Axtarış Nəticələri
Ana Səhifə
Surələr
Məallər
Blog
Vaqiə Suresi, 28. Ayet:
Onlar tikansız sidr ağacları
arasında,
...
Vaqiə Suresi, 29. Ayet:
(Meyvələri) salxım-salxım sallanmış banan ağacları
arasında,
...
Nisa Suresi, 105. Ayet:
Biz, insanlar
arasında,
Allah'ın sana gösterdiği gibi hükmedesin diye, Kitap'ı hakikat olarak indirdik. Hainlerin savunucusu olma....
Ənam Suresi, 122. Ayet:
Ölü iken dirilttiğimiz; ona, insanlar
arasında,
onunla yürüyeceği bir nur verdiğimiz bir kimse; karanlıklar içinde kalıp bir türlü çıkamayan kimse gibi olur mu? Kafirlerin yaptıkları, kendilerine sevimli gösterildi....
Nur Suresi, 19. Ayet:
İnananlar
arasında,
fahişenin yayılmasından hoşlananlara dünya ve ahirette acı bir azap vardır. Allah bilir, siz bilmezsiniz....
Bəqərə Suresi, 97. Ayet:
1.
kul
: de
2.
men
: kim
3.
kâne
: oldu
4.
aduvven
: düşman
<...
Bəqərə Suresi, 165. Ayet:
Insanlar arasinda, Allah'i birakip, O'na kostuklari esleri tanri olarak benimseyenler ve onlari, Allah'i severcesine sevenler vardir. Muminlerin Allah'i sevmesi ise hepsinden kuvvetlidir. Zalimler azabi gordukleri zaman, butun kuvvetin Allah'a aid bulunacagini ve Allah'in azabinin siddetli oldugunu keski bilselerdi!...
Bəqərə Suresi, 165. Ayet:
İnsanlar
arasında,
Allah'ı bırakıp, O'na koştukları eşleri tanrı olarak benimseyenler ve onları, Allah'ı severcesine sevenler vardır. Müminlerin Allah'ı sevmesi ise hepsinden kuvvetlidir. Zalimler azabı gördükleri zaman, bütün kuvvetin Allah'a aid bulunacağını ve Allah'ın azabının şiddetli olduğunu keşke bilselerdi!...
Bəqərə Suresi, 207. Ayet:
Insanlar arasinda, Allah'in rizasini kazanmak icin canini verenler vardir. Allah kullarina karsi sefkatlidir....
Bəqərə Suresi, 207. Ayet:
İnsanlar
arasında,
Allah'ın rızasını kazanmak için canını verenler vardır. Allah kullarına karşı şefkatlidir....
Bəqərə Suresi, 207. Ayet:
İnsanlar
arasında,
Allah’ın rızasını kazanmak için canını verenler vardır. Allah kullarına karşı şefkatlidir....
Bəqərə Suresi, 213. Ayet:
İnsanlar bir tek ümmet idi. Sonra Allah, müjdeleyici ve uyarıcı olarak peygamberleri gönderdi. İnsanlar
arasında,
anlaşmazlığa düştükleri hususlarda hüküm vermeleri için, onlarla beraber hak yolu gösteren kitapları da gönderdi. Ancak kendilerine kitap verilenler, apaçık deliller geldikten sonra, aralarındaki kıskançlıktan ötürü dinde anlaşmazlığa düştüler. Bunun üzerine Allah iman edenlere, üzerinde ihtilafa düştükleri gerçeği izniyle gösterdi. Allah dilediğini doğru yola iletir....
Bəqərə Suresi, 213. Ayet:
Bütün insanlar Nûh’a kadar aynı dine sahip bir tek milletti. Görüş ayrılığına düşmeleri sebebiyle Allah onlara, rahmeti, merhameti, ihsanı, sevgisi konusunda müjdecilik, sorumluluk hesap ve cezayı hatırlatan, uyarıcılık görevi yapan özgürce sorumluluklarını yerine getirmek üzere peygamberler gönderdi. İnsanlar
arasında,
ihtilâf ettikleri konularda, hakem olmaları, hüküm vermeleri, icraat yapmalarına esas olması için onlarla beraber, gerekçeli, hikmete dayalı, toplumda gerçekleştirilmesi gereken ...
Bəqərə Suresi, 213. Ayet:
İnsanlar bir tek ümmet idi. Sonra Allah, müjdeleyici ve uyarıcı olarak peygamberleri gönderdi. İnsanlar
arasında,
anlaşmazlığa düştükleri hususlarda hüküm vermeleri için, onlarla beraber hak yolu gösteren kitapları da gönderdi. Ancak kendilerine kitap verilenler, apaçık deliller geldikten sonra, aralarındaki kıskançlıktan ötürü dinde anlaşmazlığa düştüler. Bunun üzerine Allah iman edenlere, üzerinde ihtilafa düştükleri gerçeği izniyle gösterdi. Allah dilediğini doğru yola iletir....
Bəqərə Suresi, 213. Ayet:
İnsanlar tek bir ümmet idi. Sonra ihtilafa düşüp haktan ayrılınca, Allah onlara, rahmetiyle müjdeleyip azabından sakındıran peygamberler gönderdi. Bir de, insanlar
arasında,
ihtilafa düştükleri hususlarda onunla hükmetsin diye, o peygamberlerle beraber hak kitap indirdi. Halbuki kendilerine apaçık ayetler geldikten sonra, aralarındaki haset ve ihtiras yüzünden ayrılığa düşenler, kendilerine kitap verilenlerden başkası değildir. Sonra Allah iman edenleri, Kendi izin ve iradesiyle, onların ihtilaf...
Ali-İmran Suresi, 3. Ayet:
1.
nezzele
: parça parça, kısım kısım indirdi
2.
aleyke
: sana
3.
el kitâbe
: kitap
4.
bi el hakkı
: hak ile
<...
Ali-İmran Suresi, 50. Ayet:
1.
ve musaddikan
: ve tastik edici olan, tastik eden
2.
li-mâ
: şeyi, şeyleri
3.
beyne yedeyye
: ellerim
arasında,
önümde
4.
mi...
Ali-İmran Suresi, 113. Ayet:
(Ama) onların hepsi aynı değil: Geçmiş vahyin izleyicileri
arasında,
gece boyunca Allah'ın ayetlerini okuyan ve (O'nun huzurunda) secdeye kapanan dosdoğru insanlar da vardır....
Nisa Suresi, 23. Ayet:
1.
hurrimet
: haram kılındı
2.
aleykum
: sizin üzerinize, size
3.
ummehâtu-kum
: anneleriniz
4.
ve benâtu-kum
: ve...
Nisa Suresi, 73. Ayet:
1.
ve le in
: ve eğer gerçekten ... olsa
2.
esâbe-kum
: size isabet etti
3.
fadlun
: bir fazl
4.
min allâhi
: Alla...
Maidə Suresi, 23. Ayet:
Korku duyanların
arasında,
ALLAH'ın kendisine nimet verdiği iki kişi, 'Üstlerine kapıdan yürüyün. Kapıdan girerseniz kesinlikle siz yeneceksiniz. İnanıyorsanız ALLAH'a güvenin,' dedi....
