Axtarış Nəticələri
Ana Səhifə
Surələr
Məallər
Blog
Əraf Suresi, 137. Ayet:
Zəif qövmü (İsrail oğullarını) yerin bərəkət verdiyimiz şərq və qərb tərəflərinə varis (hakim) etdik. Səbir etdiklərinə görə Rəbbinin İsrail oğullarına verdiyi gözəl söz yerinə yetdi. Firon və qövmünün düzəltdikləri və ucaltdıqları (
binalar
ı) isə məhv etdik. (Təfsirlərdə, yuxarıdakı ayədə keçən şərq və qərb torpaqlarının Fələstin və Şam bölgəsi olduğu bildirilir. Çünki tarix kitablarında da qeyd edilir ki, bir zamanlar İsrail oğulları bu bölgələrə hakim olmuşdular.)...
Nəhl Suresi, 26. Ayet:
Onlardan əvvəlkilər də (peyğəmbərlərə) hiylə qurmuşdular. Ancaq Allah onların
binalar
ını bünövrəsindən sökdü və tavan yuxarıdan onların üstünə çökdü. Əzab onlara heç ağıllarına gəlməyən bir yerdən gəlmişdi....
Şüəra Suresi, 128. Ayet:
Siz hər yüksək yerə bir əlamət quraraq (hündür
binalar
tikərək) əylənirsinizmi?...
Fəcr Suresi, 7. Ayet:
Bəs sütunları (yüksək
binalar
ı) olan İrəmə?!...
Əraf Suresi, 137. Ayet:
Biz bərəkət verdiyimiz yerin şərqinə və qərbinə yoxsulları varis etdik. Rəbbinin İsrail oğullarına verdiyi hökm onların səbri müqabilində yerinə yetdi. Firon və qövmünün tikdiyi və ucaltdığı
binalar
ı dağıtdıq....
Nəhl Suresi, 26. Ayet:
Onlardan əvvəlkilər də hiylə qurmuşdular. Allah onların
binalar
ını təməlindən sarsıtdı, dərhal tavanları başlarına çökdü və heç özləri də (hiss edib) bilmədilər ki, əzab onlara haradan gəldi....
Sad Suresi, 12. Ayet:
Onlardan əvvəl Nuh qövmü, Ad və sarsılmaz səltənət (möhtəşəm
binalar
və ya hündür qayalar, dar ağacları) sahibi Firon da (peyğəmbərləri) təkzib etmişdi....
Bəqərə Suresi, 259. Ayet:
Şöyle birinin (haberini almadın mı)? Bir yerleşim alanına uğramıştı ki
binalar
ın üstü altına gelmiş, insanları helâk olmuş, "Allâh şurayı bu ölüm sonrasında nasıl diriltir" diye düşünmüştü. Allâh onu orada öldürmüş ve yüz sene sonra diriltmişti. "Ne kadar kaldın" dedi. . . O da: "Bir gün veya birazı kadar" cevabını verdi. Allâh buyurdu: "Hayır, yüz sene geçti üzerinden. . . İşte bak yiyecek içeceğine, hiç bozulmamış, ama eşeğine bak (nasıl çürüyüp sırf kemikleri kalmış!) Seni insanlar için bir i...
Bəqərə Suresi, 259. Ayet:
Yahut
binalar
ının çatıları çökmüş ve duvarları üstüne yıkılmış bir kasabadan geçen gibisinden haberin oldu mu? Bu kişi: 'Allah bunu ölümünden sonra nasıl diriltecek?' demişti. Bunun üzerine Allah onu öldürüp yüz yıl sonra diriltti. 'Burada ne kadar kaldın?' dedi. O kişi: 'Bir gün veya bir günden daha kısa bir süre kaldım' cevabını verdi. (Allah da): 'Hayır sen burada yüz yıl kaldın. Yiyecek ve içeceğine bak, hiç bozulmamış. Bir de eşeğine bak. Seni insanlar için bir ibret kılalım diye (bunu yapt...
Bəqərə Suresi, 259. Ayet:
Yahud o kimseden haber almadın mı ki,
binalar
ın çatıları çökmüş, duvarları üstüne yığılmış tenha bir kasabaya uğrayarak şöyle demişti; “Bunu, bu ölümden sonra Allah nerden diriltecek?” bunun üzerine Allah o kimseyi yüz sene öldürdü (ölü bıraktı) sonra diriltti. Allah (kendisine melek vasıtasıyla); “- Ne kadar eğlendin kaldın?” diye sordu. O da;”- Bir gün yahud bir günden az kaldım” dedi. Allah ona; “- Hayır, yüz yıl ölü kaldın. Öyle iken bak yiyeceğine içeceğine henüz bozulmamış; hele merkebine ...
