Axtarış Nəticələri
Ana Səhifə
Surələr
Məallər
Blog
Bəqərə Suresi, 58. Ayet:
Bir zaman da şöyle dedik: "Şu şehre girin ve orada istediğiniz yerden bol bol yiyin! Şehrin kapısından secde ederek, saygılı bir tavırla girin ve "Affet bizi ya Reb
benâ
(hıtta)" deyin ki suçlarınızı affedelim; iyilik yapanların mükâfatlarını daha da artıracağız....
Bəqərə Suresi, 127. Ayet:
Ve iz yerfeu ibrâhîmul kavâide minel beyti veismâîl(ismâîlu) rab
benâ
tekabbel minnâ inneke entes semîul alîm(alîmu)....
Bəqərə Suresi, 127. Ayet:
O vakti yâd et ki, İbrahim Beytullah'ın temellerini İsmail ile beraber yükseltiyor, «Ya Rab
benâ
! Bizden kabul buyur, şüphe yok ki Sen semî' ve alîmsin,» diyordu....
Bəqərə Suresi, 128. Ayet:
Rab
benâ
vec’alnâ muslimeyni leke ve min zurriyyetinâ ummeten muslimeten leke ve erinâ menâsikenâ ve tub aleynâ, inneke entet tevvâbur rahîm(rahîmu)....
Bəqərə Suresi, 128. Ayet:
«Ya Rab
benâ
! Bir de bizleri Sana iki muhlis müslüman kıl ve zürriyetimden de senin için bir müslüman ümmet (vücuda getir). Ve bizlere haccın usulünü göster, tevbelerimizi de kabul buyur. Şüphe yok ki Sen tevvâbsın, rahîmsin» diye de duada bulunuyordu....
Bəqərə Suresi, 129. Ayet:
Rab
benâ
veb’as fîhim resûlen minhum yetlû aleyhim âyâtike ve yuallimuhumul kitâbe vel hikmete ve yuzekkîhim inneke entel azîzul hakîm(hakîmu)....
Bəqərə Suresi, 200. Ayet:
Fe izâ kadaytum menâsikekum fezkurûllâhe ke zikrikum âbâekum ev eşedde zikrâ(zikren), fe minen nâsi men yekûlu rab
benâ
âtinâ fîd dunyâ ve mâ lehu fîl ahirati min halâk(halâkın)....
Bəqərə Suresi, 200. Ayet:
nihayet menasikinizi bitirdiniz mi vaktiyle atalarınızı andığınız gibi hattâ daha şiddetli bir anışla Allahı anın, zikredin, çünkü nâsın kimisi «rabbena, der bize Dünyada ver» buna Ahırette kısmet yoktur...
Bəqərə Suresi, 201. Ayet:
Ve minhum men yekûlu rab
benâ
âtinâ fîd dunyâ haseneten ve fîl âhirati haseneten ve kınâ azâben nâr(nâri)....
Bəqərə Suresi, 201. Ayet:
kimisi de «rabbena bize dünyada bir güzellik ver Ahırette de bir güzellik ve bizi ateş azabından koru» der...
Bəqərə Suresi, 201. Ayet:
Ve nâstan öylesi vardır ki, «Ya Rab
benâ
! Bize dünyada hasene ver, ahirette de hasene ver ve bizi ateş azabından muhafaza buyur,» der....
Bəqərə Suresi, 250. Ayet:
Ve lemmâ berazû li câlûte ve cunûdihî kâlû rab
benâ
efrig aleynâ sabren ve sebbit ekdâmenâ vensurnâ alel kavmil kâfirîn(kâfirîne)....
Bəqərə Suresi, 250. Ayet:
Talut’un beraberindeki müminler ise Câlut ile ordusuna karşı çıkınca dediler ki: "Ya Rab
benâ
, üstümüze (gürül gürül) sabır yağdır, Ayaklarımıza sebat ver ve kâfir topluluğa karşı bizi muzaffer eyle!"...
Bəqərə Suresi, 285. Ayet:
Âmener resûlu bimâ unzile ileyhi min rabbihî vel mu’minûn(mu’minûne), kullun âmene billâhi ve melâiketihî ve kutubihî ve rusulih(rusulihî), lâ nuferriku beyne ehadin min rusulih(rusulihî), ve kâlû semi’nâ ve ata’nâ gufrâneke rab
benâ
ve ileykel masîr(masîru)....
Bəqərə Suresi, 285. Ayet:
Peygamber, Rabbından ne indirildi ise ona îman getirdi, mü'minler de, her biri «Allaha ve melâikesine ve kitablarına ve peygamberlerine: Peygamberlerinden hiç birinin arasını ayırmayız diye» iman getirdiler ve şöyle dediler: semi'na ve eta'na, gufranını dileriz ya rabbena! sanadır gidiş...
Bəqərə Suresi, 285. Ayet:
Peygamber, Rabbi tarafından kendisine ne indirildi ise ona iman etti, müminler de! Onlardan her biri Allah’a, meleklerine, kitaplarına ve peygamberlerine iman etti. "O’nun resullerinden hiç birini diğerinden ayırt etmeyiz." dediler ve eklediler: "İşittik ve itaat ettik ya Rab
benâ
, affını dileriz, dönüşümüz Sanadır."...
Bəqərə Suresi, 286. Ayet:
Lâ yukellifullâhu nefsen illâ vus’ahâ lehâ mâ kesebet ve aleyhâ mektesebet rab
benâ
lâ tuâhıznâ in nesînâ ev ahta’nâ, rab
benâ
ve lâ tahmil aleynâ ısran kemâ hameltehu alellezîne min kablinâ, rab
benâ
ve lâ tuhammilnâ mâ lâ tâkate lenâ bih(bihî), va’fu annâ, vagfir lenâ, verhamnâ, ente mevlânâ fensurnâ alel kavmil kâfirîn(kâfirîne)....
Bəqərə Suresi, 286. Ayet:
Allah kimseye vüs'unden öte teklif yapmaz, herkesin kazandığı lehine yüklendiği aleyhinedir, ya rabbena! eğer unuttuk veya kasdımız bize bizden evvelkilere yüklediğin gibi ağır yük yükleme, ya rabbena! hem de bize takatımız olmayanı yükletme, ve bizden günahlarımız afiv buyur ve bizlere mağfiretini reva, rahmetini atâ kıl, sensin mevlâmız, bizi mansur buyur artık seni tanımıyanlara karşı, kahrolsun kâfirler...
