Axtarış Nəticələri
Ana Səhifə
Surələr
Məallər
Blog
Şüəra Suresi, 113. Ayet:
"Onların hesabı ancak Rab
bime
aittir. Eğer düşünürseniz gerçeği anlarsınız."...
Maidə Suresi, 44. Ayet:
İnnâ enzelnet tevrâte fîhâ huden ve nûr(nûrun), yahkumu bihen nebiyyûnellezîne eslemû lillezîne hâdû ver rabbâniyyûne vel ahbâru
bime
stuhfizû min kitâbillâhi ve kânû aleyhi şuhedâe, fe lâ tahşevûn nâse vahşevni ve lâ teşterû bi âyâtî semenen kalîlâ(kalîlen) ve men lem yahkum bimâ enzelallâhu fe ulâike humul kâfirûn(kâfirûne)....
Maidə Suresi, 72. Ayet:
Allah, şüphe yok ki Meryem oğlu Mesîh'tir diyenler kâfir oldular ve Mesîh, ey İsrailoğulları demişti, Rab
bime
ve Rabbinize kulluk edin; şüphe yok ki Allah'a eş tanıyana Allah, cenneti haram etmiştir, onun yurdu ateştir ve zâlimlere hiçbir yardımcı yoktur....
Maidə Suresi, 117. Ayet:
Onlara, ancak bana emrettiğini söyledim, Rab
bime
ve Rabbinize kulluk edin dedim. İçlerinde bulundukça gözetirdim, korurdum onları, fakat beni aldıktan sonra onların ne yaptıklarını sen gördün ve sen her şeye hakkıyla tanıksın....
Ənam Suresi, 15. Ayet:
De ki: “Muhakkak ki ben, eğer Rab
bime
isyan edersem, büyük günün azabından korkarım.”...
Ənam Suresi, 15. Ayet:
De ki: “Ben Rab
bime
isyan edersem gerçekten, büyük bir günün (kıyamet gününün) azabından korkarım.”...
Ənam Suresi, 15. Ayet:
De ki: Ben, Rab
bime
isyan edersem pek büyük günün azâbından korkarım....
Ənam Suresi, 15. Ayet:
De ki: "Ben Rab
bime
isyan edersem, kesinlikle, aziym sürecin azabından korkarım!"...
Ənam Suresi, 15. Ayet:
'Ben Rab
bime
isyan edersem, büyük bir günün azabından korkarım' de....
Ənam Suresi, 15. Ayet:
De ki: 'Ben Rab
bime
karşı gelirsem büyük bir günün azabından korkarım.'...
Ənam Suresi, 15. Ayet:
De ki: "Şüphesiz ben, Rab
bime
isyan edersem o büyük günün azabından korkarım."...
Ənam Suresi, 15. Ayet:
De ki: “- Eğer ben, Rab
bime
isyan edersem, cidden büyük bir günün azabından korkarım....
Ənam Suresi, 15. Ayet:
«Ben Rab
bime
karsi gelirsem, buyuk gunun azabindan korkarim» de....
Ənam Suresi, 15. Ayet:
De ki: Eğer Rab
bime
karşı gelirsem, elbette büyük günün azabından korkarım....
Ənam Suresi, 15. Ayet:
'Ben Rab
bime
karşı gelirsem, büyük günün azabından korkarım' de....
Ənam Suresi, 15. Ayet:
'Rab
bime
isyan ettiğim taktirde büyük günün azabından korkarım,' de....
Ənam Suresi, 15. Ayet:
Ben, de: rab
bime
ısyan edecek olursam cidden büyük bir günün azabından korkarım...
Ənam Suresi, 15. Ayet:
De ki: «Ben Rab
bime
isyan edecek olursam, büyük bir günün azabından korkarım.»...
Ənam Suresi, 15. Ayet:
De ki: «Eğer Rab
bime
isyan edersem, büyük bir günün azabından korkarım»....
Ənam Suresi, 15. Ayet:
De ki: "Kuşkusuz ben, rab
bime
isyan edersem o büyük günün azabından korkarım."...
Ənam Suresi, 15. Ayet:
De ki: «Eğer ben Rab
bime
isyan edersem o büyük günün azabından elbette korkarım». ...
Ənam Suresi, 15. Ayet:
De ki: 'Şübhesiz ben eğer Rab
bime
isyân edersem, büyük bir günün (kıyâmet gününün) azâbından korkarım!'...
Ənam Suresi, 15. Ayet:
De ki: "Bakın, (bu şekilde) Rab
bime
isyan etseydim, o çetin (Hesap) Gün(ün)de (başıma gelecek olan) azaptan korkardım"....
Ənam Suresi, 15. Ayet:
De ki: «Eğer ben Rab
bime
isyan edersem elbette büyük günün azabından korkarım.»...
Ənam Suresi, 15. Ayet:
De ki: “Ben Rab
bime
isyan edersem, gerçekten büyük bir günün azabından korkarım. ”...
Ənam Suresi, 15. Ayet:
De ki: -Ben, Rab
bime
isyan edersem büyük bir günün azabından korkarım....
Ənam Suresi, 15. Ayet:
De ki: "Ben Rab
bime
isyan etmem halinde, ileride gelecek büyük bir günün azabından korkarım."...
Ənam Suresi, 15. Ayet:
De ki: "Eğer Rab
bime
isyân edersem, büyük bir günün azâbından korkarım!"...
Ənam Suresi, 15. Ayet:
De ki: «Şüphesiz ben, Rab
bime
isyan edersem o büyük günün azabından korkarım.»...
Ənam Suresi, 15. Ayet:
De ki: Rab
bime
isyan edecek olursam, büyük bir günün azabından korkarım....
Ənam Suresi, 15. Ayet:
Şunu da söyle: "Rab
bime
isyan edersem büyük bir günün azabından korkarım ben."...
Yunus Suresi, 15. Ayet:
1.
ve izâ tutlâ
: ve okunduğu zaman
2.
aleyhim
: onlara
3.
âyâtu-nâ
: âyetlerimiz
4.
beyyinâtin
: belgeler olarak,...
Yunus Suresi, 15. Ayet:
Ve onlara âyetlerimiz, delillerle okunduğu zaman Bize ulaşmayı dilemeyen kimseler şöyle dedi: “Bize bundan başka bir Kur'ân getir veya O'nu değiştir.” De ki: “O'nu, kendi nefsimden (bir şey) ilka ederek benim değiştirmem olamaz. Ben ancak bana vahyolunan şeye tâbî olurum. Şâyet Rab
bime
asi olursam muhakkak ki ben, büyük günün azabından korkarım.”...
Yunus Suresi, 15. Ayet:
Âyetlerimiz kendilerine apaçık birer delil olarak okunduğunda, (öldükten sonra) bize kavuşmayı ummayanlar, “Ya (bize) bundan başka bir Kur’an getir veya onu değiştir” dediler. De ki: “Onu kendiliğimden değiştirmem benim için olacak şey değildir. Ben ancak bana vahyolunana uyarım. Eğer Rab
bime
isyan edecek olursam, elbette büyük bir günün azabından korkarım.”...
Yunus Suresi, 15. Ayet:
Onlara âyetlerimiz açık açık okunduğu zaman (öldükten sonra) bize kavuşmayı beklemeyenler: Ya bundan başka bir Kur'an getir veya bunu değiştir! dediler. De ki: Onu kendiliğimden değiştirmem benim için olacak şey değildir. Ben, bana vahyolunandan başkasına uymam. Çünkü Rab
bime
isyan edersem elbette büyük günün azabından korkarım....
Yunus Suresi, 15. Ayet:
İşaretlerimiz onlara apaçık deliller olarak okunduğunda, rücu ederek hakikatleri olan Esmâ'nın farkındalığına ermeyeceklerini sananlar: "Bundan başka bir Kur'ân getir yahut Onu değiştir" dediler. . . De ki: "Onu nefsim tarafımdan değiştirmem benim için olacak şey değildir. . . Ben ancak bana vahyolunana tâbi olurum. . . Eğer Rab
bime
isyan edersem muhakkak ki ben o çok şiddetli sürecin azabından korkarım. "...
Yunus Suresi, 15. Ayet:
Onlara, birliğimizi ispat eden, şirkin bâtıl olduğunu anlatan âyetlerimiz açık açık okunduğu zaman, bizim huzurumuzda hesaba çekilmeyi mükâfat ve cezayı ummayanlar: 'Bundan başka bir Kur’ân getir veya bunu değiştir' dediler. Sen: 'Onu kendiliğimden değiştirmem söz konusu olamaz. Ben sadece, bana vahyolunana, Kur’ân’a tâbî olurum. Eğer Rab
bime
âsi olursam, büyük bir günün azâbına dûçar olmaktan korkarım' de....
Yunus Suresi, 15. Ayet:
Onlara ayetlerimiz apaçık bir şekilde okunduğunda bize kavuşmayı ummayanlar: 'Bundan başka bir Kur'an getir veya bunu değiştir' derler. De ki: 'Benim onu kendiliğimden değiştirmem sözkonusu olamaz. Ben ancak bana vahyedilene uyuyorum. Ben, Rab
bime
karşı gelirsem büyük bir günün azabından korkarım.'...
Yunus Suresi, 15. Ayet:
Onlara ayetlerimiz apaçık belgeler olarak okunduğunda, bizimle karşılaşmayı ummayanlar, derler ki: "Bundan başka bir Kur'an getir veya onu değiştir." De ki: "Benim onu kendi nefsimin bir öngörmesi olarak değiştirmem benim için olacak şey değildir. Ben, yalnızca bana vahyolunana uyarım. Eğer Rab
bime
isyan edersem, gerçekten ben, büyük günün azabından korkarım."...
Yunus Suresi, 15. Ayet:
Böyle iken, âyetlerimiz, müşriklere birer açık delil olarak okunduğu zaman, karşımızda hesap vermeyi ummayanlar: “- Bundan başka bir KUR’AN getir veya bunu değiştir” dediler. Sen de ki: “- Onu kendiliğimden değiştirmekliğim, benim için mümkün değil. Ben, ancak bana vahyolunana uyarım. Ben, Rab
bime
isyan edersem, gerçekten büyük bir günün (kıyametin) azabından korkarım.”...
Yunus Suresi, 15. Ayet:
Ayetlerimiz onlara acik acik okununca, bizimle karsilasmayi ummayanlar, «Bundan baska bir Kuran getir veya bunu degistir» dediler. De ki: «Onu kendiligimden degistiremem, ben ancak, bana vahyolunana uyarim. Ben Rab
bime
karsi gelirsem, buyuk gunun azabÙna ugramaktan korkarÙm.»...
Yunus Suresi, 15. Ayet:
Âyetlerimiz onlara karşı açık-seçik okunduğu zaman, bize kavuşmayı ummayanlar, «bundan başka bir Kur'ân getir veya bunu değiştir» derler. De ki: Onu kendiliğimden değiştiremem, bu bana yakışır şey değildir ; ben ancak bana vahyedilene uyarım; eğer Rab
bime
isyan edersem, o büyük günün azabından korkarım....
Yunus Suresi, 15. Ayet:
Ayetlerimiz onlara açık açık okununca, bizimle karşılaşmayı ummayanlar, 'Bundan başka bir Kuran getir veya bunu değiştir' dediler. De ki: 'Onu kendiliğimden değiştiremem, ben ancak, bana vahyolunana uyarım. Ben Rab
bime
karşı gelirsem, büyük günün azabına uğramaktan korkarım.'...
Yunus Suresi, 15. Ayet:
Onlara âyetlerimiz açık açık okunduğu zaman (öldükten sonra) bize kavuşmayı beklemeyenler: Ya bundan başka bir Kur’an getir veya bunu değiştir! dediler. De ki: Onu kendiliğimden değiştirmem benim için olacak şey değildir. Ben, bana vahyolunandan başkasına uymam. Çünkü Rab
bime
isyan edersem elbette büyük günün azabından korkarım....
Yunus Suresi, 15. Ayet:
Onlara apaçık olan ayetlerimiz okunduğu zaman, bize kavuşmayı ummayanlar, 'Bundan başka bir Kuran getir, yahut onu değiştir!,' derler. De ki: 'Onu kendi tarafımdan değiştiremem. Ben yalnız bana vahyedilene uyarım. Rab
bime
karşı gelirsem, büyük gününazabından korkarım.'...
Yunus Suresi, 15. Ayet:
Böyle iken ayetlerimiz birer açık delil olarak karşılarında okunduğu zaman Bize kavuşmayı arzu etmeyenler: «Bundan başka bir Kur'an getir veya bunu değiştir!» dediler. De ki: «Onu kendiliğimden değiştirmem benim için olacak şey değildir! Ben ancak bana vahyolunana uyarım. Rab
bime
isyan edersem şüphesiz büyük bir günün azabından korkarım.»...
Yunus Suresi, 15. Ayet:
Böyle iken, âyetlerimiz, kesin birer belge olarak kendilerine okunduğu zaman, o bizimle karşılaşmayı ummayanlar, «Bundan başka bir Kur'ân getir veya bunu değiştir.» dediler. De ki, «Onu kendiliğimden değiştiremem, benim açımdan bu olacak bir şey değildir. Ben ancak bana vahyolunana uyarım. Rab
bime
isyan edersem, şüphesiz büyük bir günün azabından korkarım.»...
Yunus Suresi, 15. Ayet:
Onlara açık anlamlı ayetlerimiz okunduğunda, bizimle karşılaşacaklarını beklemeyenler sana, «bundan başka bir Kur'an getir ya da onu değiştir» dediler. Onlara de ki; «Onu kendiliğimden değiştirmem sözkonusu değildir. Ben sadece bana vahyolunan mesaja uyarım. Eğer Rab
bime
karşı gelirsem büyük günün azabından korkarım.»...
Yunus Suresi, 15. Ayet:
Onlara ayetlerimiz apaçık belgeler olarak okunduğunda, bizimle karşılaşmayı ummayanlar derler ki: "Bundan başka bir Kuran getir veya onu değiştir." De ki: "Benim onu kendi nefsimin bir öngörmesi olarak değiştirmem benim için olacak şey değildir. Ben, yalnızca bana vahyolunana uyarım. Eğer rab
bime
isyan edersem, gerçekten ben, büyük günün azabından korkarım."...
Yunus Suresi, 15. Ayet:
Âyetlerimiz onlara, apaçık deliller (i muhtevi) olarak, okunduğu zaman (öldükden sonra) bize kavuşmayı ummayan onlar (o müşrikler): «Ya (bize) bundan başka bir Kur'an getir, yahud onu değişdirl» dedi (ler). Deki: «Onu kendiliğimden değişdirmem benim için olmayacak şeydir. Ben, vahy olunagelenden başkasına tâbi olmam. Eğer Rab
bime
isyan edersem şübhesiz büyük günün azabından korkarım». ...
Yunus Suresi, 15. Ayet:
Ve onlara âyetlerimiz apaçık olarak okunduğu zaman, bize kavuşmayı ummayanlar: 'Bundan başka bir Kur’ân getir veya bunu değiştir!' dedi. De ki: 'Onu kendiliğimden değiştirmem, benim için olmayacak şeydir! (Çünki ben,) ancak bana vahyolunana tâbi' olurum! Şübhesiz ki ben, Rab
bime
isyân ettiğim takdirde, (gelecek)büyük bir günün azâbından korkarım!'...
Yunus Suresi, 15. Ayet:
Ve (hal böyleyken:) ne zaman ayetlerimiz bütün açıklığıyla kendilerine okunup ulaştırılsa, o Bizim huzurumuza çıkacaklarına inanası gelmeyen kimseler, "Bize bundan başka bir söylem/bir öğreti getir; ya da bunu değiştir" diyecek olurlar. (Ey Peygamber) de ki: "Onu kendiliğimden değiştirmem olacak şey değil; ben ancak bana vahyedilene uyarım. Bakın, (bu konuda) Rab
bime
baş kaldıracak olursam, dehşet veren o (Büyük) Gün (gelip çattığında) azabın (beni bulmasın)dan korkarım!"...
Yunus Suresi, 15. Ayet:
Onlara Bizim zâhir âyetlerimiz okunduğu zaman, Bize mülâki olacaklarını ummayanlar dedi ki: «Bundan başka bir Kur'an getir veya bunu değiştir.» De ki: «Onu kendi tarafımdan değiştirmek benim için sahih olamaz. Ben ancak bana vahyolunana tâbi olurum, başkasına değil. Şüphe yok ki, ben Rab
bime
isyan eder olursam büyük bir günün azabından korkarım.»...
Yunus Suresi, 15. Ayet:
Onlara âyetlerimiz açık açık okunduğu zaman, bize kavuşmayı ummayanlar: “Bize bundan başka bir Kur'an getir, veya bunu değiştir. ” dediler. De ki: “Onu kendiliğimden değiştirmem mümkün değildir. Ben ancak bana vahyedilene tâbi olurum. Şüphesiz ki eğer ben Rab
bime
isyan edersem, büyük günün azabından korkarım. ”...
