Axtarış Nəticələri
Ana Səhifə
Surələr
Məallər
Blog
Maidə Suresi, 97. Ayet:
Allah müqəddəs ev olan Kəbəni, haram ayı, həcc qurbanını və (qurbanlığın boynuna
asılan
) boyunbağları insanlar üçün bir dayaq (dolanacaq vasitəsi) etdi. Bu, Allahın göylərdə və yerdə nə varsa, hamısını bildiyini və hər şeydən xəbərdar olduğunu dərk etməyiniz üçündür....
Nəhl Suresi, 103. Ayet:
Şübhəsiz ki, Biz onların: “Ona (Quranı) ancaq bir insan öyrədir!” - dediklərini bilirik. Onların nəzərdə tutduqları şəxsin dili başqa bir dildir. Bu (Quran) isə açıq-aşkar ərəb dilindədir. (Müşriklər insanları şübhəyə salmaq məqsədilə, Quranı Peyğəmbərə xristian olan Rum əsilli Cəbra və ya Yaiş adında bir kölənin öyrətdiyini iddia edirdilər. Bu kölə, Rum olduğu üçün ərəb dilini düzgün bilmirdi. Halbuki Quranın ədəbi üslubu qarşısında ərəb ədibləri və şairləri belə heyrətlərini gizləyə bilmirdilə...
Ali-İmran Suresi, 7. Ayet:
(Ya Rəsulum!) Sənə Kitabı (Quranı) nazil edən Odur. Onun (Kitabın) bir hissəsi (Quranın əslini, əsasını təşkil edən) möhkəm (mənası aydın, hökmü bəlli), digər qismi isə mütəşabih (çətin anlaşılan, dəqiq mənası bilinməyən, məğzi bəlli olmayan) ayələrdir. Ürəklərində əyrilik (şəkk-şübhə) olanlar fitnə-fəsad salmaq və istədikləri kimi məna vermək məqsədilə mütəşabih ayələrə uyarlar (tabe olarlar). Halbuki onların yozumunu (həqiqi mənasını) Allahdan (yaxud Allahdan və elmdə qüvvətli olanlardan) başq...
Həcc Suresi, 39. Ayet:
Kendileriyle savaşılan kimselerin, zulme uğramaları nedeniyle, savaşmalarına izin verildi. Kuşkusuz Allah, onlara yardım etmeye kadirdir....
Bəqərə Suresi, 177. Ayet:
Yüzlerinizi doğu ve batı tarafına çevirmeniz (hakiki îmânı yansıtan) BİRR (ebrar kılacak davranış biçimi) değildir. Lâkin birr, kişinin, Allah'a, yevm'il âhire (Allah'a ulaşılan sonraki güne, hidayet gününe, vuslat gününe) meleklere, Kitab'a ve peygamberlere îmân etmesi ve sevdiği maldan, akrabalara (yakınlık sahiplerine) yetimlere, miskinlere (çalışamaz durumda olan ihtiyarlara), yolda kalmış yolculara, isteyen (muhtaçlara), köle ve (kurtulmaları için) esirlere vermesi ve namazı kılması, zekâtı...
Nisa Suresi, 157. Ayet:
"Biz, Allâh Rasûlü Mesih, Meryemoğlu İsa'yı katlettik" sözleri yüzünden. . . Gerçekte Onu ne katlettiler ne de haça astılar; sadece onlara öyle benzetildi (
asılan
). Onun hakkında tartışanlar bu konuda tam bir şüphe içindedirler; bu konuda kesin bilgileri yoktur, zanlarına göre konuşurlar. Kesin olan, İsa'nın katledilmediğidir!...
Nisa Suresi, 157. Ayet:
Ve: «Biz Allahın peygamberi, Meryem oğlu Mesih Îsâyı öldürdük» demeleri sebebiyle (dir ki kendilerini rahmetimizden koğduk). Halbuki onlar onu öldürmediler, onu asmadılar da. Fakat (öldürülen ve
asılan
adam) kendilerine (Îsâ) gibi gösterildi. (Zâten ve) hakıykaten (îsâ ve onun katli) hakkında kendileri de ihtilâfa düşdüler. (Bu babda) kat'i bir şek ve şübhe içindedirler. Onların buna (onun katline) âid hiç bir bilgileri yokdur. Ancak (kupkuru bir) zanna uymak (dadırlar). Onu yakıynen öldürmemişl...
Maidə Suresi, 18. Ayet:
1.
ve kâlet(i)
: ve dedi
2.
el yahûdu
: yahudiler
3.
ve en nasârâ
: ve hristiyanlar
4.
nahnu
: biz
Maidə Suresi, 97. Ayet:
Allah, Kâbe'yi hac ayını, kurbanı, kurbanlık olduğu bilinsin diye boynuna bir şey
asılan
hayvanları, insanların geçimine, düzenine sebep etti, böylece de şüphesiz olarak Allah'ın, göklerde ve yeryüzünde ne varsa hepsini bildiğini sizin de bilmenizi diledi ve Allah, şüphe yok ki her şeyi bilir....
