculuk çıkarmaya çalışırlar. Allah, bozguncuları sevmez....
Maidə Suresi, 64. Ayet:
Yahûdiler, Allah'ın eli bağlıdır dediler, elleri bağlanasılar, söyledikleri söz yüzünden lânete uğrayasılar. Hayır, Allah'ın iki eli de açıktır, dilediği gibi ihsânda bulunur. Andolsun, Rabbinden sana indirilen, onlardan çoğunun azgınlığını, kâfirliğini arttıracak ve biz, onların arasına kıyâmete dek düşmanlık ve kin saldık. Ne vakit savaş için bir ateş yaktılarsa Allah söndürdü o ateşi ve onlar, yeryüzünde bozgunculuğa koşup dururlar ve Allah, bozguncuları sevmez....
Maidə Suresi, 64. Ayet:
Yahudiler: 'Allah’ın eli çok sıkıdır' dediler. Söyledikleri sebebiyle, onların elleri bağlansın ve lânete uğrasınlar. Aksine, Allah’ın elleri açıktır. Allah, sünneti, düzeninin yasaları içinde, iradesinin tecellisine uygun şekilde verir. Andolsun Rabbimden sana indirilen, Kur’ân onlardan çoğunun azgınlığını ve küfrünü, inkârını artırıyor. Biz, kıyamete kadar onların aralarına düşmanlık ve kin yerleştirdik. Ne zaman savaş ateşi yakmışlarsa, Allah onu söndürmüştür. Onlar, yeryüzünde, ülkede bozgun...
Maidə Suresi, 64. Ayet:
Yahudiler, «Allah'ın eli çok sıkıdır» dediler. Söyledikleri söz sebebiyle onların elleri bağlansın ve l
anete
uğrasınlar! Aksine Allah'ın elleri açıktır, dilediği gibi verir. Andolsun, Rabbinden sana indirilen, onların çoğunun azgınlığını ve küfrünü azdırıyor. Biz, onların aralarına tâ kıyamete kadar düşmanlık ve kin atmışızdır. Ne zaman savaş için bir ateş yakmışlarsa, Allah onu söndürmüştür. Onlar yeryüzünde bozğunculuğa koşarlar. Şüphesiz Allah bozguncuları sevmez....
Maidə Suresi, 64. Ayet:
Yahudiler: - Allah’ın eli sıkıdır, dediler. Böyle dedikleri için elleri bağlandı ve l
anete
uğradılar. Oysa Allah’ın elleri açıktır, nasıl dilerse sarfeder. Elbette Rabbinden sana indirilenler, onların çoğunun azgınlığını ve küfrünü artıracaktır. Onların arasına kıyamete kadar (sürecek) düşmanlık ve kin saldık. Savaş ateşini ne zaman körükleseler Allah onu söndürür. Yeryüzünde bozgunculuğa koşarlar. Allah bozguncuları sevmez....
Ənam Suresi, 98. Ayet:
"HÛ" ki, sizi Nefs-i Vahide'den (TEK BİR NEFS'ten - Tek bir benlikten) inşa etti. . . Müstekarr (istikrar bulma - hakikatini tanıma ve yaşamada kararlılık için dünyanın oluşması). . . Müstevda (beden - em
anete
n kalma yeri). . . Hakikaten biz, anlayışı açık bir halk için işaretleri tafsil ettik....
Ənfal Suresi, 27. Ayet:
(O halde,) siz ey imana erişenler, Allaha ve Elçiye karşı haince davranmayın; size tevdi edilen em
anete
bilerek ihanet etmeyin!...
Ənfal Suresi, 58. Ayet:
Ve immâ tehâfenne min kavmin hiyâneten fenbiz ileyhim alâ sevâin, innallâhe lâ yuhıbbul hâinîn(hâinîne)....
Ənfal Suresi, 58. Ayet:
1.
ve immâ
: amma, fakat ... olduğu zaman
2.
tehâfenne
: mutlaka, kesinlikle korkarsın
3.
min kavmin
: bir kavimden
4.
hiyânete...