Maidə Suresi, 49. Ayet:
Onların, zımmîlerin vârisleri
arasında,
Allah’ın indirdiği ile, Kur’ân ahkâmıyla hüküm ver, icraat yap. Onların şahsî arzu ve ihtiraslarına, bâtıla uyma. Onların, Allah’ın sana indirdiğinin bir kısmından seni uzaklaştırıp azaba dûçar etmelerinden sakın, kendini koru. Eğer Allah’ın hükümlerinden, yargı ve icra ile ilgili indirdiği emirlerden yüz çevirirler, güç ve iktidarlarını kullanarak, halkı istedikleri istikamette yönlendirirlerse, Allah’ın azabından kurtulamazlar. Bilesin ki, Allah, onların...
Maidə Suresi, 117. Ayet:
1.
mâ kultu lehum
: onlara söylemedim
2.
illâ mâ emerte-nî
: bana emrettiğinden başka bir şey
3.
bi-hi
: onu
4.
en(i) i'budû
Ənam Suresi, 122. Ayet:
Ölü iken dirilttiğimiz, kendisine insanlar
arasında,
vasıtasıyla yürüyeceği bir ışık verdiğimiz kimsenin durumu, hiç içinden çıkamayacağı karanlıklardaki kimse gibi midir? Şu kadar var ki kafirlere yaptıkları işler güzel görünüyor....
Ənam Suresi, 145. Ayet:
De ki: 'Bana vahyedilenler
arasında,
leş, akıtılan kan, domuz eti -ki bu kesinlikle murdardır- ve yoldan çıkarak Allah'tan başkasının adına kesilmiş olanın dışında (bu sizin haram olduğunu ileri sürdüklerinizden) bir şey yiyene yediğinin haram olduğuna dair bir hüküm bulamıyorum. Kim çaresiz kalarak (haram kılınmış olanlardan) taşkınlık etmeden [17] ve aşırıya gitmeden yerse (bilsin ki) Allah çok bağışlayıcı, çok merhamet edicidir.'...
Ənam Suresi, 145. Ayet:
(Ey Rasûlüm) de ki: “- Bana vahyolunanlar içinde, yiyen bir kimsenin yiyeceği
arasında,
dediğiniz gibi, haram edilmiş bir şey bulmuyorum. Yalnız haram olarak şunlar var: Ölü, yahut akıtılan kan, yahut domuz eti ki, o şüphesiz bir pistir, yahut Allah’dan başkasının adına bir fısk olarak boğazlanan. Bununla beraber her kim bunlarda çaresiz kalırsa, tecavüz etmemek ve zaruret miktarını aşmamak üzere yiyebilir. Çünkü Rabbin çok bağışlayıcıdır, çok merhametlidir....
Ənam Suresi, 145. Ayet:
De ki: «Bana vahyolunanlar
arasında,
ölü, dökülen kan, pisliğin ta kendisi olan domuz eti veya Allah'tan başkasının adı anılarak açık bir günahla kesilmiş hayvandan başkasını, yiyecek bir adama haram kılınmış birşey bulmuyorum. Her kim çaresiz kalırsa, başka bir çaresizin hakkına tecavüz etmek ve zorunlu miktarı aşmamak şartıyla, bunlardan yiyebilir; çünkü Rabbin gerçekten bağışlayan ve merhamet edendir....
Ənam Suresi, 145. Ayet:
De ki: «Bana vahyolunanlar
arasında,
yiyen bir kimsenin yiyeceği içinde (sizin haram dediklerinizden böyle) haram edilmiş bir şey bulmuyorum. Yalnız gerek ölü, gerek dökülen kan, gerek domuz eti — ki bu, şübhesiz bir murdardır —, yahud Allahdan başkasının adına boğazlanmış bir fısk olmak müstesnadır. (Bunlar haramdır. Bununla beraber) kim (bunlardan bir şey'i yemiye) muztar kalırsa (kendisi gibi zaruret haalindeki bir kimseye) tecâvüz etmemek ve (zaruret mıkdarını) aşmamak üzere (yiyebilir). Çün...
Ənam Suresi, 145. Ayet:
De ki: “Bana vahyedilenler
arasında,
yiyen bir kişinin yediği herhangi bir şeyin haram edildiğine dair bir hüküm bulamıyorum. Ancak; leş veya akıtılmış kan, veya pis olan domuz eti, veya Allah'tan başkasının adına kesildiği için fısk olan hayvanların yenmesi haramdır. Kim zaruret içinde kalırsa, haddi aşmamak ve başkasının hakkına tecavüz etmemek suretiyle (yiyebilir). Şüphesiz ki Rabbin çok bağışlayan ve çok merhamet edendir. ”...
Ənam Suresi, 145. Ayet:
De ki: Bana vahyedilenler
arasında,
yiyecek olan kimse için haram edilmiş birşey görmüyorum-ancak leş, akıtılmış kan, domuz eti-ki o pisliktir-bir de Allah'a itaatten çıkarak Allah'tan başkasının adına kesilmiş hayvan müstesna. Kim başkasının hakkına tecavüz etmeden ve haddi aşmadan bunlardan yemek zorunda kalırsa, şüphesiz ki Rabbin çok bağışlayıcı, çok merhametlidir....
Əraf Suresi, 38. Ayet:
Buyurdu: "Sizden önce geçmiş cinnden ve insten topluluklar
arasında,
Nâr'a (ateşe - radyasyona - yakıcı dalga boyu ortamına) dâhil olun". . . Her topluluk dâhil oldukça, inancını paylaştığı yakınına lânet eder! Nihayet hepsi orada bir araya gelip birikince, sonrakiler öncekileri için: "Rabbimiz. . . İşte bunlar bizi saptırdılar. . . Onlara Nâr'dan (ateş - radyasyon) iki kat azap ver" derler. . . Buyurdu: "Hepsi için iki katı vardır, fakat bilmiyorsunuz. "...
Əraf Suresi, 57. Ayet:
1.
ve huve ellezî
: ve ... olan kişi odur
2.
yursilu
: gönderir
3.
er riyâha
: rüzgârları
4.
buşran
: müjdeleyici ...
Tövbə Suresi, 49. Ayet:
Ve onların
arasında,
"(Evde kalmam için) bana izin ver; beni böylesine çetin bir sınava sokma!" diyen (niceleri) vardı. Ama işte (tam da böyle bir istekte bulunmakla sınavı zaten başından kaybetmiş ve) kötülüğün ayartısına yenik düşmüş oldular; ve (bunun bir sonucu olarak da) bilin ki, cehennem, hakkı tanımaktan kaçınanların hepsini er geç kuşatacaktır....
Tövbə Suresi, 75. Ayet:
Ve onlar
arasında,
"Doğrusu, eğer Allah bize cömertliğinden (bir şeyler) bahşederse, kuşkusuz biz de hayır için harcar (sadaka verir) ve hiç kuşkusuz dürüst ve erdemli kimselerden oluruz!" diye Allaha yemin edenler var....
Tövbə Suresi, 99. Ayet:
Ama bedeviler
arasında,
Allaha ve Ahiret Gününe inanan, (Allah yolunda) harcadıklarını, kendilerini Allaha yaklaştıran ve Elçinin dualarında anılmalarını sağlayan vesileler olarak görenler de var. Bakın işte bu, (Allahın onlara) yakınlık (göstermesi) için gerçek bir vesile olacaktır; (çünkü) Allah onları rahmetiyle kuşatacaktır: gerçek şu ki, Allah çok acıyıp esirgeyen gerçek bağışlayıcıdır!...
