Axtarış Nəticələri
Ana Səhifə
Surələr
Məallər
Blog
Nisa Suresi, 5. Ayet:
Allah'ın, sizi kaim kıldığı malların idaresini aklı ermezlere bırakmayın. O mallarla onların geçimlerini temin edin ve onları giydirin. Onlara uygun şekilde davranın....
Rəd Suresi, 2. Ayet:
Bir dayanak olmaksızın -görmekte olduğunuz gibi- gökleri yükselten Allah'tır. Sonra, mutlak gücüyle Güneş'i ve Ay'ı koyduğu yasalara bağlı kıldı. Hepsi, adı konmuş bir ecele doğru akıp gitmektedir. İşleri düzenleyip idare eden O'dur. Âyetleri ayrıntılı olarak açıklamaktadır ki, belki Rabb'inize kavuşacağınıza kesin olarak inanırsınız....
Bəqərə Suresi, 72. Ayet:
Ve iz kateltum nefsen fed
dâre
’tum fîhâ vallâhu muhricun mâ kuntum tektumûn(tektumûne)....
Bəqərə Suresi, 72. Ayet:
1.
ve iz kateltum
: ve öldürmüştünüz
2.
nefsen
: bir nefs, bir kişi
3.
fed
dâre
'tum (fe ed
dâre
'tum)
: sonra da başınızdan savdınız,
4.
Bəqərə Suresi, 72. Ayet:
Hani bir kişiyi öldürmüş ve suçu birbirinize / birbirinizin üzerine atmıştınız / birbirinize düşmüştünüz (feddaretüm). Oysa Tanrı gizlediklerinizi (tektümun) açığa çıkaracaktı / çıkartıcıdır (muhricun)....
Bəqərə Suresi, 104. Ayet:
Ey iman nimetine kavuşanlar, peygambere ve idarecilerinize, 'Dinî, siyasî ve idarî otoriteni bizim de çıkarlarımızı dikkate alarak, menfaatlerimizi gözetip kollayarak kullan' demeyin, peygambere ve kendinize hakaret içerecek iltibasa meydan vermeyin. 'Kur’ân, sünnet ve ilmî esaslarla, örfün kuralları ve aklın verileriyle çalışan, sesimize kulak veren, yardım, destek ve imkân sağlayan, bize neler kazandırılabileceğinin hesabını yapabilen, ihtilâfları halleden, meseleleri zamana yayarak çözen, d...
Bəqərə Suresi, 188. Ayet:
Mallarınızı aranızda haksız sebeplerle yemeyin. Kendiniz bilip dururken, insanların mallarından bir kısmını haram yollardan yemeniz için o malları hakimlere (idarecilere veya mahkeme hakimlerine) vermeyin....
Bəqərə Suresi, 188. Ayet:
Birbirinizin mallarını aranızda haksız, meşrû olmayan sebeplerle yemeyin. Bile bile günaha girerek insanların mallarının bir kısmını yemek için hâkimlere, idarecilere, hükümetlere, iktidardakilere mallarınızı rüşvet olarak vermeyin. Bu tür malları alarak başkalarına zulmettiğinizi bile bile bunları yapmayın....
Bəqərə Suresi, 188. Ayet:
Mallarınızı aranızda haksız sebeplerle yemeyin. Kendiniz bilip dururken, insanların mallarından bir kısmını haram yollardan yemeniz için o malları hakimlere (idarecilere veya mahkeme hakimlerine) vermeyin....
Bəqərə Suresi, 195. Ayet:
Mallarınızı, servetlerinizi Allah yolunda, İslâm uğrunda karşılık beklemeden, gönüllü harcayın. Sadece kendinizi düşünerek, bu ortak çabaya maddî katkınızı esirgemek suretiyle kendi ellerinizle kendinizi tehlikeye atmayın. İyiliği, iyi niyetleri, dinin, ahlâkın ve kamu vicdanının emirlerini, devamlı davranışlarınıza, ilişkilerinize, görevlerinize, hayatınıza yansıtın, samimiyetle ibadet edin, aktif olarak iyiliğe, iyi uygulamaya, iyileştirmeye örnek olun, işlerinizde mükemmellik, dürüstlük ve ba...
Bəqərə Suresi, 205. Ayet:
O yanından ayrıldığında (iş başına geçip idareci olduğunda) yeryüzünde fesat (anarşi) çıkarmaya, ekini (ekonomiyi) ve nesli helâk etmeye çalışır. Allah fesadı sevmez....
Bəqərə Suresi, 220. Ayet:
Dünyadaki davranışlarınızı, iyi muhakeme ederek, âhirette hesaba çekileceğinizi düşünerek hayatınıza yön verin. Sana yetimlerle, dullarla ilgili sualler de soruyorlar. 'Onları iyi yetiştirmek onlarla iyi ilişkiler kurmak, durumlarını düzeltmelerine, geliştirmelerine vesile olmak, yüzüstü bırakmaktan daha hayırlıdır. Eğer onlarla birlikte yaşarsanız, mallarını kendi mallarınızla müştereken idare ederseniz unutmayın ki, onlar sizin kardeşlerinizdir, kendinize imtiyazlı muamele yapmayın. Allah boz...
Bəqərə Suresi, 229. Ayet:
Bir evlilikte geri dönülebilir boşama iki defa mümkündür. Bundan sonra ya iyilikle, hakkaniyetle, İslâmî kurallarla örtüşen örfe uygun şekilde bir daha boşanmamak üzere bir koca eşini nikâhında tutar veya iyilik ve ihsanda bulunarak güzellikle onu salıverir. Boşanma esnasında kadınlara önceden verdiklerinizden bir şey almanız size helâl ve meşrû değildir. Ancak her ikisinin de Allah’ın koyduğu kuralları, yasakları uygulayamamaktan korkmaları hâli müstesnadır. Siz hâkimler, hakemler, idareciler, ...
Bəqərə Suresi, 255. Ayet:
1.
allâhu
: Allah
2.
lâ ilâhe
: ilâh yoktur
3.
illâ
: ancak, sadece, den başka
4.
huve
: o
Bəqərə Suresi, 255. Ayet:
O Allah’tır, Allah. Hak ilâh yalnızca O’dur. Ebedî hayat ile diri, ölümlü olmaktan uzaktır. Varlık âlemini ayakta tutan ve düzenini elinde bulunduran O’dur. Onu ne gaflet basar ne de uyku. Göklerdeki varlıkların ve imkânların hepsi ve yerdeki varlıkların ve imkânların tamamı O’nun mülkündedir, O’nun tasarrufundadır. O’nun yanında, benzer sıfatların tecellisiyle kudret ve tasarruf kullanan eş bir varlık olmak kimin haddine? Yalnızca O’nun izniyle ilâhî planlamayı yürütenlere görev dağılımı yapılı...
Bəqərə Suresi, 255. Ayet:
Allah'tan başka hiçbir ilâh yoktur. O daima diridir (hayydır), bütün varlığın idaresini yürüten (kayyum)dir. O'nu ne gaflet basar, ne de uyku. Göklerde ve yerde ne varsa hepsi O'nundur. İzni olmadan huzurunda şefaat edecek olan kimdir? O, kullarının önlerinde ve arkalarında ne varsa hepsini bilir. Onlar ise, O'nun dilediği kadarından başka ilminden hiç bir şey kavrayamazlar. O'nun kürsisi, bütün gökleri ve yeri kucaklamıştır. Onların her ikisini de görüp gözetmek O'na bir ağırlık vermez. O çok y...
Bəqərə Suresi, 256. Ayet:
Din ve vicdan hürriyeti, baskıyla, zorbalıkla tahdit edilemez. Kimse baskıyla, tehditle İslâm dinine girmeye zorlanamaz. Hak, doğru, huzurlu ve aydınlık yol, sonu pişmanlıkla biten, haince düşünceler içeren, helake maruz sapık yollardan ayırt edilerek iyice açıklanmıştır. Her kim, putlaştırılmış, zalim, azgın diktatörlerle, idarelerle şeytanî güçlerle, tağut ile ilişiğini keser, geçmişin kirlerinden arınarak Allah’a, Allaha imanın gerektirdiği esaslara iman ederse, sağlam, kopması mümkün olmayan...
Bəqərə Suresi, 257. Ayet:
Allah, iman edenlerin velisi, koruyucusu, emrinde oldukları otoritedir. Onları şüphe, inkâr ve cehalet karanlıklarından, hidayet, iman ve ilim aydınlığına, nura çıkarır. Kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah’a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuuraltına iterek örtbas edip inkârda ısrar edenlerin velileri de putlaştırılmış, zalim, azgın diktatörler, idareler şeytanî güçlerdir, tâğuttur. Onları hidayet, iman ve ilim aydınlığından, nurdan; şüphe, inkâr ve cehalet karanlıklarına götü...
Bəqərə Suresi, 268. Ayet:
Şeytan, şeytan tıynetli ahlâksız azgınlar, şeytanî güçler sizi fakru zarurete düşmekle tehdit eder. Size meşrû olmayan şehevî fiilleri, gayri meşrû ilişkileri, zinayı, haddi aşmayı, cimriliği, ahlâksızlığı emrederek sizi idare eder. Allah da size tarafından koruma kalkanı, bağışlama, lütuf ve ihsan va’deder. Allah’ın lütfu ve rahmeti geniştir. Her şeyi bilir....
Ali-İmran Suresi, 2. Ayet:
1.
allâhu
: Allah
2.
lâ ilâhe
: ilâh yoktur
3.
(lâ ).....illâ
: ...'den başka (yoktur)
4.
huve
: O
Ali-İmran Suresi, 22. Ayet:
Peygamberleri, din âlimlerini ve âdil idarecileri öldürenler, dünyada da, âhirette, ebedî yurtta da amelleri boşa gidenlerdir. Onlara yardım eden kimse de olmayacaktır....
Ali-İmran Suresi, 134. Ayet:
İlâhî emirlere yapışanlar, bollukta da, darlıkta da, sevinçli zamanlarında ve kederli anlarda da, refah günlerinde ve ekonomik darboğazlardan geçerken de, Allah için, karşılık gözetmeden, gönüllü harcayanlardır, öfkelerini yutanlardır, insanları affedenlerdir. Allah iyiliği, iyi niyetleri, dinin, ahlâkın ve kamu vicdanının emirlerini, devamlı davranışlarına, ilişkilerine, görevlerine, hayatlarına yansıtan, samimiyetle ibadet eden, aktif olarak iyiliğe, iyi uygulamaya, iyileştirmeye örnek olan, i...
Ali-İmran Suresi, 147. Ayet:
Allah dostları: 'Ey Rabbimiz, bizim günahlarımızı, işlerimizdeki taşkınlıklarımızı, idaremizdeki aşırılıkları, ilâhî kurallardaki tecavüzlerimizi, hatalı ve cahilce davranışlarımızı bağışla. Allah yolunda milletimize, devletimize, ordumuza, ihtiyatlı, akıllı ve cesur kararlar almayı, icraatlar yapmayı nasip eyle, özgüvenimizi ve cesaretimizi artır, şerefimizi ve itibarımızı yücelt. Kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah’a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altına iterek örtbas ...
Ali-İmran Suresi, 148. Ayet:
Allah da onlara, hem dünya nimetini, hem de âhiret, ebedî yurt sevabının güzelliğini verdi. Allah iyiliği, iyi niyetleri, dinin, ahlâkın ve kamu vicdanının emirlerini, devamlı davranışlarına, ilişkilerine, görevlerine, hayatlarına yansıtan, samimiyetle ibadet eden, aktif olarak iyiliğe, iyi uygulamaya, iyileştirmeye örnek olan, işlerinde mükemmellik, dürüstlük ve başarı için dikkat harcayan, hayırlı icraatlar, kalıcı hizmetler yapan müslüman askerî erkânı, idarecileri, müslümanları sever....
Ali-İmran Suresi, 172. Ayet:
Mü’minler, sıkıntıya uğradıktan, bir takım kayıplara maruz kalıp, yara aldıktan sonra da, Allah’ın ve Rasulünün davetine icabet edenler, emirlerini yerine getirenlerdir. Özellikle bunların içlerinden iyiliği, iyi niyetleri, dinin, ahlâkın ve kamu vicdanının emirlerini, devamlı davranışlarına, ilişkilerine, görevlerine, hayatlarına yansıtan, samimiyetle ibadet eden, aktif olarak iyiliğe, iyi uygulamaya, iyileştirmeye örnek olan, işlerinde mükemmellik, dürüstlük ve başarı için dikkat harcayan, hay...
Nisa Suresi, 5. Ayet:
1.
ve lâ tu'tû
: ve vermeyin
2.
es sufehâe
: sefihler, aklı ermeyenler, mallarının değerini bilmeyenler
3.
emvâle-kum(u)
: sizin mallarınızı
4.
Nisa Suresi, 5. Ayet:
Allah’ın sizin idarenize verdiği malları geri zekalı kimselere vermeyin fakat, o maldan onları yedirin, giydirin ve onlara güzel, iyi sözler söyleyin....
Nisa Suresi, 6. Ayet:
Vebtelûl yetâmâ hattâ izâ belagûn nikâh(nikâha), fe in ânestum minhum ruşden fedfeû ileyhim emvâlehum, ve lâ te’kulûhâ isrâfen ve bi
dâre
n en yekberû. Ve men kâne ganiyyen felyesta’fif, ve men kâne fakîran felye’kul bil ma’rûf(ma’rûfi). Fe izâ defa’tum ileyhim emvâlehum fe eşhidû aleyhim. Ve kefâ billâhi hasîbâ(hasîben)....
Nisa Suresi, 6. Ayet:
1.
ve ibtelû
: ve deneyin, imtihan edin
2.
el yetâmâ
: yetimleri
3.
hattâ
: ... oluncaya kadar
4.
izâ belagû
: eri...
Nisa Suresi, 6. Ayet:
Artık yetimleri, evlilik çağına gelinceye kadar (gözetip) deneyin! Nihâyet onlarda rüşdüne ermiş bir hâl görürseniz, o takdirde mallarını kendilerine teslîm edin! Ve büyüyecekler (de mallarını elimizden alacaklar) diye israfla ve acele ile onları yemeyin!(Yetîmin malını i
dâre
eden, fakat) zengin olan kimse ise, böylece (onun malını yemekten)kaçınsın! (O velîlerden) fakir olan kimse ise artık (ihtiyaç ve emeği nisbetinde) örfe uygun mikdarda yesin! Sonunda onlara mallarını teslîm ettiğiniz zaman ...
Nisa Suresi, 34. Ayet:
1.
er ricâlu
: erkekler
2.
kavvâmûne
: kâim olanlar, idareciler, koruyup gözetenler
3.
alâ en nisâi
: kadınlar üzerinde
4.
bi m...
Nisa Suresi, 34. Ayet:
Erkekler, mallarından (kadınlar için mehir ve nafaka olarak) harcamaları sebebiyle ve Allah'ın, onların bir kısmını, diğerlerine üstün kılmasından dolayı, kadınların üzerinde daha çok kâimdirler (koruyup gözetici, idare edicidirler). Bu bakımdan salih amel (nefs tezkiyesi) yapan kadınlar itaatkârdırlar, Allah'ın (onların haklarını ve iffetlerini) korumasıyla, onlar da gaybde (kocalarının yokluğunda hem kendilerini, hem kocalarının mal ve şerefini) koruyucudurlar. İtaatsizliklerinden (baş kaldırm...
