Axtarış Nəticələri
Ana Səhifə
Surələr
Məallər
Blog
Rəhman Suresi, 4. Ayet:
Ona bəyannaməni öyrətdi....
Nas Suresi, 4. Ayet:
"Hannasın aldanmasının şərindən"...
Nisa Suresi, 157. Ayet:
Ve yine Allah'ın Resulü Meryem oğlu İsa Mesih'i, "Kesinlikle biz öldürdük." demeleri nedeniyle. Aslında onu öldürmediler ve onu asmadılar da. Fakat kendilerine öyle göründü. Onlar, herhangi bir bilgi sahibi olmadıklarından, ayrılığa düştükleri bu konuda kesin olarak şüphe içindedirler. Onlar, sadece zanna uyuyorlar. Kesin olan şu ki, onu öldürmediler....
Ənam Suresi, 116. Ayet:
Eğer yeryüzündekilerin çoğunluğuna uyarsan, seni Allah'ın yolundan saptırırlar. Onlar ancak zanna uyarlar ve onlar yalnız var sayıyorlar....
Yunus Suresi, 36. Ayet:
Onların çoğu, ancak zanna uyarlar. Kuşkusuz zan hakikatin yerini tutamaz. Allah, onların ne yaptıklarını çok iyi bilendir....
Yunus Suresi, 66. Ayet:
İyi bilin ki göklerde ve yerde kim varsa Allah'ındır. Oysaki Allah'ın yanı sıra başkasına tabi olanlar neye tabi oluyorlar? Onlar, ancak zanna tabi olmuş oluyorlar. Ve onlar ancak saçmalıyorlar....
Nəcm Suresi, 23. Ayet:
Bu isimler, sizin ve atalarınızın onlara yakıştırdığı isimlerden başka bir şey değildir. Allah, onlar için hiçbir yetkilendirmede bulunmadı. Ant olsun ki, onlara Rabb'lerinden doğru yolu gösterici geldiği halde, onlar yalnızca zanna ve benliklerinin hevasına uyuyorlar....
Nəcm Suresi, 28. Ayet:
Oysaki onların bu konuda hiçbir bilgileri yoktur. Onlar yalnızca zanna uyuyorlar. Oysaki zan, "gerçekten" yana hiçbir değer taşımaz....
Nas Suresi, 4. Ayet:
"Hannasın vesvesesinin şerrinden, "...
Bəqərə Suresi, 57. Ayet:
Sizi bulutlarla gölgelendirmiş ve sizin için manna ve bıldırcın (selva) indirmiştik: "Sizi rızıklandırdıklarımızın temizlerinden (tayyib) yiyin (külu)" (dedik). Onlar bize zulmetmediler, ancak kendi nefslerine zulmetmişlerdi....
Bəqərə Suresi, 78. Ayet:
İçlerinde, anasından doğduğu gibi kalan, okuma yazma bilmeyenler de var ki onlar, kitap nedir bilmezler. Bildikleri şey, ancak kuruntularıdır, onlar, ancak zanna kapılırlar....
Bəqərə Suresi, 78. Ayet:
Bunların bir kısmı ümmîdir, Mekke civarındaki bilinen kabilelerdir. Okumayı yazmayı, kutsal kitapları bilmezler. Kuruntudan ve kulaktan dolma, hahamlardan ve papazlardan öğrendikleri yalandan ve boş laflardan başka bildikleri yoktur. Onlar kesinlikle zanna dayalı konuşurlar....
Bəqərə Suresi, 78. Ayet:
Onların içinde bir de Kitab'ı bilmeyen cahiller vardır ki, bunların bütün bildikleri boş kuruntulardan ibaret şeylerdir ve bunlar sadece zanna kapılmaktadırlar....
Bəqərə Suresi, 78. Ayet:
Onlar arasında ilahi kelamın gerçek bilgisine sahip olmayan, kitap ile ilgisiz insanlar var; (ki bunlar) sadece bir takım kuruntular(a tabi olurlar) ve zanna dayanırlar....
Bəqərə Suresi, 230. Ayet:
Fe in tallakahâ fe lâ tahıllu lehu min ba’du hattâ tenkiha zevcen gayrah(gayrahu), fe in tallakahâ fe lâ cunâha aleyhimâ en yeterâceâ in z
annâ
en yukîmâ hudûdallâh(hudûdallâhi), ve tilke hudûdullâhi yubeyyinuhâ li kavmin ya’lemûn(ya’lemûne)....
Bəqərə Suresi, 230. Ayet:
1.
fe
: o zaman, o taktirde, bundan sonra
2.
in tallaka-hâ
: eğer onu boşarsa
3.
fe
: artık
4.
lâ tahıllu
: helâl ...
Bəqərə Suresi, 286. Ayet:
Lâ yukellifullâhu nefsen illâ vus’ahâ lehâ mâ kesebet ve aleyhâ mektesebet rabbenâ lâ tuâhıznâ in nesînâ ev ahta’nâ, rabbenâ ve lâ tahmil aleynâ ısran kemâ hameltehu alellezîne min kablinâ, rabbenâ ve lâ tuhammilnâ mâ lâ tâkate lenâ bih(bihî), va’fu
annâ
, vagfir lenâ, verhamnâ, ente mevlânâ fensurnâ alel kavmil kâfirîn(kâfirîne)....
Ali-İmran Suresi, 193. Ayet:
Rabbenâ innenâ semi’nâ munâdiyen yunâdî lil îmâni en âminû bi rabbikum fe âmennâ, rabbenâ fagfir lenâ zunûbenâ ve keffir
annâ
seyyiâtinâ ve teveffenâ meal ebrâr(ebrâri). ...
Ali-İmran Suresi, 193. Ayet:
1.
rabbe-nâ
: Rabbimiz
2.
inne-nâ
: muhakkak ki biz
3.
semi'nâ
: işittik
4.
munâdiyen
: nida eden, davetçi
Nisa Suresi, 47. Ayet:
Yâ eyyuhâllezîne ûtûl kitâbe âminû bi mâ nezzelnâ musaddikan li mâ meakum min kabli en natmise vucûhen fe neruddehâ alâ edbârihâ ev nel’anehum kemâ le
annâ
ashâbes sebt(sebti). Ve kâne emrullâhi mef’ûlâ(mef’ûlen)....
Nisa Suresi, 47. Ayet:
1.
yâ eyyuhâ
: ey
2.
ellezîne
: onlar, ...olanlar
3.
ûtû
: verildi
4.
el kitâbe
: kitap
...
Nisa Suresi, 155. Ayet:
(155-158) İşte sözleşmelerini bozmaları, Allah’ın âyetlerini inkâr etmeleri, peygamberleri haksız yere öldürmeleri ve "kalplerimiz perdelidir" demeleri -ki kalpleri perdeli yaratılmış olmayıp, Allah inkârcılıkları sebebiyle kalplerini mühürledi de artık onlar pek az inanırlar- yine inkârları ve Meryem aleyhinde müthiş bir iftira atmaları ve "Biz Allah’ın resulü(!) Meryem oğlu Mesih Îsâ’yı katlettik!" demeleri yüzünden, onların başlarına belalar vererek cezalandırdık, kalplerini mühürledik. Oysa ...
Nisa Suresi, 156. Ayet:
(156-157) Bir de inkârlarından ve Meryem’e büyük bir iftira atmalarından ve “Biz Allah’ın peygamberi Meryem oğlu İsa Mesih’i öldürdük” demelerinden dolayı kalplerini mühürledik. Oysa onu öldürmediler ve asmadılar. Fakat onlara öyle gibi gösterildi. Onun hakkında anlaşmazlığa düşenler, bu konuda kesin bir şüphe içindedirler. O hususta hiçbir bilgileri yoktur. Sadece zanna uyuyorlar. Onu kesin olarak öldürmediler....
Nisa Suresi, 156. Ayet:
(156-157-158) (Yahudiler, İsâ Peygamberi) inkârları, Meryem'e zina (gibi) büyük bir iftirada bulunmaları ve Allah'ın Peygamberi Meryem oğlu isa'yı gerçekten öldürdük, demeleri (sebebiyle Allah onları lanetleyip kalblerini mühürledi). Oysa onlar İsa'yı öldüremediler ve asamadılar; (öldürülen başkası idi). kendilerine (İsâ gibi) benzetildi. İsâ' nın öldürülmesi hakkında ihtilâfa düşenler elbette bu hususta şüphe içindedirler ; onların bu konuda zanna uymaktan başka bir, bilgileri yoktur. İsa'yı ke...
Nisa Suresi, 156. Ayet:
(155-158) İşte sözleşmelerini bozmaları, Allah’ın âyetlerini inkâr etmeleri, peygamberleri haksız yere öldürmeleri ve "kalplerimiz perdelidir" demeleri -ki kalpleri perdeli yaratılmış olmayıp, Allah inkârcılıkları sebebiyle kalplerini mühürledi de artık onlar pek az inanırlar- yine inkârları ve Meryem aleyhinde müthiş bir iftira atmaları ve "Biz Allah’ın resulü(!) Meryem oğlu Mesih Îsâ’yı katlettik!" demeleri yüzünden, onların başlarına belalar vererek cezalandırdık, kalplerini mühürledik. Oysa ...
