Axtarış Nəticələri
Ana Səhifə
Surələr
Məallər
Blog
Nəhl Suresi, 68. Ayet:
Rəbbin bal
arısına
belə vəhy etdi: “Dağlarda, ağaclarda və (insanların) düzəltdikləri çardaqlarda özünə yuva qur!...
Nəhl Suresi, 68. Ayet:
Rəbbin bal
arısına
belə buyurur: Dağlarda, ağaclarda və hazırladığı şeylərdə ev tikməli olduğunu ortaya qoydu....
Nəhl Suresi, 68. Ayet:
Rəbbin bal
arısına
belə vəhy (təlqin) etdi: “Dağlarda, ağaclarda və (insanların) qurduqları çardaqlarda (evlərin damında, üzümlüklərdə) özünə evlər tik (pətəklər sal);...
Müzzəmmil Suresi, 3. Ayet:
(Gecənin) y
arısına
qədər, yaxud bir qədər ondan az;...
Nəhl Suresi, 68. Ayet:
Rabbin, bal
arısına
; dağlarda, ağaçlarda ve hazırladıkları şeylerde yuva edinmesini vahyetti....
Bəqərə Suresi, 230. Ayet:
Eğer koca, karısını ikinci talâktan (boşamasından) sonra bir kere daha boşarsa, bundan sonra kadın başka bir erkeğe nikâhlanmadıkça (ve ondan da ayrılmadıkça) ilk kocasına helâl olmaz. Bu ikinci koca onu boşarsa, Allah’ın emirlerini sağlam tutacaklarına ümitvâr oldukları takdirde evvelkilerin birbirine dönmeleri kendilerine günah değildir. Bunlar, anlayan bir kavim için Allah’ın açıkladığı hükümlerdir. (1)- Ric’i Talâk: Karı-koca arasında akdedilen nikâhta üç mânevi bağ vardır ve bunlara erkek s...
Bəqərə Suresi, 258. Ayet:
Kendisine Allah (kendi hikmet ve sünneti gereği) mülk verdi diye (ölçüsüzlük ve aşırılık göstererek) İbrahim ile Rabbi hakkında hüccet getirme yarışına kalkışıp tartışanı görmedin mi ? İbrahim ona : «Benim Rabbim hem diriltir, hem öldürür» deyince, o: «Ben de diriltir ve öldürürüm» demişti. İbrahim bu defa : «Allah şüphesiz ki güneşi doğudan getiriyor, haydi sen onu batıdan getir» deyince, o küfreden sapık şaşırıp kalmış (cevap veremez olmuştu). Öyle ya, Allah haksızlık içinde olan milleti, doğr...
Bəqərə Suresi, 258. Ayet:
Baksana ona: O, kendine Allah meliklik verdi diye İbrahime rabbı hakkında huccet yarışına kalkana, İbrahim ona «benim rabbım o kadirı kayyumdur ki hem diriltir hem öldürür» dediği vakit «ben diriltirim ve öldürürüm» demişti, İbrahim: «Allah güneşi Meşrıktan getiriyor, haydi sen onu Mağribden getir» deyiverince o küfreden herif dona kaldı, öyle ya: Allah zalimler güruhunu muvaffak etmez...
Ali-İmran Suresi, 20. Ayet:
Seninle delil yarışına girerlerse de ki: “Ben kendimi Allah’a teslim ettim. Benim ardımdan gelenler de öyle.” Kendilerine kitap verilenlere ve ümmilere de ki: “Siz de teslim oldunuz mu?” Eğer teslim oldularsa doğru yolu bulmuşlar demektir. Yok eğer yüz çevirirlerse sana düşen, sadece Allah’ın emrini duyurmaktır. Allah kullarını çok iyi görür....
Nisa Suresi, 19. Ayet:
Ey iman edenler! Kadınlara zorla varis olmanız size halal olmaz. (Cahiliyyet devrinde mevcud bir âdete göre, bir erkek, akrabasından ölen birinin malına varis olduğu gibi, onun k
arısına
da varis olurdu. Bunu isterse mihir vermeksizin kendine nikâhlar ve dilerse mihrini almak suretiyle başkasına nikâhlardı. Bu âyet-i kerime o kötü âdeti yasaklamıştır.) Verdiğiniz mehrin birazını kurtaracaksınız diye, onları tazyik etmeniz, mal karşılığında boşamak istemeniz de helâl olmaz. Meğer ki onlar, arayı a...
Nisa Suresi, 176. Ayet:
Onlar senden, kendilerini aydınlatmanı isterler. De ki: "Allah, birinci dereceden mirasçı bırakmayanlar(dan kalan miras) ile ilgili kurallar konusunda (böylece) sizi aydınlatır: eğer bir erkek, çocuk bırakmadan ölürse ve bir kız kardeşi varsa, onun terekesinin y
arısına
kız kardeşi sahip olacaktır; kız kardeşin çocuk bırakmadan ölmesi halinde ise erkek onun mirasını alacaktır. Fakat iki kız kardeş varsa, ikisi (birlikte) onun terekesinin üçte ikisine sahip olacaklar; ve eğer erkek kardeşler ve kı...