Bəqərə Suresi, 259. Ayet:
Yahud o kimse gibisini (görmedin mi) ki (
binalar
ının) çatıları çökmüş, dıvarları üstüne yıkılmış (kimsecikleri de kalmamış bir kasabaya uğramış. (Kendi kendine) : «Allah burasını ölümden sonra acaba nasıl diriltecek?» demiş. Allah da onu yüz yıl ölü bırakmış, sonra diriltmiş (kendisine) : «Ne kadar eğlendin?» demiş o da: «Bir gün, yahud bir günden az» diye söylemişdi. Allah (ona) : «Hayır, yüz yıl (ölü) kaldın, işte yiyeceğine, içeceğine bak, henüz bozulmamışdır. Bir de merkebine bak. (Böyle yap...
Əraf Suresi, 137. Ayet:
1.
ve evresnâ el kavme
: o kavmi varis kıldık
2.
ellezîne kânû
: ki onlar oldular
3.
yustad'afûne
: zayıf, güçsüz bırakılanlar
4.
...
Əraf Suresi, 137. Ayet:
Ve zayıf bırakılmış kavmi, arzın bereketlendirdiğimiz doğusuna ve batısına varis kıldık. Ve İsrailoğullarına sabırlarından dolayı Rabbinizin güzel sözü tamamlandı. Firavunun ve onun kavminin yapmış olduklarını ve kurdukları çardakları (köşkleri,
binalar
ı) harap ettik....
Əraf Suresi, 137. Ayet:
Firavun’un işkencesi altında kıvranan o kavmi de, arzın bereketlerle donattığımız doğularına ve batılarına mirasçı kıldık. Böylece, Rabbinin İsraîl oğullarına olan o güzel vâdi, felâketlerle sabretmeleriyle tam yerine geldi. Firavun’un ve kavminin yapmakta oldukları sarayları ve yükseltmekte bulundukları
binalar
ı hep harap ettik....
Əraf Suresi, 137. Ayet:
Ve o hırpalanıb ezilmekte bulunan kavmi ma'hud Arzın bereketlerle donattığımız meşrıklarına mağriblerine varis kıldık ve Rabbının Beni İsraîle olan o güzel kelimesi sabr etmeleri sebebiyle temamen tehakkuk etti de Fir'avn ile kavminin yapa geldikleri masnûâtı ve yükselttikleri
binalar
ı yerlere serdik...
Əraf Suresi, 137. Ayet:
Ve o hırpalanıp ezilmekte bulunan kavmi yeryüzünün, bereketlerle donattığımız doğusuna, batısına mirasçı kıldık. Ve Rabbinin İsrail oğullarına olan o güzel va'di, sabretmeleri sebebiyle tamamen tahakkuk etti ve Firavun ile kavminin yapageldikleri sanat eserlerini ve yükselttikleri
binalar
ı yere serdik....
Əraf Suresi, 137. Ayet:
Ve o hırpalanıp ezilmekte olan kavmi de yeryüzünün, bereketle donattığımız doğusuna ve batısına mirasçı yaptık. Ve böylece Rabbinin, İsrailoğullarına olan o güzel vaadi, sabırları yüzünden gerçekleşti. Biz de Firavun ile kavminin yapageldikleri sanat eserlerini ve diktikleri
binalar
ı yerle bir ettik....
Əraf Suresi, 137. Ayet:
Hakaaretlere ma'ruz bırakılmış olan o kavmi de kendisine feyz ve bereket verdiğimiz yerin doğularına ve batılarına mîrascı kıldık. (Bu suretle) Rabbinin İsrâîl oğullarına olan o pek güzel va'di, (şedâide) katlandıkları sebebiyle, tam yerine geldi. Fir'avnın ve kavminin yapmakda oldukları şeylerle yükseltmekde devam etdikleri (
binalar
ı) ise hep harab etdik. ...
Əraf Suresi, 137. Ayet:
Ve zayıf, hakîr görülen o kavmini, kendisinde feyz ve bereket vücuda getirmiş olduğumuz yerin şark cihetlerine ve garp taraflarına varis kıldık. Ve Rabbinin güzel kelimesi İsrailoğulları üzerine sabreder oldukları sebebiyle tamam oldu. Ve Fir'avun ve kavminin yapmakta oldukları şeyleri ve yükseltmekte oldukları
binalar
ı tamamen helâk ettik....
Əraf Suresi, 137. Ayet:
Horlanan, ezilen milleti de, bereketlerle donattığımız o ülkenin doğularına ve batılarına (yani tamamına) vâris kıldık. Böylece sabretmelerine mükâfat olarak İsrail oğullarına, senin Rabbinin yaptığı güzel vaad tamamen gerçekleşti. Firavun ile kavminin yaptıkları
binalar
ı ve yetiştirdikleri bahçeleri ise imha ettik....