Nisa Suresi, 157. Ayet:
Ve onların, “Muhakkak ki, Allah'ın resûlü Meryem'in oğlu İsa Mesih'i biz öldürdük.” sözleri (çok büyük iftiradır). Ve onu öldürmediler ve onu asmadılar. Fakat (öldürülen adam) onlara, (Meryem'in oğlu İsa Mesih'e) benzer olarak gösterildi. Ve muhakkak ki onun hakkında ihtilafa (anlaşmazlığa) düşenler, ondan (bu hususda) mutlaka şüphe içindeler. Onların, onunla ilgili olarak, zanna tâbî olmaktan başka bir ilimleri (bilgileri) yoktur. Ve onu kesinlikle öldürmediler (öldüremediler)....
Nisa Suresi, 157. Ayet:
(156-157) Bir de inkârlarından ve Meryem’e büyük bir iftira atmalarından ve “Biz Allah’ın peygamberi Meryem oğlu İsa Mesih’i öldürdük” demelerinden dolayı kalplerini mühürledik. Oysa onu öldürmediler ve asmadılar. Fakat onlara öyle gibi gösterildi. Onun hakkında anlaşmazlığa düşenler, bu konuda kesin bir şüphe içindedirler. O hususta hiçbir bilgileri yoktur. Sadece zanna uyuyorlar. Onu kesin olarak öldürmediler....
Nisa Suresi, 157. Ayet:
Ve "Allah elçisi Meryem oğlu İsa'yı öldürdük" demeleri yüzünden (onları lânetledik). Halbuki onu ne öldürdüler, ne de astılar; fakat (öldürdükleri) onlara İsa gibi gösterildi. Onun hakkında ihtilâfa düşenler bundan dolayı tam bir kararsızlık içindedirler; bu hususta zanna uymak dışında hiçbir (sağlam) bilgileri yoktur ve kesin olarak onu öldürmediler....
Nisa Suresi, 157. Ayet:
Ve yine 'Biz Allah'ın peygamberi Meryem oğlu Mesih İsa'yı öldürdük' demelerinden dolayı. Gerçekte ise onlar onu ne öldürebilmiş ne de asabilmişlerdir. Ancak ona benzeyen biri kendilerine gösterildi. Onun hakkında aralarında ayrılığa düşenler ondan yana bir tereddüt içindedirler. Bu konuda onlar zanna dayanmaktan başka bir bilgiye sahip değildirler. Kesin olarak onu öldürmediler....
Nisa Suresi, 157. Ayet:
Ve: "Biz, Allah'ın Resulü Meryem oğlu Mesih İsa'yı gerçekten öldürdük" demeleri nedeniyle de (onlara böyle bir ceza verdik.) Oysa onu öldürmediler ve onu asmadılar. Ama onlara (onun) benzeri gösterildi. Gerçekten onun hakkında anlaşmazlığa düşenler, kesin bir şüphe içindedirler. Onların bir zanna uymaktan başka buna ilişkin hiç bir bilgileri yoktur. Onu kesin olarak öldürmediler....
Nisa Suresi, 157. Ayet:
(156-157-158) (Yahudiler, İsâ Peygamberi) inkârları, Meryem'e zina (gibi) büyük bir iftirada bulunmaları ve Allah'ın Peygamberi Meryem oğlu isa'yı gerçekten öldürdük, demeleri (sebebiyle Allah onları lanetleyip kalblerini mühürledi). Oysa onlar İsa'yı öldüremediler ve asamadılar; (öldürülen başkası idi). kendilerine (İsâ gibi) benzetildi. İsâ' nın öldürülmesi hakkında ihtilâfa düşenler elbette bu hususta şüphe içindedirler ; onların bu konuda zanna uymaktan başka bir, bilgileri yoktur. İsa'yı ke...
Nisa Suresi, 157. Ayet:
Ve «Allah elçisi Meryem oğlu İsa'yı öldürdük» demeleri yüzünden (onları lânetledik). Halbuki onu ne öldürdüler, ne de astılar; fakat (öldürdükleri) onlara İsa gibi gösterildi. Onun hakkında ihtilâfa düşenler bundan dolayı tam bir kararsızlık içindedirler; bu hususta zanna uymak dışında hiçbir (sağlam) bilgileri yoktur ve kesin olarak onu öldürmediler....
Nisa Suresi, 157. Ayet:
Ve ALLAH'ın elçisi 'Meryem oğlu İsa Mesih'i öldürdük,' demelerinden ötürü... Oysa onu öldürmediler ve onu asmadılar; fakat öyle yaptıklarını sandılar. Tüm mezhepler bu konuda kuşku içindedir. Onların bu konuda bir bilgisi yok; sadece zanna uyuyorlar. Kesin olarak onu öldürmediler....
Nisa Suresi, 157. Ayet:
Bir de «Biz Allah'ın peygamberi Meryem oğlu İsa Mesih'i öldürdük» demeleridir. Oysa onu ne öldürdüler, ne de astılar. Fakat öldürdükleri kimse, onlara İsa gibi gösterildi. Onun hakkında anlaşmazlığa düşenler, ondan yana tam bir kuşku içindedirler. O hususta bir bilgileri yoktur. Sadece zanna uyuyorlar. Onu kesinlikle öldürmediler....
Nisa Suresi, 157. Ayet:
Ve: "Biz, Tanrı'nın Resulü Meryem oğlu Mesih İsa'yı gerçekten öldürdük" demeleri nedeniyle de (onlara böyle bir ceza verdik). Oysa onu öldürmediler ve onu asmadılar. Ama onlara (onun) benzeri gösterildi. Gerçekten onun hakkında anlaşmazlığa düşenler, kesin bir şüphe içindedirler. Onların bir zanna uymaktan başka buna ilişkin hiç bir bilgileri yoktur. Onu kesin olarak öldürmediler....
Nisa Suresi, 157. Ayet:
Ve: «Biz Allahın peygamberi, Meryem oğlu Mesih Îsâyı öldürdük» demeleri sebebiyle (dir ki kendilerini rahmetimizden koğduk). Halbuki onlar onu öldürmediler, onu asmadılar da. Fakat (öldürülen ve asılan adam) kendilerine (Îsâ) gibi gösterildi. (Zâten ve) hakıykaten (îsâ ve onun katli) hakkında kendileri de ihtilâfa düşdüler. (Bu babda) kat'i bir şek ve şübhe içindedirler. Onların buna (onun katline) âid hiç bir bilgileri yokdur. Ancak (kupkuru bir) zanna uymak (dadırlar). Onu yakıynen öldürmemişl...
Nisa Suresi, 157. Ayet:
Ve Allah elçisi Meryem oğlu İsa Mesihi öldürdük, demelerinden. Oysa onu öldürmediler ve asmadılar. Ancak onlara (İsa'ya) benzer gösterildi. Onun hakkında ihtilafa düşerler. Ondan yana şüphe içindedirler. Bu husustaki bilgileri ancak zanna dayanmaktan ibarettir. Onu gerçekten öldürememişlerdir....
Nisa Suresi, 157. Ayet:
ve "Bakın, biz, Allahın Elçisi (olduğunu iddia eden) Meryemin oğlu İsa Mesihi öldürdük!" diye böbürlendikleri için. Aslında onu ne öldürdüler ne de çarmıha gerdiler, sadece onlara öyle (olmuş gibi) göründü ve o konuda farklı görüşler taşıyanlar da gerçekten şaşkındılar, onunla ilgili (gerçek) bir bilgileri yoktu ve sadece bir zanna uymuşlardı. Kesin olan şu ki onu öldürmediler....
Nisa Suresi, 157. Ayet:
Ve «Muhakkak biz Meryem'in oğlu Allah'ın peygamberi İsâ'yı öldürdük,» demeleri sebebiyle (lânete hedef olmuşlardır). Halbuki, O'nu ne öldürdüler ve ne de asıverdiler. Fakat onlar için bir benzetilmiş oldu. Ve şüphe yok ki, onda ihtilâf edenler, ondan dolayı şekk içindedirler. Onlar için buna dair zanna uymaktan başka bir bilgi yoktur ve O'nu hakikaten katletmiş değildirler....
Nisa Suresi, 157. Ayet:
Ve “Allah'ın Resul'ü Meryem oğlu İsâ Mesih'i öldürdük!” demelerinden ötürü. Halbuki onu öldürmediler ve asmadılar. Fakat onlara, benzer gösterildi. Onun hakkında anlaşmazlığa düştüler, bundan dolayı tam bir kararsızlık içindedirler. Bu hususta bir bilgileri yoktur, sadece zanna uyuyorlar. Kesin olarak onu öldürmediler....
Nisa Suresi, 157. Ayet:
-Allah’ın Resulü Meryem oğlu İsa Mesih’i biz öldürdük, demeleri sebebiyledir. Oysa Onu öldürmediler, asmadılar da. fakat onlara öyle gösterildi. ihtilaf ettikleri konuda şüphe içindedirler. Onların zanna uymaktan başka bir bilgileri de yoktur. Kesinlikle Onu öldürmediler....
Nisa Suresi, 157. Ayet:
(155-158) İşte sözleşmelerini bozmaları, Allah’ın âyetlerini inkâr etmeleri, peygamberleri haksız yere öldürmeleri ve "kalplerimiz perdelidir" demeleri -ki kalpleri perdeli yaratılmış olmayıp, Allah inkârcılıkları sebebiyle kalplerini mühürledi de artık onlar pek az inanırlar- yine inkârları ve Meryem aleyhinde müthiş bir iftira atmaları ve "Biz Allah’ın resulü(!) Meryem oğlu Mesih Îsâ’yı katlettik!" demeleri yüzünden, onların başlarına belalar vererek cezalandırdık, kalplerini mühürledik. Oysa ...