Hud Suresi, 71. Ayet:
(İbrahim'in) karısı da ayakta idi. . . Güldü. . . Ona (İbrahim'in k
arısına
) İshak'ı müjdeledik ve İshak'ın ardından da Yakup'u. . ....
Yusif Suresi, 21. Ayet:
Mısır halkından olup onu satın alan kişi, k
arısına
, buna izzetle muâmele et, umarım ki bize faydası dokunur, yahut da onu evlât ediniriz demişti. İşte Yûsuf'u, Mısır'da böylece yerleştirdik de ona rüya yormasını öğrettik ve Allah, yaptığı işte üstündür daima, fakat insanların çoğu, bunu bilmez....
Yusif Suresi, 21. Ayet:
Mısır'da onu satın alan adam, k
arısına
dedi ki: "Ona değer ver ve güzel bak! Umulur ki bize faydası olur. Veya onu evlât ediniriz." İşte böylece (Mısır da adaletle hükmetmesi) ve kendisine (rüyadaki) olayların yorumunu öğretmemiz için Yusufu o yere yerleştirdik. Allah, emrini yerine getirmeye kadirdir. Fakat insanların çoğu (bunu) bilmezler....
Yusif Suresi, 21. Ayet:
Onu satın alan Mısırlı, k
arısına
dedi ki: "Ona iyi bak. . . Umarım bize faydası olur, belki de Onu evlat ediniriz". . . Böylece Yusuf'u oraya yerleştirdik ki, bu arada yaşamdaki olayların hakikatini OKUmasını talim edelim. . . Allâh hükmü yerine gelir! Fakat insanların çoğunluğu bunun farkında değildir!...
Yusif Suresi, 21. Ayet:
Onu satın alan bir Mısır'lı (aziz,) k
arısına
: "Onun yerini üstün tut (ona güzel bak), umulur ki bize bir yararı dokunur ya da onu evlat ediniriz" dedi. Böylelikle biz, Yusuf'u yeryüzünde (Mısır'da) yerleşik kıldık. Ona sözlerin yorumundan (olan bir bilgiyi) öğrettik. Allah, emrinde galib olandır, ancak insanların çoğu bilmezler....
Yusif Suresi, 21. Ayet:
Mısır halkından Yûsuf’u satın alan (vezir), k
arısına
şöyle dedi: “- Bunun yerini iyi yap, kendisine güzel bak, umulur ki, bize bir faydası dokunur, yahut onu evlâd ediniriz.” İşte, Yûsuf’u böylece Mısır memleketine yerleştirdik ve ona rüyaların tâbirini öğrettik. Allah, emrinde galibdir, (iradesi geri çevrilemez) fakat insanların çoğu bunu bilmezler....
Yusif Suresi, 21. Ayet:
Misir'da onu satin alan kimse karisina: «Ona guzel bak, belki bize faydasi olur yahut ta onu evlat ediniriz» dedi. Biz iste boylece Yusuf'u o yere yerlestirdik; ona, ruyalarin nasil yorumlanacagini ogrettik. Allah, isinde hakimdir, fakat insanlarin cogu bunu bilmezler....
Yusif Suresi, 21. Ayet:
Onu satın alan Mısırlı adam, k
arısına
: «Buna iyi bakıp ikramda bulun. Umulur ki bize yararı dokunur veya oğul ediniriz.» İşte Yûsuf'u böylece (Mısır) toprağına yerleştirdik ve ona rüyaların yorumunu öğrettik. Allah kendi emrinde (mutlak) üstündür. Ne var ki, insanların çoğu bilmezler....
Yusif Suresi, 21. Ayet:
Mısır'da onu satın alan kimse k
arısına
: 'Ona güzel bak, belki bize faydası olur yahut ta onu evlat ediniriz' dedi. Biz işte böylece Yusuf'u o yere yerleştirdik; ona, rüyaların nasıl yorumlanacağını öğrettik. Allah, işinde hakimdir, fakat insanların çoğu bunu bilmezler....
Yusif Suresi, 21. Ayet:
Mısır'da onu satın alan adam, k
arısına
dedi ki: «Ona değer ver ve güzel bak! Umulur ki bize faydası olur. Veya onu evlât ediniriz.» İşte böylece (Mısır'da adaletle hükmetmesi) ve kendisine (rüyadaki) olayların yorumunu öğretmemiz için Yusuf'u o yere yerleştirdik. Allah, emrini yerine getirmeye kadirdir. Fakat insanların çoğu (bunu) bilmezler....
Yusif Suresi, 21. Ayet:
Onu Mısır'da satın alan kişi, k
arısına
, 'Ona iyi bak, olur ki bize yararı dokunur, ya da onu evlat ediniriz,' dedi. Böylece Yusuf'u yeryüzünde yerleştirip ona rüyaların yorumunu öğretiyorduk. ALLAH işini sonuçlandırandır; fakat halkın çoğu bunu bilmez....