Ənfal Suresi, 71. Ayet:
Ve in yurîdû hıyâneteke fe kad hânullâhe min kablu fe emkene minhum, vallâhu alîmun hakîm(hakîmun)....
Ənfal Suresi, 71. Ayet:
1.
ve in
: ve eğer,şayet
2.
yurîdû
: isterler
3.
hiyânete-ke
: sana ihanet etmek
4.
fe kad
: bu şekilde ... oldu
Hud Suresi, 6. Ayet:
Yeryüzünde hiçbir canlı yoktur ki, rızkı Allah’a ait olmasın. Her birinin (dünyada) duracakları yeri de, (öldükten sonra) em
anete
n konulacakları yeri de O bilir. Bunların hepsi açık bir kitapta (Levh-i Mahfuz’da yazılı)dır....
Hud Suresi, 6. Ayet:
Yeryüzünde rızkı Allah'a ait olmayan hiçbir canlı yoktur. O, onların karar kıldıkları yerleri de, em
anete
n durdukları yerleri de bilir. Onların hepsi apaçık bir kitaptadır....
Hud Suresi, 59. Ayet:
(59-60) İşte Âd halkı buydu... Rab’lerinin âyetlerini inkâr ettiler, O’nun peygamberlerine isyan ettiler ve Hakka karşı gelen her inatçı zorbanın isteklerine uydular. Hem bu dünyada lânete tâbi tutuldular, hem de kıyamet gününde. Evet, Âd halkı, Rab’lerini tanımayıp inkâr yolunu tuttular. Dikkat et! Nasıl da defoldu gitti o Hûd’un kavmi Âd!...
Hud Suresi, 60. Ayet:
Ve bu dünyada ve kıyâmet günü lânete tâbî tutuldular ve Ad kavmi Rab'lerini inkâr etmediler mi? Hud (A.S)'ın kavmi Ad (kavmi) (Allahû Tealâ'nın rahmetinden) uzak kaldı, öyle değil mi?...
Hud Suresi, 60. Ayet:
Onlar, hem bu dünyada, hem de kıyamet gününde lânete uğratıldılar. Biliniz ki Âd kavmi, Rablerini inkâr etti. (Yine) biliniz ki Hûd’un kavmi Âd, Allah’ın rahmetinden uzaklaştı....
Hud Suresi, 60. Ayet:
Ve şu dünyada da lânete uğratıldılar, kıyamet gününde de. Bilin ki hiç şüphe yok Âd, Rablerine karşı kâfir oldu; bilin, uzaklık Hûd'un kavmi Âd'a....
Hud Suresi, 60. Ayet:
Onlar hem bu dünyada hem de kıyamet gününde lânete tâbi tutuldular. Biliniz ki, Ad (kavmi) Rablerini inkâr ettiler. (Şunu da) bilin ki Hûd'un kavmi Âd, Allah'ın rahmetinden uzak kılındı....
Hud Suresi, 60. Ayet:
Hem şu dünyada hem de kıyamet sürecinde lânete uğradılar (hakikatlerindekini yaşamaktan uzak düştüler)! Kesinlikle bilin ki; Ad, Rablerini inkâr edenlerden oldu! Kesinlikle bilin ki; uzaklık Hud'un halkı olan Ad içindir....
Hud Suresi, 60. Ayet:
Hem bu dünyada, hem de kıyamet günü lânete uğradılar. Bakınız, Âd kavmi Rablerini inkâr ettiler, ihsan ettiği nimetlere nankörlük ettiler. Hûd’un kavmi Âd’in, Allah’ın rahmetinden, korumasından uzak kılınarak, yok olup gitmesinden ibret alın....
Hud Suresi, 60. Ayet:
Bu dünyada da kıyamet gününde de l
anete
uğradılar. İyi bilin ki, Ad halkı Rabblerini inkar ettiler. Dikkat edin, Hud'un kavmi Ad uzak olsun....