Tövbə Suresi, 107. Ayet:
Münafıklar
arasında,
müslümanlara zarar vermek, insanları küfür batağına düşürmek, mü’minler arasına tefrika sokmak, ilk günden itibaren Allah ve Rasûlüne, Kurân’a ve sünnete, müslümanlığa ve müslüman nesillere savaş açmış olan adına, bölgeyi gözetleyerek bilgi toplamak üzere, mescidi üs haline getirenler: 'İyilikten başka bir maksadımız yoktu' diyerek yeminler ediyorlar. Allah onların kesinkes yalancı olduklarına şâhitlik eder....
Yunus Suresi, 34. Ayet:
(Resûlüm!) De ki: (Allah'a) ortak koştuklarınız
arasında,
(birini yokken) ilk defa yaratacak, arkasından onu (ölümünden sonra hayata) yeniden döndürecek biri var mı? De ki: Allah ilk defa yaratıp (ölümden sonra) onu yeniden (hayata) döndürür. O halde nasıl saptırılırsınız!...
Yunus Suresi, 34. Ayet:
Onlara: 'İlâhlığında, otoritesinde, mülkünde, tasarruflarında Allah’a ortak koştuğunuz varlıklar
arasında,
mahlûkatı yoktan var ederek aralıksız yaratmaya devam edip, öldükten sonra tekrar diriltecek olan var mı?' de. 'Allah mahlûkatı, yoktan var ediyor, aralıksız yaratmaya devam ediyor, ölümden sonra tekrar diriltecek. Nasıl da, Hak’tan bâtıla çevriliyorsunuz?' de....
Yunus Suresi, 34. Ayet:
(Resûlüm!) De ki: (Allah’a) ortak koştuklarınız
arasında,
(birini yokken) ilk defa yaratacak, arkasından onu (ölümünden sonra hayata) yeniden döndürecek biri var mı? De ki: Allah ilk defa yaratıp (ölümden sonra) onu yeniden (hayata) döndürür. O halde nasıl saptırılırsınız!...
Yunus Suresi, 34. Ayet:
De ki: «Sizin ortak koştuklarınız
arasında,
önce yaratıp (öldükten) sonra tekrar varlığa çeviren biri var mı?» De ki: «Allah mahlukatı yoktan yaratır, (öldükten) sonra çevirip yine yaratır. Artık nasıl saptırılıyorsunuz?»...
Yunus Suresi, 35. Ayet:
De ki: Allah'a ortak koştuklarınız
arasında,
hak yola rehberlik edecek birisi var mı? De ki: Hak yola ancak Allah iletir. Hak yola ileten mi kendisine uyulmaya lâyıktır, yoksa yol gösterilmedikçe kendiliğinden yol bulamayan mı? Öyleyse ne oluyor size? Nasıl bir yargıya varıyorsunuz?...
Yunus Suresi, 43. Ayet:
İnanmayanlar
arasında,
senin peygamberlik alâmetlerini müşahede edip de seni tasdik etmeyenler de var. Sen, hakikati görmek istemeyerek kör kesilenlere, üstelik basîretleri de yoksa, hak yolu gösterebilir misin?...
Hud Suresi, 78. Ayet:
1.
ve câe-hu
: ve ona geldi
2.
kavmu-hu
: onun kavmi
3.
yuhreûne
: süratle koşarak
4.
ileyhi
: ona, yanına
Yusif Suresi, 14. Ayet:
"Bu kadar insanın
arasında,
yine de o'nu kurt kapacaksa, o zaman, biz ölmüşüz demektir!" dediler....
Nəhl Suresi, 81. Ayet:
Ve yarattığı bütün öteki şeyler
arasında,
size (çeşit çeşit) gölgelikler, sığınaklar ayıran; dağlarda gizlenme, saklanma yerleri bahşeden ve sizi sıcağa (ve soğuğa) karşı koruyacak elbiseler; (karşılıklı) saldırılarınıza karşı koruyacak (savaş) giysileri (yapma imkan ve becerisini) veren (de) Allah'tır. O size bahşettiği nimeti işte böyle her yönden tam tutmaktadır ki belki O'na boyun eğer de kurtulursunuz....
Kəhf Suresi, 93. Ayet:
Sonunda iki dağ
arasında,
hemen hemen hiçbir söz anlamayan bir kavme rastladı....
Taha Suresi, 6. Ayet:
Göklerde, yerde, onların
arasında,
toprağın bağrında ne varsa O'nundur....
Həcc Suresi, 17. Ayet:
Allah’a ve Rasulü Muhammed’e iman edenler, hakka ve tevhide yönelik inançları olanlar, sözde iman edenler, yahudiliğin takipçileri, Sâbiîler, inançlarını terkedenler, hıristiyanlar, mecûsîler (ateşe tapanlar), ilâhlığında, otoritesinde, mülkünde, tasarruflarında Allah’a ortak koşanlar, işte bunlar
arasında,
Allah Kıyamet günü ayrı ayrı hesaplarını görüp hükmünü icra edecektir. Çünkü Allah açık-gizli her şeye, her an şâhittir....
Həcc Suresi, 17. Ayet:
Dogrusu, inananlar ve yahudiler, sabiiler, hiristiyanlar, mecusiler, pota tapanlar arasinda, kiyamet gunu Allah kesin hukum verecektir. Dogrusu Allah herseye sahiddir....
Həcc Suresi, 17. Ayet:
Doğrusu, inananlar ve yahudiler, sabiiler, hıristiyanlar, mecusiler, ortak koşanlar
arasında,
kıyamet günü Allah kesin hüküm verecektir. Doğrusu Allah herşeye şahiddir....
Həcc Suresi, 69. Ayet:
Allah, Kıyamet günü ihtilâf çıkarmakta olduğunuz konularda, mü’minlerle kâfirler
arasında,
haklı ile haksızı ayıran hükmünü verecektir....
Möminun Suresi, 109. Ayet:
"Bakın, kullarımın
arasında,
'Ey Rabbimiz! Biz (Sana) inandık; öyleyse, bizim günahlarımızı bağışla ve bize acı, çünkü gerçek acıyan(ımız), esirgeyen(imiz) Sensin! diyenler de vardı;...
Furqan Suresi, 48. Ayet:
1.
ve huve
: ve o
2.
ellezî
: o ki
3.
ersele
: gönderdi
4.
er riyâha
: rüzgâr(lar)
Furqan Suresi, 50. Ayet:
Andolsun, biz bunu insanlar
arasında,
düşünüp ibret alsınlar diye tekrar tekrar açıkladık. Fakat insanların çoğu nankörlükte direttiler....
Furqan Suresi, 50. Ayet:
Andolsun ki O'nu (Kurân'ı) onların
arasında,
tezekkür (hatırlayıp düşünmeleri) için açıkladık da açıkladık. . . İnsanların çoğunluğu ise hakikati inkâr ettiler....
Furqan Suresi, 50. Ayet:
Andolsun, yağmuru, ibret almaları, şükretmeleri için, insanlar
arasında,
yeryüzünün değişik bölgelerinde bölüştürdük. Ama, insanların çoğu ille de nankörlük edip diretmiştir....