Yusif Suresi, 21. Ayet:
Mısırda onu satın alan kişi k
arısına
: «Ona iyi bak, belki bize yararı olur, ya da onu evlat ediniriz.» dedi.Bu şekilde Yusuf'u orada yerleştirdik, kendisine olayların yorumuna dair bilgiler öğretelim diye. Allah, yaptığı işte üstün bir güce sahiptir, fakat insanların çoğu bilmezler....
Yusif Suresi, 21. Ayet:
Onu satın alan Mısırlı, k
arısına
«Bu çocuğa iyi bak, ilerde işimize yarayabilir, belki de onu evlâd ediniriz» dedi. Böylece Yusuf'a güvenli bir barınak sağladık, ona olayların (ya da rüyaların) yorumuna ilişkin bazı bilgiler öğrettik. Allah, meramını kesinlikle yürütür. Fakat insanların çoğu bunu bilmezler....
Yusif Suresi, 21. Ayet:
Onu satın alan bir Mısır'lı [Aziz] k
arısına
: "Onun yerini üstün tut (ona güzel bak), umulur ki bize bir yararı dokunur ya da onu evlat ediniriz" dedi. Böylelikle biz, Yusuf'u yeryüzünde (Mısır'da) yerleşik kıldık. Ona sözlerin yorumundan [olan bir bilgiyi] öğrettik. Tanrı, buyruğunda galib olandır, ancak insanların çoğu bilmezler....
Yusif Suresi, 21. Ayet:
Onu satın alan bir Mısırlı, k
arısına
dedi ki: «Bunun makaamını (indimizde) şerefli tut. Umulur ki bize fâidesi olur. Yahud onu evlâd ediniriz», işte Yuusufu böylece arz (-ı Mısır) da yerleşdirdik ve ona rü'yâların ta'bîrini öğretdik. Allah emrinde (haakim ve) gaalibdir. Fakat insanların çoğu (bunu) bilmezler. ...
Yusif Suresi, 21. Ayet:
Onu satın alan Mısır’lı (vezir) ise, k
arısına
: 'Onun makamını şerefli tut (ona iyi bak)! Olur ki bize faydası dokunur veya onu evlâd ediniriz' dedi. Böylece Yûsuf’u o yerde (Mısır’da) yerleştirdik (ki adâletle hükmetsin), bir de ona rüyâların ta'bîrini öğretelim(diye böyle yaptık). Allah ise, emrinde galibdir (dilediği herşeyi yapar); fakat insanların çoğu bilmezler....
Yusif Suresi, 21. Ayet:
Onu satın alan Mısırlı, k
arısına
dedi ki: Ona güzel bak, olur ki bize faydası dokunur veya onu evlad ediniriz. İşte böylece Yusuf'u Biz oraya yerleştirdik. Ve ona rüyaların yorumunu öğrettik. Ve Allah; emrinde galibdir. Fakat insanların çoğu bilmezler....
Yusif Suresi, 21. Ayet:
Ve o'nu satın alan Mısırlı adam, k
arısına
: "Ona iyi bak;" dedi, "belki bize yararı olur; kaldı ki, evlatlık da edinebiliriz o'nu". Böylece, Yusuf'a o ülkede iyi bir yer sağladık; (bunu yaptık)ki, o'na olayların iç yüzüne, gerçek anlamına dair bir kavrayış öğretelim. İşte, Allah edip eylediği işlerde böyle galiptir; ne var ki, insanların çoğu bunu bilmez....
Yusif Suresi, 21. Ayet:
Mısır'da onu satın alan kimse k
arısına
dedi ki: “Ona güzel bak! Umulur ki bize faydası dokunur, ya da onu evlât ediniriz. ” İşte böylece biz Yusuf'u o yere yerleştirdik. Ona rüyâların yorumunu öğrettik. Allah emrini yerine getirmeye kâdirdir. Fakat insanların çoğu bunu bilmezler....
Yusif Suresi, 21. Ayet:
Mısır’da onu satın alan kimse, k
arısına
: -Ona güzel bak, belki bize faydası olur veya onu evlat ediniriz, dedi. Yusuf’u biz, oraya böyle yerleştirdik. Ona olayların yorumunu öğrettik. Allah, işinde hakimdir fakat insanların çoğu bunu bilmez...
Yusif Suresi, 21. Ayet:
Onu satın alan bir Mısır'lı (aziz,) k
arısına
: «Onun yerini üstün tut (ona güzel bak). Umulur ki bize bir yararı dokunur ya da onu evlat ediniriz.» dedi. Böylelikle biz, Yusuf'u yeryüzünde (Mısır'da) yerleşik kıldık. Ona sözlerin yorumundan (olan bir bilgiyi) öğrettik. Allah, emrinde galib olandır, ancak insanların çoğu bilmezler....
Yusif Suresi, 21. Ayet:
Onu satın alan Mısırlı, k
arısına
şöyle dedi: "Ona iyi bak, kendisine güzel bir yer hazırla. Bize yararı dokunabilir. Belki de evlat ediniriz onu." İşte bu şekilde biz Yûsuf'a yeryüzünde imkân verip o toprağa yerleştirdik ki, ona olayların/haberlerin yorumunu öğretelim. Allah, kendi emrine Gâlib'dir/kendi emrine hükmeder. Ama insanların çokları bilmiyorlar....
