Axtarış Nəticələri
Ana Səhifə
Surələr
Məallər
Blog
İsra Suresi, 12. Ayet:
Biz gecə və gündüzü (qüdrətimizi göstərən) iki dəlil olaraq yaratdıq. Rəbbinizin nemətlərini araşdırasınız, illərin sayını və hesabı biləsiniz deyə, gecənin dəlilini (qaranlığını) sildik və gündüzün dəlilini (
aydınlığı
nı) işıqlı etdik. Biz hər şeyi (Quranda) müfəssəl olaraq izah etdik....
Səcdə Suresi, 17. Ayet:
Əməllərinin mükafatı olaraq onlar üçün göz
aydınlığı
olacaq nələr saxlandığını heç kim bilmir....
Qəsəs Suresi, 9. Ayet:
Fironun arvadı (Asiyə) dedi: “(Bu uşaq) mənim və sənin üçün göz
aydınlığı
dır. Onu öldürməyin! Ola bilsin ki, onun bizə faydası toxunar, yaxud onu oğulluğa götürərik”. Halbuki, onlar (bu işin sonunun) fərqində deyildilər....
Şəms Suresi, 1. Ayet:
And olsun günəşə və onun
aydınlığı
na!...
Qəsəs Suresi, 9. Ayet:
Fironun qadını (Asiyə) dedi: “Bu uşaq mənim də, sənin də göz bəbəyimiz (göz
aydınlığı
mız, gözümüzə sevinc olsun). Onu öldürməyin. Ola bilsin ki, (o böyüyəndə) bizə bir fayda verər, yaxud da onu oğulluğa götürərik!” Onlar (işin nə yerdə olduğunu, bu uşağın əlində həlak olacaqlarını) bilmirdilər....
Ənam Suresi, 1. Ayet:
Hamd, gökleri ve yeri yaratan, karanlıkları ve
aydınlığı
var eden Allah'a özgüdür. Yine de Kafirler ilahlarını Rabb'leriyle denk tutuyorlar....
Nur Suresi, 35. Ayet:
Allah, göklerin ve yeryüzünün
aydınlığı
dır. O'nun
aydınlığı
, içinde ışık bulunan kandil yuvası gibidir. O kandil, bir fanus içindedir. O fanus, inciden bir yıldız gibidir. Doğuya da batıya da ait olmayan mübarek bir ağacın yağından yakılır. Onun yağı neredeyse kendisine ateş dokunmasa bile ışık verir. Aydınlık üstüne aydınlıktır. Allah, hak eden kimseyi
aydınlığı
na iletir. Allah, insanlara örnekler verir. Allah, her şeyi bütün ayrıntılarıyla bilendir....
Nur Suresi, 36. Ayet:
(Allah'ın
aydınlığı
/ışığı) Allah'ın isminin yüceltilmesine ve öğütlerinin dinlenmesine izin verdiği evlerde vardır. Orada sabah akşam O'nu tesbih ederler....
Nur Suresi, 40. Ayet:
Veya üzerinde bulutlar olan, üst üste dalgaların kuşattığı derin denizlerdeki karanlığa benzer. Elini göremeyecek kadar, karanlık üstüne karanlık. Allah'ın
aydınlığı
yla aydınlanmamış bir kimse için başka aydınlık yoktur....
Furqan Suresi, 74. Ayet:
Ve onlar, "Rabbimiz! Eşlerimizden ve soyumuzdan bize göz
aydınlığı
bağışla. Ve bizi takva sahiplerine önder yap!" derler....
Qəsəs Suresi, 9. Ayet:
Ve Firavun'un karısı: "Bana ve sana göz
aydınlığı
olsun. Onu öldürmeyin, belki bize yararı olur. Veya onu evlat ediniriz." dedi. Onlar, olacakların ayırdında değillerdi....
Qəsəs Suresi, 71. Ayet:
Baksanıza! Eğer Allah, üzerinize geceyi, Kıyamet Günü'ne kadar aralıksız devam ettirse, Allah'tan başka size
aydınlığı
verecek olan ilah kimdir? Hala gerçeğe kulak vermeyecek misiniz?...
Zümər Suresi, 69. Ayet:
Yer Rabb'inin
aydınlığı
ile aydınlanır, kitap ortaya konur, Nebiler ve tanıklar getirilir; aralarında hakk ile karar verilir. Ve onlar asla haksızlığa uğramazlar....
Hədid Suresi, 28. Ayet:
Ey inananlar! Allah için takvalı olun. O'nun Resulüne inanın ki, size rahmetinden iki pay versin. Ve size
aydınlığı
nda yürüyeceğiniz bir ışık yapsın. Sizi bağışlasın. Allah, Çok Bağışlayıcı'dır, Rahmeti Kesintisiz'dir....
Şəms Suresi, 1. Ayet:
Güneş'e ve onun
aydınlığı
na ant olsun, ...
Bəqərə Suresi, 16. Ayet:
İşte bunlar, doğruluk ve
aydınlığı
verip karanlık ve sapıklığı satın aldılar da ticaretleri hiç bir kazanç sağlamadı. Bir yol yordama girebilmiş de değillerdir....
Bəqərə Suresi, 17. Ayet:
1.
meselu-hum
: onların misali, onların durumu
2.
ke
: gibi
3.
meseli
: misal, durum
4.
ellezi
: ki o
Bəqərə Suresi, 17. Ayet:
Onların (münafıkların) durumu, (karanlık gecede) bir ateş yakan kimse misalidir. O ateş yanıp da etrafını aydınlattığı anda Allah, hemen onların
aydınlığı
nı giderir ve onları karanlıklar içinde bırakır; (artık hiçbir şeyi) görmezler....
Bəqərə Suresi, 17. Ayet:
Münâfıkların hakka davet karşısındaki davranışları, müjde ve uyarı ateşi yakan kimsenin verdiği bilgiye kuşkucu ve kararsız yaklaşan kimselerin haline benziyor. Alevler, Kur’ân âyetleri, peygamberin sünneti, Muhammed’in çevresindeki münafıklara da aydınlık sağlarken, iki yüzlülükleri sebebiyle, Allah onlara hak ve hakikati gösterecek
aydınlığı
yok ederek, onları şüphe, nifak ve inkâr karanlıklarında bırakıyor. Ne doğruyu, hakkı görebiliyorlar, ne de hayrı şerden ayırt edebiliyorlar....
Bəqərə Suresi, 17. Ayet:
Bunların örneği, ateş yakan adamın örneğine benzer; (ki onun ateşi) çevresini aydınlattığı zaman, Allah onların
aydınlığı
nı giderir ve göremez bir şekilde karanlıklar içinde bırakıverir....
Bəqərə Suresi, 17. Ayet:
Onların (münafıkların) durumu, (karanlık gecede) bir ateş yakan kimse misalidir. O ateş yanıp da etrafını aydınlattığı anda Allah, hemen onların
aydınlığı
nı giderir ve onları karanlıklar içinde bırakır; (artık hiçbir şeyi) görmezler....
Bəqərə Suresi, 17. Ayet:
Bunların örneği, ateş yakan adamın örneğine benzer; (ki onun ateşi) çevresini aydınlattığı zaman, Allah onların
aydınlığı
nı giderir ve göremez bir şekilde karanlıklar içinde bırakıverir....
Bəqərə Suresi, 20. Ayet:
Şimşek çakar gibi gelen müjde âyetleri, gözlerini kamaştırır, akıllarını karıştırır. Müjdeler, lehlerine olan emir ve hükümler geldikçe, şimşeğin
aydınlığı
nda yürüyenler gibi, müslümanlıklarını ilan ederek, müslümanların statüsünden faydalanırlar. Sıkıntı baş gösterip Kur’ân âyetleri aleyhlerine olunca da karanlıktan çıkamayacaklarmış gibi, ne yapacaklarını şaşırırlar. Nifaklarını, ikiyüzlülüklerini açığa vururlar. Eğer Allah’ın sünneti, düzeninin yasaları içinde iradesinin tecellisine uygun ols...
Bəqərə Suresi, 170. Ayet:
Onlara: 'Allah’ın indirdiğine Kur’ân’a tâbi olun, Kur’ân’ı uygulayın' denildiğinde: 'Hayır. Biz Kur’ân’a değil, gördüğümüz, bildiğimiz atalarımızın yoluna, hayat tarzına, onların uygulaya geldikleri eski âdetlere, geleneklere uyarız' derler. Atalarının akılları hiçbir şeye ermiyor olsa da, onlar hak yolu tercih etmemişler, doğruyu,
aydınlığı
, refahı bulamamışlarsa da mı, onların yolundan gidecekler?...
Bəqərə Suresi, 187. Ayet:
Oruç gecesi kadınlarınıza yaklaşmanız size helâl kılındı. Onlar sizin için, siz de onlar için birer elbisesiniz. Allah, sizin nefslerinize ihanet ettiğinizi bildi. Bunun üzerine tövbelerinizi kabul etti ve sizi affetti. Şimdi artık onlara (eşlerinize) yaklaşın ve Allah'ın sizin için yazdığı (takdir ettiği) şeyleri isteyin. Fecr vaktinde beyaz iplik, siyah iplikten tebeyyün edinceye (size belli oluncaya, gündüzün
aydınlığı
, gecenin karanlığından sıyrılıncaya) kadar yeyin ve için. Sonra orucu gece...
Bəqərə Suresi, 187. Ayet:
Oruç gecesinde kadınlarınıza yaklaşmak size helâl kılındı. Onlar, size örtüdürler, siz de onlara örtüsünüz. Allah, (Ramazan gecelerinde hanımlarınıza yaklaşarak) kendinize zulmetmekte olduğunuzu bildi de tövbenizi kabul edip sizi affetti. Artık eşlerinize yaklaşın ve Allah’ın sizin için yazıp takdir etmiş olduğu şeyi arayın. Şafağın
aydınlığı
gecenin karanlığından ayırt edilinceye (tan yeri ağarıncaya) kadar yiyin, için. Sonra da akşama kadar orucu tam tutun. Bununla birlikte siz mescitlerde iti...