Yunus Suresi, 15. Ayet:
Ayetlerimiz açık açık onlara okununca, bizimle karşılaşmayı ummayanlar: -Bundan başka bir Kur’an getir ya da bunu değiştir, dediler. De ki: -O’nu kendi arzuma göre değiştirmem mümkün değildir. Ben, sadece bana vahyedilene uyarım. Ben eğer Rab
bime
isyan edersem, büyük bir günün azabından korkarım....
Yunus Suresi, 15. Ayet:
Böyle iken, âyetlerimiz kendilerine, açık deliller halinde okunduğunda, âhirette huzurumuza varacaklarını ummayanlar,"Bize bundan başka bir Kur’ân getir veya bunu değiştir!" derler. De ki: "Onu kendiliğimden değiştirmem asla olacak bir şey değil. Çünkü ben sadece bana vahyedilene tâbi olurum ve eğer sizin arzunuza uyar da Rab
bime
isyan edersem, o müthiş günün azabından korkarım."...
Yunus Suresi, 15. Ayet:
Onlara açık açık âyetlerimiz okunduğu zaman, bizimle buluşmayı ummayanlar: "Bundan başka bir Kur'ân getir veya bunu değiştir." derler. De ki: "Onu kendi tarafımdan değiştiremem. Ben sadece bana vahyolunana uyarım. Şâyet ben Rab
bime
karşı gelirsem, büyük bir günün azâbından korkarım."...
Yunus Suresi, 15. Ayet:
Onlara ayetlerimiz apaçık belgeler olarak okunduğunda, bizimle karşılaşmayı ummayanlar, derler ki: «Bundan başka bir Kur'an getir veya onu değiştir.» De ki: «Benim onu kendi nefsimin bir öngörmesi olarak değiştirmem, benim için olacak şey değildir. Ben, yalnızca bana vahyolunana uyarım. Eğer Rab
bime
isyan edersem, kuşkusuz ben, büyük günün azabından korkarım.»...
Yunus Suresi, 15. Ayet:
Kendilerine apaçık âyetlerimiz okunduğunda, Bize kavuşmayı ummayanlar, 'Bize bundan başka bir Kur'ân getir veya onu değiştir' derler. De ki: Ben onu kendiliğimden değiştiremem. Ben, ancak bana vahyedilene uyarım. Rab
bime
isyan edecek olursam, büyük bir günün azabından korkarım....
Yunus Suresi, 15. Ayet:
Ayetlerimiz onlara açık seçik parçalar halinde okunduğu zaman, bize ulaşmayı ummayanlar şöyle dediler: "Bundan başka bir Kur'an getir yahut bunu değiştir." De ki: "Onu kendiliğimden değiştirmem benim için söz konusu olamaz. Ben sadece bana vahyolunana uyuyorum. Rab
bime
isyan edersem, büyük bir günün azabından korkuya düşerim."...
Yunus Suresi, 53. Ayet:
1.
ve yestenbiûne-ke
: ve senden haber soracaklar
2.
e hakkun
: bu gerçek mi, hak mıdır
3.
huve
: o
4.
kul
: de
Yunus Suresi, 53. Ayet:
Ve senden haber soracaklar: “O hak mıdır (gerçek midir)?” De ki: “Evet, Rab
bime
andolsun.” Muhakkak ki o, kesin olarak haktır (gerçektir) ve sizler aciz bırakanlar değilsiniz....
Yunus Suresi, 53. Ayet:
“O (azap) gerçek midir?” diye senden haber soruyorlar. De ki: “Evet, Rab
bime
andolsun ki o elbette gerçektir. Siz (bu konuda Allah’ı) âciz kılacak değilsiniz.”...
Yunus Suresi, 53. Ayet:
O gerçek mi diye soruyorlar senden; de ki: Evet, andolsun Rab
bime
ki gerçektir ve siz de ondan kurtulmayacaksınız....
Yunus Suresi, 53. Ayet:
O (azap) bir gerçek midir? diye senden haber istiyorlar. De ki: Evet, Rab
bime
andolsun ki o şüphesiz gerçektir ve siz âciz bırakacak değilsiniz....
Yunus Suresi, 53. Ayet:
'Bu cezanın aslı var mı?' diye senden haber soruyorlar. 'Evet, Rab
bime
andolsun ki, ceza gerçekleşmesi kesin hak bir olgudur. Siz, Allah’ın koyduğu kanunların dışına çıkamayacak, bundan yakayı kurtaramayacaksınız' de....
Yunus Suresi, 53. Ayet:
'O gerçek mi?' diye senden soruyorlar. De ki: 'Evet. Rab
bime
yemin ederim ki o gerçektir ve siz onun önüne geçemezsiniz.'...
Yunus Suresi, 53. Ayet:
"Bu bir gerçek mi?" diye senden haber soracaklar. De ki: "Evet, Rab
bime
andolsun ki, şüphesiz gerçektir ve sizler aciz bırakacak değilsiniz."...
Yunus Suresi, 53. Ayet:
“O azab, bir gerçek mi?” diye senden sorarlar. De ki: “- Evet, Rab
bime
yemin ederim ki, O, muhakkak bir gerçektir. Siz bundan yakayı kurtaramazsınız.”...
Yunus Suresi, 53. Ayet:
«O (azap) bir gerçek midir?» diye senden haber istiyorlar. De ki: Evet, Rab
bime
andolsun ki o şüphesiz gerçektir ve siz âciz bırakacak değilsiniz....
Yunus Suresi, 53. Ayet:
'Bu sahiden doğru mudur,' diye senden haber bekliyorlar. De ki: 'Elbette, Rab
bime
andolsun o gerçektir ve siz onu engelleyemezsiniz!'...
Yunus Suresi, 53. Ayet:
«Sahi doğru mu bu?» diye senden soruyorlar. De ki: «Evet, Rab
bime
yemin ederim ki, o dosdoğru ve siz, bundan yakayı kurtaramazsınız....
Yunus Suresi, 53. Ayet:
"Bu bir gerçek mi?" diye senden haber soracaklar. De ki: "Evet, rab
bime
andolsun ki, şüphesiz gerçektir ve sizler aciz bırakacak değilsiniz."...
Yunus Suresi, 53. Ayet:
«O (azâb) bir gerçek mi?» diye senden haber isterler. De ki «Evet, Rab
bime
andederim ki, o elbet ve elbet bir hakıykatdır. Siz (bundan Allâhı) âciz bırakıcılar değilsiniz». ...
Yunus Suresi, 53. Ayet:
'Sâhiden o (azab) gerçek midir?' diye de senden haber isterler. De ki: 'Evet, Rab
bime
yemîn olsun ki şübhesiz o, elbette gerçektir ve siz ona mâni' olacak kimseler değilsiniz!'...
Yunus Suresi, 53. Ayet:
Ve senden haber almak istiyorlar ki, o doğru mudur? De ki: «Evet. Ve Rab
bime
andolsun ki doğru bir hakikattır ve siz onu bertaraf edecek kimseler değilsinizdir.»...
Yunus Suresi, 53. Ayet:
“O (azap) gerçek midir?” diye senden haber sorarlar. De ki: “Evet! Rab
bime
andolsun ki, o şüphesiz gerçektir ve siz âciz bırakamazsınız. ”...
Yunus Suresi, 53. Ayet:
"Sahi doğru mu bu?" diye senden haber sorarlar. De ki: "Evet! Rab
bime
yemin ederim ki o elbette gerçektir ve siz bundan yakayı kurtaramazsınız."...
Yunus Suresi, 53. Ayet:
«Bu bir gerçek mi?» diye senden haber soracaklar. De ki: «Evet, Rab
bime
andolsun ki, şüphesiz gerçektir ve sizler aciz bırakacak olanlar da değilsiniz.»...
Yunus Suresi, 53. Ayet:
Bir de senden haber soruyorlar, 'O gerçek mi?' diye. De ki: Evet. Rab
bime
and olsun, o gerçektir. Ve siz bundan yakayı asla kurtaramayacaksınız....
Yunus Suresi, 53. Ayet:
Soruyorlar sana: "Doğru mu bu?" De ki: "Evet! Rab
bime
yemin ederim, o doğrunun ta kendisidir! Ve siz ondan yakayı kurtaramayacaksınız."...
Hud Suresi, 56. Ayet:
'Ben Allah’a, Rab
bime
, Rabbinize dayanıp güvendim, işlerimi ona havale ettim. Yürüyen bütün canlılar, koyduğu düzenin gereği, yalnızca Allah’ın koruması, gözetimi ve denetimi altındadır. Çünkü benim rabbim, doğru, muhkem, güvenli bir düzenin var edeni, koruyanı ve devamını sağlayanıdır.' dedi....
Yusif Suresi, 98. Ayet:
Dedi ki: «Sonra sizin için Rab
bime
istiğfar edeceğim. Gerçek şu ki, çok bağışlayan O'dur, merhamet eden O'dur.»...
Yusif Suresi, 98. Ayet:
(Ya'kub): «Sizin için Rab
bime
sonra istiğfar ederim. Hakıykat şudur ki O, çok yarlığayıcı, çok esirgeyicidir» dedi. ...
Hicr Suresi, 54. Ayet:
Kâle e beşşertumûnî alâ en messeniyel kiberu fe
bime
tubeşşirûn(tubeşşirûne)....
Hicr Suresi, 54. Ayet:
1.
kâle
: dedi
2.
e beşşertumû-nî
: beni mi müjdeliyorsunuz
3.
alâ
: üzerine
4.
en messeniye
: bana dokunması (gel...
Kəhf Suresi, 35. Ayet:
(35-36) Kendisine boylece yazik ederek bahcesine girirken: «Bu bahcenin batacagini hic zennetmem. Kiyametin kopacagini da sanmiyorum. Eger Rab
bime
dondurulursem, and olsun ki orada bundan daha iyisini bulurum» dedi....
Kəhf Suresi, 35. Ayet:
(35-36) Kendine yazık ederek bahçesine girdi ve, «bu bahçenin hiçbir zaman bozulup yok olacağını sanmıyorum; Kıyâmet'in kopacağını da zannetmiyorum. Ama eğer Rab
bime
döndürülürsem, bunun yerine daha hayırlısını bulurum» diyordu....
Kəhf Suresi, 35. Ayet:
(35-36) Kendisine böylece yazık ederek bahçesine girerken: 'Bu bahçenin batacağını hiç zannetmem. Kıyametin kopacağını da sanmıyorum. Eğer Rab
bime
döndürülürsem, and olsun ki orada bundan daha iyisini bulurum' dedi....
Kəhf Suresi, 36. Ayet:
1.
ve mâ ezunnu
: ve zannetmiyorum
2.
es sâate
: o saat, kıyâmet saati
3.
kâimeten
: kaim olan
4.
ve le in rudidtu
Kəhf Suresi, 36. Ayet:
Ve ben, (kıyâmet) saatinin kaim olacağını (vukû bulacağını) zannetmiyorum. Ve eğer Rab
bime
döndürülürsem mutlaka ondan daha hayırlısına dönüşmüş olanı bulurum....
Kəhf Suresi, 36. Ayet:
“Kıyametin kopacağını da sanmıyorum. Rab
bime
döndürülsem bile andolsun bundan daha iyi bir sonuç bulurum.”...
Kəhf Suresi, 36. Ayet:
"Kıyametin kopacağını da zannetmiyorum! Eğer Rab
bime
döndürülürsem, kesinlikle bundan daha hayırlı bir gelecek bulurum. "...
Kəhf Suresi, 36. Ayet:
Kıyametin kopacağını da sanmıyorum. Rab
bime
döndürülsem bile muhakkak bundan daha hayırlı bir sonuç bulacağım.'...
Kəhf Suresi, 36. Ayet:
"Kıyamet saati'nin kopacağını da sanmıyorum. Buna rağmen Rab
bime
döndürülecek olursam, şüphesiz bundan daha hayırlı bir sonuç bulacağım."...
Kəhf Suresi, 36. Ayet:
Kıyametin kopacağını da sanmıyorum. Böyle olmakla beraber, eğer Rab
bime
döndürülürsem, muhakkak bundan daha hayırlı bir âkıbet bulurum....
Kəhf Suresi, 36. Ayet:
(35-36) Kendisine boylece yazik ederek bahcesine girirken: «Bu bahcenin batacagini hic zennetmem. Kiyametin kopacagini da sanmiyorum. Eger Rab
bime
dondurulursem, and olsun ki orada bundan daha iyisini bulurum» dedi....
Kəhf Suresi, 36. Ayet:
(35-36) Kendine yazık ederek bahçesine girdi ve, «bu bahçenin hiçbir zaman bozulup yok olacağını sanmıyorum; Kıyâmet'in kopacağını da zannetmiyorum. Ama eğer Rab
bime
döndürülürsem, bunun yerine daha hayırlısını bulurum» diyordu....
Kəhf Suresi, 36. Ayet:
(35-36) Kendisine böylece yazık ederek bahçesine girerken: 'Bu bahçenin batacağını hiç zannetmem. Kıyametin kopacağını da sanmıyorum. Eğer Rab
bime
döndürülürsem, and olsun ki orada bundan daha iyisini bulurum' dedi....
Kəhf Suresi, 36. Ayet:
'Dünyanın sonunun da geleceğini sanmıyorum. Rab
bime
döndürülürsem de orada daha iyisini bulurum....
Kəhf Suresi, 36. Ayet:
kıyametin kopacağını da zannetmem. Bununla beraber şayet Rab
bime
döndürülürsem, mutlaka bundan daha hayırlı bir sonuç bulurum.» dedi....
Kəhf Suresi, 36. Ayet:
"Kıyamet saatinin kopacağını da sanmıyorum. Buna rağmen rab
bime
çevrilip döndürülecek (münkaleba) olursam, şüphesiz bundan daha hayırlı bir sonuç bulacağım."...
Kəhf Suresi, 36. Ayet:
«Kıyametin de kopacağını sanmıyorum. (Bununla beraber senin iddiana göre) eğer ben Rab
bime
döndürülüp götürülürsem, andolsun, bundan daha hayırlı bir aakıbet bulurum». ...
Kəhf Suresi, 36. Ayet:
'Kıyâmetin gerçekleşecek bir şey olduğunu da sanmıyorum; bununla berâber, eğer gerçekten Rab
bime
döndürülürsem, elbette (orada da) bundan daha hayırlı bir dönüş yeri(bir âkıbet) bulurum.' (dedi)....
Kəhf Suresi, 36. Ayet:
«Ve zannetmem ki, Kıyamet kopsun ve eğer Rab
bime
reddedilir isem elbette bundan daha hayırlı bir merci bulurum.»...
Kəhf Suresi, 36. Ayet:
“Kıyametin kopacağını da sanmıyorum. Şayet Rab
bime
döndürülürsem, hiç şüphem yok ki, orada bundan daha hayırlı bir âkibet bulurum. ”...
Kəhf Suresi, 36. Ayet:
Kıyametin kopacağını da hiç zannetmiyorum. Eğer Rab
bime
döndürülürsem, elbette bundan daha iyisini bulurum, derdi....
Kəhf Suresi, 36. Ayet:
"Kıyâmetin kopacağını da sanmıyorum. Şâyet Rab
bime
döndürülsem bile (orada) bundan daha güzel bir sonuç (daha güzel bir yer) bulurum."...
Kəhf Suresi, 36. Ayet:
«Kıyamet saati'nin kopacağını da sanmıyorum. Buna rağmen Rab
bime
döndürülecek olursam, şüphesiz bundan daha hayırlı bir sonuç bulacağım.»...
Kəhf Suresi, 36. Ayet:
"Kıyametin kopacağını da sanmıyorum. Ama eğer Rab
bime
döndürülüp götürülürsem, bundan daha iyisini bulacağımdan eminim."...
Kəhf Suresi, 37. Ayet:
(37-41) Kendisiyle konustugu arkadasi ona: «Seni topraktan, sonra nutfeden yaratani, sonunda de seni insan kiligina koyani mi inkar ediyorsun? Iste O benim Rabbim olan Allah'tir. Rab
bime
kimseyi ortak kosmam. Bahcene girdigin zaman, her ne kadar beni kendinden mal ve nufus bakimindan daha az buluyorsan da: «Masallah! Kuvvet ancak Allah'a mahsustur! demen gerekmez mi? Rabbim,senin bahcenden daha iyisini bana verebilir ve seninkinin uzerine gokten bir felaket gonderir de bahcen yerlebir olabilir. ...