Yusif Suresi, 28. Ayet:
(28-29) Kocasi gomlegin arkadan yirtilmis oldugunu gorunce, karisina hitaben «Dogrusu bu sizin hilenizdir, siz kadinlarin fendi buyuktur» dedi. Yusuf'a donerek: «Yusuf! Sen bundan kimseye bahsetme"; kadina donerek: «Sen de gunahinin bagislanmasini dile, cunku suclulardansÙn» dedi. *...
Yusif Suresi, 28. Ayet:
(28-29) Kocası gömleğin arkadan yırtılmış olduğunu görünce, k
arısına
hitaben 'Doğrusu bu sizin hilenizdir, siz kadınların fendi büyüktür' dedi. Yusuf'a dönerek: 'Yusuf! Sen bundan kimseye bahsetme'; kadına dönerek: 'Sen de günahının bağışlanmasını dile, çünkü suçlulardansın' dedi....
Yusif Suresi, 28. Ayet:
Adam, gömleğin arka tarafından yırtılmış olduğunu görünce k
arısına
«Bu iş, siz kadınlara özgü bir komplodur, sizin komplolarınız yamandır» dedi....
Yusif Suresi, 29. Ayet:
(28-29) Kocasi gomlegin arkadan yirtilmis oldugunu gorunce, karisina hitaben «Dogrusu bu sizin hilenizdir, siz kadinlarin fendi buyuktur» dedi. Yusuf'a donerek: «Yusuf! Sen bundan kimseye bahsetme"; kadina donerek: «Sen de gunahinin bagislanmasini dile, cunku suclulardansÙn» dedi. *...
Yusif Suresi, 29. Ayet:
(28-29) Kocası gömleğin arkadan yırtılmış olduğunu görünce, k
arısına
hitaben 'Doğrusu bu sizin hilenizdir, siz kadınların fendi büyüktür' dedi. Yusuf'a dönerek: 'Yusuf! Sen bundan kimseye bahsetme'; kadına dönerek: 'Sen de günahının bağışlanmasını dile, çünkü suçlulardansın' dedi....
Yusif Suresi, 29. Ayet:
Adam, Yusuf'a «Sen ona bakma, kapat bu olayı» dedikten sonra k
arısına
dönerek «Sen de günahından ötürü af dile, çünkü sen bir günahkârsın» dedi....
Yusif Suresi, 29. Ayet:
(Sonra Yusuf'a dönerek): “Ey Yusuf! Sen bundan vazgeç!” (K
arısına
da): “Sen de günahının bağışlanmasını dile, çünkü sen suçlulardansın. ” dedi....
Nəhl Suresi, 68. Ayet:
1.
ve evhâ
: ve vahyetti
2.
rabbu-ke
: senin Rabbin
3.
ilâ en nahli
: bal
arısına
4.
en ittehızî
: (edinmek) edinme...
Nəhl Suresi, 68. Ayet:
Ve senin Rabbin, bal
arısına
, dağlardan, ağaçlardan ve onların (insanların) kurdukları çardaklardan, evler (kovanlar) edinmelerini vahyetti....
Nəhl Suresi, 68. Ayet:
Rabbin, bal
arısına
şöyle ilham etti: “Dağlardan, ağaçlardan ve insanların yaptıkları çardaklardan (kovanlardan) kendine evler edin.”...
Nəhl Suresi, 68. Ayet:
Ve Rabbin, bal
arısına
, dağlarda, ağaçlarda ve çardak kurulan yerlerde kovan yapın diye vahyetti....
Nəhl Suresi, 68. Ayet:
Rabbin bal
arısına
: Dağlardan, ağaçlardan ve insanların yaptıkları çardaklardan kendine evler (kovanlar) edin....
Nəhl Suresi, 68. Ayet:
Rabbin bal
arısına
vahyetti: "Dağlardan, ağaçlardan ve yaptıkları kovanlardan evler edin!" (Düşünen beyinlere, arının {ve diğer mahlûkatın} nasıl vahiy aldığı, bunun nasıl ve ne anlama geldiği konusu, çok şeyler açar. A. H. )...
Nəhl Suresi, 68. Ayet:
Rabbin bal
arısına
: 'Dağlardan, ağaçlardan ve insanların hazırladıkları arılıklardan uygun yerleri kendine yuva haline getir' diye ilham etti....
Nəhl Suresi, 68. Ayet:
Rabbin bal
arısına
vahyetti: Dağlarda, ağaçlarda ve onların kurdukları çardaklarda kendine evler edin....
Nəhl Suresi, 68. Ayet:
(68-69) Rabbin bal arisina: «Daglarda, agaclarda ve hazirlanmis kovanlarda yuva edin; sonra her cesit urunden ye; sonra da Rabbinin islemen icin gosterdigi yollardan yuru» diye ogretti. Karinlarindan insanlara sifa olan cesitli renklerde bal cikar. Dusunen bir millet icin bunda ibret vardir....