Bəqərə Suresi, 286. Ayet:
Allah hiçbir kimseyi güç yetiremeyeceği bir şekilde yükümlü tutmaz. Herkesin kazandığı iyilik kendi lehine, işlediği fenalık da kendi aleyhinedir. Ya Rab
benâ
! Eğer unuttuk veya kasıtsız olarak yanlış yaptıysak bundan dolayı bizi sorumlu tutma! Ya Rab
benâ
! Bizden öncekilere yüklediğin gibi ağır yük yükleme! Ya Rab
benâ
! Takat getiremeyeceğimiz şeylerle bizi yükümlü tutma! Affet bizi, lütfen bağışla kusurlarımızı, merhamet buyur bize! Sensin Mevlâmız, yardımcımız! Kâfir topluluklara karşı Sen yardı...
Ali-İmran Suresi, 8. Ayet:
Rab
benâ
lâ tuziğ kulû
benâ
ba’de iz hedeytenâ veheb lenâ min ledunke rahmeh(rahmeten), inneke entel vehhâb(vehhâbu). ...
Ali-İmran Suresi, 8. Ayet:
Ya rabbena bizleri hidayetine irdirdikten sonra kalblerimizi yamıltma da ledünnünden bize bir rahmet ihsan eyle, şüphesiz sensin bütün dilekleri veren vehhab sen....
Ali-İmran Suresi, 9. Ayet:
Rab
benâ
inneke câmiun nâsi li yevmin lâ raybe fîh(fîhî), innallâhe lâ yuhliful mîâd(mîâde). ...
Ali-İmran Suresi, 9. Ayet:
Ya rabbena! muhakkak ki sen insanları geleceğinde hiç şüphe olmıyan bir güne toplıyacaksın, şüphesiz ki Allah mi'adını şaşırmaz....
Ali-İmran Suresi, 16. Ayet:
Ellezîne yekûlune rab
benâ
innenâ âmennâ fagfir lenâ zunû
benâ
ve kınâ azâben nâr(nâri). ...
Ali-İmran Suresi, 16. Ayet:
Onları ki ya rabbena derler: inandık iman getirdik artık bizim suçlarımızı bağışla ve o ateş azabından koru bizleri...
Ali-İmran Suresi, 53. Ayet:
Rab
benâ
âmennâ bi mâ enzelte vetteba’nâr resûle fektubnâ meaş şâhidîn(şâhidîne). ...
Ali-İmran Suresi, 53. Ayet:
Ya rabbena! indirdiğine iman ettik ve Resulün ardınca gittik, imdi bizi o şahidlerle beraber yaz...
Ali-İmran Suresi, 53. Ayet:
"Ya Rab
benâ
! İndirdiğin kitaba iman edip elçinin yolunu tuttuk. "Sen de bizi, birliğini ve nebîlerini tanıyan şahitlerle birlikte yaz!" dediler....
Ali-İmran Suresi, 147. Ayet:
Ve mâ kâne kavlehum illâ en kâlû rabbenagfir lenâ zunû
benâ
ve isrâfenâ fî emrinâ ve sebbit akdâmenâ vensurnâ alel kavmil kâfirîn(kâfirîne). ...
Ali-İmran Suresi, 147. Ayet:
Başka bir söyledikleri de yoktu, sade: ya Rabbena bize günâhlarımızı ve işimizde taşkınlıklarımızı mağfiret buyur, cihad meydanında ayaklarımızı iyi dire ve kâfirlere karşı bizleri mansur kıl, diyorlardı...
Ali-İmran Suresi, 191. Ayet:
Ellezîne yezkurûnallâhe kıyâmen ve kuûden ve alâ cunûbihim ve yetefekkerûne fî halkıs semâvâti vel ard(ardı), rab
benâ
mâ halakte hâzâ bâtılâ(bâtılan), subhâneke fekınâ azâben nâr(nârı). ...
Ali-İmran Suresi, 191. Ayet:
Onlar ki gerek kıyâm-u kuudde ve gerek yanları üzerinde hep Allahı zikrederler ve göklerin, yerin yaradılışında fikr ederler: ya Rabbena, derler: bunu sen boşuna yaratmadın sübhansın, o halde bizleri o ateş azabından koru!...
Ali-İmran Suresi, 192. Ayet:
Rab
benâ
inneke men tudhılin nâre fe kad ahzeyteh(ahzeytehu), ve mâ liz zâlimîne min ensâr(ensârin)....
Ali-İmran Suresi, 192. Ayet:
Rabbena: çünkü sen kimi o ateşe sokarsan onu muhakkak rüsva ve perişan etmişindir, zalimlerin de yardımcıları yoktur...
Ali-İmran Suresi, 193. Ayet:
Rab
benâ
innenâ semi’nâ munâdiyen yunâdî lil îmâni en âminû bi rabbikum fe âmennâ, rab
benâ
fagfir lenâ zunû
benâ
ve keffir annâ seyyiâtinâ ve teveffenâ meal ebrâr(ebrâri). ...
Ali-İmran Suresi, 193. Ayet:
Rabbena! Cidden bizler bir münadı işittik, imana çağırıyor; Rabbınıza iman edin diyordu, dinledik iman ettik, Rabbena! mağfiretinle artık günahlarımızı bizlere bağışla, kabahatlerimizi: bizlerden keffaret buyur ve bizleri sana ermiş kullarınla beraber yanına al...
Ali-İmran Suresi, 193. Ayet:
"Rabbena! Biz, imana çağıran ve "Rabbinize inanın!" diye tevhide dâvet eden bir zatı duyduk ve icabet ettik. Artık Sen bizi affet, kusurlarımızı bağışla ve iyilerle birlikte bizim canımızı al."...
Ali-İmran Suresi, 194. Ayet:
Rab
benâ
ve âtinâ mâ vaadtenâ alâ rusulike ve lâ tuhzinâ yevmel kıyâmeh(kıyâmeti), inneke lâ tuhliful mîâd(mîâde). ...
Ali-İmran Suresi, 194. Ayet:
Rabbena! Hem Peygamberlerine karşı bizlere va'dettiklerini ihsan buyur da Kıyamet günü yüzlerimizi kara çıkarma, şübhe yok ki sen va'dinde hulfetmezsin...
Ali-İmran Suresi, 194. Ayet:
"Rabbena! Resullerin vasıtasıyla bize vaad ettiğin mükâfatları bize lütfet, bizi kıyamet günü rezil ve perişan eyleme. Sen asla sözünden dönmezsin!"...