Bəqərə Suresi, 187. Ayet:
Oruçlu olduğunuz günün gecesinde kadınlarınızla buluşmanız, size helâl edilmiştir. Onlar sizin için elbisedir, siz onlar için elbisesiniz. Allah bildi ki nefsinizi yenemeyecek, sabredemeyecek, bir iştir, işleyeceksiniz, bu yüzden tövbenizi kabul etti, sizi bağışladı. Gayri onlarla buluşun ve Allah'ın size yazdığını dileyin. Fecir doğup da
aydınlığı
yla kara iplik, sizce beyaz iplikten ayırt edilinceye dek yiyin, için. Sonra orucu ertesi geceye kadar tamam olarak tutun. Fakat mescitlerde ibadet iç...
Bəqərə Suresi, 187. Ayet:
Oruç gecesinde kadınlarınıza yaklaşmak size helâl kılındı. Onlar sizin için birer elbise, siz de onlar için birer elbisesiniz. Allah sizin kendinize kötülük ettiğinizi bildi ve tevbenizi kabul edip sizi bağışladı. Artık (ramazan gecelerinde) onlara yaklaşın ve Allah'ın sizin için takdir ettiklerini isteyin. Sabahın beyaz ipliği (
aydınlığı
), siyah ipliğinden (karanlığından) ayırt edilinceye kadar yeyin, için, sonra akşama kadar orucu tamamlayın. Mescitlerde ibadete çekilmiş olduğunuz zamanlarda k...
Bəqərə Suresi, 187. Ayet:
Sıyam günlerinin gecelerinde kadınlarınıza yaklaşmak (cinsellik) helal kılındı. Onlar sizin, siz de onların elbisesisiniz (kişinin dış dünyasındaki en yakını). Allâh bu konuda nefsinize haksızlık ettiğinizi (gece de oruç devam eder cinsellik yapılmaz zannınızı) bildi de yanlıştan dönmenizi (tövbenizi) kabul etti ve sizi affetti. Artık onlara Allâh'ın hükmü kadarıyla yaklaşabilirsiniz. Gün başlangıcına (gecenin karanlığının günün
aydınlığı
na dönüşme sürecine) kadar, yeyip için. Sonra sıyamı gece...
Bəqərə Suresi, 187. Ayet:
Oruçlu olduğunuz günlerin gecelerinde, hanımlarınızla ilişkiye girmeniz size helâl ve meşrû kılındı. Onlar sizin iyiliğiniz için bir elbise, vazgeçilmez birlikteliğinizin, sizi koruyan, sırlarınızı saklayan ortağı, rahat ve huzur kaynağıdırlar. Siz de onların iyiliği için bir elbise, vazgeçilmez birlikteliğinizin, onları koruyan, sırlarını saklayan, ortağı, rahat ve huzur kaynağısınız. Allah, o gecelerde kendinize hâkim olamadığınızı, kendinize haksızlık ettiğinizi bildi de, yüzünüze baktı, tevb...
Bəqərə Suresi, 187. Ayet:
(Ramazan'da) Oruç (tuttuğunuz günlerin) gecesi kadınlarınıza cinsel yaklaşmada bulunmanız size helâl kılındı. Onlar sizin için bir elbise, siz de onlar için bir elbisesiniz. Allah kendinize olan güveni kötüye kullanacağınızı biliyordu. (Bu hususta) tevbenizi kabul etti, sizi bağışladı. Artık (geceleri) onlara yaklaşın ve Allah'ın size yazıp takdir ettiğini dileyin. Fecirde beyaz iplik siyah iplikten size seçilinceye (gündüzün
aydınlığı
, gecenin karanlığından sıyrılıp ayrılıncaya) kadar yeyin, iç...
Bəqərə Suresi, 187. Ayet:
Oruç gecesinde kadınlarınıza yaklaşmak size helâl kılındı. Onlar sizin için birer elbise, siz de onlar için birer elbisesiniz. Allah sizin kendinize kötülük ettiğinizi bildi ve tevbenizi kabul edip sizi bağışladı. Artık (ramazan gecelerinde) onlara yaklaşın ve Allah'ın sizin için takdir ettiklerini isteyin. Sabahın beyaz ipliği (
aydınlığı
), siyah ipliğinden (karanlığından) ayırt edilinceye kadar yeyin, için, sonra akşama kadar orucu tamamlayın. Mescitlerde ibadete çekilmiş olduğunuz zamanlarda k...
Bəqərə Suresi, 187. Ayet:
(Gündüz) tutulan oruçtan sonraki gece boyunca kadınlarınıza yaklaşmanız helaldir: onlar sizin için bir elbise gibidirler ve siz de onlar için bir elbise gibisiniz. Allah bu konuda kendinizi sıkıntıya sokacağınızı bilir; bu yüzden O size mağfiret ile yönelmiş ve bu zorluğu üzerinizden kaldırmıştır. Şimdi öyleyse onlara yaklaşabilir ve Allah'ın sizin için uygun gördüğünden yararlanabilirsiniz ve gecenin karanlığından tan yerinin
aydınlığı
fark edilinceye kadar yiyip içebilirsiniz. Sonra gece çökün...
Bəqərə Suresi, 257. Ayet:
Allâh iman edenlerin Veliyy'idir; onları zulmattan (karanlıklardan - hakikat bilgisizliğinden) Nur'a (ilmin
aydınlığı
nda hakikati görmeye) çıkartır. Fiilen küfür (hakikati inkâr) hâlinde olanlara gelince; onların velîsi Tagut'tur (gerçekte var olmayıp var sandıkları kuvveler, fikirler), onları nurdan zulmete dönüştürür. İşte onlar, ateş ehli (sonuçta yanmaya mahkûm) kişilerdir. Onlar o şartlarda sonsuza dek kalıcıdırlar....
Bəqərə Suresi, 257. Ayet:
Allah, iman edenlerin velisi, koruyucusu, emrinde oldukları otoritedir. Onları şüphe, inkâr ve cehalet karanlıklarından, hidayet, iman ve ilim
aydınlığı
na, nura çıkarır. Kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah’a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuuraltına iterek örtbas edip inkârda ısrar edenlerin velileri de putlaştırılmış, zalim, azgın diktatörler, idareler şeytanî güçlerdir, tâğuttur. Onları hidayet, iman ve ilim
aydınlığı
ndan, nurdan; şüphe, inkâr ve cehalet karanlıklarına götü...
Maidə Suresi, 16. Ayet:
Allah, o kitapla, Kur’ân’la, rızasına ulaşma mertebesini gözetenlere, hukukun üstün, hakkın ve adaletin belirleyici güç, barışın hâkim olduğu güvenli bir dünya düzenine, selâmet yurduna, cennete götüren yolları gösterir. Onları iradesiyle bilgilendirerek inkâr ve cehalet karanlıklarından iman ve ilim
aydınlığı
na, nura çıkarır ve onlara doğru, muhkem, güvenli yolu, İslâmî hayatı gösterir....
Maidə Suresi, 104. Ayet:
Onlara: 'Allah’ın indirdiğine, Kur’ân’a ve ilâhî hükümleri icraya, ülkeyi imara, dünya düzenini kurmaya, sağlamaya memur tek yetkili Rasulullah’a, sünnetine gelin' denildiği zaman: 'Gördüğümüz, bildiğimiz, babalarımızın yolu, hayat tarzı bize yeter' derler. Ataları hiçbir şey bilmez ve hak yolu benimsememiş, doğruyu,
aydınlığı
, hayrı ve refahı bulamamış kimseler ise de mi, onların yolundan gidecekler?...
Ənam Suresi, 1. Ayet:
Hamd, gökleri ve yeri yaratan, karanlıkları ve
aydınlığı
var eden Allah’a mahsustur. Böyle iken inkâr edenler başka şeyleri Rablerine denk tutuyorlar....
Ənam Suresi, 1. Ayet:
Hamd, gökleri ve yeri yaratan, karanlıkları ve
aydınlığı
var eden Allah'a mahsustur. (Bunca âyet ve delillerden) sonra kâfir olanlar (hâla putları) Rab'leri ile denk tutuyorlar....
Ənam Suresi, 1. Ayet:
Gökleri ve yeri yaratan, karanlıkları ve
aydınlığı
var eden Allah’a hamdolsun. Bunca âyet ve delillerden sonra, Rablerini inkârda ısrar edip, küfre sapanlar, hâlâ kulluk ve ibadette, Rablerine denk varlıklar icat ediyorlar....
Ənam Suresi, 1. Ayet:
Gökleri ve yeri yaratan, karanlıkları ve
aydınlığı
vareden Allah'a hamdolsun. Sonra, inkarcılar Rabblerine başkalarını denk tutuyorlar....
Ənam Suresi, 1. Ayet:
Hamd, gökleri ve yeri yaratan, karanlıkları ve
aydınlığı
(nuru) kılan Allah'adır. (Bundan) Sonra bile, inkâr edenler, Rablerine (bir takım varlıkları ve güçleri) denk tutuyorlar....
Ənam Suresi, 1. Ayet:
Hamd, gökleri ve yeri yaratan, karanlıkları ve
aydınlığı
yapan Allah’a mahsustur. Sonra da Rablerini tanımıyanlar, ona, putları denk tutuyorlar....
Ənam Suresi, 1. Ayet:
Hamd, gokleri ve yeri yaratan, karanliklari ve aydinligi vareden Allah'a mahsustur. Oyle iken, inkar edenler Rablerine baskalarini esit tutuyorlar....
Ənam Suresi, 1. Ayet:
Hamd o Allah'a ki gökleri ve yeri yaratmış, karanlıkları ve
aydınlığı
düzenleyip var kılmıştır. Sonra da (Hakk'ı) inkâr edenler Rablarına, (yaptıkları putları, putlaştırdıkları kişileri) denk tutuyorlar....
Ənam Suresi, 1. Ayet:
Hamd, gökleri ve yeri yaratan, karanlıkları ve
aydınlığı
vareden Allah'a mahsustur. Öyle iken, inkar edenler Rablerine başkalarını eşit tutuyorlar....
