Axtarış Nəticələri
Ana Səhifə
Surələr
Məallər
Blog
Rəhman Suresi, 15. Ayet:
(Cinlərin əcdadı) cannı da tüstüsüz (təmiz) oddan O xəlq etdi....
Fussilət Suresi, 23. Ayet:
"İşte Rabb'iniz hakkındaki bu zannınız, sizi helake sürükledi. Böylece hüsrana uğrayanlardan oldunuz."...
Hucurat Suresi, 12. Ayet:
Ey inananlar! Zannın birçoğundan sakının. Kuşkusuz bazı zanlar günahtır. Birbirinizin kusurlarını araştırmayın. Bir kısmınız, bir kısmınızın gıybetini yapmasın. Hiç sizden biriniz, ölmüş kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? Elbette ondan tiksinirsiniz. Öyleyse Allah'a için takva sahibi olun. Kuşkusuz Allah, Tevbeleri Kabul Eden'dir, Rahmeti Kesintisiz'dir....
Bəqərə Suresi, 186. Ayet:
Ve izâ seeleke ıbâdî
annî
fe innî karîb(karîbun) ucîbu da’veted dâi izâ deâni, fel yestecîbû lî vel yu’minû bî leallehum yerşudûn(yerşudûne)....
Bəqərə Suresi, 187. Ayet:
Sıyam günlerinin gecelerinde kadınlarınıza yaklaşmak (cinsellik) helal kılındı. Onlar sizin, siz de onların elbisesisiniz (kişinin dış dünyasındaki en yakını). Allâh bu konuda nefsinize haksızlık ettiğinizi (gece de oruç devam eder cinsellik yapılmaz zannınızı) bildi de yanlıştan dönmenizi (tövbenizi) kabul etti ve sizi affetti. Artık onlara Allâh'ın hükmü kadarıyla yaklaşabilirsiniz. Gün başlangıcına (gecenin karanlığının günün aydınlığına dönüşme sürecine) kadar, yeyip için. Sonra sıyamı gece...
Ali-İmran Suresi, 78. Ayet:
Kitap ehlinin bir bölüğü de kitaptan bir şey okuyorlarmış zannına kapılmanız için dillerini oynatıp dururlar, halbuki okudukları, kitapta yoktur. Bu, Allah katındandır derler, değildir Allah katından ve bile bile Tanrıya bühtan ederler....
Ali-İmran Suresi, 154. Ayet:
1.
summe
: sonra
2.
enzele
: indirdi
3.
aleykum
: sizin üzerinize
4.
min ba'di
: sonradan, ...den sonra, arkasında...
Ali-İmran Suresi, 154. Ayet:
Sonra (Allah), bu gamın arkasından sizin üzerinize sükûnet veren bir uyku indirdi, içinizden bir grubu sarıp kaplıyordu ve diğer grup, canlarını önemsemişti (canlarının kaygısına düştüler). Allah'a karşı cahiliyye zannı ile haksız zanda bulunuyorlar: "Bu emirden bize bir şey (bir nasib) var mı?" diyorlar. (Onlara): "Muhakkak ki emirlerin hepsi Allah'ındır." de. İçlerinde sana açıklamadıkları bir şey saklıyorlar. "Bu emirden bize bir şey (bir nasib) olsaydı, burada öldürülmezdik." diyorlar. Eğer ...
Ali-İmran Suresi, 154. Ayet:
Sonra o kederin ardından (Allah) üzerinize içinizden bir kısmını örtüp bürüyen bir güven, bir uyku indirdi. Bir kısmınız da kendi canlarının kaygısına düşmüştü. Allah’a karşı cahiliye zannı gibi gerçek dışı zanda bulunuyorlar; “Bu işte bizim hiçbir dahlimiz yok” diyorlardı. De ki: “Bütün iş, Allah’ındır.” Onlar sana açıklayamadıklarını içlerinde saklıyorlar ve diyorlar ki: “Bu konuda bizim elimizde bir şey olsaydı, burada öldürülmezdik.” De ki: “Evlerinizde dahi olsaydınız, üzerlerine öldürülmes...
Ali-İmran Suresi, 154. Ayet:
Sonra gamın ardından bir güven duygusu inzâl ederek içinizi yatıştırdı. Bir grup da (münafıklar - ikiyüzlüler) kendi canlarının (çıkarlarının) kaygısına düşmüştü. Allâh'a karşı cahiliye zannı ile düşünerek "Bu karara bizim bir katkımız mı var" diyorlardı. De ki: "Hüküm - karar tümüyle Allâh'a aittir!" Onlar dışa vurmadıklarını içlerinde sakladılar. "Bu hüküm - kararda bir hissemiz olsaydı burada öldürülmezdik" dediler. De ki: "Evlerinizde dahi kalsaydınız, haklarında öldürülme yazılmış (programl...
Ali-İmran Suresi, 154. Ayet:
Sonra kederin ardından üzerinize bir güven, içinizden bir kısmınızı bürüyen bir uyuklama indirdi. Bir grup da canlarının derdine düşmüşlerdi; cahiliye zannıyla, Allah hakkında, haksız düşüncelere kapılmaya başladılar. Bunlar: 'Bu işten bize bir şey var mı?' diyorlardı. De ki: 'İş (buyruk) tamamiyle Allah'a aittir.' Onlar sana açıklamadıklarını kalplerinde gizliyorlar. 'Bu işten bize bir şey olsaydı burada öldürülmezdik' [19] diyorlar. De ki: 'Eğer evlerinizde olsaydınız, haklarında öldürülme hük...
Ali-İmran Suresi, 154. Ayet:
Sonra kederin ardından üzerinize bir güvenlik (duygusu) indirdi, bir uyuklama ki, içinizden bir grubu sarıveriyordu. Bir grup da, canları derdine düşmüştü; Alah'a karşı haksız yere cahiliye zannıyla zanlara kapılarak: "Bu işten bize ne var ki?" diyorlardı. De ki: "Şüphesiz işin tümü Allah'ındır." Onlar, sana açıklamadıkları şeyi içlerinde gizli tutuyorlar, "Bu işten bize bir şey olsaydı, biz burada öldürülmezdik" diyorlar. De ki: "Evlerinizde olsaydınız da üzerlerine öldürülmesi yazılmış olanlar...
Ali-İmran Suresi, 154. Ayet:
Sonra o kederin arkasından üzerinize Allah bir emniyet, bir uyku indirdi. Öyle ki, içinizden bir zümreyi (öz müminleri o uyku) sarıyordu. (münafıklardan ibaret) bir zümreyi de, nefisleri, can kaygısına düşürmüş, gözleri uyku tutmaz olmuştu; Allah’a karşı cahiliyyet zannı gibi haksız bir zan besliyor ve; “- Bu zafer işinden bize ne?” diyorlardı. (Rasûlüm), de ki: “- Bütün iş Allah’ındır.” Onlar, nefislerinde, sana açamadıkları bir şey gizliyorlar: “- İş elimizde olsa, zorla savaşa çıkarılmasaydık...
Ali-İmran Suresi, 154. Ayet:
Sonra o üzüntü ve kederin ardından üzerinize bir güven, bir uyuklama indirdi de içinizden bir kısmını kendinden geçirircesine bürüdü. Bir kısmı da kendi derdine, can kaygısına düştüler; Allah hakkında haksız yere Cahiliyyet Devri zannını beslediler ve «bu işten bize ne ?» dediler. De ki: «Şüphesiz işin hepsi Allah'ındır.» İçlerinde sana açmadıkları bir şeyi gizliyorlar ve «bizim bu işte bir (görüş) hissemiz olsaydı burada öldürülmezdik» diye söyleniyorlardı. De ki: «Evlerinizde de olsaydınız yin...
Ali-İmran Suresi, 154. Ayet:
Sonra o gamın arkasından üzerinize bir emniyyet indirdi: bir uyku ki içinizden bir taifeyi sarıyordu, bir taife de nefisleri sevdasına düşmüşlerdi: Allaha karşı cahiliyye zannı nâ hak bir zan besliyorlardı: «var mı bize o emirden bir şey?» diyorlardı, «hakikat emrin hepsi Allahın» de, onlar nefislerinde sana açamadıkları bir şey gizliyorlar: «bizim emirden bir hıssamız olsa idi burada katlolunmazdık» diyorlar, deki: «evinizde de olsa idiniz üzerlerine katil yazılmış bulunanlar yine çıkacak düşüb...
Ali-İmran Suresi, 154. Ayet:
Sonra o kederin ardından (Allah) üzerinize öyle bir eminlik, öyle bir uyku indirdi ki, o, içinizden bir zümreyi örtüp bürüyordu. Bir zümre de canları sevdasına düşmüştü. Allah'a karşı, cahiliyet zannı gibi, hakka aykırı bir zan besliyorlar ve «Bu işten bize ne?» diyorlardı. De ki: «Bütün iş Allah'ındır». Onlar sana açıklamayacaklarını içlerinde saklıyorlar (ve) diyorlar ki: «Bize bu işten bir şey olsaydı burada öldürülmezdik». Onlara şöyle söyle: «Eğer siz evlerinizde olsaydınız bile, üzerlerine...