Əraf Suresi, 137. Ayet:
Horlanan kavmi ise, bereket verdiğimiz toprakların doğusuna ve batısına vâris kıldık. Böylece, sabretmelerine karşılık, Rabbinin İsrailoğullarına verdiği güzel söz yerini bulmuş oldu. Firavun ve kavminin işledikleri sanatlar ile yükselttikleri
binalar
ı ve bahçeleri de yerle bir ettik....
Tövbə Suresi, 110. Ayet:
Kurmuş oldukları
binalar
ı, (ölüp de) kalpleri paramparça olmadıkça yüreklerinde sürekli bir kuşku olarak kalmaya devam edecektir. Allah, hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir....
Tövbə Suresi, 110. Ayet:
Onların kurmuş oldukları bu türlü
binalar
, kafaları, kalpleri param parça olmadıkça; pişman olarak samimi tevbe yapmadıkça kalplerinde, akıllarında bir nifak düğümü, bir kalp çarpıntısı olarak kalacaktır. Allah her şeyi bilir, hikmet sahibi ve hükümrandır....
Tövbə Suresi, 110. Ayet:
Onların yapmış bulundukları
binalar
ı, kalblerinde bir şüphe ve nifak düğümü olarak kalacaktır. Meğer ki kalbleri, ölmek suretiyle parçalanmış olsun. Allah Alîm’dir, Hâkim’dir....
Tövbə Suresi, 110. Ayet:
Onların kurmuş oldukları bu türlü
binalar
, kalpleri parça parça olmadıkça, kalblerinde bir nifak düğümü olup kalacaktır. Allah, alîmdir, hakîmdir....
Tövbə Suresi, 110. Ayet:
Yapmış oldukları
binalar
ı, kalpleri parçalanıncaya kadar, yüreklerinde devamlı olarak bir kuşku ve ızdırap kaynağı olarak kalacaktır. Allah her şeyi hakkıyla bilendir, hükmünde hikmet sahibidir....
Nəhl Suresi, 26. Ayet:
1.
kad mekere
: hile yapmışlardı
2.
ellezîne min kabli-him
: onlardan önceki kimseler
3.
fe etallâhu
: böylece Allah, getirdi, yıktı, harap etti
4.
Nəhl Suresi, 26. Ayet:
Onlardan öncekiler de hile yapmışlardı. Allah, onların
binalar
ını temellerinden harap etti, yıktı. Böylece tavanları, üstlerinden üzerlerine çöktü. Onlara azap, farkında olmadıkları yerden geldi....
Nəhl Suresi, 26. Ayet:
Onlardan öncekiler de tuzak kurmuşlardı. Allah’ın azabı
binalar
ını, temelinden gelip yıktı da tavanları başlarına çöküverdi ve azap kendilerine fark edemedikleri yerden geldi....
Nəhl Suresi, 26. Ayet:
Onlardan öncekiler de (peygamberlere) hile yapmışlardı. Sonunda Allah da onların
binalar
ını temellerinden söktü üstlerindeki tavan da tepelerine çöktü. Bu azap onlara, farkedemedikleri bir yerden gelmişti....
Nəhl Suresi, 26. Ayet:
Onlardan öncekiler mekr yaptı. . . Allâh, onların
binalar
ına temellerinden geldi! Tavan, tepelerinden üzerlerine çöktü ve azap onlara farkında olmadıkları taraftan geldi (umulmadık noktadan girip, umulmadık yerden yıktı)!...
Nəhl Suresi, 26. Ayet:
Onlardan öncekiler de peygambere, dine, dindarlara karşı sinsi planlar yapmışlardı. Allah onların
binalar
ını temellerinden söktü. Üstlerindeki tavan da, tepelerine çöktü. Bu azap onlara farkedemedikleri bir yerden gelmişti....
Nəhl Suresi, 26. Ayet:
Mekke kâfirlerinden önce gelenler de hileler kurmuşlardı. Allah da kurdukları
binalar
a (kudretiyle) temellerinden geldi de, çatı, tepelerinden üzerlerine çöktü. Böylece azap, kendilerine duyamıyacakları yerden geldi....
Nəhl Suresi, 26. Ayet:
Onlardan oncekiler duzen kurmuslardi. Bunun uzerine Allah,
binalar
inin temelini cokertti de tavanlari baslarina yikildi. Azap, onlara farketmedikleri yerden geldi....
Nəhl Suresi, 26. Ayet:
Onlardan öncekiler düzen kurmuşlardı. Bunun üzerine Allah,
binalar
ının temelini çökertti de tavanları başlarına yıkıldı. Azap, onlara farketmedikleri yerden geldi....
Nəhl Suresi, 26. Ayet:
Onlardan öncekiler de (peygamberlere) hile yapmışlardı. Sonunda Allah da onların
binalar
ını temellerinden söktü üstlerindeki tavan da tepelerine çöktü. Bu azap onlara, farkedemedikleri bir yerden gelmişti....
