Axtarış Nəticələri
Ana Səhifə
Surələr
Məallər
Blog
Bəqərə Suresi, 86. Ayet:
Onlar, dünya hayatına karşılık ahiret hayatını satan kimselerdir. Bundan dolayı onlardan azap hafifletilmeyecek ve onlara yardım da edilmeyecektir....
Nisa Suresi, 74. Ayet:
Öyleyse, ahiret hayatını dünya hayatına tercih edenler, Allah yolunda savaşsınlar. Kim, Allah yolunda savaşır da öldürülür veya galip gelirse, Biz, ona ileride büyük bir karşılık vereceğiz....
İbrahim Suresi, 3. Ayet:
Onlar, dünya hayatını ahiret hayatına tercih ederler. Allah'ın yolundan alıkoyarlar ve onda eğrilik ararlar. İşte onlar, derin bir sapkınlık içindedirler....
Qəsəs Suresi, 79. Ayet:
Karun, ziynetli bir şekilde halkının karşısına çıktı. Dünya hayatına düşkünlüğü olanlar: "Keşke bizim de Karun gibi varlığımız olsaydı! Gerçekten o, çok kısmetli biri." diye iç geçirdiler....
Bəqərə Suresi, 19. Ayet:
Yahud onların hâli, gökten boşanan yağmura tutulmuşların hâli gibidir ki, o gökte (bulutlarda) yoğun karanlıklar var, bir gök gürültüsü, bir şimşek var. Yıldırımlardan ölüm korkusu ile parmaklarını kulaklarına tıkıyorlar. Allah ilim ve kudreti ile kâfirleri kuşatandır. (Cenâb’ı Hak, Kur’an-ı Kerim karşısında bulunan kâfir ve münafıkların hâlini beyan etmek üzere, ikinci bir temsil yapmıştır. Böylece âyeti kerimede münâfıkların hâli, karanlık bir gecede gök gürültülü ve şimşekli bir yağmura tutul...
Bəqərə Suresi, 39. Ayet:
Vellezîne keferû ve kezzebû bi âyâtinâ ulâike ashâbun nâr(nârı), hum fîhâ hâlidûn(hâlidûne)....
Bəqərə Suresi, 86. Ayet:
Bunlar ahireti dünya hayatına satmış kimselerdir. Onun için bunlardan azâb hafifletilmez ve kendilerine yardım da edilmez....
Bəqərə Suresi, 86. Ayet:
Bunlar Ahıreti dünya hayatına satmış kimselerdir, onun için bunlardan azab hafiflendirilmez ve kendilerine bir yardım da olunmaz...
Bəqərə Suresi, 86. Ayet:
Bunlar, ahireti dünya hayatına satmış kimselerdir. Onun için bunlardan azap hafifletilmez ve kendilerine bir yardım da yapılmaz....
Bəqərə Suresi, 86. Ayet:
Bunlar ahireti, dünya hayatına satmış kimselerdir. Onun için bunlardan azap hafifletilmez ve kendilerine bir yerden yardım da gelmez....
Bəqərə Suresi, 96. Ayet:
Andolsun ki, onları, insanların hayata en düşkünü olarak bulacaksın. İlâhlığında, otoritesinde, mülkünde, tasarruflarında Allah’a ortak koşan, âhiret hayatını, hesap ve cezayı inkâr eden müşriklerden bile dünya hayatına daha düşkündürler. Onların her biri bin sene ömür sürmeyi arzular. Halbuki uzun yaşamak, onları cezadan kurtarıp uzaklaştıracak değildir. Allah onların işlediği amelleri biliyor, görüyor....
Bəqərə Suresi, 96. Ayet:
And olsun ki, onları (dünya) hayatına karşı diğer insanlardan ve (hattâ) Allah'a ortak koşanlardan daha düşkün ve hırslı bulursun! (O kadar ki) onlardan her biri kendisine bin yıl ömür verilmesini ister. Halbuki bu uzun ömür ile yaşama onu azâbdan uzaklaştırıcı değildir. Allah işleyegeldiğiniz şeyleri görüp bilendir.....
Bəqərə Suresi, 96. Ayet:
İnsanlar içinde dünya hayatına en hırslı olanların onlar olduğunu görürsün. Hatta bu hırsta müşriklerden bile daha ileridirler. Onlardan her biri bin yıl yaşamak ister. Fakat uzun ömür onu cezadan uzaklaştıracak değildir. Allah, onların bütün yaptıklarını görür....
Bəqərə Suresi, 151. Ayet:
Kemâ erselnâ fîkum resûlen minkum yetlû aleykum âyâtinâ ve yuzekkîkum ve yuallimukumul kitâbe vel hikmete ve yuallimukum mâ lem tekûnû ta’lemûn(ta’lemûne)....
Bəqərə Suresi, 204. Ayet:
İnsanlardan öylesi de vardır ki, dünya hayatına ilişkin sözleri senin hoşuna gider. Bir de kalbindekine (Sözünün özüne uyduğuna) Allah’ı şahit tutar. Hâlbuki o, düşmanlıkta en amansız olandır....
Bəqərə Suresi, 204. Ayet:
İnsanlardan öylesi vardır ki, dünya hayatına ilişkin sözleri senin hoşuna gider ve kalbindekine rağmen Allah'ı şahid getirir; oysa o azılı bir düşmandır....
Bəqərə Suresi, 204. Ayet:
İnsanlardan bir kısmı vardır ki, onun bu dünya hayatına ait fasih sözü hoşuna gider ve sözü, kalbinde olana uygundur, diye yemin ederek Allah’ı şahid tutar. Halbuki o, düşmanların en şiddetlisidir....
Bəqərə Suresi, 204. Ayet:
(204-20) 5 Dunya hayatina dair konusmasi senin hosuna giden, pek azili dusman iken, kalbinde olana Allah'i sahid tutan, isbasina gecince, yeryuzunde bozgunculuk yapmaga, ekin ve nesli yok etmege cabalayan insanlar vardir. Allah bozgunculugu sevmez....
Bəqərə Suresi, 204. Ayet:
(204-205) Dünya hayatına dair konuşması senin hoşuna giden, pek azılı düşman iken, kalbinde olana Allah'ı şahid tutan, işbaşına geçince, yeryüzünde bozgunculuk yapmaya, ekin ve nesli yok etmeğe çabalayan insanlar vardır. Allah bozgunculuğu sevmez....
Bəqərə Suresi, 204. Ayet:
İnsanlardan öylesi vardır ki, dünya hayatına ilişkin sözleri senin hoşuna gider ve kalbindekine rağmen Tanrı'yı şahit getirir. Oysa o azılı bir düşmandır....
Bəqərə Suresi, 204. Ayet:
Ve insanlardan öylesi vardır ki, dünya hayâtına dâir sözü (senin) hoşuna gider.(Sözlerinin kendi) kalbinde olana (muvâfık olduğuna) da Allah’ı şâhid tutar; hâlbuki o, düşmanların en şiddetlisidir....
Bəqərə Suresi, 204. Ayet:
İnsanlardan öylesi vardır ki; dünya hayatına dair sözü senin hoşuna gider. Ve Allah'ı kalbinde olana şahid tutar. Halbuki o, düşmanların en yamanıdır....
Bəqərə Suresi, 204. Ayet:
İnsanlardan dünya hayatına dair konuşması senin hoşuna giden, pek azılı bir düşman iken, kalbinde olana Allah’ı şahit tutan,...
Bəqərə Suresi, 204. Ayet:
İnsanlardan öylesi vardır ki dünya hayatına dair sözleri senin hoşuna gider. Üstelik sözünün özüne uyduğuna Allah’ı da şahit gösterir. Halbuki gerçekte o, düşmanların en yamanıdır....
Bəqərə Suresi, 204. Ayet:
İnsanlardan öylesi var ki, dünyâ hayâtına dair sözü, senin hoşuna gider. Kalbinde olan (samimi düşüncelerini söylediğin)e Allâh'ı şâhid tutar. Oysa o, hasımların en yamanıdır....
Bəqərə Suresi, 204. Ayet:
insanlardan öylesi de vardır ki, dünya hayatına ilişkin sözleri senin hoşuna gider ve kalbindekine rağmen Allah'ı şahid getirir; oysa o azılı bir düşmandır....
Bəqərə Suresi, 204. Ayet:
İnsanlardan öylesi vardır ki, dünya hayatına dair konuşması senin hoşuna gider. Üstelik kalbindekine Allah'ı şahit tutar. Oysa düşmanlıkta o pek yamandır!...
Bəqərə Suresi, 204. Ayet:
İnsanlardan öylesi vardır ki, onun dünya hayatına ilişkin sözü senin hoşuna gider ve o, kalbindekine Allah'ı tanık tutar. Oysa ki o, düşmanların en yamanıdır....
Bəqərə Suresi, 205. Ayet:
(204-20) 5 Dunya hayatina dair konusmasi senin hosuna giden, pek azili dusman iken, kalbinde olana Allah'i sahid tutan, isbasina gecince, yeryuzunde bozgunculuk yapmaga, ekin ve nesli yok etmege cabalayan insanlar vardir. Allah bozgunculugu sevmez....
Bəqərə Suresi, 205. Ayet:
(204-205) Dünya hayatına dair konuşması senin hoşuna giden, pek azılı düşman iken, kalbinde olana Allah'ı şahid tutan, işbaşına geçince, yeryüzünde bozgunculuk yapmaya, ekin ve nesli yok etmeğe çabalayan insanlar vardır. Allah bozgunculuğu sevmez....
Ali-İmran Suresi, 11. Ayet:
Ke de’bi âli fir’avne, vellezîne min kablihim kezzebû bi âyâtinâ, fe ehazehumullâhu bi zunûbihim vallâhu şedîdul ıkâb(ıkâbi). ...
Ali-İmran Suresi, 55. Ayet:
Hani Allah şöyle buyurmuştu: “Ey İsa! Şüphesiz, senin hayatına ben son vereceğim. Seni kendime yükselteceğim. Seni inkâr edenlerden kurtararak temizleyeceğim ve sana uyanları kıyamete kadar küfre sapanların üstünde tutacağım. Sonra dönüşünüz yalnızca banadır. Ayrılığa düştüğünüz şeyler hakkında aranızda ben hükmedeceğim.”...
Ali-İmran Suresi, 55. Ayet:
Hani Allah, İsa'ya demişti ki: "Ey İsa, doğrusu senin hayatına Ben son vereceğim, seni Kendime yükselteceğim, seni inkâr edenlerden temizleyeceğim ve sana uyanları kıyamete kadar inkâra sapanların üstüne geçireceğim. Sonra dönüşünüz yalnızca Banadır, hakkında anlaşmazlığa düştüğünüz şeyde aranızda Ben hükmedeceğim."...
