Ənbiya Suresi, 105. Ayet: Andolsun ki, Levh-i Mahfuz’dan, önceki kutsal kitaplardan sonra Zebûr’da da, yeryüzüne, kutsal topraklara, ebedî Cennet yurduna, hâlis niyet ve amaçlarla, İslâm esaslarını, İslâmî düzeni hayata geçiren, iş barışı içinde bilinçli, planlı, mükemmel, meşrû, faydalı, verimli çalışarak nimetin-ürünün bollaşmasını sağlayan, yerinde, haklı çıkışlar yaparak, düzelmeye, iyiliğe, iyileştirmeye ön ayak olan, cârî-kalıcı hayırlar-sâlih ameller işleyen, kesinlikle benim şeriatıma bağlanan, bana boyun eğen sâ...
Qəsəs Suresi, 4. Ayet: Firavun, ülkesinde, Mısır’da, güçlenmiş, yükselmiş, azmış, diktatör olmuştu. Halkını bölünmüş, sindirilmiş, baskı altına alınmış, birbirine diş bileyen kapalı gruplar haline getirmişti. Onlardan bir zümreyi güçsüz buluyor, temel hak ve hürriyetlerini yok sayıyor, oğullarını boğazlıyor, kızlarını ise öldürmeyip sağ bırakıyordu. Belli ki o, yeryüzünü fesada verenlerden, bozgunculardandı....
Qəsəs Suresi, 63. Ayet: Hür iradeye, özgürce seçme hakkına sahipken, sana ve Kur’ân’a itibar etmedikleri için, aleyhlerinde gerekçeli hükümleri gerçekleşmiş olan liderler, güç ve iktidar sahipleri:
'Rabbimiz, şunlar bizim azdırdığımız kimselerdir. Biz nasıl azmışsak, onları da öylece azdırdık. Onların suçlarıyla ilgimiz olmadığını arz eder, sana sığınırız. Onlar, aslında, bizlere de tapmıyorlardı.' derler....
Qəsəs Suresi, 82. Ayet: Daha dün onun yerinde olmayı arzulayanlar:
'Demek ki, Allah rızkı, sünnetine, düzeninin yasalarına uygun olarak, iradesinin tecellisine tâbi, akıllı ve sorumlu kullarından bazılarına bollaştırıyor, bazılarına da ölçüyle kısarak veriyor. Şayet Allah bize lütufda bulunmuş olmasaydı, bizi de yerin dibine geçirirdi. Vay, demek ki, kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah’a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altına iterek örtbas edip inkârda ısrar eden kâfirler, nankörler iflâh olmazm...
Rum Suresi, 9. Ayet: Yeryüzünde gezmediler mi ki, kendilerinden öncekilerin sonunun nasıl olduğuna baksınlar. Onlar, kendilerinden daha güçlü idiler; (sular, madenler çıkarmak, ekin ekmek, ağaç dikmek için) toprağı (kazmış), alt üst etmişler ve onu, bunların imar ettiklerinden daha çok imar etmişlerdi. Onlara da elçileri, deliller getirmişti. Allâh onlara zulmedecek değildi. Fakat onlar, kendi kendilerine zulmediyorlardı....
Mücadilə Suresi, 22. Ayet: Allah'a ve ahiret gününe iman eden hiçbir kavim (topluluk) bulamazsın ki, Allah'a ve elçisine başkaldıran kimselerle bir sevgi (ve dostluk) bağı kurmuş olsunlar; bunlar, ister babaları, ister çocukları, ister kardeşleri, isterse kendi aşiretleri (soyları) olsun. Onlar, öyle kimselerdir ki, (Allah) kalplerine imanı yazmış ve onları kendinden bir ruh ile desteklemiştir. Onları, altlarından ırmaklar akan cennetlere sokacaktır; orada süresiz olarak kalacaklardır. Allah, onlardan razı olmuş, onlar da...
Mücadilə Suresi, 22. Ayet: Allah'a ve ahiret gunune inanan bir millettir, babalari veya ogullari veya kardesleri ya da akrabalari olsa bile Allah'a ve peygamberine karsi gelenlere, sevgi beslediklerini gormezsin. Iste Allah, imani bunlarin kalblerine yazmis, katindan bir nur ile onlari desteklemistir. Onlari, iclerinden irmaklar akan, icinde temelli kalacaklari cennetlere koyar. Allah onlardan hosnut olmustur, onlar da Allah'tan hosnut olmustur. iste bunlar, Allah'tan yana olanlardir. iyi bilin ki, saadete erecek olanlar,...