Nisa Suresi, 157. Ayet:
"Biz Allâh'ın elçisi, Meryem oğlu Îsâ Mesih'i öldürdük!" demelerinden ötürü (belâlara uğradılar). Oysa onu öldürmediler ve asmadılar; fakat (bu iş) kendilerine, benzer gösterildi. Onun hakkında ayrılığa düşenler, ondan yana tam bir kuşku içindedirler. O hususta kesin bilgileri yoktur. Sadece zanna uyuyorlar. Onu yakinen öldürmediler (onu öldürdüklerini kesin biçimde bilemediler)....
Nisa Suresi, 157. Ayet:
Ve: «Biz, Allah'ın Resulü Meryem oğlu Mesih İsa'yı gerçekten öldürdük» demeleri nedeniyle de (onlara böyle bir ceza verdik.) Oysa onu öldürmediler ve onu asmadılar. Ama onlara (onun) benzeri gösterildi. Gerçekten onun hakkında anlaşmazlığa düşenler, kesin bir şüphe içindedirler. Onların bir zanna uymaktan başka buna ilişkin hiç bir bilgileri yoktur. Onu kesin olarak öldürmediler....
Nisa Suresi, 158. Ayet:
(156-157-158) (Yahudiler, İsâ Peygamberi) inkârları, Meryem'e zina (gibi) büyük bir iftirada bulunmaları ve Allah'ın Peygamberi Meryem oğlu isa'yı gerçekten öldürdük, demeleri (sebebiyle Allah onları lanetleyip kalblerini mühürledi). Oysa onlar İsa'yı öldüremediler ve asamadılar; (öldürülen başkası idi). kendilerine (İsâ gibi) benzetildi. İsâ' nın öldürülmesi hakkında ihtilâfa düşenler elbette bu hususta şüphe içindedirler ; onların bu konuda zanna uymaktan başka bir, bilgileri yoktur. İsa'yı ke...
Nisa Suresi, 158. Ayet:
(155-158) İşte sözleşmelerini bozmaları, Allah’ın âyetlerini inkâr etmeleri, peygamberleri haksız yere öldürmeleri ve "kalplerimiz perdelidir" demeleri -ki kalpleri perdeli yaratılmış olmayıp, Allah inkârcılıkları sebebiyle kalplerini mühürledi de artık onlar pek az inanırlar- yine inkârları ve Meryem aleyhinde müthiş bir iftira atmaları ve "Biz Allah’ın resulü(!) Meryem oğlu Mesih Îsâ’yı katlettik!" demeleri yüzünden, onların başlarına belalar vererek cezalandırdık, kalplerini mühürledik. Oysa ...
Nisa Suresi, 162. Ayet:
Fakat onlardan ilimde derinleşmiş olanlar ve mü'minler; sana indirilen kitaba ve senden önce indirilmiş olanlara inanırlar. Namaz kılanlara, zekat verenlere, Allah ve ahiret gününe inannalara elbette büyük bir mükafat vereceğiz....
Maidə Suresi, 13. Ayet:
Fe bimâ nakdihim mîsâkahum le
annâ
hum ve cealnâ kulûbehum kâsiyet(kâsiyeten), yuharrifûnel kelime an mevâdııhî ve nesû hazzan mimmâ zukkirû bih(bihî), ve lâ tezâlu tettaliu alâ hâınetin minhum illâ kalîlen minhum fa’fu anhum vasfah innallâhe yuhıbbul muhsinîn(muhsinîne)....
Maidə Suresi, 13. Ayet:
1.
fe bimâ nakdi-him
: ve de onların bozmalarından dolayı, sebebi ile
2.
mîsâka-hum
: onların misâkları, misâklarını
3.
le
annâ
-hum
: onları lanetledik
4.
Maidə Suresi, 16. Ayet:
Allah rızasına tâbî olanları o kitapla selamet yollanna iletir. Ve izniyle onları karanlıklardan nura (küfürden îmâna) çıkarır. Onlan dosdoğru bir yola (islâm'a) hidayet eder....
Maidə Suresi, 16. Ayet:
Allah o kitapla rızasına uygun hareket edenleri, selâmet yollanna iletir; onlan kendi izniyle karanlıklardan aydınlığa çıkarır ve onları dosdoğru yola sevkeder....
Maidə Suresi, 16. Ayet:
Kitap ile Allah rızasına uyanlan selâmet yollanna hidayet eyler ve onlan izni ile karanlıktan aydınlığa çıkarır. Doğru yola ve dine götürür....
Ənam Suresi, 116. Ayet:
Ve yeryüzünde bulunanların çoğuna itaat edersen, seni Allah'ın yolundan saptırırlar. Onlar, ancak zanna tâbî olurlar. Ve onlar, ancak yalan uydururlar....
Ənam Suresi, 116. Ayet:
Eğer yeryüzündekilerin çoğuna uyarsan seni Allah yolundan saptırırlar. Onlar ancak zanna uyuyorlar ve onlar sadece yalan uyduruyorlar....
Ənam Suresi, 116. Ayet:
Yeryüzünde bulunanların çoğuna uyarsan seni Allah yolundan saptırır; çünkü onlar, ancak zanna kapılırlar ve onlar, ancak yalan söylerler....
Ənam Suresi, 116. Ayet:
Yeryüzünde bulunanların çoğuna uyarsan seni Allah'ın yolundan saptırırlar. Onlar sadece zanna uyuyorlar ve sadece tahminde bulunuyor (sadece yalan söylüyorlar)....
Ənam Suresi, 116. Ayet:
Yeryüzünde olanların çoğunluğuna uyacak olursan, seni Allah'ın yolundan şaşırtıp saptırırlar. Onlar ancak zanna uyarlar ve onlar ancak 'zan ve tahminle yalan söylerler.'...
Ənam Suresi, 116. Ayet:
Yeryuzundekilerin cogunluguna itaat edersen seni Allah yolundan saptirirlar. Onlar ancak zanna uyarlar, sadece tahminde bulunurlar....
Ənam Suresi, 116. Ayet:
Yeryüzündekilerin çoğunluğuna itaat edersen seni Allah yolundan saptırırlar. Onlar ancak zanna uyarlar, sadece tahminde bulunurlar....
Ənam Suresi, 116. Ayet:
Yeryüzündekilerin çoğuna uyarsan seni ALLAH'ın yolundan saptırırlar. Onlar ancak zanna uyuyorlar ve onlar sadece tahminde bulunup saçmalıyorlar...
Ənam Suresi, 116. Ayet:
Yeryüzünde olanların çoğunluğuna uyacak olursan, seni Tanrı'nın yolundan şaşırtıp saptırırlar. Onlar ancak zanna uyarlar ve onlar ancak 'zan ve tahminle yalan söylerler'....
Ənam Suresi, 116. Ayet:
Eğer yeryüzünde bulunan (insan)ların çoğuna uyarsan, seni Allah’ın yolundan saptırırlar. (Onlar) ancak zanna tâbi' olurlar ve onlar sâdece yalan söylerler....
Ənam Suresi, 116. Ayet:
Eğer sen, yeryüzünde bulunanların çoğunluğuna uyarsan; seni Allah'ın yolundan saptırırlar. Onlar, ancak zanna uyarlar ve yalnız yalan söyleyip dururlar....
Ənam Suresi, 116. Ayet:
Yeryüzünde bulunanların çoğuna uyacak olursan, onlar seni Allah'ın yolundan saptırırlar. Onlar sadece zanna uyarlar ve yalandan başka söz de söylemezler....
Ənam Suresi, 116. Ayet:
Eğer dünyada bulunan insanların çoğuna uyarsan, seni Allah’ın yolundan saptırırlar. Onlar sırf zanna uyarlar ve kafadan atarlar....
Ənam Suresi, 116. Ayet:
Yeryüzünde olanların çoğunluğuna uyacak olursan, seni Allah'ın yolundan şaşırtıp saptırırlar. Onlar ancak zanna uyarlar ve onlar ancak 'zan ve tahminle yalan söylerler.'...
Ənam Suresi, 148. Ayet:
1.
se yekûlu
: söyleyecekler
2.
ellezîne eşrekû
: şirk koşanlar
3.
lev şâe allâhu
: eğer Allah dileseydi
4.
mâ eşreknâ
...
Ənam Suresi, 148. Ayet:
Şirk koşanlar şöyle söyleyecekler: “Şâyet Allah dileseydi, biz ve babalarımız şirk koşmazdık ve hiçbir şeyi haram etmezdik.” Onlardan öncekiler de azabımızı tadıncaya kadar işte böyle yalanladılar. De ki: “Sizin yanınızda ilimden bir şey var mı? Öyleyse (varsa) onu bize çıkarın. Siz ancak zanna tâbî oluyorsunuz. Ve siz sadece yalan söylüyorsunuz.”...
Ənam Suresi, 148. Ayet:
Şirk koşanlar: "Eğer Allâh dileseydi, biz de babalarımız da şirk koşmazdık. . . Hiçbir şeyi de haram kılmazdık" diyecekler. . . Onlardan öncekiler de azabımızı tadıncaya kadar işte böyle yalanladılar. De ki: "İndînizde bize açıklayacağınız bir ilim var mı? Siz ancak zanna tâbi oluyorsunuz. . . Siz ancak tahmin üzere konuşup saçmalıyorsunuz. "...