Şüəra Suresi, 118. Ayet:
'Artık benimle onların
arasında,
hakkı ortaya koyanla, hakkı baskı altına alanları açığa çıkaracak kesinkes hükmünü vererek durumu açıklığa kavuştur. Beni ve beraberimdeki mü’minleri kurtar.'...
Şüəra Suresi, 148. Ayet:
«Ekinlerin, salkımları sarkmış hurmalar
arasında,
»...
Şüəra Suresi, 161. Ayet:
(161-16) 6 Kardesleri Lut, onlara: «Allah'a karsi gelmekten sakinmaz misiniz? Dogrusu ben size gonderilmis guvenilir bir elciyim. Artik Allah'tan sakinin ve bana itaat edin. Buna karsi sizden bir ucret istemiyorum; benim ecrim ancak alemlerin Rabbine aittir. Rabbinizin sizin icin yarattigi esleri birakip da, insanlar arasinda, erkeklere mi yaklasiyorsunuz? Dogrusu siz azmis bir milletsiniz» dedi....
Şüəra Suresi, 161. Ayet:
(161-166) Kardeşleri Lut, onlara: 'Allah'a karşı gelmekten sakınmaz mısınız? Doğrusu ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim. Artık Allah'tan sakının ve bana itaat edin. Buna karşı sizden bir ücret istemiyorum; benim ecrim ancak Alemlerin Rabbine aittir. Rabbinizin sizin için yarattığı eşleri bırakıp da, insanlar
arasında,
erkeklere mi yaklaşıyorsunuz? Doğrusu siz azmış bir milletsiniz' dedi....
Şüəra Suresi, 162. Ayet:
(161-16) 6 Kardesleri Lut, onlara: «Allah'a karsi gelmekten sakinmaz misiniz? Dogrusu ben size gonderilmis guvenilir bir elciyim. Artik Allah'tan sakinin ve bana itaat edin. Buna karsi sizden bir ucret istemiyorum; benim ecrim ancak alemlerin Rabbine aittir. Rabbinizin sizin icin yarattigi esleri birakip da, insanlar arasinda, erkeklere mi yaklasiyorsunuz? Dogrusu siz azmis bir milletsiniz» dedi....
Şüəra Suresi, 162. Ayet:
(161-166) Kardeşleri Lut, onlara: 'Allah'a karşı gelmekten sakınmaz mısınız? Doğrusu ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim. Artık Allah'tan sakının ve bana itaat edin. Buna karşı sizden bir ücret istemiyorum; benim ecrim ancak Alemlerin Rabbine aittir. Rabbinizin sizin için yarattığı eşleri bırakıp da, insanlar
arasında,
erkeklere mi yaklaşıyorsunuz? Doğrusu siz azmış bir milletsiniz' dedi....
Şüəra Suresi, 163. Ayet:
(161-16) 6 Kardesleri Lut, onlara: «Allah'a karsi gelmekten sakinmaz misiniz? Dogrusu ben size gonderilmis guvenilir bir elciyim. Artik Allah'tan sakinin ve bana itaat edin. Buna karsi sizden bir ucret istemiyorum; benim ecrim ancak alemlerin Rabbine aittir. Rabbinizin sizin icin yarattigi esleri birakip da, insanlar arasinda, erkeklere mi yaklasiyorsunuz? Dogrusu siz azmis bir milletsiniz» dedi....
Şüəra Suresi, 163. Ayet:
(161-166) Kardeşleri Lut, onlara: 'Allah'a karşı gelmekten sakınmaz mısınız? Doğrusu ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim. Artık Allah'tan sakının ve bana itaat edin. Buna karşı sizden bir ücret istemiyorum; benim ecrim ancak Alemlerin Rabbine aittir. Rabbinizin sizin için yarattığı eşleri bırakıp da, insanlar
arasında,
erkeklere mi yaklaşıyorsunuz? Doğrusu siz azmış bir milletsiniz' dedi....
Şüəra Suresi, 164. Ayet:
(161-16) 6 Kardesleri Lut, onlara: «Allah'a karsi gelmekten sakinmaz misiniz? Dogrusu ben size gonderilmis guvenilir bir elciyim. Artik Allah'tan sakinin ve bana itaat edin. Buna karsi sizden bir ucret istemiyorum; benim ecrim ancak alemlerin Rabbine aittir. Rabbinizin sizin icin yarattigi esleri birakip da, insanlar arasinda, erkeklere mi yaklasiyorsunuz? Dogrusu siz azmis bir milletsiniz» dedi....
Şüəra Suresi, 164. Ayet:
(161-166) Kardeşleri Lut, onlara: 'Allah'a karşı gelmekten sakınmaz mısınız? Doğrusu ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim. Artık Allah'tan sakının ve bana itaat edin. Buna karşı sizden bir ücret istemiyorum; benim ecrim ancak Alemlerin Rabbine aittir. Rabbinizin sizin için yarattığı eşleri bırakıp da, insanlar
arasında,
erkeklere mi yaklaşıyorsunuz? Doğrusu siz azmış bir milletsiniz' dedi....
Şüəra Suresi, 165. Ayet:
(161-16) 6 Kardesleri Lut, onlara: «Allah'a karsi gelmekten sakinmaz misiniz? Dogrusu ben size gonderilmis guvenilir bir elciyim. Artik Allah'tan sakinin ve bana itaat edin. Buna karsi sizden bir ucret istemiyorum; benim ecrim ancak alemlerin Rabbine aittir. Rabbinizin sizin icin yarattigi esleri birakip da, insanlar arasinda, erkeklere mi yaklasiyorsunuz? Dogrusu siz azmis bir milletsiniz» dedi....
Şüəra Suresi, 165. Ayet:
(161-166) Kardeşleri Lut, onlara: 'Allah'a karşı gelmekten sakınmaz mısınız? Doğrusu ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim. Artık Allah'tan sakının ve bana itaat edin. Buna karşı sizden bir ücret istemiyorum; benim ecrim ancak Alemlerin Rabbine aittir. Rabbinizin sizin için yarattığı eşleri bırakıp da, insanlar
arasında,
erkeklere mi yaklaşıyorsunuz? Doğrusu siz azmış bir milletsiniz' dedi....
Şüəra Suresi, 166. Ayet:
(161-16) 6 Kardesleri Lut, onlara: «Allah'a karsi gelmekten sakinmaz misiniz? Dogrusu ben size gonderilmis guvenilir bir elciyim. Artik Allah'tan sakinin ve bana itaat edin. Buna karsi sizden bir ucret istemiyorum; benim ecrim ancak alemlerin Rabbine aittir. Rabbinizin sizin icin yarattigi esleri birakip da, insanlar arasinda, erkeklere mi yaklasiyorsunuz? Dogrusu siz azmis bir milletsiniz» dedi....
Şüəra Suresi, 166. Ayet:
(161-166) Kardeşleri Lut, onlara: 'Allah'a karşı gelmekten sakınmaz mısınız? Doğrusu ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim. Artık Allah'tan sakının ve bana itaat edin. Buna karşı sizden bir ücret istemiyorum; benim ecrim ancak Alemlerin Rabbine aittir. Rabbinizin sizin için yarattığı eşleri bırakıp da, insanlar
arasında,
erkeklere mi yaklaşıyorsunuz? Doğrusu siz azmış bir milletsiniz' dedi....