Nəhl Suresi, 26. Ayet:
Kendilerinden öncekiler de tuzak kurmuşlardı; ancak ALLAH,
binalar
ını temelinden yıkmış, üzerlerindeki tavan başlarına çökmüştü; azap onlara ummadıkları yerden gelmişti....
Nəhl Suresi, 26. Ayet:
Onlardan öncekiler, tuzaklar kurmuşlardı. Allah da kurdukları
binalar
ına temellerinden geldi (çökertti) de tavan tepelerinden üzerlerine çöktü ve azap onlara farkedemedikleri bir yönden geldi....
Nəhl Suresi, 26. Ayet:
Onlardan öncekiler de tuzak kurdular. Fakat Allah onların
binalar
ını temelinden sarstı, çatı tepelerinden üzerlerine çöktü ve azap onlara farkedemedikleri bir yönden geldi....
Nəhl Suresi, 26. Ayet:
Kendilerinden öncekiler de (tıbkı müşrikler gibi peygamberleri aleyhine) faasid pilânlar kurmuşlardır. Nihayet Allah, onların
binalar
ını tâ temellerinden (yıkmayı) diledi de üstlerindeki tavan tepelerine göçdü (onları helak etdi). Hem bu azâb onlara şuurlarının eremeyeceği tarafdan gelmişdir. ...
Nəhl Suresi, 26. Ayet:
Şübhesiz onlardan öncekiler de tuzak kurmuştu; fakat Allah(’ın emri) binâlarına temellerinden geldi de tavan, tepelerinden üzerlerine çöktü ve azab onlara (böylece)ummayacakları bir yerden geldi....
Nəhl Suresi, 26. Ayet:
Kendilerinden öncekiler de düzen kurmuşlardı. Bunun üzerine Allah;
binalar
ını temellerinden çökertti de üstlerindeki tavanları başlarına yıkıldı. Hem bu azab; onlara hissedemeyecekleri taraftan gelmişti....
Nəhl Suresi, 26. Ayet:
Muhakkak ki, onlardan evvelkiler de hilede (hud'ada) bulunmuşlardı. Nihâyet Allah Teâlâ'nın emri onların
binalar
ının temellerine geldi de artık tavanları yukarılarından üzerlerine çöküverdi ve onlara azap anlayamadıkları bir cihetten gelivermişti....
Nəhl Suresi, 26. Ayet:
Kendilerinden öncekiler de hile yapmışlardı. Sonunda Allah onların
binalar
ına temelinden geldi de, böylece üstlerindeki tavan tepelerine çöktü. O azap onlara hiç ummadıkları yerden geldi....
Nəhl Suresi, 26. Ayet:
Onlardan öncekiler de tuzak kurmuşlardı da Allah, bir anda
binalar
ını temellerinden çökertmiş ve çatıları başlarına devrilmişti. Azap, onlara hissetmedikleri bir yönden gelmişti....
Nəhl Suresi, 26. Ayet:
Kendilerinden önceki kâfirler de peygamberler için hileler, tuzaklar kurmuşlardı. Ama neticede Allah onların
binalar
ını ta temellerinden yıktı da üstlerindeki tavan tepelerine çöktü. Hem de bu azap onlara hiç fark edemedikleri bir yerden geldi....
Nəhl Suresi, 26. Ayet:
Onlardan öncekiler de tuzak kurmuşlardı da Allâh, binâlarına temellerinden gelmiş, üstlerindeki tavan, başlarına çökmüştü! Ve azâb onlara ummadıkları yerden gelmişti....
Nəhl Suresi, 26. Ayet:
Onlardan öncekiler de tuzaklar kurmuşlardı. Derken Allah onların
binalar
ına temellerinden geldi de tavanları başlarına çöktü. Böylece, hiç ummadıkları bir yerden azap onlara erişti....
Nəhl Suresi, 26. Ayet:
Onlardan öncekiler tuzak kurmuşlardı. Bunun üzerine Allah,
binalar
ına temellerinden çarpmış da üstlerindeki tavan tepelerine çökmüştü. Azap onlara hiç fark edemedikleri yerden gelmişti....
Kəhf Suresi, 21. Ayet:
1.
ve kezâlike
: ve böylece, işte böyle
2.
a'sernâ
: bildirdik
3.
aleyhim
: onlara, onları
4.
li ya'lemû
: bilmele...
Kəhf Suresi, 21. Ayet:
Ve böylece “Allah'ın vaadinin hak olduğunu ve o saat (kıyâmet) hakkında şüphe olmadığını” bilsinler diye onları (şehir halkına) bildirdik. Aralarında onların durumu hakkında niza ediyorlar (çekişiyorlar)dı. “Onların üzerine
binalar
inşa edin.” dediler. Onların Rabbi, onları en iyi bilir. Onların işlerinde gâlip olanlar (sözü geçenler): “Onların üzerine mutlaka mescid yapacağız.” dedi....