Maidə Suresi, 97. Ayet:
Allah, Kâbe'yi, o saygıya lâyık evi, haram ayı, hac kurbanını ve (kurbanın boynuna
asılan
) gerdanlıkları (maddi ve manevi yönlerden) insanların belini doğrultmaya sebep kıldı. Bu da Allah'ın, göklerde ve yerde ne varsa hepsini bildiğini ve Allah'ın her şeyi bilici olduğunu (sizin de anlayıp) bilmeniz içindir....
Maidə Suresi, 97. Ayet:
Allah, Kâbe'yi, o saygıya lâyık evi, haram ayı, hac kurbanını ve (kurbanın boynuna
asılan
) gerdanlıkları (maddi ve manevi yönlerden) insanların belini doğrultmaya sebep kıldı. Bu da Allah'ın, göklerde ve yerde ne varsa hepsini bildiğini ve Allah'ın her şeyi bilici olduğunu (sizin de anlayıp) bilmeniz içindir....
Əraf Suresi, 189. Ayet:
1.
huve ellezî
: o ki, ... yapan odur
2.
halaka-kum
: sizi yarattı
3.
min nefsin
: bir nefsten
4.
vâhıdetin
: bir ...
Tövbə Suresi, 120. Ayet:
1.
mâ kâne
: olmaz, olmadı
2.
li ehli el medîneti
: Medine halkı için, şehir halkı için
3.
ve men
: ve kimse (ler)
4.
havle-hum...
Yunus Suresi, 19. Ayet:
İnsanlar tek bir ümmetten (İslâm fıtratı üzere yaratılma gerçeği) başka bir şey değildi, ayrılığa düştüler! (Anlatılmak istenen; varoluşun, zamansallıkla anlaşılan değil, her an geçerliliği olan olduğu. Şöyle ki: Her insanın, yaratılış olarak İslâm fıtratı üzere tek bir esasa göre meydana geldiği, anne-babasının dinini benlenince ayrılığın oluştuğuna işaret ediliyor. A. H. ) Eğer Rabbinden öne geçmiş bir söz (kullukların gereğinin yaşanması hükmü) olmasaydı, hakkında ayrılığa düştükleri konuda a...
Yusif Suresi, 18. Ayet:
Yusuf'un yalandan kana bulanmış gömleğini getirdiler. Babaları Yakub dedi ki; «Anlaşılan nefsiniz sizi kötü bir işe sürükledi, bana düşen yaman bir sabırdır, anlattıklarınız karşısında Allah'ın yardımına sığınıyorum.»...
Yusif Suresi, 28. Ayet:
Yusuf'un gömleğini arkadan yırtılmış görünce, kocası 'Anlaşılan bu sizin tuzaklarınızdan biri,' dedi. 'Siz kadınların tuzağı ise pek yaman olur....
Yusif Suresi, 30. Ayet:
Şehirdeki birtakım kadınlar «Başbakanın karısı, kölesini yatağına çağırmış; delikanlının aşkı iliklerine işlemiş; anlaşılan (gördüğümüz o ki), iyice sapıtmış» dediler....
Kəhf Suresi, 68. Ayet:
'Hem içyüzünü kavrayamadığın (ve zâhiren yanlış anlaşılan) bir şeye (bir peygamber olarak) nasıl sabredeceksin?' (dedi)....
Ənbiya Suresi, 5. Ayet:
(Kur’ân’ı kime mal edecekleri konusunda şaşırıp kaldılar, cevapları kendilerini bile tatmin etmeyip durmadan fikir değiştirdiler.) "Hayır!" dediler, "bu adğâsu ahlam: karışık karışık rüyalar." "Yok yok, böyle değil, anlaşılan onu kendisi uydurmuş!" "Hayır! bu da değil, galiba o bir şair!", "Öyleyse önceki peygamberlere verilen mûcizeler kabilinden istediğimiz mûcizeyi bize göstersin!"...
Həcc Suresi, 5. Ayet:
Ey insanlar! Eğer yeniden dirilmekten şüphede iseniz, şunu bilin ki, biz sizi topraktan, sonra nutfeden, sonra alakadan (aşılanmış yumurtadan), sonra uzuvları (önce) belirsiz, (sonra) belirlenmiş canlı et parçasından (uzuvları zamanla oluşan ceninden) yarattık ki size (kudretimizi) gösterelim. Ve dilediğimizi, belirlenmiş bir süreye kadar rahimlerde bekletiriz; sonra sizi bir bebek olarak dışarı çıkarırız. Sonra güçlü çağınıza ulaşmanız için (sizi büyütürüz). İçinizden kimi vefat eder; yine için...