Kəhf Suresi, 37. Ayet:
(37-41) Kendisiyle konuştuğu arkadaşı ona: 'Seni topraktan, sonra nutfeden yaratanı, sonunda de seni insan kılığına koyanı mı inkar ediyorsun? İşte O benim Rabbim olan Allah'tır. Rab
bime
kimseyi ortak koşmam. Bahçene girdiğin zaman, her ne kadar beni kendinden mal ve nüfus bakımından daha az buluyorsan da: 'Maşallah! Kuvvet ancak Allah'a mahsustur!' demen gerekmez mi? Rabbim, senin bahçenden daha iyisini bana verebilir ve seninkinin üzerine gökten bir felaket gönderir de bahçen yerle bir olabili...
Kəhf Suresi, 37. Ayet:
(37-38) Konuşma esnasında arkadaşı bu şahsa: "Ne o" dedi, "yoksa sen, senin aslını topraktan, sonra da bir damla meniden yaratan, bilahare de seni böyle tam mükemmel bir insan şekline getiren Rabbini mi inkâr ediyorsun? Fakat sen inkâr etsen de şunu bil ki benim Rabbim Allah’tır. Rab
bime
hiç bir şeyi ortak saymam."...
Kəhf Suresi, 38. Ayet:
1.
lâkinne
: fakat
2.
huvallâhu (huve allâhu)
: o Allah
3.
rabbî
: benim Rabbim
4.
ve lâ uşriku
: ve ben şirk koşm...
Kəhf Suresi, 38. Ayet:
Fakat O, Allah ki; benim Rabbimdir. Ve ben, Rab
bime
hiçbir şey ile şirk koşmam....
Kəhf Suresi, 38. Ayet:
“Fakat O Allah benim Rabbimdir. Ben Rab
bime
hiç kimseyi ortak koşmam.”...
Kəhf Suresi, 38. Ayet:
Fakat ben, Rabbim olan Allah'ı inkâr etmem ve Rab
bime
hiçbir varlığı eş tutmam....
Kəhf Suresi, 38. Ayet:
Fakat O Allah benim Rabbimdir ve ben Rab
bime
hiçbir şeyi ortak koşmam....
Kəhf Suresi, 38. Ayet:
"Bu yüzdendir ki, 'HÛ' Allâh, Rabbim'dir! Rab
bime
(hakikatim olan El Esmâ'ya) hiçbir şeyi eş koşmam!"...
Kəhf Suresi, 38. Ayet:
'Fakat ben, iman etmiş olarak diyorum ki, o benim Rabbim Allah’tır. Ben ilâhlığında, otoritesinde, mülkünde, tasarruflarında Rab
bime
hiç kimseyi ortak koşmam.'...
Kəhf Suresi, 38. Ayet:
Ama, O Allah benim Rabbimdir ve ben Rab
bime
hiç kimseyi ortak koşmam....
Kəhf Suresi, 38. Ayet:
"Fakat, O Allah benim Rabbimdir ve ben Rab
bime
hiç kimseyi ortak koşmam."...
Kəhf Suresi, 38. Ayet:
(Sen inanmıyorsun), fakat ben iman ederek diyorum ki: O Allah, benim Rabbimdir, ben Rab
bime
kimseyi ortak koşmam.”...
Kəhf Suresi, 38. Ayet:
(37-41) Kendisiyle konustugu arkadasi ona: «Seni topraktan, sonra nutfeden yaratani, sonunda de seni insan kiligina koyani mi inkar ediyorsun? Iste O benim Rabbim olan Allah'tir. Rab
bime
kimseyi ortak kosmam. Bahcene girdigin zaman, her ne kadar beni kendinden mal ve nufus bakimindan daha az buluyorsan da: «Masallah! Kuvvet ancak Allah'a mahsustur! demen gerekmez mi? Rabbim,senin bahcenden daha iyisini bana verebilir ve seninkinin uzerine gokten bir felaket gonderir de bahcen yerlebir olabilir. ...
Kəhf Suresi, 38. Ayet:
(37-41) Kendisiyle konuştuğu arkadaşı ona: 'Seni topraktan, sonra nutfeden yaratanı, sonunda de seni insan kılığına koyanı mı inkar ediyorsun? İşte O benim Rabbim olan Allah'tır. Rab
bime
kimseyi ortak koşmam. Bahçene girdiğin zaman, her ne kadar beni kendinden mal ve nüfus bakımından daha az buluyorsan da: 'Maşallah! Kuvvet ancak Allah'a mahsustur!' demen gerekmez mi? Rabbim, senin bahçenden daha iyisini bana verebilir ve seninkinin üzerine gökten bir felaket gönderir de bahçen yerle bir olabili...
Kəhf Suresi, 38. Ayet:
«Fakat O Allah benim Rabbimdir ve ben Rab
bime
hiçbir şeyi ortak koşmam.»...
Kəhf Suresi, 38. Ayet:
'Bana gelince... O ALLAH benim Rabbimdir, ben Rab
bime
hiç bir şeyi ortak koşmam....
Kəhf Suresi, 38. Ayet:
Ancak o Allah benim Rabbim ve ben Rab
bime
kimseyi ortak koşmam....
Kəhf Suresi, 38. Ayet:
«Fakat ben iman ederek diyorum ki: O Allah, benim Rabbimdir, ben Rab
bime
kimseyi ortak koşmam.»...
Kəhf Suresi, 38. Ayet:
"Fakat, O Tanrı benim rabbimdir ve ben rab
bime
hiç kimseyi ortak koşmam."...
Kəhf Suresi, 38. Ayet:
«(Sen kâfirsin). Fakat ben (mü'minim). O, Allah benim Rabbimdir. Ben Rab
bime
hiçbir şey'i ortak tutmam. ...
Kəhf Suresi, 38. Ayet:
'Fakat O, benim Rabbim olan Allah’dır ve Rab
bime
hiçbir kimseyi ortak koşmam!'...
Kəhf Suresi, 38. Ayet:
«Lâkin (ben itikad ettim ki) O Allah benim Rabbimdir ve ben Rab
bime
hiçbir ferdi ortak edinmem.»...
Kəhf Suresi, 38. Ayet:
“İşte O Allah, benim Rabbimdir ve ben Rab
bime
hiçbir şeyi ortak koşmam. ”...
Kəhf Suresi, 38. Ayet:
Oysa, O Allah, benim Rabbimdir ve ben, Rab
bime
hiç kimseyi ortak koşmam....
Kəhf Suresi, 38. Ayet:
(37-38) Konuşma esnasında arkadaşı bu şahsa: "Ne o" dedi, "yoksa sen, senin aslını topraktan, sonra da bir damla meniden yaratan, bilahare de seni böyle tam mükemmel bir insan şekline getiren Rabbini mi inkâr ediyorsun? Fakat sen inkâr etsen de şunu bil ki benim Rabbim Allah’tır. Rab
bime
hiç bir şeyi ortak saymam."...
Kəhf Suresi, 38. Ayet:
"Fakat O Allâh benim Rabbimdir, ben Rab
bime
hiç kimseyi ortak koşmam!"...
Kəhf Suresi, 38. Ayet:
«Fakat, O Allah benim Rabbimdir ve ben Rab
bime
hiç kimseyi ortak koşmam.»...
Kəhf Suresi, 38. Ayet:
'Bana gelince, o, benim Rabbim olan Allah'tır; ve ben hiç kimseyi Rab
bime
ortak koşmam....
Kəhf Suresi, 38. Ayet:
"Lâkin, o Allah benim Rabbimdir. Ve ben, Rab
bime
hiç kimseyi ortak koşmam."...
Kəhf Suresi, 39. Ayet:
(37-41) Kendisiyle konustugu arkadasi ona: «Seni topraktan, sonra nutfeden yaratani, sonunda de seni insan kiligina koyani mi inkar ediyorsun? Iste O benim Rabbim olan Allah'tir. Rab
bime
kimseyi ortak kosmam. Bahcene girdigin zaman, her ne kadar beni kendinden mal ve nufus bakimindan daha az buluyorsan da: «Masallah! Kuvvet ancak Allah'a mahsustur! demen gerekmez mi? Rabbim,senin bahcenden daha iyisini bana verebilir ve seninkinin uzerine gokten bir felaket gonderir de bahcen yerlebir olabilir. ...
Kəhf Suresi, 39. Ayet:
(37-41) Kendisiyle konuştuğu arkadaşı ona: 'Seni topraktan, sonra nutfeden yaratanı, sonunda de seni insan kılığına koyanı mı inkar ediyorsun? İşte O benim Rabbim olan Allah'tır. Rab
bime
kimseyi ortak koşmam. Bahçene girdiğin zaman, her ne kadar beni kendinden mal ve nüfus bakımından daha az buluyorsan da: 'Maşallah! Kuvvet ancak Allah'a mahsustur!' demen gerekmez mi? Rabbim, senin bahçenden daha iyisini bana verebilir ve seninkinin üzerine gökten bir felaket gönderir de bahçen yerle bir olabili...
Kəhf Suresi, 40. Ayet:
(37-41) Kendisiyle konustugu arkadasi ona: «Seni topraktan, sonra nutfeden yaratani, sonunda de seni insan kiligina koyani mi inkar ediyorsun? Iste O benim Rabbim olan Allah'tir. Rab
bime
kimseyi ortak kosmam. Bahcene girdigin zaman, her ne kadar beni kendinden mal ve nufus bakimindan daha az buluyorsan da: «Masallah! Kuvvet ancak Allah'a mahsustur! demen gerekmez mi? Rabbim,senin bahcenden daha iyisini bana verebilir ve seninkinin uzerine gokten bir felaket gonderir de bahcen yerlebir olabilir. ...
Kəhf Suresi, 40. Ayet:
(37-41) Kendisiyle konuştuğu arkadaşı ona: 'Seni topraktan, sonra nutfeden yaratanı, sonunda de seni insan kılığına koyanı mı inkar ediyorsun? İşte O benim Rabbim olan Allah'tır. Rab
bime
kimseyi ortak koşmam. Bahçene girdiğin zaman, her ne kadar beni kendinden mal ve nüfus bakımından daha az buluyorsan da: 'Maşallah! Kuvvet ancak Allah'a mahsustur!' demen gerekmez mi? Rabbim, senin bahçenden daha iyisini bana verebilir ve seninkinin üzerine gökten bir felaket gönderir de bahçen yerle bir olabili...
Kəhf Suresi, 41. Ayet:
(37-41) Kendisiyle konustugu arkadasi ona: «Seni topraktan, sonra nutfeden yaratani, sonunda de seni insan kiligina koyani mi inkar ediyorsun? Iste O benim Rabbim olan Allah'tir. Rab
bime
kimseyi ortak kosmam. Bahcene girdigin zaman, her ne kadar beni kendinden mal ve nufus bakimindan daha az buluyorsan da: «Masallah! Kuvvet ancak Allah'a mahsustur! demen gerekmez mi? Rabbim,senin bahcenden daha iyisini bana verebilir ve seninkinin uzerine gokten bir felaket gonderir de bahcen yerlebir olabilir. ...
Kəhf Suresi, 41. Ayet:
(37-41) Kendisiyle konuştuğu arkadaşı ona: 'Seni topraktan, sonra nutfeden yaratanı, sonunda de seni insan kılığına koyanı mı inkar ediyorsun? İşte O benim Rabbim olan Allah'tır. Rab
bime
kimseyi ortak koşmam. Bahçene girdiğin zaman, her ne kadar beni kendinden mal ve nüfus bakımından daha az buluyorsan da: 'Maşallah! Kuvvet ancak Allah'a mahsustur!' demen gerekmez mi? Rabbim, senin bahçenden daha iyisini bana verebilir ve seninkinin üzerine gökten bir felaket gönderir de bahçen yerle bir olabili...
Kəhf Suresi, 42. Ayet:
1.
ve uhîta
: ve ihata edildi (kuşatılıp, mahvedildi)
2.
bi semeri-hi
: onun ürünleri
3.
fe asbeha
: böylece oldu
4.
yukallibu<...
Kəhf Suresi, 42. Ayet:
Onun (o kimsenin) ürünleri ihata edildi (mahvedildi). Ve çardakları, (bahçenin) üzerine yıkılmış haldeydi. Orada sarfettiği (emek ve para) için ellerini (avuçlarını) ovuşturuyor ve “Keşke ben, Rab
bime
(hiç)bir şeyle şirk koşmasaydım.” diyor(du)....
Kəhf Suresi, 42. Ayet:
Derken bütün serveti helâk edildi. (Yıkılmış) çardakları üzerine çökmüş hâldeki bağına yaptığı harcamalar karşısında ellerini oğuşturuyor ve şöyle diyordu: “Keşke Rab
bime
hiçbir kimseyi ortak koşmasaydım..”...
Kəhf Suresi, 42. Ayet:
Derken serveti mahvoldu da çardakları çökmüş, yerle bir olmuş bağında ellerini uğuşturarak keşke Rab
bime
hiçbir varlığı eş, ortak olarak tanımasaydım demeye başladı....
Kəhf Suresi, 42. Ayet:
Derken onun serveti kuşatılıp yok edildi. Böylece, bağı uğruna yaptığı masraflardan ötürü ellerini oğuşturup kaldı. Bağın çardakları yere çökmüştü. "Ah, diyordu, keşke ben Rab
bime
hiçbir ortak koşmamış olsaydım!"...
Kəhf Suresi, 42. Ayet:
Derken onun serveti kuşatılıp yok edildi! Sonunda, çardakları üzerine yıkılıp kalmış bağına yaptığı harcamaları dolayısıyla, (hüsranla) ellerini ovuşturarak şöyle diyordu: "Keşke Rab
bime
(hiç) bir şeyi ortak koşmasaydım. "...
Kəhf Suresi, 42. Ayet:
Derken onun serveti yok edildi. Böylece bağı uğruna yaptığı masraflardan dolayı ellerini ovuşturarak sabahı sabah etti. Bağın çardakları yere çökmüştü. 'Ah, keşke ben ilâhlığında, otoritesinde, mülkünde, tasarruflarında Rab
bime
hiçbir ortak koşmamış olsaydım.' diyordu....
Kəhf Suresi, 42. Ayet:
Derken ürünleri kuşatıldı ve onun için harcadıklarına (içi giderek) avuçlarını oğuşturmaya başladı. (Bağın) çardakları yıkılmış durumdaydı. Kendisi de: 'Keşke Rab
bime
hiç kimseyi ortak koşmasaydım' diyordu....
Kəhf Suresi, 42. Ayet:
(Derken) Onun ürünleri (afetlerle) kuşatılıverdi. Artık o, uğrunda harcadıklarına karşı avuçlarını (esefle) oğuşturuyordu. O (bağın) çardakları yıkılmış durumdaydı, kendisi de şöyle diyordu: "Keşke Rab
bime
hiç kimseyi ortak koşmasaydım."...
Kəhf Suresi, 42. Ayet:
Nihayet o kâfirin bütün serveti helâk edildi. Bunun üzerine bağına yaptığı masrafa karşı, avuçlarını oğuşturmaya durdu. Bağ, çardakları üzerine yıkılmış kalmıştı. “Ah ne olaydım! Rab
bime
hiç bir ortak koşmamış olaydım.” diyordu....
Kəhf Suresi, 42. Ayet:
Nitekim, urunleri yok edildi; bagin altust olmus cardaklari karsisinda, sarfettigi emege ici yanarak ellerini ogusturup «Keski Rab
bime
kimseyi ortak kosmasaydim» diyordu....
Kəhf Suresi, 42. Ayet:
Nitekim, ürünleri yok edildi; bağın altüst olmuş çardakları karşısında, sarfettiği emeğe içi yanarak ellerini oğuşturup 'Keşke Rab
bime
kimseyi ortak koşmasaydım' diyordu....
Kəhf Suresi, 42. Ayet:
Derken onun serveti kuşatılıp yok edildi. Böylece, bağı uğruna yaptığı masraflardan ötürü ellerini oğuşturup kaldı. Bağın çardakları yere çökmüştü. «Ah, diyordu, keşke ben Rab
bime
hiçbir ortak koşmamış olsaydım!»...
Kəhf Suresi, 42. Ayet:
Derken, ürünü yok edildi. Çardakları üzerine yığılmış olan bağına verdiği emekten ötürü matem tutmaya ve 'Keşke Rab
bime
ortak koşmasaydım,' demeye başladı....
Kəhf Suresi, 42. Ayet:
Derken bütün serveti istilaya uğradı. Bunun üzerine bağına yaptığı masraflara karşı ellerini oğuşturmaya başladı. Bağ, çardakları üzerine çökmüş kalmıştı; «Ah! Keşke Rab
bime
hiçbir ortak koşmamış olsaydım!» diyordu....
Kəhf Suresi, 42. Ayet:
Derken serveti yok edildi. Bunun üzerine bağına yaptığı masraflara karşı ellerini oğuşturmaya başladı. Bağ, çardakları üzerine yıkılmış kalmıştı, «Ah Keşke Rab
bime
hiçbir şeyi ortak koşmasaydım» diyordu....
