Axtarış Nəticələri
Ana Səhifə
Surələr
Məallər
Blog
Nəhl Suresi, 76. Ayet:
Allah, iki adamı da örnek verdi: Bunlardan biri dilsiz ve hiçbir şeye gücü yetmez; mevlasına bir yüktür. Onu nereye gönderirse göndersin, bir iş be
cereme
z. Bu adamla, adaleti emreden ve dosdoğru yolda olan eşit olur mu?...
Tövbə Suresi, 98. Ayet:
Bedevilerden öyleleri vardır ki, infak ettiğini bir
cereme
sayar ve sizi felaketlerin sarıvermesini bekler. Kötü felaket onları sarsın. Allah işitendir, bilendir....
Tövbə Suresi, 98. Ayet:
Bedevilerden öyleleri vardır ki, infak ettiğini bir
cereme
sayar ve sizi felaketlerin sarıvermesini bekler. Kötü felaket onları sarsın. Tanrı işitendir, bilendir....
Tövbə Suresi, 98. Ayet:
Bedevilerden öyleleri vardır ki, infak ettiğini bir
cereme
sayar ve sizi felâketlerin sarıvermesini bekler. Kötü felâket onları sarıversin. Allah işitendir, bilendir....
Hud Suresi, 14. Ayet:
Eğer bunun üzerine (ey müşrikler) onlar da (o yardıma çağırdıklarınız da ızhaar-ı acz edib) size cevab veremediler, (bu işi be
cereme
diler) se bilin ki, demek, o (Kur'an) ancak Allahın ilmiyle indirilmişdir. (O Allah ki) hakîkaten kendinden başka hiç bir Tanrı yokdur. Artık siz müslüman oluyor musunuz?! ...
Hud Suresi, 22. Ayet:
Lâ
cereme
ennehum fil âhıreti humul ahserûn(ahserûne)....
Hud Suresi, 22. Ayet:
1.
lâ
cereme
: bedeli yok, kurtuluşu yok, mecburi, kesinlikle
2.
enne-hum
: muhakkak onlar
3.
fî el âhıreti
: ahirette
4.
hum e...
Hud Suresi, 35. Ayet:
1.
em
: veya, yoksa ..... mu
2.
yekûlûne
: diyorlar
3.
ifterâhu
: onu uydurdu
4.
kul
: de
Nəhl Suresi, 23. Ayet:
Lâ
cereme
ennallâhe ya’lemu mâ yusirrûne ve mâ yu’linûn(yu’linûne), innehu lâ yuhıbbul mustekbirîn(mustekbirîne)....
Nəhl Suresi, 23. Ayet:
1.
lâ
cereme
: şüphe yok, şüphesiz
2.
enne allâhe
: (muhakkak ki Allah), Allah'ın olduğu
3.
ya'lemu
: bilir
4.
mâ yusirrûne
...
Nəhl Suresi, 62. Ayet:
Ve yec’alûne lillâhi mâ yekrehûne ve tesıfu elsinetuhumul kezibe enne lehumul husnâ, lâ
cereme
enne lehumun nâre ve ennehum mufretûn(mufretûne)....
Nəhl Suresi, 62. Ayet:
1.
ve yec'alûne
: ve kılarlar (kılıyorlar), isnad ederler (ediyorlar)
2.
lillâhi (li allâhi)
: Allah'a ait
3.
mâ yekrehûne
: beğenmedikleri, hoşlanmadıkları, kerih gördükleri şey(ler)
<...
Nəhl Suresi, 76. Ayet:
Allah, şu iki kişiyi de misal verir: Onlardan biri dilsizdir, hiçbir şey be
cereme
z ve efendisinin üstüne bir yüktür. Onu nereye gönderse bir hayır getiremez. Şimdi, bu adamla, doğru yolda yürüyerek adaleti emreden kimse eşit olur mu?...
Nəhl Suresi, 76. Ayet:
Allah, şu iki kişiyi de misal verir: Onlardan biri dilsizdir, hiçbir şey be
cereme
z ve efendisinin üstüne bir yüktür. Onu nereye gönderse bir hayır getiremez. Şimdi, bu adamla, doğru yolda yürüyerek adaleti emreden kimse eşit olur mu?...