Ali-İmran Suresi, 154. Ayet:
Sonra o kederin ardından üzerinize öyle bir emniyet, öyle bir uyku indirdi ki O, içinizden bir zümreyi bürüyordu. Bir zümre de canları sevdasına düşmüştü. Allah’a karşı cahiliyyet zannı gibi haksız bir zan besliyorlar, “Bu işten bize ne?” diyorlardı. De ki: “Bütün iş Allah’ındır”. İçlerinde sana açmadıkları bir şey gizliyorlar. “Bu bize ait bir şey olsaydı burada öldürülmezdik” diyorlar. De ki: “Evlerinizde olsaydınız üzerlerine ölüm yazılmış olanlar; yine muhakkak devrilecekleri yerlere çıkıp g...
Ali-İmran Suresi, 154. Ayet:
Sonra kederin ardından üzerinize bir güvenlik (emeneten) (duygusu) indirdi, bir uyuklama ki, içinizden bir grubu sarıveriyordu. Bir grup da, canları derdine düşmüştü; Tanrı'ya karşı haksız yere cahiliye zannıyla zanlara kapılarak : "Bu buyruktan bize ne var ki?" diyorlardı. De ki: "Şüphesiz buyruğun tümü Tanrı'nındır". Onlar, sana açıklamadıkları şeyi içlerinde gizli tutuyorlar, "Bu buyruktan bize bir şey olsaydı, biz burada öldürülmezdik" diyorlar. De ki: "Evlerinizde olsaydınız da üzerlerine ö...
Ali-İmran Suresi, 154. Ayet:
Sonra o kederin ardından (Allah) üzerinize öyle bir emînlik, öyle bir uyku indirdi ki o, içinizden bir zümreyi örtüb bürüyordu. Bir zümre de canları sevdasına düşmüşdü. Allâha karşı câhiliyyet zannı gibi hakka aykırı bir zan besliyorlar ve: «Bu işden bize ne?» diyorlardı. De ki: (Habîbim), «Bütün iş Allahındır». Onlar sana açıklamayacaklarını içlerinde saklıyorlar, diyorlar ki: «Bize bu işden bir şey (bir pay) olsaydı burada öldürülmezdik». Şöyle de: «Siz evlerinizde olsaydınız bile üzerlerine ö...
Ali-İmran Suresi, 154. Ayet:
Sonra o kederin ardından (Allah) üzerinize bir emniyet, bir uyku indirdi ki, (o hâl)içinizden bir tâifeyi (samîmî mü’minleri) bürüyordu; (münâfıklardan) bir tâife de vardı ki, doğrusu nefisleri, kendilerini derde düşürmüş, Allah hakkında haksız yere, câhiliye zannıyla zanda bulunuyorlardı. 'Bu işten (zafer ve galibiyet va'dinden) bize bir şey var mı?' diyorlardı.(Ey Resûlüm!) De ki: 'Şübhesiz iş tamâmıyla Allah’a âiddir!' Sana açıklayamayacaklarını içlerinde gizliyorlar. (Birbirlerine:) 'Eğer (M...
Ali-İmran Suresi, 154. Ayet:
Sonra o üzüntünün ardından, üzerinize öyle bir emniyet ve öyle bir uyku indirdi ki; içinizden bir kısmını bürüyordu, bir kısmı da canları sevdasına düşmüştü. Allah'a karşı cahiliyet zannı gibi haksız bir zan besliyorlar. Bu işten bize ne? diyorlardı. De ki: Bütün iş Allah'ındır. İçlerinde sana açmadıkları birşey gizliyorlar. Bu, bize ait birşey olsaydı burada öldürülmezdik, diyorlar. De ki: Evlerinizde olsaydınız üzerlerine ölüm yazılmış olanlar yine mutlaka devrilecekleri yerlere çıkıp gidecekl...
Ali-İmran Suresi, 154. Ayet:
Sonra o gamın ardından üzerinize bir emniyet, hafif bir uyku indirdi ki, sizden bir zümreyi örtüp kaplayıverdi. Sizden bir tâifeyi de nefisleri kaygıya düşürmüştü. Allah Teâlâ'ya karşı cahiliye zannı gibi hakka muhalif bir zanda bulunuyorlardı. Diyorlardı ki: «Bize bu emirden bir şey var mıdır?» De ki: «Şüphesiz emrin hepsi de Allah'ındır.» Onlar sana açıklamıyacakları şeyleri kendi nefislerinde gizleyiverirler. Derler ki: «Eğer bizim için bu emirden bir şey olsaydı burada katlolunmazdık. De ki:...
Ali-İmran Suresi, 154. Ayet:
Sonra o üzüntünün ardından Allah size öyle bir güven, öyle bir uyku indirdi ki, içinizden bir kısmını bürüyordu. Bir kısmı da canlarının derdine düşmüştü. Allah'a karşı câhiliyet zannı gibi hak olmayan bir zanda bulunuyorlar ve: “Bu işten bize bir şey var mı?” diyorlardı. Resulüm! De ki: “Bütün emir Allah'ındır. ” Onlar kalplerinde gizlediklerini sana açıklamıyorlar. “Bu, bize âit bir şey olsaydı, hiçbirimiz burada öldürülmezdi. ” diyorlar. Resulüm! De ki: “Eğer sizler evlerinizde dahi kalmış ol...
Ali-İmran Suresi, 154. Ayet:
Sonra, o kederin ardından size öyle bir güven öyle bir uyku indirdik ki O, içinizden bir grubu kapladı. Bir grup da canlarının derdine düşüp, Allah hakkında, cahiliye (dönemi) zannı ile doğru olmayan bir zanda bulunuyorlardı: -Bu işten bize ne? (Biz mi gelmek istedik) diyorlardı. De ki: -İş tamamıyla Allah’ındır. İçlerinde, sana açıklamadıkları bir şey gizliyorlar. -Bizim görüşümüz alınsaydı, burada öldürülüp gitmezdik, diyorlar. De ki: -Evlerinizde bulunsaydınız bile, öldürülecekleri takdir olu...
Ali-İmran Suresi, 154. Ayet:
Sonra o üzüntünün ardından (Allâh) size bir güven, bir kısmınızı bürüyen bir uyku indirdi; bir kısmınız da kendi canlarının kaygısına düşmüştü. Allah'a karşı câhiliyye zannı gibi haksız bir zanda bulunuyorlar: "Bu işten bize bir şey var mı?" diyorlardı. De ki: "Bütün iş, Allah'a aittir." Onlar sana açıklayamadıklarını içlerinde gizliyorlar. Diyorlar ki: "Bu işten bize bir fayda olsaydı, burada öldürülmezdik." De ki: "Evlerinizde dahi olsaydınız, yine üzerine öldürülme(si) yazılmış olanlar, mutla...
Ali-İmran Suresi, 154. Ayet:
Sonra kederin ardından üzerinize bir güvenlik (duygusu) indirdi, bir uyuklama ki, içinizden bir grubu sarıveriyordu. Bir grup da, canları derdine düşmüştü; Allah'a karşı haksız yere cahiliye zannıyla zanlara kapılarak: «Bu işten bize ne var ki?» diyorlardı. De ki: «Şüphesiz işin tümü Allah'ındır.» Onlar, sana açıklamadıkları şeyi içlerinde gizli tutuyorlar, «Bu işten bize bir şey olsaydı, biz burada öldürülmezdik» diyorlar. De ki: «Eğer evlerinizde de olsaydınız, üzerlerine öldürülmesi yazılmış ...
Nisa Suresi, 157. Ayet:
Ve kavlihim innâ katelnâl mesîha îsâbne meryeme resûlallâh(resûlallâhi), ve mâ katelûhu ve mâ salebûhu ve lâkin şubbihe lehum. Ve innellezinahtelefû fîhi le fî şekkin minhu. Mâ lehum bihî min ilmin illâttibâaz zann(zanni), ve mâ katelûhu yakînâ(yakînen)....
Nisa Suresi, 157. Ayet:
1.
ve kavli-him
: ve onların sözleri
2.
innâ
: muhakkak ki biz
3.
katelnâ
: biz öldürdük
4.
el mesîha
: Mesih (Hz....
Ənam Suresi, 116. Ayet:
Yer(yüzün)dekilerin çoğunluğuna uyarsan, seni Allah yolundan saptırırlar. Onlar yalnızca zannın ardından gider ve sade atarlar....
Ənam Suresi, 148. Ayet:
Şirk koşanlar diyecekler ki: Allah dileseydi ne biz şirk koşardık, ne atalarımız; hiçbir şeyi de harâm saymazdık. İşte onlardan önce gelenler de peygamberleri böyle yalanladılar da sonucu azâbımızı tattılar. De ki: Bu hususta bir bilginiz varsa hemen bildirin bize. Fakat siz, ancak zannınıza uyuyorsunuz ve ancak yalan söylüyorsunuz....