Nisa Suresi, 34. Ayet:
Erkekler, kadınlar üzerine idareci ve hâkimdirler. Çünkü Allah birini (cihad, imamet, miras gibi işlerde) diğerinden üstün yaratmıştır. Bir de erkekler mallarından (kadınlarına) harcamaktadırlar. İyi kadınlar, (Allah’a) itaatkârdırlar ve Allah kendilerini koruduğu cihetle, kocalarının gıyabında ırz ve mallarını muhafaza ederler. Fenalık ve geçimsizliklerinden korktuğunuz kadınlara gelince: Önce kendilerine öğüt verin. Sonra uslanmazlarsa, kendilerini yataklarda yalnız bırakın. Yine dinlemezlerse...
Nisa Suresi, 34. Ayet:
Erkekler, kadın üzerine idareci ve hakimdirler. Çünkü Allah birini (cihad, imamet, miras gibi işlerde) diğerinden üstün yaratmıştır. Bir de erkekler mallarından (aile fertlerine) harcamaktadırlar. İyi kadınlar, itaatkar olanlar ve Allah'ın korunmasını emrettiği şeyleri kocalarının bulunmadığı zamanlarda da koruyanlardır. Fenalık ve geçimsizliklerinden korktuğunuz kadınlara gelince: Önce kendilerine öğüt verin, yataklarından ayrılın. Bunlar da fayda vermezse dövün. Eğer size itaat ederlerse kendi...
Nisa Suresi, 34. Ayet:
Erkekler kadınlar üzerine idareci (hâkim)dirler. Çünkü Allah birini diğerinden üstün yaratmıştır. Bir de erkekler, mallarından kadınlara harcamaktadırlar. İyi kadınlar itaatkâr olan ve Allah'ın kendilerini korumasına karşılık gizliyi koruyan kadınlardır. İtaatsızlıklarından endişe ettiğiniz kadınlara öğüt verin, (uslanmazlarsa) onları yataklarında yalnız bırakın. Yine de dinlemezlerse dövün. Eğer size itaat ederlerse, artık onların aleyhine başka bir yol aramayın. Muhakkak ki Allah çok yücedir, ...
Nisa Suresi, 37. Ayet:
Bunlar, cimrilik edenler, malî mükellefiyetleri yerine getirmeyenler, Beytül-mâl harcamalarında cimri davranarak insanlara idarecilik yapanlar, cimriliği tavsiye edenlerdir, zenginlik içindeyken fakirliği, kolaylık içindeyken zorluğu, imkân içindeyken aczi vehmettikleri için Allah’ın, kendilerine lütfundan verdiği maddî-manevî serveti, imkânları gizleyenlerdir. Biz, kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah’a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altına iterek örtbas edip inkârda ısr...
Nisa Suresi, 51. Ayet:
Bu mükemmel kutsal kitaptaki bir kısım emir ve hükümleri uygulamakla sorumlu tutulan ehl-i kitap âlimlerini görmüyor musun? Putlaştırılmış, hiçbir hayrı olmayan heykellere; putlaştırılmış, zalim, azgın diktatörlere, idarelere şeytanî güçlere, tağuta inanıyorlar. Kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah’a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altına iterek örtbas edip inkârda ısrar edenler, kâfirler için: 'Bunlar, iman edenlerden, mü’minlerden daha doğru yoldadırlar' diyorlar....
Nisa Suresi, 58. Ayet:
Allah size, emanetleri, kamu görevlerini, devlet işlerini, sorumluluk gerektiren meseleleri mutlaka ehline, kabiliyetli, liyâkatli, bilgili, dürüst ve güvenilir kimselere vermenizi, insanlar arasında hakem-hâkim, idareci olduğunuz zaman, adâletle icraat yapmanızı, hüküm vermenizi emrediyor. Allah size ne güzel öğütler veriyor, sorumluluklarınız konusunda sizi uyarıyor. Allah her şeyi işitir, her şeyi bilir, görür; doğru olanı duyurur, doğruları gösterir....
Nisa Suresi, 59. Ayet:
1.
yâ eyyuhâ
: ey
2.
ellezîne
: olanlar
3.
âmenû
: âmenû oldular, îmân ettiler
4.
atîû
: itaat edin
Nisa Suresi, 59. Ayet:
Ey âmenû olanlar (îmân edenler)! Allah'a ve Resûl'e ve sizden olan idarecilere (emir verme yetkisinin sahiplerine) itaat edin. Bundan sonra eğer bir hususta ihtilâfa düşerseniz, o taktirde Allah'a ve ahiret gününe îmân ediyorsanız, onu Allah'a ve Resûl'üne götürün. Bu daha hayırlıdır ve tevîl (yorum) bakımından en güzelidir....
Nisa Suresi, 59. Ayet:
Ey iman edenler! Allah’a itaat edin. Peygamber’e itaat edin ve sizden olan ulu’l-emre (idarecilere) de. Herhangi bir hususta anlaşmazlığa düştüğünüz takdirde, Allah’a ve ahiret gününe gerçekten inanıyorsanız, onu Allah ve Resûlüne arz edin. Bu, daha iyidir, sonuç bakımından da daha güzeldir....
Nisa Suresi, 59. Ayet:
Ey iman edenler! Allah'a itaat edin. Peygamber'e ve sizden olan ülülemre (idarecilere) de itaat edin. Eğer bir hususta anlaşmazlığa düşerseniz Allah'a ve ahirete gerçekten inanıyorsanız onu Allah'a ve Resûl'e götürün (onların talimatına göre halledin); bu hem hayırlı, hem de netice bakımından daha güzeldir....
Nisa Suresi, 59. Ayet:
Ey iman edenler! Allah’a itaat edin. Peygambere ve sizden olan idarecilere de itaat edin. Sonra bir şey hakkında çekiştiniz mi, hemen onu Allah’a ve Rasûlüne arz ediniz; eğer Allah’a ve ahiret gününe inanıyorsanız... Bu müracaat, hem hayırlı, hem de netice bakımından daha güzeldir....
Nisa Suresi, 59. Ayet:
Ey iman edenler! Allah'a itaat edin. Peygamber'e ve sizden olan ülülemre (idarecilere) de itaat edin. Eğer bir hususta anlaşmazlığa düşerseniz -Allah'a ve ahirete gerçekten inanıyorsanız- onu Allah'a ve Resûl'e götürün (onların talimatına göre halledin); bu hem hayırlı, hem de netice bakımından daha güzeldir....
Nisa Suresi, 59. Ayet:
Ey îmân edenler! Allah’a itâat edin; peygambere ve sizden olan ülü’l-emre (emir sâhibi i
dâre
cilerinize) de itâat edin! O hâlde bir şey hakkında ihtilâfa düşerseniz, Allah’a ve âhiret gününe îmân ediyorsanız, artık onu Allah’a ve peygambere arz edin! Bu hem hayırlı, hem de netîce i'tibârıyla daha güzeldir....
Nisa Suresi, 60. Ayet:
Sana indirilene Kur’ân’a, senden önce indirilenlere, diğer kutsal kitaplara inandıklarını ileri sürenleri görmüyor musun? Putlaştırılmış, zalim, azgın diktatörlerle, idarelerle şeytanî güçlerle, tağut ile ilişkilerini kesmeleri emrolunduğu halde, onların hâkimiyetine teslim olmak istiyorlar. Şeytan, şeytan tıynetli ahlâksız azgınlar da onların, bir daha dönemeyecekleri kadar, hak yoldan uzaklaşmalarının, dalâleti, bozuk düzeni, helâki tercihlerinin önünü açmak istiyor....
Nisa Suresi, 75. Ayet:
Nerde kaldı müslümanlığınız, niçin Allah’ın emrinden uzak duruyor: 'Ey Rabbimiz, bizleri, idarecileri baskı, zulüm ve işkence yapan bu memleketten çıkar, özgürlüğümüze kavuştur, bize tarafından idareciler, sahipler, koruyucular gönder, bize katından yardım edenler yolla' diye yalvarıp duran, temel hak ve hürriyetleri kısıtlanmış, baskıcı, zâlim idareler altında ezilen çaresiz erkeklerin, kadınların ve çocukların kurtarılması uğrunda, Allah yolunda, İslâm uğrunda ordular yola çıkarmıyor, savaşmıy...
Nisa Suresi, 75. Ayet:
Hem size ne oluyor ki, Allah yolunda: «Ey Rabbimiz! bizleri bu halkı zâlim olan memleketten çıkar, tarafından bizi iyi idare edecek bir sahip ve bize katından bir kurtarıcı gönder» diye yalvarıp duran zayıf ve zavallı erkekler, kadınlar ve çocukların kurtarılması uğrunda savaşa çıkmıyorsunuz?...
Nisa Suresi, 75. Ayet:
Size ne oluyor da Allah yolunda ve “Rabbimiz bizi, idarecileri zalim olan bu ülkeden çıkar, bize katından bir veli gönder bize katından bir yardımcı yolla!” diyen çaresiz adamlar, kadınlar ve çocuklar için savaşmıyorsunuz?!...
Nisa Suresi, 76. Ayet:
İman edenler, Allah yolunda, İslâm uğrunda savaşırlar. Kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah’a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altına iterek örtbas edip inkârda ısrar edenler, kâfirler ise putlaştırılmış, zalim, azgın diktatörlerin, idarelerin, şeytanî güçlerin, tağutun uğrunda savaşırlar. O halde siz, şeytanın, şeytan tıynetli ahlâksız azgınların, şeytanî güçlerin liderlerine, koruyucularına, dostlarına karşı savaşın. Şeytanın, şeytan tıynetli ahlâksız azgınların, şeytanî ...
Nisa Suresi, 83. Ayet:
Hem onlara emniyet veya korkuya dâir bir haber geldiğinde onu yayıverirler. Ama onu, peygambere ve içlerinden ülü’l-emre (emir sâhibi i
dâre
cilerine) arz etselerdi, onlardan bunu (o işin gerçek mâhiyetini, dirâyetleriyle ortaya) çıkarabilecek olanlar, elbette onu(n tedbîrini) bilirlerdi. İşte üzerinizde Allah’ın lütfu ve rahmeti olmasaydı, elbette pek azınız müstesnâ, şeytana uyardınız!...
Nisa Suresi, 97. Ayet:
Haklarına ve özgürlüklerine sahip çıkmayarak, hicret etmeyerek, zâlim idareler altında yaşayanların, kendilerine zulmedilmesine aldırmayanların ruhlarını alarak ölümlerini gerçekleştirirken, melekler: 'Hangi milletin içinde, nasıl bir yerde idiniz?' diye sorarlar. Bunlar: 'Biz yeryüzünde temel hak ve hürriyetleri kısıtlanmış, baskıcı, zâlim idareler altında ezilen çaresizlerdik' diye cevap verirler. Melekler de: 'Allah’ın ülkesi geniş değil miydi? Hürriyetlerinize sahip çıksaydınız, devletinizin...
Nisa Suresi, 105. Ayet:
Allah’ın sana gösterdiğini, öğrettiğini esas alıp, insanlar arasında idareci, hâkim ve hakem olarak, icraat yapasın diye sana kitabı, Kur’ân’ı gerekçeli, hikmete dayalı olarak, toplumda hakça düzeni gerçekleştirmen için indirdik. Hâinlerin, haksızların savunucusu olma....
Nisa Suresi, 119. Ayet:
'Onları başlarına buyruk hale getirerek hak yoldan uzaklaşmalarına dalâleti, bozuk düzeni, helâki tercihlerine imkân sağlayacağım. Mutlaka onları boş kuruntulara sevk edeceğim, kesinlikle onları idare edeceğim, sağmal hayvanların kulaklarını yaracaklar, putlar için bel yapacaklar. Şüphesiz onlara emredeceğim de, Allah’ın koyduğu dini, düzeni, yaratılışa uygun özellikleri, kanunları, safiyeti, masumiyeti, yapılan taahhüdü, kurulan düzeni bozarak değiştirecekler.' dedi. Kim Allah’ı bırakarak kulu ...
Nisa Suresi, 125. Ayet:
İyiliği, iyi niyetleri, dinin, ahlâkın ve kamu vicdanının emirlerini, devamlı davranışlarına, ilişkilerine, görevlerine, hayatlarına yansıtan, samimiyetle ibadet eden, aktif olarak iyiliğe, iyi uygulamaya, iyileştirmeye örnek olan, işlerinde mükemmellik, dürüstlük ve başarı için dikkat harcayan, hayırlı icraatlar, kalıcı hizmetler yapan müslüman idareci, askerî erkân ve bir müslüman olarak, varlığını benliğini Allah’a teslim ederek hükmüne razı olandan, hakka ve tevhide yönelik İbrâhim’in dinine...
Nisa Suresi, 127. Ayet:
Senden, kadınların, kızların durumları, meseleleri ile ilgili açıklama yapmanı istiyorlar. Sen: 'Onlara ait hükmü size Allah açıklıyor. Kendilerine yazılı olarak tanınmış hakları vermeyip nikâhlamak istediğiniz yetim kızlar, hür dul kadınlar ve çaresiz zavallı çocuklar hakkında Kur’ân’da size okunan diğer ayetlerle birlikte şu açıklamayı da yapıyor: Yetimleri himayede, sosyal adâleti, sosyal güvenliklerini, refah paylarını artırarak teminde, yetim haklarına riayette ve yetim mallarını idarede ad...
Nisa Suresi, 135. Ayet:
Ey iman edenler, Allah adına Kurân’ı bilen ve tebliğ eden, çözüm getiren, güvenilir örnek önderler, Allah için doğruları konuşan şâhitler olarak, sosyal, siyasî, ekonomik ve idarî düzeni adâletle yaşatanlar, ayakta tutanlar, sosyal adâleti, sosyal güvenliği sağlayanlar, refah payını artırarak dengeli dağıtanlar olun; kendinizin, yandaşlarınızın, ana-babanızın, akrabalarınızın aleyhinde de olsa, düzenin kurallarını aksatmadan uygulayın. Zengin ve fakir de olsalar uygulamada ayırım gözetmeyin; şun...
Nisa Suresi, 171. Ayet:
Ey Kitap Ehli! Dininizde haddi aşmayın; Allah hakkında doğruyu söyleyin. Meryem oğlu Mesih İsa, Allah'ın elçisi ve Onun Meryem'e ulaştırdığı kelimesidir; Onun tarafından gönderilmiş bir ruhtur. Siz de Allah'a ve peygamberlerine iman edin. 'Üç' demeyin; bundan kaçınmanız sizin için hayırlı olur. Allah tek bir tanrıdır; O evlât sahibi olmaktan münezzehtir. Gökte ne var, yerde ne varsa hepsi Onundur; hepsinin tedbir ve idaresinde vekil olarak Allah yeter....
Maidə Suresi, 8. Ayet:
1.
yâ eyyuhâ
: ey!
2.
ellezîne âmenû
: âmenû olanlar, yaşarken Allâh'a ulaşmayı, teslim olmayı dileyenler
3.
kûnû
: olun!
4.
ka...
Maidə Suresi, 13. Ayet:
Kesin sözlerini, taahhütlerini bozmaları sebebiyle onları lânetledik, kafalarını kalınlaştırdık ve kalplerini katılaştırdık. Kelimeleri, ifadeleri, aslî manalarından uzaklaştırarak tahrif ediyorlar, değiştiriyorlar, maksadının dışında tefsir ediyorlar, gayesine aykırı te’viller yapıyorlar. Kendilerine öğretilen, tebliğ edilen Tevrat’ın hükümlerinin önemli bir bölümünü de unuttular. İçlerinden pek azı hariç, onları taahhütlerini bozarak, daima hâinlik ederlerken görürsün. Yine de sen onları sorgu...