Hud Suresi, 60. Ayet:
Ve bu dünyada da, kıyamet gününde de l
anete
tabi tutuldular. Haberiniz olsun; gerçekten Ad (halkı), Rablerine (karşı) inkâr ettiler. Haberiniz olsun; Hud kavmi Ad'a (Allah'ın rahmetinden) uzaklık (verildi)....
Hud Suresi, 60. Ayet:
Onlar, hem dünyada, hem ahiret gününde bir lânete (ceza ve azaba) tabi tutuldular. Dikkat edin! Ad Kavmi, gerçekten Rabbini inkâr etti. Haberiniz olsun! Hûd’un kavmi âd, Allah’ın rahmetinden uzak kalmıştır....
Hud Suresi, 60. Ayet:
Bu dunyada da, kiyamet gununde de l
anete
ugradilar. Bilin ki Ad milleti Rablerini inkar etti ve yine bilin ki Hud'un milleti Ad Allah'in rahmetinden uzaklasti. *...
Hud Suresi, 60. Ayet:
Bu dünyada da, kıyamet gününde de l
anete
uğradılar. Bilin ki Ad milleti Rablerini inkar etti ve yine bilin ki Hud'un milleti Ad Allah'ın rahmetinden uzaklaştı....
Hud Suresi, 60. Ayet:
Onlar hem bu dünyada hem de kıyamet gününde lânete tâbi tutuldular. Biliniz ki, Âd (kavmi) Rablerini inkâr ettiler. (Şunu da) bilin ki Hûd'un kavmi Âd, Allah'ın rahmetinden uzak kılındı....
Hud Suresi, 60. Ayet:
Bunun üzerine, hem dünya hayatında ve hem diriliş gününde bir l
anete
uğradılar. Kısacası, Ad halkı, Rab'lerine karşı çıktı. Hud'un halkı Ad yok olmuştur....
Hud Suresi, 60. Ayet:
Ve bu dünyada da kıyamet gününde de l
anete
tabi tutuldular. Haberiniz olsun; gerçekten Ad (halkı), rablerine küfrettiler. Haberiniz olsun; Hud kavmi Ad'a (Tanrı'nın rahmetinden) uzaklık (verildi)....
Hud Suresi, 60. Ayet:
Ve bu dünyada bir lânete tâbi tutuldular, Kıyamet gününde de. Haberiniz olsun, şüphe yok ki Âd, Rablerine kâfir oldular. Agâh olunuz ki, Hûd kavmi olan Âd için bir uzaklık olsun....
Hud Suresi, 60. Ayet:
Böylece bu dünyada da kıyamet gününde de lânete uğradılar. İyi bilin ki Âd kavmi Rablerini inkâr ettiler. İyi bilin ki Hud'un kavmi Âd, Allah'ın rahmetinden uzak kılındı....
Hud Suresi, 60. Ayet:
Bu dünyada da, kıyamet gününde de l
anete
uğradılar. İyi bilin ki Âd, Rabbini tanımadı. Dikkat edin, Hûd’un toplumu Âd helak edildi....
Hud Suresi, 60. Ayet:
(59-60) İşte Âd halkı buydu... Rab’lerinin âyetlerini inkâr ettiler, O’nun peygamberlerine isyan ettiler ve Hakka karşı gelen her inatçı zorbanın isteklerine uydular. Hem bu dünyada lânete tâbi tutuldular, hem de kıyamet gününde. Evet, Âd halkı, Rab’lerini tanımayıp inkâr yolunu tuttular. Dikkat et! Nasıl da defoldu gitti o Hûd’un kavmi Âd!...
Hud Suresi, 60. Ayet:
Ve bu dünyada da, kıyamet gününde de l
anete
tabi tutuldular. Haberiniz olsun; gerçekten Ad (halkı), Rablerine (karşı) küfrettiler. Haberiniz olsun; Hûd kavmi Ad'a (Allah'ın rahmetinden) uzaklık (verildi)....
Hud Suresi, 60. Ayet:
Bu dünyada da, kıyamet gününde de onlar lânete uğratıldılar. Bilmiş olun ki Âd kavmi Rablerine nankörlük etmişti. İbret alın ki, Hud'un kavmi Âd işte böyle yok olup gitti....