Ənbiya Suresi, 82. Ayet:
Şeytanlardan da Süleyman için, (denizden inci çıkarmak üzere) dalgıçlık edenleri ve (
binalar
yapmak gibi) başka iş için çalışanları emrine bağlı kılmıştık. Hep o şeytanları, Süleyman’ın emrinden çıkmamak için koruyan bizdik....
Həcc Suresi, 45. Ayet:
Halkı zulümde artık onmaz derecede ileri gitmiş nice şehirleri yok ettik! Öyle ki şimdi hepsinin yerinde yeller esiyor: Üstü altına gelmiş
binalar
, körelmiş kuyular, kurumuş çeşmeler, yerle bir olmuş muhteşem saraylar......
Nur Suresi, 29. Ayet:
İçinde kendinize ait eşyanın bulunduğu, şahsî mesken olarak kullanılmayan, kamuya açık faydalandığınız
binalar
a girmenizde herhangi bir günah, vebal yoktur. Allah sizin iyi veya kötü niyetle, açıkça yaptıklarınızı da, gizleyerek yaptıklarınızı da bilir....
Nur Suresi, 29. Ayet:
Meskûn olmayan ve umumun yararlanmasına açık bulunan
binalar
a girmenizde ise bir sakınca yoktur. Allah sizin açığa vurduğunuzu da bilir, sakladığınızı da....
Nur Suresi, 36. Ayet:
Bu nur bir takım evlerde, mescitlerdedir. Allah mescitlerin
binalar
ının yükselmesini ve içlerinde adının zikredilmesini, namaz kılınmasını, Kur’ân okunmasını, zikir meclisleri kurulmasını, dininin, şeriatının anlatılmasını, icrası zorunlu kesin hükümler haline getirdi. İnsanlar orada gündüzün ilk ve son saatlerinde onun koyduğu kurallara riayet ederek Allah’ı tesbih ederler, namaz kılarlar....
Şüəra Suresi, 128. Ayet:
'Siz herbir tepeye eğlenmek için alâmet gibi
binalar
mı yapıyorsunuz?...
Səba Suresi, 13. Ayet:
1.
ya'melûne
: yaparlar
2.
lehu
: ona
3.
mâ yeşâu
: dilediği şeyi
4.
min
: den
Səba Suresi, 13. Ayet:
Ona dilediği şeyleri, mihraplar (mescidler, saraylar, yüksek
binalar
), heykeller, havuz gibi büyük çanaklar, sabit kazanlar yapıyorlar(dı). Ey Dâvud ailesi, şükrederek çalışın! Ve kullarımdan, çok şükredenler azdır....
Səba Suresi, 13. Ayet:
Onlar, Allahın sünnetine, düzeninin yasalarına uygun olarak iradesinin tecellisi içinde Süleyman’ın, dilediğini yaparlardı. Yüksek
binalar
, kaleler, heykeller, resimler, havuz büyüklüğünde çanak leğenler, sabit kazanlar, ne dilerse yaparlardı. Onlara : 'Hedef belirleyerek planlı çalışın! Ey Dâvûd hanedanı, devlet büyükleri! Şükretmek için hâlis niyet ve amaçlarla ibadette daim olun. Kullarımdan şükreden ne kadar da az.' demiştik....
Səba Suresi, 13. Ayet:
Onun için pek yüksek
binalar
dan ve timsallerden ve büyük havuzlar gibi çanaklardan ve sabit sabit kazanlardan ne isterse (onu) yapıverirlerdi. Ey Dâvud'un hânedânı! Şükür için çalışın ve benim kullarımdan şükreden azdır....
Sad Suresi, 37. Ayet:
Şeytanları da onun hizmetine verdik;
binalar
ı kuran ve dalgıç olanlar!...
Sad Suresi, 37. Ayet:
Binalar
kuran ve dalgıçlık yapan şeytanları,...
Zümər Suresi, 20. Ayet:
Fakat Rablerinden korkanlar için üstüste bina edilmiş
binalar
var, odaların altından da ırmaklar akmaktadır. Bu Allah'ın vaadidir. Allah vaadinden dönmez....
Səff Suresi, 4. Ayet:
1.
inne
: muhakkak
2.
allâhe
: Allah
3.
yuhibbu
: sever
4.
ellezîne
: onlar
Səff Suresi, 4. Ayet:
Muhakkak ki Allah, kendi yolunda saf bağlayarak savaşanları sever. Onlar sanki birbirine birleştirilerek kuvvetlendirilmiş
binalar
gibidir....
Səff Suresi, 4. Ayet:
Şüphesiz ki Allah, kendi yolunda, tuğlaları birbirine kenetlenmiş
binalar
gibi saf halinde savaşanları sever....