Həcc Suresi, 5. Ayet:
Ey insanlar! Eğer yeniden dirilmekten şüphede iseniz, şunu bilin ki, biz sizi topraktan, sonra nutfeden, sonra alakadan (aşılanmış yumurtadan), sonra uzuvları (önce) belirsiz, (sonra) belirlenmiş canlı et parçasından (uzuvları zamanla oluşan ceninden) yarattık ki size (kudretimizi) gösterelim. Ve dilediğimizi, belirlenmiş bir süreye kadar rahimlerde bekletiriz; sonra sizi bir bebek olarak dışarı çıkarırız. Sonra güçlü çağınıza ulaşmanız için (sizi büyütürüz). İçinizden kimi vefat eder; yine için...
Həcc Suresi, 39. Ayet:
Kendileriyle savaşılanlara (müminlere), zulme uğramış olmaları sebebiyle, (savaş konusunda) izin verildi. Şüphe yok ki Allah, onlara yardıma mutlak surette kadirdir....
Həcc Suresi, 39. Ayet:
Kendileri ile savaşılan kimselere, (savaş için) izin verilmiştir. . . Zulme uğradıkları içindir bu! Muhakkak ki Allâh onları zafere ulaştırmaya Kaadir'dir....
Həcc Suresi, 39. Ayet:
Kendileriyle savaşılan (mü'minlere) zulmedilmeleri dolayısıyla (savaşa) izin verilmiştir. Şüphesiz Allah onlara yardım etmeye güç yetirir....
Həcc Suresi, 39. Ayet:
Kendileriyle savaşılanlara (müminlere), zulme uğramış olmaları sebebiyle, (savaş konusunda) izin verildi. Şüphe yok ki Allah, onlara yardıma mutlak surette kadirdir....
Həcc Suresi, 39. Ayet:
Kendileriyle savaşılan(mü'min)lere (karşı koyma) izn(i) verildi. Çünkü onlara zulmedilmiştir ve şüphesiz Allâh, onlara yardım etmeğe kâdirdir....
Möminun Suresi, 14. Ayet:
Sonra nutfeyi alaka (aşılanmış yumurta) yaptık. Peşinden, alakayı, bir parçacık et haline soktuk; bu bir parçacık eti kemiklere (iskelete) çevirdik; bu kemikleri etle kapladık. Sonra onu başka bir yaratışla insan haline getirdik. Yapıp yaratanların en güzeli olan Allah pek yücedir....
Möminun Suresi, 14. Ayet:
Sonra nutfeyi alaka (aşılanmış yumurta) yaptık. Peşinden, alakayı, bir parçacık et haline soktuk; bu bir parçacık eti kemiklere (iskelete) çevirdik; bu kemikleri etle kapladık. Sonra onu başka bir yaratışla insan haline getirdik. Yapıp-yaratanların en güzeli olan Allah pek yücedir....
Furqan Suresi, 33. Ayet:
Sana bir misal vermezler ki, Biz onun gercegini ve en iyi anlasilanini sana vermemis olalim....
Furqan Suresi, 33. Ayet:
Sana bir misal vermezler ki, Biz onun gerçeğini ve en iyi anlaşılanını sana vermemiş olalım....
Furqan Suresi, 33. Ayet:
Onlar sana bir misal getirmeye görsünler, Biz; onun gerçeğini ve en iyi anlaşılanını sana getirmişizdir....
Furqan Suresi, 33. Ayet:
Sana bir örnek getirmeye görsünler, biz onun gerçeğini ve en iyi anlaşılanını getiririz....
Şüəra Suresi, 153. Ayet:
Dediler ki: 'Anlaşılan sen büyülenmişsin....
Şüəra Suresi, 185. Ayet:
Dediler ki: 'Anlaşılan sen büyülenmişsin....
Nəml Suresi, 24. Ayet:
Ne var ki onun da halkının da Allah’ı bırakıp güneşe ibadet ettiklerini gördüm. Anlaşılan, şeytan yaptıkları bu kötü işleri kendilerine güzel göstermiş ve onları yoldan çıkarmış, bu yüzden de hak yolu bulamıyorlar....
Loğman Suresi, 18. Ayet:
Kibirli davranarak insanlara yüzünü dönme, yerde çalımlı çalımlı yürüme! Çünkü Allah kibirle k
asılan
, kendini beğenmiş, övünüp duran kimseleri asla sevmez....