Ali-İmran Suresi, 55. Ayet:
ALLAH İsa'ya şöyle demişti: 'Senin dünyadaki hayatına son vereceğim ve kendime yükselteceğim. Seni inkar edenlerden kurtaracağım ve sana uyanları Diriliş Gününe kadar inkar edenlerin üzerinde tutacağım. Sonra, dönüşünüz banadır ve anlaşmazlığa düştüğünüz konularda aranızda ben hüküm vereceğim.'...
Ali-İmran Suresi, 55. Ayet:
Hani Tanrı, İsa'ya demişti ki : "Ey İsa, doğrusu senin hayatına ben son vereceğim, seni kendime yükselteceğim, seni küfredenlerden temizleyeceğim ve sana uyanları kıyamete kadar küfredenlerin üstüne geçireceğim. Sonra dönüşünüz yalnızca banadır, hakkında anlaşmazlığa düştüğünüz şeyde aranızda ben hükmedeceğim"....
Ali-İmran Suresi, 55. Ayet:
Hani Allah, İsa'ya demişti ki: «Ey İsa, doğrusu senin hayatına Ben son vereceğim, seni kendime yükselteceğim, seni küfredenlerden temizleyeceğim ve sana uyanları kıyamete kadar küfre sapanların üstüne geçireceğim. Sonra dönüşünüz yalnızca Bana'dır, hakkında anlaşmazlığa düştüğünüz şeyde aranızda Ben hükmedeceğim.»...
Nisa Suresi, 56. Ayet:
İnnellezîne keferû bi âyâtinâ sevfe nuslîhim nâra(nâran). Kullemâ nadicet culûduhum beddelnâhum culûden gayrahâ li yezûkûl azâb(azâbe). İnnallâhe kâne azîzen hakîmâ(hakîmen)....
Nisa Suresi, 74. Ayet:
Öyleyse, dünya hayatına karşılık ahireti satın alanlar, Allah yolunda savaşsınlar; kim Allah yolunda savaşırken, öldürülür ya da galip gelirse ona büyük bir ecir vereceğiz....
Nisa Suresi, 74. Ayet:
O halde seferber olun da o geçici dünya hayatını Âhıretin ebedî hayatına satacak olanlar çarpışsın, her kim Allah yolunda çarpışır da katlolunur veya galib gelirse iki surette de biz ona yarın pek büyük bir ecir vereceğiz...
Nisa Suresi, 74. Ayet:
Öyleyse, dünya hayatına karşılık ahireti satın alanlar, Tanrı yolunda savaşsınlar; kim Tanrı yolunda savaşırken, öldürülür ya da galip gelirse ona büyük bir ecir vereceğiz....
Nisa Suresi, 74. Ayet:
O halde, dünya hayatına değil, âhirete talip ve müşteri olanlar Allah yolunda savaşsınlar. Kim Allah yolunda savaşa girer de öldürülüp şehid olur veya galip gelir gazi olursa, her iki halde de biz ona yarın pek büyük mükâfat vereceğiz....
Nisa Suresi, 74. Ayet:
Öyleyse, dünya hayatına karşılık ahireti satın alanlar, Allah yolunda savaşsınlar; kim Allah yolunda savaşırken, öldürülür ya da galip gelirse ona büyük bir ecir vereceğiz....
Nisa Suresi, 97. Ayet:
Melekler kendi nefislerine zulmedenlerin hayatına son verecekleri zaman derler ki: "Nerde idiniz?" Onlar: "Biz, yeryüzünde zayıf bırakılmışlar (müstaz'aflar) idik." derler. (Melekler de:) "Hicret etmeniz için Allah'ın arzı geniş değil miydi?" derler. İşte onların barınma yeri cehennemdir. Ne kötü yataktır o?...
Nisa Suresi, 97. Ayet:
Melekler kendi nefislerine zulmedenlerin hayatına son vercekleri zaman derler ki: "Nerde idiniz?" Onlar : "Biz , yeryüzünde zayıf bırakılmışlar (müstaz'aflar) idik". derler. (Melekler de:) "Hicret etmeniz içini Tanrı'nın arzı geniş değil miydi?"derler. İşte onların barınma yeri cehennemdir. Ne kötü yataktır o?...
Nisa Suresi, 97. Ayet:
Melekler kendi kendilerine zulmedenlerin hayatına son verecekleri zaman, derler ki: «Neyde idiniz?» Onlar: «Biz, yeryüzünde zayıf bırakılmışlar (müstaz'aflar) idik.» derler. (Melekler de:) «Onda hicret etmeniz için Allah'ın arzı geniş değil miydi?» derler. İşte onların barınma yerleri cehennemdir. Ne kötü yataktır o....
Nisa Suresi, 155. Ayet:
Bunun üzerine misaklarını nakzetmeleri ve Allahın âyâtına küfürleri ve Enbiyayı nâhak yere katilleri ve «kalblerimiz gılıflı» demeleri sebebiyle -ki doğrusu Allah o kalblerin üzerini küfürlerile tab'etmiştir- de onun için iymana gelmezler meğer ki pek az...
Maidə Suresi, 10. Ayet:
Vellezîne keferû ve kezzebû bi âyâtinâ ulâike ashâbul cehîm(cehîmî)....
Maidə Suresi, 86. Ayet:
Vellezîne keferû ve kezzebû bi âyâtinâ ulâike ashâbul cahîm(cahîmi)....
Ənam Suresi, 39. Ayet:
Vellezîne kezzebû bi âyâtinâ summun ve bukmun fîz zulumât(zulumâti), men yeşâillâhu yudlilhu, ve men yeşe’ yec’alhu alâ sırâtın mustakîm(mustakîmin)....
Ənam Suresi, 49. Ayet:
Vellezîne kezzebû bi âyâtinâ yemessuhumul azâbu bimâ kânû yefsukûn(yefsukûne)....
Ənam Suresi, 54. Ayet:
Ve izâ câekellezîne yu’minûne bi âyâtinâ fe kul selâmun aleykum ketebe rabbukum alâ nefsihir rahmete ennehu men amile minkum sûen bi cehâletin summe tâbe min ba’dihî ve asleha fe ennehu gafûrun rahîm(rahîmun)....
Ənam Suresi, 61. Ayet:
O, kulları üzerinde kahredici (kahhar) olandır. Size koruyucular gönderiyor. Sonunda sizden birinize ölüm gelip çattığı zaman, elçilerimiz onun 'hayatına son verirler.' Onlar (bu işte, ne eksik ne fazla) kusur etmezler....
Ənam Suresi, 61. Ayet:
O, kulları üzerinde kahhar olandır. Size koruyucular gönderiyor. Sonunda sizden birine ölüm gelip çattığı zaman, elçilerimiz onun 'hayatına son verirler'. Onlar (bu işte ne eksik, ne fazla) kusur etmezler....
Ənam Suresi, 61. Ayet:
O, kulları üzerinde kahredici (kahhar) olandır. Size koruyucular gönderiyor. Sonunda sizden birinize ölüm gelip çattığı zaman, elçilerimiz onun 'hayatına son verirler'. Onlar (bu işte, ne eksik ne fazla) kusur etmezler....
Ənam Suresi, 68. Ayet:
Ve izâ reeytellezîne yahûdûne fî âyâtinâ fe a’rıd anhum hattâ yahûdû fî hadîsin gayrih(gayrihî), ve immâ yunsiyennekeş şeytânu fe lâ tak’ud ba’dez zikrâ meal kavmiz zâlimîn(zâlimîne)....
Ənam Suresi, 70. Ayet:
Dinlerini oyun eğlenceye alanları ve dünya hayatına aldananları bırak. Sen bununla (Kuran'la) hatırlat ki, bir kişi kazandığının felaketli sonucunu çekmesin. Onun ALLAH'tan başka bir Sahibi ve Şefaatçisi yoktur. Her türlü fidyeyi verse bile kendisinden kabul edilmez. Bunlar, kazandıklarından dolayı felaketli sonuca uğrayanlarlardır; inkarları yüzünden kaynar sudan bir içkiyi ve acı verici bir azabı hakketmişlerdir...
Ənam Suresi, 70. Ayet:
Dinlerini oyun- eğlence konusu yapan ve dünya hayatına aldanan kimseleri bırak da Kur'an aracılığı ile şunu hatırlat ki, eğri davranışlarının, günahlarının tutsağı olan kimse ne Allah dışında bir yardım edici ve ne de bir aracı bulabilir. Eğer o bütün varını fidye olarak ortaya koysa kabul edilmez....
Ənam Suresi, 70. Ayet:
Dinlerini oyun ve eğlence edinen, dünya hayatına aldanmış kimseleri bırak. Fakat sen Kur'ân ile öğüt ver ki, kimse kazandığı günahlarla helâke sürüklenmesin. O zaman kişinin Allah'tan başka ne bir dostu olur, ne bir şefaatçisi. Her türlü fidyeyi verse de yine kabul edilmez. İşte onlar, kazandıkları günahlarla helâke düşmüş olanlardır. İnkâr edip durmaları yüzünden onlara kaynar sudan bir içecek ve acı bir azap vardır....
Ənam Suresi, 84. Ayet:
Biz İbrâhim’e İshak’ı ve Yâkub’u ihsan ettik. Hepsini de doğru yola ilettik. Nitekim daha önce Nûh’u ve onun soyundan Dâvûd’u, Süleyman’ı, Eyyûb’u, Yûsuf’u, Mûsâ’yı ve Hârûn’u da doğru yola iletmiştik. Biz iyiliği, iyi niyetleri, dinin, ahlâkın ve kamu vicdanının emirlerini, devamlı davranışlarına, ilişkilerine, görevlerine, hayatına yansıtan, samimiyetle ibadet eden, aktif olarak iyiliğe, iyi uygulamaya, iyileştirmeye örnek olan, işlerinde mükemmellik, dürüstlük ve başarı için dikkat harcayan, ...
Ənam Suresi, 150. Ayet:
Kul helumme şuhedâekumullezîne yeşhedûne ennallâhe harreme hâzâ, fe in şehidû fe lâ teşhed meahum, ve lâ tettebi’ ehvâellezîne kezzebû bi âyâtinâ vellezîne lâ yu’minûne bil âhireti ve hum bi rabbihim ya’dilûn(ya’dilûne)....