Kəhf Suresi, 42. Ayet:
(Derken) Onun ürünleri (afetlerle) kuşatılıverdi. Artık o, uğrunda harcadıklarına karşı avuçlarını (esefle) oğuşturuyordu (yukallibu). O (bağın) çardakları yıkılmış durumdaydı, kendisi de şöyle diyordu: "Keşke rab
bime
hiç kimseyi ortak koşmasaydım."...
Kəhf Suresi, 42. Ayet:
(Nihayet) onun bütün serveti istilâya uğratıldı, (bağı) uğrunda harcadıklarına karşı avuçlarını uğuşdurakaldı! (o bağın) çardakları yere çökmüşdü. Diyordu ki: «Nolaydım, Rab
bime
hiçbir (şey'i) ortak tutmayaydım»! ...
Kəhf Suresi, 42. Ayet:
Derken (bütün) geliri (helâk ile) kuşatıldı; bunun üzerine oraya harcadıklarına karşı(yanarak) avuçlarını ovuşturmaya başladı; artık orası çardakları üzerine çökmüş bulunan(harâb olmuş) bir hâlde idi ve (o): 'Keşke Rab
bime
kimseyi ortak koşmasaydım!' diyordu....
Kəhf Suresi, 42. Ayet:
Ve meyvesini (servetini) helâk kapladı. Artık ona sarfettiği şeylerden dolayı iki avucunu ovuşturmaya başladı. O (bağ) ise çardakları üzerine çökmüş idi ve diyordu ki: «Ne olurdu ben Rab
bime
bir ferdi şerik koşmamış olsaydım!»...
Kəhf Suresi, 42. Ayet:
Derken o kâfirin bütün serveti kuşatılıp yok edildi. Bunun üzerine, bağı uğruna yaptığı masraf karşısında ellerini oğuşturmaya başladı. Bağın çardakları yere çökmüştü. “Ah! Keşke ben Rab
bime
hiçbir şeyi ortak koşmamış olsaydım!” diyordu....
Kəhf Suresi, 42. Ayet:
Bir sabah kalktığında ürünleri yok edilmiş, çardakları ise çökmüştü: -Keşke Rab
bime
kimseyi ortak koşmasaydım, diyerek; ona sarfettiği emeğe avuçlarını ovuşturuyordu....
Kəhf Suresi, 42. Ayet:
Çok geçmeden, bütün serveti kül oldu... Sahibi bu halini görünce, bağın çökmüş çardakları karşısında, yaptığı masraflarına, harcadığı emeklere acıyıp avuçlarını oğuştura kaldı! "Ah!" diyordu, "n’olaydım, Rab
bime
ibadette hiçbir şeyi ortak yapmamış olaydım!"...
Kəhf Suresi, 42. Ayet:
Derken (o inkârcı kişinin) ürünü yok edildi, çardakları üzerine yıkılmış durumda olan(bağ)ın karşısında ona harcadıklarına acıyarak ellerini uğuşturmağa başladı: "Âh nolaydı, ben Rab
bime
kimseyi ortak koşmamış olaydım!" diyordu....
Kəhf Suresi, 42. Ayet:
(Derken) Onun ürünleri (afetlerle) kuşatılıverdi. Artık o, uğrunda harcadıklarına karşı avuçlarını (esefle) evirip çeviriyordu. O (bağın) çardakları yıkılmış durumdaydı, kendisi de şöyle diyordu: «Keşke Rab
bime
hiç kimseyi ortak koşmasaydım.»...
Kəhf Suresi, 42. Ayet:
Nitekim onun bütün ürünü birgün felâkete uğrayıverdi. O ise, bağının alt üst olmuş çardakları karşısında, harcadığı paraya ve emeğe yanarak ellerini birbirine vuruyor, 'Ne olurdu, Rab
bime
kimseyi ortak koşmasaydım!' deyip duruyordu....
Kəhf Suresi, 42. Ayet:
Derken bütün ürününe el kondu. Bağ sahibi, çardakları üzerine çökmüş bulunan bağ için harcadıklarına vahlanarak avuçlarını ovuşturuyor ve şöyle diyordu: "Ne olurdu, Rab
bime
hiç kimseyi ortak koşmasaydım!"...
Məryəm Suresi, 31. Ayet:
"Nerede olursam olayım beni bereketli kıldı. . . Salâtı (sürekli Rab
bime
yönelik yaşamayı) ve sâfiyeyi hükmetti, Hayy olduğum sürece!"...
Məryəm Suresi, 47. Ayet:
(İbrâhîm şöyle) dedi: «Üstüne selâmet. Senin için Rab
bime
istiğfar edeceğim. Çünkü O, bana çok lûtufkârdır». ...
Məryəm Suresi, 47. Ayet:
(Hazret-i İbrahim de) Dedi ki: «Sana selâm olsun. Senin için Rab
bime
elbette ki istiğfarda bulunacağım, şüphe yok ki, O benim için çok ikram etmektedir.»...
Məryəm Suresi, 48. Ayet:
Ve ben, sizden ve Allah'tan başka dua ettiğiniz şeylerden ayrılıyorum. Ve Rab
bime
dua ediyorum. Umulur ki (inşaallah), (bu) dualarla ben, Rab
bime
şâkî olmam....
Məryəm Suresi, 48. Ayet:
“Sizi ve Allah’tan başka taptıklarınızı terk ediyor ve Rabb’ime ibadet ediyorum. Rab
bime
ibadet etmekle de mutsuz olmayacağımı umuyorum.”...
Məryəm Suresi, 48. Ayet:
Ve sizi ve Allah'tan başka kulluk ettiğiniz şeyleri bırakıyor ve Rab
bime
duâ ediyorum, umarım ki duâmı kabûl eden, mahrûm etmez beni....
Məryəm Suresi, 48. Ayet:
Sizden de, Allah'ın dışında taptığınız şeylerden de uzaklaşıyor ve Rab
bime
yalvarıyorum. Umulur ki (senin için) Rab
bime
dua etmemle bedbaht (emeği boşa gitmiş) olmam....
Məryəm Suresi, 48. Ayet:
"Sizden de, sizin Allâh dûnundaki yöneldiklerinizden de uzaklaşıp; Rab
bime
dua ediyorum. Rabbimin yönelişi ile mutsuz sona ermeyeceğimi umarım. "...
Məryəm Suresi, 48. Ayet:
'Sizden de, Allah’ı bırakıp, kulları durumundaki taptığınız, yalvardığınız şeylerden de uzaklaşıyor ve Rab
bime
kulluk, ibadet ve dua ediyorum. Ümit edilir ki, Rab
bime
yaptığım dualarımda bedbaht olmam, dualarım kabul olur.'...
Məryəm Suresi, 48. Ayet:
Sizden ve Allah'tan başka taptıklarınızdan ayrılıyor ve Rab
bime
dua ediyorum. Umarım ki Rab
bime
duamda mahrum olmam.'...
Məryəm Suresi, 48. Ayet:
"Sizden ve Allah'tan başka taptıklarınızdan kopup ayrılıyorum ve Rab
bime
dua ediyorum. Umulur ki, Rab
bime
dua etmekle mutsuz olmayacağım."...
Məryəm Suresi, 48. Ayet:
Ben, sizden ve Allah’dan başka taptıklarınızdan (putlardan) çekilip ayrılırım da, Rab
bime
dua (ibadet) ederim. Umulur ki Rab
bime
ibadet etmekle mahrum olmam (yaptığım ibadet, sizin putlara ettiğiniz ibadet gibi boşa çıkmaz.)”...
Məryəm Suresi, 48. Ayet:
«izi Allah'tan baska taptiklarinizla birakip cekilir, Rab
bime
yalvaririm. Rab
bime
yalvarisimda mahrum kalmayacagimi umarim.»...
Məryəm Suresi, 48. Ayet:
Sizi Allah'tan başka taptıklarınızla bırakıp çekilir, Rab
bime
duâ ederim ; umulur ki Rabbıma yapacağım duâ ile bedbaht olmam, (dedi)....
Məryəm Suresi, 48. Ayet:
'Sizi Allah'tan başka taptıklarınızla bırakıp çekilir, Rab
bime
yalvarırım. Rab
bime
yalvarışımda mahrum kalmayacağımı umarım.'...
Məryəm Suresi, 48. Ayet:
Sizden de, Allah'ın dışında taptığınız şeylerden de uzaklaşıyor ve Rab
bime
yalvarıyorum. Umulur ki (senin için) Rab
bime
dua etmemle bedbaht (emeği boşa gitmiş) olmam....
Məryəm Suresi, 48. Ayet:
'Sizden ve ALLAH dışında yalvardıklarınızdan ayrılıyorum. Ben Rab
bime
yalvarıyorum. Umarım ki Rab
bime
yalvarmakla bahtsız olmam.'...
Məryəm Suresi, 48. Ayet:
Sizi Allah'tan başka taptıklarınızla başbaşa bırakıp çekilirim ve Rab
bime
dua ederim; umarım, Rab
bime
yaptığım dua sayesinde mutsuz olmam.» dedi....
Məryəm Suresi, 48. Ayet:
«Ben, sizden ve Allah'tan başka taptığınız şeylerden çekilip ayrılırım da Rab
bime
dua (ibadet) ederim. Rab
bime
yalvarışımda mahrum kalmayacağımı umarım.»...
Məryəm Suresi, 48. Ayet:
Sizleri, Allah'ı bir yana bırakarak taptığınız putlarla başbaşa bırakarak bir yana çekiliyor ve Allah'a yalvarıyorum. Umuyorum ki, Rab
bime
yalvarırsam kötü olmaktan kurtulurum....
Məryəm Suresi, 48. Ayet:
"Sizden ve Tanrı'dan başka taptıklarınızdan kopup ayrılıyorum ve rab
bime
dua ediyorum. Umulur ki, rab
bime
dua etmekle mutsuz olmayacağım."...
Məryəm Suresi, 48. Ayet:
«Sizi ve Allahdan başka tapdıklarınızı bırakıb çekiliyorum. Rab
bime
düâ ediyorum. Umulur ki Rab
bime
düâ sayesinde (sizin gibi) bedbaht olmam». ...
Məryəm Suresi, 48. Ayet:
'Sizden de, Allah’dan başka (kendisine) yalvarıp durduklarınızdan da ayrılıp gidiyor ve (ben) Rab
bime
duâ ediyorum. Umulur ki (sizin mahrum olduğunuz gibi)Rab
bime
duâ etmekle mahrûm olmam.'...
Məryəm Suresi, 48. Ayet:
Sizden ve sizin Allah'tan başka yalvarıp yakardığınız şeylerden uzak duracak ve (yalnızca) Rab
bime
yakaracağım: Böylece umulur ki, yakarışım Rabbim tarafından cevapsız bırakılmayacaktır."...
Məryəm Suresi, 48. Ayet:
«Ve sizi ve Allah'tan başka tapındıklarınızı bırakıp çekiliyorum ve Rab
bime
dua ediyorum. Umulur ki, Rab
bime
dua ile bedbaht olmam.»...
Məryəm Suresi, 48. Ayet:
“Sizden de, Allah'tan başka taptıklarınızdan da uzaklaşıyor ve yalnız Rab
bime
yalvarıyorum. Umarım ki Rab
bime
yalvarmakla bedbaht olmam. ”...
Məryəm Suresi, 48. Ayet:
"İşte sizi de, sizin Allah’tan başka ibadet ve dua ettiğiniz tanrılarınızı da terkediyorum. Rab
bime
niyaz edip yalvarıyorum. Rab
bime
niyaz etmem sayesinde mahrum ve perişan olmayacağımı umuyorum....
Məryəm Suresi, 48. Ayet:
"Sizden de, Allah'tan başka yalvardıklarınızdan da ayrılıyor ve yalnız Rab
bime
yalvarıyorum. Umarım ki Rab
bime
yalvarmakla bahtsız olmam (istediklerimden mahrum bırakılmam)."...
Məryəm Suresi, 48. Ayet:
«Sizden ve Allah'tan başka taptıklarınızdan kopup ayrılıyorum ve Rab
bime
dua ediyorum. Umulur ki, Rab
bime
dua etmekle mutsuz olmayacağım.»...
Məryəm Suresi, 48. Ayet:
'Ben sizden de, sizin Allah'tan başka dua ettiklerinizden de uzaklaşıyor ve sadece Rab
bime
dua ediyorum. Umarım, Rab
bime
ettiğim dualarımda mahrum kalmam.'...
Məryəm Suresi, 48. Ayet:
"Sizden de Allah dışındaki yakardıklarınızdan da ayrılıyorum; Rab
bime
dua edeceğim. Umarım, Rab
bime
yakarışımla bahtsızlığa düşmem."...
Taha Suresi, 25. Ayet:
Rabbim dedi, kal
bime
genişlik ver....
Furqan Suresi, 57. Ayet:
De ki:Ben buna (hizmete) karşı sizden bir ücret istemiyorum ; ancak Rab
bime
doğru bir yol tutmak isteyeni arzuluyorum....
Şüəra Suresi, 112. Ayet:
(112-11) 5 Nuh: «Onlarin yaptiklari hakkinda bir bilgim yoktur; hesablari Rab
bime
aittir, dusunsenize! Ben inananlari kovacak degilim. Ben sadece acikca uyariciyim» dedi....
Şüəra Suresi, 112. Ayet:
(112-115) Nuh: 'Onların yaptıkları hakkında bir bilgim yoktur; hesabları Rab
bime
aittir, düşünsenize! Ben inananları kovacak değilim. Ben sadece açıkça uyarıcıyım' dedi....
Şüəra Suresi, 112. Ayet:
(112-113) Nûh: "Onların daha önce ne yaptıkları hakkında bilgim yoktur. Sizin azıcık bir şuurunuz olsaydı bilirdiniz ki onların hesabı ancak Rab
bime
aittir....
Şüəra Suresi, 113. Ayet:
Onların hesabı, sadece Rab
bime
aittir, keşke farkında olsanız....
Şüəra Suresi, 113. Ayet:
“Onların hesaplarını görmek ancak Rab
bime
aittir. Bir anlayabilseniz!”...
Şüəra Suresi, 113. Ayet:
Onların hesâbı ancak Rab
bime
âittir eğer anlarsanız....
Şüəra Suresi, 113. Ayet:
Onların hesabı ancak Rab
bime
aittir. Bir düşünseniz!...
Şüəra Suresi, 113. Ayet:
"Onların hesabı yalnızca Rab
bime
aittir, eğer şuurundaysanız (anlarsınız.)"...
Şüəra Suresi, 113. Ayet:
Onların hesabı ancak Rab
bime
aiddir; eğer iyice düşünseydiniz bunu bilirdiniz (fakat siz cahillik yapıyor, bilmediğiniz şeyi söylüyorsunuz)....
Şüəra Suresi, 113. Ayet:
(112-11) 5 Nuh: «Onlarin yaptiklari hakkinda bir bilgim yoktur; hesablari Rab
bime
aittir, dusunsenize! Ben inananlari kovacak degilim. Ben sadece acikca uyariciyim» dedi....
Şüəra Suresi, 113. Ayet:
(112-115) Nuh: 'Onların yaptıkları hakkında bir bilgim yoktur; hesabları Rab
bime
aittir, düşünsenize! Ben inananları kovacak değilim. Ben sadece açıkça uyarıcıyım' dedi....
Şüəra Suresi, 113. Ayet:
Onların hesabı ancak Rab
bime
aittir. Bir düşünseniz!...
Şüəra Suresi, 113. Ayet:
'Hesapları, yalnız Rab
bime
aittir; keşke anlasanız.'...
Şüəra Suresi, 113. Ayet:
Sizin şuurunuz olsa onların hesabının ancak Rab
bime
ait olduğunu bilirdiniz....
Şüəra Suresi, 113. Ayet:
«Onların hesabı ancak Rab
bime
aittir. Düşünsenize!»...
Şüəra Suresi, 113. Ayet:
"Onların hesabı yalnızca rab
bime
aittir, eğer şuurundaysanız (anlarsınız.)"...
Şüəra Suresi, 113. Ayet:
'Eğer anlasanız, onların hesâbı ancak Rab
bime
âiddir.'...
Şüəra Suresi, 113. Ayet:
"Eğer iyi düşünecek olursanız, onları yargılamak ancak Rab
bime
düşer!...
Şüəra Suresi, 113. Ayet:
«Onların hesabı ancak Rab
bime
aittir, eğer anlayabilirseniz!»...
Şüəra Suresi, 113. Ayet:
“Onların hesabı ancak Rab
bime
âittir, düşünsenize!”...
Şüəra Suresi, 113. Ayet:
Onların hesabı ancak Rab
bime
aittir. Eğer anlarsanız, dedi....
Şüəra Suresi, 113. Ayet:
(112-113) Nûh: "Onların daha önce ne yaptıkları hakkında bilgim yoktur. Sizin azıcık bir şuurunuz olsaydı bilirdiniz ki onların hesabı ancak Rab
bime
aittir....