Hud Suresi, 99. Ayet:
Ve burada, kıyâmet gününde lânete tâbî tutuldular. Verilen bahşiş (ne) kötü bir bağıştır....
Hud Suresi, 99. Ayet:
Onlar, hem bu dünyada, hem de kıyamet gününde lânete uğratıldılar. Ne kötü destektir onlara verilen destek!...
Hud Suresi, 99. Ayet:
Burada da lânete uğradılar, kıyâmet gününde de. Şu bağışlanan bağış, ne de kötü bağıştır....
Hud Suresi, 99. Ayet:
Onlar burada da, kıyamet gününde de lânete uğratıldılar. (Onlara) verilen bu armağan ne kötü armağandır!...
Hud Suresi, 99. Ayet:
Hem burada (dünyada) hem de kıyamet sürecinde lânete tâbi olundular! O hisselerine düşen ne kötü bir paydır!...
Hud Suresi, 99. Ayet:
Onlar bu dünyada da, Kıyamet gününde de lânete uğratıldılar. Onlara verilen armağan ne kötü bir armağandır....
Hud Suresi, 99. Ayet:
Onlar burada da, kıyamet gününde de l
anete
uğratıldılar. (Onlara) verilen bu bağış ne kötü bir bağıştır!...
Hud Suresi, 99. Ayet:
Onlar, burda da, kıyamet gününde de l
anete
tabi tutuldular. (Bu) Verilen bağış, ne kötü bir bağıştır....
Hud Suresi, 99. Ayet:
Hem burada (dünyada), hem de kıyamet gününde bir lânete uğratıldılar. Onlara verilen bu bahşiş ne kötü bir bahşiştir!......
Hud Suresi, 99. Ayet:
Hem burada ve hem kiyamet gununde l
anete
ugratilirlar. Bu ne kotu bir bagistir!...
Hud Suresi, 99. Ayet:
Hem burada ve hem kıyamet gününde l
anete
uğratılırlar. Bu ne kötü bir bağıştır!...
Hud Suresi, 99. Ayet:
Onlar burada da, kıyamet gününde de lânete uğratıldılar. (Onlara) verilen bu armağan ne kötü armağandır!...
Hud Suresi, 99. Ayet:
Çarpıldıkları azaba ek olarak hem dünyada hem de ahirette lânete uğramışlardır. Paylarına düşen bu armağan ne fena bir armağandır....
Hud Suresi, 99. Ayet:
Onlar, burda da, kıyamet gününde de l
anete
tabi tutuldular. (Bu) Verilen bağış, ne kötü bir bağıştır....
Hud Suresi, 99. Ayet:
Burada da bir lânete tâbi tutuldular, Kıyamet gününde de. Ne kötü bir yardımdır bu yapılmış olan yardım....
Hud Suresi, 99. Ayet:
Hem burada hem kıyamet gününde lânete uğratılırlar. Ne kötü bir bağıştır onlara verilen bu bağış!...
Hud Suresi, 99. Ayet:
Hem burada da kıyamet gününde de l
anete
uğrarlar. Bu ne kötü bir bağıştır....
Hud Suresi, 99. Ayet:
Onlar, burda da, kıyamet gününde de l
anete
tabi tutuldular. (Bu) Verilen bağış, ne kötü bir bağıştır....
Hud Suresi, 99. Ayet:
Bu dünyada da onlar lânete uğradılar, kıyamet gününde de. Ne kötü bir ikramdır onlara sunulan!...
Rəd Suresi, 25. Ayet:
Onlar ki Allah ile ahde bağlandıktan sonra ahdini bozarlar, Allah'ın bitiştirilmesini emrettiği şeyi keserler, yeryüzünde fesat çıkarırlar, işte bunlar lânete uğramışlardır. En kötü yurt onlarındır....
Həcc Suresi, 38. Ayet:
Muhakkak ki Allâh iman edenlere sahip çıkar! Muhakkak ki Allâh hiçbir hain (em
anete
ihanet eden) ve nankörü (verileni değerlendirmeyeni) sevmez!...
