Axtarış Nəticələri
Ana Səhifə
Surələr
Məallər
Blog
Fəth Suresi, 25. Ayet:
Onlar, Kafirlerdir. Sizi Mescid-i Haram'dan alıkoyan, ayrılmış kurbanların yerine ulaşmasını engelleyen kimselerdir. Eğer Mü'min erkeklerden ve kadınlardan olup da kendilerini henüz tanımadığınız için bilmeden onlara zarar vermeniz ve böylece vebale girmeniz söz konusu olmasaydı, onlarla savaşmanıza izin verilirdi. Allah, dilediğini rahmetine alır. Eğer birbirlerinden ayrılmış olsalardı elbette onlardan Kafir olanları acı veren bir azapla cezalandırırdık....
Bəqərə Suresi, 182. Ayet:
Vasiyet edenin hataya düşüp haksızlığa kaymasından veya günaha girmesinden endişe edip ilgililerin arasını bulan kimse, hiçbir vebale girmez. Allah çok affedicidir, merhamet ve ihsanı boldur....
Ali-İmran Suresi, 76. Ayet:
Kesinlikle vebale giriyorlar ve yalan uyduruyorlar. Kimler taahhüdünü, sözünü yerine getirir, Allah’a sığınıp, emirlerine yapışarak, günahlardan arınıp, azaptan korunurlar, takvâ esaslarını benimserlerse, bilsinler ki, Allah kendisine sığınıp, emirlerine yapışarak günahlardan arınıp azaptan korunanları, kulluk ve sorumluluk şuuruyla, haklarına ve özgürlüklerine sahip çıkarak şahsiyetli davranan, dinî ve sosyal görevlerinin bilincinde olan takvâya dayalı düzeni benimseyen mü’minleri sever....
Ali-İmran Suresi, 118. Ayet:
Yâ eyyuhâllezîne âmenû lâ tettehızû bitâneten min dûnikum lâ ye’lûnekum habâlâ(ha
bâle
n), veddû mâ anittum, kad bedetil bagdâu min efvâhihim, ve mâ tuhfî sudûruhum ekber(ekberu), kad beyyennâ lekumul âyâti in kuntum ta’kılûn(ta’kılûne)....
Ali-İmran Suresi, 118. Ayet:
1.
yâ eyyuhâ
: ey
2.
ellezîne âmenû
: âmenû olanlar, îmân edenler
3.
lâ tettehızû
: edinmeyin
4.
bitâneten
: sırda...
Maidə Suresi, 95. Ayet:
Yâ eyyuhâllezîne âmenû lâ taktulûs sayde ve entum hûrûm(hûrûmun) ve men katelehu minkum muteammiden fe cezâun mislu mâ katele min en neami yahkumu bihî zevâ adlin minkum hedyen bâligal ka’beti ev keffâratun taâmu mesâkîne ev adlu zâlike siyâmen li yezûka ve
bâle
emrih(emrihî) afâllâhu amma selef(selefe) ve men âde fe yentakimullâhu minh(minhu) vallâhu azîzun zûntikâm(zûntikâmin)....
Maidə Suresi, 95. Ayet:
1.
yâ eyyuhâ
: ey!
2.
ellezîne âmenû
: âmenû olanlar, yaşarken Allâh'a teslim olmayı, ona ulaşmayı dileyenler
3.
lâ taktulû es sayde
: avı öldürmeyin (avlanmayın)
Maidə Suresi, 106. Ayet:
Ey o bütün iyman edenler! Her hangi birinize ölüm hali geldiği o vasıyyet zemanı aranızdaki şehadet ya kendinizden adalet sahibi iki adam, veya yolculuk ediyordunuz da ölüm musıybeti başınıza geldise sizin gayrinizden iki diğeridir. Bunları nemazdan sonra alıkorsunuz, şübhelendiğiniz takdirde şöyle yemin ederler, «billâhi hısım da olsa yeminimizi hiç bir bedele değişmeyiz, Allahın şehadetini ketm de etmeyiz, biz o takdirde şübhesiz ve
bâle
girenlerden oluruz.»...