Səff Suresi, 4. Ayet:
Allâh, kendi yolunda kenetlenmiş binâlar gibi saf bağlayarak çarpışanları sever....
Fəcr Suresi, 6. Ayet:
(6-14) Görmedin mi, Rabbin ne yaptı Âd kavmine; direkleri (yüksek
binalar
ı) olan, ülkelerde benzeri yaratılmamış İrem şehrine, o vadide kayaları yontan Semûd kavmine, kazıklar (çadırlar, ordular) sahibi Firavun'a! Ki onların hepsi ülkelerinde azgınlık ettiler. Oralarda kötülüğü çoğalttılar. Bu yüzden Rabbin onların üstüne azap kamçısı yağdırdı. Çünkü Rabbin (her an) gözetlemededir....
Fəcr Suresi, 6. Ayet:
(6-10) Beldeler içinde benzeri yaratılmamış ve yüksek
binalar
la dolu İrem şehrinde oturan Âd milletine. Vâdideki kayaları oyup yontarak sağlam evler yapan Semud milletine, Çadırlı ordugâhlar, piramitler sahibi Firavun’a, Rabbinin ne yaptığını görmedin mi?...
Fəcr Suresi, 7. Ayet:
Direkleri (yüksek
binalar
ı) olan, İrem şehrine?...
Fəcr Suresi, 7. Ayet:
(6-14) Görmedin mi, Rabbin ne yaptı Âd kavmine; direkleri (yüksek
binalar
ı) olan, ülkelerde benzeri yaratılmamış İrem şehrine, o vadide kayaları yontan Semûd kavmine, kazıklar (çadırlar, ordular) sahibi Firavun'a! Ki onların hepsi ülkelerinde azgınlık ettiler. Oralarda kötülüğü çoğalttılar. Bu yüzden Rabbin onların üstüne azap kamçısı yağdırdı. Çünkü Rabbin (her an) gözetlemededir....
Fəcr Suresi, 7. Ayet:
O (sütunlar üzerine kurulmuş binâlarla dolu) direkli İrem (şehrin)e!...
Fəcr Suresi, 7. Ayet:
(6-10) Beldeler içinde benzeri yaratılmamış ve yüksek
binalar
la dolu İrem şehrinde oturan Âd milletine. Vâdideki kayaları oyup yontarak sağlam evler yapan Semud milletine, Çadırlı ordugâhlar, piramitler sahibi Firavun’a, Rabbinin ne yaptığını görmedin mi?...
Fəcr Suresi, 7. Ayet:
(7-8) Ve beldeler arasında bir benzeri yaratılmamış, yüksek
binalar
la dolu İrem'e?...
Fəcr Suresi, 8. Ayet:
(6-14) Görmedin mi, Rabbin ne yaptı Âd kavmine; direkleri (yüksek
binalar
ı) olan, ülkelerde benzeri yaratılmamış İrem şehrine, o vadide kayaları yontan Semûd kavmine, kazıklar (çadırlar, ordular) sahibi Firavun'a! Ki onların hepsi ülkelerinde azgınlık ettiler. Oralarda kötülüğü çoğalttılar. Bu yüzden Rabbin onların üstüne azap kamçısı yağdırdı. Çünkü Rabbin (her an) gözetlemededir....
Fəcr Suresi, 8. Ayet:
(6-10) Beldeler içinde benzeri yaratılmamış ve yüksek
binalar
la dolu İrem şehrinde oturan Âd milletine. Vâdideki kayaları oyup yontarak sağlam evler yapan Semud milletine, Çadırlı ordugâhlar, piramitler sahibi Firavun’a, Rabbinin ne yaptığını görmedin mi?...
Fəcr Suresi, 8. Ayet:
(7-8) Ve beldeler arasında bir benzeri yaratılmamış, yüksek
binalar
la dolu İrem'e?...
Fəcr Suresi, 9. Ayet:
(6-14) Görmedin mi, Rabbin ne yaptı Âd kavmine; direkleri (yüksek
binalar
ı) olan, ülkelerde benzeri yaratılmamış İrem şehrine, o vadide kayaları yontan Semûd kavmine, kazıklar (çadırlar, ordular) sahibi Firavun'a! Ki onların hepsi ülkelerinde azgınlık ettiler. Oralarda kötülüğü çoğalttılar. Bu yüzden Rabbin onların üstüne azap kamçısı yağdırdı. Çünkü Rabbin (her an) gözetlemededir....
Fəcr Suresi, 9. Ayet:
(9-10) Vadide kayaları söküp oyan Semûd'e (nasıl yaptı?). Ve pek büyük sabit
binalar
sahibi olan Fir'avun'a da nasıl yaptı?...
Fəcr Suresi, 9. Ayet:
(6-10) Beldeler içinde benzeri yaratılmamış ve yüksek
binalar
la dolu İrem şehrinde oturan Âd milletine. Vâdideki kayaları oyup yontarak sağlam evler yapan Semud milletine, Çadırlı ordugâhlar, piramitler sahibi Firavun’a, Rabbinin ne yaptığını görmedin mi?...