Həcc Suresi, 78. Ayet:
Allah (yolunda O'nun) için nasıl gerekiyorsa öylece cihâd edin. Sizi (insanlar arasından bu emânete lâyık görüp) seçen O'dur. Dinde size hiçbir zorluk meydana getirmedi; babanız İbrahim'in (temelde İslâm'a benzeyen Hanîf) dinine uyun ! (Kur'ân'ın inmesinden) önce de, bunda da size Müslüman adını veren odur. Tâ ki Peygamber (Muhammed) size şâhid ola ve siz de insanlara şâhid olasınız. Artık namaz kılmaya devam edin, zekâtı verin; Allah'a sımsıkı bağlanıp güvenin ; o sizin yegâne sahibiniz ve dost...
Həcc Suresi, 78. Ayet:
Allah yolunda gereği gibi cihad edin. Sizi insanlar içinde bu em
anete
ehil bulup seçen O’dur. Din konusunda, size hiçbir zorluk da yüklemedi. Haydin öyleyse babanız İbrâhim’in milletine ve yoluna! Bundan önce de, bu Kur’ân’da da, size Müslüman adını veren O’dur. Ta ki Resul size şahid olsun, siz de diğer insanlar nezdinde Hakkın şahitleri olasınız. Haydin namazı hakkıyla ifa edin, zekâtı verin ve Allah’a sımsıkı bağlanın. O sizin biricik mevlanız, efendinizdir. O, ne güzel mevla ve ne güzel yard...
Möminun Suresi, 8. Ayet:
Mü’minler, kamu görevlerini, sorumluluklarını yerine getirenler, toplumda güven ortamı sağlayanlar, em
anete
, ahitlerine, taahhütlerine, sözlerine riayet edenlerdir....
Nur Suresi, 23. Ayet:
Zinadan haberi bulunmıyan iffetli mümin kadınlara, zina isnad edenler, dünyada ve ahirette lânete uğramışlardır. Onlara büyük bir azab vardır....
Nur Suresi, 23. Ayet:
Zinadan haberi bulunmayan iffetli mümin kadınlara, zina isnad edenler, dünyada ve ahirette l
anete
uğramışlardır. Onlara büyük bir azap vardır....
Nur Suresi, 23. Ayet:
Muhakkak o kimseler ki, afîfe, bîhaber, mü'mine olan kadınlara kötülük isnadında bulunurlar, o kimseler dünyada ve ahirette lânete uğratılmışlardır. Onlar için pek büyük bir azap da vardır....
Nur Suresi, 23. Ayet:
Şu kesin ki, hayasızlıktan habersiz, iffetli mümin hanımlara, zina iftirası atanlar dünyada da âhirette de lânete uğrarlar. Onlara müthiş bir azap vardır....
Nur Suresi, 23. Ayet:
O birşeyden habersiz iffetli mümin kadınlara iftira atanlar, dünyada da âhirette de l
anete
çarptırılmışlardır. Büyük bir azap vardır onlar için....
Qəsəs Suresi, 42. Ayet:
Bu dünyada onları lânete uğrattık. Kıyamet gününde de onlar iğrenç kılınmış kimselerden olacaklardır....
Məaric Suresi, 32. Ayet:
Mü’minler, kamu görevlerini, sorumluluklarını yerine getirenler, toplumda güven ortamı sağlayanlar, em
anete
, ahitlerine, taahhütlerine, sözlerine riayet edenlerdir....
Məaric Suresi, 32. Ayet:
(Bir de) Onlar, kendilerine verilen em
anete
ve verdikleri ahde (harfiyyen) riayet edenlerdir....
Məaric Suresi, 32. Ayet:
(Bir de) Onlar, kendilerine verilen em
anete
ve verdikleri ahde (harfiyyen) riayet edenlerdir....
Məaric Suresi, 32. Ayet:
(Bir de) Onlar, kendilerine verilen em
anete
ve verdikleri ahde (harfiyyen) riayet edenlerdir....
Məaric Suresi, 32. Ayet:
(Ancak) Onlar (ki) kendilerine verilen em
anete
ve verdikleri söze riayet edenlerdir....