Maidə Suresi, 107. Ayet:
Eğer bunların bir ve
bâle
müstehıkk olduklarına vukuf hasıl edilirse o vakıt ercah olan bu ikinin yirine bunların aleyhlerinde bulundukları mukabil taraftan diğer iki kişi dikilir şöyle yemin ederler: «billâhı bizim şehadetimiz onların şehadetinden daha doğrudur ve hakkı tecavüz etmedik, şübhesiz o takdirde zalimlerden oluruz»...
Maidə Suresi, 107. Ayet:
Eğer o iki (şâhid) aleyhinde — (bu hususda) muhakkak bir vebale hak kazanmış (şâhidlikde hıyanet etmiş) olduklarına (dâir — bir) ıttıla haasıl edilirse o vakit, kendilerine hak terettüb eden (haksızlığa uğrayan mirasçılar) dan iki kişi ki onlar buna daha lâyık, (ölüye de) daha yakındırlar — öbürlerinin yerlerine geçerler. Binâen'aleyh «Vallahi bizim şâhidliğimiz (yeminimiz) o iki kişinin şâhidliğinden (yemininden) daha doğrudur. Biz (hakıykatı çiğneyib) aşmadık. Çünkü bu takdirde muhakkak ki zaa...
Maidə Suresi, 107. Ayet:
Şayet onların aleyhinde gerçekten bir vebale hak kazanmış oldukları ortaya çıkarsa; onların aleyhlerine hak iddia ettikleri iki kişi, bunların yerine geçer. Ve; bizim şehadetimiz onların şehadetinden daha doğrudur, biz haddi aşmadık, o takdirde biz, doğrusu zalimlerden oluruz, diye Allah'a yemin ederler....
Əraf Suresi, 74. Ayet:
Vezkurû iz cealekum hulefâe min ba'di âdin ve bevveekum fîl ardı tettehızûne min suhûlihâ kusûren ve tenhitûnel ci
bâle
buyûten fezkurû âlâallâhi ve lâ ta'sev fîl ardı mufsidîn(mufsidîne)....
Əraf Suresi, 74. Ayet:
1.
ve uzkurû
: ve hatırlayın
2.
iz ceale-kum
: sizi kılmıştı, yapmıştı
3.
hulefâe
: halifeler
4.
min ba'di
: sonra...
Tövbə Suresi, 47. Ayet:
Lev haracû fîkum mâ zâdûkum illâ ha
bâle
n ve le evdaû hılâlekum yebgûnekumul fitneh(fitnete), ve fîkum semmâûne lehum, vallâhu alîmun biz zâlimîn(zâlimîne)....
Tövbə Suresi, 47. Ayet:
1.
lev haracû
: eğer çıksalardı
2.
fî-kum
: sizin içinizde, aranızda
3.
mâ zâdû-kum
: size artırmaz
4.
illâ
: ...'...
İsra Suresi, 37. Ayet:
Ve lâ temşi fîl ardı merehâ(merehan), inneke len tahrikal arda ve len teblugal ci
bâle
tûlâ(tûlen)....
İsra Suresi, 37. Ayet:
1.
ve lâ temşi
: ve yürüme
2.
fîl ardı
: yeryüzünde
3.
merehan (merah)
: gururlanarak, azametle (aşırı sevinç, gurur)
4.
inne-k...
Kəhf Suresi, 47. Ayet:
Ve yevme nuseyyirul ci
bâle
ve terel arda bârizeten ve haşernâhum fe lem nugâdir minhum ehadâ(ehaden). ...
Kəhf Suresi, 47. Ayet:
1.
ve yevme
: ve o gün
2.
nuseyyiru
: yürüteceğiz
3.
el ci
bâle
: dağlar
4.
ve tere
: ve görürsün
Ənbiya Suresi, 79. Ayet:
Fe fehhemnâhâ suleymân(suleymâne), ve kullen âteynâ hukmen ve ılmen ve sehharnâ mea dâvudel ci
bâle
yusebbihne vet tayr(tayre), ve kunnâ fâılîn(fâılîne)....