Fəcr Suresi, 10. Ayet:
(6-14) Görmedin mi, Rabbin ne yaptı Âd kavmine; direkleri (yüksek
binalar
ı) olan, ülkelerde benzeri yaratılmamış İrem şehrine, o vadide kayaları yontan Semûd kavmine, kazıklar (çadırlar, ordular) sahibi Firavun'a! Ki onların hepsi ülkelerinde azgınlık ettiler. Oralarda kötülüğü çoğalttılar. Bu yüzden Rabbin onların üstüne azap kamçısı yağdırdı. Çünkü Rabbin (her an) gözetlemededir....
Fəcr Suresi, 10. Ayet:
(9-10) Vadide kayaları söküp oyan Semûd'e (nasıl yaptı?). Ve pek büyük sabit
binalar
sahibi olan Fir'avun'a da nasıl yaptı?...
Fəcr Suresi, 10. Ayet:
(6-10) Beldeler içinde benzeri yaratılmamış ve yüksek
binalar
la dolu İrem şehrinde oturan Âd milletine. Vâdideki kayaları oyup yontarak sağlam evler yapan Semud milletine, Çadırlı ordugâhlar, piramitler sahibi Firavun’a, Rabbinin ne yaptığını görmedin mi?...
Fəcr Suresi, 11. Ayet:
(6-14) Görmedin mi, Rabbin ne yaptı Âd kavmine; direkleri (yüksek
binalar
ı) olan, ülkelerde benzeri yaratılmamış İrem şehrine, o vadide kayaları yontan Semûd kavmine, kazıklar (çadırlar, ordular) sahibi Firavun'a! Ki onların hepsi ülkelerinde azgınlık ettiler. Oralarda kötülüğü çoğalttılar. Bu yüzden Rabbin onların üstüne azap kamçısı yağdırdı. Çünkü Rabbin (her an) gözetlemededir....
Fəcr Suresi, 12. Ayet:
(6-14) Görmedin mi, Rabbin ne yaptı Âd kavmine; direkleri (yüksek
binalar
ı) olan, ülkelerde benzeri yaratılmamış İrem şehrine, o vadide kayaları yontan Semûd kavmine, kazıklar (çadırlar, ordular) sahibi Firavun'a! Ki onların hepsi ülkelerinde azgınlık ettiler. Oralarda kötülüğü çoğalttılar. Bu yüzden Rabbin onların üstüne azap kamçısı yağdırdı. Çünkü Rabbin (her an) gözetlemededir....
Fəcr Suresi, 13. Ayet:
(6-14) Görmedin mi, Rabbin ne yaptı Âd kavmine; direkleri (yüksek
binalar
ı) olan, ülkelerde benzeri yaratılmamış İrem şehrine, o vadide kayaları yontan Semûd kavmine, kazıklar (çadırlar, ordular) sahibi Firavun'a! Ki onların hepsi ülkelerinde azgınlık ettiler. Oralarda kötülüğü çoğalttılar. Bu yüzden Rabbin onların üstüne azap kamçısı yağdırdı. Çünkü Rabbin (her an) gözetlemededir....
Fəcr Suresi, 14. Ayet:
(6-14) Görmedin mi, Rabbin ne yaptı Âd kavmine; direkleri (yüksek
binalar
ı) olan, ülkelerde benzeri yaratılmamış İrem şehrine, o vadide kayaları yontan Semûd kavmine, kazıklar (çadırlar, ordular) sahibi Firavun'a! Ki onların hepsi ülkelerinde azgınlık ettiler. Oralarda kötülüğü çoğalttılar. Bu yüzden Rabbin onların üstüne azap kamçısı yağdırdı. Çünkü Rabbin (her an) gözetlemededir....
Saffat Suresi, 97. Ayet:
1.
kâlû
: dediler
2.
ibnû
: bina edin, inşa edin
3.
lehu
: ona, onun için
4.
bunyânen
:
binalar
, üst üste inşa edi...
Saffat Suresi, 97. Ayet:
"Onun için yüksek
binalar
(mancınık) inşa edin. Sonra da onu alevlerle yanan ateşin içine atın!" dediler....
Əraf Suresi, 137. Ayet:
Zəif buraxılmış qövmü yer üzünün bərəkət verdiyimiz şərqinə və qərbinə varis etdik. İsrail oğullarına səbirlərinə görə Rəbbinizin gözəl sözü tamamlandı. Fironun və onun qövmünün etmiş olduqlarını və qurduqları çardaqları (köşkləri,
binalar
ı) xarab (məhv) etdik....