Ənam Suresi, 148. Ayet:
Allah'a ortak koşanlar: 'Allah dileseydi biz de babalarımız da ortak koşmaz ve bir şeyi haram kılmazdık' diyecekler. Onlardan öncekiler de böyle yalanladılar da sonunda şiddetli azabımızı tattılar. De ki: 'Yanınızda bize karşı çıkarabileceğiniz bir bilgi var mı? Siz sadece zanna uyuyorsunuz ve tutarsız tahminlerde bulunuyorsunuz.'...
Ənam Suresi, 148. Ayet:
Şirk koşanlar diyecekler ki: "Allah dileseydi ne biz şirk koşardık, ne atalarımız ve hiç bir şeyi de haram kılmazdık." Onlardan öncekiler de, bizim zorlu azabımızı tadıncaya kadar böyle yalanladılar. De ki: "Sizin yanınızda, bize çıkarabileceğiniz bir ilim mi var? Siz ancak zanna uymaktasınız ve siz ancak zan ve tahminle yalan söylersiniz."...
Ənam Suresi, 148. Ayet:
Puta tapanlar, «Allah dileseydi babalarimiz ve biz puta tapmaz ve hicbir seyi haram kilmazdik» diyecekler; onlardan oncekiler de, Bizim siddetli azabimizi tadana kadar boyle demislerdi. Onlara «Bize karsi cikarabileceginiz bir bilginiz var mi? Siz ancak zanna uyuyorsunuz ve sadece tahminde bulunuyorsunuz» de....
Ənam Suresi, 148. Ayet:
Allah'a ortak koşanlar diyecekler ki: Allah dileseydi ne biz (putlara taparak) ortak koşardık, ne de babalarımız ortak koşardı. Ve ne de bir şeyi haram kılardık. Onlardan öncekiler de böyle yalanladılar (veya böyle yalan söylediler), sonunda kahredici azabımızı tattılar. De ki: (Bunu belgeleyecek) yanınızda ilimden bize çıkaracağınız bir şey varmı ? Siz ancak zanna uyuyorsunuz ve siz ancak (delilsiz, bilgisiz, yalan yanlış) atıp tutuyorsunuz....
Ənam Suresi, 148. Ayet:
Puta tapanlar, 'Allah dileseydi babalarımız ve biz puta tapmaz ve hiçbir şeyi haram kılmazdık' diyecekler; onlardan öncekiler de, Bizim şiddetli azabımızı tadana kadar böyle demişlerdi. Onlara 'Bize karşı çıkarabileceğiniz bir bilginiz var mı? Siz ancak zanna uyuyorsunuz ve sadece tahminde bulunuyorsunuz' de....
Ənam Suresi, 148. Ayet:
Ortak koşanlar, 'ALLAH dilemeseydi, ne biz, ne atalarımız ortak koşmaz ve hiç bir şeyi de haram etmezdik,' diyeceklerdir. Onlardan öncekiler de azabımızı tadıncaya kadar aynı şekilde yalanlamışlardı. De ki: 'Yanınızda bize göstereceğiniz her hangi bir bilgi var mı? Siz ancak zanna (şüpheli ve çelişkili rivayetlere) uyuyorsunuz ve siz sadece tahminde bulunuyorsunuz.'...
Ənam Suresi, 148. Ayet:
Allah'a ortak koşanlar diyecekler ki: «Allah dileseydi ne biz ortak koşardık, ne de atalarımız ortak koşardı, hiçbir şeyi de haram kılmazdık.» Onlardan önce yalanlayanlar da böyle söylemişlerdi de sonunda azabımızı tatmışlardı. De ki: «Yanınızda bize çıkarabileceğiniz bir bilgi mi var? Siz, sadece zanna uyuyorsunuz ve siz sadece saçmalıyorsunuz.»...
Ənam Suresi, 148. Ayet:
Şirk koşanlar diyecekler ki: "Tanrı dileseydi ne biz şirk koşardık, ne atalarımız ve hiç bir şeyi de haram kılmazdık." Onlardan öncekiler de, bizim zorlu azabımızı tadıncaya kadar böyle yalanladılar. De ki: "Sizin yanınızda, bize çıkarabileceğiniz bir ilim mi var'? Siz ancak zanna uymaktasınız ve siz ancak 'zan ve tahminle yalan' söylersiniz."...
Ənam Suresi, 148. Ayet:
Şirk koşanlar diyecekler ki: Eğer Allah dileseydi; biz de, atalarımız da şirk koşmazdık. Hiçbir şeyi haram da kılmazdık. Onlardan öncekiler de, Bizim gücümüzü tadana kadar böyle dediler. De ki: Bize karşı yanınızda ortaya koyabileceğiniz bir bilgi var mı? Siz, ancak zanna uyuyorsunuz ve siz, sadece yalanlar atıyorsunuz....
Ənam Suresi, 148. Ayet:
Şirk koşanlar diyecekler ki: “Eğer Allah dileseydi, ne biz ne de atalarımız şirk koşmazdık, hiçbir şeyi de haram kılmazdık. ” Onlardan öncekiler de aynı şekilde yalanladılar ve sonunda azabımızı tattılar. Onlara de ki: “Yanınızda bize karşı çıkarabileceğiniz bir bilginiz var mı? Siz sadece zanna uyuyorsunuz ve siz sadece yalan söylüyorsunuz. ”...
Ənam Suresi, 148. Ayet:
Müşrikler: -Allah dileseydi babalarımız ve biz şirk koşmaz ve hiç bir şeyi de haram kılmazdık., diyecekler. Onlardan öncekiler de, bizim acı azabımızı tadana kadar yalanlamışlardı. De ki: -Bize çıkarabileceğiniz bir deliliniz var mı? Siz, sadece zanna uyuyorsunuz ve sadece uyduruyorsunuz....
Ənam Suresi, 148. Ayet:
(Allah'a) Ortak koşanlar diyecekler ki: "Allâh isteseydi ne biz ne de babalarımız ortak koşmazdık, hiçbir şeyi de harâm yapmazdık." Onlardan önce yalanlayanlar da öyle demişlerdi de nihâyet azâbımızı tadmışlardı. De ki: "Yanınızda bize çıka(rıp gösterece)ğiniz bir bilgi (yazılı belge) var mı? Siz sadece zanna uyuyorsunuz ve siz sadece saçmalıyorsunuz."...
Ənam Suresi, 148. Ayet:
Şirk koşanlar diyecekler ki: «Allah dileseydi ne biz şirk koşardık, ne de atalarımız ve hiç bir şeyi de haram kılmazdık.» Onlardan öncekiler de, bizim zorlu azabımızı tadıncaya kadar böyle yalanladılar. De ki: «Sizin yanınızda, bize çıkarabileceğiniz bir ilim mi var? Siz ancak zanna uymaktasınız ve siz ancak zan ve tahminle yalan söylersiniz.»...
Əraf Suresi, 37. Ayet:
Fe men azlemu mimmenifterâ alallâhi keziben ev kezzebe bi âyâtih(âyâtihi) ulâike yenâluhum nasîbuhum minel kitâb(kitâbi), hattâ izâ câethum rusulunâ yeteveffevnehum kâlû eyne mâ kuntum ted'ûne min dûnillâh(dûnillâhi) kâlû dallû
annâ
ve şehidû alâ enfusihim ennehum kânû kâfirîn(kâfirîne)....
Yunus Suresi, 36. Ayet:
Ve mâ yettebiu ekseruhum illâ z
annâ
(zannen), innez zanne lâ yugnî minel hakkı şey'â(şey'en), innallâhe alîmun bimâ yef'alûn(yef'alûne). ...
Yunus Suresi, 36. Ayet:
1.
ve mâ
: ve değil
2.
yettebiu
: tâbî oluyor
3.
ekseru-hum
: onların çoğu
4.
illâ
: ...den başka, sadece, hariç
Yunus Suresi, 36. Ayet:
Onların çoğu, ancak zanna kapılmışlardır. Şüphe yok ki zan, gerçek karşısında hiçbir şeye yaramaz. Şüphe yok ki Allah, onlar ne yapıyorlarsa hepsini bilir....
Yunus Suresi, 36. Ayet:
Onlarin cogu zanna uyarlar; gercekte ise zan, hakikat karsisinda bir sey ifade etmez. Allah, yaptiklarini suphesiz bilir....
Yunus Suresi, 36. Ayet:
Çoğu ancak zanna uyarlar; doğrusu zan haktan yana hiçbir anlam taşımaz (onun yerine hiçbir zaman geçmez). Şüphesiz ki Allah onların yapageldiklerini çok iyi bilir....
Yunus Suresi, 36. Ayet:
Onların çoğu zanna uyarlar; gerçekte ise zan, hakikat karşısında bir şey ifade etmez. Allah, yaptıklarını şüphesiz bilir....
Yunus Suresi, 36. Ayet:
Onların çoğu, ancak zanna uyarlar. Zan ise gerçeğin yerini tutamaz. ALLAH onların yaptıklarını Bilendir....
Yunus Suresi, 36. Ayet:
Onların çoğu sadece zayıf bilgiye, zanna dayanıyor. Oysa zan, zayıf bilgi, gerçeğin bir noktasının bile yerini tutamaz. Hiç şüphesiz Allah onların ne yaptıklarını bilir....
Yunus Suresi, 36. Ayet:
Onların çoğu, sadece zanna tabi olurlar. Şüphe yok ki zann, hakikat karşısında bir şey ifade etmez. Doğrusu Allah, onların bütün işlediklerini bilendir....
Yunus Suresi, 36. Ayet:
Onların çoğu sadece zanna uymaktadırlar. Oysa, zan hiçbir şekilde hakkın yerini tutamaz. Gerçek şu ki, Allah onların yaptıklarını bütünüyle bilmektedir....