Nəhl Suresi, 68. Ayet:
Rabbin, bal
arısına
, dağlardan, ağaçtan ve kurdukları çardaktan kendine göz göz yuva edin;...
Nəhl Suresi, 68. Ayet:
(68-69) Rabbin bal
arısına
: 'Dağlarda, ağaçlarda ve hazırlanmış kovanlarda yuva edin; sonra her çeşit üründen ye; sonra da Rabbinin işlemen için gösterdiği yollardan yürü' diye öğretti. Karınlarından insanlara şifa olan çeşitli renklerde bal çıkar. Düşünen bir millet için bunda ibret vardır....
Nəhl Suresi, 68. Ayet:
(68-69) Rabbin bal
arısına
: Dağlardan, ağaçlardan ve insanların yaptıkları çardaklardan kendine evler (kovanlar) edin. Sonra meyvelerin her birinden ye ve Rabbinin sana kolaylaştırdığı yaylım yollarına gir, diye ilham etti. Onların karınlarından renkleri çeşitli bir şerbet (bal) çıkar ki, onda insanlar için şifa vardır. Elbette bunda düşünen bir kavim için büyük bir ibret vardır....
Nəhl Suresi, 68. Ayet:
Rabbın bal
arısına
da şöyle vahyetti: dağlardan ve ağaçlardan ve kuracakları köşklerden göz göz evler edin...
Nəhl Suresi, 68. Ayet:
Rabbin bal
arısına
da şöyle vahyetti: «Dağlardan, ağaçlardan ve insanların kuracakları kovanlardan göz göz evler edin!...
Nəhl Suresi, 68. Ayet:
Senin Rabbin bal
arısına
şöyle vahyetti: Dağlardan, ağaçlardan ve insanların kuracakları kovanlardan kendine evler edin....
Nəhl Suresi, 68. Ayet:
Rabbin bal
arısına
ilham etti ki; «Dağ oyuklarında, ağaç kovuklarında ve asma yaprakları arasında petek ör.»...
Nəhl Suresi, 68. Ayet:
Rabbin bal
arısına
vahyetti: Dağlarda, ağaçlarda ve onların kurdukları çardaklarda kendine evler edin....
Nəhl Suresi, 68. Ayet:
(68-69) Rabbin bal
arısına
: «Dağlardan, ağaçlardan ve (insanların senin için yapacakları) çardaklardan evler (kovanlar) edin, sonra meyve (ve çiçek) lerin her birinden ye de Rabbinin (bal imâlinde öğretdiği ve) kolaylıklar gösterdiği yaylım yollarına git» diye ilham etdi. Onların karınlarından (ağızlarından) renkleri çeşidli şerbet (bal) çıkar ki onda insanlar için şifâ vardır. İşte bunda da tefekkür edecek bir zümre için elbette bir âyet var. ...
Nəhl Suresi, 68. Ayet:
Ve Rabbin nahl’e (bal
arısına
) vahyetti (ilhâm etti) ki: 'Dağlardan, ağaçlardan ve(insanların) kurmakta oldukları çardaklardan evler edin!'...
Nəhl Suresi, 68. Ayet:
Ve Rabbın bal
arısına
vahyetti ki: Dağlarda, ağaçlarda ve hazırlanmış kovanlarda yuva edin....
Nəhl Suresi, 68. Ayet:
Ve Rabbin bal
arısına
da ilham etmiştir ki, «Dağlardan ve ağaçlardan ve çardaklardan evler ittihaz edin.»...
Nəhl Suresi, 68. Ayet:
Rabbin bal
arısına
: “Dağlarda, ağaçlarda ve hazırlanmış kovanlarda yuva edin!” diye vahyetti....
Nəhl Suresi, 68. Ayet:
Rabbin bal
arısına
şöyle vahyetti: “Dağlardan, ağaçlardan ve kovanlardan kendine evler yap....
Nəhl Suresi, 68. Ayet:
(68-69) Rabbin bal
arısına
şöyle vahyetti: "Dağlardan, ağaçlardan ve insanların kurdukları çardaklardan kendine göz göz ev (kovan) edin. Sonra da her türlü meyveden ye de Rabbinin sana yayılman için belirlediği yolları tut." Onların karınlarından renkleri çeşit çeşit bir şerbet çıkar ki onda insanlara şifa vardır. Elbette düşünen kimseler için bunda alacak ibret vardır....
Nəhl Suresi, 68. Ayet:
Rabbin, bal
arısına
şöyle vahyetti: "Dağlardan, ağaçlardan ve kurdukları çardaklardan evler edin!"...
Nəhl Suresi, 68. Ayet:
Rabbin bal
arısına
vahyetti: Dağlarda, ağaçlarda ve onların kurdukları çardaklarda kendine evler edin....
Nəhl Suresi, 68. Ayet:
Rabbin bal
arısına
vahyetti: 'Dağlardan, ağaçlardan, insanların kurduğu kovanlardan kendine evler edin....