Nisa Suresi, 23. Ayet:
Hurrimet aleykum ummehâtukum ve
benâ
tukum ve ehavâtukum ve ammâtukum ve halâtukum ve
benâ
tul ahi ve
benâ
tul uhti ve ummehâtukumullâtî erdâ’nekum ve ehavâtukum miner radâati ve ummehâtu nisâikum ve rabâibukumullâtî fî hucûrikum min nisâikumullâtî dehaltum bihinn(bihinne), fe in lem tekûnû dehaltum bihinne fe lâ cunâha aleykum, ve halâilu ebnâikumullezîne min aslâbikum, ve en tecmeû beynel uhteyni illâ mâ kad selef(selefe). İnnallâhe kâne gafûran rahîmâ(rahîmen)....
Nisa Suresi, 23. Ayet:
1.
hurrimet
: haram kılındı
2.
aleykum
: sizin üzerinize, size
3.
ummehâtu-kum
: anneleriniz
4.
ve
benâ
tu-kum
: ve...
Nisa Suresi, 75. Ayet:
Ve mâ lekum lâ tukâtilûne fî sebîlillâhi vel mustad’afîne miner ricâli ven nisâi vel vildânillezîne yekûlûne rab
benâ
ahricnâ min hâzihil karyetiz zâlimi ehluhâ, vec’al lenâ min ledunke veliyyâ(veliyyen), vec’al lenâ min ledunke nasîrâ(nasîran)....
Nisa Suresi, 75. Ayet:
Hem siz neyinize çarpışmayasınız? Allah yolunda ve o zebun edilmiş erkekler, kadınlar, yavrular uğurunda ki «yarebbena, bizleri bu ahalisi zâlim memleketten çıkar, tarafından bize bir sahib gönder, tarafından bize bir yardımcı gönder!» diye yalvarıb duruyorlar....
Nisa Suresi, 77. Ayet:
E lem tera ilâllezîne kîle lehum kuffû eydiyekum, ve ekîmus salâte ve âtûz zekât(zekâte), fe lemmâ kutibe aleyhimul kıtâlu izâ ferîkun minhum yahşevnen nâse ke haşyetillâhi ev eşedde haşyeh(haşyeten), ve kâlû rab
benâ
lime ketebte aleynâl kıtâl(kıtâle), lev lâ ahhartenâ ilâ ecelin karîb(karîbin). Kul metâud dunyâ kalîl(kalîlun), vel âhıratu hayrun li menittekâ ve lâ tuzlemûne fetîlâ(fetîlen)....
Nisa Suresi, 77. Ayet:
Baksana o kimselere ki, savaş zamanı değilken kendilerine: "Savaşa sebebiyet vermeyin, namazı hakkıyla ifa edin, zekâtı verin!" denilmişti. Sonra onlara savaşma farz kılınınca, onlardan bir kısmı insanlardan, Allah’tan korkarcasına, hatta daha fazla korkup şöyle diyorlar: "Ya Rab
benâ
, niçin bize harbi farz kıldın? Bize biraz daha mühlet verseydin ya!" Onlara de ki: "Dünya zevki pek azdır, âhiret ise günahlardan sakınanlar için sırf hayırdır ve size kıl kadar olsun haksızlık yapılmaz."...
Maidə Suresi, 52. Ayet:
Fe terâllezîne fî kulûbihim maradun yusâriûne fîhim yekûlûne nahşâ en tusî
benâ
dâireh(dâiretun) fe asâllâhu en ye’tiye bil fethi ev emrin min indihî fe yusbihû alâ mâ eserrû fî enfusihim nâdimîn(nâdimîne)....
Maidə Suresi, 83. Ayet:
Ve izâ semiû mâ unzile ilerresûli terâ a’yunehum tefîdu mined dem’ı mimmâ arefû minel hakk(hakkı), yekûlûne rab
benâ
âmennâ fektubnâ meaş şâhidîn(şâhidîne)....
Maidə Suresi, 83. Ayet:
Peygambere indirileni dinledikleri zaman da gözlerini görürsün ki aşîna çıktıkları haktan yaşlar dolub boşanarak «ya Rab
benâ
derler: inandık iyman getirdik, şimdi sen bizi şehadet getirenlerle beraber yaz»...
Maidə Suresi, 83. Ayet:
(83-84) Peygambere indirilen Kur’ân’ı dinledikleri vakit, onda âşinaları olan hakikate kavuşmaları sebebiyle gözlerinin yaşla dolup taştığını görür ve şöyle dediklerini işitirsin: "İman ettik ya Rabbena! Bizi de hakka şahitlik edenlerle beraber yaz! Bütün isteğimiz ve umudumuz, Rabbimizin bizi hayırlı insanlar arasına dahil etmesi iken, ne diye Allah’a ve bize gelen bu hakikate iman etmeyelim ki?"...
Maidə Suresi, 84. Ayet:
(83-84) Peygambere indirilen Kur’ân’ı dinledikleri vakit, onda âşinaları olan hakikate kavuşmaları sebebiyle gözlerinin yaşla dolup taştığını görür ve şöyle dediklerini işitirsin: "İman ettik ya Rabbena! Bizi de hakka şahitlik edenlerle beraber yaz! Bütün isteğimiz ve umudumuz, Rabbimizin bizi hayırlı insanlar arasına dahil etmesi iken, ne diye Allah’a ve bize gelen bu hakikate iman etmeyelim ki?"...
Maidə Suresi, 114. Ayet:
Kâle îsebnu meryemellâhumme rab
benâ
enzil aleynâ mâideten mines semâi tekûnu lenâ îden li evvelinâ ve âhirinâ ve âyeten mink(minke), verzuknâ ve ente hayrur râzikîn(râzikîne)....
Ənam Suresi, 100. Ayet:
Ve cealû lillâhi şurekâel cinne ve halakahum ve harakû lehu benîne ve
benâ
tin bi gayri ilm(ilmin), subhânehu ve teâlâ ammâ yasifûn(yasifûne). ...
Ənam Suresi, 100. Ayet:
1.
ve cealû
: kıldılar
2.
li allâhi
: Allah için, Allah'a
3.
şurekâe el cinne
: cinleri ortak kıldılar, ortak koştular
4.
ve ha...
Ənam Suresi, 128. Ayet:
O hepsini toplayıp haşredeceği gün: ey Cin ma'şeri! Hakikaten şu İnse çok ettiniz!.. diye, bunların İnsten olan yardakları, ya rabbena, diyecekler: yekdiğerimizden istifâde ettik ve bizim için takdir buyurmuş olduğun ecele yettik, buyuracak ki: Ateş ikametgâhınız, Allahın dilediği zamanlardan başka hepiniz ondasınız, hakikat rabbin hakîmdir, habîrdir...