Şüəra Suresi, 113. Ayet:
"Anlayışınız olsa, onların hesabının Rab
bime
âit olduğunu bilirsiniz."...
Şüəra Suresi, 113. Ayet:
«Onların hesabı yalnızca Rab
bime
aittir, eğer şuurundaysanız (anlarsınız.)»...
Şüəra Suresi, 113. Ayet:
'Onların hesabı Rab
bime
aittir-eğer düşünürseniz....
Şüəra Suresi, 114. Ayet:
(112-11) 5 Nuh: «Onlarin yaptiklari hakkinda bir bilgim yoktur; hesablari Rab
bime
aittir, dusunsenize! Ben inananlari kovacak degilim. Ben sadece acikca uyariciyim» dedi....
Şüəra Suresi, 114. Ayet:
(112-115) Nuh: 'Onların yaptıkları hakkında bir bilgim yoktur; hesabları Rab
bime
aittir, düşünsenize! Ben inananları kovacak değilim. Ben sadece açıkça uyarıcıyım' dedi....
Şüəra Suresi, 115. Ayet:
(112-11) 5 Nuh: «Onlarin yaptiklari hakkinda bir bilgim yoktur; hesablari Rab
bime
aittir, dusunsenize! Ben inananlari kovacak degilim. Ben sadece acikca uyariciyim» dedi....
Şüəra Suresi, 115. Ayet:
(112-115) Nuh: 'Onların yaptıkları hakkında bir bilgim yoktur; hesabları Rab
bime
aittir, düşünsenize! Ben inananları kovacak değilim. Ben sadece açıkça uyarıcıyım' dedi....
Nəml Suresi, 35. Ayet:
Ve innî mursiletun ileyhim bi hediyyetin fe nâzıratun
bime
yerciul murselûn(murselûne)....
Nəml Suresi, 35. Ayet:
1.
ve innî
: ve muhakkak ki ben
2.
mursiletun
: resûl gönderen
3.
ileyhim
: onlara
4.
bi
: ile
Ənkəbut Suresi, 26. Ayet:
1.
fe
: böylece, bunun üzerine, bundan sonra
2.
âmene
: îmân etti
3.
lehu
: ona
4.
lûtun
: Lut
Ənkəbut Suresi, 26. Ayet:
Bundan sonra Lut (A.S), O'na (İbrâhîm (A.S)'a) îmân etti (tâbî oldu) ve dedi ki: "Muhakkak ki ben, Rab
bime
hicret edecek olanım (ruhumu yaşarken Allah'a ulaştıracağım). Muhakkak ki O; Azîz'dir (çok yücedir), Hakîm'dir (hüküm sahibidir)."...
Ənkəbut Suresi, 26. Ayet:
Bunun üzerine Lût, ona (İbrahim’e) iman etti. İbrahim, “Ben, Rab
bime
(gitmemi emrettiği yere) hicret edeceğim. Şüphesiz O, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir” dedi....
Ənkəbut Suresi, 26. Ayet:
Lût, ona inandı ve İbrâhim, ben dedi, bunlardan göçecek, Rab
bime
sığınacağım, şüphe yok ki o üstündür, hüküm ve hikmet sâhibidir....
Ənkəbut Suresi, 26. Ayet:
Bundan sonra İbrahim'e (kardeşinin oğlu) Lût iman etti ve: "Doğrusu ben Rab
bime
hicret edeceğim!" dedi. . . Muhakkak ki O, "HÛ"; Aziyz'dir, Hakiym'dir....
Ənkəbut Suresi, 26. Ayet:
Ona Lut iman etti. (İbrahim): 'Ben Rab
bime
hicret ediyorum. Şüphesiz o güçlüdür, hikmet sahibidir' dedi. [1]...
Ənkəbut Suresi, 26. Ayet:
Bunun üzerine Lut ona iman etti ve dedi ki: "Gerçekten ben, Rab
bime
hicret edeceğim. Çünkü şüphesiz O, güçlü ve üstün olandır, hüküm ve hikmet sahibidir."...
Ənkəbut Suresi, 26. Ayet:
Bunun üzerine ona Lut inandı ve, 'Ben Rab
bime
göç ediyorum. Kuşkusuz O Üstündür, Bilgedir,'dedi....
Ənkəbut Suresi, 26. Ayet:
Bunun üzerine ona bir tek Lut iman etti. İbrahim de: «Ben Rab
bime
hicret edeceğim, şüphesiz ki O, güçlüdür, hikmet sahibidir.» dedi....
Ənkəbut Suresi, 26. Ayet:
Bunun üzerine ona sadece Lut iman etti. (İbrahim) de dedi ki: «Ben Rab
bime
hicret edeceğim. Şüphe yok ki O çok güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir.»...
Ənkəbut Suresi, 26. Ayet:
Bunun üzerine Lut ona inandı ve dedi ki: "Gerçekten ben, rab
bime
hicret edeceğim. Çünkü şüphesiz O, güçlü ve üstün olandır, hüküm ve hikmet sahibidir."...
Ənkəbut Suresi, 26. Ayet:
Bunun üzerine kendisine bir Luut îman etdi. (İbrâhîm) dedi ki: «Hakıykat, ben Rab
bime
hicret edeceğim. Şübhe yok ki mutlak gaalib, tam hüküm ve hikmet saahibi Odur, O». ...
Ənkəbut Suresi, 26. Ayet:
Bunun üzerine Lût ona (İbrâhîm’e) îmân etti. (İbrâhîm:) 'Doğrusu ben Rab
bime
hicret ediciyim. Muhakkak ki, Azîz (kudreti dâimâ üstün gelen), Hakîm (her işi hikmetli olan) ancak O’dur' dedi....
Ənkəbut Suresi, 26. Ayet:
Bunun üzerine (kardeşinin oğlu) Lut o'na inandı ve "Ben (de) zulüm ve kötülük diyarını terk ederek Rab
bime
(döneceğim): Şüphesiz O kudret ve hikmet sahibidir!" dedi....
Ənkəbut Suresi, 26. Ayet:
Bunun üzerine ona Lût kavmi imân etti ve dedi ki: «Şüphe yok, ben Rab
bime
bir hicret ediciyim. Muhakkak ki azîz, hâkim olan O'dur O.»...
Ənkəbut Suresi, 26. Ayet:
Bunun üzerine Lut ona iman etti. (İbrahim): “Doğrusu ben Rab
bime
hicret ediyorum. Çünkü O Azîz'dir, hükmünde hikmet sahibidir. ” dedi....
Ənkəbut Suresi, 26. Ayet:
Lut da İbrahim’e iman etmişti: -Ben, Rab
bime
hicret ediyorum, Çünkü, O, güçlüdür, hakimdir, demişti....
Ənkəbut Suresi, 26. Ayet:
Bunun üzerine Lût ona iman etti ve dedi ki: «Gerçekten ben, Rab
bime
hicret edeceğim. Çünkü şüphesiz O, güçlü ve üstün olandır, hüküm ve hikmet sahibidir.»...
Ənkəbut Suresi, 26. Ayet:
Ona sadece Lût iman etti. İbrahim ise 'Ben Rab
bime
hicret ediyorum,' dedi. 'Onun kudreti herşeye üstündür, hikmeti de herşeyi kuşatmıştır.'...
Ənkəbut Suresi, 26. Ayet:
O'na Lût iman etti. Ve dedi: "Ben Rab
bime
hicret edeceğim. Kuşkusuz, O, mutlak Azîz, mutlak Hakîm'dir."...
Ənkəbut Suresi, 26. Ayet:
Bunun üzerine ona (kardeşi Hârân'ın oğlu) Lut îmân etti. İbrahim: “Ben Rab
bime
hicret ediyorum. Muhakkak güçlü ve hikmetli olan o dur dedi.” (ve Irak'tan Şam'a gitti)...
Ənkəbut Suresi, 26. Ayet:
Bunun üzerine, Lut ona inandı ve dedi: “Doğrusu, ben de Rab
bime
gidiyorum. O, doğrusu güçlüdür, bilgedir.”...
Ənkəbut Suresi, 26. Ayet:
“Lût da kendisine îman etti ve: “Şüphesiz ben Rab
bime
hicret edenim. Muhakkak O, Aziz, Hakim olanın kendisidir” dedi.”...
Ənkəbut Suresi, 26. Ayet:
Bunun ardından ona bir tek Lût inandı. Ve (İbrahim) dedi ki: “Bana, Rab
bime
doğru yürüyen bir muhacir olmak düşer; çünkü her işinde mükemmel olan, her hükmünde tam isabet kaydeden O’dur.”...
Ənkəbut Suresi, 26. Ayet:
Lût ona îmân etti. İbrahim de: “Ben dedi Rab
bime
(sığınıp O’nun yolunda) hicret ediyorum. Yegane gâlip olan her şeyi hikmetle çeviren O’dur.”...
Səba Suresi, 3. Ayet:
İnkâr edenler, “Kıyamet bize gelmeyecektir” dediler. De ki: “Hayır, öyle değil, gaybı bilen Rab
bime
andolsun ki, Kıyamet size mutlaka gelecektir. Ne göklerde ve ne de yerde zerre ağırlığında bir şey bile O’ndan gizli kalmaz. Bundan daha küçük ve daha büyük ne varsa, hepsi apaçık bir kitaptadır.”...
Səba Suresi, 3. Ayet:
Kâfir olanlar dediler ki: Kıyâmet kopmayacak; de ki: Hayır, gizli şeyleri bilen Rab
bime
andolsun ki kopacak kıyâmet başınıza; zerre kadar bir şey bile gizli kalmaz ondan; göklerde olsun, yeryüzünde bulunsun, bundan da küçük olsun, bundan da büyük olsun, hepsi de apaçık kitaptadır....
Səba Suresi, 3. Ayet:
Hakikat bilgisini inkâr edenler: "O saat (ölümle hakikati fark etmek) bize gelmeyecek" dediler. . . De ki: "Hayır, gaybı bilen Rab
bime
yemin ederim ki elbette size gelecektir! Semâlarda ve arzda zerre ağırlığınca bir şey dahi O'ndan gizli kalmaz! (Hatta) ondan daha küçük ve daha büyük (ne varsa o da) Kitab-ı Mubiyn'dedir (apaçık kitap olan fiiller âleminde). "...
Səba Suresi, 3. Ayet:
İnkâr edenler: 'Bize kıyamet gelmeyecek' dediler. De ki: 'Hayır. Gaybı bilen Rab
bime
yemin olsun ki o size muhakkak gelecektir. Göklerde ve yerde zerre ağırlığınca bir şey O'ndan gizli değildir. Bundan küçük olsun büyük olsun ne varsa hepsi apaçık bir kitaptadır....
Səba Suresi, 3. Ayet:
İnkâr edenler, dediler ki: "Kıyamet saati bize gelmez." De ki: "Hayır, gaybı bilen Rab
bime
andolsun, o muhakkak size gelecektir. Göklerde ve yerde zerre ağırlığınca hiç bir şey O'ndan uzak (saklı) kalmaz. Bundan daha küçük olanı da, daha büyük olanı da, istisnasız, mutlaka apaçık bir kitapta (yazılı)dır."...
Səba Suresi, 3. Ayet:
İnkarcılar, 'Saat, hiç bir vakit gerçekleşmeyecek,' dediler. De ki, 'Kesinlikle, Rab
bime
andolsun size gelecektir. O, geleceği Bilendir. Göklerde ve yerde bir atom ağırlığı O'ndan gizli kalmaz. İster ondan küçük olsun, yahut büyük olsun... Hepsi apaçık bir kitaptadır.'...
Səba Suresi, 3. Ayet:
Küfredenler ise: «Bize o kıyamet gelmez.» dediler. De ki: «Hayır, gaybı bilen Rab
bime
yemin ederim ki, o size kesinlikle gelecektir. O'nun ilminden göklerde ve yerde zerre kadar birşey kaçmaz. Ondan daha küçüğü de, daha büyüğü de hep apaçık bir kitaptadır....
Səba Suresi, 3. Ayet:
Küfredenler dediler ki: "Kıyamet saati bize gelmez." De ki: "Hayır, gaybı bilen rab
bime
andolsun, o muhakkak size gelecektir. Göklerde ve yerde zerre ağırlığınca hiç bir şey O'ndan uzak (saklı) kalmaz. Bundan daha küçük olanı da, daha büyük olanı da, istisnasız, mutlaka apaçık bir kitapta (yazılı)dır."...
Səba Suresi, 3. Ayet:
İnkâr edenler ise: 'Bize kıyâmet gelmez' dedi(ler). De ki: 'Hayır! Gaybı hakkıyla bilen Rab
bime
yemîn ederim ki, (kıyâmet) size mutlaka gelecektir! Ne göklerde, ne de yerde zerre ağırlığınca (bir şey) O’ndan gizli kalmaz; ve ne bundan daha küçük, ne de daha büyük hiçbir şey yoktur ki, apaçık beyân eden bir kitabda (Levh-i Mahfûz’da) bulunmasın!'...
Səba Suresi, 3. Ayet:
Ve kâfir olanlar dedi ki: «Bize o saat gelmeyecektir.» De ki: «Hayır, gaybı bilen Rab
bime
andolsun ki elbette size gelecektir.» Ondan ne göklerde ve ne de yerde bir zerre miktarı ve ondan daha küçük ve daha büyük bir şey uzaklaşamaz; hepsi de ancak apaçık gösteren bir kitaptadır....
Səba Suresi, 3. Ayet:
Kâfirler: "Kıyamet saati bize gelmez. " dediler. De ki: "Hayır! Gaybı bilen Rab
bime
andolsun ki, o mutlaka size gelecektir. Göklerde ve yerde zerre kadar bir şey bile O'ndan gizli kalmaz. Bundan daha küçüğü de daha büyüğü de, şüphesiz ki apaçık bir kitapta (Levh-i mahfuz'da)dır. "...
Səba Suresi, 3. Ayet:
Küfre sapanlar, dediler ki: «Kıyamet saati bize gelmez.» De ki: «Hayır, gaybı bilen Rab
bime
andolsun, o muhakkak size gelecektir. Göklerde ve yerde zerre ağırlığınca hiç bir şey O'ndan uzak (saklı) kalmaz. Bundan daha küçük olanı da, daha büyük olanı da, istisnasız, mutlaka apaçık bir kitapta (yazılı)dır.»...
Səba Suresi, 3. Ayet:
İnkâr edenler 'Kıyamet başımıza gelmez' dediler. De ki: Evet, gaybı bilen Rab
bime
and olsun ki o sizin başınıza gelecek. Ne göklerde ve ne de yerde, zerre ağırlığında birşey bile Ondan uzak kalamaz. Ondan küçük olsun, büyük olsun, ne varsa hepsi apaçık bir kitapta yazılmıştır....
Səba Suresi, 3. Ayet:
Küfre sapanlar şöyle dediler: "Kıyamet saati bize gelmez!" De ki: "Hayır, öyle değil! Gaybı bilen Rab
bime
yemin olsun ki, o size mutlaka ve mutlaka gelecektir! Göklerde ve yerde zerre miktarı bir şey bile Rabbimden gizli kalmaz." Zerreden daha küçük veya daha büyük hiçbir istisna olmamak üzere, her şey apaçık bir Kitap'ta belirlenmiştir....
Saffat Suresi, 57. Ayet:
'Rabbimin nimeti olmasaydı, kal
bime
iman lütfetmese, bana doğruyu göstermese, rahmetini, İslâm’ı benden esirgeseydi, ben de Cehennem’e ihzarlı getirilenlerden olurdum.'...
Sad Suresi, 32. Ayet:
O şöyle demişti: “- Beni bu mal (at) sevgisi, Rab
bime
ibadetden (ikindi namazını kılmaktan) alıkoydu.” Nihayet güneş batmıştı....
Zümər Suresi, 13. Ayet:
De ki: "Muhakkak ki ben, eğer Rab
bime
asi olursam, büyük günün azabından korkarım."...
Zümər Suresi, 13. Ayet:
De ki: “Eğer ben Rab
bime
isyan edersem, şüphesiz büyük bir günün azabından korkarım.”...
Zümər Suresi, 13. Ayet:
Ve de ki: Şüphe yok ki isyan edersem Rab
bime
, pek büyük günün azâbından korkarım ben....
Zümər Suresi, 13. Ayet:
De ki: Rab
bime
karşı gelirsem, doğrusu büyük günün azabından korkarım....
Zümər Suresi, 13. Ayet:
De ki: "Gerçektir ki, ben muazzam bir sürecin yaşanacak azabından korkarım, eğer Rab
bime
isyan edersem (varlığımdaki mutlak tedbirini görmezden gelirsem)!"...
Zümər Suresi, 13. Ayet:
'Rab
bime
âsi olur, karşı gelirsem, büyük bir günün azâbından korkarım.' de....
Zümər Suresi, 13. Ayet:
De ki: 'Şüphesiz ben, eğer Rab
bime
karşı gelirsem büyük bir günün azabından korkarım.'...