Ənam Suresi, 151. Ayet:
De ki: "Gelin, Allahın (gerçekten) neyi yasakladığını size anlatayım: Ondan başka şeylere asla ilahlık yakıştırmayın; anne babanıza iyilik yapın (ve onlara karşı saygısızlıkta bulunmayın); ve çocuklarınızı yoksulluk korkusuyla öldürmeyin; (çünkü) sizin de onların da rızıklarını sağlayacak olan biziz; açık veya gizli hiçbir utanç verici fiil işlemeyin; ve adalet(i ifa etmek) dışında Allahın kutsal saydığı insan hayatına kıymayın: Allah bunu size emretti ki aklınızı kullanabilesiniz;...
Ənam Suresi, 157. Ayet:
Ev tekûlû lev ennâ unzile aleynel kitâbu le kunnâ ehdâ minhum, fe kad câekum beyyinetun min rabbikum ve huden ve rahmeh(rahmetun), fe men azlemu mimmen kezzebe bi âyâtillâhi ve sadefe anhâ, se neczîllezîne yasdifûne an âyâtinâ sûel azâbi bimâ kânû yasdifûn(yasdifûne). ...
Əraf Suresi, 9. Ayet:
Ve men haffet mevâzînuhu fe ulâikellezîne hasirû enfusehum bimâ kânû biâyâtinâ yazlimûn(yazlimûne)....
Əraf Suresi, 36. Ayet:
Vellezîne kezzebû bi âyâtinâ vestekberû anhâ ulâike ashabun nâr(nâri), hum fîhâ hâlidûn(hâlidûne). ...
Əraf Suresi, 40. Ayet:
İnnellezîne kezzebû bi âyâtinâ vestekberû anhâ lâ tufettehu lehum ebvâbus semâi ve lâ yedhulûnel cennete hattâ yelicel cemelu fî semmil hiyât(hiyâti) ve kezâlike neczîl mucrimîn(mucrimîne). ...
Əraf Suresi, 50. Ayet:
(50-51) Cehennemlikler cennetliklere, «Bize biraz su veya Allah'in size verdigi riziktan gonderin» diye sesenirler, onlar da, «Dogrusu Allah dinlerini alay ve eglenceye alan, dunya hayatina aldanan inkarcilara ikisini de haram etmistir» derler. Bugunle karsilacaklarini unuttuklari, ayetlerimizi bile bile inkar ettikleri gibi biz de onlari unutuyoruz....
Əraf Suresi, 50. Ayet:
(50-51) Cehennemlikler cennetliklere, 'Bize biraz su veya Allah'ın size verdiği rızıktan gönderin' diye seslenirler, onlar da, 'Doğrusu Allah dinlerini alay ve eğlenceye alan, dünya hayatına aldanan inkarcılara ikisini de haram etmiştir' derler. Bugünle karşılaşacaklarını unuttukları, ayetlerimizi bile bile inkar ettikleri gibi biz de onları unutuyoruz....
Əraf Suresi, 51. Ayet:
Ellezînettehazû dînehum lehven ve leiben ve garrethumul hayâtud dunyâ, felyevme nensâhum kemâ nesû likâe yevmihim hâzâ ve mâ kânû bi âyâtinâ yechadûn(yechadûne)....
Əraf Suresi, 51. Ayet:
Onlar, Din anlayışlarını (hakikat ve sistem - Sünnetullah ilmini) eğlence ve oyuna çevirmiş, (sefil) dünya hayatına aldanmış kimselerdir. . . Onlar bugünlerine kavuşacaklarını unuttukları gibi; delillerimizi nasıl bile bile inkâr ediyorlardıysa; biz de bugün onları unuturuz!...
Əraf Suresi, 51. Ayet:
(50-51) Cehennemlikler cennetliklere, «Bize biraz su veya Allah'in size verdigi riziktan gonderin» diye sesenirler, onlar da, «Dogrusu Allah dinlerini alay ve eglenceye alan, dunya hayatina aldanan inkarcilara ikisini de haram etmistir» derler. Bugunle karsilacaklarini unuttuklari, ayetlerimizi bile bile inkar ettikleri gibi biz de onlari unutuyoruz....
Əraf Suresi, 51. Ayet:
(50-51) Cehennemlikler cennetliklere, 'Bize biraz su veya Allah'ın size verdiği rızıktan gönderin' diye seslenirler, onlar da, 'Doğrusu Allah dinlerini alay ve eğlenceye alan, dünya hayatına aldanan inkarcılara ikisini de haram etmiştir' derler. Bugünle karşılaşacaklarını unuttukları, ayetlerimizi bile bile inkar ettikleri gibi biz de onları unutuyoruz....
Əraf Suresi, 51. Ayet:
o kimseler ki, dünya hayatına kapılıp eğlenceyi ve geçici zevkleri dinleri haline getirmişlerdi." diye karşılık verecekler. (Ve Allah:) "Onlar bu (Hesap) gününün gelip çatacağını nasıl gözardı edip unuttular ve ayetlerimizi nasıl inkar ettilerse biz de bugün onları öyle gözardı edeceğiz" diyecek,...
Əraf Suresi, 51. Ayet:
O kâfirler ki, dinlerini eğlence ve oyun edinmişler, dünya hayatına aldanıp gitmişlerdi. Onlar bugüne kavuşmayı nasıl unuttular ve âyetlerimizi inkâr ettilerse, bugün de Biz onları unuturuz....
Əraf Suresi, 64. Ayet:
Fe kezzebûhu fe enceynâhu vellezîne meahu fil fulki ve agraknellezîne kezzebû bi âyâtinâ, innehum kânû kavmen amîn(amîne)....
Əraf Suresi, 72. Ayet:
Fe enceynâhu vellezîne meahu bi rahmetin minnâ ve kata'nâ dâbirellezîne kezzebû bi âyâtinâ ve mâ kânû mu'minîn(mu'minîne)....
Əraf Suresi, 103. Ayet:
Summe beasnâ min ba’dihim mûsâ bi âyâtinâ ilâ fir’avne ve melâihi fe zalemû bihâ, fanzur keyfe kâne âkıbetul mufsidîn(mufsidîne)....
Əraf Suresi, 136. Ayet:
Fentekamnâ minhum fe agraknâhum fîl yemmi biennehum kezzebû bi âyâtinâ ve kânû anhâ gâfilîn(gâfilîne)....
Əraf Suresi, 146. Ayet:
Se asrifu an âyâtiyellezîne yetekebberûne fîl ardı bi gayril hakkı ve in yerev kulle âyetin lâ yu’minu bihâ ve in yerev sebîler ruşdi lâ yettehızûhu sebîlen ve in yerev sebilel gayyi yettehızûhu sebîl(sebîlen), zâlike bi ennehum kezzebû bi âyâtinâ ve kânû anhâ gâfilîn(gâfilîne)....
Əraf Suresi, 147. Ayet:
Vellezîne kezzebû bi âyâtinâ ve likâil âhirati habitat a’mâluhum, hel yuczevne illâ mâ kânû ya’melûn(ya’melûne)....
Əraf Suresi, 156. Ayet:
Vektub lenâ fî hâzihid dunyâ haseneten ve fîl âhıreti innâ hudnâ ileyk(ileyke), kâle azâbî usîbu bihî men eşâu ve rahmetî vesiat kulle şey’(şey’in), fe se ektubuhâ lillezîne yettekûne ve yu’tûnez zekâte vellezîne hum bi âyâtinâ yu’minûn(yu’minûne)....
Əraf Suresi, 175. Ayet:
Vetlu aleyhim nebeellezî âteynâhu âyâtinâ fenseleha minhâ fe etbeahuş şeytânu fe kâne minel gâvîn(gâvîne)....
Əraf Suresi, 176. Ayet:
Ve lev şi’nâ le refa’nâhu bihâ ve lâkinnehû ahlede ilel ardı vettebea hevâh(hevâhu), fe meseluhu ke meselil kelb(kelbi), in tahmil aleyhi yelhes ev tetrukhu yelhes, zâlike meselul kavmillezîne kezzebû bi âyâtinâ, faksusîl kasasa leallehum yetefekkerûn(yetefekkerûne)....
Əraf Suresi, 177. Ayet:
Sâe meselennil kavmullezîne kezzebû bi âyatinâ ve enfusehum kânû yazlimûn(yazlimûne)....
Əraf Suresi, 182. Ayet:
Vellezîne kezzebû bi âyâtinâ se nestedricuhum min haysu lâ ya’lemûn(ya’lemûne). ...
Tövbə Suresi, 38. Ayet:
1.
yâ eyyuhâ
: ey
2.
ellezîne âmenû
: âmenû olanlar, ölmeden evvel Allah'a ulaşmayı dileyenler
3.
mâ
: ne oldu
4.
lekum
Tövbə Suresi, 38. Ayet:
Ey âmenû olanlar (ölmeden evvel Allah'a ulaşmaya inananlar)! Size ne oldu? Size, “Allah'ın yolunda cihada çıkın (nefsinizle cihad ederek, ruhunuzu Allah'a ulaştırın) (düşmanlarınızla, kâfirlerle cihad edin).” denildiği zaman, siz (bulunduğunuz) yere meyledip kaldınız (ruhunuz Allah'a doğru yola çıkmadı) (İslâm ordusu içinde savaşa katılmadınız). Ahiretten (ruhunuzu Allah'a ulaştırmaktan) (vazgeçip) dünya hayatına mı razı oldunuz? Dünya hayatının metaı (malı, faydası), ahiretten (ruhu Allah'a ula...
Tövbə Suresi, 38. Ayet:
Ey iman edenler. . . Size ne oldu ki: "Allâh yolunda savaşa çıkın" denildiğinde ağırlaşıp arza çakıldınız! Sonsuz gelecek yaşam karşılığında dünya hayatına mı razı oldunuz? (Oysa) dünya hayatının nimetleri gelecek yaşamdakilere göre, hiç mesabesindedir!...
Tövbə Suresi, 38. Ayet:
Ey iman edenler, nerde kaldı müslümanlığınız! Niçin Allah’ın emrinden uzak durarak : 'Allah yolunda, İslâm uğrunda koşarak seferber olun' denilince yerinizde yurdunuzda çakılıp kaldınız, ağırlaştınız. Yoksa âhiretten, ebedî yurttan vazgeçip dünya hayatına mı razı oldunuz? Dünya hayatının zevki, âhiret hayatının, ebedî yurttaki hayatın yanında lafı edilmeyecek bir değerdedir.'...