Ənam Suresi, 130. Ayet:
Ey İns-ü Cin ma'şeri! İçinizden size âyetlerimi anlatır ve bu gününüzün gelip çatacağını haber verir Peygamberler gelmedimi? Ya rabbena, diyecekler: kendilerimizin aleyhine şahidleriz; evet, Dünyâ hayâtı onları aldattı da kendi aleyhlerinde olarak kâfir idiklerine şâhid oldular...
Əraf Suresi, 23. Ayet:
Kâlâ rab
benâ
zalemnâ enfusenâ ve in lem tagfirlenâ ve terhamnâ le nekûnenne minel hâsirîn(hâsirîne)....
Əraf Suresi, 23. Ayet:
Rabbena, dediler, nefsilerimize zulmettik, eğer sen bize mağfiret etmez, merhamet buyurmazsan şüphe yok ki husrâna düşenlerden oluruz...
Əraf Suresi, 38. Ayet:
Kâledhulû fî umemin kad halet min kablikum minel cinni vel insi fîn nâr(nâri), kullemâ dehalet ummetun leanet uhtehâ, hattâ izeddârekû fîhâ cemîân kâlet uhrâhum li ûlâhum rab
benâ
hâulâi edallûnâ fe âtihim azâben di'fen minen nâr(nâri) kâle li kullin di'fun ve lâkin lâ ta'lemûn(ta'lemûne). ...
Əraf Suresi, 38. Ayet:
«Girin bakalım sizden evvel İns-ü Cinden geçen ümmetlerin içinde ateşe» buyurur, her ümmet girdikçe hemşîresine lâ'net eder, nihayet hepsi orada birbirlerine ulanırlar, sonrakileri, öndekilerini göstererek «Rabbena, derler: işte şunlar bizi yoldan çıkardılar, onun için onlara ateşten iki katlı azâb ver» her birinize, buyurur: iki katlı, ve lâkin bilmiyorsunuz...
Əraf Suresi, 47. Ayet:
Ve izâ surifet ebsâruhum tilkâe ashâbin nâri kâlû rab
benâ
lâ tec'alnâ mealkavmiz zâlimîn(zâlimîne). ...
Əraf Suresi, 47. Ayet:
Gözleri ashabı nâr tarafına çevrildiği vakıt da: «ya rab
benâ
bizleri o zalimler güruhiyle beraber kılma» demektedirler...
Əraf Suresi, 47. Ayet:
Gözleri cehennemlikler tarafına çevrildiğinde: "Aman ya Rab
benâ
, aman bizleri o zalimlerle beraber eyleme!" derler....
Əraf Suresi, 126. Ayet:
Ve mâ tenkımu minnâ illâ en âmennâ bi âyâti rabbinâ lemmâ câetnâ, rab
benâ
efrıg aleynâ sabren ve teveffenâ muslimîn(muslimîne)....
Əraf Suresi, 161. Ayet:
O vakit onlara denildi ki: "Şu şehre (Kudüs’e) yerleşin, oranın ürünlerinden dilediğiniz şekilde yiyin, yararlanın, "Affet bizi ya Reb
benâ
! (hıtta)" deyin ve şehrin kapısından tevazû ile eğilerek girin ki suçlarınızı bağışlayalım. İyi ve güzel davrananlara, ayrıca daha fazla mükâfatlar vereceğiz."...
Ənfal Suresi, 12. Ayet:
İz yûhî rabbuke ilâl melâiketi ennî meakum fe sebbitûllezîne âmenû, se ulkî fî kulûbillezîne keferûr ru'be fadribû fevkal a'nâkı vadribû minhum kulle
benâ
n(
benâ
nin)....
Ənfal Suresi, 12. Ayet:
1.
iz yuhî
: vahyetmişti
2.
rabbu-ke
: senin Rabbin
3.
ilâ el melâiketi
: meleklere
4.
ennî
: muhakkak ki ben
...
Tövbə Suresi, 51. Ayet:
Kul len yusî
benâ
illâ mâ keteballâhu lenâ, huve mevlânâ, ve alâllâhi felyetevekkelil mu’minûn(mu’minûne)....
Yunus Suresi, 85. Ayet:
Fe kâlû alallâhi tevekkelnâ, rab
benâ
lâ tec’alnâ fitneten lil kavmiz zâlimîn(zâlimîne). ...
Yunus Suresi, 85. Ayet:
Onlar da, biz Allâha i'timâd ettik, ya rab
benâ
bizi o zalim kavmin fitnesine düşürme...
Yunus Suresi, 88. Ayet:
Ve kâle mûsâ rab
benâ
inneke âteyte fir’avne ve melâhu zîneten ve emvâlen fîl hayâtid dunyâ rab
benâ
li yudıllû an sebîlik(sebîlike), rabbenatmis alâ emvâlihim veşdud alâ kulûbihim fe lâ yu’minû hattâ yerevul azâbel elîm(elîme)....
Yunus Suresi, 88. Ayet:
1.
ve kâle
: ve dedi
2.
mûsâ
: Musa
3.
rabbe-nâ
: Rabbimiz
4.
inne-ke
: muhakkak sen
Hud Suresi, 78. Ayet:
Ve câehu kavmuhu yuhreûne ileyhi ve min kablu kânû ya’melûnes seyyiât(seyyiâti), kâle yâ kavmi hâulâi
benâ
tî hunne etharu lekum, fettekullâhe ve lâ tuhzûni fî dayfî, e leyse minkum raculun reşîd(reşîdun)....
Hud Suresi, 78. Ayet:
1.
ve câe-hu
: ve ona geldi
2.
kavmu-hu
: onun kavmi
3.
yuhreûne
: süratle koşarak
4.
ileyhi
: ona, yanına
Hud Suresi, 79. Ayet:
Kâlû lekad alimte mâ lenâ fî
benâ
tike min hakk(hakkın), ve inneke le ta’lemu mâ nurîd(nurîdu)....
Hud Suresi, 79. Ayet:
1.
kâlû
: dediler
2.
lekad
: andolsun
3.
alimte
: sen bildin, senin bildiğin (gibi)
4.
mâ
: yok, değil
<...
Yusif Suresi, 97. Ayet:
Kâlû yâ ebânestagfir lenâ zunû
benâ
innâ kunnâ hâtıîn(hâtıîne)....