Zümər Suresi, 13. Ayet:
De ki: "Ben, Rab
bime
isyan ettiğim takdirde, büyük bir günün azabından korkarım."...
Zümər Suresi, 13. Ayet:
De ki: “- Rab
bime
isyan edersem, (ey kâfirler sizin yolunuza meyl edersem) büyük bir günün azabından korkarım.”...
Zümər Suresi, 13. Ayet:
De ki: «Rab
bime
karsi gelirsem, dogrusu buyuk gunun azabindan korkarim.»...
Zümər Suresi, 13. Ayet:
De ki: 'Rab
bime
karşı gelirsem, doğrusu büyük günün azabından korkarım.'...
Zümər Suresi, 13. Ayet:
De ki: Rab
bime
karşı gelirsem, doğrusu büyük günün azabından korkarım....
Zümər Suresi, 13. Ayet:
De ki, 'Rab
bime
karşı gelirsem Büyük Günün azabından korkarım.'...
Zümər Suresi, 13. Ayet:
De ki: «Rab
bime
isyan edersem büyük bir günün azabından korkarım.»...
Zümər Suresi, 13. Ayet:
De ki: «Eğer Rab
bime
isyan edersem, büyük bir günün azabından korkarım.»...
Zümər Suresi, 13. Ayet:
De ki: «Ben, Rab
bime
isyan edersem, büyük günün azabından korkarım.»...
Zümər Suresi, 13. Ayet:
De ki: "Ben, rab
bime
isyan ettiğim takdirde, büyük bir günün azabından korkarım."...
Zümər Suresi, 13. Ayet:
De ki: «Eğer ben Rab
bime
isyan edersem, hakıykat, büyük günün azabından korkarım». ...
Zümər Suresi, 13. Ayet:
De ki: 'Doğrusu ben, Rab
bime
isyân edersem, (dehşeti pek) büyük bir günün azâbından korkarım.'...
Zümər Suresi, 13. Ayet:
De ki: "Rab
bime
isyan etseydim, o müthiş (Hesap) Günü'nde (başıma gelecek) azaptan dehşete kapılırdım"....
Zümər Suresi, 13. Ayet:
De ki: «Muhakkak ben Rab
bime
isyan eder isem pek büyük bir günün azabından korkarım.»...
Zümər Suresi, 13. Ayet:
De ki: "Rab
bime
karşı gelirsem, doğrusu büyük günün azabından korkarım. "...
Zümər Suresi, 13. Ayet:
De ki: -Eğer Rab
bime
karşı gelirsem, elbette ben büyük bir günün azabından korkarım!...
Zümər Suresi, 13. Ayet:
De ki: "Rab
bime
isyan ettiğim takdirde müthiş bir günün azabından endişe ederim."...
Zümər Suresi, 13. Ayet:
De ki: "Ben, Rab
bime
isyân edersem, büyük bir günün azâbından korkarım."...
Zümər Suresi, 13. Ayet:
De ki: «Ben, Rab
bime
isyan ettiğim taktirde, büyük bir günün azabından korkmaktayım»...
Zümər Suresi, 13. Ayet:
De ki: Rab
bime
isyan edecek olursam, büyük bir günün azabından korkarım....
Zümər Suresi, 13. Ayet:
De ki: "Eğer Rab
bime
isyan edersem büyük bir günün azabından korkarım."...
Zümər Suresi, 56. Ayet:
Ta ki kişi şöyle demeye mecbur kalmasın: "Rab
bime
karşı yaptığım bunca kusurdan dolayı yazıklar olsun bana! Yazıklar olsun bana ki ben O’nun diniyle, kitabıyla alay edenler arasında yer aldım!"...
Mömin Suresi, 27. Ayet:
1.
ve kâle
: ve dedi
2.
mûsâ
: Musa
3.
innî
: muhakkak ben
4.
uztu
: sığındım
Mömin Suresi, 27. Ayet:
Ve Hz. Musa dedi ki: "Muhakkak ki ben, hesap gününe inanmayan, kibirlenenlerin hepsinden, senin de Rabbin olan Rab
bime
sığınırım."...
Mömin Suresi, 27. Ayet:
Ve Mûsâ, ben dedi, şüphe yok ki soru gününe inanmayan her ululuk satan kişinin şerrinden, Rab
bime
ve Rabbinize sığınırım....
Mömin Suresi, 27. Ayet:
Mûsâ: 'Ben, hesap gününe inanmayan, kendilerinde bir güç gören bütün zorba ve diktatör iktidar sahiplerinden Rab
bime
ve Rabbinize sığındım' dedi....
Mömin Suresi, 27. Ayet:
Mûsa da şöyle dedi: “ - Ben hesab gününe inanmıyan her kibir ve azamet sahibinden Rab
bime
ve Rabbinize sığındım.”...
Mömin Suresi, 27. Ayet:
Musa dedi, 'Ben, hesap gününe inanmıyan her azgından Rab
bime
ve sizin Rabbinize sığındım,' dedi....
Mömin Suresi, 27. Ayet:
Musa da: «Muhakkak ben, hesap gününe inanmayan her ululuk taslayandan Rab
bime
ve Rabbinize sığındım!» dedi....
Mömin Suresi, 27. Ayet:
Mûsa da dedi ki: «Şüphe yok hesap gününe imân etmeyen ve her mütekebbir kimseden dolayı ben Rab
bime
ve Rabbinize sığınırım.»...
Fussilət Suresi, 50. Ayet:
1.
ve le
: ve elbette, mutlaka
2.
in
: şâyet, eğer
3.
ezaknâ-hu
: ona tattırdık
4.
rahmeten
: bir rahmet
...
Fussilət Suresi, 50. Ayet:
Ve eğer ona bir zarar dokunduktan sonra Bizden bir rahmet tattırırsak, mutlaka “Bu benimdir (hakkımdır). Ve ben, o saatin kaim olacağını (kıyâmet saatinin geleceğini) zannetmiyorum. Ve eğer gerçekten Rab
bime
geri döndürülsem bile, muhakkak ki O'nun (Allah'ın) yanında mutlaka güzellikler vardır.” der. O zaman kâfirlere, yaptıkları şeyleri elbette haber vereceğiz. Ve mutlaka dehşetli azaptan onlara tattıracağız....
Fussilət Suresi, 50. Ayet:
Andolsun! Başına gelen bir zarardan sonra kendisine tarafımızdan bir rahmet tattırsak mutlaka “Bu benim hakkımdır, Kıyametin kopacağını da sanmıyorum. Andolsun, Rab
bime
döndürülürsem, şüphesiz O’nun yanında benim için daha güzel şeyler vardır” der. Andolsun, biz inkâr edenlere yaptıklarını mutlaka haber vereceğiz ve andolsun, onlara mutlaka ağır azaptan tattıracağız....
Fussilət Suresi, 50. Ayet:
Andolsun ki, kendisine dokunan bir zarardan sonra biz ona bir rahmet tattırırsak: Bu, benim hakkımdır, kıyametin kopacağını sanmıyorum, Rab
bime
döndürülmüş olsam bile muhakkak O'nun katında benim için daha güzel şeyler vardır, der. Biz, inkâr edenlere yaptıklarını mutlaka haber vereceğiz ve muhakkak onlara ağır azaptan tattıracağız....
Fussilət Suresi, 50. Ayet:
Andolsun ki eğer ona (insana), isâbet etmiş bir sıkıntıdan sonra rahmetimizi tattırsak, elbette şöyle diyecektir: "Bu, benim hakkımdır. . . O Saat'in (kıyametin) olacağını da zannetmiyorum. . . Andolsun ki eğer Rab
bime
rücu ettirilirsem, zaten muhakkak ki O'nun indînde en güzeli benimdir!". . . Andolsun ki hakikat bilgisini inkâr edenlere yaptıkları şeyleri haber vereceğiz. . . Andolsun ki onlara ağır azaptan tattıracağız....
Fussilət Suresi, 50. Ayet:
Andolsun ki, kendine dokunan bir darlıktan sonra tarafımızdan ona bir rahmet tattırsak muhakkak: 'Bu benim hakkımdır. Kıyametin kopacağını da sanmıyorum. Andolsun, Rab
bime
döndürülecek olsam bile, benim için O'nun katında en güzel (nimet) vardır' der. Ama andolsun ki, inkar edenlere yaptıklarını haber vereceğiz ve andolsun ki, onlara kaskatı bir azaptan tattıracağız....
Fussilət Suresi, 50. Ayet:
Oysa ona dokunan bir zarardan sonra tarafımızdan bir rahmet taddırsak, mutlaka: "Bu benim (hakkım)dır. Ve ben kıyamet saatinin kopacağını da sanmıyorum; eğer Rab
bime
döndürülsem bile, muhakkak O'nun katında benim için daha güzel olanı vardır." der. Ama andolsun biz, o kâfirlere yaptıklarını haber vereceğiz ve andolsun onlara, en kaba bir azabtan taddıracağız....
Fussilət Suresi, 50. Ayet:
Eğer ona dokunan bir sıkıntıdan sonra, tarafımızdan kendisine bir rahmet taddırırsak, mutlak şöyle der: “-Bu benim hakkım, kıyametin kopacağını zannetmiyorum. (Eğer müslümanların dediği gibi) Rab
bime
döndürülecek olursam, muhakkak benim için O’nun katında iyi halden en güzeli (cennet) var.” Fakat biz, o kâfir olanlara ne yaptıklarını haber vereceğiz ve onlara muhakkak şiddetli bir azab taddıracağız....
Fussilət Suresi, 50. Ayet:
Başına gelen sıkıntıdan sonra, kendisine katımızdan bir rahmet tattırsak: 'Bu benim hakkımdır; kıyametin kopacağını sanmıyorum. Rab
bime
döndürülürsem, O'nun katında and olsun ki, benim için daha güzel şeyler vardır' der. İnkar edenlere, işlediklerini, and olsun ki bildireceğiz. Onlara and olsun ki çetin bir azap tattıracağız....
Fussilət Suresi, 50. Ayet:
Başına gelen sıkıntıdan sonra, kendisine katımızdan bir rahmet tattırsak: 'Bu benim hakkımdır; kıyametin kopacağını sanmıyorum. Rab
bime
döndürülürsem, O'nun katında and olsun ki, benim için daha güzel şeyler vardır' der. İnkar edenlere, işlediklerini, and olsun ki bildireceğiz. Onlara and olsun ki çetin bir azap tattıracağız....
Fussilət Suresi, 50. Ayet:
Andolsun ki, kendisine dokunan bir zarardan sonra biz ona bir rahmet tattırırsak: Bu, benim hakkımdır, kıyametin kopacağını sanmıyorum, Rab
bime
döndürülmüş olsam bile muhakkak O'nun katında benim için daha güzel şeyler vardır, der. Biz, inkâr edenlere yaptıklarını mutlaka haber vereceğiz ve muhakkak onlara ağır azaptan tattıracağız....
Fussilət Suresi, 50. Ayet:
Sıkıntısının ardından, kendisine bizden bir rahmet tattırsak, 'Bu bana aittir. Dünyanın sonunun da geleceğini sanmam. Rab
bime
döndürülürsem de O'nun katında benim için daha güzel şeyler vardır,' der. İnkarcılara, yapmış olduklarının gerçek niteliğini elbette haber vereceğiz. Çetin bir azaptan tattıracağız onlara....
Fussilət Suresi, 50. Ayet:
Şayet kendisine dokunan bir sıkıntıdan sonra, ona tarafımızdan bir rahmet tattırırsak mutlaka der ki: «Bu benim hakkımdır. Kıyametin başıma dikileceğini (kopacağını) de sanmıyorum. Faraza Rab
bime
döndürülecek olursam mutlaka benim için O'nun yanında daha güzeli vardır.» Fakat o zaman Biz o inkar edenlere ne yaptıklarını haber vereceğiz ve onlara mutlaka yoğun bir azap tattıracağız....
Fussilət Suresi, 50. Ayet:
Andolsun ki kendisine dokunan bir zarardan sonra, biz ona tarafımızdan bir rahmet tattırsak, O: «Bu benim hakkımdır, kıyametin kopacağını da sanmıyorum, Rab
bime
döndürülmüş olsam bile mutlaka O'nun yanında benim için daha güzel şeyler vardır» der. Biz o inkâr edenlere yaptıkları şeyleri mutlaka haber vereceğiz ve onlara ağır bir azap tattıracağız....
Fussilət Suresi, 50. Ayet:
Oysa ona dokunan bir zarardan sonra tarafımızdan bir rahmet tattırsak, mutlaka: "Bu benim (hakkım)dır. Ve ben kıyamet saatinin kopacağını da sanmıyorum eğer rab
bime
döndürülsem bile, muhakkak O'nun katında benim için daha güzel olanı vardır." der. Ama andolsun biz, o küfredenlere yaptıklarını haber vereceğiz ve andolsun onlara, en kaba bir azabtan tattıracağız....
Fussilət Suresi, 50. Ayet:
Andolsun ki şâyed ona dokunan bir sıkıntıdan sonra kendisine bizden bir rahmet tatdırırsak mutlakaa «Bu, benim hakkımdır. Kıyametin kopacağını zannetmiyorum. Andolsun ki Rab
bime
döndürül (üb götürül) sem bile hiç şübhesiz, Onun nezdinde benim için daha güzel (hal) vardır» der. Fakat biz, andolsun, o küfredenlere neler yapdıklarını elbette haber vereceğiz. Onlara, andolsun, en çetin bir azâbdan tatdıracağız. ...
Fussilət Suresi, 50. Ayet:
Yemîn olsun ki, eğer kendisine dokunan bir zarardan sonra ona tarafımızdan bir rahmet tattırsak, mutlaka: 'Bu (zâten) benim hakkımdır; kıyâmetin kopacak bir şey olduğunu da sanmıyorum; hem (Müslümanların dedikleri gibi) Rab
bime
döndürülecek olsam bile, muhakkak O’nun yanında (da) benim için daha güzeli vardır' der. Artık (biz,) inkâr edenlere yaptıklarını (o gün) mutlaka haber vereceğiz ve mutlaka onlara (pek) şiddetli bir azabdan tattıracağız....
Fussilət Suresi, 50. Ayet:
Ama başına bir bela geldikten sonra kendisine rahmetimizden tattırırsak, emin bir şekilde "Bu zaten benim hakkımdır!" der; ve devam eder, "Son Saat'in geleceğini de sanmıyorum: ama eğer (gelirse ve) ben Rab
bime
döndürülürsem, O'nun katında beni mutlak bir güzellik bekler!" Fakat hakikati inkara şartlanmış olanlara (Hesap Günü) yaptıkları her şeyi apaçık gösterecek ve onlara (bu şekilde) şiddetli bir azap tattıracağız....
Fussilət Suresi, 50. Ayet:
Ve eğer ona dokunan bir sıkıntıdan sonra tarafımızdan bir rahmet tattırırsak elbette diyecektir ki: «Bu, benim içindir ve zannetmem ki, Kıyamet kâim olacak olsun. Ve Eğer Rab
bime
döndürülür isem şüphe yok ki, kendim için O'nun yanında bir iyilik vardır.» Fakat o küfre düşmüş olanlara ne yapmış olduklarını elbette haber vereceğiz. Ve elbette onlara pek ağır bir azaptan tattıracağızdır....
Fussilət Suresi, 50. Ayet:
Eğer başına gelen zarardan sonra tarafımızdan kendisine bir rahmet tattıracak olursak: "Bu benim hakkımdır. Kıyametin kopacağını da sanmıyorum. Şayet Rab
bime
döndürülecek olsam bile, O'nun katında benim için daha güzel şeyler vardır. " der. Andolsun ki biz o inkâr edenlere yaptıklarını elbette haber vereceğiz ve onlara çok ağır bir azaptan elbette tattıracağız....
Fussilət Suresi, 50. Ayet:
Kendisine dokunan bir zarardan sonra, ona biz, bir rahmet tattırırsak hemen şöyle der: -Bu benim hakkımdır, kıyametin kopacağını da sanmıyorum. Eğer Rab
bime
döndürülürsem, onun yanında, benim için daha iyisi vardır. Nankörlere elbette yaptıklarını haber vereceğiz ve en ağır azabı onlara tattıracağız....
Fussilət Suresi, 50. Ayet:
Eğer kendisine dokunan bir zarardan sonra biz ona bir rahmet taddırırsak: "Bu benim hakkımdır; kıyâmetin kopacağını sanmıyorum; (kıyâmet kopsa da) Rab
bime
götürülmüş olsam bile muhakkak O'nun yanında benim için daha güzel şeyler vardır" der. Biz, o nankörlere, yaptıklarını mutlaka haber vereceğiz ve mutlaka onlara kaba azâbdan taddıracağız....