Tövbə Suresi, 38. Ayet:
Ey iman edenler! Size ne oldu ki 'Allah yolunda savaşa çıkın' denildiği zaman yere çakılıp kaldınız. Ahiretin yerine dünya hayatına mı razı oldunuz? Oysa dünya hayatının geçimliği ahirete göre çok azdır....
Tövbə Suresi, 38. Ayet:
Ey iman edenler, ne oldu ki size, Allah yolunda savaşa kuşanın denildiği zaman, yer(iniz)de ağırlaşıp kaldınız? Ahiretten (cayıp) dünya hayatına mı razı oldunuz? Ama ahirettekine (göre), bu dünya hayatının yararı pek azdır....
Tövbə Suresi, 38. Ayet:
Ey iman edenler! Size ne oldu ki, size: “- Allah yolunda topluca savaşa çıkın, seferber olun.” dendiği zaman, yere ve meskenlerinize meyledip ağırlaştınız? Yoksa âhiretten vazgeçip dünya hayatına mı razı oldunuz? Fakat âhiretin yanında, dünya hayatının zevk ve faydası pek az bir şeydir....
Tövbə Suresi, 38. Ayet:
Ey imân edenler! Size ne oldu ki, «Allah yolunda seferber olun !» denildiği zaman (bulunduğunuz) yerde ağırlaşıp kalıyorsunuz ?! Yoksa Âhiretten (yüzçevirip) Dünya hayatına mı razı oldunuz ? Dünya hayatının yarar ve geçimliği Âhiret'e oranla pek azdır....
Tövbə Suresi, 38. Ayet:
Ey inananlar, size ne oldu ki, 'ALLAH yolunda harekete geçin,' dendiği zaman yere çakılıp kaldınız? Ahiret yerine bu dünya hayatına mı razı oldunuz? Dünya hayatının nimetleri ahiret hayatına oranla pek azdır....
Tövbə Suresi, 38. Ayet:
Ey iman edenler, size ne oldu ki, size: «Allah yolunda savaşa çıkın!» denildiğinde yerinize yığılıp kaldınız? Yoksa ahiretten geçip dünya hayatına mı razı oldunuz? Ama dünya hayatının zevki ahiretin yanında pek az bir şeydir....
Tövbə Suresi, 38. Ayet:
Ey iman edenler! Size ne oldu ki, «Allah yolunda cihada çıkın.» denilince olduğunuz yere yığılıp kaldınız. Yoksa ahiretten vazgeçip dünya hayatına razı mı oldunuz? Fakat dünya hayatının zevki ahiretin yanında ancak pek az birşeydir....
Tövbə Suresi, 38. Ayet:
Ey inananlar, ne oldu ki size Tanrı yolunda savaşa kuşanın denildiği zaman, yer(iniz)de ağırlaşıp kaldınız? Ahiretten (cayıp) dünya hayatına mı razı oldunuz? Ama ahirettekine (göre), bu dünya hayatının yararı pek azdır....
Tövbə Suresi, 38. Ayet:
Ey îmân edenler! Size ne oldu ki: 'Allah yolunda seferber olun!' denildiği zaman(olduğunuz) yere ağırlaştınız (çakılıp kaldınız)! Âhiretten (vazgeçip) dünya hayâtına mı râzı oldunuz? Fakat (iyi bilin ki) dünya hayâtının menfaati, âhiretin yanında ancak pek azdır....
Tövbə Suresi, 38. Ayet:
Ey iman edenler; size ne oldu ki: Allah yolunda elbirliği ile savaşa çıkın, denildiği zaman, yere çakılıp kaldınız. Yoksa ahireti bırakıp da dünya hayatına mı razı oldunuz? Halbuki dünya hayatının geçimi ahiretin yanında pek azdır....
Tövbə Suresi, 38. Ayet:
Ey imân edenler! Sizin için ne var ki, size, «Allah yolunda seferber olunuz,» denildiği zaman yere yığıldınız kaldınız. Yoksa ahirete bedel dünya hayatına mı razı oldunuz? Halbuki, dünya hayatının metaı, ahiretin yanında pek az bir şeyden başka değildir....
Tövbə Suresi, 38. Ayet:
Ey iman edenler! Size ne oldu ki: “Allah yolunda elbirlik gazâya çıkın!” denilince yere mıhlanıp ağırlaştınız. Yoksa âhireti bırakıp da dünya hayatına mı râzı oldunuz? Fakat bu dünya hayatının kârı, âhiretin yanında pek az bir şeydir....
Tövbə Suresi, 38. Ayet:
-Ey iman edenler! Size ne oluyor da ‘Allah yolunda savaşa çıkın!’ dendiği zaman yere çöküp kaldınız? Ahireti bırakıp dünya hayatına mı razı oldunuz? Oysa dünya hayatının geçimi ahirete göre çok az bir şeydir....
Tövbə Suresi, 38. Ayet:
Ey iman edenler! Size ne oldu ki "Allah yolunda seferber olunuz!" emri verilince bulunduğunuz yere yığılıp kaldınız?Yoksa âhiretten vazgeçip dünya hayatına mı razı oldunuz?Ama iyi bilin ki dünya hayatının zevki, âhiretin yanında pek az bir şeydir!...
Tövbə Suresi, 38. Ayet:
Ey inananlar, size ne oldu ki: "Allâh yolunda topluca savaşa çıkın!" dendiği zaman yere çakılıp kaldınız? âhirettense dünyâ hayâtına mı râzı oldunuz? Ama dünyâ hayâtının geçimi, âhiretin yanında pek azdır....
Tövbə Suresi, 38. Ayet:
Ey iman edenler, ne oldu ki size, Allah yolunda savaşa kuşanın denildiği zaman, yer(iniz) de ağırlaşıp kaldınız? Ahiretten (cayıp da) dünya hayatına mı razı oldunuz? Ama ahirettekine (göre), bu dünya hayatının yararı pek azdır....
Tövbə Suresi, 38. Ayet:
Ey iman edenler! Size ne oldu ki, 'Allah yolunda seferber olun' dendiğinde yerinize yapışıp kaldınız? Yoksa âhiret yerine dünya hayatına mı razı oldunuz? Fakat âhiretin yanında dünya menfaati pek az birşeydir....
Yunus Suresi, 7. Ayet:
İnnellezîne lâ yercûne likâenâ ve radû bil hayâtid dunyâ vatme'ennû bihâ vellezîne hum an âyâtinâ gâfilûn(gâfilûne)....
Yunus Suresi, 8. Ayet:
(7-8) Şüphesiz bize kavuşacağını ummayan ve dünya hayatına razı olup onunla yetinerek tatmin olan kimseler ile âyetlerimizden gafil olanlar var ya; işte onların kazanmakta oldukları günahlar yüzünden, varacakları yer ateştir....
Yunus Suresi, 8. Ayet:
(7-8) (Öldükten sonra yeniden dirilip) bize kavuşmayı ümit etmeyen, Dünya hayatına razı olup onunla gönlü yatışanlarla bizim âyetlerimizden gafil olanlar var ya, işte onların, kazandıklarına karşılık varacakları yer ateştir....
Yunus Suresi, 8. Ayet:
(7-8) Huzurumuza çıkacaklarını beklemeyenler, dünya hayatına razı olup onunla rahat bulanlar ve âyetlerimizden gafil olanlar yok mu, işte onların, kazanmakta oldukları (günahlar) yüzünden varacakları yer, ateştir!...
Yunus Suresi, 8. Ayet:
(7-8) Şübhesiz ki bize kavuşmayı beklemeyenler, dünya hayâtına râzı olup onunla tatmîn olanlar ve âyetlerimizden gafil olanlar var ya, işte onların kazanmakta oldukları(günahlar) sebebiyle varacakları yer ateştir....
Yunus Suresi, 8. Ayet:
(7-8) Onlar ki âhirette bize kavuşmayı ummaz ve sadece dünya hayatına razı olup onunla tatmin bulur ve onlar ki Bizim tek İlah olduğumuzun delillerinden ve gönderdiğimiz Kur’ân âyetlerinden gaflet etmeyi sürdürür, işte bunların, irtikâb ettikleri şirk ve isyan sebebiyle varacakları yer cehennemdir....
Yunus Suresi, 21. Ayet:
Ve izâ ezaknen nâse rahmeten min ba'di darrâe messethum izâ lehum mekrun fî âyâtinâ, kulillâhu esrau mekrâ(mekren), inne rusulenâ yektubûne mâ temkurûn(temkurûne). ...
Yunus Suresi, 46. Ayet:
Onlara vaadettiğimiz (azabın) bir kısmını sana gösteririz veya senin hayatına son veririz (de görmen ahirete kalır.) Onların dönüşleri bizedir, sonra Allah işlediklerine şahiddir....
Yunus Suresi, 46. Ayet:
Onlara vaadettiğimiz (azabın) bir kısmını sana gösteririz veya senin hayatına son veririz (de görmen ahirete kalır.) Onların dönüşleri Bizedir, sonra Tanrı işlediklerine şahiddir....
Yunus Suresi, 46. Ayet:
Onlara vaadettiğimiz (azabın) bir kısmını sana gösteririz veya senin hayatına son veririz (de görmen ahirete kalır.) Onların dönüşleri bizedir, sonra Allah işlemekte olduklarına şahiddir....
Yunus Suresi, 73. Ayet:
Fe kezzebûhu fe necceynâhu ve men meahu fîl fulki ve cealnâhum halâife ve agraknellezîne kezzebû bi âyâtinâ, fanzur keyfe kâne âkıbetul munzerîn(munzerîne). ...
Yunus Suresi, 75. Ayet:
Summe beasnâ min ba’dihim mûsâ ve hârûne ilâ fir’avne ve melâihî bi âyâtinâ festekberû ve kânû kavmen mucrimîn(mucrimîne). ...
Yunus Suresi, 92. Ayet:
Fel yevme nuneccîke bi bedenike li tekûne limen halfeke âyeh(âyeten), ve inne kesîren minen nâsi an âyâtinâ le gâfilûn(gâfilûne). ...
Hud Suresi, 96. Ayet:
Ve le kad erselnâ mûsâ bi âyâtinâ ve sultânin mubîn(mubînin). ...
Yusif Suresi, 36. Ayet:
Yûsuf ile birlikte iki genç daha hapse girmişti. Birisi: 'Rüyamda kendimi üzüm sıkarken gördüm.' dedi. Öteki de: 'Ben de başımda somun ekmek taşıdığımı, kuşların da ondan yediğini gördüm. Bize bunun yorumunu bildir. Biz seni iyiliği, iyi niyetleri, dinin, ahlâkın ve kamu vicdanının emirlerini, devamlı davranışlarına, ilişkilerine, görevlerine, hayatına yansıtan, samimiyetle ibadet eden, aktif olarak iyiliğe, iyi uygulamaya, iyileştirmeye örnek olan, işlerinde mükemmellik, dürüstlük ve başarı içi...