Ənam Suresi, 148. Ayet:
Allah’a ortak koşanlar (müşrikler) şöyle diyecekler: “- Eğer Allah dileseydi, ne biz müşrik olurduk, ne babalırımız, ne de bir şey haram yapabilirdik.” Bunlardan öncekiler de böyle tekzib etmişlerdi. Sonunda azabımızı taddılar. Onlara de ki: “-Sizde kitab ve hüccetten bir şey (ilim) varsa, onu bize çıkarın getirin. Siz, yalnız kendi zannınıza tabi olup yalan söylemektesiniz.”...
Ənam Suresi, 148. Ayet:
Allah'a ortak koşanlar diyecekler ki: «Allah dileseydi ne biz, ne de babalarımız O'na ortak koşardık; hiçbir şeyi de haram kılmazdık.» Bunlardan öncekiler de Bizim azabımızı tadıncaya kadar böyle yalanlamışlardı. Onlara de ki: «İlim denilecek birşeyiniz var mı ki, bize çıkarasınız? Siz sadece bir zannın ardından gidiyorsunuz ve siz yalnızca atıp tutuyorsunuz.»...
Ənam Suresi, 148. Ayet:
Müşrikler diyecekler ki: "Eğer Allah dileseydi, ne biz, ne de atalarımız şirk koşmaz, hiçbir şeyi de haram kılmazdık."Onlardan öncekiler de peygamberlerini yalancı saymışlardı da nihayet Bizim azabımızı tatmışlardı. De ki: "Sizin elinizde ortaya koyacağınız bir bilgi, bir belge varsa hemen çıkarıp gösterin. Ama gerçek şu ki: Siz sadece kuru bir zannın ardından gidiyorsunuz düpedüz yalan atıyorsunuz."...
Yunus Suresi, 36. Ayet:
Onların çoğu ancak zannın ardından gider. Oysa zan, hak namına hiçbir şeyin yerini tutmaz. Şüphesiz Allah, onların yapmakta olduklarını hakkıyla bilendir....
Yunus Suresi, 60. Ayet:
1.
ve mâ zannu
: ve zannı nedir
2.
ellezîne yefterûne
: iftira eden kimseler
3.
alâ allahi el kezibe
: Allah'a yalan
4.
yevme e...
Yunus Suresi, 60. Ayet:
Kıyâmet günü, Allah'a yalanla iftira edenlerin zannı nedir? Muhakkak ki Allah, insanlara karşı elbette fazlın sahibidir. Ve lâkin onların çoğu şükretmezler....
Yunus Suresi, 89. Ayet:
Kâle kad ucîbet da’vetukumâ festekîmâ ve lâ tettebi ânni sebîlellezîne lâ ya’lemûn(ya’lemûne). ...
Yunus Suresi, 89. Ayet:
1.
kâle
: dedi
2.
kad
: oldu, olmuştu
3.
ucîbet
: kabul olundu, icabet edildi
4.
da'vetu-kumâ
: ikinizin duası
Hud Suresi, 10. Ayet:
Ve le in ezaknâhu na'mâe ba'de darrâe messethu le yekûlenne zehebes seyyiâtu
annî
, innehu le ferihun fahûr(fahûrun)....
Hud Suresi, 62. Ayet:
Kavmi: 'Ey Sâlih, sen, bundan önce içimizde, hakkında büyük umutlar beslenen biri idin. Atalarımızın taptıklarına tapmaktan bizi yasaklıyor musun? Biz, kulluk ve ibadete davet ettiğin şeye karşı sû-i zannımızın beslediği şüpheler içindeyiz.' dediler....
Yusif Suresi, 33. Ayet:
Kâle rabbis sicnu ehabbu ileyye mimmâ yed’ûnenî ileyh(ileyhi), ve illâ tasrif
annî
keydehunne asbu ileyhinne ve ekun minel câhilîn(câhilîne)....
Yusif Suresi, 110. Ayet:
Nihayet peygamberler ümitlerini kesecek hale geldikleri ve kendilerinin yalancı çıkarılmış oldukları zannına kapıldıkları zaman, onlara yardımımız geldi ve dilediklerimiz kurtuluşa erdirildi. Suçlular topluluğundan ise azabımız geri çevrilmez!...
Yusif Suresi, 110. Ayet:
O müşrikler kendilerine mühlet verilmesine aldanmasınlar. Daha öncekilere de böyle fırsat verilmişti. Ne zaman ki peygamberler, toplumlarının imana gelmelerinden ümitlerini kesecek raddeye gelir ve toplumları da peygamberlerinin kendilerini aldattığı zannına kapılırlar, işte o zaman onlara yardımımız ulaşır, inkârcılar helâk olur, dilediğimiz kimseler kurtulur. Çünkü (uzun vâdede) cezamız, suçlu toplumlardan hiçbir surette geri çevrilmez....
İbrahim Suresi, 9. Ayet:
Sizden öncekilerin, Nuh, Âd ve Semûd kavimlerinin ve kimliklerini yalnızca Allah’ın bildiği onlardan sonraki kavimlerin cezalandırılma haberleri sana gelmedi mi? Rasulleri, deliller ve mucizelerle hak dine davet için geldi de, onlar kendilerine uzatılan rahmet ve lütuf ellerini lafa boğarak geri çevirdiler: 'Biz, sizin özgürce tebliğ ile görevlendirildiğiniz dini kabul etmiyoruz. Bizi davet ettiğiniz şeye karşı sû-i zannımızın beslediği şüpheler içindeyiz.' dediler....
Nəhl Suresi, 103. Ayet:
Gerçekten biliyoruz ki, kâfirler: “- Kur’an’ı muhakkak surette (Peygambere, ara sıra görüşüp konuştuğu Rûm’lardan hristiyan) bir insan öğretiyor.” diyorlar. Peygambere öğretiyor zannında bulundukları kimsenin dili yabancıdır; bu Kur’an ise, açık Arapçadır....
Nəhl Suresi, 103. Ayet:
Muhakkak biliyoruz ki kâfirler: «Kur'ân'ı Muhammed'e bir insan öğretiyor» diyorlar. Peygambere öğretiyor zannında bulundukları kimsenin dili yabancıdır. Bu Kur'ân ise apaçık bir Arapçadır....
Kəhf Suresi, 48. Ayet:
Saf saf Rabbine arz olundular (sunulacaklar). Andolsun ki siz, Bize, ilk yarattığımız gibi geldiniz (geleceksiniz). Hayır, size vaadedileni yapmayacağımız zannında bulundunuz....
Kəhf Suresi, 52. Ayet:
O gün (kıyâmet günü Allahû Tealâ) şöyle diyecek: “Benim ortaklarım olduğu, zannında bulunduğunuz şeyleri çağırın!” Böylece onları davet ettiler (edecekler). Fakat onlara (kâfirlere), icabet etmediler (etmeyecekler). Ve onların aralarına helâk edici (bir engel) kıldık (kılacağız)....
Ənbiya Suresi, 21. Ayet:
Buna rağmen, yine de onlar, yerde birtakım varlıkları, insanları öldükten sonra diriltecekleri zannı ile tanrı edindiler....
Möminun Suresi, 55. Ayet:
(55-56) Onlara dünyada verdiğimiz mal ve evlâddan dolayı, biz onların hayırlarına acele ediyoruz, zannında mı bulunuyorlar? Hayır, anlamıyorlar, (dünya haline aldanıyorlar, ahiretteki perişanlığı düşünmüyorlar)....
Möminun Suresi, 56. Ayet:
(55-56) Onlara dünyada verdiğimiz mal ve evlâddan dolayı, biz onların hayırlarına acele ediyoruz, zannında mı bulunuyorlar? Hayır, anlamıyorlar, (dünya haline aldanıyorlar, ahiretteki perişanlığı düşünmüyorlar)....
Nur Suresi, 12. Ayet:
Onu (iftirayı) işittiğinde iman eden erkekler ve iman eden kadınların birbirleri hakkında hayır zannında bulunup: "Bu apaçık iftiradır" demeleri gerekmez miydi?...
Səba Suresi, 20. Ayet:
1.
ve lekad
: ve andolsun
2.
saddaka
: doğruladı, yerine getirdi
3.
aleyhim
: onların üzerinde
4.
iblîsu
: iblis
Səba Suresi, 20. Ayet:
Ve andolsun ki iblis, onlar üzerindeki zannını (hedefini) yerine getirdi. Böylece mü'minleri oluşturan bir fırka (Allah'a ulaşmayı dileyenler) hariç, hepsi ona (şeytana) tâbî oldular....
Səba Suresi, 20. Ayet:
Şeytan, onlar hakkındaki zannını doğru çıkardı. İnananlardan bir grup dışında hepsi ona uydular....
Səba Suresi, 20. Ayet:
Ve andolsun ki İblis'in, onlar hakkındaki zannı doğru çıktı, derken, inananlardan bir bölükten başka hepsi de ona uydu....
Səba Suresi, 20. Ayet:
Andolsun ki İblis'in onların (insanların) hakkındaki zannı doğru çıktı da, iman edenler dışındakiler ona tâbi oldular....
Səba Suresi, 20. Ayet:
Andolsun, İblis, kendileri hakkında zannını doğrulamış oldu, böylelikle iman eden bir grup dışında, ona uymuş oldular....