İbrahim Suresi, 37. Ayet:
Rab
benâ
innî eskentu min zurriyyetî bi vâdin gayri zî zer’ın inde beytilkel muharremi rab
benâ
li yukîmus salâte fec’al ef’ideten minen nâsi tehvî ileyhim verzukhum mines semerâti leallehum yeşkurûn(yeşkurûne). ...
İbrahim Suresi, 37. Ayet:
Yarab
benâ
! Ben, zürriyyetimden ba'zısını senin beyti muharreminin yanında, ekin bitmez bir vâdide iskân ettim, yarab
benâ
! namazı ikame etsinler diye, bundan böyle insanlardan bir takım gönülleri onlara doğru akıt, ve onları hasılâttan merzuk buyur, gerek ki şükrederler...
İbrahim Suresi, 38. Ayet:
Rab
benâ
inneke ta’lemu mâ nuhfî ve mâ nu’lin(nu’linu), ve mâ yahfâ alallâhi min şey’infil ardı ve lâ fis semâ(semâi)....
İbrahim Suresi, 38. Ayet:
Yarab
benâ
! biz ne gizliyoruz ve ne ı'lân ediyoruz her halde sen bilirsin, ve ne Yerde, ne Gökte hiç bir şey Allaha karşı gizli kalmaz...
İbrahim Suresi, 40. Ayet:
Rabbic’alnî mukîmas salâti ve min zurriyyetî rab
benâ
ve tekabbel duâ(duâi). ...
İbrahim Suresi, 40. Ayet:
Rabbım! Beni namaza müdavim kıl, zürriyyetimden de, yarab
benâ
! hem duâmı kabul buyur...
İbrahim Suresi, 41. Ayet:
Rabbenagfirlî ve li vâlideyye ve lil mu’minîne yevme yekûmul hisâb(hisâbu). ...
İbrahim Suresi, 44. Ayet:
Ve enzirin nâse yevme ye’tîhimul azâbu fe yekûlullezîne zalemû rab
benâ
ahhırnâ ilâ ecelin karîbin nucib da’veteke ve nettebiır rusul(rusule), e ve lem tekûnû aksemtum min kablu mâ lekum min zevâl(zevâlin)....
İbrahim Suresi, 44. Ayet:
Hem inzâr ile haber ver insanlara o azâbın geleceği günü, o vakıt diyecek ki o zulmedenler yarab
benâ
! Bizi yakın bir ecele te'hır buyur, da'vetine icabet edelim ve Peygamberlerin izince gidelim, hani ya bundan evvel yemin etmiş değil miydiniz: Sizin için zeval yoktu ya?...
Hicr Suresi, 71. Ayet:
Kâle hâulâi
benâ
tî in kuntum fâilîn(fâilîne)....
Hicr Suresi, 71. Ayet:
1.
kâle
: dedi
2.
hâulâi
: işte bunlar
3.
benâ
tî
: benim kızlarım
4.
in kuntum
: eğer siz, iseniz
Nəhl Suresi, 57. Ayet:
Ve yec’alûne lillâhil
benâ
ti subhânehu ve lehum mâ yeştehûn(yeştehûne). ...
Nəhl Suresi, 57. Ayet:
1.
ve yec'alûne
: ve kılıyorlar, yapıyorlar, isnad ediyorlar
2.
li allâhi
: Allah'a
3.
el
benâ
ti
: kızlar
4.
subhâne-hu
Nəhl Suresi, 86. Ayet:
Ve izâ raellezîne eşrekû şurekâehum kâlû rab
benâ
hâulâi şurekâunellezîne kunnâ ned’û min dûnik(dûnike), fe elkav ileyhimul kavle innekum le kâzibûn(kâzibûne)....
Nəhl Suresi, 86. Ayet:
Ve o müşrikler şeriklerini gördükleri vakıt «Ya rab
benâ
! işte şunlar seni bırakıp da kendilerine taptığımız şerikler diyecekler, onlar da şu sözü fırlatacaklar: her halde siz kat'iyen yalancılarsınız...
Kəhf Suresi, 10. Ayet:
İz evel fityetu ilel kehfi fe kâlû rab
benâ
âtinâ min ledunke rahmeten ve heyyi' lenâ min emrinâ reşedâ(reşeden)....
Kəhf Suresi, 10. Ayet:
O vakıt ki o genç yiğitler kehfe çekildiler de şöyle dediler: ya rab
benâ
! Bizlere ledünnünden bir rahmet ihsan eyle ve bizim için işimizden bir muvaffakıyyet hazırla...
Taha Suresi, 45. Ayet:
Kâlâ rab
benâ
innenâ nehâfu en yefruta aleynâ ev en yatgâ. ...
Taha Suresi, 45. Ayet:
Rab
benâ
dediler, korkarız ki bize şiddetle saldırır, yâhud tuğyanını artırır...
Taha Suresi, 45. Ayet:
"Ya Rab
benâ
" dediler, "doğrusu, korkarız ki o bize son derece kötü davranır, hatta ileri gidip daha da azar."...
Taha Suresi, 134. Ayet:
Ve lev ennâ ehleknâhum bi azâbin min kablihî le kâlû rab
benâ
lev lâ erselte ileynâ resûlen fe nettebia âyâtike min kabli en nezille ve nahzâ....
Möminun Suresi, 106. Ayet:
Kâlû rab
benâ
galebet aleynâ şıkvetunâ ve kunnâ kavmen dâllîn(dâllîne)....
Möminun Suresi, 107. Ayet:
Rab
benâ
ahricnâ minhâ fe in udnâ fe innâ zâlimûn(zâlimûne)....
Möminun Suresi, 109. Ayet:
İnnehu kâne ferîkun min ibâdî yekûlûne rab
benâ
âmennâ fagfir lenâ verhamnâ ve ente hayrur râhımîn(râhımîne)....
Möminun Suresi, 109. Ayet:
çünkü kullarımdan bir fırka vardı «rabbena amenna fağfirlena verhamna ve ente hayrurrahimin» diyorlardı da...
Furqan Suresi, 21. Ayet:
Ve kâlellezîne lâ yercûne likâenâ lev lâ unzile aleynel melâiketu ev nerâ rab
benâ
, lekad istekberû fî enfusihim ve atev utuvven kebîrâ(kebîren)....
Furqan Suresi, 65. Ayet:
Vellezîne yekûlûne rabbenasrif annâ azâbe cehenneme inne azâbehâ kâne garâmâ(garâmen)....