Yusif Suresi, 78. Ayet:
Kardeşleri: 'Ey Devletlü vezirim, onun çok yaşlı bir babası var. Onun yerine bizden birini alıkoy. Biz seni iyiliği, iyi niyetleri, dinin, ahlâkın ve kamu vicdanının emirlerini, devamlı davranışlarına, ilişkilerine, görevlerine, hayatına yansıtan, samimiyetle ibadet eden, aktif olarak iyiliğe, iyi uygulamaya, iyileştirmeye örnek olan, işlerinde mükemmellik, dürüstlük ve başarı için dikkat harcayan, hayırlı icraatlar, kalıcı hizmetler yapan idarecilerden ve mü’minlerden biri olarak görüyoruz.' de...
Rəd Suresi, 26. Ayet:
Allah sünnetine, düzeninin yasalarına uygun olarak, iradesinin tecellisine tâbi, akıllı ve sorumlu kimselere rızkı genişletir, bollaştırır; ölçüyle, kısarak da verir. Onlar dünya hayatıyla sevinirler, şımarırlar. Âhiret hayatına, ebedî yurda göre dünya hayatı geçici bir zevktir, bir yol azığı gibidir....
Rəd Suresi, 26. Ayet:
Allah dilediği için rızkı genişletir ve daraltır. Onlar dünya hayatına sevindiler. Oysa dünya hayatı ahiretin yanında bir geçimlikten (metadan) başka bir şey değildir....
Rəd Suresi, 26. Ayet:
Allah dilediğine rızkı genişletir, yayar ve daraltır da. Onlar ise dünya hayatına sevindiler. Oysaki dünya hayatı, ahirette (ki sınırsız mutluluk yanında geçici) bir meta'dan başkası değildir....
Rəd Suresi, 26. Ayet:
Tanrı dilediğine rızkı genişletir / yayar veya daraltır / kısar. Onlar ise dünya hayatına sevindiler. Oysaki dünya hayatı ahirette(ki sınırsız mutluluk yanında geçici) bir metadan başkası değildir....
Rəd Suresi, 26. Ayet:
Allah dilediğine rızkı genişletir, yayar ve daraltır da. Onlar ise dünya hayatına sevindiler. Oysaki dünya hayatı, ahirette (ki sınırsız mutluluk yanında geçici) bir metâ'dan başkası değildir....
Rəd Suresi, 40. Ayet:
Onlara (azab olarak) va'dettiklerimizden bir kısmını sana göstersek de, senin hayatına son versek de, sana düşen yalnızca tebliğdir ve hesap da bize aittir....
Rəd Suresi, 40. Ayet:
Onlara (azab olarak) va'dettiklerimizden bir kısmını sana göstersek de, senin hayatına son versek de, sana düşen yalnızca tebliğdir ve hesap da Bize aittir....
Rəd Suresi, 40. Ayet:
Onlara (azab olarak) va'dettiklerimizden bir kısmını sana göstersek de, senin hayatına son versek de, sana düşen yalnızca tebliğdir ve hesap da bize aittir....
İbrahim Suresi, 3. Ayet:
Onlar, dünya hayatını ahiret hayatına tercih ederler. Ve Allah'ın yolundan alıkoyarlar. Ve onu eğriltmek isterler. İşte onlar, uzak bir dalâlet içindedirler....
İbrahim Suresi, 5. Ayet:
Ve le kad erselnâ mûsâ bi âyâtinâ en ahric kavmeke minez zulumâti ilen nûri, ve zekkirhum bi eyyâmillâh(eyyâmillâhi), inne fî zâlike le âyâtin li kulli sabbârin şekûr(şekûrin)....
Hicr Suresi, 72. Ayet:
Senin hayatina and olsun ki, onlar sahosluklari icinde bocalayip duruyorlardi....
Hicr Suresi, 72. Ayet:
(Peygamberim !) hayatına yemin olsun ki, onlar sarhoşlukları içinde ne yaptıklarını bilmiyorlardı....
Hicr Suresi, 72. Ayet:
Senin hayatına and olsun ki, onlar sarhoşlukları içinde bocalayıp duruyorlardı....
Hicr Suresi, 72. Ayet:
Hayatına and olsun ki onlar sarhoşlukları içerisinde bocalayıp duruyorlar....
Hicr Suresi, 81. Ayet:
Ve âteynâhum âyâtinâ fe kânû anhâ mu’rıdîn(mu’rıdîne). ...
Nəhl Suresi, 107. Ayet:
İşte bu, onların dünya hayatını, ahiret hayatına göre daha çok sevmeleri ve Allah'ın, kâfir kavmi hidayete erdirmemesi sebebiyledir....
İsra Suresi, 1. Ayet:
Subhânellezî esrâ bi abdihî leylen minel mescidil harâmi ilel mescidil aksallezî bâreknâ havlehu li nuriyehu min âyâtinâ, innehu huves semîul basîr(basîru)....
İsra Suresi, 98. Ayet:
Zâlike cezâuhum bi ennehum keferû bi âyâtinâ ve kâlû e izâ kunnâ izâmen ve rufâten e innâ le meb’ûsûne halkan cedîdâ(cedîden)....
Kəhf Suresi, 9. Ayet:
Em hasibte enne ashâbel kehfi ver rakîmi kânû min âyâtinâ acabâ(acaben). ...
Kəhf Suresi, 45. Ayet:
(Habîbim, yâ Muhammed!) Onlara dünya hayâtına (dâir) şöyle misâl de getir:(Dünyanın hâli) gökten indirdiğimiz bir su gibidir ki, onunla yeryüzünün bitkileri (yetişip)birbirine karışır; fakat sonunda rüzgârların kendisini savuracağı bir çöp hâline gelir. Çünki Allah, herşeye gücü yetendir....
Məryəm Suresi, 77. Ayet:
E fe raeytellezî kefere bi âyâtinâ ve kâle le ûteyenne mâlen ve veledâ(veleden)....
Taha Suresi, 56. Ayet:
Ve lekad ereynâhu âyâtinâ kullehâ fe kezzebe ve ebâ. ...
Taha Suresi, 72. Ayet:
Dediler ki: "Bize gelen apaçık mucizelerden sonra, bizi yaratan üstüne seni asla tercih etmeyeceğiz. . . Ne hükmedeceksen hükmet! Sen sadece şu dünya hayatına hükmedersin. "...
Taha Suresi, 72. Ayet:
(72-73) iman eden sihirbazlar: «Seni, gelen apacik mucizelere ve bizi yaratana ustun tutmayacagiz. Ne hukum vereceksen ver. Sen, ancak bu dunya hayatina hukmedebilirsin. Dogrusu biz, yanilmalarimizi ve bize zorla yaptirdigin sihri bagislamasi icin Rabbimize iman ettik. Allah'in verecegi mukafat daha iyi ve daha devamlidir» dediler....
Taha Suresi, 72. Ayet:
İmân eden sihirbazlar ona dediler ki: «Seni, bize gelen bunca acık belge ve mu'cizelere ve bizi yoktan var kılıp meydana getirene elbette tercîh etmeyeceğiz. Artık neye hükmedeceksen hükmet. Senin ancak Dünya hayatına hükmün geçer....
Taha Suresi, 72. Ayet:
(72-73) İman eden sihirbazlar: 'Seni, gelen apaçık mucizelere ve bizi yaratana üstün tutmayacağız. Ne hüküm vereceksen ver. Sen, ancak bu dünya hayatına hükmedebilirsin. Doğrusu biz, yanılmalarımızı ve bize zorla yaptırdığın sihri bağışlaması için Rabbimize iman ettik. Allah'ın vereceği mükafat daha iyi ve daha devamlıdır' dediler....
Taha Suresi, 72. Ayet:
(İman eden sihirbazlar şöyle) dediler: «Bize gelen bu açık mucizeler ve bizi yaratana karşı, asla seni tercih edemeyiz. Ne hüküm vereceksen ver. Sen, ancak bu dünya hayatına hükmedebilirsin.»...
Taha Suresi, 72. Ayet:
Dediler ki: Seni, bize gelen apaçık mucizelere ve bizi yaratana üstün tutmayacağız. Ne hüküm vereceksen ver. Sen ancak bu dünya hayatına hükmedebilirsin....
Taha Suresi, 72. Ayet:
Dediler ki: “Biz seni, bize gelen apaçık delillere (mucizelere) ve bizi yaratana tercih edip üstün tutmayacağız. Yapacağını yap, ne hüküm vereceksen ver. Sen ancak bu dünya hayatına hükmedebilirsin. ”...
Taha Suresi, 73. Ayet:
(72-73) iman eden sihirbazlar: «Seni, gelen apacik mucizelere ve bizi yaratana ustun tutmayacagiz. Ne hukum vereceksen ver. Sen, ancak bu dunya hayatina hukmedebilirsin. Dogrusu biz, yanilmalarimizi ve bize zorla yaptirdigin sihri bagislamasi icin Rabbimize iman ettik. Allah'in verecegi mukafat daha iyi ve daha devamlidir» dediler....
Taha Suresi, 73. Ayet:
(72-73) İman eden sihirbazlar: 'Seni, gelen apaçık mucizelere ve bizi yaratana üstün tutmayacağız. Ne hüküm vereceksen ver. Sen, ancak bu dünya hayatına hükmedebilirsin. Doğrusu biz, yanılmalarımızı ve bize zorla yaptırdığın sihri bağışlaması için Rabbimize iman ettik. Allah'ın vereceği mükafat daha iyi ve daha devamlıdır' dediler....
Taha Suresi, 127. Ayet:
Ve işte rabbının âyâtına iyman etmeyip israf edeni biz böyle cezalandıracağız ve elbette o Âhıret azâbı daha şiddetli ve daha bakalıdır...
Taha Suresi, 131. Ayet:
Sınavdan geçirmek amacı ile bazı kâfirlere verdiğimiz dünya hayatına ilişkin çekici nimetlere sakın göz dikme. Rabb'inin katındaki rızık daha değerli ve daha süreklidir....
Taha Suresi, 131. Ayet:
Ve sakın, pek çoklarına, (sadece) onları sınamak için, avunsunlar diye verdiğimiz dünya hayatına mahsus şu ya da bu parlaklığa, görkeme gözünü dikme; çünkü Rabbinin (sana) sağladığı rızık, daha hayırlı ve daha kalıcıdır....