Nəhl Suresi, 76. Ayet:
ALLAH şu iki adamı da örnek verir: Birisi bir şey yapacak yeteneğe sahip olmayıp tümüyle efendisine/sahibine bağımlıdır, onu ne işe koşsa bir şey be
cereme
z. İşte böyle bir kişi ile doğru yol üzerinde bulunup adaleti uygulayan kişi hiç bir olur mu?...
Nəhl Suresi, 76. Ayet:
Allah (şu) iki kişiyi de misâl getirdi: Bunlardan biri dilsizdir, hiç bir şey be
cereme
z ve o, efendisinin üstünde bir yükdür. O, bunu nereye gönderse hayır getirmez. Hiç bu, adaletle emreden, kendisi dosdoğru bir yol üzerinde bulunan kişi ile bir olur mu? ...
Nəhl Suresi, 76. Ayet:
Allah iki kişiyi misal olarak verir. Birisi dilsizdir, hiçbir şey be
cereme
z, efendisinin üzerine bir yüktür, onu nereye gönderse bir hayır getirmez. Şimdi bu adamla, doğru yolda yürüyerek adaleti emreden kimse bir olabilir mi?...
Nəhl Suresi, 76. Ayet:
Allah bir de şu temsili getiriyor:İki kişi var. Birisi dilsiz, hiçbir şey be
cereme
z, efendisine sadece bir yük! Ne tarafa gönderse hiçbir işe yaramaz!Şimdi hiç bu zavallı ile, hakkı hakikati bilen, adaleti dile getirip gerçekleştiren, dosdoğru yol üzere ilerleyen bir insan eşit tutulabilir mi?...
Nəhl Suresi, 76. Ayet:
Ve Allâh şu iki adamı da misal olarak anlattı: Birisi dilsizdir, hiçbir şey yapamaz, efendisinin üzerine bir yüktür. (Efendisi) onu nereye gönderse bir hayır getirmez (bir iş be
cereme
z). Şimdi bu (adam), doğru yolda giderek adâleti emreden kimse gibi olur mu?...
Nəhl Suresi, 109. Ayet:
Lâ
cereme
ennehum fîl âhıreti humul hâsirûn(hâsirûne). ...
Nəhl Suresi, 109. Ayet:
1.
lâ
cereme
: şüphesiz, şüphe yok
2.
enne-hum
: onların olduğuna
3.
fî el âhıreti
: ahirette
4.
hum el hâsirûne
:...
Mömin Suresi, 43. Ayet:
Lâ
cereme
ennemâ ted’ûnenî ileyhi leyse lehu da’vetun fîd dunyâ ve lâ fîl âhireti ve enne mereddenâ ilâllâhi ve ennel musrifîne hum ashâbun nâr(nâri). ...
Mömin Suresi, 43. Ayet:
1.
lâ
cereme
: hükmü yok, yetkisi yok
2.
ennemâ
: fakat, olan şey
3.
ted'ûnenî
: siz beni çağırıyorsunuz, davet ediyorsunuz
4.
...
Zuxruf Suresi, 18. Ayet:
Demek, süs içinde yetiştirilecek de çekişmeyi be
cereme
yecek olanı Allah'a değil mi?...
Zuxruf Suresi, 18. Ayet:
Ya, onlar süs içinde yetiştirilip de mücadeleye gelince be
cereme
yecek olan (kız çocukların)ı O'na isnad ediyorlar öyle mi?...
Zuxruf Suresi, 18. Ayet:
Süs içinde yetiştirilip, mücâdelede açık olmayanı (tartışmayı ve kavgayı be
cereme
yeni) mi (Allâh'ın çocuğu yaptılar)?...
Tur Suresi, 40. Ayet:
Yoksa, (iman etmeleri için) kendilerinden bir ücret istiyorsun da (bunu)
cereme
vermekten ağırlanıyorlar?...
Tur Suresi, 40. Ayet:
Yoksa kendilerinden bir ücret istiyorsun da
cereme
vermekten ezilmekteler mi?...
Tur Suresi, 40. Ayet:
Yoksa sen kendilerinden bir ücret istiyorsun da
cereme
vermekten ezilmekteler mi?...
Qələm Suresi, 46. Ayet:
Yoksa sen onlardan bir ücret istiyorsun da mı
cereme
vermekten ezilmişler?...
Qələm Suresi, 46. Ayet:
Yoksa sen onlardan bu risalet hizmetinden ötürü bir ücret istiyorsun da onlar
cereme
ödemekten ezilmişler mi?...