Maidə Suresi, 17. Ayet:
1.
lekad
: andolsun
2.
kefere
: kafir oldu
3.
ellezîne kâlû
: ... diyenler
4.
inne allâhe
: muhakkak ki Allâh (c.c...
Maidə Suresi, 18. Ayet:
1.
ve kâlet(i)
: ve dedi
2.
el yahûdu
: yahudiler
3.
ve en nasârâ
: ve hristiyanlar
4.
nahnu
: biz
Maidə Suresi, 40. Ayet:
1.
e lem ta'lem
: biimiyor musun?
2.
enne Allâhe
: Allâh (c.c.)'ın ...olduğunu
3.
lehu mulku
: mülk, idare, O'nun
4.
es semâvât...
Maidə Suresi, 42. Ayet:
Yahudiliğin takipçilerinden hâkimler ve fakirler de hep yalana kulak verirler. Durmadan köklerini kurutan, insânî değer bırakmayan haramı, rüşveti yerler. Eğer sana gelirlerse, ister aralarında hüküm ver, ister onların faaliyetlerine karşı tedbir alarak ilgilenme. Eğer onların faaliyetlerine karşı tedbir alırsan hiçbir şekilde sana zarar veremezler. Eğer onlar senin idaren altında bulunur, aralarında hüküm verme, yargı ve icra yetkisi kullanma durumunda kalırsan, sosyal adâleti, sosyal güvenliğ...
Maidə Suresi, 50. Ayet:
Yoksa onlar (İslâm öncesi) cahiliye idaresini mi arıyorlar? İyi anlayan bir topluma göre, hükümranlığı Allah'tan daha güzel kim vardır?...
Maidə Suresi, 50. Ayet:
Yoksa onlar, İslâm dışı cahiliyyet dönemindeki idareyi, mahkemeleri ve cahiliyet mevzuatını mı arıyorlar? İlme, delile ve gerekçeye itibar eden, menfaatlerini bilen, inanan bir milletin lehine, Allah’ın koyduğu yasalarla, mahkemelerle ve idareyle kurulan düzenden daha güzel düzeni kim kurabilir?...
Maidə Suresi, 50. Ayet:
Yoksa onlar (İslâm öncesi) cahiliye idaresini mi arıyorlar? İyi anlayan bir topluma göre, hükümranlığı Allah'tan daha güzel kim vardır?...
Maidə Suresi, 56. Ayet:
Allah’ın, Rasûlünün ve iman edenlerin velâyetini, hâkimiyetini, idaresini, korumasını kabul edenler bilsinler ki, Allah’ın orduları, onun tarafında olanlar, işte onlar galip geleceklerdir....
Maidə Suresi, 60. Ayet:
'Allah katında, bundan daha ağır cezaya uğrayacak olanı size haber vereyim mi? Allah’ın lânetlediği ve gazap ettiği, aralarından bazılarını maymunlar, domuzlar ve putlaştırılmış, zalim, azgın diktatörlere, idarelere, şeytanî güçlere, tağuta boyun eğip uşaklık edenler haline getirdiği kimseler, işte onlar yeri en kötü olanlar, doğru, dengeli bir yoldan, İslâmî hayat tarzından en uzak başlarına buyruk yaşayarak, dalâleti, bozuk düzeni, helâki tercih edenlerdir.' de....
Maidə Suresi, 80. Ayet:
Onlardan çoğunu, kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah’a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altına iterek örtbas edip inkârda ısrar edenlerle, kâfirlerle dostluk ederlerken, ittifaklar kurarlarken, işlerinin idaresini onların ellerine bırakırlarken görürsün. Nefislerinin, kendileri için âhirete hazırladığı şey, ne kötüdür. Allah onlara gazap etmiştir. O azab içinde onlar ebedî kalırlar....
Maidə Suresi, 93. Ayet:
İman ederek, hâlis niyet ve amaçlarla, İslâm esaslarını, İslâmî düzeni hayata geçirenler, iş barışı içinde bilinçli, planlı, mükemmel, meşrû, faydalı, verimli çalışarak nimetin-ürünün bollaşmasını sağlayanlar, yerinde, haklı çıkışlar yaparak, düzelmeye, iyiliğe, iyileştirmeye ön ayak olanlar, cârî-kalıcı hayırlar-sâlih ameller işleyenler, Allah’a sığınıp emirlerine yapıştıkları, günahlardan arınıp, azaptan korundukları, iman edip, hâlis niyet ve amaçlarla, İslâm esaslarını, İslâmî düzeni hayata ...
Ənam Suresi, 65. Ayet:
'Allah’ın size, üstünüzdeki zâlim idarecilerden, gökten veya ayak takımınızdan, yerden sizi cezalandıracak birilerini göndermeye, ya da sizi birbirinize savaş ilân edecek kadar bölünmüş, baskıcı, zorba, kapalı toplumlar ve taraftarlar haline getirerek birbirinize düşürüp karşılıklı şiddetin iç savaşın acılarını tattırmaya gücü yeter' de. İbret nazarıyla düşünerek bak, incele. Tahlil ederek iyice anlasınlar diye âyetlerimizi, kudretimizi gösteren delilleri nasıl çok yönlü açıklıyoruz....
Ənam Suresi, 84. Ayet:
Biz İbrâhim’e İshak’ı ve Yâkub’u ihsan ettik. Hepsini de doğru yola ilettik. Nitekim daha önce Nûh’u ve onun soyundan Dâvûd’u, Süleyman’ı, Eyyûb’u, Yûsuf’u, Mûsâ’yı ve Hârûn’u da doğru yola iletmiştik. Biz iyiliği, iyi niyetleri, dinin, ahlâkın ve kamu vicdanının emirlerini, devamlı davranışlarına, ilişkilerine, görevlerine, hayatına yansıtan, samimiyetle ibadet eden, aktif olarak iyiliğe, iyi uygulamaya, iyileştirmeye örnek olan, işlerinde mükemmellik, dürüstlük ve başarı için dikkat harcayan, ...
Ənam Suresi, 123. Ayet:
Böylece biz her memleketin ileri gelenlerini (kodamanlarını veya idarecilerini) en büyük günahkârlar yaptık ki, orada hileler çevirsinler. Halbuki onlar aslında yalnız kendilerini aldatıp hile yaparlar, amma farkında olmazlar....
Ənam Suresi, 129. Ayet:
İnsanların ve cinlerin ilâhî emirlere isyan edenlerini perişan ettiğimiz gibi, işlemekte oldukları ameller, yüklendikleri günahlar sebebiyle, inkâr ve isyanda devam eden, İslâmî hayatı yaşamayı, İslâmî faaliyetleri engelleyen, engelleme tedbirleri alan zâlimlerin bir kısmını, diğer bir kısmına idareci yapar, birbirlerini saptırmaları, azdırmaları ve azaba dûçar etmeleri için onları birbirlerine musallat ederiz....
Ənam Suresi, 129. Ayet:
İşte biz, asî insanlarla cinleri böyle birbirinden faydalandırdığımız gibi, zalimlerin bazısını bazısına, kazandıkları işler sebebiyle idareci ve hâkim yaparız....
Ənam Suresi, 141. Ayet:
O asmalı ve asmasız üzüm bağları, hurmalıklar, ürünleri çeşit çeşit ekinler, birbirlerine benzer ve benzemez biçimde zeytinlikler ve nar bahçeleri yetiştirendir. Meyvalar olgunlaştığı zaman meyvasından yeyin. Hasat zamanı da Allah’ın, ihtiyaç sahipleri ve mahlûkat için tanıdığı, belirlediği sorumluluğu yerine getirin, onların hakkını verin. Cahilce davranarak israf etmeyin, mükellefiyetleri dışında insanlardan ağır vergiler almayın. Şu bir gerçektir ki, Allah müsrifleri, elindeki nimetlerin değe...
Ənam Suresi, 152. Ayet:
(Yetim) olgunluk yaşına ulaşıncaya kadar, en güzel şekilde idare amacı hariç, yetimin malına yaklaşmayın. . . Ölçme ve tartmayı adaletle tam yapın. . . Hiçbir nefse kapasitesinin üstündekini teklif etmeyiz. Söylediğiniz zaman da hakkı söyleyin, isterse yakınınız olsun! Allâh'a olan sözünüzü yaşayın! Aklınızı kullanmanız için, (Allâh) size bu uyarıyı yapar!...
Ənam Suresi, 154. Ayet:
Bir de iyiliği, iyi niyetleri, dinin, ahlâkın ve kamu vicdanının emirlerini, devamlı davranışlarına, ilişkilerine, görevlerine, hayatlarına yansıtan, samimiyetle ibadet eden, aktif olarak iyiliğe, iyi uygulamaya, iyileştirmeye örnek olan, işlerinde mükemmellik, dürüstlük ve başarı için dikkat harcayan, hayırlı icraatlar, kalıcı hizmetler yapan mü’min idarecilere ve mü’minlere nimetimizi tamamlamak, her şeyi ayrıntılarıyla açıklamak için Mûsâ’ya kutsal kitabı, Allah’ın hidayet rehberi ile öğretti...
Əraf Suresi, 38. Ayet:
Kâledhulû fî umemin kad halet min kablikum minel cinni vel insi fîn nâr(nâri), kullemâ dehalet ummetun leanet uhtehâ, hattâ ized
dâre
kû fîhâ cemîân kâlet uhrâhum li ûlâhum rabbenâ hâulâi edallûnâ fe âtihim azâben di'fen minen nâr(nâri) kâle li kullin di'fun ve lâkin lâ ta'lemûn(ta'lemûne). ...
Əraf Suresi, 38. Ayet:
Allah onlara: 'Sizden önce yaşamış, geçip gitmiş cin ve insan topluluklarıyla birlikte siz de ateşe, Cehennem’e girin' buyurur. Her millet Cehennem’e girdiğinde, hak yoldan uzaklaşarak, sapıklığa düşmesine sebep olan yakınlarına, idarecilerine güç ve iktidar sahiplerine lânet eder. Nihayet, birbirlerinin peşinden girip, hepsi Cehennem’de toplandığında, halk, iktidar sahibi liderleri kastederek: 'Rabbimiz, işte bunlar, bizi hak yoldan uzaklaştırarak, başımıza buyruk hale getirip, dalâleti, bozuk ...
Əraf Suresi, 54. Ayet:
Rabbiniz Allah gökleri ve yeri altı günde altı devirde yaratandır. Sonra Arş üzerinde, sınırsız kudret ve iktidar makamında hükümranlığını kurandır. Güneş, ay ve bütün yıldızlar, O’nun kurduğu düzen içinde, kanunlarına boyun eğerken, geceyi, cezbederek, cezbedilerek süratle takip eden gündüze bürüyüp örtendir. Unutmayın, yaratmak da, plan da, düzen de, idare de O’na, sadece O’na aittir. Yaratan, yaşama kabiliyeti, gücü ve varlıklara işleyiş düzeni veren, koruyan, kontrol eden âlemlerin, bütün va...
Əraf Suresi, 54. Ayet:
Şüphesiz Rabbiniz, gökleri ve yeri altı aşamada yaratmış, sonra arşı istiva etmiştir. Gece ile kendisini kovalayan gündüzü örter; Güneşi, ayı ve yıldızları da emrine boyun eğmiş olarak (yaratmıştır). Dikkat edin, yaratma, emir ve idare yalnızca O’na aittir. Alemlerin Rabbi olan Allah ne yücedir!...
Əraf Suresi, 54. Ayet:
Sizin Rabbiniz, gökleri ve yeri altı günde yaratan, sonra da Arş üzerine kurulan Allah'tır. O, gecenin örtüsünü, onu peşi sıra kovalamakta olan gündüzün üstüne atar. Güneşi, Ayı ve yıldızları da O emrine boyun eğmiş olarak yarattı. Bilin ki, herşeyin yaratılışı da, idaresi de Ona aittir. Âlemlerin Rabbi olan Allah'ın şanı ne yücedir!...
Əraf Suresi, 56. Ayet:
Islah edildikten, din ve dünya işleri, sosyal ilişkiler düzeltildikten, yeniden düzene konduktan, geliştirildikten sonra, yeryüzünde ülkede, fesat çıkarmayın, bozgunculuk yapmayın. Korku ve ümit içinde Allah’a kulluk, ibadet ve dua edin, yalvarın. Allah’ın rahmeti, iyiliği, iyi niyetleri, dinin, ahlâkın ve kamu vicdanının emirlerini, devamlı davranışlarına, ilişkilerine, görevlerine, hayatlarına yansıtan, samimiyetle ibadet eden, aktif olarak iyiliğe, iyi uygulamaya, iyileştirmeye örnek olan, iş...
Əraf Suresi, 96. Ayet:
O ülkelerin, peygamberlerin gönderildiği ülkelerin halkı, ileri gelenleri, idarecileri iman edip Allah’a sığınarak, emirlerine yapışsalar, günahlardan arınıp, azaptan korunsalar, kulluk ve sorumluluk şuuruyla, haklarına ve özgürlüklerine sahip çıkarak şahsiyetli davransalar, dinî ve sosyal görevlerinin bilincinde olsalar, takvâya dayalı düzeni benimseselerdi, elbette onların üzerlerine, gökten ve yerden bolluk ve bereket kapıları açardık. Fakat onlar, kutsal kitapları ve peygamberleri yalanladıl...
Əraf Suresi, 98. Ayet:
Yoksa o ülkelerin halkı, ileri gelenleri, idarecileri kuşluk vakti eğlenirlerken kendilerine azâbımızın gelmeyeceğinden emin mi oldular?...
Əraf Suresi, 137. Ayet:
Temel hak ve hürriyetleri kısıtlanmış, baskıcı, zâlim idareler tarafından kahır altında ezilmekte olan kavmi, yeryüzünün, bereketle donattığımız doğularına ve batılarına mirasçı kıldık. Rabbinin İsrâiloğulları’na verdiği o güzel sözü, va’di, sabırla mücadeleye devam etmeleri sebebiyle gerçekleşti. Firavun’un ve kavminin yapageldikleri mâmur yerleri, fabrikaları ve sanat eserlerini, yükselttikleri köşkleri ve diktikleri bahçeleri yerle bir ettik....
Əraf Suresi, 145. Ayet:
Ve ketebnâ lehu fîl elvâhı min kulli şey’in mev’ızaten ve tafsîlen li kulli şey’in fe huzhâ bi kuvvetin ve’mur kavmeke ye’huzû bi ahsenihâ seurîkum
dâre
l fâsikîn(fâsikîne). ...
Əraf Suresi, 145. Ayet:
1.
ve keteb-nâ
: ve biz yazdık
2.
lehu
: ona
3.
fî el elvâhı
: levhaların içine
4.
min kulli şey'in
: herşeyden
Əraf Suresi, 163. Ayet:
Sor onlara, o denizin ha
dâre
t, bir iskelesi olan o şehrin başına geleni, o vakit Sebtte tecavüz ediyorlardı: o vakit ki Sebt -ıbadet için ta'tıl- yaptıkları gün balıkları yanlarına akın akın geliyorlardı, Sebt yapmıyacakları gün ise gelmiyorlardı, işte biz onları fasıklıkları sebebiyle böyle imhitana çekiyorduk...