Ənbiya Suresi, 77. Ayet:
Ve nasarnâhu minel kavmillezîne kezzebû bi âyâtinâ, innehum kânû kavme sev’in fe agraknâhum ecmaîn(ecmaîne)....
Həcc Suresi, 5. Ayet:
Ey insanlar, eğer dirilişten yana bir kuşku içindeyseniz, gerçek şu ki, biz sizi topraktan yarattık, sonra bir damla sudan, sonra bir alak'tan (embriyo), sonra yaratılış biçimi belli belirsiz bir çiğnem et parçasından; size (kudretimizi) açıkca göstermek için. Dilediğimizi, adı konulmuş bir süreye kadar rahimlerde tutuyoruz. Sonra sizi bebek olarak çıkarıyoruz, sonra da erginlik çağına erişmeniz için (sizi büyütüyoruz). Sizden kiminizin hayatına son verilmekte, kiminiz de, bildikten sonra hiç bi...
Həcc Suresi, 5. Ayet:
Ey insanlar, diriliş konusunda kuşku besliyorsanız, (hatırlayın ki) sizi topraktan, sonra bir damlacıktan, sonra asılı duran bir madde (embriyo) dan, sonra biçimi belli ve belirsiz bir dölütten yarattık. Böylece size bildiriyoruz. Neyi dilemişsek belli bir süreye kadar onu rahimlerde tutarız. Sonra sizi bir bebek olarak çıkarırız, ve ardından olgunlaşıp erginleşirsiniz. Kiminizin hayatına son verilir, kiminiz de en kötü yaşa kadar ulaştırılır. Böylece bir bilgiye sahip olduktan sonra bir şey bil...
Həcc Suresi, 5. Ayet:
Ey insanlar, eğer dirilişten yana bir kuşku içindeyseniz, gerçek şu ki, biz sizi topraktan yarattık, sonra bir damla sudan, sonra bir alaktan, sonra yaratılış biçimi belli belirsiz bir çiğnem et parçasından; size (kudretimizi) açıkca göstermek için. Dilediğimizi, adı konulmuş bir ecele kadar rahimlerde tutuyoruz. Sonra sizi bebek olarak çıkarıyoruz, sonra da erginlik çağına erişmeniz için (sizi büyütüyoruz). Sizden kiminizin hayatına son verilmekte, kiminiz de, bildikten sonra hiç bir şey bilmem...
Həcc Suresi, 5. Ayet:
Ey insanlar, eğer dirilişten yana bir kuşku içindeyseniz, gerçek şu ki, biz sizi topraktan yarattık, sonra bir damla sudan, sonra bir alak'tan (Embriyo), sonra yaratış biçimi belli belirsiz bir çiğnem et parçasından; size (kudretimizi) açıkça göstermek için. Dilediğimizi, adı konulmuş bir süreye kadar rahimlerde tutuyoruz. Sonra sizi bebek olarak çıkarıyoruz, sonra da erginlik çağına erişmeniz için (sizi büyütüyoruz). Sizden kiminizin hayatına son verilmekte, kiminiz de, bildikten sonra hiç bir ...
Həcc Suresi, 51. Ayet:
Vellezîne seav fî âyâtinâ muâcizîne ulâike ashâbul cehîm(cehîmi)....
Həcc Suresi, 57. Ayet:
Vellezîne keferû ve kezzebû bi âyâtinâ fe ulâike lehum azâbun muhîn(muhînun)....
Həcc Suresi, 72. Ayet:
Ve izâ tutlâ aleyhim âyâtunâ beyyinâtin ta’rifu fî vucûhillezîne keferûl munker(munkere), yekâdûne yestûne billezîne yetlûne aleyhim âyâtinâ, kul e fe unebbiukum bi şerrin min zâlikum, en nâr(nâru), vaadehallâhullezîne keferû, ve bi’sel masîr(masîru)....
Möminun Suresi, 45. Ayet:
Summe erselnâ mûsâ ve ehâhu hârûne bi âyâtinâ ve sultânin mubîn(mubînin)....
Furqan Suresi, 36. Ayet:
Fe kulnazhebâ ilel kavmillezîne kezzebû bi âyâtinâ, fe demmernâhum tedmîrâ(tedmîren)....
Furqan Suresi, 70. Ayet:
Ancak geçmişin kirlerinden arınıp tevbe ederek iman edip, gevşekliği bırakarak, hâlis niyet ve amaçlarla, İslâm esaslarını, İslâmî düzeni hayata geçirenlerin, iş barışı içinde bilinçli, planlı, mükemmel, meşrû, faydalı, verimli çalışarak nimetin-ürünün bollaşmasını sağlayanların, yerinde, haklı çıkışlar yaparak, düzelmeye, iyiliğe, iyileştirmeye ön ayak olanların, cârî-kalıcı hayırlar-sâlih ameller işleyenlerin, işte onların kötülüklerini, başıbozukluklarını Allah iyiliklere, düzenli bir devlet ...
Şüəra Suresi, 15. Ayet:
Kâle kellâ, fezhebâ bi âyâtinâ innâ meakum mustemiûn(mustemiûne)....
Nəml Suresi, 4. Ayet:
Şüphesiz, ahiret hayatına inanmayanların işlerini biz kendilerine güzel göstermişizdir de o yüzden bocalayıp dururlar....
Nəml Suresi, 81. Ayet:
Ve mâ ente bi hâdîl umyi an dalâletihim, in tusmiu illâ men yu’minu bi âyâtinâ fe hum muslimûn(muslimûne)....
Nəml Suresi, 82. Ayet:
Ve izâ vakaal kavlu aleyhim ahracnâ lehum dâbbeten minel ardı tukellimuhum ennen nâse kânû bi âyâtinâ lâ yûkınûn(yûkınûne)....
Nəml Suresi, 83. Ayet:
Ve yevme nahşuru min kulli ummetin fevcen mimmen yukezzibu bi âyâtinâ fe hum yûzeûn(yûzeûne)....
Qəsəs Suresi, 35. Ayet:
Kâle se neşuddu adudeke bi ahîke ve nec’alu lekumâ sultânen fe lâ yasılûne ileykumâ bi âyâtinâ, entumâ ve menittebeakumel gâlibûn(gâlibûne)....
Qəsəs Suresi, 36. Ayet:
Fe lemmâ câehum mûsâ bi
ayâtinâ
beyyinâtin kâlû mâ hâzâ illâ sihrun mufteren ve mâ semi’nâ bi hâzâ fî âbâinel evvelîn(evvelîne). ...
Qəsəs Suresi, 45. Ayet:
Ve lâkinnâ enşe’nâ kurûnen fe tetâvele aleyhimul umur(umuru), ve mâ kunte sâviyen fî ehli medyene tetlû aleyhim âyâtinâ, ve lâkinnâ kunnâ mursilîn(mursilîne)....
Qəsəs Suresi, 59. Ayet:
Ve mâ kâne rabbuke muhlikel kurâ hattâ yeb’ase fî ummihâ resûlen yetlû aleyhim âyâtinâ, ve mâ kunnâ muhlikîl kurâ illâ ve ehluhâ zâlimûn(zâlimûne)....
Qəsəs Suresi, 60. Ayet:
Size verilen şeyler dünya hayatına ilişkin geçici doyumlardan ve yine dünyada kalan süs ve eğlenceden ibarettir; oysa, Allah katında kazanılanlar daha hayırlı, daha kalıcıdır. (Buna rağmen,) aklınızı kullanmayacak mısınız?...
Qəsəs Suresi, 60. Ayet:
Ve size herhangi bir şeyden verilmiş ise ancak dünya hayatına ait meta'dan ve onun ziynetinden ibarettir. İnd-i ilâhide olan ise daha hayırlıdır ve daha bakidir. Artık akıl erdiremez misiniz?...
Qəsəs Suresi, 77. Ayet:
'Allah’ın sana verdiği servet ve imkânlar içinde, Allah yolunda faaliyet göstererek, âhiret yurdunu, ebedî yurdu kazanmaya çalış. Ama dünyadan da nasibini unutma. Allah’ın, sana lütuf ve ihsanda bulunduğu gibi, sen de iyiliği, iyi niyetleri, dinin, ahlâkın ve kamu vicdanının emirlerini, devamlı davranışlarına, ilişkilerine, görevlerine, hayatına yansıtan, samimiyetle ibadet eden, aktif olarak iyiliğe, iyi uygulamaya, iyileştirmeye örnek olan, işlerinde mükemmellik, dürüstlük ve başarı için dikka...
Qəsəs Suresi, 79. Ayet:
(Karun) işte böyle görkem ve gösteriş içinde soydaşlarının karşısına çıkardı. (Öyle ki,) yalnızca dünya hayatına gözünü dikenler (ona bakıp da): "Ah, n'olurdu" derlerdi, "Karun'a verildiği kadar bize de verilseydi! Çünkü o gerçekten çok talihli biri!"...
Qəsəs Suresi, 79. Ayet:
Karun bir gün, yine bütün ihtişam ve şatafatıyla halkının karşısına çıktı. Dünya hayatına çok düşkün olanlar: "Keşke bizim de Karun’unki gibi servetimiz olsaydı. Adamın amma da şansı varmış, keyfine diyecek yok!" dediler....
Ənkəbut Suresi, 23. Ayet:
Allahın âyâtına ve likasına inanmıyanlar ise hep onlar onun rahmetinden ümidi kesmiş olanlardır ve onlar için elîm bir azâb vardır...
Ənkəbut Suresi, 25. Ayet:
İbrahim, onlara dedi ki: “Sırf aranızda dünya hayatına mahsus bir sevgi (ve çıkar) uğruna Allah’ı bırakıp birtakım putlar edindiniz. Sonra kıyamet gününde kiminiz kiminizi inkâr edip tanımayacak; kiminiz kiminize lânet edecektir. Barınağınız cehennem olacaktır. Yardımcılarınız da olmayacaktır.”...
Ənkəbut Suresi, 25. Ayet:
(İbrahim onlara) dedi ki: Siz, sırf aranızdaki dünya hayatına has muhabbet uğruna Allah'ı bırakıp birtakım putlar edindiniz. Sonra kıyamet günü (gelip çattığında ise) birbirinizi tanımazlıktan gelecek ve birbirinize lânet okuyacaksınız. Varacağınız yer cehennemdir ve hiç yardımcınız da yoktur....