Furqan Suresi, 65. Ayet:
Ve onlar ki ya rab
benâ
, derler, sav bizlerden Cehennem azâbını, cidden onun azâbı belâyi mübremdir...
Furqan Suresi, 74. Ayet:
Vellezîne yekûlûne rab
benâ
heb lenâ min ezvâcinâ ve zurriyyâtinâ kurrete a’yunin vec’alnâ lil muttekîne imâmâ(imâmen). ...
Furqan Suresi, 74. Ayet:
1.
ve ellezîne
: ve onlar
2.
yekûlûne
: söylerler, derler
3.
rab
benâ
: Rabbimiz
4.
heb
: bağışla
Furqan Suresi, 74. Ayet:
Ve onlar ki ya rabbena! lûtfunla bizlere zevcelerimizden, zürriyyetlerimizden gözler süruru ihsan buyur ve bizi müttekıylere pişüva kıl derler...
Furqan Suresi, 74. Ayet:
Ve onlar ki: «Ya Rab
benâ
! Bize zevcelerimizden ve zürriyetlerimizden gözler aydınlığı ihsan et ve bizi takvâ sahiplerine imam kıl!» derler....
Qəsəs Suresi, 47. Ayet:
Ve lev lâ en tusîbehum musîbetun bimâ kaddemet eydîhim fe yekûlû rab
benâ
lev lâ erselte ileynâ resûlen fe nettebia âyâtike ve nekûne minel mu’minîn(mu’minîne)....
Qəsəs Suresi, 47. Ayet:
(47-48) Ellerinin takdim eylediği günahlar yüzünden başlarına birer musîbet gelib de o vakıt «ya rab
benâ
bize bir Resûl gönderseydin de âyetlerine uyup mü’minlerden olsakdı ya!» diyecek olmasalardı! Fakat şimdi onlara tarafımızdan hak gelince “Musa’ya verilen gibisi verilse ya!” dediler, ya bundan evvel Mûsâya verilene küfretmediler mi? İki sihir tezâhür etti dediler ve biz hiçbirisine inanmayız dediler....
Qəsəs Suresi, 48. Ayet:
(47-48) Ellerinin takdim eylediği günahlar yüzünden başlarına birer musîbet gelib de o vakıt «ya rab
benâ
bize bir Resûl gönderseydin de âyetlerine uyup mü’minlerden olsakdı ya!» diyecek olmasalardı! Fakat şimdi onlara tarafımızdan hak gelince “Musa’ya verilen gibisi verilse ya!” dediler, ya bundan evvel Mûsâya verilene küfretmediler mi? İki sihir tezâhür etti dediler ve biz hiçbirisine inanmayız dediler....
Qəsəs Suresi, 63. Ayet:
Kâlellezîne hakka aleyhimul kavlu rab
benâ
hâulâillezîne agveynâ, agveynâhum kemâ gaveynâ, teberre’nâ ileyke mâ kânû iyyânâ ya’budûn(ya’budûne)....
Səcdə Suresi, 12. Ayet:
Ve lev terâ izil mucrimûne nâkısû ruûsihim inde rabbihim, rab
benâ
ebsarnâ ve semi’nâ ferci’nâ na’mel sâlihan innâ mûkinûn(mûkinûne)....
Səcdə Suresi, 12. Ayet:
Görsen o vakıt ki mücrimler rablarının huzurunda başlarını eğmişler: rab
benâ
! Gördük, dinledik şimdi bizi geri çevir salih bir amel işliyelim, zira yakîn hasıl ettik derlerken...
Səcdə Suresi, 12. Ayet:
Bir görseydin o suçluları: Rab’lerinin huzurunda, mahcupluktan başları önlerine eğilmiş şöyle derken: "Gördük, işittik ya Rab
benâ
! Ne olur bizi dünyaya bir gönder! Öyle güzel, makbul işler yaparız ki! Çünkü gerçeği kesin olarak biliyoruz artık!"...
Səba Suresi, 19. Ayet:
Fe kâlû rab
benâ
bâidbeyne esfârinâ ve zalemû enfusehum fe cealnâhum ehâdîse ve mezzaknâhum kulle mumezzak(mumezzakın), inne fî zâlike le âyâtin li kulli sabbârin şekûr(şekûrin)....
Səba Suresi, 19. Ayet:
Buna karşı onlar «ya rab
benâ
, seferlerimizin arasını uzaklaştır» dediler ve nefislerine zulmettiler. Biz de onları efsanelere çevirdik ve temamen didik didik dağıttık, şübhesiz ki bunda çok şükredecek her sabırlı için elbette âyetler var...
Səba Suresi, 19. Ayet:
Fakat onlar: "Ya Rabbena, seferlerimizin arasını uzaklaştır (şehirlerimiz birbirine çok yakın, bunların arasını uzat, daha uzun mesafelere gidelim, ülkemizi genişlet)" diye dua ettiler ve böylece kendilerine yazık ettiler. Biz de onları dillere destan olan, hayret ve ibretle bahsedilen masal haline getirdik, başka yerlere göç etmeleri suretiyle darmadağın ettik. Bunda elbette çok sabırlı, çok şükürlü olan kimselerin alacakları hayli ibretler vardır....
Fatir Suresi, 34. Ayet:
Ve kâlûl hamdu lillâhillezî ezhebe annel hazen(hazene), inne rab
benâ
le gafûrun şekûr(şekûrun)....
Fatir Suresi, 37. Ayet:
Ve hum yastarihûne fîhâ, rab
benâ
ahricnâ na’mel sâlihan gayrellezî kunnâ na’mel(na’melu), e ve lem nuammirkum mâ yetezekkeru fîhi men tezekkere ve câekumun nezîr(nezîru), fe zûkû fe mâ liz zâlimîne min nasîr(nasîrin)....
Fatir Suresi, 37. Ayet:
Ve onlar orada şöyle feryad ederler: «ya rab
benâ
, bizleri çıkar, yapageldiklerimiz gayri yarar bir amel yapalım» ya size düşünecek olanın düşüneceği kadar ömür vermedik mi ki, hem size Peygamber de geldi, o halde tadın, çünkü zalimleri kurtaracak yoktur....
Sad Suresi, 16. Ayet:
Ve kâlû rab
benâ
accil lenâ kıttanâ kable yevmil hisâb(hisâbi)....
Sad Suresi, 16. Ayet:
Bir de ya rab
benâ
bizim pusulamızı hisab gününden evvel acele ver, dediler...