Yunus Suresi, 36. Ayet:
Onların çoğu zanna uyarlar. Gerçekte ise zan hakikat karşısında hiçbir şey ifade etmez. Şüphesiz ki Allah onların yaptıklarının tamamını bilmektedir....
Yunus Suresi, 36. Ayet:
Onların çoğu sadece zanna uyarlar. Gerçekte zan hakikat karşısında bir şey ifade etmez. Şüphesiz ki Allah, onların ne yaptıklarını bilendir....
Yunus Suresi, 36. Ayet:
Onların çoğu sadece zanna uyarlar. Halbuki zan asla gerçeğin yerini tutamaz. Allah onların bütün yaptıklarını hakkıyla bilir....
Yunus Suresi, 36. Ayet:
Onların çoğu bir zanna kapılmıştır, o kadar. Zan ise asla gerçeğin yerini tutmaz. Onların neler işleyip durduğunu hiç şüphesiz Allah biliyor....
Yunus Suresi, 66. Ayet:
Semalarda ve yeryüzünde olan kimseler muhakkak Allah'ındır, öyle değil mi? Allah'tan başka ortaklara dua edenler (ibadet edenler) neye tâbî oluyorlar? Ancak zanna tâbî olurlar ve onlar sadece tahmin ederler (yalan uydururlar)....
Yunus Suresi, 66. Ayet:
Bilesiniz ki göklerde kim var, yerde kim varsa, hep Allah’ındır. Allah’tan başkasına tapanlar (gerçekte) Allah’a koştukları ortaklara tâbi olmuyorlar. Şüphesiz onlar ancak zanna uyuyorlar ve sadece yalan söylüyorlar....
Yunus Suresi, 66. Ayet:
Bilin, haberdâr olun ki Allah'ındır ne varsa göklerde ve ne varsa yeryüzünde ve ondan başka ona eş saydıkları şeylere tapanlar, onlara uymuyorlar, ancak kuru bir zanna uyuyorlar ve ancak yalan söylüyorlar....
Yunus Suresi, 66. Ayet:
İyi bilin ki, göklerde ve yerde kim varsa hepsi Allah'ındır. Allah'tan başkalarına tapınanlar da gerçekte ortak koştukları şeylere uymuyorlar. Onlar sadece zanna uyuyorlar ve onlar sadece saçmalıyorlar....
Yunus Suresi, 66. Ayet:
Haberiniz olsun; şüphesiz göklerde kim var, yerde kim var tümü Allah'ındır. Allah'tan başkasına tapanlar bile, şirk koştukları varlıklara ve güçlere (gerçekte) uymazlar. Onlar yalnızca bir zanna uyarlar ve onlar ancak 'zan ve tahminde bulunarak yalan söylemektedirler.'...
Yunus Suresi, 66. Ayet:
Biliniz ki, göklerde (meleklerden) kim var, yerde (insan ve Cinlerden) kim varsa, hep Allah’ındır. Allah’dan başkasına tapanlar dahi, gerçekte Allah’a koştukları ortaklara tâbi olmuyorlar. Ancak zanna (zayıf bir ihtimale) tâbi oluyorlar ve yalandan başka bir şey söylemiyorlar....
Yunus Suresi, 66. Ayet:
Iyi bilin ki, goklerde ve yerde kim varsa hepsi Allah'indir. Allah'i birakip putlara tapanlar sadece zanna uyanlardir. Onlar ancak tahminde bulunuyorlar....
Yunus Suresi, 66. Ayet:
Haberiniz olsun ki, göklerde olanlar da, yerde olanlar da şüphesiz ki Allah'ındır. Allah'tan başkasına tapınanlar, ortak edindiklerine (de gerçek anlamda) uymazlar; onlar ancak zanna uyarlar, onlar ancak yalan uydurup söylerler....
Yunus Suresi, 66. Ayet:
İyi bilin ki, göklerde ve yerde kim varsa hepsi Allah'ındır. Allah'ı bırakıp ortak koşanlar sadece zanna uyanlardır. Onlar ancak tahminde bulunuyorlar....
Yunus Suresi, 66. Ayet:
Uyan! Göklerde kim var ve yerde kim varsa hepsi Allah'ındır! Allah'tan başkasına tapanlar dahi, ortakların tebeası olmazlar; ancak zanna uyar ve sadece kendi mızraklarıyla ölçer yalan uydurup söylerler....
Yunus Suresi, 66. Ayet:
Açın gözünüzü! Göklerde kim var, yerde kim varsa hep Allah'ındır. Allah'dan başkasına tapanlar dahi, Allah'a ortak koştuklarına uymuş olmuyorlar, ancak zanna uymuş oluyorlar. Ve yalandan başka bir şey söylemiyorlar....
Yunus Suresi, 66. Ayet:
Haberiniz olsun; şüphesiz göklerde kim var, yerde kim var tümü Tanrı'nındır. Tanrı'dan başkasına tapanlar bile, şirk koştukları varlıklara ve güçlere (gerçekte) uymazlar. Onlar yalnızca bir zanna uyarlar ve onlar ancak 'zan ve tahminde bulunarak yalan söylemektedirler.'...
Yunus Suresi, 66. Ayet:
Dikkat edin! Göklerde kim var, yerde kim varsa şübhesiz Allah’ındır. Allah’dan başkasına yalvarıp duranlar (hakikatte Allah’a şirk) koştukları ortaklara uymuyorlar (çünki o putların bunlardan haberleri bile yoktur); (onlar) ancak zanna tâbi' oluyorlar. Ve onlar, sâdece yalan söylüyorlar....
Yunus Suresi, 66. Ayet:
Unutmayın ki, göklerde ve yerde kim varsa hepsi ister istemez Allah'a aittir; hal böyleyken, peki, Allah dışında tanrısal nitelikler yakıştırılan varlıklara yalvarıp yakaran kimseler (böyle yapmakla) neye uyuyorlar? Sadece zanna uyuyorlar; yalnızca tahmine dayanıyorlar....
Yunus Suresi, 66. Ayet:
İyi bilin ki, göklerde ve yerde ne varsa hepsi Allah'ındır. Allah'tan başkasına tapanlar, gerçekte şirk koştuklarına uymazlar. Doğrusu onlar yalnızca zanna uyarlar ve onlar sadece yalan söylerler....
Yunus Suresi, 66. Ayet:
İyi bilin ki, göklerde ve yerde kim varsa hepsi Allah’ındır. Allah’ı bırakıp da ortak koştuklarına dua edenler yalnızca zanna uyanlardır. Onlar sadece tahminde bulunuyorlar....
Yunus Suresi, 66. Ayet:
İyi bilki, göklerde ve yerde kim varsa hepsi Allâh'ındır. Allah'tan başkasına yalvaranlar (gerçekte koştukları) ortaklara uymuyorlar, onlar sadece zanna uyuyorlar, (hayallerine kapılıyorlar) ve onlar sadece saçmalıyorlar....
Yunus Suresi, 66. Ayet:
Haberiniz olsun; şüphesiz göklerde kim var, yerde kim var tümü Allah'ındır. Allah'tan başkasına tapanlar bile, şirk koştukları varlıklara ve güçlere (gerçekte) uymazlar. Onlar yalnızca bir zanna uyarlar ve onlar ancak 'zan ve tahminde bulunarak yalan söylemektedirler.'...
İbrahim Suresi, 21. Ayet:
Ve berezû lillahi cemîan fe kâled duafâu lillezînestekberû innâ kunnâ lekum tebean fe hel entum mugnûne
annâ
min azâbillâhi min şey’(şey’in), kâlû lev hedânallâhu le hedeynâkum, sevâun aleynâ ecezi’nâ em sabernâ mâ lenâ min mahîs(mahîsın)....
İbrahim Suresi, 21. Ayet:
1.
ve berezû
: ve çıktılar
2.
li allahi
: Allah'a, Allah'ın huzuruna
3.
cemîan
: hepsi
4.
fe kâle
: o zaman, dedil...
Furqan Suresi, 65. Ayet:
Vellezîne yekûlûne rabbenasrif
annâ
azâbe cehenneme inne azâbehâ kâne garâmâ(garâmen)....
Səba Suresi, 54. Ayet:
(Artık) kendileriyle arzu edegeldikleri şeylerin arasına bir sed çekilmişdir, bundan evvel benzerlerine de yapıldığı gibi. Çünkü hepsi de (insanları) kötü zanna düşüren bir şübhe içinde idiler. ...
Səba Suresi, 54. Ayet:
Neticede, tıpkı daha önce benzerlerine yapıldığı gibi, kendileriyle arzu ettikleri şey arasına sed çekilir.Çünkü onlar, kıyamet hakkında gerçekten insanları kötü zanna düşüren bir şüphe içindeydiler....
Mömin Suresi, 47. Ayet:
Ve iz yetehâccûne fîn nâri fe yekûlud duafâu lillezînestekberû innâ kunnâ lekum tebean fe hel entum mugnûne
annâ
nasîben minen nâr(nâri). ...
Mömin Suresi, 49. Ayet:
Ve kâlellezîne fîn nâri li hazeneti cehennemed’û rabbekum yuhaffif
annâ
yevmen minel azâb(azâbi). ...
Mömin Suresi, 74. Ayet:
Min dûnillâh(dûnillâhi), kâlû dallû
annâ
bel lem nekun ned’û min kablu şey’â(şey’en), kezâlike yudıllullâhul kâfirîn(kâfirîne). ...