Fussilət Suresi, 50. Ayet:
Oysa ona dokunan bir zarardan sonra tarafımızdan bir rahmet taddırsak, mutlaka: «Bu benim (hakkım)dır. Ve ben kıyamet saatinin kopacağını da sanmıyorum eğer Rab
bime
döndürülsem bile, muhakkak O'nun katında benim için daha güzel olanı vardır.» der. Ama andolsun biz, o kâfirlere yapmakta olduklarını haber vereceğiz ve andolsun onlara, en kaba bir azabtan tattıracağız....
Fussilət Suresi, 50. Ayet:
Eğer kendisine dokunan bir zorluktan/zarardan sonra bizden bir rahmet tattırsak, yemin olsun şöyle diyecektir: "Bu benim hakkım! Kıyametin kopacağını da sanmıyorum. Rab
bime
döndürülmüş olsam da şüphesiz, O'nun katında benim için şaşmaz güzellikler vardır." Yemin olsun, biz o nankörlük edenlere, yapıp ettiklerini haber vereceğiz. Yemin olsun, o çetin azabı onlara tattıracağız....
Duxan Suresi, 20. Ayet:
1.
ve innî
: ve muhakkak ki ben
2.
uztu
: sığındım
3.
bi rabbî
: Rab
bime
4.
ve rabbi-kum
: ve sizin Rabbiniz
<...
Duxan Suresi, 20. Ayet:
Ve muhakkak ki ben, beni taşlamanızdan, sizin de Rabbiniz olan Rab
bime
sığındım....
Duxan Suresi, 20. Ayet:
Ve şüphe yok ki ben Rab
bime
ve Rabbinize sığınırım beni taşlayıp öldürmenizden....
Duxan Suresi, 20. Ayet:
'Ben, beni taşlayarak öldürmenizden Rab
bime
ve Rabbinize sığındım.'...
Duxan Suresi, 20. Ayet:
Biliniz ki, ben, sizin beni taşlamanızdan (döğüp öldürmenizden) Rab
bime
ve Rabbinize sığınırım....
Duxan Suresi, 20. Ayet:
'Sizin beni taşlamanızdan, benim Rab
bime
ve sizin Rabbinize sığınıyorum.'...
Duxan Suresi, 20. Ayet:
ve bana yaptığınız bütün hakaretlerden Rab
bime
ve sizin de Rabbinize sığınıyorum....
Duxan Suresi, 20. Ayet:
«Ve şüphe yok ki ben, beni taşlamanızdan Rab
bime
ve Rabbinize iltica etmişimdir.»...
Təğabun Suresi, 7. Ayet:
İnkâr edenler, asla beas edilmeyecekleri (tekrar diriltilmeyecekleri) zannında bulundular. De ki: “Hayır, Rab
bime
andolsun! Elbette beas edileceksiniz. Sonra yaptığınız amelleriniz mutlaka size haber verilecek.” Ve bu, Allah için kolaydır....
Təğabun Suresi, 7. Ayet:
İnkâr edenler, kesinlikle, öldükten sonra diriltilmeyeceklerini iddia ettiler. De ki: “Hiç de öyle değil, Rab
bime
and olsun, mutlaka diriltileceksiniz, sonra da yaptıklarınız size elbette haber verilecektir. Bu, Allah’a kolaydır.”...
Təğabun Suresi, 7. Ayet:
Kâfir olanlar, sanırlar ki öldükten sonra dirilmeyecekler kesin olarak; de ki: Evet ve Rab
bime
andolsun ki elbette dirileceksiniz, sonra da ne yaptıysanız size haber verilecek ve bu, Allah'a pek kolaydır....
Təğabun Suresi, 7. Ayet:
İnkâr edenler, kesinlikle diriltilmeyeceklerini ileri sürdüler. De ki: Hayır! Rab
bime
andolsun ki mutlaka diriltileceksiniz, sonra yaptıklarınız size haber verilecektir. Bu, Allah'a göre kolaydır....
Təğabun Suresi, 7. Ayet:
O hakikat bilgisini inkâr edenler, asla bâ's olunmayacaklarını zannettiler! De ki: "Hayır (yanılıyorsunuz)! Rab
bime
kasem ederim ki, elbette bâ's olunacaksınız; sonra yaptıklarınızın anlamının bilgisi sizde açığa çıkacaktır! İşte bu Allâh üzerine çok kolaydır!"...
Təğabun Suresi, 7. Ayet:
İnkâr edenler yeniden diriltilmeyeceklerini sandılar. De ki: 'Hayır. Rab
bime
yemin olsun ki mutlaka yeniden diriltilecek sonra yaptıklarınızdan haberdar edileceksiniz. Bu Allah'a göre kolaydır....
Təğabun Suresi, 7. Ayet:
Inkar edenler, tekrar dirilmeyeceklerini ileri surerler. De ki: «Evet; Rab
bime
and olsun ki, suphesiz diriltileceksiniz ve sonra, yaptiklariniz size bildirilecektir. Bu, Allah'a kolaydir.»...
Təğabun Suresi, 7. Ayet:
İnkar edenler, tekrar dirilmeyeceklerini ileri sürerler. De ki: 'Evet; Rab
bime
and olsun ki, şüphesiz diriltileceksiniz ve sonra, yaptıklarınız size bildirilecektir. Bu, Allah'a kolaydır.'...
Təğabun Suresi, 7. Ayet:
İnkâr edenler, kesinlikle diriltilmeyeceklerini ileri sürdüler. De ki: Hayır! Rab
bime
andolsun ki mutlaka diriltileceksiniz, sonra yaptıklarınız size haber verilecektir. Bu, Allah'a göre kolaydır....
Təğabun Suresi, 7. Ayet:
İnkarcılar, diriltilmeyeceklerini ileri sürerler. De ki, 'Evet, Rab
bime
andolsun diriltileceksiniz ve sonra yaptıklarınız size bildirilecektir. Bu, ALLAH'a kolaydır....
Təğabun Suresi, 7. Ayet:
İnkar edenler, diriltilmeyeceklerini ileri sürdüler. De ki: «Hayır Rab
bime
And olsun ki mutlaka diriltileceksiniz, sonra yaptıklarınız kesinlikle size haber verilecektir. Bu Allah'a göre kolaydır.»...
Təğabun Suresi, 7. Ayet:
O küfredenler de öldükden sonra kat'iyyen diriltilmeyeceklerini (bir hakıykat gibi cahilane) iddia etdi (ler). De ki: «Hayır (öyle değil), Rab
bime
andolsun ki siz mutlakaa diriltileceksiniz. Sonra da yapdığınız şeyler behemehal size haber verilecekdir. Bu da Allaha göre kolaydır». ...
Təğabun Suresi, 7. Ayet:
İnkâr edenler, (öldükten sonra) aslâ diriltilmeyeceklerini zannettiler. De ki: 'Hayır! Rab
bime
yemîn olsun ki, mutlaka diriltileceksiniz; sonra yaptıklarınızdan, muhakkak haberdâr edileceksiniz. Bu ise, Allah’a göre pek kolaydır.'...
Təğabun Suresi, 7. Ayet:
Hakikati inkara şartlanmış olanlar, tekrar diriltilmeyeceklerini iddia ediyorlar! De ki: "Evet, Rab
bime
andolsun! Siz kesinlikle diriltileceksiniz ve o zaman, (hayatta iken) yaptıklarınız size mutlaka gösterilecektir! Bu, Allah için kolay bir şeydir!"...
Təğabun Suresi, 7. Ayet:
Kâfir olanlar zû'm ettiler ki, öldükten sonra asla diriltilmeyeceklerdir. De ki: «Hayır ve Rab
bime
andolsun ki elbette diriltileceksiniz. Sonra da yapmış olduğunuz şeyler elbette size haber verilecektir. Ve bu ise Allah'a göre pek kolaydır.»...
Təğabun Suresi, 7. Ayet:
Kâfirler öldükten sonra aslâ diriltilmeyeceklerini iddiâ ettiler. De ki: "Hayır! Rab
bime
yemin ederim ki mutlaka diriltileceksiniz. Sonra da yaptıklarınız hiç şüphe yok ki size haber verilecektir. Bu, Allah'a göre pek kolaydır. "...
Təğabun Suresi, 7. Ayet:
Kafirler, tekrar dirilmeyeceklerini iddia ettiler. De ki: -Evet, Rab
bime
andolsun ki, tekrar diriltileceksiniz. Sonra da yaptıklarınız size haber verilecek. Bu, Allah’a çok kolaydır....
Təğabun Suresi, 7. Ayet:
İnkâr edenler, hiç diriltilmeyeceklerini sandılar. De ki: Evet, Rab
bime
and olsun, diriltileceksiniz. Sonra da yapmış olduklarınız size bildirilecek. Bu ise Allah için pek kolaydır....
Təğabun Suresi, 7. Ayet:
Küfre sapanlar asla diriltilmeyeceklerini sandılar. De ki: "Rab
bime
yemin ederim ki, sandığınız gibi değil! Yemin olsun ki, mutlaka diriltileceksiniz; yine Yemin olsun ki, yaptıklarınız size mutlaka haber verilecektir. Ve bu, Allah için çok kolaydır."...
Cin Suresi, 20. Ayet:
De ki: “Ben sadece Rab
bime
dua ederim ve hiç kimseyi O'na ortak etmem.”...
Cin Suresi, 20. Ayet:
De ki: “Şüphesiz ben ancak Rab
bime
ibadet ederim ve O’na hiç kimseyi ortak koşmam.”...
Cin Suresi, 20. Ayet:
De ki: Ben, ancak Rab
bime
çağırmadayım ve ona, hiçbir kimseyi ortak olarak kabûl etmemedeyim....
Cin Suresi, 20. Ayet:
(Resûlüm!) De ki: Ben ancak Rab
bime
yalvarırım ve O'na kimseyi ortak koşmam....
Cin Suresi, 20. Ayet:
De ki: "Ben yalnızca Rab
bime
yönelirim (O'ndan isterim)! Hakikatim olan O'na hiç kimseyi ortak etmem!"...
Cin Suresi, 20. Ayet:
Rasûlüm sen de: 'Ben ancak Rab
bime
kulluk ve ibadet ederim, dua ederim. İlâhlığında, otoritesinde, mülkünde, tasarruflarında O’na hiçbir kimseyi ortak koşmam, gizli şirke düşmem, başka otoriteleri kabul etmem.' de....
Cin Suresi, 20. Ayet:
De ki: 'Ben ancak Rab
bime
dua ediyor ve O'na hiç bir şeyi ortak koşmuyorum.'...
Cin Suresi, 20. Ayet:
De ki: "Ben gerçekten, yalnızca Rab
bime
dua ediyorum ve O'na hiç kimseyi (ve hiçbir şeyi) ortak koşmuyorum."...
Cin Suresi, 20. Ayet:
(Ey Rasûlüm), de ki: “- Ben, ancak Rab
bime
ibadet ederim ve O’na hiç bir şeyi ortak koşmam.”...
Cin Suresi, 20. Ayet:
De ki: «Ben sadece Rab
bime
yalvaririm ve O'na kimseyi ortak kosmam.»...
Cin Suresi, 20. Ayet:
De ki: 'Ben sadece Rab
bime
yalvarırım ve O'na kimseyi ortak koşmam.'...
Cin Suresi, 20. Ayet:
(Resûlüm!) De ki: Ben ancak Rab
bime
yalvarırım ve O'na kimseyi ortak koşmam....
Cin Suresi, 20. Ayet:
De ki, 'Ben sadece Rab
bime
çağırırım; ve O'na hiç kimseyi ortak koşmam.'...
Cin Suresi, 20. Ayet:
De ki: «Ben ancak Rab
bime
dua ederim ve O'na hiçbir ortak koşmam.»...
Cin Suresi, 20. Ayet:
De ki: «Ben ancak Rab
bime
dua eder ve O'na hiçbir şeyi ortak koşmam»...
Cin Suresi, 20. Ayet:
De ki: «Ben sırf Rab
bime
yalvarırım, O'na hiç kimseyi ortak koşmam.»...
Cin Suresi, 20. Ayet:
De ki: "Ben gerçekten, yalnızca rab
bime
dua ediyorum ve O'na hiç kimseyi (ve hiçbir şeyi) ortak koşmuyorum."...
Cin Suresi, 20. Ayet:
De ki: (Habîbim): «Ben ancak Rab
bime
düâ ediyorum. Ona hiçbirini ortak koşmam». ...
Cin Suresi, 20. Ayet:
(Habîbim, yâ Muhammed!) De ki: '(Ben) ancak Rab
bime
ibâdet ederim ve O’na hiç kimseyi ortak koşmam!'...
Cin Suresi, 20. Ayet:
De ki: "Ben yalnız Rab
bime
yalvarırım ve O'ndan başka hiç kimseye ilahlık yakıştırmam"....
Cin Suresi, 20. Ayet:
De ki: «Ben ancak Rab
bime
ibadet ederim ve O'na hiçbir kimseyi şerik edinmem.»...
Cin Suresi, 20. Ayet:
Resulüm! De ki: "Ben ancak Rab
bime
duâ ederim ve O'na hiçbirini ortak koşmam. "...
Cin Suresi, 20. Ayet:
De ki: -Ben ancak Rab
bime
dua ederim. O’na hiçbir şeyi ortak koşmam....
Cin Suresi, 20. Ayet:
Sen de ki: "Ben yalnız Rab
bime
yalvarır, O’na kulluk ederim. Hiçbir şeyi O’na ortak saymam."...
Cin Suresi, 20. Ayet:
De ki: "Ben ancak Rab
bime
yalvarırım ve hiç kimseyi O'na ortak koşmam."...
Cin Suresi, 20. Ayet:
De ki: «Ben gerçekten, yalnızca Rab
bime
dua ediyorum ve O'na hiç kimseyi (ve hiçbir şeyi) ortak koşmuyorum.»...
Cin Suresi, 20. Ayet:
De ki: Ben yalnız Rab
bime
yakarırım; Ona hiç kimseyi ortak koşmam....
Cin Suresi, 20. Ayet:
De ki: "Ben ancak Rab
bime
yakarırım/çağırırım. Ve hiç kimseyi O'na ortak koşmam."...
Fələq Suresi, 1. Ayet:
De ki; «Sığınırım ben, karanlığı yarıp sabahı ortaya çıkaran Rab
bime
....
Saffat Suresi, 99. Ayet:
1.
ve kâle
: ve dedi
2.
innî
: muhakkak ben
3.
zâhibun
: giden, ulaşan
4.
ilâ rabbî
: Rab
bime
Saffat Suresi, 99. Ayet:
"Ve muhakkak ki ben, Rab
bime
ulaşan olacağım. O, beni hidayete erdirecek." dedi....
Saffat Suresi, 99. Ayet:
İbrahim, şöyle dedi: “Ben Rab
bime
(O’nun emrettiği yere) gideceğim. O, bana yol gösterecektir.”...
Saffat Suresi, 99. Ayet:
(Oradan kurtulan İbrahim:) "Ben Rab
bime
gidiyorum. O bana doğru yolu gösterecek"....
Saffat Suresi, 99. Ayet:
(İbrahim) dedi ki: "Muhakkak ki ben Rab
bime
gidiciyim. . . (O), bana hidâyet edecek. "...
Saffat Suresi, 99. Ayet:
Dedi ki: 'Ben Rab
bime
gideceğim. O beni doğru yola iletecektir....
Saffat Suresi, 99. Ayet:
(İbrahim) Dedi ki: "Şüphesiz ben, Rab
bime
gidiciyim; O, beni hidayete erdirecektir."...
Saffat Suresi, 99. Ayet:
Bir de (İbrahîm) şöyle dedi: “- Ben Rab
bime
, (bana emrettiği yere) gidiyorum, O bana yolunu gösterir.”...
Saffat Suresi, 99. Ayet:
(99-100) (Oradan kurtulan İbrahim:) Ben Rab
bime
gidiyorum. O bana doğru yolu gösterecek. Rabbim! Bana sâlihlerden olacak bir evlat ver, dedi....
Saffat Suresi, 99. Ayet:
Dedi ki, 'Ben Rab
bime
gidiyorum; O bana yol gösterir.'...
Saffat Suresi, 99. Ayet:
Bir de dedi ki: «Ben Rab
bime
gidiyorum, O bana yolunu gösterir....
Saffat Suresi, 99. Ayet:
Bir de dedi ki: «Ben Rab
bime
gidiyorum, o bana yolunu gösterir.»...
Saffat Suresi, 99. Ayet:
(İbrahim) Dedi ki: "Şüphesiz ben, rab
bime
gidiciyim; O, beni hidayete erdirecektir."...
Saffat Suresi, 99. Ayet:
(İbrâhîm): «Ben, dedi, doğrusu Rab
bime
gidiciyim. O, bana yol gösterir». ...
Saffat Suresi, 99. Ayet:
Nihâyet (biz kendisini ateşten kurtardıktan sonra İbrâhîm) dedi ki: 'Gerçekten ben Rab
bime
gidiciyim; (O) bana doğru yolu gösterecektir.'...