Əhzab Suresi, 60. Ayet:
(60-61) Andolsun, eğer münafıklar, kalplerinde bir hastalık bulunanlar ve Medine’de kötü haberler yayıp ortalığı karıştıranlar (tuttukları yoldan) vazgeçmezlerse, elbette seni onların üzerine gitmeye teşvik edeceğiz. Onlar da (bundan sonra) orada lânete uğramış kimseler olarak seninle pek az süre komşu kalacaklardır. Nerede bulunurlarsa, yakalanırlar ve yaman bir şekilde öldürülürler....
Əhzab Suresi, 61. Ayet:
Melunlar (lânete uğramış olanlar) nerede bulunursa yakalanırlar. Ve şiddetle (öldürüldükçe) öldürülürler....
Əhzab Suresi, 61. Ayet:
(60-61) Andolsun, eğer münafıklar, kalplerinde bir hastalık bulunanlar ve Medine’de kötü haberler yayıp ortalığı karıştıranlar (tuttukları yoldan) vazgeçmezlerse, elbette seni onların üzerine gitmeye teşvik edeceğiz. Onlar da (bundan sonra) orada lânete uğramış kimseler olarak seninle pek az süre komşu kalacaklardır. Nerede bulunurlarsa, yakalanırlar ve yaman bir şekilde öldürülürler....
Əhzab Suresi, 61. Ayet:
Lânete uğramışlar olarak. . . Nerede bulunup ele geçirilirlerse, tutulurlar ve öldürülür de öldürülürler....
Əhzab Suresi, 61. Ayet:
Hepsi lânete uğramıştır. Nerede ele geçirilirlerse, yakalanırlar ve mutlaka öldürülürler....
Əhzab Suresi, 61. Ayet:
L
anete
uğratılmışlar olarak; nerede ele geçirilseler yakalanırlar ve öldürüldükçe (sürekli) öldürülürler....
Əhzab Suresi, 61. Ayet:
L
anete
uğramışlardır. Nerede bulunurlarsa yakalanıp öldürülürler de öldürülürler....
Əhzab Suresi, 61. Ayet:
L
anete
uğratılmışlar olarak; nerede ele geçirilseler yakalanırlar ve öldürüldükçe (sürekli) öldürülürler....
Əhzab Suresi, 61. Ayet:
L
anete
uğrarlar ve nerede bulunurlarsa yakalanırlar ve oracıkta öldürülürler....
Əhzab Suresi, 61. Ayet:
L
anete
uğratılmışlar olarak; nerede ele geçirilseler yakalanırlar ve öldürüldükçe (sürekli) öldürülürler....
Əhzab Suresi, 67. Ayet:
(67-68) «ORabbimiz! Biz yoneticilerimize ve buyuklerimize itaat etmistik, fakat onlar bizi yoldan saptirdilar.» «Rabbimiz! Onlara iki kat azap ver, onlari buyuk bir l
anete
ugrat» derler. *...
Əhzab Suresi, 67. Ayet:
(67-68) 'Rabbimiz! Biz yöneticilerimize ve büyüklerimize itaat etmiştik, fakat onlar bizi yoldan saptırdılar.', 'Rabbimiz! Onlara iki kat azap ver, onları büyük bir l
anete
uğrat' derler....
Əhzab Suresi, 68. Ayet:
“Ey Rabbimiz! Onlara iki kat azap ver ve onları büyük bir lânete uğrat.”...
Əhzab Suresi, 68. Ayet:
(67-68) «ORabbimiz! Biz yoneticilerimize ve buyuklerimize itaat etmistik, fakat onlar bizi yoldan saptirdilar.» «Rabbimiz! Onlara iki kat azap ver, onlari buyuk bir l
anete
ugrat» derler. *...
Əhzab Suresi, 68. Ayet:
(67-68) 'Rabbimiz! Biz yöneticilerimize ve büyüklerimize itaat etmiştik, fakat onlar bizi yoldan saptırdılar.', 'Rabbimiz! Onlara iki kat azap ver, onları büyük bir l
anete
uğrat' derler....