Nəhl Suresi, 26. Ayet:
Onlardan əvvəlkilər də hiylə işlətmişdilər. Allah onların
binalar
ını təməlindən dağıtdı. Beləcə tavanları başlarının üstündən üzərlərinə çökdü. Onlara əzab gözləmədikləri yerdən gəldi....
Səba Suresi, 13. Ayet:
Ona dilədiyi şeyləri mehrablar (məscidlər, saraylar, yüksək
binalar
), heykəllər, hovuz kimi böyük çanaqlar, sabit (yerindən tərpənməyən) qazanlar düzəldirdilər. Ey Davud ailəsi, şükür edərək çalışın! Qullarımdan çox şükür edənlər azdır....
Saffat Suresi, 97. Ayet:
‘Onun üçün yüksək
binalar
(mancanaq) tikin. Sonra da onu alovlarla yanan atəşin içinə atın!’ dedilər....
Səff Suresi, 4. Ayet:
Şübhəsiz ki, Allah Onun yolunda saff bağlayaraq döyüşənləri sevər. Onlar sanki bir-birinə birləşdirilərək qüvvətləndirilmiş
binalar
kimidir....
Şüəra Suresi, 128. Ayet:
Əcəba, siz hər təpədə əbəs yerə bir əlamətmi qurursunuz (hündür
binalar
mı tikirsiniz)?...
Tövbə Suresi, 110. Ayet:
Kəsməz,
binalar
ı onların odur ki, bina ediblər, şübhəni qəlblərində onların, ancaq ki, qətt ola qəlbləri onların və Allah Alimdir, Həkimdir!...
Nəhl Suresi, 26. Ayet:
Məkr etdilər o kəslər ki, bunlardan qabaq var idilər və Allah onların
binalar
ını bünövrəsindən məhv etdi. Damları yuxarıdan onların başlarına düşdü və onlara əzab gəldi oradan ki, onlar şüursuz idilər....
Şüəra Suresi, 128. Ayet:
Ə, hər bir yüksəklikdə
binalar
ucaldırsınız əyləncə olaraq ...
Zümər Suresi, 20. Ayet:
Lakin o kəslər ki, qorxdular Rəblərindən, onlar üçün bir-birinin üstündən otaqları olan
binalar
var, cari olur altından onun nəhrlər, vədinə görə Allahın. Allah vədinə xilaf etməz!...
Maidə Suresi, 12. Ayet:
Həqiqətən Allah İsrail övladlarından əhd-peyman aldı. Biz onlardan (on iki qəbilə üçün) on iki nəfər başçı seçdik. Allah onlara dedi: «Şübhəsiz, Mən sizinləyəm. Əgər namaz qılsanız, zəkat versəniz, (gələcəkdə göndərəcəyim) peyğəmbərlərimə iman gətirsəniz, onlara ehtiramla kömək etsəniz və Allaha gözəl borc versəniz (mallarınızı Allah yolunda xərcləsəniz), mütləq sizin günahlarınızı təmizləyər və sizi (
binalar
ının və ağaclarının) altından çaylar axan Cənnətlərə daxil edərəm. Beləliklə, əgər bunda...
Nur Suresi, 36. Ayet:
(Bu ilahi nur) Allahın (ad, məqam və
binalar
ının) ucaldılmasına və orada Öz adının çəkilməsinə icazə verdiyi evlər (məscidlər və məsumların məqbərələrin)dədir. Həmin evlərdə səhərlər və axşamlar Onu pak sifətlərlə mədh edərlər....
Tövbə Suresi, 110. Ayet:
Qurduqları
binalar
ı ürəkləri parça-parça olana (ölənə) qədər ürəklərində daimi bir şübhə olaraq qalacaq. Allah haqqı ilə biləndir, hökm və hikmət sahibidir....
Nəhl Suresi, 26. Ayet:
Onlardan əvvəlkilər də hiylə qurmuşdular. Allahın əzabı onların
binalar
ını təməlindən yıxdı, tavanları başlarına çökdü və əzab onlara fərqində olmadıqları yerdən gəldi....
Şüəra Suresi, 129. Ayet:
“İçində əbədi yaşamaq ümidi ilə möhkəm
binalar
mı tikirsiniz?”...
Həcc Suresi, 40. Ayet:
Əgər Allah, insanların bir qismini digər bir qismi ilə dəf edib qarşısını almasaydı, mütləq surətdə, fidan, tumurcuq, ağacdakı meyvə, yığılmış taxıl, paxlalı bitkilər, susuz torpaqlardakı tikanlar, tikilib ucaldılmış
binalar
ın hamısı, bütün ticarət yerləri; bazarlar, bütün səlat; yardım yerləri (iş; məşğulluq və istihsal yerləri, təhsil və tədris müəssisələri və təhlükəsizlik mərkəzləri) və içərisində Allahın adı çoxlu-çoxlu yada salınan məscidlər yerlə yeksan edilərdi. ...