Saffat Suresi, 99. Ayet:
Ve dedi ki: «Şüphe yok ben Rab
bime
gidiciyim, elbette beni doğru yola iletir.»...
Saffat Suresi, 99. Ayet:
Dedi ki: "Ben Rab
bime
gideceğim, O beni doğru yola iletecek. "...
Saffat Suresi, 99. Ayet:
(İbrâhim) Dedi ki: "Ben Rab
bime
gideceğim, O, beni doğru yola iletecek."...
Saffat Suresi, 99. Ayet:
(İbrahim) Dedi ki «Şüphesiz ben, Rab
bime
gidiciyim; O, beni hidayete eriştirecektir.»...
Saffat Suresi, 99. Ayet:
Sonra İbrahim 'Ben Rab
bime
gidiyorum; O bana yol gösterecek' dedi....
Saffat Suresi, 99. Ayet:
İbrahim dedi: "Kuşkunuz olmasın ki ben Rab
bime
gideceğim, O bana kılavuzluk edecek."...
Saffat Suresi, 100. Ayet:
(99-100) (Oradan kurtulan İbrahim:) Ben Rab
bime
gidiyorum. O bana doğru yolu gösterecek. Rabbim! Bana sâlihlerden olacak bir evlat ver, dedi....
Cin Suresi, 20. Ayet:
De ki: “Ben kesinlikle Rab
bime
dua ederim ve hiçbir şeyi de O'na ortak koşmam.” ...
Məryəm Suresi, 47. Ayet:
(47,48) İbrâhîm: “Selâm sana olsun, senin için Rabbimden bağışlanma dileyeceğim. Şüphesiz O, bana çok armağan verendir. Ve ben, sizden ve Allah'ın astlarından kulluk ettiğiniz şeylerden çekilip ayrılıyorum. Ve Rab
bime
dua edeceğim. Rab
bime
yalvarışımda mutsuz olmayacağımı umuyorum” dedi. ...
Məryəm Suresi, 48. Ayet:
(47,48) İbrâhîm: “Selâm sana olsun, senin için Rabbimden bağışlanma dileyeceğim. Şüphesiz O, bana çok armağan verendir. Ve ben, sizden ve Allah'ın astlarından kulluk ettiğiniz şeylerden çekilip ayrılıyorum. Ve Rab
bime
dua edeceğim. Rab
bime
yalvarışımda mutsuz olmayacağımı umuyorum” dedi. ...
Şüəra Suresi, 112. Ayet:
(112-115) Nûh dedi ki: “Onların yaptıklarına dair bir bilgim yoktur. Onların hesabı ancak Rab
bime
aittir. Eğer düşünürseniz! Ve ben iman edenleri kovucu değilim. Ben ancak apaçık bir uyarıcıyım.” ...
Şüəra Suresi, 113. Ayet:
(112-115) Nûh dedi ki: “Onların yaptıklarına dair bir bilgim yoktur. Onların hesabı ancak Rab
bime
aittir. Eğer düşünürseniz! Ve ben iman edenleri kovucu değilim. Ben ancak apaçık bir uyarıcıyım.” ...
Şüəra Suresi, 114. Ayet:
(112-115) Nûh dedi ki: “Onların yaptıklarına dair bir bilgim yoktur. Onların hesabı ancak Rab
bime
aittir. Eğer düşünürseniz! Ve ben iman edenleri kovucu değilim. Ben ancak apaçık bir uyarıcıyım.” ...
Şüəra Suresi, 115. Ayet:
(112-115) Nûh dedi ki: “Onların yaptıklarına dair bir bilgim yoktur. Onların hesabı ancak Rab
bime
aittir. Eğer düşünürseniz! Ve ben iman edenleri kovucu değilim. Ben ancak apaçık bir uyarıcıyım.” ...
Yunus Suresi, 15. Ayet:
Ve âyetlerimiz onlara açıkça okunduğunda, Bize kavuşmayı ummayanlar: “Bundan başka bir Kur’ân getir yahut bunu değiştir!” dediler. De ki: “Onu kendimin öngörmesiyle değiştirmem benim için söz konusu olamaz. Ben, sadece bana vahyolunana uyuyorum. Rab
bime
isyan edersem, kesinlikle büyük bir günün azabından korkarım.” ...
Yunus Suresi, 53. Ayet:
Ve “O azap gerçek mi?” diye senden haber almak istiyorlar. De ki: “Evet. Rab
bime
andolsun ki o, kesinlikle bir gerçektir. Ve siz, âciz bırakanlar değilsiniz.” ...
Ənam Suresi, 15. Ayet:
De ki: “Ben kesinlikle, eğer Rab
bime
isyan edersem, büyük bir günün azabından korkarım.” ...
Saffat Suresi, 99. Ayet:
(99,100) Ve İbrâhîm: ‘Kuşkusuz ben Rab
bime
gideceğim, O, bana yol gösterecek: Rabbim! Bana sâlihlerden birini lütfet!’ demişti. ...
Saffat Suresi, 100. Ayet:
(99,100) Ve İbrâhîm: ‘Kuşkusuz ben Rab
bime
gideceğim, O, bana yol gösterecek: Rabbim! Bana sâlihlerden birini lütfet!’ demişti. ...
Səba Suresi, 3. Ayet:
(3,4) "Ve kâfirler; Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddeden o kimseler: “Bize o kıyâmetin kopuş anı gelmeyecektir” dediler. De ki: “Evet, gelecektir. Görülmeyeni, duyulmayanı, sezilmeyeni, geçmişi, geleceği bilen Rab
bime
andolsun ki iman eden ve düzeltmeye yönelik işler yapan o kimselere –ki işte onlar kendileri için bir bağışlanma ve hatırı sayılır bir rızık olanlardır– karşılıklarını vermek için size kesinlikle gelecektir. O'ndan göklerde ve yerde zerre ağırlığı bir şey kaçmaz. Bunda...
Səba Suresi, 4. Ayet:
(3,4) "Ve kâfirler; Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddeden o kimseler: “Bize o kıyâmetin kopuş anı gelmeyecektir” dediler. De ki: “Evet, gelecektir. Görülmeyeni, duyulmayanı, sezilmeyeni, geçmişi, geleceği bilen Rab
bime
andolsun ki iman eden ve düzeltmeye yönelik işler yapan o kimselere –ki işte onlar kendileri için bir bağışlanma ve hatırı sayılır bir rızık olanlardır– karşılıklarını vermek için size kesinlikle gelecektir. O'ndan göklerde ve yerde zerre ağırlığı bir şey kaçmaz. Bunda...
Zümər Suresi, 13. Ayet:
De ki: “Şüphesiz Rab
bime
karşı gelirsem büyük günün azabından korkarım.” ...
Fussilət Suresi, 50. Ayet:
"Ve eğer kendisine dokunan sıkıntıdan sonra, kendisine tarafımızdan bir rahmet tattırsak, hiç kuşkusuz “Bu benim hakkımdır. Ve kıyâmetin kopuş anının geleceğini sanmıyorum. Ve eğer Rab
bime
döndürülürsem, O'nun katında hiç şüphesiz, benim için en güzeli vardır” der. Bu nedenle kâfirlere; Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddeden kimselere, yaptıklarını kesin bildireceğiz ve onlara, kesinlikle kaba bir cezadan tattıracağız. "...
Duxan Suresi, 17. Ayet:
(17-21) Ve andolsun ki Biz onlardan önce Firavun toplumunu imtihan ettik. Ve onlara çok saygın bir elçi gelmişti: “Allah'ın kullarını bana geri verin. Şüphesiz ben sizin için gönderilmiş güvenilir bir elçiyim. Allah'a karşı üstünlük taslamayın. Şüphesiz ki ben size apaçık bir güç getiriyorum. Ve Şüphesiz ben, beni taşlayarak öldürmenizden benim Rab
bime
, sizin Rabbinize sığındım. Ve eğer siz bana inanmazsanız hemen yanımdan uzaklaşın.” ...
Duxan Suresi, 18. Ayet:
(17-21) Ve andolsun ki Biz onlardan önce Firavun toplumunu imtihan ettik. Ve onlara çok saygın bir elçi gelmişti: “Allah'ın kullarını bana geri verin. Şüphesiz ben sizin için gönderilmiş güvenilir bir elçiyim. Allah'a karşı üstünlük taslamayın. Şüphesiz ki ben size apaçık bir güç getiriyorum. Ve Şüphesiz ben, beni taşlayarak öldürmenizden benim Rab
bime
, sizin Rabbinize sığındım. Ve eğer siz bana inanmazsanız hemen yanımdan uzaklaşın.” ...
Duxan Suresi, 19. Ayet:
(17-21) Ve andolsun ki Biz onlardan önce Firavun toplumunu imtihan ettik. Ve onlara çok saygın bir elçi gelmişti: “Allah'ın kullarını bana geri verin. Şüphesiz ben sizin için gönderilmiş güvenilir bir elçiyim. Allah'a karşı üstünlük taslamayın. Şüphesiz ki ben size apaçık bir güç getiriyorum. Ve Şüphesiz ben, beni taşlayarak öldürmenizden benim Rab
bime
, sizin Rabbinize sığındım. Ve eğer siz bana inanmazsanız hemen yanımdan uzaklaşın.” ...
Duxan Suresi, 20. Ayet:
(17-21) Ve andolsun ki Biz onlardan önce Firavun toplumunu imtihan ettik. Ve onlara çok saygın bir elçi gelmişti: “Allah'ın kullarını bana geri verin. Şüphesiz ben sizin için gönderilmiş güvenilir bir elçiyim. Allah'a karşı üstünlük taslamayın. Şüphesiz ki ben size apaçık bir güç getiriyorum. Ve Şüphesiz ben, beni taşlayarak öldürmenizden benim Rab
bime
, sizin Rabbinize sığındım. Ve eğer siz bana inanmazsanız hemen yanımdan uzaklaşın.” ...
Duxan Suresi, 21. Ayet:
(17-21) Ve andolsun ki Biz onlardan önce Firavun toplumunu imtihan ettik. Ve onlara çok saygın bir elçi gelmişti: “Allah'ın kullarını bana geri verin. Şüphesiz ben sizin için gönderilmiş güvenilir bir elçiyim. Allah'a karşı üstünlük taslamayın. Şüphesiz ki ben size apaçık bir güç getiriyorum. Ve Şüphesiz ben, beni taşlayarak öldürmenizden benim Rab
bime
, sizin Rabbinize sığındım. Ve eğer siz bana inanmazsanız hemen yanımdan uzaklaşın.” ...
Kəhf Suresi, 35. Ayet:
(35,36) Ve bu adam, kendine haksızlık ederek bağına girdi: “Ben, bunun hiçbir zaman yok olacağını sanmıyorum. Ben Saat'in kopacağını da zannetmiyorum. Var sayalım ki Rab
bime
geri götürüldüm, kesinlikle orada bundan daha iyi bir sonuç bulurum” dedi. ...
Kəhf Suresi, 36. Ayet:
(35,36) Ve bu adam, kendine haksızlık ederek bağına girdi: “Ben, bunun hiçbir zaman yok olacağını sanmıyorum. Ben Saat'in kopacağını da zannetmiyorum. Var sayalım ki Rab
bime
geri götürüldüm, kesinlikle orada bundan daha iyi bir sonuç bulurum” dedi. ...
Kəhf Suresi, 37. Ayet:
(37-41) "Arkadaşı konuşarak ona, “Seni topraktan, sonra bir damla sudan oluşturan, daha sonra da seni olgun insan hâline getirene mi inanmıyorsun? Fakat ben; O, benim Rabbim Allah'tır. Ve ben Rab
bime
kimseyi ortak koşmam. Kendi bağına girdiğin zaman: “Maşallah, lâ kuvvete illa billâh” [Allah ne isterse o olur. Allah'tan başka hiçbir güç yoktur] deseydin ya! Sen her ne kadar beni, malca ve evlatça kendinden az görüyorsan da, belki Rabbim bana, senin bağından daha hayırlısını verir. Seninkinin üst...
Kəhf Suresi, 38. Ayet:
(37-41) "Arkadaşı konuşarak ona, “Seni topraktan, sonra bir damla sudan oluşturan, daha sonra da seni olgun insan hâline getirene mi inanmıyorsun? Fakat ben; O, benim Rabbim Allah'tır. Ve ben Rab
bime
kimseyi ortak koşmam. Kendi bağına girdiğin zaman: “Maşallah, lâ kuvvete illa billâh” [Allah ne isterse o olur. Allah'tan başka hiçbir güç yoktur] deseydin ya! Sen her ne kadar beni, malca ve evlatça kendinden az görüyorsan da, belki Rabbim bana, senin bağından daha hayırlısını verir. Seninkinin üst...
Kəhf Suresi, 39. Ayet:
(37-41) "Arkadaşı konuşarak ona, “Seni topraktan, sonra bir damla sudan oluşturan, daha sonra da seni olgun insan hâline getirene mi inanmıyorsun? Fakat ben; O, benim Rabbim Allah'tır. Ve ben Rab
bime
kimseyi ortak koşmam. Kendi bağına girdiğin zaman: “Maşallah, lâ kuvvete illa billâh” [Allah ne isterse o olur. Allah'tan başka hiçbir güç yoktur] deseydin ya! Sen her ne kadar beni, malca ve evlatça kendinden az görüyorsan da, belki Rabbim bana, senin bağından daha hayırlısını verir. Seninkinin üst...
Kəhf Suresi, 40. Ayet:
(37-41) "Arkadaşı konuşarak ona, “Seni topraktan, sonra bir damla sudan oluşturan, daha sonra da seni olgun insan hâline getirene mi inanmıyorsun? Fakat ben; O, benim Rabbim Allah'tır. Ve ben Rab
bime
kimseyi ortak koşmam. Kendi bağına girdiğin zaman: “Maşallah, lâ kuvvete illa billâh” [Allah ne isterse o olur. Allah'tan başka hiçbir güç yoktur] deseydin ya! Sen her ne kadar beni, malca ve evlatça kendinden az görüyorsan da, belki Rabbim bana, senin bağından daha hayırlısını verir. Seninkinin üst...
Kəhf Suresi, 41. Ayet:
(37-41) "Arkadaşı konuşarak ona, “Seni topraktan, sonra bir damla sudan oluşturan, daha sonra da seni olgun insan hâline getirene mi inanmıyorsun? Fakat ben; O, benim Rabbim Allah'tır. Ve ben Rab
bime
kimseyi ortak koşmam. Kendi bağına girdiğin zaman: “Maşallah, lâ kuvvete illa billâh” [Allah ne isterse o olur. Allah'tan başka hiçbir güç yoktur] deseydin ya! Sen her ne kadar beni, malca ve evlatça kendinden az görüyorsan da, belki Rabbim bana, senin bağından daha hayırlısını verir. Seninkinin üst...
Kəhf Suresi, 42. Ayet:
(42,43) Ve o iki bağ sahibi kişi, serveti ile kuşatma altına alındı/ bitirildi. Bunun üzerine bağında yaptığı harcamalara karşı ellerini ovuşturmaya başladı. Bahçe, çardakları üzerine yıkılmış kalmıştı, o da “Ah ne olaydım! Rab
bime
hiçbir şeyi ortak koşmasaydım” diyordu. O kişi için Allah'ın astlarından yardım edecek bir topluluk olmadı. Ve kendisi de öç alacak/kendi kendine yardım edecek biri değildi. ...
Kəhf Suresi, 43. Ayet:
(42,43) Ve o iki bağ sahibi kişi, serveti ile kuşatma altına alındı/ bitirildi. Bunun üzerine bağında yaptığı harcamalara karşı ellerini ovuşturmaya başladı. Bahçe, çardakları üzerine yıkılmış kalmıştı, o da “Ah ne olaydım! Rab
bime
hiçbir şeyi ortak koşmasaydım” diyordu. O kişi için Allah'ın astlarından yardım edecek bir topluluk olmadı. Ve kendisi de öç alacak/kendi kendine yardım edecek biri değildi. ...
Ənkəbut Suresi, 26. Ayet:
Bunun üzerine o'na Lût inandı. Ve İbrâhîm dedi ki: “Ben Rab
bime
hicret ediciyim. Şüphesiz O, en üstün, en güçlü, en şerefli, mağlûp edilmesi mümkün olmayan/ mutlak galip olanın, en iyi yasa koyan, bozulmayı iyi engelleyen/ sağlam yapanın ta kendisidir. ...
Təğabun Suresi, 7. Ayet:
"Şu kâfirler; Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddeden şu kimseler, kesinlikle diriltilmeyeceklerine yanlışça inandılar. De ki: “Aksine, Rab
bime
kasem olsun ki kesinlikle diriltileceksiniz, sonra kesinlikle yapmış olduğunuz şeyler size haber verilecektir. Ve bu, Allah'a göre çok kolaydır.” "...