Nəhl Suresi, 68. Ayet:
Rabbin, bal
arısına
şöyle vahyetti: "Dağlardan evler edin, ağaçlardan ve insanların kurdukları çardaklardan da..."...
Nəhl Suresi, 69. Ayet:
(68-69) Rabbin bal arisina: «Daglarda, agaclarda ve hazirlanmis kovanlarda yuva edin; sonra her cesit urunden ye; sonra da Rabbinin islemen icin gosterdigi yollardan yuru» diye ogretti. Karinlarindan insanlara sifa olan cesitli renklerde bal cikar. Dusunen bir millet icin bunda ibret vardir....
Nəhl Suresi, 69. Ayet:
(68-69) Rabbin bal
arısına
: 'Dağlarda, ağaçlarda ve hazırlanmış kovanlarda yuva edin; sonra her çeşit üründen ye; sonra da Rabbinin işlemen için gösterdiği yollardan yürü' diye öğretti. Karınlarından insanlara şifa olan çeşitli renklerde bal çıkar. Düşünen bir millet için bunda ibret vardır....
Nəhl Suresi, 69. Ayet:
(68-69) Rabbin bal
arısına
: Dağlardan, ağaçlardan ve insanların yaptıkları çardaklardan kendine evler (kovanlar) edin. Sonra meyvelerin her birinden ye ve Rabbinin sana kolaylaştırdığı yaylım yollarına gir, diye ilham etti. Onların karınlarından renkleri çeşitli bir şerbet (bal) çıkar ki, onda insanlar için şifa vardır. Elbette bunda düşünen bir kavim için büyük bir ibret vardır....
Nəhl Suresi, 69. Ayet:
(68-69) Rabbin bal
arısına
: «Dağlardan, ağaçlardan ve (insanların senin için yapacakları) çardaklardan evler (kovanlar) edin, sonra meyve (ve çiçek) lerin her birinden ye de Rabbinin (bal imâlinde öğretdiği ve) kolaylıklar gösterdiği yaylım yollarına git» diye ilham etdi. Onların karınlarından (ağızlarından) renkleri çeşidli şerbet (bal) çıkar ki onda insanlar için şifâ vardır. İşte bunda da tefekkür edecek bir zümre için elbette bir âyet var. ...
Nəhl Suresi, 69. Ayet:
(68-69) Rabbin bal
arısına
şöyle vahyetti: "Dağlardan, ağaçlardan ve insanların kurdukları çardaklardan kendine göz göz ev (kovan) edin. Sonra da her türlü meyveden ye de Rabbinin sana yayılman için belirlediği yolları tut." Onların karınlarından renkleri çeşit çeşit bir şerbet çıkar ki onda insanlara şifa vardır. Elbette düşünen kimseler için bunda alacak ibret vardır....
İsra Suresi, 37. Ayet:
Yeryüzünde böbürlenerek dolaşma. Çünkü sen (ağırlık ve azametinle) ne yeri yarabilir ne de dağlarla ululuk yarışına girebilirsin....
İsra Suresi, 37. Ayet:
Yeryüzünde kibirlenerek, büyüklenerek yürüme. Sen asla yeri yaramazsın. Dağlarla da ululuk yarışına giremezsin....
İsra Suresi, 37. Ayet:
Yeryüzünde böbürlenerek dolaşma. Çünkü sen (ağırlık ve azametinle) ne yeri yarabilir ne de dağlarla ululuk yarışına girebilirsin....
Ənbiya Suresi, 76. Ayet:
Ve Nuh(u da hatırla); hani, o (İbrahim ve Lut'tan) çok önce (Bize) yakarmıştı ve Biz de o'nun (bu yakarışına) cevap vermiş, o'nu ve o'nunla beraber olanları büyük bir felaketten kurtarmıştık;...
Ənbiya Suresi, 76. Ayet:
Nûh'a gelince, o da daha önce bize yakarmıştı. Yakarışına cevap verdik de onu ve ailesini, o büyük sıkıntıdan kurtardık....
Ənbiya Suresi, 88. Ayet:
Yalvarışına karşılık verdik ve onu üzüntüden kurtardık. İnananları işte böyle kurtarırız....
Ənbiya Suresi, 88. Ayet:
Bunun üzerine, Biz de onun bu yakarışına karşılık vermiş ve onu düştüğü bunalımdan, sıkıntıdan kurtarmıştık. İnananları Biz işte böyle kurtarırız....
Həcc Suresi, 51. Ayet:
Âyetlerimiz (in, akıllarınca, red ve ibtaali) hususunda birbirini âciz bırakacak bir halde (fesâd yarışına) koşanlar (a gelince:) onlar da çok alevli ateşin (cehennemin) yaranıdırlar. ...
Ənkəbut Suresi, 32. Ayet:
(Bunun üzerine) İbrâhim, «o kasabada Lût bulunuyor» dedi. Elçiler, «biz kasabada olanları çok iyi biliyoruz; karısı dışında Lût'u da aile efradını da mutlaka kurtaracağız. K
arısına
gelince, o, geride kalan (sapıklardan biridir» diye cevap verdiler....