Sad Suresi, 61. Ayet:
Kâlû rab
benâ
men kaddeme lenâ hâzâ fe zidhu azâben dı’fen fîn nâr(nâri)....
Sad Suresi, 61. Ayet:
Ya rab
benâ
derler: bize bunu takdim edene ateşde azâbı hemen kat kat artır...
Sad Suresi, 61. Ayet:
Sonra hep birden dua edip derler ki: "Ya Rabbena, kim bunları önümüze yığdı ise, Sen onun azabını kat kat artır!"...
Mömin Suresi, 7. Ayet:
Ellezîne yahmilûnel arşa ve men havlehu yusebbihûne bi hamdi rabbihim ve yu’minûne bihî ve yestagfirûne lillezîne âmenû, rab
benâ
vesi’te kulle şey’in rahmeten ve ilmen fagfir lillezîne tâbû vettebeû sebîleke vekıhim azâbel cahîm(cahîmi). ...
Mömin Suresi, 7. Ayet:
Arşı hâmil olanlar ve onun etrafındakiler rablarının hamdiyle tesbih ve ona iyman ederler ve iyman etmişler için de şöyle bir mağfiret dilerler: ya rab
benâ
rahmet ve ılim her şey'e geniş, hemen mağfiret buyur onlara o tevbe edip yoluna uyanlara ve koru onları o cahîm azâbından...
Mömin Suresi, 8. Ayet:
Rab
benâ
ve edhilhum cennâti adninilletî vaadtehum ve men salaha min âbâihim ve ezvâcihim ve zurriyyâtihim inneke entel azîzul hakîm(hakîmu). ...
Mömin Suresi, 8. Ayet:
Ya rab
benâ
hem koy onları o kendilerine va'd buyurduğun Adn Cennetlerine, atalarından ve zevcelerinden ve zürriyyetlerinden salâhı olanları da, şübhesiz sen o azîz, hakîmsin sen...
Mömin Suresi, 11. Ayet:
Kâlû rab
benâ
emettenesneteyni ve ahyeytenesneteyni fa’terefnâ bi zunûbinâ fe hel ilâ hurûcin min sebîl(sebîlin)....
Mömin Suresi, 11. Ayet:
Onlar ise: "Ya Rab
benâ
, derler, Sen bizi iki defa öldürdün, iki defa dirilttin. İşte günahlarımızı itiraf ettik.Şimdi, telafi etme için buradan çıkmaya bir yol yok mudur?"...
Fussilət Suresi, 29. Ayet:
Ve kâlellezîne keferû rab
benâ
erinellezeyni edallânâ minel cinni vel insi nec’al humâ tahte akdâminâ li yekûnâ minel esfelîn(esfelîne). ...
Zuxruf Suresi, 16. Ayet:
Emittehaze mimmâ yahluku
benâ
tin ve asfâkum bil benîn(benîne)....
Zuxruf Suresi, 16. Ayet:
1.
em
: yoksa, veya
2.
ittehaze
: edindi
3.
mimmâ (min mâ)
: şey(ler)den
4.
yahluku
: yaratır
Duxan Suresi, 12. Ayet:
Rab
benâ
! bizden bu azâbı aç, çünkü biz mü'minleriz diyecekler...
Tur Suresi, 39. Ayet:
Em le hul
benâ
tu ve le kumul benûn(benûne)....
Tur Suresi, 39. Ayet:
1.
em
: veya, yoksa ... mı
2.
lehu
: onun
3.
el
benâ
tu
: kızlar
4.
ve lekum
: ve sizin
<...
Rəhman Suresi, 11. Ayet:
Onda bir meyva, ve ekmamiyle duran nahli benam...
Həşr Suresi, 10. Ayet:
Vellezîne câû min ba’dihim yekûlûne rab
benâ
gfir lenâ ve li ihvâninellezîne sebekûnâ bil îmâni ve lâ tec’al fî kulûbinâ gıllen lillezîne âmenû rab
benâ
inneke raûfun rahîm(rahîmun)....
Həşr Suresi, 10. Ayet:
Ve şunlar ki arkalarından gelmişlerdir, Şöyle derler: ya Rabbena bizlere ve önden iyman ile bizi geçmiş olan kardeşlerimize mağfiret buyur ve gönüllerimizde iyman etmiş olanlara karşı kin tutturma ya Rabbena şübhe yok ki sen raufsun, rahîmsin....
Həşr Suresi, 10. Ayet:
Onlardan sonra gelenler (başta muhacirler olarak, kıyamete kadar gelecek müminler): "Ey kerim Rabbimiz, derler, bizi ve bizden önceki mümin kardeşlerimizi affeyle! İçimizde müminlere karşı hiçbir kin bırakma! Duamızı kabul buyur ya Rab
benâ
, çünkü Sen raufsun, rahîmsin!" (şefkat ve ihsanın son derece fazladır)....
Mümtahinə Suresi, 4. Ayet:
Kad kânet lekum usvetun hasenetun fî ibrâhîme vellezîne meah(meahu), iz kâlû li kavmihim innâ bureâu minkum ve mimmâ ta’budûne min dûnillâhi kefernâ bikum, ve bedee beynenâ ve beynekumul adâvetu vel bagdâu ebeden hattâ tû’minû billâhi vahdehû, illâ kavle ibrâhîme li ebîhi le estagfirenne leke ve mâ emliku leke minallâhi min şey’İn, rab
benâ
aleyke tevekkelnâ ve ileyke enebnâ ve ileykel masîr(masîru)....
Mümtahinə Suresi, 4. Ayet:
Sizin için güzel bir örnek İbrahim ile beraberindekiler de oldu: Vaktiyle onlar kavımlarına şöyle dediler: «Biz sizlerden ve Allahdan başka taptıklarınızdan beriyiz ve sizi tanımıyoruz, ta ki siz Allahın birliğine iyman edinciye kadar, sizinle aramızda ebedî buğz-u adavet başladı» ancak İbrahimin babasına «Elbette senin için istiğfar edeceğim» maamafih senin için Allahdan hiçbir şeye gücüm yetmez» demesi müstesna, dediler: Ya rabbena! Biz ancak sana tevekkül kıldık ve sana gönül verdik ve bütün ...
Mümtahinə Suresi, 5. Ayet:
Rab
benâ
lâ tec’alnâ fitneten lillezîne keferû, vagfir lenâ rab
benâ
, inneke entel azîzul hakîm(hakîmu)....
Mümtahinə Suresi, 5. Ayet:
Ya rabbena! Bizleri o küfredenlerin fitnesi kılma ve bizlere mağfiret buyur çünkü sensin ancak öyle azîz, öyle hakîm....