Əraf Suresi, 185. Ayet:
1.
e ve lem yanzurû
: bakmıyorlar mı, bakmazlar mı
2.
fî
: içinde, ...de, hakkında, ...’a
3.
melekûti
: nizam, saltanat, idare, mülkiyet, sunnetullah
4.
Əraf Suresi, 185. Ayet:
Onlar yerlerin, göklerin hükümranlığına (sünnetullaha, idaresine) ve Allah'ın yarattığı şeylere ve ecellerinin yaklaşmış olması ihtimaline bakmıyorlar mı? Ondan sonra artık hangi söze inanırlar (mü'min olurlar)....
Əraf Suresi, 185. Ayet:
Bunlar Göklerin ve Yerin ve Allahın yarattığı her hangi bir şey'in bütün tedbir-ü melekûtü (bütün şüunatiyle zapt-u tasarrufunu tedbir ve idare eden kudret ve saltanatın azameti) hakkında bir nazar yürütmedilerde mi? Ve şu ecellerinin cidden yaklaşmış olması ıhtimalini bir düşünmedilerde mi? O halde buna iyman etmedikten sonra hangi söze inanırlar...
Əraf Suresi, 196. Ayet:
Benim velim, benim koruyucum, benim emrinde olduğum otorite, kitabı, Kur’ân’ı bölüm bölüm indiren Allah’tır. O, dindar, ahlâklı, hayır-hasenât sahibi, müslüman, sâlih kullarının velâyetini, idaresini, korumasını üzerine almıştır....
Ənfal Suresi, 26. Ayet:
Düşünün ve hatırlayın. Hani bir vakitler yeryüzünde temel hak ve hürriyetleri kısıtlanmış, baskıcı, zâlim idareler altında ezilen, hor görülen bir azınlıktınız, güçsüzdünüz. İnsanların sizi kaldırıp götürmesinden korkuyordunuz. Öyle iken, o sizi bağrına bastı, size yaşama imkanı sağladı. Sizi yardımıyla destekleyip güçlendirdi. Size temizinden, helâlinden, sağlıklısından rızıklar ganimetler verdi. Umulur ki şükrünüze vesile olur....
Ənfal Suresi, 34. Ayet:
Yoksa, onlar insanları Mescid-i Haramdan alıkoyarlarken, Allah niçin onlara azap etmesin? Halbuki onlar Mescid-i Haramın idaresine ehil de değillerdir. Ona ehil olanlar, Allah'a şirk koşmaktan ve Ona karşı gelmekten sakınanlardır; lâkin onların çoğu bunu bilmez....
Tövbə Suresi, 63. Ayet:
Hâlâ bilmiyorlar mı? Allah’a ve Rasulüne, Kur’ân’a ve sünnete, müslüman idarecilere isyan edip düşmanlık edenler için, cehennem ateşi vardır. Orada ebedî kalırlar. İşte bu, büyük zillettir, rezil, rüsvay olmaktır....
Tövbə Suresi, 67. Ayet:
Müslüman görünerek İslâm’a karşı gizli eylem planları ve eylem yapan münafıkların erkekleri de kadınları da biribirlerine benzerler. Şeriatın suç saydığı ve haram kıldığı, kamu vicdanının tasvip etmediği, mü’minlerin icrasında hayır görmediği şeyleri emreder, şeriata aykırı bir idare tesis ederler. Kur’ân’ın ve sünnetin hükümlerinin, meşrû olanın, İslâmî kurallarla örtüşen örfün, ilmî verilerin, mü’minlerin tasvip ettiği, icrasında hayır gördüğü planların, programların, adâletin uygulanmasını, m...
Tövbə Suresi, 91. Ayet:
Allah’a samimiyetle iman edip, kulluk ve ibadetlerinde, niyetlerinde hâlis oldukları, rasûlünün peygamberliğini tasdik edip emirlerine ve yasaklarına boyun eğdikleri sürece zayıflara-güçsüzlere, hastalara, verecek bir şey bulamayan yoksullara, savaşa gidememekten dolayı bir günah yoktur. İyiliği, iyi niyetleri, dinin, ahlâkın ve kamu vicdanının emirlerini, devamlı davranışlarına, ilişkilerine, görevlerine, hayatlarına yansıtan, samimiyetle ibadet eden, aktif olarak iyiliğe, iyi uygulamaya, iyile...
Tövbə Suresi, 100. Ayet:
Özgürce Allah’a kulluk ve ibadete devam eden, güç ve gönül birliği yapan Muhacirler ve Ensar’dan İslâm’a ilk girenlerin öne geçenlerinden, iyiliği, iyi niyetleri, dinin, ahlâkın ve kamu vicdanının emirlerini devamlı davranışlarına, ilişkilerine, görevlerine, hayatlarına yansıtan, samimiyetle ibadet eden, aktif olarak iyiliğe, iyi uygulamaya, iyileştirmeye örnek olan, işlerinde mükemmellik, dürüstlük ve başarı için dikkat harcayan, hayırlı icraat, kalıcı hizmet yapan müslüman ve müslüman idareci ...
Tövbə Suresi, 116. Ayet:
1.
inne allâhe
: muhakkak ki Allah
2.
lehu
: onun
3.
mulku es semâvâti
: semaların (göklerin) mülkü, idaresi, saltanatı
4.
ve e...
Tövbə Suresi, 120. Ayet:
Medine halkının ve onların çevresinde bulunan Bedevî Araplar’ın, savaş ilânı halinde Allah’ın Rasulünden geri kalmaları, şahsen onun nasıl savaş hazırlığı yaptığına bakmadan, onun hayatını korumaya almadan kendi canlarının derdine düşmeleri olacak iş değildir. Çünkü onların Allah yolunda, İslâm uğrunda bir susuzluğa, bir yorgunluğa, bir açlığa katlanmadan, kâfirleri öfkelendirecek bir yere ayak basmadan ve düşmana karşı bir başarı kazanmadan, kendi sevap hanelerine, hâlis niyet ve amaçlarla İslâ...
Yunus Suresi, 3. Ayet:
Şüphesiz ki Rabbiniz, gökleri ve yeri altı günde yaratan, sonra da işleri yerli yerince idare ederek arşa istiva eden Allah'dır. Onun izni olmadan hiç kimse şefaatçı olamaz. İşte O Rabbiniz Allah'tır. O halde O'na kulluk edin. Hâla düşünmüyor musunuz!...
Yunus Suresi, 3. Ayet:
Muhakkak Rabbiniz O Allâh'tır ki, semâlar ve arzı altı aşamalı bir süreçte yarattı; sonra Arş'a istiva etti (Esmâ'sından yarattığı bu âlemlerde gene dileğince hükümran olarak tedbir {idare} etti - {Arş; derûnî mânâda, tüm varlığın tekillik boyutudur. A. H. }), Hükmü üzere tedbir (idare - her an yeni şe'nde olarak) oluyor! Hiç kimse bir diğerine şefaat edemez, şefaat edilecek olanın "HÛ"viyetindeki (yaratılış amacına göre oluşmuş Esmâ bileşimi) elvermedikçe! İşte budur Rabbiniz olan Allâh! O hâld...
Yunus Suresi, 3. Ayet:
Rabbiniz o Allah’dır ki, gökleri ve yeri altı günde yarattı. Sonra Arş’ı istilâ edip her şeyi hükmü altına aldı. Bütün işleri O idare ediyor. O’nun izni olmadıkça hiç bir şefaatçi yok. İşte bu vasıflara sahip olan Allah, Rabbinizdir. O halde ona ibadet edin. Artık ibret almak için düşünmez misiniz?...
Yunus Suresi, 3. Ayet:
Şüphesiz ki Rabbiniz, gökleri ve yeri altı günde yaratan, sonra da işleri yerli yerince idare ederek arşa istiva eden Allah’dır. Onun izni olmadan hiç kimse şefaatçı olamaz. İşte O Rabbiniz Allah’tır. O halde O’na kulluk edin. Hâla düşünmüyor musunuz!...
Yunus Suresi, 3. Ayet:
Şübhesiz ki sizin Rabbiniz gökleri ve yeri altı günde yaratan, sonra (emri) arş üzerinde hükümran olan (her) işi (yerli yerinde) tedbîr (ve idare) edegelendir. (Onun indinde) hiç bir kimse şefaatçi olamaz. Meğer ki kendisinin izninden sonra ola. İşte sizin Rabbiniz olan Allah budur (Başkası değil). O halde (birliğini tanıyarak) Ona kulluk edin. (Bunca delillere rağmen) artık iyice düşünüb ibret almaz mısınız? ...
Yunus Suresi, 3. Ayet:
Muhakkak ki Rabbiniz, gökleri ve yeri altı günde yaratan, sonra arşa hükmeden,(her) işi i
dâre
eden Allah’dır! O’nun izni olmadan hiçbir kimse şefâat edici değildir! İşte Rabbiniz olan Allah budur, o hâlde O’na ibâdet edin! Artık (iyice düşünüp) ibret almaz mısınız?...
Yunus Suresi, 26. Ayet:
İyiliği, iyi niyetleri, dinin, ahlâkın ve kamu vicdanının emirlerini, devamlı davranışlarına, ilişkilerine, görevlerine, hayatlarına yansıtan, samimiyetle ibadet eden, aktif olarak iyiliğe, iyi uygulamaya, iyileştirmeye örnek olan, işlerinde mükemmellik, dürüstlük ve başarı için dikkat harcayan, hayırlı icraatlar, kalıcı hizmetler yapan müslüman önderlere, idarecilere, askerî erkâna ve müslümanlara, devlet nimeti, daha güzel mükâfat var. Fazlası da, cemâl-i ilâhîyi görme de var. Yüzlerine ne siy...
Yunus Suresi, 31. Ayet:
1.
kul
: de
2.
men
: kim
3.
yerzuku-kum
: sizlere rızık verir, sizi rızıklandırır
4.
min es semâi
: göklerden, sem...
Yunus Suresi, 31. Ayet:
De ki: “Semadan ve arzdan sizi kim rızıklandırıyor? Veya işitmenin (işitme duyusunun) ve görmenin (görme hassasının) meliki (sahibi) kimdir? Ve canlıyı (diriyi) cansızdan (ölüden) çıkaran ve cansızı (ölüyü) canlıdan (diriden) çıkaran kimdir? Ve işi (yaratıp, yöneten) düzenleyip idare eden kimdir?” O zaman: “Allah” diyecekler. Öyleyse: “Hâlâ takva sahibi olmayacak mısınız?” de....
Yunus Suresi, 31. Ayet:
(Resûlüm!) De ki: Size gökten ve yerden kim rızık veriyor? Ya da kulaklara ve gözlere kim mâlik (ve hakim) bulunuyor? Ölüden diriyi kim çıkarıyor, diriden ölüyü kim çıkarıyor? (Her türlü) işi kim idare ediyor? "Allah" diyecekler. De ki: Öyle ise (Ona âsi olmaktan) sakınmıyor musunuz?...
Yunus Suresi, 31. Ayet:
(Rasûlüm) de ki: “-Size gökten ve yerden kim rızk veriyor? O kulaklara ve gözlere (onların idrakine) kim mâlik bulunuyor? Ölüden diriyi, diriden de ölüyü kim çıkarıyor? Bütün işleri kim i
dâre
ediyor? “ Hemen diyecekler ki “Allah” De ki: “- O halde Allah’dan sakınmaz mısınız? “...
Yunus Suresi, 31. Ayet:
(Resûlüm!) De ki: Size gökten ve yerden kim rızık veriyor? Ya da kulaklara ve gözlere kim mâlik (ve hakim) bulunuyor? Ölüden diriyi kim çıkarıyor, diriden ölüyü kim çıkarıyor? (Her türlü) işi kim idare ediyor? «Allah» diyecekler. De ki: Öyle ise (Ona âsi olmaktan) sakınmıyor musunuz?...
Yunus Suresi, 31. Ayet:
De ki, «size gökten ve yerden kim rızık veriyor? O, kulaklara ve gözlere hükmeden kim? Ölüden diriyi, diriden ölüyü çıkaran kim? İşleri idare eden kim?» Hemen «Allah'dır» diyecekler. De ki, «O halde Allah'a karşı gelmekten sakınmaz mısınız?»...
Yunus Suresi, 31. Ayet:
(Habibim) de ki: «Size gökden ve yerden rızık veren kim? O kulaklara ve gözlere (onların hilkat ve hizmetlerine) mâlik (ve haakim) olan kim? Ölüden diriyi kim çıkarıyor, diriden ölüyü kim çıkarıyor? (Hülâsa) işi (kâinatın ve hilkatin bütün umurunu) kim tedbîr (ve idare) ediyor»? Derhal diyecekler ki: «Allah». De ki: «O halde (onun ıkaabından) sakınmaz mısınız? ...
Yunus Suresi, 31. Ayet:
(Habîbim, yâ Muhammed!) De ki: 'Sizi gökten ve yerden kim rızıklandırıyor? Ya da o kulak(lar)a ve gözlere kim sâhib bulunuyor (yaratıcıları kimdir)? Ve kimdir ki ölüden diriyi çıkarıyor, diriden de ölüyü çıkarıyor! (Bütün) bu işleri kim i
dâre
ediyor?' (Sana)hemen, 'Allah!' diyeceklerdir. Bunun üzerine de ki: 'Öyleyse (O’na şirk koşmaktan)sakınmıyor musunuz?'...
Hud Suresi, 6. Ayet:
Yeryüzünde yürüyen her türlü canlının rızkını vermek, yalnızca Allah’ın üzerine düşen bir sorumluluktur. Onların devamlı yaşadıkları yerleri de bilir, idareten, geçici olarak durdukları yerleri de bilir. Bunların hepsi doğruları, hakkı ortaya koyan, kâinatın kayıt sicilinde, kanunlar ve ilkeler kitabında, bilgi işlem merkezinde Levh-i Mahfuz’da yazılıdır....
Hud Suresi, 52. Ayet:
'Ey kavmim, Allah’a ortak koşmanız ve günahlarınız sebebiyle Rabbinizden bağışlanma, koruma kalkanına alınma dileyin. Sonra isyandan, günah işlemekten vazgeçerek tevbe edip O’na itaate yönelin. Göğü, üzerinizde bol bol rahmet, bereket ve nimet yağdıracak güce, imkâna kavuştursun. Kuvvetinize kuvvet katsın. İslâm’a planlı cephe alarak, müslümanlığı, müslüman nesilleri yozlaştırma, yok etme suçu işleyen güç ve iktidar sahibi âsi, suçlu, günahkâr olarak İslâm’a davetime yüz çevirmeyin, âsi ve günah...
Hud Suresi, 56. Ayet:
Doğrusu, hem benim Rabbim, hem de sizin Rabbiniz olan Allah’a tevekkül ettim. Hareket eden hiç bir yaratık yoktur ki, idare ve tasarrufunu O tutmasın. Benim Rabbim, gerçekten doğru bir yol üzerindedir....
Hud Suresi, 56. Ayet:
«Ben muhakkak ki, hem benim Rabbim, hem de sizin Rabbiniz olan Allah'a dayanmaktayım. Yeryüzünde hiçbir canlı yoktur ki, idaresi ve yönetimi O'nun elinde olmasın. Benim Rabbim, hiç şüphe yok ki, doğru yoldadır.»...