Ənkəbut Suresi, 25. Ayet:
İbrâhim onlara: 'Siz, sırf aranızdaki, dünya hayatına has muhabbet uğruna, Allah’ı bırakıp, yarattıkları içinden taştan yontularak yapılan heykelleri put edindiniz. Sonra Kıyamet günü gelip çattığında ise, birbirinizi tanımazlıktan gelecek ve birbirinize lânet okuyacaksınız. Mekânınınz, ateştir, Cehennem’dir. Yardım edeniniz de olmayacaktır.' dedi....
Ənkəbut Suresi, 25. Ayet:
(İbrahim onlara) dedi ki: Siz, sırf aranızdaki dünya hayatına has muhabbet uğruna Allah'ı bırakıp birtakım putlar edindiniz. Sonra kıyamet günü (gelip çattığında ise) birbirinizi tanımazlıktan gelecek ve birbirinize lânet okuyacaksınız. Varacağınız yer cehennemdir ve hiç yardımcınız da yoktur....
Ənkəbut Suresi, 25. Ayet:
(İbrahim onlara) dedi ki: «Siz, sırf aranızdaki dünya hayatına has muhabbet uğruna Allah'ı bırakıp birtakım putlar edindiniz. Sonra kıyamet günü (geldiğinde) ise, kiminiz kiminizi tanımayacak, kiminiz kiminizi lanetleyecektir. Varacağınız yer cehennemdir. Ve hiç yardımcınız da yoktur.»...
Ənkəbut Suresi, 47. Ayet:
Ve kezâlike enzelnâ ileykel kitâb(kitâbe), fellezîne âteynâ humul kitâbe yu’minûne bih(bihî), ve min hâulâi men yu’minu bih(bihî), ve mâ yechadu bi âyâtinâ illel kâfirûn(kâfirûne)....
Ənkəbut Suresi, 49. Ayet:
Bel huve âyâtun beyyinâtun fî sudûrillezîne ûtûl ilm(ilme), ve mâ yechadu bi âyâtinâ illez zâlimûn(zâlimûne)....
Ənkəbut Suresi, 49. Ayet:
1.
bel
: hayır
2.
huve
: o
3.
âyâtun
: âyetler
4.
beyyinâtun
: beyan olunan
Ənkəbut Suresi, 64. Ayet:
Bu dünya hayatı, ancak bir eğlence ve bir oyundan ibarettir. Ahiret yurdu ise, ölmez gerçek hayat işte budur. Eğer bilselerdi, (geçici dünya hayatını ebedî ahiret hayatına tercih etmezlerdi)......
Rum Suresi, 16. Ayet:
Ve emmellezîne keferû ve kezzebû bi âyâtinâ ve likâil âhıreti fe ulâike fîl azâbi muhdarûn(muhdarûne)....
Loğman Suresi, 32. Ayet:
Ve izâ gaşiyehum mevcun kez zuleli deavûllâhe muhlisîne lehud dîn(dîne), fe lemmâ neccâhum ilel berri fe minhum muktesıd(muktesidun), ve mâ yechadu bi âyâtinâ illâ kullu hattârin kefûr(kefûrin)....
Səcdə Suresi, 24. Ayet:
Ve cealnâ minhum eimmeten yehdûne bi emrinâ lemmâ saberû ve kânû bi âyâtinâ yûkınûn(yûkınûne)....
Səba Suresi, 5. Ayet:
Vellezîne seav fî âyâtinâ muâcizîne ulâike lehum azâbun min riczin elîm(elîmun)....
Səba Suresi, 38. Ayet:
Vellezîne yes’avne fî âyâtinâ muâcizîne ulâike fîl azâbi muhdarûn(muhdarûne)....
Sad Suresi, 46. Ayet:
Biz onları samimiyetle, asıl yurt, âhiret düşüncesine rağbet eden ve insanları âhiret hayatına inanmaya teşvik eden has kullarımızdan kıldık....
Mömin Suresi, 23. Ayet:
Ve lekad erselnâ mûsâ bi âyâtinâ ve sultânin mubîn(mubînin)....
Mömin Suresi, 67. Ayet:
O'dur ki, sizi topraktan, sonra bir damla sudan, sonra bir alak'tan (embriyo) yarattı; sonra sizi bir bebek olarak çıkarmakta, sonra güçlü (erginlik) çağınıza erişmeniz, sonra da yaşlanmanız için size (belli bir ömür vermektedir). Sizden kiminin daha önce hayatına son verilmektedir; adı konulmuş bir ecele erişmeniz ve belki aklınızı kullanmanız için (Allah sizi böyle yaşatır)....
Mömin Suresi, 67. Ayet:
O'dur ki sizi topraktan, sonra bir damla sudan, sonra bir alaktan yarattı; sonra sizi bir bebek olarak çıkarmakta, sonra güçlü (erginlik) çağınıza erişmeniz, sonra da yaşlanmanız için size (belli bir ömür vermekteyiz). Sizden kiminin daha önce hayatına son verilmektedir; adı konulmuş bir ecele erişmeniz ve belki akletmeniz için (Tanrı sizi böyle yaşatır)....
Mömin Suresi, 67. Ayet:
O'dur ki, sizi topraktan, sonra bir damla sudan, sonra bir alak'tan (embriyo) yarattı; sonra sizi bir bebek olarak çıkarmakta, sonra güçlü (erginlik) çağınıza erişmeniz, sonra da yaşlanmanız için size (belli bir ömür vermektedir). Sizden kiminin daha önce hayatına son verilmektedir, adı konulmuş bir ecele erişmeniz ve belki aklınızı kullanmanız için (Allah sizi böyle yaşatır)....
Fussilət Suresi, 15. Ayet:
Fe emmâ âdun festekberû fîl ardı bi gayril hakkı ve kâlû men eşeddu minnâ kuvveh(kuvveten), e ve lem yerev ennellâhellezî halakahum huve eşeddu minhum kuvveh(kuvveten) ve kânû bi âyâtinâ yechadûn(yechadûne). ...
Fussilət Suresi, 28. Ayet:
Zâlike cezâu a’dâillâhin nâr(nârun), lehum fîhâ dârul huld(huldi), cezâen bimâkânû bi âyâtinâ yechadûn(yechadûne). ...
Fussilət Suresi, 40. Ayet:
İnnellezîne yulhıdûne fî âyâtinâ lâ yahfevne aleynâ, e fe men yulkâ fîn nâri hayrun em men ye’tî âminen yevmel kıyâmeh(kıyâmeti), i’melû mâ şi’tum innehu bimâ ta’melûne basîr(basîrun). ...
Fussilət Suresi, 53. Ayet:
Se nurîhim âyâtinâ fîl âfâkı ve fî enfusihim hattâ yetebeyyene lehum ennehul hakk(hakku), e ve lem yekfi bi rabbike ennehu alâ kulli şey’in şehîd(şehîdun). ...
Şura Suresi, 35. Ayet:
Ve ya’lemellezîne yucâdilûne fî âyâtinâ, mâ lehum min mahîs(mahîsin)....
Zuxruf Suresi, 41. Ayet:
Fakat seni de aralarından mutlaka gidereceğiz (hayatına son vereceğiz). İşte o zaman mutlaka biz, onlardan intikam alacak olanlarız....
Zuxruf Suresi, 46. Ayet:
Ve lekad erselnâ mûsâ bi âyâtinâ ilâ fir’avne ve melâihî fe kâle innî resûlu rabbil âlemîn(âlemîne)....
Zuxruf Suresi, 47. Ayet:
Fe lemmâ câehum bi âyâtinâ izâhum minhâ yadhakûn(yadhakûne)....
Zuxruf Suresi, 47. Ayet:
1.
fe
: fakat
2.
lemmâ
: olduğu zaman
3.
câe-hum
: onlara geldi
4.
bi âyâtinâ
: âyetlerimizle
Casiyə Suresi, 9. Ayet:
Ve izâ alime min âyâtinâ şey’enittehazehâ huzuvâ(huzuven), ulâike lehum azâbun muhîn(muhînun)....
Qəmər Suresi, 42. Ayet:
Kezzebû bi âyâtinâ kullihâ fe ehaznâhum ahze azîzin muktedir(muktedirin)....
Hədid Suresi, 19. Ayet:
Vellezîne âmenû billâhi ve rusulihî ulâike humus sıddîkûne veş şuhedâu inde rabbihim, lehum ecruhum ve nûruhum, vellezîne keferû ve kezzebû bi âyâtinâ ulâike ashâbul cahîm(cahîmi)....
Mümtahinə Suresi, 13. Ayet:
Ey âmenû olanlar (ölmeden önce Allah'a ulaşmayı dileyenler)! Allah'ın kendilerine gadaplandığı (rahmetinden terkettiği) bir kavme dönmeyin (dostluk kurmayın)! Kâfirlerin, kabirdekilerden ümitlerini kesmiş olduğu (tekrar diriltileceğine inanmadığı) gibi onlar da ahiretten ümitlerini kesmişlerdir (ahiret hayatına inanmazlar)....
Təğabun Suresi, 10. Ayet:
Vellezîne keferû ve kezzebû bi âyâtinâ ulâike ashâbun nâri hâlidîne fîhâ ve bi’sel masîr(masîru)....
Müddəssir Suresi, 14. Ayet:
ve hayatına geniş bir ufuk açtığım:...
Müddəssir Suresi, 16. Ayet:
Kellâ, innehu kâne li âyâtinâ anîdâ(anîden)....
Qiyamə Suresi, 20. Ayet:
Gerçek şu ki: Siz bu peşin dünya hayatına çok düşkünsünüz....
Nəbə Suresi, 28. Ayet:
Ve kezzebû bi âyâtinâ kizzâbâ(kizzâben)....
Bələd Suresi, 19. Ayet:
Vellezîne keferû bi âyâtinâ hum ashâbul meş’emeh(meş’emeti)....
Hud Suresi, 120. Ayet:
Sana anlattığımız, önceki peygamberlerin hayatına ilişkin her olay, gönlünü ferahlatmayı ve azmini pekiştirmeyi amaçlıyor. Bu hikâyeler sana gerçeği ilettikleri gibi mü'minler için de öğüt ve hatırlatma niteliğindedirler....
Mömin Suresi, 77. Ayet:
Şu halde sen sabret, hiç şüphesiz Allah'ın va'di haktır. Sonunda ya onlara va'd ettiğimiz (azab)ın bir kısmını sana göstereceğiz ya da senin hayatına son vereceğiz. Nihayet onlar bize döndürülecekler....
Mömin Suresi, 77. Ayet:
Öyleyse sabret; ALLAH'ın sözü gerçektir. Onlara söz verdiğimiz (cezalandırmanın) bir kısmını sana göstersek de, ondan önce hayatına son versek de, onlar bize döndürüleceklerdir....