Mömin Suresi, 74. Ayet:
1.
min
: den
2.
dûni allâhi
: Allah'tan başka
3.
kâlû
: dediler
4.
dallû
: saptılar, uzaklaştılar
Casiyə Suresi, 24. Ayet:
Ve dediler ki: Yaşayış, ancak bu dünyâdaki yaşayışımızdan ibâret, ölürüz ve diriliriz ve bizi zamândan başka bir şey öldürmez ve bu hususta bir bilgileri yoktur onların, yalnız zanna kapılmışlardır onlar....
Casiyə Suresi, 24. Ayet:
Dediler ki: Hayat ancak bu dünyada yaşadığımızdır. Ölürüz ve yaşarız. Bizi ancak zaman helâk eder. Bu hususta onların hiçbir bilgisi de yoktur. Onlar sadece zanna göre hüküm veriyorlar....
Casiyə Suresi, 24. Ayet:
Dediler ki: Hayat ancak bu dünyada yaşadığımızdır. Ölürüz ve yaşarız. Bizi ancak zaman helâk eder. Bu hususta onların hiçbir bilgisi de yoktur. Onlar sadece zanna göre hüküm veriyorlar....
Fəth Suresi, 12. Ayet:
Hattâ siz, sandınız ki Peygamber ve inananlar, artık bir daha çoluklarına çocuklarına dönemeyecekler ve bu zan, gönüllerinizde bezendi ve kötü bir zanna kapıldınız ve hiçbir hayra yaramaz kötü bir topluluk hâline geldiniz....
Fəth Suresi, 12. Ayet:
Doğrusu siz, Peygamber ve mü'minler ebeden âilelerine dönemiyecekler zannettiniz ve bu, kalblerinizde allandı pullandı kötü zanna düştünüz de düşkün bir kavm oldunuz a....
Fəth Suresi, 12. Ayet:
Doğrusu siz, peygamberin ve müminlerin asla ailelerine dönemeyeceklerini sandınız; bu, kalplerinizde allandı pullandı ve kötü zanna düştünüz de düşkün blr topluluk oldunuz....
Fəth Suresi, 12. Ayet:
Oysa siz, peygamberin ve müminlerin daha ebedi olarak ailelerine dönmeyeceğini sandınız. Bu, kalblerinize çekici kılındı. Siz, kötü bir zanna kapıldınız ve bozguncu bir topluluk oldunuz....
Hucurat Suresi, 12. Ayet:
Ey iman nimetine kavuşanlar, zannın birçoğundan kaçının. Çünkü zannın bir kısmı, yersiz zanna dayalı yapılan davranışlar, bilerek günah işlemek sayılır. Birbirinizin kusurunu araştırmayın. Herhangi biriniz, diğerini arkasından çekiştirmesin, hoşa gitmeyecek bir şeyle gereksiz yere anmasın. Sizden biri ölmüş kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? İşte bundan iğrenirsiniz. Allah’a sığının, emirlerine yapışın, günahlardan arınıp, azaptan korunun. Allah insanları tevbeye, itaate sevkeder, tevbeleri ...
Nəcm Suresi, 23. Ayet:
Onlar (bu isimler) ancak sizin ve babalarınızın onları isimlendirdiğiniz isimlerdir. Allah onlara hiçbir sultan (delil) indirmedi. Onlar sadece zanna ve nefslerinin arzuladığı şeylere tâbî oluyorlar. Ve andolsun ki, onlara Rab'lerinden hidayet geldi....
Nəcm Suresi, 23. Ayet:
Onlar ancak sizin ve atalarınızın (ilâh edindiğiniz şeylere) taktığınız isimlerdir. Allah, onlar hakkında hiçbir delil indirmemiştir. Onlar (putperestler) yalnız zanna ve nefislerin arzusuna tâbi oluyorlar. Andolsun ki, kendilerine, Rableri katından yol gösterici gelmiştir....
Nəcm Suresi, 23. Ayet:
Bunlar, ancak sizin taktığınız, atalarınızın taktığı adlardan başka bir şey değil, Allah, onlara âit kesin bir delil indirmemiştir, ancak zanna ve nefislerinin dileğine kapılmıştır onlar ve andolsun ki Rablerinden doğru yolu gösteren de gelmiştir....
Nəcm Suresi, 23. Ayet:
Bunlar (putlar), sizin ve atalarınızın taktığı isimlerden başka bir şey değildir. Allah onlar hakkında hiçbir delil indirmemiştir. Onlar ancak zanna ve nefislerinin arzusuna uyuyorlar. Halbuki kendilerine Rableri tarafından yol gösterici gelmiştir....
Nəcm Suresi, 23. Ayet:
Onlar ancak sizin ve atalarınızın isimlendirdiği, Allâh'ın hiçbir delil inzâl etmediği (arkası - müsemması olmayan yalnızca) isimlerden ibarettirler! Onlar, ancak zanna ve nefslerin hoşlandığı kuruntulara uyarlar. . . Andolsun ki kendilerine Rablerinden hakikat ilmi gelmiştir!...
Nəcm Suresi, 23. Ayet:
Putlar, sizin ve atalarınızın uydurduğu hayal mahsûlü isimlerden ibaret. Allah onlarla ilgili hiçbir ferman, hiçbir yetki indirmedi. Kendilerine Rableri tarafından hidayet rehberi, kitap ve peygamber geldiği halde, onlar kesinlikle zanna ve nefislerinin arzusuna, ihtiraslarına uyuyorlar....
Nəcm Suresi, 23. Ayet:
Bunlar sizin ve atalarınızın koyduğu adlardan başka bir şey değildir. Allah, haklarında hiç bir belge indirmemiştir. Onlar ancak zanna ve nefislerin arzuladıklarına uymaktadırlar. Oysa andolsun ki onlara Rablerinden hidayet gelmiştir....
Nəcm Suresi, 23. Ayet:
Bu (putlar ise,) sizin ve atalarınızın (kendi istek ve öngörünüze göre) isimlendirdiğiniz (keyfi) isimlerden başkası değildir. Allah, onlarla ilgili 'hiçbir delil' indirmemiştir. Onlar, yalnızca zanna ve nefislerinin (alçak) heva (istek ve tutku) olarak arzu ettiklerine uyuyorlar. Oysa andolsun, onlara Rablerinden yol gösterici gelmiştir....
Nəcm Suresi, 23. Ayet:
O putlar hiç bir şey değil, ancak sizin ve babalarınızın uydurduğu isimlerdir. Allah onlara (ilâh olduklarına dair) hiç bir hüccet indirmedi. O kâfirler, yalnız zanna ve nefislerin sevdasına tâbi oluyorlar. Halbuki kendilerine, Rableri katından doğru yolu gösteren (Rasûl) geldi....
Nəcm Suresi, 23. Ayet:
Bunlar, sizin ve babalarınızın taktıkları adlardan başkası değildir. Allah, bu hususta hiçbir belge ve delîl indirmemiştir. Onlar, ancak zanna ve nefslerinin heveslendiğine uyarlar. Oysa, and olsun ki, Rablarından onlara doğru yolu gösteren gelmiştir....
Nəcm Suresi, 23. Ayet:
Bunlar (putlar), sizin ve atalarınızın taktığı isimlerden başka bir şey değildir. Allah onlar hakkında hiçbir delil indirmemiştir. Onlar ancak zanna ve nefislerinin arzusuna uyuyorlar. Halbuki kendilerine Rableri tarafından yol gösterici gelmiştir....
Nəcm Suresi, 23. Ayet:
Onlar hiçbir şey değil sırf sizin ve babalarınızın taktığınız kuru isimler, Allah onlara öyle bir saltanat indirmedi, yalnız zanna ve nefislerin sevdasına tabi oluyorlar, halbuki rablarından kendilerine doğru yolu gösteren, geldi....
Nəcm Suresi, 23. Ayet:
Onlar hiçbir şey değil, sırf sizin ve babalarınızın taktığı kuru isimlerdir. Allah onlara öyle bir saltanat indirmedi. Onlar yalnız zanna ve nefislerinin sevdasına uyuyorlar. Oysa Rablerinden kendilerine doğru yolu gösteren geldi....
Nəcm Suresi, 23. Ayet:
Onlar hiçbir şey değil, sırf sizin ve babalarınızın taktığınız (boş) isimlerdir. Allah onlar hakkında hiçbir delil indirmedi. Onlar yalnız zanna ve nefislerin sevdasına uyuyorlar. Halbuki onlara Rableri tarafından yol gösterici gelmiştir....
Nəcm Suresi, 23. Ayet:
Bu (putlar ise,) sizin ve atalarınızın (kendi istek ve öngörünüze göre) isimlendirdiğiniz (keyfi) isimlerden başkası değildir. Tanrı, onlarla ilgili 'hiçbir delil' indirmemiştir. Onlar, yalnızca zanna ve nefislerinin (alçak) heva (istek ve tutku) olarak arzu ettiklerine uyuyorlar. Oysa, andolsun onlara rablerinden yol gösterici gelmiştir....
Nəcm Suresi, 23. Ayet:
Bunlar (bu putlar), sizin ve atalarınızın onlara taktığınız birtakım isimlerden başka bir şey değildir; Allah, onların hakkında hiçbir delil indirmemiştir. (Bu putlara tapanlar) ancakzanna ve nefislerin(in) arzu etmekte olduklarına uyuyorlar. Hâlbuki onlara doğrusu Rableri tarafından hidâyet (peygamber) de gelmiştir....