Şüəra Suresi, 225. Ayet:
Onların her vadide, kelimeler ve hayaller
arasında,
amaçsız ve tutarsız, şaşkın şaşkın dolaştıklarını görmüyor musun?...
Rum Suresi, 2. Ayet:
(2-5) Rum’lar (Arab’ların bulunduğu bölgeye) pek yakın bir yerde (müşrik olan Îranlılara) mağlûb oldu; fakat onlar bu mağlûbiyetlerinden sonra, birkaç sene içinde (üç ile dokuz yıl
arasında,
Îranlılara) galib geleceklerdir. Önünde de sonunda da emir Allah’ındır; o gün mü’minler de Allah’ın yardımıyla sevinecektir. (O,) dilediğine yardım eder. Çünki O, Azîz (kudreti herşeye üstün gelen)dir, Rahîm (çok merhamet eden)dir....
Rum Suresi, 3. Ayet:
(2-5) Rum’lar (Arab’ların bulunduğu bölgeye) pek yakın bir yerde (müşrik olan Îranlılara) mağlûb oldu; fakat onlar bu mağlûbiyetlerinden sonra, birkaç sene içinde (üç ile dokuz yıl
arasında,
Îranlılara) galib geleceklerdir. Önünde de sonunda da emir Allah’ındır; o gün mü’minler de Allah’ın yardımıyla sevinecektir. (O,) dilediğine yardım eder. Çünki O, Azîz (kudreti herşeye üstün gelen)dir, Rahîm (çok merhamet eden)dir....
Rum Suresi, 4. Ayet:
(2-5) Rum’lar (Arab’ların bulunduğu bölgeye) pek yakın bir yerde (müşrik olan Îranlılara) mağlûb oldu; fakat onlar bu mağlûbiyetlerinden sonra, birkaç sene içinde (üç ile dokuz yıl
arasında,
Îranlılara) galib geleceklerdir. Önünde de sonunda da emir Allah’ındır; o gün mü’minler de Allah’ın yardımıyla sevinecektir. (O,) dilediğine yardım eder. Çünki O, Azîz (kudreti herşeye üstün gelen)dir, Rahîm (çok merhamet eden)dir....
Rum Suresi, 5. Ayet:
(2-5) Rum’lar (Arab’ların bulunduğu bölgeye) pek yakın bir yerde (müşrik olan Îranlılara) mağlûb oldu; fakat onlar bu mağlûbiyetlerinden sonra, birkaç sene içinde (üç ile dokuz yıl
arasında,
Îranlılara) galib geleceklerdir. Önünde de sonunda da emir Allah’ındır; o gün mü’minler de Allah’ın yardımıyla sevinecektir. (O,) dilediğine yardım eder. Çünki O, Azîz (kudreti herşeye üstün gelen)dir, Rahîm (çok merhamet eden)dir....
Loğman Suresi, 6. Ayet:
Insanlar arasinda, bir bilgisi olmadigi halde Allah yolundan saptirmak icin gercegi bos sozlerle degisenler ve Allah yolunu alaya alanlar vardir. Iste alcaltici azap bunlar icindir....
Loğman Suresi, 6. Ayet:
İnsanlar
arasında,
bir bilgisi olmadığı halde Allah yolundan saptırmak için gerçeği boş sözlerle değişenler ve Allah yolunu alaya alanlar vardır. İşte alçaltıcı azap bunlar içindir....
Loğman Suresi, 20. Ayet:
Göklerde, yerde ne varsa hepsini Allah’ın sizin hizmetinize verdiğini ve açıkça yahut gizlice üzerinizdeki nimetlerini tamamladığını görmediniz mi? Yine de insanlar
arasında,
hiçbir bilgisi, yol göstericisi ve aydınlatıcı bir kitabı olmadan Allah hakkında tartışıp duranlar vardır....
Əhzab Suresi, 23. Ayet:
Şuurlu ve kâmil mü’minlerin
arasında,
Allah’a verdikleri söze sadâkat gösteren nice erler, yiğitler var. Onlardan bir kısmı sözünü yerine getirmiş, büyük tehlikelere göğüs germiş, o yolda sakat kalmış, canını vermiştir. Bir kısmı da şehitliği beklemektedir. Onlar hiçbir şekilde sözlerini değiştirmemişlerdir, gerçekten onların yerini kimse dolduramaz....
Səba Suresi, 9. Ayet:
1.
e
: mı, mi
2.
fe
: o zaman, artık, hâlâ
3.
lem yerev
: görmüyorlar, görmediler
4.
ilâ
: e, a
Səba Suresi, 12. Ayet:
1.
ve
: ve
2.
allâhe
: için, ... e ait
3.
suleymâne
: Süleyman
4.
er rîha
: rüzgâr
Səba Suresi, 18. Ayet:
Ve onlarla bereketli kıldığımız ülkeler
arasında,
arka arkaya (birbirine yakın) beldeler kıldık. Ve orada seyir (yolculuk) yapılacak yollar taktir ettik. Orada geceleri ve gündüzleri emin olarak dolaşın (yolculuk yapın) (dedik)....
Səba Suresi, 18. Ayet:
Onların şehirleriyle kutladığımız şehirler
arasında,
âdeta birbirine bitişik nice şehirler halketmiştik ve o şehirlere gidip gelmeyi kolay bir hâle getirmiştik; demiştik ki: Geceleri, gündüzleri emniyet içinde gezin, dolaşın oralarda....
Səba Suresi, 18. Ayet:
Onların yurdu ile, içlerini bereketlendirdiğimiz memleketler
arasında,
kolayca görünen nice kasabalar var ettik ve bunlar arasında yürümeyi konaklara ayırdık. Oralarda geceleri, gündüzleri korkusuzca gezin dolaşın, dedik....
Səba Suresi, 18. Ayet:
Onların yurdu ile o bereketlendirdiğimiz memleketler
arasında,
kolayca görünen, birbirine yakın nice kasabalar kurdurduk. Bunlar arasında yolculuğu konaklara ayırdık, planı biz yaptık. 'Oralarda, geceleri, gündüzleri korkusuzca dolaşın' dedik....
Səba Suresi, 18. Ayet:
Onlarla, kutlu kildigimiz sehirler arasinda, karsidan karsiya gorunen kasabalar var etmis, oralari gezilecek belirli konak yerleri yapmistik, «Oralarda geceleri ve gunduzleri guven icinde gezin» demistik....
Səba Suresi, 18. Ayet:
Onlarla, kutlu kıldığımız şehirler
arasında,
karşıdan karşıya görünen kasabalar var etmiş, oraları gezilecek belirli konak yerleri yapmıştık, 'Oralarda geceleri ve gündüzleri güven içinde gezin' demiştik....
Səba Suresi, 18. Ayet:
Onların yurdu ile, içlerini bereketlendirdiğimiz memleketler
arasında,
kolayca görünen nice kasabalar var ettik ve bunlar arasında yürümeyi konaklara ayırdık. Oralarda geceleri, gündüzleri korkusuzca gezin dolaşın, dedik....