Hud Suresi, 59. Ayet:
İşte bu Âd kavmi, Rablerinin birliğini gösteren âyetlerini bile bile inkâr ettiler. Rasullerinin tebliğine, sünnetine sırt çevirdiler, âsi oldular. Hak hukuk tanımayan zorbanın, diktatör idarecilerin düzenine tâbi oldular....
Hud Suresi, 97. Ayet:
Firavun’a, devlet büyüklerine ve kodamanlarına gönderdik. Kodamanları da dahil tebaası Firavun’un düzenine tâbi oldu. Halbuki Firavun’un idaresi, aldığı kararlar, hükümet şekli, mâkul, doğru, hayırlı, düzenli, huzurlu değildi, aydınlatıcı, yol gösterici, rehberlik edici bir bir yönetim hiç değildi....
Yusif Suresi, 22. Ayet:
O erginlik, yiğitlik çağına-onsekiz yaşına gelince, ona hükümranlık, yargı ve icra yetkisi, şeriat ve ilim verdik. İyiliği, iyi niyetleri, dinin, ahlâkın ve kamu vicdanının emirlerini, devamlı davranışlarına, ilişkilerine, görevlerine, hayatlarına yansıtan, samimiyetle ibadet eden, aktif olarak iyiliğe, iyi uygulamaya, iyileştirmeye örnek olan, işlerinde mükemmellik, dürüstlük ve başarı için dikkat harcayan, hayırlı icraatlar, kalıcı hizmetler yapan müslüman önderleri, idarecileri, mü’minleri, i...
Yusif Suresi, 36. Ayet:
Yûsuf ile birlikte iki genç daha hapse girmişti. Birisi: 'Rüyamda kendimi üzüm sıkarken gördüm.' dedi. Öteki de: 'Ben de başımda somun ekmek taşıdığımı, kuşların da ondan yediğini gördüm. Bize bunun yorumunu bildir. Biz seni iyiliği, iyi niyetleri, dinin, ahlâkın ve kamu vicdanının emirlerini, devamlı davranışlarına, ilişkilerine, görevlerine, hayatına yansıtan, samimiyetle ibadet eden, aktif olarak iyiliğe, iyi uygulamaya, iyileştirmeye örnek olan, işlerinde mükemmellik, dürüstlük ve başarı içi...
Yusif Suresi, 55. Ayet:
(Yûsuf:) 'Beni memleketin hazînelerinin başına getir! Çünki ben iyi muhâfaza eden, (i
dâre
sini) iyi bilen bir kimseyim' dedi....
Yusif Suresi, 56. Ayet:
Böylece Yûsuf’a, Allah’ın sünneti, düzeninin yasaları ve iradesinin tecellisi içinde dilediği yerde ikamet etmek, dilediği gibi hareket etmek üzere, ülke içinde yetki, güç, itibar ve iktidar verdik. Biz rahmetimizi, sünnetimize, düzenimizin yasalarına uygun olarak, irademizin tecellisine tâbi, akıllı ve sorumlu kimselere nasip ederiz. İyiliği, iyi niyetleri, dinin, ahlâkın ve kamu vicdanının emirlerini, devamlı davranışlarına, ilişkilerine, görevlerine, hayatlarına yansıtan, samimiyetle ibadet e...
Yusif Suresi, 65. Ayet:
Meta'larını (zahîre yüklerini) açdıkları zaman sermâyelerini kendilerine geri gönderilmiş buldular. «Ey babamız, dediler, daha ne istiyoruz, işte sermâyemiz de bize iade edilmiş. (Biz onunla tekrar) ailemize zahîre getiririz. Kardeşimizi koruruz. Bir deve yükü zahîre de artırırız. Bu (seferki aldığımız) az bir ölçekdir (bizi idare etmez)». ...
Yusif Suresi, 78. Ayet:
Kardeşleri: 'Ey Devletlü vezirim, onun çok yaşlı bir babası var. Onun yerine bizden birini alıkoy. Biz seni iyiliği, iyi niyetleri, dinin, ahlâkın ve kamu vicdanının emirlerini, devamlı davranışlarına, ilişkilerine, görevlerine, hayatına yansıtan, samimiyetle ibadet eden, aktif olarak iyiliğe, iyi uygulamaya, iyileştirmeye örnek olan, işlerinde mükemmellik, dürüstlük ve başarı için dikkat harcayan, hayırlı icraatlar, kalıcı hizmetler yapan idarecilerden ve mü’minlerden biri olarak görüyoruz.' de...
Yusif Suresi, 90. Ayet:
Onlar: 'Yoksa sen, gerçekten Yûsuf musun?' dediler. 'Ben Yûsuf’um. Bu da kardeşim. Birbirimize kavuşmayı Allah bize lütfetti. Çünkü kim Allah’a sığınır, emirlerine yapışır, günahlardan arınıp, azaptan korunur, kulluk ve sorumluluk şuuruyla, haklarına ve özgürlüklerine sahip çıkarak şahsiyetli davranır, dinî ve sosyal görevlerinin bilincinde olur ve sabrederek mücadeleye devam ederse, Allah iyiliği, iyi niyetleri, dinin, ahlâkın ve kamu vicdanının emirlerini, devamlı davranışlarına, ilişkilerine,...
Rəd Suresi, 2. Ayet:
1.
allâhu ellezî
: Allah o ki
2.
refea es semavâti
: gökleri yükseltti
3.
bi gayri
: olmaksızın
4.
amedin
: direkl...
Rəd Suresi, 2. Ayet:
Görmekte olduğunuz semaları (gök katlarını) direksiz olarak yükselten Allah'tır. Sonra arşa istiva etti. Ve Güneş'i ve Ay'ı emri altına aldı. Hepsi belirlenmiş bir süreye kadar akıp gider. İşleri düzenleyip idare eder. Âyetleri ayrı ayrı açıklar ki; böylece Rabbinize mülâki olmaya (ölmeden evvel ruhunuzu Allah'a ulaştırmaya) yakîn hasıl edersiniz....
Rəd Suresi, 2. Ayet:
Allah O'dur ki; gökleri görmekte olduğunuz şekilde direksiz yükseltti, [1] sonra Arş üzerine istiva etti; güneşi ve ayı da buyruğu altına aldı. (Bunların) hepsi belli bir süre için akıp gitmektedir. İşleri O idare ediyor ve belki Rabbinize kavuşacağınıza kesin olarak inanırsınız diye ayetleri açıklıyor....
Rəd Suresi, 2. Ayet:
Allah, gökleri, gördüğünüz şekilde, direksiz olarak yükseltendir. Sonra, kudretiyle Arş’ı istilâ etti, güneşi ve ayı da kulların menfaatına tabi (bağlı) kıldı. Bunlardan (güneş ile aydan) her biri belirli bir vakta kadar dolaşıyor. Bütün işleri O idare ediyor; âyetleri açıklıyor ki, sizler Rabbinize kavuşacağınızı şüphesiz bilesiniz....
Rəd Suresi, 2. Ayet:
Allah Odur ki gökleri (şu) görmekde olduğunuz (şekilde) direksiz yükseltmişdir, sonra (emri) arş üzerinde hükümran olmuşdur, güneşi, ayı da teshir etmişdir ki (bunların) her biri muayyen vakta kadar (seyr ve) cereyan eder. Her işi yerli yerinde O tedbîr (ve idare) eder, âyetleri O açıklar. Tâki Rabbinize kavuşacağınızı iyice bilesiniz. ...
Rəd Suresi, 2. Ayet:
Allah, o gördüğünüz gökleri direksiz yükselten, sonra arşa hükmeden, güneşi ve ayı da emrine boyun eğdirendir. Herbiri belirli bir vakte kadar akıp gider. (O, her) işi i
dâre
eder; âyetleri açıklar ki, Rabbinize kavuşacağınıza kat'î olarak inanasınız!...
Rəd Suresi, 2. Ayet:
O Allah ki, gökleri, gördüğünüz gibi, direksiz yükseltti, sonra da Arş üzerine kuruldu, Güneşi ve Ayı emrine boyun eğdirdi. Onların hepsi de belirlenmiş bir vakte kadar akıp gitmektedir. O herşeyi yerli yerince tedbir ve idare eder; Rabbinize kavuşacağınızı kesin olarak bilmeniz için de âyetleri iyice açıklar....
İbrahim Suresi, 28. Ayet:
E lem tere ilellezîne beddelû ni’metallâhi kufren ve ehallû kavmehum
dâre
l bevâr(bevâri)....
İbrahim Suresi, 28. Ayet:
1.
e lem tere
: görmedin mi
2.
ilellezîne (ilâ ellezîne)
: o kimseleri
3.
beddelû
: bedel, karşılık
4.
ni'mete allâhi
...
Nəhl Suresi, 36. Ayet:
Andolsun ki biz: 'Allah’ı ilâh tanıyın, candan müslüman olarak Allah’a teslim olun, saygıyla O’na kulluk ve ibadet edin, O’nun şeriatına bağlanın, O’na boyun eğin. Putlaştırılmış, zalim, azgın diktatörlerden, idarelerden, şeytanî güçlerden, tağuttansakınıp uzak durun.' diye emirleri tebliğ etmeleri için her millet içinde özgürce sorumluluklarını yerine getirmek üzere bir Rasul görevlendirdik. Allah onlardan bir kısmını doğru yola sevketme lütfunda bulundu. Onlardan bir kısmı da hür iradeye, özgü...
Nəhl Suresi, 90. Ayet:
Allah adâletli, mûtedil davranmayı, adâleti gerçekleştiren, hak sahibine hakkını sağlayan, sosyal, siyasî, ekonomik ve idarî bir düzen kurmayı, iyiliği, iyi niyetleri, dinin, ahlâkın ve kamu vicdanının emirlerini devamlı davranışlarına, ilişkilerine, görevlerine, hayatlarına yansıtan, samimiyetle ibadet eden, aktif olarak iyiliğe, iyi uygulamaya, iyileştirmeye örnek olan, işlerinde mükemmellik, dürüstlük ve başarı için dikkat harcayan, hayırlı icraatlar, kalıcı hizmetler yapan müslüman önderler,...
Nəhl Suresi, 128. Ayet:
Allah kendisine sığınıp, emirlerine yapışarak, günahlardan arınıp, azaptan korunanlarla, kulluk ve sorumluluk şuuruyla, haklarına ve özgürlüklerine sahip çıkarak şahsiyetli davrananlarla, dinî ve sosyal görevlerinin bilincinde olanlarla, iyiliği, iyi niyetleri, dinin, ahlâkın ve kamu vicdanının emirlerini, devamlı davranışlarına, ilişkilerine, görevlerine, hayatlarına yansıtan, samimiyetle ibadet eden, aktif olarak iyiliğe, iyi uygulamaya, iyileştirmeye örnek olan, işlerinde mükemmellik, dürüstl...
İsra Suresi, 16. Ayet:
Biz bir memleketi helâk etmek istediğimiz zaman, varlıklı şımarıklarını idareci yapar, iktidara getiririz. İlâhi-İslâmî emirleri uygulamayı emrettiğimiz halde, onlar orada, doğru ve mantıklı düşünmeyi terkederler, hak dine itaat dışına çıkarlar, günah, isyan, inkâr bataklığına dalarlar. Hür iradeye, özgürce seçme hakkına sahipken, sana ve Kur’ân’a itibar etmedikleri için, o memleket halkı gerekçeli olarak cezaya müstehak olur. Biz de orayı darmadağın ederiz....
İsra Suresi, 30. Ayet:
Şüphesiz dilediğine rızkı bolca, dilediğine de ölçülü, idareli veren senin Rabbin'dir. Ve kullarının durumunu bütün açıklığıyla görerek haberdar olan da O'dur....
İsra Suresi, 34. Ayet:
Ergenlik çağına erişinceye dek yetîmin malına yaklaşmayın, ancak çok güzel bir tarzda o malı idare edebilirsiniz ve ahitlerinizde durun, şüphe yok ki ahitlerden sorumlusunuz siz....
İsra Suresi, 66. Ayet:
Denizde nimetini arayasınız diye gemileri sizin için sevk ve idare eden Rabbinizdir. Çünkü O, size çok merhamet eder....
Kəhf Suresi, 30. Ayet:
İman ederek, hâlis niyet ve amaçlarla, İslâm esaslarını, İslâmî düzeni hayata geçirenlerin, iş barışı içinde bilinçli, planlı, mükemmel, meşrû, faydalı, verimli çalışarak nimetin-ürünün bollaşmasını sağlayanların, yerinde, haklı çıkışlar yaparak, düzelmeye, iyiliğe, iyileştirmeye ön ayak olanların, cârî-kalıcı hayırlar-sâlih ameller işleyenlerin, iyiliği, iyi niyetleri, dinin, ahlâkın ve kamu vicdanının emirlerini, devamlı davranışlarına, ilişkilerine, görevlerine, hayatlarına yansıtan, samimiye...
Kəhf Suresi, 77. Ayet:
Fentalekâ, hattâ izâ eteyâ ehle karyetin istat’amâ ehlehâ fe ebev en yudayyifûhumâ fe vecedâ fîhâ ci
dâre
n yurîdu en yenkadda fe ekâmeh(ekâmehu), kâle lev şi’te lettehazte aleyhi ecrâ(ecren)....
Kəhf Suresi, 77. Ayet:
1.
fentalekâ hattâ izâ
: böylece ikisi yola çıktılar
2.
eteyâ
: ikisi geldiler
3.
ehle
: şehir halkı
4.
karyetin
:...
Taha Suresi, 87. Ayet:
1.
kâlû
: dediler
2.
mâ ahlefnâ
: biz dönmedik, hilâf etmedik
3.
mev'ıde-ke
: sana vaadimizden
4.
bi melki-nâ
(mülk)
Taha Suresi, 94. Ayet:
(Hârûn, kardeşini yumuşatabilmek için): "Ey anamın oğlu, dedi, sakalımı, başımı tutma. Ben senin 'İsrâil oğulları arasında ayrılık çıkardın, sözümü tutmadın' diyeceğinden korktum (da onun için idare yoluna gittim)."...
Taha Suresi, 114. Ayet:
1.
fe
: işte
2.
teâlallâhu (teâlâ allâhu)
: Allah yücedir
3.
el meliku
: hükümdar, düzenleyen ve idare eden, melik olan
4.
el h...
Ənbiya Suresi, 78. Ayet:
Dâvûd ve Süleyman’ı da hatırlayarak insanlara anlat. Hani onlar ziyan verilmiş ekili bir tarla konusunda muhakemeler yaparak hükümler veriyorlardı. Bir kavmin davar sürüsü birilerinin ekinine girip yayılmıştı. Biz de onların, bu tür görevler yapan hakimlerin hükümlerini, idarecilerin tasarruflarını denetlemeye, tesbite devam ediyoruz....
Həcc Suresi, 56. Ayet:
1.
el mulku
: mülk, saltanat, idare
2.
yevme izin
: izin günü
3.
li allâhi
: Allah'a aittir, Allah'ındır
4.
yahkumu
Möminun Suresi, 88. Ayet:
1.
kul
: de
2.
men
: kim
3.
bi yedi-hi
: onun elinde
4.
melekûtu
: mülk, yönetim, idare
...
Möminun Suresi, 88. Ayet:
De ki: “Şâyet biliyorsanız (söyleyin) herşeyin mülkü (yönetimi, idaresi) elinde olan ve koruyan (himaye eden) ve Kendisi korunmaya ihtiyacı olmayan kimdir?”...