Ənam Suresi, 1. Ayet:
Hamd, gökleri ve yeri yaratan, karanlıkları ve
aydınlığı
var eden Allah'a mahsustur. (Bunca âyet ve delillerden) sonra kâfir olanlar (hâla putları) Rab'leri ile denk tutuyorlar....
Ənam Suresi, 1. Ayet:
Hamd, gökleri ve yeri yaratan, karanlıkları ve
aydınlığı
var eden Allah'a mahsustur. Yine de hakkı tanımayanlar bunları kendilerini yaratana denk tutuyorlar....
Ənam Suresi, 1. Ayet:
Hamd, gökleri ve yeri yaratan, karanlıkları ve
aydınlığı
var eden Allah'a mahsustur. Böyleyken kâfirler hâlâ Rablerine başkalarını eşit sayıyorlar....
Ənam Suresi, 1. Ayet:
Hamd, gökleri ve yeri yaratan, karanlıkları ve
aydınlığı
yoktan var eden Allah'a mahsustur. Durum böyleyken kafirler, bu yaratıkları Rabblerine denk tutuyorlar....
Ənam Suresi, 1. Ayet:
Hamd olsun — O gökleri ve yeri yaratan, karanlıkları ve
aydınlığı
var eden — Allaha. Kâfir olanlar (bunca âyet ve delillerin zuhurundan) sonra (bunları veya bunlardan bir kısmını) haalâ Rableriyle denk tutuyorlar. ...
Ənam Suresi, 1. Ayet:
Hamd, gökleri ve yeri yaratan, karanlıkları ve
aydınlığı
var eden Allah’a mahsustur. Sonra, inkâr edenler (hâlâ bu putları) Rablerine denk tutuyorlar!...
Ənam Suresi, 1. Ayet:
Hamd; gökleri ve yeri yaratan, karanlıkları ve
aydınlığı
vareden Allah'a mahsustur. Sonra da kafirler bunları rabblarına denk tutuyorlar....
Ənam Suresi, 1. Ayet:
Her türlü övgü, gökleri ve yeri yaratan, derin karanlığı ve (parlak)
aydınlığı
var eden Allaha özgüdür: Ama hakikati inkara şartlanmış olanlar, başka güçleri Rableri ile eş tutarlar!...
Ənam Suresi, 1. Ayet:
Hamd, gökleri ve yeri yaratan, karanlıkları ve
aydınlığı
var eden Allah'a mahsustur. Sonra da kâfirler Rablerine (başkalarını) denk tutuyorlar....
Ənam Suresi, 1. Ayet:
Hamd, gökleri ve yeri yaratan, karanlıkları ve
aydınlığı
var eden Allah’a mahsustur. Yine de kafirler Rab’lerine (başkalarını) denk tutuyorlar....
Ənam Suresi, 1. Ayet:
Hamd, gökleri ve yeri yaratan, karanlıkları ve
aydınlığı
var eden Allah’ın hakkıdır. Bir de kâfirler kalkmışlar, birtakım putları Rab’lerine eşit sayıyorlar!...
Ənam Suresi, 1. Ayet:
Hamdolsun o Allah'a ki, gökleri ve yeri yarattı, karanlıkları ve
aydınlığı
var etti. Yine de inkârcılar, Rablerine eşler tutuyorlar....
Ənam Suresi, 1. Ayet:
Hamd gökleri ve yeri yaratan, karanlıkları ve
aydınlığı
(nuru) kılan Allah'adır. (Bundan) Sonra bile küfre sapanları, Rablerine (birtakım varlıkları ve güçleri) denk tutuyorlar....
Ənam Suresi, 1. Ayet:
Hamd, bütünüyle o Allah'a aittir ki, gökleri ve yeri yaratmış, karanlıkları ve
aydınlığı
var etmiştir. Yine de inkâr edenler, başkalarını Rablerine denk tutuyorlar....
Ənam Suresi, 96. Ayet:
Karanlığı yarıp
aydınlığı
ortaya çıkarandır! Geceyi sükûnet, Güneş ve Ay'ı ölçüler vesilesi kıldı. . . Bu, Aziyz ve Aliym olanın takdiridir....
Tövbə Suresi, 32. Ayet:
Allahın (yol gösterici) ışığını, laf kalabalığıyla söndürmek istiyorlar: Fakat Allah (bunun gerçekleşmesine) izin vermeyecektir, çünkü O, ışığının olanca
aydınlığı
yla yayılmasına irade etmiştir, hakkı inkar edenler bundan hoşlanmasa da!...
Rəd Suresi, 10. Ayet:
Sizden düşüncesini içinde saklayan da açıkça konuşan da; gecenin zifirî karanlığındaki ile gündüzün
aydınlığı
ndaki de aynıdır (O'na)!...
Rəd Suresi, 16. Ayet:
'Göklerin ve yerin yaratıcısı, düzeninin hâkimi, Rabbi kimdir?' de. 'Allah’tır' de. O halde: 'Allah’ı bırakıp, kulları durumundakilerden, kendilerine fayda sağlama, ya da, zarar verme gücüne sahip olmayan koruyucular mı edindiniz?' de. 'Önünü görmeyen cahil, kâfir birisiyle, ilerisini gören mü’min bir olur mu hiç? Yahut inkâr karanlıklarıyla iman
aydınlığı
aynı olur mu?' de. Yoksa Allah’ın yarattığı gibi yaratan, ilâhlığında, otoritesinde, mülkünde, tasarruflarında Allah’a ortak putlar icat etti...
İbrahim Suresi, 1. Ayet:
Elif. Lâm. Râ. Bu Kur’ân, Rabbinin iradesiyle bütün insanları inkâr, sapma ve cehalet karanlıklarından kurtarıp, hidayet, iman ve ilim
aydınlığı
na, nura, kudretli, hükümran, övgüye ve şükre lâyık olan Allah’ın yoluna, birlikte nezaket içinde yaşama kurallarına, sevgiye dayalı kardeşliğe, hasedi, hilesi, dalaveresi, nefreti düşmanlığı olmayan örnek hayat tarzına götüren Allah’ın yoluna çıkarman için sana indirdiğimiz bir kitaptır....
İbrahim Suresi, 5. Ayet:
Andolsun ki, Mûsâ’yı, âyetlerimizle mûcizelerimizle Rasûl olarak özgürce sorumluluklarını yerine getirmek üzere görevlendirdik. 'Kavmini inkâr ve cehalet karanlıklarından iman ve ilim
aydınlığı
na, nura çıkar. Onlara, Allah’ın geçmiş kavimlerin başına getirdiği felâket günlerini, Allah’ın hesaba çekeceği ve cezalandıracağı günleri tebliğ ile hatırlat. Bunda, çok sabrederek, mücadeleye devam eden, çok şükreden herkes için ibretler, uyarılar, Allah’ın birliğini ve sınırsız kudretini gösteren delill...
İsra Suresi, 12. Ayet:
Biz, geceyi ve gündüzü birer âyet (delil) olarak yarattık. Nitekim, Rabbinizin nimetlerini araştırmanız, ayrıca, yılların sayı ve hesabını bilmeniz için gecenin karanlığını silip (yerine, eşyayı) aydınlatan gündüzün
aydınlığı
nı getirdik. İşte biz, her şeyi açık açık anlattık....
İsra Suresi, 12. Ayet:
Geceyi ve gündüzü iki işaret olarak meydana getirdik. . . Gecenin işaret ettiği karanlığı (cehli) kaldırıp, gündüzün işareti
aydınlığı
(ilmi) geçerli kıldık. . . Rabbinizden bir lütuf talep edesiniz ve senelerin adedini ve hesabı da bilesiniz diye. . . Biz her şeyi detaylarıyla açıkladık....
İsra Suresi, 12. Ayet:
Biz, geceyi ve gündüzü birer âyet (delil) olarak yarattık. Nitekim, Rabbinizin nimetlerini araştırmanız, ayrıca, yılların sayısını ve hesabı bilmeniz için gecenin karanlığını silip (yerine, eşyayı) aydınlatan gündüzün
aydınlığı
nı getirdik. İşte biz, her şeyi açık açık anlattık....
İsra Suresi, 12. Ayet:
Biz geceyi ve gündüzü varlığımıza delalet eden birer delil kıldık. Sonra Rabbinizden bir lütuf aramanız, yılların sayısını ve hesabını bilmeniz için gecenin karanlığını silip (yerine) eşyayı aydınlatan gündüzün
aydınlığı
nı getirdik. İşte biz her şeyi uzun uzadıya anlattık....
İsra Suresi, 12. Ayet:
Biz geceyi ve gündüzü birer âyet (delil) kıldık. Rabbinizin nimetlerini araştırmanız, ayrıca yılların sayısını ve hesabını bilmeniz için gecenin karanlığını silip, yerine (geçiminizi temin için) gündüzün
aydınlığı
nı getirdik. İşte biz her şeyi açık açık anlattık....
Taha Suresi, 25. Ayet:
(Musa:) "Ey Rabbim!" dedi, "İçimi (Senin
aydınlığı
nla) genişlet;...
Ənbiya Suresi, 51. Ayet:
Biz, peygamber olarak görevlendirilmeden önce İbrâhim’e, doğruluk olgunluk, akıl yürütme, tahlil kabiliyeti ve ufuk
aydınlığı
nasip etmiştik. Biz onun olgunluğu ve üstün hasletlere sahip olmayı hak ettiğini biliyorduk....
Nur Suresi, 35. Ayet:
Allah göklerin ve yerin hayatiyetlerini, ihyalarını sağlayan nûrudur, göklerde ve yerde yaşayanların önünü ve ufkunu aydınlatır, hidayet rehberlerini gönderir. O’nun nuru, üzerinde sabah
aydınlığı
na benzer ışık veren bir direkteki lambaya benzer. O ışık kristal bir ampul içindedir. Kristal ampul, doğu ve batı güneşinden istifade etmeyen faydalı, bereketli zeytin ağacı gibi doğu ve batı medeniyetinden etkilenmemiş bir medeniyet ağacından yakılan, peygamberler soyundan gelen sanki inciye benzer pa...