Nəcm Suresi, 23. Ayet:
Bunlar sizin ve atalarınızın taktığı kuru isimlerden başka bir şey değildir. Allah onlarla ilgili ispatlayıcı hiçbir delil indirmemiştir. Onlar ancak zanna uyarlar ve nefislerinin hevâsına kapılırlar. Oysa kendilerine Rableri tarafından yol gösterici gelmiştir....
Nəcm Suresi, 23. Ayet:
Onlar, sizin ve babalarınızın, (tanrı) diye isimlendirdiğiniz (boş, kavramsız) isimlerden başka bir şey değildir. Allâh, onlara hiçbir güç (tanrı oldukları hakkında hiçbir delil) indirmemiştir. O(putlara tapa)nlar zanna ve nefislerin hevesine uyuyorlar. Oysa kendilerine, Rableri tarafından yol gösterici gelmiştir....
Nəcm Suresi, 23. Ayet:
Bu (putlar ise,) sizin ve atalarınızın (kendi istek ve öngörünüze göre) isimlendirdiğiniz (kuru ve keyfi) isimlerden başkası değildir. Allah onlarla ilgili 'hiçbir delil' indirmemiştir. Onlar, yalnızca zanna ve nefislerinin (alçak) heva (istek ve tutku) olarak arzu ettiklerine uymaktadırlar. Oysa andolsun, onlara Rablerinden yol gösterici gelmiştir....
Nəcm Suresi, 23. Ayet:
Bütün bunlar, sizin ve atalarınızın taktığı isimlerden ibarettir; yoksa Allah onlar hakkında hiçbir delil indirmemiştir. Onlar ancak bir zanna ve canlarının istediği şeye uyuyorlar. Oysa onlara Rablerinden hidayet rehberi de gelmiştir....
Nəcm Suresi, 28. Ayet:
1.
ve mâ
: ve yoktur
2.
lehum
: onların
3.
bihî
: bununla ilgili
4.
min ilmin
: bilgileri
Nəcm Suresi, 28. Ayet:
Ve onların (melekler konusunda) bir ilmi yoktur. Onlar sadece zanna tâbî olurlar. Ve muhakkak ki zan, Hak'tan yana hiçbir şeye fayda sağlamaz....
Nəcm Suresi, 28. Ayet:
Hâlbuki onların bu hususta hiçbir bilgileri yoktur. Onlar sadece zanna uyuyorlar. Şüphesiz zan, hakikat namına hiçbir şey ifade etmez....
Nəcm Suresi, 28. Ayet:
Onların, bu hususta hiçbir bilgisi yok, ancak zanna kapılıyorlar ve şüphe yok ki zan, gerçeğe karşı hiçbir şeye yaramaz....
Nəcm Suresi, 28. Ayet:
Halbuki onların bu hususta hiç bilgileri yoktur. Sadece zanna uyuyorlar. Zan ise hiç şüphesiz hakikat bakımından bir şey ifade etmez....
Nəcm Suresi, 28. Ayet:
Oysa bu hususta onların bir ilmi (delilleri) yoktur. . . Onlar ancak zanna uyuyorlar! Muhakkak ki zan, gerçeği yansıtmaz!...
Nəcm Suresi, 28. Ayet:
Halbuki, onların bu hususta bir değer ifade eden hiçbir bilgileri yok. Sadece zanna, tahmine uyuyorlar. Zan, hakkı, hakikati, kesin bilgiyi ifade bakımından bir değer taşımaz....
Nəcm Suresi, 28. Ayet:
Onların bu hususta bir bilgileri yoktur. Sadece zanna uyuyorlar. Zan ise gerçekten yana bir şey kazandırmaz....
Nəcm Suresi, 28. Ayet:
Oysa onların bununla ilgili hiçbir bilgileri yoktur. Onlar, yalnızca zanna uymaktadırlar. Oysa gerçekte zan, haktan yana hiçbir yarar sağlamaz....
Nəcm Suresi, 28. Ayet:
Halbuki buna dair bir bilgileri yok; ancak zanna tâbi oluyorlar. Zan ise, hak olan ilmin yerini tutmaz....
Nəcm Suresi, 28. Ayet:
Halbuki onların bu hususta hiç bilgileri yoktur. Sadece zanna uyuyorlar. Zan ise hiç şüphesiz hakikat bakımından bir şey ifade etmez....
Nəcm Suresi, 28. Ayet:
Aslında onların buna dair bilgileri yoktu, sadece zanna uyuyorlar. Oysa zan gerçekten yana hiçbir şey ifade etmez....
Nəcm Suresi, 28. Ayet:
Onların bu hususta bir bilgileri yoktur. Sadece zanna uyuyorlar. Zan ise, şüphesiz hakikat bakımından birşey ifade etmez....
Nəcm Suresi, 28. Ayet:
Oysa onların bununla ilgili hiçbir bilgileri yoktur. Onlar, yalnızca zanna uymaktadırlar. Oysa gerçekte zan, haktan yana hiçbir yarar sağlamaz....
Nəcm Suresi, 28. Ayet:
Hâlbuki onların bu hususta hiçbir bilgileri yoktur. Sâdece zanna uyuyorlar. Şübhesiz ki zan ise, haktan bir şeyi fayda vermez....
Nəcm Suresi, 28. Ayet:
Halbuki onların bu hususta bilgileri yoktur. Onlar, sadece zanna uyarlar. Zan ise hiç şüphesiz gerçekten bir şey ifade etmez....
Nəcm Suresi, 28. Ayet:
Halbuki onların bu hususta hiçbir bilgileri yoktur. Onlar sadece zanna uyarlar. Zan ise hiç şüphesiz ki hakikat bakımından bir şey ifade etmez....
Nəcm Suresi, 28. Ayet:
Oysa, bu konuda bir bilgileri yoktur. Sadece zanna tâbi oluyorlar. Zan ise gerçekten bir şey ifade etmez....
Nəcm Suresi, 28. Ayet:
Onların buna dair hiçbir bilgileri yoktur. Sadece ve sadece zanna tâbi oluyorlar. Oysa zan, hakikat karşısında ne ifade eder ki!...
Nəcm Suresi, 28. Ayet:
Onların bu hususta bir bilgileri yoktur. Sadece zanna uyuyorlar. Zan ise haktan hiçbir gerçek kazandırmaz. (Zan ile gerçeğe ulaşılmaz.)...
Nəcm Suresi, 28. Ayet:
Oysa onların bununla ilgili hiçbir bilgileri yoktur. Onlar, yalnızca zanna uymaktadırlar. Oysa gerçekte zan, haktan yana hiçbir yarar sağlamaz....
Nas Suresi, 4. Ayet:
Min şerril vesvâsil h
annâ
s(h
annâ
si)....
Nas Suresi, 4. Ayet:
1.
min şerri
: şerrinden
2.
el vesvâsi
: vesveseler
3.
el h
annâ
si
: gizlice vesvese veren
...
Nas Suresi, 4. Ayet:
Hannasın vesveselerinin şerrinden....
Nas Suresi, 4. Ayet:
"El Vesvas'il Hannas'ın (sinip sinip geri dönen, insanı bedenselliğe düşüren vesvese kuvvesi) şerrinden. "...
Nas Suresi, 5. Ayet:
Ki o (hannas), insanların göğüslerine vesvese verir....
Nas Suresi, 6. Ayet:
Gerek cinlerden, gerekse insanlardan (olan her hannas'tan Allah'a sığınırım)....
Nas Suresi, 6. Ayet:
Gerek cinlerden, gerekse insanlardan (olan her hannas'tan Allah'a sığınırım)....
Maidə Suresi, 111. Ayet:
WŽ ĀWȞYT L ÄLȞWÄRYYN ĀN MNWÄ BY WBRSWLY QÄLWÄ MNÄ WÄŞHD BĀNNÄ MSLMWN...
Ənam Suresi, 111. Ayet:
WLW ĀNNÄ NZLNÄ LYHM ÄLMLÄK WKLMHM ÄLMWT WȞŞRNÄ ĄLYHM KL ŞYÙ QBLÄ MÄ KÄNWÄ LYMNWÄ LÄ ĀN YŞÄÙ ÄLLH WLKN ĀKŠRHM YCHLWN...
Fussilət Suresi, 5. Ayet:
WQÄLWÄ QLWBNÄ FY ĀKN MMÄ TDĄWNÄ LYH WFY ŽÄNNÄ WQR WMN BYNNÄ WBYNK ȞCÄB FÄĄML NNÄ ĄÄMLWN...
Həşr Suresi, 10. Ayet:
WÄLŽYN CÄÙWÄ MN BĄDHM YQWLWN RBNÄ ÄĢFR LNÄ WLXWÄNNÄ ÄLŽYN SBQWNÄ BÄLYMÄN WLÄ TCĄL FY QLWBNÄ ĢLÄ LLŽYN MNWÄ RBNÄ NK RÙWF RȞYM...
Əbəsə Suresi, 23. Ayet:
Bunlar, Allah, haklarında bir kanıt indirmediği hâlde sizin ve atalarınızın taktığı isimlerden başka şeyler değildir. Andolsun, onlara, Rablerinden doğru yolun kılavuzluğu geldiği hâlde onlar, sadece zanna, bir de nefislerinin hoşlandığı şeylere uyuyorlar. ...
Əbəsə Suresi, 28. Ayet:
Oysaki onların bu konuda hiçbir bilgisi yoktur. Onlar yalnızca zanna uyuyorlar. Zan ise “Hak”tan hiçbir şey kazandırmaz. ...