Səba Suresi, 20. Ayet:
Yine celâlime kasem ederim ki İblîs, onlar aleyhindeki zannını hakıkaten doğru buldu da içlerinde mü'minlerden ıbaret bir fırkadan maadası ona tabi' oldular...
Səba Suresi, 20. Ayet:
Yine yemin ederim ki, İblis onlar hakkındaki zannını hakikaten doğru buldu da içlerinde müminlerden ibaret bir gruptan başkası ona uydular....
Səba Suresi, 20. Ayet:
Andolsun, İblis, kendileri hakkında zannını doğrulamış oldu; böylelikle inançlılardan bir grup dışında, ona uymuş oldular....
Səba Suresi, 20. Ayet:
And olsun ki İblis, onlar hakkındaki (çoğunu azdırıp, samîmî kulları ise kandıramayacağına dâir) zannını doğru çıkardı da mü’minlerden (ihlâslı olan) bir zümre hâriç, ona uydular....
Səba Suresi, 20. Ayet:
Andolsun ki; İblis, onlar hakkındaki zannını doğru çıkarmış ve mü'minlerden bir topluluk hariç ona tabi olmuşlardır....
Səba Suresi, 20. Ayet:
Andolsun ki, şeytan onların aleyhindeki zannını tahakkuk ettirmiş oldu. Ona tâbi oldular. Ancak mü'minlerden bir zümre müstesna....
Səba Suresi, 20. Ayet:
Andolsun ki İblis onların aleyhindeki zannını gerçekleştirdi. Müminlerden bir fırka hariç olmak üzere hepsi ona uydular....
Səba Suresi, 20. Ayet:
Andolsun İblis, onlar hakkındaki zannını doğru çıkardı, inanan bir bölükten başka (hepsi) ona uydular....
Səba Suresi, 20. Ayet:
Andolsun, İblis, kendileri hakkında zannını doğrulamış oldu, böylelikle, iman etmekte olan bir grup dışında onlar, ona uymuş oldular....
Səba Suresi, 20. Ayet:
Gerçekten de İblis onlar hakkındaki zannını doğruladı ve mü'minlerden bir topluluk dışındakiler ona uyup gittiler....
Yasin Suresi, 23. Ayet:
E ettehızu min dûnihî âliheten in yuridnir rahmânu bi durrin lâ tugni
annî
şefâatuhum şey’en ve lâ yunkızûn(yunkızûni). ...
Sad Suresi, 27. Ayet:
Ve gökyüzünü, arzı ve ikisi arasındaki şeyleri bâtıl (boşuna) yaratmadık. Bu, inkâr edenlerin zannıdır. Artık ateş sebebiyle (azap edilecekleri için) inkâr edenlerin vay haline....
Sad Suresi, 27. Ayet:
Biz göğü, yeri ve ikisi arasındakileri boş yere yaratmadık. Bu (yaratılanların boş yere yaratıldığı iddiası) inkâr edenlerin zannıdır. Cehennem ateşinden dolayı vay inkâr edenlerin hâline!...
Sad Suresi, 27. Ayet:
Ve biz, göğü ve yeryüzünü ve ikisinin arasındakileri boş yere yaratmadık; bu, kâfir olanların zannı; artık vay haline kâfirlerin ateşten....
Sad Suresi, 27. Ayet:
Göğü, yeri ve ikisi arasındakileri biz boş yere yaratmadık. Bu, inkâr edenlerin zannıdır. Vay o inkâr edenlerin ateşteki haline!...
Sad Suresi, 27. Ayet:
Semâyı, arzı ve ikisi arasındakileri işlevsiz olarak yaratmadık! O (işlevsiz düşünmek), hakikat bilgisini inkâr edenlerin zannıdır! Bu yüzden yazıklar olsun o hakikat bilgisini inkâr edenlere, yakan (dünyalarında)!...
Sad Suresi, 27. Ayet:
Biz göğü, yeri ve bu ikisinin arasındakileri boş yere yaratmadık. Bu inkâr edenlerin zannıdır. (İçine atılacakları) ateşten dolayı inkâr edenlerin vay haline!...
Sad Suresi, 27. Ayet:
Biz gökyüzünü, yeryüzünü ve ikisi arasında bulunan şeyleri batıl olarak yaratmadık. Bu, inkâr edenlerin zannıdır. Ateşten (görecekleri azabtan) dolayı vay o inkâr edenlere....
Sad Suresi, 27. Ayet:
Biz, o gök ile yeri ve aralarındakileri boşuna yaratmadık. (Bunların yaratılması boşunadır sözü) o kâfirlerin zannıdır. Bu yüzden kâfirlere ateşten şiddetli bir azab vardır....
Sad Suresi, 27. Ayet:
Göğü, yeri ve ikisi arasındakileri biz boş yere yaratmadık. Bu, inkâr edenlerin zannıdır. Vay o inkâr edenlerin ateşteki haline!...
Sad Suresi, 27. Ayet:
Hem o Göğü ve Yeri aralarındakileri biz boşuna yaratmadık o, o küfredenlerin zannı, onun için küfredenlere ateşten bir veyl var...
Sad Suresi, 27. Ayet:
Hem o göğü, yeri ve aralarındakileri Biz boşuna yaratmadık. O, küfredenlerin zannı. Onun için küfredenlere ateşten bir veyl var....
Sad Suresi, 27. Ayet:
Hem o göğü, yeri ve aralarındakileri biz boşuna yaratmadık. O, kâfirlerin zannıdır. Onun için vay ateşe girecek olan kâfirlerin haline!...
Sad Suresi, 27. Ayet:
Göğü, yeri ve ikisi arasında bulunanları boşuna yaratmadık, inkâr edenler, kainatın boş bir tesadüf eseri olduğunu söylerler, bu onların zannıdır. Vay ateşe uğrayacak inkârcıların haline....
Sad Suresi, 27. Ayet:
Biz gökyüzünü, yeryüzünü ve ikisi arasında bulunan şeyleri batıl olarak yaratmadık. Bu, küfredenlerin zannıdır. Ateşten (görecekleri azabtan) dolayı vay o küfredenlere....
Sad Suresi, 27. Ayet:
O göğü, O yeri ve bunların arasında bulunan şeyleri biz boşuna yaratmadık. Bu, o küfredenlerin zannıdır. Bu yüzden küfredenlere ateşden helak vardır. ...
Sad Suresi, 27. Ayet:
Hem göğü, yeri ve ikisi arasında bulunanları boş yere yaratmadık. Bu, inkâr edenlerin zannıdır. Artık, ateşten dolayı vay hâline o küfre düşenlerin!...
Sad Suresi, 27. Ayet:
Biz; göğü, yeryüzünü ve ikisinin arasında bulunanları boşuna yaratmadık. Bu, küfretmiş olanların zannıdır. Vay o küfretmiş olanlara, cehennem ateşinden....
Sad Suresi, 27. Ayet:
Ve göğü ve yeri ve bunların arasında olanları beyhûde yere yaratmadık. Bu, küfre düşenlerin zannıdır. Artık küfre düşmüş olanlara ateşten bir helâk vardır....
Sad Suresi, 27. Ayet:
Biz göğü, yeri ve ikisinin arasında bulunanları boş yere yaratmadık. Bu, kâfirlerin zannıdır. Ateşten dolayı vay o kâfirlere!...
Sad Suresi, 27. Ayet:
Göğü, yeri ve ikisi arasındakileri boş yere yaratmadık. Bu, inkar edenlerin zannıdır. Ateşe atılacak inkarcıların vay haline......
Sad Suresi, 27. Ayet:
Biz göğü, yeri ve ikisinin arasındaki varlıkları gayesiz, boşuna yaratmadık. Bu sadece kâfirlerin bir zannı ve iddiasıdır. Artık o ateşten vay haline o kâfirlerin!...
Sad Suresi, 27. Ayet:
Göğü, yeri ve ikisi arasındakileri boş yere yaratmadık (bunlar bir tesâdüf eseri değildir) bu, inkâr edenlerin zannıdır, (onlar kâinâtın boş bir tesadüf eseri olduğunu söylerler). Ateşten vay hallerine o nankörlerin!...
Sad Suresi, 27. Ayet:
Biz gökyüzünü, yeryüzünü ve ikisi arasında bulunan şeyleri batıl olarak yaratmadık. Bu, küfredenlerin zannıdır. Ateşten (görecekleri azabtan) dolayı vay o küfretmekte olanlara....
Sad Suresi, 27. Ayet:
Biz göğü, yeri ve arasındakileri boşuna yaratmadık. Bu kâfirlerin zannıdır. Cehennem ateşinden, o kâfirlerin başlarına gelecek var!...
Fussilət Suresi, 23. Ayet:
1.
ve zâli-kum
: ve işte bu
2.
zannu-kum
: sizin zannınız
3.
ellezî
: ki o
4.
zanentum
: zannettiniz
Fussilət Suresi, 23. Ayet:
Ve işte Rabbiniz hakkındaki sizin bu zannınız, sizi helâka sürükledi. Böylece hüsrana düşenlerden oldunuz....