Möminun Suresi, 88. Ayet:
De ki: 'Eğer biliyorsanız (söyleyin bakalım), herşeyin melekûtu (içyüzü ve i
dâre
si) elinde olan ve kendisi himâye eden, fakat ona karşı (kimsenin) himâye olunması(mümkün) olmayan kimdir?'...
Möminun Suresi, 88. Ayet:
De ki: “Her şeyin melekûtu (mülkiyeti ve idaresi) elinde olan, himaye eden, fakat himaye edilmeye muhtaç olmayan kimdir? Biliyorsanız söyleyin!”...
Möminun Suresi, 91. Ayet:
Allah evlât edinmemiştir; O'nunla beraber hiçbir tanrı da yoktur. Aksi takdirde her tanrı kendi yarattığını sevk ve idare eder ve mutlaka onlardan biri diğerine galebe çalardı. Allah, onların (müşriklerin) yakıştırdıkları şeylerden münezzehtir....
Möminun Suresi, 91. Ayet:
Allah oğul edinmedi. Onunla beraber hiçbir ilâh da yoktur. Aksi takdirde, her ilâh kendi yarattığını sevk ve idare eder, içlerinden biri mutlaka diğerleri üzerinde hâkimiyet kurardı. Allah onların yakıştırdığı şeylerden münezzehtir....
Möminun Suresi, 91. Ayet:
Allah evlât edinmemiştir; O'nunla beraber hiçbir tanrı da yoktur. Aksi takdirde her tanrı kendi yarattığını sevk ve idare eder ve mutlaka onlardan biri diğerine galebe çalardı. Allah, onların (müşriklerin) yakıştırdıkları şeylerden münezzehtir....
Möminun Suresi, 91. Ayet:
Allah evlat edinmemiştir; O'nunla beraber hiçbir ilâh da yoktur. Aksi takdirde her ilâh kendi yarattığını sevk ve idare eder ve bir gün mutlaka onlardan biri diğerine galip gelirdi. Allah, onların yakıştırdıkları şeylerden münezzehtir....
Nur Suresi, 11. Ayet:
O yalan haberi getir(ip ortaya at)anlar, içinizden bir topluluktur. Siz, onu sizin için şer sanmayın. Tersine o, sizin için hayırdır. Onlardan her kişi işlediği günâh'ın cezâsını görecektir. Onlardan o(yala)nın en büyüğünü i
dâre
edene de büyük bir azâb vardır....
Nur Suresi, 42. Ayet:
1.
ve lillâhi (li allâhi)
: ve Allah'a aittir
2.
mulku
: mülk, idare
3.
es semâvâti
: semalar
4.
ve el ardı
: ve a...
Nur Suresi, 42. Ayet:
Göklerin ve yerin mülkü (ve i
dâre
si) Allah'ındır. Dönüş de ancak O'nadır....
Furqan Suresi, 2. Ayet:
1.
ellezî
: ki o
2.
lehu
: onun
3.
mulku
: mülk, idare
4.
es semâvâti
: semalar, gökler
...
Nəml Suresi, 16. Ayet:
Ve Süleyman (babası) Davud'a (hem peygamberlik, hem hükümdarlıkta) vâris oldu da ; «Ey insanlar !» dedi, «bize kuş dili öğretildi ve bize (insanları idare edip yönetme hususunda) her şey verildi. Şüphesiz ki bu apaçık ortada (gözle görülebilen) bir üstünlüktür..»...
Nəml Suresi, 17. Ayet:
Süleyman için cinden, insten ve kuşlardan oluşan ordular bir araya getirildi. Onlar hep beraber düzenli bir şekilde (Süleyman tarafından) sevk ve idare olunuyorlardı....
Nəml Suresi, 17. Ayet:
Bir de Süleyman’a cinlerden, insanlardan ve kuşlardan orduları toplandı. Bütün bunlar sevk ve idare ediliyorlardı....
Nəml Suresi, 17. Ayet:
Hem Süleymana Cinn-ü İns ve tuyurdan orduları toplandı, hep bunlar zabt-u idare olunuyorlardı...
Nəml Suresi, 17. Ayet:
Cinlerden, insanlardan ve kuşlardan orduları Süleyman'ın huzurunda toplandı. Bunların hepsi (Onun tarafından) sevk ve idare olunuyorlardı....
Nəml Suresi, 17. Ayet:
Süleymanın cinlerden, insanlardan, kuşlardan orduları toplandı. İşte bütün bunlar (onun tarafından) zabt ve idare ediliyorlardı. ...
Nəml Suresi, 66. Ayet:
Belid
dâre
ke ilmuhum fîl âhıreh(âhıreti), bel hum fî şekkin minhâ, bel hum minhâ amûn(amûne)....
Nəml Suresi, 66. Ayet:
1.
bel
: hayır
2.
ed
dâre
ke
: yetişti, erişti, tamamlandı
3.
ilmu-hum
: onların ilmi
4.
fî el âhıreti
: ahirette
Qəsəs Suresi, 5. Ayet:
Biz ise, o ülkede temel hak ve hürriyetleri yok sayılan güçsüzlere, baskıcı, zâlim idareler altında ezilenlere lütufta bulunmak, onları önderler olarak yetiştirmek, o topraklara vâris kılarak, ötekilerin yerine geçirmek, oraya hâkim hale getirmek istiyorduk....
Qəsəs Suresi, 14. Ayet:
Mûsâ erginlik, yiğitlik çağına-onsekiz yaşına girip olgunlaşınca, biz ona, hikmete dayalı hükümranlık, yargı ve icra yetkisi, şeriat ve ilim verdik. İşte iyiliği, iyi niyetleri, dinin, ahlâkın ve kamu vicdanının emirlerini, devamlı davranışlarına, ilişkilerine, görevlerine, hayatlarına yansıtan, samimiyetle ibadet eden, aktif olarak iyiliğe, iyi uygulamaya, iyileştirmeye örnek olan, işlerinde mükemmellik, dürüstlük ve başarı için dikkat harcayan, hayırlı icraatlar, kalıcı hizmetler yapan müslüma...
Qəsəs Suresi, 15. Ayet:
Mûsâ, idarecilerin, halkın farkına varamayacakları bir sırada şehre girdi. Orada iki kişinin kavga ettiklerini gördü. Şu kendi tarafındandı. Öteki de düşman tarafından. Kendi kabilesinden olan, düşman tarafından olana karşı Mûsâ’dan yardım istedi. Mûsâ da, ötekine yumruk vurma durumunda kaldı, ölümüne sebep oldu. Bunun üzerine: 'Bu şeytanın işidir. O düşmandır, insanı başına buyruk hale getirerek, hak yoldan uzaklaştıran, dalâleti, bozuk düzeni, helâki tercihine imkân sağlayandır.' dedi....
Qəsəs Suresi, 59. Ayet:
Rabbin, kendilerine âyetlerimizi okuyan bir Rasulü, memleketin merkezî bir şehrinde özgürce sorumluluklarını yerine getirmek üzere görevlendirmedikçe, o memleketleri helâk edecek değildir. Zaten biz, ancak idarecileri baskı, zulüm ve işkence yapan, temel hak ve hürriyetleri, Allah yolunu, Allah yolundaki faaliyetleri engelleyen memleketleri helâk ettik....
Qəsəs Suresi, 77. Ayet:
Vebtegı fîmâ âtâkellâhud
dâre
l âhırete ve lâ tense nasîbekemined dunyâ ve ahsin kemâ ahsenallâhu ileyke ve lâ tebgıl fesâde fîl ard(ardı), innallâhe lâ yuhıbbul mufsidîn(mufsidîne)....
Qəsəs Suresi, 77. Ayet:
1.
vebtegı (ve ibtegı)
: ve iste
2.
fî
: de (onda)
3.
mâ
: şey
4.
âtâkellâhu (âtâ-ke allâhu)
: Allah sana verdi
Qəsəs Suresi, 82. Ayet:
Ve daha dün onun yerinde olmak isteyenler: "Vah bize!" dediler, "Demek ki, kullarından dilediğine rızkı geniş tutan, dilediğine de ölçülü, idareli veren Allah'mış! Ya Allah bize lütfetmemiş olsaydı, hiç şüphe yok, bizi de yerin dibine geçirirdi. Vah vah, demek, hakkı inkar edenler iflah olmazmış!"...
Ənkəbut Suresi, 62. Ayet:
Allah, kullarından dilediğine bol rızık bağışlar, dilediğine ise ölçülü ve idareli: zira unutmayın, Allah her şeyi hakkıyla bilir....
Ənkəbut Suresi, 64. Ayet:
Ve mâ hâzihil hayâtud dunyâ illâ lehvun ve laib(laibun), ve inned
dâre
l âhırete le hiyel hayevân(hayevânu), lev kânû ya’lemûn(ya’lemûne). ...
Ənkəbut Suresi, 64. Ayet:
1.
ve
: ve
2.
mâ
: değil
3.
hâzihi
: bu
4.
el hayâtu ed dunyâ
: dünya hayatı
Ənkəbut Suresi, 69. Ayet:
Hayatlarını ortaya koyarak, konuşarak, yazarak, hesapsız servet harcayarak, uğrumuzda cihad edenleri, gayret gösterenleri, bizim ortaya koyduğumuz hayatı yaşarlarken elbette önlerini aydınlatacağız, başarıya ulaştıracağız. Emin olun ki, Allah, iyiliği, iyi niyetleri, dinin, ahlâkın ve kamu vicdanının emirlerini, devamlı davranışlarına, ilişkilerine, görevlerine, hayatlarına yansıtan, samimiyetle ibadet eden, aktif olarak iyiliğe, iyi uygulamaya, iyileştirmeye örnek olan, işlerinde mükemmellik, d...
Loğman Suresi, 3. Ayet:
Kur’ân iyiliği, iyi niyetleri, dinin, ahlâkın ve kamu vicdanının emirlerini, devamlı davranışlarına, ilişkilerine, görevlerine, hayatlarına yansıtan, samimiyetle ibadet eden, aktif olarak iyiliğe, iyi uygulamaya, iyileştirmeye örnek olan, işlerinde mükemmellik, dürüstlük ve başarı için dikkat harcayan, hayırlı icraatlar, kalıcı hizmetler yapan müslüman liderler, askerî erkan, idareciler müslümanlar için bir hidayet rehberi ve rahmettir....
Loğman Suresi, 22. Ayet:
İyiliği, iyi niyetleri, dinin, ahlâkın ve kamu vicdanının emirlerini, devamlı davranışlarına, ilişkilerine, görevlerine, hayatlarına yansıtan, samimiyetle ibadet eden, aktif olarak iyiliğe, iyi uygulamaya, iyileştirmeye örnek olan, işlerinde mükemmellik, dürüstlük ve başarı için dikkat harcayan, hayırlı icraatlar, kalıcı hizmetler yapan müslüman idareci, askerî erkân ve bir müslüman olarak, varlığını, benliğini Allah’a teslim eden kimse, gerçekten en sağlam kulpa, İslâm’a yapışmış, hukukun üstün...
Səcdə Suresi, 5. Ayet:
Allah, gökten (meleklerle) bütün dünya işlerini idare eder. Sonra (melekler o işlerde), bir günde O’na yükselir ki, (o günün) miktarı, sizin saydıklarınızdan (dünya yılından) bin yıldır....
Səcdə Suresi, 5. Ayet:
Gökten yere (her) işi, (O) tedbîr (ve i
dâre
) eder; sonra (bu işler), mikdârı sizin saymakta olduklarınıza göre bin yıl tutan bir günde, ona (Cenâb-ı Hakk’ın ta'yin buyurduğu yüksek makama) çıkar....
Əhzab Suresi, 29. Ayet:
Ve in kuntunne turidnallâhe ve resûlehu ved
dâre
l’âhırete fe innallâhe eadde lil muhsinâti minkunne ecren azîmâ(azîmen)....
Əhzab Suresi, 29. Ayet:
1.
ve in
: ve eğer, ise
2.
kuntunne
: siz
3.
turidne
: siz istiyorsunuz
4.
allâhe
: Allah
Əhzab Suresi, 29. Ayet:
'Eğer Allah’ın dinine, Rasulüne hizmeti, âhiret yurduna, ebedî yurda hazırlığı arzu ediyorsanız, unutmayın ki, Allah içinizden, iyiliği, iyi niyetleri, dinin, ahlâkın ve kamu vicdanının emirlerini, devamlı davranışlarına, ilişkilerine, görevlerine, hayatlarına yansıtan, samimiyetle ibadet eden, aktif olarak iyiliğe, iyi uygulamaya, iyileştirmeye örnek olan, işlerinde mükemmellik, dürüstlük ve başarı için dikkat harcayan, hayırlı hizmetler yapan hatun önderlere, idarecilere büyük mükâfatlar hazır...
Səba Suresi, 12. Ayet:
Süleyman’ın emrine de rüzgâr verdik: (Hz. Süleyman o rüzgârla) sabah gidişi bir aylık, akşam dönüşü de bir aylık yol alırdı. Erimiş bakır madenini ona sel gibi akıttık. Hem Rabbisinin izniyle idaresi altında cinlerden çalışan da vardı. İçlerinden kim emrimizden ayrıldı ise, ona cehennem azabından tattıracağız....
Səba Suresi, 27. Ayet:
De ki: O'na (Allah'a) kattığınız ortaklarınızı bana gösterin. Hayır! Bilakis, yegâne galip ve her şeyi hikmetle idare eden ancak Allah'tır....
Səba Suresi, 27. Ayet:
De ki: O'na (Allah'a) kattığınız ortaklarınızı bana gösterin. Hayır! Bilakis, yegâne galip ve her şeyi hikmetle idare eden ancak Allah'tır....
Səba Suresi, 31. Ayet:
Kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah’a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altına iterek örtbas edip inkârda ısrar edenler, küfre saplananlar: 'Biz, bu Kur’ân’a ve Kur’ânın vahyine muhatap olan önündeki zata, Peygamber Muhammede asla inanmayacağız' derler. Sen inkârda, isyanda, baskı, zulüm ve işkencede, temel hak ve hürriyetleri, Allah yolunu ve Allah yolundaki faaliyetleri engellemede devam eden güç ve iktidar sahibi zâlimleri, Rablerinin huzurunda tutuklanmış halde, birbirl...
Səba Suresi, 32. Ayet:
Diğer taraftan, büyüklük taslayan zorba, güç ve iktidar sahipleri, temel hak ve hürriyetleri kısıtlanmış, baskıcı, zâlim idareler altında ezilen halka: 'Size hidayet rehberi, Kur’ân ve peygamber geldikten sonra, sizi ondan biz mi çevirdik? Hidayete ermenize engel tedbirler mi aldık? Bilâkis siz de, İslâm’a planlı cephe alarak, müslümanlığı, müslüman nesilleri yozlaştırma, yok etme suçuna iştirak eden, küfürde ısrar eden kimselersiniz.' derler....
Səba Suresi, 33. Ayet:
Temel hak ve hürriyetleri kısıtlanmış, baskıcı, zâlim idareler altında ezilen halk, büyüklük taslayan zorba, güç ve iktidar sahiplerine: 'Hayır, asıl suçlu biz değiliz. Gece-gündüz işiniz sinsice planlar yapıp uygulamak, yanlış ve yanıltıcı beyanlarda bulunmak, mü’minlerin ve dinin önünü kesen tuzaklar kurmaktı. Siz daima, Allah’ı inkârda ısrar etmemizi, bile bile ona ortaklar koşmamızı bize emrederdiniz.' derler. Artık azâbı gördüklerinde, içten, yürekten pişmanlık duyarlar. Biz de kulluk sözle...