Furqan Suresi, 74. Ayet:
1.
ve ellezîne
: ve onlar
2.
yekûlûne
: söylerler, derler
3.
rabbenâ
: Rabbimiz
4.
heb
: bağışla
Furqan Suresi, 74. Ayet:
Ve onlar: “Rabbimiz, eşlerimizden ve zürriyyetimizden bize göz
aydınlığı
bağışla ve bizi muttakilere (takva sahiplerine) imam kıl.” derler....
Furqan Suresi, 74. Ayet:
Onlar, “Ey Rabbimiz! Eşlerimizi ve çocuklarımızı bize göz
aydınlığı
kıl ve bizi Allah’a karşı gelmekten sakınanlara önder eyle” diyenlerdir....
Furqan Suresi, 74. Ayet:
Onlar ki: "Rabbimiz. . . Eşlerimizden (veya bedenlerimizden) ve evlatlarımızdan (bedenî çalışmalarımızın semeresinden) göz
aydınlığı
(cennet yaşamını) oluşturacakları bize ihsan et; bizi, korunmak isteyenlere uyulası önder kıl" derler....
Furqan Suresi, 74. Ayet:
Onlar: 'Rabbimiz, bize göz
aydınlığı
olacak, bizi mutlu edecek eşler ve zürriyetler bağışla. Bizi müttakilere, Allah’a sığınıp, emirlerine yapışarak, günahlardan arınıp, azaptan korunanlara, kulluk ve sorumluluk şuuruyla, haklarına ve özgürlüklerine sahip çıkarak şahsiyetli davrananlara, dinî ve sosyal görevlerinin bilincinde olan mü’minlere imam, önder olarak yetiştir.' diyenlerdir....
Furqan Suresi, 74. Ayet:
Onlar: 'Ey Rabbimiz! Bize eşlerimizden ve soylarımızdan göz
aydınlığı
olacak kimseler ihsan et ve bizi takva sahiplerine önder kıl!' derler....
Furqan Suresi, 74. Ayet:
Ve onlar: "Rabbimiz, bize eşlerimizden ve soyumuzdan, gözün
aydınlığı
olacak (çocuklar) armağan et ve bizi takva sahiplerine önder kıl," diyenlerdir....
Furqan Suresi, 74. Ayet:
Onlar: «Rabbimiz! Bize eslerimizden ve cocuklarimizdan gozumuzun aydinligi olacak insanlar ihsan et ve bizi, Allah'a karsi gelmekten sakinanlara onder yap» derler....
Furqan Suresi, 74. Ayet:
Onlar ki, ey Rabbimiz ! derler, bize eşlerimizden ve çocuklarımızdan gözlerin
aydınlığı
(ölçüsünde) bağışla ve bizi (Allah'tan) korkup (fenalıklardan) sakınanlara önder ve lider eyle....
Furqan Suresi, 74. Ayet:
Onlar: 'Rabbimiz! Bize eşlerimizden ve çocuklarımızdan gözümüzün
aydınlığı
olacak insanlar ihsan et ve bizi, Allah'a karşı gelmekten sakınanlara önder yap' derler....
Furqan Suresi, 74. Ayet:
Ve onlar: "Rabbimiz, bize eşlerimizden ve soyumuzdan, gözler
aydınlığı
olacak (çocuk)lar armağan et ve bizi takva sahiplerine imam kıl" diyenlerdir....
Furqan Suresi, 74. Ayet:
Yine onlar ki: 'Rabbimiz! Bize zevcelerimizden ve nesillerimizden göz
aydınlığı
olacak (sâlih) kimseler ihsân eyle ve bizi takvâ sâhiblerine imam (her hususda kendisine tâbi' olunan rehber) kıl!' derler....
Furqan Suresi, 74. Ayet:
Ve onlar ki: «Ya Rabbenâ! Bize zevcelerimizden ve zürriyetlerimizden gözler
aydınlığı
ihsan et ve bizi takvâ sahiplerine imam kıl!» derler....
Furqan Suresi, 74. Ayet:
Onlar ki şöyle derler: “Ey Rabbimiz! Bize eşlerimizden ve zürriyetimizden gözümüzün
aydınlığı
olacak insanlar lütfeyle ve bizi takvâ sahiplerine önder kıl!”...
Furqan Suresi, 74. Ayet:
Ve onlar: «Rabbimiz, bize eşlerimizden ve soyumuzdan, gözün
aydınlığı
olacak (çocuklar) armağan et ve bizi takva sahiplerine önder kıl,» diyenlerdir....
Furqan Suresi, 74. Ayet:
Onlar 'Rabbimiz, bize göz
aydınlığı
olacak eşler ve nesiller bağışla; bizi takvâ sahiplerine öncü yap' derler....
Furqan Suresi, 74. Ayet:
Onlar şöyle yakarırlar: "Rabbimiz, eşlerimizden ve çocuklarımızdan bize göz
aydınlığı
bağışla. Bizi takvaya sarılanlara önder kıl."...
Nəml Suresi, 13. Ayet:
Mûcize ve belgelerimiz bütün
aydınlığı
yla apaçık olarak onlara geldiğinde: "Bu besbelli bir büyü!" dediler....
Nəml Suresi, 86. Ayet:
Onlar anlamıyorlar mı ki Biz, insanların dinlenip sükûnet bulmaları için geceyi, çalışsınlar diye de gündüz
aydınlığı
nı yarattık. Elbette bunda iman edecek kimseler için ibretler vardır....
Qəsəs Suresi, 9. Ayet:
1.
ve kâletimraetu (kâlet imraetu)
: ve hanımı dedi
2.
fir'avne
: firavun
3.
kurretu aynın
: (sevinç) göz
aydınlığı
4.
lî
Qəsəs Suresi, 9. Ayet:
Firavun’un karısı şöyle dedi: “Bana da, sana da göz
aydınlığı
(bir çocuk)! Sakın onu öldürmeyin. Belki bize faydası dokunur, ya da onu evlat ediniriz.” Oysaki onlar (olacak şeylerin) farkında değillerdi....
Qəsəs Suresi, 9. Ayet:
Firavun'un karısı (sepetin içinden erkek çocuk çıkınca kocasına:) Benim ve senin için göz
aydınlığı
dır! Onu öldürmeyin, belki bize faydası dokunur, ya da onu evlât ediniriz, dedi. Halbuki onlar (işin sonunu) sezemiyorlardı....
Qəsəs Suresi, 9. Ayet:
Firavun'un karısı dedi ki: "Benim için de senin için de göz
aydınlığı
dır (bu çocuk). Onu öldürmeyin! Umulur ki bize faydalı olur yahut Onu evlat ediniriz". . . Onlar (işin) farkında değillerdi....
Qəsəs Suresi, 9. Ayet:
Fir'avn'ın eşi, «bu bulunan çocuk benim için de, senin için de göz bebeği (veya gözümün
aydınlığı
) ! Sakın onu öldürmeyin ; umulur ki bize yararlı olur veya onu kendimize evlâd ediniriz» dedi. Kendileri (bunun altındaki sır ve hikmetten) habersiz idiler....
Qəsəs Suresi, 9. Ayet:
Firavun'un karısı (sepetin içinden erkek çocuk çıkınca kocasına:) Benim ve senin için göz
aydınlığı
dır! Onu öldürmeyin, belki bize faydası dokunur, ya da onu evlât ediniriz, dedi. Halbuki onlar (işin sonunu) sezemiyorlardı....
Qəsəs Suresi, 9. Ayet:
Ve Fir'avun’un hanımı: '(Bu çocuk) benim için de, senin için de bir göz
aydınlığı
! Onu öldürmeyin! Belki bize faydası dokunur, ya da onu evlâd ediniriz' dedi. Hâlbuki onlar(işin) farkında değillerdi....
Qəsəs Suresi, 9. Ayet:
Ve Fir'avun'un refikası dedi ki: «Benim için ve senin için bir göz
aydınlığı
. Bunu öldürmeyiniz. Umulur ki bize faideli olacaktır veya O'nu oğul ediniriz.» Onlar ise farkında olamıyorlardı....
Qəsəs Suresi, 9. Ayet:
Firavun'un karısı şöyle dedi: "Benim için de senin için de bir göz
aydınlığı
dır bu. Öldürmeyin onu, bize yararı olabilir, yahut onu çocuk ediniriz." Onlar işin farkında olmuyorlardı....
Səcdə Suresi, 17. Ayet:
1.
fe lâ ta'lemu
: bilmez
2.
nefsun
: nefs, kişi
3.
mâ uhfiye
: gizli olanı, saklı olanı, neler saklı
4.
lehum
: o...
Səcdə Suresi, 17. Ayet:
Artık hiçbir nefs (hiç kimse), yapmış olduklarına mükâfat olarak, onlar için göz
aydınlığı
ndan nelerin saklı olduğunu bilmez....
Səcdə Suresi, 17. Ayet:
Hiç kimse işledikleri (iyi-yararlı) amellerine karşılık gözlerin
aydınlığı
olarak nelerin saklandığını bilmez....
Səcdə Suresi, 17. Ayet:
Artık hiçbir nefis, yaptıklarına karşılık olmak üzere kendileri için gözler
aydınlığı
olarak nelerin (sayısız nimetlerin) saklandığını bilmez....
Səcdə Suresi, 17. Ayet:
Artık (dünyada) işledikleri salih amellere mükâfat olarak kendileri için, göz
aydınlığı
ndan ne hazırlanıb saklandığını kimse bilmez....
Səcdə Suresi, 17. Ayet:
Şimdi hiç kimse kendileri için, yaptıklarına karşılık gözler
aydınlığı
olacak şeylerden neler gizlenmiş olduğunu bilemez....
Səcdə Suresi, 17. Ayet:
Hiç kimse işledikleri (iyi-yararlı) amellerine karşılık gözlerin
aydınlığı
olarak nelerin saklandığını bilmez....
Səcdə Suresi, 17. Ayet:
Şimdi hiç kimse kendileri için, yaptıklarına karşılık gözler
aydınlığı
olacak şeylerden neler gizlenmiş olduğunu bilemez....
Səcdə Suresi, 17. Ayet:
Artık hiçbir nefs, yaptıklarına karşılık olmak üzere kendileri için gözler
aydınlığı
olarak nelerin (sayısız nimetlerin) saklandığını bilmez....