Fussilət Suresi, 23. Ayet:
“İşte bu sizin, Rabbiniz hakkında beslediğiniz zannınızdır. O, sizi mahvetti de ziyâna uğrayanlardan oldunuz.”...
Fussilət Suresi, 23. Ayet:
'İşte, Rabbiniz hakkında beslediğiniz bu zannınız sizi mahvetti. Böylece hüsrana uğrayanlardan oldunuz.'...
Fussilət Suresi, 23. Ayet:
İşte Rabbiniz hakkında beslediğiniz bu zannınız sizi helake sürükledi ve böylece hüsrana uğrayanlardan oldunuz....
Fussilət Suresi, 23. Ayet:
"İşte bu sizin zannınız; Rabbiniz hakkında beslediğiniz zannınız, sizi bir yıkıma uğrattı, böylelikle hüsrana uğrayan kimseler olarak sabahladınız."...
Fussilət Suresi, 23. Ayet:
İşte Rabbinize karşı beslediğiniz bu zannınız, sizi helâke düşürdü ve ziyana uğrayanlardan oldunuz.”...
Fussilət Suresi, 23. Ayet:
İşte Rabbınız hakkındaki bu zannınız sizi mahvetti de o yüzden ziyana uğrayanlardan oldunuz....
Fussilət Suresi, 23. Ayet:
İşte rabbınıza beslediğiniz o zannınız sizi helâke sürükledi de husrana düşenlerden oldunuz...
Fussilət Suresi, 23. Ayet:
İşte Rabbinize beslediğiniz o zannınız, sizi helaka sürükledi de hüsrana düşenlerden oldunuz....
Fussilət Suresi, 23. Ayet:
İşte Rabbiniz hakkında beslediğiniz bu zannınız sizi helak etti de zarara uğrayanlardan oldunuz....
Fussilət Suresi, 23. Ayet:
İşte Rabb'inize karşı beslediğiniz bu zannınız, sizi helak etti, ziyana uğrayanlardan olup çıktınız....
Fussilət Suresi, 23. Ayet:
"İşte bu sizin zannınız, rabbiniz hakkında beslediğiniz zannınız, sizi bir yıkıma uğrattı, böylelikle hüsrana uğrayan kimseler olarak sabahladınız."...
Fussilət Suresi, 23. Ayet:
«Rabbinize karşı beslediğiniz şu zannınız (yok mu?) işte sizi o helak etdi. Bu yüzden hüsrana düşenlerden oldunuz». ...
Fussilət Suresi, 23. Ayet:
İşte Rabbinize karşı beslediğiniz bu zannınız sizi helâk etti, bu yüzden hüsrâna uğrayanlardan oldunuz....
Fussilət Suresi, 23. Ayet:
Ve işte sizin o zannınızdır ki, Rabbinize karşı zannetmiş olmanız, sizi helâke düşürdü. Artık hüsrâna uğrayanlardan oldunuz....
Fussilət Suresi, 23. Ayet:
İşte, Rabbinize karşı beslediğiniz bu zannınız sizi helâk etti ve ziyana uğrayanlardan oldunuz....
Fussilət Suresi, 23. Ayet:
İşte Rabb’iniz hakkındaki bu zannınız sizi helak etti de hüsrana uğrayanlardan oldunuz....
Fussilət Suresi, 23. Ayet:
"İşte Rabbinize karşı beslediğiniz bu zannınız, sizi helâk etti, ziyana uğrayanlardan oldunuz!"...
Fussilət Suresi, 23. Ayet:
«İşte bu sizin zannınız; Rabbiniz hakkında beslediğiniz zannınız, sizi bir yıkıma uğrattı, böylelikle hüsrana uğrayanlar olarak sabahladınız.»...
Fussilət Suresi, 23. Ayet:
İşte, Rabbiniz hakkında beslediğiniz bu zannınızdır ki, sizi helâke sürükledi de böyle hüsrana düştünüz....
Fussilət Suresi, 23. Ayet:
İşte, Rabbiniz hakkında beslediğiniz bu zannınız sizi mahvetti de hüsrana uğrayanlardan oldunuz....
Duxan Suresi, 49. Ayet:
(Sonra ona şöyle deyin): Tad bakalım, çünkü sen, (zannınca kavminin arasında) çok şerefli ve çok iyi bir kimse idin!......
Duxan Suresi, 49. Ayet:
(Ve ona denir ki:) 'Tat (bakalım)! Çünki (zannınca) güçlü olan, şerefli olan ancak sendin!'...
Əhqaf Suresi, 4. Ayet:
De ki: «Şimdi baksanıza, şu sizin Allah'ın berisinden (Allah'tan başka) yalvarıp durduklannıza, gösterin bana, onlar yeryüzünün hangi parçasını yaratmışlar? Yoksa onların göklerde mi bir ortakları var? Haydi bana bundan önce (indirilmiş) bir kitap veya bir ilim kalıntısı getirin, eğer doğru söylüyorsanız!»...
Əhqaf Suresi, 16. Ayet:
İşte kendilerinden yaptıklannın en güzelini kabul buyuracağımız ve günahlarını sileceğimiz bu kimseler, cennetlikler arasında seçkin kişilerdir. Bu, va'dolunmakta oldukları şaşmaz doğru va'd iledir....
Məhəmməd Suresi, 33. Ayet:
Ey iman edenler, Allah'a itaat edin, peygambere de itaat edin de yaptıklannızı boşa çıkarmayın!...
Fəth Suresi, 5. Ayet:
Mü'min erkekleri ve mü'min kadınları, sonsuz olarak içinde kalmak üzere altından ırmaklar akan cennetlere koyması ve günahlannı silip bağışlaması için. Bu, Allah katında büyük bir kurtuluştur....
Fəth Suresi, 6. Ayet:
Ve yuazzibel munâfikîne vel munâfikâti vel muşrikîne vel muşrikâtiz zânnîne billâhi zannes sev’i aleyhim dâiretus sev’i, ve gadiballâhu aleyhim ve leanehum ve eadde lehum cehennem(cehenneme), ve sâet masîrâ(masîren)....
Fəth Suresi, 6. Ayet:
1.
ve
: ve
2.
yuazzibe
: azaplandırsın
3.
el munâfikîne
: münafık erkekler
4.
el munâfikâti
: münafık kadınlar
Hucurat Suresi, 12. Ayet:
Yâ eyyyuhellezîne âmenûctenibû kesîran minez zanni, inne ba’daz zanni ismun, ve lâ tecessesû ve lâ yagteb ba’dukum ba’dâ(ba’dan), e yuhıbbu ehadukum en ye’kule lahme ahîhi meyten fe kerihtumûh(kerihtumûhu), vettekullâh(vettekullâhe), innallâhe tevvâbun rahîm(rahîmun)....
Hucurat Suresi, 12. Ayet:
1.
yâ eyyyuhâ
: ey
2.
ellezîne
: onlar, olanlar
3.
âmenû
: âmenû oldular, Allah'a ulaşmayı dilediler
4.
ectenibû
:...
Hucurat Suresi, 12. Ayet:
Ey iman edenler! Zannın birçoğundan sakının. Çünkü zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin kusurlarını ve mahremiyetlerini araştırmayın. Birbirinizin gıybetini yapmayın. Herhangi biriniz ölü kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiniz! Allah’a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah tövbeyi çok kabul edendir, çok merhamet edendir....
Hucurat Suresi, 12. Ayet:
Ey iman edenler! Zannın çoğundan kaçının. Çünkü zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin kusurunu araştırmayın. Biriniz diğerinizi arkasından çekiştirmesin. Biriniz, ölmüş kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiniz. O halde Allah'tan korkun. Şüphesiz Allah, tevbeyi çok kabul edendir, çok esirgeyicidir....
Hucurat Suresi, 12. Ayet:
Ey iman edenler! Zannın çoğundan (doğruluğundan emin olmadığınız konuda fikir yürütmekten) kaçının! Muhakkak ki bazı zanlar suçtur (şirk veya şirke yola açar)! Tecessüs etmeyin (merakla başkalarının özel yaşantısını araştırmayın)! Kiminiz de kiminizin gıybetini yapmasın! Biriniz, ölü kardeşinin etini yemeyi sever mi? Bundan tiksindiniz! Allâh'tan korunun! Muhakkak ki Allâh Tevvab'dır, Rahıym'dir....
Hucurat Suresi, 12. Ayet:
Ey iman nimetine kavuşanlar, zannın birçoğundan kaçının. Çünkü zannın bir kısmı, yersiz zanna dayalı yapılan davranışlar, bilerek günah işlemek sayılır. Birbirinizin kusurunu araştırmayın. Herhangi biriniz, diğerini arkasından çekiştirmesin, hoşa gitmeyecek bir şeyle gereksiz yere anmasın. Sizden biri ölmüş kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? İşte bundan iğrenirsiniz. Allah’a sığının, emirlerine yapışın, günahlardan arınıp, azaptan korunun. Allah insanları tevbeye, itaate sevkeder, tevbeleri ...