Mömin Suresi, 77. Ayet:
Şu halde sen sabret, hiç şüphesiz Tanrı'nın vaadi haktır. Sonunda ya onlara vaad ettiğimiz (azab)ın bir kısmını sana göstereceğiz ya da senin hayatına son vereceğiz. Nihayet onlar bize döndürülecekler....
Mömin Suresi, 77. Ayet:
Şu halde sen sabret, hiç şüphesiz Allah'ın va'di haktır. Sonunda ya onlara va'd ettiğimiz (azab)ın bir kısmını sana göstereceğiz ya da senin hayatına son vereceğiz. Nihayet onlar bize döndürülecekler....
Zuxruf Suresi, 69. Ayet:
Ellezîne âmenû bi âyâtinâ ve kânû muslimîn(muslimîne)....
Əraf Suresi, 50. Ayet:
(50,51) "Ve ateşin ashâbı, cennetin ashâbına, “Biraz su veya Allah'ın sizi rızıklandırdığı şeylerden bize aktarın” diye seslendiler. Onlar da, “Allah, dinlerini alaya ve eğlenceye alan, basit, iğreti dünya hayatına aldanan kâfirlere; Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddedenlere ikisini de gerçekten yasaklamıştır!” dediler. –Bu günle karşılaşacaklarını umursamadıkları, âyetlerimizi/ alâmetlerimizi/ göstergelerimizi bile bile inkâr ettikleri gibi, Biz de bugün onları umursamayacağız/ ceza...
Əraf Suresi, 51. Ayet:
(50,51) "Ve ateşin ashâbı, cennetin ashâbına, “Biraz su veya Allah'ın sizi rızıklandırdığı şeylerden bize aktarın” diye seslendiler. Onlar da, “Allah, dinlerini alaya ve eğlenceye alan, basit, iğreti dünya hayatına aldanan kâfirlere; Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddedenlere ikisini de gerçekten yasaklamıştır!” dediler. –Bu günle karşılaşacaklarını umursamadıkları, âyetlerimizi/ alâmetlerimizi/ göstergelerimizi bile bile inkâr ettikleri gibi, Biz de bugün onları umursamayacağız/ ceza...
Taha Suresi, 72. Ayet:
(72,73) Etkili bilginler: “Bize gelen bu açık kanıtlar ve bizi yoktan yaratana karşı asla seni üstün tutmayız. Ne hüküm vereceksen hadi ver! Sen, ancak bu iğreti dünya hayatına hükmedersin. Şüphesiz biz, hatalarımıza ve bizi etkili bilgiden zorladığın şeye karşı, bizi bağışlasın diye Rabbimize iman ettik. Ve Allah daha hayırlı ve daha kalıcıdır” dediler. *** ...
Taha Suresi, 73. Ayet:
(72,73) Etkili bilginler: “Bize gelen bu açık kanıtlar ve bizi yoktan yaratana karşı asla seni üstün tutmayız. Ne hüküm vereceksen hadi ver! Sen, ancak bu iğreti dünya hayatına hükmedersin. Şüphesiz biz, hatalarımıza ve bizi etkili bilgiden zorladığın şeye karşı, bizi bağışlasın diye Rabbimize iman ettik. Ve Allah daha hayırlı ve daha kalıcıdır” dediler. *** ...
Yunus Suresi, 7. Ayet:
(7,8) "Bize kavuşmayı ummayan, dünya hayatına razı olan, onunla tatmin bulan şu kimseler ve kendileri Bizim âyetlerimize/ alâmetlerimize/ göstergelerimize duyarsız, ilgisiz olan kimseler; işte bunlar, kendi elleriyle ettikleri yüzünden varacakları yer ateş olanlardır. "...
Yunus Suresi, 8. Ayet:
(7,8) "Bize kavuşmayı ummayan, dünya hayatına razı olan, onunla tatmin bulan şu kimseler ve kendileri Bizim âyetlerimize/ alâmetlerimize/ göstergelerimize duyarsız, ilgisiz olan kimseler; işte bunlar, kendi elleriyle ettikleri yüzünden varacakları yer ateş olanlardır. "...
Tövbə Suresi, 38. Ayet:
Ey iman etmiş kişiler! Ne oldu ki size, Allah yolunda savaşa çıkın denildiği zaman yere ağırlaşıp kaldınız/çakılıp kaldınız. Âhiretten cayıp basit dünya hayatına mı razı oldunuz? Ama âhrettekine göre, bu basit dünya hayatının kazanımı pek azdır. ...
Bəqərə Suresi, 112. Ayet:
Evet, kim iyiliği, iyi niyetleri, dinin, ahlâkın ve kamu vicdanının emirlerini, devamlı davranışlarına, ilişkilerine, görevlerine, hayatına yansıtan, samimiyetle ibadet eden, aktif olarak iyiliğe, iyi uygulamaya, iyileştirmeye örnek olan, işlerinde mükemmellik, dürüstlük ve başarı için dikkat harcayan, hayırlı icraatlar, kalıcı hizmetler yapan müslüman idareci, askerî erkân ve müslüman olarak, varlığını, benliğini Allah’a teslim eder, hükmüne rıza gösterir, İslâm’ı yaşayan bir müslüman olursa, ...
Yunus Suresi, 7. Ayet:
Bize kavuşmayı ummayan, dünya hayatına razı olan, ona gönüllerini kaptıranlar ve bizim ayetlerimizden gafil olanlar var ya;...
Yunus Suresi, 7. Ayet:
(7-8) Şüphesiz bize kavuşacağını ummayan ve dünya hayatına razı olup onunla yetinerek tatmin olan kimseler ile âyetlerimizden gafil olanlar var ya; işte onların kazanmakta oldukları günahlar yüzünden, varacakları yer ateştir....
Yunus Suresi, 7. Ayet:
Bize kavuşmayı arzu veya ümit etmeyip, dünya hayatına razı olup onunla yetinenler ve Bizim ayetlerimizden gafil olanlar,...
Yunus Suresi, 7. Ayet:
Bize kavuşmayı ummayanlar, dünya hayatına razı olup onunla tatmin bulanlar ve bizim âyetlerimizden gafil olanlar da vardır muhakkak....
Yunus Suresi, 7. Ayet:
(7-8) Şübhesiz ki bize kavuşmayı beklemeyenler, dünya hayâtına râzı olup onunla tatmîn olanlar ve âyetlerimizden gafil olanlar var ya, işte onların kazanmakta oldukları(günahlar) sebebiyle varacakları yer ateştir....
Yunus Suresi, 7. Ayet:
O kimseler ki, Bize kavuşacaklarını ümit etmezler ve dünya hayatına razı olmuşlar ve onunla mutmain bulunmuşlardır ve o kimseler ki onlar Bizim âyetlerimizden gâfillerdir....
Yunus Suresi, 7. Ayet:
Bize kavuşmayı ummayanlar, dünya hayatına râzı olarak, onunla tatmin olanlar ve âyetlerimizden habersiz bulunanlar var ya!...
Yunus Suresi, 7. Ayet:
Bizimle karşılaşmayı ummayanlar, dünya hayatına razı olanlar ve bununla tatmin olanlar ve bizim ayetlerimizden habersiz olanlar;...
Yunus Suresi, 7. Ayet:
Bize kavuşmayı ummayan, dünya hayatına razı olup onunla tatmin olan ve âyetlerimizden habersiz davrananlara gelince:...
Yunus Suresi, 7. Ayet:
Bizimle karşılaşmayı ummayanlar, dünya hayatına razı olanlar ve bununla tatmin olanlar ve bizim ayetlerimizden habersiz olanlar;...
Yunus Suresi, 7. Ayet:
Bizimle karşılaşmayı ummayanlar, dünya hayatına razı olanlar ve bununla tatmin olanlar ve bizim ayetlerimizden habersiz olanlar;...
Yunus Suresi, 7. Ayet:
Bizimle buluşmayı ummayan, dünyâ hayâtına râzı olup onunla rahat edenler ve bizim âyetlerimizden gaflet edenler......
Yunus Suresi, 7. Ayet:
Huzurumuza çıkacaklarını beklemeyenler, dünya hayatına razı olup onunla rahat bulanlar ve âyetlerimizden gafil olanlar da vardır muhakkak....
Yunus Suresi, 7. Ayet:
Rücu ederek, hakikati olan Esmâ'nın farkındalığı yaşamına ermeyeceklerini sananlar, dünya hayatına razı olup onunla tatmin olanlar, kozalarında (beyinlerinde oluşan dünyalarında) yaşayıp işaretlerimizi değerlendiremeyenler var ya. . ....
Yunus Suresi, 7. Ayet:
Bizim huzurumuzda hesaba çekilmeyi, mükâfat ve cezayı ummayanların, dünya hayatına razı olanların, onda huzur bulanların, âyetlerimizden, birliğimizi ve kudretimizi gösteren delillerden gafil, habersiz olanların varacakları yer cehennemdir....
Yunus Suresi, 7. Ayet:
Öldükten sonra huzurumuzda hesap vereceklerini ummayıp da, dünya hayatına razı ve onunla emniyet içinde olanlar, bir de (eşsiz bir ilâh olduğumuzu isbat eden bunca) delillerimizden gafil bulunanlar......
Yunus Suresi, 7. Ayet:
(7-8) (Öldükten sonra yeniden dirilip) bize kavuşmayı ümit etmeyen, Dünya hayatına razı olup onunla gönlü yatışanlarla bizim âyetlerimizden gafil olanlar var ya, işte onların, kazandıklarına karşılık varacakları yer ateştir....
Yunus Suresi, 7. Ayet:
(7-8) Huzurumuza çıkacaklarını beklemeyenler, dünya hayatına razı olup onunla rahat bulanlar ve âyetlerimizden gafil olanlar yok mu, işte onların, kazanmakta oldukları (günahlar) yüzünden varacakları yer, ateştir!...
Yunus Suresi, 7. Ayet:
(7-8) Onlar ki âhirette bize kavuşmayı ummaz ve sadece dünya hayatına razı olup onunla tatmin bulur ve onlar ki Bizim tek İlah olduğumuzun delillerinden ve gönderdiğimiz Kur’ân âyetlerinden gaflet etmeyi sürdürür, işte bunların, irtikâb ettikleri şirk ve isyan sebebiyle varacakları yer cehennemdir....
Rum Suresi, 53. Ayet:
Ve mâ ente bi hâdil umyi an dalâletihim, in tusmiu illâ men yu’minu bi âyâtinâ fe hum muslimûn(muslimûne)....