Ənbiya Suresi, 79. Ayet:
1.
fe
: böylece, artık
2.
fehhemnâ-hâ
(fehime)
: biz bunu, ona anlattık, öğrettik (anlamasını sağladık)
: (anladı)
3.
suleymâne
: Süleyman
4.
Şüəra Suresi, 44. Ayet:
Fe elkav hı
bâle
hum ve ısıyyehum ve kâlû bi izzeti fir’avne innâ le nahnul gâlibûn(gâlibûne)....
Şüəra Suresi, 44. Ayet:
1.
fe
: artık, böylece
2.
elkav
: atın
3.
hı
bâle
-hum
: onların ipleri
4.
ve ısıyye-hum
: ve onların asaları
Nəml Suresi, 88. Ayet:
Ve terel ci
bâle
tahsebuhâ câmideten ve hiye temurru merres sehâb(sehâbi), sun’allâhillezî etkane kulle şey’(şey’in), innehu habîrun bimâ tef’alûn(tef’alûne)....
Nəml Suresi, 88. Ayet:
1.
ve terâ
: ve görürsün
2.
el ci
bâle
: dağı
3.
tahsebu-hâ
: onu sanırsın
4.
câmideten
: cansız, hareketsiz
Sad Suresi, 18. Ayet:
İnnâ sahharnel ci
bâle
meahu yusebbıhne bil aşiyyi vel işrâk(işrâkı)....
Sad Suresi, 18. Ayet:
1.
innâ
: muhakkak biz
2.
sahharnâ
: biz musahhar kıldık, emre amade kıldık
3.
el ci
bâle
: dağlar
4.
mea-hu
: onun...
Məhəmməd Suresi, 2. Ayet:
Vellezîne âmenû ve amilûs sâlihâti ve âmenû bi mâ nuzzile alâ muhammedin ve huvel hakku min rabbihim keffere anhum seyyiâtihim ve asleha
bâle
hum....
Məhəmməd Suresi, 2. Ayet:
1.
ve ellezîne
: ve onlar
2.
âmenû
: âmenû oldular, Allah'a ulaşmayı dilediler
3.
ve amilû es sâlihâti
: ve salih ameller yaptılar
4.
Məhəmməd Suresi, 5. Ayet:
Seyehdîhim ve yuslihu
bâle
hum....
Məhəmməd Suresi, 5. Ayet:
1.
se-yehdî-him
: onları hidayete erdirecek
2.
ve yuslihu
: ve ıslâh edecek
3.
bâle
-hum
: onların hallerini
...
Həşr Suresi, 15. Ayet:
Kemeselillezîne min kablihim karîben zâkû ve
bâle
emrihim ve lehum azâbun elîm(elîmun). ...
Həşr Suresi, 15. Ayet:
1.
ke
: gibi
2.
meseli
: durumu, hal
3.
ellezîne
: onlar
4.
min kabli-him
: onlardan önce
Təğabun Suresi, 5. Ayet:
E lem ye’tikum nebeûllezîne keferû min kablu fe zâkû ve
bâle
emrihim ve lehum azâbun elîm(elîmun)....
Təğabun Suresi, 5. Ayet:
1.
e
: mi
2.
lem ye'ti-kum
: size gelmedi
3.
nebeû
: haber
4.
ellezîne
: o kimseler, onlar
Talaq Suresi, 9. Ayet:
Fe zâkat ve
bâle
emrihâ ve kâne âkıbetu emrihâ husrâ(husren)....
Talaq Suresi, 9. Ayet:
1.
fe
: artık, böylece
2.
zâkat
: tattı
3.
ve
bâle
: vebal, kötü netice, ağır ceza
4.
emri-hâ
: onun işi, işi
<...
Nəbə Suresi, 7. Ayet:
Vel ci
bâle
evtâdâ(evtâden)....
Nəbə Suresi, 7. Ayet:
1.
ve el ci
bâle
: ve dağlar
2.
evtâden
: sağlam kazıklar
...
Naziat Suresi, 32. Ayet:
Vel ci
bâle
ersâhâ....
Naziat Suresi, 32. Ayet:
1.
ve el ci
bâle
: ve dağlar
2.
ersâ-hâ
: ona yerleştirdi
...