Təhrim Suresi, 8. Ayet:
Yâ eyyuhâllezîne âmenû tûbû ilâllâhi tevbeten nasûhâ(nasûhan), asâ rabbukum en yukeffire ankum seyyiâtikum ve yudhilekum cennâtin tecrî min tahtihel enhâru, yevme lâ yuhzîllâhun nebiyye vellezîne âmenû meah(meahu), nûruhum yes'â beyne eydîhim ve bi eymânihim yekûlûne rab
benâ
etmim lenâ nûrenâ vagfir lenâ, inneke alâ kulli şey'in kadîr(kadîrun)....
Təhrim Suresi, 8. Ayet:
Ey o bütün iyman edenler! Allaha öyle tevbe edin ki nasuh (gayet ciddî, müessir, öğütcü) bir tevbe olsun, gerek ki rabbınız sizden kabahatlerinizi keffaretle örter de sizleri altından ırmaklar akar Cennetlere koyar, o gün ki Allah Peygamberini ve onun maıyyetinde iyman edenleri utandırmıyacak, nûrları önlerinde ve sağlarında koşacak, şöyle diyecekler: ya rab
benâ
! Bizlere nûrumuzu tamamla ve bizleri mağfiretinle yarlığa, şübhesiz ki sen her şey'e kadîrsin....
Qələm Suresi, 29. Ayet:
Sübhansın ya rabbena! Dediler: bizler doğrusu zalimlermişiz...
Qələm Suresi, 29. Ayet:
(29-30) Bunun üzerine "Sübhansın ya Rab
benâ
, her türlü noksandan uzaksın! Doğrusu biz kendimize zulmetmişiz!" deyip, birbirlerini kınamaya başladılar....
Qələm Suresi, 30. Ayet:
(29-30) Bunun üzerine "Sübhansın ya Rab
benâ
, her türlü noksandan uzaksın! Doğrusu biz kendimize zulmetmişiz!" deyip, birbirlerini kınamaya başladılar....
Qiyamə Suresi, 4. Ayet:
Belâ kâdirîne alâ en nusevviye
benâ
neh(nehu). ...
Qiyamə Suresi, 4. Ayet:
1.
belâ
: hayır
2.
kâdirîne
: kaadir olanlar
3.
alâ
: ... e
4.
en nusevviye
: yeniden düzenlememiz
Naziat Suresi, 27. Ayet:
E entum eşeddu halkan emis semâ’(semâu),
benâ
hâ....
Naziat Suresi, 27. Ayet:
1.
e
: mi
2.
entum
: siz
3.
eşeddu
: daha şiddetli, daha kuvvetli, daha zor
4.
halkan
: yaratma bakımından
Şəms Suresi, 5. Ayet:
Ves semâi ve mâ
benâ
hâ....
Şəms Suresi, 5. Ayet:
1.
ve es semâi
: ve sema, gökyüzü
2.
ve mâ
: ve şey
3.
benâ
-hâ
: onu bina etti
...
Əhzab Suresi, 50. Ayet:
Yâ eyyuhen nebiyyu innâ ahlelnâ leke ezvâcekelletî âteyte ucûrehunne ve mâ meleket yemînuke mimmâ efâallâhu aleyke ve
benâ
ti ammike ve
benâ
ti ammâtike ve
benâ
ti hâlike ve
benâ
ti halâtikellâtî hâcerne meâk(meâke), vemreeten mu’mineten in vehebet nefsehâ lin nebiyyi in erâden nebiyyu en yestenkihahâ hâlisaten leke min dûnil mu’minîn(mu’minîne), kad alimnâ mâ faradnâ aleyhim fî ezvâcihim ve mâ meleket eymânuhum li keylâ yekûne aleyke harac(haracun), ve kânallâhu gafûran rahîmâ(rahîmen)....
Əhzab Suresi, 50. Ayet:
1.
yâ eyyuhâ
: ey
2.
en nebiyyu
: nebî, peygamber
3.
innâ
: muhakkak biz
4.
ahlelnâ
: helâl kıldık
Əhzab Suresi, 59. Ayet:
Yâ eyyuhen nebîyyu kul li ezvâcike ve
benâ
tike ve nisâil mu’minîne yudnîne aleyhinne min celâbîbihinn(celâbîbihinne), zâlike ednâ en yu’refne fe lâ yu’zeyn(yu’zeyne) ve kânallâhu gafûren rahîmâ(rahîmen)....
Əhzab Suresi, 59. Ayet:
1.
yâ eyyuhâ
: ey
2.
en nebiyyu
: nebî, peygamber
3.
kul
: de, söyle
4.
li ezvâci-ke
: (senin) zevcelerine, eşleri...
Əhzab Suresi, 67. Ayet:
Ve kâlû rab
benâ
innâ ata’nâ sâdetenâ ve kuberâenâ fe edallûnâs sebîl(sebîlâ)....
Əhzab Suresi, 67. Ayet:
Ya rabbena, demektedirler: doğrusu bizler beylerimize ve büyüklerimize itaat ettik de bizi yanlış yola götürdüler...
Əhzab Suresi, 68. Ayet:
Rab
benâ
âtihim dı’feyni minel azâbi vel anhum la’nen kebîrâ(kebîren)....
Əhzab Suresi, 68. Ayet:
Ya rabbena onlara azâbın iki katlısını ver ve kendilerini büyük bir lâ'net ile lâ'netle...
Saffat Suresi, 149. Ayet:
Festeftihim e li rabbikel
benâ
tu ve lehumul benûn(benûne). ...
Saffat Suresi, 149. Ayet:
1.
fe
: böylece, haydi
2.
istefti-him
: onlardan fetva iste
3.
e
: mı
4.
li rabbi-ke
: senin Rabbinin
Saffat Suresi, 153. Ayet:
Astafel
benâ
ti alel benîn(benîne)....
Saffat Suresi, 153. Ayet:
1.
astafe
: seçti, tercih etti
2.
el
benâ
ti
: kız çocukları, kızlar
3.
alâ el benîne
: erkek çocuklarına, oğlanlara
...
Qaf Suresi, 27. Ayet:
Kâle karînuhu rab
benâ
mâ etgaytuhu ve lâkin kâne fî dalâlin baîdin....
Qaf Suresi, 27. Ayet:
Arkadaşı der: Ya rab
benâ
onu ben azdırmadım velâkin kendisi uzak bir dalâl içinde idi....