Səcdə Suresi, 17. Ayet:
Artık, yapmakta olduklarına bir karşılık olarak onlar için göz
aydınlığı
olacak olan(ni'metler)den nelerin saklandığını kimse bilmez....
Səcdə Suresi, 17. Ayet:
Artık hiçbir nefis, yapmakta olduklarına karşılık olmak üzere, kendileri için gözler
aydınlığı
olarak nelerin (sayısız nimetlerin) saklandığını bilmez....
Səcdə Suresi, 17. Ayet:
Yaptıklarının karşılığında onlar için göz
aydınlığı
olacak ne ödüller saklandığını hiç kimse bilemez....
Səcdə Suresi, 17. Ayet:
Hiç kimse, yaptıklarına karşılık onlar için hangi göz
aydınlığı
nın saklandığını bilmez....
Fatir Suresi, 40. Ayet:
De ki: "Baksanıza, Allah’tan başka yalvardığınız şu şeriklerinize! Gösterin bakalım bana: Dünyanın nerelerini yaratmışlar?" Yoksa göklerin yaratılmasında mı Allah’a ortaklıkları var? Yoksa Biz onlara bir kitap verdik de onlar onun
aydınlığı
nda mı bulunuyorlar? Sözün doğrusu şu ki: Zalimler birbirlerine sadece yalan, dolan ve aldanma vâd ederler....
Yasin Suresi, 37. Ayet:
Allah’ın birliğine, kudretine onlar için bir delil de gecedir. Biz geceden gündüzün
aydınlığı
nı soyar çıkarırız. Anında karanlığa gömülürler....
Saffat Suresi, 48. Ayet:
Yanlarında gözlerini yalnızca onlara dikmiş, göz
aydınlığı
olanlar vardır....
Fəth Suresi, 29. Ayet:
Muhammed Allah’ın resulüdür. Onun beraberindeki müminler de kâfirlere karşı şiddetli olup kendi aralarında şefkatlidirler. Sen onları rükû ederken, secde ederken, Allah’tan lütuf ve rıza ararken görürsün. Onların alâmeti, yüzlerindeki secde izi, secde
aydınlığı
dır. Bunlar, Tevrat’taki sıfatları olup İncîl’deki meselleri ise şöyledir: Öyle bir ekin ki filizini çıkarmış, sonra da onu kuvvetlendirmiş, derken kalınlaşmış da artık gövdesi üzerinde doğrulmuş. Öyle ki ekicilerin hoşuna gider, kâfirleri...
Hədid Suresi, 28. Ayet:
Ey ehl-i kitaptan ehl-i tevhid olanlar! Allah’a sığının, emirlerine yapışın, günahlardan arınıp, azaptan korunun, takva esaslarını-Kur’ân esaslarını, Allah’ın şeriatını benimseyin. Rasulüne, Muhammede iman edin ki, Allah, rahmetinden size iki pay versin, size
aydınlığı
nda yürüyeceğiniz bir nur ihsan etsin, sizi koruma kalkanına alsın, bağışlasın. Allah çok bağışlayıcı ve engin merhamet sahibidir....
Hədid Suresi, 28. Ayet:
Ey imân edenler! Allah'tan korkup sakının ; O'nun Peygamberine inanın ki size rahmetinden iki pay versin ; size,
aydınlığı
nda yürüyeceğiniz bir nûr sağlasın ve sizi bağışlasın. Allah çok bağışlayan ve çok merhamet edendir....
Hədid Suresi, 28. Ayet:
Ey inananlar, ALLAH'ı sayıp dinleyin ve elçisine inanın ki rahmetinden size iki pay versin, size,
aydınlığı
nda yürüyeceğiniz bir ışık bağışlasın ve sizi bağışlasın. ALLAH Bağışlayandır, Rahimdir....
Hədid Suresi, 28. Ayet:
Siz ey imana ermiş olanlar! Allah'a karşı sorumluluğunuzun bilincine varın ve O'nun Elçisi'ne inanın, ki O, size rahmetinden iki kat versin ve sizin için (
aydınlığı
nda) yürüyeceğiniz bir ışık yaksın ve (geçmiş günahlarınızı) bağışlasın. Çünkü Allah çok bağışlayıcıdır, rahmet kaynağıdır....
Təğabun Suresi, 8. Ayet:
Öyleyse, (ey insanlar!) Allah'a ve Elçisine ve (size) bahşettiğimiz (vahiy)
aydınlığı
na inanın! Allah bütün yaptıklarınızdan haberdardır....
Cin Suresi, 23. Ayet:
eğer Allah'ın mesajlarını ve O'ndan (bana ulaşan
aydınlığı
dünyaya) duyurmamış olsaydım." Allah'a ve Elçisi'ne isyan edenlere gelince, şüphe yok ki onları içinde sonsuza dek kalacakları cehennem ateşi beklemektedir....
Naziat Suresi, 29. Ayet:
1.
ve agtaşe
: ve kararttı, karanlıklaştırdı
2.
leyle-hâ
: onun gecesi
3.
ve ahrece
: ve çıkardı
4.
duhâ-hâ
: onun...
Naziat Suresi, 29. Ayet:
Ve onun gecesini kararttı ve onun duhasını (
aydınlığı
nı ortaya) çıkardı....
Mutəffifin Suresi, 24. Ayet:
Yüzlerinde cennetin
aydınlığı
nı görürsün....
Şəms Suresi, 1. Ayet:
Güneşe ve onun
aydınlığı
na andolsun,...
Şəms Suresi, 1. Ayet:
Güneşe ve kuşluk vaktindeki
aydınlığı
na...
Şəms Suresi, 1. Ayet:
And olsun, güneşe ve onun
aydınlığı
na,...
Şəms Suresi, 1. Ayet:
Güneş'e ve onun kuşluk vaktindeki parlak
aydınlığı
na,...
Şəms Suresi, 1. Ayet:
(1-10) Güneşe ve kuşluk vaktindeki
aydınlığı
na, güneşi takip ettiğinde aya, onu açığa çıkarttığında gündüze, onu örttüğünde geceye, gökyüzüne ve onu bina edene, yere ve onu yapıp döşeyene, nefse ve ona birtakım kabiliyetler verip de iyilik ve kötülüklerini ilham edene yemin ederim ki, nefsini kötülüklerden arındıran kurtuluşa ermiş, onu kötülüklere gömen de ziyan etmiştir....
Şəms Suresi, 1. Ayet:
Andolsun güneşe ve onun
aydınlığı
na,...
Şəms Suresi, 1. Ayet:
Andolsun güneşe ve onun
aydınlığı
na, ...
Şəms Suresi, 1. Ayet:
Yemîn olsun şems’e (güneşe) ve onun (kuşluk vakti)
aydınlığı
na!...
Şəms Suresi, 1. Ayet:
Andolsun güneşe ve
aydınlığı
na....
Şəms Suresi, 1. Ayet:
Andolsun güneşe ve
aydınlığı
na!...
Şəms Suresi, 1. Ayet:
Andolsun Güneş’e ve
aydınlığı
na....
Şəms Suresi, 1. Ayet:
Güneş ve onun
aydınlığı
, hakkı için!...
Şəms Suresi, 1. Ayet:
And olsun Güneşe ve
aydınlığı
na,...
Şəms Suresi, 2. Ayet:
(1-10) Güneşe ve kuşluk vaktindeki
aydınlığı
na, güneşi takip ettiğinde aya, onu açığa çıkarttığında gündüze, onu örttüğünde geceye, gökyüzüne ve onu bina edene, yere ve onu yapıp döşeyene, nefse ve ona birtakım kabiliyetler verip de iyilik ve kötülüklerini ilham edene yemin ederim ki, nefsini kötülüklerden arındıran kurtuluşa ermiş, onu kötülüklere gömen de ziyan etmiştir....
Şəms Suresi, 3. Ayet:
(1-10) Güneşe ve kuşluk vaktindeki
aydınlığı
na, güneşi takip ettiğinde aya, onu açığa çıkarttığında gündüze, onu örttüğünde geceye, gökyüzüne ve onu bina edene, yere ve onu yapıp döşeyene, nefse ve ona birtakım kabiliyetler verip de iyilik ve kötülüklerini ilham edene yemin ederim ki, nefsini kötülüklerden arındıran kurtuluşa ermiş, onu kötülüklere gömen de ziyan etmiştir....
Şəms Suresi, 4. Ayet:
(1-10) Güneşe ve kuşluk vaktindeki
aydınlığı
na, güneşi takip ettiğinde aya, onu açığa çıkarttığında gündüze, onu örttüğünde geceye, gökyüzüne ve onu bina edene, yere ve onu yapıp döşeyene, nefse ve ona birtakım kabiliyetler verip de iyilik ve kötülüklerini ilham edene yemin ederim ki, nefsini kötülüklerden arındıran kurtuluşa ermiş, onu kötülüklere gömen de ziyan etmiştir....
Şəms Suresi, 5. Ayet:
(1-10) Güneşe ve kuşluk vaktindeki
aydınlığı
na, güneşi takip ettiğinde aya, onu açığa çıkarttığında gündüze, onu örttüğünde geceye, gökyüzüne ve onu bina edene, yere ve onu yapıp döşeyene, nefse ve ona birtakım kabiliyetler verip de iyilik ve kötülüklerini ilham edene yemin ederim ki, nefsini kötülüklerden arındıran kurtuluşa ermiş, onu kötülüklere gömen de ziyan etmiştir....
Şəms Suresi, 6. Ayet:
(1-10) Güneşe ve kuşluk vaktindeki
aydınlığı
na, güneşi takip ettiğinde aya, onu açığa çıkarttığında gündüze, onu örttüğünde geceye, gökyüzüne ve onu bina edene, yere ve onu yapıp döşeyene, nefse ve ona birtakım kabiliyetler verip de iyilik ve kötülüklerini ilham edene yemin ederim ki, nefsini kötülüklerden arındıran kurtuluşa ermiş, onu kötülüklere gömen de ziyan etmiştir....