Səba Suresi, 18. Ayet:
Biz onlarla o bereket verdiğimiz memleketler
arasında,
sırt sırta şehirler meydana getirmiştik. Ve onlar da muntazam gidiş geliş düzenledik. (Onlara): Buralarda gecelerce ve gündüzlerce emniyet içinde gezip yürüyün (dedik)....
Səba Suresi, 18. Ayet:
Hem onlar(ın yurdu) ile kendilerini bereketli kıldığımız memleketler (Şam havâlisi)
arasında,
(birbirinden rahatça) görünen (mesâfelerde) şehirler meydana getirmiştik ve buralarda (kolayca gidip gelmek üzere) sefer etmeyi takdîr etmiştik. 'Oralarda geceleri ve gündüzleri emniyet içinde kimseler olarak seyâhat edin!' (demiştik.)...
Səba Suresi, 18. Ayet:
Onlarla mübarek kıldığımız kasabalar
arasında,
görünebilen kasabalar var ettik. Ve orada gezilecek belirli yerler yaptık. Orada geceleri ve gündüzleri emniyet içerisinde gezin....
Səba Suresi, 18. Ayet:
Onların yurtları ile, içine feyz ve bereketler verdiğimiz memleketler
arasında,
biri diğerinden görülebilen yakın nice şehirler meydana getirdik. Bunlar arasında gezip dolaşma imkânları takdir ettik. "Geceleri ve gündüzleri oralarda emniyet içinde gezip dolaşın. " (dedik)....
Səba Suresi, 18. Ayet:
Onlar ile bereketlendirdiğimiz şehirler
arasında,
seçkin şehirler yaptık ve güven içinde gündüz gece seyahat edin diye, aralarında gidip gelmeyi kolaylaştırdık....
Səba Suresi, 18. Ayet:
Onlarla, içinde bereketler yarattığımız kentler
arasında,
açıkça görünen kentler var ettik ve bunlar arasında yürümeyi takdir ettik: "Oralarda geceleri ve gündüzleri güven içinde yürüyün" (dedik)....
Səba Suresi, 18. Ayet:
Biz onlarla, içini bereketle doldurduğumuz kentler
arasında,
sırt sırta vermiş kasabalar oluşturduk; bunlar arasında gidiş gelişler belirledik. "Geceleri ve güdüzleri, güven içinde gezip dolaşın oralarda." dedik....
Səba Suresi, 31. Ayet:
1.
ve kâle
: ve dedi
2.
ellezîne
: onlar
3.
keferû
: inkâr ettiler
4.
len nû'mine
: asla inanmayız
Səba Suresi, 46. Ayet:
1.
kul
: de, söyle
2.
innemâ
: ancak, sadece
3.
eızu-kum
: size vaazediyorum, öğüt veriyorum
4.
bi
: ile
...
Fatir Suresi, 32. Ayet:
Sonra kitabı, Kur’ân’ı kullarımız arasından seçtiklerimize, Muhammed ümmetine, âlimlerine, imamlarına, mürşitlerine, miras olarak devrettik. Kullarımız
arasında,
helâlleri terkederek, bir kısım meşrû haklarını kullanmayarak, nefislerine zulmedenler var. Onların içinde, orta yolu, maksada ulaştıran hak yolu tutan, sâlih amellerin yanında ara sıra günah işleyenler var. Yine onların
arasında,
Allah’ın planı, iradesi dahilinde dünya ve âhiret için en hayırlı olanda, Kur’ân öğretiminde, Kur’ân ilkele...
Sad Suresi, 26. Ayet:
Ey Dâvûd, biz seni yeryüzüne hâkim ettik, artık insanlar
arasında,
adâletle hükmet ve dileğine uyma ki seni Allah yolundan saptırır; Allah yolundan sapanlaraysa şiddetli bir azap var soru gününü unuttuklarından....
Zümər Suresi, 3. Ayet:
Dikkat edin, hâlis din (mutlak sistem ve düzen) Allâh (Esmâ'sının açığa çıkması) içindir! O'nun dûnunda (tanrısal kuvveler vehmedilenleri) velîler edinenler: "Biz onlara, sadece bizi Allâh'a yaklaştırması için tapıyoruz" (derler). . . Muhakkak ki Allâh onlar
arasında,
tartışıp durdukları konuda hüküm verecektir. . . Muhakkak ki Allâh, yalancı olup, hakikati inkâr eden kimseye hidâyet etmez....
Zümər Suresi, 3. Ayet:
İyi bil ki, halis din ancak Allah’ındır. Ondan başka, kendilerine bir takım dostlar (mabutlar) edinenler de şöyle diyorlar: “- Biz onlara (putlara) ibadet etmiyoruz, ancak bizi Allah’a daha fazla yaklaştırsınlar diye yapıyoruz.” Elbette Allah, onlarla müminler
arasında,
ihtilâf edib durdukları şeyde (din hususunda) hükmünü verecektir. Muhakkak ki Allah, yalancı olan, kâfir olan kimseyi doğru yola çıkarmaz....
Zümər Suresi, 3. Ayet:
Gözünü aç, haalis dîn Allahındır. Onu bırakıb da kendilerine bir takım dostlar edinenler (derler ki:) «Biz, bunlara ancak bizi Allaha daha fazla yaklaşdırsınlar diye tapıyoruz». Şübhe yok ki Allah onlar (la mü'minler)
arasında,
ihtilâf edegeldikleri şeyler hakkında, hükmünü verecekdir. Muhakkak ki yalancı, hakıykaten kâfir olan o kimseleri Allah doğru yola iletmez. ...
Zümər Suresi, 3. Ayet:
İyi biliniz ki, din-i halis Allah'a mahsustur. Ve o kimseler ki, O'nun gayrısını velîler ittihaz ettiler, onlara ibadet etmeyiz. Ancak bizi Allah'a daha yakın yaklaştırsınlar için (ibadet ederiz derler). Şüphe yok ki, Allah onların
arasında,
onların kendisinde ihtilâfta bulunur oldukları şeyler hakkında, hükmedecektir. Muhakkak ki Allah, yalancı, nankörlüğe düşkün olan kimseyi hidayete erdirmez....
Zümər Suresi, 3. Ayet:
İyi bil ki, hâlis din yalnız Allâh'ındır. O'ndan başka veliler edinerek: "Biz bunlara, sırf bizi Allâh'a yaklaştırmaları için tapıyoruz," diyenler(e gelince): Şüphesiz ki Allâh, onlar
arasında,
ayrılığa düştükleri konuda hükmünü verecektir. Allâh, yalancı, nankör insanı doğru yola iletmez....
Zümər Suresi, 3. Ayet:
Gözünüzü açıp kendinize gelin! Arı duru din yalnız ve yalnız Allah'ındır! O'ndan başkasını veliler edinerek, "biz onlara, bizi Allah'a yaklaştırmaları dışında bir şey için kulluk etmiyoruz." diyenlere gelince, hiç kuşkusuz Allah onlar
arasında,
tartışıp durdukları konuyla ilgili hükmü verecektir. Şu bir gerçek ki, Allah, yalancı ve nankör kişiyi iyiye ve güzele kılavuzlamaz....
Zümər Suresi, 46. Ayet:
De ki: "Allah'ım! Gökleri ve yeri yaratan, gaybı (görünmeyeni) ve görüneni bilen Sensin. Kullarının
arasında,
ihtilâf etmiş oldukları şeyler hakkında hüküm verecek olan Sensin."...