Əhzab Suresi, 68. Ayet:
«Ey Rabbimiz! Onlara azaptan iki katını ver ve onları pek büyük bir lânet ile lânete uğrat.»...
Əhzab Suresi, 68. Ayet:
Ey Rabbimiz! Onlara iki kat azap ver. Onları büyük bir lânete uğrat....
Əhzab Suresi, 72. Ayet:
İnnâ aradnel emânete ales semâvâti vel ardı vel cibâli fe ebeyne en yahmilnehâ ve eşfakne minhâ ve hamelehal insân(insânu), innehu kâne zalûmen cehûlâ(cehûlen)....
Əhzab Suresi, 72. Ayet:
1.
innâ
: muhakkak biz
2.
aradna
: sunduk, teklif ettik
3.
el emânete
: emanet
4.
alâ es semâvâti
: göklere
Əhzab Suresi, 73. Ayet:
Emânete hıyânet etmeleri yüzünden Allah, münâfık erkeklerle münâfık kadınları ve şirk koşan erkeklerle şirk koşan kadınları azaplandıracak, hıyânette bulunmayan inanmış erkeklerle inanmış kadınlara da tövbe nasîp edecektir ve Allah, suçları örter, rahîmdir....
Əhzab Suresi, 73. Ayet:
Allah, müslüman görünerek İslâm’a karşı gizli eylem planları ve eylem yapan münâfıkların erkeğine, kadınına, ilâhlığında, otoritesinde, mülkünde, tasarruflarında Allah’a ortak koşan gizli şirki yaşayan müşriklerin erkeğine, kadınına, em
anete
, kamu görevlerine, şer’î mükellefiyet ve sorumluluklara hıyanetin, haksızlıkların, zulmün cezasını verecek. Allah mü’min erkeklerin ve mü’min kadınların da günah işlemekten vazgeçerek itaatle kendisine yönelişlerini, kamu görevlerine, şer’î mükellefiyet ve s...
Əhzab Suresi, 73. Ayet:
Çünkü Allah, (em
anete
hiyanet eden) münafıkların erkeğine ve dişisine, müşriklerin de erkeğine ve dişisine azab edecek. (Emanetin hakkını vermeye çalışan) erkek ve dişi müminlerin de tevbelerini kabul edecektir. Allah Gafûr’dur= tevbe edenleri bağışlar, Rahîm’dir= müminlere çok merhametlidir....
Əhzab Suresi, 73. Ayet:
(Bu emâneti insana verdi) ki Allah, münâfık erkekler ve münâfık kadınlara, müşrik erkekler ve müşrik kadınlara (o emânete hâinlik etmeleri sebebiyle) azâb etsin; ve Allah, mü’min erkeklerin ve mü’min kadınların tevbelerini kabûl etsin! Çünki Allah, Gafûr (çok bağışlayan)dır, Rahîm (çok merhamet eden)dir....
Əhzab Suresi, 72. Ayet:
Doğrusu Biz, sorumluluğu (emaneti) göklere, yere, dağlara sunmuşuzdur da onlar bunu yüklenmekten çekinmişler ve ondan korkup titremişlerdir; onu insan yüklendi. Doğrusu o çok zalim ve çok cahildir. (kabulüne rağmen em
anete
hıyanet etmektedir)...
Əhzab Suresi, 72. Ayet:
Biz göklere, yere ve dağlara da emanetler, mükellefiyetler, sorumluluklar verdik. Onlar görevlerine, sorumluluklarına hıyanet ederek âsi olmaktan görevlerini aksatmaktan çekindiler. Korkarak görev ve sorumluluklarına itina gösterdiler. İnsansa, emanetlere, kamu görevlerine, hakka-hukuka, şer’î mükellefiyetlere ve sorumluluklarına hıy
anete
cüret ederek âsi oldu. Gerçekten o çok âsi, inkârcı, haksız, zâlim, bilgiden, muhakemeden uzak, menfaatlerinden habersiz, tutarsız, cahilce davranışlarda bulu...