Fatir Suresi, 13. Ayet:
Geceyi gündüze sokuyor, Şems-ü Kameri ram etmiş her biri (müsemmâ bir ecele) mukadder bir gayeye akıp gidiyor, işte bu gördüklerinizi yapan Allah, rabbınız, mülk onun, ondan beride çağırdıklarınız bir kıtmîr idare edemezler...
Fatir Suresi, 13. Ayet:
Geceyi gündüze sokuyor, gündüzü de geceye sokuyor. Güneşi ve ayı emrine amade etmiştir. Her biri belirlenmiş bir vakte, mukadder bir gayeye akıp gidiyor. İşte bu gördüklerinizi yapan Allah Rabbinizdir, mülk O'nundur. O'ndan başka çağırdıklarınız ise, bir çekirdek zarını bile idare edemezler....
Fatir Suresi, 13. Ayet:
O, geceyi gündüze sokuyor, gündüzü de geceye sokuyor. Güneşi ve ayı emrine âmâde kılmıştır. Her biri mukadder bir gayeye akıp gidiyor. İşte bu gördüklerinizi yapan Allah sizin Rabbinizdir. Mülk (hükümranlık) O'nundur. O'ndan başka taptıklarınız ise, bir çekirdek zarını bile idare edemezler....
Fatir Suresi, 35. Ayet:
Ellezî ehallenâ
dâre
l mukâmeti min fadlih(fadlihî), lâ yemessunâ fîhâ nasabun ve lâ yemessunâ fîhâ lugûb(lugûbun)....
Fatir Suresi, 35. Ayet:
1.
ellezî
: o ki, ki o
2.
ehalle-nâ
: bizi yerleştirdi
3.
dâre
: yurt, diyar
4.
el mukâmeti
: ikâmet edilen yer, k...
Fatir Suresi, 39. Ayet:
Sizi yeryüzünde idareci kılan O’dur. Kim nankörlük ederse, nankörlüğü kendisinedir. Kafirlerin küfrü, Allah katında nefretten başka bir şey artırmaz. Kafirlerin küfrü hüsrandan başka bir şey artırmaz....
Saffat Suresi, 1. Ayet:
(1-2-3) Saflar bağlayıb duranlara, sevk (-u idare) ve (men'-u) zecredenlere, zikir okuyanlara yemîn ederim ki, ...
Saffat Suresi, 2. Ayet:
Emirler yağdırarak sevk ve idare edenlere, iyiliği emredip, kötülüğü yasaklayanlara andolsun....
Saffat Suresi, 2. Ayet:
O (bulutları) sevk ve idare edenlere,...
Saffat Suresi, 2. Ayet:
(1-2-3) Saflar bağlayıb duranlara, sevk (-u idare) ve (men'-u) zecredenlere, zikir okuyanlara yemîn ederim ki, ...
Saffat Suresi, 2. Ayet:
Ve (başkalarını da) sevk ederek i
dâre
(ve haykırarak men') edenlere!...
Saffat Suresi, 2. Ayet:
Sevk-u idare edip menedenlere,...
Saffat Suresi, 3. Ayet:
(1-2-3) Saflar bağlayıb duranlara, sevk (-u idare) ve (men'-u) zecredenlere, zikir okuyanlara yemîn ederim ki, ...
Sad Suresi, 10. Ayet:
1.
em
: yoksa, veya, ya da
2.
lehum
: onlara, onlar için, onların
3.
mulku
: mülk, idare
4.
es semâvâti
: semalar,...
Sad Suresi, 10. Ayet:
Yoksa göklerin ve yerin ve ikisi arasında bulunanların mülkiyeti onlara mı âiddir? Öyle ise sebebler(e başvurmak)la (arşa) çıksınlar (da kâinâtı i
dâre
etsinler bakalım)!...
Sad Suresi, 10. Ayet:
Yoksa göklerin ve yerin ve ikisi arasında bulunanların mülkiyeti onlara mı âiddir? Öyle ise sebebler(e başvurmak)la (arşa) çıksınlar (da kâinâtı i
dâre
etsinler bakalım)!...
Sad Suresi, 20. Ayet:
1.
ve şedednâ
: ve güçlendirdik, kuvvetlendirdik
2.
mulke-hu
: onun mülkü, hükümranlığı, idaresi
3.
ve âteynâ-hu
: ve ona verdik
4.
Sad Suresi, 20. Ayet:
Ve onun mülkünü (idaresini) güçlendirdik. Ve ona, hikmet ve faslı hitap (hak ile bâtılı ayırıp adaletle hükmetme, hitap etme yeteneği) verdik....
Sad Suresi, 65. Ayet:
1.
kul
: de
2.
innemâ
: sadece
3.
ene
: ben
4.
munzirun
: inzar eden, uyarıcı
Zümər Suresi, 4. Ayet:
1.
lev
: eğer, şâyet
2.
erâde
: istedi, diledi
3.
allâhu
: Allah
4.
en yettehıze
: edinmek
Zümər Suresi, 6. Ayet:
1.
halaka-kum
: sizi yarattı
2.
min
: den
3.
nefsin
: nefs
4.
vâhidetin
: bir, tek
Zümər Suresi, 10. Ayet:
Rasulüm, müslümanlara: 'Ey iman eden kullarım, Rabbinize sığının, emirlerine yapışın, günahlardan arınıp, azaptan korunun. İyiliği, iyi niyetleri, dinin, ahlâkın ve kamu vicdanının emirlerini, devamlı davranışlarına, ilişkilerine, görevlerine, hayatlarına yansıtan, samimiyetle ibadet eden, aktif olarak iyiliğe, iyi uygulamaya, iyileştirmeye örnek olan, işlerinde mükemmellik, dürüstlük ve başarı için dikkat harcayan, hayırlı icraatlar, kalıcı hizmetler yapan, müslüman idarecilere, askerî erkâna, ...
Zümər Suresi, 17. Ayet:
Putlaştırılmış, zalim, azgın diktatörlere, idarelere, şeytanî güçlere, tağuta boyun eğip uşaklık etmekten sakınarak uzak duranlara, Allah’a yönelenlere, Allah’ın emirlerine itaate düşkün olanlara müjde var. Haydi, dünyada yardım, zafer ve devletle, âhirette cennetle müjdele kullarımı....
Zümər Suresi, 17. Ayet:
Azgın idarecilere ve putlara tapmaktan kaçınan ve Allah'a yönelenlere müjde vardır. Artık kullarımı müjdele!...
Zümər Suresi, 27. Ayet:
Ve lekad darebnâ lin nâsi fî hâzel kur’âni min kulli meselin leallehum yetezekkerûn(yetezekkerûne). ...
Zümər Suresi, 27. Ayet:
1.
ve lekad
: ve andolsun
2.
darebnâ
: örnek verdik
3.
li
: için, ... e
4.
en nâsi
: insanlar
Zümər Suresi, 58. Ayet:
Veya azâbı gördüğünde: 'Keşke benim için bir kez dünyaya dönmek mümkün olsaydı, iyiliği, iyi niyetleri, dinin, ahlâkın ve kamu vicdanının emirlerini, devamlı davranışlarına, ilişkilerine, görevlerine, hayatlarına yansıtan, samimiyetle ibadet eden, aktif olarak iyiliğe, iyi uygulamaya, iyileştirmeye örnek olan, işlerinde mükemmellik, dürüstlük ve başarı için dikkat harcayan, hayırlı icraatlar, kalıcı hizmetler yapan müslüman önderlerden, idarecilerden, askerî erkândan ve müslümanlardan olurdum.' ...
Şura Suresi, 11. Ayet:
O göklerin ve yerin yaratıcısıdır. O sizin için kendi nefsinizden eşler ve hayvanlardan da erkekli dişili çiftler yaratmıştır. O sizi bu düzen içerisinde üretip çoğaltıyor. Bu göz kamaştırıcı eşsiz düzeni en ince ayrıntısına kadar O’nun gibi düzenleyip idare edebilecek olan biri de; O’nun zatı gibi, O’na benzer gibi olan biri de yok. Her şeyi işiten, bilen ve gören O’dur; doğruları insanlara duyuran, doğru yolu gösteren de Odur....
Casiyə Suresi, 3. Ayet:
Göklerde ve yerde, mü’minler için, Allah’ın kâinatı hikmete dayalı idare ettiğini, kudretini, birliğini gösteren nice âyetler, deliller, işaretler vardır....
Əhqaf Suresi, 4. Ayet:
De ki: Allah'tan başka taptıklarınız, gösterin bana, ne yarattılar yeryüzünde, yoksa göğü idarede bir ortaklıkları mı var? Doğru söylüyorsanız bundan önceki bir kitabı, yahut bir bilgi eserini getirin bana....
Əhqaf Suresi, 12. Ayet:
Kur’ân’dan önce Muhammed’in peygamber olarak görevlendirileceği konusunda, itimat edilecek bir rehber ve bir rahmet olarak Mûsâ’ya gelen kutsal kitap vardı. Bu kitap, Kur’ân da, Arapça konuşan Muhammed’in peygamberliğini tasdik etmektedir. İnkâr ile isyan ile kendilerine zulmedenleri, müşrikleri, baskı, zulüm ve işkenceyle, temel hak ve hürriyetleri, Allah yolunu ve Allah yolundaki faaliyetleri engelleyenleri, inkârda ısrar edenleri uyarması; iyiliği, iyi niyetleri, dinin, ahlâkın ve kamu vicdan...
Məhəmməd Suresi, 22. Ayet:
(Ey Münafıklar), demek idareyi ele alırsanız, hemen yeryüzünde fesad çıkaracak ve akrabalık bağlarını parçalayacaksınız?...
Məhəmməd Suresi, 22. Ayet:
Demek, idareyi ve haakimiyyeti ele alırsanız hemen yer (yüzün) de fesâd çıkaracak, akrıbalık münâsebetlerinizi bile parçalayıb keseceksiniz öyle mi?! ...
Məhəmməd Suresi, 22. Ayet:
Demek, sizler idareyi ele alırsanız; yeryüzünde fesad çıkaracak, akrabalık bağlarını bile koparacaksınız öyle mi?...
Fəth Suresi, 14. Ayet:
1.
ve lillâhi
: ve Allah'ındır
2.
mulku
: mülk, mülkiyet, idare
3.
es semâvâti
: semalar, gökler
4.
ve el ardı
: v...
Fəth Suresi, 14. Ayet:
Bütün göklerin ve yerin mülkü (idare ve tasarrufu) Allah’ındır. Dilediği kimseyi bağışlar, dilediğine de azab eder. Allah Gafûr’dur= çok bağışlayıcıdır, Rahîm’dir= çok merhametlidir....
Hucurat Suresi, 7. Ayet:
Bilin ki, içinizde ilâhî hükümleri icraya, ülkeyi imara, dünya düzenini kurmaya, sağlamaya memur tek yetkili Allah’ın Rasulü, onun sünneti vardır. Şâyet o, idare, savunma ve dünyevî işlerin birçoğunun planlamasında size uysaydı, sıkıntıya düşerdiniz. Fakat Allah size imanı sevdirmiş, akıllarınızda, kalplerinizde onu süsleyip güzelleştirmiştir. Küfre, hak dinin, doğru ve mantıklı düşünmenin dışına çıkmaya, fâsıklığa, bozgunculuğa, Allah’ın emirlerine isyana karşı da sizde tiksinti uyandırmıştır. ...
Hucurat Suresi, 13. Ayet:
Ey iman edenler, biz sizi bir erkekle bir kadından, bir asıldan yarattık. Birbirinizle tanışmanız, işlerinizi tedbirle i
dâre
etmeniz, karşılıklı olarak, İslâmî kurallarla örtüşen milletlerarası teamüllere uymanız, yardımlaşmanız, kültür ve medeniyet alışverişinde bulunmanız, birbirinize iyiliği tavsiye etmeniz için, sizi milletler ve kabileler haline getirdik. Allah yanında en değerliniz, en üstününüz, takva esaslarını-Kur’ân esaslarını iyice benimseyerek tavizsiz hayata geçireniniz, en çok güna...
Zariyat Suresi, 16. Ayet:
Rablerinin, kendilerine verdiği nimetleri, imkânları alarak Cennetlerde otururlar. Çünkü onlar bundan önce de, iyiliği, iyi niyetleri, dinin, ahlâkın ve kamu vicdanının emirlerini, devamlı davranışlarına, ilişkilerine, görevlerine, hayatlarına yansıtan, samimiyetle ibadet eden, aktif olarak iyiliğe, iyi uygulamaya, iyileştirmeye örnek olan, işlerinde mükemmellik, dürüstlük ve başarı için dikkat harcayan, hayırlı icraatlar, kalıcı hizmetler yapan müslüman idareciler ve müslümanlardı....
Nəcm Suresi, 31. Ayet:
Göklerdeki varlıklar ve imkânlar, yerdeki varlıklar ve imkânlar Allah’ındır, Allah’ın tasarrufundadır. Bu sebeple, kötü icraat yapan idarecileri, bilinçli olarak kötülük edenleri, işlerini kötü yapanları, amellerine karşılık O cezalandırabilir. İyiliği, iyi niyetleri, dinin, ahlâkın ve kamu vicdanının emirlerini, devamlı davranışlarına, ilişkilerine, görevlerine, hayatlarına yansıtan, samimiyetle ibadet eden, aktif olarak iyiliğe, iyi uygulamaya, iyileştirmeye örnek olan, işlerinde mükemmellik, ...
Mücadilə Suresi, 14. Ayet:
Allah’ın kendilerine gazap ettiği kavimlerle, topluluklarla, yahudilerle dostluklar, ittifaklar kuranları, işlerinin idaresini onlara bırakarak, onları kendilerine hâkim hâle getirenleri görmüyor musun? Onlar, ne sizdendirler, ne de onlardan. Bilerek, yalan yere yemin ediyorlar....
Mücadilə Suresi, 20. Ayet:
Emirlerini terkederek Allah’a ve Rasulüne, Kur’ân’a ve sünnete, müslüman idarecilere isyan edip düşman olanlar, işte onlar, en aşağılıklar, en çok zillete düşürülecekler arasındadır....
Həşr Suresi, 9. Ayet:
Vellezîne tebevveûd
dâre
vel îmâne min kablihim yuhıbbûne men hâcere ileyhim ve lâ yecidûne fî sudûrihim hâceten mimmâ ûtû ve yû’sirûne alâ enfusihim ve lev kâne bihim hasâsah(hasâsatun), ve men yûka şuhha nefsihî fe ulâike humul muflihûn(muflihûne)....
Həşr Suresi, 9. Ayet:
1.
ve ellezîne
: ve onlar
2.
tebevveû
: konakladılar, mesken edindiler
3.
ed
dâre
: yurt
4.
ve el îmâne
: ve îmân<...
Mümtahinə Suresi, 13. Ayet:
Ey iman nimetine kavuşanlar, kendilerine Allah’ın gazap ettiği milletlerle, yahudilerle dostluklar, ittifaklar kurmayın. İşlerinizin idaresini onlara bırakarak, onları kendinize hâkim hale getirmeyin. Onlar, kâfirlerin, kabirdekilerin dünyaya dönüşlerinden, yeniden diriltilmelerinden ümit kestikleri gibi, bile bile Muhammed’e, Kur’ân’a iman etmemeleri sebebiyle âhiretteki, ebedî yurttaki nasiplerinden, lütuf ve rahmetten, kurtuluştan ümit kesmişlerdir....