Zümər Suresi, 46. Ayet:
De ki: Ey gökleri ve yeri yaratan, gizliyi de aşikârı da bilen Allah! Kullarının
arasında,
ayrılığa düştükleri şeyin hükmünü ancak sen vereceksin....
Zümər Suresi, 46. Ayet:
De ki: “- Ey gökleri ve yeri yaratan, gaybi ve hazırı bilen Allahım! Kularının
arasında,
o ayrılığa düştükleri (dine ait) şeyler hakkında sen hüküm vereceksin.”...
Zümər Suresi, 46. Ayet:
De ki: Ey gökleri ve yeri yaratan, gizliyi de aşikârı da bilen Allah! Kullarının
arasında,
ayrılığa düştükleri şeyin hükmünü ancak sen vereceksin....
Zümər Suresi, 46. Ayet:
De ki: «Ey gökleri ve yeri yaratan, görüleni ve görülmeyeni bilen Allah'ım! Kulların
arasında,
o ihtilaf edip durdukları şeyler hakkında sen hüküm vereceksin.»...
Zümər Suresi, 46. Ayet:
De ki: "Ey Allah'ım! Ey gökleri ve yeri yaratan, ey görülemeyeni ve görüleni bilen! Sen hüküm vereceksin kulların
arasında,
ihtilaf ettikleri şeyler hakkında."...
Mömin Suresi, 4. Ayet:
1.
mâ yucâdilu
: mücâdele etmez
2.
fî
: içinde, hakkında
3.
âyâti allâhi
: Allah'ın âyetleri
4.
illâ
: den başka
Fussilət Suresi, 14. Ayet:
1.
iz
: olduğu zaman
2.
câet-hum
: onlara geldi
3.
er rusulu
: resûller
4.
min
: den
Fussilət Suresi, 25. Ayet:
1.
ve kayyadnâ
: ve hazırladık, musallat ettik
2.
lehum
: onlara, onlar için
3.
kurenâe
: karinler, yakın arkadaşlar
4.
fe
<...
Fussilət Suresi, 42. Ayet:
1.
lâ ye'tî-hi
: ona gelmez
2.
el bâtilu
: bâtıl
3.
min
: den
4.
beyni yedey-hi
: onun elleri
arasında,
önünde
Şura Suresi, 14. Ayet:
1.
ve mâ teferrekû
: ve ayrılığa düşmediler, fırkalara ayrılmadılar
2.
illâ
: den başka
3.
min ba'di
: sonradan
4.
mâ câe-hum
Zuxruf Suresi, 6. Ayet:
1.
ve kem
: ve nice, ne kadar
2.
erselnâ
: biz gönderdik
3.
min nebiyyin
: nebîlerden, peygamberlerden
4.
fî el evvelîne
Duxan Suresi, 52. Ayet:
bahçeler ve pınarlar
arasında,
...
Casiyə Suresi, 17. Ayet:
Onlara, iş ve yönetime ilişkin açık seçik belgeler verdik. Onlar, kendilerine ilim geldikten sonra, aralarındaki azgınlık ve kıskançlık yüzünden ihtilafa düştüler. Hiç kuşkusuz, Rabbin, onlar
arasında,
tartışıp durdukları şeyle ilgili olarak kıyamet günü hüküm verecektir....
Əhqaf Suresi, 18. Ayet:
İşte o (ve benzerleri) cinden ve insandan kendilerinden evvel gelib geçen ümmetler
arasında,
üzerlerine (azâb) söz (ü) hak olmuş (kimseler) dir. Çünkü bunlar hüsrana uğramış olanlardır. ...
Məhəmməd Suresi, 16. Ayet:
Onların
arasında,
seni dinleyenler vardır. Fakat senin yanından çıkınca kendilerine bilgi verilmiş olanlara "Az önce ne demişti?" diye sorarlar. Bunlar, Allah'ın kalplerini mühürlediği, hevâ ve heveslerine uyan kimselerdir....
Məhəmməd Suresi, 16. Ayet:
Onların
arasında,
seni dinleyenler vardır. Fakat senin yanından çıkınca kendilerine bilgi verilmiş olanlara «Az önce ne demişti?» diye sorarlar. Bunlar, Allah'ın kalplerini mühürlediği, hevâ ve heveslerine uyan kimselerdir....
Rəhman Suresi, 44. Ayet:
1.
yetûfûne
: onlar dönüp dolaşırlar
2.
beyne-hâ
: onun
arasında,
kendisiyle
3.
ve beyne
: ve arasında
4.
hamîmin
...
Vaqiə Suresi, 29. Ayet:
Meyva yüklü muz ağaçları
arasında,
...
Vaqiə Suresi, 32. Ayet:
Ve (daha) birçok meyveler
arasında,
...
Vaqiə Suresi, 32. Ayet:
(32-33) Ve tükenmeyen, yenmesi yasaklanmıyan birçok meyveler
arasında,
...
Vaqiə Suresi, 32. Ayet:
Pek çok meyva
arasında,
...
Vaqiə Suresi, 32. Ayet:
Ve (daha) birçok meyveler
arasında,
...
Vaqiə Suresi, 32. Ayet:
(32-33) (hiçbir zaman) kesil (ib tüken) meyen, yasak da edilmeyen birçok (cinsde) meyve (ler)
arasında,
...
Vaqiə Suresi, 32. Ayet:
Bol meyveler
arasında,
...
Vaqiə Suresi, 32. Ayet:
Ve (daha) birçok meyveler
arasında,
...
Vaqiə Suresi, 33. Ayet:
(32-33) Ve tükenmeyen, yenmesi yasaklanmıyan birçok meyveler
arasında,
...
Vaqiə Suresi, 33. Ayet:
(32-33) (hiçbir zaman) kesil (ib tüken) meyen, yasak da edilmeyen birçok (cinsde) meyve (ler)
arasında,
...
Səff Suresi, 6. Ayet:
1.
ve iz
: ve olmuştu
2.
kâle
: dedi
3.
îsâ ibnu meryeme
: Meryemoğlu İsa
4.
yâ
: ey
Cümə Suresi, 2. Ayet:
Ümmîler
arasında,
kendilerinden bir resûl beas eden (görevlendiren) O'dur. Onlara, O'nun (Allah'ın) âyetlerini okur, onları tezkiye eder (nefslerini temizler), onlara Kitab'ı (Kur'ân-ı Kerim'i) ve hikmeti öğretir. Ve daha önce (Allah'a ulaşmayı dilemeden evvel) elbette onlar, sadece açık bir dalâlet içinde idiler....
Cümə Suresi, 6. Ayet:
'Ey yahudiliğin takipçileri, insanlar
arasında,
imtiyazlı olarak, yalnız kendinizin Allah’ın dostları olduğunuzu iddia ediyorsanız, sözünüzde de doğru iseniz, ölümü temenni edin.' diye ilan et....
Talaq Suresi, 12. Ayet:
Bir Allah'tır ki yaratmıştır yedi göğü ve yeryüzünü de onun misli olarak yedi kat halketmiştir; bunların
arasında,
emri, inip durmadadır. Allah'ın, şüphesiz, her şeye gücü yettiğini bilmeniz ve şüphe yok ki Allah'ın bilgisinin, gerçekten de her şeyi kavradığını, kuşattığını anlamanız için....