Əhzab Suresi, 4. Ayet:
Allah bir adamın göğsünde iki kalb yaratmamıştır. Kendilerinden “Zihar” yaptığınız= annelerinize benzettiğiniz, karılarınızı analarınız kılmamıştır. (Bir kimsenin karısını, annesinin bir uzvuna benzetmesine “Zihar” denir. Ancak benzetilen annenin uzvu, veya mahreminin uzvu, zihar yapan için bakılması haram olan bir uzuv olması şartdır. Meselâ bir kimsenin k
arısına
: “- Sen bana, annemin arkası veya karnı gibisin” demesi zihar olur. İslâmdan önce, bu gibi sözler boşanmayı icab ettiriyordu. İslâmda...
Sad Suresi, 44. Ayet:
(Eyyûb bir işten dolayı k
arısına
kızmış ve hastalıktan kalktığı vakit ona yüz değnek vurmayı yemin etmişti. Hem yemini bozmamak, hem de hafifletmek için Allah ona şöyle buyurdu): “- Eline (yüz başaklı) bir demet sap al da, onunla (zevcene) vur; yemininden durmazlık etme.” Dorusu biz, onu sabırlı bulduk... O ne güzel kuldu! Gerçekten o, tamamen Allah’a teveccüh etmişti....
Zümər Suresi, 23. Ayet:
Allah, sözün en güzelini, birbirine benzeterek bir kitap halinde indirmiştir. Rab’lerinden korkanların ondan tüyleri ürperir. Sonra Allah’ın uy
arısına
derileri ve kalpleri yumuşar. İşte bu Allah’ın rehberidir. Onunla dilediğine yol gösterir. Allah, kimi de sapıklıkta bırakırsa, onun da bir rehberi yoktur....
Mücadilə Suresi, 2. Ayet:
Sizden, kadınlarından zihar (k
arısına
anam gibisin diyerek ilişkisini kesenler {müşrik âdeti A. H. }) yapanlar; onların (kocaların) anaları, onlar (karıları) değildirler! Onların anaları sadece onları doğuranlardır! Muhakkak ki onlar çirkin ve aslı olmayan bir laf ediyorlar! Muhakkak ki Allâh Afüvv'dür (sonsuz affedici), Ğafûr'dur....
Mücadilə Suresi, 4. Ayet:
Kim, bunu bulamazsa, k
arısına
yaklaşmadan önce iki ay peş peşe oruç tutmalıdır. Buna gücü yetmeyenin de altmış yoksulu doyurması gerekir. Bu, Allah’a ve Peygamberine inanmanız sebebiyledir. İşte bu, Allah’ın kanunlarıdır. Bunu inkar edenler için acı bir azap vardır....
Mücadilə Suresi, 5. Ayet:
Muhakkak ki Allah ve Resulüne had yarışına kalkanlar çarpıldılar, tıpkı onlardan evvelkilerin çarpıldıkları gibi, halbuki açık açık âyetler de indirmiştik, kâfirlere hem de hakaretli bir azâb var....
Mücadilə Suresi, 5. Ayet:
Muhakkak ki, Allah ve peygamberine had yarışına (onların koyduğu sınırlardan başka sınırlar koymağa) kalkanlar, tıpkı kendilerinden öncekilerin çarpıldıkları gibi (helaka) çarpılırlar. Oysa Biz açık açık ayetler de indirmiştik. Kafirlere ise alçaltıcı bir azap vardır....
Mücadilə Suresi, 20. Ayet:
Allah ve Resulüne hudud yarışına kalkanlar herhalde onlar en alçaklar içindedirler...
Mücadilə Suresi, 20. Ayet:
Allah'a ve peygamberine hudud yarışına (onların koyduğu sınırlardan başka sınırlar koymağa) kalkanlar, en alçaklar arasındadırlar....
Mücadilə Suresi, 22. Ayet:
Allaha ve Âhıret gününe iyman eder hiç bir kavmı Allah ve Resulüne hudud yarışına kalkışan kimselerle sevişir bulamazsın, babaları veya oğulları veya kardeşleri veya hısımları, hemşerileri olsalar bile, işte Allah öyle kimseleri sevmeyen bir kavmın kalblerine iymanı yazmış ve kendilerini tarafından bir ruh ile te'yid buyurmuştur ve onları altından ırmaklar akar Cennetlere koyacak, içlerinde ebediyyen kalacaklardır, öyle ki Allah onlardan hoşnud, onlar Allahdan hoşnud, işte onlar Allah hizbidir, ...
Taha Suresi, 14. Ayet:
uy
arısına
kulak ver. ...
Yusif Suresi, 21. Ayet:
Ve o'nu satın alan Mısırlı kişi, k
arısına
: “Bunun yerini şerefli tut. Bize yararlı olabilir ya da o'nu evlat ediniriz” dedi. Ve Biz, Yûsuf'u böylece yeryüzünde yerleştirdik … ve kendisine olayların/ sözlerin ilk anlamlarının ne olduğuna dair bilgileri öğretelim diye… Ve Allah, emrinde galiptir. Fakat insanların çoğu bilmezler. ...