Şəms Suresi, 7. Ayet:
(1-10) Güneşe ve kuşluk vaktindeki
aydınlığı
na, güneşi takip ettiğinde aya, onu açığa çıkarttığında gündüze, onu örttüğünde geceye, gökyüzüne ve onu bina edene, yere ve onu yapıp döşeyene, nefse ve ona birtakım kabiliyetler verip de iyilik ve kötülüklerini ilham edene yemin ederim ki, nefsini kötülüklerden arındıran kurtuluşa ermiş, onu kötülüklere gömen de ziyan etmiştir....
Şəms Suresi, 8. Ayet:
(1-10) Güneşe ve kuşluk vaktindeki
aydınlığı
na, güneşi takip ettiğinde aya, onu açığa çıkarttığında gündüze, onu örttüğünde geceye, gökyüzüne ve onu bina edene, yere ve onu yapıp döşeyene, nefse ve ona birtakım kabiliyetler verip de iyilik ve kötülüklerini ilham edene yemin ederim ki, nefsini kötülüklerden arındıran kurtuluşa ermiş, onu kötülüklere gömen de ziyan etmiştir....
Şəms Suresi, 9. Ayet:
(1-10) Güneşe ve kuşluk vaktindeki
aydınlığı
na, güneşi takip ettiğinde aya, onu açığa çıkarttığında gündüze, onu örttüğünde geceye, gökyüzüne ve onu bina edene, yere ve onu yapıp döşeyene, nefse ve ona birtakım kabiliyetler verip de iyilik ve kötülüklerini ilham edene yemin ederim ki, nefsini kötülüklerden arındıran kurtuluşa ermiş, onu kötülüklere gömen de ziyan etmiştir....
Şəms Suresi, 10. Ayet:
(1-10) Güneşe ve kuşluk vaktindeki
aydınlığı
na, güneşi takip ettiğinde aya, onu açığa çıkarttığında gündüze, onu örttüğünde geceye, gökyüzüne ve onu bina edene, yere ve onu yapıp döşeyene, nefse ve ona birtakım kabiliyetler verip de iyilik ve kötülüklerini ilham edene yemin ederim ki, nefsini kötülüklerden arındıran kurtuluşa ermiş, onu kötülüklere gömen de ziyan etmiştir....
Leyl Suresi, 2. Ayet:
(Karanlığı yırtıp)
aydınlığı
yla ortaya çıktığı zaman gündüze,...
Leyl Suresi, 2. Ayet:
ve
aydınlığı
yükselten gündüzü!...
Kövsər Suresi, 1. Ayet:
Hiç kuşkusuz, biz verdik sana Kevser'i/iyilik, bereket, mutluluk, güzellik, soy ve
aydınlığı
n tükenmezini....
Fələq Suresi, 1. Ayet:
(1-5) De ki: “Yarattığı şeylerin kötülüğünden, karanlığı çöktüğü zaman gecenin kötülüğünden, düğümlere üfleyenlerin kötülüğünden, haset ettiği zaman hasetçinin kötülüğünden, sabah
aydınlığı
nın Rabbine sığınırım.”...
Fələq Suresi, 1. Ayet:
'Bütün varlıkları yoktan yaratan, hak ile bâtılı ayırdedip hakkı ortaya koyan, sıkıntıyı gideren, tohumu çatlatan doğumu gerçekleştiren,
aydınlığı
getiren, kurtuluşa erdiren, yaşama kabiliyeti, gücü ve varlıklara işleyiş düzeni veren, koruyan, kontrol eden Rabbe sığınırım.'de....
Fələq Suresi, 1. Ayet:
(1-2-3-4-5) De ki: Yarattığı şeylerin şerrinden, karanlığıyla ortalığa çöken gecenin şerrinden, düğümlere üfleyen falcı ve büyücülerin şerrinden, hased ettiğinde hasedçi-nin şerrinden, karanlığı ayırıp sabahın
aydınlığı
nı çıkaran Rabba sığınırım....
Fələq Suresi, 2. Ayet:
(1-5) De ki: “Yarattığı şeylerin kötülüğünden, karanlığı çöktüğü zaman gecenin kötülüğünden, düğümlere üfleyenlerin kötülüğünden, haset ettiği zaman hasetçinin kötülüğünden, sabah
aydınlığı
nın Rabbine sığınırım.”...
Fələq Suresi, 2. Ayet:
(1-2-3-4-5) De ki: Yarattığı şeylerin şerrinden, karanlığıyla ortalığa çöken gecenin şerrinden, düğümlere üfleyen falcı ve büyücülerin şerrinden, hased ettiğinde hasedçi-nin şerrinden, karanlığı ayırıp sabahın
aydınlığı
nı çıkaran Rabba sığınırım....
Fələq Suresi, 3. Ayet:
(1-5) De ki: “Yarattığı şeylerin kötülüğünden, karanlığı çöktüğü zaman gecenin kötülüğünden, düğümlere üfleyenlerin kötülüğünden, haset ettiği zaman hasetçinin kötülüğünden, sabah
aydınlığı
nın Rabbine sığınırım.”...
Fələq Suresi, 3. Ayet:
(1-2-3-4-5) De ki: Yarattığı şeylerin şerrinden, karanlığıyla ortalığa çöken gecenin şerrinden, düğümlere üfleyen falcı ve büyücülerin şerrinden, hased ettiğinde hasedçi-nin şerrinden, karanlığı ayırıp sabahın
aydınlığı
nı çıkaran Rabba sığınırım....
Fələq Suresi, 4. Ayet:
(1-5) De ki: “Yarattığı şeylerin kötülüğünden, karanlığı çöktüğü zaman gecenin kötülüğünden, düğümlere üfleyenlerin kötülüğünden, haset ettiği zaman hasetçinin kötülüğünden, sabah
aydınlığı
nın Rabbine sığınırım.”...
Fələq Suresi, 4. Ayet:
(1-2-3-4-5) De ki: Yarattığı şeylerin şerrinden, karanlığıyla ortalığa çöken gecenin şerrinden, düğümlere üfleyen falcı ve büyücülerin şerrinden, hased ettiğinde hasedçi-nin şerrinden, karanlığı ayırıp sabahın
aydınlığı
nı çıkaran Rabba sığınırım....
Fələq Suresi, 5. Ayet:
(1-5) De ki: “Yarattığı şeylerin kötülüğünden, karanlığı çöktüğü zaman gecenin kötülüğünden, düğümlere üfleyenlerin kötülüğünden, haset ettiği zaman hasetçinin kötülüğünden, sabah
aydınlığı
nın Rabbine sığınırım.”...
Fələq Suresi, 5. Ayet:
(1-2-3-4-5) De ki: Yarattığı şeylerin şerrinden, karanlığıyla ortalığa çöken gecenin şerrinden, düğümlere üfleyen falcı ve büyücülerin şerrinden, hased ettiğinde hasedçi-nin şerrinden, karanlığı ayırıp sabahın
aydınlığı
nı çıkaran Rabba sığınırım....
Əhzab Suresi, 43. Ayet:
O sizi inkâr ve isyan karanlıklarından iman ve itaat
aydınlığı
na, nura çıkarmak için, melekleriyle, üzerinize nimetini, rahmetini, bereketini indirendir. Allah mü’minlere engin merhametiyle muamele yapmaktadır....
Əhzab Suresi, 51. Ayet:
Eşlerinden dilediğinin sırasını geri bırakıp dilediğini yanına alabilirsin. Bir süre uzak durduklarından da dilediğini tekrar yanına almakta senin için bir vebal yoktur. Onlara göz
aydınlığı
olması, onların tasalanmamaları ve senin herbirine verdiğin şeyle hoşnut olmaları için böylesi daha uygundur. Allah ise sizin kalbinizde olanı bilir. Allah herşeyi bilen, hatâlarınıza karşı da müsamaha gösteren bir ilim ve hilim sahibidir....
Təkvir Suresi, 15. Ayet:
(15-21) Kur’ân'ı dinlememek için saklananların, kaçanların durumunu, gerçeği örtbas etmenin-cehaletin gidişini,
aydınlığı
n- reşitliğin gelişini kanıt gösteririm ki kuşkusuz bu, güçlü, Arş'ın/en büyük tahtın sahibi'nin yanında çok değer verilen, itaat edilen, güvenilen değerli bir elçi sözüdür. ...
Təkvir Suresi, 16. Ayet:
(15-21) Kur’ân'ı dinlememek için saklananların, kaçanların durumunu, gerçeği örtbas etmenin-cehaletin gidişini,
aydınlığı
n- reşitliğin gelişini kanıt gösteririm ki kuşkusuz bu, güçlü, Arş'ın/en büyük tahtın sahibi'nin yanında çok değer verilen, itaat edilen, güvenilen değerli bir elçi sözüdür. ...
Təkvir Suresi, 17. Ayet:
(15-21) Kur’ân'ı dinlememek için saklananların, kaçanların durumunu, gerçeği örtbas etmenin-cehaletin gidişini,
aydınlığı
n- reşitliğin gelişini kanıt gösteririm ki kuşkusuz bu, güçlü, Arş'ın/en büyük tahtın sahibi'nin yanında çok değer verilen, itaat edilen, güvenilen değerli bir elçi sözüdür. ...
Təkvir Suresi, 18. Ayet:
(15-21) Kur’ân'ı dinlememek için saklananların, kaçanların durumunu, gerçeği örtbas etmenin-cehaletin gidişini,
aydınlığı
n- reşitliğin gelişini kanıt gösteririm ki kuşkusuz bu, güçlü, Arş'ın/en büyük tahtın sahibi'nin yanında çok değer verilen, itaat edilen, güvenilen değerli bir elçi sözüdür. ...
Təkvir Suresi, 19. Ayet:
(15-21) Kur’ân'ı dinlememek için saklananların, kaçanların durumunu, gerçeği örtbas etmenin-cehaletin gidişini,
aydınlığı
n- reşitliğin gelişini kanıt gösteririm ki kuşkusuz bu, güçlü, Arş'ın/en büyük tahtın sahibi'nin yanında çok değer verilen, itaat edilen, güvenilen değerli bir elçi sözüdür. ...