Mömin Suresi, 67. Ayet:
Sizi topraktan, sonra meniden, sonra alakadan (aşılanmış yumurtadan) yaratan sonra bebek olarak çıkaran, sonra sizi güçlü kuvvetli bir çağa erişmeniz, sonra da ihtiyarlamanız -ki içinizden daha önce vefat edenler de vardır- ve belli bir vakte ulaşmanız için sizi yaşatan O'dur. Umulur ki düşünürsünüz....
Mömin Suresi, 67. Ayet:
Sizi topraktan, sonra meniden, sonra alakadan (aşılanmış yumurtadan) yaratan sonra bebek olarak çıkaran, sonra sizi güçlü kuvvetli bir çağa erişmeniz, sonra da ihtiyarlamanız -ki içinizden daha önce vefat edenler de vardır- ve belli bir vakte ulaşmanız için sizi yaşatan O'dur. Umulur ki düşünürsünüz....
Təğabun Suresi, 10. Ayet:
1.
ve ellezîne
: ve onlar
2.
keferû
: inkâr ettiler
3.
ve kezzebû
: ve yalanladılar
4.
bi âyâti-nâ
: âyetlerimizi<...
Mülk Suresi, 6. Ayet:
1.
ve li ellezîne
: ve onlar için
2.
keferû
: inkâr ettiler
3.
bi rabbi-him
: onların Rab'leri, kendi Rab'leri
4.
azâbu
Qiyamə Suresi, 38. Ayet:
Sonra bu, alaka (aşılanmış yumurta) olmuş, derken Allah onu (insan biçiminde) yaratıp şekillendirmişti....
Qiyamə Suresi, 38. Ayet:
Sonra bu, alaka (aşılanmış yumurta) olmuş, derken Allah onu (insan biçiminde) yaratıp şekillendirmişti....
Qiyamə Suresi, 38. Ayet:
Sonra alaka (rahme
asılan
embriyo) oldu da (Rabbi onu) yarattı, düzenledi....
Ələq Suresi, 1. Ayet:
(1-2) Yaratan Rabbinin adıyla oku! O, insanı bir aşılanmış yumurtadan yarattı....
Ələq Suresi, 2. Ayet:
O, insanı bir aşılanmış yumurtadan yarattı....
Ələq Suresi, 2. Ayet:
(1-2) Yaratan Rabbinin adıyla oku! O, insanı bir aşılanmış yumurtadan yarattı....
Saffat Suresi, 117. Ayet:
Her ikisine de apaçık anlaşılan bir kitabı (Tevrat'ı) verdik....
Saffat Suresi, 117. Ayet:
Her ikisine de, açık seçik, anlaşılan kitabı, Tevrat’ı verdik....
Saffat Suresi, 117. Ayet:
Her ikisine de, apacik anlasilan bir Kitap vermistik....
Saffat Suresi, 117. Ayet:
Her ikisine de, apaçık anlaşılan bir Kitap vermiştik....
Saffat Suresi, 117. Ayet:
Her ikisine de apaçık anlaşılan bir kitabı (Tevrat'ı) verdik....
Saffat Suresi, 117. Ayet:
Ve o ikisine apaçık anlaşılan kitabı verdik....
Saffat Suresi, 117. Ayet:
Onlara, apaçık anlaşılan bir Kitap vermiştik....
Saffat Suresi, 117. Ayet:
İkisine de apaçık anlaşılan Kitâb’ı (Tevrât’ı) verdik....
Saffat Suresi, 117. Ayet:
Her ikisine de apaçık anlaşılan kitab vermiştik....
Saffat Suresi, 117. Ayet:
Her ikisine de, apaçık anlaşılan bir kitap vermiştik....
Saffat Suresi, 117. Ayet:
O ikisine açıkça anlaşılan kitabı vermiştik....
Qaf Suresi, 43. Ayet:
1.
innâ
: muhakkak ki biz
2.
nahnu
: biz
3.
nuhyî
: diriltiriz, hayat veririz
4.
ve numîtu
: ve öldürürüz
Qəmər Suresi, 17. Ayet:
Həqiqətən Biz Qur'anı öyüd və ibrət olması üçün asan və anlaşılan etdik. Amma heç bir ibrət götürən varmı?...
Qəmər Suresi, 22. Ayet:
Həqiqətən Biz Qur'anı öyüd və ibrət olması üçün asan və anlaşılan etdik. Amma heç bir ibrət götürən varmı?...
Qəmər Suresi, 32. Ayet:
Həqiqətən Biz Qur'anı öyüd və ibrət olması üçün asan və anlaşılan etdik. Amma heç bir ibrət götürən varmı?...
Qəmər Suresi, 40. Ayet:
Həqiqətən Biz Qur'anı öyüd və ibrət olması üçün asan və anlaşılan etdik. Amma heç bir ibrət götürən varmı?...