Təhrim Suresi, 8. Ayet:
1.
yâ eyyuhâ
: ey
2.
ellezîne âmenû
: âmenû olanlar
3.
tûbû
: tövbe edin
4.
ilâ allâhi
: Allah'a
Cin Suresi, 27. Ayet:
1.
illâ
: ancak, hariç
2.
men irtedâ
: rızaya ulaşan kimse
3.
min resûlin
: resûllerden
4.
fe
: o taktirde
Təkvir Suresi, 21. Ayet:
Orada, Arşın sahibinin nezdinde, gözde melekler
arasında,
kendisine itaat edilen, güvenilen bir elçinin dilinden size ulaşan ilâhi bir kelâmdır....
Hümeze Suresi, 8. Ayet:
(8-9) Onlar, uzun sutunlar arasinda, her yonden o atesle kapatilmislardir. *...
Hümeze Suresi, 8. Ayet:
(8-9) Onlar, uzun sütunlar
arasında,
her yönden o ateşle kapatılmışlardır....
Hümeze Suresi, 9. Ayet:
(8-9) Onlar, uzun sutunlar arasinda, her yonden o atesle kapatilmislardir. *...
Hümeze Suresi, 9. Ayet:
(8-9) Onlar, uzun sütunlar
arasında,
her yönden o ateşle kapatılmışlardır....
Səba Suresi, 18. Ayet:
Ve Biz onlarla o bereket verdiğimiz memleketler
arasında,
sırt sırta şehirler meydana getirmiştik. Ve onlara da muntazam gidiş geliş düzenledik: –Buralarda gecelerce ve gündüzlerce emniyet içinde gidin gelin!– ...
Zümər Suresi, 46. Ayet:
De ki: “Ey göklerin ve yerin yoktan yaratıcısı/parçalayıcısı, görülmeyeni, duyulmayanı, sezilmeyeni, geçmişi, geleceği ve varlıkların akıl ve duyularla gözlenenlerini bilen Allah'ım! Kulların
arasında,
çekişip durdukları o şeyler hakkında Sen hüküm vereceksin.” ...
Vaqiə Suresi, 28. Ayet:
Dikenlerinin yerini meyvelerin aldığı upuzun Sidr ağaçları
arasında,
...
Səba Suresi, 18. Ayet:
Onlarla bərəkətli etdiyimiz ölkələr
arasında,
bir-birinə yaxın şəhərlər saldıq və orada seyr (səfər) ediləcək yollar yaratdıq. Orada gecələri və gündüzləri arxayın gəzin (səfər edin, dedik)....
Vaqiə Suresi, 28. Ayet:
(Onlar) tikansız sidr ağacları
arasında,
...
Nur Suresi, 51. Ayet:
Həqiqətən, onda ki, inananları dəvət edirlər tərəfinə Allahın və Onun rəsulunun hökm etsin onların
arasında,
sözləri bu olur ki, deyirlər: «Eşitdik və itaət etdik!» Həmin onlardır nicat tapanlar! ...
Loğman Suresi, 16. Ayet:
«Ay oğlum! Əgər olarsa xardaldan olan toxumun misqalı qədər və olarsa süxurlar
arasında,
ya səmalarda, ya ərzdə, gətirəcək onu Allah. Həqiqətən, Allah Lətifdir, Xəbirdir! ...
Səba Suresi, 18. Ayet:
Etdik onların arasında və o diyarlar
arasında,
hansı ki, bərəkətli etmişdik oranı gözlər üçün zahir olan diyarlar. Və qədərində etdik orada seyr etməyi: «Seyr edin orada gecə və gündüz əminliknən!»...
Zümər Suresi, 3. Ayet:
Ə, məgər yoxmu? Xalis din Allah üçündür. Və o kəslər ki, Ondan başqasını dost götürürlər: «Biz ibadət edirik onlara ancaq ondan ötrü ki, onlar yaxınlaşdırsınlar bizi Allahın tərəfinə yaxınlıqla». Həqiqətən, Allah hökm edəcək onların
arasında,
nədə ki, ixtilaf etdilər! Həqiqətən, Allah hidayət etməz kim ki, yalançı və kafirdir....
Talaq Suresi, 12. Ayet:
Allah – Odur ki, xəlq etdi yeddi səmanı və ərzdən onların mislini. Nazil olar Onun əmri onların
arasında,
bilməniz üçün ki, Allah üzərində külli şeyin Qadirdir və həqiqətən, Allah əhatəlidir küllisi ilə şeyin elmlə!...
Nisa Suresi, 143. Ayet:
Onlar bu arada (möminlərlə kafirlər
arasında,
qəlb və ya əməldə) tərəddüddədirlər, nə (birdəfəlik) bunların tərəfindədirlər və nə də (birdəfəlik) onların. Allahın azğınlıqda boşladığı kəs üçün əsla bir yol tapa bilməzsən....
Zümər Suresi, 3. Ayet:
Bilin ki, xalis din, etiqad və itaət Allaha məxsusdur. Allahın yerinə (mələk, cin və müqəddəs insanlardan) başçı və rəbb götürənlər «biz onlara yalnız bizi Allaha daha çox yaxınlaşdırsınlar deyə ibadət edirik» (deyirlər). Həqiqətən Allah onların (və möminlərin)
arasında,
haqqında ixtilafda olduqları şey barəsində (qiyamət günü) hökm çıxaracaqdır. Əlbəttə, Allah yalançı, kafir və nankor kəsləri hidayət etməz....
Şüəra Suresi, 147. Ayet:
Bağlar və çeşmələr
arasında,
...
Vaqiə Suresi, 29. Ayet:
meyvələri (bir-biri üzərinə) düzülmüş təlh [banan] ağacları
arasında,
...
Bəqərə Suresi, 201. Ayet:
Yenə onların
arasında,
"Rəbbimiz! Bizə dünyada bir gözəllik-yaxşılıq və axirətdə də bir gözəllik-yaxşılıq bəxş et və bizi atəşin əzabından qoru!" deyənlər var....
Səba Suresi, 13. Ayet:
13) Onlar, Süleymana xüsusi qərargahlar, heykəllər/şəkillər və hovuzlar kimi çanaqlar və möhkəm dayanan qazanlar kimi hər nə istəsə düzəldirdilər. -Ey Davud ailəsi! Nemətlərin əvəzini ödəmək üçün çalışın! Amma qullarım
arasında,
verilən nemətlərin əvəzini ödəyən də çox azdır!-...
Səba Suresi, 18. Ayet:
18) Və Biz onlarla bərəkət verdiyimiz məmləkətlər
arasında,
arxaları bir-birinə [bitişik] şəhərlər meydana gətirmişdik. Və onlara da müntəzəm gediş-gəliş təşkil etdik: -Bu yerlərdə gecələr və gündüzlər əmin-amanlıq içində gedin-gəlin!-...
Zümər Suresi, 46. Ayet:
De ki: "Ey göyləri və yeri yoxdan yaradan/parçalayan, görünməyəni, eşidilməyəni, hiss edilməyəni, keçmişi, gələcəyi və ağıl və duyğularla dərk edilən varlıqları bilən Allahım! Qulların
arasında,
ixtilafa düşdükləri şeylər barədə Sən hökm verəcəksən."...