Təkvir Suresi, 20. Ayet:
(15-21) Kur’ân'ı dinlememek için saklananların, kaçanların durumunu, gerçeği örtbas etmenin-cehaletin gidişini,
aydınlığı
n- reşitliğin gelişini kanıt gösteririm ki kuşkusuz bu, güçlü, Arş'ın/en büyük tahtın sahibi'nin yanında çok değer verilen, itaat edilen, güvenilen değerli bir elçi sözüdür. ...
Təkvir Suresi, 21. Ayet:
(15-21) Kur’ân'ı dinlememek için saklananların, kaçanların durumunu, gerçeği örtbas etmenin-cehaletin gidişini,
aydınlığı
n- reşitliğin gelişini kanıt gösteririm ki kuşkusuz bu, güçlü, Arş'ın/en büyük tahtın sahibi'nin yanında çok değer verilen, itaat edilen, güvenilen değerli bir elçi sözüdür. ...
Leyl Suresi, 1. Ayet:
(1-4) "Kara cahilliği, vahyin
aydınlığı
nı; bilgiyi ve genetik özellikleri kanıt gösteriyorum ki sizin emek ve gayretiniz kesinlikle dağınık ve parça parçadır. "...
Leyl Suresi, 2. Ayet:
(1-4) "Kara cahilliği, vahyin
aydınlığı
nı; bilgiyi ve genetik özellikleri kanıt gösteriyorum ki sizin emek ve gayretiniz kesinlikle dağınık ve parça parçadır. "...
Leyl Suresi, 3. Ayet:
(1-4) "Kara cahilliği, vahyin
aydınlığı
nı; bilgiyi ve genetik özellikleri kanıt gösteriyorum ki sizin emek ve gayretiniz kesinlikle dağınık ve parça parçadır. "...
Leyl Suresi, 4. Ayet:
(1-4) "Kara cahilliği, vahyin
aydınlığı
nı; bilgiyi ve genetik özellikleri kanıt gösteriyorum ki sizin emek ve gayretiniz kesinlikle dağınık ve parça parçadır. "...
Şəms Suresi, 1. Ayet:
(1-10) Kur’ân'ı ve onun yaydığı sosyal
aydınlığı
, Kur’ân'ı izleyen Elçi ve mü’minleri, Kur’ân ışığı ile aydınlanan toplumları, Kur’ân ışığından yoksun kalan toplumları, bilginleri ve bilginleri yücelten bilgileri, kara cahilleri ve kara cahilleri bu hâle getiren ilke ve anlayışları, benliğini bulmuş kimseleri ve benlik bulduran etmenleri –ki O, ona taşkınlık yapma ve kendini koruma içgüdülerini/günah işleme ve “Allah'ın koruması altında olma yeteneklerini ilham etti– kanıt gösteririm ki, benliği...
Şəms Suresi, 2. Ayet:
(1-10) Kur’ân'ı ve onun yaydığı sosyal
aydınlığı
, Kur’ân'ı izleyen Elçi ve mü’minleri, Kur’ân ışığı ile aydınlanan toplumları, Kur’ân ışığından yoksun kalan toplumları, bilginleri ve bilginleri yücelten bilgileri, kara cahilleri ve kara cahilleri bu hâle getiren ilke ve anlayışları, benliğini bulmuş kimseleri ve benlik bulduran etmenleri –ki O, ona taşkınlık yapma ve kendini koruma içgüdülerini/günah işleme ve “Allah'ın koruması altında olma yeteneklerini ilham etti– kanıt gösteririm ki, benliği...
Şəms Suresi, 3. Ayet:
(1-10) Kur’ân'ı ve onun yaydığı sosyal
aydınlığı
, Kur’ân'ı izleyen Elçi ve mü’minleri, Kur’ân ışığı ile aydınlanan toplumları, Kur’ân ışığından yoksun kalan toplumları, bilginleri ve bilginleri yücelten bilgileri, kara cahilleri ve kara cahilleri bu hâle getiren ilke ve anlayışları, benliğini bulmuş kimseleri ve benlik bulduran etmenleri –ki O, ona taşkınlık yapma ve kendini koruma içgüdülerini/günah işleme ve “Allah'ın koruması altında olma yeteneklerini ilham etti– kanıt gösteririm ki, benliği...
Şəms Suresi, 4. Ayet:
(1-10) Kur’ân'ı ve onun yaydığı sosyal
aydınlığı
, Kur’ân'ı izleyen Elçi ve mü’minleri, Kur’ân ışığı ile aydınlanan toplumları, Kur’ân ışığından yoksun kalan toplumları, bilginleri ve bilginleri yücelten bilgileri, kara cahilleri ve kara cahilleri bu hâle getiren ilke ve anlayışları, benliğini bulmuş kimseleri ve benlik bulduran etmenleri –ki O, ona taşkınlık yapma ve kendini koruma içgüdülerini/günah işleme ve “Allah'ın koruması altında olma yeteneklerini ilham etti– kanıt gösteririm ki, benliği...
Şəms Suresi, 5. Ayet:
(1-10) Kur’ân'ı ve onun yaydığı sosyal
aydınlığı
, Kur’ân'ı izleyen Elçi ve mü’minleri, Kur’ân ışığı ile aydınlanan toplumları, Kur’ân ışığından yoksun kalan toplumları, bilginleri ve bilginleri yücelten bilgileri, kara cahilleri ve kara cahilleri bu hâle getiren ilke ve anlayışları, benliğini bulmuş kimseleri ve benlik bulduran etmenleri –ki O, ona taşkınlık yapma ve kendini koruma içgüdülerini/günah işleme ve “Allah'ın koruması altında olma yeteneklerini ilham etti– kanıt gösteririm ki, benliği...
Şəms Suresi, 6. Ayet:
(1-10) Kur’ân'ı ve onun yaydığı sosyal
aydınlığı
, Kur’ân'ı izleyen Elçi ve mü’minleri, Kur’ân ışığı ile aydınlanan toplumları, Kur’ân ışığından yoksun kalan toplumları, bilginleri ve bilginleri yücelten bilgileri, kara cahilleri ve kara cahilleri bu hâle getiren ilke ve anlayışları, benliğini bulmuş kimseleri ve benlik bulduran etmenleri –ki O, ona taşkınlık yapma ve kendini koruma içgüdülerini/günah işleme ve “Allah'ın koruması altında olma yeteneklerini ilham etti– kanıt gösteririm ki, benliği...
Şəms Suresi, 7. Ayet:
(1-10) Kur’ân'ı ve onun yaydığı sosyal
aydınlığı
, Kur’ân'ı izleyen Elçi ve mü’minleri, Kur’ân ışığı ile aydınlanan toplumları, Kur’ân ışığından yoksun kalan toplumları, bilginleri ve bilginleri yücelten bilgileri, kara cahilleri ve kara cahilleri bu hâle getiren ilke ve anlayışları, benliğini bulmuş kimseleri ve benlik bulduran etmenleri –ki O, ona taşkınlık yapma ve kendini koruma içgüdülerini/günah işleme ve “Allah'ın koruması altında olma yeteneklerini ilham etti– kanıt gösteririm ki, benliği...
Şəms Suresi, 8. Ayet:
(1-10) Kur’ân'ı ve onun yaydığı sosyal
aydınlığı
, Kur’ân'ı izleyen Elçi ve mü’minleri, Kur’ân ışığı ile aydınlanan toplumları, Kur’ân ışığından yoksun kalan toplumları, bilginleri ve bilginleri yücelten bilgileri, kara cahilleri ve kara cahilleri bu hâle getiren ilke ve anlayışları, benliğini bulmuş kimseleri ve benlik bulduran etmenleri –ki O, ona taşkınlık yapma ve kendini koruma içgüdülerini/günah işleme ve “Allah'ın koruması altında olma yeteneklerini ilham etti– kanıt gösteririm ki, benliği...
Şəms Suresi, 9. Ayet:
(1-10) Kur’ân'ı ve onun yaydığı sosyal
aydınlığı
, Kur’ân'ı izleyen Elçi ve mü’minleri, Kur’ân ışığı ile aydınlanan toplumları, Kur’ân ışığından yoksun kalan toplumları, bilginleri ve bilginleri yücelten bilgileri, kara cahilleri ve kara cahilleri bu hâle getiren ilke ve anlayışları, benliğini bulmuş kimseleri ve benlik bulduran etmenleri –ki O, ona taşkınlık yapma ve kendini koruma içgüdülerini/günah işleme ve “Allah'ın koruması altında olma yeteneklerini ilham etti– kanıt gösteririm ki, benliği...
Şəms Suresi, 10. Ayet:
(1-10) Kur’ân'ı ve onun yaydığı sosyal
aydınlığı
, Kur’ân'ı izleyen Elçi ve mü’minleri, Kur’ân ışığı ile aydınlanan toplumları, Kur’ân ışığından yoksun kalan toplumları, bilginleri ve bilginleri yücelten bilgileri, kara cahilleri ve kara cahilleri bu hâle getiren ilke ve anlayışları, benliğini bulmuş kimseleri ve benlik bulduran etmenleri –ki O, ona taşkınlık yapma ve kendini koruma içgüdülerini/günah işleme ve “Allah'ın koruması altında olma yeteneklerini ilham etti– kanıt gösteririm ki, benliği...
Furqan Suresi, 74. Ayet:
Ve Rahmân'ın kulları, “Rabbimiz! Bize eşlerimizden ve bizden sonraki kuşaklarımızdan göz
aydınlığı
olacak kimseler hibe et/ bağışla. Ve bizi Allah'ın koruması altına girmiş kişilere önder kıl!” derler. ...
Qəsəs Suresi, 9. Ayet:
"Ve Firavun'un karısı: “Benim ve senin için göz
aydınlığı
! Onu katletmeyin; Musa’yı diğer israiloğulları çocukları gibi niteliksiz; eğitimsiz- öğretimsiz, mesleksiz bırakmayın”, belki bize bir yararı dokunur, ya da o'nu evlat ediniriz” dedi. Ve onlar, işin farkında olmuyorlar. "...