Nəhl Suresi, 68. Ayet:
(68,69) Ve Rabbin bal
arısına
dağlarda, ağaçlarda ve yapacakları çardaklarda evler/ yuvalar edinmesini, sonra ‘Meyvelerin hepsinden ye de, Rabbinin kolaylaştırdığı yollara gir’ diye vahyetti. Onların karınlarından renkleri çeşitli bir içecek çıkar ki, onda insanlar için şifa vardır. Şüphesiz ki bunda iyiden iyiye düşünen bir toplum için, kesinlikle bir alâmet/gösterge vardır. ...
Nəhl Suresi, 69. Ayet:
(68,69) Ve Rabbin bal
arısına
dağlarda, ağaçlarda ve yapacakları çardaklarda evler/ yuvalar edinmesini, sonra ‘Meyvelerin hepsinden ye de, Rabbinin kolaylaştırdığı yollara gir’ diye vahyetti. Onların karınlarından renkleri çeşitli bir içecek çıkar ki, onda insanlar için şifa vardır. Şüphesiz ki bunda iyiden iyiye düşünen bir toplum için, kesinlikle bir alâmet/gösterge vardır. ...
Bəqərə Suresi, 186. Ayet:
Ve kullarım sana Benden sordukları zaman, biliniz ki şüphesiz Ben çok yakınımdır. Bana yakarınca, yakaranın yakarışına cevap veririm. O hâlde rüşte ermeleri için, onlar da Bana karşılık versinler ve Bana inansınlar. ...
Nəhl Suresi, 68. Ayet:
Rəbbin bal
arısına
vəhy etdi: ‘Dağlarda, ağaclarda və onların (insanların) qurduqları çardaqlarda evlər (pətəklər) qur.’...
Nəhl Suresi, 68. Ayet:
Rəbbin bal
arısına
belə təlqin etdi: “Dağlarda, ağaclarda və (insanların) düzəltdikləri çardaqlarda özünə pətəklər hör....
Nəhl Suresi, 68. Ayet:
Vəhy etdi sənin Rəbbin bal
arısına
: «Dağlarda və ağaclarda və o şeylər içərisində ki, icad edirlər, özünə yuva bina et....
Müzzəmmil Suresi, 20. Ayet:
Həqiqətən, Rəbbin bilir ki, sən bəzi vaxt gecənin üçdə iki qismətinə yaxın və bəzi vaxt gecə y
arısına
kimi və bəzən onun üçdən bir qismətin və bir tayfa o kəslərdən ki, səninlədir, ayağa qalxaraq oyaq qalırsan. Allahdır ki, gecə və gündüzü təqdir edir. O bilir ki, siz bunu nəzərə almayacaqsız və qayıtdı O üzərinizə sizin. Qiraət edin Qur’andan sizə yüngül olanı. Bilir ki, olacaqdır sizdən xəstələr. Və axırdakılar ərzdə zərbə vururlar, axtarırlar fəzlindən Allahın və axırdakılar döyüşürlər...
Nəhl Suresi, 68. Ayet:
Və Rəbbin bal
arısına
vəhy etdi (onun təbiətində bu əməlin şövq və qüdrətini qoydu) ki: «Dağlardan, ağaclardan və qurulan çardaqlardan (özünə münasib) evlər götür!»...
İsra Suresi, 78. Ayet:
Namazı (gündəlik vacib namazların dördünü N zöhr, əsr, məğrib və işa namazlarını və onların iyirmi iki rəkət nafilələrini) günəşin (hər bir kəsin öz məntəqəsinə uyğun olaraq günortanın tam yarısından) batmağa doğru meyl etməsinin əvvəlindən gecənin tam qaranlığına (gecə y
arısına
) qədər qıl və həmçinin sübh namazını (və onun nafiləsini də qıl). Həqiqətən sübh namazı (gecə və gündüz mələkləri tərəfindən yazılmaq üçün) müşahidə olunur....
Müzzəmmil Suresi, 3. Ayet:
Gecənin y
arısına
qədər, yaxud bir qədər ondan az (onun üçdə birini) azalt;...
Nəhl Suresi, 68. Ayet:
Rəbbin bal
arısına
belə ilham etdi: “Dağlarda, ağaclarda və insanların qurduqları çardaqlarda özünə evlər düzəlt”....
Bəqərə Suresi, 186. Ayet:
Və bəndələrim səndən Mənim barəmdə soruşduqları zaman, bilin ki, həqiqətən Mən çox yaxınam. Mənə yalvardıqda yalvaranın yalvarışına cavab verərəm. O halda, rüşdə çatmaq üçün onlar da Mənim çağırışımı qəbul etsinlər və Mənə inansınlar....
Nəhl Suresi, 68. Ayet:
Və Rəbbin bal
arısına
dağlarda, ağaclarda və qurulacaq çardaqlarda evlər/yuvalar düzəltməsini, sonra 'Meyvələrin hamısından ye və Rəbbinin asanlaşdırdığı yollara gir' deyə vəhy etdi. ...