Hucurat Suresi, 12. Ayet:
Ey iman edenler! Zannın çoğundan sakının. Şüphesiz bazı zanlar günahtır. (Birbirinizin) gizlilikleri(ni) araştırmayın. Bazılarınız bazılarınızı arkadan çekiştirmesin. Biriniz ölü kardeşinin etini yemeyi sever mi? İşte bundan tiksindiniz. Allah'tan sakının. Allah tevbeleri çok kabul eden, çok merhamet edendir....
Hucurat Suresi, 12. Ayet:
Ey iman edenler, zandan çok kaçının; çünkü zannın bir kısmı günahtır. Tecessüs etmeyin (birbirinizin gizli yönlerini araştırmayın). Kiminiz kiminizin gıybetini yapmasın (arkasından çekiştirmesin.) Sizden biriniz, ölü kardeşinin etini yemeyi sever mi? İşte, bundan tiksindiniz. Allah'tan korkup sakının. Şüphesiz Allah, tevbeleri kabul edendir, çok esirgeyendir....
Hucurat Suresi, 12. Ayet:
Ey iman edenler! Zannın bir çoğundan sakının; çünkü zannın bir kısmı günahtır. (Müslümanların ayıb ve kusurlarını) araştırmayın; bir kısmınız bir kısmınızı (arkasında hoşlanmıyacağı sözle) çekiştirmesin. Hiç sizden biriniz ölü kardeşinizin etini yemek ister mi? Bundan tiksindiniz (değil mi)? O halde (gıybet etmekte) Allah’dan korkun. Muhakkak ki Allah Tevvâb’dır = tevbeleri kabul edendir, Rahîm’dir= çok merhametlidir....
Hucurat Suresi, 12. Ayet:
Ey inananlar! Zannin cogundan sakinin, zira zannin bir kismi gunahtir. Birbirinizin sucunu arastirmayin; kimse kimseyi cekistirmesin; hangi biriniz olu kardesinin etini yemekten hoslanir? Ondan tiksinirsiniz; Allah'tan sakinin, suphesiz Allah tevbeleri daima kabul edendir, aciyandir....
Hucurat Suresi, 12. Ayet:
Ey inananlar! Zannın çoğundan sakının, zira zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin suçunu araştırmayın; kimse kimseyi çekiştirmesin; hangi biriniz ölü kardeşinin etini yemekten hoşlanır? Ondan tiksinirsiniz; Allah'tan sakının, şüphesiz Allah tevbeleri daima kabul edendir, acıyandır....
Hucurat Suresi, 12. Ayet:
Ey iman edenler! Zannın çoğundan kaçının. Çünkü zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin kusurunu araştırmayın. Biriniz diğerinizi arkasından çekiştirmesin. Biriniz, ölmüş kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiniz. O halde Allah'tan korkun. Şüphesiz Allah, tevbeyi çok kabul edendir, çok esirgeyicidir....
Hucurat Suresi, 12. Ayet:
Ey inananlar, zandan tümüyle sakının, çünkü zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin gizli şeylerini araştırmayın ve birbirinizi arkadan çekiştirmeyin. Ölü kardeşinizin etini yemekten hoşlanır mısınız? Elbette ondan iğrenirsiniz. ALLAH'ı dinleyin. ALLAH tevbeleri kabul edendir, Rahimdir....
Hucurat Suresi, 12. Ayet:
Ey o bütün iyman edenler! Zannın bir çoğundan çekinin çünkü zannın ba'zısı vebaldir, tecessüs de etmeyin, ba'zınız ba'zınızı gıybet de etmesin, hiç arzu eder mi ki biriniz kardeşinin ölü halinde etini yesin? Demek tiksindiniz! O halde Allaha korunun, çünkü Allah tevvabdır, rahîmdir...
Hucurat Suresi, 12. Ayet:
Ey iman edenler! Zannın bir çoğundan çekinin, çünkü zannın bazısı günahtır. Birbirinizin kusurunu araştırmayın, kiminiz kiminizi arkasından çekiştirmesin! Sizden biriniz kardeşinin ölü halindeki etini yemek ister mi hiç? Demek tiksindiniz! O halde Allah'tan korkun, çünkü Allah, tevbeyi çok kabul edendir. Çok bağışlayıcıdır....
Hucurat Suresi, 12. Ayet:
Ey iman edenler! Zannın bir çoğundan kaçının. Çünkü zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin kusurunu araştırmayın. Biriniz diğerini arkasından çekiştirmesin. Biriniz, ölmüş kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiniz. O halde Allah'tan korkun. Şüphesiz Allah, tevbeyi çok kabul edendir, çok merhamet edendir....
Hucurat Suresi, 12. Ayet:
Ey inananlar, zandan çok kaçının; çünkü zannın bir kısmı günahtır. Tecessüs etmeyin (birbirinizin gizli yönlerini araştırmayın). Kiminiz kiminizin gıybetini yapmasın (arkasından çekiştirmesin). Sizden biriniz, ölü kardeşinin etini yemeyi sever mi? İşte, bundan tiksindiniz. Tanrı'dan korkup sakının. Şüphesiz Tanrı tevbeleri kabul edendir, çok esirgeyendir....
Hucurat Suresi, 12. Ayet:
Ey îman edenler, zannın bir çoğundan kaçının. Çünkü ba'zı zan (vardır ki) günahdır. Birbirinizin kusurunu araşdırmayın. Kiminiz de kiminizi arkasından çekişdirmesin. Sizden her hangi biriniz ölü kardeşinin etini yemekden hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiniz! Allahdan korkun. Çünkü Allah tevbeleri kabul edendir, çok esirgeyicidir. ...
Hucurat Suresi, 12. Ayet:
Ey îmân edenler! Zannın çoğundan sakının! Şübhesiz ki zannın bazısı günahtır;(birbirinizin kusûrunu inceden inceye) araştırmayın; bazınız, bazınızı gıybet etmesin! Sizden bir kimse, ölmüş kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiniz! O hâlde Allah’dan sakının! Şübhe yok ki Allah, Tevvâb (tevbeleri çok kabûl eden)dir, Rahîm (çok merhamet eden)dir....
Hucurat Suresi, 12. Ayet:
Ey iman edenler; zannın bir çoğundan kaçının. Çünkü bazı zan günahtır. Birbirinizin kusurunu araştırmayın, kiminiz kiminizi arkasından çekiştirmesin. Hangi biriniz ölü kardeşinin etini yemekten hoşlanır? Bundan tiksindiniz değil mi? Allah'tan korkun, şüphesiz ki Allah; Tevvab'dır, Rahim'dir....
Hucurat Suresi, 12. Ayet:
Siz ey imana ermiş olanlar! (Birbiriniz hakkında) yersiz zanda bulunmaktan kaçının; çünkü (bu şekildeki) zannın bir kısmı (da) günahtır; birbirinizin gizli yönlerini araştırmayın ve arkanızdan birbirinizi çekiştirmeye kalkışmayın. Aranızdan, hiç ölmüş kardeşinin etini yemek isteyen kimse çıkar mı? Hayır, siz ondan iğrenirsiniz. Ve Allah'a karşı sorumluluğunuzun bilincinde olun. Şüphesiz Allah, tevbeleri kabul edendir, rahmet kaynağıdır....
Hucurat Suresi, 12. Ayet:
Ey imân edenler! Çokça zannetmekten kaçınınız. Şüphe yok ki, zannın bâzısı günahtır ve araştırmakta bulunmayınız ve bazınız bazınızı gıybet etmeyiniz. Sizden biriniz ölü kardeşinin etini yemeyi sever mi? (Bilakis) Onu kerih görmüş olursunuz. Artık Allah'tan korkunuz, şüphe yok ki, Allah Teâlâ tevbeleri kabul edicidir, çok esirgeyicidir....
Hucurat Suresi, 12. Ayet:
Ey inananlar, zandan çok sakının. Zira zannın bir kısmı günâhtır. Birbirinizin gizli şeylerini araştırmayın; biriniz diğerinizi arkasından çekiştirmesin. Biriniz, ölmüş kardeşinin etini yemeği sever mi? İşte bundan iğrendiniz. O halde Allah'tan korkun, şüphesiz Allâh, tevbeyi çok kabul eden, çok esirgeyendir....
Hucurat Suresi, 12. Ayet:
Ey iman edenler, zandan çok kaçının; çünkü zannın bir kısmı günahtır. Tecessüs etmeyin (birbirinizin gizli yönlerini araştırmayın). Kiminiz de kiminizin gıybetini yapıp arkasından çekiştirmesin. Sizden biriniz, ölü kardeşinin etini yemeyi sever mi? İşte, bundan iğrenip tiksindiniz. Allah'tan korkup sakının. Hiç şüphesiz Allah, tevbeleri kabul edendir, çok esirgeyendir....
Hucurat Suresi, 12. Ayet:
Ey iman edenler! Zannın birçoğundan sakının. Çünkü zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin kusurunu araştırmayın. Birbirinizin gıybetini yapmayın. Sizden biriniz, ölmüş kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiniz. Allah'tan korkun. Muhakkak ki Allah tevbeleri kabul edici ve merhamet edicidir....