Ənam Suresi, 1. Ayet:
"Tüm övgüler, gökleri ve yeri oluşturan, karanlıkları ve
aydınlığı
var eden Allah'a mahsustur; başkası övülemez. Sonra da Allah’ın ilâhlığını ve Rabliğini kabul etmeyen şu kişiler, bir şeyleri Rabblerine eşit / denk tutuyorlar. "...
Möminun Suresi, 17. Ayet:
İşte, kişi, kendisi için, yaptıklarına karşılık gözler
aydınlığı
olacak şeylerden gizlenmiş olan şeyleri bilmiyor! ...
Mutəffifin Suresi, 22. Ayet:
(22-28) Şüphesiz ki “Ebrar/iyi adamlar”, elbette, Naim'in içindedirler, tahtlar üzerinde beklenti içindedirler. Yüzlerinde nimetin
aydınlığı
nı görürsün. Onlar, mühürlü saf bir içkiden sulanırlar. Ki onun mühürü/ neticesi misktir. Karışımı Tesnim'dendir. Yaklaştırılmışların içecekleri bir pınardandır. –Artık yarışanlar, işte bunda yarışmalıdırlar.– ...
Mutəffifin Suresi, 23. Ayet:
(22-28) Şüphesiz ki “Ebrar/iyi adamlar”, elbette, Naim'in içindedirler, tahtlar üzerinde beklenti içindedirler. Yüzlerinde nimetin
aydınlığı
nı görürsün. Onlar, mühürlü saf bir içkiden sulanırlar. Ki onun mühürü/ neticesi misktir. Karışımı Tesnim'dendir. Yaklaştırılmışların içecekleri bir pınardandır. –Artık yarışanlar, işte bunda yarışmalıdırlar.– ...
Mutəffifin Suresi, 24. Ayet:
(22-28) Şüphesiz ki “Ebrar/iyi adamlar”, elbette, Naim'in içindedirler, tahtlar üzerinde beklenti içindedirler. Yüzlerinde nimetin
aydınlığı
nı görürsün. Onlar, mühürlü saf bir içkiden sulanırlar. Ki onun mühürü/ neticesi misktir. Karışımı Tesnim'dendir. Yaklaştırılmışların içecekleri bir pınardandır. –Artık yarışanlar, işte bunda yarışmalıdırlar.– ...
Mutəffifin Suresi, 25. Ayet:
(22-28) Şüphesiz ki “Ebrar/iyi adamlar”, elbette, Naim'in içindedirler, tahtlar üzerinde beklenti içindedirler. Yüzlerinde nimetin
aydınlığı
nı görürsün. Onlar, mühürlü saf bir içkiden sulanırlar. Ki onun mühürü/ neticesi misktir. Karışımı Tesnim'dendir. Yaklaştırılmışların içecekleri bir pınardandır. –Artık yarışanlar, işte bunda yarışmalıdırlar.– ...
Mutəffifin Suresi, 26. Ayet:
(22-28) Şüphesiz ki “Ebrar/iyi adamlar”, elbette, Naim'in içindedirler, tahtlar üzerinde beklenti içindedirler. Yüzlerinde nimetin
aydınlığı
nı görürsün. Onlar, mühürlü saf bir içkiden sulanırlar. Ki onun mühürü/ neticesi misktir. Karışımı Tesnim'dendir. Yaklaştırılmışların içecekleri bir pınardandır. –Artık yarışanlar, işte bunda yarışmalıdırlar.– ...
Mutəffifin Suresi, 27. Ayet:
(22-28) Şüphesiz ki “Ebrar/iyi adamlar”, elbette, Naim'in içindedirler, tahtlar üzerinde beklenti içindedirler. Yüzlerinde nimetin
aydınlığı
nı görürsün. Onlar, mühürlü saf bir içkiden sulanırlar. Ki onun mühürü/ neticesi misktir. Karışımı Tesnim'dendir. Yaklaştırılmışların içecekleri bir pınardandır. –Artık yarışanlar, işte bunda yarışmalıdırlar.– ...
Mutəffifin Suresi, 28. Ayet:
(22-28) Şüphesiz ki “Ebrar/iyi adamlar”, elbette, Naim'in içindedirler, tahtlar üzerinde beklenti içindedirler. Yüzlerinde nimetin
aydınlığı
nı görürsün. Onlar, mühürlü saf bir içkiden sulanırlar. Ki onun mühürü/ neticesi misktir. Karışımı Tesnim'dendir. Yaklaştırılmışların içecekleri bir pınardandır. –Artık yarışanlar, işte bunda yarışmalıdırlar.– ...
Bəqərə Suresi, 20. Ayet:
O şimşek nerdeyse gözlerini kapıverecek. Şimşek önlerini aydınlattı mı
aydınlığı
n içinde yürürler, karanlık üzerlerine çöktü mü de dikilip kalırlar. Allah dilemiş olsaydı işitmelerini de, görmelerini de giderirdi. Şüphesiz Allah, her şeye en çok güç yetirendir. ...
Furqan Suresi, 74. Ayet:
Onlar: ‘Rəbbimiz, zövcələrimizdən və nəslimizdən bizə göz
aydınlığı
bağışla və bizi müttəqilərə imam et.’ deyərlər....
Qəsəs Suresi, 9. Ayet:
Xanımı Firona belə dedi: ‘Mənə və sənə göz
aydınlığı
olsun, onu öldürməyin bəlkə bizə faydası olar və ya onu övladlığa götürərik.’ Onlar (gerçəyi) bilmirdilər....
Səcdə Suresi, 17. Ayet:
Artıq heç bir nəfs (heç kim) etdiyi əməllərə mükafat olaraq onlar üçün göz
aydınlığı
ndan nələrin gizlənib saxlandığını bilməz....
Furqan Suresi, 74. Ayet:
Onlar deyərlər: “Ey Rəbbimiz! Bizə gözümüzün
aydınlığı
olan zövcələr və övladlar bəxş et və bizi müttəqilərə imam et!”...
Qəsəs Suresi, 9. Ayet:
Fironun zövcəsi dedi: “(Bu)(uşaq) həm mənim, həm də sənin üçün göz
aydınlığı
dır. Onu öldürməyin. Ola bilsin ki, o bizə bir fayda verər, yaxud da onu oğulluğa götürərik”. Onlar (bu işin sonunu) bilmirdilər....
Ənam Suresi, 1. Ayet:
Həmd və səna göyləri və yeri yaradan, qaranlıqları və
aydınlığı
vücuda gətirən Allaha məxsusdur. (Belə bir əzəmətli yaradılışın zatı tovhidə və bu qüdrətin yalnız Allaha məxsus olmasına dəlalət etməsinə baxmayaraq) kafirlər yenə də Rəbblərinə şərik qoşur və (bütləri Ona) tay tuturlar....
Furqan Suresi, 74. Ayet:
Və o kəslər ki, «ey Rəbbimiz, zövcə və övladlarımızdan bizə göz
aydınlığı
(saleh, pak və təqvalı nəsillər) əta et və (iman müsabiqəsində və ya dinin əsasları, qolları və təlimlərində) bizi təqvalılara başçı et» deyirlər,...
Bəqərə Suresi, 187. Ayet:
Oruc gecəsi qadınlarınıza yaxınlaşmaq sizə halal edildi. Onlar sizə örtükdürlər, siz də onlara örtüksünüz. Allah (Ramazan gecələrində qadınlarınıza yaxınlaşaraq) özünüzə zülm etdiyinizi bildi, tövbənizi qəbul edib sizi bağışladı. Artıq qadınlarınıza yaxınlaşın və Allahın sizin üçün yazıb təqdir etdiyini istəyin. Sübhü
aydınlığı
gecənin qaranlığından fərqlənənə (dan yeri ağarana) qədər yeyin, için. Sonra da axşama qədər orucu tam tutun. Bununla birlikdə siz məscidlərdə etikafda ikən qadınlarınızl...
Ənam Suresi, 1. Ayet:
Həmd göyləri və yeri yaradan, qaranlığı və
aydınlığı
var edən Allaha məxsusdur. Belə olduğu halda inkar edənlər başqa şeyləri Rəblərinə tay tuturlar....
Furqan Suresi, 74. Ayet:
Onlar “Ey Rəbbimiz! Zövcələrimizi və övladlarımızı bizim üçün göz
aydınlığı
et və bizi Allaha qarşı gəlməkdən çəkinənlərə öndər elə” deyənlərdir....
Qəsəs Suresi, 9. Ayet:
Fironun xanımı belə dedi: “Həm mənim üçün, həm də sənin üçün göz
aydınlığı
(olan bir uşaq)! Onu öldürməyin. Bəlkə bizə xeyri dəyər və ya onu övladlığa götürərik”. Halbuki onlar (olacaq şeylərin) fərqində deyildilər....
Səcdə Suresi, 17. Ayet:
Etdikləri əməllərin qarşılığı olaraq onlar üçün gizlənib saxlanılan göz
aydınlığı
nı heç kəs bilməz....
Şəms Suresi, 1. Ayet:
Günəşə və onun
aydınlığı
na and olsun,...
Fələq Suresi, 1. Ayet:
De ki: sübh
aydınlığı
nın Rəbbinə sığınıram...
Furqan Suresi, 74. Ayet:
Və Rəhmanın bəndələri, "Rəbbimiz! Bizə zövcələrimizdən və bizdən sonrakı nəsillərimizdən bizə göz
aydınlığı
olan kəslər ehsan et/bağışla. Və bizi Allahın mühafizəsi altına daxil olan kəslərin başçısı et!" deyər....
Qəsəs Suresi, 9. Ayet:
Və Fironun qadını: "Mənim və sənin üçün göz
aydınlığı
olsun! Onu öldürməyin; Musanı İsrail oğullarının digər uşaqları kimi savadsız; təhsilsiz, peşəsiz saxlamayın", bəlkə bizə bir faydası olar, ya da onu övladlığa götürərik" dedi. Və onlar, işin fərqində olmadılar....
Səcdə Suresi, 17. Ayet:
Heç kəs, etdiklərinin əvəzində özü üçün göz
aydınlığı
olaraq nələr gizlənib saxlandığını bilmir!...
Təkvir Suresi, 18. Ayet:
aydınlığı
n- yetkinliyin gəlişini sübut gətirirəm ki, ...