Səff Suresi, 7. Ayet:
İslâm'a çağrıldığı halde Allah'a karşı yalan uydurandan daha zâlim kim vardır? Allah, (halkı ve idarecileri) zâlimler olan milleti doğru yola eriştirmez....
Cümə Suresi, 11. Ayet:
Onlar bir tidaret veya bir oyun gördükleri zaman; seni ayakta bırakarak oraya yöneldiler. De ki: Allah'ın katında olan; oyun ve ticaretten daha hayırlıdır. Ve Allah; rızık verenlerin en hayırlısıdır....
Təğabun Suresi, 1. Ayet:
1.
yusebbihu
: tespih eder
2.
li allâhi
: Allah'ı
3.
mâ
: şeyler
4.
fî es semâvâti
: semalarda, göklerde
...
Təhrim Suresi, 10. Ayet:
Dareballâhu meselen lillezîne keferûmreete nûhın vemreete lût(lûtın), kânetâ tahte abdeyni min ibâdinâ sâlihayni fe hânetâhumâ fe lem yugniyâ anhumâ minallâhi şey’en ve kîledhulen nâre mead dâhılîn(dâhilîne)....
Təhrim Suresi, 11. Ayet:
Ve dareballâhu meselen lillezîne âmenûmreete fir’avn(fir’avne), iz kâlet rabbibni lî indeke beyten fîl cenneti ve neccinî min fir’avne ve amelihî ve neccinî minel kavmiz zâlimîn(zâlimîne)....
Mülk Suresi, 1. Ayet:
1.
tebâreke
: mübarek, çok yüce, mukaddes, bereket ve hayır sahibi
2.
ellezî
: o ki, o
3.
bi yedi-hi
: onun elinde, kudretinde
4.
...
Mürsəlat Suresi, 44. Ayet:
İşte biz, iyiliği, iyi niyetleri, dinin, ahlâkın ve kamu vicdanının emirlerini, devamlı davranışlarına, ilişkilerine, görevlerine, hayatlarına yansıtan, samimiyetle ibadet eden, aktif olarak iyiliğe, iyi uygulamaya, iyileştirmeye örnek olan, işlerinde mükemmellik, dürüstlük ve başarı için dikkat harcayan, hayırlı icraatlar, kalıcı hizmetler yapan müslüman idareciler, askerî erkân ve müslümanları böyle mükâfatlandırırız....
Naziat Suresi, 5. Ayet:
1.
fe
: ve de, ayrıca
2.
el mudebbirâti
: tedbir edenler, idare edenler, emri yerine getirenler
3.
emren
: emir, iş
...
Naziat Suresi, 5. Ayet:
Ve de emirle (işleri) tedbir edenlere (emri yerine getirip idare edenlere) (andolsun)....
Naziat Suresi, 5. Ayet:
Andolsun, ilâhî planlamayı yürütüp işleri idare edip, aslî düzeni sağlayanlara!...
Naziat Suresi, 5. Ayet:
Böylelikle işleri idare edenlere andolsun!...
Təkvir Suresi, 14. Ayet:
Alimet nefsün mâ ahdaret....
Təkvir Suresi, 14. Ayet:
1.
alimet
: bilip öğrendi
2.
nefsun
: nefs
3.
mâ
: ne
4.
ahdaret
: hazırladı
...
Bürüc Suresi, 9. Ayet:
1.
ellezî
: o ki
2.
lehu
: ona aittir, onun
3.
mulku
: mülkü, idaresi
4.
es semâvâti
: semalar, gökler
<...
Hud Suresi, 115. Ayet:
Sabrederek mücadeleye devam et. Allah, iyiliği, iyi niyetleri, dinin, ahlâkın ve kamu vicdanının emirlerini, devamlı davranışlarına, ilişkilerine, görevlerine, hayatlarına yansıtan, samimiyetle ibadet eden, aktif olarak iyiliğe, iyi uygulamaya, iyileştirmeye örnek olan, işlerinde mükemmellik, dürüstlük ve başarı için dikkat harcayan, hayırlı icraatlar, kalıcı hizmetler yapan müslüman önderlerin, idarecilerin, müslümanların mükâfatını zâyi etmez....
Hud Suresi, 117. Ayet:
İdarecileri, halkı iyi ve ıslah iken, din ve dünya işlerini, sosyal ilişkilerini düzelterek, geliştirerek yaşarlarken, senin Rabbin zulm ile bir memleketi helâk edecek değildir....
Yasin Suresi, 78. Ayet:
Ve darebe lenâ meselen ve nesiye halkah(halkahu), kâle men yuhyil izâme ve hiye remîm(remîmun). ...
Yasin Suresi, 78. Ayet:
1.
ve darebe (meselen)
: ve örnek verdi, misal getirdi
2.
lenâ
: bize
3.
meselen
: örnek, misal
4.
ve nesiye
: ve ...
Saffat Suresi, 113. Ayet:
İbrâhim’e ve İshak’a bereketler ihsan ettik. Onların nesillerinden iyiliği, iyi niyetleri, dinin, ahlâkın ve kamu vicdanının emirlerini, devamlı davranışlarına, ilişkilerine, görevlerine, hayatlarına yansıtan, samimiyetle ibadet eden, aktif olarak iyiliğe, iyi uygulamaya, iyileştirmeye örnek olan, işlerinde mükemmellik, dürüstlük ve başarı için dikkat harcayan, hayırlı icraatlar, kalıcı hizmetler yapan müslüman idareciler ve müslümanlar olacak, kendilerine yazık eden, açık açık günaha giren âsil...
Zuxruf Suresi, 58. Ayet:
Ve kâlû e âlihetunâ hayrun em huve, mâ darebûhu leke illâ cedelâ(cedelen), bel hum kavmun hasımûn(hasımûne)....
Zuxruf Suresi, 58. Ayet:
1.
ve kâlû
: ve dediler
2.
e
: mi
3.
alihetu-nâ
: bizim ilâhlarımız
4.
hayrun
: (daha) hayırlı
Zuxruf Suresi, 77. Ayet:
Ve onlar: "Ey (cehennemi) idare eden (melek)!" diye seslenecekler, "Bırak Rabbin işimizi bitirsin!" (Bunun üzerine) melek, "Siz artık (bu durumda) kalacaksınız!" diye cevap verecek....
Rəhman Suresi, 60. Ayet:
İyiliği, iyi niyetleri, dinin, ahlâkın ve kamu vicdanının emirlerini, devamlı davranışlarına, ilişkilerine, görevlerine, hayatlarına yansıtan, samimiyetle ibadet eden, aktif olarak iyiliğe, iyi uygulamaya, iyileştirmeye örnek olan, işlerinde mükemmellik, dürüstlük ve başarı için dikkat harcayan, hayırlı icraatlar, kalıcı hizmetler yapan müslüman idareci, askerî erkân, inanan müslüman olmanın mükâfatı ihsandan başka bir şey olabilir mi?...
Təğabun Suresi, 16. Ayet:
Gücünüzün yettiğince, Allah’a sığının, emirlerine yapışın, günahlardan arınıp, azaptan korunun. Allah’ın Kitabındaki hükümleri, Rasulünün tebliğini, teşriini, idarecilerinizi dinleyin, emirlerine itaat edin. Kendiniz için en hayırlı olanı, kendiniz ve birbiriniz için bir malı-parayı Allah yolunda, karşılık gözetmeden, gönüllü harcayın. Kimler nefsinin ihtirasından, cimriliğinden korunursa, onlar, işte onlar kurtuluşa, ebedî nimetlerle mutluluğa erenlerdir....
Mülk Suresi, 16. Ayet:
Göklerde olan (ve âlemin idaresine memur bulunan) meleklerin, sizi yerin dibine geçirmesinden emin mi oldunuz? (Ey Mekke’liler!) O vakit bir de bakarsınız, arz çalkalanıp duruyor....
Mülk Suresi, 16. Ayet:
Gökte olanın (kâinâtın tedbir ve i
dâre
sine vekil kılınan meleklerin) sizi yere batırmasından emin mi oldunuz? Bir de bakarsınız ki o (yer) sarsılıyordur!...
Qələm Suresi, 49. Ayet:
Levlâ en te
dâre
kehu ni’metun min rabbihî le nubize bil arâi ve huve mezmûm(mezmûmun)....
Qələm Suresi, 49. Ayet:
1.
lev lâ
: eğer olmasaydı
2.
en te
dâre
ke-hu
: ona erişmesi, yetişmesi
3.
ni'metun
: ni'met
4.
min rabbi-hî
: onun...
Qəmər Suresi, 29. Ayet:
Bunun üzerine arkadaşlarına/ idarecilerine seslendiler. O da alacağını alıp sosyal kurumları ayakta tutan gelir kaynaklarını kurutarak sistemi çökertiverdi. ...
Qəsəs Suresi, 4. Ayet:
"Şüphesiz ki Firavun, yeryüzünde yüceldi ve idaresi altındaki insanları grup grup yaptı; onlardan bir grubu güçsüzleştirmek istiyor; bunların oğullarını boğazlıyor; eğitimsiz, öğretimsiz bırakıp niteliksiz bir kitle oluşturarak güçsüzleştiriyor, kızlarını da sağ bırakıyordu. Şüphesiz ki o, bozgunculardan idi. "...
Bəqərə Suresi, 255. Ayet:
Allah, Kendisinden başka ilâh diye bir şey olmayandır, her zaman diridir, her şeyi ayakta tutan, koruyan, diri ve bütün kâinatın idaresini bizzat yürütendir. Kendisini uyuklama ve uyku yakalamaz. Göklerde olan şeyler ve yeryüzünde olan şeyler yalnızca O'nun içindir. Kendisinin izni/ bilgisi olmadan yanında yardım, kayırma yapacak olan kimmiş? O, onların önlerinde ve arkalarında olan şeyleri bilir. Onlar ise, O'nun dilediğinden başka bilgisinden hiçbir şeyi kavrayamazlar. O'nun kürsüsü, gökleri v...
Bəqərə Suresi, 112. Ayet:
Evet, kim iyiliği, iyi niyetleri, dinin, ahlâkın ve kamu vicdanının emirlerini, devamlı davranışlarına, ilişkilerine, görevlerine, hayatına yansıtan, samimiyetle ibadet eden, aktif olarak iyiliğe, iyi uygulamaya, iyileştirmeye örnek olan, işlerinde mükemmellik, dürüstlük ve başarı için dikkat harcayan, hayırlı icraatlar, kalıcı hizmetler yapan müslüman idareci, askerî erkân ve müslüman olarak, varlığını, benliğini Allah’a teslim eder, hükmüne rıza gösterir, İslâm’ı yaşayan bir müslüman olursa, ...
Rum Suresi, 37. Ayet:
Onlar, Allah'ın rızkı dilediğine bol ihsan ettiğini, dilediğine ölçülü ve idareli verdiğini görmezler mi? Bunda, kuşkusuz inanan insanlar için dersler vardır!...
Rum Suresi, 58. Ayet:
1.
ve lekad
: ve andolsun
2.
darebnâ
: biz örnekler, misaller verdik
3.
li en nâsi
: insanlar için, insanlara
4.
fî
: içinde
<...
Rum Suresi, 58. Ayet:
Ve lekad darebnâ lin nâsi fî hâzel kur’âni min kulli mesel(meselin), ve le in ci’tehum bi âyetin le yekûlennellezîne keferû in entum illâ mubtılûn(mubtılûne)....
Bəqərə Suresi, 119. Ayet:
Şübhəsiz ki, Biz səni haqq ilə müjdələyici və xəbərdaredici olaraq göndərdik. Əshabi cəhimdən (cəhənnəmliklərdən) sən sorğu-sual olunmayacaqsan....
Bəqərə Suresi, 213. Ayet:
İnsanlar bir tək ümmət idi. Sonra Allah müjdələyici və xəbərdaredici peyğəmbərlər bəas etdi (göndərdi). Onlarla birlikdə insanlar arasında ixtilafa düşdükləri şey haqqında hökm vermək üçün haqq ilə kitab nazil etdi. Özlərinə (açıq-aşkar) bəyyinələr gəldikdən sonra aralarındakı kin (və həsəd üzündən) onun haqqında ixtilafa düşənlər özlərinə kitab verilənlərdən başqası deyildir. Bu səbəblə amənu olan (Allaha təslim olmağı diləyən) o kəslərin haqq barəsində ixtilafa düşdükləri şeyi (hidayəti) açıql...
Hud Suresi, 2. Ayet:
(Bu kitab) Allahdan başqasına qul olmamağınız üçündür. Şübhəsiz ki, mən Onun tərəfindən sizin üçün bir xəbərdaredici və müjdəçiyəm....
İsra Suresi, 105. Ayet:
Biz Quranı haqq ilə nazil etdik və haqq ilə endi. Səni müjdələyici və xəbərdaredici olmağından başqa bir şey üçün göndərmədik....
Kəhf Suresi, 56. Ayet:
Biz rəsulları yalnız müjdələyici və xəbərdaredici olaraq göndərərik. Kafirlər isə haqqı batillə yox etmək üçün mübarizə edərlər. Ayələrimi və xəbərdar edildikləri şeyləri lağa qoyarlar....
Furqan Suresi, 56. Ayet:
Biz səni yalnız müjdələyici və xəbərdaredici olaraq göndərdik....
Səba Suresi, 28. Ayet:
Biz səni ancaq (kainatdakı) insanların hamısı üçün müjdələyici və nəzir (xəbərdaredici) olaraq göndərdik. Lakin insanların çoxu bilməzlər....
Fatir Suresi, 23. Ayet:
Sən yalnız bir nəzirsən (xəbərdaredicisən)....
Saffat Suresi, 72. Ayet:
And olsun ki, onlara nəzirlər (xəbərdaredicilər) göndərdik....
Sad Suresi, 4. Ayet:
Onlara özlərindən bir xəbərdaredicinin gəlməsinə təəccüb etidlər. Kafirlər: ‘Bu çox yalançı bir cadugərdir.’ dedilər....
Sad Suresi, 65. Ayet:
De ki: ‘Mən yalnız xəbərdarediciyəm. Vahid, Qəhhar (qəhredici) olan Allahdan başqa bir İlah yoxdur.’...
Sad Suresi, 70. Ayet:
Mənim yalnız açıq-aşkar bir nəzir (xəbərdaredici) olduğum mənə vəhy olunur....
Fussilət Suresi, 4. Ayet:
Müjdələyici və xəbərdaredici olaraq. Lakin onların çoxu üz döndərdilər. Artıq onlar eşitməzlər...
Fəth Suresi, 8. Ayet:
Şübhəsiz ki, Biz səni şahid, müjdələyən və xəbərdaredici olaraq göndərdik....
Naziat Suresi, 45. Ayet:
Sən sadəcə Ona huşu duyan, Ondan qorxanlar üçün bir xəbərdaredicisən....
Həcc Suresi, 49. Ayet:
De: "Ey insanlar! Mən sizin üçün ancaq aydın bir xəbərdarediciyəm."...
Sad Suresi, 70. Ayet:
Xəbərdaredici və öyüd-nəsihətçi olmamdan başqa mənə heç bir şey vəhy olunmamışdır."...