Hucurat Suresi, 12. Ayet:
Ey iman edenler! Zandan çok sakının! Çünkü zannın bir kısmı günahtır. Sinsi casuslar gibi ayıp aramayın! Gıybet ederek biriniz ötekini arkasından çekiştirmesin! Sizden biri, ölmüş kardeşinin etini yemek ister mi? Bakın bundan iğrendiniz. Allah'tan sakının! Hiç kuşkusuz, Allah tövbeleri çok kabul eden, rahmeti sonsuz olandır....
Nəcm Suresi, 23. Ayet:
Bu (sözde ilahi varlık)lar sizin ve atalarınızın uydurduğu boş isimlerden başka şeyler değildir; (ve) Allah onlara hiçbir yetki vermemiştir. Onlar, (o putlara tapanlar,) sadece zannın ve kuruntuların peşine takılıyorlar; halbuki şimdi onlara Rablerinden bir yol gösterici gelmiştir....
Nəcm Suresi, 28. Ayet:
ve onların bu konuda hiçbir bilgileri olmadığından yalnızca zannın ardından giderler ama zan, hiçbir zaman gerçeğin yerini tutmaz....
Rəhman Suresi, 15. Ayet:
Cânnı [2] da dumansız yalın bir ateşten yarattı....
Rəhman Suresi, 15. Ayet:
Bir maric ateşten de o cannı yarattı...
Rəhman Suresi, 15. Ayet:
Cannı (cinni) da 'yalın/dumansız bir ateşten' yarattı....
Rəhman Suresi, 15. Ayet:
Cânnı da yalın bir ateşden yaratdı. ...
Rəhman Suresi, 15. Ayet:
Cânnı (cinlerin babasını) ise, ateşin dumansız alevinden yarattı....
Mücadilə Suresi, 18. Ayet:
Allah'ın onların tümünü tekrar dirilteceği Gün, (şimdi) senin önünde yemin ettikleri gibi, (varsayımlarında) haklı oldukları zannıyla O'nun önünde de yemin edecekler. Gerçek şu ki, (en büyük) yalancılar onlardır!...
Təğabun Suresi, 7. Ayet:
İnkâr edenler, asla beas edilmeyecekleri (tekrar diriltilmeyecekleri) zannında bulundular. De ki: “Hayır, Rabbime andolsun! Elbette beas edileceksiniz. Sonra yaptığınız amelleriniz mutlaka size haber verilecek.” Ve bu, Allah için kolaydır....
Qələm Suresi, 25. Ayet:
(Yoksulları) engellemeye güç yetirecekleri zannıyla erkenden gittiler....
Haqqə Suresi, 28. Ayet:
Mâ agnâ
annî
mâliyeh....
Haqqə Suresi, 28. Ayet:
1.
mâ agnâ
: fayda vermedi
2.
annî
: benden, bana
3.
mâli-yeh
: benim malım
...
Haqqə Suresi, 29. Ayet:
Heleke
annî
sultâniyeh....
Müddəssir Suresi, 16. Ayet:
(16-17) Hayır. Şüphe yok ki o Bizim âyetlerimiz için bir muannid oldu. Onu yüklenmesi pek meşakkatli bir şey ile mükellef kılacağım....
Müddəssir Suresi, 17. Ayet:
(16-17) Hayır. Şüphe yok ki o Bizim âyetlerimiz için bir muannid oldu. Onu yüklenmesi pek meşakkatli bir şey ile mükellef kılacağım....
Müddəssir Suresi, 18. Ayet:
Çünkü o (Velid İbni Muğire), kendi kendine bir düşündü ve (zannınca peygambere söyliyecek sözünü) uydurub kurdu....
Yasin Suresi, 62. Ayet:
"Andolsun ki (kendinizi yok olup gidecek beden zannınız) sizden pek çok cemaatleri saptırdı! Aklınızı kullanmadınız mı?"...
Saffat Suresi, 85. Ayet:
(85-87) Hani, babasına ve kavmine şöyle demişti: '(Siz) nelere tapıyorsunuz?' 'İftirâ etmek için mi Allah’dan başka ilâhlar istiyorsunuz?' 'Peki âlemlerin Rabbi hakkındaki zannınız nedir?'...
Saffat Suresi, 86. Ayet:
(85-87) Hani, babasına ve kavmine şöyle demişti: '(Siz) nelere tapıyorsunuz?' 'İftirâ etmek için mi Allah’dan başka ilâhlar istiyorsunuz?' 'Peki âlemlerin Rabbi hakkındaki zannınız nedir?'...
Saffat Suresi, 87. Ayet:
1.
fe
: artık, bundan sonra
2.
mâ
: ne, nedir
3.
zannu-kum
: sizin zannınız
4.
bi
: ile
...
Saffat Suresi, 87. Ayet:
Âlemlerin Rabbi hakkında sizin zannınız nedir?...
Saffat Suresi, 87. Ayet:
Âlemlerin Rabbine karşı zannınız ne?...
Saffat Suresi, 87. Ayet:
"Alemlerin Rabbi hakkındaki zannınız nedir?"...
Saffat Suresi, 87. Ayet:
Âlemlerin Rabbine olan zannınız nedir?”...
Saffat Suresi, 87. Ayet:
Alemlerin Rabb'i hakkındaki düşünceniz, zannınız nedir?...
Saffat Suresi, 87. Ayet:
"Alemlerin rabbi hakkındaki zannınız nedir?"...
Saffat Suresi, 87. Ayet:
«Âlemlerin Rabbine zannınız nedir (böyle)»? ...
Saffat Suresi, 87. Ayet:
(85-87) Hani, babasına ve kavmine şöyle demişti: '(Siz) nelere tapıyorsunuz?' 'İftirâ etmek için mi Allah’dan başka ilâhlar istiyorsunuz?' 'Peki âlemlerin Rabbi hakkındaki zannınız nedir?'...
Saffat Suresi, 87. Ayet:
Alemlerin Rabbı hakkındaki zannınız nedir?...
Saffat Suresi, 87. Ayet:
«İmdi âlemlerin Rabbine âit zannınız neden ibarettir?»...
Saffat Suresi, 87. Ayet:
"Âlemlerin Rabbi hakkında zannınız nedir?"...
Saffat Suresi, 87. Ayet:
Âlemlerin Rabbi hakkında zannınız nedir (ki O'na böyle ortaklar koştunuz)?...
Saffat Suresi, 87. Ayet:
«Âlemlerin Rabbi hakkındaki zannınız nedir?»...
Zuxruf Suresi, 57. Ayet:
Meryem oğlu İsa bir örnek olarak anlatılınca bir de ne göresin, senin kavmin (seni susturacak bir delil buldukları zannıyla) hemen şamata etmeye başlar....
Qələm Suresi, 38. Ayet:
Ki ondaki keyfinize göre hükümler sizindir (zannınızca Sünnetullâh'a da tâbi değilsiniz)!...
Sad Suresi, 27. Ayet:
"Ve Biz gökyüzünü, yeryüzünü ve aralarında olanları boşuna oluşturmadık. Bu, kâfirlerin; Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddeden kişilerin zannıdır. Cehennem ateşinden dolayı şu kâfirlerin; Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddeden şu kişilerin vay hâline! "...
Hicr Suresi, 26. Ayet:
(26,27) "Ve andolsun ki Biz, insanı; görünen, bilinen varlıkları çınlayan kilden, işlenebilen çamurdan/hâlden hâle giren bir maddeden oluşturduk. Ve cânnı; görünmez varlıkları da daha önce, en ince delikten bile geçebilen yakıcı bir esintinin ateşinden/engel tanımayan enerjiden oluşturmuştuk. "...
Hicr Suresi, 27. Ayet:
(26,27) "Ve andolsun ki Biz, insanı; görünen, bilinen varlıkları çınlayan kilden, işlenebilen çamurdan/hâlden hâle giren bir maddeden oluşturduk. Ve cânnı; görünmez varlıkları da daha önce, en ince delikten bile geçebilen yakıcı bir esintinin ateşinden/engel tanımayan enerjiden oluşturmuştuk. "...
Səba Suresi, 20. Ayet:
Ve andolsun ki İblis/düşünce yetisi onlar hakkındaki zannını tasdik etti de mü’minlerden ibaret bir kesimden başkası İblis'e uydular. ...
Nəhl Suresi, 103. Ayet:
Ve kesinlikle Biz biliyoruz ki, onlar “Sadece, o'na bir beşer öğretiyor” diyorlar. Peygamber'e öğretiyor zannında bulundukları kimsenin dili yabancıdır. Kur’ân ise apaçık bir Arapça'dır. ...
Ali-İmran Suresi, 154. Ayet:
"Sonra Allah, o kederin ardından üzerinize bir güven, sizden bir grubu örtüp bürüyen bir uyku indirdi. Bir grup da nefislerinin sevdasına düştü; Allah'a karşı gerçek dışı cahiliyet zannı olarak, zan üretiyorlardı. Onlar, “Bu işten bize bir şey var mı?” diyorlardı. –De ki: “Bütün iş Allah'a aittir.– Onlar, sana açıklamayacakları şeyleri içlerinde saklıyorlardı. Onlar, “Bize bu işten bir şey olsaydı burada öldürülmezdik” diyorlardı. De ki: “Eğer siz, evlerinizde olsaydınız bile, üzerlerine öldürül...