Mücadilə Suresi, 22. Ayet: Allah'a ve ahiret gününe inanan bir milletin, babaları veya oğulları veya kardeşleri ya da akrabaları olsa bile Allah'a ve Peygamberine karşı gelenlere, sevgi beslediklerini görmezsin. İşte Allah, imanı bunların kalblerine yazmış, katından bir nur ile onları desteklemiştir. Onları, içlerinden ırmaklar akan, içinde temelli kalacakları cennetlere koyar. Allah onlardan hoşnut olmuştur, onlar da Allah'tan hoşnut olmuştur. İşte bunlar, Allah'tan yana olanlardır. İyi bilin ki, saadete erecek olanlar, ...
Mücadilə Suresi, 22. Ayet: ALLAH'a, elçisine ve ahiret gününe inanmış bir topluluk göremezsin ki, ALLAH'a ve elçisine karşı gelenleri dost edinsin. Hatta onlar, kendilerinin anaları, babaları, çocukları, oğulları, kardeşleri ve akrabaları bile olsa... Kalplerine inancı yazmış ve katından bir vahiyle desteklemiştir. Onları içlerinden ırmaklar akan, ebedi kalacakları cennetlere sokar. ALLAH onlardan hoşnut olmuştur, onlar da O'ndan hoşnut olmuşlardır. Onlar ALLAH'ın partisidir. Hiç kuşkusuz, ALLAH'ın partisi kazanacaktır....
Mücadilə Suresi, 22. Ayet: Tanrı'ya ve ahiret gününe inanan hiçbir kavim bulamazsın ki, Tanrı'ya ve elçisine başkaldıran kimselerle bir sevgi (ve dostluk) bağı kurmuş olsunlar; bunlar, ister babaları, ister çocukları, ister kardeşleri, isterse kendi aşiretleri (soyları) olsun. Onlar, öyle kimselerdir ki, (Tanrı) kalplerine inancı yazmış ve onları kendinden bir ruh ile desteklemiştir. Onları, altlarından ırmaklar akan cennetlere sokacaktır; orada süresiz olarak kalacaklardır. Tanrı, onlardan razı olmuş, onlar da O'ndan raz...
Mücadilə Suresi, 22. Ayet: Allah'a ve ahiret gününe iman eden hiçbir kavim (topluluk) bulamazsın ki, onlar Allah'a ve Rasulü'ne karşı başkaldıran kimselere bir sevgi (ve dostluk) bağı kurmuş olsunlar; bunlar, isterse babaları, ister çocukları, ister kardeşleri, isterse kendi aşiretleri (soyları) olsun. Onlar, öyle kimselerdir ki, (Allah) onların kalplerine imanı yazmış ve onları kendinden bir ruh ile desteklemiştir. Onları, altlarından ırmaklar akan cennetlere sokacaktır; orada ebedi olarak kalacaklardır. Allah, onlardan ...
Maidə Suresi, 12. Ayet: And olsun ki, Allah İsrail oğullarından möhkəm bir söz almışdı. Onlardan on iki nümayəndə – başçı – seçmişdik. Allah belə demişdi: “Sizinləyəm. And olsun ki, əgər namazı qılar, zəkatı verər və elçilərimə inanar, onları dəstəkləyərsinizsə, (kasıblara ürəklə köməklik göstərərək) Allaha gözəl bir borc verərsinizsə, əlbəttə, sizin pisliklərinizi örtərəm və and olsun, sizi içindən çaylar axan cənnətlərə qoyaram. Ancaq bundan sonra sizdən kim inkar edərsə, mütləq o, doğru yoldan azmışdır”....
Mücadilə Suresi, 22. Ayet: Allaha və axirət gününə inanan bir tayfanın, Allaha və Elçisinə qarşı həddi aşmağa çalışanlara qarşılıqlı məhəbbət göstərdiyini görə bilməzsən. Onlar onların istər ataları olsun, istər övladları olsun, istər qardaşları olsun, istər qohumları olsun. Onlar elə kəslərdir ki, Allah qəlblərinə imanı yazmışdır və onları Öz tərəfindən olan vəhy ilə qüvvətləndirmişdir. Və Allah onları, əbədi qalmaları üçün, altlarından çaylar axan cənnətlərə daxil edəcək. Allah, onlardan razı olmuşdur, onlar da Ondan ra...