Yunus Suresi, 36. Ayet:
Ve onların çoğu, ancak bir zanna uyarlar. Şüphesiz ki zan, “hak”tan hiçbir şey kazandırmaz. Şüphesiz Allah, onların yaptıklarını çok iyi bilir. ...
Yunus Suresi, 66. Ayet:
Gözünüzü açın! Göklerde olan kimseler ve yeryüzünde olan kimseler kesinlikle Allah'ındır. Ve Allah'ın astlarından istekte bulunan kimseler, eş tuttuklarına tâbi olmuyorlar. Onlar sadece zanna uyuyorlar ve onlar sadece yalan söylüyorlar. ...
Ənam Suresi, 148. Ayet:
Allah'a ortak koşan kimseler diyecekler ki: “Allah dileseydi biz ortak koşmazdık, atalarımız da ortak koşmazlardı, hiçbir şeyi de haram kılmazdık.” Onlardan önce yalanlayanlar da azabımızı tadıncaya kadar işte böyleydi. De ki: “Yanınızda bize çıkarabileceğiniz bir bilgi mi var? Siz, sadece zanna uyuyorsunuz ve siz sadece saçmalıyorsunuz.” *** ...
Nisa Suresi, 154. Ayet:
(154-158) "Ve söz vermeleri ile birlikte üstlerini/ en değerlilerini/Mûsâ'yı Tûr'a yükselttik. Ve onlara: “O kapıdan boyun eğip teslimiyet göstererek girin” dedik. Yine onlara: “Tefekkür/kulluk gününde sınırları aşmayın” dedik. Sonra da onların kendi sözlerini bozmaları, Allah'ın âyetlerine inanmamaları, peygamberleri haksız yere öldürmeleri ve: “Kalplerimiz örtülüdür/ sünnetsizdir” demeleri –aksine Allah, küfretmeleri; Kendisinin ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddetmeleri nedeniyle kalplerine...
Nisa Suresi, 155. Ayet:
(154-158) "Ve söz vermeleri ile birlikte üstlerini/ en değerlilerini/Mûsâ'yı Tûr'a yükselttik. Ve onlara: “O kapıdan boyun eğip teslimiyet göstererek girin” dedik. Yine onlara: “Tefekkür/kulluk gününde sınırları aşmayın” dedik. Sonra da onların kendi sözlerini bozmaları, Allah'ın âyetlerine inanmamaları, peygamberleri haksız yere öldürmeleri ve: “Kalplerimiz örtülüdür/ sünnetsizdir” demeleri –aksine Allah, küfretmeleri; Kendisinin ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddetmeleri nedeniyle kalplerine...
Nisa Suresi, 156. Ayet:
(154-158) "Ve söz vermeleri ile birlikte üstlerini/ en değerlilerini/Mûsâ'yı Tûr'a yükselttik. Ve onlara: “O kapıdan boyun eğip teslimiyet göstererek girin” dedik. Yine onlara: “Tefekkür/kulluk gününde sınırları aşmayın” dedik. Sonra da onların kendi sözlerini bozmaları, Allah'ın âyetlerine inanmamaları, peygamberleri haksız yere öldürmeleri ve: “Kalplerimiz örtülüdür/ sünnetsizdir” demeleri –aksine Allah, küfretmeleri; Kendisinin ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddetmeleri nedeniyle kalplerine...
Nisa Suresi, 157. Ayet:
(154-158) "Ve söz vermeleri ile birlikte üstlerini/ en değerlilerini/Mûsâ'yı Tûr'a yükselttik. Ve onlara: “O kapıdan boyun eğip teslimiyet göstererek girin” dedik. Yine onlara: “Tefekkür/kulluk gününde sınırları aşmayın” dedik. Sonra da onların kendi sözlerini bozmaları, Allah'ın âyetlerine inanmamaları, peygamberleri haksız yere öldürmeleri ve: “Kalplerimiz örtülüdür/ sünnetsizdir” demeleri –aksine Allah, küfretmeleri; Kendisinin ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddetmeleri nedeniyle kalplerine...
Nisa Suresi, 158. Ayet:
(154-158) "Ve söz vermeleri ile birlikte üstlerini/ en değerlilerini/Mûsâ'yı Tûr'a yükselttik. Ve onlara: “O kapıdan boyun eğip teslimiyet göstererek girin” dedik. Yine onlara: “Tefekkür/kulluk gününde sınırları aşmayın” dedik. Sonra da onların kendi sözlerini bozmaları, Allah'ın âyetlerine inanmamaları, peygamberleri haksız yere öldürmeleri ve: “Kalplerimiz örtülüdür/ sünnetsizdir” demeleri –aksine Allah, küfretmeleri; Kendisinin ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddetmeleri nedeniyle kalplerine...
Əraf Suresi, 160. Ayet:
Biz onları on iki nəslə – ümmətə böldük. Qövmü Musadan su istədikdə, Biz ona: “Əsanla daşa vur!”– deyə vəhy etdik. Ondan on iki çeşmə qaynayıb çıxdı. Hər qəbilə özünün su içəcəyi yeri bildi. Biz onların üstünə buludla kölgə saldıq, onlara manna və bildirçin endirdik, (özlərinə də:) “Sizə ruzi kimi verdiyimiz pak şeylər-dən yeyin!”(– dedik.) Onlar Bizə zülm etmədilər, ancaq özləri özlərinə zülm etdilər....
Bəqərə Suresi, 57. Ayet:
Biz sizin üstünüzə buludla kölgə saldıq, sizə manna və bildirçin endirdik (və:) “Sizə ruzi olaraq verdiyimiz pak şeylərdən yeyin!”– (dedik). Onlar Bizə deyil, təkcə özlərinə zülm etdilər....
Taha Suresi, 80. Ayet:
Ey İsrail oğulları! Biz sizi düşməninizdən xilas etdik. Sizə dağın sağ tərəfinə (gəlməyiniz üçün) vədə verdik. Sizə (göydən) manna və bildirçin endirdik....
Bəqərə Suresi, 57. Ayet:
Və kölgə etdik üzərinizə buludu və nazil etdik üzərinizə manna və səlva Yeyin teyyibdən nə ki, rizqləndirmişik sizi! Zülm etmədilər Bizə və lakin oldular nəfslərinə zülm edənlər....
Maidə Suresi, 27. Ayet:
Tilavat et haqq ilə üzərinə onların xəbərini iki oğlunun Adamın. Onda yaxınlaşdılar qurbannan və qəbul edildi birindən və qəbul edilmədi axırıncısından. Dedi: «Qətl edəcəyəm səni!» Dedi: «Həqiqətən, nə ki, qəbul edir Allah müttəqilərdən....
Əraf Suresi, 160. Ayet:
Biz onları on iki nəsilə - ümmətə böldük. Onda ki, onun qoumu içmək üçün su istədi, Musaya vəhy etdik: «Əsanı daşa vur!» Ondan on iki bulaq çıxdı və külli insan su içmək üçün öz yerini bildi. Üzərlərinə buludla kölgə saldıq və onlar üçün manna və səlva nazil etdik. «Sizə ruzi verdiyimiz təmiz şeylərdən yeyin!» Onlar Bizə zülm etmədilər və lakin öz nəfslərinə zülm edən oldular! ...
Qəmər Suresi, 43. Ayet:
Məgər sizin (Məkkə əhlinin) kafirləriniz (say, sərvət və güc baxımından) onlardan daha yaxşı və daha üstündürlər? Yoxsa (səmavi) kitablarda sizin üçün amannamə vardır?...
Ənam Suresi, 109. Ayet:
Onlar ən ülvi andlanna - Allaha and içdilər ki, onlara bir ayə gələrsə mütləq ona inanacaqlar. De: "Ayələr ancaq Allahın dərgahındadır. Ayələr gəldikdə isə inanmayacaqlarını anlamazsınızmı?"...
Ənam Suresi, 146. Ayet:
Yəhudilərə Biz bütün dırnaqlıları haram etdik. İnək və qoyunun isə bel sütunlarındakı və ya bağırsaqlarındakı, yaxud sümüyə qarışan yağdan başqa piyləri haram etdik. Həddi aşdıqlanna görə onları cəzalandırdıq. Axı Biz düzünü deyənik....
Yusif Suresi, 35. Ayet:
Dəlilləri gördükdən sonra məsələ onlar [adamlar] üçün aydınlaşanda mütləq onu bir müddətə qədər zindanda saxlamaq (qəranna gəldilər)....
Səba Suresi, 12. Ayet:
Səhər gedişi bir aylıq, axşam gedişi də bir aylıq (məsafəni qət edən) küləyi Süleymanın ixtiyanna verdik. Biz onun üçün mis çeşməsi axıtdıq. Cinlərdən isə onun Rəbbinin izni ilə qabağında işləyənlər (göndərdik). Onlardan hansı biri əmrimizdən çıxarsa, ona odun əzabını daddırarıq....
Səba Suresi, 33. Ayet:
Zəif hesab edilənlər təkəbbürlülərə deyərlər: "Əksinə, (sizin işiniz) gecə və gündüz hiylə işlətmək idi. Çünki bizə Allahı inkar etməyi və Ona şəriklər qoşmağı əmr edirdiniz.” Onlar cəzanı gördükdə peşimançılıqlarını öz içlərinə salıb gizlətdilər. Biz inkar edənlərin boyunlanna dəmir halqalar saldıq. Onlara etdikləri əməllərdən başqasının cəzası verilməz....
Maun Suresi, 7. Ayet:
və (başqalanna) pay verməkdən imtina edirlər....