Hucurat Suresi, 12. Ayet:
Ey iman etmiş kimseler! Zannın birçoğundan sakının. Şüphesiz zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin kusurunu araştırmayın. Bir bölümünüz bir bölümünüzün gıybetini yapmasın/ onun yokluğunda ileri-geri konuşmasın. Sizden biriniz ölmüş kardeşinin etini yemeyi sever mi? İşte, bunu çirkin buldunuz. Ve Allah'ın koruması altına girin. Şüphesiz Allah, tevbeleri çokça kabul eden, çok tevbe fırsatı verendir, çok merhamet sahibidir. ...
Nəcm Suresi, 28. Ayet:
Ama onların bu konuda hiçbir bilgisi bulunmamakta, sadece zannın peşine düşmekteler: şu da bir gerçek ki, zan asla gerçeğin yerini tutamaz....
Hicr Suresi, 27. Ayet:
Cannı daha əvvəl tüstüsüz atəşdən yaratdıq....
Taha Suresi, 80. Ayet:
«Ay Israil oğulları! Biz sizə düşməninizdən nicat verdik və dağın sağ səmtini vəd verdik və nazil etdik üzərinizə mannı və səlva!...
Hicr Suresi, 27. Ayet:
Və Cannı (şeytanların atası olan birinci İblisi) ondan qabaq tüstüsüz, çox isti və sirayət edən oddan yaratdıq....
Nisa Suresi, 23. Ayet:
Analarınızı, qızlarınızı, bacılarınızı, bibilərinizi, xalalarınızı, qardaş qızlarını, bacı qızlarını, sizi əmizdirmiş süd analannızı, süd bacılarınızı, qadınlarınızın analarını, əlaqədə olduğunuz qadınların himayənizdəki qızlarını, - əgər onlarla əlaqədə olmamışsınızsa, onda bu, sizə günah deyildir, - öz belinizdən gəlmiş oğullarınızın arvadlarını və iki bacını birlikdə almaq sizə haram edilmişdir. Bundan əvvəl olmuşlar isə müstəsnadır. Həqiqətən, Allah bağışlayandır, rəhmlidir....
Əraf Suresi, 141. Ayet:
Biz ki, sizi Firon tayfasından xilas etdik. Onlar sizə ağır əzab verir, oğullarınızı qıraraq qadınlannızı diri saxlayırdılar. Sizin üçün bu, Rəbbinizdən böyük bir sınaqdır!...
Tövbə Suresi, 24. Ayet:
De: “Əgər valideynləriniz, övladlannız, bacı-qardaşlarınız, ər- arvadlarınız və qohum-əqrəbanız, əldə etdiyiniz mal-dövlət, kasad olmasından qorxduğunuz ticarət və ürəyinizə yatan yaşayış yerləri sizin üçün Allahdan, Onun peyğəmbərindən və Onun yolunda cihaddan daha əzizdirsə, onda Allah Öz əmrini [cəzasını] göndərənə qədər gözləyin. Allah azğın adamlara bir yol göstərməz!...
Nəhl Suresi, 94. Ayet:
Andlannızı aranızda məkr vasitəsi etməyin ki, ayaqlarınız möhkəm dayandığı halda, sonra sürüşməsin və (insanları) Allah yolundan yayındırmaqla pislik dadmayasınız. Axı sizə böyük əzab olar....
Kəhf Suresi, 11. Ayet:
Biz mağarada olanların qulaqlannı illərlə qapalı saxladıq [onları yuxuya verdik]....
Nur Suresi, 31. Ayet:
Mömin qadınlara da de ki, gözlərini aşağı diksinlər, öz tənasül üzvlərini qoruyub saxlasınlar. Görünənlər [əl, göz] istisna olmaqla başqa zinətlərini [gözəlliklərini] göstərməsinlər. Örtüklərini yaxalarının üstünə salsınlar. Öz ərlərindən, atalarından və ərlərinin atalarından, öz oğullarından, ərlərinin oğullanndan, öz qardaşlarından, qardaşlarının oğullanndan, öz bacılarının oğullarından, öz qadınlarından, öz cariyələrindən, istəyi olmayan kişi xidmətçilərdən və ya qadınların cinsi üzvündən xəb...
Şüəra Suresi, 15. Ayet:
Allah dedi: “Əsla! Siz ikilikdə Bizim möcüzələrimizlə gedin. Biz sizinlə birgə (danışıqlannıza) qulaq asacağıq....
Şüəra Suresi, 17. Ayet:
İsrail övladlannı bizimlə göndər.”...
Şüəra Suresi, 22. Ayet:
Sənin bu yaxşılığı boynuma minnət qoymağın, (əslində) sənin israil övladlannı kölə etməyindir."...
Səba Suresi, 27. Ayet:
De: “Allaha qoşduqlannız şərikləri bir mənə göstərin. Əsla yox! O, qüdrət, hökm və hikmət sahibi olan Allahdır."...
Səba Suresi, 31. Ayet:
Kafirlər dedilər. "Biz bu Qurana, və ona qədər nazil edilənlərə əsla inanmarıq." Sən o haqsızların öz Rəbbi hüzurunda dayandırılarkən bir-birilərinə necə söz qaytardıqlannı və zəif hesab edilənlərin təkəbbürlülərə: "Əgər siz olmasaydınız, biz mömin olardıq." - demələrini bir görəydin....
Zümər Suresi, 8. Ayet:
Əgər insana bir bədxahlıq toxunarsa, o öz Rəbbinə üz tutaraq Onu çağırar. Sonra əgər Allah ona Özündən bir nemət verərsə, o, əvvəl çağırdığını unudar və (insanları) yolundan azdırmaq üçün (başqalannı) Allaha tay tutar. De: "Bir qədər öz küfrün ilə güzəran sür, axı sən cəhənnəmliklərdənsən”...
Hədid Suresi, 27. Ayet:
Sonra onların ardınca dalbadal peyğəmbərlərimizi göndərdik. Sonra Məryəm oğlu İsanı göndərib ona İncili bəxş etdik. Onun ardınca gedənlərin ürəklərinə şəfqət və mərhəmət saldıq. Rahibliyi isə onlar özləri icad etdilər. Biz onlara bunu vacib buyurmamışdıq. Onlar bunu ancaq Allahın razılığını qazanmaq üçün etmişdilər. Lakin buna da lazımınca əməl etmədilər. Biz onların içərisində iman gətirənlərə öz haqlannı verdik, onlardan bir çoxu isə yoldan çıxmışdı....
Mücadilə Suresi, 3. Ayet:
Qadınlannı analarına bənzədib zihar edənlər, sonra isə öz sözlərini geri götürənlər öz arvadları ilə təmasa girməzdən əvvəl bir kölə azad etməkdirlər. Sizə bunu nəsihət edirlər. Şübhəsiz Allah nələr etdiyinizdən xəbərdardır!...
Mümtahinə Suresi, 10. Ayet:
Ey iman gətirənlər, mömin olduqlannı deyən qadınlar hicrət edib yanınıza gəldikdə onları imtahana çəkin. Onların imanını Allah yaxşı bilir. Əgər onların mömin olduğunu bilsəniz, onları kafirlərə qaytarmayın. Çünki nə bunlar onlara halaldır, nə də onlar bunlara. Onların [kafir ərlərinin] çəkmiş olduqları xərci [mehri] onlara ödəyin. Onların haqqını [mehrini] verərək onlara evlənsəniz, sizə heç bir günah olmaz. Kafir qadınları nikah altında saxlamayın. Çəkdiyiniz xərci [mehri] tələb edin, qoy onla...
Təğabun Suresi, 14. Ayet:
Ey iman gətirənlər! Sizin arvadlarınız və övladiannız içərisində sizə düşmən olanlar da vardır, onlardan özünüzü qoruyun. Əgər əfv edib, (günahlarından) keçib bağışlasanız (bilin ki), Allah bağışlayandır, rəhmlidir!...
Təğabun Suresi, 15. Ayet:
Mal-dövlətiniz və övladiannız ancaq bir sınaqdır. Allahın dərgahında isə böyük bir mükafat vardır....
Nuh Suresi, 24. Ayet:
Onlar çoxlarını yoldan çıxanblar. Haqsızların ancaq yoldan azmalannı artır!"...
Fəcr Suresi, 23. Ayet:
cəhənnəm ortaya gətirələcək gün, o gün insan (günahlannı) yadına salacaqdır. Lakin bu yaddaş artıq onun nəyinə lazımdır?!...
Hicr Suresi, 27. Ayet:
Və cannı; görünməz varlıqları da daha əvvəl, ən incə dəlikdən belə keçə bilən, yandıran bir mehin atəşindən/maneə tanımayan enerjidən əmələ gətirmişdik....